mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
LAİKLİK VE BİZ!
Örneğin 1980 darbesi... 12 Eylül 1980 darbesinde gördüklerimizi şöyle bir anımsamayalım; » 650 bin kişi gözaltına alındı. » 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. » Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. » 7 bin kişi için idam cezası istendi. » 517 kişiye idam cezası verildi. » Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1′i Asala militanı). » İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi. » 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. » 98 bin 404 kişi* ”örgüt üyesi olmak” *suçundan yargılandı. » 388 bin kişiye pasaport verilmedi. » 30 bin kişi *’’sakıncalı”* olduğu için işten atıldı. » 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. » 30 bin kişi* ‘’siyasi mülteci” *olarak yurtdışına gitti. » 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. » 171 kişinin *”işkenceden öldüğü” *belgelendi. » 937 film *’’sakıncalı”* bulunduğu için yasaklandı. » 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. » 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. » 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. » Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. » 31 gazeteci cezaevine girdi. » 300 gazeteci saldırıya uğradı. » 3 gazeteci silahla öldürüldü. » Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. » 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. » 39 ton gazete ve dergi imha edildi. » Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. » 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. » 14 kişi açlık grevinde öldü. » 16 kişi *”kaçarken” *vuruldu. » 95 kişi* ”çatışmada” *öldü. » 73 kişiye *”doğal ölüm raporu”* verildi. » 43 kişinin *”intihar ettiği” *bildirildi Evet ısrarla soruyorum;kaybetmediğimiz neyimiz var ki?
-
LAİKLİK VE BİZ!
Biz yıllardır maymunuz sadece bugün değil;Malezya mı bırakın artık bu yersiz korkuları.AKP ise kastınız;ben onları inançlarında bile samimi görmüyorum. Sınır ötesi veya cari açıklar bunlar ne zaman tam anlamıyla halledildi ki;şimdi sorun olsun!İmf hayatımın her safhasında benimleydi zaten!Ben bi kere borçlu doğdum.Ülkemde kimi zaman sağ-sol çatışmasında yitirilenlere ağladım kimi zaman inançları uğruna gözyaşı dökenlere...Birileri kalkıp otelde 'ötekileri' nidasıyla cehennem azabında ölüme layık görüldü.Kimi zaman diller yasaklı bir ülkeye tanıklık yaptı.Darbeler oldu;gencecik insanlar daracığında sallandı.Bu ülkede insanlar öldü.Demokrasi bu ülkede ne zaman amaç oldu?Ben kavram kargaşasına boğulan bir toplumdan başka birşey göremedim.İnanın ki hala anlayamadım!
-
LAİKLİK VE BİZ!
Sayın Yersov özür diliyorum ama ülke nasıl elden gidiyor;inanın anlayamadım!
-
Gidenler üzerine...
Fazıl Say ben gidecem dedi;devlet baba dur bakayım nereye yada devlet adamları nasıl gidilebilirin yollarını gösterdiler!Asıl sorun gitmek veya kalmak değil;giderken ardınızda bıraktıklarınızın kaderi/kalırken yitirilişlerinizin hesabı...Kürtlei Iraka,İslamları Arabistana göndermeyi kendine görev saymış zihniyetlein nefes verdiği bir devletdende bu beklenirdi.
-
ŞEMDİNLİ'YLE İLGİLİ BİR ANALİZ
'Biz bombalasaydık böyle olmazdı' Öğleden sonra, Orgeneral Büyükanıt'ın "Tanırım, iyi çocuktur" dediği sanık Ali Kaya, savunma yaptı. Sanık Kaya, şöyle konuştu: "Eylemleri PKK yapıyor, sonra 'JİTEM yaptı' diyor. Çete yoktur. Biz bombalasaydık böyle olmazdı. Eğer devlet bu eylemleri yapsaydı, yargısız infazlar işleseydi, bu ülkede Nevruz'da bez parçaları, bölücü örgüt başının posterleriyle halay çekenler, bölücü örgütünün yanında olanlar Türk bayrağına bizden fazla sarılır, Türk bayrağını gömlek yapar giyerlerdi. Hepsi devletçi görünürdü." Sanık Kaya'nın "Yargısız infaz yapsaydık..." diye başlayan sözleri, tepkiyne neden oldu. Avukat Kaplan, "Herkesin haddini bilmesi lazım" diye konuştu. Kaya'nın sorgusunungeç saatlere kadar sürmesi nedeniyle mahkeme duruşmayı bugüne bıraktı!' Kendini devlet idaresinden üstün gören birkaç vatansever(?) kalkıp savunmasını bööle yapmış.Aslında hiç zahmet etmesinler;nasıl olsa haklı onlar.Olanb ise giden canlara,yarım kalan yaşamlara ve yarına sancılı bırakılan bir ülkeye oldu. Gözlerini kapat ve sadece sus!
