Zıplanacak içerik

sarıgöl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sarıgöl tarafından postalanan herşey

  1. Kral Davut Katliamı (22 Temmuz 1946): İsrail terör örgütü Irgun’un Kral Davud Oteli’ne düzenlediği saldırıda, aralarında İngilizler, Araplar ve Yahudilerin bulunduğu 96 kişi hayatını kaybetti. Deir Yasin Katliamı(9 Nisan 1948): Irgun terör örgütüne bağlı militanlar tarafından Deir Yasin Köyü’nde gerçekleştirilen katliamda 254 Filistinli sivil hayatını kaybetti. Lida Katliamı. Bu iki olay İsrailin yaptığı sayısız terör hareketlerinden örnektir. Yalnız bu iki örnek Yahudilerin savunma değil Siyonist bir ideoloji stratejisi ile hareket ettiğinin belgesidir. İsrail’in oralı olduğunu anladıkta arzı mevud sınırları içinde Türkiyede var ve yarın Siyonist ideolojisi’nin uzantısı olarak Türkiye topraklarında hak iddia ederse şaşmamak gerek. İsrail teröre karşı savaş der ve "Amerikaları” adına yok eder üstelik terörün alasını yapar bunu bütün Dünya anlasa komşularıda anlasa İsrail anlamaz sebebide; Tanrınız RAB mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkeye sizi götürdüğünde, önünüzden birçok ulusu kovacak. Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız” Yasanın Tekrarı (Deuteronomy) 7:1-2, olay bu ve 50 senedir yapılanlar bunun bir göstergesidir. Ve bütün Dünya ve komşulara gayet güzel anlatmaktadır durumu. El Fetih lideri işbirlikçi Mahmud Abbas’ın İsrail ile anlaşması tam bir ilizyondur ve Hamas anlamadı deyip dayak yemeye devam edecek demek sanal alemde bile nefretin boyutunu ortaya koymaya yetiyor aslında bu yazılara en iyi cevabıda yine bir İsrail’li Yahudi veriyor. İsrail dünya barışına en ölümcül tehlikedir. Açıkça uluslar 1947’de ırkçı odaklı bir kimliğin hevesine devlet kurma şansı vererek trajik bir hata yapmıştır. Ancak ulusların şimdiki görevi çok geç olmadan bu devleti lağvetmektir. Yahudi devleti ve dünyadaki güçlü lobileri banal bir popülist ideoloji (demokrasi, terörle savaş, kültür çatışması vs) “adına” küresel bir savaş içine çekmeden önce bunu yapmak zorundayız. Tek ve yegâne gezegenimizi nefret kazanına dönüştürmeden önce uyanmak zorundayız. Gilad Atzmon. Bu İnsan bir Yahudi ve İsrail vatandaşı buna mukabil birileride şunu yazabiliyor Hamas anlamadı dayak yemeye devam edecek ve bebekler ölecek… soluk alan hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız. Tanrınız RAB'bin size buyurduğu gibi, onları … tümüyle yok edeceksiniz. Yasanın Tekrarı (Deuteronomy) 20:16-17 Bu kadar açık ve şeçik olan olaylar karşısında böyle tavır takınmak yalnız bir tek şeyle izah edilir NEFRET ve bu NEFRET’te birde haksızdan yana olursa bu durumada tek bir söz söylenir YAZIK ÇOK YAZIK…
  2. İnsanların fikir uyuşmazlığı olur ve doğaldır fakat sırf ben öyle inanıyorum veya benim ideolojim böyle deyip itiraz etmek olmaz. Gazze ve Ergenokon denk geldi İnsanların söylemleride ortada fazla söze gerek yok. Menderes ve Fatin Rüştü olmasaydı Türkiyenin Kıbrıs davası olurmu idi. Ve şimdi uluslararası arenada kim haklı.
  3. Siz kaç tane Arap ve İran?lı tanıyorsunuz ve içerdenmi gazel okuyorsunuz. Somut bir örnek,yoksa ben yazdım olurki inandırıcılığı olmaz öyle değimli. Bu yazı ne demek kimi kastettiğiniz pek anlaşılmıyor. Karabağ savaşında İran'ın Ermenilere savaş yardımı yaptığı doğru değildir. Ancak bu savaşta, İran Ermenistan'a amborgo uygulamayarak normal ticari ilşkilerine devam etmiştir. Zaten İran batı tarafından dışlanmış , ambargoya tabi tutulmuştu. Tek çıkış noktası Rusya'ya ile ticari ilişkilerini sürdürmektan başka çıkış yolu da yoktu. Peki o dönemde Türkiye Ermenistan'a ambargo uygulamanın ötesine geçebilmiş mi? Moskova elçimiz Erivan'a giderek bu savaşta tarafsız olduğumuzu deklere etmiş midir etmemiş midir? Ermenistan'a giden ekonomik yardımlar için deniz ve hava sahalarımızı açık bırakan biz değil miydik? İğneyi önce kendimize batıralım değimli yoksa sırf muhalefet olsun diye ?REALİST? düşünceden vazmı geçeceğiz yoksa. İslam evrenseldir ve sahibide ?ALLAH c.c.? tır. Arapların baas ideolojisi Türklere emperyalist gözle bakar fakat bu bakış Halk nazarında değildir elits kesimde mevcuttu bir zamanlar aynen bizde uygulanan uluslaşma sürecinde olduğu gibi yoksa dışardan gelen barbar Türkler sözü masaldır. Kuyruk acısı İsrail katlederken realist olup başka ırklar yaparken kuyruk acısı sözü yakışık almaz. Siz hangi Arapları tanıdınız yani nerelerde bulundunuz veya kaç kişi ile irtibatınız oldu merak ettim. Bu yazılanlar bizim tek parti yönetimi,onların baas yönetimi zamanının tortularıdır yoksa bir şiir var, geçtı borun pazarı, sür eşeğini niğde?ye misali artık eski çamlar bardak oldu şimdi sloganik takılanlar google?ye müracaat edebilir. Demokratik ve teknolojik anlamda batı birinci lig?tir doğru Fakat Türklerin İslam coğrafyasına dönmesini Müslümanlar halk olarak ister ama yönetimler istermi onu bilemem sonra Ahlaki anlamdada bir lig var acaba batı orda kaçıncı kümede acaba?
