Zıplanacak içerik

sarıgöl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sarıgöl tarafından postalanan herşey

  1. Çok doğru... Oluşumunu (İnsan) tesadüf,şans,gereklilik olarak bilip, gerçekler meydana çıktığında yapılacak tek şey olan; " ego tatmini" için NE GÜNLERE KALDIK masalına sığınmak... Kendilerini 19. yüzyıl durağan Evren modeli,İnsanın atası Maymun mutlu ve umutlu günlerinde zanneden, 21. yüzyıl bilgi çağında olduğunu farkedemeyenler,ancak böyle "NOSTALJİ VE İRONİ" yaparak teselli eder... Geçti borun pazarı... Ve; eski Çamlar bardak oldu...
  2. Ruhani bir "mastürbasyon" çok güzel bir benzetme... Seküler yaşamın "mastürbasyon'u" bayağı eğlenceli olur bu durumda... Hem potansiyel durumada uygun,nede olsa realist bir bakış açısı... Zaman mevhumu pek uymamış ama, lafla şekillendiğinde harcandığı belli oluyor.
  3. Yukardaki yazınıza şöyle başlamışsnız; “ Hızı sabit hızlara ayarlamak bir ivme gerektirmesinin konu ile ilgisi yok”... Neden yok... Ve; buradan olayı getirdiğiniz yer;Lorentz bağlantılı; Ve; Takyonlara getirdiniz işi, hemde şu yazdığınız yazının aksine; Yani öbür iletindeki " hız tutkunu" burada görememiştik, ( Sabit hızla giden (ivmelenmeyen) referans sistemlerine eylemsiz referans sistemi denir) ve sonrasında şunu eklemek; Şimdi; Her şey Big Bang sonrası oluşan Evren'de (Uzay) gelişiyor, ALLAH c.c. Zaman ve Mekandan Münezzehtir, dolayısı ile yaratılanlara özgü kanunlara tabi olmak zaten eşyanın tabiatına aykırıdır, bu oluşumları yaratandır ALLAH c.c. Niye kendi yarattıklarına tabi olsun (haşa) varsa elle tutulur bir itirazın veya dünyadaki her hangi bir bilim,ilim adamının aksi yönde bir delili,ispatı yazılırsa öğreniriz. Ve; olacağını zannetmiyorum... Sayın instantkarma, Kuantik ve kaotik'i belirleyen ALLAH c.c. Niye belirleyipte uygulamaya koyduğu olaya tabi olsun (haşa) ve bu belirsizlikleri, belirleme sonucu “KELEBEK ETKİSİ” teorisi, sonucunda Mücizelerin oluşması bile anlaşılabilir hale gelmiş,naha ne uğraşıyorsun... Bir kere takyonları kabul ediyormusun,bu bir, kabul ediyorsunki yazıp takyon üzerinden soru soruyorsun, şimdi; "Herşey zıddıyla kâimdir” hakikatinin gereği olarak, Madde’nin de bir karşıtı veya simetriği mevcuttur. Anti-madde (Karşıt madde, zıt madde). Madde artı değerlidir, sıfırdan daha ağır, uzun, buna mukabil yavaştır. Enerji, ışık hızında devindiğinden sıfır değerlidir. Madde, kütlesini bu hızda muhafaza edemez, quantlara (boyutsuz, ağırlıksız) varlıklara dönüşerek kütlesini yitirir, sıfırlar. Işık hızına ulaşan bir insanın öz kütlesi 0 grama iner, boyu da 0 cm’dir, maddi varlığı ortadan kalkar. Eğer, ışık hızının ötesine ulaşılırsa bu kez eksi değerden sözedilir. Bu değerler elimizdeki mevcut araçlarla ölçülemez. Dolayısıyla böyle bir varlık ölçülemez ve görülemez. İşte örneğin şuur böyle bir varlıktır, yani uzay-zaman boyutunun dışında beşinci bir boyuttur. Eksi bir uzay-zaman boyutunda Nûr (enerji) olarak mevcuttur. Bu eksi parçacıklara “Takyon” adı verilmektedir. Kelime, Yunanca “Tac h " (Tahi-hızlı) kelimesinden köken alır ve hızlı parçacık anlamına gelir. Enerji maddeye hükmeder, Takyonlar ise (örneğin şuur) enerjiye hükmederler. Takyonlar Âlemi’nde, varlıklar, 100.000 km. uzunluğunda ve eksi 100.000 kg. Ağırlığında olabilmektedir, bunlara latif varlıklar da denilebilir. Hareket ışıktan daha hızlı, ışık hızını da aştığı için yeni bir kütle kazanır fakat bu kütle eksidir. Buradaki olasılıklar da, maddi âlemdeki olasılıklara göre katbekat fazladır. Herşey ışıktan daha hızlı bir osilasyona (salınım, titreşim) sahib olduğu için maddi âlem tarafından idrak edilemez. Bu âlemin diğer ismi “misâl âlemi”dir. Bu âlemde herşey, madde âleminin tersine davranır, yere düşmez yukarı hareketlenir. İnsan, üç boyut (genişlik–uzunluk-yükselik/derinlik) yani mekân (uzam)+zaman boyutu (soyut bir koordinat). Bunlar maddi âlemin hâkimleridir+Şuur’un (maddi boyutlara hükmeden takyonik boyut) birleşimi olarak karşımıza çıkar. Bu bağlamda şuur, ÜST MÂNÂ buududur. Şuur’un tecelligâhı kuvvetle muhtemel beyindir. Beyin, müşahhas bir varlıktır ancak düşünceler, duygular, rüyâlar v.s. mücerret varlıklardır, ölçülemezler, elle tutulup, gözle görülemezler, ama insanı yönetirler. İşte bu takyonik varlıklar sayesinde bedenimizi terkeder, bilmediğimiz yerlere gider, sayısız fantezi üretiriz, hatıralarla başbaşa kalabiliriz. İşte bu noktada, bütün varlıkların, aşk, duygu, sevgi, düşünce, rüyâ, hayâl, zekâ, idrak, akıl vs. maddi bedenin eşdeyişle beynin bir işlevi olup olmadığı tartışılır hâle gelmekte ve cevab olarak, “değildir” daha kuvvetli görünmektedir. Son elli yılda quantların alt yapıları incelenmiş ve birçok sub-quantic (Quant-altı) varlığa ulaşılmıştır: Bunlar, Hadron (Yunanca Hadra: Boncuk kelimesinden), Meson (Yunanca Meso: Orta kelimesinden), Hiperon (Yunanca İper: Yüksek kelimesinden), Lepton (Yunanca Leptos: İnce kelimesinden), Barion (Yunanca Varos: Ağır kelimesinden), Pion (Latince öncü anlamında), Nucleon (Latince nucleus: Çekirdek kelimesinden), Muon gibi isimler alırlar. Çetin BAL' a aittir. Bak MELEKLER nerelerde... Ve doğa olaylarını'da idare edebilirlermiş demek,üstelik onlarıda yaratan ALLAH c.c. Ve kurallarıda koyan “O”, ve her yaratılan uymak zorunda... Neden baştan bir kere