mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
hangi şarkıyı dinliyorsun?
Batsın bu dünya,bitsin bu dünyaaaaaa benden özellikle y.günaya gitsin
-
Beşiktaş
mavi olmayan gökyüzü şurada cevap verdi: AsiMeLek başlık Spor - Futbol - Basket -Voleybol ve Diğer DallarYahu neredesiniz KARA KARTAL'ın fedaileri taraftar olmak oleyyyyyyyyyyyyyyyyyy
-
SİZ NE OLMAK İSTERDİNİZ?
ama ben başbakan olmak istiooooooooooooooooooooom!Ne olcak şimdi?
-
TÜRKİYE BU DÖVİZİ KONUŞUYOR... Benim Tanrım adil ol diyor, YA SENİNKİ?...
Ayak takımı olarak adlandırılan işçileri taksimi çok gören sayın yetkililer;polsin şiddettini bir sosyal refleks diye niteleyenler;BENİM TANRIM ADİL OLMAYANLARIN CEZASINI ELBET VERECEKTİR!
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
Her savaşta ilk ölen bir çocuk var. O "başkasının" çocuğu olduğu zaman mı savaştan rahatça sözediliyor? Siz bir insanın savaşta nasıl öldüğünü hiç düşündünüz mü? Önce bir vınıltı duyulur, uğursuz, ürkütücü bir vınıltı, başını kaldırıp gökyüzüne bakarsın, o vınıltı ani bir homurtuya dönüşür sonra, bir karaltı süratle yaklaşır ve dehşetli bir patlamayla etrafındaki hava boşalır, kolların, bacakların patlamanın olduğu yerden uzaklaşan havanın korkunç çekim gücüyle yerlerinden koparılır, alevler içinde yanan bedenin dağılır. Böyle ölüyor çocuklar. Bazen bir mayına basıyorlar, son duydukları madeni bir mekanizmanın sesi oluyor ve bütün etleri, kasları, damarları parçalanarak havaya uçuyor. Gözlerine giren mermiler, ciğerlerine saplanan kurşunlar. Kan gırtlaklarına doluyor. Niye ister bazı insanlar çocukların böyle ölmesini? Vatan için mi, din için mi, bayrak için mi? Aynı tanrıya ayrı dillerde yakaran insanların, "Allah için" birbirlerini öldürmesi çok mu uygun dine? İlk ölecek asker kendi çocuğu olduğunda kaç dindar böylesine büyük bir istekle destekleyecek savaşı? Her biri çocuğunu kurban eden bir Hazreti İbrahim mi olacak? Dünya peygamberlerle mi dolu? Eğer öyleyse bu zulüm, bu kan, bu korkunç düşmanlık bunca peygambere rağmen nasıl var oluyor? Sonsuz kainatın en uzak, en ücra, en ıssız köşelerindeki küçücük mavi bir gezegenin üstündeki canlılar neden yaratıldıklarından beri birbirlerini öldürüyorlar? Niye içimizde tükenmeyen bir öldürme isteği var? Ve, niye her toplum "öldürenleri ve öldürtenleri" alkışlıyor? Ahmet Altan'dan güzel bir yazıdan alıntıydı tüm bu yazılanlar;İLK ÖLÜM KADAR CAN ACITIR İLK ÇOÇUKLUK VE İLK ÇOÇUKLUKTA ARDI SIRA GELEN ÖLÜMLER...Başka ölümlere sessiz kalanlar;ölüm bile acemidir ölüme sessiz kalanlara...
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
Savaş Ve Barış.. Bir tek çocuğun hayatını kurtarabileceğimi bilsem vatanımdan, bayrağımdan, dinimden, ırkımdan vazgeçerim. Bir Kürt çocuğunu bir Türk çocuğundan, bir Yahudi çocuğunu bir Arap çocuğundan, bir Amerikalı çocuğu bir Iraklı çocuktan ayırt etmem onların hepsi çocuk. Vurulup yıkıldıklarında, sönmekte olan gözleriyle son kez hayata bakıp başları toprağa düştüğünde, onlar sadece ölü çocuk oluyorlar. Hep merak ederim, eğer "savaş ilan edenlerin ve savaş kışkırtıcılığı yapanların çocukları cephenin en ön mevzilerindeki ilk birlikte yer alacaklar" diyen bir kural olsaydı, tarih bu kadar çok savaşa şahit olur muydu? Yarın sabah yapılacak ilk saldırıda ölecek ilk askerin kendi oğlu olduğunu bilerek kaç siyasetçi, kaç general savaş kararı verecek, kaç gazeteci "hadi çocukları cepheye gönderelim" diye bağıracaktı. Savaş isteyecekler miydi o zaman? Savaşa gönderecekler miydi çocukları? Ve eğer aralarından biri, ilk ölecek askerin kendi çocuğu olacağını bilerek savaşa karar verecek olsaydı onu "bir kahraman" olarak mı yoksa "oğlunun ölümüne kayıtsız kalan taş kalpli bir canavar olarak mı" görecektik? Soracak mıydık kendimize, "yeryüzünde insanın evladından daha kıymetli bir toprak parçası var mı?" diye.
