mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
ÇEKIN ŞU KADINLARI DİNİ BÜTÜNLER GELIYOR!
Demokrasi altında yatan dayatmalar!Demokrasi kıyas değildir.Özgürlük hiç değildir.İnsanlıktan nasibini alamamış;dini kendinvce yorumlayan ve başkalarına *** zihniyetler hiçbir zaman güzel olan içerisnde yer almaz.Ben ne olursa olsun,karşısında ki bireye değer vermeyen;bahis sözde müslümanlarsa(İslam bu değil) dahi bu şekilde davrananlara Allahtan korkmayanlar derim.Ama söz konusu özgürlük ise;böyle kendini bilmezler yüzünden kalkıp da Türban yada başka özgürlük alanllara dayatmalarla kıyaslamayın derim.
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Tabi ki Van ile irtibata geçmek lazım.Bana çok uzak değil zaten;kuzenimde orada öğretmen ve dediğiniz gibi orada ezber bir zihniyetten öte gördüğü çaresizlik,yoksulluk vs olumsuz koşullar var.Benim kastım terördü;sinek olayında ve eğer bundan art niyetli olduğumu çıkartmışsanız,hangi art niyet diye sorsam? Bu arada değerli forum arkadaşlrımdan en özeline;kusura bakma acil olarak D.bakır vdışına çıkmam gerekti bir haftalığına.Şu an D.bakırdayım ve sözümü en kısa zamanda yerine ğetireceğim.Diyarbakırdan sana kocaman sevgiler(Anladı o)
-
EMEĞİMLE KOŞARKEN ARDI SIRA!
...Ve kadınlar bizim kadınlarımız; korkunç ve mübarek elleri ince,küçük çeneleri,kocaman gözleriyle anamız,avradımız,yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde,tütünde,odunda ve pazarda ki ve kara sabana koşulan ve ağıllarda oynak,ağır kalçalarıyla ve zilleriyle bizim olan kadınlar bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların ve bartuçların peşinde harman yerine kehribar başlı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler. Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde ince boyunlu çoçuklar uyuyordu.Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon'a doğru. Yarın 8 Mart.Kadınların ucuz iş gücü olarak görüldüğü,çalışma saatlerinin sınırsız olduğu ve dayatmalar ile geçen bir düzene;sadece alınteri ile var olmak isteyen kadının dur dediği gündür.Kadın 8 saat der;işveren ve düzen bu taleplere kulal tıkar!Greve giden kadın fabrikalara kilitlenir ve çıkan yangında 129 kadın işçi diri diri yanarak can verir!1910yılında kadınlara armağan edilen bu günden;Nazım Hikmet'in mısralarıyla benim olan en güzel kadına,anneme ve onun nezdinde tüm analara,kadınlaradır en güzel övgüler. Savaşın en çok can acıttığı, bir ananın yüreğinde kopan tüm fırtınalar kadar kutsuyorum bugün tüm zamansız ölümleri.Savaş gerçekliğininin gerçekliğini alnında ki kavgayla taşıyan analar,kadınlar...Tarih doğruluğunu sizde yitirecek;savaş gerçeklğini sizde barışa dönüştürecek! Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların sıcacık bir ekmektir o masası üstünde dünyanın BARIŞ,BİR ANNENİN GÜLÜMSEYİŞİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. Y.Ritros
-
HANGİ YÜZLE!
Yani AKPnin dediğiniz gibi teröre arka çıkmasının altında yatan neden orada bulunan Kürt siyasetçiler ha?Yapmayın!Ben AKP partisinde bulunan Kürt kökenli partililerin ne yaptığı ile hiçilgilenmedim.Çünkü onların siyasetinde yatan anlayış dediğiniz bir anlayış değildir.Dediğiniz,yaşadığınız,gördüğünüz olaylara bizde tanıkolduk.Tezkere çıkmamalıydı o gün nmecliste.Çünkü orada apaçık yıkımlara sürüklenen bir işgal vardı.Sorun Kürt olmakla ilgili değildi.Ha illlah sorun oysa size göre bence Barzani-Talabani -PKK üçgeninde oturtulmaya çalışan Kürt siyasetini iyi okuyun.CHP sürekli ordunun sırtında rant sağlayan bir parti.Bunun kimse inkar edemez.Bugün eğer ordunun karşısında yer alıyorsa emin olun ki arada çıkar çatışması vardır.Mhp siyasi özelliğiyle zaten olması gereken yerde.Sorun askere mal edilemez.Bugün bu ülkede ki en büyük sorun hiç kuşkusuz siyasi arenada ki tutarsızlıklardır.Sizde taktir edersiniz ki siyaset demokrasinin gereğidir ve eğer demokratik bir ülkede yaşadığınızı var sayarsanız olayı daha net analiz edebilirsiniz.
