Zıplanacak içerik

gloria

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

gloria tarafından postalanan herşey

  1. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Bu izm olayı var ya beni bitirdi Godzicim yaaaa, sen var ya tam laf ebesisin beee... Bu arada bu yaşamış olduugn durum hakkaten gıcık bir durum, insanın sinirleri alt ust oluyor yetmiyo hevesi de kaçıyor... Bunu ben forumda yaşamadım hiç de bilgisayarla muhabbetimde çok yaşadımm biliyorummmm
  2. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Valla Hakan yoktu, mecbur Şokerle idare etceksin Rinacım Doğa için guzel dileklerini aldım Teşekkur ederim canım benimmmmmmmmmmmmmmm
  3. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    O alışık mıncıklanmaya benden dolayı... Tam da bu bahsettiginiz gibi seviyorum onu O yuzden istekleriniz yerine getirilecektir Hiç endişeniz olmasın Şaka değilllll, ciddi ciddiiiiii yaparım
  4. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Mavicimm çok şekersin yawww Tesaduf olmuş aslında blog ana sayfada yazı soyle gorunuyor: Beşibiryerdeleri bilmeyen yoktur herhalde değil mi?Evet evet tam da aklınıza ilk gelen beşibiryerdeler benim size bahsettiklerim, yani 12 eylül darbecileri Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun olan... oysa içine girince olayy çok farklı Burda kafama gore takılıyorum canım, oyle yapma kararı aldım, politika forumda, apolitika da burda
  5. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Bez bebek yoktu radya, Kulina vardı Yani yaşlı olan degil iyi olan O yuzden şimdi sana bez bebek olmayı yasaklıyorum, sen İYİ OL
  6. gloria şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Hep sana diyorum yaaa artık canım acıdığında içimi buz kaplıyor diye bak yine aynıymışız, acımızı bile aynı yaşıyormuşuz Sen benim meleğimsin canım... Üzme ne olur canını, acıyor biliyorum ama geçiyor da... Geçecek... Geçecek... Ge-çe-cek Seni seviyorum
  7. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Admincim, yok böyle bişi, yemin ediyorum mideme kramplar girdi gülmekten akşam akşam... Hele bizimkinin beşibiryerdelerinden sonra aşk acısı çeken Melis'in bilmiş bilmiş kurduğu o sözcükler yok mu inan gülmekten ölcem zannettim Bunlar ne böyle yaaaa Tanrım yaaaa
  8. gloria şurada bir blog başlığı gönderdi: şeb-i yelda...
    ßeşibiryerdeleri bilmeyen yoktur herhalde değil mi? Evet evet tam da aklınıza ilk gelen beşibiryerdeler benim size bahsettiklerim, yani 12 eylül darbecileri Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun olan beşibiryerdeler deeeeeeğiiiillllll, tabii ki de onlar gelmedi aklınıza biliyorum, benim bahsettiğim 5 tane Cumhuriyet altınından oluşan ve bir kırmızı kurdeleye geçirilip, düğünlerde gelinlerin boynuna takılan karizmatik beşibiryerdeler... Peki nedir bana durduk yerde, bu kadar süre boyunca blog açmayacağım diye direnip de bu gece blog açtıran bu beşibiryerdelerin gizemi? Anlatayım; Benim bir yeğenim var, kendisi 8 yaşında bir hanfendi, kuzguna yavrusu güzel göründüğünden midir nedir bilmem ama bana pek de