Zıplanacak içerik

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. Şimdi sevgili ''Efendi Türkler'' bir cumhurbaşkanın seçilememesi,muhtıralar....tam siyasetin merkezinde kendi kendine yenilen kısırdöngüler!Haklısınız o dönem ne kadar da antidemokratik olduğumuzu fazlasıyla bize gösterdi.Ama bunun aktörü seçmenler değil;siyasi arenada yer alanlardır.CHP gibi sol bir parti bile DARBE çığlığı atıyor!Din ve bilim;tabi ki oldğundan fazla ayrılıklar taşır.Zaten konumuz din değil!Demokrasi anlayışında dine anlam vercek de değilim.Galiba dini AKP bağlamında kullandınız;zaten bu din AKP nin dini değil;din adil olmayı,emeği görmeyi de öğretir insana...Maalesef iktidarımız bunu da beceremedi.Tabi bunu da ekleyeyim; ''Durmak yok yola devam'' nidalarıyla taçlanan bir AKP,ne tarafta olduğu belli olmayan bir CHP,''301''hastalığının bir vakay-i örneği MHP ve kendi içnde bile ne yapacağını karar veremeyen bir DTP...ve diğerleri mbenim için demokraside ölçüt değildir;ölçütüm aynı topraklarda yaşayan;farklı siyasi görüş ve farklı renklere rağmen uzlşı ve katılım ile kendi içerisinde ki sorunları halledecek olan İNSANdır.
  2. Kavram kargaşasından öte!Ne istediğini bilememek!Israrla AKP değil benim derdim diyorum;onlarda ısrarla hayır AKP senin derdin diyorlar!Ve inanın bugün ki iletileri baştan okursanız olayın sadece beni suçlamaya dönüştüğü sadece bu ama olduğu iletileri görürsünüz!Özel iş gibi bir küçük düşürücü bir söz olamaz.Özel işim için demokrasi ha!Evet farkında olmadan yazdığım şeyler oluyordur mutlaka çünkü beni o noktaya getiriyorlar!
  3. Sayın Fuzulli yazdıklarımızı anlamıyorlar ama dahası anlamaya çalışmıyorlar!Bakar mısınız ''AKP KAPATILMA....'' başlığına yazılanlara!Kendimi ben bile AKP bayrağı taşıyan biri olarak ilan ettim yani o nevi!Demokrasi,demokrasi...benim,senin çiçn değil hepimiz için!!!!
  4. Bu bir alternetif değil;en azından kastımız yönetim biçimi ve değer oldukça!Yalnız ''demokrasi''ninde belirli sınırları vardır zaten!Tamam demokrasiye karşı antidemokrasi diyelim;peki bu bizi demokrasiye ne kadar yakın kılar!Ülkeyi bölüp yıkmaya çalışan zihniyete de açıklık getiri misin?
  5. oldukça güzel düşünceler!İlerici olan demokrasi katılım ve uzlaşmanın büyük oranda yer aldığı demokrasidir! diye tanımlıyorsak demokrasiyi o zaman hiçbir şekilde ''Dağdaki....''şeklinde bir cümle kurmayacağız ki ileri olan demokraside temsiliyet sorunumuzu çözelim. bizde uygulanan demokrasi biçimidir;doğrudan demokrasiler temsiliyete göre daha sağlamlaştırıcıdır! bizde bunun için demokrasi diyoruz ya!Özel işimiz için değil!İnsanları daha doğrusu insanı yok sayan hiçbir yönetim adil değildir ve değerli arkadaşım çoban,***** denilerek yok sayılan oylarda adil olmayan bir yönetime özlemdir. burada yazılanlara ve iletinize çok teşekkür ederim;ve şimdi soruyorum size AKP dahilinde yapılan tartışmaları genel anlamda bu bilgiler doğrultusunda neden kapatılmalı veya kapatılmamamlı ve demokrasiye artı,eksileriyle açıklar mısınız?
  6. Peki var mı bir alternatifiniz demokrasiye karşı?Ayrıca bundan bizler de şikayetçiyiz.Zaten biz eksik olan demokrasi tamamlansın diye AKP KAPATILMASIN diyoruz.
