Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Evrimcilerden Masallar-


tersinim

Önerilen İletiler

Hemen hemen on seneyi aşkın bir zamandır mümkün olduğunca tarafsız bir gözle evrim teorisini inceliyoruz.

 

Ulaştığımız bilimsel sonuçlar bizleri Tersinim Teorisini götürdü.

 

Bir bakıma tersinim teorisinin temellerinin kaynakları evrim teorisinin açıkça gözlemlenen kurgulama hataları, ısrar ve inatla eğilip bükülerek, çarpıtılarak evrime uydurulmaya çalışılan gerçekler, şark kurnazlığıyla yapılmaya çalışılmış taraflı yorumlardır.

 

Bu yorumlar bazen öylesine saçma ve gülünçtür ki bunlardan bahsederken Evrimcilerden Masallar başlığında toplamayı uygun gördük.

 

 

Dilimiz sürçerse af ola.

 

= = =

 

Evrimcilerden Masallar-1

Dawkins'in Zürafası

 

Evrimci öngörülerinin en temel MATERYAL KAYNAKLARIMIZ olduğunu bilen bir kardeşimiz bir kaç video göndermiş ve fikrimizi sormuş. Kendisine teşekkür ederiz. SIRA İLE CEVAP VERMEYE ÇALIŞACAĞIZ.

 

Richard Dawkins'in zürafa diiyonu konulu konferansındaki konuşmalarına eleştirilerimizi daha sonra yazacağız. Onu anlamanız ya da anlamaya çalışmanız eleştirilerimizi anlamaya yardımcı olacaktır.

 

 

Aşağıdaki video evrimcilerin teorilerini savunmak için nelere umut bağladıklarının açık ve ibret verici bir vesikasıdır.

 

http://youtu.be/9HkQBFp4EZA

 

 

Dawkins'in Zürafası'na Cevap

 

 

Evrim teorisinin duayenlerinden biri olan Richard Dawkins; tüm canlılarda dolaysıyla insanlarda da bulunan Recurrent Laryngeal sinirinin beyinden çıktığını, gırtlaktan dallanıp budaklandıktan sonra en kısa yolda beyne dönme yerine gereksiz bir şekilde aşağıya doğru indiğini, kalp atardamarlarından bir ilmik yapıp geri döndüğünü, boyun uzadıkça bu yolunda uzadığını, bunun anlamsız ve mantıksız bir yol olduğunu, aklı başında hiç bir mühendisin böyle bir hata yapmayacağından bahseder ve bunu evrimin ilk canlıları olan balıklarla bağlantılayıp kıyaslar, sonuçta evrime bir kanıt olarak gösterir.

 

Bilindiği gibi evrim taraftarları karşılarında aşılması mümkün görünmeyen sorun dağları halinde duran evrimin temel konularını bir kenara bırakmış (bu sorunlar hala evrim buzdolabında kokuşmuş halde duruyor) eğer canlılar gerçekten yaratılmış ise (Yaratıcının mutlak olan sıfatları gereği herhangi bir kusurun olmaması gerektiği savı uyarınca) canlılarda kusurlar, hatalar aramaya başlamışlardı.

 

Bir bakıma (tabi ki evrimciere göre) yaratıklardaki kusur ve hatalar Bir yartıcı İradenin OLMADIĞININ inkar edilemez kanıtlarıdır.

 

Evrimcilere göre hatalı ve kusurlu yapıların başında gözler, bademcikler, kör bağırsak, leğen kemiği, pandanın başparmakları vb. başta geliyordu ve sayıları yüzü ulaşıyordu.

 

Fakat bilim ve teknoloji ilerledikçe canlıların sırları keşfedildikçe hatalı ve kusurlu zannedilen bu yapı ve organların hiçte hatalı ve kusurlu olmadıkları, pek çok yaşamsal görevlerine uygun var edildiklerini anladık ve gördük.

 

Bu gün kusurlu ve hatalı sayılan organların sayıları oldukça düşmüştür ve canlılığın sırlarına eriştikçe bu sayı zamanla daha da azalacak, sonuçta sıfırA inecek; evrimcilerin sığındıkları bu dağa da kar yağacaktır. Bilimsel veriler buna gösteriyor.

 

Dawkins'in iddiasına göre anlamsız bir şekilde uzayıp, oldukça uzun bir mesafe kat ettikten, kalp bölgesinde bir ilmik yaptıktan sonra beyne dönen söz konusu sinirin bu yapısında henüz bilmediğimiz hayati bir görevi olamaz mı?