-
Hangi Turkiye'ye gitmek istersiniz?
Türban, türban,türban....askeri hareket,askeri hareket,askeri hareket...Asker neden Iraktan çekildi ha bide arada İsrail müteffiğinin Filistin temizliği!Arada da şu ruhsal bunalımlar.Ne kadar yoğun bir gündemdi ya!Aksilik ya bu yoğun gündemi takip edecek zamanım yoktu!Aslında bu komediler sahnesine ayıracak vaktim yoktu.Güzel ülkemin tarafsız medyası yazarken yeni bir zafer kitabı;halkın iradesiile meclise gelmiş sağduyulu vekillerimiz çalışırken bu ülke için var gücüyle acaba ben niye rahatsızım diye sordum kendi kendime.Demokrasi diye nutuk atanlar sadece kendi için özgürlük sarhoşluğuna düşünce;bir zamanlar düşünceleri nedeniyle işkencelerden,sorgulardan geçenler''özgürlükçüyüz ama salak değiliz''diye pankartlara sığınırken istediğin ülke ne kadar da uzakta kalıyor bana! Ama ergonacılar var!Olur mu öyle şey!Ya sinsi planlar... Ama bak bu hiç olmadı.Sen bilmiyor musun daha bizler sadece sürüyüz! Ama sevgili Diyarbakırlı biz bunu kaldırabilecek olgunluğa gelemedik daha... Amalarla devam edecek kadar basit algılanacak bu dilekler.Amalar üzerine,korkular üzerine kurulu bir düzen.Bende bugün pankartlara sığındım.Hatta sığınmak bile yersiz.O pankartların arkasına saklandım.Amalara verilen bir kurban olmamak için.Sadece bunu için!
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Terör dediğiniz gibi insan kılığına bürünmüş bir canavardır.Ne acayip varlıklar değil mi bu canavarlar?Çoluk çoçuk demeden herkesi bi sinek gibi ezer öyle geçer.Sayın Kaplan-200 işte bu terör maalesef sadece dağda olan terör değil!Bu terör insanı yok sayan tüm kkavramları barındırır.Başbakanımız diyor ya;ne dili vardır terörün ne de dini.Sıradan ve masum bir eylem mi,değil mi?Tabi ki bu tartışılır.Bana sorarsanız olmaması gerekir de;yine de sormak lazım nden hala bunları yaşıyor bu ülke de?Ahmed arif;'' ...üstelik bilmek kadar korkunç bir ayıptayım...''diyor dizelerinde.Bilmenin bu kadar ayıp sayıldığı bu topraklarda ne kadar da zor bu benim ğerçeğim demek!Benim gerçeğimde de ne olursa olsun insanların yaşama hakkına müdahale etmeme vardır.Herkesin haddini bilmesi vardır.Devlet adına bürokrasi adına yapılan rezilliklere dur demek vardır.Polisin görevi bu ülkede yaşayan vatandaşları korumaksa;öğretmenin görevi eğitmekse..Aslında söylenecek çok şey var!Bu ülke için;topraklarımız için...Ama söyleneceklere zincirler vuruyorsa savruk düşünceler susmak en iyisi...
-
Islam ve Sakal
Bende başkasının sakalını bu kadar tartanlara biraz şüpheyle bakıyorum.Yanlış anlaşılmasın;biraz şekilci gibi geliyorda bana!