  7. Ben kimi savundum ya!AKP yi savunduğuma dair bir cümlemi gösterin.Demokrasi adına desem inanır mısınız?Akp benim için kesinlikle farklı değil;SİYASİ AHLAKTAN YOKSUN DİĞER PARTİLERDEN.Özel mesleği biraz açarsanız sevinirim;nitekim ben şu an bu kadrolaşma sayesinde bir yerlere gelmiş(bu veya o parti)insanlarla yaşadığım sorunlar yüzünden oldukça sıkıntı çekiyorum.Eğer bu ise kastınız;arkadaşım ben aç kalmaya,canımdan çok sevdiklerimi yitirmeye razı olurum ama özel işlerim için birilerine dilenmeye razı olmam'
  8. Ülkeyi yıkma adına öyle mi?Demokrasi vaazı vermiyorum niyetim de yok.Ama sizler demokrasi dersi alırsanız bu makbule geçer.Tamam sayın Yarasa farzedin ben domokrasi nedir bilmiyorum.Ve sizden DEMOKRASİNİN ne olduğunu öğrenmek istiyorum.Ve eğer bana bu bilgileri verecekseniz bende demokrasiyi anlamaya çalışırım yok eğer 1 2 laf kalabalığı ile konuyu geçiştiriseniz sizin en azından benim kadar sizin deyiminizle demokrasi dersi almaya ihtiyacınız vardır.Bekliyorum arkadaşım nedir DEMOKRASİ?
  9. Sayın Efendi Türkler sizi saygı sınırlarını zorlamamaya davet ediyorum.İşte siz sadece kendi düşüncelerinize takılıp kalan onlarca kişilerden hatta o kitlelerden yalnızca birisinz.Ha madem bu kadar sizi rahatsız ediyor bu durum o zaman neden insanlar onlara daha bu hakkı tanıyor bunu sorgulayın.Ve lütfen konuya biraz daha nesnel ve kişisel bilgileriniz katarak yaklaşın.Bu ifadenizi bağırarak değil;kelimelerinizin arasına yedirerek verseydiniz inanın beni ikna ederdiniz veya en azından ben sizi dinlerdim.Ha galiba siz demokrasiyi değil tiranlığı seçenlerdensiniz.
  10. Sizler AKP yi sevmiyor olabilirsiniz.Nitekim bende yaptıklarını onaylamıyorum.Sizler kendinizi tehlikede hissedebilirsiniz.Nitekim çoğu zaman bende de bu haller yaşanır.AKP AKP AKP veya başka bir parti.Arkadaşlar sizler nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsunuz?Önce buna cevap arayın.Sorun benim için AKP değil;sorun herhengi bir iktidarın benim için önceliği hiç değil;sorun hala tökezleyen bir DEMOKRASİ!!!!!!!!!Kaç yıldır daha biz ne olduğumuza kara veremedik.Burası LAİK SOSYAL VE DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE diyenler nerde peki?Hangi demokrasi partileri kapatır;onun seçmenlerini yok sayar.Hangi demokrasi anayasayı,yargıyı böylesine belirsizleştirir.AKP kapatılmamalı çünkü bu yolda çok bedel ödendi artık başka bedel ödemek istemiyoruz.