 

Örneğin yaşamın temel merkezi olan beyin başta bulunur, besin ve oksijen yönünden dengeli beslenmesi, diğer ifade ile buraya kan ideal basınçta ve miktarda gelmesi gerekir.

 

Baş sağa sola, aşağıya yukarıya inip kalktıkça (ki hayvan bu hareketleri hayatı boyunca milyonlarca kere yapar) beyindeki kan basını azalıp çoğalacaktır. Aniden ayağa kalktığımızda başımızın dönmesi bu nedenledir

 

Bu değişim zürafa gibi uzun boyunlu canlılar da çok daha geniş, güçlü ve o nispette etkili olur.

 

Bu tür hayvanlar başı yere yakın iken (örneğin su içerken) bir saldırıya uğrayıp başını aniden kaldırsa kan basıncı aniden düşer; beyne giden kan miktarı azalır. Hayvan en azından üç beş saniye kendini toparlayamaz. Bu da onun sonu olabilirdi.

 

Fakat Var Edici İrade bu tür sorunlar için tedbirlerini çok önceden almış, zürafa dahil tüm canlıları mükemmel olarak var etmiştir.

 

Zürafa denen canlı nice milyon yıllardan beri yaşam sahnesinde ise bundan en küçük bir şüphe yoktur ve olamaz.

 

Bilimsel bulgularda bunu doğrular.

 

Tüm canlılarda dolaysıyla zürafa da beyne (başa) giden kanın basıncını ve miktarını ayarlayan mekanizmalar vardır.

 

O zaman soralım.

 

Beyinden atardamara kadar uzanan ve geri dönen, anlamsız bir yol kat ettiği iddia edilen bu sinir beyne gelen kanın basıncını ve miktarını ayarlayan mekanizmada yaşamsal bir rol oynuyor

 

Ya da

 

Henüz bilmediğimiz bir başka yaşamsal görevi yerine getiriyor olmasın?

 

= = =

 

Bir konu üzerinde kesin yargılara ulaşabilmek için konuyu eksiksiz ve tam anlamıyla bilmek ve hakim olmak gerekir. Tüm ayrıntıları ve incelikleriyle bilip hakim olmadığımız bir konuda kesin yargılara ulaşmak ve bunu açıkça ifade etmek en hafif tabiriyle ahkam kesmekten başka bir şey değildir.

 

Sayın Dawkins örnek verdiği zürafalardaki Recurrent Laryngeal sinir yapısının anlamsızlık ve mantıksızlığını, aklı başında hiç bir mühendisin böylesine açık bir hata yapmayacağını; bununda akıllı tasarıma değil rastlantısal oluşumlara kanıt olduğunu kesin bir dille ifade ve iddia edebildiğine göre zürafa denen çok hücreli hayvanın (dolaysıyla tüm canlıların) yeni yeni keşfedip hayran kaldığımız tüm ayrıntılarına, inceliklerine, sırlarına eksiksiz biliyor olmalıdır.

 

Bir bilim insanı büyük bölümü hala sır olduğu açıkça bilinen bir konuda her şeyi bildiği iddiasında bulunabilir mi?

 

Sayın Dawkins bu iddia da bulunabiliyorsa,(canlılığın tüm sırlarını eksiksiz biliyorsa) iddia ettiği gibi bu durum en ilkel canlı olarak kabul edilen balıklarla zürafalar (ve tabi ki evrim yönünden gelişkin kabul edilen diğer canlılar) arasındaki evrimsel bağa kanıt ise; aşağıdaki soruların nedenlerini, niçinlerini, nasıllarını da kanıtlara, akıl ve mantık çıkarımlarına uygun yanıtlar vermek durumunda ve zorundadır.

 

a)- Balıklar susal, zürafalar ise karasal hayvanlardır.

 

cool.png- Balıklarla zürafalar arasında en küçük bir yapısal benzerlik yoktur.

 

c)-Balıklar soğuk, zürafalar sıcak kanlı hayvanlardır.

 

d)-Balıklar yumurtlayarak, zürafalar doğurarak ürerler.

 

BUNA BENZER ONLARCA, YÜZLERCE SORU...

 

Neden? Nasıl? Niçin?

