Zıplanacak içerik

sarıgöl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sarıgöl tarafından postalanan herşey

  1. Bu memlekette; DELİ'YE,DELİ DENMEYECEKMİ. Yoksa; sarı kız,yakamoz,ayışığı,kafes, yer altından çıkan mühimmat,danıştay saldırısı vs vs ne? Değilmi.
  2. Sorun kapsamlı doğru,onun için sordum.. Gençliğin imanını çaldılar (Emine Şenlikoğlu) beni bağlamaz ve; böyle atraksiyonlara girmem. Demirel haklı ise "HAKSIZ" olan kim! yani; ciğer iki kilo,kedi iki kilo,peki ciğeri kim yedi. Türk ulusu etnik ayrım içermez doğru,etnik ayrımcılık yapan varmı,var onlar kim? tarihsel bir atamayla oluşan Fransız tipi ulusalcılık "FOS" çıktı, bu ortada ve bu kadar acıları yaşamış bir Milletin evveliyatında "ACISIZ" bir dönem var,ve; bu devirleri niye görmezden gelip,köken aradık (Sumer,Hitit,Güneş dil teorisi,Mu) değilmi.Tamam,zaten sorun bu "TARİHSEL ATAMAYI SOMUTLAŞTIRMA" yapılanması Irkçılık hakkındaki düşüncenle hemfikirim. Bende merak ettim nerede bu "VATANSEVER OLMAYANLAR" kimdir bunlar? varmı,var neredeler.
  3. İnsan rahat oldumu her şey kolay,bu rahatlık birde "dokunulmazlar" üzerinden oldumu yan gel yat, neymiş iyiki varmış Asker, ne doğru bir kelime,doğruda Asker Milletin Askerimi,yoksa millet! Askerin milletimi... Ondan sonra; cepte para yok, kredi kartı patladı vs vs üzerinden duygu sömürüsü iyiki Asker var, 28 Şubatta da vardı.. Sorun Ordu değil,Ordu bizim,sorun canı sıkıldığı zaman cunta kuran, her on senede ihtilal yapan, ekonomiye,siyasete, Türkiyenin hangi konusu varsa üzerine yorum yapıp nizam vermeye çalışan Ordu daki bazı İnsanlar... Yoksa vur patlasın çal oynasın... Ve; her konuyu sanal alemde " EGO" tatmini olarak kullanmaya çalışan geniş İnsanlar... Vur patlasın çal oynasın... Nasıl olsa "İYİKİ ORDU VAR"... Sanki devletlerin,Milletlerin ordusu olmazmış,yahut ucuz hamaset sömürüsü... Vur patlasın çal oynasın... Sonra; "OĞLAN BOŞTA İŞ BULURSA BALIKLAMA DALACAK,YOKSA DAĞA ÇIKACAK" hangi "DAĞA" Uludağa mı... Ne kolay iş yok dağa çık... Değmez, ucuz polemik dolu hamasete... Ordu,Asker, bizim ve biziz, bunlar hamaset değil gerçek ama "BİZİM" olanda "BİZİM" gibi olmalı,herkes kendi iştigal alanında vazifesini yapmalı,doğru olana doğru,yanlış olana yanlış denilebilmeli,herkes hakkını dürüstçe arayabilmeli, bunlar benden,onlar şundan deyip İnsanlarımız katagorize edilmemeli... Yosa yaz vıdı vıdı ve geniş,geniş takıl... İyi takılmalar.
  4. Atatürk; bu öngörüyü nerede yapmış. Yani; belgesi varmı,mesela "NUTUK" gibi. (söylev değil)
  5. Paşamızın ağzına sağlık tamam, birde şu toprak altından çıkan "BORU" ve Deniz kuvvetlerinde oluşan "KAFES" i irdelese. Vatan hainleri yaftası yapıştırmak çok kolay İnsanlara Hülasa; hamaset bile ciddi bir iştir,öyle herkesin ağzında sakız olmamalı.
  6. Türkiyede oluşan,oluşturulan Fransa kökenli (nevi şahsına münhasır)ulusalcılık ve milliyetçiliğin sonu belli ve ortada, kafatası milliyetçiliği,kökenlerimizin sumer mi,yoksa "MU" uygarlığınamı dayandığı (hititler dahil) güneş dil teorisi, gelinen nokta bu memlekete ne gelecekse biz getiririz mantığı. Günümüzde; bu görüşlere aykırı bir düşünce yapısına sahipseniz "VATAN HAİNİ,ŞERİATÇI," vs vs yaftası hazır ve nazır istersen ağzınla kuş tut ne olursa olsun ittihatçı gelenek İSTEMEZÜK der,hülasa Ülkemiz ve Ülkemizin güzel İnsanları artık Dünya da ve Türkiyede olanın farkında dolayısı ile artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak,bu demek değildirki Vatanımız tehlikede ve bu görüşleri savunanlar Vatan haini, hiç kimse,hiç kimseye ben bu Ülkeyi senden çok seviyorum geyiğini yapmamalı,yapamaz. Muhabbetle.
