Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GeceKuşu

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    3.724
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    30

GeceKuşu tarafından postalanan herşey

  1. Dogma ve bilim yan yana ha ! vay anasına ... "İstediğinizi istediğiniz gibi çarpıtın, Mutlaka İnanan Çıkar!" Hitler'in Milli Eğitim ve Propaganda Bakanı Dr. J. Göbels
  2. Sayın karlx sanırım "bugün hidrojen tamamen yanmış olup helyuma dönüşecekti" cümleniz hatalı... Ben de bu konuda yeterli bir bilgiye sahip değilim...ancak Hidrojenin yanması sonucu son ürün olarak sadece su üretildğini bildiğim için yaptığım araştırmada şu sonuçlara ulaştım sanırım alıntı yaptığınız sitede şöyle yazıyor. "yıldızlardaki tüm hidrojenin tamamen tükenmiş ve helyuma dönüşmüş olması gerekirdi" ayrıca helyumun elde edilmesi ile ilgili verilen bilgilerde Helyum, sıvı havanın fraksiyonlu destilasyonundan elde edildiği ve "4 hidrojenin birleşmesiyle oluşabilen element. 2 protona 2 de notrona sahiptir. periyodik tabloda 8a grubunda yer alır, soygazdır." diye anlatılıyor... Şİmdi merak ettiğim konu şu, fizik, kimya konusunda bilimsel olmayan kaynaklardan, yapılan alıntı yada yanlış aktarımlar kendimizin yada başkalarının yanlış bilgilendirilmesine neden olmuyor mu.? Bence bilimi teist kaygılarla tesit kavramların açıklanmasın da kullanmaya çalışmak çelişki yaratıyor... Bunun içini ster istemez, bilimsel kavramlar üzerinde oynanması gerekiyor.Ayrıca uzmanlığa gereksinim duyulan bilimsel konuların herkes tarafından doğal olarak tam bilinememesi de o kişilerin duyduğuna inanmak ve söylenenlerin doğru yada hatalı olduğuna bakılmaksızın değerlendirlip kabul edilmesi sizi, beni ve herkesi karmaşaya sürüklüyor...Bazı insanlarda işte bu çelişkiden yararlanarak kendi teist kavramlarını bunu kullananıp istediği gibi çarpıtarak bizlere sununca ister istemez bilimsel ahlak ve diğer kavramlar ayaklar altına alınıyor... Hepimiz "bir maddenin yoktan var edilemiyeceği ve vardan yok edilemeyeceği" bilimsel gerçeğini duyup bildiğimize göre bilimi ayrı teist kavramları ayrı ele almamızda bu açıdan yarar var... yani demek istediğim şu; teist kavramları açıklamak için bilimsel verileri kullanmaya ihtiyaçta yoktur.Öyle olduğunu kabul etmek yeterlidir ve bilimin sürekli değişken sonuçlarıyla bunları kanıtlamaya çalışmak teist kavramların üzerinde de değişkenliklere neden oluyor...Bilimin teist kavramları açıklamak ve onları ispatlamak gibi bir kaygısının olmaması zaten konu üzerinde başından çelişki yaratıyor... Konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığım için soruyorum eğer hidrojen yanınca helyum orataya çıkyorsa bunun nasıl olduğunu bilmek isterim... selamlar
  3. *** Kanyon... Yasai katsu curry. Ebi raisukaree. Yaki udon. Moyashi soba. *** Nedir bunlar? "Karateci" diyenler, bilemedi. *** İstanbul'da yeni açılan Kanyon alışveriş merkezi var ya... Onun içindeki restoranlardan birinin mönüsü bu... "Pilav, mantarlı tavuk, kabak" falan demek istiyor. *** Merak ettim, gezdim Kanyon'u. Amerika'da mıyız, Japonya'da mıyız, İtalya'da mı, anlamadım... Türkiye olmadığı kesin. *** Asabım bozuldu, sigara içeceğim. Oturdum bir yere... Şöyle yazıyor duvarda. "Kahvelerimiz Peru orijinli, Villa Rica çekirdeklerinden hazırlanmaktadır." Aferin. *** Garson yanaşıyor, sipariş vereceğim... - Sıcak içeceklerden ne var? - Espresso, decaffeinate, cappuccino, latte macchiato, cafe au lait, hot milk, hot chocolate, green tea, peppermint, chamomile flowers... - Türk kahvesi yok mu? - Maalesef. - Su rica edeyim o zaman. - Normal mi, San Pellegrino mu? - Dizel olsun... *** Abartmıyorum... Çıldırırsınız. *** Mağazalara bakıyorum. Havaya giriyor insan. Şeytan diyor, dal içeri, "how much" diye sor... *** Çünkü sağımda Angelo Nardelli, Bally, Bashqua, Carnevale, Perigot, Haaz. Solumda Fornarina, Guess, So chic, Murphy&Nye, Patrizia Pepe, Swarovski. Önümde Scabal, Thomas Pink, Birkenstock, Cesare Paciotti, Furla, Shisly. Arkamda Mom-to-be, Only, Mandarina Duck, Vetrina, Kaloo, Via Pelle... *** "Allahım ben neredeyim" diye düşünüyordum ki... Sinemayı gördüm. "Mars Cinema" yazıyor. E Mars olabilir. Başta demiştim... Türkiye olamaz. *** Bu saatten sonra da, hiç kimse çıkıp, "tekstilimiz şöyle ilerledi, böyle atılım yaptı" filan demesin bana... İlaç için bir tane Türk markası yok. Sadece Başbakan'ın kankası, sponsor Remzi'nin mağazası var. Onun da adı, Ramsey. *** Özetle... Hani hep konuşuluyor ya, "hayatımız ithalat oldu, cari açık patladı" diye... Cümleten hayırlı olsun. Cari açığın, artık alışveriş merkezi de var. KAYNAK: 02.06.2006*Sabah *tna ***
  4. *** Bütün kargalar aynı daldalar ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, TOBB Genel Kurulu’nda 3 partinin liderinin el ele çektirdiği fotoğrafı eleştirdi. Mumcu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada TOBB Başkanı’nın Erdoğan’a fotoğraf çektirme teklifinde bulunduğunu, Erdoğan’ın ise "Erkan Mumcu o fotoğrafta varsa ben olmam" dediğini ileri sürdü. Mumcu şunları söyledi: "Allah’a şükür Mumcu o fotoğrafta yok. Öyle bir sır karesinden azat ettikleri için başbakana teşekkür ediyorum. Bütün kargalar aynı dalda, millet nereye ateş edeceğini biliyor. Başbakan, Yeşil sermaye hesabını vermemek için büyükelçiyi vatandaşın önüne yem diye sürdü. Başbakan, mağdurlara ’Bana mı sordun’ diyor. Partinin her kademesindeki isimler de bu soygunun içinde öyle olmasaydı bunun hesabını sorardı zaten. Siz o servetlerle siyaset yapmadınız mı?" *tna ***
  5. Bazı insanlar vardır onların beyinleri o mükemmel yumaşak doku yapısını kaybedip kemikleştiği için kafaları taş kafa haline dönüşür...Yaşamımızda karşımıza çıkan taş kafaları bilirsiniz...Onlar çevrelerine ve yaşama düşünsel etkinlikleriyle değilde attıkları kafalarla damgalarını vururlar... Onlar için kendi dürtüleri doğru yargı,başkalarının düşünce ve yorumları da ön yargıdır...Ön yargıdan sıyrılmak onlar için söz konusu değildir.Yaşama ve insanlara kendi dar pencerelerinden bakıp onlarıda kendileri gibi sanıp değerlendirdikleri için sen ön yargılısın yapiştırması yapıp ardından maç yorumları yaparlar... Onlar "fallaci" taş kafaların bizdeki uzantılarıdır...Onlar tepişirler bütün dünya huzursuz olur..Sonra bunların bu kavagaları bu yaptıkları işte bu bu yanlışlardır, sebepleri şunlar şunlardır diyenleri ( taş kafalar arası bu itişip tepişmenin devamı için ) Hepsi bir araya gelip Bak! seni tehdit etmiyoruz ama, sen kimsin, sen ön yargılısın derler...Bunun tercümesi başkalarının düşünceleri ve görüşlerine, akılla, mantıkla, ürettikleri dü-şün-ce-ler-le yanıt vermek yerine sizin gibilere kafa atarız demektir... "fallaci" bunlar ne yapsınlar birileri cami yakar, diğerleri insan...?
