Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kimler ataizme meyillidir?


M€T€

Önerilen İletiler

‘ATEİZM’ KELİMESİNİN KÖKÜ, yunanca ‘athos’ tan gelir.

Athos; tanrıya inanmayan kişi değil,

Tanrılar tarafından terk edilen yalnız kişi demektir.

 

Esasen Yaratıcı’ nın devre dışında tutulduğu,

Öznesiz bırakıldığı, hâşâ yokluğunu niteleyen bir kavram,

Hiçbir dilde bulunmamaktadır.

Örneğin,

“Ben Allah’ a inanmıyorum..” (hâşâ) sözünde,

Var olan ve nitelenen bir olgunun reddi söz konusudur.

Bu, yeni ve orijinal bir tanım değildir.

Keza (hâşâ), Allahsız olduğunu söyleyen biri,

Mevcut olan bir olgunun değilinden bahsetmektedir.

Kur’ an- ı Kerim’ de bu tarz insanlar için,

Kâfir (küfreden),

Münkîr (inkâr eden, gerçeği gizleyen),

Mücrîm (suçlu),

Fâsık ( Allah’ ın emirlerini dinlemeyen, açıkça günah işleyen)..vs

İfadeler kullanılmaktadır.

Tüm bu düşünce ve inanç (sızlık) şekillerindeki ana kurgu,

Yeni ve orijinal bir tanımdan çok,

Mevcut olanı reddetme üzerine gelişmesidir.

 

Bir çok şeyde olduğu gibi,

İnsanın yapabilecekleri sınırlıdır.

İnsan isterse, ancak Yaratıcı’ dan uzak kalma şıkkını seçebilmektedir.

Hâşâ yokluğunu değil..

Başarabildiği tek şey,

Kendisini, kendi üzerine kapatmayı tercih etmektir.

Tıpkı, gözlerini kapayan bir zavallının,

Gündüzü geceye çevirdiğini sanması gibi..

Yoksa, kimsenin elinde,

Yaratıcı’ nın (hâşâ) yokluğuna dayandırabileceği,

Bir delil ve destek noktası bulunmamaktadır.

İnançsızların ortak bir inkâr felsefeleri yoktur.

Her birisinin reddetme gerekçeleri farklı farklıdır.

Onun için binlerce de olsalar,

Ancak bireysel kalmaya mahkûm bir ön kabulleri vardır.

Bu, Allah’ ın (hâşâ) yokluğu üzerine değil,

Varlığını reddetme üzerine kurgulanmış bir hükümdür..

 

İnsan fıtraten “..ben bunun böyle olduğunu biliyorum ama inanmıyorum..” diyemez.

Fakat, “..ben bunun böyle olduğundan emin değilim ama inanıyorum..” diyebilir.

Şu durumda,

İnsan, (hâşâ) “Allah’ a inanmıyorum..” diyebilir.

İnanç veya inançsızlık hali bir ön kabuldür.

İnsan delilsiz de inanabilir.

Bu mümkündür.

Ama asla “Allah yoktur..” diyemez.

Bu mümkün değildir.

Çünkü, verilen bir hüküm mutlaka ispat ister.

Ve bu güne kadar da,

Allah’ ın olmadığını (hâşâ) ispatlayabilmiş tek bir insan yoktur.

Ama varlığını ispatlamış yüz binlerce peygamber,

Milyonlarca evliya,

Yüz milyonlarca Salih insan bulunmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 114
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

‘ATEİZM’ KELİMESİNİN KÖKÜ, yunanca ‘athos’ tan gelir.

Athos; tanrıya inanmayan kişi değil,

Tanrılar tarafından terk edilen yalnız kişi demektir.

 

 

 

Her birisinin reddetme gerekçeleri farklı farklıdır.

Onun için binlerce de olsalar,

Ancak bireysel kalmaya mahkûm bir ön kabulleri vardır.

 

Giriş cümlede inanmayan kişi, kendi istemi dışında terkedilmiş gösteriliyor...

Savunuda da buna inandırılmaya çalışılıyor...

Ama bu cümledede kendi isteğiyle reddettiğini söylüyor...

Buradaki çelişki görülebilmeli...

 

Esasen Yaratıcı’ nın devre dışında tutulduğu,

Öznesiz bırakıldığı, hâşâ yokluğunu niteleyen bir kavram,

Hiçbir dilde bulunmamaktadır.

Örneğin,

“Ben Allah’ a inanmıyorum..” (hâşâ) sözünde,

Var olan ve nitelenen bir olgunun reddi söz konusudur.

Bu, yeni ve orijinal bir tanım değildir.

Keza (hâşâ), Allahsız olduğunu söyleyen biri,

Mevcut olan bir olgunun değilinden bahsetmektedir.

Kur’ an- ı Kerim’ de bu tarz insanlar için,

Kâfir (küfreden),

Münkîr (inkâr eden, gerçeği gizleyen),

Mücrîm (suçlu),

Fâsık ( Allah’ ın emirlerini dinlemeyen, açıkça günah işleyen)..vs

İfadeler kullanılmaktadır.

Tüm bu düşünce ve inanç (sızlık) şekillerindeki ana kurgu,

Yeni ve orijinal bir tanımdan çok,

Mevcut olanı reddetme üzerine gelişmesidir.

 

Küfürcü nitelemesi yanlış...

Binlerce inanç var, hiçbirine küfür edilmez bilim inananları tarafından...

Ancak bilim kurallarınca, inançların kurgu olduğunu savunmak durumundadırlar...

Ama bu savunuya sizler küfür diyorsunuz...

Galilenin dünya yuvarlaktır sözü de inananlar tarafından,

küfür olarak addedilmişti...

 

 

Bir çok şeyde olduğu gibi,

İnsanın yapabilecekleri sınırlıdır.

 

Dini inançlıların oluşturduğu yaratıcının yapabilecekleri de sınırlıdır...

Dünkü habere göre doğacak çocuktaki kanser geni temizlenerek aşılandı...

Bundan böyle önüne geçilemeyen kader kanser olgusuda yenildi...

Bu demektirki inançlıların kurgusu olan yaratıcının yapabilecekleri de sınırlı...

Gözlük teleskop, sağır cihazları, tropez organlar ve daha niceleri...

Kurgu tanrıların(yüzlerce) evren ve dünyadaki zaafları,

bilim tarafından tek tek keşfediliyor ve izale ediliyor...

Tabii bunlar da bizlerin küfürleri...

Galileo'nunki gibi...

