sarıgöl tarafından postalanan herşey
-
ATEİST YETİŞTİRME KAMPI KURULUYOR... Çocukların 'ateist' olarak yetiştirileceği bir yaz kampının kurulması için kollar sıvandı...
Çok doğru ama bir farkla! "DİN" gerçekleri söyler ve gerçek değişmeyeceğinden dolayı kişi isterse dogma diyebilir misal; “Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„ (Zariyat Suresi, 47) buyurulduğu gibi,ama ateist; hala durağan evren veya İnsan, maymun uçuk dogmalarından medet umar. Ve Din dendiğinde yanlız "İSLAM" ve Müslüman bazında olayı algılayan,ateist düşüncenin'de kendisi "İNANÇTIR" dolayısı ile dogma ateist'e daha bir yakışır.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
A'RAF - 172 Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne). Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.” Amenna ve saddakna.
-
AB sopasıyla Türkiye’ye diz çöktürüyor!
Lozan'dan haberimiz olması için sizin aşağıdaki yazınız yorumunuz yeterli... Yani Lozan delinmiş... Ve kötü olan emsal teşkil etmez... Birde şu yazdıklarınız,yukardaki yazdıklarınızla çelişmiyormu... Kanadoğlu lozan'dan bahsetmiyor fakat Türkiyede'ki laikliği istediği gibi yorumluyor ve sizinde yazdığınız gibi istediğin zaman Lozan'da her şey teminat altında yazın sonrada delindi deyin ve isteyenin istediği gibi yorumlamasınada rezerv koyun ne ala,ne ala... Bakalım Kanadoğlu ne demiş... Bak Din kontrol altında ve Laiklik'te hiç bir devlette uluslararası bir düzeyde herkesin kabul edebileceği bir şey (tanım) değilmiş... İsteyen istediği gibi yorumlar... Yorum,görüş, serbest... Gerisi teferruat.
-
TSK'ya Asimetrik Psikolojik Harekat
Atlantiğin beri yakasındaki Türk yargıç "TUTUKLAMA" kararı verdi.. Gökten üç elma düştü darısı hakedenlerin başına...
-
ATEİST YETİŞTİRME KAMPI KURULUYOR... Çocukların 'ateist' olarak yetiştirileceği bir yaz kampının kurulması için kollar sıvandı...
Boşuna bir çaba.. Üstelik "ATEİST" olmak kişiyi özgür kılmaz bilakis bağımlı yapar uçuk teorilere.
-
ALLAH KATINDA BİLİNÇ,DÜŞÜNCE,ÖZGÜR İRADE VAR
Sayın dayı, Yukarda yazdığınız iletilere bir bakın,sonra benim size yazdığım iletiyi okuyun en sonunda'da son yazdığınız iletiye bir göz atın... Ve sonucunda sizin yazdıklarınız ve benim iletimi bir harmanlayıp düşünün... Ve sonuç ne,yani ne anlatmak istiyorsunda ben anlamıyorum,veyahut, her şeyi hercümerç'mi ediyorsunuz... Yazdığınız şu yazı "Ahıret var kardeş..var..SONRAMIZ var.. fakat bu gün bizi yarına hazırlar..birde böyle bir durum var.." tamam bu yazdığınız doğru fakat şu yazdığınız " Eşhedüenlailaheillallah..EşhedüenleMuhammedenresulallah.. dedinmi böyle..kelimeyi Şehadet yani..şahit oldunmu..yani gördünmü..hayır..ya neden böyle dedin..DUYDUN birilerinden..hepsi bu.." bu yazı sizi yarına hazırlayan İslam inancına tamamen ters ve bir İnsan'ın görmediklerinin gördüklerinden fazla olması,görünmeyenlerin yok olması demek değildir, bu konuda, Gazali rüyayı örnek verir. Eğer insanlar rüyayı bilmemiş olsa idi ve birisi deseydi ki "Ben dün gece Çin'e gittim, sonra uçarak geri döndüm" kimse inanmazdı ona. Oysa herkes rüyayı bildiği için buna itiraz eden olmuyor