Zıplanacak içerik

sarıgöl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sarıgöl tarafından postalanan herşey

  1. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Darwin teorisinin Dünya bile Güneş'in etrafında dönüyor buda bir teoridir yazıp evrimle, bağlantı kurup (teorisi) buradan HY polemiği sergilemek,bilimsel rahipliğin olmazsa,olmazlarındandır,üstelik olayı katolik bağlamında ele alıp,vatikanın darwine kıyakçılığının farkında olmamak iki esinlenme ürünü teorinin,protestanlaşmasının bilime Türkiyede sahip çıkmasının göz yaşartıcı bir versiyonu... VE;Ülkemizdeki demokratik açılımlara ayak uyduramayan, çığırtkan azınlığın vulger materyalizmleri ve sözde pozitivizmleri adına her zaman tepe tepe kullandıkları bir malzeme bir anda ellerinden çıkma durumuna gelince, böyle fırtınalar koparmalarına da çok şaşmamak gerekir. Bundan sonra ellerindeki bilim maskesi takılmış her türlü ideolojik argümanlarını Tübitak'a saldırmak için kullanacaklardır. Artık Tübitak'ın ne gericiliği, ne yobazlığı kalır! Geniş anlamda evrim teorisi veya Darwinizm (bütün versiyonlarıyla) ise bilimsellikten çok uzak sadece bir hipotez üzerinde hareket eden inançlar bütünüdür. İçinde bilimi ilgilendiren bazı hususlar (tabii seleksiyon, adaptasyon ve mutasyon gibi) ise kendi olmaları gereken bağlamlarından kopartılıp, aşırı yorumlanarak ideolojiye âlet edilmiştir. Canlılar âleminde bir değişme vardır, türlerin içinde çeşitlilik ve alt türlerin ortaya çıkışında bu mekanizmaların belli bir yeri ve önemi de vardır. Ancak biyolojinin laboratuvara girmeyen, hayat, ölüm, ilk canlı, ilk insan, yeryüzünün ilk hâline ait spekülatif tartışmalar müspet ilim sahasına ait değil, bilim felsefesi ve biyoloji felsefesi gibi sosyal dallarda ele alınması gereken konulardır. Bilim varlıklarda cereyan eden hâdiselerin nasıl'ını araştırmak için kontrollü ve tekrarlanabilen deneylerle ve gözlemlerle laboratuvarda faaliyetler yürütür. Ölçümler ve testler yapar ve bunları objektif olarak da yorumlar. Elbette bu faaliyetin laboratuvarda yürütülen bir pozitif yanı vardır, bunu kimse inkâr edip de bilim düşmanlığı yapmaz. Ancak bilimin söylemediklerini, kendi inançları doğrultusunda yorumlayıp, "bundan başka yolu yok, ancak böyle yorumlanır" diye dayatmak antidemokratik rejimlerde olur (bir zamanlar Rusya'da ve Hitler Almanya'sında olduğu gibi). Türkiye ise bu dönemleri çoktan aşmıştır. Artık kimse Darwinizm'i bilimsel bir gerçek olarak dayatamaz. . Hayatın ve insanın menşei hususunda yapılan çalışmalara saygı duyarız. Bu çalışmalardan çıkan objektif ilmî tespitler varsa, onları da inceleme sahamıza alırız. Fakat tamamen ideolojik kaygılarla üretilmiş sahte fosillere, yapılmamış deneylere, çarpıtılmış zaman ölçümlerine ve aşırı yorumlanarak ateist bir inanca destek olmak üzere inşa edilmiş düşünceleri "bilim" olarak kabul edemeyiz. Tabii ki, herkes kendi inancı doğrultusunda istediği her şeye istediği gibi yorumlar yapar, ama sadece kendisini ve kendisi gibi düşünenleri bağlar. Ateist ve materyalist inançlarına delil olarak bilimi yorumlamaları da kendilerini bağlar, fakat bunu "kesin ve tartışılmaz bir bilim kanunu" gibi kimseye dayatmamaları gerekir. PROF. DR. İRFAN YILMAZ
  2. Laik,demokratik,çağdaş,hukuk devletinin serencamı... Çevik Bir paşamızın önermeleri ile... Sunulur... ETÖ ve benzeri yapılanmalar için.
  3. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Determinizm; Nedensellik, genel olarak nedensellik ilkesi olarak bilinen ve olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her şeyin bir nedeni olması ya da her şeyin bir nedene bağlanarak açıklanabilir olması ya da belli nedenlerin belirli sonuçları yaratacağı, aynı nedenlerin aynı koşullarda aynı sonuçları vereceği iddiasını içeren felsefe terimi. Gerisi teferruat... Daha "İRADE" bile yok...
  4. Sayın orkhun. Orhun kitabelerindeki yazıların Türk dili olup olmadığının,Bilge kaan ile Tonyukuk'un Din üzerine konuşmalarını biraz irdele, gizem üzerine sonra yazışalım... Uhrevi resmi tarih atraksiyonundan sıyrılmak şartı ile... Sayın ezoterikçi uygur ve mu, üzerinede malumat verir belki,ne dersiniz... Dayısı ne der acaba.
