sarıgöl tarafından postalanan herşey
-
Gazze'de katliam
Dispensasyonel inançlar Tanrının muhteşem ahir zaman dramasında “Yecüc’ün müttefiki olarak,Afrika,Asya vr orta doğu’da bulunan çeşitli ve karmaşık toplumların rollerini hiçe saymaktadır, ittifak ettikleri… Düşünce gayet açıktır”. Kehanetteki emirler Arapların yalnız Kudüs’ten değil Ortadoğu’nun büyük bir kısmından temizlenmesini istiyor. Çünkü Araplar Tanrı’nın Yahudilere vaad ettikleri önünde engel olarak duruyor. Paul Boyer. Zamanın bittiği an. “ When Time Shall Be No More” Tanrıyı Kıyamete Zorlamak. Sayfa 114… 1999 da Hristiyan koalisyonu 17 Milyon Dolarlık yıllık bütçesini, özel dini toplantılar düzenleyecek olan koalisyon irtibat merkezlerinde çalışacak 100 bin elamanın istihdamı için tahsis etti… Cumhuriyetçi parti içersinde Hristiyan sağ’ın büyük bir kurumsal gücü var… Onlar gelecekte Amerikan başkanını bizzat şeçmenin planlarını yapıyorlar. C Welton Gaddy efendi Müdür. İnançlar arası ittifak Wasington D C. Tanrıyı Kıyamete zorlamak, Sayfa 137 Brüksel’deki “ NATO” genel merkezinde verilen aydınlatıcı bir brifinge katıldım, gerek savunma direktör yardımcımız Robin Beard ve gerekse NATO elçimiz Robert Hunter Orta Doğu’da nükleer bir çatışmanın olacağından endişeleniyorlardı. Savaşın kaçınılmaz olduğuna inanıyorlar… “ orta doğu” barış süreci içler acısı bir durumda “İsrail” kaçınılmaz bir nükleer savaşa doğru ilerliyor… Tek kurtuluş ümitleri pre-emptive bir nükleer taarruz. Evanjelik Chuck Misler. Misler Web Sitesi. 15 Mayıs 1995 Tanrıyı Kıyamete Zorlamak, Sayfa 111 Clyde Lot Efendi, Canton, Missouri’de bir Pentacostal papaz Kıtab-ı Mukaddes pasajlarını ikinci gelişten önce Kudüs’te üçüncü bir Yahudi tapınağının yapılması gerektiğini söylediği şeklinde yorumluyor… Lott,gelecekte tapınakta yapılacak ayinlere malzeme sağlamak amacıyla alacasız, doğurmamış, çok semiz kırmızı düveler yetiştiriyor, bunun gerçekleşmesi içinse Kubbetü’s Sahra gibi Müslüman mabetlerinin yıkılması gerekiyor… Lott,zamanı gelince Tanrı’nın bunu gerçekleştireceğine inanıyor. The Nev York Times, 27 Aralık 1998 Sayfa 80 ABD’de birçoğu 1000 Hristiyan radyosunda ve 100 Hristiyan televizyonunda program yapan ve bunların ezici çoğunluğu “ dispensasyonalist” olan yaklaşık 80 bin Funamentalist papaz vardır. Dale Crowley,dini yayıncı Wanhington D C Sayfa 65 Bir Ülkenin bütün hedefleri toplu bir Cruıse füzesi saldırısı ile aynı anda vurulabilmektedir. Bu modern savaş alanında büyük bir gelişmedir. Tam bir gelaketin gerektirdiği zamanda. Leon Bates. Yeniden dirilme projesi İSRAİL’İN YAPTIĞI KATLİAMLAR Kral Davut Katliamı (22 Temmuz 1946): İsrail terör örgütü Irgun’un Kral Davud Oteli’ne düzenlediği saldırıda, aralarında İngilizler, Araplar ve Yahudilerin bulunduğu 96 kişi hayatını kaybetti. Deir Yasin Katliamı(9 Nisan 1948): Irgun terör örgütüne bağlı militanlar tarafından Deir Yasin Köyü’nde gerçekleştirilen katliamda 254 Filistinli sivil hayatını kaybetti. Lida Katliamı (9-18 Temmuz 1948) İzak Rabin’in açık emirleriyle gerçekleştirilen Lida Katliamı’nda, 10 gün içerinde 60.000 kişi evlerinden atılırken, bunu takip eden El Tira, Tantoura ve Hayfa katliamları ile yüzlerce Filistinli sivil katledildi. Safsaf Köyü Katliamı(29 Ekim 1948): İsrail ordusunun Safsaf Köyü’ne düzenlediği saldırı sırasında köylülerin üzerine rastgele açılan ateş 70 kişinin ölümüne neden oldu. Davayima Köyü Katliamı (29 Ekim 1948) İsrail işgal ordusuna bağlı üç ayrı bölük El-Halil’deki Davayima Köyü’ne girmiş ve „çatışma olmaksızın“ kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 80-100 arasında Filistinliyi öldürmüştür. Kibya Köyü Katliamı(12 Ekim 1953): Ariel Şaron liderliğindeki bir grup İsrail askeri tarafından, Batı Şeria’da bulunan Kibya Köyü’ne düzenlenen saldırıda 67 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. Kufr Kasem Katliamı (29 Ekim 1956): İsrail’in Mısır’ı işgali arifesinde, bölgedeki bir Filistin köyüne saldıran işgal askerleri, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 49 Filistinli sivili acımasızca katletti. Samu Katliamı (Kasım 1956): Batı Şeria’ya bağlı Samu köyüne saldıran işgalci askerler, köyü yerle bir ederken, imha operasyonunda 18 Filistinli hayatını kaybetti. Onlarcası yaralandı. Ürdün Katliamları (15 Şubat, 4 Haziran 1968): İsrail uçakları Ürdün nehri boyunca 15’ten fazla Filistin köyüne havadan napalm bombası yağdırdı. Saldırıda resmi rakamlarla 56 kişi feci şekilde can verdi. Haziran ayında İrbid şehrini bombalayan İsrail uçakları 30 Filistinlinin ölümüne neden oldu. Abu Za’abel Katliamı (12 Şubat 1970): İsrail uçakları Mısır sınırındaki Abu Za’abel’i havadan bombaladılar. Saldırıda hedef seçilen bir fabrikadaki 70 işçi öldü. Sha’a Katliamı (8 Nisan 1970): Mısır’ın başkenti Kahire’ye 80 kilometre mesafedeki Sha’a eyaletinde bir okulu bombalayan İsrail uçakları 46 çocuğu katletti. Suriye Katliamı (8 Eylül 1972): Suriye hava sahasını ihlal eden İsrail jetleri yedi köyü bombaladı. Saldırıda en az 200 kişi hayatını kaybetti. Libya Katliamı (19 Şubat 1973): Libya Havayolları’na ait bir yolcu uçağı İsrail tarafından düşürüldü. İçindeki 107 yolcu ve mürettebat hayatını kaybetti. Beyrut Katliamı (20 Temmuz 1981): Lübnan’ın başkenti Beyrut’a hava saldırısı düzenleyen İsrail jetleri, 300 sivili öldürdü. Yüzlerce sivil aynı saldırıda yaralandı ya da sakat kaldı. Sabra ve Şatilla Katliamları (15-16 Eylül 1982): 1982'de Lübnan'ı işgal eden İsrail kuvvetlerinin başkomutanı Ariel Şaron'un gözetimi ve koruması altında Lübnanlı Hıristiyan Falanjist milisler tarafından gerçekleştirilen katliamda 991 kişi öldürüldü. sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. Saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden çoğunun kimliği tespit edilemedi. Kudüs Katliamı (8 Ekim 1990): Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedi yapmak isteyen Yahudilerle Filistinliler arasında çıkan