Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. Cehalet ve şarlatanlık 30 Haziran 2008 Cehalet ve şarlatanlık Kanser başta olmak üzere tedavisi olmayan bazı hastalıkları dua ile tedavi ettiğini öne süren Kocaeli’deki Gonca FM’in sahibi olan Tuncer Çiftçi, Erzurum’da yaklaşık 1300 kişiye ’dua seansı’ yaptı. Yerel yayın yapan Yıldız FM’in davetlisi olarak Erzurum’a gelen Çiftçi,’dua almak’ isteyenler için toplantı düzenledi. İki seans halinde düzenlenen toplantıya hastalar 10 YTL ödeyerek girdi. 500 kişilik salona yaklaşık 1500 kişi girmek isteyince izdiham oldu. Bedensel engelli çocuklarını da getirenler zor durumda kaldı. İlk seansta 1000 kişi hazır bulundu. Alkışlar arasında sahneye çıkan Tuncer Çiftçi, "Şimdi hep birlikte dua edeceğiz. Bunun için elinizi kalbinize koyun, gözlerinizi kapatın" dedi. Salondaki herkesin içinden ’Estağfurullah’ demesini isteyen Çiftçi, daha sonra 2 dakika süreyle dua etti. Çocukları ile gelen çoğu kadın yüzlerce kişi gözyaşları arasında duaya katıldı. Bazı kişiler hastalık ve sorununu yazdığı küçük not kağıtlarını Tuncer Çiftçi’ye göndermeye çalıştı. Yüzlerce not kağıdı poşetle toplanarak Çiftçi’ye ulaştırıldı. Kapasiteli insanım İlk seanstan sonra salon dışına çıkan Çiftçi, bekleyenlere "İçeridekiler birazdan çıkacak, siz de biletinizi alıp salona girin. Bakın bu salonu tuttuk, 2 gündür otelde kalıyorum, ses cihazlarına para ödüyorum. Haydi kardeşlerim güzel bir şekilde biletlerinizi alın" dedi INANMAYA DEVAM Kapasiteli bir insan olduğunu söyleyen Çiftçi, "Kocaeli’nde 4 telefon servisi açtık. 6 ay boyunca çağrılara cevap verdik ve 48 bin telefon aldık. 21 bini ’Namaza başladım’ dedi, 27 bini de ’Hastalıklarıma şifa buldum’ dedi. Doktorlar bile şaşırıyor. Raporlu birçok hasta derdine şifa bulduğunu söylüyor" diye konuştu. Çiftçi, kendisine ’hoca’ denildiğini ancak hocalığı olmadığını söyledi..Onur SAĞSÖZ/ERZURUM, (DHA)
  2. Sayin 'CYRANO' herzaman bilimsel yazan arkadasimizin bugün yazdiklari evet bende saskinlikla bakiyorum cok kisa sert aciklamayla cevap verecek olursam bu cagda Mahalle kültürüde degil mahalle dedikosunu kültür diye önümüze sürmesi.. EVRENSEL KÜLTÜRLERLE BOGUSAN DÜNYAMIZDA bu anlayis inanilir gibi degil bizler dinsel dedikodu dünyamiza geri dönmeye calisiyoruz... ileri ülkelerde artik mahalle dedikosuda kalmamistir eee bizimkiler daha Annem böyle üflemisti duygusalligi icinde onu önümüze kitap diye almaya calisiyoruz
  3. Gülen'in umudu Obama Birkaç gündür Fethullah Gülen’in ABD’de oturma ve çalışma izni için gerekli I-140 vizesinin reddedilmesini okuyoruz. Oturma süresi dolunca Hoca’nın Türkiye’ye dönüp dönmeyeceğini tartışıyoruz. Peki ama Gülen’e izin neden çıkmadı? ABD’nin son dönem politikalarında “ılımlı İslam” ile ilgili değişiklikler mi var? Şayet varsa Gülen ve çevresi bu değişikliğe karşı nasıl tavır alıyor? * * * Şimdi Bush Yönetimi’nin hassasiyetlerine ve vurgu yaptığı noktalara bir göz atalım: George W. Bush demek 11 Eylül demek. Bugünkü ABD algısını yaratan da, Bush’un diğer tüm politikalarını belirleyen de bu saldırı oldu. * * * 11 Eylül “İslam korkusu” ile adeta eşanlamlı. ‘İslami terör’ adı altında kategorize ettikleri saldırının hemen ardından Amerikan Yönetimi bir karar aldı. Koskoca İslam dinini ve Müslümanları ortadan kaldıramayacağına göre en azından bu dinin yumuşak yüzünü aramaya koyuldu ve Fethullah Gülen, yani ılımlı İslam’ı buldu. İstedi ki İslam’ın ılımlı yüzünü de yanına alarak radikal yüzü ile savaşsın. Ancak zamanla “korkulan İslam” ve “güvenilen İslam” algılarında değişiklikler oldu. * * * 11 Eylül ile birlikte ‘radikal İslam’dan korkulurken bugün bazı çevreler bunun kısmen tedbiri alınabilir olduğunu, asıl tehlikenin ‘lawful İslamists’ yani hukuka saygılı Müslümanlardan geleceğini ileri sürüyor, ‘Yumuşak Cihad’ kavramından bahsediyorlar. * * * Fethullah Gülen’i ABD dışına itecek algı da işte bu. Ve bu algının temelinde Bush Yönetimi yer alıyor. Bu yüzden Gülen cemaati son zamanlarda yaklaşan Amerikan seçimlerine karşı tavırlarını belirlediler. Önce Clinton üzerine oynuyorlardı. O aday olamayınca Obama’ya oynamaya başladılar. Demokratlar başa geçerse eski günlerine kavuşacaklarına inanıyorlar. * * * Bu inanca paralel olarak çalışmaya başlamışlar bile. Dinler arası diyalog üzerine çalışan ve cemaatin önde gelen uzantılarından biri olan Rumi Forum’un yöneticileri çok aktif. Onların yanı sıra Gülen adına hareket eden bazı isimler Podesta adlı lobi şirketi ile görüşüp, bir anlaşma imzalamışlar. Bundan böyle Podesta, Gülen Hareketi için Washington’da lobi yapacak, Demokratlar’ı ılımlı İslam ve Fethullah Hoca’nın önemine ikna etmeye çalışacakmış. * * * Kısacası, Hoca mevcut Amerikan yönetimi tarafından eskisi kadar korunup kollanmıyor. O da bu durumdan kurtulmak ve kaybettiği konumuna kavuşmak için yeni alternatif üzerine oynuyor. bazilari kendi elindeki cambazdan nasil kortugunu vede iste bu noktada Ülkemizin kurumlari bundan cok cok iyi ders cikarmalidir