göndermedi yazıp,aslında bir itirafı dile getirmiş oluyorsun instantkarma, Baştan göndermiş ama sizin gibi olan İnsanlar daima itiraz edegeldiklerinden dolayı, verilecek olan ceza ve mükafat için “Yarabbi” neden bize'de bir uyarıcı göndermedin biz bilmiyorduk denilmemesi için, Hem Kitap,Hem Uyarıcı gönderilmiş... Müdahale; kulun özgür iradesi ile istemesi iledir. Bu istem ve yol, yollardaki “YAZGI” nın bilinmesi ise normaldir,yani ALLAH c.c. Ezel ve Ebed olması dolayısı ile her şeyi bilendir fakat bu bilme, ALLAH c.c Kulunu yaratmış ve bu kul Cehenneme gitsin değil özgür iradesi (cüzi) ile şeçtiğini istemesidir ve yaşamasıdır bunlarıda yaratan ALLAH c.c.dır. Doğrusunu ALLAH c.c. bilir... Işık hızı yıllardır maddenin temel hızı ve evrensel sabit olarak kabul edildi. Işık hızının aşıldığı, ilk defa, bir kısım kozmik ışınlar üzerinde yapılan denemelerle ortaya kondu. 1974'te Clay ve Crouch gibi fizikçilerin kozmik ışınlar üzerinde sürdürdükleri çalışmalar, ışıktan hızlı ışınların varlığını gösterdi (Nature, c. 248, s. 28, 1974). Lijun Wang ve arkadaşlarının Princeton Üniversitesi'nde yaptıkları bir deneyde, ışığın normal hızından (saniyede 300 bin kilometre) 300 kat daha hızlı gidilebileceği gösterildi (Nature, c. 406, s. 277, 2000). Dahası'da var ama ... Ve bütün karşı argümanları takyon üzerine kur,sonrada vaz geç... Bir yerde karar kılmak gerek... Tv editörü bilipte belirliyorda, Evreni, canlı,cansız bütün mahlukatı yaratan bilipte belirlemeyecek... ALLAH c.c. Yarattığı İnsan bir şeyi bilip, belirleyecek, mesela ateşin elini yakacağını bilipte,yanması için elini uzattığında belirlemesi gibi, yahut tabancayı tasarlamak bilmek, ve tabancanın işlevi,belirlemek gibi vs vs... Değilmi... Yahu defaetle yazdığım gibi nerede ne zaman ne diyeceğinizi yani hangi bilimsel görüşe göre yazdığınızı anlamadım, hem takyonları yazıp kabul ediyorsunuz, hemde; Ve yine üstelik hemde; Artık takyonlar hakkında'da bir karar vermeniz gerekiyor... Aynen "HIZ" gibi, ne dersiniz... Sorununuz olmayan bir çok konuda konuda fikir beyan sonrasında benim sorunum değil de neyse buda bir görüş... İnsanı ışık hızına çıkarıp,sınıfta sınav yapıyorsun.... (bilmek,belirlemek) Sonrasında Peygamberlerin “UYARICI” olup, olacakları bildirmesini “BİLMEK VE BELİRLEMEK” gerçeğini sarakaya alıyorsun... Bu gerçeği kabul edip etmemekte hiç bir şeyi değiştirmez çünkü Güneş balçıkla sıvanmaz... Ölümün; nerede,nasıl,neden,niçin,niye olabileceğini; Ölümü'de var eden, kainatı yaratıp ona bir düzen veren (kader) ALLAH c.c. Bilir... Varsa aksi bir kanıt yazılır... Ve yine geldik takyona, sonra bu son iletilerde "TAKYON" olayını hemde lorentz'den matematiksel förmüllerle siz ileri sürüp iddialarınıza kanıt olarak sunuyorsunuz ve bir karar verin artık kabul ediyormusunuz,kabul etmiyormusunuz... ALLAH c.c. Takyonları'da yaratandır bu itibarla ; Allah; kendi iradesiyle evreni yoktan var eden, ona belli bir düzen veren, gökleri ve yerleri ve bunlarda en küçüğünden en büyüğüne kadar canlıları yaratan, onlara hayat ve rızık veren, öldüren-dirilten, dilediğini dilediği şekilde idare ve tasarrufu altında bulunduran, varlığı bir başka etkenle değil, kendinden olan, her şeyi bilen, gören, işiten, yarattıklarında en ufak bir çarpıklık ve dengesizlik bulunmayan, herşeye gücü yeten, bütün mülkün gerçek sahibi, emir ve hüküm koymaya tek yetkili; övülmeye, itaat edilmeye, şükredilmeye gerçek lâyık, bir benzeri daha bulunmayan, bütün varlıkların, güneşin, ayın, gök ve yer cisimlerinin itirazsız itaat ettiği, boyun eğdiği, ismini ululadığı, ibadet edilmeye lâyık Hak mabud. Allah, mabud olduğu için Allah değil, Allah olduğu için mabudtur. Anlaşılmıştır umarım... Sen yine loto'ya devam et... Loto'da (şans topu) gravite aralığı nedir... Yine etki tepki ama, Norönlardan daha haber alamadık, ve molekülde bilinç varmıdır (yeni konu) nede olsa cansız atomlardan meydana geliyorlar... Ne dersiniz... Şimdi; taş farkındalığını! şöylede yazabiliriz; taşı attık ve taş yere düşerken havada yer çekimini fark edip yere düşüyor, (ne farkındalık ama) düştüğü yerde'de kendinden daha sert bir taş var ve birbirlerini farkedip (bilinçle) kırıyorlar, “ETKİ,TEPKİ”... Devamınıda siz yazın. Belki nasıl farkında olduklarını bilmeyebilirim? Pasif bilinçleriyle... Çok basit bir cevap; yağmur, şimşek, nereye ne zaman düşer... Ve; bir tekerleme Taş düşebülü, Ayı çıkabülü, İnsan ölebülü... Bu tekerlemeyi yazmaktaki maksadım verdiğim örneğe uyduğu içindir,yanlış anlaşılmasın... Planc altı; Big bang sonrası oluşan bir durumdur ve Evren zaten oluşmaya başlamıştır, buraya hiçlik demekte fizik kurallarına yeni bir şey eklemektir sayın intantkarma sizde bayağı bir gelişme var. Bravo doğrusu, eylemsizliği değiştirdiniz hız merakınız başka bir şey üretti, şimdi'de planck altına hiçlik... Sizin Meleklere inanıp, inanmamanızda ileri sürdüklerinize artı bir şey katmaz... Bu emir verme durumu sizce pasif bilinçmi oluyor... Ve; komutan emrediyor,Asker yapıyor... Sanki; özgür irade yani bir tasarım var... Ha bu arada Meteorların Dünya'ya çarpacağı, ve düşecekleri yeri'de pasif bilinç'leri seçer galiba... Nede olsa etki tepki olayı cereyan ediyor. Saygılar. Not. İletiler çok uzun oluyor,alıntılarınız kısa ve öz olursa daha iyi olur.
