Zıplanacak içerik

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. Şimdi söylenecek en güzel sözü söyledin DELİ GÜL;son günlerde okuduğum en güzel yazılardan biriydi! Bir çocuğa önce konuşmayı öğretirsiniz, sonra da susmayı; (Prochnow)
  2. Sayın Keskin Kalem ben hiçbir zaman u ülkede sadece sorunun Kürt sorunu lduğunu iddia etmedim;bu ülkede eğitim,sağlık,ekonomi...bugün bence de olması gereken yerin çok çok gerisindedir.İçi boşaltılmış kurum ve kuruluşlarla;uyanık geçinen kendini bilmez soyguncularla bu ülke dünden kalan mağduriyetin yükünü hala taşıyor!Türk -Kürt ayırımı yapmıyoruz;sadece var olan bir soruna isim veriyoruz!Bakın eğitim dediniz;ben her yanlışın altında cehaleti arayan,onu sorgulayan biriyimdir.Evet her yanlışın,yanılgının altında eğitimsizlik yatar;işlenmemiş bir zeka her zaman istenilen davranışlara maruz kalır;hele bir de onun elinde olanları alırsanız!Ben Kürt sorunu var dediğimde kesinlikle hak ve başka bir düşünceyle yazmıyorum;sadece şunu söylüyorum:insanlar bir şekilde ölüyor,kim olduğu hiç önemli değil ve bu birilerine birşey kazandırıyor!Kazandırdğı şeyin keyfini sürerken birileri;bu ülke karanlıklara sürüklenmeye devam ediyor! Çorumdan,vana ordan kırklareline...Bu ülkenin her toprağı benim için kutsaldır ve halkım benim için gerçekten özeldir!Ayrılık kimsenin derdi değil;olana da ben bir Kürt olarak sonuna kadar karşıyım.Ama gelin de varsa yanlış giden birşeyler;kabul edelim bunu ve kazanalım insanlarımızı...Bu ülke için!
  3. Bence de of pf bayılırdım bu boş derslere...
  4. Buldum;hayır dersen bittin anlamını verebilir mi? Kesin budur ya
  5. Şuna bakın hele;bende sınava nasıl kaynaksız girecem diye kafa yoruyordum Hocam beni artık bırakamazsınız
  6. Burada yazılanlar ne bir devlete olan öfkelerdir ne de insanlara olan kırgınlıktır!Tabi ki bu ülkede suç yada hatalar sadece Türk veya Kürt halkının yanılgılarından doğan sonuçlar değildir.Ben devleti eleştirmem;çünkü devlet biziz!Adalet mülkün temelidir deriz;ancak o sistemde yer alan birileri kalkıp kendisine göre adaleti yorumlar;ve adalet mülkün temeli değil,hukusuzluğun kılıcı olur...Emniyet bu ülkenin güvencesidir deriz;yine birileri kalkıp sokak ortasında bir vatandaşa kurşun sıkar ve emniyet topallanmaya başlar...Nedense birileri sürekli kendine göre kurallar yazdı bu ülkede...Darbeler oldu,insanlar faili meçhullere kurbanlar verdi,sağ-sol çatışması adı altında yüzlerce fidan toprağa verildi,birilerinin dili yasaklandı,yoksulluk diz boyu iken yine birileri yüksekten palavralar atmaya devam etti;kazananlar oldu,kaybedenler yine bizler olduk! Kürt sorunu var değince;bölücü olduk,PKK ile aynı kefeye koyulduk.Sizin için yoksa sorun kapatın gözlerinizi dedik;vay sen misin bunu diyen;kısırdöngülerle anıldık!Bu devlet günahıyla sevabıyla bizim.Ve varsa ters giden birşeyler bunu anlatmak da bize düşer!Bana kalırsa siyaseti bir kez hayatımız da çıkaralım;sadece ama sadece insan için yazalım...