ve nasıl olmuş olduğunu biliyor. Aynı şekilde insanoğluna Ahiret, Cennet, Cehennem, Melekler, ALLAH c.c. gibi kavramlardan bahsedildiğinde insan önce reddetme yoluna gider ve görmeden inanmam der. Şimdi Şehadet kavramını öne sürüp,gördünmü yok duydum olmaz deyip,sonrasında Ahret için bu Dünyada yaptıklarımız bizi oraya hazırlar demek, doğru ve İnsanın Cennet, ve Cehennemi bu Dünyada'dır demek yanlış, bu itibarla Müslüman olan kişi Gayb'en İman ettiği Ahrete inanır ve orada karşılaşacağı her olayın karşılığı Dünya'da yaptıklarıdır bu itibarla görmediğimiz Ahret'e inanırız,aslında Evrenimizin % 4,veya 5'ini görüyoruz geri kalan %96'yı görmüyoruz fakat var bu itibarla görmediklerimiz,gördüklerimizden fazladır, ve Bitkilere bakan herhangi bir insan, onun sadece dal, yaprak ve meyvalarını görür, Fakat aynı bitki'de olan muhteşem fotosentez olayını farketmez görmez ama fotosentez vardır bu itibarla görmediklerimiz bizim gördük dediklerimizden fazla olması normaldir.
-
ALLAH KATINDA BİLİNÇ,DÜŞÜNCE,ÖZGÜR İRADE VAR
Kelime-i şehadet bir ferdin İslam’a dahil oluşunda ilk merhaledir. Ben şehadet ederim ki, yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki, Allah’tan başka ilah yoktur Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür… Kelime-i şehadet en umumî tabiriyle dil ile ikrar kalb ile tasdik eylemekten ibarettir. Müminlerin her biri Allah’a meleklerine kitaplarına peygamberlerine iman ettiler. ‘Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız’ dediler.” (Bakara 285) Olay bu ve teferruata gerek yok… Şimdi bir İnsan’a şu soru,sorulsa; bir meyve ağacını seyrettiğinde, O ağacın, yapraklarında fotosentez olayının cereyan ettiğini, görüyormusun, görmüyorum diyen İnsan’ı eğer Hakim amca çık dışarı sen derse zaten kendi “AKLI” ınıda göremeyip bu Akıl üzerinden karar verdiği için,üstelik foto sentez olayıda bilimsel bir gerçek olduğu üzere hem aklını inkar hemde çağ dışı demode fikirlere itibar etmiş olur… Dolayısı ile Bu Dünya’da şahit olduğumuz her ne ise “GÖRMEK” ile izah edilecekse “GÖRMEDİKLERİMİZ” daha fazla ve gerçek, en basiti İnsan’ın “AKLI” ve o Akıl’la biz varız… Var… Sebebi; daha görüp,görmeme üzerine somut bir fikir birliği sağlayamadan, üstelik deneyimlerimiz neticesi gideceğimiz yer olan “AHRET”i ve Cennet,Cehennemi bu Dünya ile özdeşleştirmek şu an yaşadığımız “UZAY’A” hakaret olur… Birde İnsan’ın göremediği manevi boyutunun verdiği tefekkür zaten İmtihanın Dünya’da fakat Mükafat ve Cezanın Ahrette olduğunu mantıken kabul eder İnsanoğlu… “Bizim, sizi boşbir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız? ( Müminun Suresi, 115)” Olay bu…
-
Evren ve İNSAN..
Dünya’dan 2 milyon ışıkyılı uzaklıkta bize en yakın gökada olan Andromeda’da bilim adamlarını çok heyecanlandıran keşifte bulunuldu. Alıntı. Kim bilir değilmi.
-
ALLAH YOKTUR!
Sayın Yam-Yam. Sizden bir istirham'ım olacak nacizane, yapıştırdığınız (resim) gravürler acaba İslam'i kaynaklımı,yoksa Hristiyan'mı eğer lutfeder yazarsanız bizi hem bilgilendirirsiniz hemde neyin ne olduğunu sayenizde öğreniriz... Teşekkür eder saygılar sunarım.