  11. Azınlık yada çoğunlukda ki kastımız daha önmeli bence!Aslında sorun şurada.Nasıl bir demokrasi?Demokrasi eğer sadece çoğula bakıyorsa o demokrasi eksiktir.Nitekim orada azınlık yok sayılabilir.Demokrasi çoğulu değil;çoğunluğu içinde barındırmalıdır.Örneğin kendi demokrasi sistemimizde yer alan %10 barajı.Bu demokraside çoğunluğu değil sadece çoğulu öne çıkarır. '' Azınlık olma hallerinin çoğaldığı, çoğunluk olma hallerinin azaldığı, kimliklerin ve yapıların kendi içlerinde parçalandığı, çoğullaştığı; dolayısıyla temsiliyetin imkansızlaştığı, daha da önemlisi giderek gereksizleştiği postmodern dönemde, siyasi kararları ve birlikte yaşamayı “uzlaşıya” ve “katılıma” endekslemek durumunda kalıyoruz. Nitekim farklılıklar durdukları yerde ve birbirleriyle etkileşime geçip melezlikler yaratmadıkları takdirde zenginlik kaynağı olmazlar. Zenginlik yaratmaları için katılıp, etkileşip uzlaşmaları gerek.''(Demokrasi İçin Azınlık-Çoğunluk Karşıtlığını Aşmak -ilhan Döğüş) İşte bu uzlaşı alanı demokrasidir.Demokrasi temsiliyet ile değer kazanır.Söz konusu %47 gibi bir oy oranı ile meclise gelen bir parti olunca olaydaha da bir farklılaşır.%47 büyük bir orandır.Niceliksel olarak baktığınız zaman ''ha evet bu parti her 2 seçmenden birinin gönlünü kazanmış''dersiniz.Ama olaya nteliksel anlamda baktığını da ortaya ürkütücü ayrıntılar çıkar.Tabi siz bu ayrıntıları kendi kişisel görüşlerinizle yorumlama hakkına sahipsiniz. Biz burada %47 var derken asla %43 görmemezlik gibi bir yanılgıya düşmedik.Çoğunluk azınlığın bir adım ötesinde olabilir ama tamamen onu safdışı bırakamaz.Demokrasi çoğunluk için değil bilakis azınlık için vardır.%47 lik gibi bir oranı kendinizce geçerli olan gerekçeler bile yok sayamaz.Hele bu partiye oy verenleri,*****,yoksul,vatan haini ilan aemak kimsenin hakkı değil.Eğer varsa yanlış giden birşeyler bunu halkta değil(siyasi anlamda)halkı bunu zorlayanlarda aramak lazım.
  12. MUTLU,UMUTLU NİCE YILLARA....
  13. Benim canım arkadaşım sen forumun bidanesisin sen olmayınca buranın tadı olur mu?Bak bana sabahın bu saatinde senin için buradayım hem valla işe geç kaldım yine kaderim hadi bakim mburada ol daima
  14. İstanbula mı az kaldı!Diyarbakırda ki hocalarımı ikna etmem gerek En geç ocak!Valla buranın lahmacunları süperrrr Yayamaza çiğ köfte paketleyip gönderecem Ankaraya da lahmacun
  15. Devletimizi boyle hale getiren sorumlulardan hesap sorun! diyen Diyarbakırlının bu güzel ve sonuna kadar doğru olan bu düşüncenin altına ben de imzamı atıyorum.
  16. Sevgili Diyarbakırlı galiba ben Hırçın Karadenizlinin ne demek istediğini anladım.Bir insana yapılacak en büyük haksızlık onu yok saymaktır.Hrant Dink işte bir cinayetin bu haksızlıkla meşrulaşmasıdır.Onu öldüren sözde vatansever ******* sadece!Ve o ******* kandırılmış,eline verilen silahla vatansever ilan edilmiş bu ülkenin bir çocuğu.M Ali Birand'ı bende takip ederim.Güzel ve doğru yazan bir gazetecemiz.Ama şunu da unutmamak gerek Hrant Dink cinayeti basit bir cinayet değil,yazarımızın dediği gibi devletin hemen tüm yönleri ile aydınlatması gereken bir cinayet.Bunu yanında linç kültürünü toplumsal refleks olarak algılayan bir siyasi irade,kendi çıkmazları içinde siyasi arenada yer bile alamayan bir muhalefet,bir insanı fazlasıyla hedef gösteren bir medya!Ve aklımızın alamayacağı kadar kirli ilişliler.Hrant Dink'in öldürülmesşinde o zaman susmayı yeğleyen herkes sorumludur.Bir insan öldürüldükten sonra bazı şeylerin hiçbir anlamı kalmıyor.Düşünsene Ahmet Kaya sürgünlerdeyken onu yalnız bırakanlar bugün onun adından prim elde etmeye çalışırken giden,yanlış anlaşılan bir sanatçıya yazık olmuyor mu?
