Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Evrimcilerden Masallar-


tersinim

Önerilen İletiler

Evrim teorisi taraftarlarınca gerçekliği kayıtsız şartsız inanılan BİR DİN haline getirildi.

 

Evrim bir dinse ritüelleri nedir?

 

Evrim bir dinse tanrısı nerede?

 

Siz hiç Evrim üzerinde bilimsel araştırma yapanların Evrimin bir din olduğunu deklere eden bir sözünü, ifadesini duyup, bir makalesini okudunuz mu?

 

Bu sanrı kendi dinsel inanışlarından yola çıkarak, karşısındakilerin de aynı algılama içinde olamalı düşüncesi olmasın sakın?

 

Bir başkasının adına, onların söylemedikleri ve düşünmedikleri şeyler üzerine ahkam kesmek neyi açığa çıkarır?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim bir dinse ritüelleri nedir?

 

Evrim bir dinse tanrısı nerede?

 

 

Peygambere soruyorlar ;

din nedir ?

yurudugun yoldur diyor ...

 

 

evrim bir inanc butunudur .. dine inanir gibi inaniyorlar ...

 

 

 

Siz hiç Evrim üzerinde bilimsel araştırma yapanların Evrimin bir din olduğunu deklere eden bir sözünü, ifadesini duyup, bir makalesini okudunuz mu?

 

evrimci tabi ki Evrimin din oldugunu solemez ..

 

simsiki sarildigi sey bilimin objektifligini asiyorsa

 

din haline getirmis demektir ... hayata bakisi evrimin ilkeleri ile ortusur

 

guclu gucsuzu ezmelidir ; dogal seleksiyonla guczuler elemine edilmelidir diye bi guduye sahipse

 

evrimcidir :D

 

 

Bu sanrı kendi dinsel inanışlarından yola çıkarak, karşısındakilerin de aynı algılama içinde olamalı düşüncesi olmasın sakın?

 

insan boslukta yasayamaz

bilinc altinda mutlak bir fikirsel kanahat ve inanma metabolizmasi surekli isler ..

evrime inanan kisi zaten biseylere inanmaya mecbur yaratildigi icin evrimi kendine temel almistir ..

 

hepsi bu ...

Bir başkasının adına, onların söylemedikleri ve düşünmedikleri şeyler üzerine ahkam kesmek neyi açığa çıkarır?

 

ewrimi dinim olarak sectim demez

 

ama ewrime kendini adamistir ..

 

 

 

ayni sey : )) din nedir ?

 

yurudugun yoldur

 

bilinc altindaki kanahat merkezidir

 

fikirlerindir ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygambere soruyorlar ;

din nedir ?

yurudugun yoldur diyor ...

 

 

asik1.png

 

 

Dünyada birçok din vardır..Bazı dinlerde Tanrı yada Peygamber yoktur..Ama aslında din bile olmayan şeylerde din haline gelmiştir..Budizmdeki gibi mesela..Buda'nın bir din kurma ve bir Peygamber olma gibi bir amacı yok idi..Kendisi dönemin en zengin ailesinden gelme ve sarayda yaşamaktansa kendisini insanlara yardımcı olmaya adamıştır..Bu yüzden Buda takdir edilecek bir insan..Bir tür psikolojik-meditasyon tekniği geliştirmiştir ve acı çeken insanlara yardımcı olmuştur..Buda'nın Allah'ın elçisi olduğu söylentisi vardır ama doğrumudur bilmiyorum..Budizm bazı insanlara göre din değildir,Tanrıyı ne red eder nede kabul eder..İnsanlar tarafından din haline geçmiştir..

 

Evrim ise din haline geçmesi aslında din olduğu söylentisi değil,bir tür anlayış gibi..Evrimi anlamak ile Tanrıyı anlamak arasında dağlar kadar fark vardır..Tanrıyı anlamak değilde,Tanrıyı bilmek daha doğru olur..Fakat arada bir benzerlik şudur arkadaşında bahsettiği şey sanırım bu.."Göster desen gösteremezsin ama bilirsin" benzerliğidir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi de sevgili @dennise;

 

 

"Bir başkasının adına, onların söylemedikleri ve düşünmedikleri şeyler üzerine ahkam kesmek neyi açığa çıkarır?" sorusunun yanıtı, bu şekilde ahkam kesenler üzerine bir tanımlama olması gerekmez mi?... Olmamış, yani geçiş-tirmişsin...

 

Hani derler ya, "dervişin fikri neyse zikri de odur" diye...

Soruların tümüne kendi bakış açının yadsınamaz gerçek olduğundan yola çıkarak, "karşımızdakilerin de aynı algılama içinde olamalıdır" düşüncesiyle yanıtlar vermişsin...Olmamış yani...

 

Sen ben değilsin, ben de sen değilim ki... Aynı kaygıları taşmıyor olabileceğimiz hiç aklına gelmiyor mu?

Niye dışarıdan bakıp kendi algılamalarınızı "İşte siz busunuz diye!" dayatmak zorunluluğunda görüyorsunuz kendinizi?..

 

***

"Ritüelleri nedir ve Evrimin tanrısı nerede" demiştiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Gecekuşu..Din Tanrı ve Peygamber olmadanda inanış şekline geçebilir..Budizm birer örnek..İnsanlar tarafından din haline gelmiştir..Evrim'in ise geleceğide tıpkı bunun gibidir..Çünkü zıtlık var..Siyah ordu beyaz ordu gibi..Olaki bu zıtlık ileride savaşa kadar sürükleyebilirde..Şu an bu uzak gözüksede aslında ben olabilecek ihtimaller sınıfına koyuyorum..Evrim'in Tanrıyı red ettiği yoktur aslında smile.png Evrime düşünen ve anlayan insanlar red eder..Dawkins ve Darwin düşündüğü üzere Tanrı yoktur dediler..Evrim ise Tanrı yoktur demedi..Şu sözüm keşke ilgini çekse.."Evrim biliçli şekilde olur"

 

İlave etmek gerekirse bu insanlar Hristiyanlık üzerine konuştular..Adım kadar eminimki Müslümanlığıda benzeri zannediyorlar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim ise din haline geçmesi aslında din olduğu söylentisi değil,bir tür anlayış gibi..Evrimi anlamak ile Tanrıyı anlamak arasında dağlar kadar fark vardır..Tanrıyı anlamak değilde,Tanrıyı bilmek daha doğru olur..Fakat arada bir benzerlik şudur arkadaşında bahsettiği şey sanırım bu.."Göster desen gösteremezsin ama bilirsin" benzerliğidir..

 

Bu daha aklı başında bir yorum...

En azından kendi düşüncesini sunuyor, diyor ki "bana göre böyle, böyle olduğunu düşünüyorum, bahsettiği şey sanırım bu..."

Yani dayatma yapmak gibi bir çabası yok, tartışırken kendi düşünceleriyle karşısındakini ayırıyor, anlama çabası içinde.. Saygın bir duruş yani...

 

***

Sevgili @omar123;

 

Evrim bir din değildir.

Her ne kadar bir benzerlikten söz ediyor olsan da bu benzerlik sadece inançlarımızla evrimi yorumlamaya kalktığımızda ortaya çıkabilir.

Bir insanın inançlı olması ve evrimin öne sürdüğü gerçeklere evet bir dakika ya diyerek bilimsel düşünmesi arasında bir fark var mıdır?