  5. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Tubitak'ta olan olay eğer gerçek ise bende kınıyorum 21. yüzyılda yanlış olduğu adeta perçinlenmiş bir teori'yi dergiye kapak yapmamakla şeçim arefesinde çağdaş geçinen bilim ****** inanmayanlara koz verip Ülke İnsanına kotu sozu alışkanlık haline getirmişlere bak gördünmü dedirtmek haklı olduğun halde haksız görünmektir, dolayısı ile darwin ve hempaları nın yanlışını doğru olanı ortaya koydunmu zaten yanlis olan teorisini çürütmek varken sansürcü durumuna düşüp onlara haklılık kazandırmak (bir an) gerçek bilim İnsanına yakışmaz hülasa zaten bitmiş olan teori için sansür gerekmez alabildiğine,olabildiğine yayınlanmalıki yanlış daha çabuk farkedilsin...
  6. İyi, nur topu gibi bir kelimemiz daha oldu.. ?Siz de Gatalayabildiklerimizden misiniz yoksa Gatalayamadıklarımızdan mısınız?? ?Gatalamak? ne demek? Gatalamak, argo anlamda, ?hapisten adam kaçırmak? anlamına geliyor. Doktorlar eliyle yargının by-pass edilmesi olayı sözkonusu.. Teknik anlamda yargı, tıp ve askeri bir kurum istismar ediliyor.. ?Gatalamak?, tıpta, ?yargılanmakta olan ya da hüküm giymiş bir kişiyi geçici ve/veya sürekli olarak bulunduğu yerden almak, hapisten çıkartmak ya da yargılanmasını engellemek için yapılan işe verilen ad? olurken, hukukta, ?tıbbın ve sağlık kuruluşlarının imkanları kullanılarak bir mahkum ya da tutuklunun ya da yargılaması devam eden, tanık ya da sanık olarak dinlenmesi gereken kişinin mahkemeye gelmesini engellemek maksadı ile işlem yapmaya verilen bir ad? oluyor.. Argoda ?sanık, tutuklu ya da hükümlüğünün sağlık raporu alınarak korunması/kurtarılması? anlamına geliyor.. Askeri çevrelerde ise ?meslek milliyetçiliği ya da askeri sırların başkalarının eline geçmemesi bahanesi ile, kendi adamlarının kurtarılmasına yönelik özel durumlarda devreye sokulan ara çözüm şekli? olarak öne çıkıyor.. ?Gataladım: Bu şekilde işten yırttım?, ?Gataladın: Sen böyle kurtuldun?, ?Gataladı: O böyle yaptı?, ?Gataladık: Biz bu şekilde kurtulduk?, ?Gataladınız: Siz böyle yaptınız?, ?Gataladılar: Onlar böyle yaptılar ve kurtuldular? anlamında kullanılmaktadır.. Gatalamak eyleminin ilk kez gerçekleşmediği, birçok kişinin farklı sebeplerle bu yolu denediği anlaşılmaktadır. Mesela üst düzey subayların çocuklarının, Gatalama yoluyla askerden muaf tutuldukları iddiaları da ortaya atılmaktadır.. Ancak bu sefer ?Gatalayalım? derken, ?çuvalladıkları? görülmektedir. -http://www.habervaktim.com/yazar/12397/istanbul_gatalamasi_ya_da_yeditepe_dalanlamasi.html- undefined Aslında olay belli, ya demokratik bir Ülke,yada nevi şahsına münhasır oligarşik,jakoben dayatmacı bir maraba Ülke...
  7. Ezoterik anlayışta ve bilimsel olarak İnsan nedir? Eğer İnsan daha evvel yoksa şimdi var olan İnsan piyangodanmı çıkmış? Ve evren nasıl oluşmuş... Bir soru sor ve kendin cevap ver, daha önceden varsa,var, yok olmaz? mış? Adama sormuşlar; Pişmiş tavuk adam yermi,yahut adam pişmiş tavuk yermi,misali? Kainat ve Dünya yaşı tahmini nedir... İnsan'ın bu evrende serencamı nedir,yani İnsanoğlunun Evrendeki oluşumu kaç senedir... Ve Esma nedir... Suphan nedir... Külli irade nedir... Cüzi irade nedir... Şimdi?de nerede vardık ve sonra nerede devam edecek varlığımız ne muhteşem bir buluş, mesela bu kainat'ın sonu varmı yoksa durağan evren modelinde olduğu gibimi,yani evren aç kapa,aç kapa formülü üzeremi devam eder, ve İnsan bu arada ne yapar varlığı ne olur önce vardık, mesela nerede, bizden önce başka canlılar varmıydı,var olduğumuz vucudumuz,soyutmu,somutmu idi gibi mesela... Merak bu öğrenmenin sınırı yok... Talibiz öğrenmeye.