  4. „Matadorlar“ Şampiyonluğu hak etti! Futbolda Avrupa’nın en büyüğü İspanya oldu. İspanyollar 44 yıllık önce makuz talihini ardından da Dünya futbolunda turnuva takımı olarak bilinen Almanya’yı en yaşlı teknik adamın genç ama klas ayaklarıyla mağlup etti. Karşılaşmanın her iki yarısının ilk 15 dakikası hariç İspanyolların orta sahadaki sihirli ayakları saman alevi gibi parlayan Alman üstünlüğünü önce pozisyon vermeden durdurdu. Ardından da özellikle ikinci yarıda pas organizasyonu ile Almanların adeta başını döndürdü. Bunun sonucu da üst üste pozisyonlar buldu. İspanyollar Marchena ile geriden iyi oyun kurdular. Kısa paslaşmalarla Alman ortasahasını geçtiler. Ardından da araya atılan toplarla Friedrich, Metzelder, Mertesacker ve Lahm dörtlüsüne çok zor anlar yaşattılar. Finalde skor 1-0 ise bunda Torres’in kafa şutunun direkten dönmesi ve şampiyonanın en yaşlı futbolcusu olan kaleci Lehmann’ın turnuva boyunca en eyi maçını çıkarmasından kaynaklandı. Lehman 33 de gelen golde „El Nino“ lakaplı Torres’in vuruşunda yapacağı fazla da bir şey yoktu. 3D Animasyon Torres'in golü İspanya şampiyon Euro 2008'In Şampİyonu İspanya Top kullanma becerisi eksik, pas trafiğinde rakipleri kadar yetenekli olmayan Alman ön liberolar Frings ve Hitzlsperger, önlerindeki, dörtlü hucum hattını yeterince besleyemedi. Bu nedenle de Schweinsteiger ve Podolski İspanyol kalesinde pozisyon bile bulamazken, Klose’ de kaybolup gitti. Löw’ün yenilginin faturasını kestiği ve ikinci yarıda oyundan aldığı Lahm, tıpkı Türkiye maçında olduğu gibi defansta çok aksadı. Podolski’den de yardım alamayan Lahm sonunda Torres’in golüne engel olamadı. Ballack 10.kez ikinci oldu Michael Ballack Michael Ballack Maçtan çok kısa süre öncesine kadar oynayıp oynayamayacağı belli olmayan Ballack 10. kez ikinci olmanın üzüntüsünü yaşadı. Müsabaka boyunca son derece gergin olduğu gözlenen Ballack, oyun içinde insiyatif alamadı. Yaratıcı oyuncularının azlığı nedeniyle de Almanlar duran toplarla etkili olmaya çalıştı. Ancak ya İspanyol defansına ya kaleci Casillas’a takıldılar. İkinci yarıda Almanya'da Teknik Direktör Joachim Löw risk alıp önce Kuranyi'yi ardından da saha içinde varlığı ile yokluğu belli olmayan Klose’nin yerine Mario Gomez'i oyuna sürdü. Ancak bu kumar kalesinde daha fazla gol tehlikesi yaşamasına neden oldu. 67 de Ramos, 68 de İniesta, 81 de Senna son vuruşlarda biraz daha dikkatli olsalar tarihi bir fark olurdu. Diĝer Konular Sonunda Almanya futbol oynamadan kaybetti. İspanyollar ise sergilediği oyunun karşılığını hak ederek aldı. Dünya futbolunun iki devinin maçında şeref tribününde bulunan Cumhurbaşkanı Horst Köhler ve Şansölye Angela Merkel üzüldü. İspanya Kralı Juan Carlos ve Başbakan José Luis Rodríguez Zapatero belki sevindi. Ama asıl kazanan futbol ve onun 23 günde yaşanan müthiş heyecanı oldu. Tabi bir de futbol oynamayı seven ve son düdüğe kadar mücadele eden Türkiyeli bir final sanırız daha keyifli olurdu. Son söz hakeme İtalyan hakem Roberto Rosetti, vatandaşı Pierluigi Collina’nın bıraktığı mirası, finalde iyi kullanamadı. En sonunda Torres’e gösterdiği kartın ardından İspanyol futbolcunun dev ekranda tekrara bak şeklindeki uyarısıyla komik duruma düştü.
  5. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ankara Sayın Milletvekili Onur Öymen'in "Ergenekon operasyonu kapsamında, İlhan Selçuk, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun niçin sabah 04.30'da gözaltına alındığına" ilişkin soru önergesine, İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay, şu cevabı vermiştir: "Şüphelilerden bazılarının yurtdışına çıkma hazırlığında olduklarının tespit edilmesi üzerine operasyon sabahın erken saatlerinde başlatıldı." Adalet Bakanı da bir süre önce aynı içerikte bir açıklama yapmıştır. Hükümet üyelerinizin bu açıklamaları, 21 Mart 2008 gecesinden beri devam ettiğiniz kanunsuz uygulamalara gerçek dışı gerekçeler imal etmek durumuna düştüğünüzü göstermektedir. GERÇEKLER Gerçekler şöyledir: Almanya'da bütün Türk toplumunu temsil eden kuruluşların düzenledikleri "Irkçılığa Karşı Dostluk ve Dayanışma" toplantılarına; diğer seçkin şahsiyetler yanında, Sayın Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun, Sayın Ferit İlsever'in ve benim de katılacağım, yazılı ve görsel basın yoluyla aylardan beri duyuruluyordu. Toplantılar, Türkiye Büyükelçiliği'nin ve Başkonsolosluklarının bilgisi dahilinde ve destekleriyle düzenlendi. Devletin hem Emniyet Teşkilatı, hem de Dışişleri Bakanlığı, toplantıların konusunu, yerini ve zamanını biliyorlardı. Toplantılar, 22 Mart 2008 Cumartesi günü Hannover'de ve 23 Mart 2008 Pazar günü Hamburg'ta idi. Kanunsuz gözaltı uygulaması, bizlerin uçakla hareket gününden bir gün önce oldu. Demek ki, sorguya o gün veya daha önceki günler uygun saatlerde çağrılmamız mümkündü ve yasalara uygun olurdu. CESARET VE GÜCÜNÜZ KALMAMIŞ Bu olgular karşısında, 1. TBMM kürsüsünden kamuoyuna yalan söylenmiştir. 2. Bizleri gece yarısı gözaltına aldığınızı mertçe savunacak cesaretiniz ve gücünüz kalmamıştır. Çünkü suçlusunuz. TÜRKİYE'Yİ BOP EŞBAŞKANLARINA BIRAKMAYIZ 3. Türkiye'den kaçmak, emperyalist devletlerle işbirliği yapan "gaflet ve dalalet içindeki iktidar sahipleri"nin yıkıldıkları zaman başvurdukları çarelerdir. En utanç verici örnekler, Sultan Vahdettin ve Damat Ferit'lerdir. 4. Türkiyemizi, ABD'nin BOP Eşbaşkanlarına ve ABD ile "2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma" yapanlara bırakıp gitmeyeceğimizi, emperyalistler de bilmektedir, işbirlikçiler de! Ergenekon korkuları da bu nedenledir. ABD'NİN TALİMATIYLA UYGULUYORSUNUZ 5. Türk milletinin bağımsızlığını ve egemenliğini, özetle Atatürk Devrimi'ni hedef alan bu kanunsuz tertipleri, ABD ve AB makamlarının talimatlarıyla uyguladığınız belgelenmiştir. ABD sözcülerinin, Avrupa Parlamentosu'nun ve AB Komisyonu üyelerinin, "Ergenekon'un üzerine sonuna kadar gidin" yolundaki karar ve açıklamaları, sizi ele vermiştir ve bu kanıtlar da suç dosyalarınıza girmiş bulunmaktadır. 