Evet vardır,

Dini inançları ayrı, bilimsel düşünceleri ayrıdır. Yani inanan biri için evrim yada bilim dini inançları değildir.

Evrim ve bilim onun kendini ve çevresini algılamakta referans aldığı bir kaynaktır sadece...

Ha.. Evrimin ya da bilimin öne sürdüklerine itirazları vardır o yine ayrı bir durum.

 

***

Sevgili @@dennise ve @tersinim;

 

O halde Dinlere ve tanrıya inanmayan biri için neden bunun aksini düşünüyoruz ki?

Neden Evrim inançsızların, ateistlerin dinidir demeye getiriyoruz?..

Bir zamanlar Ateizmin bir din olduğunu iddia eden kafası karışık iddialar vardı...

Bu yaklaşımda ondan farklı bir kafa karışıklığından öte bir şey değil...

 

Aslında bu anlaşılmaz bir durumda değil, Çünkü bilim ile onun ilke ve kurallarıyla tartışmaya kalkmak sorunludur.

O halde onu mecrası dışına taşımak, dinsel algılamalar çerçevesinde tartışmalara yönlendirmek zorunludur.

Bu tartışmaları bu tarafa çekme çabalarının ardında işte bu ince ve cin fikir yatmaktadır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Gecekuşu..Din Tanrı ve Peygamber olmadan da inanış şekline geçebilir..Budizm birer örnek..İnsanlar tarafından din haline gelmiştir..Evrim'in ise geleceğide tıpkı bunun gibidir..Çünkü zıtlık var..Siyah ordu beyaz ordu gibi..Olaki bu zıtlık ileride savaşa kadar sürükleyebilirde..Şu an bu uzak gözükse de aslında ben olabilecek ihtimaller sınıfına koyuyorum..Evrim'in Tanrıyı red ettiği yoktur aslında smile.png Evrime düşünen ve anlayan insanlar red eder..Dawkins ve Darwin düşündüğü üzere Tanrı yoktur dediler..Evrim ise Tanrı yoktur demedi..Şu sözüm keşke ilgini çekse.."Evrim bilinçli şekilde olur"

 

İlave etmek gerekirse bu insanlar Hristiyanlık üzerine konuştular..Adım kadar eminimki Müslümanlığıda benzeri zannediyorlar..

 

Şu ifadelerini oldukça anlaşılır buluyor ve sana katılıyorum...

 

Evrim'in Tanrıyı red ettiği yoktur aslında

Evrime düşünen ve anlayan insanlar red eder..

Dawkins ve Darwin düşündüğü üzere Tanrı yoktur dediler..

Evrim ise Tanrı yoktur demedi.

 

 

Evet evrim tanrıyı reddetmez, "Tanrı yoktur" da demez, diyemez. Çünkü, bir tanrının var olup olmaması onun ilgi alanı dışındadır.

Çünkü Evrim bir kişi, inançları olan yada olamayan bir şahsiyet değildir.

İnançları olan insanlardır, inanıyor ya da inanmıyordurlar...

 

Dawkins ateizmi şiddetle savunan bir aktivisttir. Onun ateist olması, evrimin gerçeklerini nasıl yok edebilir, ya da tersi...

Darwin ise dini kökleri olan bir kişidir. Gerçi son dönemlerinde inançlara olan ilgisini yitirip bir dönem Deist olarak kendini ifade ettiğini biliyoruz. Daha sonraki dönemleri hakkında detaylandırılmış bilgiler yok belkide ben bilemiyorum....

 

Senin ifade etmeye çalıştığın budizm ve ileride onun gibi olabileceği görüşüne ben katılmıyorum.

Çünkü bilim yapan insanların ve bilimin böyle bir kaygı ve amacı olmadığını biliyorum..

 

Özetle Evrim denen bir gerçek vardır...

Ve biri onu ister dinsel algılamalarından ayırmadan ."Evrim bilinçli şekilde olur" diye yola çıkar..

Bir başkası "Doğal seleksiyon" üzerinden onu tanımlamayı tercih eder...

Her ikisi de evrimin hala devam eden etkileri ve sonuçları üzerinde hiç bir engeli ve katkısı olamaz.

 

 

***

Özetle evrim denen bir gerçek vardır. Ve asla bir din olarak algılanamaz...

Bunun böyle olduğunu ısrarla iddia edenler, kendi kafa karışıklıklarını dayatmak isteyenlerdir.

 

Özetle Evrim denen bir gerçek vardır...

Tanrının varlığı ya da yokluğu, ayrı bir tartışma konusudur. Evrimin işi ve ilgilendiği bir alan değildir.

 

Sevgilerimle smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim bir dinse ritüelleri nedir?

 

Evrim bir dinse tanrısı nerede?

 

Siz hiç Evrim üzerinde bilimsel araştırma yapanların Evrimin bir din olduğunu deklere eden bir sözünü, ifadesini duyup, bir makalesini okudunuz mu?

 

Bu sanrı kendi dinsel inanışlarından yola çıkarak, karşısındakilerin de aynı algılama içinde olamalı düşüncesi olmasın sakın?

 

Bir başkasının adına, onların söylemedikleri ve düşünmedikleri şeyler üzerine ahkam kesmek neyi açığa çıkarır?

 

Bir YARATICI İRADENİN OLMADIĞINI İNANMADA BİR İNANÇ YANİ DİNDİR SEVGİLİ GECEKUŞU.

 

NASIL Kİ BİR DİNDAR BİR YARATICI İRADENİN VR OLDUĞUNU TARTIŞILMAZ GERÇEK OLARAK BAŞ KÖŞEYE KOYUYOR İSE SİZDE BİR YARATICI İRADENİN OMADIĞINI BAŞ KÖŞEYE KOYUYOR TÜM OLGULARI BUNA UYGUN YORUMLUYORSUNUZ.

 

Bu nedenle taassup sahibi bir dindar ile taassup sahibi bir evrimci arsında herhangi bir fark yoktur.

 

Halbuki bilim tam bir tarafsızlık ister.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir YARATICI İRADENİN OLMADIĞINI İNANMADA BİR İNANÇ YANİ DİNDİR SEVGİLİ GECEKUŞU.

 

NASIL Kİ BİR DİNDAR BİR YARATICI İRADENİN VAR OLDUĞUNU TARTIŞILMAZ GERÇEK OLARAK BAŞ KÖŞEYE KOYUYOR İSE SİZDE BİR YARATICI İRADENİN OMADIĞINI BAŞ KÖŞEYE KOYUYOR TÜM OLGULARI BUNA UYGUN YORUMLUYORSUNUZ.

 

Bu nedenle taassup sahibi bir dindar ile taassup sahibi bir evrimci arsında herhangi bir fark yoktur.

 

Halbuki bilim tam bir tarafsızlık ister.

Son derece hatalı bir tanımlama sevgili @tersinim;

"Din, inanç olgusuna dayanır. Dini inanç, insanın kendi üzerinde kutsal varlığa inanması ile başlar" ... "Din, doğaüstü bir nitelik taşır, kutsal olduğu kabul edilir, değişmezdir." ... "Bir tanrısı, ayin ve ritüelleri vardır.".

 

Din olgusunun işlevlerini getiren inanç ile din olgusunun işlevlerini reddeden inançsızlığı aynı kategoride değerlendirmek sizin bu hatalı "İnanç bir dindir" değerlendirmesini yapmanıza neden olur. İnanç ve inançsızlık birbirinin zıttı olarak olarak kullanılırlar ama bu her ikisinin de bir dinsel inanış olduğunu ifade etmek için kullanılamaz!..