  4. BELÇİKA: "1.Dünya Savaşı’nın ardından Ruanda’nın yönetimi Belçikalılara verildi. Belçika’nın sömürgesi altındaki Ruanda ve Kongo’da 10 milyondan fazla insan soykırıma uğradı." İTALYA: "İtalya’nın, Libya’da 1911’den 1940’lı yıllara kadar uyguladığı imha operasyonları ve çölün ortasına kurduğu toplama kamplarında yüz binlerce Afrikalı Müslüman hayatını kaybetti. İtalya diktatörü Mussolini, Etiyopya'da ve Yugoslavya'da 300 bin insanı katletti." FRANSA: "Fransa, 1830 yılında Cezayir’i işgal etti. 132 yıl boyunca Cezayir’i işgal altında tutan Fransa, 1954-1962 yılları arasında 1.5 milyon Cezayirliyi katletti. Fransa, 1.Dünya Savaşı’nda da 900 bin Afrikalının ölümüne sebep oldu." İSPANYA: "İspanya diktatörü Francisco Franco, ülkesinde 30 bin muhalifini öldürttü. İspanyollar Amerikalılarla birlikte milyonlarca Kızılderili’yi katletti." İNGİLTERE: "İngiltere, 1788-1938 tarihleri arasında sömürgeleştirmek amacıyla gittiği Avustralya’da yerleşik yerli halk Aborjinleri sistematik olarak yok etti. İngilizlerin aralarına salgın hastalık yaydığı, bununla da yetinmeyip yemeklerine zehir katarak yok etmeye çalıştığı 750 bin Avustralya yerlisinden geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi." AMERİKA: "Amerika, soykırımlara Kızılderilileri katletmekle başladı. Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdı. Saldırılarda çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü. Amerika’nın Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombaları sonucu 135 bin kişi öldü. ABD’nin Vietnam’ı işgali ise 70 bin kişinin ölümüyle sonuçlandı. ABD son olarak Felluce’de 1500 sivili öldürdü. İngiliz Tıp Dergisi Lancet'in yaptığı araştırmaya göre Irak'ta ABD işgali dolayısıyla ölen sivillerin toplam sayısı 655 bine ulaştı." sevgi dini hristiyanlık... Buraya Almanya,Rusya’yı almadım yani fark etmez ve Amerikanın Irak’ta katlettiği 1 Milyon İnsanı yazmadım. Hristiyan ve Yahudiler fırsat buldularmı icabına bakar… Ve kutsal kitaplarından şeçmeler… Çık.:22:18 "Büyücü kadını yaşatmayacaksınız. Lev.:20:13 Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de *********lik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. **** Ex.31:14 "'Şabat Günü'nü kutlamalısınız, çünkü sizin için kutsaldır. Kim onun kutsallığını bozarsa, kesinlikle öldürülmeli. O gün çalışan herkes halkının arasından atılmalı. Lev.24:16 RAB'be söven kesinlikle öldürülecektir. Bütün topluluk onu taşlayacak. İster yerli ister yabancı olsun, RAB'be söven herkes öldürülecektir. Küçük bir demet. Not. Yahudileri yazmaya gerek yok onlar işi gerektiği gibi yapıyorlar zaten.
  5. Kabul edilmiştir. Sonraki iletiye ne denir acaba... Argümanmı,İddia'mı... Ve nezdinizde tartışılabilirmi,ne dersiniz... Yoksa bunuda polemikmi zannettiniz... Veya işinize öylemi geliyor...
  6. İRADE "BİLİNÇ", aslında olay belli ve kendi ikrar ediyor ama koşullanmak İnsanı bitirir bundan dolay ya bundadır,ya bunda, papatya falına takılmak bazılarını rahatlatır... "KÜLLİ İRADE"... Olay bitmiştir...
  7. Neden... Onlarda Müslüman değilmi... Sizin referansınız kim...
  8. Deniz Baykal Devlet Bahçeli Mahir Kaynak Mustafa Akyol Mahir Kaynak ve Mustafa Akyol'un tek bir yazılarını alıp yorum yapmak sağlıklı değil Gazze üzerine öbür yazılarına'da bakıp yorum yapmak lazım. Deniz Baykal zaten muhteşem tesbitleri ile gündemi meşgul ediyor üstelik Devlet Bahçeli ile birlikte AKP ile nasıl mücadele edeceklerini ve olayları iç siyaset malzemesi yapma ile meşguller birde becerebilselerde Ülkemiz kazansa.
  9. Hadis İslam Dininde vardır ve parçasıdır fakat Hadis Kur'an gibi motamot farz değildir. Yahudiler taşlamayı bırakmış fakat kurşunlamaya başlamış mesela " İzak Rabin" kendilerine ters gelen durumda taşla öldüreceklerine başka türlü öldürmüşler. Benim Kutsal Kitabım benim için ve Müslümanlar için ölçüdür gerisi teferruat zaten Yahudiler Kutsal kitaplarının dediklerini yapsalar livni ve barak baştan yandı birde İsrailin yarısı taşlanır öyle değilmi.
  10. Empati'de terazi İsrail lehine ağır basmış ve bayağı belli oluyor. pkk'nın kandile roket atması deyip onlarca ölen askerimizi pas geçmek ve pkk'nın Türkiyede yaptığı vahşetleri Hamas gibi şeçimle iş başına gelmiş bir örgütle bit tutmak daha baştan taraf olunduğunu belli ediyor. Hamas'ın roketleri ile pkk'nın silahlarını bir tutmakta bayağı bir FARK, görmeyenler demekki,göremiyor. Birde kuzey Irak'ta zaten örtülü İsrail (barzani) Türkiye savaşı vardır. Türkiye'nin kuzey Irakta düzenlediği operasyonlarda kaç sivil ölmüştür,İsrailin yaptığı ölçüsüz saldırılarda ölen bebeklerin sayısı Türkiyenin öldürdüğü terörüstlerden fazla empati yapan biri bu farkıda görmesi gerekir. Türkiye ile İsraili aynı kefeye koyup üstelik pkk ile Haması aynı görüp yorum yapmak "kendini müdafa hakkı" o zaman Hamas İsrailde şeçime katılıp söz sahibi olsun yahut Filistin devleti kurulsun "İŞGAL KALKSIN" ve Hamas ve filistinliler serbest olduğu zaman İsraile bir saldırı olursa nefsi müdafa hakkı doğar yoksa yapılan emperzalizm'in ortadoğudaki "siyonst" uzantısı olan İsrail ve batının oyunlarıdır olay bu... Not. Bilgisayarım'da malum olduğu üzere bir bozulma oldu ama ben yine buradayım.
