-
İçerik Sayısı
2.576 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
5
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Yayamaz Kayımca tarafından postalanan herşey
-
Anlam barındıran sevgili DİPNOT ....nice yıllar...
Yayamaz Kayımca şurada bir başlık gönderdi: Doğum Günü Kutla
Bildigim ama istemedigim,engeliyemedigim sebeblerden dolayı ancak bugün kutlıyabildim ....................neyse uzatmıcam diledigince bir yaşam diledigin sürece seninle olsun SEVGİLİ DİPNOT........................................... bukadar renkli bir kişilige ancak bukadar renkli bir pastayı sunabiliridim çok acele hazırlanmış bir kutlama ama kesin telafi edices ve acısını çıkartacagız..... paketi açtıgında ne arzularsan o çıkasın karşına.......................... Yaşamaya Dair 1 Yaşamak sakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani, bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani ağır bastığından. 2 Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini. Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. Daha orada ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki de yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. Diyelim ki, hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız, insanları, hayvanları kavgası ve rüzgarıyla yani, duvarın arkasındaki dışarıyla. Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 3 Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yıldız zerresi yani, yani, bu koskocaman dünyamız. Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya "Yaşadım" diyebilmen için... Nazım Hikmet.......................................................................inanıyorum ki sen yaşıyorsun dahada saglıklı dahada özgür dahada yaşanılası bir yaşam seninle tüm insanlar için olsun......................... -
baharrr cigimin 23. Dogum gunu !
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: nyx-fallen angel başlık Doğum Günü Kutla
NİCE YILLAR BAHAR................................ -
değerlim hayal perim iyi ki doğdun...
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: deniz_kizi başlık Doğum Günü Kutla
NİCE NİCE YILLARA (kusura bakmayın rötarlı oldu) -
sizi seviyorum ya nedensiz sorgusuz ve mı acaba demeden....iyiki varsınız....komacan öpsem..
-
Mutlu yıllar sevgili Yayamaz. Yeni yılın sağlık, mutluluk ve huzur içinde geçmesini dilerim
-
UNICEF'ten 2008 fotoğrafları.....
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Fotoğraf ve Fotoğraf Sanatı
-
UNICEF'ten 2008 fotoğrafları.....
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Fotoğraf ve Fotoğraf Sanatı
-
UNICEF'ten 2008 fotoğrafları.....
Yayamaz Kayımca şurada bir başlık gönderdi: Fotoğraf ve Fotoğraf Sanatı
-
Radyam...nice mutlu senelere....
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Doğum Günü Kutla
Bu kutuyu açtıgında karşına çıkan senin ençok istedigin,mutlu olabilecegin,sevinecegin şey olsun..................... DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler NAZIM HİKMET Sevgili Radya senin yeni yaşını kutlarken o güsel yavurularınıda kutluyorum ...............diledigin kadar saglıklı,huzurlu,mutlu ve başarı dolu yıllar seninle sizinle olsun.................................. .. -
GODZİLLA ve RUA Ortak Anı Defteri
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: gloria başlık Anı Defteri - Defterleri
Önemli degil sevgli Rua bilmek gibi bir zoorunlulugu yok ki kimsenin :)yaşam işte.................kendine iyi bak...... -
GODZİLLA ve RUA Ortak Anı Defteri
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: gloria başlık Anı Defteri - Defterleri
Ben seni bukadar rahatsız edecegini bilseydim kutlamazdım sevgili Rua.....yaşamımda saglıgın önemini çok iyi bildigim için hiçbirşeyin keşkisini yaşamama adına gecikmişte olsa anımsamakatan.kutlamaktan yanayımdır....dilersen okunmamış kabul et................... -
sevgili Rua evet bayram geçdi ama ben keşkiyi yaşamama adına geçde olsa kutlmaktan yana oldum..
-
Haz alarak okudugum karma şiirler...........