  4. Sayın doçent, Merhaba der, ve ALLAH c.c. hakkında Müslümanlardan yanıt almak istemektesiniz. Bir kere şunu anlamak zorundasınız! sizde İnsan olmanız dolayısı ile bizlerle aynı durumdasınız fakat siz "İNANMAMA" durumu dolayısı ile kendinizi sorgulayan, araştıran,eleştirel yaklaşan bir duruma sokup, zannınızca bizlerden farklı addedip ( imtihan olma durumu) bize ALLAH c.c. hakkında'ki! istirhamlarınızı bekliyorum deyip "HİCV" yahut Müslümanların (güya bilmemekten kaynaklanan) ALLAH c.c. hakkında nasıl tavır sergileyip yaklaşım gösterdiklerinde bak işte Müslümanlar budur demek için provakatif bir tutum içine giriyorsunuz, bu durum bile sizin ve şürekalarınızın ne bilimsel bir yaklaşım nede sorgulayan bir tavır değil olayı "AJİTE" eden bir yaklaşımla,yaklaşarak gerçeğe hizmet etmek istemediğinizin bir kanıtıdır,bu itibarla "ALLAH c.c. HERHANGİ BİR ŞEY DEĞİLDİR" ve harhangi bir cevapla size "O" nu tarif edelim, ALLAH c.c. yarattıklarından Münezzehtir (canlı,cansız) ve bu durumda bizim ( Müslümanlar) sizden (inanmayanlar) şunları bekmeme hakkımız oluşuyor; 1- Madem inanmıyorsunuz! siz inanmayanlar, nasıl oluştunuz; bizden farkınız nedir (yaratılma). 2- Evren (kainat) nasıl oluşmuştur. 3- Madde; nedir, (Nasıl oluşmuştur). 4- Canlı'lık nedir, tesadüfenmi oluşmuştur. Evet sayın 'doçent' yukardaki 4 soruya vereceğiniz cevap bizden istediğiniz yanıta cevap teşkil edebilir ve sizde istirham ettiğiniz konuda " MÜSTERİH" olabilirsiniz,ne dersiniz... Saygılar.
  5. "Fizik kanunları çok üstün bir dehanın ürünü gibi görünüyor... Evrenin bir amacı olmalı". Prof. Paul Davies İngiliz astrofizikçi Davies P. 1984. Superforce:The Search for a Grand Unified Theory of Nature. (New York: Simon & Schuster 1984) p. 243. Google; İngilizce'den çeviri yapıyor biliyorsunuzdur mutlaka... Sayın İnstantkarma, Aramızdaki tartışma link ve HY tartışması değil üstelik alıntıladığım yazılara direk ASPARAGAS denilemediği müddetçe ve alıntılanan yazının kaynağı belli ise tartışmanın tarafı olarak yazdıklarıma itibar edilmeli, üstelik sende astrofizikçi gibi kendini sunuyor gibisin,eğer öyle isen bilimsel bir makaleni yahut elle tutulan bir yazını görelim yoksa topiğe yazdığın yazılar deneyler sonucu elde edilmiş kişisel yazılarınmı,yahut okuduğun yazılardan derlenmiş fikirler ve alıntılarmı ne dersin... İnstantkarma, olayı bilen, bilmeyen durumuna getirip yazdığın yazıdaki; Ve; benimde bu yazıya karşı yazdığım; “Bir kere kendi eylemsizlik dizgesinin “ HIZINI” istediği gibi ayarlayarak demekle, EYLEMSİZLİK DEĞİL, EYLEM olduğunu atlıyorsunuz” Yazmaktaki maksadım ALLAH c.c. Atfen “EYLEMSİZ” denmesini (haşa) belirtmekti yoksa; ALLAH c.c. zaman ve mekandan münezzehtir, ve Zaman ve mekanı (Evren) yaratandır,bu itibarla Zaman'ın Evrende ve Dünya'da farklı olması (göreceli) yaratılanlar için geçerlidir, üstelik yazdığın kendi eylemsizlik dizgesinin hızını istediği gibi ayarlayarak yazmaklada, bilim Dünyasınde yeni bir çığır açtığını farketmişsindir umarım... Nasılmı; eylemsizlik sabit hızla giden (ivmelenmeyen) sisteme eylemsizlik referansı denir sizin buluşunuz İVMELENEN (hız) eylemsizlik prensibi yapmanız, bravo doğrusu... ALLAH c.c. Kulun şeçme hakkı neticesinde nereye gideceğini belirtmemiş olsa ADALETSİZ bir durum ortaya çıkmazmı, mesela seküler bir hukuk kanunlarında katil'in cezası bellidir yaptığı eyleme göre,(idam olmasa bile muabbet) bu onun Dünyadaki cehennemidir, bu olay baştan belirlenmiş kişinin yaptığı,yapacağı eylemin karşılığıdır, Kimin ne olacağı baştan belirlenmiş olsa ALLAH c.c. Ne Kitap, ne Peygamber göndermez kulun ne yapıp ne yapmayacağını belirtmez değilmi, şimdi bu durumu senaryo muhabbeti ile anlatmak imtihan olayını hafife almaktır değilmi... En doğrusunu ALLAH c.c. Bilir... Bir kere “BİLMEK” zaten belirlemektir, bu böyle biline... Sonra; Eylemsizlik sistemi yaratılanlara mahsustur ve İvmelenmeyen (hız) sisteme eylemsizlik Sistemi denir, burada yine hız merakınız sizi eylemsizlik sisteminden çıkarmış görünüyor... Ve; yine özgür irade ile hangi yolu şeçeceğine (İnsanın) felsefik bir yorumla katkı sağladınız,fakat başka bir yazınızda tam tersini söyleyip felsefik tartışmayada takla attırdınız. O yazıda şu; Ve;Özgür iradeleri ile (insanın) hangi yolu şeçeceklerini bilir ama belirlemeyip,müdahale'de yapmazmış, yahu hangi yolun şeçilmesini bilen ( bu yollar çoğul mutlaka) bu yollardaki olanları,olacakları “GÜNAH,SEVAP” bilip,birde belirlemezse, yolun ne önemi kalır ve müdahale'de zaten Dünya'da yok kulun cüzi iradesi var... Yukarda anlattıkların masal ve teori zaten ve cevabıda verildi... Güncel Bilim; kişinin nerede,nasıl,niçin,neden öleceğini bilirmi... Yoksa