
FUZULİ
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.980 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
5
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
FUZULİ tarafından postalanan herşey
-
Hangi ülkenin üniversitesi bilimi bırakıp asıl görevinin devletin ideolojisini savunmak olduğunu söylüyor, hangi devletin yargısı asıl görevinin sistemi korumak var varlığını '2Sistemi koruma üzerine'' bina ediyor, hangi devlet söyleyin asıl görevi dış veya iç silahlı güçlere karşı mücadelenin dışında sistemi içerdeki iktidara gelebilecek ya da gelmiş kişilere karşı baskı unsuru olmak, sistem için yönlendirici güç olmak olsun? Evet bir devlet bina etmişseniz kurduğunuz sistem de devleti bina ettiğiniz sistemin felsefesine göredir.Laik anlayış üzerine devlet kurup din refaranslı bir eğitim sistemi oluşturmazsınız tabi.Laiklik anlayışı üzerine hukuk sistemini benimseyip din refaranslı bir yargı sistemi kurmazsınız bunlar normal. Normal olmayan bizim kurduğumuz demokratik sistemin kurumlarının demokrasi içindeki görevlerini tanımlamalarındaki kendilerine biçilen rolün ya da biçtikleri rolün ne kadar demokrasiyi, demokratik hukuğu temsil edip etmediği. Bir ülkenin üniveristesi, yargısı, ordusu kendini sadece devletin ideolojisini savunmak, korumak üzerine kendini tanımlarsa yaptığı fiilleri tanımlarken de savunduğu ideolojiyi ön plana çıkartmalı benim demokrasim bu demeli.Benim üniversite anlayışım, benim hukuk anlayışım bu demeli.Sistem kendini bu bağlamda ideolojik konumu gereği savunmazken demokrasi, hukuk değerleri üzerinden savunuyor.Yani şunu yapıyor benim benimsediğim hukuk, benim kurduğum yargı evrensel demokrasiye, evrensel hukuğa uygundur dolayısıyla ne yapıyorsam demokrasi, hukuk için yapıyorum diyor.Ve mevcut sistemi korumak bağlamında hukuk ve demokrasi tanımını da kendi yapıyor.Biz hangi demokrasiyle yönetiliyoruz o zaman bunu bilmeliyiz. Yani devletimizin demokrasi, hukuk anlayışı bu bağlamda kendine düşman gördüğü kişinin, kişilerin tanımı açıkca ortaya konmalı ki devlet kiminle niçin mücadele ediyor sistemle mücadele edenler niçin mücadele ediyorlar bilelim bunu bilemiyoruz. Türkiye'nin dediğim gibi özel şartları var.Demokrasinin Türkiye'ye geliş şekli devletin kendini bu bağlamda nasıl konumlandırdığı belli.Ülkemize demokrasi devlet eliyle(üst) yapıdan geldi daha önce de söylemiştim.İdeolojisi keza aynı şekilde.Devlet bu bağlamda kurulan sistemi alta(halk) yaymanın kabul ettirmenin ve kendini savunmanın üzerine bir anlayışla bina edildi.Devlet kendini yine kendi kurduğu sistem mekanizmalarıyla koruyor. Ben bunları niçin yazıyorum yahu okuyacak arkadaşlar ya da burda muhatap olanlar daha ötesini biliyorlar... Şimdi bu noktada tercih yapıyoruz.Devletimizin bu haliyle ideolojisi demokrasinin önüne geçmiş halinin taraftarı olabilir devletin sahibi kimse(ki belli) ona biat edebiliriz.Ya da yine demokrasiyi benimseyebilir bu yapıda demokrasiyi, hukuğu ön plana çıkarabilir ideoljiyi ikinci plana atabiliriz.Ya da bizim derdimiz ideolojiden önce demokrasiyledir ülkemizde hem mevcut demokrasiyle mücadele eder bu arada ideolojiyle de kapışmamızı devam ettirebilirz. Ben örneğin demokrasiyle, demokratik hukukla, laiklikle bir problemim yok, Atatürk'le de sorunum yok; ama devleti sahiplenip beni hiçe sayanlarla benim adıma demokrasi, hukuk tanımı yapıp tek ve doğru demokrasi budur diyenlere verecek desteğim yok.CHP'nin savunduğu sistem bana göre demokrasi değil. AKP neyi savunuyor muhafazakar demokrasi.AKP'nin sistemle,ideolojiyle problemi var mı?Bir zamanlar bangır bangır bağırıyordu var; ama bugün ülke, dünya, yaşadığımız çağın gerçeklerini görmüş gibi.Demokrasi dışında bu ülkeye bir sistem kabul ettirmek bu gün itibariyle çok da mümkün gözükmüyor.Ha ülkeyi hiçe sayarsınız hırsla sistemi değiştireceğim derseniz gerçekleri de görmezseniz zorlarsınız ülkeyi, devrim bile yapma fiilini deneyebilirsiniz. Ne diyecektim yahu?Bu ülke CHP'nin savunduğu demokrasiyi aştı.AKP'nin de savunduğu varsayılan demokrasi dışı bir sistemi de kaldırmaz.Olacaksa ülke insanını dışlamayan, çağın geldiği noktada çağa uyum sağlayan, insan odaklı bu arada da sistemi, demokrasiye zarar vermeden koruyan bir sistem olacak. Haydi hayırlısı bakalım.Kafamızı çarpa çarpa gidiyoruz... Muhabbetle...
-
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
FUZULİ şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Vallaha isterse gıkımız çıksın isterse avazımız çıktığı kadar bağıralım.İster sınav deyin ister dünya hali.Gelmişsen bir kere dünyaya ahanda düzen ortada, düzen karşısında gücümüz, aklımız,halimiz ortada.Yaşıyoruz işte halimizce.Hayırlısı olsun ne diyeyim... Muhabbetle... -
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
FUZULİ şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Ben ne kimseye sorgulamayın derim ne de her sorgulamanın doğru cevabı vardır dolayısıyla cevapsız sual yoktur derim demedim de yazımda.Soru gelmişse birinin aklına ''Bırak onu sorgulama!'' demek o sorunun cevabı tabiki değildir ki bu yaklaşımı sergilemek ne soruyu yok eder ne de soru soranı tatmin eder. Bir soruya verilecek bütün cevaplar alındıktan sonra seçim kalmıştır insana.Eğer ki doğru tekse inanıp inkar etmek yine insanın tercihinde.İnançla alakalı soruların cevabını inançtan aldıktan sonra inancın dışında aynı konuyla alakalı bilim cevap veriyorsa tercihim bilimden yana.Bilirim ki bilim açıklamaya çalışıyor evreni Allah da koyduğu düzene aykırı sistem yaratmayacağına göre hiçbir çelişki olamalı kitabın ve bilimin verdiğiyle.Kitap dünya dönmüyor derse bilim dünyanın döndüğünü kanıtlamışsa dünyanın döndüğüne inanmamak akılsızca tabiatıyla.Ama kitap dönmüyor deseydi ortada ne kitap kalırdı ne din bu bağlamda.Bu bir misaldi. İnançla ilgili sorulara gelince bilimin inceleyebileceği bir alanda bilimsel cevabı varsa inanmalıyız buna; lakin doğruluğu bilinemeyen bir durum hakkındaysa soru, en fazla yapacağımız felsefedir bu zeminde. Felsefeni yaparsın çıkan cevaplar aklına yatarsa inanırsın inancının cevaplarına.Yok yatmıyorsa felsefe yapmaya devam edersin doğrusunu bulana kadar inanmam da diyebilirsin.Doğrusu eğrisi yine sana kalmıştır söylemek istediğim bu esasında. Ya felsefesine girmeden inanacaksın ya da felsefesini yapacaksın doğrusunu bulmaya çalışacak öyle inanacaksın artık ne kadar doğru bulabilirsen. Dediğim gibi bilim söylüyorsa cevabını nokta...Ama inanç var ortada bilim hala maddeyi çözmekle uğraşmakta bir gün buraya da ulaşırsa eli aydınlanır soruların bazıları da... Muhabbetle... -
PKK dış destekli olmasaydı bugün bu örgütün adı bile kalmazdı bence de doğrudur.PKK birçok ülkenin bize karşı kullandığı taşeron bir örgütse o birçok ülkenin bu örgüte destek vermemesi için ABD gibi güçlü olmak gerekir her halde?Bu coğrafyada herkesin gözü var aşikar tarih boyunca da hakim olunmak istenen bir yer oldu.Hiçbir yere gitmeyeceğimize göre yani sorun coğrafyadan da kaynaklanıyorsa bir parça, bu noktada üreteceğimiz çözüm azsa ABD gibi gücüyle hareket eden bir ülke olmak için ne lazım onu bilmiyorum.ABD şu an bizim yanımızdaymış gibi görünüyor artık bu görüntü bize ne kazandırır PKK bağlamında onu da bilmiyorum. Muhabbetle...