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Bende sizi akışlıyorum Sayın Kaplan-200!Hemde ayakta...Bu nasıl zihniyet anlamış değilim.İnsan hakkettiği gibi yaşar öyle mi?Geçmişte yapılanları bırakın bugünle kıyaslamayı.Hataları kıyaslamak!Hataları kıyaslama mantoğı ile yaşanan olaylar değil bunlar!Yapılan hatalara yeni hataların eklenmesiyle yaşanan bu bu üzücü olaylara nasıl kılf uydurabiliriz ki!Tabi ki halkı galeyana getirip sokağa dökmenin,yaşadığı yerleri yakıp yıktırmanın desteklenir bir tarafı olamaz.Ama bu hiçbir zaman bir çoçuğun YAŞAMA HAKKINI elinde alma hakkını size vermez!Yüzlerce insanı ezmeleri size daha mı mantıklı geliyor?Yok artık!Polislerin olaylara müdahale tarzını tartışmaya gerek bile yok!Ben Polis bunu yaptı da o devlettir mantığını taşımıyorum.Sorun zihniyet sorunu daha doğrusu İNSAN OLAMAMA sorunu Ha isteyerek yapmaması onun haklılığını tesciller!(Çok yazık biz daha ölümleri isteyip-istememe meselesi olarak algılıyoruz) Ezbere dayanan bir eğitim sisteminin çoçuğu olduğunuz nasıl da belli.Yani küçüçük çoçuklar bile size büyükleri tarafından ezberletilmiş kuklalar gibi görünüyor! Şehit olan öğretmenler sizi bu kadar üzüyorsa neden siz de üstüğnüze düşeni yapmıyorsunuz.Üstünüze düşen mi ne?Öncelikle tüm önyargılarınızı bir tarafa atın!Ve şunu iyi anlamaya çalışın.Orada ki insanların istediği tek şey var!O da barış,huzur...Öğretmenlere sahip çıkılmadı da ne demek?Her gün silahların gölgesinde güne başlayan bir toprağın insanları,kendi canlarına da sahip çıkamadılar!Eğer kastınız sadece yaşanan ölümlerse... İnsan hakettiğini yaşar olayı bu kadar basit!Yoksulluk diyorsunuz her yerde var!Çok doğru!Neden diye hiç sordunuz mu?Ben çok sordum!Sonra kendi kendime şunu fısıldadım.Oyunlar,oyunlar,oyunlar...Bu ülkede yaşayan herkes bu oyunlar kurban!İşçisi Tuzlada ölümü;çiftçisi Anadoluda açlığı;emekçisi alanlar da duyulmayan çığlığı...Ha bir cevap daha var!Yıllardır çözülemeyen bir sorun ve haklı kılınan ölümler!Bu kadar basit!
-
Bu nedir?
Anneler için bir kez de olsun biz yeter diyelim mi? Şimdi verilecek hesapları teker teker ele alalım mı Sayın Yakışıklı?Acaba nasıl işin içinde çıkacağız!Şehit olanlar kimler yada masa başında hesap yapanların çoçukları nerede? ? Evet Sayın Politika;gerçekten Kürtler sizin için kim ve ne istiyor?Onları ne kadar anlıyorsunuz?
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Ve sonra....15 şehit diyor canım ülkemin tarafsız medyası!15 şehit;ne kadar basit!15 fidan devrilirken toprağa ben çözümsüzlüğe itilen çözüme bakakalıyorum.Kahraman askerlerimiz diye nida atarken onlar;herkes kendi kaderini yaşamaya devm ediyor ve yine Kürt sorunu bir askeriş operasyondan arda kalan çözümü umuyor.Bir tv kanalı şehit askerin;çorpsız çoçuklarından prim elde etmeye çalışıyor!Başbakanımız Çanakkale ile ben buradayım diyor;olan mı?Sonucu hep beraber göreceğiz!
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Yanlışınız var;çarpma sonucu değil.Hem öyleyse bile çoçukları göre göre panzerlerle halka yürümenin ne anlamı var!Muz politikası işe yaramayınca panzere döndük galiba!
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Diyarbakırı nasıl Türkiyeden ayırdığımı anlamış değilim.Anlamak için de çaba sarf etmeyeceğim.Çünkü gerçekten beni ısrarla anlamayan;bununla da kalmayıp yanlış anlamlandıran kişi ve düşlüncelere ayıracak zamanım yok!Bu başlık altında da yazmayacaktım ama sonunda birileri yeter ama dedirtti!Neyse siz beni koymak istediğiniz yere koyun;ben zaten olduğum yerdeyim.
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Özür dilerim ama şimdi kalkıp benim beklentim nedir yada sizin beklentiniz nedir polemiğinew girmeyeceğim Orada olanları savunmak gibi bi derdim de yok bi kere ben sadece bir insanın ölümünün bu kadar basit algılanmasından rahatsız oldum.Rahatsız da olmaya devam edeceğim! Duygulanmak ha?Canım yeter ki siz duygularınızı kaybetmeyin Ben arada sadece sizin için yazarım;yazamazsam bile bi yerlerden ödünç alırım
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Ezilmişlerin, mazlumların,yanında. Özgürlük düşümdür, zalimlerin karşısında. kuranın diline, karşı çıkanların, karşısında, ve Diyarbakır'da,ezilenlerin yanında, kalemim kurşunumdur. Değerli arkadaşım gönderdiğin şiirden bir dörtlük!Ben Diyarbakırlı değilim ama bu dizeleri için tüm Diyarbakır adına taşekkür ederim.Başta Sayın Şüheda olmak üzere Sayın Politika,Sayın Kaplan-200 gibi Diyarbakır adı rahatsızlığı olan arkadaşlara gelsin izninle...16 yaşında ölen ve öldürülenlere de gelsin...İstek parçası gibi oldu ama!Ne yapalım unutulmayanlar Çok Teşşekkür ederim Sevgili Evren(Diyarbakırlı küçük kardeine olan sevgin kadar özelsin)
-
Bayrağa hain saldırı-Bölücüler iş başında
Panzerla 16 yaşında bir çoçuk ezilerek öldürülmüş;ve bu sizin için hiçbir şey ifade etmiyor!Dün bir arkadaşımın bana gönderdiği mailde Çeçenistanda öldürülen çoçukların görüntüleri vardı.Bu görüntüler bana kendime ve buna seyirci kalan/kalmak zorunda kalan insanlara binlerce kez lanet etme hakkkını verdi!Hak dedim değil mi?Sizin için hak ne olabilir ki?Siz daha en temel hak olan yaşama hakkını bile kendi için hiçe sayanlardansınız!