  7. Salih Tuna [email protected] 18 Aralık 2009 Cuma Diyarbakır'da deniz yok paşam! Orgeneral Başbuğ'un, Trabzon'da, Oruç Reis Fırkateyni'nde yaptığı konuşmayı düşük yoğunluklu bir "muhtıra" şeklinde değerlendirip ellerini ovuşturanlar da olacaktır, "Sen kendi işine bak Paşa!.." yollu posta koyanlar da. Biz öyle şappadak kestirip atmayalım da, aklımıza takılanları dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışalım. Şu ifade gerçekten de çok sert: "Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı psikolojik harekat yürütenlere diyorum ki bulunduğunuz yol, bulunduğunuz yer doğru değildir…" Sayın Başbuğ kusura bakmasın ama haksızlık ediyor. Her şeyden evvel, ihsas ettiği çevrelerde TSK'ya karşı öyle "topyekûn psikolojik harekat" söz konusu değil. Yani… 28 Şubat sürecinde "Topyekûn Savaş" manşetlerinde ifadesini bulan "topyekûn psikolojik harekat"a benzer bir durum yok. TSK içindeki bazı "rahatsızlıklara" eleştiri getiriliyor, hepsi bu! Bunda da hepten haksız olduklarını söyleyebilmek için, en azından Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız, İrticayla Mücadele Planı ve Kafes Eylem Planı gibi "rahatsızlıklar" yaşanmamalıydı. Değil mi? Danıştay cinayetinden Cumhuriyet gazetesine atılan bombalara kadar bir yığın "provokasyona" muttali olan herkes, yaşadığımız hadiselerin perde arkasına adamakıllı bakma gereği duyar elbette. Eh yani, duymalıdır da, ne var bunda? Hulasa, TSK'yı topyekûn töhmet altında bırakmak isteyen yok. Zira hangi etnisiteye mensup olursa olsun asker, bu milletin askeridir. Dolayısıyla… Sayın orgeneralin, her yerde olduğu gibi Trabzon halkından da sevgi ve saygı göreceğine olan inancı gayet yerinde. Her ne kadar 28 Şubat'ın kimi kudretli komutanları karşı çıkmışsa da, bu milletin kahir ekseriyeti asker ocağını, "peygamber ocağı" bellemiştir. Evet, bu millet askerini sever. Sorun, askerin milleti sevmesinde. Daha doğrusu sevme tarzında. Mesela, bu millet artık darbelerle, muhtıralarla sevilmek istemiyor. (Yeryüzünde hangi millet, çocukları ilahi okudu diye muhtıra yemekten hazzeder ki?!) Gelgelelim… Sayın Orgeneral Başbuğ'un şu ifadesi, "eleştiri" cevaplandırmaya benzemiyor: "Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduğumuz TCG Oruç Reis Fırkateyni'nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır…" Herkesi bilemem ama ben hiçbir şey anlamadım. Ama… Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı'nın, bu ülkenin insanlarına bu fecaati hatırlatmak istemediğinden eminim. "Malum plan külliyen iftira, korkunç bir bühtandır…" mesajını vererek, Deniz Kuvvetlerine sahip çıkmak istemiş olabilir. Belki de, bir "açılım" da biz yapalım, diye düşünmüştür. Şayet buysa, yani, siyasete denizlerden akmayı murat etmişse, şuncağızı hatırlatmak makamındayım: Trabzon'da deniz çok, da, Diyarbakır'da hiç yok paşam!
  8. "Demirel 'e sormuşlardı bir dönem, verdiği cevap enteresandı. "Biz Kürt halkına kötü davranıyoruz da Türk halkına farklı mı davranıyoruz." "9. Senfoni." "Doğuda mı daha çok Kürt var Batıda mı. pkk sekülermi değilmi. Barışmı iyi, düşük yoğunluklu savaşmı. Hamaset kötü bir şey ( milli hisler ve öfke) bunun önüne nasıl geçilir. Türkler ve Kürtler et ve tırnak gibi(dir) der İnsanlar acaba "ET KİM, TIRNAK KİM". Jitem,Hizbullah nedir? kime hizmet etmişlerdir. Bir ,bir peşi sıra öldürülen; Eşref bitlis,Uğur mumcu, Cem ersever,Adnan Kahveci, vs vs (sıralama yanlış olabilir) sebebi nedir. Kısaca.
  9. Sayın politika, sizi güldürebilmiş isem ne mutlu bana. Doğru yazmışsınız İnsanların gözleri kapalı olabiliyor malesef 7 yıllık geçmişi hatırlayıp,hiç olmazsa bunu 9 yıla çıkarsa idiniz belki de ağlardınız (gülmekten) nede olsa gülme ile ağlama kardeştir.İnkar edenler derken ne kastettiğinizi pek anlayamadım,sonra yazdıklarımda bir yanlışmı var,yahut hiç yaşanmadımı ki siz hatırlayamıyorsunuz bak sitemizde "GOOGLE" arama motoru var bir tık mesafesinde,yazar öğrenirsiniz; "BİZE EN UZAK OLANIN EN YAKIN TARİH OLDUĞUNU" ne dersiniz. Muhabbetle.