güzel görünen bir yeğen bu... Yarın gece kendisinin doğum günü... Tam 8 yıl önce yarınki günde doğdu, bu günde açtı gözlerini dünyaya... Doğduğunda bir görmeliydiniz güzelliğini, yumuk yumuk öyle tatlı bir bebekti ki, nazara gelecek diye alıp kimsenin bulamayacağı bir yere saklayasım gelmişti. Sonra bu yumuk büyüdü, kocaman bir küçük hanım haline geldi... Zaman işte çok çabuk geçiyor daha dün gibi hatırlıyorum oysa kendisinin doğduğu günü, eee biz büyüyoruz, onlar küçük kalacak değiller ya... Yaşlandığımı demeyeceğim, büyüdüğümü demek istiyorum, büyüdüğümü Doğa da büyürken farkettim ben hep... O büyüdü, ben de büyüdüm... Çok özel bir çocuk benim için Doğa... O ailemizin en küçük ferdi, en küçük ama aynı zamanda en değerlisi... Herkes birbirini çok sever ama Doğa'yı bir başka sever, sevdirir çünkü... Sevgi böcüğü O... Benim balkaymağım, baldan tatlım, teyzesinin can tanesi, canımın da bir tanesi... Bu yazı onun için aslında, teyzesinden ona bir çeşit doğum günü yazısı... İleride okuyalım diye, okuyup hatırlayalım, hatırlayıp da gülelim diye yazılmış bir yazı bu... Balkaymağım için yazıyorum yani... Şimdi yeniden beşibiryerde mevzusuna geri dönelim... Bakın dün neler oldu? Dün Doğa Hanım beni aradı; "Teyzem, salı günü benim doğum günüm geleceksin değil mi?" dedi... Gelmez olur muyum hiç... Ömrüm oldukça senin doğum günlerine ben hep geleceğim tabii (Ona böyle söylemedim tabii, bu benim şimdiki iç sesimdi ) "O halde salı günü ben seni okuldan alayım ve birlikte gidip sana doğum günü hediyesi alalım, sen seç ne istiyorsan" dedim. Hemen heyecanla atıldı; "Yok yok teyzeciiiiim ben hediyemi seçtim, bana çeyrek altın al." dedi. Nasıl yani yaaaaaaaaa Kal geldi derler ya işte aynen öyle tam o anda bana da geldi o kallardan bir tanesi... Geldi ve gitmedi, kaldı, kalakaldı yani, konusamadım yaaa Ikkk mıkkk çıktı sonunda sözcükler ağzımdam, "Çocuğummm ne bu materyalist havalar sendeki, kim öğretti sana bu altın alma mevzusunu, ne çeyreği, ne altını yaaaaaaaaaaaaaaaaa, abiii iki kuruşluk hediye alma zevkimiz var, onun da içine etti çocuk beeee" Sonra öğrendim tabii mevzuyu, herşey meğer Şoker'in yüzündenmiş... Doğa ile yaşıt çocuk tanıdıkları olanlar Şoker'i bilirler. Kendisi "Bez Bebek" dizisinin kötü karakteridir. Nana'nın insan olmasını çekemeyen oyuncaklar dünyasında yaşayan ve Nana insan olamazsa bir yıl sonra insan olma hakkı kendisine verilecek olan Kötü Yürekli Şoker... Geçen haftaki bölümde, Sayın Şoker boynuna bir kırmızı kurdeleye asılı beşibiryerdeler takmış, Doğa da onun fanatiklerinden birisi olarak, illaki o beşibiryerdelerden takacakmış... Dedesi, annesi, babaannesi, dayısı ve ben de onun bu fantezisini yerine getirmek üzere seçtiği beşi bir yerde olan kurbanlarıymışız. Kurbanları olduğumuzu kendisi ifade etmedi, bu benim şu aşamada kendime yakıştırdığım bir tanım tabii... Yaaaa, aslına bizler onun sömürgeleri de olabiliriz... Bir yerde bu beş kişiye böyle de denilebilir. Amaç ne? Beşibiryerde Beşibiryerde ne? Mal, meta, materyal, hedef yani işte? Doğa kim? Bir çeşit Amerika Biz