-
ALLAH YOKTUR!
Sayın yamyam, ****** İnkar edenler, evren(gökler) ve dünya(yer) birbirleriyle bitişikken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Yine de onlar inanmayacaklar mı? Kuran 21-Enbiya Suresi-30 Ve evreni(göğü) kuvvetimizle kurduk. Muhakkak ki onu genişletmekteyiz. Kuran 51-Zariyat Suresi-47 Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız. 104-Enbiya. Genişleyen evrenin karşılaşacağı iki tane son senaryosu vardır: 1- Ya evren sürekli genişleyecek ve sonunda bir ısı ölümü yaşanacaktır. Buna Büyük Donma (Big Chill) denmektedir. 2- Ya da çekim gücü bir noktada genişlemeye baskın çıkacak ve evren büzülmeye başlayıp sonunda bir tekillikte kaybolacaktır. Buna ise Büyük Çöküş (Big Crunch) denmektedir. bu yazılanları çürütecek "MANTIKLI" bir yazı yazın,yoksa öbür yazdıklarınız polemik bile olmayan teferruat... Sayın demirefe,size yazdığım "determinizm" bağlamındaki yazıları anımsayın ve Külli İrade ile Cüzi İrade kavramlarını'da hatırlayıp,oradan "Kuantum" deyip TAKYONLARA bir uzanıp,bu anımsama üzerine Kur'an'ın verdiği bilgiler ışığında olayları bir daha harmanlayıp "OBJEKTİF" olup ****** Saygılar.
-
ALLAH YOKTUR!
Şimdi sayın yamyam bana yazdığınız anlamadığınız veya anlamlandıramadığımız "ALINTILARI" yazıp,sunmaktan vazgeçin yazmışsınız... Malumunuz'ki yazdığım yazının altına "Fahrettin Razi" yazmıştım,üstelik bana yaptığın alıntıyı anlamadan yapıyorsun diye yazıp, sizin verdiğiniz örnek'te tamamen alıntı üstelik benim yaptığım gibide yapmadan, ben Arapça kelimelere açıklık getirerek yazdım,siz ise tamamen alıntıyı sizinmiş gibi yansıtmışsınız,bu itibarlar eğer Arapçaya o kadar vakıfsanız şimdi size yazacağım yazıyı bana tercüme edermisiniz... اَللَّهُمَّ باَرِكْ لَهُمْ فِي مِكْيَالِهِمْ وَبَارِكْ لَهُمْ فِي صَاعِهِمْ وَمُدِّهِمْ Ve; şimdi gelelim sizin alıntı yaptığınız yere; http://www.google.com.tr/search?hl=tr&...f%27al+&btn Ve; Ves semâe beneynâhâ bi eydin ve innâ le mûsiûn(mûsiûne). Ve sema; Biz onu büyük bir kudret ile bina ettik. Ve muhakkak ki (onu) genişletici olan elbette Biziz. Zariyat-47 Bu ayette geçen “sema (gök)” kelimesi Kur’an’ın pek çok yerinde uzay ve evren anlamında kullanılır. Nitekim burada da bu anlamda kullanılmıştır ve evrenin genişleyici olduğu bildirilmiştir. Türkçeye “Şüphesiz Biz genişleticiyiz olarak çevrilen Arapça “innâ lemûsiûn” ifadesindeki “mûsiûn” kelimesi, “genişletmek” anlamına gelen “evsea” fiilinden türemiştir. “Le” ön eki de takip ettiği isim ya da sıfata vurgu ekleyerek “çok fazla” anlamı katmaktadır. VE; Tefsir şartı üzere mansub olma" (iştigal), birkaç yerde tercih edilir: Atıf, cümleye yapıldığında, takdir buna göre yapılır. O halde cümle hangisidir? Diyoruz ki: Buradaki ve ifadeleri hakkındaki izahlarımızın birinde, bunun takdirinin, "Âd´in ve Semûd´un haberi sana geldi mi?" şeklinde olduğunu ve bunların, ´İbrahim´in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?" (zâriyât, 24) ayeti üzerine atfedildiğini söylemiştik. Bu izaha göre, daha önce olan o cümlenin, fiil cümlesi olduğunda bir kapalılık yoktur. Bu izahın dışındakilere göre, câr (Çeken, sürükleyen, Medet eden, yardımcı) ve mecrûr, (Sürüklenmiş) ref´( Kaldırma, yüceltme, yukarı kaldırma.) den ziyade nasb´a (Dikme. Bir rütbe alma. Bir memurluğa tayin edilme.) yakındır. Binâenaleyh bunun, mansub olana atfedilmiş olması daha evlâ olur. Bir de ayetlerdeki, ve gibi ifâdelerin hepsi fiildir. Binâenaleyh burada, nasb daha tercihe şayandır. ARAPÇA’DA FİİLLERİNİN YERİNE MANSUB OLARAK KULLANILAN MASTARLAR; Arapça’da fillerinin yerine kullanılan mastarlar önemli bir yer tutar. Fiillerinin yerine kullanılmadıkları zaman, bazıları fiilleriyle beraber kullanılabilir, bazılarında ise hiç fiil kullanılmaz, sadece mastar kullanılır. Eğer fiilleriyle beraber mastarlar kullanılırlarsa Arapça’da Te’kid ifade ederler. Fiilsiz kullanılırlarsa te’kid ifade etmezler. Her iki kullanım da yaygındır. Tekid; Sözün anlamı (delâlet ettiği kavram) Şimdi,mûsiûn; Bu ifâde, "genişlik" maddesindendir. Yani, "Biz o semâyı, yer ve yeri kuşatan su ve hava, semâya ve onun genişliğine nisbetle, tıpkı çöldeki bir halka misâli olacak bir biçimde genişlettik" demektir. Böylesine geniş bir alanı kaplayan bir bina ise şaşırtıcıdır. Çünkü, böylesine geniş bir kubbeyi hiçbir usta yapamaz. Zira onlar, sayesinde, bu yuvarlaklığın sağlanabileceği ve birbirlerine bitişlnceye değin cüzlerinin birbiriyle temasa geçebileceği bir âleti bulundurmaya muhtaçtırlar. Anlamışsınızdır umarım sayın yamyam... Saygılarımı sunarım.
-
SÜnnet Ve Hadİs Ne Demektİr ?
Sizin "inanılarınız" bizim ettiğimiz Dua ve İbadet'e yorum getirmediği çok doğru sayın dipnot ve yanıldığınız içinde üzgünüm sebebi siz seküler bir yaşam biçimi yaşadığınız için ve "inanılarınız" Kainat oluşumu için bizim İnandıklarımıza daha yaklaşmış değil bazılarınız big bang'ı kabul etse bile örneğin bizim inandığımız Şu ayet'e yakın bir teori acaba hangi yüzyılda ileri sürülmüş. İnkar edenler gökler ve yer birbirleriyle bitişik iken onları ayırdığımızı görmüyorlar mı?(Enbiya Suresi 30) O gün Evren'i kitabın sayfalarını katlar gibi düreriz. Ve onu yaratılışa ilk başladığımız duruma iade ederiz. Bu, üzerimizdeki bir vaattir. Elbette, gerçekleştireceğiz. (Enbiya Suresi 104) Ve İnsan'ın yaratılması, bakın hiç tesadüf,raslantısal,şans faktörü varmı... Secde – 7. O ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı ve insanın yaradılışına çamurdan başladı. Saffat – 11. muhakkak ki, biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Mü’minun - 12. Ve and olsun ki, insanı çamurdan bir sülaleden yarattık. A'raf – 11. And olsun ki, sizi yarattık, sonra size şekil verdik… Kıyame - 39. Sonra ondan erkek ve dişi iki sınıfı -var- kıldı. Kıyamet - 37. O ( İnsan ) dökülen meniden bir nutfe değil mi idi? İnsan – 2. Şüphe yok ki: Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık, onu imtihan ediyoruz, imdi onu işitici, görücü kıldık. Mü’minun - 14. Sonra o nutfeyi alaka yarattık, ardından o alakayı da bir parça et yarattık, ardından o et parçasını da kemikler yarattık, ardından kemiklere de bir et giydirdik. Sonra da onu başka bir yaratılışla inşa ettik. Yaratanların en güzeli olan Allah Teâlâ, pek mübarektir. Saygılar.