-
Etnik çatışmalar sırası
Bu oyunlar belirttiğiniz gibi sadece bizim üzerimizde oynanmıyor.Irak,Afganistan,Filistin ... bu oyunun yerleştirilmiş temel taşlarından yalnız birkaçıdır.Halkımız bu oyuna gelmez temennisini paylaşmakla beraber;keşke öyle bir halk duyarlılğına sahip olsaydık.Halkımız bu oyunlara geliyor maalesef.Ayrıca bu emperyalist ülkelerin bize gösterdikleri dostane bakışların denge politikasına yoruyorum.Çünkü onlara olmayan bir ülke değil;zayıf,maddi ve manevi tüm değerleri ile bağımsızlıktan uzak olan bir ülke gerek!
-
baykal ve bahçeli yargılanmalı mı
Sayın Politika benim için milletvekilin ne dili nede dini önemlidir.Ona bakarsanız ben Mehmet Ufuk Uras'ı oldukça takdir ederim.Kendisi kürt kökenli değilddir.Ha meclisteki 200 milletvekilinin kökeni kürt ise kabul etmek veya etmemek gibi bir lüksüm yok.Kabul ederim tabiki de!Demokrasi anlayışımda insan var siyasi hesaplar değil!Gelelim DEMOKRASİYE... “Gerçek demokratik ilke, hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olmaması demektir.” Lord Acton Çoğunlukla bir gemiye benzetilen devlette, kral kılavuz, halk da kamu yararını gözettiği sürece kılavuzun sözünü dinleyen gemi sahipleri durumundadır; kralsız yaşayan pek çok halklar vardır, ama halksız bir kral düşünemeyiz bile. Krallık düzeyine yükseltilenler, başkalarından güzellik yahut yakışıklılık bakımından üstün oldukları için ya da onları, tıpkı çobanların sürülerini güttükleri gibi yönetmek bakımından bir doğal üstünlükleri bulunduğundan değil, halkın kalanıyla aynı hamurdan yapılmış olmalarından ötürü erk ve yetkilerini onlardan ödünç aldıklarını açıklayacakları için ortaya çıkarılmışlardır.” Stephanos Junios Brutos Demokratik kurumların gelişiminde üç büyük kilometre taşı bulunmaktadır: Oylama yoluyla kamusal kararlara katılma hakkı, temsil etme hakkı ve muhalefet yapma hakkı.” Robert A. Dahl Bilen konuşmaz, Konuşan bilmez. Gözlerini yum, Bütün kapıları kapa; Sivrilikleri buda, Karışıklığı gider; Işığı ayarla, Dünyaya uyum sağla.” Lao-Tzu Evet Demokrasi genel anlamda bir tanımlama değildir.Benim çözüm olarak sunduğum demokrasi herşeyden önce söz söyleme hakkıdır!Demokrasi paylaşmaktır;demokratik insanların olduğu bir demokrasi de saygı,hoşgörü...gibi erdemler olması gereken yerdedişr.Ben Kürt kökenli bir vatandaş olarak demokrasimi;kimliğimle yer edindiğim bir ülkede ararım.Bu ülkede TC den başkası değildir. i
-
LAİKLİK VE BİZ!