 

İnsan isterse, ancak Yaratıcı’ dan uzak kalma şıkkını seçebilmektedir.

Hâşâ yokluğunu değil..

Başarabildiği tek şey,

Kendisini, kendi üzerine kapatmayı tercih etmektir.

Tıpkı, gözlerini kapayan bir zavallının,

Gündüzü geceye çevirdiğini sanması gibi..

Yoksa, kimsenin elinde,

Yaratıcı’ nın (hâşâ) yokluğuna dayandırabileceği,

Bir delil ve destek noktası bulunmamaktadır.

İnançsızların ortak bir inkâr felsefeleri yoktur.

Her birisinin reddetme gerekçeleri farklı farklıdır.

Onun için binlerce de olsalar,

Ancak bireysel kalmaya mahkûm bir ön kabulleri vardır.

Bu, Allah’ ın (hâşâ) yokluğu üzerine değil,

Varlığını reddetme üzerine kurgulanmış bir hükümdür..

 

Bilimsel doğrulama metodları;

* Konunun belirlenmesi,

* Gözlem,

* Varsayım,

* Deney,

* Ölçme,

* Doğrulama.

 

Bu ilkelere uymayan her savunu bilim tarafından,

sadece ispatsız teori olarak görülmektedir...

Gerçek değildir...

Bilime inananların birleştiği ORTAK NOKTALAR bunlardır...

 

İnsan fıtraten “..ben bunun böyle olduğunu biliyorum ama inanmıyorum..” diyemez.

Fakat, “..ben bunun böyle olduğundan emin değilim ama inanıyorum..” diyebilir.

Şu durumda,

İnsan, (hâşâ) “Allah’ a inanmıyorum..” diyebilir.

İnanç veya inançsızlık hali bir ön kabuldür.

Bilimde ispatsız ön kabul doğru değildir...

İlkelerce ispatlanıp doğrulanması gerekir...

 

İnsan delilsiz de inanabilir.

Bu mümkündür.

Ama asla “Allah yoktur..” diyemez.

Bu mümkün değildir.

Çünkü, verilen bir hüküm mutlaka ispat ister.

Ve bu güne kadar da,

Allah’ ın olmadığını (hâşâ) ispatlayabilmiş tek bir insan yoktur.

Ama varlığını ispatlamış yüz binlerce peygamber,

Milyonlarca evliya,

Yüz milyonlarca Salih insan bulunmaktadır.

Gerçek kabul edilen ve edilmeyen,

Yüzlerce din, yüzlerce görevlisi kafasına göre yorum ve ispat etmiştir

İspat denilen şeyin, "işte bunu kim yarattı"dan başka teorileri yoktur...

Tanrıların var olduğunun ispatlanamamış olması,

var olduğunun delili değildir...

Bilimin ispatlayamadığı binlerce teori vardır...

Zamanla ve koşullar oluştukça GERÇEKLER ispatlanıyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimselci kardeşim gene bilmeden konuşuyosun

İslamda küfre girmek le küfür etmek atnı şey değildir

 

Küfre girmek:Dinin gerçek lerini kabul etmemek inkar etmek

Küfr-ü mutlak:Bütünüyle dinsiz olmak

 

bunlar terimdir

eğer diyeceksenki kardeşim ben türkçe konuşurum falan o zaman karşındakinin terim anlam kullandığı belli böyle kabul etmezsen yazdığın yorumlar sadece karşındakinin eleştirisinden sıyrılma olarak kalacaktır cevap değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı kavramı insanların kafalarında oluşturdukları bir kavramdır. "Allah yok" demek ile "Zeus yok" demek arasında herhangi bir anlam farkı yoktur. Elbette kavram olarak insanlar bir tanrı yaratmışlardır. İnkar edilen olgu, insanların kafalarında oluşturdukları kavram değildir. İnkar edilen, o kavramın gerçekliğidir. Yoksa Zeus da, Poseidon da, Arakhne de kavram olarak vardır. Ancak iş gerçekliğe gelince, hepsi insanların kafasındadır. Daha ötesi değil...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah kelimesi ile Tanrı kelimesi arasında farklar vardır, her şeyden önce Allah ismi özel bir isimdir ve tek bir kişiye verilir..Tanrı kelimesini ise insanlar birçok varlığa atfediyorlar..

 

Allah'tan başka ilah (tanrı) yoktur...da bu kelimeler arasındaki fark görülüyor aslında..Yani bu bir totoloji değildir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Giriş cümlede inanmayan kişi, kendi istemi dışında terkedilmiş gösteriliyor...

Savunuda da buna inandırılmaya çalışılıyor...

Ama bu cümledede kendi isteğiyle reddettiğini söylüyor...

Buradaki çelişki görülebilmeli...

.

.

.

Bilimin ispatlayamadığı binlerce teori vardır...

Zamanla ve koşullar oluştukça GERÇEKLER ispatlanıyor...

 

bilimin her gerçeği ispat edeceğinden emın olmakla şimdiden medyumluk yapıyor ve bilime aykırı konuşuyorsunuz,geleceğin deneyını ve gözlemini yapmadınız henüz!!

 

ayrıca dünyanın gittikçe genişlediğinin ve sera etkısı sonucu küresel ısınmanın arttığının,dünyadaki kaynakların tükenmeye başladığının da farkındasınızdır bilimsel olarak

 

bilim diğer gezegenlerde de atmosfer yaratmalı çunku mavi gezegenımız yokolmak üzere :excl:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimselci arkadaş, şimdi bilimden gerçek hayata dönelim...

 

Öncelikle şu galileo benzetmeni ele alalım..Galileo 1564 tarihinde doğmuş...Yani zamana bakarsak gerçek hristiyanlıktan eser kalmamış diyebiliriz..Dünyanın yuvarlak değilde düz olduğunu iddia edenler de o zamanın hristiyanlarıydı..Bu durumda benzetmen biraz havada kalmış gibi duruyor...

.vs

.

.vs

.

.

 

Yazdıklarını okurken üzüldüğümü belirtmek isterim...Tıpkı içi aynayla kaplı bir fanusun içinde yaşar gibi konuşuyorsun...O fanusun dışarısının da bulunduğunu akıl edip, dışarıya bakma yolları bulmaya çalışsan...hep "yok dışarısı falan! işte olan herşey bu!" demesen...O yollar senin karşına çeşitli yollarla çıkıyor ve sen hep diyorsun ki buranın çıkışı yok! Bak sana başka bir yol sunayım...