6. Ergenekon Operasyonu'nu esas hedefine ilerletme kararının 5 Kasım 2007 günü ABD Başkanı Bush ile Washington'daki buluşmanızda alındığını, bizzat yakın arkadaşınız Fehmi Koru iki kez ifşa etmiştir (Kanal 7, 28 Ocak 2008 ve Yeni Şafak, 1 Şubat 2008). Türk devletinin ve yargısının, Washington'da hiçbir karar organı ve mekanizması bulunmuyor. Bu olayda, ABD makamlarının almış olduğu bir kararın size tebliğ edilmiş olduğu açıkça görülüyor. ABD ile BOP Eşbaşkanlığı bağlantıları işlemektedir. O tarihten sonra Ergenekon Operasyonu'nu bir "İşçi Partisi Operasyonu"na dönüştürdünüz. Anayasa güvencesi altında olan bir siyasi partinin Genel Başkanını, Genel Sekreterini, Genel Başkan Yardımcısını ve üst düzey yöneticilerini, Anayasa Mahkemesi tarafından İşçi Partisi hakkında alınmış bir kapatma kararı olmadan tutuklattınız ve İşçi Partisi'ni fiilen kapatmaya kalktınız. Anayasayı çiğnediniz. İŞGAL DÖNEMİNDEN BERİ İLK KEZ 7. Türkiye'de Birinci Dünya Savaşı sonundaki İngiliz ve Fransız işgalinden bu yana, ilk kez bir yönetim, emperyalist devletlerin açık talimatlarıyla millî güçlere ve Türk Ordusu'na karşı operasyonlar düzenlemiş ve yurtseverleri hapislere atmıştır. Vahdettin'lerin ve Damat Ferit'lerin tarihi mirasına sarılmış olduğunuz sabittir. YARGIYA TALİMAT YAYINLADINIZ 8. ABD ve AB'den gelen talimatları uygulamadaki pervasızlığınız o dereceye varmıştır ki, bizzat siz, Başbakan koltuğunu işgal etmenize rağmen, "Ergenekon'un üzerine sonuna kadar gidilecek" türünden Atlantik ötesi dayatmaları aynen seslendirerek Yargı'ya baskı yönelttiniz. Hatta hükümetinizin üyeleri, Ergenekon tutuklamalarını, AKP'yi kapatma davasına bir cevap olarak uyguladığınızı itiraf ettiler. Hukuk devletini ayaklar altına aldınız. BATI MERKEZLERİNDE YÜRÜTÜLEN MÜCADELEYİ SIRTINDAN HANÇERLEDİNİZ 9. Alman devlet kurumlarıyla bağlantılı ırkçı terör örgütlerinin yurttaşlarımızı evleriyle birlikte yakmalarına karşı, Almanya'daki Türkleri birleştirmek ve Alman halkının dostluğunu kazanmak için yürüttüğümüz mücadeleyi arkadan vurdunuz ve bu uygulamanızla da hangi cephede yer aldığınızı sergilediniz. 10. Talât Paşa Komitesi olarak, "Ermeni soykırımı" yalanına karşı Lozan'da, Berlin'de, Paris'te ve diğer Batı merkezlerinde yürüttüğümüz mücadelelerde bizi hep sırtımızdan hançerlediniz. Avrupa Parlamentosu'nun 2006 yılı Eylül ayında aldığı "Talât Paşa Komitesi'ni dağıtın" kararını uygulayarak, Türk devletinin otoritesinin üstünde başka egemenliklere bağlılığınızı kanıtladınız. Ve en son tam İsviçre'nin soykırım önyargısına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)'nde dava açmak üzere olduğumuz günlerde, bizi utanmadan "terör örgütü" olmakla suçlayıp tutuklatarak, AİHM'deki Türkiye düşmanı çevrelerle aynı cephede savaştığınızı gösterdiniz ve onlara üzerinize düşen desteği verdiniz. Hatta bilgisayarlarımızdaki AİHM'e başvuru hazırlıklarımıza el koyarak, bizi dava açamaz hale getirme girişiminde bulundunuz. MİLLİ MÜCADELEYİ TERÖR KAPSAMINA ALDINIZ 11. Emniyet Genel Müdürlüğü Raporu'yla "ulusalcılığı terör kapsamı içine" alarak, Türk milletine ve milli devlete karşı stratejik düşmanlık içine girdiğinizi ilan ettiniz. Buna bağlı olarak, Türk milletinin bağımsızlığı için mücadele eden yurtseverlere ve Türk Ordusu mensuplarına "Ergenekon Terör Örgütü" adını verdiniz. Böylece bu büyük milletin "tarih mirasını yıkma" hedeflerini ilan eden Karen Fogg'ların Türk tarihine karşı psikolojik savaşında görev üstlendiniz. ATATÜRK DEVRİMİNE STRATEJİK DÜŞMANLIK İÇİNDESİNİZ 12. "Ergenekon Terör Örgütü Operasyonu" başlığı altında yürüttüğünüz uygulamalar, basit bir kanunsuzluk olmayıp, Atatürk Devrimi'ne stratejik düşmanlık boyutundadır. Ve Batılı emperyalistlerin Kemalist Devrimi tasfiye amaçlarıyla bağlantılıdır. BOP MEMURİYETİNİZLE HAÇLI SEFERİNDE YER ALDINIZ 13. Türkiye Cumhuriyeti'nin yalnız laiklik ilkesini değil, devlet bağımsızlığını, ülke ve millet bütünlüğünü hedef alan emperyalist projede örgütlü olarak görev üstlendiğinizi bizim saptadığımız tam 31 ayrı konuşmanızda ısrarla belirttiniz. 15 Şubat 2004 gecesi Kanal D ekranından yaptığınız "tarihi" açıklamada, "ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde Diyarbakır'ı merkez yapacağınızı" söyleyerek, ABD'den almış olduğunuz görevin içeriğini tanımladınız. Dahası ABD yetkililerinin, Büyük Ortadoğu Projesi'yle Müslüman halkların yaşadığı "24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirme" hedefine bağlanarak, yine ABD liderlerinin "Haçlı Seferi" diye ilan ettikleri bu savaşta, Haçlı ordularının yanında mevzilendiniz. Bu tarihi duruşunuz, İslamiyet'i bir aldatma ve çıkar aracı olarak kullandığınıza ilişkin saptamaların da kesin kanıtıdır. Bu büyük suçunuz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından saptanınca, bu kez Anayasa Mahkemesi'ne verdiğiniz 30 Nisan 2008 tarihli savunmanızda, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı'nı inkar ederek yalan yazdınız ve bu yalanınızı kendi imzanızla belgelediniz. 31 kez itiraf ettiğiniz suçunuzu bugün Anayasa Mahkemesi önünde inkar ettiğinize göre, artık BOP Eşbaşkanlığı'nın suç olduğunu biliyorsunuz. YIKILIP GİDİYORSUNUZ Sonuç olarak, Ergenekon tertipleriyle bu milletin ve Müslüman halkların geleceğine kasteden BOP Eşbaşkanlığı yönetimi, işte yıkılmaktadır. Büyük devrimci önder Atatürk'ün deyişiyle "çıkarlarını yayılmacıların emelleriyle birleştirmiş" nice iktidar sahibi, parmaklarındaki pırlanta taşlı yüzükleri, sarayların eşyalarına bile göz diken saltanat düşkünlükleri ve haramzadelerine aldıkları gemileriyle birlikte batmışlardır. "Türkiye'yi dünyaya pazarlamak"la açıkça iftihar edenlerin, "ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma yaptığını" itiraf edenlerin, Citibank'ın 3 milyar dolar vergi borcunu hangi çıkar karşılığında sildikleri henüz bilinmeyenlerin, kendileri şatafat ve ihtişam içinde "yaşam biçimlerini" sürdürürken milleti sadakaya muhtaç hale düşüren ve ülkeyi borç batağına saplayanların saltanatlarının yıkılmakta olduğu, bu umutlu ortamda, size bütün insani duygularımla sade, dürüst ve şerefli bir gelecek ve iyilikler dilerim. Selam ve saygılarımla… Doğu Perinçek İşçi Partisi Genel Başkanı 1 No'lu F Tipi Cezaevi / B-54 Tekirdağ Ek: "Almanya'da kitle örgütlerinden Denktaş, Perinçek ve Alemdaroğlu'na cesaret ödülü" başlıklı 2 sayfalık haberin fotokopisi (Aydınlık, 16 Mart 2008, s.24-25).