-
Sayın nurbanu_o1 biraz önce ''Allah bizi sınava sokarken sordu mu?'' başlığı altında Hz. Adem'le Havva'nın Cennet'ten kovulmasından ve bu bağlamda işlediğimiz günah sebebiyle bizim dünyada belli bir mühlet sınava tabi tutulmamızdan bahsettim.Bu bahiste Allah bizi bu dünyaya sınav olmak için gönderirken şeytana ve bize belli bir mühlet verirken dünya hayatını yaşıyor olmamız bizim yaşamadan Cennet ve Cehennem'e gönderilmemiz konusundaki itiraza ehemmiyet verme durumunu bu noktada nereye bağlayabiliriz? Siz vermiş olduğunuz ''öğretmen ve örencileri sınav'' örneğinden Allah'ın bize ehemmiyet verdiği yargısı üzerine hareket ederek Allah'ın adaletine bu bağlamda vurgu yaptınız.Yukarda söylediğim başlıkta palaman arkadaşımızın sorusundan oluşuyor.''Allah bizi sınava sokarken sordu mu?'' diyor ve bu bağlamda bir adalet sorgulaması tezahür ediyor.Allah bu bağlamda da bizi önemsemeli mi?Sınavı bize yaşatmadan Cennet ve Cehennem'e gönderme durumunu siz adalet olgusuna bağlarsanız Allah bize neden sınava girmeden önce sormadı önermesininin de adalet bağlamında adil bir cevabını bulmalı ve vermelisiniz. Ben palaman arkadaşımızın başlığına bu durumun sorgulanabilir, adalet açısından bizim değerlendirebileceğimiz bir durum olmadığını yazdım. Allah bu bağlamda haşa kime karşı sorumlu ki yarattığı varlıkların kendi verdiği iradesinin bir yargısını önemseyerek fiil oluştursun.Yani bize itiraz etme hakkı verilmişse verilmiştir, verilmemişse verilmemiştir.Allah'ın direk Cennet'e koyup koymama fiilini bizim itirazımız düşüncesi üzerine verdiğiniz bir örnekle açıklarsak her konuda itiraz etme hakkımız vardır o zaman bu örnekle ortaya çıkan adalet dahilinde. Şurası da ilginçtir ki Tasavvuf'ta ''Ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim.'' hadisi tasavvufun bu dünyanın Allah tarafından niçin yaratıldığı konusunda öz düşüncesini oluşturur.Bu düşünceyi bizim bu dünyada yaşıyor olmamıza temel aldığımızda bambaşka bir kurgu çıkar ortaya.Neyse uzun mesele... Kader mevzuhu çok çok çetrefilli algılaması çok zor bir konu hakikaten.Kaderin ayrıntılarının ne olabileceği konusunda bilgimiz bize öğretilen kader kavramı ve yaşantımız sayesinde öğrendiğimiz bilgilerle, bizatihi yaşantımızın kendisiyle bunların akabinde bu iki durumu karşılaştırdığımızda ortaya çıkan kişisel algımız kadar... Muhabbetle...
-
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
FUZULİ şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Hz. Adem'le Havva'nın şeytana uyup yasak meyveyi yemesi ve Cennet'ten çıkarılması, akabinde belli bir mühlet dünyada yaşayacağımızın söylenmesi, şeytanın da bu süre zarfında insanı kendi niyeti doğrultusunda yönlendirmesi üzerine kurulan bir imtihan yeri olarak dünyanın anlamlandırılmasını bilirsiniz. Bu bağlamda biz Hz. Adem'le Havva'dan geliyoruz, yani onlar günah işlediler ve dünya imtihanı onlar nazarında tüm insanlar için yaratıldı.Yani onlardan sonra gelenler (bizler) için öncesinde işlenmiş bir günahın tercih edilemez bir rolünü oynamakla yükümlendirildik.Peki bu adil mi diyeceksiniz?Kendi mantığımıza göre adil olmadığını düşünebiliriz.Bu konuyla ilgili adaleti değerlendirebileceğimiz bir ölçütümüz var mı?Yok.Bizi yaratana nasıl bir sitem de bulunabiliriz ki?Her şeyin sahibi o. Bu sorunun tam bilemediğimiz bir yanıtına bakarak bizi tatmin etmeyen bir cevap bulduğumuzda ne yapacağız?Yine yapabileceğimiz bir şey yok.En fazla inanmıyorum dersin.İnanmıyorum dediğinde bütün soruların yanıtlanmış mı olacak, o da yok hala bu dünyadasın hala insansın ve hala kısa bir süreliğine burda bir varla bir yok arasında yaşıyorsun ve bir gün ölüm gelecek bu alemin hanından başka bir hana sefer edeceksin. Sorular biter mi?Yaşadığımız sürece bitmeyecek aklımıza gelecek bir şekilde bir yerlerden birçok soru.Bulduğumuz yanıtların ne hakiki doğrular olduğunu bilebileceğiz ne de sorularımız nihayete erecek.Bir şeye bir şekilde inanmak zorunda kalacak azaltacaksın sorularını ya da sormadan yaşayacaksın hayatı mümkünse... Muhabbetle... -
Çok mütevazisiniz Sayın nurbanı_01 söylemeden geçemeyeceğim.Anlattığınız olayı sizin algıladığınız bir düşünsel temelde algılamıyor olmamın kavramak-kavramamak bağlamında bir değerlendirilmeye tabi tutulup bir yargıya bağlanmasının gerçekliği sizin algınız veya bir başkasının algısının dışında nesnel bir gerçekliği yoktur. Verdiğiniz örneği kavrayamadığımı mantıksal önermelerle anlatabilir misiniz ki anlatırsanız nereyi kavrayamadığımı da görmüş olurum bel ki... Muhabbetle...
-
Durun bir bilim de ben yapayım:Bilim Tanrı'nın yokluğunu kanıtlayamadığına göre bilimsel olarak olma ihtimali vardır, kimse bilimsel olarak yoktur diyemez. Bu da benim bilimsel tezim buyrun çürütün... Muhabbetle...
-
Durun bir bilim de ben yapayım:Bilim Tanrı'nın yokluğunu kanıtlayamadığına göre bilimsel olarak olma ihtimali vardır, kimse bilimsel olarak yoktur diyemez. Bu da benim bilimsel tezim buyrun çürütün... Muhabbetle...
-
Dünya aleminin ahiret için sınav mekanı olarak iman-kader nazarında düşünülmesinde bu durumun öne sürülen iman bağlamındaki mantıki açıklamasında kullanılan ''öğretmenin öğrencilerini sınav yapması'' örneği bende mantıki şüpheler, yanlışlar uyandırıyor. Şöyle ki kaderle ilintili olarak öğretmenin öğrencilerinin sınav sonucunda ne sonuçlar alacağını bilmesine rağmen sınav yapmasının öğrencilerin itirazını geçersiz kılmaya bağlamak ''öğrencinin öğretmenine itiraz'' durumunu öne çıkarıyor ve bu durum iman-kader ve Yaratıcı balamında düşünülmesi gereken bir durum.Bu bağlamda şunu düşünebiliriz.Verilen ''öğretmen-öğrencileri sınav'' örneğinden çıkan sonuçlardan biri öğretmenin öğrencilerin itirazlarını ciddiye alıyor olması ve bundan hareketle oluşabilecek itiraz durumunu ortadan kaldırma durumu ortada varmış gibi görünüyor. Yüce Yaratıcı bağlamında düşünecek olursak bizim herhangi bir konuda bizi Yaratan'a itiraz edebilme bağlamında bir hakkımızın bir gücümüzün olduğu düşünülebilir mi?Allah'ın sınavı yaratma olgusunda bizim hangi itiraz gücümüzün dahili yönlendirmesi olabilir.Yani Allah için bizim itiraz hakkımız Allah'ın dışında başka bir güçten mi gelmektedir ki Allah bu noktaya dikkat ederek sınavı bizim irademiz nazarında hazırlasın? Eğer sınav yapılmadan gelecek itirazı Allah önemsiyor ve bu durumun dahilinde bildiği her şeyi bizim de yaşayarak görmemizi istiyor sınavı bu önerme üzerine bina ediyorsa yani itiraz etme hakkımız bu noktada öne çıkıyorsa sadece bu konuda mı itiraz etme hakkımız vardır? Örneğin günahı çok olan birinin öbür tarafta bu kişinin günahının çokluğunu yetiştiği, topluma,kendine verilen zeka düzeyine, aldığı eğitime, yaşadığı şartlara, doğduğu topraklara, mensup olduğu ırka bağlaması yönünde bir itirazı olabilir mi?Adam kalktı bunları bunları bana seçme hakkı vermeden yaptın Allah'ım diyebilir mi? Eğer sınav kurgusu itiraz etme dahilinde önemli bir etken olarak öne sürülürse bu bağlamda itiraz edilecek bir çok konu, durum ortaya çıkmaz mı? Her insanın bu dünyada faklı yaşamsal, biyolojik,fiziki özellikleri var değil mi?Nerde, nasıl, ne şekilde hangi şartlarda doğacağımız küll-i iradeyle ve seçim hakkımızın olmadığı bir durumla açıklanır değil mi? Öğretmen öğrenci örneğine dönersek gerçekçi bir yaklaşımla bütün öğrencilerin eşit şartlarda o sınava girdiğini düşünebilir miyiz?Ya da sınava giren öğrencilerin hepsinden de aynı başarıyı bekleyebilir miyiz?Öğrencilerin faklılıkları aynı düzeyde başarı elde etmeye etki sebepler dahilinde değil midir? Bu bağlamda iradeyi bütün hayati etmenlerden soyutlayıp aynı başarıyı sağlamada sınavda tek ve güçlü unsur olarak görebilir miyiz? Evet herkeste irade vardır ama sınav örneğinde herkes eşit şartlarda o sınava aynı sonucu verecek iradeyle hazırlanmıyordur.Eğer ki herkes birbirinin kopyası iradeye, zeka düzeyine, aile şartlarına daha diğer bütün etkileyicilerin eşit olduğu bir topluluk ancak sınav yapıldığında çıkan sonuçlarda doğru bir yargılama olabilir. Tabi Allah'ın bu bağlamda nasıl bir yargılama yapacağını bilemeyiz.Ama itiraz etme noktasında da Allah'ın bizim itirazımıza ehemmiyet verip sınavı bu şekilde kurgulamasına örnek olarak sunulan öğretmen-öğrenci sınavı sınavının çok mantıklı(inancın kendi bilgilerinin mantığından hareketle), doğru bir kurgu olduğunu düşünmüyorum...Benim mantığım da bu şekilde algılıyor ne olacak şimdi?İrade bende de var ama bu algıyla yukardaki algının iradeye yansıması aynı mıdır? Muhabbetle...