 

Örneğin bir ağacın oluşumunu düşünelim.. kaç ihtimal vardır oluşumda: sayalım

 

1. Kendi kendine oluşmuş olabilir

2. Bazı sebepler oluşturmuş olabilir

3. Tabiat akıl ederek kendisi oluşturmuştur

4. Allah yaratmıştır

 

Başka bir ihtimal yok değil mi?

Şimdi bunları açıklayalım:

 

1. Birşeyin kendi kendine oluşmayacağını sen de söyleyebilirsin değil mi? Bunu savunacak kimse yoktur heralde..

2. sebepler....şimdi şöyle bir örnek vereyim...bir uçak düşün...bunun tüm parçalarını söküp yere atalım...Bi

rüzgar essin ve bu tüm parçalar tekrar bir araya gelerek bu uçağı oluştursun...Yani bi sebep olacak ve böyle mükemmel bir dünya olacak..Bu da akla çok uygun olmasa gerek(BigBang diyeceksin, dünya böyle oldu diyeceksin...tamam yuvarlak bir cisim oluştu ama ya içindeki düzen?)

3. Buna da şöyle bir örnek verelim...Bir askeri birlik düşün...Bu birlikte komutan yok subay çavuş hiçbirşey yok sadece erler var...Bu birlikte bu erlerin hergün zamanında kalkıp kendi kendilerine tam zamanında içtimalarını yapıp kendi kendilerine eğitimlerini yapıp, zamanı zamanına nöbetlerini tutmaları da biraz abes olur değil mi?

 

Bu ağacın içinde bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz ne kadar muntazam bir düzen var değil mi? Kökünden tut yapraklarına kadar mükemmel işleyen bir sistem var..bilirsin sen yazmayım şimdi... Bu kadar düzenle çalışan bir varlık nasıl olur da tabiatın bazı elemanları tarafından akıl edilerek oluşturulsun...

 

Bu durumda kalan tek seçenek Allah ın yaratmış olduğudur...

 

Selam ile..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mete arkadaş,

 

bilimselci arkadaş, şimdi bilimden gerçek hayata dönelim...

 

Ben zaten gerçek hayattayım...

Senin dönmeni öneririm...

Daha da mutlu olursun gerçeklerle...

 

Öncelikle şu galileo benzetmeni ele alalım..Galileo 1564 tarihinde doğmuş...Yani zamana bakarsak gerçek hristiyanlıktan eser kalmamış diyebiliriz..Dünyanın yuvarlak değilde düz olduğunu iddia edenler de o zamanın hristiyanlarıydı..Bu durumda benzetmen biraz havada kalmış gibi duruyor...

 

Amaç, illa da reddetmek olacaksa, birşeyler bulup söylenilebilir...

Galileo'nun teorisini inançlar için söyledim...

İnançlar hep aynıdır...

Bugünki inançlar, daha garip şeylere inanıyorlar...

Allah ve oğlu, Ay'ın bölünmesi, denizin yarılması, Bastonun hayvan olması, kuşların savaşması vs.

 

Yazdıklarını okurken üzüldüğümü belirtmek isterim...Tıpkı içi aynayla kaplı bir fanusun içinde yaşar gibi konuşuyorsun...O fanusun dışarısının da bulunduğunu akıl edip, dışarıya bakma yolları bulmaya çalışsan...hep "yok dışarısı falan! işte olan herşey bu!" demesen...O yollar senin karşına çeşitli yollarla çıkıyor ve sen hep diyorsun ki buranın çıkışı yok! Bak sana başka bir yol sunayım...

 

Tıpkı diğerleri gibi, yine kişisel eleştiri...

Ne yapacaksın benim fanusun içinde kapalı kaldığımı filan...

Dışarı çıkamadığımı...

Boşver onları sen yazdıklarıma cevap ver...

Bir insanın yazısını okuyup...

Sen anlamazssın, kafan çalışmıyor, okumuyorsun,

düşünemiyorsun, gelde öğreteyim, fanustan çık, yerine...

Yanlış olan fikirleri, karşı tezlerle çürütmen daha doğru olmazmı?...

Yukardakı fanus meselesini atlayıp aşağıdaki fikirlerini yazsa idin...

Bu kadar söze gerek yoktu...

Kişileri eleştirmek inançlıların çok hoşlandığı şey galiba...

Neyse devam edelim

 

Örneğin bir ağacın oluşumunu düşünelim.. kaç ihtimal vardır oluşumda: sayalım

 

1. Kendi kendine oluşmuş olabilir

2. Bazı sebepler oluşturmuş olabilir

3. Tabiat akıl ederek kendisi oluşturmuştur

4. Allah yaratmıştır

 

Başka bir ihtimal yok değil mi?

 

 

Bilim de, yukardaki tezlerin ilkelerine uygun olan sadece,

"Bazı sebepler oluşturmuş olabilir"'i (evrim teorisi) araştırıyor...

Çok mesafe katedildi...

Özel merakın varsa eğer biyoloji biliminden tüm ayrıntılarını öğrenebilirsin...

 

Şimdi bunları açıklayalım:

 

1. Birşeyin kendi kendine oluşmayacağını sen de söyleyebilirsin değil mi? Bunu savunacak kimse yoktur heralde..

2. sebepler....şimdi şöyle bir örnek vereyim...bir uçak düşün...bunun tüm parçalarını söküp yere atalım...Bi

rüzgar essin ve bu tüm parçalar tekrar bir araya gelerek bu uçağı oluştursun...Yani bi sebep olacak ve böyle mükemmel bir dünya olacak..Bu da akla çok uygun olmasa gerek(BigBang diyeceksin, dünya böyle oldu diyeceksin...tamam yuvarlak bir cisim oluştu ama ya içindeki düzen?)

3. Buna da şöyle bir örnek verelim...Bir askeri birlik düşün...Bu birlikte komutan yok subay çavuş hiçbirşey yok sadece erler var...Bu birlikte bu erlerin hergün zamanında kalkıp kendi kendilerine tam zamanında içtimalarını yapıp kendi kendilerine eğitimlerini yapıp, zamanı zamanına nöbetlerini tutmaları da biraz abes olur değil mi?

 

Bu ağacın içinde bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz ne kadar muntazam bir düzen var değil mi? Kökünden tut yapraklarına kadar mükemmel işleyen bir sistem var..bilirsin sen yazmayım şimdi... Bu kadar düzenle çalışan bir varlık nasıl olur da tabiatın bazı elemanları tarafından akıl edilerek oluşturulsun...