paradoks'mu... Absürd,mantıktan uzak bir hayali kurgu ile uğraşacak değilim, nedeni'de İnsan ışık hızı ile gidemez, Levh'i Mahfuz İnsan idrakinden beridir... Bu senin sorunun, Big bang'a felsefe yapıp ahkam kesiyorsun,sayısal'a bilinmezlikmi veriyorsun... Nöronların ölümü, snapsların ölmemesi etki tepki olayının neresinde... Ve; bu olayların pasif bilinç'le alakası varmıdır,varsa nedeni nedir... Burada farkındalık nerede... Ve pasif bilinç... Etki tepki olayına kimse bir şey demiyor, hani farkındalık ve pasif bilinç... Ve; hesaplanması madde'nin farkındalığına ve pasif bilincine ters olmazmı... Demekki madde'de ne pasif bilinç var nede olayların farkında değil... Siz yazdıklarınızı (ileti) geriye dönüp bir okuyun bakalım Melek,Melekler hakkında yazdıklarınızı, üstelik ego tatmini olayına girmeden objektif olarak... Kainat'ta her yaratılmış olan cansız (madde) yaptığı vazifesi ile ALLAH c.c. Tespih etmektir... İlla Namaz'mı kılmalarını istiyorsun... Hem etki, hem tepki, hemde bilinç, üstelik pasif... Bak Güneş'te patlama oldu bu olaydaki pasif bilinç ve farkındalık nedir acaba... Ama vazifesi değilmi patlamak...
  6. Sayın İnstantkarma, Bir kere kendi eylemsizlik dizgesinin “ HIZINI” istediği gibi ayarlayarak demekle, EYLEMSİZLİK DEĞİL, EYLEM olduğunu atlıyorsunuz... Kaderimiz kendi şeçtiğimiz (özgür irade) şeçeneklerinde bellidir buda paradoks değil sınavda olduğumuzun göstergesidir. Ve; sizin “EYLEMSİZLİK OLARAK ADLANDIRDIĞINIZ FAKAT ASLINDA BAL GİBİ EYLEM OLAN” ( tasarım,bilme) sonucunda özgür irade seçme (cüzi) sonucunda, Külli irade'nin tasarrufu devreye girer zaten yazmışsınız; Şimdi; yine sizin yazdığınızdan hareketle; Burada külli irade'nin cüzi irade'ye verdiği (seçenekler ve imtihan neticesinde) “YAZGI” neden paradoks olsun,tam aksi İnsan'ın (cüzi irade) imtihanda olup yaptığı,yapacağı her ne ise karşılığının Külli irade'nin bilmesi ve yaratması ile olacağı kadar normal bir şey olamaz ve bunların önceden bilinmesi kadar tabii ne olabilir... Dolayısı ile ALLAH c.c. Ezel'dir,Ebed'dir bu itibarla kul şeçer, ALLAH c.c. Yaratır ve bunların hepsi “KADER” olarak yazılıdır, zaten yazılı olmazsa paradoks olur... “Bir kere kendi eylemsizlik dizgesinin “ HIZINI” istediği gibi ayarlayarak demekle, EYLEMSİZLİK DEĞİL, EYLEM olduğunu atlıyorsunuz” Ve; Hiçbir zaman belirlenemeyen başlangıç sonuçları deyip (big bang) bu başlangıç sonuçlarının bilinememesinin “İNSAN İÇİN” geçerli olduğunu unutup, burada olan yaratma (tasarım'ın) muhteşemliğini es geçmekte hangi teoriyi baz aldığında belli değil... Ve; inançsız bir bilim adamının görüşü; ”Çok küçük sayısal değişikliklere hassas olan evrenin şu andaki yapısının, çok dikkatli bir bilinç tarafından ortaya çıkarıldığına karşı çıkmak çok zordur... Doğanın en temel dengelerindeki hassas sayısal dengeler, kozmik bir tasarımın varlığını kabul etmek için oldukça güçlü bir delildir." Paul Davies. Sayısal loto çarkları ve “BİG BANG”... Konuşmaya (yazmaya) bile gerek yok... Bende madde'de “BİLİNÇ” olmadığını yazdım. Yoksa İnsan'da olan aktif bilinç,pasif bilinç olayı tartışma konusu değil. Bu itibarla İnsan'da olan pasif bilinçle molekül veya Elma benzetmesinin etki,tepki olayı olduğunu pasif bilinçle hiç bir alakasının olmadığı malum... Taş veya kaya'nın farkındalığı (pasif bilinç) nerede,nasıl,neden, hangi şeye,nasıl tepki verir,farkederek? Siz yazında öğrenelim... Hava tahmini madde olan bulut,yağmur etki tepkisinin oluşumunda nereye,ne zaman ne kadar yağacağının bilinememesi olayıdır,eğer farkında olma durumu varsa sizin yazdığınız gibi; Demekki; farkındalık yok (pasif bilinç) birde farkında olma durumu olsaydı “YAĞMUR BOMBALARI” işi bitirirdi,hani bir zamanların susuz İstanbuluna çözüm olsun diye Nurettin Sözen'in patlattığı... Bomba bile farkındalığı sağlayamıyor. Meleklerin; İyi ve kötüyü ayırd etmeleri sonucu illa kötülük yapmalarını beklemek niyeki, bu istem bile olayı yokuşa sürmektir... Ve önceki iletimde yazdığım gibi; Melekler; akıl, şuur, his ve kabiliyetlere sahip olmakla birlikte iyi ve kötüyü birbirinden ayıran iradeye de sahiptirler, kötülük yapmazlar. Melekler irade sahibi olmalarına rağmen insanlardan farklı olarak nefisleri yoktur. Meleklerin bedenleri nurdandır. Ayrıca akıl, irade ve duygularla donatılmış ruhları vardır. Üreyerek çoğalmazlar, bunun için erkeklik ve dişilikleri yoktur. Allah’ın dilemesi ile en mütekâmil bir surette yaratılırlar. İnsana ve maddi varlıklara has olan yemek yeme, uyuma, yorulma gibi insani hallerden uzaktırlar. Onların gıdaları Allah’ın emrine itaat ederek tesbih, tekbir, tahmid ve tehlil ile Allah’ı zikretmek ve verilen görevi aşk ve şevkle yapmaktır. Siz hangisini kabul