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Şiir Forumu
Baş Rahibenin Irzına Geçmek............ insanın kağıt üstünde kıçını açması kimilerinin ödünü patlatır ve patlatmalıdır da: yazdıkça kendilerine "eleştirmen" sıfatını yakıştıranlara karşı gardın düşer. kaçıkların harbi tuhaflıklarını kendilerine yapılmış hakaret sayarlar. şiirin gizemli munis ve neredeyse anlaşılmaz olmasını yeğlerler. yüzyıllardır bozulmadı oyunları. züppelerin ve sahtekarların mabedi oldu bu şiir. mabedin karıştırılmasını baş rahibenin ırzına geçilmesi ile bir tutarlar. ayrıca, karılarını, arabalarını, sevgililerini, ve üniversitedeki işlerini kaybetmeleri de demektir. akademisyenlerin korkması için neden çok ve kalleşçe savaşmadan ölmeyecekleri kesin ama biz çoktandır hazırız ara sokaklardan geliyoruz, barlardan, cezaevlerinden, onların şiiri nasıl yazdıkları bizi ilgilendirmiyor ama farklı sesler, yaratmanın ve yaşamanın farklı yolları olduğunda ısrarlıyız ve sesimizi duyurmak, duyurmak, duyurmak niyetindeyiz yüzyıllardır süre gelen bu muharebede. geldik ve kalıcıyız, böyle biline. charles bukowski -
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: LostsouL başlık Bunun Bir Anlamı Olması Gerekmiyor - LostsouL
''...dün'de çoğalan kelimeler için, yarın'a sadeleştirirken...'' Sayfalara dökülmek istiyorum. Bu, ''...gece'nin bir anlamı olmasın...'' demek. Biliyorum. Aynı masaldı, dinledim. Dinleyerek yenildim. Bu, kendi içinde başkalaşamamış yenilginin, kaçıncı soy ağacı, bilmiyorum. Hayatı hangi kuytuda ''benim'' saysam, yalnızlık ödenek oluyor bedeli için, bir hüznü daha devralıyorum. Öğrendiğim bir şey daha var, parmaklarım birer sayının maskelenen yüzü olup, kırılıp, dökülürken : ''...Ben, bu kez, çok daha iyi yenilmenin, kelimesizleşen boşluklarında, iki keder arası yorgunluğa sığınak oluyorum. Çok daha iyi yenilmenin, mazisi kalın puntolu üç noktaları arasında, nerede durmalı... Tuhaf... Artık, şaşırmıyorum...'' Önce, sustum. ''...Şaşırmama eyleminin olağan evreleri...'' dedim. Sonra, suskunluğa hayat verme çabasına seslendim. İçinde neyin olduğunu, içimde böylesine vakur ve kanı soğukluğa bilenen nedir, bilmek istedim. Basit denklemler savuşturdum, telvelenen zamanlarda. Birkaç hecesi, bu kahrolası suskunluğa küsük, içe doğru kanatlanan bir avazda saklı. Birileri geldi, yalınayak, okumadan tüm bu kelimeleri, sesime dayadılar kulaklarını, sesim, yüreğime postalanan bir mektup sancısıydı. Okumadan tüm bu kelimeleri, birileri : ''...Bahsettiği olsa olsa; bir ölüm'ün girizgah seferleri...'' dedi. Bu, böyle bilinsin mi istedim? ''Birileri'', lütfen öyle deyin, demek eylemini varsayımcı olmayan bir edayla süslemeyi ihmal etmeyin. Şimdi... Bana bu suskuntudan kalan, tüm mücevheri zamanları kollarıma takıyorum. ''Zaman'' var ya sözcüğün toprağında, ''beklemek'' suyu ile beslenir sanmayın sakın, kolay'a tasını tarağını alıp kaçan böylesi sanrılarınızı, beklenti dergâhının duvarlarına fısıldayın. Annelerinizin sözünü hatırlayın: ''...Kötü bir rüyaysa gördüğün, anlatma. Koş, mutfaktan bir bardak su al. Suya anlat ne varsa, sonra, bardağı susuzlukla temizle, içindekiler, akıttığın su, kötü rüya, artık uzağında...'' Uyanınca anladım ne olduğunu... Küçük bir şıkırtı yetti, gözkapaklarım için âzâda. Hani olur ya, bütün şehir o ecnebi icatla kısa süreli ayrılıklar yaşar. Ya da kalabalıkların arasından, kısa süreli sessizlikler