-
Burda amaç ne dünyayı yeniden keşfetmek ve bu zamana kadar olan bütün gelişmeleri Kuran dışı bilimsel temelli olduğu için, Batı veya Müslüman olmayan bir başkaları yaptığı için buna cevap olarak Kur'an'ı kaynak olarak kullanıp Kur'an'ın ilahi bir kitap olduğunu mu kanıtlamak? Yukardaki yazının içeriği doğruysa benim anladığım bu.Kur'anı bilimsel bilgiye alternatif bir bilimsel bilgi kaynağı olarak algılamak ne kadar Kur'an'nidir?Kur'an da bilim yapacaksanız Kur'an'ı kaynak olarak kullanın mı diyor, Kur'an bilimsel kaynak kitabıdır mı diyo,r ben bunu Kuran'dan bu şekilde anlamıyorum. Bu bağlamda Peygamber'imizin şu sözü ne kadar da manidardır:''İlim Çin'de de olsa gidip alınız.''Bu sözün taşıdığı manayla yukarda geliştirilen bilimsel çalışma mantığı uyuşmuyor. Amaç bilim yapmaksa kim yapıyorsa yapsın kim ne bulduysa bulsun ve kaynağını nerden alıyorsa alsın yapılan bilimse, üretilen bilgiyse Müslüman bilim adamı bunu kullanmaktan ondan hareket etmekten neden çekinsin? El- Ezherdeki muhteremlerin mantığıyla(yazıda ortada konan mantık onların mantığıysa) bir yere varılmayacağı aşikar...Bilim dinin, din bilimin alternatifi değil ki.
-
Sevgili arkadaşlar bizim hallettiğimiz bir sorun var mı, önce çözdüğümüz sorunlara bir bakalım sonra niçin PKK sorununu halledemediğimizin üstündeki sis aralanır, sorun da çözüm de masalımsı bir havadan kurtularak en azından hikaye kadar gerçekçi olur... Biz hala yarım asrı geçen bir süre zarfında şeriat gelecek, buna mukabil rejim dini bitirecek kavgasını yapıyoruz.Bu kavgada harcadığımız enerjiden ordaki sorunu görecek gözümüzde fer, bünyemizde takat mı kalıyor ki iktidarıyla, ordusuyla, milletiyle beraber bu sorunu düşünelim, çözümünü üretelim.Havale ediyoruz bir yerlere işte... Muhabbetle...
-
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Her insanın siyasi bir şartlanmışlığı vardır Sayın politika bu da çok doğal karşılanır demokraside, demokrasinin şartları içinde.CHP'ye karşı bakışımı şartlanmışlık kelimesiyle eleştirilecek bir durum olarak telakki edebilirsiniz.Peki sizin CHP dışındaki siyasi aktörlerle ilgili algınızın bir başkası tarafından ''şartlanmışlık'' olarak algılanmasını hangi akli gerekçelerle çürütebilirsiniz? Sizin CHP hakkındaki yargılarınızın nesnelliğinin temeli var mı, yoksa yargılar sizin algınız mı?CHP'nin askerle birlikte siyaset yanlısı kanısına varmak için dediğim gibi birilerinin propaganda yapmasına gerek yok CHP söylemleriyle kendi kanısını kendi oluşturuyor.Bu algıyı siyasi bağlamda karşıtlarının kullanması suç mudur?Kanımca suç değildir, nasıl ki CHP AKP'yle ilgili şeriat, ihanet propagandası yapıyor izin verin de başkaları da CHP'yle ilgili kendi propagandalarını yapsın. CHP başka bir siyasi görüşü rejime düşmanlık, din bezirganlığı, vatanı satıyorlar gibi ağır ithamlarla eleştirirken demokratik hakkını kullanıyor da bir başkası CHP'yi asker, darbe yanlısı, halkın değerlerinden uzak gibi daha naif konularda eleştirirken bu niçin demokratik hak kullanımı olmuyor da CHP'nin yıpratılmasına dayanak gösterilerek ilginç bir gerekçeyle eleştiriliyor! Yukarda CHP'yi yerin dibine sokmuyor AKP'yi göklere çıkarmıyorum.Siyaset arenasındaki her siyasi görüş eleştirilebilir, eleştirilmeli; eleştirilmeli ki demokrasi olduğu anlaşılsın buna itirazı olan olmaz sanırım; lakin yukarda dile getirdiğim düşünceler bir siyasi partinin aleyhinde yapılan demokrasi içindeki olumsuz propagandanın suçmuş gibi bir algıyla ele alınması, olumsuz propagandaya maruz kalan(!) bir partinin istediği gibi istediği kelimelerle karşıt bir partiyi eleştirmesinin mantıklı gösterilmeye çalışılmasının ortaya çıkardığı çelişkidir. Halk aldatılıyor, devlet çökertiliyor algısını kesin bir yargıyla kabul ettikten sonra daha önce de bahsettiğim gibi artık siyaset konuşmazsınız, bir iktidarın siyasetini eleştirmenin ötesine geçersiniz bu algı bunu gerektirir ve devlet için en büyük tehdittir bu.Bunun üstüne devlet bütün güçleriyle harekete geçer.Yani sayın politika nihayetinde savunacağınız düşünce ''Ordu göreve!'', ''Halk göreve!''dir yanılıyor muyum?Bakın bu noktada da bir eleştiri geliştirebilirim.Sizin çizdiğiniz bu acı tabloda ordumuz da görevini yapmıyor demektir bugün.Yani devlete yöneltilmiş bir tehdidi sizin algınız gibi algılıyorsa ve olanlara izin veriyorsa iktidara yönelttiğiniz vatan, rejimle ilgili bütün ithamlarınız ordumuz için de geçerli olmaz mı?Nasıl savunacaksınız bunu?Hani halk gaflet içindeydi orayı anladık ordumuzun duruşunu hangi kelimeyle tarif edeceksiniz? Çözümünüz ne Sayın politika sizin dünyanızdan bakacak olursak vatana?Halktan ümidi kestik, ordumuz da yapmıyorsa görevini bunun anlamı ne? Ha ben gaflet içindeyim diyelim siz ne yapıyorsunuz olanların farkında olarak?Seçimi bekleyelim diyorsanız sistem devam ediyor anlamı çıkar, halkı aydınlatmalı CHP veya kendini bu konuda sorumlu bilenler diyorsanız yine sistem devam ediyor anlamı çıkar.Sistem al aşağı ediliyor diyorsanız neyi bekliyorsunuz? Ben de diyorum ki AKP eğrisiyle doğrusuyla siyasetini yapıyor.Yaptıkları yanlışlarıyla doğrularıyla ortada.Eğer hala işleyen bir sistem varsa AKP'ye muhalefet olanlar da AKP'ye alternatif siyaset üretsinler, işsizliği nasıl halledebileceklerini söylesinler,PKK sorunu için yeni bir çözüm önerisi getirsinler, dış siyaset için bir bakış ortaya koysunlar yani diyeceğim o ki sistemin devam ettiğini düşünüyorlarsa sistemin içinde ne yapılacaksa onu yapsınlar çıksınlar halkın karşısına.Bu noktada halkı da aşan bir vahim durum söz konusuysa bıraksınlar siyaseti ordumuzu göreve çağırsınlar, görevini hatırlatsınlar yeniden inşa etsinler ülkeyi. Muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Ben CHP'yi niçin anlayışını benimsemediğimi söyledim 50 yıldır da halkın CHP'ye iktidar şansını vermediği vurgusunu yaptım siz yine eleştiridiğim bir bakış açısıyla CHP'nin bir siyaseten bir yanlışı yok halka karşı soğutan, yabancılaştıran olarak karşı iktidarları, ABD'yi müsebbib larak göstermişsiniz.Özür mü bekliyor CHP karşı iktidarlardan ya da ABD'den?Siz olmasaydınız halk benim doğrularımı görürdü bana destek verirdi size hakkımı helal etmiyorum mu desin CHP? Velev ki dediğiniz gibi olsun CHP halka karşı tehlikeli, değerlerini anlamayan parti olarak gösterildi?CHP niçin kendine biçilen rolü oynuyor?CHP'nin halkın değerlerine yabancı olduğunu anlamak için bir propağandaya da gerek yok.Halk hakkında ne düşündüğünü defaatle dile getiriyor.Ben de söylüyorum siz mi kaçırıyorsunuz hatta sizin söylediğinizi.Halka cahil diyen halkı rejime tehlikeli gören rejimin tek savunucusu olduğunu ifade eden kim ben miyim?Askerle kol kola siyaset yaparken demokrasi nutukları atan ne dediğinin halk tarafından nasıl anlaşıldığının hiçbir önemimin olmadığını duruşuyla, siyasetiyle hissettiren de ABD ya da başka güçlerdir her halde? CHP'nin savunduğu demokrasiyi bir başkası CHP adına onu kötülüyerek bilinmeyen bir şeyden bahsediyormuş gibi anlatıp, propagandasını yapıp CHP'yi kim karalıyor yahu?CHP kendi siyasi anlayışını defaatle milletin gözüne sokuyor milletin gözü kaoalı olsa bile.Millet CHP'yi yanlış anlıyor değil sayın politika.CHP nasıl anlaşılmak istiyorsa o şekilde davranıyor ve undan da şikayetçi değil CHP.CHP şundan şikayetçi:Beni bu siyasetimle desteklemeyen siz suçlusunuz.Beni iktidara getirmeyen halk suçlu.Evet doğru