ediyorsunuz? Yahut; inandığınız her hangi bir izm,teori,görüş MELEKLERİ kabul ediyorda illa onlara “PASİF BİLİNÇ” limi diyorsunuz... Meleklerin fark etmesi onların pasif bilinç'li olmasını gerektirmez, sonra Melekleri madde gibi algılayıp ve madde'nin etki tepkisi olayı gibi sunmak yanlış. Sayın İnstantkarma, Sizin yukarda yazdığınızdan hareketle ışık,enerji,yerçekimi,nükleer, elektromagnetik kuvvetleri zorlama bir yorumla “GÜYA” bilimsel görüşünüze destek amacı ile Meleklerle özdeşleştirmeye çalışıp bak gördünmü etki,tepki olayı ve pasif bilinç demeniz yahut ısrar etmeniz zaten baştan absürd, nedeni; İslamda MELEK,MELEKLERE cüzi irade verilmemiştir. Ve İslamda; Cebrail'in görevi peygamberlere vahiy getirmektir yani o Allah'ın emir ve yasaklarını peygamberlere getiren (ileten) melektir. Ayrıca Cebrail tüm meleklerin en büyüğü ve en üstünü olarak anılır. Mikail'in görevi doğa olaylarını idare etmektir. İsrafil'in görevi kıyamet günü sûra üflemektir. Azrail'in görevi ise insanların canını almaktır, bu nedenle ölüm meleği (melekü'l mevt) olarak da anılmıştır. Bunun ötesinde; Sonuçta; Kişisel fikirlerimi,yahut alıntıladığım yazılara karşı eleştiriler yapılabilir normaldir ama bak şurdan alıntı yapıyorsun bak kendini beğeniyorsun,yazmak tartışma adabına uymaz, kişi bildiği ölçüde görüşlerini açıklar,bilmediği olay hakında'da alıntı yapabilir sonuçta hiç birimiz yazıştığımız konuların uzmanı değiliz, okuduklarımız ve araştırdıklarımız ve İnancımız doğrultusunda yazarız, şayet kişi uzman veya bilim adamı ise yazılırsa öğreniriz ezcümle ikide bir HY yazmayın eğer yazdıklarıma karşı kendi kişisel görüşlerinizimi yazıyorsunuz'ki bu doğrultuda eleştiriliyorum kaldıki HY'dan alıntılar çok,çok sınırlıdır belkide yok denecek kadar azdır... Saygılar.
  7. Saygılarımı sunarım...
  8. Hz. Google'ye sormak gerek... Sebebi Şeytan; "melağike!" değil galiba.
  9. Madde; farkına varır demek! İnsanda olan farkına varma olayı ile irtibatlandırılamaz neden'i Madde;Evrendeki vazifesi ne ise ona göre biçimlendirilmiş (kodlanmış) bu biçimlendirme (yaratma) dolayısı ile kendinde olan ( etki,tepki) kanununa göre hareket eder, eğer maddenin farkına varma olayı varsa (pasif bilinç) “TAŞ, KAYA” da madde ve etki,tepki olayıda yok, birde bu duruma yağmur yağması ve tahmini'ni ekleyebiliriz sonuçta Evrende var olan her şey canlı,cansız birbirini tamamlar fakat illa madde'de bilinçlidir (pasif bilinç) demek yalıştır... Kaderimiz kendi şeçtiğimiz (özgür irade) şeçeneklerinde bellidir buda paradoks değil sınavda olduğumuzun göstergesidir. İnsan sınavda (imtihan) olması ve sizin yazdığınızdan hareketle; Bu duruma göre bunların yazılmış olması ALLAH c.c.katında paradoks değil İnsana verilen özgür irade sonucu oluşacak olanın yine sizin yazdığınızdan hareketle; durumu ortaya çıkar ve bilimsel olarakta bu anlaşılmıştır. ALLAH c.c. Eylemsizlik atfetmek (haşa) yanlış, izafiyet teorisi yaratılanlar için geçerlidir ALLAH c.c. Zamandan,mekandan münezzehtir bu itibarla bilme ve belirleme'de aynı şeyi ifade eder ALLAH c.c. İçin, yoksa yaratılan İnsan bazı şeyleri teori bazında'da olsa bilse,belirleyemez,belirlediği şeyi mesela uzayın bir köşesindeki bir yıldızın belirlediği andaki durumunu bilemez. Bir kere başlangıç anı (big bang) kaotik değil bir tasarım harikasıdır ve yaratan ALLAH c.c. Dır bu itibarla; Evrenin oluşum anı olan Big Bang'de kurulan dengeler, evrenin tesadüfen oluşamayacağının göstergelerinden biridir. Şimdi hem determinizm'e atıf yapıp yorum yapacaksın, hemde yine sizin yazdığınız; Yazacaksın sonrasında'da modern fizik verileri ile kader anlayışı arasında çelişki vardır yazacaksın. Hangi teoriye inanıp yorum yapacaksanız karar vermeniz gerekir... ALLAH c.c. Vardır ve İnsan ve Evreninde bir kaderi vardır. ALLAH c.c. Anmak (tespih) sizin deyiminiz ile “metazori” ise demekki pasif bilinç hiç yok yani ne etki,tepki olayı var nede farkındalık mevcut değil ister istemez zorla madde tespih yapıyor. Melekler; akıl, şuur, his ve kabiliyetlere sahip olmakla birlikte iyi ve kötüyü birbirinden ayıran iradeye de sahiptirler, kötülük yapmazlar. Melekler irade sahibi olmalarına rağmen insanlardan farklı olarak nefisleri yoktur. Meleklerin bedenleri nurdandır. Ayrıca akıl, irade ve duygularla donatılmış ruhları vardır. Üreyerek çoğalmazlar, bunun için erkeklik ve dişilikleri yoktur. Allah’ın dilemesi ile en mütekâmil bir surette yaratılırlar. İnsana ve maddi varlıklara has olan yemek yeme, uyuma, yorulma gibi insani hallerden uzaktırlar. Onların gıdaları Allah’ın emrine itaat ederek tesbih, tekbir, tahmid ve tehlil ile Allah’ı zikretmek ve verilen görevi aşk ve şevkle yapmaktır. Siz hangisin kabul ediyorsunuz?