çatışmada, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu 30 Filistinli hayatını kaybetti, 800 kişi de yaralandı. Hz. İbrahim Camii Katliamı (25 Şubat 1994) : Batı Şeria’nın El Halil kentinde bulunan Hz. İbrahim Camii’ne sabah namazı esnasında bir Yahudi tarafından gerçekleştirilen saldırıda, aralarında çocukların da bulunduğu 50’nin üzerinde kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 300 kişi de yaralandı. Kana Katliamı (18 Nisan 1996): İsrail’in Lübnan’da bulunan Kana mülteci kampına düzenlediği saldırı sonucunda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 109 Filistinli hayatını kaybetti. Cenin Katliamı (3-15 Nisan 2002): Batı Şeria’daki Cenin Mülteci Kampı’na zırhlı birliklerle saldıran İsrail ordusu yaklaşık 1.300 sivili katletti. Nuseyrat Katliamı ( Mart 2004): Gazze’deki Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarına giren İsrail askerleri araslarında dört çocuğun da bulunduğu 14 sivili öldürdü. Yazıcı dostu. Fazla söze gerek yok,kim nerede,ne yapmış kısa bir yazı... Devamı gelecek,belgeli ve kanıtlı... O zaman göreceğiz, kimin ne olduğunu...
-
Gazze'de katliam
Çok komiksin İsrail! "Kutsal kitabın" dediği gibi, gerçekten de kalın bir ensen var İsrail. Golyat'ın ensesi kadar kalın… Vurdukça daha da kalınlaşan, çelikleşen, nasırlaşan… Çok güçlüsün İsrail. Hedefini milim sapmıyor füzelerin. Bir vurdu mu, 200'den fazla şehit, 400'den fazla gazi veriyor. Hamas'ınki gibi çöle düşmüyor; nereyi istersen orayı vuruyor füzelerin. Gazze'de aylardır ambargo altında tutulan bir anneyi ta yüreğinden vuruyor mesela. Yüreğinden; yani, can evinden… Çocuğuna süt bulamazken, ekmek, ilaç bulamazken daha, senin füzen buluyor onu. Onu… Taşlarla kolunu kırdığın çocuğunu… Çocuğunun babasını… Kardeşini, amcasını, dedesini… Aylardır açlık ve sefaletle boğuşan Gazze'linin gövdesini paramparça edecek kadar meşum; kolunu, bacağını koparacak kadar korkunç; gövdesini yakıp kavuracak kadar sıcak füzelerin tam bir teknoloji harikası. Maharetli füzelerinin matematiği sağlam, fiziği sağlam; modern bilimi tastamam… Lakin akılsız! Ateşlendikten kaç saniye sonra verilen koordinatlardaki Filistinli çocukları katledeceğini biliyor, ama, kanın kılıca galip olduğunu bilmiyor. Hedef koordinatlarını biliyor ama insanlığın vicdan koordinatlarından habersiz! Çok akılsızsın İsrail. "İntifada"nın ilham kaynağı, çocuk yaştaki Hazreti Davut'un karşısındaki Golyat kadar akılsız! Abluka altına aldığın, aylarca aç susuz bıraktığın, yaptığın zulme diplomatik yollarla destek sağladığın bir dönemde, Gazze'yi kan gölüne çevirmek beyinsizlik değilse nedir? Suud ve Mısır başta olmak üzere Arap rejimleri tarafından (ABD'nin de baskısıyla) Filistin İslami Direniş Hareketi tecrit edilmiş, yalnızlığa mahkum edilmişken… Kuşatma altındaki Gazze'lilerin canhıraş feryatlarını Lübnan Hizbullah'ı, İhvan-ı Müslim lideri Muhammed Mehdi Akif ve İran'ın dışında kimsecikler doğru dürüst duymazken… Dahası, Türkiye'nin de katkılarıyla Suriye ile barış görüşmeleri menevişlenmişken… Yani, Temmuz Savaşı'nda sana tarihinin ilk yenilgisini tattıran Hizbullah'ın dünyaya açılan tek kapısı kapatılma riski altındayken… Sen ne yaptın? Dünyanın sessiz ve duyarsız kaldığı vahşi ambargo yüzünden zaten açlıktan ve ilaçsızlıktan ölmeye yüz tutmuş Gazze'li masumları füzelerle vurdun! Sadece Gazze'li… Sadece çoluk, çocuk, kadın ihtiyar değildi ki vurduğun! Başbakan'ın da dediği gibi, her şeyden evvel "Suriye barışını" vurdun! Dostlarını, işbirlikçi Arap rejimlerini vurdun. Çünkü vahşi ve acımasız ambargoyla diz çökmesini istediğin Gazze halkının feryatlarını duymayan Arap kamuoyunun sağırlığını vurdun! Sadece Arap kamuoyu olsa hadi neyse… Dünya kamuoyunun uyuyan vicdanını ve her halükarda seni destekleyen ABD'nin can çekişen itibarını (bir kez daha) vurdun. Çok komiksin İsrail. Hazreti Davut'un karşısındaki Golyat azmanı kadar komik. Direnişi vurarak bitireceğini sanacak kadar… Dokuz yüz kırk sekizden beri vuruyorsun da bitirebildin mi Filistin'i? Filistinli bitti mi? Şu an bütün dünya, bütün dünyanın vicdanı Filistinli değil mi? Komiksin İsrail. Çok komik Salih Tuna [email protected]
-
Gazze'de katliam
Aşikar’ki,Eski Ahit’teki,eski Peygamberlerinize ve Armegedon’la ilgili önceden haber verilmiş alametlere geri dönüp baktığımızda, acaba olacakları görecek nesil bizmiyiz diye merak ediyorum… İnanın bana, (bu kehanetler) açık bir şekilde yaşamakta olduğumuz şu günleri tasvir ediyor. Başkan Reagan. 1983 te Amerika İsrail Halkla ilişkiler komitesi’nden Tom Dine ile yaptığı bir şöyleşiden… ARMEGEDON inancı; Akron Üniversitesi tarafından yapılan 1996 tarihli Din ve siyaset anketi,Hrıstiyan yetişkinlerin % 31 inin Dünyanın bir Armegedon savaşında son bulacağı inancına katıldığı veya buna kuvvetle inandığını ortaya koymaktadır. Bu durum 62 Milyon Amerikalının söz konusu inanç sistemini kabul ettiği anlamına gelir. “ Yıl 2008, 2009’a gireceğiz” DİKKAT… Türbülasyon,Holokost’tan daha yıkıcı bir musibet olacak…Tanrı İnkarcı bir Dünyadan aldığı bir öç olacak bu Türbülasyon İsrail uğruna olacak Mclean papazı. Virginia Kıtab’ı Mukaddes kilisesi… Felaket sırasında bir nükleer savaşın olacağını Kitab’ı Mukaddes bize gayet açık bir şekilde haber vermektedir, İnsanlığın 1/3 ateş,duman ve kükürttrn dolayı yok olacak. Onların gözü önünden bir ateş oburu çıkacak “joel 2-3” İsraile karşı yürüyen kuzey ordusu, bütün memleketler Tanrının kıskançlık ateşiyle yok olacak, “zephaniah” unutma o gün geldiğinde fırın gibi yandığını göreceksin,” Malachi 4-1” o yüzden,Eski ve Yeni Ahit bir nükleer soykırımın olacağı görüşünde birleşirler… Jack Van İMPE. Evanjelist TV vaizi… Tanrıyı kıyamete zorlamak. Grace Hallsell. Şimdi;Siyonist İsrail ve Evanjelist Amerikalılar'ın Dünya üzerine "DİN" üzerinden bir düşünceleri olduğu açık bu itibarla İnsan Biraz sağduyu ile düşünmeli ve Filistinlilere,dolayısı ile Dünya "İNSANLARINA" yapılan zülmü görmeli... Şimdilik bu kadar...