  11. Sayıne suheyla ben İncil'den yazıyorum siz nasıl Kur'an'dan yazıyorsanız ne oluyor bir durummu var yoksa. İslamda taşlamak yoktur "recm" madem çok biliyorsun Kur'an'dan bir örnek göster. Yahudiler taşlamayla değil kurşınla işi bitiriyorlar ve Kutsal kitaplarından bir sürü örnek verebilirim recm taşlama Ayetleri. Bana yardım edeceğiniz için teşekkür ederim. Sünnet ve Domuz yememek Yahudi Müslüman ortak özellikleridir doğru ama bildiğiniz üzere Yahudiler bir çok sürgün dolayısı ile çok değişikliğe uğrattılar inançlarını AYNI iSA a.s. yaptıkları gibi ve İslam Semitik dinlerin en yenisi olduğundan dolayı ve tahrif olmadığından asırlarda kalmamış bilakis 21. yüzyıl İnsanına hitap ediyor.
  12. Mazlum İsrail ve realist destekçileri. Irgun Zvei Leumi (Ulusal Askeri Örgüt) Avraham Stern'in kurdugu LEHI (Lomamei Herut Yisrael-Israil'in Özgürlügü Savasçilari) Dogma olmayan bir düşüncenin ürünü İsrail ve İbrahim Peygambere olmadık sözler yazan birinin konu İslam ve Müslüman oldumu birden realist kesilip İsrail ve meşru harekatını? destekler. Osmanlı ve Ermeni olayını hatırlayan niye Abdulhamit ve Theodor Herzl'i hatırlamaz. Gazze'ye ablukayı realist düşünce şeçimle iş başına gelmiş Hamas terör örgütü ve çocukları öne süren fakat birleşmiş milletler binasını vurup çocukları öldüren İsrail "MAZLUM"... Hoş geldin brain
  13. Deu 23:1 "Erkeklik bezi ezilmiş ya da erkeklik organı kesilmiş kişi RAB'bin topluluğuna girmeyecek. Deu 23:2 «Yasa dışı doğan biri RAB'bin topluluğuna girmeyecek. Soyundan gelenler de onuncu kuşağa dek RAB'bin topluluğuna girmeyecektir. Acaba ne söylenmek istiyor bilen biri varsa açıklasın.
  14. Alman milletinden Yahudinin gidip ekstradan lokantada,uçakta vs vs öldürmesine gerek yokki,ikinci Dünya savaşından sonra Alman milleti hem milyarlarca tazminat ödedi hemde yahudi intikamcılar Dünyanın her tarafında mazlum sıfatı ile nazi avladı ve dahada avlıyor daha ne yapacaklar. Üstelik şu an Almanyada yahudi medya'da hakim ve dilediği gibi yönlendiriyor, hem batıyı hemde Almanya'yı Anti semitizm ayakları ilede uyutup istedikleri gibi davranıyorlar, yani hem ırkçı hemde dinci olarak birde gidip çocukmu öldürsunler zaten yaptıklarını,ve yapacaklarını yapıyorlar.
  15. AHZAB-53. Ayet SİZ EY imana ermiş olanlar! İzin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin; ve yemek için [davet edildiğiniz zaman erkenden] gidip hazırlanmasını beklemeye kalkışmayın: çağrıldığınızda [en uygun zamanda] girin; yemeği yiyince hemen ayrılın, lafa dalmayın: bu durum Peygamberi üzebilir, ama sizden [gitmenizi istemeye de] çekinebilir: fakat Allah doğru[yu size öğretmek]ten çekinmez. [Peygamber'in eşlerine gelince,] onlardan bir şey isteyeceğiniz vakit perde arkasından isteyin: bu hem sizin kalplerinizin, hem de onlarınkinin temizliğini pekiştirir. Ayrıca sizin Allah'ın Elçisi'ni üzmeniz ve o'nun vefatından sonra eşlerini nikahlamanız caiz değildir: doğrusu bu, Allah nazarında büyük bir günahtır. Açıklama Yukarıdaki Ayet Hz. Peygamber'in çağdaşları arasındaki eşsiz konumunu vurgulamaktadır; fakat Kur'an'ın tarihî olaylara ve durumlara yaptığı atıflardaki genel üslubuna uygun olarak, burada öngörülen ahlakî prensip de, belli bir zaman ve çevre ile sınırlı değildir. Kur'an, Hz. Peygamber'in Ashâbı'nı o'nun kişiliğine saygı göstermeleri için uyarmak suretiyle bütün müminlere onun her zamanki yüce konumunu hatırlatmaktadır bunun da ötesinde, toplumsal hayat ile ilgili belli davranış kurallarını onlara öğretmektedir: bu kurallar ilk bakışta ne kadar önemsiz görünseler de, gerçek bir kardeşlik duygusu, karşılıklı anlayış ve başkalarının kişiliğine ve mahremiyetine saygı temeline oturması gereken bir toplumda psikolojik bir değer/anlam taşırlar. Hicâb terimi, iki şey arasına giren veya birini diğerinden ayıran, koruyan veya gizleyen nesneyi ifade eder; kullanıldığı yere göre, hem somut hem de soyut anlamlarıyla "bariyer", "engel", "duvar", "cam", "perde", "örtü" vb. gibi kelimelerle karşılanabilir. Hz. Peygamber'in eşlerine ancak bir "perde" yahut "pencere" arkasından yaklaşılması emri, Hz. Peygamber'in birçok Sahâbesi'nin yaptığı gibi, lafzî anlamıyla anlaşılabileceği kadar "müminlerin anneleri"ne gösterilmesi gereken derin saygıyı ifade eden mecazî anlamıyla da yorumlanabilir. Batıdaki adabı muaşeret kanunlarında “çat kapı varmı” yoksa İslami Emirleri kafasına göre yorumlamak ve dezonformasyon yapmak niye… Ve İncil’de kadın; 1Korintliler:14-35 Öğrenmek istedikleri bir şey varsa, evde kendi kocalarına sorsunlar. Çünkü kadının toplantı sırasında konuşması ayıptır. yas:22-22 «Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam,hem kadın, ikisi de *******. İsrail'den kötülüğü atacaksınız. Lev:20-27 «`Cincilik yapan ve ruh çağıran ister erkek olsun, ister kadın olsun kesinlikle *******. Onları taşlayacaksınız. Ölümlerinden kendileri sorumludur.'» say:5-27 Eğer kadın kocasına ihanet etmiş, kendini kirletmişse, lanet getiren suyu içince acı duyacak; karnı şişip kalçası eriyecek. Halkı arasında ****** olacak. say:5-28 Ama kendini kirletmemişse, temizse, zarar görmeyecek, çocuk doğurabilecek. say:5-29 «`Kıskançlık yasası budur. Bir kadın yoldan çıkar, kocasıyla evliyken kendini kirletirse, say:5-30 ya da bir koca karısını kıskanır, ona karşı yüreğinde kuşku uyanırsa, kâhin kadını RAB'bin önünde durduracak, bu yasayı ona uygulayacak. 1.Ko.14: 34 Kadınlar toplantılarınızda sessiz kalsın. Konuşmalarına izin yoktur. Kutsal Yasa'nın da belirttiği gibi, uysal olsunlar. Ve modern batının ahlaki kriterleri...