  6. Sevgili Sara; yazdıklarım senin görüşlerini reddettiğim ve zıt kutuplarda olduğumuz için değildi... Biraz da kızım sana söylüyorum gelinim sen anla anlamındaydı... Onun için yine üzerine alınman eleştiriymiş gibi algılaman gerekmiyor du... Sanırım benim seni yakından takip etmeme karşın senin beni pek yakından takip etmediğin anlaşılıyor... "sen de kendi ülkende yaşananlardan bihaber değilsindir" sorusu bunu anlatıyor... Eğer yazılarıma ve açtığım başlıklara girersen elimden geldiğince yakından takip etmeye çalıştığım görülecektir... *** "bir dönem yapılan baskılara dayanamayarak ...bahsettiğim bu baskı dincilerden kaynaklanıyordu" ifadende ki gerçekleri forumda açıklarsan, bu sayfalarda herkesin dini kendine diyen,islam özgürlüktür diyenlere, dinsel değer ve kavramların kimlerin eline geçince çok ciddi bir baskı aracı olduğunu göstermiş olursun... sana sevgi ve selamlarımı yolluyorum...
  7. *** o senin ülkende sevgili sara, Sen Laik Cumhuriyetimizin dışında ki krallıklarda ve islam Cumhuriyetlerinde yaşananlara hiç kulak misafiri oldun mu? Basına televizyona yansıyanlara, İnternette nasıl kelle kestiklerini izledin mi hiç..İnsan değilde Koyun keser gibi... İstersen bir süs bir aksesuar olarak o haçı bu ülkelerden birinde vatandaşı olarak bir takmayı dene bakalım, Senin kafanı koparıp gözlerini de oyarlar, Bırak mabedi,afkanistan da islamiyeti bırakıp din değiştirdiği için adamın birini idamla yargıladılar, Ve onu yetkili makamlara şikayet eden de kendi öz anne ve babasıydı... Bu günden sonra da o adamın yaşamının ne kadar huzur içinde geçeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek... Laikliğin olmadığı islam ülkelerinde dini değerlere ters düşen her türlü insan hakkı asla hoş görülmez.. Ve o kendini bilmez örümcek kafalı pravokatör "Fallaci", insanların yaşamına ve insan haklarına kendi dinsel değerleri ile Teist kavram ve dogmalarla baktığı için bu söylemlerinin içi bomboştur. ve üstelik kendini medeni sanan bu boş kafalı insan bizim ülkemizden değil, Daha demokrasiye bile geçememiş şeriat hükümleriyle yönetilen ülkelerden bahsediyor. Bu içi boş söylemleri dikkate alıp, onun penceresinden bakarak ülkemizi insan hakları ve her anlamda geri kalmış ülkeler arasında görmemiz yanlış olur. Bu konuda yapılan provakatif bu lafları bizler üzerimize alınmamalıyız, Üzerine alınıp savunmaya geçeçek olanlar, Laikliği ortadan kaldırarak din esaslarına dayalı o ülkelerde ki gibi rejim heveslileri ile bu yapılmak istenenlerin farkına varamayıp islami değerlere saldırıldığını sana beyinlerdir bence... Yaşama ve insana "Fallaci" kafasıyla, dogmatik ve teist kavramlarla bakan insanlardır.. *tna ***
  8. 'AKP'den çıkacak bir cumhurbaşkanını "laikliğe tehdit"dir'... Baykal açık konuştu... CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "AKP’nin kendi siyasi çizgisinde bir cumhurbaşkanı seçmesi, Türkiye’de laikliği tehdit eder" dedi. Baykal, Reuters haber ajansına verdiği demeçte, AKP’nin kendi siyasi çizgisinde bir cumhurbaşkanı seçmesinin gerçek krize yol açacağını ve kendilerinin bunu engellemeye çalıştıklarını söyledi. AKP’ye, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda, parlamentodaki diğer iki partiyle birlikte çalışması çağrısında bulunan Baykal, AKP’li bir cumhurbaşkanının, kamu daireleriyle üniversitelere türbanlı giriş yasağı ve dinle ilgili benzeri kısıtlamaları aşamalı olarak kaldırmasından endişe ettiğini kaydetti. CHP lideri, muhalefetin, AKP’nin parlamentoda daha az sandalyeyle temsil edilmesi ümidiyle erken seçim istediğini belirtti.