  7. Evet arkadaşım söylenmesi gerekenleri söyledin zaten!Çok sağol...
  8. ...Yaşamak bir ağaç gibi hür ve tek Ve bir orman gibi kardeşcesine.... Sayın Yersov;inanın bana bu yazdığınız cevabı anlayamadım!Ne ise canınız sağ olsun
  9. Sayın Efendi Türkler verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim!Benim için eleştiri düşünen bir toplumun yarına açılan kapısıdır...Eğer bu ülkede yanlış giden brşeyler varsa tabi ki kalkıp bunları tartışacağız,dile getireceğiz!Ben bu konuda yazmasm da sürekli takip ediyorum;beni rahatsız eden nokta bu kavramın kişi bazında tartışılması....Türbanı tartışalım,siyasi oluşumları tartışalım buna eyvallah;ama kalkıp da ''Türbanlı kız şunu yaptı''yı tartışmayalım...Saygılar benden...
  10. Sayın Efendi Türkler bu konuda ki yazılarınız da dikkatimi çeken bir noktayı sizinle paylaşayım mı?Siz türbanlı bireylerden yola çıkıp tüm türbanlıları aynı kefeye koyuyorsunuz;yani genelleştiriyorsunuz!Bir kere herkesşn hayata bakış açısı farklıdır;din genel kurallara sahip olmakla beraber bi de onu yaşayanlarla far5klı anlamlar kazanabilir.Yani birey bunu yaşamak istediği gibi yaşar!Baskı dediğiniz sadece zorla örtmek değil zorla açtırmaktır da veya herkesi''bak sen türbanlısın,şunu yap..''şeklinde görmeye çalışmaktır. Ben çağdaş veya laik olmanın kıyafet ile bu kadar yakında ilgili olduğunu da sizlerden öğrendim;sağolun... Bu arada Sayın Efendi Türkler yazınızda ki baskı kavramını biraz daha açarsanız sevinirim.SAYGILAR...
  11. Dil mi?Sorun o kadar basit değil değerli arkadaşım!Ben Diyarbakır'a geldiğim ilk yıl ''Diyarbakır'da çalışan ve sokakta yaşayan çoçuklar''ile ilgili bir anket çalışmasında yer almıştım.Burada ki çalışmada gördüğüm;köyleri yakılmış,koruyuculardan kaçmış,PKK baskılarından yılmış,kimliklerinden dolayı yargılanmış,bütün varlıkları elinden alınmış paramparça yaşamlardı...Bakın bu sadece küçük bir örnek!Ve dil sorununa gelince;inanın ki ben hala kürtçeden başka bir dil bilmeyen insanlara neden kürtçe konuşma yasaklanır anlamadım.Sizin varsa buna bir cevabınız... Bu arada Sayın Yersoy dağa çıkmaları engelleme bizden çok siz de taktir vedersiniz ki devletin uygulayacağı politikalara bağlı...Benim için insanı hedef alan oluşumlar terördür de herkesin benim gibi düşünmesini daha doğrusu bizi anlamasını nasıl beklersiniz...?
  12. Sayın Süheda önce şu konuda anlaşalım;benim için PKK, Kürtb sorununda ölçüt değildir!PKK gibi oluşumları da hayatımın hiçbir safhasında bir çözüm olarak görmedim!Kürt Sorunu nedir ya da ne değildir;sizin için neyi ifade ediyor;sizin buna vereceğiniz cevapla(ki siz bunu kabul etmiyorsunuz...)benim vereceğim cevap mutlaka farklı olacaktır...Çünkü yaşadıklarımız çok farklı...Sayın Diyarbakırlı bir iletisinde;kendi toprağında yaşayamanın verdiği bir sorunun sonucu olan hayatından örnek vermişti...Bakın ben de daha ileri giderek;akşamlar boyunca pencere önlerinde ölümden kaçışımızı;günün ilk ışığında ses veren ağıtları,üstümüze doğrulan silahları bu sorunun bir sonucu olarak göstereceğim.Evet ben bunlareı yaşadım!Bunları yaşadığım yer de bu ülkenin bir parçası... Çok ilginçti benim için onca yaşananlar...Daha da ilginç olan bunu yapanlar arasında benim için mücadele verenlerin de olması.(???????)Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum;ben doğuda yaşayan,bedel ödeyen bu insanlara gerçekten çok acıyorum;onlar bunu haketmiyorrrrr!İnanın ki ben de anlayamıyorum daha doğrusu anlamlandıramıyorum bu yaşanan yıkımları...Tamam diyorum kürt sorunu yok;eee ama nedendir onca ölümler,yani varsa bir terör sorunu neden hala bitirilemiyor;neden hala bunları konuşuyoruz;ya gerçekten yoksa bir sorun;olmayan sorunun olmayan aktörlerine neden hala bedel ödetiyoruz! Lütfen birileri bana tümn olanları açıklasınnnnn!Gerçekten anlayamıyorummmmmmmmm!