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
En'am - 101. O gökleri ve yeri yoktan var edendir... Enbiya- 30.O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? Zariyat Suresi, 47. Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz Ahkaf- 3.Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir. Şimdi buraya big bang, Göklerin genişlemesi, Göklerin sonunu, veya her şeyin yoktan varedilişini,yazmayacağım,ama bilinen bir gerçeği yazmazsam olmaz, Kur?an iddia ediyor yukardaki Ayetleri ile, varmı itiraz eden,ister bilimsel olsun,ister teorik, üstelik herkesi bağlar, gerisi terane ve teferruat? Yukardaki alıntıdaki şu yazı; (Levhalar haline getirilmiş selüloz parçalarının üzerinde yer alan mürekkep birikimlerinden ibaret olan bir cisim) bence,ya konuyu istismar için yazılmış,ya olaya bakış açısı bilmeme,yada inat uğruna, nedeni Semitik Dinler ve Kitapları Tevrat,Zebur,İncil,Kur?an levhalar haline getirilmiş ?selülöz? parçaları kavramı yüklemek galiba, fikir olarak tükenme veya istismar? Aciz olmayan kişi,belgelerini (kanıt) ortaya koyar,********
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
” İyi sözün aslın bilen derdi bu söz nerden gelir Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir ” Yunus... Sayın gugukçuk... Size yaşantınızda başarılar diler,aradığınız cevapları sizin dini terminolojiye yeni eklediğiniz şu yazınızda bulacağınıza eminim, ( Veda hutbeleri kitabında) saygılar sunarım...
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
"FORMAT" nedir...
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
“Abesle iştigal” olmayan “Özgür düşünce” nedir… İnsanlık “NEDİR”… Gerçek! Olan “NEDİR”… Neyi,kime,niçin ispat etmek ister, özgür olan düşüncenin serencamı… Teknolojik buluşlar, inanan (semavi dinler) açısından, bir sorunmu arzediyor… Veya İnsanoğlunun teknolojik ilerlemesi yalnız “İNANÇSIZLARAMI MAHSUS”… Öğrenmek için soruyorum, Ben üniversite bitirmedim ama zeka düzeyim iyidir, ve “GOOGLE” den öğrenmek, sakıncalımı yoksa… İnternete (bilgisayarda) yazdığımdan beri (forumlar ve sitelere) hep aynı teraneler, ( dikkat edelim, hele hele kopyala , yapıştır şeklinde yazılan yazıları mutlaka gözden geçirelim) yoksa yazıştıklarımız her kim ise “BULUŞ,İCAT,NOBEL ÖDÜLLÜ KİMSELERMİKİ” veya bildikleri, kendinden menkulmü’ki bu yazıları yazıyorlar… Şimdilik bu kadar,saygılar…
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
Geniş aldığınız belliki,?lafın peyniri gemiye yelken olmuş?? Şartlanmış ?KAFA? ve biraz raks,Endülüste zannettim,ama sizinki sert olmamak için (inançlara) daha bir modern ifade tarzı neymiş; ?Sanırım yaratılışını arıyor.Dünyada var olma sebebini arıyor.? Müthiş, neyse,arayan bulur,iyi aramalar? İnsan Tanrısını kendi yaratmış, (haşa) doğru bazı İnsanlarda öyle ve ancak ?Homeros? destanlarına mahsustur,ve ciddiye alınmaz,destandır der,geçeriz? Birde,zamanımıza mahsus nereden geldiğimiz masalı var,?DARVİN? in ütopyaları,onu raks ederken kıvrak bir geçiş yapmışsınız,sayın gugugçuk? Tamam,inanmamak?ta bir inanç?tır ve herkes saygı göstermesi gerekir,fakat (Herşeyin mihenginde tanrının olmasını kabul etmiyor.) demek, bir iddiadır, ve bu durumda inananlara şu soruyu sormak?ta bir gereklilik oluyor, ?KANITIN NE? inanmamanın,ha, kuru bir lafazanlık düzeyinde inanmama ise,iyi ?İNANMAMALAR? herkes kendi yoluna? Şimdi; şu yazdığınız (Veda hutbeleri kitabında gök gürültüsünü meleklerin dizlerinin secde sesi yapan ay ile güneş birbirini göremez diyen bir mantık demekki bilim adamlarına pek inandırıcı gelmiyor) tam bir mantıksızlık örneği ve açıklamasını yapmıyorum,yapmıyorumki, biraz araştırıp Veda hutbeleri???? Vede Kitabı kavramının ne olup,ne olmadığı belli olsun nezdinizde... Yine muhteşem bir tesbit, fakat bir sorun var, o zaman ?DARVİN? İnsan maymundan gelmedir tezi olmazdı,yani Adem ile Havva yaşıyor olup darvinde şaçmalamazdı,ama sizin şu yazdığınız yazı her şeyi daha iyi açıklıyor neymiş; (Birşey hem dogru hem yanlış,hem iptidai hem cagdaş olamaz) yine muhteşem bir tesbit,sayın gugukçuk, teşekkür ederim ve saygılar sunarım? Not. Öbür yazdıklarınız,teferruattan değil,fürüattan,İnsan?ın olduğu yerde olur?