  8. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Bu yazıyı yazanın determinist birisi olduğunu bilmesem kendi,kendine determiniz'me itiraz ediyor fakat farkında değil derdim ama galiba öyle farkında değil,nedeni; klasik bir söylem üzere "tarihten ibret alınmazsa tekrar eder" buradan anlaşılacağı üzere "TARİH" bilinçli olan varlık için önemlidir yani İRADE, yoksa taşa,toprağa,ateş'e,su'ya tarih gerekmez onlar kendilerine yüklenen görevi ifa ederler yoksa tarihin tekerrürü aynen eski şartlarında,aynısının tıpkısı gibi olması zaten olmaz fakat aynen eskiden yapılan bir yanlış,umursanmaz tekrar yapılırsa tarih,tekerrür eder misal; nasıl eskiden İnsanlar taşa,toprağa, İnsan'a tapar 21. yüzyıl verileri eşliğinde yine aynısını veya dolaylı yoldan inançsızlığı yaşarsa tarih tekerrür eder ama bu firavun,nemrut,roma,yunan zamanında olduğu gibi değil modern versiyonu olur,dolayısı ile buradan KUR'AN a geçersek “Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„ (Zariyat Suresi, 47) bildirildiğine göre 1400 sene evvel teleskopmu vardı'da Kur'an bilimin bu en büyük buluşunu 1400 sene evvelinden bildirmiş ve bu veriler eşliğinde modern bilim ilerliyor dolayısı ile Kur'an mucizedir ve her dediği kesinkes doğrudur, benzeride oluşturulamaz (haşa) ezcümle sorun inanmayanların sorunu,inananları alakadar etmez,herkes kendi yoluna.
  9. Medeni hukukta "VASİYET" varmı bilmiyorum,bilen varsa lütfen yazsın.
  10. Slogan güzel neymiş "Tüm ulusal ve milli gücler ortak hareket ederek Istanbul'daki talana son verecektir." umut etmek güzel fakat Hz Ali efendimizin bir sözü var "HAYAL KUR AMA HAYALPEREST OLMA" dolayısı ile Kemal kılıçdaroğlu ancak rüyasında görür İstanbul belediye başkanlığını ve kemal bey gelecek şeçimlerde başbakan adayı olursa chp barajı dahi geçemez malum ssk tarihinin en büyük açığı onun döneminde oldu üstelik İstanbulu karıştırdığı gibi( semtlerini) bu seferde Türkiye'yi karıştırır... Kemal beyden evvela İstanbul kurtulsun sonra genel şeçimlerde Türkiye'de kurtulur...
  11. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Ulusalcı perinçek ve teftiş ettiği kişiler...
  12. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu'nun üslûbunu kullanacağım. Sorularıma başlıyorum. Burnuma yolsuzluk kokuları geliyor. 1) Ali Özcan'ı tanıyor musunuz? 2) Ali Özcan, CHP eski İl Başkanı mıydı? 3) Özcan'a ait Yapı Üretim AŞ'ye, davetiye usulü ile, 21.3 milyar TL'ye, Göztepe Hastanesi onarım işini verdiniz mi? Neden herkese açık bir ihale yapmadınız? 4) 7 yıl içinde, % 2119'luk artışla, Özcan'a, Göztepe Hastanesi'nin onarımı için, 21. 3 milyar lira yerine, 466 milyar lira ödediniz mi? 5) Adil Özçırpıcı'yı tanıyor musunuz? 6) Adil Özçırpıcı'ya İstanbul Merdivenköy Dispanser inşaatını davetiye usulüyle verdiniz mi? Niçin herkese açık ihale yapmadınız? 7) 50 milyar liralık ihale bedelini, % 596 artışla, 348 milyar liraya çıkardınız mı? 8) Ali Rıza Olcay'ı tanıyor musunuz? 9) Ali Rıza Olcay hemşeriniz mi? 10) 1993'te, ona, Tunceli Sağlık Meslek Lisesi'nin inşaatını, davetiye usulü ile, 23.6 milyar liraya verdiniz mi? 11) 4 yılda ihale bedelini, % 747 artışla, 195 milyar liraya çıkardınız mı? 12) 200 yataklı iki hastane ile bir hastane ek bina inşaatı ve bir hastanenin genel onarım ihalesini, ihalesiz olarak, OYAK İnşaat'a verdiniz mi? 13) 1998'de, 1 trilyon 598 milyar liraya OYAK İnşaat'a verilen Denizli'deki 200 yataklı hastane inşaatı için, 4 yıl sonunda, 2 trilyon 440 milyar lira mı ödediniz? 14) Yalova'daki 200 yataklı hastane inşaatı için, gene OYAK'a 1 trilyon 598 milyar lira yerine, % 51'lik artışla, 2 trilyon 410 milyar liralık bir ödeme yaptınız mı? 15) 1992'de, SSK'ya genel müdür olduğunuzda, kurum (bugünün rakamlarıyla) 128 bin lira kâr ediyordu. 1999'da, SSK'dan ayrıldığınızda, zarar 1 milyar 111 milyon liraya mı yükselmişti? 16) Bu zararın oluşmasında, davetiye usulü verilen ihalelerin ve kadrolara doldurulan militanların ne ölçüde payı var? -http://www.haber7.com/haber/20090217/Cita-50ye-cikti.php- Erdoğan gelmesin kılıçdaroğlu gelsin... Ülkemiz elden gitmesin...