  9. *** Kriz Mi AKP’den AKP Mi Krizden Çıkar? Tayyip Bey’in “Veresiye” Ekonomisi… İngiliz bilim adamları, tavuğun yumurtadan çıktığını kanıtlayarak, yüz yılların tartışmasına son verdi. Ancak Türkiye şimdi buna benzer başka bir konuyu tartışıyor. Kağıt üzerindeki rakamlara bakarak ekonominin iyi yolda olduğunu söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan, bunu uygulamada örnekleyemiyor. Türkiye nisanda 5.2 milyar dolarla aylık bazda dış ticaret açığı vererek rekoru kırdı. Yılın ilk dört aylık dönemindeki dış ticaret açığı ise 16.1 milyar dolara kadar yükseldi. İlk dört aydaki gelişme Türkiye'nin bu yılın tümünde 48 milyar dolar civarında bir dış ticaret ve 30 milyar dolarlık da cari işlemler açığı verebileceğine işaret etti. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye'nin ihracatı nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.1 oranında azalarak 5 milyar 754 milyon dolara gerilerken, ithalat yüzde 14.2 oranında artarak 10 milyar 954 milyon dolara tırmandı. Dış ticaret açığı ise yüzde 50 oranında arttı ve 3 milyar 467 milyon dolardan 5 milyar 200 milyon dolara yükseldi. Geçen yıl nisanda yüzde 63.9 olarak gerçekleşen ihracatın ithalatı karşılama oranı bu yıl yüzde 52.5'ye kadar geriledi. Türkiye neredeyse ithalatının yarısı kadar ihracat yapabildi. Geçen yıl aynı ay Türkiye 6 milyar 128 milyon dolarlık ihracat, 9 milyar 595 milyon dolarlık da ithalat gerçekleştirmişti. DÖRT AYLIK AÇIK 16 MİLYAR DOLAR Ocak-nisan döneminde ise ihracat yüzde 3.5 artarak 24 milyar 182 milyon dolar; ithalat da yüzde 14.1 artarak 40 milyar 312 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı ise yüzde 34.9 oranında artarak 16 milyar 130 milyon dolara çıktı. Geçen yılın ilk dört aylık döneminde Türkiye 23 milyar 369 milyon dolarlık ihracat ve 35 milyar 328 milyon dolarlık ithalat yapmış, 11 milyar 959 milyon dolarlık açık vermişti. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 60 olarak gerçekleşti. Geçen yıl aynı dönemde bu oran yüzde 66.1 olmuştu. TÜKETİM MALI İTHALATI HIZLI ARTIYOR Geniş ekonomik grupların sınıflamasına göre ocak-nisan döneminde en yüksek ithalat artışı yüzde 32.2'yle tüketim mallarında yaşandı. 4 milyar 970 milyon dolarlık tüketim malı ithal edilen bu dönemde ara malları ithalatı ise yüksek ham petrol fiyatlarının da etkisiyle yüzde 10.8 artarak 28 milyar 585 milyon dolar oldu. Sermaye malları ithalatı ise yüzde 16.5'lik büyümeyle 6 milyar 643 milyon dolara çıktı. Söz konusu dönemde Türkiye'nin sermaye malları ihracatı yüzde 2 azalarak 2 milyar 562 milyon dolara gerilerken, ara malları ihracatı ise yüzde 6.9 artarak 10 milyar 370 milyon dolara yükseldi. Tüketim malları ithalatı ise geçen yılki gibi 10 milyar 883 milyon dolarda kaldı. FASILLARDA MOTORLU TAŞITLAR İLK SIRADA Ocak-nisan döneminde fasıllar bazında en büyük ihracat 3 milyar 442 milyon dolarla kara taşıtları ve bunların aksam ve parçaları kaleminden yapıldı. Örme giyim eşyası 2 milyar 27 milyon dolarla ikinci, elektrikli makine ve cihazlar ise 1 milyar 857 milyon dolarla üçüncü oldu. Aynı dönemde ithalatta ise en büyük kalemi ham petrol ve doğalgazın da içinde yer aldığı mineral yakıtlar ve mineral yağlar (8 milyar 661 milyon dolar) oluşturdu. Makineler, mekanik cihazlar, kazanlar ve bunların aksam parçaları ithalatı ise 5 milyar 308 milyon dolarla ikinci en fazla ithalat yapılan fasıl oldu. ÜLKE BAZINDA DIŞ TİCARET Ocak-nisan döneminde AB ülkelerine yapılan ihracat yüzde 2.7 artarak 12 milyar 994 Milyon dolar seviyesine yükseldi. Diğer ülkelere yapılan ihracat ise 10 milyar 715 milyon dolardan 11 milyar 189 milyon dolara çıktı. AB ülkelerinin toplam ihracat içindeki payı yüzde 53.7'ye geriledi. Türkiye bu dönemde ihracatının yüzde 3.7'sini Türkiye içerisindeki Serbest Bölgelere yaptı, diğer ülkelerin payı ise yüzde 42.6 oldu. Bu dönemde en fazla ihracat yapılan ülke 2 milyar 894 milyon dolarla Almanya oldu. Almanya'ya yapılan ihracat yüzde 7.6 azaldı Ocak-nisan döneminde Türkiye'nin AB ülkelerinden yaptığı ithalat ise yüzde 8.5 oranında büyüyerek 16 milyar 50 milyon dolara yükseldi. AB'ye dahil olmayan diğer Avrupa ülkelerinden 8 milyar 474 milyon dolarlık, Asya ülkelerinden 10 milyar 371 milyon dolarlık ve Türkiye içerisindeki Serbest Bölgelerden ise 248 milyon dolarlık ithalat yapıldı. Nisan ayında en fazla ithalatın yapılan ülke ise 1 milyar 450 milyon dolarla Rusya oldu. *tna ***
  10. *** Danıştay Saldırısı İle Benimde hiçbir ilgim yoktur..Bütün Forumdaşlara duyurulur… Birgün gelir işin içinden çıkamayıp benimde ismimi medyaya verirlerse inanmayın. Bilin ki Hepsi İftiradır! *tna ***
  11. Seni tebrik ediyorum sayın Radikal (Antalya)... Müthiş uyanıksın...? takiye yapmak yerine ne istediğini açıkca söylersen daha inandırıcı olursun... Medyada çalıştım diyorsun ya oradan öğrendiğin bu kulandığın (21) numaralar bayatladı...