 

Bu durumda kalan tek seçenek Allah ın yaratmış olduğudur...

 

Evet sen, tamda inanca göre birşeyler yazmışsın...

Ama bilim öyle demiyor...

Yaratılış hakkında eğer somut kanıtlar yoksa...

Her hangi bir teoriyi devre dışı bırakıyor...

Bilimin ilk üç ilkesi, konuyu belirleme, gözlem, varsayım...

 

Konu yaratılış...

İrdelenecek, kakkındaki teoriler doğrulanıp, yanlışlanacak...

İkinci ve üçüncü süzgeçten geçmesi gerek...

Gözlem ve varsayım...

Olaylar gözlenmeye, izlenmeye ve ön bilgiler toplanmaya başlanır....

Konuyu oluşturan varlığın çeşitli yönleri, yapısı, diğer varlıklarla olan ilişkileri, değişim ve çelişkileri, nitelikleri üzerinde gözlemlerde bulunulur...

Araştırılan konu üzerinde istatistiki bilgiler toplanılır...

 

Varsayım ise;

Gözlemi yapılan olaylar hakkında uygun ve geçici açıklamalar yapmak demektir...

Gözlemi yapılan şeyler ortaya birtakım sorular çıkarır...

Bu soruları yanıtlamak da varsayımı oluşturur.

Deney ve ispat ilkelerine gelmeden, bu aşamaları geçemeyen teoriler, düşünceler,

bilim değerlendirmesi dışında kalır...

Sizin ispat tarzınıza(!), bizim ilkelerimiz uymuyor...

 

İyi dileklerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimselci daha öncede edik sebepler yaratıcı olamaz evrim teorisi çıkarcıların kanıtlamak için yaptığı düzen bazlıktan fazla bir şey değildir

 

sebepler yaratıcı olamaz

 

1.elinde bir eczaneden hazırlanmış bir ilaç var ve bu ilaç o kadar hassaa ki kullanılan bütün formüllerden büyük bir incelikle dozunun katılamasını gerektiriyor yani en ufak bir aşırı veya eksik doz da ilaç tamamlanamamaktadır yani işlevini gerçekleştirememektedir.

Peki ya bu ilacı kavanozlar yerine getire bilirmi yani onları yanlız bırakıp dışarı çıkıtğınızda bir rüzgar çıkıpta onlardan bir madde yapabilirmi ki siz Allah ı kabul etmediğiniz için o rüzgarda kendiliğinden çıkıyo tabi

neyse elbette böyle bir ilacın yapılması ne akla ne bilime hiç bir şeye uymaz.Çıkan rüzgarın yaratılmasını Allahsız kabul etsenizde o rüzgarı böylesine öneten bir Allah olmadığını idda edemessiniz.

 

2.Bir canlının meydana gelmesi Allah 'a verilmeyip sebeplere verildiği taktirde kainatın pek çok element ile alakalı olan bu canlının bütün atomlarının kainattaki diğer bütün atomlar tarafından işbirliği içerisinde meydana getirildiği ortaya çıkmaktadır bu da aklen mümkün değildir çünkü bir çok bir birine zıt atomlar içermektedirler.Yani küçücük bir sineğin aypısında dahi zıt atomlar vardır bu kadar hassas olan canlıda sebeblerin öyle böyle derken bir araya gelipte canlıyı oluşturmasını düşünmek aklın ürünüdeğildir.Bunu yapan kim dedikmi tabiki Allah zülcelaldir.

 

3.Cansız ve şuursuz olan sebeplerin sonsuz sayıda ihtimal varkenbunların içinden sadece bir tanesini seçmesi ve bu kainatı yaratması elbette aklen imkansızdır.

 

Cihanı oluşturan bir duman olsa

o dumanı veren kimdir

arı herdem bal yaparda

o yetiyi veren kimdir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sanırım teist arkadaşlarımız "Bak şu dünyadaki nizama.Elbette bir yaratıcısı olmalı" argümanınından bir türlü kurtulamayacaklar. Halbuki Dünya, tarihi boyunca hiç bir zaman tam bir düzen içinde olmamıştır. Bu gün bile tam bir düzen içinde değildir. Nasıl olsun ki? Dünya her yıl en az bir-iki büyük depremle sarsılıyor. Okyanus sahilleri her yıl bir kaç büyük fırtına ile perişan oluyor. Her yıl bir kaç volkanik patlama ile belli bir bölgede yaşam yok oluyor. Her yıl onlarca sel felaketi yaşanıyor. Hergün bir kaç canlı türü yok oluyor. Hal böyle iken bir düzenden bahsetmek de mümkün olmuyor. Dünya'da canlılılığın varolabilmesi için gerekli şartların oluşması 2 milyar yıl almıştır. Öyle kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi Dünya'ya satranç tahtasına konulan piyonlar gibi serpiştirilen bir şey yoktur. Bugün gördüğümüz objelerin oluşması milyarlarca yıl almıştır. Ve bugün bilinenler de, bu oluşum mekanizması içinde bir yaratıcının parmağının olmadığı şeklinde. Eğer bir yaratıcı olsaydı, bu oluşum süreci için milyarlarca yıl geçmesinin bir anlamı olmayacaktı. Eğer tanrı, Dünya'yı insanlar için var etti ise, neden insanın varolabilmesi için milyarlarca yıl geçmesi gerekti? Yoksa tanrının canlılığın varolabileceği ortamı oluşturabilmesi için milyarlarca yıl uğraşması mı gerekti? O zaman da tanrı kavramı yaralanmış oluyor. O yüzden Dünya ve düzen konusu, teistlerin en son yaklaşmaları gereken konudur. Zira dünyadaki oluşum-varlık konusunda bilinenler, bırakın teistleri desteklemeyi, iddialarını çürütecek kadar yeterlidir. Ancak sevgili teist arkadaşlarımız bu konuyu kavrayamadıklarından sürekli karşımıza bununla çıkıyorlar.