  13. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Erke Dönergeci, Erke Araştırmaları ve Mühendislik A.Ş.'nin geliştirdiğini duyurduğu devridaim makinesi. Firma, 21 Kasım 2006 tarihinde düzenlediği bir basın toplantısıyla Erke Dönergeci'ni "çağın buluşu" adı altında kamuoyuna duyurarak; "...çevreye zarar vermeyen, istenilen güç ve sürati sağlayabilen, doğrudan hareketin elde edilebildiği, yakıt gerektirmeyen bir kuvvet makinesi..." olarak tanımladı, fakat bilimsel ve teknik açıklama yapmadı. Basın toplantısında hazır bulunan emekli general ve bürokratlar şunlardı: Eski Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, emekli Orgeneral Necati Özgen, emekli Orgeneral Kemal Yavuz, emekli Orgeneral Fikret Boztepe, emekli Korgeneral Köksal Karabay ve eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş. Tasarımı yapan firma, buluşun çevreye zarar vermeyen, istenen güç ve sürati sağlayabilen, doğrudan hareketin elde edilebildiği, yakıt gerektirmeyen bir kuvvet makinesi olduğunu açıkladı. Maddenin eylemsizlik özelliğinden faydalandığını belirtti. Bu buluşun istenen yerde istenen miktarda sınırsız elektrik üretme yeteneği bulunduğunu belirtti. Tüm taşıtlarda kullanılabileceğini açıkladı. Buluşun küresel ısınmayı durduracağı ve savaşları bitireceği iddia edildi. Ancak firma, "güvenlik sebebiyle" ayrıntılı teknik açıklama yapmayı reddetti. 2007'de makinenin seri üretimine geçileceğini belirtti. 7 Aralık 2006 tarihinde düzenlediği ikinci basın toplantısında da Erke'nin bilimsel araştırmalar yapan ticari bir kuruluş olduğunun altı çizilerek, yurt içi ve yurt dışındaki hiçbir siyasi parti, siyasi oluşum, siyasi hareket, dernek, vakıf, cemaat, tarikat, finansal kuruluş vb. ile ilgisi bulunmadığı kaydedilmiş, "Yakıt gerektirmeyen elektrik üreteci, 2007 yılında halkımızın kullanımına sunulacaktır" denilmiştir. Ancak 12.12.2007 tarihinde web sitelerinde yayınlanan basın açıklamalarında, verilen tarihe uyulmayabileceği, gecikme yaşanabileceği ifade edilmiştir. Bilimadamları, bu tür bir makinenin, "enerjinin sakımı kanunu" gereği mümkün olmadığını söylemektedir. Termodinamik yasaları uyarınca enerjiyi yoktan var eden bir makine geliştirilmesi imkânsızdır. Sistemin teknik ayrıntılarının açıklanmaması, basın toplantılarında şirketi bilim adamları ve mühendisler yerine bazı emekli subaylar ve bürokratların temsil etmesi, iddia edilen kabiliyetteki bir makinenin gerçekten geliştirilmediği, olayın sadece bir aldatmaca olduğu yönündeki şüpheleri artırmaktadır. Ulusalcı yaklaşımlar ve encümeni daniş...
  14. Dil esirin olduğu günden beri azâdedir Mâsivaya bağlanırmı bağlanan vicdan sana -M Naci- Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde -Ziya Paşa- Bucephale adında ünlü bir at vardı. Üzerine kimsenin binmesine izin vermeyen hırçın bir at, Büyük İskender'e hediye edilmişti. İskender atın huysuzluğunun sebebini aradı ve çok geçmeden buldu. Bucephale'in kendi gölgesinden ödü patlıyordu; hayvan sıçrıyor,gölge sıçrıyor,korkununda bir türlü sonu gelmiyordu. Bunun üzerine İskender,hayvanın yüzünü güneşe doğru çevirdi; gölgesi ardında kalan hayvan'da huysuzluğu bıraktı. Kısadan hisse... Saygılar sunarım.