  12. GeceKuşu

    Yorumsuz

    Söylenecek fazla bir şey bırakmamışsın 'by_x_men' ... Bu iletileri okuduğumdan beri ne yazmalıyım diye çok düşündüm... Kafam durdu artık biliyormusun...Bu kadar çok saptırma ve çarpıtmaların karşısında ambele oldum... Ne yazarsan yaz hep aynı şeyler... İnsanlar bir günde oturup ürettikleri bu kavram kargaşalarının üzerinde ne yapıyoruz biz diye düşünür... Ama bu mümkün görünmüyor galiba bazı insanların beyin kimyasalları bu şekilde salgılanıyor... Eline, diline, yüreğine sağlık...değerli arkadaşım... SELAMLAR
  13. *** - 3 - İsim isim Danıştay saldırısı tertibini hazırlayan üst düzey emniyet görevlileri (27 Mayıs 2006)da İstanbul da düzenlenen bir basın toplantısında. Danıştay saldırısıyla ilgili olarak, Başbakan Erdoğan ve Mehmet Ali Şahin'in yönlendirmesiyle tertibi hazırlayan ve psikolojik savaşı yürüten Emniyet içindeki üst düzey görevlileri isim isim açıklandı. Basın toplantısında E. Tuğg. Servet Cömert konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. *Yalancının mumu yatsıya kadar yandı ve yalanlar üzerine inşa edilen komplo birkaç gün içinde bütünüyle çöktü. *Emniyet içinde en üst düzey noktalara yerleştirilen Fethullahçı ekip, Tayyip Erdoğan ve Mehmet Ali Şahin'in yönlendirmesiyle Danıştay saldırısında psikolojik savaşı yürüten merkezi oluşturmuşlardır. *Bu durum artık bazı köşe yazarlarımız tarafından da ilan edilmektedir. 27 mayıs tarihli Hürriyet gazetesindeki köşesinde Sayın Ertuğrul Özkök Hükümetin ve emrindeki Emniyet güçlerinin Danıştay suikastındaki rollerini açıkça yazmaktadır. *Hükümetin ve emniyet istihbaratının saldırıdan haberi olduğu bugün artık kanıtlarıyla ortaya çıkmış bulunuyor. *Artık anlaşılmıştır. Danıştay yargıçlarına kurşun sıkanlar ile sözüm ona araştıranlar aynı merkezden yönetilmektedir. *Böylece, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "bizzat ilgilendiği" komplonun suç şebekesi de suçlarıyla birlikte ortalıkta kalıverdi. *Bu şebeke Emniyet içinde yuvalanmış Fethullahçılardır. Suça azmettiren merkezin üzerine örtmeye çalışmışlar, bir karartma ve şaşırtma faaliyeti içinde suçun asli faillerini gizlemişlerdir. Fethullah Cemaati üzerinden SüperNATO bağlantılıdırlar. Türkiye'nin değil fakat ABD'nin "derin devleti"nin hizmetindedirler. *Herkes bilmelidir ki, Danıştay saldırısını saptıranlar Cumhuriyet mahkemelerinde kesinlikle yargılanacaklar ve işledikleri suçların cezalarını göreceklerdir. *Suçları bütünüyle açığa çıkmış bu isimler derhal görevden alınmalı ve yargılanmalıdır. İŞTE İSİM İSİM EMNİYET İÇİNDEKİ FETHULLAHÇI HİZİP Bir numaralı isim, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in sicil dosyasına İstanbul Valisi Erol Çakır'ın 15 Aralık 2001 tarihinde düştüğü notu önceki gün kamuoyuna açıkladık. Vali Erol Çakır'ın sicil notunda "Emniyetteki hizipleşme içinde irticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir" kaydı bulunuyor. İşte bu "dikkat edilmesi gereken" yani takip edilmesi gereken zat, en üst düzey takip merkezinin başına atanmış. Danıştay suikastını sözüm ona soruşturma görevi de bu Fethullahçılığı sicilli zata emanet edilmiş. Yangını çıkaranlara itfaiyeci görevi verilmiş. Diğer isim Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanı İbrahim Selvi. Teşkilat içindeki bütün önemli atamalar Selvi tarafından yapılıyor. 2 Şubat 2004 tarihli Zaman gazetesinde "Emniyet, polise toplu konut müjdesi verdi" başlıklı haberde Selvi'nin reklamı yapılıyor. İbrahim Selvi merkezde yalnız bırakılmamış. Fethullahçı kadrolaşmada çok kritik bir isim de Osman Karakuş. 1. Hukuk Müşaviri olarak görev yapan Karakuş Fethullahçıların örgüt içindeki hamisi olarak biliniyor. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü ile Teftiş Kurulu Başkanı Ali Kolat da ekibin tamamlayıcıları arasında. Ramazan Akyürek, İbrahim Selvi ve Osman Karakuş, Polisin YAŞ'ı olarak bilinen ve Emniyetteki üst düzey terfi ve atamaların belirlendiği Yüksek Değerlendirme Kurulu'nun, bulundukları makam gereği doğal üyeleri. Yani atama ve terfilerde söz sahibiler. Bu isimlerin ardından Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu geliyor. Tuzcu, 1987 yılında Eğitim Daire Başkanıyken Fethullahçı örgütlenmenin temelini atan kişi olarak biliniyor. 10 Aralık 2003'te Konya Emniyet Müdürlüğü'ne atandı. Seydişehir Alüminyum'un özelleştirilmesine karşı direnen işçilerin eylemine müdahalesiyle öne çıktı. Em. Tuğg. Servet Cömert ise konuşmasında özetle şunları söyledi: Bir senaryo var ve bu senaryonun içinde umulmadık aktörler var. O senaryoyu "Soruşturma aşamasında sürprizlere hazır olun" diyen Bakan biliyordu. Herhalde soruşturmanın "bilgisi dahilinde" olduğunu söyleyen Başbakan da biliyordu. Senaristler de, saldırının muhtemel sonuçlarını biliyordu. Emekli askerlerin, Ordunun,Ulusalcıların ve Chp’nin bile hedef alınması, saldırının bir senaryo olduğunun başta gelen kanıtıdır. *tna ***