  10. Demirel; Nurlu Süleyman,Yollar yürümekle aşılmaz vs vs. Ecevit;Kontrgerilla. Erbakan; 28 şubat vs vs. Türkeş; Ne mozaiki lan. Nazım Hikmet; hapse düştüğü tarih çıktığı tarih.(bilen,bilir) İnönü; 5 Nisan 1946 Cuma sabahı Missouri Zırhlısı Dolmabahçe önünde demirledi. İstanbul'un hem valisi hem de belediye başkanı olan Lütfü Kırdar. Ankara'dan gelen bir emirle konukların Dolmabahçe Sarayı'nda ağırlanması daha daha uygun görülerek hazırlıklar saraya kaydırıldı. Vesaire,vesaire,vesaire. 1960 darbesi ve Menderes in idamı (acaba neden). 60 darbesi kendimize "ÖZEL'Mİ" yoksa netekim'in bizim çocukları yabancımı ve yahut senin darben kötü, benim darbem iyi geyiği mi. KİM KUZU,KİM KURT. Vesaire,vesaire,vesaire. FELAN.
  11. Peygamberimizin (a.s.v.) Amcaları;Haris, Zübeyr, Ebu Talib, Ebu Leheb, Kusem, Dırar, Mukavvim, Hacl, Hz. Hamza r.a ve Hz. Abbas r.a Olmayan bir şeyden hareket edip yorum yapmak, olmuyor. Eğer böyle biri varsa kanıt gösterilmesi gerekir,yok eğer olayı sarakaya almak (hicv) içinse, hayali yorumların hiç bir geçerliliği olmaz,ancak ben söyledim BİZ güldük olur sanalda, gerçek başkadır.
  12. EVDEYOKUZ, Sizin yazdığınızdan hareketle,aklıma geldi! ve galiba matematikte ustasınız ve şimdi soracağımı yanıtlarsanız hem korkumuzu giderir hemde yardım etmiş olursunuz. Şimdi; "KESİR" nedir,Ve kesirler kaç çeşittir. Kesirleri "İSLAMİ MİRAS PAYLAŞIMINA" uygulayabilirmiyiz. (O.K. E.K.) ne demektir. Bileşik kesir ne demektir. Kesirlede; "PAY" " PAYDA" varmıdır,varsa işlemleri nasıl olur, yani; PAYDA,PAY'DAN BÜYÜK OLDUĞU ZAMAN NASIL İŞLEM YAPILIR. Bu sorduklarıma cevap vermeyebilirsiniz,yahut verirsiniz ama yazdıklarınızdan matematik ustası olduğunuz anlaşılıyor en azından ben öyle anladım, teşekkür edrim. Not. Eğer yanıt verirseniz başka sorularım da olacak.
  13. İnsan kanaat belirttiği konuda fikir sahibi olması gerekir yoksa görüş ve düşünceleri havada kalır bu itibarla neye,niçin,neden karşısın evvela karşı olduğun ne ise kaynağı "KUR'AN" da mı yoksa bir kişi veya kişilerin kişisel yorumlarımı mı bu konuyu da açık,açık yazmalı ki inandırıcı olsun yoksa bende buraya kendini çağdaş,ilerici bulunmaz hint kumaşı gibi görenler hakkında öyle şeyler yazarımki (belgeli) dini konuda ahkam kesip sarakaya alırken İnsanları, hızını alamayıp birde siyasete el atıp oradan koyun olan kadınların güdülmesini mübah görüp, ( taşlama) hür ve acul olan kadınları gütmenin daha bir keyif verdiği bir siyaset erbabı olduğunu ima edeceksin.. Bravo.. Başka ne yazılırki.. Yine bravo.. Mir im.
  14. Doğru, kafa boş oldumu İnsan bayağı bir hoş olur.. Ve; uçmak için de illaki yardıma da gerek olmaz boş kafa ile.. Boş olan hafiftir,daima uçar..