-
Çeşitli yerlerde sergiledikleri garip davranışlar
Yaşanan olay bence kişilik anlamında hiçbirşey olamamış birkaç kendini bilmezin yaptığı dengesizlikten başka bir şey değil!Bunuı kalkaıp belirli kişilere mal etmenin de hiçbir anlamı yok.Hangi düşünce,kimlik olursa olsun onun değeri kişilerle ölçülemez.Özellikle kadın konusunda daha doğrusu kadının giydikleri;kimseyi ilgilendirmeediği gibi kimseye de söz hakkı vermez! Ve bunları yazmak da sadece öfkenin dışa vurumudur.Alıştırmak da var olan zaten alışkanlık değil mi? Güncel bir Irak fıkrası Galiba kitlelerin ölümüne sessiz kalışımızda;İNSAN bolluğu ile ilgili...Nasıl olsa adım başı değil mi?
-
Galatasaraylılar...
Fenerbahçeyi hakladığınız için çoooooooooooook teşekkür ederim;vallaha arabam olsaydı sabaha kadar tüm kenti turlardım.Fenerbahçeye yazık oldu ama Geleceğe Sağlam ile SAĞLAM bir Beşiktaş ile görüşmek üzere...
-
CHP'nin sözde kürt açılımı
Hadi bakalım alın size bir çözüm açılımı daha;hemde ülkemizin solun neresinde olduğu bile daha netleşmeyen bhir halk partisinden!Devamı ise başka seçim zılgıtlarında.DTP yi muhattap olarak kabul etmeyen bir AKP ve kapalı kapılar ardında yine DTP ile olan bir AKP!Ben siyasi amcalarımı daha çözemedim...Kürt sorunu bu ülkenin sorunudur;Kaaradenizinden doğusuna uzanan;oradan da batısını içine alan.Çözüm bu toplumum dinamiklerinde aranmalı tabi ki herşeye rağmen yine de demokraside...Çözüm şiddet,inkar değildir;hele halkı karşı karşıya getirmek hiç değildir! Söz konusu CHP olunca ben biraz temkinli davranmayı yeğlerim; bir arkadaşım ısrarla bana CHP nin gerçekten iyi bir parti olduğunu ama Baykal'ın bu partiyi farklı noktalara getirdiğini iddia etmişti de;aklıma takılan nedense o değerli denilen parti milletvekillerinin Baykal'a dur diyememsiydi.!Değerli insan değerinden ödün vermeyen olmalıydı değil mi ama?Aynur Doğan ve Ciwan Haco ile başlanan ama bir adımdan öteye geçemeyecek yeni persektifimiz hayırlı olsun vatana... Aynen katılıyorum!
-
Kardeş Türküler!
- Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Gökten üç elma düştü;hayır hayır,düşürüldü!Birinci elma düştüğü gibi imha edildi;ikincisi hala kurtçuklarla mücadele halinde;üçünçüsünün akibeti bilinmiyor...Yazdığımız iletilerde gördüğüm kadarıyla kendimizi anlatma derdine düşerken;karşıdakiler habire ne cevap yazacağını hesaplamışlar.Sevgili Diyarbakırlı bu Aziz Nesin'in kaleminde dile gelen çelişkilerden daha büyük bir çıkmaz. *******- Sokak Çocukları
Denizli Valiliği tarafından hazırlanan bu yönetmenliğin olması gereken veyaptırım gücü olan başka yasalarla desteklenmesi bu soruna bir nebze de olsun çözüm sunacaktır.Değerli forum arkadaşlarım,biz önce kendimizden başlayalım ve ÇOÇUK SATICILARDAN KESİNLİKLE ALIŞVERİŞ YAPMAYALIM;sadece bununla da kalmayalım,dilenen çoçuklara para yerine paylaşacağımız bir çikolatayı uzatalım. Cevabı çok zor değil;etrafımıza kulak vermemiz yeterli...- Faşizm "Sana Düşman, Bana Düşman, Düşünen İnsana Düşman" ...