  14. *** - 2 - Alparslan Arslan ekibi MOSSAD tarafından Bulgaristan'da eğitildi ! Ön bilgiler * Danıştay baskınını gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibi, Bulgaristan'da faaliyet gösteren MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüler. Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi'nin, Askeri İstihbarat'ın ve MİT'in elindeki bu bilgi, Fethullah tarikatının güvenliğini tehdit ettiği için değerlendirme dışı tutuluyor. * MOSSAD'ın eğittiği ekibin Türkiye'de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadınla ilişkili oldukları ve hesaplarına 4 trilyon Lira para yatırıldığı da biliniyor. * Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat değerlendirme verilerine göre, Danıştay baskınını gerçekleştiren suç örgütü hakkında izleme bilgileri var. Buna rağmen ne MİT, ne Emniyet, MOSSAD tarafından eğitilen SüperNATO'nun suç örgütüne karşı gerekli tedbirleri almadı ve saldırıyı önlemek için herhangi bir uygulamada bulunmadı. * Danıştay'da silahlı bir eylem yapılacağı, olaydan önce Hükümete bildirildi. Hükümet, bu istihbarata rağmen, önleyici plan ve uygulama talimatı vermedi; olayların gerçekleşmesini bekledi. * Emniyetteki sorgu ekibi, sorguladıkları Alparslan Arslan'ın önüne bir suç örgütü şeması koyuyorlar. Şema, iki örgütü hedef alıyor: Ulusalcılar ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Şema, SüperNATO ve MOSSAD'ın plan ve stratejisine göre yapılmış. Böylece Emniyet İstihbarat Dairesi'nin Fethullah sicilli Başkanı Ramazan Akyürek ve ekibinin bir sorgu ekibi değil, tertip ekibi olduğu, suç işlediği bir kez daha kanıtlandı. ALPİRAS FİRMASI TESİSLERİNDEKİ EĞİTİM Danıştay baskının gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibi, Bulgaristan'da faaliyet gösteren MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüler. Bu özel eğitime katılanlar, Fethullahçılar içinden seçilmiş, davranış bozukluğu olan, psikopat karakterde, çeşitli tertip ve silahlı eylemlerde kullanılmaya elverişli tipler. Yapılan eğitim, yalnız silah kullanmayı kapsamıyor; aynı zamanda kişilik yapıları da kullanılacak eylemlere göre robotlaştırılıyor. GONCA BAHAR İLİŞKİSİ MOSSAD'ın eğittiği ekibin Türkiye'de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadınla ilişkili oldukları ve hesaplarına 4 trilyon Lira para yatırıldığı da biliniyor. Ayrıca MOSSAD'ın Alparslan Arslan ve arkadaşlarına sık sık kadın temin etikleri de saptandı. Bu yöntemin özellikle MOSSAD tarafından bu tür operasyonlarda kullanıldığı belirtiliyor. ANKARA TERÖRLE MÜCADELE ŞUBESİ DEVRE DIŞI BIRAKILDI Alparslan Aslan ve ekibinin Bulgaristan bağlantıları, Askeri İstihbarat, Ankara Eminiyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve MİT tarafından saptanmıştır. Ancak Fethullah sicilli Ramazan Akyürek ekibinin yetki ve görev gaspıyla yürüttükleri soruşturmada, Ankara Terörle Mücadele Şubesi tümüyle devre dışı bırakılmıştır ve bulguları da bir kenara atılmıştır. Çünkü bu bulgular, SüperNATO güdümlü Fethullah tarikatının güvenliğiyle çelişmektedir. EMNİYET İSTİHBARATI VE MİT İZLEDİĞİ HALDE ÖNLEMEDİ Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat değerlendirme verilerine göre, Danıştay baskınını gerçekleştiren suç örgütü hakkında izleme bilgileri var. Buna rağmen ne MİT, ne Emniyet, MOSSAD tarafından eğitilen suç örgütüne karşı gerekli tedbirleri almadı ve saldırıyı önlemek için herhangi bir uygulamada bulunmadı. DANIŞTAY EYLEMİ ÖNCEDEN HÜKÜMETE BİLDİRİLDİ Danıştay'da silahlı bir eylem yapılacağı olaydan önce Hükümete bildirildi. Hükümet, bu istihbarata rağmen, önleyici plan ve uygulama talimatı vermedi; olayların gerçekleşmesini bekledi. İKİ ÖNEMLİ EYLEM DAHA Eldeki istihbarat verilerine göre, iki önemli eylemin daha planlandığı bilgisi var. Bu eylemlerin hangi devlet kuruluşlarını hedef alacağı da biliniyor; bu bilgi bizde de var. RAMAZAN AKYÜREK'İN SUÇUNUN YENİ KANITLARI 25 – 26 - 27 mayıs da Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberler, Emniyette kurulan sorgulama ekibinin yeni suç kanıtlarını ortaya koydu. Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve ekibi, sorguladıkları Alparslan Arslan'ın önüne bir suç örgütü şeması koyuyorlar. Şema, iki örgütü hedef alıyor: Ulusalcılar ve Türk Silahlı Kuvvetleri. SüperNATO ve MOSSAD'ın Türkiye'de yıpratılmasını ve etkisiz hale getirilmesini saptadıkları siyasal ve askerî güç, ulusalcılar ile Türk Ordusu. Bu nedenle şemada E. Tümg. Doğu Silahçıoğlu ve bazı emekli generallerin isimleri de var. CUMUHURİYET BAŞSAVCILIĞI DEVREDIŞI BIRAKILDI Tayip Erdoğan yönetimi, Ankara Başsavcılığı'nın yetki ve görevlerini gasp ederek, soruşturmayı Emniyet içine yuvalandırdığı Fethullah kadrosuna yaptırmaktadır. Cumhuriyet yargısını devre dışı bırakan bu uygulama da, bir suçtur. *tna ***
  15. *** DANIŞTAY SALDIRISININ ARKASINDAKİ GERÇEKLER BELGE -1- ABD DERİN DEVLETİ GÜDÜMÜNDEKİ SUÇ ORTAKLARI Şu anda Danıştay'a saldırıyı araştıran polis ekibi, bir soruşturma ekibi olarak değil, soruşturmayı karartma ve saptırma ekibi olarak faaliyet yürütmektedir. Bu ekip, suça azmettiren merkezlerin üzerini örtmeye, böylece suçun aslî faillerini gizlemeye çalıştığı için, suça ortak olmuştur. Soruşturma ekibinin kendisi bir tertip ekibine dönüşmüştür ve suçlu konumundadır. Bu ekip, Alparslan Arslan'ın işlediği suça iştirakin ötesinde yeni suçlar da işlemektedir. Suçu emperyalizme karşı mücadele eden ulusal güçlerin üzerine yıkmak için yalan haber imal etmekte ve basına servis yapmaktadır. Soruşturma ekibi, kamuoyunu, suçun merkezinde bulunan ABD'nin ve Cumhuriyet yıkıcısı iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirerek aynı zamanda Cumhuriyete, vatana ve millete karşı ağır suçların içine batmaktadır. Bu ekip, Fethullah cemaati üzerinden SüperNATO bağlantılıdır. Dolayısıyla Danıştay yargıçlarına kurşun sıkanlar ile suçu sözümona araştıranlar, aynı merkezden yönetilmektedirler. ABD'nin Derin Devleti faaliyettedir ve Türkiye'nin söylendiği gibi bir Derin Devleti yoktur. MEHMET ALİ ŞAHİN'İN SÜRPRİZİ Hatırlanacaktır, Danıştay soruşturmasıyla "bizzat ilgilendiğini" söyleyen Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Emniyet'le görüştükten sonra "Bir takım sürprizlere hazırlıklı olun" diye açıklama yapmıştı. Bu bir itiraftı. "Sürprizler" imal ediliyordu. Ama asıl sürpriz Bu soruşturmanın başında kimlerin olduğu Bu sicil raporu, 59983 sicil numaralı Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek hakkındadır. SORUŞTURMANIN BAŞINDA FETHULLAH SİCİLLİ DAİRE BAŞKANI 2001 yılında İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından elyazısıyla yazılmış ve