  15. İnstantkarma, Siz dersinizki ALLAH c.c. Kur'an ı Adem'e öğretmiş! Bir kere bu yazdığın balon,yani Adem a.s.'a öğretilen Kur'an değil. Sonra; İlahi emirler içerik olarak aynıdır,nasılmı Şirk, Canlı öldürmek, (cinayet) Fuhuş, Hırsızlık, Haksız kazanç (faiz), zararlı maddeleri kullanmak (içki,uyuşturucu) vs vs... Ve; sizinde 21. yüzyılda yaptığınız gibi İnsan her devirde itiraz edip gönderilen her Peygamber ve Kitaba kendi istekleri doğrultusunda karşı çıkmış, yaptığıda ya tahrif,yada inanmamak buda bir gerçek... Dolayısı ile var olandan hareketle en başından Adem a.s. Bildirilenler ile Son Peygamber Hz Muhammed'e, a.s.v. Bildirilenin arasında yukarda yazdığım gibi içerik olarak fark yoktur... Koruma altına almak için 4610 sene beklenmiş olması (sizin deyiminiz) diye bir şey yok bu görüşünüzde fasarya sebebi İnsan'da “HAFIZA” denen bir olay var bu itibarla ne kadar tahrifat yapsalar, ne kadar itiraz etseler bildiğimiz kitapların Tevrat, Zebur,İncil'den bazı gerçekleri örtemeyip birde İnsan'ın “ZİHNİN'DE” kalan gerçekler bir araya geldimi her şey meydana çıkar,bu durum'da Kur'an ile perçinlendimi hem gerçeklerin korunması hemde İMTİHAN olayının olması doğal bir sonuç olur... Seç seç al kaderini yaşa... “ Korumak her ne kadar müdahale olsa da kitap göndermek de bir müdahaledir.” Yazdığın yazıdan hareketle bir kere Kitap göndermek bir müdahale değil “İKAZDIR” İnsanların “CÜZİ İRADESİNE” hatırlatma,ister uyar ister uymaz bu itibarla esas olan bu durumdur... Kur'an'dan önce ateist yok lafı'da geçersiz ha putperest, ha ateist... Kur'an'dan önce gelen Kitapların tahrif edilmesi sonucu,onlara inanmayanların durumu, aynen o Kitapların Yine senin yukarda yazdığın gibi gönderilmesi “KORUMAK” amaçlıdır, ve Kitap göndermek'te İnsanların yaşadığı devirdeki ilim,bilim algılamalarına göredir, bu itibarla Kitapların tahrif olması dolayısı ile onlara inanmayanlar şuçlumudur diye sormak!, evet şuçludur denir, sebebi; ne kadar tafrifat yapılsada ortada hem Peygamber, hemde Kitap gerçeği olduğundan Üstelik Din'in emirleride (içerik olarak) ortada iken, ve birde Kur'an'ı Kerim'de apaçık varken inanmayan adam veya adamlar “DİN'E” göre şuçludur... Şeç seç al kaderini yaşa... Önceden her şeyi bilmek! Deneme yanılma olayı değil bilakis Cüzi İrade sahibi “BİLİNÇLİ” İnsanın ben bilmiyordum itirazının geçersizliğini göstermektir, dolayısı ile ALLAH c.c. Her şeyi Ezeli,Ebedi İlmi ile bilir Kul olan İnsan şeçtiği kaderi yaşar... Şeç seç al, kaderini yaşa... Bak 4610 yıl beklenmemiş daima bir HATIRLAMA VE HATIRLATMA VAR... Senin benimle uğraşıp uğraşmaman Hiçbir şeyi değiştirmez,çünkü her şey meydanda ve sana yazdıklarım'da hep senin yazdıklarından hareketle yazılmış cevaplar olması, dolayısı ile senin yazdıkların senin sui zannındır bu itibarla, itibar edilmez... Şimdi; yine yazdığından hareketle; Matematik demişsin, Karmaşık sayı demişsin,sanal demişsin, soyut demişsin birde deneyle kanıtlanmamış dersin peki;” rasyonel sayıların ihtiyaca cevap vermediği alanlarda sanal sayılar kullanılarak çözüme ulaşılırmı “evet” kuantum fiziğindeki tünelleme hâdisesi nedir uzaya gönderilen araçlara kadar ve birçok denklemde sanal sayılar kullanılıyormu.(evet)” ve mademki matematikte sanal sayılar vardır fizikte niye olmasın (Feinberg ) değilmi... Ve; NEW YORK - Önceki çalışmalar ışığı yavaşlatmayı başarmıştı, ancak University of Rochester bilim insanları, ışığı teorik ışık hızının üstüne çıkararak, ışık demetine negatif hız kazandırdı. Deneyde teorik hız limitini aşan ışık, geriye dönüyor. Araştırmayı yürüten University of Rochester uzmanı Robert Boyd deneyin alışılmadık sonucunu şu sözlerle tanımlıyor, “Dünyanın önde gelen bilim insanları dahi bu deneyin sonuçları karşısında şaşkınlığa kapılıyor, hepimiz anlamaya çalışıyoruz, gerçekten ilginç.” Einstein’ın hiçbir kuvvetin ışık hızını aşamayacağı hatırlatıldığında ise Dr. Byod şu yanıtı veriyor: “Einstein bilgi ışık hızını geçemez demişti, bu deneyde de ışık bilgiden hızlı davranarak öne geçiyor.” ALINTI. Ha duyamadım instantkarma, Bak ışık hızı labaratuar deneyi ile test edilmiş ne dersin... Yine ve şimdi; matematikte sanal-karmaşık-imajiner sayılar kullanılması ile hem deney hem pozitif bilim yapılır bu itibarla; “ Bilaniuk denklemlerinde, takyonların ışık hızını aşmalarının rölativite teoremine aykırı olmadığını da göstermiştir. İki evrenin hızları birbirine bakışıktır ve bu simetri rölativiteye aykırı değildir. Buna göre, Takyonlar ışıktan milyonlarca kez hızlıdır ama bizim, maddenin ışık hızını geçemeyişimiz gibi, Takyonlar da hızlarını ışık hızının altına düşüremezler. Işık hızı iki taraf için de sınırdır. Böylece rölativiteye olan aykırılık ortadan kalkmış olur. “ alıntı. Ne dersin instantkarma, Seç seç al kaderini yaşa. Farkı, farkedenler anlar. Onun dışında kalanlar neye inanırsa, inansın yanlış yaparlar dolayısı ile benimle uğraşman,benim için teferruattır... Dolayısı ile sen uğraştığını zannet... İdraksizliği, idrak, idraktır. Hz. Ebu Bekir...