kimiz? Amerikan sömürgesi Alacak mıyız peki bu çeyrek altınları? Hem de kuzu kuzuuuuuu Ahhhh ahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh, hiç yakıştı mı sana Sarı Lale'm senin gibi idealleri, ideolojisi olan bir insana hiç yakıştı mı Meeeeeeleyerek (kuzuyum ya onda meeeeeliyorum) kabul ettik tabi sömürge olmayı ama içime sinmedi ne yalan söyleyeyim... Mehmet yani Şoker çook uzun yıllar önce tanıştığım bir arkadaşım hamdolsun (Bu arada Godziiii, bunu okuduğunu biliyorum, HAMDOLSUN dağarcığımıza yeni kattığımız bir kelime, bilirsin Hamdolsun ekonomik kriz bizi teğet geçecek meselesi yani) İlk olarak Mehmet ile ortak arkadaşımız olan Pınar'ımı aradım. Durumu anlattım, anlatırken daha da vahim başka bir durumla karşılaştım, öyle ki gülmekten karnıma kramplar girdi... Mevzu Melis, yani Pınar'ın yeğeni, kendisi 7 yaşında... Biz Şoker Moker derken olaya balıklama daldı ve "Ben de en çok Nana'yı seviyorum." dedi. "Zaten Simge de Nana'nın sırrını öğrendi, yani Nana insan olamaaaayacaaak, buna çok üzüldüm, hatta ağladım." Ayyyyyyyy bunun için içlenmiş içlenmiş de ağlamışşşş kıyamammmmm yaaaa Sonra gelen cümle daha da fena idi arkadaşlar aslında; "Ama bu dizide beni en çok üzen durum ne biliyor musunuz?" Bilmişşşşşşşşşşşşşşşş, durummmuşşşş, cümleni yesinler bücürrrrrrrrr... "Bu dizide beni en çok üzen durum, seven insanların kavuşamamaları, zaten aynı şeyi ben de yaşıyorum " Ahhh tanrımmmmmmmm yerlere attım kendimi yaaa öldüüümm, koptummmm... Yok artııkkkkk, hümanist aşk böcüğüüüüü bu yaaaaa... "Bu böyle olmayacak, alıp bu böcükleri Mehmet'e götürelim" dedik sonunda gülmeyle karışık çıkan hırıltılı bir sesle... Sonrasında Mehmet arandı, çarşamba gününe dizinin setinde buluşulma kararı verildi... Sonra da bu durum böcüklere anlatıldı.. Melis ne tepki gösterdi bilmiyorum ama bizim Saftoloz buna çok şaşırdı; "Teyzeeeeeeee, onlar oyuncak değil miiiiii? İnsanlar mı? Yani gerçekler öyle miiii? Ya o zaman sihiri nasıl yapıyorlar? Kulina da gerçek mi? Onu da görebilecek miyiz?" Anneannesi seslendi arkasından; "Kulina hangisi, yaşlı olan mı?" "Hayırrrrrrrrrrrrrr anneanneeeee yaaaa!!! Yaşlı olan Makbuş, Kulina iyi olan var ya işte o" (Kulina da yaşlı da aslında o makyaj guzeli.... Oya Aydoğan olur kendisi... Buradan anladık ki Doğa kapitalist yapısının yanı sıra aynı zamanda şekilci de) Offffff offffffffff, yok artık buna benim kalbim daha fazla dayanamayacak, ben en iyisi çaktırmadan bu telefonu kapatayım ve bu akşam yuttuklarımı hazmetmeye çalışayımmmmm diye düşünerek, usulcaaa telefonu kapattım... Telefon kapanırken hala anneanne ve torun kendi aralarında konuşuyorlardı... "Heee Makbuş olan yaşlı, Kulina iyi olandı, tamam hatırladım şimdi" "Kulina çok güzel kadın dimi anneanneeeee" .............................. .............................. .............................. bkz. Soldan sağa: İyi Kulina, Şoker, Nana, Hakan, Yaşlı Makbuş, Simge Emre, Yağmur ve Özge _________________________________________________________ Ee o kadar bahsettik dimi, fotografları eklemesek olmaz şimdi...