  17. Evet Sevgili arkadaşım maalesef bu çok acı!Öldürülenin de öldürenin bizden olduğu;birbirimize benzetilirken birbirimizden uzaklaştırılan bir süreçten geçiyoruz.Zihniyetler karanlık olunca bugünde karanlıklara gömülüyor,yarın ise doğacak güneşini kaybediyor.Yine de umutla arkadaşım.Bizim olan bir dünya için,bizim olan bir Türkiye için yine de umut kardeşim.
  18. Şiir açık seçik,sınırları belli olmayan bir anlatım türüdür.Kimileri için uyak ve ölçü,kimilerine göre ahenktir.Hayalerle örülmüş,seslerin uyuşmasına dayanan bu anlatım türü ''nesir olmayan'' bir anlatımdır.Siz bir şiiri incelerken biçim (nazım,kafiye,vezin ve dil) ve içerik(iç ahenk,mecaz ve tema) olarak ele almak zorundasınız.Divan edebiyatında ki şiirlere baktığınızda saruz vardır,keskin kurallar geçerlidir.Tanzimat ve daha sonra ki yeni edebiyatta bu yerini ahenkli mısraların gelişigüzel ifadesine dönüşmüştür. Söz konusu Nazım Hikmet Ran ise o gerçekten çok iyi bir şairdir.Ve Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım 19 yaşım Sana anam gibi hürmet ediyorum edeceğim Senin ilk arşınladığın yoldan gidiyorum gideceğim Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım 19 yaşım mısraları bana bu işçiliğn bir dahisini anlamak için yetiyor.Ana gibi hürmet etmek,ilk çocukluk,ilk yoldaş olmak...bunlar içimi saran mısralar!Emin olun ki biraz önyargılarınızdan bağımsız düşünürseniz siz de bana hak vereceksiniz.Lütfen bir şair olarak fazlasıyla kendini kanıtlamış,bugüne taşınmış bir şairden bahsederken biraz daha nesnel olmaya çalışın.
  19. Ben burdayım!!!Hatta Godzilla'nın dediği gibi hemen yanındayım.Sen nerdesin bakimmmmmm!!!Sen olmayınca tadı çıkmıyor forumun bidanesi...
  20. Elif Şafak ''Siyah Süt'' adlı kitabında Adalet Ağaoğlu karşısındaki suskunluğunu kendisinin savrukluğuna rağmen onda ki derli topluluğu gösterir.O kadar güzel kelimeler kullanılmış ki şu an bende sizlerin karşısında düşüncelerin bir türlü yola gelmeyen korkak kelimelerine sığınıyorum.Savrulmuş tüm düşünceler,şaşkınlık ve minnetarlık.Günün yorgunluğu taşıyan bir bedene inat gülümsüyor gözlerim.Tüm hayal kırıklıklarına inat umut diyor susmaya alışmış dilim. Dil,din,ırk...Renkler belki de sahip olduğumuz en değerli varlıklarımızdır.Ben tek bir çiçeğin değil;binlerce çiçeğin,tek bir sevginin değil binlerce sevginin;tek bir düşüncenin değil binlerce düşüncenin,tek bir insanın değil,binlerce insanın buluştuğu bir dünyada yaşamayı hiçbirşeye değiştirmem.Sevgili Godzilla yazdıklarını sürekli takip ettiğim ''ağır kalem'' Sevgili Bursercan nicki bana ''sıcacık olan bi yürek''Sevgili Hırçın Karadenizli ''hırçın karadenizin deniz gözlü çoçuğu'' veeeeeeeeeeeeeeeee Sevgili Yayamaz Kayımca!Sen varya dünyanın en talı insanısın benim için.Yüreğin sevgi,yüreğin umut,yüreğin emek...Gecenin bir yarısı Namık Kemal gibi bir gündüz düşüne dalacağım.O düşün en güzel yerinde sen varsın,sen olacaksın Yayamazımmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!Ahmed Arif'ten çaldığım bu mısraları size emanet ediyorum.Yüreğinize sahip çıkmayı unutmayın.Sevgilerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr UY HAVAR Yangınlar, ***** fakları, Korku çığları Ve irin selleri, aç yırtıcılar, Suyu zehir bıçaklar ortasındasın. Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay! Pusatsız, duldasız, üryan Bir cana bir de başa Seher vakti leylim -leylim Cellat nişangahlar aynasındasın. Oy sevmişim ben seni... Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu! He canım... Çiçekdağı kıtlık, kıran, Gül açmaz, çağla dökmez. Vurur alnım şakına Vurur çakmaktaşı kayalarıyla Küfrünü, Medetsiz, Munzur. Şahmurat Suyu kan akar Ve ben şairim. Namus işçisiyim yani Yürek işçisi. Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş, Ne salkım bir bakış Resmin çekeyim, Ne kınsız bir rüzgar Mısra dökeyim. Oy sevmişem ben seni... Ve sen daha demincek, Yıllar da geçse demincek, Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm, Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim, Yaran derine gitmiş, Fitil tutmaz, bilirim. Ama hesap dağlarladır, Umut, dağlarla. Düşün, uzay çağında bir ayağımız, Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri Düşün, olasılık, atom fiziği Ve bizi biz eden amansız sevda, Atıp bir kıyıya iki zamın Yarının çocukları, gülleri için Herbirinin ayvatüyü, çilleri için, Koymuş postasını, Görmüş restini. He canım, Sen getir üstünü. Uy havar! Muhammed, İsa aşkına, Yattığın ranza aşkına, Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü! Benim de boş yanım hançer yalımı Ve zulamda kan-ter içinde, asi, He desem, koparacak dizginlerini Yediveren gül kardeşi bir arzu Oy sevmişem ben seni...
  21. Dünyaya neler mi oluyor.Dünyamız hergün biraz daha yok oluyor!Düşünün;denizlerin o mavi olan kokusunu içimize çekemiyeceğimizi,güneşin cömertliğinden sığınacak mbir kayısı ağacını bulamayacağımızı,tüm yorgunluklarımızı fısıldayacağımızı aydınlık bir göğü olmayacağını...Düşünün çocuklarımızın içeceği suyu bile bulamayışını,kelebeklerin çiçeklerle dans edemeyişini...Dünyamız yok oluyor ve bizler sadece buna seyirci kalıyoruz.İşte olan bundan ibaret!
  22. Eh arkadaşım insan bu kadar da siyasi yaklaşmaz.Korkma zaten onun kitabını da sokaklarda satmazlar;o kadar değersiz değildir.Neden şiir değil;gerçekten edebi değerden yoksunluğundan mı baktınız bu satırlara yoksa....?
  23. Yaw ben Kibar Feyzoyu çok sevyom Faşonun ne oldiğini o baya öğretmişti Maho Ağa faşo idi eline sağlıkkkkk
  24. Kazım Koyuncu: Denizin "Devrimci" Çocuğu Cumartesi günü kanser nedeniyle 33 yaşında yaşamını yitiren Kazım Koyuncu bugün Hopa'da toprağa verildi. Kurduğu Lazca rock grubu "Zuğaşi Berepe"yle tanınan Koyuncu, Çernobil'e önlem almayan yetkililerle mücadele ediyordu. Kazım Koyuncu, 33 yıllık yaşam yolculuğunu, İstanbul'dan Hopa'ya süren üç bin kilometrelik yolda; kah uçakla, kah sevenlerinin elleri üzerinde tamamladı. Artvin'in Hopa İlçesi'nde, binlerce kişinin katıldığı son yolculukta kimler yoktu ki. İstanbul'dan yola çıkan sanatçı arkadaşları Volkan Konak, Gökhan Birben, Almanya'dan Selma Koçiva, Grup Yorum ve ilk grubu Zugaşı Berepe (denizin çocukları) ilk akla