Sana düşman bana düşman düşünen insana düşman demişsin Yayımca Kayımcam Faşizme; Faşist olmak;sağcı olmak veya solcu olmak; Olduğunu belli ederek güç gösterisinde bulunmak, İlk cinayetini bir martının çığlıklarında aramak; Aslında ne kadar basitmiş onca şey olmak, Onca şey iken HİÇBİRŞEY olmak... Akdeniz Üniversitesinde yaşanan olaylar bir yana;insanları karşı karşıya getirmenin en düzmece yoludur insana sen bu olmalısın demek.Hrant Dink bir gazeteciydi;düşündüklerini yazan! Ogün Samast ise bir vatansever olmalıydı;onu en güçsüz olduğu zamanda yakalayan!F tipi cezaevlerinde ki insanlık dışı muamelere dur demek isteyen birileriydi bildirileri okuyan;halkın tepkisi diye linçi meşrulaştırandı siyasi bir erk olan!11 yaşında ki bir çoçuğa 13 kurşunu reva gören de bir çoçuğun terörist olmasıydı.Çıkıp da meydanlarda darbeyi haykırmak ise ulusalcı olmaktı. Bak gördün mü Yayamaz Kayımca ne kadar basitmiş buralarda bir şey olmak.Bana atılan bazı mesajlarda ben o kadar çok şey oluyorum ki ;annem duysa benimle gurur duyar kesin!Şimdi okuldan geldim;çok güzel başlıklarla buradasın yine...Çok şey var yazılacak onca güzelliğe ama kahretsin sınavlar var!GECELERİN KRALİÇESİ!Nasıl ama?Burada anlatmaya devam...- Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Artık bu konuda söyleyecek tek şey;bravoooooo!İşlem öncesi dönemin birer yaramazları gibiyiz.Birbirimizi dinlemiyoruz.Evet herkes ben buradayım demenin derdinde.Arkadaşlar lütfen eleştirirken saygı sınırlarını aşmayalım.Hayatımda olmadık kelimelerle karşılaştığım tek yer!Oh ne ala sizin gibi düşünmeyince;vatan haini oldum.Ben bu vatanı sizden çok seviyorum;kendi insanıma kendi olma hakkını veriyorum.Ben Iğdırlıyım ve bomba seslerini filistinde değil Iğdırda duydum.Diyarbakır derken ne demek istediğimi hiç anlamamışsınız.Özür dilerim ama ben artık papağan gibi aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum.Ve lütfen iletilerinizde biraz daha yapıcı olmaya bakın;çünkü gerçekten acayip sıkıyor artık ben haklıcı bu iletileriniz.- SIRF KÜRTÇE OLDUĞU İÇİN KÜRTÇE ŞARKI DİNLEMEZSİNİZ DEĞİLMİ?
Ya ama kalkpı da bu güzel melodileri de böyle niyetlere kurban etmeyelim yazık olur o zaman!Başlık ta demek istediği şey herhalde evrensel olan müziğin aslında dilinin olmaması.Ama cidden çok güzel;nasıl geç varmış bunun farkına- Nelere uyuz / sinir olursunuz?
Ya ama bak ben burdayım;hemde çok hastayım...Gelsene Diyarbakır'a;valla doktor parası yok.Mavişim geldim ama ne Taner abim ne de Evren abim var!Sana sinir oldum işte ben gidiyorum;baya ne sende yoksun..........- AKP KAPATILACAK... Evet evet iddialıyım, bu partı kapatılacak...