Laiklik, gelişen bir inancı kontrol ve baskı altına alma mekanizması değildir. Laiklik, insanlara inancının nasıl olması gerektiğini öğreten veya inançları için neler yapması gerektiğini vaaz eden bir öğreti hiç değildir. Laiklik, çağdaş demokrat devletin, insanlara sağladığı demokratik hak ve özgürlüklerin inanç alanındaki arabulucu noktası ve uzlaşma ilkelerinin bütünüdür. Ama laiklik, inananların üzerinde sistemin bir tehdit kılıcı ve hizaya getirme mekanizması değildir. Laiklik böyle yorumlanıyorsa ve uygulamada bu yaklaşımlar hayat buluyorsa o yaklaşımın adı laiklik değil, laikliğin kullanılarak, belirli kitleleri sindirme metodudur. Laiklik kişilerle kaim bir anlayış, ideoloji ve yaklaşım değildir. Laiklik, devlet politikasıdır. İnanç ve inançları yaşama planında bir güven, istikrar sistemi ve orkestradır. Ama demokrat bir orkestra, bir inanca mensup grubun/cemaatin, karşısındakinin sınırına tecavüzünü önleyen bir hakemdir. Laiklik, inançların sınırının ne olması gerektiğini, nasıl yaşanması gerektiğini ve ne kadar yaşanması gerektiğini öğreten sentez bir inanç değildir. İnançlara bir müdahale ve baskı aracı hiç değildir. Laiklik, bir din değildir. Laiklik, dinsizlik değildir. Laiklik namaz kılmaya, oruç tutmaya kısaca ibadet etmeye engel değildir. Laiklik, kadınların başını örtmesine engel değildir. Bugün baş örtüsü yasağının sebebi laiklik değil, laikliği dinsizlik olarak empoze etmek isteyen dinci yalakası dinsizlerdir. Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve herşeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk için de okuma!Tartmak,kıyaslamak ve düşünmek için oku!(Bacon)
-
LAİKLİK VE BİZ!
Laiklik bir din veya ideoloji değildir.Bazen bir yaşama biçimi olarak sunulur bazen de demokrasinin yapı taşı...Ülkemizde Laiklik bir partinin veya zümrenin tekelinde değildir.Ben Laik bir ülkede yaşadığıma inanmıyorum.Daha da ilere giderek toplum olarak Laikliği bir yere oturtamadığımız gerçeğini kendi anlayışımda temellendiriyorum.Lailklik en basit anlamıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.Dinsizlik değildir.Benim için din özel bir kavramdır;az çok uygulamaya çalıştığım doğrularımla,yanlışlarımla benim olan bir din.Laik düzen devletin değil bireyin dini olduğu konusunda birleşir.Bu özellikle çağdaş toplumlar için geçerlidir;çünkü çağdaş toplum sadece bir dini barındırmaz kendinde.Laiklğin olduğu bir yerde din ve vicdan özgürlüğü güvence altına alınmalıdır.Maalesef benim ülkemde ne din ve vicdan hürriyetini kendisinde barındıran ne de Laikliği kendi persektiflerinde inceleyen toplumsal bir refleks yok. Laiklik konusunda muzdarip olan tek ülke Türkiye değildir muhakkak.ABD başkanı Bush yaptığı açıklamalarla,dini tarikatlarıyla olan ilişkileriyle ,aslında toplumu bu değer üzerinde uzlaştıran bir ABD ülkesinde laiklik endişeleriyle çalkalanmasına sebeb olmaktadır.Ayrıca Laikliği ÖDP veya İP gibi partilerle ilişkilendirmek bence de pek konuyla alakası olmayan bir yaklaşım.Kaplan-2000 e göre Türkiye Cumhuriyeti'nden daha laik bir ülke yok.Laiklik sadece devlet işnde dinin olmaması anlamına gelmiyor.
-
LAİKLİK VE BİZ!
Atatürk'ün laiklik ile ilgili sözleri Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatiyle ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz. Bir de, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde, tüm tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatılmıştır. Tarikatlar kaldırılmıştır. Şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik, falcılık, büyücülük, türbedarlık vesaire yasaktır. Çünkü bunlar gericiliğin kaynakları ve cehaletin damgalarıdır. Türk milleti, böyle müesseselere ve onların mensuplarına katlanamazdı ve katlanmadı. 1930 Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz. Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir. 1930 Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz. 1930 Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, İlerleme ve canlığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz. Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler. ****** kimselerdir. İşte bu duruma karsıyız ve buna müsaade etmiyoruz. 1930 Bunun gibi bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz İslam dinini, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ve tutkuların alanı olan siyasetten ve siyasetin bütün öğelerinden bir an önce kesinlikle kurtarmak, milletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak böylece İslam dininin yüceliği gerçekleşir. 1924 Vatandaşları içinde çeşitli dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve davranışta bulunmaya ve mahkemelerinde vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit adalet uygulamakla vazifeli olan bir hükümet, fikir ve vicdan hürriyetlerine uymaya mecburdur. 1927 Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar. 1924 -------------------------------------------------------------------------------- Laiklik nedir yada ne değildir.Kavram kargaşasında ne olduğuna daha karar vermediğimiz Laiklik ve bu bağlamda Laik bir devletin özellikleri hakkında biraz da olsun kafa yormaya karar verdim de...