  16. Kendi "ARAP" çocuklarını bizim öldürmemize zorlamalarını asla bağışlamayız. "ÖLDÜRME O ZAMAN .NİYE ÖLDÜRÜYORSUN" Bizim çocuklarımızı öldüren Arapları,biz bağışlayabiliriz. " YALANIN DANİSKASI ARAPLAR ONLARIN ÇOCUKLARINI ÖLDÜRECEK YAHUDİ BAĞIŞLAYACAK" İsrail propaganda makinesi nasıl çalışır? James Zogby,Huffington Post Bunu şu yollarla yaparlar: 1) Tartışmanın terimlerini belirlersen ve tartışmayı kazanırsın İlk zamanlardan itibaren İsrailliler savaşı anlamayı şekillendirecek bağlamı, başlangıç noktasını ve gidişatını tanımlamaya çalışır. Bu aşamada, örneğin, sürekli tekrarlayarak, bu savaşın başlangıcının, 6 aylık ateşkesinin sonunun (İsrail’in “Hamas tarafından tek taraflı sonlandırıldığı şeklinde tanımlandı) 19 Aralık olduğu nosyonunu yerleştirmeye başardılar. Bunu yaparken, tabi ki, Kasım’daki ihlallerini ve ateşkesteki Gazze’nin sınırlarını açma sözlerini tutmadıklarını görmezden gelirler. Aynı zamanda çok uzun zaman önce başlayan ve 2005’te geri çekilmelerinden sonra da süren Gazze’nin sömürgeleştirilmesini yok sayarlar. Çünkü ekseri Amerikalıların çatışmayı yakından takip etmediklerini ve “sürekli olarak duyduklarına” inanmaya eğilimli olduklarını bildikleri için, bu öncelikli tanımlama ve tekrarlama taktiği başarılı olur. 2) Klişeler işe yaradığının farkında olun. Çünkü nesiller boyunca, İsrail-Filistin çatışması İsrail’in pozitif kültürel imajı ve Filistinlilerin negatif klişeleri arasında olarak tanımlandığı için İsrail propagandacılarının kolayca faydalanabileceği bir avantaj vardur. Çünkü hikaye uzun süredir “İsrail insanlığının Filistin sorununa karşı koyması” olarak görüldüğü için, çıkan her hangi bir çatışma medyadaki yansıması “sorunun” İsrail halkını nasıl etkilediği ile başlar. Bir zamanlar Golde Meir’ın söyledi gibi: “Arapları çocuklarımızı öldürdükleri için affedebiliriz ancak onları bize kendi çocuklarını öldürttükleri için asla affedemeyiz”. Böylece, Filistinlilerin orantısız acılarına rağmen, medyanın olayı korku ve ıstırap içerisindeki İsraillilerin resimleriyle kapsamlı işleyerek “dengelemeye” çalışması şaşırtıcı değildir. Medya işleyişi çok önemli olduğu ilk başlarda, Filistinliler her zaman olduğu gibi sadece sayılara indirgenir ya da “çevresel hasar” olarak nesnelleştirilir. Aslında İsrail, golde meir,rabin,sharon,livni,peres,olmert, yok birbirlerinden farkları. Deir Yasin Katliamı(9 Nisan 1948) Irgun terör örgütüne bağlı militanlar tarafından Deir Yasin Köyü’nde gerçekleştirilen katliamda 254 Filistinli sivil hayatını kaybetti. Lida Katliamı (9-18 Temmuz 1948) İzak Rabin’in açık emirleriyle gerçekleştirilen Lida Katliamı’nda, 10 gün içerinde 60.000 kişi evlerinden atılırken, bunu takip eden El Tira, Tantoura ve Hayfa katliamları ile yüzlerce Filistinli sivil katledildi. Safsaf Köyü Katliamı(29 Ekim 1948): İsrail ordusunun Safsaf Köyü’ne düzenlediği saldırı sırasında köylülerin üzerine rastgele açılan ateş 70 kişinin ölümüne neden oldu. Davayima Köyü Katliamı (29 Ekim 1948) İsrail işgal ordusuna bağlı üç ayrı bölük El-Halil’deki Davayima Köyü’ne girmiş ve „çatışma olmaksızın“ kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 80-100 arasında Filistinliyi öldürmüştür. Kibya Köyü Katliamı(12 Ekim 1953): Ariel Şaron liderliğindeki bir grup İsrail askeri tarafından, Batı Şeria’da bulunan Kibya Köyü’ne düzenlenen saldırıda 67 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. Kufr Kasem Katliamı (29 Ekim 1956): İsrail’in Mısır’ı işgali arifesinde, bölgedeki bir Filistin köyüne saldıran işgal askerleri, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 49 Filistinli sivili acımasızca katletti. Samu Katliamı (Kasım 1956): Batı Şeria’ya bağlı Samu köyüne saldıran işgalci askerler, köyü yerle bir ederken, imha operasyonunda 18 Filistinli hayatını kaybetti. Onlarcası yaralandı. Dikkat edilirse İsrail katlediyor ve bayan golde meir 1969-1974 arası her hangi bir zamanda şu sözü söylüyor "Bizim çocuklarımızı öldüren Arapları, biz bağışlayabiliriz. Kendi Arap çocuklarını bizim öldürmemize zorlamalarını, asla bağışlıyamayız." 1948/1956 arası yahudilerin yaptıkları katliamlara Araplarmı zorlamış ve bilgiç bayan golde meir yıllarca sonra bu sözü söylemiş. Amaç belli propaganda savaşı ve batıda'ki Müslüman imajı ve kirli emperyalizm. Yoksa golde meir melek değil öbür israilli politikacılar gibi...