  6. +++ Son dakİka gelİşmeler +++ Almanya - İspanya: Finale doğru! +++ BILD Gazetesinin aldığı bilgiye göre Alman Teknik Direktörü Joachim Löw, kaptan Michael Ballack’dan vazgeçmiyor. Ballack’ın oynayacağından yola çıkan Löw, kafasındaki gecici ilk on birde şu ana kadar hep Ballack’a da yer verdi. Ballack, Cuma sabahından beri sağ baldırındaki ağrılardan şikayetci +++ +++ BILD am Sonntag'ın yaptığı özel bir ankete göre Almanların yüzde 72'si Alman Milli Takımı’nın Avrupa şampiyonu olacağına inanıyor +++ +++ Alman hükümetinde kabinede yer alan bütün bakanları Alman Milli Takımı’nın dev finalde İspanya’yı yeneceklerinden şüphe duymuyor. Sadece SPD'li Maliye Bakanı Peer Steinbrück İspanya'nın galip geleceğinden emin. Onun tahmini de: „Boğalar macı 3-1 alacak +++ +++ Başkent Berlin'de kurulan Almanya’nın en büyük taraftar alanında 500.000 futbol sever bekleniyor. Akın akın taraftar alanına koşan ve dev ekrandan maçı izlemeyi düşünen Alman futbolseverlerin ilgis nedeniyle kapıların bir saat içinde kapatılacağı gelen habereler arasında +++ +++ Almanya ve İspanya arasındaki son karşılaşma, 2003 yılında oynanandı. Beş yıl önceki hazırlık maçında İspanya 3-1'lik skorla gülen taraf olmuştu +++ +++ Almanya ile İspanya, bugüne kadar toplam 19 kez karşı karşıya gelirken, bu maçlardan 8’ini Almanlar kazanırken. Beş kez de sahadan gülerek ayrılan İspanyollar oldu. 5 müsabakada da iki taraf yenişemedi +++ +++ Futbol da ulusal bazda Avrupa'nın en büyüğü belli oluyor. 13. Avrupa Futbol Şampiyonası'nın Viyana'daki finalinin adı Almanya-İspanya. 50 bin kişi kapasiteli Ernst Happel Stadyumu'nda oynanacak maç saat 20.45'de başlayacak. Bu dev müsabakayı, İtalyan Roberto Rosetti yönetecek +++ Diĝer Konular +++ Bir tarafta tam 21 maçtır yenilgi yüzü görmeyen İspanya, Avrupa şampiyonaları tarihinde 3 kez şampiyonluk sevincini yaşayan Almanya. Sadece 1964 yılında şampiyon olan İspanya 1984 yılında ise Franmsa’ya mağlup olarak kupaya uzanamamıştı. Almanya ise 1972, 1976, 1980, 1992 ve 1996'dan sonra 6. kez finale kalarak büyük bir final tecrübesine sahip +++ Almanya'da şok Michael Ballack sakatlandı Alman Milli Takımı’nda Ballack şoku yaşanıyor. Sağ baldırındakli sakatlığı nükseden yıldız futbolcunun final maçına yetiştirilmesine çalışılıyor.
  7. Hürrİyet Genel YayIn Yönetmenİ Erdoğan Özkök Finalde Almanya taraftarıyım Türkiye'nin en büyük gazetesi Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök (60), Euro 2008'in finalinde Viyana’da Alman Milli Takımı’na destek verecek. Ertuğrul Özkök Türkiye'nin Avrupa Şampiyonasından elenmesinden bir gün sonra Perşembe günü Berlin'e geldi. Özkök, BILD gazetesinin şef redaktörü Kai Diekmann ile BILD ve BILD am SONNTAG'ın yaz resepsiyonuna konuk oldu. Diĝer Konular Yaz resepsiyonunda En önemli konulardan biri hiç kuşku yokki futboldu. Ve tabiki de bir gün önce Türkiye ve Almanya arasında oynanan yarı final maçıydı. „Hürriyet“ gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni BILD.de'ye yaptığı açıklamada, „Türkiye-Almanya maçı fevkaladeydi. Sonuçta kazanan sadece bir takım olabilir. Ama Almanlar ve Türkler maçtan sonra olağan üstü ve zamana uygun davranış gösterdi“ dedi. Final maçını izlemek için Viyana’ya gideceğini de ifade eden Ertuğrul Özkök bu konu da da şunları söyledi: „Kai Diekmann ve ben aramızda karşılıklı bir söz verdik. Almanya veya Türkiye, hangisi finale çıkarsa, birbirimize destek olacağız. O nednele de Pazar günü Viyana'ya gidip maçı izleyeceğim ve Alman takımını destekleyeceğim.“
  8. inanmak zorundasin sayin politikanin degerli tespitini inceleyin! yeterli yani gercegi görmek isteyen gercegi görür Arkadasim
  9. DOĞU PERİNÇEKLER SERBEST BIRAKILSIN! Cumhuriyet tarihinin en büyük kanunsuzluğunda 100 gün geride kaldı! Doğu Perinçek ve diğer arkadaşlarımız serbest bırakılsın! Bugün, Cumhuriyet tarihinin en büyük kanunsuzluğunun sahneye konulmasının 100. günü. Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek ve diğer arkadaşlarımız; hiçbir delil olmadan, yasalar çiğnenerek önce gözaltına alındılar, sonra tutuklandılar. KANUNSUZLUK YALANLARLA GİZLENİYOR! AKP’nin Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı, Genel Başkanımız ve diğer arkadaşlarımızın, o gün yurt dışına çıkacakları duyumunu aldıkları için sabaha karşı operasyon yapmak zorunda kaldıklarını açıkladılar. Koca koca Bakanlar yalan söylüyorlar! Arkadaşlarımız 21 Mart günü gözaltına alındılar. Yurt dışına ise 22 Mart günü çıkacaklardı. Üstelik Almanya’nın Hannofer ve Hamburg kentlerinde Türk vatandaşlarına yönelik ırkçı saldırılara karşı yapılacak olan kardeşlik toplantıları, günler öncesinden basında ilan edilmişti. Toplantılar, bu şehirlerdeki Türkiye Cumhuriyeti Konsoloslukları ile Büyükelçiliğimizin bilgisi ve desteği ile gerçekleştiriliyordu. Adalet ve İçişleri Bakanları, gerçeği çarpıtarak, kanunsuz bir eylemlerini gizlemek istemişlerdir. EMİR DIŞARDAN Tayip Erdoğan’ın yakın dostu Fehmi Koru; “Ergenekon Operasyonu için 5 Kasımda Vaşington’da yapılan Bush-Erdoğan görüşmesinde düğmeye basıldığını” açıkça söyledi ve yazdı. Avrupa Birliği yöneticileri defalarca aldıkları kararlarda; “Ergenekon Operasyonu’nda sonuna kadar gidilmesi gerektiğini” Tayip Erdoğan Hükümeti’ne bildirdiler. Açık bir gerçektir. Arkadaşlarımız Okyanus ötesindeki merkezde alınan ve Avrupa Birliğinin de desteklediği bir kararın sonucu olarak bugün tutukludurlar. Böylece mütareke döneminden sonra ilk defa yabancıların talimatıyla bir soruşturmanın yürütüldüğüne tanık oluyoruz. MANŞETLERE ÇIKAN YALANLAR Arkadaşlarımızın tutuklanmasından sonra, 10-15 gün boyunca Fethullah medyasında iktidar yanlısı basın yayın organlarında manşetlere çıkan yalanlar, bu büyük kanunsuzluğun ve bu kanunsuzluğu yapan Çete’nin faaliyetlerinin diğer kanıtlarıdır. Hatırlayalım o manşetleri: “Doğu Perinçek’in referansı ve Türk Ordusu’ndan subayların refekatinde Barzani, Talabani ve PKK’ya 24 bin silah götürüldü.” “İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem; bürosundaki hard diskleri yakmaya çalışırken kıskıvrak yakalandı”. “İzmir’deki NATO üssüne yapılacak baskının, Org. Yaşar Büyükanıt’a yapılacak suikastin ve Yargıtay’ın krokileri İşçi Partisi’nde çıktı”. Vb. vb. Bütün bu yalanları içeren sözümona “kanıtların”, güvenlik kuvvetleri içine sızmış Fethullahçı çete mensupları tarafından yasalara aykırı bir şekilde yapılan arama sırasında İşçi Partisi binalarına yerleştirildiği anlaşılmıştır. KANUNLARI ÇİĞNEMEDE PERVASIZLIK Çete, pervasızca kanunsuz faaliyetlerini sürdürmektedir. Genel Merkezimizden çıktığı söylenen belgeler, nasıl oluyor da daha savcılığa götürülen çuvalların mührü açılmadan F tipi medyada manşet oluyor? “Ergenekon İddianamesi” nasıl oluyor da daha Başsavcının önüne gitmeden aynı medyada açıklanıyor? Nasıl oluyor da F tipi medyada bir yazar, “İddianame açıklandığında basında manşete çıkan haberlerin o iddianame içinde olmadığı görülecektir” diye yazabiliyor! Nasıl oluyor da gizli olması gereken hazırlık soruşturması en ince ayrıntısına kadar F tipi medyada ve iktidar medyasında kampanya halinde psikolojik savaş malzemesi olarak kullanılmaktadır. Nasıl oluyor da arkadaşlarımızın ve