  15. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Bu çekişmenin son örneğini, başbakanın kopardığı Davos fırtınasında da gördük. Başbakan "monşerlerden" sözetti... Onları çok iyi tanırım, bazıları sınıf arkadaşım, çoğu okuldaşımdır. Memur olduklarını sık sık unuturlar, "geleneksel bürokrat refleksiyle" devleti hükümetten korumaya çalışırlar! (Bana da çok kızarlar, laf aramızda...) Görevleri, "siyasi otoritenin" verdiği emirleri uygulamaktır oysa... "Tedvire memurdurlar", bunu unuturlar. Görevleri, iftiharla takdim ettikleri gibi, "başbakanın yaptığı yanlışları düzeltmeye çalışmak" değildir. Hiçbir Fransız bürokratından, Sarkozy'nin politikaları aleyhinde bir tek çatlak ses duymadık... Hiçbir İsrail subayı da "ben Gazze'ye girmem" diyemedi, diyemez. Hiçbir Amerikan kamu görevlisi Obama'ya posta koyamaz. Beğenmeyen, istifasını verir ya da emekliliğini ister, o kadar. Gider Anadolu Kulübü'nde briç oynar. Hele emekli olduktan sonra, kuyrukçu basının gazına gelip, sesi daha çok ve daha gür çıkmaz. Bugün, Erdoğan ve Babacan size ne derlerse onu yapacaksınız beyler... Yarın Baykal başbakan olursa da, bu kez onun emirlerini uygulayacaksınız. İşiniz budur. Başka da bir şey değildir. İyi Fransızca bilmek yeterli olsaydı ben bugün padişahtım! Siz de kendinize geliniz. Engin Ardıç, Sabah -http://www.sabah.com.tr/ardic.html- Olayın gideceği boyut. Madem demokrasi istiyoruz,madem demokrasilerde HALK önemli o zaman proje,siyaset,çözüm üreteceksin'ki halk'ta ona yönelsin. Yoksa içi geçmiş ideolojilere herkesin karnı tok. İsteyen beğenir,istemeyen oynamaz.
  16. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Geçen çarşamba, ABD'nin demokrat çizgideki fikir üretim kuruluşlarına ve Ortadoğu uzmanlarına dayanarak, Başkan Obama döneminin temel dış politika yaklaşımını anlatmaya çalışmıştım. Başkan Bush zamanında olduğu gibi, çeşitli devletleri (mesela İran ) ve örgütleri (mesela Hamas ), daha baştan terörist diye damgalama dönemi artık kapanıyor. Bundan sonra masaya oturularak önce anlaşma zemini aranacak. Diplomasinin öne çıkacağı bu dönemde, savaş mümkün olduğunca ötelenecek, son çare olarak düşünülecek. Başbakan Erdoğan geçenlerde yaptığı konuşmalarla Hamas yanlısı bir imaj vermişti. Ardından, yani perşembe akşamı Davos olayı patladı. Eğer bunlar geçen yıl (Ocak 2008) olsaydı, hiç kuşkunuz olmasın, Anayasa Mahkemesi' ndeki davayla AKP kapatılırdı. Ama bugün durum farklı: Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in karşısında İsrail'in Filistin politikasını kıyasıya eleştiriyor ve pire için yorgan yakmayalım cevabını alıyor. Nasıl böyle olabiliyor? Şöyle: Erdoğan bir anda sokaktaki Arapların ve bilhassa Sünnilerin manevi lideri haline geldi. Bu durumdan kimler rahatsız olur? Birkaçını sayalım: 1) Irak ve Filistin'deki çatışmalar bitmeye yüz tuttuğu ölçüde Ortadoğu'daki etkinliği azalacak İran . (Yakında görürsünüz.) 2) Arap dünyasının ağabeyi rolüne soyunan ama bunu pek beceremeyen Mısır . 3) İsrail devletinin ve hükümetinin savaş yanlısı şahinleri. (Türkiye'de nasıl PKK sorunundan nemalananlar varsa, İsrail'de de Filistin sorunundan nemalananlar var.) ABD, Irak'tan kuvvet çekmeye hazırlanırken, Türkiye etkin bir aktör olarak devreye giriyor. Sadece askeri ve ekonomik gücüyle değil liderlik olarak da (yani siyaseten) bunu yapacak hale geliyor. Dikkat edin: Davos tavrıyla Erdoğan, İsrail üzerinde baskı kurmadı, tersine Hamas üzerinde nüfuz sağlamış oldu. Başkan Obama dönemi diplomasi süreçlerinde, Hamas'ı masaya oturtacak, "Sen de İsrail'e saldırmayı bırak" diyecek olan da artık Başbakan Erdoğan'dır. Türkiye'nin yumuşak gücü bir gecede katlanmıştır. Web Siteme Git İnsanları kendi ideolojik görüşüyle harekete zorlamak bazılarına hoş gelir ve bunu yaparken kardeşim biz Ülkemizi seviyoruz demek ve bunu derken yine kendi Ülkesinin İnsanını katagorize edip devreye Demokrasi havarisi gibi girip İnsanımızı beğenmemek bize mahsus bir durum. Kardeşim bir ortadoğu Ülkesi kültürü ile bezenmiş ve kahvehane muhabbetinden öteye gitmeyen fikir yürütme deyip kendilerinin sanki Jüpiterde yaşıyormuş gibi görüş beyan etmeleri manidar... Sorun şu TÜRKİYE artık istesede,istemesede Dünyada söz sahibi olma durumunda ve bu durum mazlumun,Demokrasinin sesi,Adalet üzere karar verme ve verdiği kararların arkasında durmayıda bilmeyi hatırlaması üzerine olmuştur. ****