  16. KUR'AN'dan önceki kitapların İsmi varmı var, Bu kitapları tebliğ eden Peygamberler gerçekmi, gerçek, nedir bunlar Hz Musa ve Tevrat. Hz Davut ve Zebur, Hz İsa ve İncil şimdi buradan hareketle Kitapların varlığı (var olduğu) korunmuş olarak karşımızda ama İnsan'ın Kutsal kitaplarda yaptığı tahrifat yine İnsan'ın imtihan olması dolayısı ile (cüzi iradesi ile) Kutsal kitapların korunmamış olduğu varsayımı geçerli değildir, bu itibarla İnsanlığın başlangıcında kitap gönderilip,gönderilmediği savı'da Hz Adem'in Peygamber olarak ve ilk İnsan olması dolayısı ile ALLAH c.c. In İnsanları ikaz ettiğinin bir belgesidir... Şimdi; 610 yıl niye beklenmiştir iddiası, İnsanoğlunun var oluş serüveninde 610 yıl çok kısa bir süredir,bu itibarla Hz İsa ve İncil'in gerçekliğinde İnsanların bilerek isyan etmeleri ve imtihanda olmaları sebebi ile eğer ALLAH c.c. Müdahale etmiş olsa bu sefer'de ateistlerin her zaman yaptıkları gibi bir durum ortaya çıkar, “madem müdahale edilecekti niye imtihan var” dolayısı ile Hz Kur'an ve Peygamberimiz (a.s.v) son Kitap, son Peygamberdir, ve Hiçbir kimsenin itirazıda geçerli değildir... İnstantkarma, soruna yine senin yazınla karşılık vereceğim; Şimdi; yukardaki yazın bir şeyin nasıl belirleneceğinin “bilimsel” kanıtı,yani geçmiş ve gelecek iç içe. Mevcut bilimsel teoriler vasıtası ile takyon boyutunda her şeyin bilinebileceğini yazıp Big Bang'ın ispatladı üzere Evrenin tasarlanıp meydana getirildiği ve bu oluşum (big bang) neticesinde takyon ve benzeri maddelerin yaratıldığı,yaratılan madde'nin her şeyi bileceğini ama onu meydana getiren ALLAH c.c. Bilipte belirleyemeyeceği tam bir ABSÜRT iddiadır... Şimdi; İnsan “bilinci” ile ve özgür iradesi ile (cüzi) takyonlar alemini keşfediyor biliyor, ve bu takyonlar aleminde ise her şey belirlenmiş vaziyette... Şeç şeç al,kaderini yaşa... Değilmi instantkarma.
  17. Yazıp, alıntılayıp astığın yazıdaki bir sözünü bende buraya asayım; Ve; Bu yazılanları es geçmek niyeki instantkarma... Demekki " Colins "bile itiraf ediyor "EVRİM" teorisinin balon olduğunu...
  18. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    http://img.blogcu.com/uploads/oguzturkistanli_038.jpg Burası "ÇİN'Mİ"... Rusya ve Çin arasındaki fark nedir... Doğu Türkistan halkı olan "UYGURLAR" ın ne yapması gerek... Çin esaretinden kurtulması için... Doğu Türkistana çinliler neden "SİNCAN" derler... Madem objektif olup ABD emperyalizmine katkı yapılmayacak,çözüm nedir...
  19. İşin ilacını sunmak! hemde demirefe tarafından, bakalım ne yazmış iletisinde ve objektif olabilmişmi? Bu kadar peşin fikirli üstelik "determinist" bir kafa yapısı az bulunur!... "Kuantum" a sığınacak"... "NEDEN"... **** Bir kere "BİLİM" teori öne sürer, araştırır,deneyerek, kendi doğrularını öne sürer bu doğrular, yeni bir icat,yeni bir buluş olana yani aksi ispat edilene kadar geçerliliğini korur ve bu durumda Big Bang ve Evrenin genişlemesini bize determinist takılan demirefe nasıl izah edecek... Geç... Bu karanlıkta "KARADELİK" gibi bilimsel buluşlar varmı... Özgür çalışan bilime "İSLAM" ın itirazı nedir... Sakın! sanal ortamda gezip birşeyler yazan çok bilmişlerden örnek değil "OTORİTE" sayılan ve "DİN VE BİLİM" üzerine bilenlerden hem bilimsel, hemde Din'i argüman ortaya koymak gerekir... Yoksa; ben böyle düşünüyorum böyle demek olurki... Bu yazdığın durum ortaya çıkar... Olay bu.