seçersin, yürür gidersin içinden, kendi uyuyabıraktığın gerçekliğine doğru. Bütün ışıklar sönünce, karanlıkla uzlaşan... Bütün sesler terk edince, kimsesizliğin geniş odalı salonlarını, izbe hollerini... Dudaklarında ışıyan bir tebessüm koşar, yetişilmesi muhtemel olmayan bir hızla. Dışında bulunduğun an anlarsın, tüm karabasan hikayelerinin, bir okyanus uydurması olduğunu. Susmak, suskuntu, sessizlik ve canından olma tüm türevleri gizli bir kutsayıştır artık, daha iyi yenilmekten başka bir tedavinin olmayışını hazmedebilmenin, taksim edilmiş öğünleri... Kime sorsan,''...ferahlık, tebdil-i mekan'dan gelir...'' Hangi yalnızlık sobelemedi ki beni bu oyunda? Büyümek bu nedenle olsa gerek; ''...Yavaş yavaş, hüznü, bir ermiş beyazlığında kirletmek...''- 915 cevap
-
- bir anlamı
- lostsoul
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
yaW bunalıma giricem. bayram geçmedi mi arkadaşım .....
( hay allah ben sıyırıyorum galiba. ama ben biliyodujm böyle olucamı
(
-
20.Aralık.................... 1683. İkinci Viyana Kuşatması'nın kumandanı, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edildi. 1915. Anzaklar ve İngiliz birlikleri, Çanakkale'den boşaltıldı. 1923. Almanya'da tutuklu bulunan Nazi lideri Adolf Hitler şartlı olarak salıverildi. 1924. Kırkkilise'nin adı Kırklareli olarak değiştirildi. 1939. Türkiye'nin Paris'teki Uluslararası Şarap Kurulu'na katılmasına ilişkin yasa çıktı. 1942. Erbaa'da deprem: 493 kişi öldü, 3809 bina yıkıldı. 1945. İstanbul Basın Birliği başkanlığına Sedat Simavi getirildi. Aynı gün kürtaj yaptıkları iddiasıyla yargılanan bir ebe 6 yıl hapse mahkûm oldu. 1947. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün yatlarının ödeneği bütçeden çıkarıldı. 1961. Yön dergisinin ilk sayısı çıktı. 1964. Ali Sami Yen Stadı Türkiye-Bulgaristan milli maçıyla açıldı, açılışta tribün parmaklıklarının aşırı izdiham nedeniyle kopması yüzünden tribünlerden aşağı düşenler oldu, 1 kişi öldü 81 kişi yaralandı. 1969. Yıldız Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi kapatıldı. Öğrenci Battal Mehetoğlu'nu öldürmekten sanık biri polis 7 kişi tutuklandı. 1970. Polonya'da işçilerin üzerine ateş açıldı. İşçiler yiyecek fiyatlarının artmasını protesto ediyorlardı. Komünist Parti lideri Wladislaw Gomulka istifa etti, yerine Edward Gierek geçti. Aynı gün Türkiye'de kapıcılar sosyal sigorta kapsamına alınmak için yürüyüş yaptılar. 1971. Pakistan'da Yahya Han istifa etti, yerine Zülfikar Ali Butto devlet başkanı oldu. 1972. Gazeteci Turhan Dilligil 21 ay 5 gün hapse mahkûm oldu. 1973. İspanya Başbakanı Amiral Luis Carrero Blanco otomobilinde giderken havaya uçuruldu, öldü. Suikastı kısa adı ETA olan Bask Yurdu ve Özgürlüğü örgütü üstlendi. 1985. Türkiye'de ilk kez bir kadın bir batında 8 çocuk doğurdu; 5'i erkek, 3'ü kız olan sekizlerden yedisi bir gün, biri dört gün yaşayabildi. 1994. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, KESK'e üye memurlar, hükümetin önerdiği maaş zammını protesto için tüm yurtta iş bıraktı. 1989. Panama'nın askeri diktatörü Manuel Noriega Amerikan birliklerince iktidardan düşürüldü. Bugün Doğanlar: 1942. 100 metre sürat koşusu rekorunu 1960 ile 1968 arasında elinde tutan siyah Amerikalı atlet, Bob Hayes. Bugün Ölenler: 1968. Amerikalı yazar John Steinbeck. 1982. Polonya doğumlu, Amerikalı piyano virtüözü Arthur Rubinstein. 1993. Sinema sanatçısı Hulusi Kentmen.