avukatlarımızın ulaşamadığı belgelerle yayın yapılmakta, bu belgeleri içeren kitaplar yayınlanmaktadır. Çok açıktır. Hukuk ayaklar altına alınmıştır. TUTUKLAMALARIN GERÇEK NEDENİ Arkadaşlarımız neden tutukludur? İşçi Partisi neden hedef alınmıştır? Bütün Türkiye bu soruların cevabını biliyor. Doğu Perinçek; Lozan, Berlin ve Paris’te emperyalist yalanların karşısına dikilip Türkiye’yi savunduğu için, Paris Metrosunda Türkiye’nin Genel Kurmay Başkanı’nın resmini ayaklar altına alma küstahlığına karşı çıktığı ve Türkiye’nin onurunu savunduğu için; “Türkiye’nin savunması Kıbrıs’tan başlar” diyerek Sayın Denktaş ile omuz omuza mücadele ettiği için; Tayip Erdoğan’ın Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanı olduğu gerçeğini bütün Türkiye’ye gösterdiği için, Diyarbakır’da Bölgenin yoksul ve topraksız köylüleriyle birlikte Türk Bayrağı ve Atatürk posterleriyle “Köylüye toprak, Millete Birlik ve Vatana Bütünlük” mitingleri düzenlediği için; Bir yanda evine ekmek götüremeyen babaların, kendilerinin ve çocuklarının kafasına kurşun sıktığı; öte yanda birilerinin daha 20’li yaşlarındaki çocuklarına “gemicikler” aldığı bir Türkiye tablosuna karşı çıktığı için; “Türkiye’de Türk lirası Türk Bayrağı!”; “Hortumcunun Malına El Konsun!”; “Avrupa Birliği’ne Hayır!” “Gümrük Birliği Antlaşması Yırtılsın!” dediği için; Kısacası Ankara’da, bir Milli Hükümet tarafından yönetilen tam bağımsız Türkiye amacıyla mücadele ettiği için; bugün tutukludur. Hapsedilmek istenen Türkiye’nin çözümüdür. DOĞU PERİNÇEKLER SERBEST BIRAKILSIN! Bugün içerde olması gerekenler Doğu Perinçekler değil, kaderlerini emperyalistler ile birleştirerek bu ülkenin yurtseverlerine saldıranlardır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının iddianamesinde, Cumhuriyet ve Türkiye düşmanı olduğunu kanıtlarıyla ortaya koyduğu Siyasi Parti’nin yöneticileri; yabancı devletlerle yaptıkları gizli anlaşmalar ve diğer suçlarından dolayı hesap vermelidirler. ABD’nin “Ilımlı İslam” projesinin taşeronları en büyük suçlulardır. TSK’nın komutanlarını, yüksek yargının hakimlerini kanunsuz olarak izleyenler ve dinleyenler, TSK’ne karşı saldırı kampanyası örgütleyenler gerçek suçlulardır. İşçi Partisi’ne karşı yürütülen soruşturmada yalancı tanıklar ve sahte kanıtlar kullanarak yasaları çiğneyenler en büyük suçu işliyorlar. Doğu Perinçeklerin bir an önce bırakılması ve gerçek suçluların adalet önüne çıkarılması, Türkiye’nin ve Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük davasının gereğidir.
  10. Franz Beckenbauer özel Tarih yazın! Sevgili Milli Takım oyuncuları, Finale yükseldiniz ve hepimiz buna çok sevindik. Dış basının yorumlarına bakarsak, onlar da sizin bu finale kadar çıkmanızı takdir ediyorlar. Şimdi Avrupa şampiyonu olma şansınızı değerlendirin. Bazı oyuncular için bu son bir olanak olabilir. Almanya İspanya'ya karşı. Umarım'ki çok keyifli bir maç olur ve çok gol görürüz. Ama ben bir sabır oyunu bekliyorum. Bu önemli maçta körü körüne, öne doğru bir hucüm beklemiyorum. İspanya bu finali gerçekten hak etti. Grup maçında Rusya'yı 4-1 mağlup ederek kupayı almak için aday olduğunu ortaya koydu. Çok şahane oyuncuları var, örneğin Fabregas. Ama sahada gerçek bir patronları yok. Yani gerçek bir kaptanları yok. Michael Ballack bunu durumu bize gösterebilir. Portekize karşı ilk dakikadan vucut dilini göstermeli: Patron burada benim. Ben burdayım! Almanya'yı yenmek isteyen, ilk önce beni mağlup etmesi gerekiyor. Bu kadar final mağlubiyetinden sonra Ballack adına çok sevinirim. Viyana'nın Ernst-Happel-Stadında kupayı alırsak bu Ballack'ın kariyerini daha çok süsleyecek. Diĝer Konular Bütün Alman oyuncuları bu yüzden çorapları ateş gibi yanana kadar koşması lazım. Podolski olsun, Schweinsteiger olsun veya Lahm olsun. Hepsi iyi bir Euro 2008 oynadılar. Şimdiye kadar hiç bir oyuncu beni mahcup etmedi. Ama Tarih daima şampiyonlukla yazılır. 1996'dan sonra Almanya bir kupayı bekliyor. Benim tahminim: Berabere, uzatma ve Almanya maçı penaltılardan kazanıyor. Ama şimdiye kadar verdiğim tahminler sonuçta daima yanlış cıktı. Belki bizim için 90 dakika'da yeterli olur! ANLASILDI ALMANYA BU MACTAN KORKUYOR TÜRKLERE KARSI OLAN SANSLARI BU SEFER YANLARINDA OLMAYACAK Tabiiki temennimiz bu maci ikinci vatanimiz olan Almanyanin kazanmasindan yana
  11. Sokak ortasında satırla öldürüldü Uyuşturucu bağımlılarının terörü can aldı! Emekli başkomiserin iki oğlu sokakta uyuşturucu bağımlısı gençlerin saldırısına uğradı. Ağabey ağır yaralandı, kardeşi satırla öldürüldü. Acılı baba polisi önlem almamakla suçladı. İstanbul Maltepe’de Başıbüyük Mahallesi’nde uyuştkurucu bağımlılarının terörü can aldı. Sokak ortasında iki kardeşin önünü kesen hapçı bir grup, kardeşlerden birini öldürdü, diğerini de ağır yaraladı. Korkunç olay şöyle gerçekleşti: Emekli başkomiser Ethem Coşkun’un oğlu Erhan Coşkun, uyuşturucu kullanan Batuhan Kemer’le bir süredir sorun yaşıyordu. Maltepe Spor Kulubü’nde lisanslı futbolcu olan ve üniversiteye gitmeye hazırlanan Erhan Coşkun, yolda Batuhan Kemer’le karşılaştı. Mahallede saldırgan tavırlarıyla tanınan Batuhan Kemer ile Erhan Coşkun’a arasındaki tartışma kavgaya dönüştü. Mahalle sakinlerinin araya girmesiyle kavga sona erdi ve Coşkun evine gitti. Arkadaşlarıyla geldi Kavgada dayak yiyen Batuhan Kemer arkadaşları İsmail D., Sezgin G., Dursun A., A.B ve Tarık G.’yi toplayıp döndü. Grup akşam geç saatlerine kadar Erhan Coşkun’u geçtiği sokak üzerinde beklemeye başladı.Erhan Coşkun, küçük kardeşi Atilla Uras Lisesi 2. sınıf öğrencisi Osman Coşkun (15) ile birlikte sokaktan geçince Batuhan Kemer ve arkadaşları tarafından yolları kesildi. İki kardeş ne olduğunu anlamadan satırlar çekildi ve “grup” acımasızca Coşkun kardeşlere saldırdı. Osman Coşkun, karnına ve kalbine aldığı satır darbeleriyle olay yerinde can verirken, ağabeyi Erhan Coşkun da ağır yaralandı. Adliyeye sevkedildiler Saldırgan grup anında olay yerinden kaçarak kayıplara karışırken, Osman Coşkun’un cesedi morga, ağır yaralı Erhan Coşkun da, Kartal Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İki gündür acil yoğun bakımda tutulan Erhan Coşkun, hayati tehlikeyi atlatamadı. Polis kısa sürede zanlıları yakaladı. Batuhan Kemer ile İsmail D., bıçak ya da satır kullanmadıklarını sürerken, zanlılardan Dursun A’nın cinayeti üstlendiği iddia edildi. Baba polisi suçladı Uyuşturucu, çete ve sokak kavgaları ile sık sık gündeme gelen Başıbüyük Mahallesi, bu şok cinayetle sarsıldı. Çevresinde efendiliği ile bilinen Osman Coşkun’un, öldürülmesi üzerine mahallede gerginlik çıktı. Coşkun ailesi ile cinayete adı karışan çocukların aileleri arasında çıkan gerginlik üzerine polis mahallede güvenlik önlemleri aldı. Osman ve Erhan Coşkun kardeşlerin babası emekli komiser Ethem Coşkun, çocuklarına saldıranların hapçı, uyuşturucu kullanan gençler olduğunu belirterek, “Bunlar sokaklarda terör estiriyor. Herkes bunları biliyor. İki yıldır sürekli çocuklarıma sataşıyorlardı. En sonunda ocağımıza ateş düşürdüler” dedi. Coşkun, polisin bu olayda ihmalinin olduğunu iddia ederek, “Bunlar bilinen, tanınan çocuklar. Polis maalesef burada görevini ihmal etmiştir” dedi.