 

Dünya'da tam anlamıyla bir düzen yoktur. Dünya'nın şu anki halini alabilmesi için milyarlarca yıl geçmesi gerekmiştir. Bu milyarlarca yıl içinde oluşumu sağlayan da tanrı değil, fiziksel ve çevresel koşullardır. Bu koşulların var olması da, tanrının varlığını göstermez. Dün "Evreni kim yaratmıştır?" diye soranlar, bugün "Big Bang'i kim yaratmıştır?" diye sormaktadırlar. Dün "Güneş'i ve Ay'ı orada kim tutuyor?" diye soranlar, bugün "Fizik kurallarını kim koymuştur?" diye soruyorlar. Bugün hala "İnsanı kim yaratmıştır?" diye soranlar da, yarın "Evrimi kim yaratmıştır?" diye soracaklardır. Zira dinlerin varlığı bu sorulara bağlıdır. Bir soru sorarsın ve "Bak gördün mü? Demek ki tanrı varmış" sonucuna ulaşırsın. Her verilebilen cevap arkasından "Peki onu kim yaratmıştır?" ya da "Peki o nasıl oluşmuştur" sorusu ile karşılaşırsın. Dolayısıyla dinin dogmaları sadece bilinmeyenler üzerindedir. Bunlara cevap bulundukça, bu dogmalar da bir adım geriye çekilecektir. Bu noktada da dinler de evrim geçirmek zorundadırlar. Kendilerini zamanın şartlarına, bilinenlerine uymayan kısımlarını değiştirmek zorundadırlar. Bu da çok kolay yapılabilir. "O ayet o anlama gelmez, şu anlama gelmektedir. Orada benzetme yapılmıştır" denilerek asıl anlam kaldırılacak, yerine zamanın bilinenine ve şartlarına uygun yeni anlamlarlar getirilecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet soruyorum. Ortada bir alem var değilmi. Bir düzen ve intizam var değil mi? yani bir varoluş var. Bunu kimse inkar edemez. Peki bu varoluşu nasıl açıklayabilirsiniz.

 

Eğer yam yam sende varoluşu meydana getirme kabiliyeti ve gücü var ise. Sen bu varoluşu açıklayabilirsin. Buna gönülden inanıyorum. Mesela bu güne kadar hiç görmediğimiz ve asla bir emsali kainatta bulunmayan birşeyi yokluktan gözlerimizin önünde varlığa getir. Varoluşunun bizzat sendeki bir güç ve iktidardan kaynaklandığını görelim. Bizzat ben senin varoluşu açıklayabileceğini savunacağım. Eğer yoksa aşağıdaki cümlemi ciddi ve dikkatlice oku.

 

Varoluşu var edilmişler açıklayamaz. Varoluşu bizzat Vareden açıklayabilir.

 

O ise Kudret sahibi olan Yaratıcı'dır. O varoluşu gönderdiği ilahi kitaplar ve peygamberlerle açıklar, biz gibi varedilmişler ancak varoluşu gözlemleriz. Ya Varedenin sözüne kulak verir doğru gözlemlere ulaşırız, yada Varedenin sözüne kulak tıkar yanlış gözlemlerle tesadüf gibi akla ve bilime asla uymayan açıklanamaz yollara saparız.

 

Bizler sadece birer gözlemciyiz. Bunu asla unutmayınız. Gerçekliğinizle yüzleşip kendinize geliniz....

 

Nasıl dünyada düzen yok..Senin saydıkların depremler volkanlar, dünyanın oluşurken geçirdiği serüven vs dahi o düzenin bir parçası yamyam::))

 

Onların oluşabilmesi dahi bir düzenle intizamla gerçekleşiyor. Ben bir deprem uzmanıyım sana bir ara vakit bulunca öğretirim deprem esnasındaki inanılmaz hadiseleri...

 

 

Dünyanın ve tüm evrenin varlığını sürdürebilmesini tesadüflere bağlamak çok büyük bir yanılgı . Aslında dünyadaki ve evrendeki düzen, tesadüfe kesinlikle yer olmadığının ve Allah'ın sonsuz gücünün açık bir delilidir.

 

Çok küçük bir örnek.Böyle milyonlarca örnek var.

 

Dünya, Güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki, her 29 km'de bir doğru çizgiden yalnızca 2.8 milimetrelik bir sapma gösterir. Eğer bu sapma 0.3 milimetre az veya 0.3 milimetre daha fazla olsa, yeryüzündeki canlılar donarak veya kavrularak ölürlerdi. Küçük bir bilyenin bile milim şaşmadan aynı yörüngede dönebilmesi neredeyse imkansızken, dev kütlesiyle dünya böyle bir dönüşü gerçekleştirir.

 

 

Dünya böyle bir yörünge çizmeyi Kim'den öğrenmiştir. Yam yam.

 

Milyonlarca örnek verebilirim böyle......Haydi artık doğru sorular sormayı öğren

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam tersini kanıtlayamadığın için elbette sürekli diyeceğiz sürekli sende aynı noktaya getiriyorsunama biz en azından cevabını veriyoruz ama sürekli yineliyorsun

 

Bak yam yam eğer dünya bir anda oluşsaydı ve bu mütün varlıklarda bir sebep aracı olmasaydı belkide sen hala taş devrinde olurdun.Bu sebepler olsaydı sadec ağız açık bakardın üstelik Allahı bulmakda zorlaşırdı çünkü zihnin bu yönde çalışmazdı

hangisi hayırlısı ise mevlam öyle yarattı.

 

Ama anlamak istemessen anlatamayız.

Verdiğin örnekten sen de anlaman gerekirki Allahı her zaman bulmak mümkün çünkü her zaman her şey teke dayanır her zaman bir yaratıcıya dayanır bunun başka bir ifadesi yok yaratıcının olmaması gibi bir durum yok

 

Ateistlik yanlış yorumlama ve bazı sorumluluklardan kaçmaktır.

Allah olmasa olmaz yaratıcı olmaz o dediklerin sıfır sıfır dan farklı yok yaratıcı dediklerin yaratılmıştır.

 

Gökte ayı tutan fizik kuralı değildir fizik kuralında Allahın bir zerresinin zerresi var ondan tutuyor.

Zira bu görme eksikliğinin gözlüğü yoktur

Zira bu bozukluğun da çaresi tektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nasıl dünyada düzen yok..Senin saydıkların depremler volkanlar, dünyanın oluşurken geçirdiği serüven vs dahi o düzenin bir parçası yamyam::))

 

Onların oluşabilmesi dahi bir düzenle intizamla gerçekleşiyor. Ben bir deprem uzmanıyım sana bir ara vakit bulunca öğretirim deprem esnasındaki inanılmaz hadiseleri...

Dünyanın ve tüm evrenin varlığını sürdürebilmesini tesadüflere bağlamak çok büyük bir yanılgı . Aslında dünyadaki ve evrendeki düzen, tesadüfe kesinlikle yer olmadığının ve Allah'ın sonsuz gücünün açık bir delilidir.

 

Çok küçük bir örnek.Böyle milyonlarca örnek var.