söylüyor CHP'nin bu ülkede çok hakkı yendi çok mağdur edildi, kimse anlamadı CHP'yi.CHP kendini anlatamadığı için değil CHP'nin anlattıklarını anlayıp ona destek vermediği için suçlu.Halk diyecekti ki CHP'ye.Evet kardeşim biz yanlış iktidarlar seçiyoruz biz ne yaptığımızın farkında değiliz senin de dediğin gibi darbeler haktır, senin bizim adımıza laiklik tanımı yapman bizim adımıza en doğruyu düşünmen doğaldır.Biz doğrusunu bilemiyoruz sen büyüksün, sen demokrasiyi bilirsin en doğru laikliği sen bilirsin, dinimizin eğrisini doğrusunu sen bilirsin, biz dediğin gibi cahiliz hepsini sen nasıl anlıyorsan öyle öğret bize başka bir parti de yönetmesin ülkeyi.Bu devletin tek sahibi sensin, tek savunucusu sensin bize bırakma bu işi, deseydi halk CHP'yi anlamış olacaktı.Anlamadı. Eğer illede birileri birilerinden özür dileyecekse, eğer birileri birilerini anlamıyorsa bu kesinlikle ne hikmetse CHP değil halk oluyor.Bakın ben de anlamıyorum ben de o zaman CHP'nin bakışına göre ''Cahilim, kültürsüzüm, bilimden anlamam, demokrasiden anlamam, laikliği bilmem, hukuğu tanımam, hatta devlet düşmanıyım, Atatürk düşmanıyım...'' değil mi?CHP'nin denklemi bu değil mi?Tek hikmetinden sual olunmayan inanç sistemleri değilmiş.CHP'nin yaptığından da siyasetinden de sual olunmaz, vardır bir hikmeti öyle mi? Neyse muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Yok yahu sayın politika rahmetli Atatürk bünyemde hiçbir alerjik reaksiyon oluşturmuyor, buna mukabil CHP için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, ne yalan söyleyeyim dilim söylemese bünyem reaksiyon veriyor.Şu adresteki yazıyı okursanız CHP için eski bir CHP'linin tesbitlerine tanık olursunuz. -http://www.porttakal.com/haber-turkiye-nin-chp-ye-ihtiyaci-yok-58216.html- Hatta şu kadarını söyleyim CHP'nin bugünkü haline bakıp mutlu olmam bile gerekir niçin tartışıyorum ki CHP'yi?50 yıldır muhalefette kendi düşünmüyorsa halini bana ne? Fakat şu açıdan önemli CHP'nin hal-i pür melali:CHP'nin yaptığı absürt muhalefet sebebiyle Türkiye'de siyasetin zemini olağanın dışına çıkıyor.Biribirini besleyen kutuplar yüzünden halk Türkiye'de yapılan siyasete bakıp oy kullanmıyor salt duygusal tepkilerle halk belirgin kutuplar arasında siyasi tercih yapmak zorunda kalıyor.CHP AKP'yi çok güzel besliyor.CHP ne halkın duygularını okuyabiliyor ne sorunları doğru, gerçekçi tesbit edebiliyor ne de yaptığı siyasetin sonuçlarını değerlendirebilecek kadar telakki,izan sahibi.Seçimi kaybediyor halkı suçluyor bakar mısınız anlayışa?İktidarı eleştiriyor eleştirirken halkı cahillikle suçluyor seçim zamanı cahillikle suçladığı halktan oy talep ediyor.Burdaki ironiyi anlamak için Einstain zekasına sahip olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Sen bu anlayışla siyaset yaparsan savunduğun değerlerin de içini boşaltırsın, savunduğun değerlerin dili olsa da konuşsa ne derdi acaba? Siyaset üretemezsen az buçuk siyaset üretenlere siyaset mahkum olur ve bir adım öne geçer az buçuk siyaset üretenler. Ben 60 ihtilali dahil hiçbirini yaşamadım.DP'nin o dönemde yürüttüğü siyasetin demokratik yanları, demokratik olmayan yanları o şartlar dahilinde tartışılıyor ki tartışılmalı da doğal olan bu.Lakin 60 ihtilalinin diğer ihtilaller için yol açtığı demokrasiyle ihtilalin o tarihten sonra meşruymuş gibi bir zemine oturtulduğu ve 70'i, 80'i,27 Şubat'ı da beraberinde getirdiği tartışılıyor.Hepsinin ayrı ayrı gerekçesi var tabi.Şu da bir gerçek ki ihtilallerin demokrasiyi ihtilalle koruma anlayışının bu ülkeye demokrasi bağlamında hiçbir şey katmadığı var olan çatlakları da derinleştiridiği, olağan siyaset zeminini zemininden kaydırdığını bunun demokrasi için gereğinin savunulacak hiçbir yanının olmadığını her dilden her telden dinleyebilirsiniz. Darbeyi siyaseti yönlendirecek bir güç olarak elinde tutanların demokrasi,hukuk sınırlarını çizen onları kontrol edebilecek hiçbir mekanizma yoktur.Darbe gücünü elinde bulundurana göre iktidar tehlikeli olarak adlandırılmışsa o iktidarın muktedir olması zaten düşünülemez,Onun gölgesinde yapılan siyasete de siyaset denmez sisteme de demokrasi denmez.Ne yapar kendine yanlış gelen bir durumda kalkar açıklama yapar kendinize çeki düzen verin der.Yani benim dediğim gibi siyaset yapın der gider E muhtıra yayınlar olmazsa.Laiklik tanımını da kendi yapar, demokrasinin çerçevesini de kendi çizer siyaseti de kendi yönlendirir.Bu noktada hangi demokraside, hangi hukukta bunun yeri vardır? Evet demokrasi demokrasiyi ortadan kaldırmak için kullanılan bir araç da değildir.Bana dünyadan bir örnek verin bu bağlamda?Demokrasinin kurallarıyla yönetilmiş bir halk yine demokrasiyi kullanarak onu yok etmeye çalışanlara destek olsun ve sistemi devirsin.Cümlenin kendi içinde zaten bir mantıksızlığı var.Halk demokrasi sistemini kendi kurduysa yine kendiyle mücadele edecek ve kurduğu sistemi yıkacak. Yukardaki önerme tam manasıyla Türkiye için geçerli değil tabi. Sorun da burdan kaynaklanıyor.Rejim alttan değil üsten geldiği için rejime tehdit oluşturan alt(halk) rejimi koruyan üst oluyor.Bu bugün için ne kadar doğru?Devlet sistemini halkın seçtiği ama devlete ters gelen bir iktidara karşı demokrasi sınırları içinde darbe tehditiyle nasıl korur?Bunun açıklamasını bilen varsa lütfen yazsın siz de yazın Sayın politika. Sözün özü ben bugün Türkiye'de İran'a dönüşme ne bileyim demokrasi dışı eski bir sistemi halkın benimsemesi bağlamında halkın çoğunluğundan gelen bir destek, niyet bunun oluşturulabileceği bir zemin görmüyorum.Türkiye'nin dünyanın şartları buna müsait değil. Ayrıca eskisi gibi asker gölgesinde iktidarın oyuncak olacağı demokrasicilik oyunun oynanacağı zamanı da geride bıraktık diye düşünüyorum.Bu ülke ne darbe demokrasisiyle bir yere varır ne de demokratik sistemi yok edip korkulan şeriat sisteminin kurulmasıyla.AKP bunu gördü.Kırılma noktası yaşıyoruz ülke sistem bağlamında yeniden yapılanıyor.Şeriate mi evriliyoruz şartlar aksine yeniye evrilmeye zorluyor.Sonuç ne olur onu bilmiyorum.Ortalık toz duman. Muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Gönül kimi severse güzel odur derler Sayın politika.Gönül de kimi severse ki kendi gibi olanı sever her zaman güzelin çirkinliği görünmez göze.İdeolojik tavırlar da aşk gibi aklımızı esir eder kendine.Doğrusu yanlışı artık kalmıştır kişiye.Şeker değil ki ölçüp tartasın, kilosuna bakasın da birinin bir kilo dediğine öbürünün iki kilo deyişine cevap veresin.