  12. Türban Irtica nin bayragidir bu bayrak cok uzundur üzerine hersey yazabilirsiniz??? bunu bilen Emperyalist bati dünyasi, Turkiye uzerindeki senoryosunu bu bayragi alarak yola cikmistir ülkemizde bu bayrak varmidir o bayrak olmasa bile okadar uzun olmasa bile Irtica vardir. Emperyalizim yolsuzlugu, yoksullugu, bölücülügü ve irticayi butunlestirerek bize sunmustur. Emperyalist bati, Turkiye uzerindeki senaryosunu cok onceden yazmisdir Kimlerin hangi isi yapacagini daha onceden programlamistir Simdi burda Turkiyedeki is birlikcileri kimler AKP mi CHP mi, yoksa Fetullahci diyologcularmi, yazili ve gorsel medyadakilermi, yoksa emperyalizmin ve Turkiyedeki is birlikcilerinin paralari ile beslenen sivil toplum orgutlerimi...
  13. Almanya-İspanya Hangisi daha iyi? Avrupa Şampiyonası finalinin adı Almanya-İspanya – BILD Gazetesi iki takım futbolcuları arasında adam adama kıyaslama yaptı. Hangisi kendi oynadığı yerde daha güçlü? İspanya çok teknik ve formda. Ama zımba gibi golcü Villa (4 gol) bir sakatlık nedeniyle bu maçta yok. Ayrıca İspanya önemli maçlarda başarılı olamadı. Son Avrupa şampiyonluğunu da 1964 yılında aldılar! Diĝer Konular Almanya 3 kere Avrupa ve 3 kez de Dünya Şampiyonu olarak, göğüslerini gere gere bu final maçına çıkıyor. Adam adama kıyaslamada BILD gazetesi, Almanya’nın çok az farkla finali kazanacağına inanıyor.
  14. ‘TSK, organize ve menfur bir saldırıyla karşı karşıya’ Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yapılan açıklamada, “Bilgi destek planı yok. TSK saldırılara karşı kendisini koruyacak tedbirleri alacaktır” denildi ANKARA - Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri, belli çevrelerin organize bir yapı içerisinde yürüttükleri, menfur bir saldırıyla karşı karşıya olduğunun farkındadır” denildi. Açıklamada ayrıca, bu saldırılara karşı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendisini koruyacak tedbirleri alacağı şüphesizdir” ifadesine de yer verildi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, son günlerde basında yeralan ve özellikle Taraf Gazetesi’nin gündeme getirdiği, Bilgi Destek Planı ile Dağlıca saldırısının daha önceden bilindiği yönündeki iddialara yanıt verildi. Açıklamada, TSK aleyhindeki çok boyutlu ve sistematik faaliyetlerin gelecekte de devam edeceğinin değerlendirildiği ve gelişmelerin yakından takip edildiği belirtilerek, şöyle denildi: “Türk Silahlı Kuvvetleri; belli çevrelerin organize bir yapı içerisinde yürüttükleri, menfur bir saldırıyla karşı karşıya olduğunun farkındadır. Başarısız kalmaya mahkum olan bu saldırılara karşı, TSK’nın kendisini koruyacak tedbirleri alacağı şüphesizdir. Bu tür saldırılara karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en önemli güvencesi, yasal organlar ve Türk yargısının yanılmaz adaletidir. Her zaman olduğu gibi, aziz milletimizin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne duyduğu sonsuz sevgi ve güven ise en büyük desteğimizdir.” ‘Dağlıca’da önlemler alındı’ Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlanan Bilgi Destek Planı olduğu iddia edilen belgeyle ilgili olarak, “Türk Silahlı Kuvvetlerinde böyle bir plan kesinlikle mevcut değildir” denildi. Açıklamada, “Komuta Katı bilgisi dışında böyle bir plan var” şeklindeki yorumların da ancak “Türk Silahlı Kuvvetlerini hiç tanımamakla mümkün” olabileceği vurgulandı ve bu suçlamalar “TSK’ne ve onun komutanlarına karşı mesnetsiz bir saldırı özelliği taşımaktadır” denildi. Açıklamada, “komutanlığın PKK-KONGRA-GEL terör örgütünün olası eylemlerine ilişkin gizlilik dereceli mesajının” yayınlanması da eleştirilerek, “Yayımlanan mesaj gerçek bir belge olup, tehdide maruz tüm birimleri uyarma amacı taşımaktadır. Alınan duyumların değerlendirilerek istihbarat haline getirilmesi ve eylem ikazı olarak yayımlanması, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanılan standart bir uygulamadır” denildi ve bu uyarıyla Dağlıca’da “hain saldırının asıl amacına ulaşması engellemiştir” ifadesine yerverildi. Açıklamada ayrıca, gizlilik dereceli askeri evrakın sızdırılmasının suç olduğu hatırlatılarak, bunu sızdıranların tespit edilerek gerekli yasal işlemin başlatıldığı da vurgulandı.
  15. YETER ARTIK SACIM BITLENMESIN DIYEN BAYANIN SONU! Ortalığı karıştıran türban cinayeti Pakistan’lı Aksa Pervez’in okulda türbanını çıkarıp, kot pantolon giydiğini öğrenen ağabeyi, babasının telkinleriyle kızkardeşini boğdu... Kanada’da yaşayan Pakistan asıllı Müslüman bir ailenin kızı olan 16 yaşındaki Aksa Pervez, türban takmayı reddedince ağabeyi tarafından öldürüldü. Genç kızın okuluna türbanlı gelip daha sonra okulda başındaki örtüyü çıkarıp dar kot pantolonlar giydiğini tespit eden aile meclisi “infaz” kararı aldı. Baba Muhammed Pervez, 27 yaşındaki oğlu Wakas’a ‘kardeşini öldürme’ görevi verdi. Kardeşini boğarak öldüren Wakas ile ölüm kararını veren baba tutuklandı. Haklarındaki soruşturma biten baba-oğul birinci dereceden cinayetten yargılanacak. TV’lere konuşan okul arkadaşları, başını örtmeyi reddettiği ve tesettüre uygun giyinmediği için Aksa’nın babasından sürekli dayak yediğini söyledi. Sıra arkadaşı ise “Ailesinin istediğinden farklı bir şekilde giyinmek ve yaşamak istiyordu. Kendi yolunu çizmek arzusundaydı. Ancak babası buna izin vermedi” dedi. Aksa’nın geçen yıla kadar okula tesettüre uygun gittiği, birkaç aydır okulda kıyafetini çıkarıp kot pantolonla dolaştığı öğrenildi.