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Bu ne acayip bilmece 24/12/07 "Bu ne acayip bir bilmece / ne gündüz dinler ne gece" diye yazmıştı Orhan Veli pireli şiiri; Timur Selçuk'un bestesiyle "pireler devleri yutacak" diye sürüp giden hoş bir melodiye dönüşüp dillere pelesenk olmuştu. Gerçekten de son dönemlerde olup bitenler sürekli bu şiirin nakaratını getiriyor akla. Önce "sizi amerikanız bile kurtaramaz" diyerek Barzani ve Talabani'ye gözdağı veren yazılar yazdı Ertuğrul Özkök, ardından Başbakan "PKK'nın elinde Amerikan tankları var" diye demeçler verdi, Genelkurmay Başkanı "dost ve müttefikimiz Amerika teröre destek veriyor" anlamına gelen sözler söyledi. Emekli generaller, eski yeni istihbarat elemanları ABD'nin PKK'yı desteklemesi üzerine "analizler" geliştirdiler. Bu kadarla da kalmadı; Kürt sorunu üzerinden anti-amerikancılık yapıp, anti-emperyaliz-mi güncel hale getirmeye çalışanlar Ordu'nun ABD karşıtlığı üzerine "teori'ler ileri sürerlerken, olası bir ABD işgalini konu alan "Metal Fırtına" türünden kitaplar satış patlaması yapar hale geldi. Bütün bu düşünsel iklim içinde Türkiye Amerikan karşıtlığının en çok kabul gördüğü ülkelerin başında geliyordu. Herkes "pireler devleri yutacak"; Türkiye ABD'yle karşı karşıya gelecek diye düşünürken bir anda hava donuverdi. Tayyip Erdoğan-Bush görüşmesi "ortak düşmanımız PKK" merkezli açıklamayla son bulduktan sonra, "kadir-i mutlak" Amerikan istihbaratı akmaya başladı ve sonrasında ABD'nin vermiş olduğu hedeflere karşı harekat düzenlendi. Yeniden ABD'nin "dost ve stratejik ortak" olduğu keşfedildi. Madalyonun diğer yüzünde ise "BBG evinde gibi gözetlenen" PKK cephesi yer alıyor. Irak savaşının yarattığı konjonktürde Kuzey Irak'ta konuşlanan ve hareket yeteneği kazanan PKK'da sürekli Amerikanın kendisini muhatap almasını isteyen politikalar geliştirirken; ilk kez ABD'nin himayesinde "devlet kurma eşiğine" gelen Kürtler dünyanın bütün ezilen halkları tarafından lanetlenen ABD'ye "şükran" duyduklarını ifade ediyorlardı. Kürt sorunu etrafında Türkiye ABD ilişkileri gerilirken, Kürtlerle ABD arasındaki ilişki de tarihin en iyi dönemini yaşıyordu. Türkiye'de Amerika'ya karşı nefret; Kuzey Irak'ta ise aşk gelişiyordu. Erdoğan-Bush görüşmesinin ardından Kandil Dağı'nın bombalanması ve ABD'nin Türkiye'nin "sınır ötesi operasyonunu" desteklemesi her iki tarafta da oluşan havayı değiştirdi. Kürtler "Kahrolsun ABD emperyalizmi" diyerek ortaya çıkarlarken, Türkiye'de anti-em-peryalizm atfedilen güçler bir anda ABD ile işbirliği içine giriverdiler. Bütün bunların ortaya çıkarttığı gerçekler anlaşılmak zorundadır. Çok açık ki ABD-Türki-ye ilişkileri şu ya da bu "güncel" olayla rayından çıkmayacak kadar güçlüdür. Daha açık bir ifadeyle dünyanın bu en büyük emperyalist gücü ekonomik,askeri, kültürel vb., bir çok açıdan "içsel bir olgu"dur. Bu bağımlılık ilişkisinin taşıyıcısı ve asli unsuru olan kurumların anti-emperyalizmi üzerinden yapılan kurgular birer safsatadan ibarettir. İkincisi bir süper gücün gölgesinde onun gücüne güvenerek kazanılacak bir "ulusal kurtuluş" yoktur. Orta Doğu'nun ve bu arada Kürtlerin tarihi bu tür konjonktürel ortaklıkların farklı çıkarlar için nasıl bozulduğunun da tarihidir. Son olarak kendi sorunlarını kendi çözemeyen ulusların çözümü dönemin emperyal güçlerinden beklediği durumlarda hiç de kazançlı çıkmadıkları ortadadır. Hele bu "çözüm isteyen sorun" dünyanın kalbinin attığı Orta Doğu bölgesinde ise bu bir kat daha böyledir. Bölgeye savaşla gelen ABD'den Kürt sorununda "barış" ummak konusunda ise sözü yine şaire bırakmakta yarar var "bu ne acayip bilmece ?/ne gündüz dinler ne gece"
-
AKP NEREYE KOŞUYOR!