  17. Nerede kime,açıklamış.
  18. Sayın Demirefe. Sizinle tartışmak ve fikir dercetmek bir zevk fakat iletileri baştan okursanız olayın seyrini değiştiren konuyu anlarsınız. Sonra okumadan,bilmeden tartışma oldumu zaten konu kendiliğiden "GEYİK" oluyor... Polemik güzeldir,birde alt yapısı olursa fakat Enginar mevzuu'nu ben açmadım eğer cevap verilemiyorsa konu buraya sapıyor ve "HİCV" in ne manaya geldiğini bile bilmeyenler var. Olay bu...
  19. Kabul edilmiştir... Yanıta bile gerek yok...
  20. Olay şu Cumhuriyet tek parti zihniyeti ile nevi şahsına münhasır ayaklarına yatıp 1950 kadar tek parti zihniyetini devam ettirdi,zoru görmese ilanihaye gidecekti ama zor oyunu bozdu.. Doğru Hitler Atatürk’e yalakalık yapmış bende bunu anlamamışım fakat sen çakmışsın bravo ve bizim ırkımızın MU dan beri var olan Sumer’lerden gelen Hitit Türktür,Meksikada ırkdaşlarımızı arayan Mimar Sinanın kafatasını ölçen fakat biz anlamayıp miliyetçilik ilkesi ile karıştıran özdeş zannederiz, fakat sizden kaçmaz hemen anlamışsınız yine bravo… Osmanlı vergi almazmı tabii’ki her devlet gibi vergi alıyordu ama halkın tavuğuna varıncaya kadar ve hayvanlarını kaçırmaya itecek kadar ve üç cephede savaş ederken dahi vergiyi sıkmıyordu fark bu… Size öyle görünüyor sanal alemden. Tusiad’ın ne zaman kurulduğu değil kimlerin kurduğu ve bu kuranların Devlet eliyle yerli burjuva yetiştirme ayaklarırla semirtilmesidir esas olan bu ha Tusiad’ta alnının teri ile başarılı olan iş adamı yokmudur tabiî ki var ama yakın tarihimiz hangi iş adamlarının Türkiyenin has evlatları olduğunu bilir. Musiad, Evet Daha bir ULUSALDIR ama sizin anladığınız anlamda değil… Ülkede kapital sahibi burjuva vardı evet . Karaköydeki bankalar caddesi yeter. En son 6/7 Eylül olaylarını hatırlamakta fayda var kapital sahibi olanlar açısından gerisi teferruat. Hitler Atatürk’e yağ çekiyordu hani ve Türkiyedeki nazi hayranlığıda bir başka idi belki bilmezsiniz anlı şanlı bir gazetemizin sahibinin ismi Yunus Nazi geçiyordu.Benim dedemde Rus cephesinde şehit olmuş Askerliğinin senesini bile unutmuş ama o zaman bile karne yoktu fakat İnönü türkiyesinin Terk parti zamanınında Annenim nufus kağıdının bile boş tarafı yoktu hep damgalı idi. Savaşa girip girmemek konu değil yönetmek konu halkı İnsan yerine koymak konu… Celal Bayar’ın Amerikadaki 1929 buhranında kelepir fiatına alınacak fabrikaları engelleyenin kim olduğunu bilmek gerek yoksa yazılanlar boşa gider… Kendi sermayemizle kurulan İplik,Şeker fabrikalarını kim kurdu onu yaz… Amerika Hibesi montaj fabrika nereye nasıl ne zaman kimin tarafından kurulmuş onu yaz yoksa salla gitsin… Olayı kavrayamamışsınız,olay Laik bir devlette Dinin Devlet eli ile yönlendirmesi yoksa bir şeyi savunduğum yok bir tesbit var. İlk Kur'an Çevirisini ve Buhari Tercümesini yaptıran Atatürk için ben bir şey yazmadım siz Maltepe imamı nuri çermanı duydunuzmu biraz google’de ara bulursun. Kulp yok Atatürk’ün manevi şahsiyetinin arkasına sığınıp fikir beyan etmek fikir hürriyeti değildir… Demokrasi; tek bir partinin ülkeyi valinin’de parti başkanı olduğu bir şekilde mutlu,müreffeh bir şekilde yönetmesidir… Tek parti dönemi sanayisi zaten Sümerlilerden gelme Sümerbank vs vs gibi işletme idi kuranlara helal olsun ama Menderes,Demirel dönemi deyip Türk parasını koruma kanununun olduğu,yabancı bir paket sigaranın yasak olduğu,yurt dışına çıkışların kısıtlandığı,ikide bir darbe olan,Başbakan asılan dönemi kapsar bu itibarla yinede iyi başarmışlar… Koyun yünü battaniyesi nice seneler kullanın,Sümerbank ayakkabıları’da meşhurdu bilirim… Konumuz Demokrasi ve çok partili sistem halk kimi beğenirse İktidara onu getirir özgür olarak ve isterse devamını sağlar,Demokraside mış,mış olmaz adamı bir daha şeçmezler en azından veya Asmazlar… Eğer forumlarda Atatürk’çü geçineceksem zaten olay bitmiş yok Atatürk’ün yaptıklarını ve gelecekte nasıl bir Türkiye istediği vede etrafındaki İttihahçı zihniyetteki Recep Peker,İnönü gibilerin yaptıklarını daha erken fark edip işi ehline verseydi yada hastalığı onu zorlamasaydı olayın seyri başka olurdu bu geçmiş zamandan olmasını istediğim bir temenni ama olan olmuş ve 2009 yız ve beni Atatürk’çü ayakları yemezlermiş teranesi ile yine Atatürk’ün arkasına saklanıp olayı manipüle etmek ve itham etmek size yakışırmı... SCF’yi niye kurdurmuş,niye kapatmış… Atatürk vefat etmeden evvel İnönü ile arası nasıldı ve nasıl Cumhurbaşkanı oldu… Biraz fikir cimnastiği iyi gelir…