  10. Bilinç; zaten özgür irade demektir,yani düşünmek,tasarlamak, sezgi ve bilerek bir şeyi yapmaktır bu itibarla aktif bilinç İnsan'a mahsustur. Madde'de ise ne sezgi ne duyu ne düşünme nede karar verme yetisi vardır bu itibarla madde'ye atfedilen “pasif bilinç” bilinç değil etki tepki olayıdır. Mesela; İnsan ağırlığı kadar bulunduğu zemine etki yapar, zemin ise aynı büyüklükte ve zıt yöndeki tepki kuvveti ile bize karşılık verir bu durum aynen denizdeki gemi ve kayık olayınada benzer şimdi bu etki tepki olayına madde farkına varır demek zorlama bir yorumdur ve madde'nin bilinci yoktur. Özgür irade (cüzi) açıklaması (İnsan) bazında vardır denildiğinde Dine inanmamanın neden'i nedir yahut cüzi irade sahibi İnsan'ın Evrende her şeyi yapabileceğimi kastediliyor,İnsan yapabilecekleri ile sınırlıdır aksi bir şey varsa yazılır öğreniriz yoksa ben yazdım böyledir demek olur. Canlı, cansız varlıkların hepsi Allah'ı tespih eder bu tespih olayı yaratılmış her şeyin kendi hilkati gereğidir (yaradılış,fıtrat) yoksa madde'nin İnsan gibi namaz kılmasımı bekleniyor. Melekleri'de madde gibi algılayıp pasif bilinç düzeyi ile yaftalamak Dinde “MELEK” kavramından habersiz olmak demektir,üstelik Melekleri nükleer kuvvet ilan edip (bir yoruma göre) ve oradadan'da madde'ye bilinçli demek zorlama yorum değil tam bir absürd kurgu olur.
  11. Sanal alemde karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmak hem birşeyler öğrenmek hemde kişi yeni tanıdıklar edinmesi açısından yararlı olur. Fakat olaya herşeyi benden fazla kimse bilemez ben herkesi döverim (fikir olarak) havasına girildimi tartışılan her ne ise işin tadı tuzu kaçıyor, bu itibarla bu topik ve sitede yazdıklarım ortada isteyen istediği gibi inceleyip karşı olarak fikrini yazabilir. Şimdi; Kişi eğer entellektüel olarak kendinde olan bilgiyi test edip neyi bilip,neyi bilmediğini kendine itiraf edemiyorsa kötü...
  12. Sana iyi günler ve mutlu yaşamlar...
  13. Tengeriin bak yine olayı yanlış yere çekmissin... Ve nedeni; Caner Taslaman'ın etik olmayan herhangi bir yazısı varmı... Sonra Taslaman'a gerek yok ben yeterim sana. Kısaca... Bak Big Bang'tan önce "SENİN EVRENİN YOK"... Ne yasa imiş... Big Bang'tan öncesini ve Planck zamanı'nı tarif edemiyor yanlız NAKARAT gibi aynı şeyi tekrar ediyor... Enerji hep vardır ve işler durur... Bu işleme ve fişleme Big Bang'tan önceki "EVRENDE'DE" varmış... mış,mış... Big Bang'tan önceki Evren... Mıknatıs doğası gereği demir tozlarını çeker tamam ve bilinci yoktur o'da tamam, fakat bazı İnsanlarada Madeni bir şey yapıştırdınmı üzerlerinde durur ve İnsanın bilinci vardır... BİLİNCİ OLMAYAN YASALAR?... Bak bilinçle yapılan mıknatıs çeşitleri; Suni mıknatıslar: Bu mıknatıslar suni vasıtalarla manyetik özelliği kazanırlar. Ya devamlı veya geçici bir zaman içinde mıknatıs haline gelirler. Elektromıknatıslar: Ham demir çubuk etrafına sarılmış geçirgen bir sargı (selenoit) dan elektrik akımı geçmesi halinde meydana gelirler. Ve TASARLANIP MEYDANA ÇIKAN; Tabii mıknatıslar: Çekme ve itme kuvveti mıknatısın kendinde mevcuttur. Ve ne tesadüf nede yasa ile izah edilebilir mıknatısa bu görevi verene BAK... Sanki kuşların "AYAKLARI" uçmalarının nedeni... Ve "AMAÇSIZ NEDEN"... Ve kuşların uçmaları kanatların nedeni değilde, uçmaları kanatın nedeni imiş... İyi uçmalar... Arasındaki fark nedir,neyi anlatmaya çalışıyorsun... Sen hiç DEVE KUŞU GÖRMEDİNMİ... Kanadı var uçamaz, Deve derler yük taşımaz. Amaçsız " NEDENLİLİK" varmıdır... Her şeyin planlanmamış olması zırvası nedir... Ve "TESADÜFÜN" olmadığı yerde ne vardır... Sakın yasa deme çünkü yasayı'da ne tesadüf nede bilinçsiz bir şey tasarlayabilir ... Bak şimdide tesadüflerin nedeni'ne sarıldın... Hani Evrende hiç bir şey tesadüf değildi... Ve tesadüf'te neden aranmaz çünkü EVRENDE TESADÜFE TESADÜF EDİLMEZ (Sokrat) yaratma ve tevafuk herşeyi belirler... Kaynağı "CÜZİ İRADE" O'nu aklediyor, hissediyor,yaşıyor, ve BİLİNÇ li... Ve DNA; Bugüne kadar yaşamış, gelmiş geçmiş her canlı türünün bütün özellikleri bilgi olarak DNA'ya yüklense toplam DNA hacmi bir çay kaşığının ancak küçük bir kısmını doldururdu. Dahası geriye şu ana kadar yazılmış bütün kitapları saklayabilecek kadar boşluk kalırdı. Michael Denton. Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, s. 334. Kim tasarlayabilir bu muhteşemliği... YASAMI... Gerisi teferruat.