  17. Hayatın dikensiz gül bahçesi olması İnsan için değildir sebebi’de zamanında durağan evren modeli ve determinist anlayışı şekillendiren ve İnsan için bilinen en eski tarihten beri putperestliği savunan görüşün ortak özelliği inançsızlığı temel alıp yaymaktı bu durumda İRADE’ye külden geldi,dumandan geldi ve geçiştirelemeyecek bir olay olduğunu yazmakta ilerlemedir ha determinist düşüncenin Amenna çekip,çekmemesi ve mazoşist olup olmaması’da durumu kurtarmaz sebebi Artık Evrende 5. boyut tartışılıyor biline… Her şeyin teorisi’ne bir adım daha yaklaşmak için CERN deneyi Determinizmin belasıdır dolayısı ile dikensiz gül bahçesi olayını yaşayan,yaşatan materyalist Dünya görüşü burada her zaman olduğu gibi bir darbe daha yiyecektir. Cern olayına kimse fasa,fiso dememiştir diyemezde ve kara bahtım,kem talihim takılan materyalistler dışında ha birde modern’i ve klasiği ile deterministler… Bizim dikensiz gül bahçemizde İMTİHAN ve ADALET vardır bundan dolayı’da İnsan hem bilim,hem İlim yapar İRADESİ ile yoksa at ortaya bir teori yat üstüne ve biz bu Evreni sorunları ile sevdik de ne ala hampadan,rampa ... Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) Gerisi teferruat… Sizin oralarda "ezoterik" Cern olayına nasıl bakarlar... Mesela "KABZ" hali varmıdır veya inisiyasyon takılırlarmı... Taşıyana değil taşıtana bakmak gerek... SUPHANALLAH LAİLAHEİLLELLAH AMENNA VE SADDAKNA
  18. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Buraya pkk ve Haması ortak gösterme çabaları için ileti yazanların ETÖ soruşturması ve Güneydoğu jitem operasyonlarının barzani,talabani versiyonunu birde arzı mevud'u hesap etmesi gerekir. Emine ayna hanımefendi Türkiye Cumhuriyeti parlementosunda milletvekili ve şeçimle geldi hangi zihniyeti temsil ettiğide ortada ve bu hanımefendiyi kimse sözlerinden dolayı içeri atmayacak... Bu yazılanlar eğer beklenti ise ( Daha arkası da gelecek bunun... Eylem şeklinde gelecek... PKK Başbakan'ın Peres'e söylediği lafın arkasına saklanıp, istanbul'u da bombalayacak, Ankara'yı da, Diyarbakır'ı da.) Ne yazayım merdi kıpti sirkatini söylerken şecaatını arzedermiş ama değil pkk bütün Dünya teröristleri gelse havasını alır...
  19. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Aslında sayın gece kuşu (Ama ne yazık ki, her platformda olduğu gibi heyecanlı ve gelişmeleri duygusal tepkilerle algılamaya çalışan bu konuda kültürel birikimi ve deneyimi orta seviyelere bile çıkamamış orta doğu kültürünün etkisi ülke insanımızın düşünce yapısında da oldukça etkili...) yazmış ve çıktığı kabuğu beğenmeyen kestane durumu gibi bu Türklerde nedirki kültürel birikimi ve deneyimi bile yok ardından karşında İsrail ve ABD,AB var haddini bil demeye getiriyor ve eski Şam vilayetine bağlı Kudüs bölgesini bir çavuş'la 400 yıl yönettiğimizi unutur üstelik İsrail'in ortadoğulu olduğunu unutarak Şimdi eğer bu güne kadar yaşanmış olan şamar oğlanı tavrı bazılarınca kabul görüyorsa yaşasınlar ve Türk milletine yönelecek herhangi bir tavır,düşünce,yaptırım zaten batının ve İsrailin her zamanki duruşudur olacak olan gizli olarak yaptıklarını daha bir endirek daha bir düşmanca açık olarak sergileyecek olmalarıdır,aslında bunu yapacaklarınıda zannetmiyorum işi getirecekleri nokta bizim çocuklar işi becerdi ****** Öbür yazılanlar nisbeten doğru ve DEMOKRASİ de zaten budur herkes fikrini,zikrini yansıtacak ve Ülkemiz özgürce tartışacak,yarışacak bu yarış sonucunda İnsanımız kazanacak. Olay bu...