  21. Enginar denildimi olay çözüldü ve güya Engin Ardıç ****** oldu ne güzel espiri bayağı tuttu… O yıllarda Amerika,İngiltere,Fransa,Norveç,Hollanda,Kanada,İsveç yoktu veya saklanbaç oynuyorlardı Bizde Kanunlarımızı İsviçre,İtalya,Almanya’dan aldık onlardaki kanun tam bize göre idi. O yıllarda acayip olan demokrasi bir Sovyetlere uğramadı,bir ara,İtalya’ya,ve Almanya’ya fakat bizde 2009 oldu hala direniyor bazıları gelmemesi için… Sonra; Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda çok partili sistem geçerliydi, 1908 devriminden sonra tam dört buçuk yıl boyunca gene demokrasi vardı, ve Hem imparatorlukta hem de cumhuriyette bir sürü siyasi parti vardı... Üç ayrı sosyalist parti bile vardı. Dinci parti de vardı, liberal parti de vardı, azınlık partileri de vardı. Ne acayip demokrasi imiş dünyada olan ama bizde olmayan… Falih Rıfkı'nın üç kitabı ardarda yeniden yayınlandı son zamanlarda: Ünlü "Zeytindağı", daha az ünlü "Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri", bir de "yeni harflerle ilk kez basılan", 1918 tarihli, yalnızca adını bildiğimiz, hep merak ettiğimiz, hep okumak istediğimiz "Ateş ve Güneş" ... (Pozitif Yayınları'ndan çıktı bu kitaplar.) alıntı" yöntemine başvurayım, zikredeyim yani Falih Rıfkı'yı. "Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri" ni açalım, yeni baskısından okuyalım, sayfa 85: "1938'de ellinci doğum yıldönümü töreninde bulunmak üzere Berlin'e gittiğimizde, Tanrı'nın bu dünyayı yaratmak için yedi gün uğraşmış olmasına bile gülecek kadar kibirli Hitler, bütün heyetleri bir büyük salonda kabul etmişti. Kendisi ortada, yapayalnızdı. İkincisi Goering beş on adım, üçüncüsü Goebbels de bu sonuncudan beş on adım geride durmuşlardı. Hitler Romanya heyetine reislik eden Dışbakanı'nı, verdiği işi iyi yapmayan bir hususi kalem müdürü gibi paylıyordu. Sıra bizim heyete geldi. Mavi gözlerinin bakışları yumuşak ve tatlı: - Atatürk bir millet bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi kendisini kurtaracak olan vasıtaları yaratacağını öğrenen liderdir. Onun birinci talebesi Mussolini'dir, ikinci talebesi benim, demişti." Engin Ardıç Vergiler; Varlik Vergisi, Hayvanlar vergisi 1926 yılına kadar küçükbaş hayvanlardan alınmaktaydı. Bu yıldan sonra kapsamı genişletilerek büyükbaş hayvanlardan da alınmaya başlandı. Önemli bir mali boşluk yaratacağı hesaplandığından uzun süre kaldırılmayan hayvanlar vergisi, ancak 1951 yılında kalkmıştır, vs vs. Önemli mali boşluk ve HAYVANLARDAN VERGİ… Ve zenginimiz doğdu TUSİAD… Hayırlı uğurlu olsun… Ulusal burjvazi’ye… Yersen… Ve bu hayırlı burjuvazimiz hemde ulusal TUSİAD… ****** deyip beğenmeyip espiri yapıyorsan,yakışıyor ve Engin Ardıç bu Ülkenin İyi beyinlerinden biridir üstelik savunmayada ihtiyacı yoktur en azından ben yazılarını okuyup moral buluyorum neyse, Türkiyede zaten güdümlü ve tekelci devlet kapitalizmi vardı global kriz ayakları deyip Akp’ye sataşmak tam bir absürt düşünce o zaman savaşa girmeyen ülkede ekmek bile karne ile veriliyordu ve Türkiyenin en önemli İhraç ürünleri fındık,fıstık vs vs idi zaten bir şey yoktuki birde halkın elindeki mahsul alınıp karne’ye bağlanmıştı… Tek parti döneminde kurulupta Dünya çapında ihracat yapan bir fabrika varmı. Celal bayarmı daha çok fabrika kurulmasına ön ayak oldu İsmet İnönü’mü. Yurdun dört yanına kurulan fabrikalardan bir demet nerde hangi senede kim kurmuş… Aslında cevap yazmaya gerek yok fakat kerameti kendinden menkul yazıları okuyanlar olayı kavraması açısından yazıyorum yoksa ******* deyipte alay mevzuu yaptığını zannettiği espiritüel yaklaşımın verilecek cevabı bile yok nedeni Engin Ardıç’ın yazdığı şu; Laiklik: Klasik tanımı olan “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” değil, “dinin devlet tarafından baskı altına alınması” şeklinde yorumlandı. Din adamı devlet memuruna dönüştürüldü ve verilen cevap Engin Ardıç şeyh olurmuş gerçekten yazık birde Cumhuriyet ve devrim ayakları daha Cumhur nedir ve ne ister ama olurmu bizim bürokrasimiz isterse kominizmi bile kendi getirir halk yani Cumhur ne anlar karakalabalık çarıklı taifesi zaten değimli oy versin yeter oda AÇIK OY GİZLİ TASNİF OLUR… Dikkat edilirse her verilen yanıt,Dünyada nerede vardıda bizde yoktu bu yanıt dahi tek perti dönemi hakkında kesin bir veridir şimdi buradan şu ülkede vardı,bu ülkede yoktu teranesi yerine niye yoktu Düşüncesi olsaydı Sosyal devletin ne demek olduğunu bir nebze kavrardı baskıcı tek parti zihniyeti ve Ülkemizde pıtrak gibi biten devlet eli ile semirtilen burjuva ve asil çelik kurtarmaları olmaz rekabetsiz tapon malları yıllarca kullanmazdı Türk halkı… Atatürk'ün çok partili demokratik sisteme geçilmesini sağlamak için yakın arkadaşı Fethi Okyar'a kurdurttuğu Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) halk tarafından olağanüstü bir ilgiyle karşılaşınca… Bu kadar yeterli zannedersem ve halkın karnı niye açmış… Zaten sorun buradan kaynaklanıyor ATATÜRK’ü Atatürk’çü geçinenlerden kurtarmak lazım yoksa chp ebediyen muhalefet olarak kalır. Atatürk; Cumhuriyetimizin kurucusu yalnız bu vasfı olsa yeter ama Atatürk sanki böyle istermiş veya böyle olmasını emretmiş gibi davranıp ondan nemalanan insanlar Ülkenin çok partili sisteme bile geçmesini ikinci Dünya savaşı sonrası metezori kabul etmişti… Missouri zırhlısı İstanbul’da 1946… Sarıgül ve Sarıgöl benzeşmiş. Bir harf farkı var ama bazı İnsanların farkı,ferkedenlerce anlaşılır ve benim oyum kim hak ederse,halk yararına bir iş yapacapına inandığım kişiye gider zaten benide tutamazsın... VE GELDİK ENGİNARIN FAYDALARINA;Karaciğer ve böbrek yetersizliğinde, Bunların sancılarında, Sarılık ve gut hastalıklarında, Aşırı şişmanlıkta, Kurdeşende, Romatizmada ve egzamada oldukça faydalıdır. Kan dolaşımını düzeltir. Kollestrolün neden olduğu damar sertleşmelerinde, Kalp sancıları, Enfarktüs, Beyin kanamaları gibi rahatsızlıkların önleyicisidir BAYAĞI BİR FAYDALI İMİŞ ENGİNAR İNSANLARIN YEMESİ SALIK VERİLİR...