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
Neyi arıyor! Yaratılışını demek,zaten bir yaratıcının varlığını kabul etmektir... Yaralılış; Tanrı tarafından yoktan var edilme işi. Tdk. Mesela;hangi bulgular... Etmiyorsa,kimin umurunda ve "KANIT'I" nedir, "MİHENG'İN"... Lafla peynir gemisi yürüse,denizleri gemi doldururuz...
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
Telaşlanma, yazılacak bir şeyleri olmayana mahsustur,dolayısı ile benim açımdan her hangi bir durum (telaşe) yok... İkna olup olmamak'ta kişinin bilgi durumuna bağlıdır, ve bundan dolayı "GÖRÜŞ" açıklar, yoksa,yazılara bakıpta fal tutmaz (bak telaş yapma) diye... Bak kendiniz bile kabul ediyorsunuz,(Görüş ortaya konur, kim alır gider, kim dönüp gider biz bilemeyiz ve karışamayız) demekki "GÖRÜŞ" ortaya konur,isteyen alır,istemeyen almaz, dolayısı ile yazılarım ve görüşüm ortada, isteyen alır,istemeyen almaz ve "TELAŞEYE" gerek yok... Aslında pek çok nokta ateşi var,varda biraz detaylı yazdımki, anlaşılsın,yoksa paradoks deyip,oradan statikoya geçip, bilimsel izahat yapmak oradanda,giritli muhabbetini, sanki kanıtmış gibi sunmak, evrim balonunun ne kadar boş bir terane olduğunu belli ediyor,ediyorki, hiç bir sosyolojik,bilimsel değeri olmayan teorik kurgularla, (hayali) kanıtlanmış bilimsel bulgulara yanıt aranıyor... Neyse... Paradoks ve diğer kavramlar hakkında ikna olma zorunluluğu yoksa,niye benim yazdıklarıma "KARAVANA" deyip,kendi yazdıklarının " FOS" çıktığını (paradoks,statiko,izafiyet) dolayısı ile, her zaman olduğu gibi,yine aynı nakaratların devam ettirildiğini, kişi biraz düşünmeli bence... Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak gerçek üzere ve belirli bir süre için yarattık. Kuran 46-Ahkaf Suresi-3 Genişleyen evrenin karşılaşacağı iki tane son senaryosu vardır: 1- Ya evren sürekli genişleyecek ve sonunda bir ısı ölümü yaşanacaktır. Buna Büyük Donma (Big Chill) denmektedir. 2- Ya da çekim gücü bir noktada genişlemeye baskın çıkacak ve evren büzülmeye başlayıp sonunda bir tekillikte kaybolacaktır. Buna ise Büyük Çöküş (Big Crunch) denmektedir. Bu senaryoların hangisi doğru olursa olsun evrenin bir sonunun olduğu görülmektedir. Somut sorular, hadi cevap versin parodoks, ve statikocu, ve evrimci kişiler... Olay bitmiştir...
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
Olgu; (şey) çözümlemek için,tabiî, ki hakkında elde edilen her şey toplanır ve “ADI” konur, her ne ise, ve siz yine şöyle yazmışsınız, (Aykırı veriler yeniden araştırılır. Eğer aykırı verilere uyum sağlatılamıyorsa çözümsüzlük yani paradoks ortaya çıkar.) ben ne yazmışım,( Paradoks; Aykırı düşünce, Çelişki, felsefe Düşünceler arasında tartışmaya açık, kesin bir yargı içermeyen karşıtlık.) şimdi;buradan hareketle, benim yazdıklarımın,aynısını yazmışsınız ama,sırf dogma takıntınız,sebebi ile, (paradoks) lafına,takla attırarak ifade ediyorsunuz,nasılmı; şöyle yazmışsınız,bir Giritlinin,” Giritliler” yalancıdır (tümü) demesini paradokstur, ve doğru söylüyorsa,kendiside Giritli olduğundan, nasıl oluyorda bu Giritli,doğru olabiliyor, yahut,yalan söylüyorsa kendisi ile çelişiyor, ve tüm Giritliler,yalancı değildir ortaya çıkıyor. Şimdi; Bir “İNSAN,İRADE SAHİBİ” toplumun,tümünü yalancılıkla itham etmesi,paradoks değil, iddiadır, eğer doğru söylüyorsa,iddiası,doğrudur,şayet yalan söylüyorsa,kendisi yalancıdır, bu kadar basit. Ve tüm toplum içersindeki en doğru Giritli (eğer doğru söylüyorsa) odur, ve onunda Giritli olması ve doğruyu söylemesi paradoks olmaz “AHLAKİ” kriter olur,dolayısı ile “çözümsüzlük” yok her durumda Giritlinin şahsında,Giritlide kurtuldu böylece çözümsüzlükten… Şimdi bu yazdığınız “PARADOKS” tanımı “DOGMA” olmuyormu, sayın demirefe, hani şu yazıda size ait; (Çok yüzeysel ve gündelik bir tanım. Böyle tanımlansa, düşünce kalıplanır ve kalıba aykırı görülen tüm düşünceler paradoks olarak damgalanıp çöpe atılır ve hiç bir fikirsel gelişim olmazdı. Yani aykırı görülen düşüncelere zımbayla delinip çöpe atılan sahte para muamelesi yapılırdı. Zaten dogmalar da böyle yaratılır) ve Şu Ayet paradoks’mu,yoksa dogma’mı, “Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„ (Zariyat Suresi, 47). Ne dersiniz… “KÜLLİ İRADE” İnsanoğlunu saldım çayıra,mevlam kayıra,diye yaratmadı “CÜZİ İRADE” ve “AKIL” verip, bilimde yapmasının istedi (HALİFE). Bütün kainatı insan için, insanı kendim için yarattım. (Hadis). Anlaşılmıştır umarım... Sayın demirefe. Size; bir teori nakledeceğim acizane benden; bir futbol maçı, ( Dünya kupası finali) A,takımının forveti, B,takımının kalecisi ile,karşı,karşıya, her an gol atabilir,kalecide,kurtarabilir, A takımının forveti;topu,auta’da atabilir,ayağı tökezlenir vs vs şimdi bu iki futbolcunun gösterdikleri çabaya ne denir “irade,mi” yoksa,paradoks’mu,raslantımı,şans’mı bu bir. İkincisi;stat’ta maçı izleyen seyirciler! Gole giden forvete, bazısı golü,atması için,bazısıda,atmaması için,tezahurat,yapar, bazı seyicilerde,sahaya kesici,yanıcı madde atabilir, bu durum neyi gösterir,paradoks’mu, raslantımı’mı,şans’mı, yoksa “İRADE’Mİ”… Üçüncüsü; maçı televizyonları başında izleyen milyonlarca “İNSAN” Hepsi maça kilitlenmiş, gol olacakmı,olmayacakmı ,ve her şey A takımının forveti ve B