  13. Evet ölenler Kürt gençleriydi;Türk gençleri olması da benim açımdan hiçbirşeyi değiştirmez!Sonuçta ölenler insan! Ben üstüme düşeni yapıyorum ve şunu söylüyorum;Bu ülkede olan ve bu ülkenin olan en büyük sorunlardan biri de KÜRT SORUNU!Ve bu sorun PKK ile var olan bi sorun değil...Ve hepimize düşen sorunları örtmek,görmezden gelerek onları şiddet politikalarıyla çözenlere inat;sorunların üstüne üstüne gitmek ve herşeye rağmen insan demek!
  14. Genç Kürt Siviller Rahatsız! Havva Ana’nın dünkü çocuk sayıldığı bu topraklarda doğduk. Üç gün aç kaldık üç gün meme vermediler bize. Hasta düşmeyelim diye. 90’lı yıllarda çocuk olduk, gözümüzün önünde yaşananlar ağır geldi bize. Biz kim miyiz? Biz bu coğrafyanın Kürt gençleriyiz. Şiddetle tek ilgimiz onun mağdurları olmamız. Türk gençlerden tek farkımız onlardan ayrı olarak sadece okuma- yazmayı değil Türkçe konuşmayı da ilkokulda öğrenmemiz. Yoksa ne kadar yoksulluğu varsa bu memleketin biz de çektik. Biz de Sezen Aksu’ya, Neşet Ertaş’a ağladık. Farkımız Şivan Perwer’e, Aynur Doğan’a da ağlamamız Biz buraların Kürt gençleriyiz. Köylerimiz yakıldı. Küsmedik. Göç ettik, en kötü yerlerde yaşadık, en kötü işleri yaptık. İsyan etmedik. Akrabalarımız faili meçhul cinayetlere kurban gitti, intikam peşinde koşmadık. Üzerimize bombalar atıldı, hukuktan başka bir şey istemedik. Biz buraların Genç Kürt Sivilleriyiz. Siz acının sadece bir tarafını biliyorsunuz. Biz her tarafını. Bir taraftan en büyük asker bizim asker tezahüratları ile havaya atılan gençlerin tabutları dönerken evlerine, bir taraftan da evinden çıkalı yıllar olan, bir gece yarısı sessiz sedasız gömülen gencecik insanların hayatları tükenirken bu bayram arefesinde, bizim geleceğimiz için gencecik insanları öldürme emri verenlere bizim de söyleyecek bir çift lafımız var. Bu tavırlarınız hangi akla, hangi mantığa, hangi vicdana ve de en önemlisi hangi ahlaka sığıyor. Bu ülkede yaşayan ve barış isteyenlerin elini yine yeniden zayıflatmaktan başka hiçbir anlamı olmayan bu hareketinizi bizim özgürlüğümüz için mi yaptığınızı düşünüyorsunuz. Kürtlerin geleceği için karanlık ilişkilere mi dalıyorsunuz? Siyasetin havası esecekken bu ülkede, mecliste iken temsilcilerimiz, üstlerinde hükümetten, askerden, derin devletten, ya sev ya terk et diyenlerden baskı olsa da biz arkalarında duruyorduk kendi fikirlerimizle, kalemlerimizle; konuşarak, dokunarak, değerek. En son Beytüşşebap’ta neler olduğunu bu ülkede aklıselim insanlar tam da öğrenecekken ve buna karşı bir duruş gösterecekken, silahtan başka çözüm istemeyenlerin, güçlerini kandan, gencecik askerlerin kanından alanların eline çok güzel fırsat geçti sayenizde. Kararttığınız sadece 13 hayat değil ayrıca bu ülkede açığa çıkmayı bekleyen derin devletin ve savaş güçlerinin çıkış yolunu da kararttınız. Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yakan analarımızın göz pınarlarını kuruttunuz bu bayram arefesinde. Mağdur insanlar zalimleşmeye başladığında o zaman yeni mağdurlar yaratacaktır değil mi? Siz de biz Kürtlerden zalimleşmemizi mi istiyorsunuz? Bu mu bu ülkedeki derin güçlerle ortak paydanız. Ne Beytüşşebap’taki karanlık katliamı unutacağız ne Şırnak’taki o askerleri. Aynı Şemdinli’yi ve terörist diye adlandırılan Diyarbakır çocuklarını unutmadığımız gibi. Biz zalimleşmeyeceğiz. Ne mutlu Türküm demeyenlerin de mutlu olabileceği bir Türkiye için bizlerden beklenen sağduyuyu göstereceğiz. Tercihimizi yaptık. İlle de beraber yaşayacağız! İlle de bir arada yaşayacağız! Çünkü biz biliyoruz ki bu hayat ne Kürtlük ile geçer ne de Türklük ile. Sözün bittiği yerde değil başladığı yerdeyiz. İnsanların yaşadığı yerde söz bitmez çünkü. Ölmek değil, yaşamak istiyoruz. Susmak değil konuşmak istiyoruz. Birileri bu ülkede, adaleti, vicdanı ve insanlığı ayaklar altına alarak çevremizi kirletebilirler ama biz Genç Kürt Siviller kendi kapımızın önünü her zaman temiz tutacağız. Zaten bu ülkede Kürtler ile Türkler birlikte yaşayamayacaksa batsın bu dünya! Başka nasıl kelimelerle anlatılabilirdi bu yürekli ve güzel dilekler.... Dün yazılanlardı...Bugün yine yazıldı...Yazılacaklar ve söylenecekler henüz bitmedi...Okyanuslar da buluşmak ne kadar güzelllllllllllllll!
  15. Torosların öyküsüdür İnce Memed!Anadoluda yetişen bağrı yanık,dürüst ve sonuna kadar sevgi dolu insanımın öyküsü ne güzel dile gelir bu yapıtlarla...Binboğalar Efsanesi'n de toprağa mecbur bırakılmış topraksızların ağıdı duyulur;Ağrı Dağı Efsane'sinde bugüne inat gerçek sevdaya bir serenad yazılır...İnce Memed ise benim olmayan ama bir o kadar benimle nefes bulan bir yaşamın kıyısında tutunmatı öğretirrrr bana!
  16. %47lik oy oranını sırtına almış;nerede duramayacağını kestiremeyen bir iktidar;Atatürk'ün partisiyim diye ortalıkta dolaşan;hiç bir zaman solu yansıtamayan,darbelerle,askerlerle iktidar olmaya çalışan;muhalif olmayı beceremeyen bir CHP...Yıllardır ideolojisi(ki buna saygı duyarım)eşliğinde ya vatabn ya sakarya diye nidalar atan;Çatlılarla vatanı kurtarmaya çalışan bir MHP;Kürtleri temsil ettiğini ileri süren;sadece siyaset kalabalığına düşen;kendi çıkmazları içerisinde boğulan sişyasi bir geleneğin devamı...DTP!Diğerlerini saymıyorum;çünkü zaten onlar olması gerektiği yerlerde iktidar hesapları yapıyorlar...İçi boşaltılmış kurum ve kuruluşlar;siyaset uğruna hakları heba edilmiş vatandaşlar,açlık,zengini daha zengin yapan yoksulu diplere batıran bir ekonomi anlayışşşşşş! Ne kadar söylenecek sözler var ise dört dörtlük bir ülke adına sadece aklıma gelendi bunlar!Diyarbakır da bombalar patladı,İstanbulda da patladı....Patlayan bombalarla bedel ödedi bu insanlar.Can yandı;canan isyanlara kaldı!Ben de isyanlardayım;ama beni yaratana değil;insana rağmen insanı yok sayanlara,o canı almayı kendisine hak sayanlara... Yanginlar, ***** faklari, Korku çiglari Ve irin selleri, aç yirticilar, Suyu zehir biçaklar ortasindasin. Bir cana, bir basa kalmissin vay vay! Pusatsiz, duldasiz, üryan Bir cana bir de basa Seher vakti leylim-leylim Cellat nisangahlar aynasindasin. Oy sevmisim