  22. Muhteşem bir cevap. Rafael'de kepçe sallasın. Halk evlerinde Mandolin çalınsın.Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, devrimcilik, devletçilik, halkçılık, laiklik. Güzel, Aralarında demokrasi, düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, sosyal adalet, hukuk devleti falan gibi kavramlar yok. O kadarcık kusur kadı kızında bile bulunur. Nobody is perfect... Bakalım bu güzellikler uygulamada ne sonuç vermiş, nasıl yorumlanıp nasıl hayata geçirilmiş? Şu lafların içini dolduralım: 1) Cumhuriyetçilik: Şekilde kaldı. Değişmez ve putlaştırılan bir cumhurbaşkanı, padişahın yerine geçirildi, o kadar. Tek parti diktası kuruldu. Halka, serbest seçimle yönetici değiştirme hakkı da tanınmadı. Celal Bayar’a kadar hiçbir devlet başkanımız seçim kazanarak gelmemiştir, bu Osman Gazi için de geçerlidir, “İsmet Gazi” için de... 2) Milliyetçilik: Irkçılığa dönüştürüldü. “Güneş-dil teorisi”, “Hitit Türkleri” gibi bilim dışı olmadık saçmalıklar icat edildi. Eğitimde beyin yıkama yolu seçildi. Faşist İtalya ve Almanya’dan, komünist Rusya’dan “yavrukurt örgütü”, “gençlik spor şenlikleri” gibi uygulamalar ithal edildi. Azınlıkların bir kısmı gönderildi, kalanlar da baskı altına alındı. Yasal kılıf içinde de olsa “etnik temizlik” yapıldı. Temizliğin yasal olmayan kısmı daha önce başkaları tarafından yapılmış, asmaya kesmeye artık gerek kalmamıştı. “Kamu görevlerinin dışında tutmak”, “özel vergi salmak” gibi daha ince yöntemler uygulandı. 3) Devrimcilik: Asla bir “sosyal devrim” şeklinde algılanmadı. Devrim, bir “yaşama biçimi devrimi” oldu ve serpuş, yazı, takvim, tatil günü vesaire değiştirildi. Ecevit bunlara “üstyapı devrimi” demiştir ama bunun hatırlatılması bugün birçok ulusalcıyı rahatsız edecektir. Türk devrimi Fransız devrimine benzetilmeye çalışıldı ama uzaktan yakından ilgisi yoktu. 4) Devletçilik: Ekonomide serbest piyasa düzeninden güdümlü ve tekelci devlet kapitalizmine dönüldü. Bu yüzden yokluk ve kıtlık çekildi. Yabancı sermaye kovulduğu, yerli sermaye çok yetersiz kaldığı için dişe dokunur hiçbir yatırım yapılamadı, yoksulluk ve geri kalmışlık çemberi kırılamadı. 5) Halkçılık: Lafta kaldı. Halka hiçbir özgürlük bırakılmadı. Lafta kalan halkçılık kavramı daha sonra “köycülük ve köylücülük” şeklinde yozlaştırıldı, ama köylüyü kalkındırmak değil, onu kontrol altında tutmak amacı güdüldü. Sosyal değişim istenmedi. Köylüyü işçi sınıfına dönüştürmek hiç mi hiç arzu edilmedi, toplumsal hareketlilikten çok korkuldu. 6) Laiklik: Klasik tanımı olan “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” değil, “dinin devlet tarafından baskı altına alınması” şeklinde yorumlandı. Din adamı devlet memuruna dönüştürüldü, merkezi din otoritesi başbakanlığa bağlandı. “Ruhban sınıfı” tasfiye edildi. (İslam’da ruhban sınıfı yoktur diyenlere inanmayın, vardır. Olmaması sosyoloji bilimine aykırı kaçardı.) Baskı altına alınan din, daha sonra “patlama” şeklinde gündeme geri geldi. Tıpkı, darbe ya da muhtıralarla baskı altına alınan halk iradesinin daha sonra çok daha güçlenmiş olarak geri dönmesi gibi!... Altı ok zagonunun hüküm sürdüğü yıllarda ayrıca basın özgürlüğü de yoktu, sendika özgürlüğü de yoktu, grev ve lokavt hakları da yoktu. İşte gördünüz, halk fırsatını bulur bulmaz onu niçin başından attı ve 1950 yılından beri CHP’ye iktidar vermiyor, anladınız. Ama isterseniz, halkın özgürlük ve refah arayışını “karşıdevrim” olarak niteleyip elli yedi yıl daha nal toplamaya devam ediniz. Mustafa Sarıgül bile “bu şekilde CHP ancak 2059 yılında seçim kazanır” diyor... Kendisini düzeltiyorum, 2159 yılında bile kazanamaz! Deniz Baykal, Irmak Kaykal, Dere Çaykal, Mustafa Sarıgül, Mahsun Kırmızıgül, Yılmaz Morgül, hiç farketmez. Engin Ardıç Kısa bir alıntı aralarında bazı yazılar benden nacizane...