takımının kalecisi arasındaki mücadeleye bakıyor, ve her nerede iseler (ev,kahvehane, vs vs) kendi insiyatifleri ile şeçtikleri yerde,yine “İRADELERİ” doğrultusundamı, hareket ediyorlar, bu durum,paradoks’mu, raslantımı, şans’mı,devinimi, yoksa “İRADE’Mİ”… Dördüncüsü; maçı seyretmeyip, işinde gücünde olan, futbolu sevmeyen, Milyarlarca “İNSAN” bunlarda,paradoks içindemi,raslantıdan’mı, şans’mı, yoksa “İRADELERİ” doğrultusundamı karar vermişler... İzafiyet teorisi zamanın izafiliğini göstererek ‘önce’ ve ‘sonra’ kavramlarında köklü değişiklikler yapmıştır.”HİÇ BİR GÖZLEMCİ EVRENDEKİ BİR SONUCUN “NEDEN’DEN” ÖNCE GERÇEKLEŞTİĞİNİ İLERİ SÜREMEZ” ve bu durumda benim yazdığım, (Einstein’ın izafiyet teorisi ile zamanın izafi olduğu ortaya konduktan sonra 15 milyar yıl ile birkaç saniye arasındaki farkın önemi de kalmamıştır. Zamanın içindeki her bir anın yaratıcısı, baştan tüm bu kareleri tasarlayan Tanrı’dır.) Şimdi, zaman ve mekan mutlak olmayan, başlangıçları olan, Allah'ın yoktan var ettiği kavramlardır,zaten demirefe’de bilir ve yazmıştırki (Zamanın bir boyut olduğunu ve mutlak olmadığını) bu durumda bir başlangıcı vardır, “big bang” ve İzafiyet teorisine dayanılarak, evrenin başlangıç anının sadece maddî evrenin değil aynı zamanda ‘zaman’ın da başlangıcı olduğu bilinir, . izafiyet teorisiyle zamanın izafî olduğu ve Tanrı’nın bu evrenin zamanına bağımlı olamayacağı anlaşıldıktan sonra, söz konusu 15 milyar yılın ciddi bir önemi kalmamıştır. Bizim için 15 milyar yıl süren zaman süresinin Tanrı için bir an gibi olduğu doğru ve kanıtlanmıştır. Nitekim Dünya’dan ışık hızına yakın süratle hareket eden bir uzay gemisine binen herhangi bir kişinin, Dünya takvimine göre birkaç yüzyıl sonra geri döndüğünde sadece birkaç yıl yaşlanmış olmasının; izafiyet teorisine göre gayet normal bir fiziksel olgu olduğunu hatırlayalım. İnsanlar için bile izafî zamanlı evrende böylesi olgular fizik yasalarına göre mümkün olunca; ‘zamanın ve fizik yasalarının yaratıcısı’ olan bir Tanrı ,milyarlarca yıllık zaman süreçlerini rahatlıkla bir an hükmünde kabul edilir. Genel görelilik, kütle çekim gücünü açıklayan klasik bir teoridir. Einstein’ın 1915 yılında ortaya attığı bu teoriye göre; uzay-zaman düz değil, eğridir. Bu eğriliğe/bükülmeye yol açan, uzay-zamanın içindeki kütle ve enerjidir. Gezegenler gibi nesneler, uzay-zaman içinde düz bir çizgide hareket etmeye çalışırlar. Fakat uzay-zaman düz değil de, eğri; bükülmüş olduğu için, yolları bükülmüş görünür. Teorinin özgün halinde, uzay-zamanın sabit olduğu, büyüyüp küçülmediği ileri sürülmüşse de, sonraki bilimsel gözlemler, evrenin ve dolayısıyla uzay-zamanın genişlediğini ortaya koymuştur. Kütle çekiminin kuantum teorisini oluşturma çabaları ise sonuç vermedi. Kütle çekim gücü ile kuantum teorisini birleştirme çabaları halen devam etmektedir. Şimdi; 1- Evrenin ya başlangıcı vardır ya da sonsuzdan beri vardır. 2- Sonsuz sürekli olarak ilerleyen ve ilerlemeyle tamamlanmayan demektir. 3- Evrendeki geçmiş zamanın sonsuz olduğu söylenmektedir.(ateistler) 4- O zaman bizim bu noktada var olabilmemiz için sonsuzun geçilmiş olması lazımdır. (maddeye göre). 5- Sonsuz geçilemeyeceğine göre ( maddeye göre) ve bizim var olmamız inkâr edilemeyeceğine göre, evrendeki geçmiş zaman sonsuz olamaz. 6- Öyleyse evrenin bir başlangıcı vardır ( maddelere göre). Dünyada çayından bir yudum alındığında, Andromeda galaksisindeki,bir yıldızın,bir (bir gezegeninde) dağdan bir kaya yuvarlandı,zamanlaması olamayacağını söylermiş tamam .(Görelelik) Şimdi;madem “KÜTLEÇEKİM” yok,Dalgasını “ÖNGÖREREK,YANİ HAYALİ” ortaya atıp, Andromeda’ya gitmiş gibi (sanki orda) dağdan kaya yuvarlanmayacığı ( bardağa dudak değdiğinde) fantezisini,niye yazarsın be forumdaş, illa bilimsel rahiplikmi (hayali) yapılacak,ha fizikçiler kütle çekim dalgalarını bulmaya çalışırlarken,birde karadeliklere bakıp “zamanın” orada ne olduğunu bir araştırsalar. Karadelikler Einstein’ın genel görelilik kuramının garip öngörülerinden biri. Eğer büyük kütleli bir gökcismi yeteri kadar küçük bir hacim içine sıkışırsa karadeliğe dönüşerek uzay-zamanda çok ilginç değişimlere neden olur. karadeliklerin çekim etkisinin ne kadar güçlü olduğuna olay ufkunun dışında tanık oluyoruz. Çünkü, kütleçekiminin bütün etkilerini burada, olası en yüksek seviyede görmek mümkün. Ve; buradada “KÜTLEÇEKİM” ne olacak şimdi. Ha zaman, geri neden gelmez,hep ileri gider,hatırlatırım “zaman” görecelidir ve "Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz genişleticiyiz." (Zariyat Suresi, 47) hep ileri gitmektedir, “Enbiya-104.Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız.” Ayetlerinin’de,belirttiği gibi,bir başlangıcı olan Kainatın sonuda olduğundan geride gelir “ZAMAN”… Şimdi;tez,ve, antitez yazıp,birde şu yazıyı yazmak (Aksi kanıtlanamayacağı için) dogma galiba yazmak “SENTEZ” yapamamaktan ileri geliyor, Kainatın, ve bütün yaratılmış varlığın “İnsan ve mahlukat” Ezeli ve Ebedi bilgisi “ALLAH c.c.” katındadır “KÜLLİ İRADE’Sİ İLE” İnsana verdiği “CÜZİ İRADE” ilede,İlim,Bilim yapmasını dilemiştir, bu itibarla “Bütün kainatı insan için, insanı kendim için yarattım. Hadis” olay bitmiştir…
-
Bu Yıl Neyi Kurban Edeceksiniz Hiç Düşündünüzmü...?...