- 2.095 cevap
-
- Tarihte Bugün
- Neler Olmuş
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
19.Aralık.2000 Hayata dönüş katliamı.....
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Güncel Konular
Bu olay da bir çok olay gibi, faşist devletin faşistleşmede en uçta nerelere gidebileceğini gösteriyor. Ama bu olayın diğerlerinden anlamı çok çok farklı. Cezalandırdığı, kafese koyduğu insanları bir de öldürerek, yakarak cezalandırmak. Oligarşinin büyük yalanı: "Hayata dönüş" Hiç kuşkusuz bu katliamdan herkesin aklında kalan iki kelime "hayata dönüş" oldu. Böyle bir katliamın "hayata dönüş" olarak adlandırılması tarihi bir kara mizahtır.. O ONURLU,DÜŞÜNCELERİ İÇİN ÖLÜMÜ GÖZE ALAN İNSANLARI bombalarına rağmen 19-22 Aralık'ta ve hücrelerine rağmen F tiplerinde, boyun eğdiremediler. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, eğer 19-22 Aralık'taki bu vahşet püskürtülebildiyse, devrim ve sosyalizm umudu yaşatılabildiyse, bunu herkesten önce onlara, 19 Aralık'ta zulmün karşısında kahramanca duran 28 şehidimize borçluyuz......ONLARI GURURLARI,DİRENÇLERİ VE TAŞIDIKLARI YAŞATIKLARI ONURLARI İLE ANIYORUM...... -
19.Aralık.2000 Hayata dönüş katliamı.....
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Güncel Konular
19.Aralık katliamının bilançosu Operasyon düzenlenen cezaevi sayısı: 20 Operasyonda öldürülen tutuklu ve hükümlü sayısı: 28 Hastaneye kaldırılan yaralı tutuklu-hükümlü: 237 Askerlerin silahından çıkan kurşunla hayatını yitiren asker: 2 Askerlerin silahından çıkan kurşunla yaralanan asker: 6 Edirne f tipine sevk edilenler: 348 Kocaeli f tipine sevk edilenler: 340 Sincan f tipine sevk edilenler: 341 Kartal f tipine sevk edilenler: 67 Bakırköy kadın ve çocuk tutukevine sevk edilenler: 45 Açlık grevi süren cezaevi: 41 Operasyon öncesi ölüm orucunda olanlar: 259 Operasyondan sonra ölüm orucunu sürdürenler: 357 Açlık grevini sürdürenler: 1656 Operasyonu protesto sırasında gözaltına alınanlar: 2145 Operasyonu protesto edenlerden tutuklananlar: 58 Copla tecavüz iddiası: 8 Operasyondan sonra basılan kültür merkezi, dernek, parti binası: 18 Mühürlenen dernek sayısı: 2 -
19.Aralık.2000 Hayata dönüş katliamı.....