  9. gloria şurada yorum gönderdi Taylan Abi'nın blog başlığı içinde Taylan Abi'nin Yeri
    Yok demeee başımda zaten bi dahakine inşallah
  10. gloria şurada yorum gönderdi rina'nın blog başlığı içinde rina's Blog
    Canımmmm
  11. gloria şurada yorum gönderdi LostsouL'nın blog başlığı içinde LostsouL's Blog
    Ben hep sevmişimdir bu şehre giden yolu... Ama gerçekten uzundur, bana da çok uzun gelir hep bu yol... Niye bilmem, belki de tam İstanbul'un dibi, yan komşusu olduğundandır, haritadan şöyle bakarsın bi, İstanbul ve Tekirdağ yanyana, koyun koyuna ama o yola bi düştün mü İstanbul ile Tekirdağ ayrılmış da haberimiz yokmuş diyesi gelir insanın... En son temmuz ayında gittim oraya, arkadaşlarla deniz kıyısında bir meyhanede oturduk bolca zaman gecirdik, ben arada bir martılara, arada da denize daldım, kare kare fotoğrafladım her anını deniizn ve martıların... Tekirdağ enteresan şehir beeee, sever miyim sevmez miyim anlayamam, guzel mi çirkin mi onu da anlayamam, öyle çelişkide bırakır beni, çelişkili severim ben Tekirdağ'ı... Hani desem ki; "bu şehirde hiiç hatıram yok, ondan belki böyle dusunuyorumdur" ama öyle değil, bu şehir anılarla dolu benim için.. Bu şehirde çok şey yaşadım ben, bir defasında sırtımı arı bile soktu burada.... Bu şehirde, sabahın bir vakti kalkıp, Lüleburgaz'a kadar otostop yapacak cesareti bile buldum ben... Bu şehirde 99 depremini yaşadım... Bu şehirde sabahlara kadar uyumayıp, sabahın 5:00'inde en sevdiğim arkadaşımla kimseyi uyandırmamak adına balkondan atlayıp, bomboş caddelerde, boşluğun tadını çıkarırcasına yoruluncaya kadar koştum ben, yorulup kumsalına uzandım bu şehrin ve kumsalında uyudum da... Bu şehirde ilk biramı içip, hızımı da alamayıp ikinci, üçüncü, beşinci biramı da içtim, yetmedi terastan aşağı bile kustum... bu şehirde aşık da oldum, bu şehirde terk de edildim... Bu şehirde vardım ben de... Ama neden bu sehri tam olarak sevip sevmediğimi hiç bilemedim ben?
  12. gloria şurada yorum gönderdi Taylan Abi'nın blog başlığı içinde Taylan Abi'nin Yeri
    ben bu haberi kaçırmışım, ancak şimdi yakaladım Önce bu güzel aşka benden kocaman birrrr maşallaaaaaahh Yok yok maşallah yetmez, bence bu sayfaya bir de güzel nazar boncuğu asmak lazım... Çook çoook çok kocaman mutluluklar diliyoruz size sevgili Taylan, hep böyle güzel kalmanız dileğiyle... Sevgiyle
  13. gloria şurada yorum gönderdi KiRaZ'nın blog başlığı içinde KiRaZ's Blog
    Kiraz'ım, Bazen insanların yalnızlığa da ihtiyacı vardır, bazen yalnız olmak da çok ama çok guzeldir Yalnızlığınla bile barışık olmalısın... Çünkü yalnızlık bir eksiklik değildir, sevgisizlik hele hiç değildir, dedim ya yukarıda da yalnızlık sadece bir ihtiyaçtır ve kimi zaman gelir kendisine ihtiyacı olan insanı buluverir... O yüzden eğer yalnızlık gelmişse, aç yüreğini ve buyur et onu içeri. Hem biliyor musun bazen yalnızlık insanın hayattaki tek dostu oluverir, bir tek onunla başbaşa kalmak istersin, bir tek o olsun hayatında istersin çünkü yalnızlığın seni dinler, seni anlar, sana yol gösterir... Annene sor bak, o beni çok iyi bilir, kimi zaman hiç konuşmak istemem ben, anlatmak istemem, çekilirim köşeme, yalnızlığımla kalmak isterim sadece... Sürekli değil, bir süreliğine sadece... Kendimi dinlemek için, kendimle kalmak ve kendimi anlamak için... "Sürekli değil, bir süreliğine sadece" dedim, neden biliyor musun? Çünkü yalnızlık geldiği gibi bir gün de ansızın çekip gidiverir... İşte bu yüzden yalnızlığımın değerini bilirim ve yalnızlığımı severim Sen de ona ihtiyacın oldugunu farkettiğinde seveceksin birgün yalnızlığı, emin ol!