 

Ve elbetteki, din ile ilgili tüm olguların yorumu bu iki bakış açısının tanrının varlığının var ya da olmadığından yola çıkılarak yapılacaktır. İşte bu nedenle de yaratıcının varlığını kabul eden görüşler din olgusunu tanımlarken, yaratıcının olmadığını öne süren görüşler din olgusunu reddeder. Bir din olgusunu tanımlamaz.

 

Bu yaklaşımlardaki ısrarların artık bir son bulması için, daha öncesinde bu konuda ifade ettiklerimi buraya alıntılamak istiyorum ki, "İşte bu sizin düşüncenizdir" diyen başkalarının yerine düşünüp hüküm verme alışkanlığının yersizliği anlaşılsın...

 

(...)

Sen ben değilsin, ben de sen değilim ki...

Aynı kaygıları taşmıyor olabileceğimiz hiç aklınıza gelmiyor mu?

Niye dışarıdan bakıp kendi algılamalarınızı "İşte siz busunuz diye!" dayatmak zorunluluğunda görüyorsunuz kendinizi?..

(...)

Evrim bir din değildir.

Her ne kadar bir benzerlikten söz ediyor olsanız da bu benzerlik sadece inançlarınızla evrimi yorumlamaya kalktığınızda ortaya çıkabilir. Bir insanın inançlı olması ve evrimin öne sürdüğü gerçeklere evet bir dakika ya diyerek bilimsel düşünmesi arasında bir fark var mıdır?..

Evet vardır..

Dini inançları ayrı, bilimsel düşünceleri ayrıdır. Yani inanan biri için 'evrim yada bilim' dini inançları değildir. Evrim ve bilim onun kendini ve çevresini algılamakta referans aldığı bir kaynaktır sadece...

Ha.. Evrimin ya da bilimin öne sürdüklerine itirazları vardır o yine ayrı bir durum.

 

***

O halde Dinlere ve tanrıya inanmayan birileri için neden bunun aksini düşünüyoruz ki?

Neden Evrim inançsızların, ateistlerin dinidir demeye getiriyoruz?..

Bir zamanlar Ateizmin bir din olduğunu iddia eden kafası karışık iddialar vardı...

Bu yaklaşımda ondan farklı bir kafa karışıklığından öte bir şey değil...

 

Aslında bu anlaşılmaz bir durumda değil, Çünkü bilim ile onun ilke ve kurallarıyla tartışmaya kalkmak sorunludur. O halde onu mecrası dışına taşımak, dinsel algılamalar çerçevesinde tartışmalara yönlendirmek zorunludur.

 

Bu tartışmaları bu tarafa çekme çabalarının ardında işte bu ince ve cin fikir yatmaktadır...

(...)

Özetle evrim denen bir gerçek vardır. Ve asla bir din olarak algılanamaz...

Bunun böyle olduğunu ısrarla iddia edenler, kendi kafa karışıklıklarını dayatmak isteyenlerdir.

 

Özetle Evrim denen bir gerçek vardır...

Tanrının varlığı ya da yokluğu, ayrı bir tartışma konusudur. Evrimin işi ve ilgilendiği bir alan değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir YARATICI İRADENİN OLMADIĞINI İNANMADA BİR İNANÇ YANİ DİNDİR

Peygambere soruyorlar ;

din nedir ? yurudugun yoldur diyor ...

(...)

insan boslukta yasayamaz. bilinc altinda mutlak bir fikirsel kanahat ve inanma metabolizmasi surekli isler .. evrime inanan kisi zaten biseylere inanmaya mecbur yaratildigi icin evrimi kendine temel almistir ..

 

ayni sey : )) din nedir ? yurudugun yoldur bilinc altindaki kanahat merkezidir fikirlerindir ..

 

Din, inanç olgusuna dayanır.

Dini inanç, insanın kendi üzerinde kutsal varlığa inanması ile başlar ve ona boyun eğmeyi, itaat etmeyi gerektirir.

Böylece din, kul ile Tanrı arasında gerçekleşen iletişimin kulun hayatındaki yansıması olmaktadır.

 

Dinin temel özelliği olarak kabul edilen unsurlara göre din tanımları da farklılık gösterir. Ancak bu unsurlar arasında inançsızlık asla yer bulamaz..

Bergson’a göre, “Din, zekanın dağınıklığı ve çaresizliği karşısında doğanın koruyucu tepkisi ve daha da ileride hayatın bütününe bağlanma, hayat hamlesinin en derinidir. “

Edward Sapir’e göre; “Din, günlük yaşantının anlaşılmaz ve tehlikeli ortamı içinde gönül huzuruna iç huzuruna götürecek bir yolun bulunmasıdır ve çok karmaşık bir yapıya sahiptir, doğa ve toplumla ilgili olguları açıklamada insanlara yardımcı olur.”

Parsons’a göre; “ Din, kainatta insanın yeri, insanın diğerleriyle ilişkisi, çevresi ve diğer insanlarla ilişkilere bağlı olarak arzu edilir olan ve olmayan şeyler hakkında geliştirilen ve gerçekleştirilen bir anlayıştır.”

Psikologlara göre; “Din bir üst benlik olayıdır. Bireyi topluluğa bağlayan kişisel yapısının projeksiyon aracılığıyla belirlediği ikincil kurumlardır.

Sosyologlar ise; “Dini toplumla açıklarlar.”

Sosyoloji; “Dine kutsalın toplum hayatındaki deneyimi olarak bakar.”

 

Tasavvuf ve din adamlarına göre; “Din, insan-ı kamil insan olmaya sevk eden bir disiplindir.”

 

Tüm bu tanımlamaların ortak noktaları birleştirildiğinde, din insanlara kutsalı öne çıkaran bir hayat tarzı sunar. Yaratıcı kabul edilen tanrıya isteyerek bağlanmak, dinin emir ve ritüellerine sorgulamadan inanmak ve yerine getirmek zorunludur. Genel olarak din, inanlar için doğaüstü bir nitelik taşır, kutsaldır, değişmezdir ve ona inanmak demek gönülden bağlanan kul olmak demektir.

 

Dinin başlıca işlevi, üstün varlık ( Tanrı, yaratıcı) konusunda insanın bulunduğu yeri tanımlamaktır. Bundan birtakım zihniyet, tutum ve davranış şekilleri ortaya çıkar. Böylece bir din, ona inanan kişi ve inananlar için bir hayat düzeni olur.

 

İkinci olarak, dini kurumlar ahlaki değerler ve prensipler için kendi temel kuramlarını oluştururlar ve bu sayede toplumsal, politik ve sosyal politiğin teşvikini veya frenlenmesi görevini yerine getirirler. Dini törenler ve kurallar aracıyla bir değerler sistemi, grup birliği ve dayanışması oluşur. Bu dini merasim ve kurallar aracıyla, insanların, gerilimler ve tehlikelerden arındırılabileceğini öne sürer.

 

Dinin üçüncü işlevine baktığımızda, dini kurumların etki alanı bakımından da boş zaman, seyahat ve dinlenme fonksiyonuna da sahiptirler. Doğum günleri, anma törenleri, mistik ve tasavvufi toplantılar, dini ve mukaddes yerlerin ziyaret edilmesi, dini pazar ve panayırlar bir taraftan dini diğer taraftan dinin etkisindeki sosyal faaliyetlerdir.