Yayamaz Kayımca şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
'Hayata Dönüş' ismi verilen, yaklaşık 20 cezaevinde eşzamanlı olarak başlatılan operasyon, cezaevlerinde 6'sı kadın, 28 kişinin ölümüyle, 600'den fazla mahkumun yaralanması ile sonlanmıştı. Operasyonların sonunda mahkumlar koğuş sistemli cezaevlerinden F Tipi Cezaevlerine sevk edildi. F Tipi Cezaevlerine karşı çıkan mahkumların sürdürdüğü ölüm orucunda ise bugüne kadar 117 insan yaşamını yitirdi, bine yakın insan ise sakat kaldı. Geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme getirilen ve meclis alt komisyonunda bekletilen Yeni Ceza ve İnfaz Yasa Tasarısında yer alan, tek tip elbise uygulaması, zorla ve ucuz işlerde çalıştırılma maddeleri yeniden görüşülmesi ve düzenlenmesi amacıyla geri çekildi. Savcısı, mahkumu, tanığı, devlet bakanı, farklı açılardan 19 Aralık 'operasyonu'nu anlatırken, belki de farkında olmadan tek cümlede birleşiyorlar: "19 Aralık Operasyonu Türkiye Tarihinde kara bir lekedir..." Sanığı, mahkumu ve davacısıyla işte 19 Aralık Operasyonu: "Devlet, terörle mücadele için F Tipi Cezaevlerinin kurulmasına büyük bir önem veriyordu" 19 Aralık Operasyonu'nu hayata geçirilmeden önce Adalet Bakanlığı'nın oluşturduğu, dönemin milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun da aralarında bulunduğu Türk Tabipleri Birliği, (TTB) Türkiye Mühendisler ve Mimarlar Odası Birliği (TMMOB) ve barolardan oluşan bir heyet cezaevlerinde mahkumlarla görüşüyordu. Mehmet Bekaroğlu "Devlet terörle mücadele için F tipi cezaevlerini kurmaya büyük önem veriyordu. Biz daha önceki tecrübelerimizden hareketle ölümlerin yaşanacağını biliyorduk. Özellikle Bayrampaşa Cezaevi'ndeki mahkumlarla görüşüyorduk. Uzlaşma konuları madde madde belirlenmişti. Biz cezaevi koşullarını değiştirmeye yönelik maddeler öne sürdük. Oda sistemi oluşturmak isteniliyordu. Bu sistemle mahkumlar gündüzleri bir araya gelecek ama akşam olunca herkes kendi odasına çekilecekti. Sivil Toplum Kuruluşları ve devlet F tipi cezaevi projesini durduğunu ilan etti. Ancak bir anda sebebini bilmediğimiz bir şekilde görüşmeler kesildi. Her iki taraf uzlaşmadan vazgeçti. 17 Aralık'ı 18'e bağlayan gece arabuluculuktan çekildik ve 19 Aralık'ta operasyon başladı" diye konuştu. "İYİ NİYET KANI, ÇATIŞMAYI DURDURUR, UMUDU YARATIR" Bayrampaşa eski Cezaevi Müdürü Necati Özdemir, 19 Aralık operasyonundan bir süre önce mahkumların sürdürdüğü ölüm oruçlarını bırakmaları için mahkumlarla görüşmüştü. Özdemir, "19 Aralık günü Türkiye tarihinde kara bir gündür. Öncesinde de, bugünde operasyona gerek kalınmadan bu sorun çözülebilirdi. Hükümet bu sorunu ideoloji farklılıklarına bırakmadan, insani bir şekilde çözmelidir. Çıkarılan ceza infaz yasasını ve onun hükümlerini destekliyorum. Ben hükümetin iyi niyetli olduğunu düşünüyorum. İyi niyet kanı, gözyaşını, çatışmayı durdurur, umudu yaşatır" diyerek anlatıyor. "MEDYA ADETA 'SAHİBİNİN SESİ' ROLÜNÜ ÜSTLENDİ" Döneme tanık olan gazetecilerinden Ertuğrul Mavioğlu, operasyonların bir katliama dönüştüğünü vurguluyor. Mavioğlu, "19 Aralık öncesi operasyon kendini göstere göstere geldi. Mahkumlarla görüşmeler sürerken hükümet birden bire kapıları kapattı. F Tipine karşı toplumsal hareket uzlaşmaya varılamıyor denilerek söndürüldü. Operasyonun 'hayata dönüş' adı altında yapılması katliamı haklı çıkarma amacını taşıyordu. Ardından katliamı yaşayın mahkumlar suçlu gösterildiler. Katliama uğrayanlar bir anlamda toplumda mahkum edildiler. Bu noktada, medya operasyonların meşruluğunu savundu. İnsanlar diri diri yakılırken, medya onları kendini yaktı diye yazdı. Medya adeta "sahibinin sesi' rolünü üstlendi. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Adalet Bakanlığı operayonu başlatan taraf olmuştu. Fakat medya Tantan'ı hiçbir şekilde ön plana çıkartmadı. O dönemde gerçeği yazan habercilere 'güvensiz gazeteci' denildi" diyor. O GÜNLERDEN BİR FERYAT Bayrampaşa Cezaevi'ndeki operasyonda diri diri yakılmaktan kurtulan Hacer Arıkan, yaşadıkları vahşeti anlatmaya söz bulamadığını söylüyor ve dehşet anını, sonrasını anlatıyor. "Ellerinde itfaiye hortumları vardı, isteseler yangını söndürebilirlerdi ama seyrettiler. 12 arkadaşımızı kurtarabildik. 6 arkadaşımız gözlerimizin önünde dumandan boğularak ve yanarak yaşamlarını yitirdiler. Bombalar ayaklarımızın altında, sırtımızda patlıyordu. O an yaşadığımız, küçük çocukların hayvanların kuyruklarından tutarak zorla dışarı çıkarmaya çalışması gibiydi. Camları kırıp bombaları dışarı atıyordum. Operasyonun son anlarında atılan yangın bombalarıyla tutuştuk. Yandığımı hissettiğim an ölümle yaşam sınırında olduğumu anladım. Operasyondan sonra üç ay Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde tedavi gördüm. 15 ay Bayrampaşa Cezaevi'nin hastanesinde tedavi gördüm, ardından Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutuk Evi'ne göderildim. 2001 yılında buradan tahliye edildim. Yürüyemiyordum, ellerimi kullanamıyordum, kaşık bile tutamıyordum. Şu an Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) desteğiyle tedavim devam ediyor. Artık kendi ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. Çok uzun olmasada yürüyebiliyorum" diyor. Kardeşi Hacer ve Erdal ile birlikte operasyonu yaşayan Erol Arıkan, böyle bir operasyon beklediğini ancak bu kadar vahşeti beklemediğini söylüyor. "19 ARALIK OPERASYONU TESLİM ALMAYA, İMHA ETMEYE YÖNELİKTİ" Operasyon gününü Çankırı Cezaevi'nde yaşayan Eyüp Baş, yeni tahliye edilenlerden. Baş'ın anemi ve unutkanlık gibi rahatsızlıklarının yanı sıra, vücudunda 4'ü kafasında olmak üzere 23 tane şarapnel parçası var. Baş'ın hakkında açılan davalar halen devam ediyor. 'Kamu malına zarar vermek' suçundan yargılanan Baş'ın 19 Aralık Günü vücuduna saplanan şarapnel parçalarının ve saçmaların hesabını verecek kimseler bir türlü bulunamıyor. CEZAEVİ GÜNLÜĞÜ: PUSLU AYDINLIK "Ben hergün o bembeyaz ve boş hafızamla başlıyorum güne. Sonra saatler geçtikçe, konuştukça, dirledikçe kim olduğumu ve nerede olduğumu yeniden öğreniyorum. Her gün aynaya baktığımda, kendimle yeniden tanışıyorum. Artık uyumaktan korkuyorum. Çünkü unutuyorum." Bu cümleler, 19 Aralık'tan sonra getirildiği Edirne F Tipi Cezaevinde 120 küsur gün ölüm orucunda kalan ve sonrasında Wernicke Korsakoff hastalığına yakalanarak tahliye edilen İsmail Sadiç'in "Puslu Aydınlık" isimli bir kitabında yer alıyor. Ölüm orucunda yaptıklarını, yaşadıklarını unutmamak için günlük tutan Sadiç, tüm bunları kitapta toplamış. Sadiç, "Tahliye olduktan sonra