  16. Eşini zorla ilişki nedeniyle öldürdü 28 Haziran 2008 Eşini zorla ilişki nedeniyle öldürdü GAZİANTEP’te geçen ay bıçaklanarak öldürülen 34 yaşındaki eski Hizbullahçı Hüseyin Yılmaz’ın katil zanlısı, 29 yaşındaki eşi Aysel Yılmaz çıktı. Yılmaz’ın ayağındaki çorabın birinin ters giydirildiğini, vücudundaki bıçak iziyle, gömleğindeki kesiğin farklı ölçülerde olması üzerine şüphelenilen Aysel Yılmaz, sorgusunda suçunu itiraf edip, eşini kendisiyle zorla ilişkiye girdiği için öldürdüğü söyledi. 20 Haziran’da Şirinevler Mahallesi’ndeki evinin önünde kalbinden tek bıçak darbesiyle öldürülen, 2000’de Hizbullah üyesi olduğu iddiasıyla bir süre cezaevinde yatan marketçi Hüseyin Yılmaz’ın katilini araştıran polis, bir yandan olayın bir örgüt infazı olup olmadığını araştırırken; diğer yandan da cinayetle ilgili ipuçlarını dikkatli bir şekilde değerlendirdi. Değerlendirme sonucu, Hüseyin Yılmaz’ın bıçak darbesini aldığı bölgeye girişteki gömleğinin yırtığının sonradan kesildiği, kalbe giriş yerindeki bıçak iziyle, gömlekteki yırtığın aynı olmadığı anlaşıldı. Ayaklarındaki çoraplardan birinin de ters giydirildiğini gören polis, öldürülen kişinin 13 yıllık eşi Aysel Yılmaz’ı gözaltına aldı. “Eşim beyaz bir arabayla iki kişiyle birlikte gitti. Sonra öldürüp kapının önüne atmışlar. Komşular kapıyı çaldı ve ‘Kocanı öldürmüşler’ dediler” diyen; ancak eşiyle aralarında sorun bulunan ve aynı odayı paylaşmadığı belirlenen 3 çocuk annesi Aysel Yılmaz sorguya alındı. Sorgusunda suçunu itiraf eden Aysel Yılmaz, eşini kendisiyle zorla ilişkiye girdiği için öldürdüğünü ileri sürerek, “Adet dönemim yeni bitmişti. Benimle sevişmek istedi. Kabul etmedim. Zorla benimle birlikte oldu. Daha önce de aynı şeyi birçok kez yapmış, bana şiddet uygulamıştı. Yatağının başına gittim. Uyuyordu. Mutfaktan bıçağı aldım. Yaklaşık yarım saat başucunda öldürüp öldürmemek konusunda tereddütle bekledim. Uyurken tek bıçak darbesiyle yaralayıp dışarı çıktım. Arkamdan gelip kapıyı açmaya çalıştı. Kapıyı çekerek buna izin vermedim. Bir süre sonra ses kesildi. İçeri girdiğimde yere yığılmıştı. Bu sırada çıplaktı. Gömleğini giydirip, giyinik halde bıçaklandığı izlenimi uyandırmak için vücudundaki bıçak darbesine denk gelecek şekilde kıyafetinde delik açtım. Cesedi kapının önüne sürükledim. Bir süre sonra komşularım ‘Kocan öldürülmüş’ diye beni uyardı” dedi. Aysel Yılmaz, sorgusundan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
  17. arkadasim yazdigina bakarsan herhalde Afrikalilardan bahsetmiyor? neyse Aliyi Tanri gibi gören Arap halki varmidir yokmudur?
  18. dogmatik bilgilerle donanlara bakmiyoruz,, müslümani sirf müslüman oldugu icin rahatlikla öldüren eli öpmüyoruz arkadasim,, iste bizde olaya bilmsel evrensel, baktigimiz icin vede zamaninda bu eli kiranin yolundan gidiyoruz adam gibi adam müslümanlarin pesinden gidiyoruz
  19. yokya! demek Aliye inanlar müslümandegil cok cabuk kavriyorsunuz,, birde müslüman olmayan Araplar cikti,, gülermisin aglarmisin
  20. tabii siz olayi degisik yaklasiyorsunuz! neyse sizede bir sorum olsun,, Araplarin tek Tanrilarimi vardir?
  21. konu öyle bir noktaya gelmiski sanki yüce Tanrimiz Arapmis *****
  22. Basında Fethullah Gülen hoca efendi hazretleri ile ilgili haberlerden geçilmiyor. 1. İngiliz Prospect ve Amerikan Foreign Policy dergilerinin düzenledikleri internet araştırmasında hazret çağımızın 100 düşünürü arasında 1. oldu. Helal olsun hazrete... 2. Yargıtay Ceza Genel Kurulu alt mahkemenin "aklama" kararını onadı. Gözü aydın olsun hazretin... 3. 1999'dan beri ABD'de yan gelip yatan hazretin "özel akademik ve bilimsel başarı sahiplerine verilen süresiz oturma ve çalışma izni" istemini FBI ve İçişleri Bakanlığı reddetti. Hazretin bir ay içinde ABD'yi terk etmesi olasılığı belirdi. Fotoğrafçı arkadaşların deyimiyle bu üç olaya "zoom" yapıp içeriklerine göz atalım. 1. Prospect'in Yazıişleri Müdürü David Goohart bakın Guardian gazetesine ne diyor: "Adını sanını duymadığımız bir insanı 1 numaralı düşünür yaparken, ne kadar gülünç duruma düştüğümüzü anladık. Meğerse Gülen'in gazetesi Zaman, yandaşlarına oylamayı tıklatıp bu sonucu yaratmış!" Orhan Pamuk, hazretin destekçilerince 4. yapılmasına üzül-müştür. 2. olması gerekmez miydi? 2. Yargıtay Ceza Genel Kurulu hocayı "laikliğe aykırılık" suçlamasından dolayı değil, "terör bağlantılı suçlu oluşuna ilişkin kanıt bulunamadığı için" akladı. Dolayısıyla laikliğe aykırı davranışları her an yargıda gündeme gelebilir. 3. CIA'nın Türkiye'deki olayları parmaklayan adamı olarak bilinen Graham Fuller'in, Yunan kökenli CIA'dan George (Yorgo) Fidas'ın, Ortodoks rahip Aleksander Karluços'un, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abrahamovich'in FBI ve İçişleri Bakanlığı'na "hamili kart sahibi adamımızdır" dedikleri hazretin başvurusu reddedildi. Gerekçede, hazretin akademisyen olmayıp parayla satın aldığı bazı akademisyenlere "hakkında ve hareketi ile ilgili" yazılar yazdırdığı, dinsel kişiliğinin "laiklik ve dinsel hoşgörüyü harmanladığı savının inandırıcı olmadığı" vurgulandı. Hazretin "takıyyeciliği" ABD'de de tescil edildi. Avukatları yeni bir başvuru yaptılar. Hazretin ABD'de, ağzından ABD'nin Müslüman Afganistan ve Irak işgali hakkında tek bir kınamasını duydunuz mu? Bu nasıl bir Müslümanlık dayanışması? ABD'de kalmak için başvuran hazret, "gösterişsiz biçimde Türkiye'ye dönme hazırlığı" yapıyormuş. Kendisi "Humeyni gibi değil kendim gibi dönerim" diyormuş. Anayasa Mahkemesi'nin AKP ve ABD federal mahkemesinin de hakkında vereceği kararlara göre Türkiye'ye "Fethullah Gülen hoca efendi hazretleri" olarak değil de bir peygamber gibi "Hazreti Fethullah" olarak dönecek demektir. Hepimizin gözü aydın... ABD Senatosu Acz İçinde Salı günü "Soykırımdan kimler zarar görüyor?" başlıklı yazımızda İsveç parlamentosunun "soykırım" tasarısını reddinin gerçekçi nedenleri ile Ermenistan'a atanacak ABD büyükelçi adayına Kongre'deki baskıya dikkati çekmiştik. Erivan'daki Büyükelçi John Evans, 1915 olaylarından "soykırım" diye söz edince Mayıs 2006'da görevden alınmıştı. Yerine Richard Hoagland aday gösterilmiş, ancak komitede "soykırım" sözcüğünü kullanmayınca Ermeni yanlısı Demokrat Senatör Robert Menendez'in vetosu ile karşılaşmıştı. ABD Başkanı, bu kez Marie Yovanovitcz'i aday göstermişti. Bayan diplomat da "etnik temizlik" deyip "soykırım" sözcüğünü ağzına almayınca "soykırım" dedirtilmek için manevi baskı altına alınmıştı. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi de "Kafkaslar'da durumu" tartışırken, Bakan Yardımcısı Daniel Fried de "soykırım" sözcüğünü kullanmamış, ona da aynı baskı uygulanmıştı. Yazımız şöyle sona ermişti: "Şimdi de Kongre'deki Ermeni yanlısı Demokrat senatör ve temsilcilere, Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Nancy Pelosi'ye ek olarak Demokrat Başkan Adayı Barak Obama'nın birkaç yüz bin Ermeni kökenli oy uğrunda 'soykırım' sözcüğüne destek vermesi Ankara-Erivan-Vaşington ilişkilerine kara bulutların gölgesinin düşeceğini gösteriyor." Başkanın büyükelçi adaylarından 21'ine komite "onay" vermiş, Yovanovitch'in ataması bir ay askıya alınmış. Efendim, yazılı sorulara verilen yanıtlar geciktiği için bu adayın durumu yeterince incelenmemişmiş! Adaya "soykırım" dedirtmeyi amaçlayan yazılı soru sahipleri arasında senatör Obama da bulunuyormuş! Koskoca senatörler, iki yıldır Erivan'a bir elçi atayamama aczini yaşarken, gerçekte Ermenistan'da acz içinde yaşayan insanlara daha da eziyet ettiklerini algılayamıyorlar. "Soykırım" kavramının bayraktarlığını Demokratlar yapıyor. Geçen yıl Türkiye'nin tepkisi ile Temsilciler Meclisi'nde "soykırım tasarısı" yönetimin devreye girmesi ile önlenmişti. Kasım seçiminde Demokratların sandalye sayısının artacağı ve Obama'nın başkan seçileceği kanısı da Türk-Ermeni sınırındaki çıkmazı daha da derinleştireceğe benziyor. Tarsus'ta Aziz Pavlos Yılı Papa 16. Benediktus'un Haziran 2008-Haziran 2009 tarihleri arasını Tarsuslu hemşerimiz Aziz Pavlos'u "anma yılı" ilan ettiğine değinmiştik. Mersinliler geçen hafta Tarsus'ta Aziz Pavlos Anıt Müzesi'nin bahçesinde ve kuyusunun bulunduğu alanda tek tanrılı üç dinin temsilcilerinin de katıldığı uluslararası boyutta bir tören düzenlediler. Türk devlet ve yerel yönetim temsilcileri ile Hıristiyan din adamları ve Mersin Müftüsü'nün de konuşmalar yaptığı törende barış adına dualar okundu. Mersin Devlet Opera ve Balesi Korosu ile Antakya Medeniyetler Korosu da dinsel içerikli müziklerin yanı sıra Yunus Emre'nin "Gel gör beni aşk neyledi" parçasını da seslendirdi. Kilise de Mersin Fotoğraf Derneği de yöredeki inançları yansıtan bir sergi açtı. Ne var ki bu olağandışı tören medyamıza yansımadı. Türkiye'de inanç özgürlüğünün dünyaya tanıtılmasında, turizmde yeni kapıların aralanmasına olanak sağlayan bu renk-li, çok yönlü tören yitip gitti. Ayağa gelen kısmet tepildi... Altın Post mu Pontus mu? 1980'lerin başında Atina'da iken tarih meraklısı bir maceraperest İrlandalı Tim Severin ziyaretime geldi. Yunan mitolojisinin ünlü söylencelerinden "altın post" yolculuğuna yeniden çıkmak için, çivi kullanmadan bir ahşap tekne yaptırdığını söyledi. Yalnızca yelken yardımı ve kürek çekme koşulu ile söylencedeki Argonautların izinde Gürcistan'daki Kolkis'e ulaşacak bir deniz yolculuğuna hazırlandığını açıkladı. Yunanistan'dan Türkiye'ye kadar olan yolculuğu için bazı kürekçilerle anlaşmıştı. İstanbul'dan sonra Türkiye'de Karadeniz boyunca kürekçilere gereksinimi vardı. Bu konuda yardım istedi. Tekneyi gördüm. Türkiye'den bazı meslektaşları kürekçi olarak ayarladım. Yunanistan'dan denize açıldıklarında da uğurladım. Olay başta Yunanistan ve Avrupa'da daha sonra teknenin uğradığı her Türk limanında olağanüstü ilgi uyandırdı. Olay National Geographic (NG) dergisinde yayımlandı. Tim'in "İason'un Yolculuğu" adlı kitabı en çok satanlar listesinde yer aldı. Söylenceye göre bir kanatlı koç, kaçırdığı iki kardeşten Helle adlı kız çocuğunu Çanakkale Boğazı'nda düşürünce buraya Hellespont adı verilmiş. Friksos adlı erkek kardeş Kolkis'e varınca Kral Aietes'e kanatlı koçun altına dönüşen postunu hediye etmiş. Sonra kaptan İason, gemi ustası Argos'a "Argo (hızlı)" adlı bir tekne yaptırarak altın postu ele geçirmek için olağandışı maceralar atlatarak Kolkis'e yelken açmış. Şimdilerde Tim'in yerine Yunanlar aynı teknikle yeni bir yelkenli yapıp aynı yolu izlemeye heveslendiler. Ne var ki çeyrek yüzyıl önce ilk olaya izin veren Türkiye bu kez, "Pontus hayalini canlandırma" gerekçesiyle karşı çıkmış. Eğer bu karara karşı çıkanlar, NG dergisinin Eylül 1985 sayısına lütfen bir baksalardı Tim'in teknesini gösteren fotoğraflarda bol bol ve yalnızca Türk bayrağını görürlerdi. O yolculuk İstanbul'dan başlayıp tüm Karadeniz kıyılarını dünyaya tanıtmıştı. Aziz Pavlos yılından sonra ayağımıza gelip tepilen bir başka kısmet daha...
  23. Yaşar Nuri Öztürk, "Başörtüsü için yapılan anayasa değişikliği, dışarıdan tezgahlanan bir oyundur dedi Öztürk, Aydın’da düzenlediği basın toplantısında, başörtüsünün Türkiye’de yaklaşık 30 yıldır sıkıntı konusu olduğunu; bunun, Türkiye’yi taciz etmek için dışarıdan tezgahlandığını öne sürdü. "Müslümanların 600 sayfalık din kaynakları olan Kur’an-ı Kerim’in türban dışında insanlara söyleyeceği hiçbir şey yok mudur?" diyen Öztürk, şöyle devam etti: "30 senedir, dinlerinin insanlara söylemek istediği onlarca reçete, onlarca değer ve onlarca teklif türbanla örtülmüştür. Burada müthiş bir haçlı oyunuyla karşı karşıya olduğumuz konusunda benim hiç bir tereddütüm yok. Bunun esas tezgahlanışı böyledir." Öztürk, başörtüsü için yapılan anayasa değişikliğinin, Cumhuriyet tarihinde eşine az rastlanan kaygı ortamı yarattığını ve milleti tedirgin ettiğini öne sürdü. Yaşar Nuri Öztürk, "Hepimiz bu sorunun çözülmesini istiyoruz ama bu sorun böyle çözülmez. Sayın Başbakan ya bilerek bunu çözülemez hale getirmiştir ya da farkında olmadan, siyasi yetersizliği nedeniyle böyle bir hata yapmıştır" dedi,, Türban iyi incelenirse icimizdeki haçlılarin buna ne kadar daha cok sarildiklarini daha iyi görür?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.