 

Sonuç ve değerlendirme: İnaçsızlığın, inançların yansıması olan "Din nedir?" sorusuna ve tanımlamasına uygun bir yanıt verilebilmesi için yukarıdaki kişisel ve toplumsal tüm işlevlerin yerine getiriliyor olması gerekir...Her yürünen yol, kanaatler ve fikirler dini tanımlamaz... Bir yaratıcının varlığını reddetmenin, bir düşünce, bir fikir olduğundan yola çıkarak bunun da bir inanç olduğu sonucuna varmak ve bunun bir din oluşturduğunu öne sürmek kişisel bir yorumdur.

 

"Tanrısız bir din" olamayacağı gerçeğini göz ardı ederek, inançsızlığı "Din" olarak tanımlamak gerçekleri açıklayamaz. Sözcük anlamını aşarak bir kurum olarak dini, inançsızlık üzerinden tanımlamak "Hatalıdır", "Geçersizdir"...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GEcekusu aciklamalarin ve alintilarin cok guzel ama

 

isin girift noktasini hic tutturamiyorsun ;

 

 

Ancak bu unsurlar arasında inançsızlık asla yer bulamaz..

 

inancsizlik ta bir dindir ;

 

tanriya inanmiyor olmak fikrine hukmen kanahat getiren birey ateis ise

 

onun dini o olmus oluyor ...

 

yani taslagi , kutugu , kanahat sistemi ...

 

 

 

su ' din ' kelimesini bi ozgurlestirelim ...

 

Peygamber SA cok guzel ozetlemis ;

 

uzerinde oldugun sey dinindir ...

 

 

 

 

rituel aramana gerek yok ; illa rutuel araman gerekiyosa 'din' kelimesini zaten kaliplara sokarak sinirlandirmissin demektir ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili @dennise

 

Bir yaratıcının varlığını reddetmenin, bir düşünce, bir fikir olduğundan yola çıkarak bunun da bir inanç olduğu sonucuna varmak ve bunun bir din oluşturduğunu öne sürmek kişisel bir yorumdur.

 

"Tanrısız bir din" olamayacağı gerçeğini göz ardı ederek, inançsızlığı "Din" olarak tanımlamak gerçekleri açıklayamaz.

Sözcük anlamını aşarak bir kurum olarak dini, inançsızlık üzerinden tanımlamak, "Hatalıdır", "Geçersizdir"...

 

İnanç ve inançsızlık kelimelerinin birbiriyle iç içe geçmiş farklılıklarından yola çıkarak, inançların yansıması olan "Din nedir?" sorusuna ve tanımlamasına uygun bir yanıt verilebilmesi için yukarıdaki kişisel ve toplumsal tüm işlevlerin yerine getiriliyor olması gerekir... Her yürünen yol, kanaatler ve fikirler dini tanımlamaz...

 

***

Ama sen her şeye rağmen kim ne derse desin ben bildiğimi okurum arkadaş diyorsan sen bilirsin...

İstediğini düşünmekte özgürsün...

Ama "İnançsızlığın bir din" olduğu üzerine söylenenlerin sana göre doğru olan, kişisel bir yorum olduğu gerçeğini değiştiremezsin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki Sevgili Gecekuşu..Çok güzel bir şekilde anlatmanıza rağmen aklımda şunlar var..

 

1)Dinin bir Tanrısı olması gerekir mi?Gerekir ise o halde neden Tanrı olmayan dinlerde var..Gerekmez ise panteizm neden bir din değil?

2)Ritüelleri nedir demiştiniz..Bunun cevabı çok basit..Şöyle inançsızlığın şartlarını yazarsak

 

1.Tanrıya inanmamak.

2.Meleklerine inanmamak

3.Ahirete inanmamak yada Cennet Cehenneme

4.Namaz kılmamak,Tanrıyla ilgili hiçbir ilişkiye girmemek.

5.Kitaplarına inanmamak..

 

Bu yazdıklarım bir ritüellerdir..Eğer haksızsam söyleyin..

 

Din bir inanç olmadığını hiç kimse söyleyemez..İnanmak eylemi nasıl gerçekleşir..Bir şeyi doğru olarak benimsemek ile.Bu yüzden herhangi bir şeyin hem olduğuna hemde olmadığını doğru olarak benimsemek inanmak eylemini gerçekleştirir..

 

Saygılar Sevgiler :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili @dennise

 

Bir yaratıcının varlığını reddetmenin, bir düşünce, bir fikir olduğundan yola çıkarak bunun da bir inanç olduğu sonucuna varmak ve bunun bir din oluşturduğunu öne sürmek kişisel bir yorumdur.

 

 

tabi ki kisilel bir yorum ..

 

 

"Tanrısız bir din" olamayacağı gerçeğini göz ardı ederek, inançsızlığı "Din" olarak tanımlamak gerçekleri açıklayamaz.

 

batil dinlerde tanri olmaz .. batil inanclarda kisi kafasina gore takilir ...

 

dini, tanri ile butunlestirerek tanimliyorsun demek ki

 

seninki de bir yorum .. .

 

her tanimlama bir yorumdur ... onemli olan etki gucu ...

 

beni bagisla ; kendi capimda konusmaktayim ..

Sözcük anlamını aşarak bir kurum olarak dini, inançsızlık üzerinden tanımlamak, "Hatalıdır", "Geçersizdir"...

 

inancsizlik uzerinden tanimlamadim ;

 

inancsizlik bile bir bir fikirsel kanahatten baslar ve benligi kaplar .. bunu anlattim .. kisi inanmaz ama

 

bilinc inanmamaya inanmistir; insan inanmadan yasayamaz ...

 

 

 

 

 

Ama sen her şeye rağmen kim ne derse desin ben bildiğimi okurum arkadaş diyorsan sen bilirsin...

 

 

estafurullah ; ben kendi capimda konusmaktayim

anlattigim hersey sadece yorum niteligindedir ...

 

 

 

İstediğini düşünmekte özgürsün...

Ama "İnançsızlığın bir din" olduğu üzerine söylenenlerin sana göre doğru olan, kişisel bir yorum olduğu gerçeğini değiştiremezsin...

 

inancsizlik bile bir inanc butunudur ;

 

ateist bir insani hipnotize etsen ;

 

inanmadigi herseye karsilik ziddi olan seylere inaniyor oldugunu soler ...

 

insan inanmadan yasayamaz ...

 

 

 

hicbiseye inanmiyorum diyebilir ; ama bilinc altindaki kabullenmelerine ve sartlanmalarina bakmak gerekir

 

bu ise onun asil dinidir ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki Sevgili Gecekuşu..Çok güzel bir şekilde anlatmanıza rağmen aklımda şunlar var..

 

1)Dinin bir Tanrısı olması gerekir mi?Gerekir ise o halde neden Tanrı olmayan dinlerde var..Gerekmez ise panteizm neden bir din değil?

2)Ritüelleri nedir demiştiniz..Bunun cevabı çok basit..Şöyle inançsızlığın şartlarını yazarsak

 

1.Tanrıya inanmamak.

2.Meleklerine inanmamak

3.Ahirete inanmamak yada Cennet Cehenneme

4.Namaz kılmamak,Tanrıyla ilgili hiçbir ilişkiye girmemek.