imzalanmış 59983 sicil numaralı Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek hakkında. Sicil Amiri, İstanbul Valisi, Ramazan Akyürek için, "İrticai akımlara yakın" diyor, parantez açıp (Fethullah) diye irticanın adını da koyuyor ve "dikkat edilmelidir" notunu düşüyor. Ve "dikkat edilmesi" gereken Fethullah sicilli daire başkanı, Danıştay cinayeti soruşturmasını yönlendiriyor. "Dikkat edilmesi" gereken Fethullah sicilliye, Türk Emniyetinin istihbarat dairesi, yani beyni teslim ediliyor. Ama bizzat başbakan koltuğunda oturan Tayip Erdoğan, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı'ndan olduğunu inkâr etmemektedir. Böyle başbakanın böyle istihbarat başkanı olur. Cumhuriyet, tarikatların ve cemaatlerin elinde çırpınmaktadır. TAYYİP ERDOĞAN'IN YÖNLENDİRMESİ VE AĞIR SORUMLULUĞU Fethullahçı olduğu siciline kaydedilen Ramazan Akyürek'i, Emniyet'in beyin merkezinin başına atayan Tayyip Erdoğan'dır. Ve Danıştay soruşturmasını saptırma tertibini bizzat Tayyip Erdoğan yönlendirmiştir. Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs 2006 günü Ankara'da MİT Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü ve Emniyet'in Fethullah sicilli İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile yaptığı toplantıda "Ulusalcıların" üzerine gidilmesi talimatını verdiği bilinmektedir. Daha cinayetten altı saat sonra, ABD Büyükelçisi'nin emekli bir büyükelçimize, "Ulusalcıların" hedef alınacağını açıkça belirttiğini de biliyoruz. Bu yönlendirmelerle Danıştay'a saldırı soruşturması, soruşturma olmaktan çıkmış ve bir tertip faaliyetine dönüşmüştür. BASINA SERVİS EDİLEN YALANLAR Soruşturmanın ilk gününden beri SüperNATO güdümlü basına yalan haberler veriliyor. Daha cinayetten altı saat sonra, ABD Büyükelçisi, emekli bir büyükelçimize, "Ulusalcıların" hedef alınacağını açıkça belirtmiş ve çok geçmeden "Ulusalcılar" hedef alınrak, ordu ve CHP bile olaya dahil edilerek ulusalcı kanat "Danıştay'a saldıran karanlık çete"nin içine konmuştur. Güdümlü televizyon ve gazeteler, imal edilen yalanları robot gibi yayınlamışlardır. BASINA YALAN BİLGİ SIZDIRMA MERKEZLERİ Basındaki namuslu gazetecilerden aldığımız bilgilere göre, yalan haberler, MİT İstanbul Bölgesi Bilgi Toplama Merkezi'nden ve İstanbul Emniyeti Güvenlik Şubesi'nden basına servis yapılmaktadır. Ancak basın hizmetleriyle ilgilenenler, bu kadar değil. Basın operasyonunda, Tayip Erdoğan'ın Basın Danışmanı Akif Beki, tam yetkili olarak tayin edilmiştir ve kendisine sarf yetkisi de verilmiştir. Başbakanın özel danışmanları Cüneyt Zapsu ve Egemen Bağış, bir karşı taarruz tertibi için görevlendirilmişlerdir. Basın operasyonu için, 10 Milyon dolarlık bir fonun ayrıldığı öğrenilmiştir. Bu paranın ihale alanlardan sağlanması kararlaştırılmıştır. Bu para, bazı yayın kuruluşlarına ve meslek namusu olmayan gazeteci sıfatlı görevlilere yalan haber yazdırmak için kullanılmaktadır. *tna ***
  16. *** Gündüz Aktan © RADİKAL 30/05/2006 *tna ***
  17. GeceKuşu

    İlk büyük tekno-soygun

    İlk büyük tekno-soygun Bankalar, sistemine girilip kartların kopyalandığını anlayınca Gima mağazalarında alışveriş yapan müşterilerinin kredi kartlarını iptal etti. Gima: Sistemi değiştirdik. Olası zararlar tanzim edilecek RADİKAL - İSTANBUL - Bilgisayar korsanları, Sabancı Grubu'na ait perakende satış zinciri Gima'nın kredi kartı işlemleri yönetim sistemine sızarak binlerce müşterinin kredi kartı bilgilerini ele geçirdi. Durumun anlaşılması üzerine bankalar şüphelendikleri binlerce kredi kartını iptal etmeye başladı. http://www.radikal.com.tr/haber
  18. *** Danıştay soruşturmasını saptıranların başında Fethullah sicilli Ramazan Akyürek var *tna ***
  19. Sana haklısın demekten başka bir şey söyleme şansım yok dostum... HAKLISIN...HEMDE ÇOK HAKLISIN... Ama sence yürekleri kin ve nefretle dolu, Ve hala "Allah size akil bize de sizin gibilerle mücadele için güç versin..." diyen bir düşüncenin sahibinin Yaşama ve insanlara kafaların da yarattıkları paronayalarla potansiyel çılgın olarak bakan bu insanlar bunun üzerinde düşünebilme, kavrama ve anlama şansları yüzde kaç olabilir merak ediyorum... Benim temennim herkesin senin bu yazdıklarını okuyup bu şansı ve anlayışı % 100 'e çıkarabilmeleri... HAKLISIN...HEMDE ÇOK HAKLISIN... Sana sevgi ve saygılarımı yolluyorum...
  20. *** Ateistlerin ne kadar kararsız yâda Müslümanların ne kadar akıllı olduklarını hicveden Ateist-Müslüman hikâyeleri anlatarak yapabileceğiniz tek şey kendinizi avutmaktır. Bu hikayeleri okuyan yâda dinleyen bir Ateist bunlara masal gözüyle bakar, sizler de kıssadan hisse olarak değerlendirirsiz. Ateistler, bu tür masallarda anlatıldığı gibi, öyle kararsız ve kavramları akıl süzgecinden geçirmeden kabullenecek yapıda insanlar değildirler… Çünkü Ateist Olmak, BİR SEÇİM MESELESİ DEĞİLDİR. MANTIĞIN SENİ TANRI KAVRAMINA İNANDIRIR YA DA İNANDIRMAZ… Buda anlattığınız bu masallarda olduğu gibi kafaya saksı vurarak yâda yaradılış efsanesini kelime oyunları yaparak tersten mantık yürüterek olmaz… İçinde bulunduğumuz toplumda yaşayan ateistler, Ateist bir toplumda yaşadıkları için değil, Çevresinde hemen hemen herkesin ben Müslüman’ım dediği, okular da din dersleri okuyarak, kuranı ve dinler felsefelerini, dinler tarihini araştırarak, din üzerine yazılmış makaleleri inceleyip, tartışma programlarında ilahiyatçıları dinleyerek, bunların sonucunda tanrı diye bir olgunun gerçek olduğuna dair EN UFAK BİR KANIT göremedikleri için “Ateist” olurlar… Öyle, Nüfus cüzdanında İslam yazdığı için yâda herkes Müslüman o zaman demek ki ben de Müslümanım der gibi Ateist olunmaz. Sizin hicvettiğiniz bu masallar kendini akılı sanan birilerin akıl yoksunluğunu sergilemekten başka bir şey değildir. Bir kişi kendini Ateist olarak