  14. Varlığı ispatlanan enerji'nin " BİLİNCİ" yani "İRADESİ" olmadığını biliyorumda ondan... Ama KÜLLİ İRADE'nin yanlız İnsanı yaratması bile varlığının delillerindendir... Ki o İnsan enerji'ye sonsuzluk verir kendini yaratanı görmez... Yetmezmi.
  15. planck zamanı; " 10^-43 sn. bu zaman'ın altı bilinemez. "evren yasaları geçersizdir"... . Başlangıçtaki hv=kT denklemi dönemi (her şeyin ışık veya foton olduğu dönem) giderek madde oluşumuna izin verir hale gelir ve enerji maddeye dönüşür: hv=m•c2=E. Bu denklemlerde h Planck sabiti, v frekans, k Boltzmann sabiti, T sıcaklık K, c ışığın boşluktaki hızıdır... Evren yasaları denilen veya sizin öyle yazdığınız olay şimdi alıntılayacağım şeyi gerçekleştirirken " Şişme bu devrede kütleçekim kuvvetine göre inanılmaz derecede güçlüdür. Bir saniyenin yüz trilyon çarpı trilyon çarpı trilyonda biri kadar bir zamanda (10-34 saniye) evren iki kat genişler" ve; Bilinçli bir şüreç takip eder yani bu enerji (salt) bu dönüşümü kendi yasaları ile oluşturduğunu (bilinçli) nasıl kanıtlanır ve EVREN YASALARI NEREDEDİR... Benim sorduğum "Varlık denilen enerjinin bilinci varmıdır, varsa ispatı delili nedir" yoksa senin yazdığını okula gitmeyenler bile biliyor... Enerjinin en belirgin ve tespit edilebilen yasası E=mc2 olması onun bilinçli olduğunun DELİLİMİDİR... Yoksa enerjinin başlangıcı ve sonu olmaması demek ona bir şey atfediyorsun anlamına gelir,peki o zaman sen determinizme inanıyorsun demektir yahut şu anki Evrenimizin İnsanoğlunu bilinçli var ettiğine ve kendisinde'de bilinç olduğuna hükmediyorsun demektir ve Evrim teorisini bile çökerttin çünkü evrim evrim bilinçli olmayan bir süreçten şans,gereklilik,raslantısal bir evrilme ile bilinçli sürece geçer der... Siz neye inanıyorsunuz o vakit, bu kainat ve düzen bu kadar mükemmellikte ve bilinçli bir süreçten nasıl oluşmuş salt enerjinin abra kadabrası ilemi yoksa... Soru eki " MU" yu ayrı yazmadığım için kusura bakma,aklım mu uygarlığına takılmıştır... Şimdi; Başı ve sonu olmaması (enerjinin,varlık) kendisini niye madde yapıp yok olmaya karar vermiş yahut mahkum etmiş, genişleyen bir Evrenin bir başlangıcı olur ve nihayete erdiği zaman kendini nasıl toplayacak (yeniden oluşma) hep aynımı tekrar edecek, big bang,big bang, planck zamanı, planck zamanı... Yani aç kapa artema misali...
  16. Tengeriin, Caner Taslaman'dan alıntı yapıp sana yazmam çünkü o pırıl,pırıl bilim adamı ben buradayım yeterde artar bile... Böyle yazmışsınız... Şimdi;Big Bang'tan önce,Fizik yasalarının geçersiz olduğu bir dönem vardır deyip, "EVREN YASALARININ GEÇERSİZ OLDUĞU BİR DÖNEM YOKTUR" yazıp,yazdıklarınızla TEZAT teşkil ediyorsun çünkü Big Bang'tan önce EVREN'mi vardı'ki YASASI OLSUN üstelik sanki oradaymış gibi teori üretmek bilimsel görüşe uymaz... Mesela, en azından bir tahmininizi alabilirmiyiz... Sayın tengeriin, Big Bang'tan sonra Planck zamanı oluştu ve " 10^-43 sn. bu zaman'ın altı bilinemez. "evren yasaları geçersizdir"... DİKKAT EVREN VAR VE YASALARI GEÇERSİZ... Bir yazıyorsun; ( "Evren Yasalarının Geçersiz Olduğu" bir dönem yoktur) fakat Big Bang'tan sonra bile Planck zamanında bile Evren yasaları geçersiz, şimdi sizemi inanalım yoksa bilimsel verilere'mi ne dersiniz bir karar verseniz diyorum... Neden önemli değil'ki, bak; Einsten’ın yaklaşımı zaman konusunda zihinlerde çok köklü bir devrim yaptı. Einstein’ın formüllerinin sonucu olan uzayın genişlemesi ise, zamanın başlangıcına doğru götürüldüğünde, uzayın yok olduğunu gösteriyordu. İzafiyet teorisinin formüllerine göre uzaya bağlı olan zaman, böylece, uzay ile ve madde ile aynı anda yaratılmış oluyor ve salt enerji onu meydana getiriyor, (sizin deyiminiz) peki Planck zamanında Evren yasalarını bilemiyoruz'da Big Bang'tan önceki durumu "KENDİ YASALARI VAR" deyip birde "BUM" eklemek neyin nesi... Oradamıyız yoksa... Şimdilik.