Anayasa Mahkemesi, kapatma davasını reddetmeli! 27 Mayıs’ta kapattınız. Ne oldu? 12 Mart’ta kapattınız. Ne oldu? 12 Eylül’de kapattınız. Ne oldu? 28 Şubat’ta kapattınız. Ne oldu? Askeri rejimler eliyle, Anayasa Mahkemesi eliyle kapattınız da partileri ne oldu? Kürtçülük dediniz kapattınız. Komünistlik dediniz kapattınız. Şeriatçılık dediniz kapattınız. Bölücülük dediniz kapattınız. Millet oy verdi! Devlet kapattı! Siyasi partiler mezarlığı haline geldi de ne oldu Türkiye?.. Demokrasi mi olduk? Hayır. Hukuk devleti mi olduk? Hayır. Özgürlükler düzeni mi geldi? Hayır. İnsan hakları düzeni mi geldi? Hayır. Türkiye kalkındı mı, insanlarımız hayat kalitesi basamaklarında yükseldi mi, daha ileri mi gittik? Hayır. Kalkınma yarışına birlikte başladığımız Yunanistan’ı, Portekiz’i, İspanya’yı ya da Güney Kore’yi mi geçtik? Hayır. Öyleyse... Şimdi de halktan yüzde 47 oy alarak iktidara gelen bir partiyi, AKP’yi mi kapatacaksınız? Aklınızı ekmek peynirle mi yediniz?.. Soruyorum: Bu devlet bu halka layık mı? Hayır. Bu halka yeni bir devlet lazım, evet aynen öyle. Bu devlete yeni bir halk bulamayacağımıza göre, bu halka yeni bir devlet yapmaktan başka çaremiz yok. Öyle bir devlet ki, demokratik olsun. Öyle bir devlet ki, hukuk devleti olsun. Öyle bir devlet ki, özgürlüklere saygılı olsun. Öyle bir devlet ki, insan haklarına saygılı olsun. Ancak böyle bir devlet, halka layık yeni bir yeni devlet olur. Son söz: Anayasa Mahkemesi, AKP hakkındaki bu kapatma davasını reddederek, Türkiye’nin siyasi partiler mezarlığı haline gelmesine noktayı koymalı ve siyasal bir kaos ihtimalini önlemelidir. Yoksa Türkiye’ye yazık olur!.. Hasan CEMAL AKP KAPATILMAMMALI;GÜZEL ŞEYLER YAPTIĞINDAN DEĞİL;DEMOKRATİK MÜCADELE ADINA VERİLECEK SÖZ SAHİPLİĞİ ADINA... __________________- SIRF KÜRTÇE OLDUĞU İÇİN KÜRTÇE ŞARKI DİNLEMEZSİNİZ DEĞİLMİ?
Çoktandır verilen bir başlık;sevgili Botan da çoktandır buralar da yok ama gerçekten çoook güzeldi.- ''Türkler sopa zoruyla Müslüman oldu''
Galiba bu da Tanrı Dağı kadar Türk,Hira Dağı kadar Müslüman söylemini taşıyan bir düşüncenin dışa vurumu.Bütün Türkler müslaman olmalı diyen İsmet Özel'in kaleminde çıkan her satırda kendini buna inandırmaya çalışan bir hava var.Resmi tarihi herkes kendine göre yazar.İslamiyet Türklere kılıç zoruyla mı getirildi yoksa Türkler mi bunu taşıdı bilinmez ama daha herkesi kendi gibi görme eğiliminde olan bir İsmet Özel var!- Bölük Parçasın sen İNSAN...
Size çoooooook uzak bir memlekette;size çoooooooook uzak bir zamanda bir köy varmış.O köyün oldukça dakik işleyen bir bürokrasisi varmış.O köye bir gün İDEALİST diye tanımlanan bir öğretmenh gelmiş.Aydınlıkmış tüm yüreği.Neyse efendim bizim öğretmen bakmış ki köylülünün gidip geleceği bir yol bile yokmuş.E zaten hasat zamanı;öğrencide yok. Almış köylüleri,çıkmış ilgili mercilere...Aman hocam yapmayın;size mi kaldı bu işler...Gel zaman git zaman öğretmenimiz tam bir günah keçisi.Ama ardında o güzelim halk.3-5 yıl gibi kısa bir sürede asfaltlanmış köy yolu da ee bizim köylülere yasak gelmiş.Tabi asfaltlı yolda ne işi var at matın.