tanımladıktan sonra değil bu tür akıl yoksunu mantık oyunlarını kendi çıkarımlarını bile sürekli sorguladıkları için, bu tür dayatma ve yaklaşımlara gülümseyerek bakarlar… Onlar sizin sandığınız gibi boş ve safsatalara hemen inanacak akıl yoksunu değil, İstinasız her şeyi ve her kavramı araştırıp sorgulayan, Akıl süzgeçlerinden geçirdikten sonra bir karara varan aklı başında insanlardır. Aklı başında ( özenti olmayan ) bir Ateist tanrının olmadığına EMİN olduğu için Ateist olmuştur. Ateizm bir tarikat, örgüt, takım ya da inanç falan değildir. Tanrının var olduğunu ve teist kavramları reddeden, kimsenin baskısı ve istemiyle değil kendi aklı ve mantığıyla ulaştığı sonuçları kabul eden bir yaklaşımdır… Başkalarının İradesi ile seçilmez, Aklının seni götürdüğü bir noktadır sadece. Örneğin sen, Senin inanmama şansın var mı? Şimdi inanmamayı seçsen, kafandaki tüm tanrı inancı yok olacak mı? Kendine kabul ettirebilecek misin tanrının olmadığını? Çok uzun süre düşünsen üzerinde ve araştırsan belki... Büyük bir ihtimalle de emin olamayacaksın. Çünkü senin beynin o yönde çalışıyor ve doğal olarak inançların ve seçimin bu yönde. İnançlı biri olarak içinde şüpheler varsa araştırır düşünür belki sonunda Ateist olabilirsin. Ama Ateist olmayı seçmek değildir bu, inancın kaybolduğu için otomatikman Ateist olmuşsundur. Ateist olmak demek Müslüman mı olayım, Hıristiyan mı olayım şekli bir seçim değildir kesinlikle . Özetle nasıl ki seni bu kabulleniş ve inanıştan geri döndürecek bir baskı yâda yaklaşımın başarılı olması söz konusu değilse, Anlatılan bu gerçek dışı, çocuk beyniyle üretilmiş masallardaki yaklaşımlarda Ateist olmuş bir kişiyi Müslüman yapmaya yetmez… İnanmamak, inkâr etmek değildir. Mantıklı bulmamak, aklının almaması durumudur. O yüzden İradeniz var seçebilirsiniz saçmalıklarından sıyrılarak artık gerçekleri görün biraz, O zaman bu deli saçması masallarla kendinizi avutmak yerine cenneti elde etmek için ne yapmanız gerektiği gerçeği üzerine kafa yorup, inançlarınızı birilerine dayatmak gibi sonuçsuz ve lüzumsuz baskılardan vazgeçebilirsiniz! Çünkü kimse size aman gelinde Ateist olun diye bir baskı yâda yaklaşımda bulunmuyor! *tna ***
  21. Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz? İnsanların gerçekleri dile getirmesinden düşüncelerini ifade etmelerinden neden bu kadar rahatsız olup size kafa tutmak olarak değerlendiriyorsunuz? Unutmayınki ,size dokunmayacağını varsaydığınız o yılanları koynunuzda saklayıp besleyen sizlersiniz.! Gerçek olan bir realite varsa oda sizin insanlara olan saygısız düşünce ve tavırlarınız, O düşünceleri susturmak için her türlü baskı ve tehtidi utanmazca sergileyen, söz ve cümlelerinizdir.! Boyunuzu ve o **** **** aşan bu tavır ve yazılarla ancak kendinizi kandırabilirsiniz... Ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakar, bügüne kadar bu ülke insanına çektirdiğiniz acılardan zevk almak dışında, iyi ve olumlu hiç bir iş yapmış olamaz, kendinizi fasulya gibi nimetten sayarsınız... Sayın dip notu susturmaya kalkmanız ve tehditler savurmanız bir işe yaramaz, unutmayın her yok ettiğiniz aydın insanların yerini yenileri alarak aydınlanma sürüyor ve zihniyetinizin çirkin yüzü her geçen gün daha açık olarak sergileniyor... İnsan olan birinin yapmayacağı bu kabadayı davranişlarınız ve kaba sözlerinizden UTANMALISINIZ ! Sevgili sardunyam kendime hakim olamıyarak bu densizliğe tepki duydum... Biliyorum muhatap bile alınmaması gerekiyordu... Bu nedenle senin nezdinde herkesten özür diliyorum
  22. BAY DİLKU; AKLINIZDAN VE BOYUNUZDAN BÜYÜK LAFLAR EDİYORSUNUZ... Kendi beyninizdeki saçmalıkları başkalarına yamamanız. Sizin ne kadar saçma olmayan bir insan olduğunuzu göstermez... Sadece ne kadar saçma düşündüğünüzü ve saçmalıklarınızı sergilersiniz... Ve siz ne dediğini bilmeyen saçmalamayı meziyet sanan bir insan olduğunuzu bu iletinizle sergilemiş oldunuz!.. http://www.turkish-media.com/forum/index.p...ndpost&p=221286
  23. *** Ateistlerin ne kadar kararsız yâda Müslümanların ne kadar akıllı olduklarını hicveden Ateist-Müslüman hikâyeleri anlatarak yapabileceğiniz tek şey kendinizi avutmaktır. Bu hikayeleri okuyan yâda dinleyen bir Ateist bunlara masal gözüyle bakar, sizler de kıssadan hisse olarak değerlendirirsiz. Ateistler, bu tür masallarda anlatıldığı gibi, öyle kararsız ve kavramları akıl süzgecinden geçirmeden kabullenecek yapıda insanlar değildirler… Çünkü Ateist Olmak, BİR SEÇİM MESELESİ DEĞİLDİR. MANTIĞIN SENİ TANRI KAVRAMINA İNANDIRIR YA DA İNANDIRMAZ… Buda anlattığınız bu masallarda olduğu gibi kafaya saksı vurarak yâda yaradılış efsanesini kelime oyunları yaparak tersten mantık yürüterek olmaz… İçinde bulunduğumuz toplumda yaşayan ateistler, Ateist bir toplumda yaşadıkları için değil, Çevresinde hemen hemen herkesin ben Müslüman’ım dediği, okular da din dersleri okuyarak, kuranı ve dinler felsefelerini, dinler tarihini araştırarak, din üzerine yazılmış makaleleri inceleyip, tartışma programlarında ilahiyatçıları dinleyerek, bunların sonucunda tanrı diye bir olgunun gerçek olduğuna dair EN UFAK BİR KANIT göremedikleri için “Ateist” olurlar… Öyle, Nüfus cüzdanında İslam yazdığı için yâda herkes Müslüman o zaman demek ki ben de Müslümanım der gibi Ateist olunmaz. Sizin hicvettiğiniz bu masallar kendini akılı sanan birilerin akıl yoksunluğunu sergilemekten başka bir şey değildir. Bir kişi kendini Ateist olarak tanımladıktan sonra değil bu tür akıl yoksunu mantık oyunlarını kendi çıkarımlarını bile sürekli sorguladıkları için, bu tür dayatma ve yaklaşımlara gülümseyerek bakarlar… Onlar sizin sandığınız gibi boş ve safsatalara hemen inanacak akıl yoksunu değil, İstinasız her şeyi ve her kavramı araştırıp sorgulayan, Akıl süzgeçlerinden geçirdikten