ben seni... Üsküdar'dan bu yan lo kimin yurdu! He canim... Çiçekdagi kitlik, kiran, Gül açmaz, çagla dökmez. Vurur alnim sakina Vurur çakmaktasi kayalariyla Küfrünü, Medetsiz, Munzur. Sahmurat Suyu kan akar Ve ben sairim. Namus isçisiyim yani Yürek içisi. Korkusuz, pazarliksiz, kül elenmemis, Ne salkim bir bakis Resmin çekeyim, Ne kinsiz bir rüzgar Misra dökeyim. Oy sevmisem ben seni... Ve sen daha demincek, Yillar da geçse demincek, Biçkilanmis dal gibi ayri düstügüm, Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim, Yaran derine gitmis, Fitil tutmaz, bilirim. Ama hesap daglarladir, Umut, daglarla. Düsün, uzay çaginda bir ayagimiz, Ham çarik, kil çorapta olsa da biri Düsün, olasilik, atom fizigi Ve bizi biz eden amansiz sevda, Atip bir kiyiya iki zamin Yarinin çocuklari, gülleri için Herbirinin ayvatüyü, çilleri için, Koymus postasini, Görmüs restini. He canim, Sen getir üstünü. Uy havar! Muhammed, Isa askina, Yattigin ranza askina, Deeey, daglari un eder Ferhadin gürzü! Benim de bos yanim hançer yalimi Ve zulamda kan-ter içinde, asi, He desem, koparacak dizginlerini Yediveren gül kardesi bir arzu Oy sevmisem ben seni.. Ahmed Arif
  17. Ne silahlar ne imhalar;illde demokrasiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii ve bizi biz eden kardeşler!
  18. mavi olmayan gökyüzü şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Her dil özeldir;düşüncemden dile gelen en güzel yoldaş!Dilimize sahip çıkalım!
  19. Hükümet 301 konusunda ne yapıyor? Görebildiğim kadarıyla top çevirmekten başka bir şey yapmıyor. Çevirirken, artık bundan böyle değiştirileceğini ima eden, yatıştırıcı bir dil de kullanılıyor. Hatta, maddenin 'hamisi ve banisi' Cemil Çiçek dahi böyle konuşuyor. Ama yapılan bir şey yok. Yapılacak iş çok mu zor? Yoo, iki günlük iş. Zor olan 'iş'in kendisi değil; şimdi bunun çevresinde yeni bir cephe kuruldu. Onu çözmek zor. Şu yakında, kuraldışı olarak medyaya da geçen bir haberden, Silahlı Kuvvetler'den hükümete, 'yapılmaması istenen' üç şeyden biri olduğu mesajı gelmiş. Öbür tarafta, ülkenin 'Sosyal-Demokrat' partisinin başkanı da bu maddenin faydasına inananlar arasında. Hükümette ve iktidar partisinde inananlar ise herhalde hiç eksik değil. Toplumumuzun, bu son Ceza Kanunu'nun seçkin maddesi 301'le yeni tanıştığı günlerde, Kerinçsiz ve arkadaşları savcıdan savcıya, mahkemeden mahkemeye koşup birilerine (Lagendijk'tan Nobel Komitesi'ne) dava açtırmaya çalışırken, gene Cemil Çiçek ve onunla aynı zihniyette olan birileri, hukuk adına hareket edecek yargıç ve savcıların -'yeni' olan bu maddenin nasıl yorumlanması gerektiği henüz çok iyi bilinmediği için- bazı olmadık davalar açtığını, ama zamanla bunun oturacağını söylüyorlardı. 