  20. "Makalenin yazarı Chicago Teoloji Fakültesi eski Başkanı Profesör Susan Brooks Thistlethwaite." Ve yorumu forumdaşlara bırakmak??? Zaten hanımefendi yoruma gerek bırakmadan görüşünü belirtmiş ve,Erdoğan'ın İslam hukuku'nu yerleştirmek için uzun vadeli bir strateji uyguladığını yazmış, " BU UZUN VADE HERHALDE AB'YE GİRMEK OLACAK" çünkü Türkiye müzmin muhalefeti " AB" ye girmek istemez üstelik bu makaleyi yazan hanım Hristyan Teoloji profu, onunda işine gelmez, Türkiye'nin AB ye girmesi birde yalan yazması neymiş; ( bankacılık sisteminin bağımsızlığını ciddi bir biçimde zayıflattığını belirtiyor) Türkiyede bankacılık Dünya'nın her yerinde kriz yaşanmasına karşılık "bankacılıkta" en çok kar eden kurumlar... Zaten bizim çocuklar (laik) Türkiye'nin çağdaş yüzüdürler, öyle dogmacılar gibi "ŞARK KURNAZI" olmayıp açıktan ve kimseyi umursamadan ilkelerini ortaya koyduklarından dolayıda Ergenokon diye bir örgüt masalı ilede şuçlanıyorlar, ne yapmışlarmış güya faili meçhul cinayetler olmuş, yok andıçlar olmuş, 28 Şubat, olmuş,ay ışığı, vs vs darbe teşebbüsleri olmuş, yok yer altına ve evlere cephane,lav silahları saklanmış, ne lav silah alenen boru onlar, vs vs üstelik bu çağdaş ve ilerici bizim çocuklar öyle gelişmiş ülkelerde olan sosyal demokrat partiler gibi solcu olmayıp tam istediğimiz gibi Müslümanlara göz açtırmayan başortüsü'ne düşman ikna odaları kurup başortüsünü kaldırmayı amaçlayan yani laik ve ilerici kimseler bu durumda ne yapmak gerek hadi bizde bir makale döşenelim bakalım yardımı olur... Değilmi.
  21. Instantkarma, Ben ister bak,ister bakma fakat anlamaya çalış diyerek başlayacağım, ve yazdığın şu yazı ile; Ve; şu yazın; Bu bir... Ve; Şimdi; hız neticesi bir yerlere gelip Dünya'nın geçmişini bilip,oradan'da; Planc sabitinin altından Dünya'nın geçmişini bilmek... Buraya nasıl gelindiğide sizin şu yazınızla başlamıştı hatırlarsanız; İvme gerekmiyor (hız) fakat sayın instantkarma takyonlara gelmiş, oradanda süper uzay'a bir göz atıyor... Bravo... Anladın... İnstantkarma, Bilimin teorilerinin birini alıp birini gözardı ettiğim bir yeri göster tamam diyeceğim. Fakat senin kavram kargaşasına belki heyecandan,belki karıştırmaktan dolayı yaptığın yanlışları göstermek ve belirtmek zaten iletilerin aşağı,yukarı bütününü teşkil ediyor dolayısı ile kaos ve kuantik belirsizlikler Big Bang'tan önce varmıdır (bilimsel yanıt isterim,teorik değil) ve kabul gören görüş Big Bang sonrası oluşan durumu'da yine Penrose açıklıyor, ( tesadüf ve transandan durum yok) bu durumda her şey tasarlanmış (yaratılmış) ve;her şey bu Evrenden hareketle ispat edilmeye çalışılıyor yani yok Big Bang öncesi vs vs teorileri geçersiz, bu durumda benim ileri sürdüğüm şudur (acizane) ALLAH c.c. Bu Evreni ve canlı,cansız bütün varlıkları yaratmıştır,nizamı koymuştur İnsan'a düşen araştırıp ilim,bilim yapıp olayları kavramaktır... Gerisi teferuat... Bana neyi açıklıyorsun instantkarma, “TAKYON” u, yahu takyon'u yazmaktan ve açıklamaktan gına geldi ve benim alıntılayıp'ta yazdıklarımın aksini senin alıntılarında söylemiyor. Şimdi'de Çetin Bal beğenmemezliği, Tıp doktoru,üstelik ibda c dergisinde yazan kişi ajite'si sanal alemde sana kimi beğendireceğiz birde takyon gibi niyet okumaları... Öbür yazdıklarına cevap yazmayacağım sırf tekrar
  22. Bak instantkarma, ******* Benim yerime karar verip şu fizikçiden şunu al, şu düşünürden bunu alma yerine alıntıladığın fikirleri objektif olarak karşılaştırmalı olarak harmanlayıp, doğru olana,doğru deme öz güvenini göster... Geldik pasif bilincin farkında olma olayına, ve yine özgür iradeye sığınıp, her bir Madde'nin kendi aralarında etki, tepki olayının (farkında olarak) pasif bilinçle cereyan edeceği masalına. Şimdi hesaplanabilirlik (matematiksel) bir olay olup Maddenin etki, tepki olayının ise Madde farkında olup bu farkındalık ise pasif bilinçtir yazıp HESAPLANAMAZMI matematiksel olarak nedir sorunun veya anlamamaktaki zorluk... Açıkla neden hesaplanmadığını ve konu