Öğretmenimize ne mi oldu?Muhtar son anda köylülerden kuratrdı... Şimdi elimde demokrasi kitabı var!Okuyorum,okuyorum...Ama yanlış yazılmış biliyorum.Demokraside parti diye bişeyler yazıyor.Evet ondan bizde de var.OOO hemde bi sürü.Ama bu partiler farklı düşünenleri aynı noktada buluşturuyormıuş!Aaa ama bizim partiler burada neyi yanlış yapıyor? TV de alt yazı;IRAK KAN GÖLÜ;BUGÜN Kİ PATLAMALARDA ÇOĞU KADIN VE ÇOÇUKLARDAN 59 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ. Ya ben mi kurtaracam dünyayı.Bayaneeeeeeeeeeee! Küçük Hasan;elinde peçeteler ile Diyarbakır surlarında ekmek kavgasında.Alnında boncuk boncuk ter!O ne kendisini evde bekleyen 2 küçük kardeşini ne de satacağı selpakları düşünüyor.Aklında sadece nasıl bu sıcağa dyanacağı var! Ve ilk cinayetim 24 yaşında işledim Adı savaştı Küçüçük,mat gözleri vardı; Ona doğrulan silahımda bebeğimin kokusu... Ve onun küçük avucunda ölümün soğukluğu; Korktum;ürperdim Ama adı savaştı... Çoçuklar bile biliyor;anneler çok ağlıyor !- Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
******;ama kürtçe konuşmak gerçekten yasaktı.Şimdi soracaksınız bu yasak size uygulandı mı?1985'liyim.Yani hatırlayamıyorum.Ama sabahın bir vakti patlayan bombaları,sabaha kadar şehir merkezinde olmamıza rağmen pencere önünde ölümle burun buruna gelişimizi!Ve buna benzer onca yaşanlar;bakın şimdi Diyarbakır'dayım.Gece havalanan askeri uçaklar inanın o kadar çok korkutuyor ki beni.Kulaklarımı tıkayıp saatlerce battaniye altında nefessiz kaldığım oluyor.Bırakın bunu memleketimde gece asla tek başıma dışarıya adım bile atamam.Neden mi? Ben üstümüze doğrulan silahlardan çok korkuyorum;ve onu kendimle büyütmüşüm.Kürtçe yasağı varmıdır hemşerim;varsa göstereyim.Yoksa susayım.Ben susmayacağım.Çünkü bu topraklar savaşa yenilmeyecek.Ben Diyarbakır sokaklarında köyü yakılmış çoçuklar,her karışında anlamsız kavgalara verilen emekleri görmek istemiyorum.Ben çoçuğuma ölüme terkedilen işçilerin olduğu,insanın yok sayıldığı bir ülke bırakmak istemiyorum.- AKP KAPATILACAK... Evet evet iddialıyım, bu partı kapatılacak...
Kapitalizme köle olmuş insanların olduğu bir dünyada,ülkede ve bir İstanbul'da Tuzla'da ki işçiler nasıl ölür?Bilin bakalım.Bilemediniz ama şimdi cevap;herkes gözünü kapatır ve ölür bize ne olan işçiler...Hemde gençecik ömürlere sığmayan sevgilerle...- TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Özgürlük nedir sayın Politika;çok merak ediyorum...Acaba herkesin sizin gibi konuşması,giyinmesi,düşünmesi mi?Yoksa özgürlük gargarası içtikten sonra yazık olan canlara ah vah etmek mi?Gerçek olan ne ki;ortaya koyuluyor!Edendim olmaz ama değil mi?Şeriat gelir...Artık yeter demeli bu oyunlara!Anlamalısınız ki tüm insanlar sizin gibi olmak zorunda değildir!Siyaset denilen saçma oyunlarla o kadar çok bu halkı sömürdüler ki?Sen inancın için takarsın;şeriatçı olursun e ama siyasi literatür vardır değil mi?Ve şunu da aklınız<a siyah kalemle yazın;100 kişiden dasece biri de inancı için takıyorsa size susmak düşer!- MÜJDELER OLSUUN;301.degisti
301' i kalkan mı ki müjdeler veriyorsunuz sizce ÖTEKİLEŞTİRİLENLERE...301 değişmedi;ama değişmeli...Tabi siz rahatsız olacaksınız ama İnce Ayar İsveç'te bulunduğum sırada, dönerken de Danimarka'da, rastladığım herkes 301. madde kapsamında açılan davaları sordu. Bu madde de, yol açtığı davalar da, belli ki biliniyor ve ilgi çekiyor. 'Türkiye' denince dünyada ilk akla gelen bu. Ne kadar kıvanç verici bir durum! AKP hükümeti de yavaş yavaş bu maddenin korunması çevresinde saf tutmaya başladı. Bu konuda 'sosyal demokrat' Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'solcu' Genel Başkanı Deniz Baykal'ın desteğini de kazanmış durumda. Ama tabii AKP içinde 301. maddenin asıl kahramanı Cemil Çiçek'tir. Cemil Çiçek, AKP'nin bu hükümetini 'partili' bir hükümetten çok, bir 'koalisyon'a benzeten kişilerden biri. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı... Bunlar hem simgesel, hem de gereğinde simgeselden öte önemi olan stratejik bakanlıklar. Pek çok durumda, 'hükümet'le 'devlet'in uyumunu sağlayan bakanlıklar. O anlamda bir 'koalisyon'dan söz ediyorum. Bu Cemil Çiçek geçenlerde yeniden ağzını açtı ve Radikal'in verdiği başlığa göre, "Başımıza 301 işini Orhan Pamuk açtı" dedi. Radikal, Cemil Çiçek'ten verdiği bu alıntının üstünde, küçük bir yorum yapmış ve "Bakan, 301'den yargılandığı için Pamuk'a kızgın" demiş. Bu kısacık cümle durumun ve sözün absürditesini müthiş bir sadelikle ortaya koyuyor. İşler başka türlü gelişseydi, Orhan Pamuk'un o duruşması sonrasında koşup minibüsü yumruklayan vatanperver kişi ve hempaları, Kerinçli ve Kerinçsiz milliyetçilerin önü iyice açılsaydı, belki o milli duygular arasında Orhan Pamuk linç bile edilirdi. O zaman da bu Adalet Bakanı, büyük bir ihtimalle, "Orhan Pamuk memleketimizin itibarını dünyada düşürmek için kendini linç ettirdi" derdi. İşin içine 'hayat/memat' girince, kontrast büyüyor, lafın saçmalığı daha 'siyah-beyaz' bir biçimde görülüyor. Yoksa, bu 'varsayımsal' sözle Adalet Bakanlığı koltuğunu doldurmakta olan zatın fiilen söylemiş olduğu söz arasında mantıken bir fark yok. Bir ülke ki, 'Adalet' Bakanı olan kişi, bu sözleri söylüyor. Ve bu ülke Avrupa Birliği'ne girmeye çalışıyor. Bakan, kendi sözüne açıklık getiriyor: "Önce 'söyledim' dedi, sonra 'söylemedim' dedi, 'söylemedim' dese dava düşecekti..." Konu zaten 'söyleyince' olanlar. 'Söylemeyi' suç haline getiren anlayış, söz konusu olan. 'İnkârdan gelince' ne olacağı üzerinden bir 'hukuk tartışması' olamaz. 'Söylemedim dese' diye konuşan birinin Adalet Bakanı olduğu bir ülkede yaşamak insana bir 'korku filmi' içinde yaşamakta olduğu duygusunu veriyor. Bunun hukukla ilişkisi üstüne söylenebilecek tonlarca lafı bir yana bırakalım şimdilik. Bu 'lakırdı'nın ampirik gerçeklikle ilişkisi ne? 301. madde denilen ve yeterince net bir biçimde (yani nesinin yanlış olduğu, nesinin değişmesi gerektiği vb.) eleştirilen bu hukuk ucubesi Orhan Pamuk'la mı günlük hayatımızın bir parçası haline geldi, yoksa 'Büyük Hukukçular Derneği' adı altında icra-i faaliyette bulunan ve Avrupalı parlamenterlerden roman kahramanlarına kadar birilerini o ucube maddeye sığınarak ihbar edip sağda solda dava açtıran zevat sayesinde mi? Ama Cemil Çiçek'in 'ağzından' o zevatı suçlayan bir söz elbette çıkamaz. 'Ağzından' çıkamaz, çünkü 'zihinlerinden' geçen şeyler arasında ciddi bir yakınlık, paralellik veya düpedüz ortaklık vardır. Ve hâlâ, açılan davaların beraatla sonuçlandığını söyleyerek maddesini savunabilmektedir. Bunca zaman sonra, bakanlığının personelinin 'ince ayar' yaptığını söyleyebilmektedir. 'İnce' de sonunda görece bir kavram: böyle Bakan'a böyle incelik. Radikal- TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Değerli arkadaşlar;sizler hala kuru bir edebiyatın gölgesindeniz. Kabul edin;türban yasağı olmaması gereken bir yasak! Kabul etmiyorsanız da başka insanların kıyafetine müdahale edemiyeceğiniz gerçeğini aynanın karşısına geçin ve kendinize sadece İNSAN olduğunuz için sessizce fısıldayın. - Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.