Şuyu vukuundan beter... Neymiş İslamı tenkit ediyormuş, evet ama, Müslüman düşmanlığı ve Türk düşmanlığı yokmuş,anlaşılmıştır... Amerikalı Musevi örgütlerin Bush ve Kongre’ye mektubu, ‘dualarımız ve en iyi dileklerimiz sizinle’ cümlesiyle bitiyordu. Bu savaşın gerçekleşmesi için dua eden ‘nefesi güçlü’ bir başka önemli grup da şüphesiz ‘dinci’ Baptist lobisi. Peygamberimiz’e ve İslam’a hakareti âdet haline getiren Pat Robertson, Jerry Falwell, Franklin Graham gibi sağcı fundamentalist Hıristiyan liderlerin önderliğindeki bu lobi, tüm gücüyle savaş çığırtkanlığı yapıyor. Sayıları 15 milyonu bulan Güneyli Baptistler başı çekiyor. Mevcut İsrail devletini İncil’in beşaretlerinin gerçekleşmesinin delili sayan bu etkili grup, İsrail’in güvenliği ve hatta topraklarını Filistin’in tamamını içine alacak şekilde genişletmesi için Amerika’nın seferber olmasını istiyor. Irak rejiminin ortadan kaldırılmasını bunun önemli bir adımı olarak görüyorlar. Başkan Bush, hem dindarlığı hasebiyle bu lobiye manevi bir yakınlık hissediyor, hem de oy ve para desteklerini kaybetmemek arzusuyla onların taleplerini önemsiyor. Alıntı.
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
Tabii olarak bir şeyin “NEDEN’İ” onu belirler tamam, fakat! Kainat’ın ilk nedeni,dolayısı ile İnsanın ilk nedeni,nedir,şimdi bu iki soruya verilen en geçerli yanıt, big bang ve sonrasında oluşan durumdur. Bu oluşan durumda; Einstein’ın izafiyet teorisi ile zamanın izafi olduğu ortaya konduktan sonra 15 milyar yıl ile birkaç saniye arasındaki farkın önemi de kalmamıştır. Zamanın içindeki her bir anın yaratıcısı, baştan tüm bu kareleri tasarlayan Tanrı’dır. Tanrı’nın müdahale etmediği hiçbir an olmadığı için, bu Tanrı tasavvurunu, bazı (bilim adamları) determinist ilke (belirlenimcilik) olduğunu iddia edebilirler’ki ediyorlar, peki bu Kainat ve oluşumuna sebep olan “NEDEN” nedir, yani "Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir." Prensibince,Kainat “MADDE” canlı ve,”BİLİNÇLİ” olma durumundadır,biliyoruzki (bilimsel olarak) madde cansızdır ve doğal olarak,bilinci yoktur, ve kendi oluşumunun (NEDENİ) olamaz, bu durumda; Kainat bir nedene muhtaçtır,bunuda determinist takılanlar çözmeye uğraşsınlar (çözümleme) ne yapalım, iyi çözümlemeler… Evrenin son gününde,son yaşayan bir İnsanın kafasında bazı soruların olup olmayacağını bilemem ama, zaten İnsanoğlunun sorularının cevabını alacağı yerin neresi olduğunu biliyorum,modern deterministler,birazda bu konuya kafa yorsunlar,malum Kainat’ın (Evren) bir başlangıcı var,dolayısı ile,bir sonuda olacak. Sonra Evrenin çözülmemiş hiçbir sırrının kalmadığı bir gün,olacak’mı “DÜŞÜNÜLÜYOR” düşünen kim İnsan, Ve düşünce denildimi, “AKLA” ne gelir, “FİKİR” ve “ İRADE” ha, birde “BİLİNÇ” var, peki bu ne demektir, “KÜLLİ İRADE,CÜZİ İRADE” gerisi boş… Paradoks; Aykırı düşünce, Çelişki, felsefe Düşünceler arasında tartışmaya açık, kesin bir yargı içermeyen karşıtlık. Aslında “PARADOKS” derken bile, yüklendiği kavramı nasıl yerle bir ettiğinin kanıtı,yukardaki alıntıdır. Neymiş; sahip olduğu güce zaten, kendiliğinden sahip güç tanımı paradoks’muş, olmadı... Ha birde Statüko; fransızca olan ve uzun zamandan beri türkçede kullanılan (statuquo) “yürürlükte bulunan anlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum” anlamındadır. Pradoks uçtu, ve fos çıktı... Öbür yazılanlara, “Hanif 42” cevap yazsın,çünkü ona yazılmış...
-
Kurandaki çelişkiler
“Derviş Yunus’ un canı alem şefaat kâni İki cihan sultanı sensin ya Resulallah” “Yetmişbin yıl öndinden yarattı Muhammed’i Hak kendi aşık oldu bahane bir yıldızdan” “Canım kurban olsun senin yoluna Adı güzel kendi güzel Muhammed” “Arayı arayı bulsam izini İzinin tozuna sürsem yüzümü Hak nasip eylese görsem yüzünü Ya muhammed canıma arzular seni” YUNUS EMRE... “Canım tende oldukça Kur’an’ın kölesiyim. Ben ALLAH'ın seçkin peygamberi Muhammed’in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse ona çok üzülür, sözden de çok üzüntü duyarım.” MEVLANA. Şimdi bu derya gibi İnsanlar " MUHAMMED" diyecek ve methu sena eyleyecek,biri çıkacak,falan,filan,miş,mış,edecek, buraya yazmaya bile değmez,İslam var olduğu için,Mevlana ve Yunus var,dolayısı ile "ALLAH c.c." tarafından şeçilmiş iki cihan güneşi "MUHAMMED MUSTAFA a.s.v." hakkında,hariçten gazel okuyanlara,yukardaki sözler kafi,gerisi teferruat bile değil... Yunus'un yukardaki dörtlüğü, zaten peygamber sevgisi ile dolu,anlayan... Gerçekten hayreti mucip,Mevlana ve Yunus Üzerinden, İslam ve Peygamberimize, karşı olmak,ne diyelim, bir Yunus şiiri ile bitirelim... Yunus bir söz söylemiş Hiçbir söze benzemez Münafıklar elinden Örter mâ'na yüzünü
-
Kurandaki çelişkiler
“Canım tende oldukça Kur’an’ın kölesiyim. Ben ALLAH'ın seçkin peygamberi Muhammed’in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse ona çok üzülür, sözden de çok üzüntü duyarım.” MEVLANA. " İyi sözün aslın bilen derdi bu söz nerden gelir Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir ” Yunus Emre. Burada "ALLAH"a, c.c. Kur'an'a ve dolayısı ile Peygamberimize aşık olan iki İslam büyüğünden Mevlana ve Yunus'tan birer (kısa) yazı alıntıladım. Gerisi teferruat...