İdeolojilerin doğruluğu yine inanan kişinin kendi doğruluğuna bağlıdır.Kapitalizm, liberalizm,komünizm her ne kadar ideoloji varsa birbirini yanlışlaması bilim zeminin dışında düşünsel alanda algılara bağlıdır.Kapitalizmin doğrusuyla komünizmin doğrusunu ölçüp tartacağınız ne bir terazi vardır ne de bir genel geçer gerçeklik. Bunları neden yazdım?Sizin ideoljik bakışınızla benim ideolojik bakışımı değerlendirip tek doğruyu söyleyecek bir sistem, teori, mekanizma yok Sayın politika.Doğrularımız; algılarımız ve algılarımızdan gelen bakış açımızdır. Siz 1950'den sonra gelen iktidarlar halkın dinini sömürdüler, halkı cahil bıraktılar dersiniz ben buna inanmam ben de bu kadar darbeyi yapan, kendi fikrinin dışında hiçbir gelişmeye izin vermeyen güçlerimiz her türlü tehlikeyi anında algılayanlar buna nasıl izin verdiler de halk nasıl cahil bırakıldı derim.Hatta şunu da söylerim halkı cahil bırakanlar bu zinde güçlerimizdir.Eğitim sistemi onların kontrolünde, onların izin verdiği anlayışta eğitim yapıldı bu ülkede ortaya çıkarttıkları halk ortada.Bu ülkenin kontrolündeki hiçbir okulda devletimizin ideolojisini benimsetmek, ideolojisine uygun olan insan tipi yetiştirmek üzerine bina edilmiş bir eğitimin dışında başka bir eğitim verilmedi.Bu millete dinini de kültürünü de nasıl düşünmesi gerektiğini de okullarımızda verilen eğitim öğretti. Zinde güçlerimizin devleti kontrol eden beyinlerin kaçırdığı bir nokta vardı.Din olgusunu basite aldı.Din olgusunun bu millet üzerinde ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu anlayamadı.Verdiği eğitimle insanımızın ideolojik ruh yapısını evirmeye çalışırken bu ideolojiyle inancı arasındaki ilişkiyi kurmadı, kurmak istemedi, önemsemedi kendi düşüncesi doğrultusunda insan tipi yetiştirdiğini zannetti.Ki bunun böyle olmadığını şurdan anlayabilirsiniz.CHP Atatürk'ün kurduğu parti ve devletin ideolojisini temsil ediyor.Okullarımızdan eğitim alan her bireyin bu ideolojiye sahip çıkacak bir düşünce yapısıyla hareket etmesi gereğinden hareketle CHP'yi yani devletin ideolosinin, sistemin koruyucusunu açık ara farkla iktidarda tutması sürekli onu destekliyor olması gerekiyordu.Bu tabloyu ülkemizde görmedik görmüyoruz. Burdan şunu çıkartabiliriz devlet kendi istediği insanı yetiştirememiştir eğitimle ulaşmak istediği hedefe ulaşamamıştır.Nasıl bir insan tipi ortaya çıkmıştır biliyor musunuz devlet kendi insanını yetiştiremediği gibi görmek istediği kalıba sokamadığı gibi din olgusunu da insanımızın odağından çıkaramamış ne gerçek din eğitimiyle dinin özünden kaynaklanan dini değerler üzerinden gelebilcek olumsuz etkilerden, yönlendirmelerden haberi olan, akılcı davaranan inançlı insan yetiştirebilmiştir ne insanına bir kültür aşılayabilmiştir ne de sistemi savunacak ona göre davranacak insanı oluşturabilmiştir. Sorun kendi açınızdan esasında tesbit edilmiştir.1950'den sonra gelen iktidarlar halkın dini duygularını sömürmüş, halkı cahil bırakmıştır, şeklinde.Darbeleri yapanlar adam gibi eğitim vereydi de bu halka halkımızda hem inançlı hem sistemin güzelliklerini gören ona sahip çıkan halk olarak yetişeydi. Halkımızın hali ortada.Ne kendi inancının gereklerini doğru biliyor, aklıyla inancını buluşturmuş samimi inancı yaşıyor ne demokrasiden haberi var ne hukuktan ne bilimden ne okumaktan ne de düşünmekten. Kim mi yaptı bunu, irticayla mücadele ettiğini zanneden zevat. Nerden başladım nereye geldim yahu!Velhasılı kelam ben bu tabloda CHP'ye de darbeleri yapan zihniyete halkı hiçe sayanlara da destek verecek değilim. Beni sisteme sürekli tehdit olarak algılayan da benim için tehdittir.Ben sisteme tehdit oluşturuyor muyum?Ben Cumhuriyet'ten yanayım, demokrasiden yanayım, din dışı insan odaklı hukuktan yanayım, ama aynı zamanda inançlı biriyim.Ben bu ülkeyi kendi tarihi, dini, kültürel değerlerinden koparmaya çalışan, tarihine, kendine yabancılaştırmaya çalışan ve ülkenin sahibi biziz diyen dinin nasıl yaşanması, demokrasinin, laikliğin, sistemin nasıl olması gerektiği konusunda tek doğru tek güç olarak kendini gören CHP anlayışına arkasındaki güce karşıyım. CHP anlayışı benim değerlerimi savunmuyor.AKP savunuyor mu?AKP günümüz şartlarında gerçekçi bir politika anlayışına ulaşmış görünüyor.Demokrasi trenine binerim giderim sonra inerim anlayışında çok çok uzakta.O da biliyor ki 2010 Türkiyesi'nde 1800'lü ne bileyim 1500'lü yılların sistemini ne kurabilirsiniz ne de ayakta tutabilirsiniz bunu gördü.Türkiye'nin gerçekleri üzerinden bir siyaset yapıyor.Demokrasi açılımı, Roman açılımı, AB süreci ve dışa açık bir dış politika. Peki bu anlayışı ülkemize ne kazandıracak?9 yıldır yaptıklarına bakarsak büyük bir bilinmezlik duygusuyla beraber ümit vadediyor.Ülkemiz çok iyi durumda mı hayır kimse hayatından memnun değil ben de dahil.Bunu CHP ya da MHP'nin düzeltebileceği geride kalmış zihin yapısıyla yapabilecekleri konusunda bana hiç ama hiç ümitvar değilim.AKP de gelip geçici o koltuğa oturup da hiç kalkmayanı görmedik daha... Muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Sizin yazılarınızda eleştirilerinize konu olan durumların kendi açınızdan görünen tarafları dışında ne yapılması gerektiğiyle ilgili malumat sahibi olamıyorum; ya siz yazıyorsunuz ben görmüyorum ya da hakikaten yazılmayanları tabiatıyla görmüyorum. Sizin yukardaki yazınızda halkımızın durumu için belirlediğiniz bakış açınızın üstüne söylenecek bir tek söz, tartışalacak bir tek konu kalmaz ortada.Eğer halk Cumhuriyet'e sahip çıkmıyor, yönetildiği sistemden bihaber sağduyusu yok, izanı yok önermesi üzerinden hareketle bir düşünce üreteceksek herhangi bir meseleye çözüm getireceksek sistem, demokrasi,hukuk, seçim,laiklik artık ne kadar konu varsa ''sorun millette''' meselesinin altında kalır ve hiçbir anlam ifade etmez bu sorunlar yanılıyor muyum?Halkta sorun varsa laikliğin, demokrasinin, sistemin ne anlamı var değil mi? Laiklik yok ediliyor, sistem şeriate evriliyor diyorsunuz.Bu düşüncenin kendi açımdan görünen yanını tartışmıyorum.Peki bu durumda öneriniz nedir ve kimden ne bekliyorsunuz bu bağlamda çok basit bir soru?Halktan bir şey bekleyemezsiniz başta halkın pozisyonunu söylediniz? Bu bağlamda aynı anlayışın sözleri olarak her zaman şunu duyuyorum:'' Atatürk'ten sonra (Siz bunu 1950'den başlatıyorsunuz.) gelen din odaklı iktidarlar halkı cahil bıraktı, Cumhuriyet değerlerini yavaş yavaş yok ettiler.'' Bunun doğruluğu yanlışlığı ayrı konu bu bir çözüm önerisi değil sadece suçlu bulma psikolojisinin bir tezahürüdür.Suçluyu da buldunuz diyelim yine çözüm öneriniz yok.Halka yaslanamıyorsunuz, askere yaslanacaksanız bugün bu da mümkün değil.Ki bu şekilde demokrasinin, sistemin korumasını askere vermiş her defasında demokrasiye müdahale edilen bir sistem zaten demokrasi değil koruduğu da demokrasi değildir.Demokrasiyi halk sahiplenir halk yaşatır ordusu onun yanında vatanını korur, devletini korur.Ülkemizde bu kurgu maalesef böyle değil bunu biliyoruz.Halk ne yapacağı belli olmadığından demokrasinin teslim edileceği korumaının bırakılacağı bir güç olarak görülmemiştir ve koruma askere verilmiştir. Şimdi burda garip bir paradoks var çözebilene aşk olsun.Demokrasi dediğin sistemin teminatı, sahibi halktır.Bizde demokrasiyi asker korur kime karşı halkın seçtiği iktidarlara karşı, yani halka karşı, Tuhaf ama böyle ondan dolayı 'Burası Türkiye.'' dediğimizde hiç de anlamsız gelmiyor insana bu ülkede yaşayan biri olarak.Demokrasiyi halka karşı asker koruyor ve halka seçme hakkı veriliyor halk bir iktidar seçiyor seçtiği iktidar sisteme düşman.Bu nasıl bir demokrasi, bu nasıl bir sistem kurgulaması, bu nasıl bir koruma, kollama işi Yarabbi? Bugün gelinen noktada kimden ne bekliyorsunuz hakikaten merak ediyorum Sayın politika? Bu ülke yıllardır darbelerle, anayasa mahkemesiyle, bürokrasiyle yönetiliyor Sayın politika.Sistemin teminatı işte bunlardı kendilerine göre.Ben bu sisteme demokrasi demiyorum örneğin.AKP bu gücü kırmaya çalışıyor doğrudur ama sistemi kökünden mi yıkacak yok buna da inanmıyorum.Kendi anlayışı doğrultusunda muhafazakar demokrasiyi tesis etmeye çalışıyor galiba sistem bağlamında.Siz buna laiklik elden gitti, demokrasinin altı oyuluyor devletin ideolojisi kemiriliyor diyebilirsiniz.Bunu AKP ayrıca tek başına yapamaz başka bir yazımda dediğim gibi.Birileri desteğini bir yerden çekip başka bir yere yöneldi galiba. Muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Vallaha onu bunu bilmem AKP'nin yaptığı siyasete kuru gürültü, slogan siyaseti dışında siyaset yapmayı aklından ucundan bile geçirmeyen milletin artık bunları aştığının farkında bile olmayan CHP-MHP karşı seçenek olarak durmuyor.MHP aynı MHP söylediği vatanımız seviyoruz, milletimizi seviyoruz dan öte faklı bir bakışı, sunacağı siyaseti yok.CHP aynı CHP diyeceğim ama halktan almadığı sırtını yasladığı asker, devlet bürokrasisi gücünü de kaybetti ötesinde siyaseti aynı siyaset sistem kuşatılıyor, laiklik tehdit altında.Evet sistem gözle görülür ölçüde başka bir gücün elinde şekilleniyor.Bu güç de tek başına halka yaslanan AKP değil gibi görünüyor.Olayın içini bilmiyorum ama şu ana kadar devleti arka planda yönetenlere destek veren güç her neyse, her kimse desteğini çekmiş vaziyette.Artık bu ABD midir, İsrail midir kimdir bilmiyorum.Yoksa kim Egenekon gibi bir davayı götürecek bir gücü bulabilirdi bu ülkede?