5.Kitaplarına inanmamak..

 

Bu yazdıklarım bir ritüellerdir..Eğer haksızsam söyleyin..

 

Din bir inanç olmadığını hiç kimse söyleyemez..İnanmak eylemi nasıl gerçekleşir..Bir şeyi doğru olarak benimsemek ile.Bu yüzden herhangi bir şeyin hem olduğuna hemde olmadığını doğru olarak benimsemek inanmak eylemini gerçekleştirir..

 

Saygılar Sevgiler smile.png

 

Sevgili "Omar"; aklınıza takılanları elimden geldiğince yanıtlamaya çalışacağım...

 

Detaylara girmeden önce sanırım şunu vurgulamak yararlı olacaktır. Arkadaşımızın "Evrim bir dindir." saptaması üzerine dikkat edilirse "Evrim bir dinse ritüelleri nedir? ve "Evrim bir dinse tanrısı nerede?" diye 2 soru sordum. Çünkü bir olgunun din olarak nitelenebilmesi için bu iki sorunun öncelikli olarak yanıtlanması gerekir. Ve her ikisi de birbiri ile bağlantılıdır. Biri olmadan diğeri olmaz tanrısı ve ritüellerinin olmadığı herhangi bir olguyu din olarak tanımlayamayız...

 

***

"Neden tanrısı olmayan dinlerde var, Gerekmez ise panteizm neden bir din değil?" sorusuna sondan başlayarak yanıt arayalım.

 

Panteizm, Evrenin bütününü Tanrı olarak kabul eden felsefi görüştür. Tanrı her şeydir ve her şey tanrıdır. Tanrı-evren-insan ayırımı yoktur. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır. Panteizmde, her şey Tanrı'nın bir parçası olarak kabul edilir, Panteizm, dini inançların içine doğan,felsefi yorumdur. Kökü islamiyete kadar dayanır, Ünlü mutasavvıf Muhyiddin İbn Arabi'nin "Vahdet-i Vücud" görüşünden etkilenerek ortaya çıkmıştır. Ancak ikisi arasındaki en önemli fark panteizmde "Tanrı evrendedir ve evren kadardır." Arabî'de ise Evren, Tanrı'dadır ve bu durum Tanrı 'yı sınırlamamaktadır. Ruhun tek amacı, oluştuğu Tanrı'ya dönmektir. Bunun da yolu tekamül'den geçmektir. Buradan anlaşılacağı üzere gerek "panteizmin", gerekse "Vahdet-i Vücud" ve "Pan-enteizm" tanrı algılamasının, biraz daha öteye gidersek bir din anlayışının felsefi yorumlarıdır...

 

"Neden tanrısı olmayan dinlerde var?" sorusuna yanıt ararken, hangi dinlerin tanrısı yoktur sorusuna yanıt bulmamız gerekir.

 

Örneğin Budizm için yaygın olarak "Doğunun tanrısız dini" olduğu düşünülür. Oysa sanılanın aksine Budizmde evrensel bir tanrı inancının olmamasına karşın, çok tanrılı Hindu inancından dolayı Budistler Budha’nın kendisini bir nevi tanrı yerine koymaktadırlar. Başlangıçta Budha kendisinin sadece bir insan olduğunu söylemiş ve hiçbir zaman ilahlık iddiasında bulunmamıştır. Fakat öldükten sonra talebeleri onu tanrılaştırarak onun adına tapınaklar kurmuşlar; heykellerini yaparak tapmaya başlamışlardır. Böylece, Budizmin Budha sonrasında 'tanrısı Budha' olan putperest bir din olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.

 

Ama bu olgunun bir din olarak nitelenebilmesi için ayrıca ritüellerinin de olması gerekir. Onlarda, ayinler, ibadetler, Budist rahiplerin saçlarını tıraş etme zorunluluğu, rahiplerin bir kadınla cinsel ilişkiye girmelerinin, eğelence amaçlı gösterilerde bulunmalarının kesinlikle yasak olması, rahiplerin ayrıca vejetaryen olmaları şartlarını örnek olarak verebiliriz...

 

Budizm örneğini, "Tek tanrı inancını yaymak üzere doğuya giden misyonerlerin yerel dinleri de inceleyip öğrendikten sonra bu inanç sistemlerini batı’ya tanıtırken kendi dinlerine ve mantık anlayışlarına göre yorumlamaya kalktıkları için bir takım ön yargı ve Budizmin tanrısız bir din olarak algılanmasına, olgu ve din kavramını yorumlarken yapılan hataların hangi yanlışlıkların ortaya çıkardığını göstermesi açısından" tipik bir örnek olduğu için ele almak ihtiyacını hissettim...

 

Buradan daha fazla detaya girmeden şunu ifade etmek gerekirse; Herhangi bir olgunun din kavramıyla birlikte tanımlana bilmesi için öncelikle bir kutsalı, tanrısı ve o inancın ritüellerinin olması gerekir. Pagan, çok tanrılı yada tek tanrılı hangi inanç sistemini ele alırsak alalım, bir kutsalı, bir totemi, bir putu, bir tanrısı ve ona uygun ritüelleri muhakkak vardır.

 

Buradan devamla, "2)Ritüelleri nedir demiştiniz. (...) Bu yazdıklarım bir ritüellerdir..Eğer haksızsam söyleyin.." ifadesini sorgulayıp yanıtlarını bulmaya çalışalım;..

 

Ritüel kavramsal olarak, "Dini bir inançın benimsenmiş alışkanlıkları, kişilerce kutsallaştırılmış davranışlar, davranış biçimleri ve temalar." olarak tanımlanır... "Ritüel veya Kült" ün kelime anlamı sözlüklerde din, ibadet, yerel özellikler taşıyan dini törenler olarak geçer.

 

Ritüel davranışların özünde, "Tanrıya, ilahi kabul edilen varlıklara ya da tanrının özel sevgisine ulaşmış varlıklara gösterilen saygı vardır." İnanç ve bağlılığı göstermek amacıyla belirli bir takım hareketleri yapmak, ibadet etmek, puta tapmak, toteme tapmak, tanrılara kurban adamak, kurban etmek ritüel davranışların içine girer. Bunun yanında bu işi yaparken kullanılan (örneğin tespih, haç gibi) cisimlerde ritüelleri destekleyen objelerdir. Zaman içinde "Dinsel tören, kutlama, Dua etmek, namaz kılmak, v.b" özel durumlarda yinelenerek alışkanlık özelliği kazanmış ritüel davranışlara dönüşmüşlerdir..

 

Ayrıca; Tek tanrılı dinler öncesinde yapılan "Bolluk törenleri, ölüp dirilme törenleri, üreme törenleri, söylenen ezgiler, danslar ve oynanan oyunlar, homo ludens'i (şarkı söyleyip-oynayan insanı) ortaya çıkarmıştır. Bağ ve şarap tanrısı diyonizos adına yapılan bahar kutlamaları giderek tiyatro gösterilerine dönüşmüştür. Bu örneklere benzer bizde ki nevruz kutlamaları da bu ritüellere örnek olarak gösterilebilir.

 

"Tanrıya, Meleklerine, Kitaplarına, Ahirete, Cennet ve Cehenneme, inanmamak".. Ritüelleri değil, inanmamayı, kabul etmemeyi ifade eder... "Namaz kılmamak,Tanrıyla ilgili hiçbir ilişkiye girmemek." de bir ritüeli yerine getirmemeyi örnekler...