-
Bu Yıl Neyi Kurban Edeceksiniz Hiç Düşündünüzmü...?...
Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi Ayet 8 ) Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. (Nahl Suresi Ayet 90) Al-i İmran 199. Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene, Allah'a derinden saygı duyarak inanırlar. Allah'ın âyetlerini az bir değere satmazlar. Onlar var ya, işte onların, Rableri katında mükafatları vardır. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir. Mâide 69. Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. Kitap ehli diye bilinenlerin inançları açısından Kur'an şöyle ele alıyor; Andolsun "Allah üç taneden birisidir" diyenler kafir olmuştur...(5/73) "Allah çocuk edindi" dediler. Haşa o muhtaç değildir. Göklerde olanlar ve yerde olanlar onundur. Onun çocuğu olduğu konusunda elinizde bir delil yoktur. Allah'a karşı bilmediğinizi mi söylüyorsunuz? De ki; Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa erişemezler."(10/68-69) "Ehli kitabın hepsi bir değildir. Içlerinden istikamet sahibi bir toplulukta vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okurlar. Onlar Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emreder ve kötülükten men ederler, hayırlı işlere koşarlar işte bunlar iyi insanlardır. Onların yaptıkları hiçbir hayır karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah takva sahiplerini çok iyi bilir." (3/113-115) Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen." (Maide Suresi, 116) (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti." (Meryem Suresi, 30-31) Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitab'ı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, "Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitab'a göre Rabbaniler olunuz" (deme görevindedir.) (Al-i İmran Suresi, 79) De ki: O Allah, birdir. Allah, Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır). O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir. (İhlas Suresi, 1-4) İSTEYEN İNANIR,İSTEMEYEN İNANMAZ,HERKES KENDİ YOLUNA...
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
Determinizm'e uyarmı...
-
Gerçek tanrı test,i
Bilinmeyen alt şuur,şizofren (sesi kime benziyor) tam uygun teşhis… (anlama çabası) Mesela; (her hangi bir) madde’nin yaydığı titreşim olabilir,gözün gördüğü bir nesne, beyin tarafından (hafıza) kayıt altına alınıp, rüya, veya rüya dışındada ortaya çıkar ama, şizofren; (Hastalarda genelde gerçekle hayal dünyasını ayırt edememe, mantıksal düşünme yeteneği kaybı, normal duygusal tepkiler verememe ve toplumsal kurallara uyamama görülür.Aynı zamanda hatırlama ve normal konu? yeteneği genelde kaybolur. Diğer bedensel ve ruhsal hastalıklarda olduğu gibi organik nedenleri vardır.) denir… Dene,evrimsel olarak anlat’ta şu yazdığın yazı ile (rüya alt şuurda ( bilinç altında ) gerçekleşen bir olaydır. insan hafızasının tam olarak vücudun neresinde olduğu bilinmediği gibi alt şuurunda neresi olduğu bilinmemektedir.) bilinmeyen şeyin “EVRİMİ” nasıl olurmuş anlayalım… Kaos kuramı bitti, fos çıktı, İnsanlar şimdi “KUANTUM” ile uğraşıyor farkında isen… Doğru “bilimsel rahiplik” 19. yüzyıl pozitivizminde kaldı,şimdi bilim 21. yüz yıl bilgi çağında ve Evrim’miş,raslantısalmış, teraneleri rafa kalktı,ve fazla izahata gerek yok tek bir kelime yeter, Huble, sanırım anlaşılmıştır,bilimsel olarak... Doğru, elle tutmaktan, gözle görmekten,Kemiklere kadar hissedilen daha gerçek bir olay var, “ AKIL” mezeside “FİKİR” fakat raslantısal,şans,devinim ayaklarına yatıp, (rüya alt şuurda ( bilinç altında ) gerçekleşen bir olaydır. insan hafızasının tam olarak vücudun neresinde olduğu bilinmediği gibi alt şuurunda neresi olduğu bilinmemektedir.) yazmakta, evrimcilere has bir durumdur,dolayısı ile,hem bilmeyeceksin (ne olduğunu,nasıl oluştuğunu, bilinç’i) hemde evrileceksin,iyi evrilmeler,ve şanşlar,raslantısal olarak… Sevgili kalev...
-
Gerçek tanrı test,i
Katakuta ve haksöz bu işleri iyi bilir "SARDUNYAM" bu aralar yazmıyor nedense, birde onlar denense faydalı olur zannedersem. İşi meze boyutunda ele alıp,demogojiyi bile takla attıracak bir soru bu olur, neymiş (sesi kime benziyor)... Merak ediyorum,madde'den şanş eseri, "evrimleşerek" olduğuna inanan biri nasıl rüya görür, acaba rüyada,nasıl konuşur, şanş eseri olabilirmi, veya, hiç ilham alırmı,raslantısal olarak, yahut, ses titreşimi,insan bedeni denilen moleküler yapıda, hücre yapıda, beyin ismi altında bir birimsellik ve bedensellik hissini ve düşüncesini oluştururmu şanş eseri,ve meze'li titreşerek...
-
2 AYET 2 SORU
Kabe üzerinde uçuşan bir kaç tane helikopterle resimler çekmeye başladılar, daha sonra, Suud rejiminin isteği üzerine gelen Amerikan birlikleri ile, daha önceden hiç kullanılmamış uçaklar getirildi. Uçakların her birinin havada, belirtilen doğrultuda durabilmelerini sağlayacak şekilde biri önde, diğeri arkada iki adet pervaneleri vardı. Uçaklarda, kimyasal ışınlar ve kullanılması yasak olan zehirli gaz bombalan bulunuyordu. Mücahidler uçaklardan iki tanesini düşürdüler. Ancak minarelere atılan zehirli gaz bombalan çok sayıda kişiyi şehid düşürürken, bir kısmını da felç yapmıştı. Kimisinin gözleri kör olurken, kimisi de sağır olmuştu. Böylece ikinci kata inmek zorunda kaldılar. Ama zehirli gazlar ikinci katta da arkalarından yetişmişti. İnkılapçılar o ana kadar üç bin askeri vurmuşlardı. Vurulanlardan bin kadarı cansız yere düşünce Suud makamları devrimciler için bin bir hesap yaptı ve Amerikan birliklerinden yardım istedi. 3000 Amerikan komandosu, Suud komandoları kıyafetine bürünerek Mekke'ye girdi, aynı anda Ürdünlü komandolar da yardıma ulaşmış ve ordudan getirilen 30.000 askerle büyük bir güç oluşturulmuştu. Bu kuvvet karşısında mücahidler zor durumda kaldılar. Askerler tanklardan açılan ateşlerin dış duvarlarda açtığı aralıklardan ilerlemeye basmadılar.