-
Lale Mansur: 'Ergenekonu' görmemek utanç verici, bu gazetecilik mi?
Dağlara çıkıp asker öldürenleri hoş gören bir zihniyete sahip olduğumu da nerden çıkardınız!Ulusalcılık ha?İşte size içi boşaltılmış bir kavram daha...Kim neden,nasıl ulusalcıdır bugün?Atatürk diyorsunuz;o bir kurtuluşun önderiydi!Çünkü o bir vatan için gerekli olan mücadelinin ruhunu anlıyordu ve o kimin nerde durması gerektiğini hesap ediyordu.Neden tüm özgürlüklere vatana ihanet rengine boyadığınozı da anlamış değilim!Ben bu vatanı sizden çok seviyorum;ne bu şimdi demeyin!Siyaha siyah,beyaza beyaz diyebiliyorsanız,şunuı da bilmelisiniz ki gerçek olan geröçektir ve o gerçekler eğer hala bazı yaptırımlarla karşınıza çıkıtorsa size düşen buna dur demektir!Bir dergi kalkıp darbe günlükleri yayınladı;hemen kapatıldı.Bu size basit gelebilir ama bir insan sırf birileri gibi düşünmedi diye öldürüldü!Tabi bu basitlikler silsilesi devam etti.Yargı sustu;insanlar uyutuldu.Bu devlet herşeye rağmen ayakta durmasını bilen bir devletse kimseye düşmez bu devleti yasa dışı yollarla kurtarma düşüncesi...Eğer sizin için bu ülke gerçekten özelse;Türk,kürt,alevi,sünni,işveren,işçi,kapıcı,boyacı yani tüm doğru ve yanlışlarıyla özeldir;dahası Anadolunun kendisiyle...Yok ben sadec kendi dünyamla varım bu özele diyorsanız;o zaman özür dilerim ama hep başkalaştırma psikolojisi ile başkalaşan siz olacaksınız!
-
PAHALI KADIN!.................
Bilirim sen şımarmasızsın ama istersen bira gökyüzüne takılma için kendini şımart Asi olmak yada soysuzlaşmamak koyun olmaktan iiidir Bak ben koyun olmayı denedim ama çooook sıkıldım Huyun suyun kurumasın Yayamaz Kayımca...
-
Lale Mansur: 'Ergenekonu' görmemek utanç verici, bu gazetecilik mi?
Korkmak yok! Kazmaya devam! Ergenekon terör çetesi yakalandı. Bu defa gemi batmadan buzdağı fark edildi. Peki kim bunlar? Onlar buzdağının görünen kısmı. Onlar, küçük yaştan beri iktidar sahiplerinin gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde metinleri ezberletilenler. Onlar, her sabah varlıklarının Türk varlığına armağan olması için yemin ettirilenler. Onlar, mesele vatansa gerisinin teferruat olduğu öğretilenler. Onlar, rektörler tarafından göreve davet edildiler. Onlar, Cumhuriyet mitinglerinde yapılan imdat çığlıklarına kulak verdiler. Onlar, her gün felaket manşetleri atan büyük gazeteleri aldılar. Onlar, köşe yazarlarının günaha davet yazılarını okudular. Onlar, lüzum olduğunda hukuku ayaklar altına almaktan çekinmeyen mahkemelerin kararlarıyla cesaretlendirildiler. Onlar, en az suçu olanlar. Onların suçu ?yangın var? diyenin imdadına kovayla koşmaktı. Onların suçu ?imdat? diyenin peşinden suya atlamaktı. Onların suçu ?vatanı satıyorlar? diyenin yardımına satırla varmaktı. Onların suçu ?irtica hortladı, rejim tehlikede? diyenin derdine çare olmaktı. Onlar, kader mahkumu. Onlar, arkadaş kurbanı. Azmettiriciler hala dışarıda. Fikir babaları serbest. Kral hala çıplak. Şemdinli hala karanlıkta. Ferhat Sarıkaya hala mesleğinden uzakta. Nokta hala kapalı. Onlar daha çok küçük, büyükler hala görev başında. Her şey daha yeni başlıyor. Korkmak yok! Yola devam! Korkmak yok! Kazmaya devam! Genç Sivillerden yine çok güzel bir yazı...Özgürlüklerin düşe dönüşmediği güzel bir Türkiye umuduyla...Kulaklarınızı tıkamayın!