 

Sayın evrimcimiz BİLGİSİZLİĞİ KANIT GÖSTERME çabaları yerine bu sorulara cevap arasa EVRİM TEORİSİ için daha hayırlı bir iş yapmış olurdu.

 

= = =

 

Yukarıdaki mesnetsiz ve kanıtsız iddia prof unvanlı bir bilim insanına yakışmayan pek çok mantıksızlıkları da içermektedir.

 

Bir kaçını yazalım ve açıklayalım.

 

Zürafa gibi bir hayvan kan, kas, sinir, beyin, kemik vb olmak üzere çeşitli ve gruplar halinde yaşamsal görevlerine uygun olarak var edilip örgütlenmiş yaklaşık iki yüz trilyon hücreden oluşur.

 

Bir canlı hücresi ise İNSANLARIN TARİHİ BOYUNCA KARŞILAŞTIĞI EN KOMPLEKS YAPIDIR. Bir canlı hücresinin yapısı öylesine komplekstir ki günümüzün en kapsamlı bilgisayarları ble yanında çok basit ve ilkel kalır.

 

Bu nedenle bir zürafanın vücudunu olabildiğince basite indirgeyerek açıklamaya çalışırsak; çeşitli görevlere uygun imal edilip programlandırılmış, görevlerine uygun yerlerde gruplandırılıp işlevsel hale getirilmiş, çok gelişkin, iki yüz trilyon bilgisayardan yapılma muazzam bir oluşum olarak düşünebiliriz.

 

Bu benzetmede Dawkins’n iddiası ancak bilgisayar gurupları arasında görevinin ne olduğu tam bilinmeyen uzunca bir kablo durumundadır.

 

Bu iddiadaki sakat, kusurlu ve mantıksız olan yer; her biri yaşamın bilinen ve bilinmeyen bin bir sırlarını içinde barındıran ve her biri birer mucize olan, gözlerinizin önündeki oluşumları görmemek; bu oluşumun içindeki bir kablonun şeklini, yerini ve uzunluğunu dar, kısır, kör ve taraflı bir mantıkla bir yapılış kusuru olarak niteleyip tüm oluşumu rastlantıların eseri olduğu sonucuna varıp iddia etmek ve bunu kanıt olarak göstermektir.

 

Böyle mantıksız, akıldışı bir yorum ancak EVRİMİ DİNSEL BİR TAASSUPLA İNANIP BAĞLANMIŞ bir evrimciden beklenebilirdi.

 

İyi güzel de,

 

Materyalist bilimin gözlem ve deneylerle sınama ve sınanma şartı nereye gitti?

 

Evrimciler evrimi savunma uğruna; bilimi, bilimin temellerini, inançlarını, savundukları varsayımları rahatlıkla feda edebilirler.

 

Çünkü onlar bir Yaratıcı İradenin varlığını kabul etmektense en akıldışı varsayımları kabul etmeyi daha ehven görürler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Tersinim...İnanki Evrim doğru çıkabilir..Ve yine inanki bu Evrim Allah'ın bir ayetini bile yalanlamaz...

 

hah! işte bak bunu iddia edebilirsin. ben de bağıra bağıra bunu anlatmaya çalışıyorum ya. bazı kesimler evrimden bu kadar korkmasınlar yahu. tanrının varlığını evrim teorisine bağlayıp sağda solda yalanlar üretip çırpınmanın alemi yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Evrimcilerden Gençlere Masallar-2

 

Bir evrimci amcanın insanın evrimi konusunda anlattığı videonun linki aşağıdadır. Lütfen eleştirimizi dikkatle izledikten sonra okuyunuz.

 

 

 

 

Maymun - İnsan Kromozom Sayı Farklılığı Sorunu

 

Evrim teorisinin kurucusu ve duayeni Charles Darwin insanın evrimi konusunu ayrı bir kitaba konu yapacak kadar çok önem verir. Bir bakıma evrim teorisi insanın evrimine odaklanmıştır denilebilir.

 

Charles Darwin’e göre günümüz insanları ve maymunları ortak bir atadan evrimleşmişlerdir.

 

Charles Darwin'i böyle bir kanıya iten neden şüphesiz ki maymun ve insanların fiziksel benzeşimleridir.

 

Charles Darwin İnsanın Türeyişi kitabında bu konuyu olabildiğince incelemeye, teorisine kanıtlar bulmaya çalışmıştır.