 

Dünya, Güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki, her 29 km'de bir doğru çizgiden yalnızca 2.8 milimetrelik bir sapma gösterir. Eğer bu sapma 0.3 milimetre az veya 0.3 milimetre daha fazla olsa, yeryüzündeki canlılar donarak veya kavrularak ölürlerdi. Küçük bir bilyenin bile milim şaşmadan aynı yörüngede dönebilmesi neredeyse imkansızken, dev kütlesiyle dünya böyle bir dönüşü gerçekleştirir.

Dünya böyle bir yörünge çizmeyi Kim'den öğrenmiştir. Yam yam.

 

Milyonlarca örnek verebilirim böyle......Haydi artık doğru sorular sormayı öğren

 

Kusura bakmayın ama, bana bir akademisyenmişsiniz gibi gelmedi. Eğer öyleyseniz, yukarıdaki safsatalar bir akademisyene yakışmayacak cinsten. Ne demek 0,3 mm den fazla olsaydı donardık yahu. Bunu akademisyen olduğunu iddia eden biri nasıl söyleyebilir ?

 

Dünya Güneş’ten uzaklaşıyor

 

Alman fizikçilerinin son hesaplarına göre Dünya ve Güneş arasındaki mesafe 100 yılda bir on metre kadar açılmakta.

 

Araştırma çerçevesinde son 120 yıl içindeki gözlemlere ait veriler yeniden sistematik olarak değerlendirilmiş.

 

Açıklama geçen haftalarda Alman Fizik Birliği’nde Claus Limmerzahl tarafından yapıldı.

 

Fizikçi, güneş ve dünya arasındaki mesafenin niçin açıldığının yerçekimi fiziğindeki bilgiler ve yöntemlerle açıklanamadığını ancak bu gelişmenin iklim üzerinde etkili olmayacağını söyledi. Çünkü değişim kozmik ölçülere göre çok küçük.

 

http://www.haber1.com/haber.asp?id=109549

 

Vah benim akademisyenlerime....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam gene kopyala yapıştırlarla sadece inat yapıyorsun cevabımı bekle..

 

Her forumda aynı hatalara düşüyorsun okuduğunu dahi doğru anlayamıyorsun....

 

Sana akademik olarak bir cevap verecegim korkma bekle..

 

Nasıl bir akademik (!) cevap vereceğinizi sabırsızlıkla bekliyorum sayın terapi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet Sayın yam yam işte size cevabımdır. Lütfen tüm forumdaki arkadaşlar bu hali gözlemlesinler ve katılımda bulunsunlar. Yeter artık. Her konuda böyle kulaktan duyma şeylerle hareket edilmeyeceğini görsünler.

 

Bakınız sayın yam yam siz benim bir önceki yazmış olduğum yazıyı gene klasik olarak doğru okuyup doğru yorumlayamadınız. Ben bir önceki yazımda yazdığım cümleyi sizinde alıntı yapmış olduğunuz cümleyi Bilim ve Teknik derğisinden aldım.

 

Fakat siz gene doğru okuyup doğru yorumlayamadınız kapasite meselesi bu tabiki !!

 

Alman fizikçilerinin son hesaplarına göre Dünya ve Güneş arasındaki mesafe 100 yılda bir on metre kadar açılmakta. Alman fizikçi orada yörüngeden bahsetmiyor dünya ile güneş arasındaki mesafeden bahsediyor. Ben çizilen yörüngeden bahsediyorum sen ise yörüngedeki benim söylemiş olduğum o ufak sapmaların oluşturduğu genişlemeden bahsediyorsun. Bu genişleme bizzat Kur'an tarafından zaten bize “genişleyen evren” tabiriyle bildiriliyor. Bu nu zaten bilmeyen yok yani ::)) Gerçi sen şeker bulmuş gibi sevinmişsin ama ..

 

Yoksa sen dünya ile güneşin arasındaki mesafenin hep aynı olduğunumu zannediyorsun yam yam ::)) Çok komiksin. Gene rasgele bi kopyalama yaptın ama olmadı sanırım he ne dersin yam yam....

 

Bazı bilgiler:

 

Dünya’nın Güneş etrafındaki hareketi sırasında izlediği yola yörünge denir. Dünya’nın yörüngesinden geçen düzleme yörünge düzlemi veya ekliptik düzlem adı verilir.

 

(Dünyamız Güneş çevresinde dolanırken yumurta biçiminde bir yol izler. Bu yola dünyanın yörüngesi denir. Yerkürenin içinden geçip, kutupları birleştirdiği varsayılan eksen dünyanın yörüngesine dik değildir. 23,5 derece eğik durumdadır. Bu nedenle Dünya üzerindeki herhangi bir yere Güneşin ışınları yıl boyu aynı eğimle gelmez. Yılın kimi zamanları ışınlar dik olarak gelir. Bu yörelerde gündüzler uzun, havalar sıcak olur. Kimi zaman ışınlar eğik gelir. Bu durumda da gündüzler kısa, havalar soğuk olur. Bu sıcaklık ayrımları mevsimleri oluşturur. Bir yılda dört mevsim vardır. )

 

 

Dünya yörüngesi 939 milyon km uzunluğundadır. Dünya bu yörüngede ortalama 107.118 km/h’ten (saniyede 30 km) daha hızlı dönmektedir.

 

Dünya’nın güneşe olan ortalama uzaklığı 149.5 milyon km’dir. Dünya’nın yörüngesi elips şeklindedir. Bu nedenle Dünya’nın Güneşe olan uzaklığı yıl içerisinde değişir.

 

Bilim ve Teknik yazmış olduğum mesajda yörüngeden bahsediyor yam yam uzaklıktan değil.......

 

Çünkü çizilen bu yörünge vasıtasıyla yıl içersinde uzaklık değişimleri yaşanır.

 

<<< Evet yam yam dünya o kadar büyük bir çapta yörünge izler ki, bu çapta olabilecek az bir miktar sapmamın ( yani yörüngedeki sapmadan bahsediyorum.) senin dediğin manada mesafe olarak karşılığı tahmin edemeyeceğin kadar büyüktür..İnanılmaz mesafeler oluşturur. >>>>

 

Evet işte böyle muhteşem bir denge vardır…..

 

Devam edelim….

 

Evrendeki büyük dengenin en önemli nedenlerinden biri, kuşkusuz gök cisimlerinin belirli yörüngeler izliyor olmasıdır. Yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı bulundukları sistemle birlikte dönmekte, evren tıpkı bir fabrikanın dişlileri gibi ince bir düzen içinde çalışmaktadır.