%47 bizim ülkemizde göstermelik bir güçtür bunu herkes bilir.Kimse de halka yaslanıp istediğini bu ülkede yapamaz yaptıklarında ne oldu gördük.Zinde güçler her zaman balans ayarını genellikle darbe veya baskı yoluyla yapmışlardır.Normal şartlar altında ordumuzun bugün bu siyasete en başta izin vermeyeceği gerçektir.Ne hikmetse ordumuzun bu gücü bile bugün elinden alınmış görünüyor.Bu zamana kadar bu gücü nerden alıyordu kim verdi kim aldı hakikaten merak ediyorum. Ben bu tabloda şunu gördüm.Biz bağımsız falan değilmişiz yahu.Dün devlette bizden izinsiz hiçbir şey olmaz diyenler bugün içeri alınıyorlar.Bu güç nerden geliyordu nereye gitti? Şimdi şikayetlere, korkulara baktığımızda CHP kendi yaslandığı gücü kaybettiği için sistemin kontrolünün elinden çıkıyor olduğunun farkında.İktidar AKP, Cumhurbaşkanı AKP'li, YÖK başkanını AKP atadı, Ergenekon gibi bir davayı yürütebiliyor ve en sonunda Yeni Anayasa geliyor... Peki bunları desteklemek mi lazım?Ben şunu söyleyeyim ben askerin bilmem CHP'nin arka plandaki güçlerinin kendi kafalarına göre laiklik demokrasi, tehlike, düşman tanımı yapıp siyaseti yönlendirmelerinden devletin, sistemin de koruyucusu biziz bizden başkası bu sistemi koruyamaz anlayışlarından bıktığımı dile getireyim.Bu sistemi koruyan başka bir siyaseti olan başka bir parti, güç olsa da onun hakkında yorum yapsam; ama yok kendilerinin de dediği gibi. Peki AKP hakikaten sistemi değiştirip şeriat düzeni getirmeye ne bileyim ülkeyi samimice siyasetiyle parçalamaya mı çalışıyor?Bugün halk şeriat düzenine geçeçek yapıda, halkı da geçtik geldiğimiz noktada dış siyasetiyle bütün bağlarını koparıp, dünyanın etkisinden kurtulup bu düzeni kuracaklar diyenlere sorarım algınızın gerçekleri ne bu nasıl yapılabilir anlatın? Şu şartlar varsa olur her halde: Halk Cumhuriyet'i sahiplenmiyor, bu sistemi istemiyor olacak ve şeriat diye yanıyor tutuşuyor olacak. Akabinde bu ülkede şeriat olmasını dışardan birilerinin istiyor olması lazım ki destek versin.Hangi dış gücün işine gelir bu ülkede şeriat sistemi olması.ABD mi destekler, İsrail mi destekler, AB mi destekler, Rusya mı destekler kim destekler kimin işine gelir bu durum? Bütün bunların arkasından gelen şu tesbitte çok güzel ama:AKP'ye eleştiri sistemle uğraşmayı bırakın milletin derdi cebi.Eeee o zaman milletin derdi cebiyse AKP'de cebiyle ilgilinmiyorsa rahat olsun içiniz bu durum AKP karşıtlarına yarayacak işte ne güzel, millet cebine bakacak para bulamayınca sandığa hayır koyacak. Çok karmaşık eğrisi doğrusu zor bulunur bir durum. Muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Din temelli eğitimin toplum üzerindeki olumsuz etkisini anlatacaksanız ''Bir bakıma İmam Hatipler yoluyla halk cahil bırakıldı, sonucunda cehalet iktidar oluyor, iktidarın cehaletini de halk anlamıyor'' şeklinde bir ana düşünceyi makale düzeyinde, gerçek verilerle desteklemeniz gerekir ki ideolojik bit tavrın ötesinde samimi duygularla, faydacı bir hissiyatla yazılmış olduğunu hissedelim. Sorum basit:Halk diyerek genelleme yaptığınız bütün insanlar İmam Hatip eğitiminden mi geçti.Haydi bunu da geçtim İmam Hatip okullarında şeriat eğitimi verildiğini devletin kontrolü dışında devlete, sisteme düşman amaçlarla eğitim yapıldığını nerden çıkartıyor sayın yazarınız? Halkımızın cahil kalmasını getirip buna bağlarsan içini dolduracak hiçbir belge bilgi de sunmazsan ''Efendim ben dini eğitimin halk üzerindeki olumsuz etkisinden, oluşturabileceği cehaletten bahsettim.'' düşüncesine ancak önceden bu yargıya sahip olan değerli okur ulaşır.Yani bu yazıyı okumadan da bu duygu düşünce ön kabulüdür sayın okurun. Ben Türkiye'deki cehaletin farkındayım ister emin olun ister olmayın.Evet halkımız cahil dediğim gibi okumuyor, düşünmüyor, derinliği yok bunu da geçtik yalanı, dolanı, talanı,çıkarcılığı, hoşgörüsüzlüğü,izansızlığı ortada. Bir yazarın bu tabloyu anlatırken sebep olarak şeriat eğitimi gibi içi boş bir temellendirme yapmasına kanaat getirmek aklın ötesinde ''Sana biat ettim, her söylediğine inandım.'' gibi bir inançla ancak mümkün olur. Halkımızı devletimizin güzide okulları eğitti daha doğrusu eğitmeye çalıştı.Ben hiçbir devlet okulunda ilke amaçları Atatürk devrimleri ve amaçlarını anlama, onlara sahip çıkma amacının dışında tamamıyla buna düşman amaçlar doğrultusunda eğitim verildiğini bilmiyorum görmedim de. Eğitim sistemimizin mantığı doğrultusunda verilen Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersi de öğrencinin gözünde sınav değeri bağlamında hiçbir değeri olmayan ciddiye alınmayan bir derstir.Her derste Atatürk'e vurgu yapılmak, o sevdirilmek, devrimlerinin farkına vardırılmak üzere bir felsefe üzerine eğitim-öğretim sistemimiz kuruludur. Burda şunu söylemeden geçemeyeceğim.Öğrencilerimiz Mustafa Kemal'i tanırlar, doğumunu, ölümünü bilirler, devrimlerinden haberdardırlar sınavlarda bu konuyla alakalı çıkan sorulara da doğru yanıt verirler.Lakin bu sistemden çıkan insanların en azından %80'ninin CHP'nin sahiplendiği ideolojiye sahip bireyler olarak çıkması gerekirken hiç devletin bu ideolojik eğitiminden geçmemiş gibi bambaşka tavır sergiler ideolojik olarak. Kendini çok zeki gören devletin gücünü elinde bulunduran bu eğitimi verdirten zat-ı muhteremler bunu bile göremeyecek kadar izan sahibidirler.Sebebi bulunmuştur çünkü.Biz de hata yok bunlar bir yerden şeriat eğtimi alıyor bizim verdiğimiz eğitimden de iyi veriyorlar bu eğitimi galiba ki bizim anlattıklarımızı anlamıyorlar, düşüncemize sahip çıkmıyorlar diyorlardır. Kendimden örnek vereyim ben ne İmam Hatipliyim ne de başka bir yerde şeriat eğitimi aldım ne de Fetullah Hoca'nın yurtlarında kaldım.Beni özbe öz devlet kendi ideolojisi doğrultusunda eğitti ama ben CHP'yi sevmiyorum,CHP'nin sahiplendiği ideolojiyi sahiplenmiyorum.Burdan Atatürk düşmanlığı çıkartmayın. Atatürk'ü temsil ettiğini, devletin tek sahibi olduğunu düşünenler deriiin engin bilgilerinin küçük bir kısmını ''Yahu bende de hata olabilir nerde yanlış yapıyoruz?'' u bir kere düşünseler bu ülkede mücadelede de gerçek zemininde olacak, fikirler de kendi anlamıyla yerini bulacak.Yanlış her yerde ama önce bu ülkede kendi istekleri dışında hiçbir gelişmeye izin vermeyenlerde.Bu tablo onların tablosu.Acizlik mi