 

Maymunlarla insanların benzeşimlerini dikkate alan Darwin nedense ayrımlarına pek önem vermez. Bunun nedeni ise bu ayrımların önemini yeterince farkına varamamasıdır.

 

Maymun insan ayrımlarının belki de en önemlisi kromozom sayı farklılığıdır.

 

Bilindiği gibi insansı maymunların kromozom sayıları 48 insanların ise 46 dır.

 

Bir evrim taraftarı asla ve asla teorinin bazı yanlışlar üzerine kurgulanmış olabileceğini düşünmez. Onlara göre teori mutlak doğrular üzerine kuruludur. Tartışmaya bile gerek yoktur.

 

Eğer teori insanlar ve maymunsular ortak bir atadan evrimleşti diyorsa bu böyledir ve tek gerçektir.

 

Eğer kromozom sayıları farklı ise bu geçmişte bazı eklentiler ya da çıkarımlar sonucu oluşmuş olmalıdır.

 

Evrim sAvunucularına göre maymunların 48 insanların 46 kromozoma sahip olmasının tek açıklaması (insanların maymunlardan evrimleştiği inkar edilemez bir gerçek olduğu peşinen kabul edildiğinden) maymun kromozomlarının birleşerek sayılarının azalması olur.

 

Bu sorunun başka cevabı da yoktur.

 

Bu nedenle evrimciler buna uygun (gerçeklere değil evrime uygun) senaryolar kurgulamışlar; şemalarla, resimlerle süsleyerek buna uygun bir de şöyle oldu böyle oldu hikayesi uydurarak bilimsel bir gerçek gibi ortaya atmışlardır.

 

Evrimcilere göre kromozom birleşmesi şu şekildedir.

 

adszcag.png

 

Resimde de görüşeceği gibi kromozomların bir çifti uçlarında bulunan telomerler vasıtasıyla birleşmekte, bu birleşmede herhangi bir bilgi kaybı olmamaktadır. Bu olayı maymun, insan genom benzerliğinden faydalanarak kendilerine göre kanıtlarda bulmuşlardır.

 

Bir evrimci bu şemayı bilimsel bir gerçek olarak kabul eder ve bir kanıt gibi kullanır

 

Bir evrimciye sorarsanız insan maymun kromozom sayı farklılığı sorunu bu yolla mükemmel ve bilimsel bir şekilde çözümlenmiştir.

 

Fakat burada bir şeyi dikkat çekmek isteriz.

 

Kromozomlar birleşirlerken çok az da olsa bilgi kaybı olur ama bilgi artırımı (evrim) oluşmaz.

 

Burada açıklığa kavuşturulması, doğru yanıtlanması gereken pek çok sorular vardır.

 

Kromozomu birleşti denilen canlı yetişkin bir australopiketus (evrime göre insan ve maymunların ortak atası) olmalıdır.

 

Yetişkin bir australopiketusta her birinde DNA her DNA da kromozomlar bulunan kan, sinir, kas, kemik, kıkırdak, üreme vb. olmak üzere çeşitli yaklaşık ikiyüz trilyon hücre vardır.

 

O halde sormak gerekir.

 

Kromozomları birleşen hücre hangi hücredir?

 

48 kromozomdan bir çifti birleşirse sayı kırkaltıya iner mi?

 

Bu soruya verilecek cevap hayırdır. Çünkü ortaya çıkan kromozom sayısı 23 çift artı tek yani 47 olduğudur.

 

Soruya evrimci gözüyle bakıp cevaplamaya çalışırsak değişimin (birleşmenin) üreme hücrelerinde olduğu söylenebilir.

 

Söz konusu australopiketusun bir dişi olduğunu varsayarsak 24 kromozomlu yumurta hücresinin bir çifti rastlantılarla birleştiğinde sayı 23e iner ki bu evrimin istediği rakamdır.

 

Fakat maymunlarda insanlarda eşeyli üreyen canlılardır. Üremede erkek ve dişi olmak üzere iki ayrı cinse ihtiyaç duyarlar.

 

Diğer ifade ile 23 kromozomlu bir dişi yumurtası ancak 23 kromozomlu bir erkek spermiyle aşılanabilir.

 

Bu durumda aynı mucizenin hem erkek spermlerinde hem de dişi yumurtasında aynı anlarda meydana gelmesi ve kromozomları azalmış dişi yumurtasının yine kromozomu azalmış spermle aşılanmış olması gerekir.