 

Evrenin görebildiğimiz kısmında 100 milyardan fazla galaksi mevcuttur ve küçük galaksilerde yaklaşık bir milyar, büyük galaksilerde ise bir trilyondan fazla yıldız bulunur. Bu yıldızların pek çoğunun gezegenleri, bu gezegenlerin de uyduları vardır. Tüm bu gök cisimleri çok detaylarla hesaplarla saptanmış yörüngelere sahiptir. Ve milyonlarca yıldır her biri kendi yörüngesinde diğerleriyle kusursuz bir uyum ve düzen içinde akıp gitmektedir. Bunların dışında pek çok kuyruklu yıldız da kendisi için tespit edilmiş olan yörüngede yüzüp gider.

 

Evrendeki yörüngeler sadece bazı gök cisimlerine ait değildir. Güneş Sistemimiz hatta diğer galaksiler, başka merkezler etrafında büyük bir hareketlilik gösterirler. Dünya ve onunla birlikte Güneş Sistemi her yıl, bir önceki yerinden 500 milyon kilometre uzakta bulunur. Gök cisimlerinin yörüngelerinden en ufak bir sapmanın bile sistemi altüst edecek kadar önemli sonuçlar doğurabileceği hesaplanmıştır.

 

Tekrardan bakarsak Dünya yörüngesinde, normalden fazla veya eksik 3 milimetrelik bir sapmanın yol açabilecekleri, Bilim ve Teknik'in Temmuz 1983 sayısında şöyle tarif edilmektedir:

 

Dünya, Güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki, her 18 milde doğru bir çizgiden ancak 2,8 milimetre ayrılır. Dünya'nın çizdiği bu yörünge kıl payı şaşmaz; çünkü yörüngeden 3 milimetrelik bir sapma bile büyük felaketler doğururdu: Sapma 2,8 yerine 2,5 milimetre olsaydı, yörünge çok geniş olurdu ve hepimiz donardık; sapma 3,1 milimetre olsaydı, hepimiz kavrularak ölürdük.

 

 

 

Gök cisimlerinin bir başka özelliği de, yörüngelerinin dışında bir de kendi etraflarında dönmeleridir. Kuran'daki "Dönüşlü olan göğe andolsun." (Tarık Suresi, 11) ayeti ise tam da bu gerçeğe işaret eder.

 

Elbette, Kuran'ın indirildiği dönemde insanlık, günümüzdeki gibi uzayı milyonlarca kilometre uzaklara dek gözlemleyecek teleskoplara, gelişmiş gözlem teknolojilerine, modern fizik ve astronomi bilgilerine sahip değildi.

 

Dolayısıyla uzayın, ayette bildirildiği gibi, "özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış" (Zariyat Suresi, 7) olduğunu, o dönemde bilimsel olarak tespit edebilmek imkansızdı. Ancak o çağda indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'de bu gerçek bizlere açıkça haber verilmiştir ve bu, Kuran'ın Allah sözü olduğunun delillerinden yalnızca bir tanesidir.

 

 

 

Son bir ekleme. Evet bu yörünge öyle hassas ayarlanmıştır ki. Sapmaların hayatımız üzerindeki etkisi ihmal edilecek kadar azdır.. Yam yamın mesajında altını çizdiği gibi ::))))

 

Rabbim ne büyük Rahmet Sahibisin.. Teşekkür ederim Rabbim.

 

 

 

yorumsuz........ Artık sana yorum dahi yapmayacağım..

Saygılarımla

 

Terapi

 

Kısa bir ilave....

 

 

yam yam mesajında demiş ki ;

 

" Fizikçi, güneş ve dünya arasındaki mesafenin niçin açıldığının yerçekimi fiziğindeki bilgiler ve yöntemlerle açıklanamadığını........"

 

alıntı yaptığın yerler dahi bir yerden sonra açıklama yapamıyor.....Sen neyin iddiasındasın yam yam ...??

 

Biz herşeyi açıklayabiliyoruz çok şükür. Çünkü bize Rabbimiz öğretiyor......

 

 

Yorumsuz....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şu an Bilim ve Teknik Dergisi'nin Temmuz 1983 sayısı önümde duruyor sayın terapi.. Ancak bu sayıda böyle bir ifadeye rastlayamadım. Tabi bu ifadeniz geçebileceği konulara baktım.

Bakın bu sayıda hangi konular varmış :

 

* Mağaralar

*Işığı ileten bitkiler

* Maddeyi aydınlatan yeni bir ışın

* Bilgisayar Temel Devre Elemanları

* Antik Çağların Süper çeliği

* Basınçlı su ile malzemeler kesilebiliyor

*Hareket Tedavisi

 

vs.vs. Uzun olduğu için daha fazlasını yazmayacağım. Sizden ricam, bu sayıda geçtiğini iddia ettiğiniz ifadenin konu başlığı ve sayfa numarası... Önce bunu verin, sonra devam edeceğim... Bakalım gerçekten bu ifade adı geçen dergiden mi alınmış, yoksa malum sitelerden mi?

 

Bu arada panik havasından mıdır nedir seviyenizi de bayağı bir düşürmüşsünüz sayın terapi... :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili yam yam izlemiş olduğun metod hep aynı. Artık sıktın. Bende bir panik havası yok. üslubumda değişmede yok.

 

Sen öncelikle yörüngeyle uzaklık arasında vermiş olduğum tanımlamayı bir ögren. Doğru okumayı anlamayı ve yorumlamayı öğren sonra konuşalım oldumu sevgili yam yam cım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili yam yam izlemiş olduğun metod hep aynı. Artık sıktın. Bende bir panik havası yok. üslubumda değişmede yok.

 

Sen öncelikle yörüngeyle uzaklık arasında vermiş olduğum tanımlamayı bir ögren. Doğru okumayı anlamayı ve yorumlamayı öğren sonra konuşalım oldumu sevgili yam yam cım...

 

Temmuz 1983 sayılı Bilim ve Teknik Dergisi'ne ulaşamayacağımı mı sandınız sayın terapi? Bir iddiada bulundunuz ve bir kaynak (!) verdiniz. Verdiğiniz kaynak şu an önümde. Şimdi ya bana sayfa numarası verin, ya da bir akademisyen olmadığınızı, buraya aktardığınız bilgileri malum sitelerden aldığınızı itiraf edin.