'Zaman'dan kasıt ne, bilemiyorum tabii, üç ay mı, üç yıl mı, 33 yıl mı? Ama o günlerden bugünlere, üstelik üzerinde bu kadar fazla konuşulan bir maddenin nasıl yorumlanması ve nasıl yorumlan maması gerektiği hakkında herkesin bir fikir edineceği kadar zaman geçti. Geçti ve mahkemeler de kararlarını vermeye devam ediyor. Örneğin bir mahkeme hemen şu günlerde Agos'u 301'den cezaya müstahak buldu. Geleneksel otoriter Türk devletinin ve 12 Eylül hukuk anlayışının 'son savunma hattı' olmaya karar verdiği anlaşılan yargı aygıtı, maddeyi yorumluyor, yorumladı, hatta başka yorum çabasına meydan bırakmamak üzere sınırlarını çizmekle meşgul. Bir yanda, böylece 'milli servet' içinde yerini almaya başlayan 301, bir yandan da Ermeni ve Türk tarihçilerini oturup 1915'te ne olduğunu incelemeye davet eden bir hükümet- böyle bir davet! Ne kadar tutarlı! Bütün dünya açısından ne kadar inandırıcı! Aramızda, hangi koşullarda birilerinin kendi ayağını vurduğunu iyi bilenler var. Bu 301 şimdiye kadar hep 'bizim sevmediğimiz birileri'ne karşı işletildiği için ondan ve kendimizden hoşnut olabiliriz. Ama bu maddenin her işleme konuşunda kendimizi vuruyoruz- başka bir düzeyde, başka bir biçimde. Başörtüsü ve buna benzer birtakım biçimsel nesneler üzerinden 'çağdaşlık' kavgası verdiğimize inanırken, bu ve benzeri maddelerle kardeş kardeş geçiniyor, bir arada oturuyor, bunların kullanıma sürüldüğü o 'unutulmaz' davalarda yapılan ve söylenenlerden de herhalde kıvanç duyuyoruz. Yapılacak iş, dediğim gibi, 'atla deve' değil: sıralanan 'özne'ler arasından, 'Türklük' gibi, en başta sınırını nerede çizeceğimizi bilmediğimiz bir soyutlamayı çıkarmak, bir; ikincisi de, 'aşağılamak' gibi lastikli (böyle kullanılmasını sağlamak kastıyla böylesine lastikli) bir kavramın yerine 'alenen hakaret' gibi anlaşılır ve ölçüye gelir bir ibare koymak. Sorun bu ibareden ibaret.MURAT BELGE-RADİKAL
  20. Cevaplanması gereken tüm soruları kendi adıma cevapladım.Bu konudaki iletilerimde aradığınız cevaplar gizlidir.İlginç olan ne biliyor mususunuz?Siz sürekli iyi niyetinizle birşeyler anlatmaya çalışıyorsunuz;ve birileri kalkıp buna rağmen sürekli aynı şeyleri yeniler!İyi niyetlerimi ve güzel bir gelecek umutlarımı ayaklarım altına aldım!Eğer düşünmesi gereken insanlar bile birbirine bu kadar yabancı kalıyorsa;ekmek derdi olanlardan ne bekleyebilirim ki!Burada cevap yazmamanın nedeni verilmeyecek cevabımın olmamasından değil;sadece bölücü gibi sıfatlarla anıla,mamdandır.Zaten iletilerimi okursanız böyle olmadığımı göreceksiniz!Sizler yine de umutla kalın...
  21. Bu eylemler sözün bittiği yerdir;kalkıp da kendi halindeki vatandaşların mallarına olan bu tecavüzlerin hiçbir mazereti olmaz,olamaz!
  22. Arkadaşlar sadece düşüncelerle bazı konulara eleştiri getirebileceğimizi ifade edebilir misiniz?Rahatsızlık duymaya başladım artık böyle hitaplardan!Kürt sorunu sizin için yoksa kapatın gözlerinizi.AA bu kadar dert etmeyin ama yazık size...
  23. Sayın Yersov çok teşekkür ederim;size ve ısrarla bana aynı şeyleri yazmak zorunda bırakanlara...Gökyüzü maviyse ne ala!Temennim daha masmavi bir gökyüzü!Artık bu konuda söyleyecek hiç bir sözüm yok!(Sinan Abicim galiba seni dinlememin zamanı geldi de geçti!E nasıl olsa anlatamadık derdimizi... )

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.