ÜveyAna"yasa 24/12/07 Günahı söyleyenlerin boynuna ama liberallerin AKP savunuculuğunu para pul sevdasıyla, ikbal kaygısıyla yaptıklarına inanmıyorum. Onlarınki tamamen duygusal ve ideolojik bir tercihtir: AKP liberallerin afyonu oldu; liberaller de toplumsal muhalefetin afyonu kesildi. Hükümeti konu edinen hemen her eleştiride, itirazda AKP'lilerden önce liberaller "Taraf" oluyor; bariyer oluşturuyor: "Nankörlük etmeyin! Bakın AKP sayesinde demokratikleşi-yoruz" diyorlar. Gardırop Atatürkçülüğünün karşısında Gardırop İslamcılığını, türbancılığın kayıtsız şartsız egemenliğini savunuyorlar. Sonra dönüp "Ey Kürtler!" diyorlar; "Siz de mızırdanıp durmayın, tepenize inen bombalarla üç vakte kadar reform yolu açılıyor!" AKP'nin haddinden fazla kostaklanmasının sebebini sadece yüzde 46'nın nicel gücünde değil, bu liberallerin methi senasının şişirdiği özgüvenlerinde aramalı. "Ben neymişim be abi!" tripleriyle; TÜSİAD'çılardan daha hızlı kapitalist olmadılar mı? Ilımlı İslam kulvarında aldılar başlarını BOP'a gidiyorlar. Siyasetin "aşırı" uçları da "merkezi" de AKP'den soruluyor. Diyarbakır'a gidince poşulu Kürt kesiliyorlar; İstanbul'da "kurban olayım ayına yıldızına" afişini asıp milliyetçilerin ekmeğini ellerinden alıyorlar. Son olarak Başbakan "Asıl sosyal demokrat biziz. Sosyalist Enternasyonal'e girmemize ramak kaldı. Ama önce CHP'nin oradan çıkarılması lazım" derken, "Bu memlekete komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz" diyen Kemalistlerin söylemine de el koymuş olmadı mı? AKP, uzun süredir liberallerle kol kola toplumsal düzeni zaten tebdil (değiştirme), tağyir (bozma) ve ilga etmeye (kaldırma) tam teşebbüs halindedir. Şimdi sıra bunu kağıt üzerinde halletmeye de gelmiş gibi görünüyor. AKP iktidarı önümüzdeki günlerde "sivil" anayasa taslağını bir kez daha piyasaya sürüp bu tartışmayı yine başlatacak. Ortalıkta gezen taslağın her harfinin, her kelimesinin AKP ürünü olduğunu bir bir öğreniyoruz: Eşitlik, özgürlük, kardeşlik cümlelerinde toparlanabilecek ve çalışanlara, yoksullara ezilenlere ait bütün kelimelerin yok sayıldığı bir Üvey Anayasa hazırlığı içindeler. Kamu çalışanlarının mevcut güvencelerinin bile ortadan kaldırıldığı bir taslakta, evrensel ölçekte geçerli toplu sözleşme hakkı, kişi özgürlükleri ve siyasal haklar tırpanlanmış. Kadın, tam da AKP zihniyetine uygun şekilde, korunması gereken güçsüz bir varlık olarak ele alınıyor, "kadın erkek eşitliği" hak getire... Sosyal haklar da "özelleştiriliyor". Çevre hakkı ekonomik bir soruna indirgenmiş ... Ve bundan, bu taslaktan hâlâ liberalizm mucizesi bekleniyor! Biline ki; bu Üvey Anayasa dayatmasının üstesinden ancak harf harf, kelime kelime, cümle cümle ve cümleten bir mücadeleyle; ve her harfini, her kelimesini, her cümlesini kendimizin dile getireceği taleplerimizle gelinebilir. Başka çare yok! Yumruklarını sıkacaksın, meydanlarda öfke olacaksın. Haykıracaksın, hakkını arayacaksın. Başka çare yok! Seni, çalışanları, ezilenleri, yoksulları hor gören, üvey evlat muamelesi yapan bu Üvey Anayasa girişimi karşısında harf harf, kelime