-
KURÂN GERÇEKTEN MUCİZE Mİ?
Sayın dayı ben bir şey anlamadım eğer lutfeder biraz daha açık yazarsanız memnun olurum... Yani, İnsan'ı gördük ve nurani perdeyi araladık,buradan sizin şu yazdığınız ne anlama gelir ( Zulmani putlar vardır..birde Nur'ani putlar..) Buradan kitabı put yapmaktan kasıt hangi kitap ve hangi İnsan... Yoksa şimdi alıntılayacağım ezotorik öğreti gibi bir şeymi... Yukardaki alıntı ile sizin yazdıklarınız çok parelellik arzediyor eğer izah ederseniz memnun olurum... Saygılar.
-
ALLAH YOKTUR!
Tefsir şartı üzere mansub olma" (iştigal), birkaç yerde tercih edilir: Atıf, cümleye yapıldığında, takdir buna göre yapılır. O halde cümle hangisidir? Diyoruz ki: Buradaki ve ifadeleri hakkındaki izahlarımızın birinde, bunun takdirinin, "Âd´in ve Semûd´un haberi sana geldi mi?" şeklinde olduğunu ve bunların, ´İbrahim´in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?" (zâriyât, 24) ayeti üzerine atfedildiğini söylemiştik. Bu izaha göre, daha önce olan o cümlenin, fiil cümlesi olduğunda bir kapalılık yoktur. Bu izahın dışındakilere göre, câr (Çeken, sürükleyen, Medet eden, yardımcı) ve mecrûr, (Sürüklenmiş) ref´( Kaldırma, yüceltme, yukarı kaldırma.) den ziyade nasb´a (Dikme. Bir rütbe alma. Bir memurluğa tayin edilme.) yakındır. Binâenaleyh bunun, mansub olana atfedilmiş olması daha evlâ olur. Bir de ayetlerdeki, ve gibi ifâdelerin hepsi fiildir. Binâenaleyh burada, nasb daha tercihe şayandır. Burada bir başka İncelik daha vardır ve şöyledir: Orada Cenâb-ı Hak, mef´ûle ait zamiri hazfettikten sonra İzafet yapmış, ama meselâ dememiştir. Burada ise, ait zamirini getirerek, Çü buyurmuştur. Çünkü, Yasin´de ve Sâd´da, hiç kimse, insanın mahlûk olmadığını, hayvanların mamul (halkedilmiş) olmadığını düşünemez... İşte bundan dolayı orada ait zamirini getirerek, dememiştir. Ama, "semâ"ya gelince, bazı câhil kimseler, onun mahluk olmadığını iddia etmişlerdir. İşte bu sebeple Allah semânın da mahlûk olduğunu açıkça beyan etmek İçin, âid zamirini getirerek, demiştir. mûsiûn Bu ifâde, "genişlik" maddesindendir. Yani, "Biz o semâyı, yer ve yeri kuşatan su ve hava, semâya ve onun genişliğine nisbetle, tıpkı çöldeki bir halka misâli olacak bir biçimde genişlettik" demektir. Böylesine geniş bir alanı kaplayan bir bina ise şaşırtıcıdır. Çünkü, böylesine geniş bir kubbeyi hiçbir usta yapamaz. Zira onlar, sayesinde, bu yuvarlaklığın sağlanabileceği ve birbirlerine bitişlnceye değin cüzlerinin birbiriyle temasa geçebileceği bir âleti bulundurmaya muhtaçtırlar. Fahrettin Razi... Kısaca... İstenirse daha bir detaylı verebilirim. Zariyat-47; Ves semâe beneynâhâ bi eydin ve innâ le mûsiûn(mûsiûne). Ve sema; Biz onu büyük bir kudret ile bina ettik. Ve muhakkak ki (onu) genişletici olan elbette Biziz. Saygılar.