-
PAHALI KADIN!.................
Yayamaz Kayımca bu forumda tanıdığım en duyarlı isimlerden biri de emin olki sensin;yüreğine sağlık... Bilirsin tüm dayatmalar soysuzda olsa;dayatmayı soylu olarak anlamlandıran insana rağmen insan demek;gerçekten de zor!
-
"Öcalan da Ergenekon'un adamı ve bu görevi sürüyor!"
Başbakan Erdoğan'ın hukuk ve demokrasi sınavı... Türkiye hukuk devleti olacaksa... Demokratik hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla işlerlik kazanması samimiyetle isteniyorsa... O zaman iki güncel konu var, mutlaka aydınlatılması gereken: Biri, Hrant Dink cinayeti. Öteki, Ergenekon Operasyonu. Arka planda iç içe geçen bu iki konuda ipin ucu eğer kararlılıkla çekilirse, karışık gibi görünen yumak bir anda çözülebilir. Suikast çeteleri tüm derin bağlantılarıyla sergilenebilir. Hiç kuşkunuz olmasın. Susurluk gibi devleti hukuk dışılığa iten ve kökü derinlere giden suç örgütleri bütün ilişkileriyle adaletin karşısına çıkarılırsa, bizim siyasal sistemimiz de sonunda bağırsaklarını temizlemeye başlar. Bu bir hukuk sınavıdır. Bu bir demokrasi sınavıdır. Türkiye bu hukuk ve demokrasi sınavından geçemediği sürece siyasal istikrarı gerçek anlamıyla yakalayamaz. Biliyorum, buna dudak bükenleri. Oysa yanılıyorlar. Susurluk'u düşünün. Susurluk, Türkiye'de Kürt sorununun daha kötüleşmesine yol açtı. Susurluk, bu ülkede hukuk devletinin gelişmesine, demokratikleşmeye büyük darbeler indirdi. Türkiye bundan kaybetti. AB yolu baltalandı. Aş ve iş sorununun çözümü için yaşamsal olan yatırım ortamı bütün olan bitenden olumsuz etkilendi. Hukuk devleti ve yargı çıtası yüksek olmayan Türkiye'ye gerektiği kadar dış sermaye akmadı. Öte yandan Kıbrıs'ı düşünün. Bu konuya fazla kafa yormayanlar için ilk bakışta dolambaçlı ya da karmaşık gelebilir. Ama öyle değil. Susurluk'ta vurup Kürt sorununu çözümsüzlüğe itmeye çalışan derin odaklar, Kıbrıs sorununda da çözümsüzlüğün şampiyonluğunu yaptılar. Bunun için el altından vatan haini listeleri dağıttılar. Nokta dergisinin kapatılmasına ve mahkemeye verilmesine yol açan 2003-2004 döneminin darbe tertipleri askerin üst kademelerine kadar uzandı. Ancak, zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün engellediği bazı demokrasi karşıtı tertipler Kıbrıs'ta başarılı oldu. KKTC'de Annan planına yüzde 65 evet çıkmasına bir şey yapamadılar ama Kuzey Kıbrıs'ın Güney'le birlikte AB'ye girişini önlediler. Böylece, Türkiye'nin AB ile müzakere sürecini aksatıcı bir set çekilmesini sağladılar. Türkiye'nin AB yolunu önemseyenler, bu noktayı hiç akıllarından çıkarmasınlar. Susurluk'ta topa vuranlar... Kıbrıs'ta çözümsüzlüğe sarılanlar... Sarıkız-Ayışığı isimlerini de taşıyan 2003-2004 darbe tertiplerinde adı geçenler, bazı büyük paşalar... Şemdinli'yi yapanlar... Cumhuriyet gazetesine bomba atıp sonra da o kanlı Danıştay saldırısını gerçekleştirenler... Geçen yılın Çankaya Savaşları kapsamında, Cumhuriyet mitinglerini arka planda kalarak düzenleyenler, ... Hrank Dink cinayetinde sahne alanlar, tetikçiler, azmettiriciler... Ve Ergenekon'cular... Hiç kuşkunuz olmasın, bütün bunlar ilk bakışta karmaşık gibi gözüken bir yumağın içinde yer alıyor. Oysa hepsi birbiriyle bağlantılı. Hiçbiri birbirinden kopuk değil. Yine hiç kuşkunuz olmasın, bütün bu karanlık odak ve ilişkiler Türkiye'de demokrasi ve hukuk devletinin 'yeminli düşmanları'dır. Suikast çeteleri, cinayet tetikçileri perde arkasında ve kuytu köşelerde bunun için örgütlendiler. Örneğin Kürt meselesi ne kadar işin içinden çıkılmaz hale getirilirse, PKK ve terör sorunu ne kadar azdırılırsa, örneğin Kıbrıs ne kadar çözümsüzlüğe mahkum edilirse, ya da Ermeni sorunu