  23. Üzerinde derin derin düşünmek istediğim bir konu var: ... 19 Mayıs günü Anıtkabir?e gidenler arasında, secdeye varıp, mezar taşının kendisini de değil, çelenk konulan o eğik mermer tabanlığı öpenlerin resmini gördüm... Türbelere çaput bağlayanlara gerici oldukları için çok kızan bu çağdaş vatandaşlar, belki de o kırmızı mermer blokun bir aldatmaca olduğunu, Atatürk?ün daha derinde, birkaç metre aşağıda yattığını bildikleri için ?pozitif enerjilerini? eğri düzlemden içeriye, diplere gönderiyorlardı. Belki de düz dangalaktılar, ne bileyim? Aynı gün aynı sıralarda, bendeniz de Loire nehri kıyısında, Amboise şatosunun avlusunda yer alan Saint-Hubert kilisesinde, Leonardo da Vinci?nin mezarını ziyaret etmekteydim. 19 Mayıs gününü Anıtkabir?de değil de Leonardo?nun mezarında geçirdiğim için beni bağışlayınız. Bu yaptığımın çok büyük bir terbiyesizlik olduğunu biliyorum. ******* Oysa Tours şehrinin garından trene binip Amboise?a gitmek yerine, Bandırma vapurunun benzerini bulamayıp balıkçı takasıyla Samsun?a çıkartma yapmak yakışırdı o gün bir cumhuriyet çocuğuna. Özür dilerim. Engin Ardıç Bendeniz Fatih Camii ve Türbesini gördüm İstanbullu olmam hasebiyle'de İstanbulun Güzel müzelerini bilirim.
  24. Başlığı böyle attım ama kuşkuluyum: Şimdi birçok solcu ve de halkçı, ?fariza ne demek? diye soracak, sinirimi bozacak. Hani hac mevsiminin ?bu sene kurban bayramına? denk gelmesine şaşan gazeteci kızlar vardı ya, onlar gibi... ****** Deniz Baykal, partisinin kuruluş yıldönümünde, yanına binlerce adamını alıp Anıtkabir?e çıkmış. ?İzdiham? yaşanmış, falan filan. Orada gelenektir, ?şeref defteri? imzalanır ve daha önce iki satır da birşeyler yazılır. Atatürk kalkıp onları okuyamayacağına göre, arkada bekleyen muhabirlerin okumaları ve gazetelerine bildirmeleri için. Yazılanlar genellikle ya imza sahibinin ?Atatürk?ün ne kadar izinde olduğunu? belirtmeye yöneliktir, ya da birşeyler ya da birileri bu yoldan ?Atatürk?e şikâyet? edilirler. Elbette şikâyet edildikleri merci, aslında Cumhuriyet Gazetesi ve Genelkurmay falandır. Bu ziyaret yerli yersiz, vara yoğa yapılan bir ziyarettir. Milli bayramlarda da oraya gidilir, maç kazanıldığı zaman da, parti kuran da soluğu orada alır, ihracat rekoru kıran da. Bir örneği başka bir ülkede yoktur. Sovyet yöneticileri bile resmi törenlerde Lenin?in anıtkabirinin içine girmezler, damına çıkarlardı... Bir arkadaş, 10 Kasım günleri Ankara?ya gidemediği için Dolmabahçe Sarayı?na gidiyor, yani Atatürk?ün yattığı yere ulaşamayınca öldüğü yeri tavaf ediyor, bunu her sene yapıyor ve okuyucularına da hararetle tavsiye ediyordu... (Fariza, izdiham, hararet, şikâyet, tavaf, muhabir, sene... Sen iyice gerici oldun be Engin Ardıç!) Aynı arkadaşlar, halk kadınları bağlı başlarıyla türbe türbe gezip çaput bağlayınca çok kızarlar. Yapılan, temelde aynı şeydir. Eh, Nutuk?u kutsal kitap, Çankaya?yı Kâbe, Atatürk portrelerini ikona, ilkokul öğretmenlerini rahip, tayyör-etek giyen iri kalçalı memur hanımlarını da rahibe gibi algılarsan, Anıtkabir?i de elbette peygamber türbesi kabul edeceksin! Onlar çaput bağlayacaklar, sen şeref defterine yazı yazacaksın. Onlar dua edecekler, sen esas duruş göstereceksin. Orada ezan okunacak, burada Onuncu Yıl Marşı. Sonra da ya kızıp köpüreceksin, ya da kara kara soracaksın, ?biz nerede yanlış yaptık?... Atatürk?ü sevdirmediniz, insanları ondan soğuttunuz, bıktırdınız, yanlışı orada yaptınız. Öğretmediniz, ezberlettiniz. Düşündürtmediniz, korkuttunuz. Özgür bırakmadınız, ezdiniz. Açıklamadınız, yasakladınız. Tartışmadınız, örtbas ettiniz. Atatürk size hedef olarak çağdaş yaşama biçimini, rehber olarak da bilimi gösterdi, siz tuttunuz bir ?Kemalizm dini? icat ettiniz. Üstüne üstlük, faşizmi de solculuk diye satmaya kalktınız. Bir kısım basın yuttu ama halk yutmadı. Atatürk?ü anmak mı istiyorsun sevgili dostum? Andrew Mango?nun mükemmel Atatürk biyografisini oku... Lord Kinross?a da, Şevket Süreyya Aydemir?e de beş basar. Üstelik kırk sekiz Anıtkabir ve de yirmi altı Dolmabahçe ziyaretinden daha faydalıdır. Zihnin açılır. Engin Ardıç Aslında fikir jimlastiği iyidir müzikle beraber iştah açar...
  25. Sayın demirefe. Şimdi size Tevrat,İncil hakkında tarihi bir yazı yazacak değilim ama İsrail tarihi sürgünler ve savaşlarla doludur Ermeni kralı bile İsrailden binlerce Yahudiyi alıp Ermenistana getirmiştir ve İncilin Aslı Mevcut değildir veya Tahrif edilmiştir hakeza Tevrat Babil sürgünü sonras ıEzra tarafından yeniden şekillendirilmiştir dolayısı ile İçerlerinde kalan doğru bilgilerle Kur’an’ın örtüşmesi normaldir Semitik din anlayışı gereği zaten İslam Adem a.s. dan beri var olduğundan gönderilen her Peygamberin öğretileri bozulmuş bundan dolayı Son Peygamber Hz. Muhammed’e a.s.v, Kur’an ALLAH c.c. tarafından vahy olunmuştur. Sizin yüzelli değil,yüzelli bin kere kere İslam Tevrat’tan devşirme diye yazmanız hakikati gölgelemez ve değiştirmez. Sonuç; İsrail teör uyguluyor ve kuruluşuda terör ve zorbalık üstüne üstelik gözümüzn önünde somut olarak devam eden bir kıyım ve katliam var ne yani yazmayalımmı,görmeyelimmi ve fikrimizi beyan etmeyelimmi. Esas dogma yapılan olayı görüp reel düşünce Abd ve İsrail’in böyle davranması gerekir deyip olayları emperyalizm penceresinden görmektir ve siyonizm’lede taçlandırılmasıdır Ortadoğunun,ötesi Gaz,petrol,maden vs vs ve teferruat…

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.