dersiniz, başarısızlık mı dersiniz, yanlış mı yaptık dersiniz ne derseniz deyin. CHP zihniyetini niçin mi sevmiyorum?Cehaletinden dolayı ve farkında bile değil bunun.Muhafazakar kesimin cehaletini seviyor muyum?CHP'yi sevdiğim kadar. -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Demokrasinin teminatını darbe temeline oturtan bir demokrasi örneği verebilir misiniz dünya üzerinden veya evrenden bir yerden? Bana bir demokratik bir ülke gösterin ki demokrasinin korunmasını darbeleri demokrasinin içinde demokrasinin bir değeri olarak anıyor, savunuyor olsun? Türkiye dünyada bu bağlamda özel şartları olan bir ülke kabul etmek lazım.1000 yılı aşkın bir süre zarfında dinin hayatında en önemli yer edindiği bir tarihten geliyor.Laiklik temelli bir demokratik sistemi bu halk üzerinde uygulayarak onun tarihten gelen kimyasını evirmek alışılagelmişin dışında bir değerler bütününe alıştırmak çok kolay bir iş değil.Daha 87 yıllık bir Cumhuriyet'iz ve demokrasinin gereği çok partili sisteme geçişimiz de bu tarihten de yeni malumunuz 1946. Biz ne yaptık?1923 yeni bir devlet, yeni bir millet anlayışı ve yeni bir sistem oluşturma anlayışıyla Mustafa Kemal'le yola çıktık.Devrimler, sistemi sahiplenecek halkı oluşturmak için sisteme adam yetiştirmeyi amaçlayan yeni bir eğitim sistemi. Evet demokrasi güzeldir, Cumhuriyet insana en yakın yönetim biçimi en tatminkar sistemdir.Biz bu sistemi kurmaya çalışırken kraldan daha kralcı davrandık.Sanki demokrasiyi, Cumhuriyet'i icat eden bizmişiz de başkaları bizden almış edasıyla bu sistemi sistemin öngörmediği bir yöntemle, devlet zoruyla ve güç kullanarak yerleştirmeye çalıştık.Efendim işi halka bıraksak halkın ne yapacağı kime uyacağı belli diyebilirsiniz doğrudur.Ama dönüştürmeye çalıştığın halkın değerlerine en başata din olgusuna bu ülkeyi geriye götüren en büyük olgu olarak bakıp bu mantık üzerinden dini değerleri de baskıyla ortadan kaldırmanın, aşağılamanın, yok etmenin çabası içine girersen olacağı bu tablo ortada. Ülkemizde kendini Kemalist, Cumhuriyetçi olarak ilan edenler bu ülkeye en büyük tehditin dinden geldiği algısını her zaman dile getirmişler sürekli din üzerinden düşünce geliştirmişleridir.Her zaman dinle bir problemleri olmuştur.Din hangisi olursa olsun akıl dışıdır, bilim dışıdır,ülkeyi geriye götürür, gelişimi engeller mantığını bu kesimde her zaman görmüşümdür.Din yerine bilimi ikame ettirmek gerekliliği vardır her daim.Bilime gelecek olursak yine kraldan daha kralcı bir tavırla bilimsel düşüncenin doğmatik savunusuna tanık oluruz.Bugün dini tehdit olarak algılayan kesmin bilimsel olarak bu zamana dünya bilim tarihine kattığı ne vardır merak ediyorum.Yani elin adamı bilimsel çalışmalar yaparken bizim ülkemizde bilimi savunanlar hiçbir şey yapmadan bilimin savunuculuğunu üstlenmişler yine bu değerleri de dışardan ithal etmişlerdir. Söyleyeceğim şudur ki 87 yıllık Cumhuriyet tarihinde bu ülkede görmek istediğimiz yeni bütün değerler bu ülkede üretilmeyen dışardan ithal edilen değerlerdir.Bu değerler kötümü dür?Söyledim demokrasi sahip çıkılacak bir değer, bilim keza öyle. Ama bu değerleri yerleştirmeye çalışanlara baktığımızda bu değerlere ne kadar da yabancı olduklarını görürüz kendi insanlarını tanımadıkları gibi.Mustafa Kemal gerçekçi bir insandı.Diyanet İşleri Başkanlı'ğın kurulma mantığı değiştirmeye çalıştığı halkın değerlerini, zihin yapısını bilmesinin buna göre hareket etmesinin en güzel örneğidir.Laik hangi devlette devlet finanslı bir dinin bir mezhebinin hizmetini yürüten resmi bir kurum vardır bu başkanlık gibi?Bu durum Türkiye'e has bir durumdur ve gerçek demokrasiye de laikliğe de aykırıdır kanımca.Mustafa Kemal'i halkının zihnini okuyuşunu, ileri görüşllüğünü, sorunları doğru adlandırmasını, sonuca ulaştıran çözümler benimsemesini kelimelere sığdırmak zor.O Türk tarihini bir bütün olarak görmekten rahatsızlık duymazken Cumhurbaşkanlığı forsunda tarih bütünlüğüne birliğine atıfta bulunurken bizim güzide Kemalistlerimiz tarihi cumhuriyetle başlatırlar ve ötesi için algıları her zaman kötü duygularla olmuştur. Biz önce kendimizle bir hesaplaşalım sonrası kolay.Hala sistem mücadelesi var ülkemizde.Sistemin koruyucusu olarak kendini atfeden CHP ve bu düşüncenin taraftarları önce bu ülkenin tarihiyle, değerleriyle bir barışsınlar...Önce demokrasi nedir ne değildir onu kendileri bir öğensinler sonra emin olun insanca anlattıklarında anlayacak büyük bir kesimi yanlarında bulurlar. Ama sen kalkıp da bu ülkeye en büyük tehdit din olgusundan geliyor havasıyla ortaya çıkarsan tehdit olarak gördüğün kimseden de seni anlamasını, senin gibi düşünmesini beklemeyeceksin.Noluyor o zaman bu zamana kadar ne olduysa onlar olur oluyor da.Sandık korsun önüne getirir DP'yi,Sandık korsun önüne getirir AKP'yi.Kim bunlar sisteme düşman olanlar sistemin savunucaları tarafından adlandırıldığında.Eee o zaman kim düşman bunları buraya getiren düşman.Yani halk düşman.Denklem basit... AKP üzerinden din tehlikesi algısı oluşturmak, dini eleştirmek sistemi korumak değildir.AKP'nin siyaseti dışında siyaset üstü muhafazakar değerlerine yapılan her eleştiri din karşıtlığı, bunlar beni bu ülkede düşman olarak görüyorlar algısına yol açacaktır bu zamana kadar da böyle olmuştur. Örneğin baş örtüsü meselesi AKP'nin meselesi değildir.Halkın büyük çoğunluğunun sahiplendiği bir meseledir.AKP buna sahip çıkan bir partidir.Sen baş örtüsünü AKP üzerinden düşmanca bir değer olarak atfedersen AKP gelip geçicidir kalıcı olan bunu değer olarak kabul edenlerdir sen onları konumlandırmış, düşmanlaştırmış olursun.Algı ne olur AKP meseleme sahip çıktı CHP beni düşman ilan etti.Efendim sonra da şunu söylersin:''AKP mağduru oynuyor yine halkı kandıracak.''Bu nasıl bir tesbittir, mantıktır? Anlayacağınız meselemiz büyük... Ben demokrasi taraftarıyım, Cumuriyet taraftarıyım, muhafazakarım ama CHP gibi asla düşünmüyorum, ülkeye biçtiği kaftanı da asla giymem, CHP'nin sahiplendiği Atatürkçü değil Atatürk'e değer veren yaptıklarını gören, niyetinin doğruluğunu hissedebilen biriyim... Eğer bir kutupta yer alacaksam her iki kutupta yanlışsa bu kutup CHP kutbu değildir.Bu kutup Necmettin Erbakan kutbu da değildir.AKP olabilir muhafazakar demokrat anlayışı bağlamında. -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Halkımızın bugünkü haliyle halini çok iyi bilecek kadar çok iyi bir izan sahibi, okuyan, düşünen, aklını kullanan, çözüm üreten demokrasi kültürünü özümsemiş, hukuku vicdanında ideoloji üstü yaşatan ve hayatında uygulayan bir halk olduğunu ben de dahil kimse de söyleyemez herhalde? Zihniyetimize küçük örnekler vereyim. Bizim bu zamana kadar yaptığımız şunun gibi bir şeydi: Kitap okuma alışkanlığı olmayan bir öğretmenin çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışması ve çocuklar kitap okumayınca çocuklara kızması gibi bir durum. Bizim halimiz yine kendimizden üzerinde yangın giriş ve çıkışı yazı bulunan tabelanın altında ''Giriş ve Çıkış yasaktır.'' tabelasının bulunmasından doğan bir ironi, absürtlük. Bizim halimiz oruç tutmayıp oruç tutamayan birini tutmuyor diye darp edenlerin hali. Bizim halimiz baş örtüsü meselesinde '' Okula kilit vurup gideriz, baş örtülü öğrencinin notunu kırarım!'' diyen üniversite hocasının(!) hali. Bizim halimiz başka bir görüşten olan belediye başkanının kendi adamlarını işe alıyor