GeceKuşu

Hukuk bir gün herkese lazım olacak... Emrullah Uslu'ya da... Kimdir Emrullah Uslu, şöyle bir hatırlatma yapalım... Taraf'ta Emre Uslu takma adıyla yazan Batman Terörle Mücadele Şubesi eski komiseri Emrullah Uslu'nun ABD'nin Utah eyaletinde tam 8 yıl süren karanlık faaliyetleri medyada yayınlanan haberiyle açığa çıkan ilişkiler sonucunda Uslu, yasa dışı şekilde yaşadığı ABD'den Türkiye'ye dönmek zorunda kalmıştı. Emrullah Uslu, Utah'ta pek çok dostuna kendini "MİT mensubu" olarak tanıtıyordu. medyada çıkan haberler üzerine MİT "bizim personelimiz değil" dedi. ABD'de "görevini" icra eden Uslu'ya kimse bir şey sormadı. 8 yıl görev yapmadan maaş alması sorgulanmadı. Taraf ve Today's Zaman'da yazılarına devam eden Uslu, Ergenekon ve Balyoz davalarında "tutuklayın" korosunun başını çekti. Gazetecilerin tutuklanmasını, dalgaların genişletilmesini istedi. Yakınları ölen tutukluların cenazeye katılmasına bile komplo teorileriyle karşı çıktı. İnsanların özel hayatını, aile yaşantısını polis belgeleriyle ortaya serdi. "Hukuk"u hatırlatanlara "önemli olan zihniyet" dedi.... Sonunda Uslu hakkında soruşturma açıldı. Kendisinin söylediği gibi Uludere olayından sonra değil, çok daha önce... Türkiye'ye geldikten sonra da yurtdışı ziyaretlerini ve karanlık ilişkilerini sürdüren Uslu hakkındaki soruşturma konusu "casusluk" kapsamındaydı. Ciddi bilgilere ulaşıldı. Haberi alan Uslu, soluğu ABD'de aldı. *** "Tutuklayın" korosunun başını çekenlerden Uslu, kendisinin casusluk iddiasıyla tutuklanacağını duyunca bakın taraf'ta neler yazdı: Emrullah Uslu'nun yazısı böyle...Bakalım Erdoğan onu nekadar koruyup kollayacak... Anlaşıldığı üzere Erdoğanın İleri demokrasisinde Hükümet ile Cemaat arasındaki ayak oyunları, gücü ele geçirme, vermeme savaşı devam ediyor... *** HUKUK HERKESE LAZIM.! Hukuk bir gün herkese lazım olacak... "Hukuk"u hatırlatanlara "önemli olan zihniyet" diyen... Emrullah Uslu'ya da...

FRANSIZ KOMÜNİSTLERİ LA MARSEİLLAİSE VE ENTERNASYONALİ OKUYOR Fransa’da önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek Başkanlık seçimlerinde sol cephenin adayı Jean-Luc Melenchon sürpriz çıkışını sürdürüyor. Son olarak Marsilya’da 100 bin kişinin üzerindeki kalabalığa orak çekiçli bayraklar altında konuşan Melenchon, Fransa’ya sosyalizm vaat ediyor. AB’yi sosyal politikaları engellediği için eleştiriyor. Melenchon’un mitinglerinde önemli bir ayrıntı dikkat çekiyor. Fransız komünistleri hem enternasyonali hem de Fransız Milli Marşı La Marseillaise’i yüksek sesle okuyor. Melenchon’un azınlık dillerinin öğrenilme hakkını savunurken, anadilin tek olmasını istediğini de hatırlatalım. Melenchon, jakoben devrimcilerin mirasına sahip çıkıyor.

Bunlar aklı başında güzel öğretiler sevgili Omar; Diğer tek tanrılı din öğretilerine göre daha ilerici özellikler ve kendi içinde var olan inançlara bir baş kaldırı da taşıyor özünde... (Tıpkı diğer dinsel öğretilerin ilk yola çıkış nedenlerinde olduğu gibi.) İnsan haklarına, bilime, eğitimin önemine ve akla işaret ediyor. İnsanlar arasında eğitim eşitliğinden, düşünce özgürlüğünden, dünya kaynaklarının eşit olarak paylaşılmasından söz ediyor... Diğer peygamberin ona göre daha başarılı olmasının nedeni ise dönemin konjonktürünün uygun olması ve öğretilerini büyük kitlelere benimsetme şansını yakalayabilmeleri..."Hz. Bahaullah" ın yaşadığı dönemi, bulunduğu toplumun hangi dinin etkisi altında olduğunu göz önüne alırsak başarıyı yakalamasının imkansız olduğunu görürüz....Hz Muhammed bunun önlemini de almıştı zaten. Kendisini son peygamber olarak ilan etmişti... Şimdi denilebilir ki haşa ne demek son peygamber... O halde yanıtlanması gereken soru şu? Peki kime kimlere geliyordu vahiy? Peki bu ifadelerin anlamı nedir? "“Gecelerden bir gece rüyada duyduğum şu yüce sözler, dört bir yanımda yankılanmaktaydı: Muhakkak ki Biz Seni, Seninle ve Senin kalemin ile muzaffer kılacağız..”" *** İşin bir başka yönü de şu; Şüphesiz ki kendilerini peygamber ilan eden ve başarıya ulaşmış olanlar, bu öğretilerini insanlığın yararına olduğunu düşündükleri için iyi niyetlerle duyurdular ve öğretilerinin özünde dönemin koşullarından daha ileri şeyleri savundukları için benimsendiler ve kabul gördüler. Fakat teist inançların kökeninde salt mistik inançlar etkin değildir. Bir de toplumun her yönden yönetilmesine taliptirler. Böyle olunca da döneminin bu ilerici yönetim aracı artık değişen ve farklılaşan koşullarda yerini ister istemez insanlığın daha iyi yönetilmeleri talebine kendisini yenileyemediği ve değiştiremediği sürece yanıt veremez. Eskir, yıpranır, kendini korumak için zoru kullanma yolunu tercih etmeye başlar. Ya da batı toplumlarının bir ara geçiş formülü olarak ortaya attıkları gibi din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması şeklinde revizyonlara tabi olur. "Hz. Bahaullah" ın başına gelenler bir açıdan buna talip olması ve değişime karşı olanlar karşısında yenik düşmesidir. Ama öğretisi bu şekilde hala ileri yapısını koruduğu sürece etkisini sürdürmeye devam edecektir. "Hz. Bahaullah" bir düşünür değildir. Olsaydı bir Mevlana, bir Konfüçyüs gibi hatırlanırdı. O kendisine tanrıdan vahiy geldiğini öne süren ve dini öğretisini insanlara yayma iddiasındadır. Ama peygemberliğini ilan edememiştir. Hz Muhammede rağmen ilan edebilir miydi? Bilinmez... Çünkü O aşamaya gelemeden önü kesilmiştir. Bu durum, o dönem olduğu gibi, bugün de hala İslamiyete inanan bir çok kişinin üzerinde, onun ve öğretisinin etkili olamamasının önün de bir engeldir de zaten...