  20. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Türkiye ile İsrail arasında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir tarafından 23 Şubat 1996 tarihinde, Bir'in bu ülkeye yaptığı ziyaret sırasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması imzalandı. Söz konusu anlaşma kapsamında 8 İsrail pilotu ilk aşamada eğitim uçuşu yapmak üzere F-16 uçakları ile birlikte 16 Nisan 1996 tarihinde Türkiye'ye geldi. Türkiye ile İsrail arasında "Askeri Eğitim İşbirliği anlaşması" 23 Şubat 1996 tarihinde imzalanmıştır. Sayın Erbakan'ın Başbakanlığında kurulan 54. Hükümet ise bu anlaşmadan üç ay sonra; 28 Haziran 1996 tarihinde iktidara gelmiştir. 28 şubat dönemi yanlız banka hortumları ilemi gündem oluşturmuştur birazda bu tarafına bakmak lazım ve Askeri işbirliği anlaşmalarının hangi şartlarda neden imzalandığını bilmek lazım...
  21. Bilinç Evren ve determinizim arasında en önemli sorun olduğunu yazmak büyük aşama? Bilincin Evrende?ki yansıması neyin sonucudur? Madde?mi,değil o zaman determinist düşünce modern?i,klasiği ile fos çıkmıştır sebebi 21. yüzyıl bilimsel verileri ile Evrenin bir başlangıcı olduğu ve bir sonu olacağını dolayısı ile bu başlangıç ve sonucun bir NEDEN?i olmasının gerektiğini,bu gerekliliğin bir plan dahilinde olması ise zaten İRADE olmadan,olmayacağı aşikar dolayısı ile KÜLLİ İRADE yazdığımız zaman olayı küllisi,külsüzü mizahı ile kılıflayıp determinizm açısından bir hiçtir yazmak abesle iştigaldir sebebi zaten determiniz iflas etmiş bir düşünce olarak fikir beyan etmesi olanaksız o zaman bize düşen iyi determinist?ler deterministlere demektir yolunuz açık olsun ve mutlu olun? Şirket cirosu için;orasınıda kurcalama demek AHLAKİ İRADE?DİR,ben kurcalıyacağım? Ucu nereye varırsa varsın demekte NEDENSELLİĞİ sorgulama determinist düşünceyi haklı çıkarmaz sebebi bu olayıda sorgulayan cüzi İRADE "Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir." (Farabi) prensibince KÜLLİ İRADEYE tabiidir dolayısı ile ve 21. yüzyıl verileri ile madem Evren?in bir başlangıcı ve sonu var üstelik bu Evren?de Madde?nin üretemeyeceği bilinç sahibi İnsanoğlu var ****?
  22. Orjinal olan benim yazdığım ve unutmuştum birden aklıma geldi bazı yerleri benden olabilir...
  23. Yazıya fıkra ile başlamak iyi birde bu fıkra cevap teşkil ederse daha iyi. Şimdi soğuk savaş döneminde bir ABD başkanı Sovyetleri ziyaret ediyormuş. Malum soğuk savaşın önemli propaganda aletlerinden biri karşı tarafı zor durumda bırakan olaylar ve bakın sizin başkanınız ne durumlara düştü durumuda var. Sovyetleri ziyaret eden ABD başkanına bir ziyafet verilmiş ve bu ziyafette ABD başkanından Piyano çalması’da istenmiş ve başkan Piyanonun başına geçtiğinde tuşlardan birinin KIRMIZI olduğunu fark etmiş yani tuşların hepsi beyaz ama biri kırmızı ve o tuşa’ta bir numara olacağını uyanmış fakat çaldığı her ne ise o tuşa basmadan çalınamıyor ve tuşa basmış aniden kendini yerde bulmuş tuş bir mekanızma ile başkanın oturduğu sandalye ile bağlantılı imiş ve tuşa bastığı an başkanı üzerinden atmış tabiî ki ABD başkanının düştüğü durum ve Sovyetlerin sevinci malum. Gel zaman git zaman bir Sovyet başkanıda ABD’i ziyarete gitmiş ve aynı seronomi Sovyetlerin başkanına’da uygulanmış ve en sonunda Piyanonun başına oturmuş Sovyet başkan üstelik Piyanonun tuşlarından biride KIRMIZI imiş,başkan ister,istemez kırmızı tuşa basmış fakat ne sandalyeden yere düşmüş,nede herhangi bir olay ziyafette olmamış bunun üzerine Sovyet başkan bir şey olmuyor diye habire Kırmızı tuşa basıp,basıp gülümsüyormuş, Sonunda müzik bitmiş ve Sovyet başkan ABD’li muhataplarına sormuş bizim piyanodaki KIRMIZI tuşa basan sandalyeden düşerken sizin piyanodaki Kırmızı tuşa ben defalarca bastığım halde bir şey olmadı acaba neden demiş Sovyet başkanın ABD’li muhatapları başkana, sizin KIRMIZI tuş sandalyeyi harekete geçirip üzerindekini atarken,bizim KIRMIZI tuş nükleer füzeleri harekete geçirdi ve siz her tuşa bastığınızda Sovyetlere bir nükleer füze gönderdiniz demişler… Şimdi