 

Bir erkek atmığında üç yüz milyona yakın spermin olması ise ayrı bir sorundur.

 

Aynı anda yaklaşık üç yüz milyon spermin kromozomları mı birleşti?

 

Tek bir spermin bir çift kromozomu birleşti de o da gidip bir çift kromozomu birleşen yumurtaya mı aşıladı?

 

Görüleceği gibi bu senaryoda mucizeler bile aşırı zorlanmaktadır.

 

Cevabı aranan hücrenin yeni aşılanmış fakat henüz bölünmeye başlamamış, bir yolunu bularak bir çift kromozomu birleşmiş taze bir hücre olduğunu var saymak evrimci öngörüsüne en uygun varsayım olacağı açıktır.

 

Hayalleri ve mucizeleri zorlayan bu sonuçda sorunu çözmez.

 

Bu kezde bir başka hayati sorun daha ortaya çıkar.

 

Mucizeler dizisi devam etse ve 46 krozomlu bir dölüt ortaya çıksa 48 kromozomlu bir anne bünyesi 46 kromozomlu bir dölütü bünyesinde tutup gelişmesine izin verir mi?

 

İzin verdiğini kabul edersek bu bir maymunun bir insan doğurması anlamına gelmeyecek midir?

 

Doğurduğunu da kabul edersek bu kezde bu insanımızın üremesi için karşıt cinsten bir başka insana daha ihtiyaç duyacağıdır.

 

Karşıt cins bir maymunsu olursa (bir insanla bir maymunsunun çiftleştiğini ortaya bir dölüt çıktığını varsayarak) dölüt 47 kromozomlu olur.

 

47 kromozomlu (2n kuralına aykırı olduğundan) söz konusu canlı ise hiç bir zaman üreyemez.

 

Tek kromozom sayılı bu garip canlının benzerleri günümüzde vardır. Örneğin katırlar 67 kromozomludur. Fakat kısırdırlar.

 

Evrimin hatırına hayal gücümüzü bir kez daha zorlasak ve olmazları olur yapsak (47 kromozomlu canlımızın üremeye hazır olduğunu kabul etsek) sonuç değişir mi?

 

47 kromozomlu garip canlımızın (bu canlımızı bir an erkek kabul edelim) 48 kromozomlu maymunsularla çiftleştiği düşünülebilir

 

Garip canlımızın spermleri 23 ve 24 kromozomlu olacaktır. Dişimiz maymun olduğuna göre onun da yumurtası 24 kromozomludur.

 

23 kromozomlu sperm 24 kromozomlu dişi yumurtasını aşılasa (bu mümkün değildir ama evrimcilerin hatırına bir kez daha olası kabul ederek) ortaya çıkan 47 kromozomlu bir başka garip canlıdır.

 

24 kromozomlu sperm 24 kromozomlu yumurtayı aşılarsa bu kez ortaya çıkan 48 kromozomlu bir maymun olur.

 

47 kromozomlu canlılar yaşasa ve aralarında çiftleşseler 23 kromozomlu sperm 23 kromozomlu yumurtayı aşılasa 46 kromozomlu bir canlı oluşur ama bu kez bir kromozom devre dışı kaldığından gen bilgi kaybı oluşur. Böyle bir canlının ise yaşamını devam ettirmesi mümkün değildir.

 

Görüleceği gibi krozomlarından bir çifti birleşiverdi bu yolla kromozom sayısı 46 ya indi deyip geçiştiriliverilen sorun evrim için iki ucu b...lu değnektir.

 

Bu sorun evrimin önünde (diğer milyonlarca sorun gibi) aşılamaz ulu dağlar gibi durmaktadır.

 

Evrimciler ortaya konan bu bilimsel gerçekleri sadece evrime ters geldiği için kabul etmek istemezler.

 

Eşeysel üreme iki ayrı canlı da oluşan birleştiğinde eyleme geçen son derce ayrıntılı ve hassas bir olgudur.

 

En küçük bir eksiklik ya da aksilik üremeyi engel olur. Bu gün her şeyleri yerli yerinde olduğu halde çocuk sahibi olamayan binlerce çift vardır.

 

Gerçekte diğerleri gibi eşeyli üremede bir var oluş harikası ve mucizesidir. (Embriyodan insana bölümüne bakınız)

 

Görüleceği gibi hayal dünyamızı olabildiğince geniş tutsak olmazları olur yapsak bile (en azından eşeyli üreme konusunda) evrime uygun bir çıkış yolu yoktur.