ne kadar derinleştirilirse, Türkiye'nin de o kadar hukuk ve demokrasiden, AB hedefinden uzaklaşacağını bilirler. Demokrasinin yeminli düşmanları bütün bunların peşindedir, suikastlarıyla, cinayetleriyle, bombalı, vatan hainli komplolarıyla... Tehlikenin farkında mısınız? Eğer bu tehlikenin farkındaysanız, o zaman bütün bu ilişki ağlarına, Ergenekon'culara, Kızılelma'cılara sakın dudak bükmeyin. Çünkü Türkiye'nin istikrar, kalkınma ve refah yolunda yürüyebilmesi için, aş ve iş sorunlarını çözebilmesi için, demokratik hukuk devletiyle AB hedefinden sapmaması lazım. Asıl tehlike burada! Bunun için, yazımın başında da belirttiğim gibi, Hrant Dink cinayetinin ve Ergenekon Operasyonu'nun sonuca ulaştırılması, Türkiye'nin hukuk ve demokrasi sınavıdır. Türkiye bu sınavı geçebilecek mi? Yoksa iyi başlayan süreç, geçmişte birçok kez olduğu gibi. bir yerde tıkanıp kalacak mı?.. Bu sorunun en baştaki muhatabına gelince, elbette Başbakan Erdoğan'dan başkası değildir Hasan Cemal-Milliyet Böylei bir operasyonda ortaya çıkan ve buna rağmen medyanın pek de ilgilenmediği bir konu hakkında yazılmış güzel bir yazı!Ergenakon çıkar çatışması üzerine kurulu olan karanlık ilişkilerin en güzel örneğiydi ve rafa kaldırılan yargıların so örneği...
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
İslam evrensel bir din olduğunu söylerden sonraki kısmını bende söylemiştim zaten!Söz konusu İslam olduğu için İslam'ın evrensellik karşısında yerini örneklemiştim!Diğer dinler ne der ne demez;işin aslı bilmediğim bir konu hakkında hükümlerde bulunmam pek doğru olmaz...Din denilen kavramın evrenselliğini tartışıyorsak ben şunu derim;madem ki evrensellik genel geçer kavramlardır;evrensel olan insan ve onun ardında koştuğu değerlerdir ve madem ki evrensellik sadece bilimin kabul ettiği yasa ve kuramlarla açıklanamıyorsa o zaman dinde evrensel bir kavramdır!Ama siz dinler arasında ki farklılık ve benzerlik olarak algılıyorsanız evrenselliği o zaman diyecek hiçbirşeyim yok!
-
Türkiye'de ve dünyada kadının yeri........
Filistin'de Kadın Olmak Filistinli kadın hayatı bütün yönleriyle yaşıyor. Yeri geliyor işgal karşısındaki varlık mücadelesinde ön saflarda yerini alıyor. Yeri geliyor İsrail zindanlarına atılan kocasına vekaleten ev reisliği yapıyor; çocuklarının karınlarını doyurabilmek için çırpınıyor. Yeri geliyor "intifadada ben de varım" dediğinden dolayı İsrail zindanlarına atılıyor ve hayatını orada en kötü şartlarda sürdürmek zorunda kalıyor. Yeri geliyor bir "şehit anası" sıfatıyla, Allah'ın şehitler için hazırladığı yüce makama doğru yola çıkan oğlunu uğurlamanın sevinciyle, Resulullah (s.a.s.)'ın Havzı Kevseri'nin yanında buluşmayı umduğu güne kadar onun hasretini çekeceği düşüncesinin verdiği ızdırabı bir arada yaşıyor. Bazıları da bunu bir ana sıfatıyla değil de bir eş sıfatıyla yaşıyorlar. Tabii oğullarını veya eşlerini şehitler için hazırlanan yüce makamlara uğurladıktan sonra onların geride bıraktıkları emanetlere yani yetimlere sahip çıkma sorumluluğu da üzerlerine kalıyor. Üstelik işgalcilerin küçük, büyük demeden herkesin üzerine ateş yağdırdıkları bir ortamda. Filistinli kadının hayatını bütün yönleriyle yaşadığını söyledik ve yukarıdaki paragrafta bunu özetle ifade etmeye çalıştık. Şimdi biraz tafsilata girmek ve Filistinli kadının hayatından bazı manzaraları bu satırlara taşımak istiyorum. Anlatılacakları Filistinli kadınla birlikte duygularınızla yaşayabilirseniz o hayatı daha iyi anlamanız mümkün olacaktır. O zaman Resulullah (s.a.s.)'