kelime taleplerini dizeceksin. Harf ki bir işarettir, ancak yan yana dizilince ve hecelenince anlamlı kelimeler üretebilir. Harf olmaktan kurtulup hece olacaksın, hecelerden kendi kelimelerini kurup itirazlarını ortak cümlelerinle ifade edeceksin. Ama yeri gelecek, tek bir harfle, yani tek bir işaretle, yani tek bir sesle de anlatabileceksin meramını. Şaşırdığında "A!" diyeceksin. Merak ettiğinde "E!" diyeceksin. Devre dışı kalmayacaksın. Kesinlikle susmayacaksın. Ses vereceksin. Çünkü bakın sadece sesli harfler anlamlıdır. Sessiz harfle sadece "Şşşş" denilebilir; yani: "sessiz ol!", yani "SUS!" İlla ki sesli harflerle konuşacaksın. Canın yanınca "Ah!" diyeceksin; sıkılınca "Of!" Ama sakın ha "Üf!" deyip bezginleşmeyeceksin. "Mö!" deyip kendini inek yerine koydurmayacaksın; "Me!" deyip koyun olmayacaksın. Ancak o zaman toplumun afyonunu patlatabilirsin ve ancak o zaman "seni" de fark ederler. MELİH PEKDEMİR-BİRGÜN
-
baykal ve bahçeli yargılanmalı mı
Kürt sorunu denildiği zaman akla gelen mayınlar,patlayan bombalar,maddi ve manevi kayıplar bu sorunun sonucudur;nedeni değil.Verilen mücadeleden de kimse rahatsız değil diye düşünüyorum.Kürt sorunu sadece PKK yada DTP değil;bu ülkede fazlasıyla bedel ödeten bir sorundur.Benim için çözüm silah değil;demokrasidir.Sayın Politika öncelikle şunu belirteyim ki, bu söylenenler bir gözyaşı değil,ağlayış sızlayış değil;bireylerin kendi cephesinde farkında olduğu sorunlara olan yaklaşımıdır.Biz bunları yazmaya devam edeceğiz;çünkü çoçuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak istiyoruz.
-
Etnik çatışmalar sırası
Kendimi bildim bileli var olan sorunlardan biri de Filistin-İsrail arasındaki çatışmalardır.Kimileri bu sorunun temelinde İsrail ve ABD destekli Büyük Ortadoğu Projesini kimileri de emperyailst ülkelerin hesaplaşması olarak algılar.İsrail ile arsında sorunları çözme aşamasına gelen bir Filistinde bu sefer de karşımıza aynı mücadeleyi veren bir halkın kendi iç hesaplaşması çıkar.Yani taşlar başkalrı tarafında yerleştirildi.Herkes kendine biçilen rolü oynadı.Irak bir yıkımın tarihine tanıklık ederken orada yaşananlar benim için bir savaş değil bir işgalin kulakları sağır eden ayak sesleriydi.ABD süper güçü nedense(?) birden insafa geldi,Saddam diktatörlüğüne son vermek ve DEMOKRATİK BİR IRAK için tüm güçleriyle Iraka savaş uçaklarıyla komşuluğunu gösterdi.Ve bütün bunlardan sonra geriye sadece cehenneme dönmüş bir ülke kaldı.ABD orada alması gerekenleri aldı.Böl,parçala ve yönet.Yiner işe yaramışdı bu formül.Şimdi ise orada aynı kaderi paylaşan halklar karşı karşıya.Teşekkürler Zedan bu güzel yazı için!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Irkçılar nerede olursa olsun onun karşısındayım sonuna kadar.PKKda beni ilgilendirmiyor.
-
MHP kapatılmalı mı?
Evet yasalar ve hukuk için çarpmalı tüm yürekler.Ve insan adına yapılmalı tüm kavgalar...DEVLET toplum için vardır.Zulmun tarihi,dili,dini,rengi yoktur.''Hangi ideoloji olursa olsun hickimsenin bir baskasinin hayatina o ideoloji ugruna kastetme hakki yoktur.''Önce insan!
-
Neysen o değilsin.