  14. gloria şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Bazen dusunuyorum da Radya, acaba kader diye birşey var mıdır yoksa biz kendi kaderimizi kendimiz mi yaratırız... İnanan birisi buna derki herşey kader... Ateist biri ise her koyun kendi bacağından asılır... Ama sonuc itibariyle acı be bacım, kader de olsa, kendi kaderini yaratan da olsan, acı bunlar... insan her daim dusunmeli sanırım, "ne oldugunu degil, ne olacağını, ne olmayı istedigini..."
  15. gloria şurada yorum gönderdi rina'nın blog başlığı içinde rina's Blog
    Bu yazı, bana "Eşkıya" filmini hatırlattı, izlemişsen hatırlarsın elbet, Hani Keje ile Baran'ın yıllar sonraki ilk karşılaşması, hani Keje der ya Baran'a; "-Eşkıya ölünce gökten bir yıldız kayarmış, geceleri hep gökyüzüne baktım, geleceğini biliyordum..." Sonra, filmin sonlarına doğru, Keje yine her geceki gibi gökyüzüne bakar, o sırada bir yıldız kayar ve Keje hafiften gülümser, sessizce; "-Güle güle Eşkıya" der... Bak yine bu filmden sana bir alıntı; -"Korkma! Sadece toprağa gideceksin; Sonra toprak olacaksın, Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, Oradan özüne ulaşacaksın, Çiçeğin özüne bir arı konacak. Belki Belki o arı ben olacağım." Canım Rinacıııım, artık senin arı olma vaktin gelmiş... Çünkü bir çiçek var büyümek üzere olan...
  16. gloria şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Ya alemsin sen haaa Çok eğlendim yine yazdıklarını okuyunca ama en çok da bizim evin sapığı ilan edilme olayına Yalan değil arkadaşlar, şimdi olay aynen şöyle oluyor; Akşam evdeyiz, telefon çalıyor, ben önce yerimden kalkmamak için cebelleşiyorum, sonra bi ses geliyor; "Eee, kalkıp, telefonu açsana" "Ya sen açsana, niye beni kaldırıyorsun yerimden" "Ne demek niye beni kaldırıyorsun yerimdem yaaa, telefon sanadır kesin" "Ne biliyosunnnnn?" "Biliyorum çünkü... Kesin Radya arıyordur, başkası aramaz kiiiii" "Ha, evetttt Radya'ymışşşşşşş" Derken aradı yine yawwwww
  17. gloria şurada yorum gönderdi KiRaZ'nın blog başlığı içinde KiRaZ's Blog
    Ama ama amaaaaaaa sen sevinirken ben de çok üzüldüüüümmmmmm
  18. gloria şurada yorum gönderdi aMok'nın blog başlığı içinde aMok's Blog
    "Nereye saklayacağınızı bilemediğiniz yaşantılarınızdır." Söyleyecek bir şey yok, bazen de böyle bir cümle dahi yeter insanın içini burkmaya işte...
  19. gloria şurada yorum gönderdi aMok'nın blog başlığı içinde aMok's Blog
    Aşk akıl işi, akıllı insan işi değildir doğru... Aşk deli işidir, deliliktir... Aşıksan deli gibi seversin, "Deli gibi seviyorum" dersin, karşındaki tutar sana "Akıllı gibi sev" der... Onlar yani akıllı gibi sevenler sana aşık oldugunu da iddia ederler... Ama sanırım onlarınki aşk değil de birazcık korkudur... Korkuyla karışık aşık mı olunur Allahaşkına? Aşık dediğinde deli cesareti vardır... Demişsin ya sen de, aşıksan herşeyden vazgeçer, ölüme bile gidersin... Akla uyup, aşkı inkar edenler heeey; hayat sanki akıllı işi mi? Hayat sanki delilik değil mi? Eninde sonunda öleceğini bile bile yaşamaya çalışmak sanki çok mu akıllı işi? Ahh..! Min'el aşk.. Min'el garaib... Min'el hüzün....

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.