ın: "Mü'minlerin, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine acımadaki örnekleri adeta bir beden örneğidir. Onun bir organı rahatsız olduğunda diğer organları da uykusuzluk ve ateşle ona katılır" mealindeki hadisi şerifinde ana hatları belirlenen anlayışı zihninize daha mükemmel bir şekilde yerleştirmeniz mümkün olabilecektir. Filistinli kadınların bir kısmı hayatlarını zindanlarda sürdürüyor. İsrail zindanlarındaki Filistinli kadınların sayıları tam olarak bilinmiyor. Ancak buralarda yaşayan kadınların oldukça zor şartlarda hayatlarını sürdürmek zorunda oldukları biliniyor. Merkezi Batı Yaka'nın Ramallah şehrinde bulunan Vicdan (ed-Damir) Kurumu adlı bir insan hakları örgütü tarafından yapılan açıklamada İsrail zindanlarında çok sayıda küçük yaşta Filistinli genç kız ve bakıma muhtaç çocukları olan anneler bulunduğuna işaret edildi. İşgal yönetimi zindanlarındaki Filistinli kadınlardan acil tedavi görmesi gerekenlerin bile tedavi edilmelerine fırsat tanımıyor. Örneğin bazı insan hakları örgütleri geçtiğimiz kış, Telmund ve Levati hapishanelerinde tutuklu bulundurulan ve sağlık durumları gittikçe kötüleşen üç çocuk annesi Zehra Kar'uş, müzmin romatizma hastası ve sürekli sırt ağrılarından muzdarip olan Rola Ebu Dahv ve intifada esnasında göğsünden mermi yarası aldığı için acilen tedavi görmesi gereken Neriman Munasıra adlı kadınların teşhis raporlarını dilekçeye ekleyerek İsrail yönetiminden bu kadınların tedavi edilmelerine izin vermesini istediler. Ancak İsrail yönetimi bu isteği cevapsız bıraktı. Rahatsız olanların tedavilerine izin verilmezken hapishane şartlarının ve muamelelerin kötü olması dolayısıyla hastalığa maruz kalan kadınların sayısı günden güne artıyor. Bu hanımlardan zindanda doğum yapanlar bile oluyor. İşgal yönetimi onlara da acımıyor ve anneyi bebeğin hatırına dışarı çıkarmak yerine bebeği de zindanda büyümeğe zorluyor. Örneğin Batı Yaka'daki Telmund hapishanesinde tutuklu bulunduğu sırada doğum yapan bir kadının bebeğinin bu satırların yazıldığı tarihlerde 16 ayını doldurduğunu ve hala hapiste olduğunu öğrenmiştik. Zindana atılan kadınların durumu bu. Ancak dışarıdakiler de rahat değil. Kendileri zindanda olmayan kadınlardan bazılarının da eşleri veya çocukları zindanda. Çocukları zindanda olan analar onların zindanda çektiği acı ve ızdırabı duygusal olarak çekiyorlar ki bunun bedensel ızdıraptan daha etkili olduğunu bütün analar bilir. Eşleri zindanda olanlar bütün bu acı ve ızdıraplara ek olarak ailenin maddi yükünü kaldırmak zorunda olmanın sıkıntısını da yaşıyorlar. İşgal yönetimi onları sadece bu acılarla ve sıkıntılarla da bırakmıyor. Zindandaki yakınlarını ziyaret etmelerine engel olmak, dövmek, hakaret etmek suretiyle de onlara ayrıca işkence ediyor. Bunun binlerce örneğini sıralamak mümkün. Biz sözü uzatmamak için sadece bir örnekten söz edeceğiz. Zaten yapılanlar hep birbirinin benzeri olduğundan bir örnek olayı anlamaya yetecektir. 1 Temmuz 1995 tarihinde, Batı Yaka'da çok sayıda Müslüman hanım, tutuklu olan yakınlarına destek olmaya kalkıştıklarından dolayı işgalci askerler tarafından şiddetli bir şekilde dövüldü ve hakarete uğradılar. Tutukluların açlık grevi eylemlerine destek amacıyla Batı Yaka'nın Beytilaham şehrindeki Kızılhaç binası önünde açlık grevi başlatan hanımlar işgalci askerler tarafından şiddetli şekilde dövüldüler. Hanımlara bu muameleyi yapan işgalci askerler bir de: "Kızılhaç binasının önünde bu eyleminizi sürdürürseniz hepinizi öldürürüz" şeklinde tehditler savurdular. Dediğimiz gibi bu bir örnek. Saldırganlıkta sınır tanımayan siyonist işgal güçlerinin Filistin'deki Müslüman hanımlara yönelik çirkin muamelelerinden daha pek çok örnek vermek mümkün. Filistinli kadınlara, yakınlarını zindana atmak, sonra da onlara