insan ilişkilerine ve sosyal yapıya adapte olamadım. Hala da bunun sıkıntısını yaşıyorum. Korsakoff teşhisi kondu. İleri derece hafıza bozukluğu yaşıyorum. Bronşitim ve gözlerimde de rahatsızlık var" diyor. "TOPLUM DUYARLILIK GÖSTERMEDİ" F Tipi Cezaevlerinin kaldırılması için başlattıkları ölüm orucunda yaşamlarını yitiren Canan ve Zehra Kulaksız'ın babası Ahmet Kulaksız, toplumun bu konuda yeterli duyarlılığı gösteremediğini söylüyor. Kulaksız "F tipi cezaevlerinin yaratılmaması amacıyla mücadele verenler toplum tarafından sahiplenmiyor. Kızlarım gözümün önünde eridi gitti." BİR OPERASYONUN OTOPSİ RAPORU Mahkûmlar hakkında açılan davanın dosyasında yer alan bilirkişi ve otopsi raporlarında ise tüyler ürpertici ifadeler yer alıyordu. 22 Aralık 2000 - 19 Ocak 2001 tarihleri arasında cezaevinde inceleme yapan 4 kişilik bilirkişi heyeti, hazırladığı raporda şu saptamalara yer veriyordu: GAZ BOMBALARI ÖLDÜREBİLİYOR 30 metreküplük bir kapalı alanda 20 gram CS maddesi kullanıldığında, öldürücü dozaj süresi 38.1 dakikadır. C1 koğuşunda bulunan gaz bombalarında 35 gram CS maddesi bulunmuştur. Sadece bu koğuşta 45 adet gaz bombası kullanılmıştır. C1 koğuşunda öldürücü dozun çok üzerinde gaz etkisi açığa çıkmıştır. Koğuşta bulunan gaz bombalarının üzerinde "bombayı insan ya da yanabilecek malzeme olmayan sahaya fırlat" yazıyor. C Blok maltası boyunca tespit edilen tüm mermi çekirdeklerinden, atışların idari kısım tarafından maltanın sonu olan 19. koğuş yönüne doğru yapılmış olduğu, ters yöne doğru herhangi bir atışın saptanmadığı tespit edilmiştir. ADLİ TIP'IN RAPORU Fırat Tavuk (29): Vücudunun yüzde 90'ında karbonizasyon derecesinde yanık bulunan cesedin, yanmadan değil, ateşli silah yaralanmasından ve bundan kaynaklanan omur kırığından dolayı öldüğü anlaşılmıştır. Mustafa Yılmaz (33): Göbek deliğinde 4 cm. mesafede "S" şeklinde kesik saptandı. 4 ateşli silah yaralanması olup göbek altından yapılan atışın öldürücü olduğu, yaraların bıçakla genişletildiği, ölümün iç kanamadan olduğu anlaşılmıştır. Cengiz Çalıkoparan (33): Kafasının arkasında, sol meme başının üstünde, köprücük kemiği altında, göbek çukurunun altında, alın sol ortada, sağ kulak arkasında ve sağ uylukta ekimoz (çürük ve yara) tespit edildi. Ali Ateş (31): Kalça kemiğinde 15 cm boyunda 8 cm. açıklığında, çok parçalı kırıklı yara, kafatasında 2, sağ dizinde 2 adet yara saptanmış, ölümün ateşli silah yarasına bağlı iç kanamadan kaynaklandığı anlaşılmıştır. -
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: bursercan başlık Anı Defteri - Defterleri
Canımmm asimm evet buradyım.....tel lara çıkamıyorum sevgili Bursercanım aradı 2 kes ama açamadım tel yasagım devam ediyor tabi pc v.s digerleride...uyarım diye düşünüyorum...2 nizide çokkkkkkkkkkkk sefiyorum asim ve sercanım.....biliyorumki hat.yatagımda bile hep yanımda olacaksınız..ve bugüzel bir haz veriyo bana......sizi seviyorum.... -
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: bursercan başlık Anı Defteri - Defterleri
Sağolasın sevgili deniz kızı......diledigin herşey karşına çıksın....... -
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: bursercan başlık Anı Defteri - Defterleri
Sağolsaın angel bu hatırnazlıgın daim olsun............................