-
KURÂN GERÇEKTEN MUCİZE Mİ?
Sayın dayı yine olayı manipüle etmişsin... Kainat'ın ve İnsan'ın yaratılışını muhteşem bir şekilde anlatan Ayetlere olağan üstülük yok demekle zaten olay bitmiş... Başka nasıl anlatılmasını gerek siz izah edeceksiniz o zaman sayın dayı... Ve bu anlatım haricinde olmamış olaylarmı anlatılacak... Pek anlayamadım... Sayın demirefe,bende yanlız bir kelime yazacağım... "KUANTUM"...
-
ALLAH YOKTUR!
Sayın yamyam,orada cevap yok bir sürü alıntı,alıp Yok Kur'an şurdan almış,yok sumer vs vs yazısı var... “Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz biz (onu) genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi: 47) Varmı başka bir izah tarzı... Saygılar.
-
ALLAH YOKTUR!
Bir kere Tebliğ bana ait değil sayın dipnot... Ve ya varsa, BEKLEYİP GÖRECEĞİZ, ister inan,ister inanma olay bu... Yanlız ibadet kastı olsa ALLAH c.c. İnsan'a İrade vermezdi zaten ister istemez yer gök,bütün yaratılmışlar istesede,istemesede Allah'ı zikreder,bu itibarla şimdi alıntılayacağım Ayet; Maide; 8- Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır" düstürünca yanlızca dua ve ibadet olmadığını anlar... Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, orada olanları akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun; Ama yalnız gözler kör olmaz fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir." (46/26) İlimde ileri gidenler; biz ona inandık, hepsi de Rabbimizin katındandır derler. Bunu ise ancak aklını isabetle kullanabilenler akledip düşünebilir.” (Al-i imran, 7) 30- O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya 30). Doğru el insaf... İstersen termodinamik kanunlarına bak (ikincisi) öyle karar ver sayın dipnot... Isı ölümü veya Donma... Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47) Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir. (Secde Suresi, 5) Melekler ve Ruh (Cebrail), O'na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Aklın yolu birdir fakat "ZAMAN" görecelidir... Ve 1400 sene evvelinden bildirilmiş... Saygılar.
-
SÜnnet Ve Hadİs Ne Demektİr ?
Sayın dipnot. Size yazdıklarıma yanıt yazmadan kendi inandığınız bir biçimde yanıt yazmanız sizi alakadar eder ve seküler yaşamınız'da ve düşünen biri olarak Müslüman'ın hiç düşünmeyen her şeye inanan biri olarak görüp yazmanızda normaldir ama tekraren yazıyorum " yaşamınızda İnsan ve Kainat'ın oluşumunun "BİLİMSEL" bir yanıtı nedir, yazın ve EZBERİMİZİ BOZUN..." yazmışım... Saygılar.
-
ALLAH YOKTUR!
Maide; 8- Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Göğü genişleten,var eden İnsan'ı yaratan ALLAH c.c. eğer anında her hata yapan İnsan'a cezasını verseydi Dünya'da hem İnsan kalmazdı hemde "İMTİHAN" olma durumu olmazdı,dolayısı ile, "Her can ölümü tadıcıdır" (Âl-i İmrân, 3/185) Ayet'i emri ile bildirilen "BEKLEYİP GÖRECEĞİZ" neyi anlayıp,neyi anlayamadığımızı... Saygılar.
-
SÜnnet Ve Hadİs Ne Demektİr ?
Sayın dipnot. Sizin inanıp, inanmamanız bir eksiklik olarak farkedilmez dert etmeyin... Ve siz binlerce sene yaşamanız lazımki,( Binlerce yıldır aynı hikayelerden bıktım usandım...) usanmanızın bir karşılığı olmalı... 21. yüzyıla ramak kalmadı zaten 21.yüzyıldayız... Ezberle oluşmuş "BEYİN" e izin vermeyeceğinizi beyan ediyorsunuz,teşekkür ederim bu yazınıza,sizin seküler yaşamınızda İnsan ve Kainat'ın oluşumunun "BİLİMSEL" bir yanıtı nedir, yazın ve EZBERİMİZİ BOZUN... Günümüz İnsan beyni ile yanıt verin... İsterseniz İRADE VE BİLİNÇ'Lİ olarak... Ne dersiniz.. Teşekkür eder,saygılar sunarım.