destek olmalarını veya kendileriyle görüşmelerini engellemek suretiyle işkence eden sadece İsrail işgal yönetimi değil. Gazze'nin ve Batı Yaka'nın bir bölümünde kurdurulan sözde "Filistin özerk yönetimi" de aynı işi yapıyor. Bir örnek de Filistin özerk yönetiminin uygulamalarından verelim: Özerk yönetim polisleri 8 Mart 1995 Çarşamba günü, siyasi sebeplerden dolayı tutuklanmış olan Filistinlilerin aileleriyle görüşmelerini engellediler. Bazı kadınların görüşmekte ısrar etmeleri üzerine polisler kadınları feci bir şekilde dövdüler ve içlerinden bazılarını zorla çekerek cezaevi kapısından uzaklaştırdılar. Polisler bu uygulamayı protesto eden Filistinlilerin eylemlerini görüntülemek isteyen basın mensuplarına da engel oldular. Dediğimiz gibi bu sadece bir örnek. Gerçekte ise özerk yönetim Filistinli hanımlara yönelik baskıcı uygulamalarında siyonist işgal yönetiminden hiç mi hiç geri kalmıyor.
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Bakın ben bir din adı vererek,bu din evrensel demedim;din evrensel bir olgudur dedim!Söz konusu İslam olduğu zaman karşınıza şu çıkar;İslam Adem ile var olan din veya dini kuralların tamamlayıcısıdır!Din olgusu evrensel bir kavramdır;çünkü tüm dillerde karşılığı vardır!
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Hayır;kesinlik le karşı değilim!Ben insani temel hak ve özgürlüklerine ve başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bitmesi gereken özgürlüğe inananlardanım.Evrensellik, anlayış düzleminde, hem bilgi hem de siyasal alanlarda genel geçer ilkelerin varolduğunu öne süren ve bu ilkelerin her yerde mutlak geçerliliğini savunan anlayış biçimidir. Gerçekliğin bir bütün olduğunu ve onun bilgisinin de bir bütün olarak varolması gerektigini öne sürer bu yaklaşım. Etik alanda evrensellik, bütün insanlarin kesin olarak benimsediği ya da benimsemek zorunda olduğu ilkeleri şart koşar. Ahlak ilkeleri her yerde ve her zaman bütün insanlar için geçerli bir yasa olmalıdır. Örneğin Kant'ın " normatif etik "i böyle evrensellik anlayışına bağlı bir etik anlayışıdır. Bu yaklaşım Tarih'e uygulandığında, bütün toplumlar için sabit evrensel bir yasa; epistemolojiye uygulandığında evrensel bir bilgi, yani her yerde herkes için nesnel/doğru anlamda bir bilgi; ve siyasala uygulandığında aynı şekilde evrensel bir siyasal modelin varlığını öngörür.Moderniteyle birlikte, tüm bilginin ve toplumsal gelişmenin dayanaklarından ya da ilkelerinden birisi de bu evrensellik düşüncesi olmuştur.Özgürlük ve Rasyonellik gibi Aydınlanma düşüncesinin önemli kavramlarından birisidir. Buna göre, tarih, evrensel olarak rasyonellikle uyumlu bir sekilde özgürlüge dogru gelişmektedir!Evrensel kavramlar genel geçer kavramlardır ve din de bu kavramlardan birine oturtulan bir olgudur.Örneğin İslam Dini evrensel bir din olduğunu söyler;o tüm zamanlara ve insanlara hükmeder!Buna katılırsınız veya katılmazsınız bu sizin bileceğiniz iştir;ama bakın bu din veya dinin evrensel olma yönündeki öğretileri sadece İSLAM DİNİ İLE SINIRLANDIRAMAYIZ;TÜM DİNLER EVRENSEL OLDUĞUNU SÖYLER;MUSEVİLİK BİLE...
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Din evrensel bir olgudur;çünkü insanlık tarihi ile vardır!İnsan var olduğu günden beri bir şeylere inanma gereğini hissetmiştir.Evrensel olan tüm olguların insan tarafından koşulsuz kabullenmesi olanaklı değildir.İletinizde ki örnek bile bu yaklaşımla evrensel değildir!Ayrıca burada bahis olunan Üniversite öğrencileri ise devlete dini simge giydirme söylemleri;özür dileri ama gülünç geliyor!Laiklik din ve delet işlerinin ayrı yürütülmesi tanımını lütfen içinize sindirerek bir kez daha düşünün!