 

***

Gelelim "İnanmak eylemi nasıl gerçekleşir..Bir şeyi doğru olarak benimsemek ile. Bu yüzden herhangi bir şeyin hem olduğuna hemde olmadığını doğru olarak benimsemek inanmak eylemini gerçekleştirir.." ifadesine...

 

Yukarıdaki cümleyi, bir dine, bir tanrıya ya da bir kutsala inanmak olarak ele alırsak söylediklerin yanlışlanamaz...

 

Ancak, birinin yalancı olmadığına, uykunun bizi rahatlattığına, birinin bizi sevdiğine ya da sevmediğine inanmakla, bir tanrıya, bir kutsala, dini değer ve inançlara inanmak aynı şeyler değildir. Aynı şekilde sınanarak gerçekliği kanıtlanmış "bilimsel gerçeklere inanmak", doğru kabul etmekle, dinsel inançlardan yola çıkarak "bir tanrının canlılığı yarattığına inanmak", inanç duymak, iman etmek çok farklı şeylerdir.

 

Evrim, bilimsel bir kuramdır, bir tanrısı ve ritüelleri yoktur.

Yaşamı ve canlılığı bilimsel kural ve yöntemler çerçevesinde gözlemler, sınar ve yorumlar.

Bilim insanları birer peygamber olmadıkları için evrim üzerine yaptıkları bilimsel açıklamalarına dinsel bir algılamayla inanılmaz. Doğrulanır ya da yanlışlanır, kabul edilir ya da edilmez. Burada anlamak ve inanma sözcüklerinin anlamıyla inanç sözcüğünün anlamı arasında bir kavram kargaşası yaratmak kişiyi yanıltır.

 

Sevgili omar, @dennise

O nedenledir ki, başından beri "Evrim Bir Dindir" saptamasına itirazlarımı belirtiyorum.

Bunu bu şekilde anlayan ve yorumlayanların bu yanlışı fark etmelerini istiyorum.

Çünkü, Bilimsel bir görüş, dinsel anlamda bir inanç olarak nitelenemez.

Evrimi anlamak, bilimsel savlarını kabul etmek ve inanmak demek, bir tanrıya, bir dine iman ve itikat etmek demek değildir.

 

***

Saygı ve sevgilerimle smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Gecekuşu..Yazdıklarınıza katılırım..Ama yinede şunu belirtmek gerekirse

 

"Evrim, bilimsel bir kuramdır, bir tanrısı ve ritüelleri yoktur. "

 

Bu söze karşı çıkan sanırım olmayacaktır..Kişisel bir yorum olarak din bir inanç olduğu gibi evrimin de şu sözün temelinden dolayı bir inanca benzetilir..Bilginin verdiği ışıkla kafada uyandıran bir düşünce..Fikirlerin gerçekle uyuştuğunu görmek..Ki İslam da tıpkı Evrim gibi bir anlama kavramına değinir..Musevi ve Hristiyanlarda anlama kavramı yer almaz..Şimdi Evrim bilimsel bir kuram olduğunu söylediniz ve bu kesin doğrudur..Dini bir inanış şeklinin bu kuram ve dini inanç arasında fark nedir ? Dini inanç derken yanlış anlaşılmasın,yani bir insanın dine olan inancı ile evrim kuramını kabul eden bir insanın inanç kavramı uygulamasında ne fark var..Dinin kayıtsız şartsız inanılması gerektiğini söylemeyin,bu insanların bu hale getirdiği bir olay..Temel olarak zorlama yoktur..

 

Saygılar Sevgiler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

"Namaz kılmamak,Tanrıyla ilgili hiçbir ilişkiye girmemek." de bir ritüeli yerine getirmemeyi örnekler...

 

 

Ritüeller bir davranış şekli olarak tanımlayamaz mıyız..Namaz kılmak ibadet şeklidir..Bunu ritüel olarak tamınlayabiliriz..Namaz kılmamak ibadeti yapmamaktır..Dolayısıyla inkar eden bir kişi namazı kılacağı söylenemeyeceği için bunu alışkanlığıda aşmış bir davranış şekli diyemez miyiz..Asıl bahsetmek istediğim noktayı şöyle tarif etmek gerekirse..Namaz kılmak inanan bir insanın ibadet şeklidir..Ama namaz kılmamak,namazı gereksiz görmek,namaza önemsememek inanmayan bir insanın davranış şeklini belirtmez mi ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kişisel bir yorum olarak din bir inanç olduğu gibi evrimin de şu sözün temelinden dolayı bir inanca benzetilir..Bilginin verdiği ışıkla kafada uyandıran bir düşünce..Fikirlerin gerçekle uyuştuğunu görmek..Ki İslam da tıpkı Evrim gibi bir anlama kavramına değinir..

(…)

Dini bir inanış şeklinin bu kuram ve dini inanç arasında fark nedir ?

***

Bilim; Evrenin veya yaşanan olayların, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan, gerçeğin bilgisine Olguya ilişkin değerlendirmeleri temel alarak ulaşılan düzenli bilginin adıdır. Deneysel değerlendirmeler sonucu ortaya çıkan kanıtlar bilimsel gerçeği verir.

 

Bilimde gerçeğin bu bilgisine rağmen bir inanç söz konusu değildir.

Bilimsel yaklaşım, karşımıza çıkan herhangi bir probleme “Ne, nedir, neden, niçin, nasıl?” sorularını sorarak yapılan araştırma ve deneylerin sonuçlarını kanıtlarla desteklemek zorundadır.

 

Oysa din ya da dinsel inanç, olguya, bilgiye ve kanıta rağmen inanmayı sürdürmektir. Çünkü din sizden yeni bir bilgi, kanıt ve yorum istemez. Sizden istediği verdiği bilgiye inanmanız ve gerçeğin bilgisine rağmen iman etmenizdir.

 

Nuh tufanını hepimiz duymuşuzdur. Eski toplumların efsanelerinde yer alan bu bilgi daha sonra ortaya çıkış sırasıyla tüm semavi dinlerin kitaplarında da yer almıştır. Örneğin; eski Ahit’in girişinde, Nuh peygamberin tufan sırasında yeryüzündeki her canlıdan bir çifti içine aldığı geminin boyutundan söz edilir. Her ortalama zekâlı bir insan, o boyuttaki bir gemiye bütün türlerden bir çifti sığdırmanın olanaksız olduğunu bilir. Ama semai dinlerden birinin mensubu iseniz, bu bilginin sizin için bir önemi yoktur. Çünkü inancınız size, gerçek bilgiye ve olguya rağmen kutsal kitaplarda yazılanlara inanmayı emreder. Eğer kuşkuya bile düşseniz iman ve itikatınızı yitirirsiniz.

 

“İslam da tıpkı Evrim gibi bir anlama kavramına değinir..” diye düşünüyor olabilirsin ama gerçekte istenen kitapta yazılanları anlamanız ve kavramanızdır. Kitapta yazılan Allah’ın kelamı olan temel kavramları sarsacak bir anlama, kavrama ve yorum getirirseniz yaptırımları büyüktür, bu dünyada karşılığını bulmasanız da, ahirette cehennemlik olursunuz..