gelenler. Acılı aileyle saf tutanlar arasında sanatçı arkadaşları ve Doğu Karadeniz'in ileri gelenleri, Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, Trabzonspor Başkanı Atay Aktuğ ve Hopa Belediye Başkanı Yılmaz Topaloğlu da vardı. Hopa Devlet Hastanesi'nden alınan Koyuncu'nun cenazesi, önce ilçe merkezinde Sugörün Mahallesi'nden evine, oradan da tören alanına götürüldü. Bir saatlik yürüyüşe binlerce kişi eşlik ederken, sanatçı Birol Topaloğlu'nun tulum çalıyordu. Trabzonpor forması, yöresel çalgı olan tulum, gitarı ve fotoğrafının konulduğu tabutun başında baba Cavit Koyuncu, nişanlı Gönül Bozoğlu ve anne Hüsniye Koyuncu yer aldı. İstanbul'da olduğu gibi yine ilk konuşan , kendisi de Karadeniz müziğine renk ve ivme kazandıran sanatçı Volkan Konak'tı. Sanatçı arkadaşını Hopa'daki yolculuğunda, "Bundan sonra hep burada olacağım. Babası benim babamdır. Çünkü benim babam yok. Burada olacağım, çünkü kardeşim burada. Koyuncu'yu ve ailesini hiçbir zaman yalnız bırakmayın" diyordu. Kazım Koyuncu'nun ilk lazca rock grubu Zugaşı Berepe (denizin çocukları) üyesi Mehmet Ali Beşli'yse, önce Lazca konuşarak "Kardeşinizi size getirdik, size teslim ediyoruz" dedi ve konuşmasını Türkçe sürdürdü. Beşli, Koyuncu'nun hastalığından Çernobil'i sorumlu tutarak şunları söyledi: "Bu Kazım Koyuncu'ya hayatın bir komplosudur. Komploya kurban gitmiştir. Bu komployu hazırlayanlar kimlerdir? Hepiniz hatırlayın. Zamanında o çayları toplayıp içtiniz. Fabrikalara verdiniz. Hepimiz Çernobil'in zararını gördük. Dönemin bakanı karşımıza çıkıp çay içti. Kanserin sorumlusu devlettir. Devlet kanserin önünü almalıdır." Bu arada, kalabalıktan Beşli'ye destek geldi ve 'yuh' sesleri yükseldi. Cumhuriyet Alanı'ndaki törenden sonra Koyuncu'nun cenazesi Hopa Merkez Camisine götürüldü. Cumhuriyet Alanı'nda bir de taziye defteri açıldı. 'Hopa'nın üzerine ağırlık çöktü!" Koyuncu'nun yakın arkadaşı Selçuk Topaloğlu Kazım Koyuncu'nun Hopa'da toprağa verilişini bu sözlerle aktarmaya başlıyor. Hopa Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre, daha önce düzenlenmesi konusunda Kazım Koyuncu ile de görüşülen ve 7 Temmuz'da gerçekleşecek Hopa festivali Kazım Koyuncu anısına yapılacak. Hey gidi Karadeniz Uşağu Müzisyenim, ondan sonra bir Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde bir devrimciyim". Kazım Koyuncu, kendisini böyle tanımlıyordu. Kürtçe tartışmaları sürerken, o sessiz ve derinden lazca rock yaptığı kasetiyle ve konserleriyle, devrimci söylemini yaşama geçirivermişti bile. Karadenizliliğiyle devrimciliğini Lazca müziğinde resmeden Koyuncu, hasta yatağında bile mücadeleden vazgeçmiyordu. "Kansere yakalanmam bir tesadüf değil" diyen Koyuncu'nun bu son mücadele alanıydı: "Çernobil'in Etkileri ve Hasta Hakları" konulu panele katılıyordu. Kansere yol açan etkenler karşısında önlem almayan, sorumluluklarını paylaşmayan herkesi sorumlu tutuyor ve "Kanseri, kanser olmayanlar anlayamaz. Kanser de oldum artık. Duyarlı bir sanatçı olarak onları da hissediyorum. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık özgürlüğünüzü sınırlıyor" diyordu. Bu sözleri söylemesinin üzerinden bir buçuk ay geçti. Dünya Irak Mahkemesi'nin sonuç bildirgesinin açıklanacağı gün, ölüm haberi geldi. Pazar günü görkemli bir törenle İstiklal Caddesi'nden Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'na kadar genç yaşlı kalabalık bir müziksever kalabalığı uğurladı Koyuncu'yu. Trabzonspor 'un bordo-mavi bayrağına sarılı naşının ardından, sanki konsermişçesine, yüzlerce kişiyi sürükledi. Koyuncu, kansere yakalandığını öğreneli neredeyse 6 ay olmuştu. İlk olarak, bir grup Karadenizli sanatçı ve avukatıyla, sorumlular hakkında "Çernobil'deki duyarsızlığa karşı" dava açmışlardı. Mahkemeyi izlemek kısmet olmamış, 33 yaşındaki genç bedeninde hızlı bir seyir izlemişti tümör. Son olarak, Yeni Melek 'te bir konser vermişti. Kemoterapiden dökülmüş saçlarıyla sahneye çıkan Koyuncu 'ya, arkadaşları, orkestra üyeleri saçlarını kazıtarak destek vermişlerdi. Sonra yeni bir moral gecesi için harekete geçilmiş "Hey Gidi Karadeniz" gecesi düzenlenmişti. Hastalık izin vermedi, sahneye çıkamadı Koyuncu. Ama arkadaşları onu, yine de sahneye çıkarttılar. "Vira Vira" diyemediği Açıkhava'nın sahnesine bu kez arkadaşlarının omuzlarında çıktı sanatçı. Volkan Konak da, Kazım Koyuncu gibi Karadeniz müziğine yeni renk ve nefes getiren sanatçılardandı. Fuat Saka 'yla birlikte. Açıkhava da konuşan Konak, "Ben artık şarkı söylemek değil, ağlamak istiyorum" diyordu. Şevval Sam'sa, daha önce sanatçıyla, seslendirdiği, "Koyverdun Gittun Benu" adlı şarkıdan bir bölüm okuyordu. Binlerce insanın eşlik ettiği şarkıyla birlikte gözyaşları artık tutulamıyordu. Herkes 33 yaşında genç bir insanın, söylemiyle müzik insanları arasında farklı bir yeri olan Kazım Koyuncu için ağlıyordu artık. Şair Sunay Akın ise yaptığı konuşmada, doğumun insanları eşitlediğini, ölümün ise seçkin insanları ortaya çıkardığını söylüyordu. Konuşmaların ardından Koyuncu'nun ilk grubu Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) sahneye çıktı. Acılı baba Cavit Koyuncu da sahneye çıkarak, "Hepiniz benim çocuklarımsınız" diyordu. Yapılan konuşmalarda ayrıca, Çernobil'e vurgu yapılarak, sorumluların artık önlem alması gerektiği, Karadeniz'de Kanser Araştırma Hastanesi kurulması gerektiği belirtildi. Kazım Koyuncu'nun vasiyetiydi bu: Karadeniz'e bir Kanser Araştırma Hastanesi
  25. mavi olmayan gökyüzü şurada bir başlık gönderdi: Fan Club
    Yüreği sevgi kokan,sesi ile tüm duygularıma yoldaşlık yapan;DENİZİN ÇOCUĞU çok özledik seni!!!! Oropa ardzo arti varen Çkim iveri nçari çkvaşa Miordini miçkutu do Goytiroku ma si çkvaşa Miordini miçkutu do Didou do na ni na Huriyadas çima ndğasu Skani mamulyas makipginam Kankaleşa gamkomile Vaşilebu taşi rina Kankaleşa gamkomile Didou do na ni na Seri do ndğaşi arti mapu Skani şaras ginocinepu Skani dudi midamiğuru Şkvak kargi mokileku Skani dudi midamiğuru Didou do na ni na Ah orapa si ncgiri ndğaşi Guri muço domixaşi Seri iri şeni seriren do Kukumela naku ndğaşi Seri iri seriren do Didou do na ni na

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.