-
kuran kendini yalanlıyor(ilahi değilim ben insan yazmasıyım!)
Rasgele genetik sürüklenme, varsayımsal bir süreçtir. (Genetik sürüklenme (nüfustaki büyük azalmalar sonucunda oluşmaktadır). Mutasyon (her nesilde genler üzerinde oluşan rastgele değişiklikler) Mutasyon ve seçilim, mikroskopik canlılardan başlayıp orkideler, kuşlar ve insanları üreten harikulade bir süreci birlikte yürütmüşlerdir. Evrim teorisi, yaşamda birlikte var olan şans ve gereklilik, rastlantısallık ve nedensellik(determinizm)’ı ifade eder. Darwin’in temel keşfi işte buydu: yaratıcı fakat bilinçli olmayan bir süreç. Evrim teorisi sitesi… Şimdi raslantının "NEDEN'İ" neden olmaz bir bakalım, bir kere " Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir" (FARABİ).Yani evrim olması için ortada evrimleşecek bir "ŞEY" olması gerekir, bu "ŞEY" kısaca "madde" dir,daha İnsana gelmedik, bu "madde"nin "NEDEN'İ" nedir, yani oluşması (tık yok,bir sürü,raslantısal,şanş,gereklilik,ayakları) ha birde "BİLİNÇ" yok evrimcilerin'de itiraf ettiği gibi,kısa yazacağım bu kadar muhteşem bir Evren yapılanması (madde) ve "BİLİNÇSİZ" daha baştan "FOS",yani madde kendi,kendinin nedeni olamaz,çünkü kendisi muhtaç "NEDEN'E" ve "EVRENDE TESADÜFE TESADÜF EDİLMEZ",daha başlamadan bitti... Şimdi gelelim canlıya,dolayısı ile "İNSAN'A"... Ve,DNA; Gözle göremediğimiz, çapı milimetrenin milyarda biri büyüklüğünde olan, atomların yanyana dizilmesiyle oluşmuş bir zincir. “Bugüne kadar yaşamış, gelmiş geçmiş her canlı türünün bütün özellikleri bilgi olarak DNA'ya yüklense toplam DNA hacmi bir çay kaşığının ancak küçük bir kısmını doldururdu. Dahası geriye şu ana kadar yazılmış bütün kitapları saklayabilecek kadar boşluk kalırdı.” Tesadüfmü değil ve daha hala statüko,raslantısal,şanş ve evrim safsatası birde determinizm'le bağdaştırarak, determinizm bile şaşırır,ve şaşırdı,yerine kaos'u,koymaya kalktılar olmadı,sırada "KUANTUM" var ve oda evrimcilere ters... Kısa ve net...
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Sayın kardeşim alpnoyan bey... Anadoludaki Selçuklu beylerininden (Selçuklu himayesi) biride Osmanoğullarıdır ve peçenek,tatarların ağırlığı kaybolmuşsa (selçuklu beylerinin tasfiyesi ile) daha bir Türkleşmiş Osmanlı ordusu demekki,siz ne yazmışsınız (Senin türk dediğin devlet bu mudur?) evet budur... FATİH SULTAN'IN ANNESİ HÜMA HATUN: ESKİ ADI DESPİNA OLAN BİR SIRP OLDUĞU SÖYLENSE DE CANDAROĞULLARI SOYUNDANDIR. KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN ANNESİ AYŞE HAFSA SULTAN: AYŞE HAFSA SULTAN'IN KÖKENİ HAKKINDA ÇEŞİTLİ KAYNAKLARDA İKİ DEĞİŞİK TEORİ YER ALMAKTADIR. BUNLARDAN BİRİNCİSİNE GÖRE AYŞE HAFSA SULTAN'IN KIRIM HANI MENGLİ GİRAY'IN KIZI OLDUĞU ÖNE SÜRÜLMÜŞTÜR. ANCAK İKİNCİ BİR TEORİYE GÖRE KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN MENGLİ GİRAY'IN KIZINDAN DEĞİL DE, YAVUZ SULTAN SELİM'İN BAŞKA BİR EŞİ OLAN AVRUPA KÖKENLİ BİR CARİYEDEN DÜNYAYA GELMİŞTİR. Gibi bir sürü bilgi, ve Sırp anadan doğduğunu kabul edelim "FATİH'İN" BABA'SINI NE YAPACAĞIZ onudamı dışlayalım, ve Sırpların en çok kime düşman olduklarını "KOSOVA" dolayısı ile cihan bilirken, Fatih sırptır ( ve Osmanlı Türk değildir) teranesi, biraz fazla kaçıyor...
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Fikir sizin... (İRADE)...Ben onaylamıyorum.
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Aslında "PEÇENEK,TATAR" üstelik "MACAR" ın kökenini bilmemek,tamda gülünemeyecek bir durum, ve en vahimi sırp çocuğu "FATİH" tanımlaması,gerisi teferruat... *********************** Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, tarihteki 16 büyük Türk imparatorluğunu, ortadaki güneş ise Türkiye Cumhuriyeti'ni simgeler. Büyük Hun İmparatorluğu Batı Hun İmparatorluğu Avrupa Hun İmparatorluğu Ak Hun İmparatorluğu Göktürk İmparatorluğu Avar İmparatorluğu Hazar İmparatorluğu Uygur Devleti Karahanlılar Gazneliler Büyük Selçuk İmparatorluğu Harzemşahlar Altınordu Devleti Büyük Timur İmparatorluğu Babür İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu. Saygılar...
-
2 AYET 2 SORU
Şimdi yukardaki alıntıdaki iddiaların sonunda "SÖYLENİYOR" yazısı,bütün yazılanların asparagas olma ihtimalini güçlendiriyor,bir fikre,inanca,izm'e karşı olabilir kişi ve eleştirisinide yapar, fakat eleştiri,tenkid, "SÖYLENİYOR" gibi,miş,mış'larla olursa ve sonrasında'da yine lafı (yazı) getirip ( Dogma esiri olmaktansa fikri hür, vicdanı hür olmak ne güzel ve bu hürriyeti bize getiren Atatürk'ümüze ne çok şey borçluyuz...) Atatürk'le bitirmek aslında "FİKRİN" pekte hür olmadığını,ama (asparagastan) kurtulmanın yolunun,Atatürk'ten geçtiğini iyi bellemiş bazı kişiler,fikri hür,vicdanı hür olmak, "SÖYLENİYOR" lafı üzerinden (kanıt yok,delil yok) itham yaparmı...