 

Maymun kromozomlarından bir çiftinin birleşip sayının 46 ya indiği varsayımı tam bir evrimci masalıdır.

 

İnsan türü canlıların diğer eşeyli üreyen canlılar gibi kendilerine özel fiziksel yapıları, yaşamsal meziyet ve becerileriyle en azından bir dişi bir erkek olmak üzere var edilip üredikleri açıktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Tersinim...İnanki Evrim doğru çıkabilir..Ve yine inanki bu Evrim Allah'ın bir ayetini bile yalanlamaz...

 

Genç kardeşim! Gerçekler asla birbirleriyle çelişmez. Varoluşun RASTLANTILARLA OLUŞTU ya da YARATILDI dışında başka cevabı da yoktur. BİRBİRİNE ZIT İKİ CEVABIN İKİSİNİNDE DOĞRU OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

 

Evrim Allah'ın bir ayetini bile yalanlamaz SÖZÜ BİR EVRİMCİ PROPOGANDASIDIR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hah! işte bak bunu iddia edebilirsin. ben de bağıra bağıra bunu anlatmaya çalışıyorum ya. bazı kesimler evrimden bu kadar korkmasınlar yahu. tanrının varlığını evrim teorisine bağlayıp sağda solda yalanlar üretip çırpınmanın alemi yok.

 

Ben hiçbir zaman bunun üzerine çırpınmadımki...Ama evrim ispatsızdır hala...Nitekim evrim gerçek olsa bile İslam'ı redetmez..Tam aksine doğrular...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Genç kardeşim! Gerçekler asla birbirleriyle çelişmez. Varoluşun RASTLANTILARLA OLUŞTU ya da YARATILDI dışında başka cevabı da yoktur. BİRBİRİNE ZIT İKİ CEVABIN İKİSİNİNDE DOĞRU OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

 

Evrim Allah'ın bir ayetini bile yalanlamaz SÖZÜ BİR EVRİMCİ PROPOGANDASIDIR.

 

Raslantı dedim mi hiç....İnanınki çok yanlış düşünüyorsunuz.... merak etmeyin...Size evrim'in olabileceğine iki cümle ile ispat ederim..Hatta siz bile bana kesinlikle katılacaksınızdır...Katılmama şansınız olmadığını düşünüyorum...Ayrıca sanırım Müslümansın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuranda evrimin olmasi ya da olmamasi; evrimi nasil ele aldigimiza gore degisir ,

 

maymundan gelmek babinda bir evrim sureci Kuranda yer almaz ;

 

 

ilk insan hz. Ademdi ve cennette yaratilmisti

yani ruhu zer alemindeydi . pisman olacagi bir hata yapmasi onun hayvan degil insana ozgu vijdan sahibi oldugunu gostermektedir

 

Kuran big bangi de tanir ; ilk insani da ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allahin soledigi butun vahye dayali bilgiler bilimin isiginda meydana cikti

 

dunyanin yuvarlakligi ;

daglarin sabit durmalarina ragmen hareket halinde olmalari

Kuranda gecen ozbenlik ile ilgili ifadelerin ; pskolojideki bilincaltini tanimlamasi

 

big bangin dogrulanmasi

 

150 den fazla bunlar

 

Kuranin saf vahiy oldugunu bilim kimseye muhtac olmadan gosteriyor

 

1400 yil oncenin bilim ve teknolojisi ile anlasilamayacak harika isler nasil olur da bir kitapta toplanabilir ?

 

Kuran saf vahiydir gumbur gumbur hakikatin ve sonsuz aklin merkezidir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allahın böyle söylediğini bize kim söylüyor diye sormuştum...

 

***

Başa dönelim konu toparlansın...

 

1- İlk insanın Adem olduğunu ve cennette yaratıldığını iddia etmiştiniz.

Size bunun böyle olduğunu kim söylüyor diye sormuştum...

 

2- Sizde, Allah Söylüyor dediniz... Bu yanıtınız üzerine size bu sefer

"Allahın böyle bir şey söylediğini kim söylüyor?" diye sormuştum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allahın böyle söylediğini bize kim söylüyor diye sormuştum...

 

***

Başa dönelim konu toparlansın...