-
ALLAH YOKTUR!
“Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz biz (onu) genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi: 47) Böyle kurgu'ya can feda... Ancak 1400 sene sonra keşfedilmiş.
-
SÜnnet Ve Hadİs Ne Demektİr ?
Bismillahirrahmânirrahîm Tahrim; 1. Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 2. Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 3. Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi. Allah'ın helâl kıldığı herhangi bir şeyi harâm görmenin, bu davranış başka bir kişiyi veya kişileri memnun etmek için de olsa, kabul edilmezliğidir. Çünkü onlar "Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri haram kılmayın..." (Mâide, 5/87) Hz Peygamber'in a.s.v. evlilik hayatıda her İnsan'ın gibi duygusallıklara maruz kalabileceği ve burada olanların Bütün İnsanlara bir ders olarak aktarılması söz konusudur. Hz. Âişe (r.a)'dan nakledilen bir hadis: Resulullah (s.a.s), bir hanımının odasında daha fazla kalıyormuş. Bunu kıskanan diğer hanımları, bir hileye başvurarak bunun önüne geçmek istemişler Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) helâl olduğu halde kıskanılan hanımının ikrâm ettiği baldan içmeyecegine yemin ederek, onu kendisine yasak kılmıştı (Buhar Talâk, 8; diğer rivâyetler için bk. bn Kesir, Tefsir, VIII, 184 vd). Allah Teâlâ bu olay üzerine Resulullah (s.a.s)'i uyararak serzenişli bir uslûbla helâl-haram, caiz olan olmayan ve bunun gibi diğer bütün yasaklama ve serbest bırakmaların sadece Allah Teâlâ'nın belirlemesi ile olduğunu, Peygamber dahi olsa, kanun koyma hususunda hiç kimsenin söz hakkı bulunmadığını şöyle bildirmiştir: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını kazanmak için Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?. Olay bu... İsteyen inanır,istemeyen inanmaz.
-
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
Sayın 'NARTKAN', Sizi iyi anlayamamışım,sebebi'de bir iletinizi üstün körü okuyup iletinin altına "gül" koymuştum fakat sonradan farkettimki o iletinizde "Melek" hakkında fikir beyan ediyorsunuz,(tamamen İslam dışı) fakat konumuz o topigte'ki yorumunuz olmadığından dolayı burada yazdığınız yazıya bir cevap yazma ihtiyacını hissettim. Şimdi; yazmışsınızki " işte bana bunu söyleten cibrildi.bana o vahyi veren oydu.ama o bir melek değildi." Cibril'in size Vahy verdiğini iddia ediyorsunuz ama Melek değildir diye'de kesin bir yargıda bulunup Üstüne,üstlük sizin kesin bir yargıda bulunup ispat etmediğiniz, bir konuda muhatabınızdan,Cibril'in Melek olup,olmadığına dair kesin kanıt istemeniz'de biraz absürd kaçmıyormu,malumunuz İslam [Müslümanlar] ve Semitik Dinler Cibril'in Kutsal kitaplarda bildirildiği gibi Melek olduğunda hem fikirdir,bu durumda sizin kanıtınız nedir hem "VAHY" aldığınızı iddia edip (Cibril'den) hemde Melek olmadığını yazmakla... Teşekkür ederim...
-
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
Amenna ve Saddakna... :clover:
-
Çelişkiler-1 / Kur'an Allah Kelamı mı?
****** Denemediği hiç bir şeye inanmayan kişi ne Tevrat'a ne İncil'e ne Kur'an, yazsa'da bu itibarla inanmıyor,peki şu deneyi yaşadımı acaba bu ezoterikçi deneyci... Muminun Suresi; 12.Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. 13.Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. 14.Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir. 15- Sonra bunun ardından siz gerçekten ölecek olanlarsınız. 16.Sonra siz gerçekten kıyamet günü diriltileceksiniz. Ne dersiniz.