İnsanlara yöneltilen saçma sapan bir git/gitme muhabbetidir. Saçma bir cehalete teslimiyet devridir. Sürekli tehdit, hakaret, küfür etmecedir, maydanoz olmacadır Sürekli tehlikeli iftiraların havalara savrulduğu bir ortamdır Din siperinden birbirini devirmecedir. "Hukuk da din de benden yana nasıl olsa" diye kendinde her hakki görmece ve de başkalarını istediği gibi ezebilme yetisine sahip olabilme yıllarıdır, tatsızdır. Bunun adı: 21. Yüzyıl Türkiye’sidir. Tatsız bir ortamdır. Artık az gelmek istediğim bir mekândır. Kendi memleketimde azınlık hakki arar gibi bir konuma düştüğüm, hakkımda ateist olduğum için iftiralarla dolu soruşturma açılan saçma sapan bir "güç" arayışı güdenlerin, herkesi korkutmaya ve yıldırmaya çalıştığı, İnternette kişisel sayfalarımızda bile istediklerimizi ve hissettiklerimizi artık yazamayacağımız yazarsak da başımıza is açılacağı kesin olan bir dönemdir... Ne müziğimin ne de inancımın, halkla kopuk olması dolayısıyla, kendime yer açamadığım bir çağdır.. Toplumun büyük çoğunluk tarafından hiç bir bağı bulunmaması, değer bulmaması, kaale alınmaması, düşmanca görülmesi, batili diye aşağılanması, bizden olmayan diye kovulması, yıllarıdır… Tuhaf yoz, popüler kültürlere tamamen teslim olmuş toplumun içinde yapayalnız kalı verdiğimiz, içselliği ve akil ile yönlenmeyi mumla aradığım bir ortamdır. Müziğimi, tam bir üretime dönüştürme hiç bir etki altında kalmadan daha daha fazla devrimler yapabilme kendimi geliştirme dönemimdir. Kızımın güzel bir ortamda büyüdüğünü görmeyi özlemle aradığım, endişe duymak istemediğim bir dönemdir. Bu durumda, git/gitme önerilerini dinlemediğim ve sadece nasıl iyiyse onu yapacağım dönemdir. Fazıl Say.

Bittim yahu...

Konu nedir değerli arkadaşım. "Evrimcilerden masallar..." Böyle bir algılamayla nasıl bilimsel bir tartışama bekliyorsun ki? Bir cümle yok demişsin ama sana net bir yanıt gelmiş aslında atlamış olmalısınız... Okuduktan sonra yanıtlamalısınız bence.... *** Bu iki cümle size ait... Hangisi doğru... Kendi kendinizi çürütüyorsunuz...

Adamın bir gözü maviymiş, diğer gözü de mavi... Üstelik kekemeymiş de... Haaa bir de unutmadan, "Orijinal kaset aldığınızda korsanı yanında hediye" Merak mı ettiniz? O halde şuraya tıklayıp bir göz atmalısınız.... http://www.turkish-m...den-manzaralar/

Merak ettim şimdi duanın içeriği neydi?

Bazılarının nezdinde çok para... Nü'lerinin kaça satıldığını biliyor musun? Zamanın yalakaları onları satıon almak için çok para ödediler çoook!

Ya da kendini bunalmış ve kafan allak bullak olmuş hissediyorsan? Doğru yöne bakabiliyor olmak bireysel çözümlemelerde elbetteki katkısı olacaktır. Ama doğru algılanmak ve algılamak en az iki kişinin birlikte yapabileceği bir şey değil midir* Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Allah yaratan tek bir ilahtır..O yaratılmamıştır..Varlığı ezelidir.. Kısa öz ve net. Ama sadece bir varsayım, bir inanış, bir kabul. Hiç bir ön araştırma ve detaya inmeden birinin söylediği ve önerdiği şeyi ya da şeyleri sorgusuz kabul eden bir yaklaşım... Sonuç...? ...?