dışı olan hesaplanabilir matematiksel düşüncenin durumunu... Penrose’a göre, zihinsel etkinlikte hiç bir bilgisayarın ulaşamayacağı bir taraf vardır ve algoritmik değildir, yani bilgisayarların çalışma sisteminin dışındadır. Zihinsel kavramların açık olarak fiziksel kavramlara inidirgenmesi mümkün değildir. Şayet “zihin-bilinç”, fizik bedenin dışında kalan bir şey ise, ona ait bunca özelliğin ne diye fiziksel bir beyne ait özelliklerle bu derece yakın bir birliktelik sağladığını anlamanın güç olduğunu öne sürer. Penrose’un kuantum bilinç teorisini üzerine yerleştirdiği mikrotübüller makroskopik nesnelerdir. Penrose matematik yaklaşımı açısından da bir Platon’cudur. Yani, matematiksel gerçekler görünenin önündeki gerçekliklerdir. Aslı başka bir yerlerdedir. Bunu “Penrose Mistizmi” olarak adlandırır. Kuantum mekaniğinin matematik denklemleri olasılık ölçümlerini bize verir ve olası ölçümlerle olası sonuçlar hesaplanır. Tüm yaptığı budur. Kalanı metafiziktir. Matematik semboller “durum vektörü” ya da “dalga fonksiyonu” olarak bilinir ve bu metafizik olarak önemsizdir. Fakat olasılık ölçümü, ölçme problemi olarak sunulur ve sahtedir. Çünkü, bir fiziksel durumdan diğerine geçişler tahmin edilemez değildir. Yalancı sorular ve yalancı problemler bilimde sıkça kullanılır ve bilincin devreye sokulması da bunun bir örneğidir. Alıntı. Yakında meafizik kuantum teorisyeni ( devşirme) olursan şaşırmayacağım... İnsan bir şeyi bilip, belirleyecek, mesela ateşin elini yakacağını bilipte,yanması için elini uzattığında belirlemesi gibi... Tabanca'yı yapan bilen, kimi vuracağını (özel) değil ne gibi sonuç ölüm,yaralama oluşturacağını belirleyen'dir... ABD Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü yöneticisi Francis Collins, 2006'da yayımlanan"The Language Of God" kitabında, Urey-Miller Deneyi hakkında şunları söyler: "Bundan 50 yıl önce Stanley Miller ve Harod Urey, Dünya'nın ilk zamanlarında var olduğuna inandıkları birtakım organik bileşikler ve su karışımına, elektrik şarj ettiler ve amino asitler gibi biyolojik yapıtaşları elde ettiler. Deneyde kullanılan organik bileşiklerin, uzaydan geldiğini kabul etsek bile, bu kompleks organik moleküllerin, evrende kendi kendine oluştuğuna dair hiçbir şeyi açıklamamaktadır. "Burada bir noksanlık vardır. Bu bileşiklerden, nasıl, kendisini kopyalayan ve bilgi taşıyan bir molekül oluşabilir? Fosfat-şeker omurgası ve birbiri üzerinde çok hünerli ve karmaşık şekilde düzenlenmiş organik bazları ve bu bazların, burgulu çift sarmalı oluşturmak üzere, her basamakta eşleşmekte olduğu DNA, "sadece oldu" denip geçilemeyecek; son derece ihtimal dışı bir moleküldür. Üstelik DNA, kendini kopyalamasını sağlayacak hiçbir özgün mekanizmaya sahip değildir. "Bazı bilim adamları da, ilk yaşam formunu, RNA'nın meydana getirdiğini iddia etmektedirler. Bunu iddia etmelerinin nedeni; RNA'nın da bilgi taşıması ve DNA'nın katalize edemediği reaksiyonları katalize etmesidir. Oysa DNA, bir bilgisayar hard diski gibidir. Stabildir ve bilgiyi depo eder. Buna karşılık RNA, iyi huylu bilgisayar virüsleri gibidir. Programlandığı gibi dolaşır ve kendinde ne varsa ancak onu yapma yeteneğindedir. Alıntı. Bak Stanley Miller ve Harod Urey, uğraşmışlar fakat dış etkenlerde fayda etmemiş demekki Molekül'e, molekül, Rna,Dna hepsi programlandığı gibidirler... Pasif,masif falan yok... Fakat olasılık ölçümü, ölçme problemi olarak sunulur ve sahtedir. Çünkü, bir fiziksel durumdan diğerine geçişler tahmin edilemez değildir. Yalancı sorular ve yalancı problemler bilimde sıkça kullanılır ve bilincin devreye sokulması da bunun bir örneğidir. Ben Kader hakkında İDDİAMI kanıtlayamam haşa ve kella... Allah; kendi iradesiyle evreni yoktan var eden, ona belli bir düzen veren, gökleri ve yerleri ve bunlarda en küçüğünden en büyüğüne kadar canlıları yaratan, onlara hayat ve rızık veren, öldüren-dirilten, dilediğini dilediği şekilde idare ve tasarrufu altında bulunduran... Amenna ve saddakna... Saygılar.