 

1- İlk insanın Adem olduğunu ve cennette yaratıldığını iddia etmiştiniz.

Size bunun böyle olduğunu kim söylüyor diye sormuştum...

 

2- Sizde, Allah Söylüyor dediniz... Bu yanıtınız üzerine size bu sefer

"Allahın böyle bir şey söylediğini kim söylüyor?" diye sormuştum...

 

haklisin, en son solemem gereken seyleri en once soledim : ))

 

acemilik iste

 

basa aliyoruz

 

1- İlk insanın Adem olduğunu ve cennette yaratıldığını iddia etmiştiniz.

Size bunun böyle olduğunu kim söylüyor diye sormuştum...

 

Kuran Soyluyor

 

2- Sizde, Allah Söylüyor dediniz... Bu yanıtınız üzerine size bu sefer

"Allahın böyle bir şey söylediğini kim söylüyor?" diye sormuştum...

 

Beduizzamanin bir yazisini okumustum ; kanahat getirdim : ))

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Karşılıklı tartışmayı komiklik olarak mı algılıyorsunuz?

 

Şimdi öyle sanıyorum ki, son yazdığım bu cümleyi bu diyaloğu polemiğe döndürmenin bir unsuru olarak kullanacaksınız...

 

***

Okuduğunuzu ve kanaatinizi sormuyorum size, ""Allahın böyle bir şey söylediğini kim söylüyor?""

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arada belirtmek istiyorum Hz.Adem ilk insan bir kişi olmayabilir...Yani 100 yada 1000 kişide olabilir...Yani ilk İnsanlar sınıfına Hz.Adem diye isimlendirilebilir..

 

İlk olarak Musa değil çok çok zamanlar öncede biliniyordu..Hatta Sümerlerde biliyordu...Adı bilinmeyen Peygamberlerin alt yapıyı hazırlamasıyla oluştuğu birçok bilgiler arasında..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arada belirtmek istiyorum Hz.Adem ilk insan bir kişi olmayabilir...Yani 100 yada 1000 kişide olabilir...Yani ilk İnsanlar sınıfına Hz.Adem diye isimlendirilebilir..

 

İlk olarak Musa değil çok çok zamanlar öncede biliniyordu..Hatta Sümerlerde biliyordu...

Adı bilinmeyen Peygamberlerin alt yapıyı hazırlamasıyla oluştuğu birçok bilgiler arasında..

 

Sevgili Omar; İyi yoldasın... Düşünüyor, yüzleşiyor, yanıtlar arıyor ve veriyorsun.

Artık inandığın şeylerin yazılı ve kuşaktan kuşağa aktarılan söylemlerini sorgulamaya ve farkettiğin açmazlarına yeni yanıtlar aramaya başladın.

Zaman zaman söylemlerinde ortaya çıkan, dine ve onun önermelerine sorgulamadan iman eden insanların yaşamını ve inançlarını eleştirdiğin gibi...

 

Geldiğin bu aşamada dinin ve ona inanan insanların, inançlarını uygulama, yaklaşım ve söylemlerinde farkına vardığın uygunsuzlukları çağın gerçekleriyle revize etme çabasındasın ama olsun bu da ileri biri adımdır.

 

Geldiğin bu nokta da ince bir çizgide yürüdüğünü hatırlatmak isterim...

Sorgusuz iman etmen gerektiği gereçeğinden vazgeçtiğin ölçüde inanç değerlerinde daha çok soru işareti oluşacak kafanda, yanıtlarını aradıkça ve yadsınamayacak gerçeklere ulaştıkça şu andaki omardan farklı biri olacaksın. Şimdilerde inançlara senin bulunduğun yerden farklı bakan eleştirdiğin insanlar gibi yani...

 

Önceleri teke indirgeyeceksin Allah ile olan ilişkini uzun yıllar seni etkisine alacak mistizm öne çıkacak. Sonraları çok farklı algılamaların gelişecek göreceksin...

 

Sevgilerimle smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Omar; İyi yoldasın... Düşünüyor, yüzleşiyor, yanıtlar arıyor ve veriyorsun.

Artık inandığın şeylerin yazılı ve kuşaktan kuşağa aktarılan söylemlerini sorgulamaya ve farkettiğin açmazlarına yeni yanıtlar aramaya başladın.

Zaman zaman söylemlerinde ortaya çıkan, dine ve onun önermelerine sorgulamadan iman eden insanların yaşamını ve inançlarını eleştirdiğin gibi...