  17. Big bang... planck zamanı; " 10^-43 sn. bu zaman'ın altı bilinemez. "evren yasaları geçersizdir"... Varlık denilen (enerji) Bilinci varmıdır... Varsa ispatı delili nedir... Evren yasalarının geçersiz olduğu yer ne demektir... İnanç yanlız "DİN" olarak'mı vardır,yoksa Madde veya enerji'ye inanmakta bir inançmıdır... Evren genişliyormu, genişlemiyormu... Sorduklarım ve yanıtladıklarım apaçık gerçekler ve bilimsel alt yapıları var dolayısı ile bana yazılacak cevaplarında açık ve yalın olması gerek öyle alışılagelmiş nakarat olmaması lazım.
  18. Sayın tengeriin, Hadi senin yazdıklarından hareket edelim bakalım. Ne yazmışsın yukarıda; nesne; bildiğin madde,ancak maddeden fazlası var yazmışsın, O'da enerji... Peki. Şimdi; var olan enerji nasıl oluşmuştur! yani Evrenimiz nasıl meydana gelmiştir denilir veya denilebilinirki Enerji daima vardı ve oradan oluştu,peki Evren genişlediğine göre bir başlangıcı olması gerekir ve bu başlangıç anına'da Big Bang, devamında,planck dönemi, planck zamanı, planck sabiti denir... Ve planck zamanı'nın tarifi " 10^-43 sn. bu zaman'ın altı bilinemez. (evren yasaları geçersizdir" Evren yasalarının geçersiz olduğu bir dönemin açıklaması nedir... Ve "NEDEN" i nedir.
  19. Uzay ve genişlemesi.. Ve verilen cevap. Sayın 'instantkarma', Olayları veya konu'yu kavrayamadınız galiba... Ben ne yazmışım siz ne yazıyorsunuz... Ve; Nerde...
  20. Nesnel varlık; ne demektir! "MADDE" ve Evren/ sonsuzluk hep vardır... Kanıtı ne "LAKIRDI"... Şimdi; "MADDE" sonsuz değildir ama "NESNEL VARLIK" olan "EVREN- MADDE" SONSUZDUR... Başka bir şey yazmaya gerek varmı...
  21. Sayın 'bilimselci', Sorduklarım idealist felsefe değil somut bilimsel gerçekler... İster yanıtlarsın,ister idealist felsefe dersin... Olay bu.
  22. Madde var tamam,peki BİLİNCİ varmı... Madde; var tamam, peki Uzay'ın (Evren) genişlemesini nasıl izah eder ateist... Madde; var tamam, ve hiç'ten oluşmadıysa (doğru) nedeni nedir... Madde; var tamam, devinim ve hal değimi olabileceğini söyler ateist (doğru) Evrenin bir oluşumda, yaşı ne kadardır ve nasıl oluşmuştur... " Evrenin tahmini yaşı 14,15 milyar yıl" Madde; var tamam, ve "vardır ve var kalacaktır denirse" sozsuz olması gerekir, Madde sonsuzmudur, ispatı,delili nedir ve Evrenin bilimsel olarak yapılan ( 14,15 Milyar yıl) tahmini yaşı ne anlama gelir... Yaratıcı bir olgu ve vakıadır,yani gerçektir, eğer buna delil ne denirse tek bir örnek yeter "İNSAN" ve DNA ... Bir DNA'nın oluşması (yaratılması) gelmiş,geçmiş,geçecek bütün bilinçli varlıkların bir araya gelse dahi başaramıyacağı bir gerçek,üstelik tesadüfen oluşma ihtimali'de yok... Gerisi teferruat... "ALLAH c.c." vardır ve gerçektir, her bir nefs ona dönecektir, o zaman... "ALLAH c.c." Ezeldir.Ebeddir, "De ki, Allah tek ve benzersizdir. Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Doğmamış ve doğrulmamıştır. O'nun dengi, misli olmadığı gibi zıddı da mevcut değildir" Maddeyi'de "O" yaratmıştır ve madde'de "O"na dönecektir (sonu gelecektir)...
  23. Tengeriin, "REEL"; Fransızca:Reel, Almanca:Real , İngilizce:Real, Türkçe:Gerçek, Türkçe’mizde: Kir/gir-ger kökünden, kirçek-girçek/gerçek olarak türetilmiş olup, ”söz verme”, “and içme” , “bağlanma”, ”uyuşma”, ”birleşme” ve “ortaya çıkma” anlamlarını içerir. Şimdi, çok hoşuna giden "REEL" yazısı üzerine yazdığın yazı pek güzel olmuş,aldım kabul ettim. Aslında olay Lozan anlaşmasında'ki bir madde'ye (42. madde) dikkat çekmekti. Ben buradayım, arada yazmasamda fakat seni en son yazışmamızdan sonra epeyi görmemiştik "GÖRÜŞ" ve Forumlarda bu itibarla tekrar gözükmen iyi olmuş,hobaaaa,tey tey tey, nidalarıyla... pekte uyuşmuş...
  24. Rum Ortodoks Kilisesinin "ekümenik" olup olmaması beni kişisel olarak hiç alakadar etmez,zaten Yunanistan'da olan kilise ile birbirlerini yiyorlar üstelik Rus Ortadoks kilisesi takmıyor bile onları vs vs... Şimdi; ABD, AB istiyor denilerek azınlıkların haklarının verilmemesi konusu tamamen siyasi bir tercih, birde batı Trakya Türklerinin Yunanlılar tarafından haklarının gaspedilmesi olayı var yani olay bu... Lozan Barış Antlaşması’nı azınlıklar ilgili maddeleri ise şu şekildedir: Antlaşmanın 37. maddesine göre Türkiye Devleti, Lozan Antlaşmasının 38’den 44’e kadar olan hükümlerini temel kanun olarak kabul eder. Bu hükümlerin dışındaki hiçbir kanun, tüzük ya da resmî işlemleri, sözü edilen hükümlerden üstün tutamaz... Şimdi bu maddelerin bir tanesini buraya alıntılayalım... Olay bu... İsteyen istediği gibi yorum yapıp eleştirilerini yapar... Yoksa ben biliyorum,ben ne dersem odur mantığı yanlış... Ortada "REEL" gerçek var.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.