  23. Şimdi; Bu yazıya sizin yazınız cevaplasın... Farklı yöntemler nedir “Matematik olarak analitik çözüm yoksa” geliştirilecek olan farklı yöntem matematiğe dayanmıyorsa ve determinizm sürecini ortadan kaldırıyorsa BU OLAY NEDİR... Laf ola beri gelemidir... Başlangıçı (big bang) pi, irrasyonel, transandan sayılarla başlatmak tam bir transandan ( felsefi) kafa yapısına sahip kaos teorisini'de ona ekleyip (başlangıç anına) oradan çıkarım yapmak hem yanlış,hemde; Ünlü İngiliz matematikçi Penrose'un bulduğu ihtimal'i yok saymaktır o ihtimalde, şudur: İnstantkarma ne yapıyor illa başlangıç koşullarını irrasyonel sayılara bağlayıp bak sonsuz sayıları biz ne yapıyoruz nakaratı ile bir yerde kesiyormuşuz intibası uyandırıp (kendince) tartışmayı oradan başlatıp iddiasına kanıt gibi sunuyor,yahu bir kere başlangıç pi ve irrasyonel sayılarla olsa, yine instantkarma'nın yazdığından hareketle “ Kaosta ise matematik olarak bir analitik çözümün mümkün olmaması” durumu hasıl olur ve Penrose'un;analitik Matematiksel çözümünü rafa kaldırmak gerekir'ki bu durumda big bang'ın ispatlanan teorisi'de ( Evren'in genişlemesi) yine instantkarma'nın yazdığından hareketle “ Daha önce yazmıştım; e, pi gibi transandan sayılar, kesirli sayılar gibi irrasyonel sayılar, hiçbir zaman sabit bir değere oturmaz.” bu durumda sabit bir değere oturmayan transandan sayıların'da BİG BANG oluşmasındaki sürecinden bahsedilemez... Değilmi... İspat edilmiştirki Big Bang oluşumu ne kaos,ne tesadüf sonucu oluşmuştur,bu itibarla sen bilgisayarının mikroişlemci kapasitesi oranınca virgülden sonrasını uzat, ve yine yazını alıntılayıp; durumunun olması sonucu (pi,irrasyonel transandan sayılar) yine ve; bu sayının gerçek değerinin olmaması, tekraren senin yazından,sana cevap; “ Kaosta ise matematik olarak bir analitik çözümün mümkün olmaması ama farklı yöntemler geliştirilmesinin” Evreni ve Canlı,cansız bütün varlığı yaratan,üstelik bu pi,irrasyonel,transandan sayıları keşfedip,bu keşfi “İNANÇSIZLIĞINA” zemin yapan, birde İnsan kadar FARKLI YÖNTEM GELİŞTİREMİYECEĞİNİMİ SANIYORSUN ne dersin instantkarma... Geç... Loto sonucunu hesaplamaya kalkan uğraşsın kaosla... Sen gravite ve loto ne demek onu bir açıkla... Senin bilim anlayışın “FELSEFİ TRANSANDAN” üzerine kurgu yapmak. Ateizmi destekleyip desteklememen Hiçbir şeyi değiştirmez,yanlız beyhude bir çaba olur... Bilimin bulguları arasında gerçek olanın (ispatlanmış) arasına “transandan felsefi” kurguları eklemek ve yorumlamak sadece bu kadar olur... Buda senin sorunun... Şaçma olan bu düşüncen... KUR'AN zaten bütün kitapların özeti. Daha önceki Kitapların ve Peygamberlerin gerçek olduğu (bilinmesi) zaten yeter... İnsan unutkan ve aynen 21, yüzyılda olduğu gibi iletişim çağında (her şey meydanda iken bile) araştırmayıp,üstelik ateist olabiliyorsa, vede var olan Kitaplar'a itiraz ediyorsa... Hesap anında bilmiyorduk gönderseydin diyecek... Ve; Fıtrat... Ve; İmtihan... Niye var. Bak yine atlamışsın ve anlayamamışsın alıntıladığın yazıdaki yeri instantkarma... Neymiş;Her şeyden önce Allah (celle celâluhu), kulunun ileride iradesiyle nasıl davranacağını. Yoksa kul, Allah (celle celâluhu) öyle yazdığı için Cennetlik veya Cehennemlik, saîd ya da şakî olmaz. Sonsuz ilmiyle ezelde bilir ve bildiği için yazar. İkinci olarak, Allah (celle celâluhu), kulunun iradesini hangi yönde kullanacağını bildiği gibi, fiillerine tesir eden bütün sebepleri de bilir ve ona göre yazar. ve o iradesiyle bunları nasıl aşacak, bütün bunları Allah (celle celâluhu) bilir ve ona göre yazar. Şimdi; Kulun cüzi İradesi ile şeçtiği yolda başına geleçekleri bilmek Ezel ve ebed olan ALLAH c.c. Zor değil kolaydır, bu itibarla Cennet var,Cehennem var,cüzi irade var (seçenekler) birde gönderilmiş uyarıcılar ve Kitaplar var... Şeç,şeç al kaderini yaşa,değilmi instantkarma... Burada bilmek ve belirlemek ALLAH c.c. Kolay,olayın özü bilinen ve belirlenene Kul'un cüzi iradesi ile ne karşılık verip İmtihanı kazanması... Olay bu, şeç,şeç al...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.