Sayın Politika olayı neden Türk ve Kürt diye kategorize ettiğnizi anlayamadım.Burada bahis olunan devlet bdeğil bireydir.Hepimiz bu ülkenin kaderini paylaşıtorsak,faşist olunacak bir devlet olmaz,sadece o devleti oluşturan bizler oluruz.Sizde takdir edersiniz ki bir devleti devlet yapan,onun kendi üzerinde ki oluşumlarına hiçbir şekilde yer vermemesidir.Benim topraklarımda hak ve hukuk varken;birileri kalkıp nedense devleti tüm kurum ve kuruluşlarıyla yetersiz görüp,kendince adaleti sağladı.İşte benim linçim budur.Ayrıca ''iNSAN OLMAK İNSANCA DÜŞÜNMEKTEN GEÇER'' diye dile getirdğiğniz o anlamlı,güzel sözcüklerin önünde saygıyla eyvallah derim!
-
baykal ve bahçeli yargılanmalı mı
Sabit fikirli olmak yada belirli düşüncelere takılarak,anlamadan,sorgulamadan hükümler vermek benim yaşadığım toplumun maalesef en büyük zaaflrından biri!İlginç olan ise bu sabit fikirlerde bile sadece eleştirmek,karşısında ki bireyi dinlemekten öte sadece vereceği cevabı tasarlamak.Eleştiri olmadan bir ntoplum yarına taşınamaz.Kendi soluğunda boğulur,kalır.Ama eleştiri kesinlikle bireye değil,düşünceye karşı olmalı,yapıcı olmalı,empatiye ortam sağlamalı.Herkes kendi kaderini yaşar.Bugün yürüdüğümüzx yollardan geçmeyeceğimiz bu kadar aşina iken kalkıp da kini kendimizde büyütmemiz oldukça saçma. Benim için PKK yada DTP hiçbir zaman ölçüt olmadı.Dediğiniz gibi oluşum nedenleri/gerekçeleriyle silalahlı bir eylemdi ve silah kesinlikle çözüm değildir.Benim kavgam yarına güzel bir dünya bırakmak değil.Zaten bu insanın olduğu yerde sadece bir ütopyadır.Ama en azından silahların altında geçen çoçukluğumu kimseye miras bırakmama adına son sözümü söyleyeyim.Burada Kürt sorunu veya adını sizler koyun(?) söz konusu olduğu zaman hemen karşıma DTP gibi oluşumlar konuluyor.Demokratik bir ülkede yaşıyorsak bırakın onlarda söylesinler söyleyeceklerini.Ama siyasetin belirli sorunlarıyla,bölücülükle...kimse beni suçlayamaz.Kürt sorunu PKK değildir,kürt sorunu bu ülkenin en büyük sorunlarından biridir.Bu sorunun çözümü demokrasiden geçer.Devletin orada ki halkı kazanmnasından geçer.İnsanları kimlikleriyle kabul etmasinden geçer!Bu sorunun çözümü,kendi yanlışlarımızın farkında olmaktan geçer,bu ülkenin bireyleri olarak bizden geçer... re
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Nedense daha anlamış değilim arkadaşlar bu sorunu daha nasıl olduğunu kanıtlamaya çalışalım.Eğer gerçekten bu ülkeyi seviyorsak sorunları da dürüstçe tartışmalıyız.
-
baykal ve bahçeli yargılanmalı mı
Evet ucuz edebiyat naraları!Arkadaşım Politika veya Frozen'in dediklerine cevap vermedim;çünkü ben ne dersem de onlar için nasıl biriysem oyum.Burada ifadelerim daima siyasi olarak algılandığı için bundan rahatsız oldum.İlla ki cevap bekliyorsanız;Kürtçe yasaklanmadı diyen Sayın Politika ya sadece şaşırdım.Bence tarihi biraz objektif sorgulamak gerek.Daha geçenlerde emekli askerler kalkıp bu yanlişların muhasebesini yapmadı mı?Sayın Froze galiba Kürt asıllı bir vatandaşın bu ülkeyi sevmesini yada bazı gerçekleri kendince doğrulamasını yadırgamış olmalı ki;kalkıp kendimi anlamam gerektiğini ifade etmiş.Ben kendimi çok iyi anlıyorum;sizleri de anlamya çalışıyorum.Bu ülke,bu vatan hepimizin.Burada kürt sorunu da konuşulacak,türban da...Ama bunları ifade ederken bazı doğruları da kabullenmek gerek.İnkar ve baskı hiçbir zaman çözüm olmadı.Sayın Sardunyam Kürt sorunu yok değilse nedendir bunca kayıplar,yoksa birileri sıkıldı diyemi öldü,öldürüldü.Ayrıca arabesk ile pek aram yoktur;yazdığım dörtlükte arabeskten pekde hoşlanmayan ünlü bir şairimize aittir. Nasıl anlatayım arkadaşlar daha kendimi;gelin yürekli olalım.Bizi temsil ettiğini sanan fırsatçılara bırakmayalım meydanı.Siyaset değil bunlar ,birilerinin canı acıyorsa,ölüm kadere dönüşüyorsa bu artık siyaseti değil herşeyi ile beraber yaşamaya mecbur insanlığı ilgilendiri.Siz beni anlayın ben de sizi.E yani kalkıp boşa kürek çekmek istemem!Saygılar
-
Neysen o değilsin.