 

***

Konumuzda ele aldığımız bilimsel yaklaşımları ilke edinerek, geçerli olan bilimsel gereceklere inanmakla, daha doğru bir ifadeyle yaşamı bilimsel gerçeklerin ışığında anlamak, yorumlamakla, inançlar arasındaki kesin ayrımı göstermesi açısından aşağıdaki anlatımlar aydınlatıcı olacaktır.

 

‘Evrim Kuramı’nın canlılığın nasıl oluştuğunu öne sürdüğü bilimsel gerçek ve yorumlamanın neden bir inanç olmadığını, Canlılığın bir yaratıcı tarafından yaratıldığını öne süren ve buna inanmamızı ve iman etmemizi isteyen dinsel inançlardan farklı olduğunu anlamaya çalışalım…

 

‘ İnsani varlıkların’ nasıl ortaya çıktıklarına ilişkin kutsal kitaplarda yazan ‘yaradılış inancı’ ile dünya üzerindeki canlılığın nasıl oluştuğunu bilimsel metotlarla açıklayan Darvinci Evrim Kuramını karşılaştıralım.

 

Yaradılışçılar, kutsal kitaplarda anlatılan hikâyenin harfi harfine doğru olduğunu söylemektedirler. Onlar dışarı doğaya çıkıp bu kuramları için delil toplamamaktadırlar. Sadece kutsal kitaplarda yazılmış olanı kabul etmektedirler. Kitab-ı mukaddes’i kabulleri ise peygamberlerin öne sürdüğü “Tanrı sözü” olduğundan başka bir delile veya nedene dayanmamaktadır. Buna karşılık Evrim Kuramı, Darvin ve diğer binlerce bilim adamı tarafından yapılmış sayısız fosil gözlemlerine, türler arasındaki benzerliklere ve farklılıklara, türlerin ortadan kalkmasına v.b. dayanmaktadır. Evrim Kuramı bugünkü koşul ve şartlarda, bu olaylarla ilgili olarak öne sürülen herhangi bir rakip açıklamadan çok daha iyi açıklamasına rağmen, gelecek yıllar içinde farklı bir açıklamayı işaret eden yeni bir kanıt ortaya çıkarsa, bilim insanları eski kuramı yenisiyle değiştirmeye hazırdırlar.

 

Herhangi bir din de yada dini bir inançta bu mümkün müdür? Örneğin değişmezliğiyle övünen Kuran'ın ortaya çıkabilecek yeni bilgiler ışığında ve bilimsel gerçekler göz önüne alınarak içeriğinin değişmesi ve ona inananların artık farklı inanç ve anlamayla düşünebilmeleri söz konusu olabilir mi?

 

(…)

Dini inanç derken yanlış anlaşılmasın, yani bir insanın dine olan inancı ile evrim kuramını kabul eden bir insanın inanç kavramı uygulamasında ne fark var..

 

Dinin kayıtsız şartsız inanılması gerektiğini söylemeyin, bu insanların bu hale getirdiği bir olay.. Temel olarak zorlama yoktur..

 

Sevgili omar; senin inanç kavramın dinlerin emrettiği inanç kavramlarından farklı. Örneğin İslamiyet ile bahailik arasında bazı farklılıklar olduğu gibi... O nedenle sende aynı inanca sahip olsanız da bu konuda başkalarından farklı düşünüyorsun. Eğer sen örneğin Arabistan’da olsaydın zaten bu algılamaya ulaşamayacağın gibi, bu görüşlerini asla dile getiremezdin. Ya da Adnan Oktarın yakınında biri olsaydın?..

 

Dediğin gibi bu insanların bu hale getirdiği bir olay ama tam tersi geçerli. Bizim gibi kısmi inanç özgürlüğü olan ülkelerde geçerli olan fark bu. Senin ifade ettiğin gibi hem Evrim Kuramı’nın öne sürdüklerini kabul edip hem de inancını sürdürmenin bir sakıncasının olmadığını öne süren bir fark. Eğer bu koşullarda değil de dini inançların katı kurallarının geçerli olduğu koşullarda yaşıyor olsaydın “Temel olarak zorlama yoktur” un söyleminin pratikte geçersiz olduğunu ifade edebilirdin…

 

***

Saygı ve sevgilerimle smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Gecekuşu.."Oysa din ya da dinsel inanç, olguya, bilgiye ve kanıta rağmen inanmayı sürdürmektir"

 

Siz de bir insansınız..Evrimin bilimsel bir kuram olduğunu söylediniz ve herkeste bunu kabul eder..Dini inanç ile Evrim farklı olabilir ama inanmak eylemi aynı şekilde gerçekleşmiyor mu..Sanırım cevabınızı biliyorum..Evet diyeceksiniz..Evrimi anlamak ile Akıllı tasarımı anlamak hemen hemen aynı..Evrimde akıllı tasarım yoktur ama akıllı tasarım Evrimide içine alır..Evrimin biliçli bir şekilde gerçekleştiğini düşünüyorum..

 

"Nuh tufanını hepimiz duymuşuzdur. Eski toplumların efsanelerinde yer alan bu bilgi daha sonra ortaya çıkış sırasıyla tüm semavi dinlerin kitaplarında da yer almıştır. Örneğin; eski Ahit’in girişinde, Nuh peygamberin tufan sırasında yeryüzündeki her canlıdan bir çifti içine aldığı geminin boyutundan söz edilir. Her ortalama zekâlı bir insan, o boyuttaki bir gemiye bütün türlerden bir çifti sığdırmanın olanaksız olduğunu bilir. Ama semai dinlerden birinin mensubu iseniz, bu bilginin sizin için bir önemi yoktur. Çünkü inancınız size, gerçek bilgiye ve olguya rağmen kutsal kitaplarda yazılanlara inanmayı emreder. Eğer kuşkuya bile düşseniz iman ve itikatınızı yitirirsiniz."

 

Sevgili Gecekuşu..Hz.Nuh tufanı büyük bir ihtimalle gerçekleşen bir olaydır geçmişimizde..Sümerlerin yazılarında bulunabildiğine göre bu olay oldukça eski..Eski Ahit te Nuh'un tufanı bahsedilir ama bütün bir yeryüzünün suyun içinde kaldığı yazar..Ama Sümerler ve Kur'an-ı Kerim'e göre yeryüzü sular içinde boğulmuş ama hangi yeryüzü..Sümerler yazılarında sadece bir ülke sular içinde kalmış..Kur'an-ı Kerim'e görede inkar edenler boğulmuş..Tevrat'ın dil bakımından çok karışık bir şekildedir heleki günümüzde o kitabı anlamak oldukça zordur..Şimdi şu sorular sorulmalı..Bu olay ne zaman gerçekleşti..Bu zamanda ne kadar canlı vardı acaba..Bu tufan bütün Dünyayı mı yoksa belli bir yere mi uygulandı..Gemiye alınan canlılar sadece o ülkedenmiydi..Dinde soyut anlama mecaziyi anlama ön plandadır..Gerçek bilgi tufanın veyada geminin içine o kadar canlı alınmasını inkar edemez..Çünkü bu olayda yatan şeyler oldukça karışıktır..Kuşkuya düşmek acemi bir inananın işidir..Tabiki her zaman Tanrı kelimesinin anlamı yeterli olduğu sürece..

 

"

Kitapta yazılan Allah’ın kelamı olan temel kavramları sarsacak bir anlama, kavrama ve yorum getirirseniz yaptırımları büyüktür, bu dünyada karşılığını bulmasanız da, ahirette cehennemlik olursunuz.."