 

Geldiğin bu aşamada dinin ve ona inanan insanların, inançlarını uygulama, yaklaşım ve söylemlerinde farkına vardığın uygunsuzlukları çağın gerçekleriyle revize etme çabasındasın ama olsun bu da ileri biri adımdır.

 

Geldiğin bu nokta da ince bir çizgide yürüdüğünü hatırlatmak isterim...

Sorgusuz iman etmen gerektiği gereçeğinden vazgeçtiğin ölçüde inanç değerlerinde daha çok soru işareti oluşacak kafanda, yanıtlarını aradıkça ve yadsınamayacak gerçeklere ulaştıkça şu andaki omardan farklı biri olacaksın. Şimdilerde inançlara senin bulunduğun yerden farklı bakan eleştirdiğin insanlar gibi yani...

 

Önceleri teke indirgeyeceksin Allah ile olan ilişkini uzun yıllar seni etkisine alacak mistizm öne çıkacak. Sonraları çok farklı algılamaların gelişecek göreceksin...

 

Sevgilerimle smile.png

 

Sayın Gecekuşu :) başka bir arkadaşa ne yazmıştım bir okumanızı isterim...Sorguladığımız için inanıyoruz...

 

 

"Evrenin var olabilmesi için bir Tanrı'ya ihtiyaç varmıdır sözünü benimsemeyeceğim...Evren'de ezeli olabilir..Ama Dünya değildir...Bilimsel olarakda kanıtlanmıştır(Big Bang)Hiçbir din Evren hakkında birşey söylemez...Hep Dünya'nın yaratılışı ve yok edilişi üzerinedir...

 

Tanrı'nın hayali olmadığının ispatı olarak biz ve bizim kaptıklarımız var...Özelliklede benim...Alaadinin sihirli lambasınıda okuduk Kur'an-ı Kerim'ide İncil'i de...Alaadinin sihirli lambası yada başka herhangi bir hikayeyi okurken sadece o masallara daldık...Ama İncil'i okurken kendimizde çeşitli duyguları hissettirdiğini gördük..Bunu fark ettik..Bilim bir araştırma yapsa büyük bir gerçek bulacaktır...İncil'i elimize alırız...Dokunuruz sadece kitap,koklarız sadece kitap kokar ama anlayarak okuduğumuz zaman nerden geliyor bu duygunun kaynağı ? Bana göre şaşırtıcı...Çünkü hep aynı duygu...

 

Namaz'ıda söylemek isterim...Şu an ülkemizdeki birçok kişi namazın ne olduğunu bilmiyor...Ben çok iyi biliyorum...Korkarak ve sakınarak kıldıktan sonra ne hissettiğimi anlamazsın...Kelimeler yetmez çünkü...Hadi tamam bir insan korktuktan sonra kendini iyi hisseder...Ama bu öyle birşey değil,sanki bir kapıyı açarsın o kapıdan sana duyguların hepsi hücum ediyormuş gibi...Nerden geliyor bu kaynak..Şaşırtıcı...Bunları siz değil ben ve biz çok iyi biliriz...

 

Sana son olarakda beni dahada çok dalgaya alacağın birşey söyleyim...Tanrı ile konuşmak mümkün..Namazı birçok kişi bilmiyor demiştim ya işte bunu ülkemizdeki 74 milyon kişi bilmiyor...Bilen varsada söylemiyor sanırım...Yalnız ve sakin bir yere gideriz...Ellerimizi falan açmayız,açmamızda fark etmez Onun'la konuşuruz...O bizi dinler ve seni sevdiyse ne der bilirmisin...Biz kardeşiz der..Bu Onun ne kadar samimi olduğudur...Dostluk adabında söylüyorum bunu...Dahada neler varki Allah'ın dostluğunu ve yüceliğini anlatmak için kelimeler yetmez...Tanrı'ya istersen her gün konuşabilirizde O bize uzak değildir...İsterse cevap isterse kalbini yumuşatır...Biz insanlar için kötü bir tarafı var...Oda bizim denenmemiz test edilmemizdir..Bizbirçok kez şahit olduk...Belli bir zaman sonra sanki eğitim kampına girmişsin gibi olmasıdır...Kötü olan tarafı kaybetme lüksümüz..Çünkü biz insanlar zayıf yaratığızdır... "

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.