sonra bir karara varan aklı başında insanlardır. Aklı başında ( özenti olmayan ) bir Ateist tanrının olmadığına EMİN olduğu için Ateist olmuştur. Ateizm bir tarikat, örgüt, takım ya da inanç falan değildir. Tanrının var olduğunu ve teist kavramları reddeden, kimsenin baskısı ve istemiyle değil kendi aklı ve mantığıyla ulaştığı sonuçları kabul eden bir yaklaşımdır… Başkalarının İradesi ile seçilmez, Aklının seni götürdüğü bir noktadır sadece. Örneğin sen, Senin inanmama şansın var mı? Şimdi inanmamayı seçsen, kafandaki tüm tanrı inancı yok olacak mı? Kendine kabul ettirebilecek misin tanrının olmadığını? Çok uzun süre düşünsen üzerinde ve araştırsan belki... Büyük bir ihtimalle de emin olamayacaksın. Çünkü senin beynin o yönde çalışıyor ve doğal olarak inançların ve seçimin bu yönde. İnançlı biri olarak içinde şüpheler varsa araştırır düşünür belki sonunda Ateist olabilirsin. Ama Ateist olmayı seçmek değildir bu, inancın kaybolduğu için otomatikman Ateist olmuşsundur. Ateist olmak demek Müslüman mı olayım, Hıristiyan mı olayım şekli bir seçim değildir kesinlikle . Özetle nasıl ki seni bu kabulleniş ve inanıştan geri döndürecek bir baskı yâda yaklaşımın başarılı olması söz konusu değilse, Anlatılan bu gerçek dışı, çocuk beyniyle üretilmiş masallardaki yaklaşımlarda Ateist olmuş bir kişiyi Müslüman yapmaya yetmez… İnanmamak, inkâr etmek değildir. Mantıklı bulmamak, aklının almaması durumudur. O yüzden İradeniz var seçebilirsiniz saçmalıklarından sıyrılarak artık gerçekleri görün biraz, O zaman bu deli saçması masallarla kendinizi avutmak yerine cenneti elde etmek için ne yapmanız gerektiği gerçeği üzerine kafa yorup, inançlarınızı birilerine dayatmak gibi sonuçsuz ve lüzumsuz baskılardan vazgeçebilirsiniz! Çünkü kimse size aman gelinde Ateist olun diye bir baskı yâda yaklaşımda bulunmuyor! *tna ***
  24. *** Sevgili 'shankara'; Tespitlerini katılıyorum, -Eğer insanların kişisel ibadet kavramları, Kişisel olmaktan çıkıp toplumların yaşamını yönlendirme,onların toplumsal ilişkilerini belirleme iddiasına girdiği zaman.Yani Siyasallaştığı zaman.... 1-Dinsel olgular toplumlar üzerinde totaliter(baskıcı) yapılara. Devletler, gruplar(Cemaatler), (hatta partileşerek) kurumlar tarafından halklar üzerinde baskı kurmak amaçlı olarak kullanılmakta, -Yine tekil olmaktan çıkıp, siyasi yada ekonomik olarak çıkar çevreleri tarafından kullanılmaya başlandığı zaman 2-Kitlesel sömürü aracı olarak kullanılmaktadır. Dinler bizlere bunları mı vaad ediyor diyerek iyi niyetli bir yaklaşımla konunun kişisel olarak ele alınması gerektiğini ifade ediyorsun...Bir noktada haklı olabilirsin...Ama ne yazıkki dinler doğası gereği kişisel olmaktan çok toplumsal bir olgudur ve toplumları her açıdan yönlendirmek ve yönetmek iddiasındadır...Yani kişisel ve toplumsal olarak bir çok yasalar ve kurallar üretmiş ve bunların hiç koşulsuz yerine getirlimesini emrederler. Mistik özellikleri olan dinsel öğretilerin dışında kalan kitabı olan bütün dinler, kişisel olmaktan çok toplumları yönetmek iddası ile ortaya çıkmıştır...Bu anlamda Teist felsefeler ile, toplumları yönetmek iddasındaki yüz yıllar içerisin de karşımıza çıkan (Vs..Vs..Kapitalist, Marksist felsefeler gibi) Hepsinin Toplumların yaşamını düzenleyen yasa, kuram ve kuralları vardır... Burada En önemli ve en tehlikeli fark, teist kuram ve kavramların bu diğer sistemlerin içerisinde de (Marksizim hariç) varlığını sürdürebilme imkanını bulabilmesidir...Bu nedenledir ki çağımızda da örneklemeye çalıştığın dinsel görünüm veren savaşların olması yadsınamayacak bir gerçektir... İşte yine bu nedenledir ki, toplumları hala yönetme iddiasındaki teist yaklaşımlar Marksizme ve Laikliğe tamamen ve çok ciddi olarak karşı dururlar.Çünkü bu Felsefe ve ilkeler onların varlığını tamamen ortadan kaldırır, dinsel değerleri kişiselleştirip, kişisel ibadetlerini yerine getirme noktasına taşıdıkları için toplumları kendi felsefeleriyle yönetmelerine imkan tanımaz... Ülkemizde de Marksizim söz konusu olmadığı için, Laikliğe karşı bukadar çok saldırı ve yıpratma çabalarının arkasında yatan en önemli neden budur... Devlet düzenini ele geçirmek, sistemleri demokrasiden ayırarak insanlığa yakışmayan şer-i yasalarla yönetmek Teist inancların temelini oluşturur, ve buna ulaşmak için her çeşit Yaklaşımı ( Siyasi, ekonomik, demokrasiyi kullanmak, bölücülük yapmak, terörist saldırıları)araç olarak kullanırlar. inançlılar neden kendilerine önder aramaktadır. said nursi fettullah gülen gibileri islama zarar vermektedir yaklaşımı senin için doğru olabilir ama bahsettiğin çevreler için onlar zararlı değil yararlı ve önder kişilerdir, ve her dönem ( bu sayfalarda yapılan kaplumbağa benzetmesinde olduğu gibi) şartların durumu ve olgunluğuna göre toplumun yönetimini ele geçirmek için fırsat bekleyip var olmaya devam edeceklerdir... Ve elbette Yaşadıkları çağın akılcı yaklaşımlarını ve yönetim şekillerini benimseyen her insan bunun insanlık olarak karşısında olmak gereğini bildiği, düşündüğü ve inandığı için, bu yaklaşımlara her zaman kararlılıkla karşı dururlar...Ülkemizde ve dünyada bu çatışmaların ardında yatan en önemli etken budur... Bu çatışmanın şu andaki görünümü, demokrasi içinde bu kurallarla yapılıyor görünmekteyse de, her an yerini demokrasi dışı çatışmalara bırakabilir...İnançları gereği bu gelişmeleri görmemezlikten gelen yada ne zararı var diyenler, dinsel değerlerin devlet işlerine hakim olduğunda, demokratik değerler ortadan kalktığında, bunun basit bir başörtüsü istemi olmadığını görüp anlayacaklardır. Bu gün ülkemizde yaşananlar, Teist kavramlara inananlarla, çağdaş değerlere inananlar arasındaki çok hem de çok şiddetli var olma savaşıdır. *tna ***
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.