eleştirisini yaptıktan sonra kendi görüşündeki belediye başkanına gidip şu bizim oğlana da bir iş verin yahu, hali. Bizim halimiz demokrasinin, hukuğun, insan haklarının en üst düzeyde temsilcisi olduğunu var sayan CHP'nin kurultaylarında yüksek demokrasi ve hukuk değerlerinin en güzel şekilde temsilini gösteren birbirine yumruk, sandalye atma hali. Bizim halimiz YÖK'ün başında kendi zihniyetinden adam olunca YÖK'e toz kondurmama, kadrolaşmanın esamesini okumama başka ters bir iktidar gelince o da kendi adamını başa getirince ''Bu adamlar orda kadrolaşıyorlar, YÖK'ü ele geçiyorlar!'' feryadını basma hali. Bizim halimiz üzerinde İngilizce yazı yazan ve ne yazdığından bihaber olan, cebinde yabancı marka sigara taşıyan, başkasının ürettiği en güzel marka telefonu hava olsun diye taşıyan akabinde vatan, millet naraları atan vatanseverimizin hali. Bizzim halimiz okuduğu okulun sahibinin, oraya verilen zararın parasının yine kendinden karşılanacağını bilmeyecek kadar, bir türlü bunu öğretemediğmiz kadar kendinden bihaber sıraları karalayan, muslukları sonuna kadar açan, camlarını kıran öğrencilerimizin hali. Bizim halimiz irtica algısını ayakta tutabilmek için aklında ziyan olan birinin insanlara saldırısını din algısına bağlayıp ''Mini eteklerinden dolayı kızlara saldıran dindar'' tarzında bir haber yapmayı demokrasiyi, düzeni,hukuğu korumaya çalıştığını zanneden bir medya grubunun aymaz hali. Bizim halimiz İsrail'e karşı duran bir din referanslı gazetemizin İsrail ürünlerinin reklamını aynı gazetesine koymasının hali. Yazmakla bitmez cahilliğimiz. Bütün bu hallerin müsebbibini de haydi bulalım diyelim ki halkımız bir bakıma şeriat eğitimi yoluyla cahil bırakıldı bu halleri sergiliyor. Var mı bildiğiniz bulduğunuz yukardaki komik olan müsebbibin dışında ayakları yere basan, bilimsel temelde nazar-ı itibara alınacak karineleri bol bir suçlunuz? Muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Sayın yazarınızın kullandığı tabirlerin altını su götürmez verilerle doldurarak bakış açısını ifade eden cümlelerin bir makale düzeyinde kapsayıcı,nesnel verilerle ifade ettiğini düşünmüyorum.Sayın yazarınızın kullanmış olduğu ''Cehaletin iktidarı, iktidarın cehaleti'' kavramlarını tarih ya da siyasetin hangi bilimsel temelinde ideolojik bir algıdan uzak olgu düzeyinde kullandığının kanıtı cımbızlama yaparak verdiği örnek tarihi vakalarla kendinden menkul ifadelerdir.Kendi bakış açısından hareketle günümüze birden bire sıçrayarak gelen ''Ülkemizde İmam Hatipler yoluyla bir bakıma 'ŞERİAT EĞİTİMİ'nin tüm ülke sathında halkı cahil bırakması, akabinde AKP gibi iktidarları başa getirmesi.'' ve bunun da cehaletin iktidarı, iktidarın cehaleti gibi içi ancak kendi gibi düşünenler tarafından doldurulduğu düşünülen tabirlerin doğruluğu ancak algı düzeyinde değilse kanıtı nedir? Atatürk'ten sonra bu ülkede Şeriat eğitimi verildiği, halkı cahil bıraktığı algısını güneş gibi ortaya koyduğunun cımbızlanmayacak kadar yazısının ana meteforunu oluşturduğunu algılıyor olmam, bunun akabinde bu minvalde bir bakış açısının genelinde bulunan, düşüncesine muhatap aldığı halkın da bu eleştirinin ortasında durduğundan hareketle ''Siz konuştuğunuz halkı tanımıyorsunuz.'' eleştirisini getirmem buna ''Haddini, aşmak, yazılanları anlamamak gibi'' had aşmakla had aşılarak kurduğunuz cümlelerinizin had sınırını sizin algızının belirliyor olması herkesin kendi haddiyle ilintili bir tezahürdür. Sayın yazarın yazısında geliştirdiği bakış açısını siyasi arenamızda temsil eden bir partimiz de var:CHP Nedense hep halktan şikayetçi hiç kendinin yanlış algıladığını, yanlış yaptığını görmedim.Hep yanlış yapan halk, her zaman onu anlamakta direnen din bezirganlarına inanıp cahilce tavırlar sergileyen halk oluyor. Bu durumu gerçek haline getiren sebep ise çok basit bir cümleyle her zaman söylenen :''Atatürk'ten sonra gelenler(burda kastedilen muhafazakar iktidarlar galiba...) İmam hatipler yoluyla veya başka yollarla halkı chil bıraktılar, din değerli bir toplum oluşturdular, sürekli kandırılıyorlar.'' Ne kadar da güzel, anlamlı, tesbit edilen sorunu çözüme götürecek bir düşünce, bulunan bir yol değil mi? Hani çok bilindik bir cep telefonu iletisi vardır:''Giden gitmiştir/ Gittiği gün bitmiştir./ Ben gideni değil giden beni kaybetmiştir.'' Suçluları bulduk hemencecik.Atatürk'ten sonra gelenler kim getirdiyse artık...Gelmeyenler ne yapıyordu bu arada halktan uzak bir yerde başka bir dille başka bir şey mi konuşuyorlardı da halkımızın cahil kalması gözden kaçtı? Muhabbetle... -
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
FUZULİ şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Politika Bilimi
Ülkemizdeki her eğitimli insan İmam Hatip tahsilli de ben mi yanlış biliyorum diye düşünmeden edemedim.Ya da ne bileyim okullarımızda 80 yıldır ''Bol din referanslı eğitim-öğretim ilkeleri, amaçları,ideolojisi'' temelinde eğitim verildi de gözümüzden mi kaçtı?Bunları da geçtim haydi 60, 70, 80,28 Şubat müdahalelerini yapan ülkeyi uçuruma düşmekten kurtaran zinde koruyucu güçlerimiz halkı eğitmeyi mi unuttular da halkımız bu derece önünü göremeyecek kadar cahil kaldı.Eeeee bugün halkımızın idrak noksanlığından, kolay kandırılabiliyor olmasından dem vuruyorsak bu zamana kadar kendilerinin istedikleri dışında hiçbir adıma izin vermeyen gerektiğinde müdahale edenler zekalarının bir kısmını halkı eğitmeye harcasalardı.Halkı şeriatçiler eğitti san ki bu zamana kadar kendi okullarında!Ben şu eleştiri mantığına hep gülmüşümdür.Nedir mi bu? CHP'den örnek vereyim daha anlaşılır olsun.Seçimi kaybetmişler ve siteme kulak kabartın.Bu halkı anlamak mümkün değil.Zaten de sorunun bu.Halkı anlamadığın için bir türlü anlatamıyorsun ya kimsenin anlamayıp sadece kendinin anladığını. Kendi halkının değerlerinden, hissiyatından bihaber olup da sonra senin istediğin yolda yürümeyen halka sitem de neyin nesi? Bir düşünün söylenen lafların kimlere gittiğini, kimlerde ne etki oluşturduğunu.İmam Hatibi de eleştirebilirsiniz, şeriat eğitimli devlet adamlarının hatalarını da.Lakin bu eleştirileri getirirken bu ülkede bir güçlü bir din unsurunun, bu unsurun oluşturduğu bir değerler sisteminin büyük oranda kültürel hayatta yaşandığını göz ardı etmeyin.Muhatabınızı iyi bilin.Kimi kime şikayet ediyorsunuz?Öyle bir tablo çizmişsiniz ki İmam Hatip okulları, İmam Hatip okullarından mezun olanların hepsi cahil, ülkenin siz hariç büyük bir kısmı da bu okullardan mezun oldu din söylemli kişilerin peşinden koşmaya her söylediğini yapmaya hazırlar ve cahiller.Aydınlatmaya çalıştığınız kitle, sözlerinizin hedefindeki kesim sizin değerlerinizin dışında yaşayan bir kesimse niyetiniz halisse seçtiğiniz üslup doğru bir iletişim üslubu değil söyleyeyim. Bence kendinizi kandırmayın önce siz kendinizi bu ülkenin halkının değerlerinin neresinde duruyorsunuz bir sorgulayın.Sitem ettiğiniz insanlar niçin sizin doğru gördüklerinize ehemmiyet vermiyorlar da dini kullanarak kandırdıklarını düşündüğünüz insanları destekliyorlar bir düşünün.Tablo ortada derin analize de gerek yok esasında.Dini değerler üzerinden kandırılıyorlarsa dini değerler üzerinden aydınlatın madem başka bir dil bilinmiyorsa.Dinletin lafınızı diğerleri nasıl anlatıyorsa.Eğer seni dinlemeyip onu dinliyorlarsa efendim o zaman da yapılacak bir şey yok şikayet, sitem beyhude.