 

Bu işte dinin değil insanların bu hale getirdiği olaylardan birisidir..Kur'an-ı Kerim de böyle bir şey yazmaz..Zaman zaman Allah bilir siz bilmezsiniz ayetleri konumu farklıdır..İnsanların araştırması istemediği bir İslam yoktur..Günümüzde bazı insanlar Kur'an da aklınızı kullanın yazıyor ama bu kitap akla hakarettir derler..Öyle birşey yok..Bunu söyleyenler kitapta yazan şeyleri düşünmediği için suçu kendinde hiç bulmaz..

 

Sevgili Gecekuşu..Şimdi İsa Mesih'in bir sözü vardır..Sezar'a ait olanları sezara,Tanrıya ait olanları Tanrı'ya verin diye..Bu da aynı onun gibi birşey..Bilim bilimdir,Din ise Din..Ama bu ikisi tamamlayıcı dediğimiz zaman ortaya anlamsız bir şey çıkar mı sizce..Bence çıkmaz..Nasıl çıkmaz dersek şöyle açıklayayım isterseniz..

 

Şimdi iyilik ve kötülük kavramları yanılmıyorsan homo sapiensler zamanında çıkmıştı..Yanlışsam düzeltiniz hafızam iyi değil bu sıralar..İlk insan olarak Hz.Adem i biliyoruz değil mi..Hz.Adem'in oğulları vardı..İki kardeş Habil ile Kabil sanırım..Hikayeyi bilmemene imkan yok o yüzden yazmayayım..Bu iki kişi Cehennem'e ve Cennet'e ilk giden yani iyilik ve kötülük üzerine ayrılmış ilk kişiler..Homo sapiensler zamanında ortaya çıkan bu kavramlar üzerine bu iki kişi homo sapiens olduğunu söyleyebiliriz..

 

Mesela Kur'an da şuda yazar..

65. Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, “Aşağılık maymunlar

olun” demiştik.

66. Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah’a karşı gelmekten

sakınanlara da bir öğüt kıldık.

 

Şimdi ayette Hz.Musa zamanında ortaya çıktığı tahmin edilir..Cumartesi yasağının anlamı şudur..Cumartesi günü(Şabat günü) çalışmak haramdır..O gün sadece ibadet yapılır..Bunu çiğneyen insanlar Tanrı'ya o zaman karşı çıkmış bir akımdan birisi..Fazla bahsetmek önemli olmadığı şuna dikkat etmenizi isteyeceğim..Bir insanın maymun olma ihtimali var,ayetten inananlar bunu anlayabilir..İnsan maymun olacaksa sizce nasıl olur..Tabiki evrim..Yani tahminlere göre Tanrı bu insanları evrimleştirerek maymun yapmış ve bulunan bazı fosillerin bu adamlara ait olduğu düşünülebilir..

 

Daha birçok şekilde tamamlayıcı olduğu daha net bir şekildede gösterilebilir..Şu an aklımda bunlar vardı..Bilimin görevi bilim,Dinin görevi din..Bir kuşun iki kanadı bunlar..Bir kanat diğer kanata karışmaz..Ama birisi olmazsa ötekisi olmaz..Doğal olanı budur..

 

"Herhangi bir din de yada dini bir inançta bu mümkün müdür? Örneğin değişmezliğiyle övünen Kuran'ın ortaya çıkabilecek yeni bilgiler ışığında ve bilimsel gerçekler göz önüne alınarak içeriğinin değişmesi ve ona inananların artık farklı inanç ve anlamayla düşünebilmeleri söz konusu olabilir mi?"

 

Artık bu mümkün olacaktır..Hiç değilse önümüzdeki günlerde..Kur'anda hatta diğer dinlerde sonculuk anlayışı vardır..Hristiyanlara göre son din Hristiyan,Müslümanlara göre son din Müslümanlık..Bu yüzden bu mümkün olmuyordu ama hepsini tasdik eden birisi Hz.Bahaullah ve onun yazdıklarıyla birlikte herşey daha iyi açığa çıkmıştır ve Tanrı'nın hala Peygamber gönderme olasılığı var olduğu göze geliyor..Bu nedenle Dinlerde artık değişim hep söz konusu olacaktır..Değişim derken bir tür gelişme Tanrı'yı daha iyi anlama kavrama..Ben inançlı bir insan olduğum için şu an eskisinden daha iyi bir şekilde Tanrı'yı algılıyorum..Gelecekte Bahailiğin bütün inananları çok iyi bir şekilde kendine toplayacağından eminim..

 

 

"Sevgili omar; senin inanç kavramın dinlerin emrettiği inanç kavramlarından farklı. Örneğin İslamiyet ile bahailik arasında bazı farklılıklar olduğu gibi... O nedenle sende aynı inanca sahip olsanız da bu konuda başkalarından farklı düşünüyorsun. Eğer sen örneğin Arabistan’da olsaydın zaten bu algılamaya ulaşamayacağın gibi, bu görüşlerini asla dile getiremezdin. Ya da Adnan Oktarın yakınında biri olsaydın?.."

 

İslamiyet ile Bahailik arasında tek fark çağdır..Ben Arabistanda olsaydım tabiki kör ile yatan şaşı kalkar misali olurdu..Ama ben herzaman din adamlarına karşı asiyimdir..Çünkü Dini mahfettiler..İşin kötü olan tarafı şu onlar iyi birşey yaptığını zannediyorlar..İsa Mesih zamanındada bu adamlar vardı..Onlar hakkında çok mücadele etmiş ve sonucunda Çarmıh ödülüne layık görmüşlerdir..Hiçbiri dememiştirki bu adam ne diyor..Öğrencilerini ve İsa Mesih'i öldürdüler..Ki şunu söylemek gerekirse bu günümüzde bile olabilecek bir olay..Önemli olan temel olanı korumaktır..Öyle adamlar varki pisliğin tekidir..Tanrı temizliği emretmiş ama hiçbiri gram kadar anlamamıştır..Geçen gün okudum artık ölülerle sevişmeye kadar götürdüler..Bu adamlar o kadar pislikki Sevgili Gecekuşu..Bunlar Peygamberlerini öldüren inanan insanlarımız..

 

Saygılar Sevgiler :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Kitab-ı mukaddes’i kabulleri ise peygamberlerin öne sürdüğü “Tanrı sözü” olduğundan başka bir delile veya nedene dayanmamaktadır.

 

İşte bu öyle bir şey değil Sevgili Gecekuşu..İncil'de öyle bir delil varki bunu sizin anlamanız oldukça güç..Yanlış anlamayın siz inanmayan bir insan olduğunuz için söylüyorum bunu..Heleki Akdes kitabıda böyle..Kutsal kitapların kutsallıklarını koruyor olması ayrı bir mucize..Onlarda yatan inananlara özgüdür..İnanmayan hiç kimse o kitaplarda ne yattığını hiçbir şekilde bilmez ve bilemez..Bu yüzden inananlar açık ve net delile sarılırlar ama hiçbir zaman söze dökmekte başarılı olamamışlardır..İşin arka planında yatan bir sır gibi gözükebilir..Neyi bahsettiğimi şu an bile anlamadınız belki ama bu Dünyadaki hayatı inanmayanların tadamayacağı şeyler bunlar,ve Dünya yaşamını ikiye ayırır..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.