fıkraya,fıkra ile cevap iyide,eğer fıkrayı ciddiye alıp cevap yazmak olmaz olay şirazeden çıkar bu durumda bizde Bill Gates’i konuşturarak sonunu bağlayalım. Millet; ben Microsoft’u kurdum Aklım ve İrademle ve Aklı ve İradeleri ile ABD ve Sovyetler birbirini yiyorlar birde Agnostisizm’ci takılanlar var ve Determiniz’min ne modernine nede klasik öğretisine uyuyorlar sorun şuki agnostik düşünce; insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur ama İnsanın nasıl oluştuğu ve Bilinç ve İradesinin nasıl varolduğu hakkında BİLME YETİSİNİN üzerine bir sürü teori ortaya atar, şimdi determinist düşünce agnostik takıldımı bu ister klasik ister modern determinist olsun yine gelip İRADE’ye tosladığının bir kanıtı oluyor, nasılmı madem agnostik Düşünce bilmekten, YETİ’ye (BİLİNÇ) sığınıp görünemeyenin ardına bakmanın yine bu sefer sınır koyarak Yeti (BİLİNÇ,İRADE) sığınıp hakikatin yakalanamayacağını savunmak üstelik DETERMİNİST olmak hem modern hem klasik anlamda beni şaşkına uğratıyor… Bitti…
  24. Muhtemelen,raslantısal,varsayımsal,gibi yakıştırmalar bildik 19.yüzyıl pozitivizm'im sloganik takıntılarıdır bütün beklentilerini (teori) şanş faktörü içine hapsetmiş düşünce biçimi...
  25. LEDÜNN: "yanında" gibi bir zarftır. Türkçede katımızdan veya tarafımızdan demek gibidir. Ve görülüyor ki ilmin değil, öğretmenin kaydıdır. Bununla beraber öğretmenin, O'nun katından olması, ilmin de O'nun katından olmasını gerektirmez değildir. Şüphe yok ki bütün peygamberlerin ilmi Allah tarafından vahiy ve öğretmek itibarı ile Ledünnî (Allah katından)dir. Fakat burada dikkate değer bir husus şudur ki "ve kendisine tarafımızdan ilim öğrettik." kaydı ile Hızır'a öğretilmiş olan ilim, Musa'nın ilminden bambaşka bir ilim, yani Allah tarafından öğretilen ilimlerden özel bir ilim olduğu anlatılmıştır ki, âyetteki kıssalar karinesi (ipucu) ile tefsir bilginleri, bunu "Gayıplar ilmi ve gizli ilimlerin sırları" diye tefsir etmişlerdir. Diğer bir ifade ile demişlerdir ki: "Musa'nın ilmi, şer'î hükümleri bilmek ve dış görünüşe göre fetva vermekti. Hızır'ın ilmi ise işlerin iç yüzünü bilmekti." Sahih-i Buharî'de rivayet edilmiştir ki, Hızır şöyle demiş: "Ey Musa! Ben Allah'ın ilminden bana öğrettiği bir ilim üzereyim ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah'ın ilminden sana öğrettiği bir ilim üzeresinki ben onu bilmem." Bu şekilde ilm-i ledünnî (Allah bilgisi) deyimi, bu özel ilimde en özel bir mânâ ile terim olmuştur ki, buna hakikat ilmi ve batın (gözle görülmeyen şeyler) ilmi de denilmiş ve tasavvufçular, bu kıssaya bir delil olarak tutunmuştur. Özetle ledünnî ilim, kafa çalıştırmakla elde edilmeyip Allah tarafından, sırf Allah vergisi olan bir mukaddes kuvvetin tecellisidir. Etkiden etki yapana, duygudan varlığa doğru giden bir ilim değil, etki yapandan etkiye (ize), varlıktan duyguya gelen birinci derecede bir ilimdir. Nefsin olagelene geçişi değil, olagelenin nefiste meydana çıkmasıdır. Doğrudan doğruya bir keşiftir. Fakat ledünnî deyimi, bunun özellikle Allah'ın sırlarına ait olanından daha fazla deyim olmuştur. Türkçede bir işin ledünniyatı demek iç yüzündeki gizli incelikleri ve sırları mânâsında herkesçe bilinir. Bu kıssada ilim için araştırma yapmak ve yolculuğa çıkmaya bir teşvik delili ve bununla beraber ledünnî ilmin çaba harcamak ve istemekle kazanılmasının mümkün olmadığını anlatmak vardır. Yukardaki alıntı işin lugat manasıdır dolayısı ile bu olay "LEDÜNN" ilmi öyle ezoterik takılıp sanalda bir takım "sanki" böyledir şöyledir ile açıklanamaz bundan dolayıdırki "LEDÜNN" ilmi hakkında Tasavvuf büyüklerin her sözünü anladım ve anladığımı yazıyorum demek yanlış kaçar nedeni'de "LEDÜNN" ilmi yaşanır. KEHF; 65.Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. 66.Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" 67.Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." 68.(Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" Gerisi teferruat...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.