Üstüğnlük duygusu her zaman faşizme götürür. Kişnin kendisini,vatanını sevmesi ve bunlara değer vermesi farklı bir durumdur.Eğer birey bu duygular kendi egosunu tatmin için kullanmaya başlarsa o zaman sorunlar yumağının içinde kimse çıkamaz.Şunu belirtmekte yarar var;Sayın Bradost'un dediği gibi insan olma veya bu varlığa tüm benliğiyle sahip çıkma kişyi başkalarıyla yaşama yolunu açar.Benim için,kendi milletim dahil hiçbir üstün millet yoktur,olamazda.Bu arada arkadaşımızın belirttiği gibi bu ülkede hala bazı insanlar söylemlerinden dolayı linçe tabi tutuluyorsa bu bize daha nerede aolduğumuzu göstermesi açısında oldukça anlamlıdır.
-
ŞEMDİNLİ'YLE İLGİLİ BİR ANALİZ
Bana neden Şemdimli varda adalet kavramında AKM yok diyen değerli forum arkadaşlarım; Adaletim varsa lüğatında,yani benim aynı zamanda senin olan;o adaletin tecellisi olan ŞEMDİNLİ DAVASI sürecini tabi ki sonuçu belli olan bu davatı ve adalet anlayışımızı ayakta alkışlıyorum!
-
baykal ve bahçeli yargılanmalı mı
Sadece susarak bütün öfkemi kusuyorum bana bugünü miras bırakan tarihe.Ya ben derdimi anlatamıyorum ya da birileri bana sağır ve dilsiz.Mansur'u bilirmisiniz.Bağdat sokaklarında ENEL HAK diye ölüme gülümser;kendini anlamayanlar arsında geçerken;Necip Fazıl'ın o aşka olan ağıdından sadec bir dörtlük sunuyorum, ısrarla beni anlamayanlara... Sana taş attılar sen gülümsedin. Dervişin bir çiçek attı;inledin. Bağrımı delmeye bin taş yetmez dedin; Halden anlayana bir gül yeter
-
kartalım benim beşiktaşım
Of of bjklı olmanın olduğu verdiği bu yenilgi tufanından nasıl kurtulacaz.
-
baykal ve bahçeli yargılanmalı mı
Sayın Politika artık ne söyleyeceğimi, nasıl ifade etmem gerektiğini bilmiyorum kendime ve insana dair öfkelerimi!Bölücük ne mi?Bölücülüğün ne olduğunu siz de ben de çok iyi biliyoruz.Anlamlar ve kavramlar kargaşasına girmek gibi bir derdim yok.Burası bir hukuk devleti.Benim için değil herkes için buluşulması gereken bir toplumsal düzen şekli varsa o da demokrasidir.Biz kürt sorunu var diyoruz ama benim için çözüm sadece tam anlamıyla bağımsız.demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti.Kimsenin gözyaşı döktüğü de yok mayrıca;hele dediğiniz türden bir gözyaşı asla!Kürtçe yıllarca yasaklı bir dil oldu.Kürtçeden başka bir dil bilmeyenlere kürtçeyi yasaklamak nasıl bir mantık;doğrusu anlayamadım.Sürekli çerkezce veya başka bir dili neden sunuyorsunuz.Ha bana sorarssanız herkes istediği dili konuşsun.Arkadaşım benim için TC vatandaşı olmak bir gurur.Ben bu ülkenin canına da taşına da arkama bakmadan canımı adarım.Bu ülke de benim de atalarımın kanı servilere boy verdi.Onun için burada Kürt sorunu vardır diyenlere olan ;bölücüsünüz yaklaşım tarzına şidettle karşı çıkıyorum ve sizi bizi anlamaya davet ediyorum.