Lafı eveleyip gevelemeyin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Giriş cümlede inanmayan kişi, kendi istemi dışında terkedilmiş gösteriliyor...

Savunuda da buna inandırılmaya çalışılıyor...

Ama bu cümledede kendi isteğiyle reddettiğini söylüyor...

Buradaki çelişki görülebilmeli...

Küfürcü nitelemesi yanlış...

Binlerce inanç var, hiçbirine küfür edilmez bilim inananları tarafından...

Ancak bilim kurallarınca, inançların kurgu olduğunu savunmak durumundadırlar...

Ama bu savunuya sizler küfür diyorsunuz...

Galilenin dünya yuvarlaktır sözü de inananlar tarafından,

küfür olarak addedilmişti...

Dini inançlıların oluşturduğu yaratıcının yapabilecekleri de sınırlıdır...

Dünkü habere göre doğacak çocuktaki kanser geni temizlenerek aşılandı...

Bundan böyle önüne geçilemeyen kader kanser olgusuda yenildi...

Bu demektirki inançlıların kurgusu olan yaratıcının yapabilecekleri de sınırlı...

Gözlük teleskop, sağır cihazları, tropez organlar ve daha niceleri...

Kurgu tanrıların(yüzlerce) evren ve dünyadaki zaafları,

bilim tarafından tek tek keşfediliyor ve izale ediliyor...

Tabii bunlar da bizlerin küfürleri...

Galileo'nunki gibi...

Bilimsel doğrulama metodları;

* Konunun belirlenmesi,

* Gözlem,

* Varsayım,

* Deney,

* Ölçme,

* Doğrulama.

 

Bu ilkelere uymayan her savunu bilim tarafından,

sadece ispatsız teori olarak görülmektedir...

Gerçek değildir...

Bilime inananların birleştiği ORTAK NOKTALAR bunlardır...

Bilimde ispatsız ön kabul doğru değildir...

İlkelerce ispatlanıp doğrulanması gerekir...

Gerçek kabul edilen ve edilmeyen,

Yüzlerce din, yüzlerce görevlisi kafasına göre yorum ve ispat etmiştir

İspat denilen şeyin, "işte bunu kim yarattı"dan başka teorileri yoktur...

Tanrıların var olduğunun ispatlanamamış olması,

var olduğunun delili değildir...

Bilimin ispatlayamadığı binlerce teori vardır...

Zamanla ve koşullar oluştukça GERÇEKLER ispatlanıyor...

Zamanla koşullar oluştukça gerçekler ıspatlanıyor bilim en büyük gerçeği ispatlamayı en sona bırakacak

çünkü en büyük gerçek öyle istiyor. Allahın varlığı bir gün ispatlanacak dünyanın sonu geldiği zaman. Biz dünayanın sonunun geleceğini biliyoruz bilimde biliyor. biz bilime inanmaksakta (sınırlı bilime inanıyoruz

sınırsız bilim sadece Allahındır.)Dünyanın sonunun geleceğini biliyoruz sence bize bunu öğreten kimdir?

Koşulları oluşturan zamanın gelmesini sağlayan kimdir. Zamanı durduramayan bilim geri alamayan bilim

zamanın gelmesini nasıl bekleyebilir? Kendi kendine duramayan kendi kendine geriye dönemeyen zaman nasıl olurda kendi kendine gelir? Bilim bunu ispatllayabiliyor mu? Bizde zamanı gelince her şeyin olacağına inanıyoruz ama o zamanı bir getiren var durduracak olan ve geriye alacak olan sonsuz kudret sahibi birinin Var olduğunu biliyoruz. Ona inanmak için ispatlanmasını beklemiyoruz. Siz ispatlanana kadar bekleyin. Sabreden derviş muradına ermiş. Beklediğinize değecek inanın onu ispatlayacak bilim. ona inacaksınız ama

sizin için çok geç olacak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili yam yam Bakınız. Derginin o sayısında 48 adet farklı konu vardır. Bugün herkes istediği her şeye ulaşabilir. Ki sen bir şeyleri aratıp kopyalama konusunda ustasın. Bu konuda sana hayranım.

 

Şunu unutma ve konuyu saptırma lütfen, konu Bilim Teknik dergisi değil. Konu benim orada yazdıklarım. İyi oku onları lütfen, gerçekten ya sende anlayış problemi var yada önyargı duvarların çok yükselmiş.

 

Benim orada anlatmak istediğim apaçık ve netti. Dünyanın yörüngesi ve dengelerden bahsettim. Ama Sen onlara hiç bakmadan hemen atladın ve güneşin dünyaya olan uzaklığından bahsettin halbuki ben yörüngeden bahsetmiştim. İkisi çok farklı şeyler hala anlatamadım. Bir defa orada fena çuvalladın artık kabul et.: İkinci olarak yazdıklarım ilköğretim kitaplarında dahi coğrafya derslerinde var.!!!! Tabi eğer o dersleri hatırlayamıyorsan beni nasıl anlayacaksın ki !!!!

 

Yazdıklarım sadece Bilim ve Teknikle alakalı değil yani tüm bilim dünyasının kabul ettiği ve onayladığı gerçekler. Senin bana örnek olarak verdiğin Alman bilim adamı dahi benim dediklerimi ispatlıyor ve destekliyor. Ama sen onu bile anlamakta acziyete düşüyorsun. Ben ne yapabilirim ki.. Bu haline de gene de saygım var bunu da belirteyim. Olabilir…

 

Bahsetmiş olduğun derginin sayısında daha bir çok başlık var yam yam. Orada tam 48 adet başlık var iyi bak ve iyi oku dergiyi. Ayrıca dergiler de sadece konular değil ara bölümler ve orada bilim dünyasıyla alakalı bilgiler de vardır. Kısa kısa. Sana ödev veriyorum. Aradığın şeyi vakit ayır dergide bulacaksın. Ki derginin tamamımı incelemiş ve bir çok şey öğrenmiş olursun….

 

Artık sana cevap vermeyeceğim. Eğer Bilimselci gibi bir insan olsaydın sonuna kadar seninle devam edebildik fakat sen ayrıntılara takılıp kalmakta ustasın. Kendini dar kalıplara sıkıştırmada ustasın. Bu senin kendi tercihin ve ben buna saygı gösteriyorum.

 

Senin için yapabilecek bir şeyim yok yam yam. Sadece tavsiyem insanların Mukaddesatına saygı göstermeyi öğren. Fikirlerini özgürce savun hala saygım var fakat İnsanları alaya alma. Küçük görme. Değer verdiklerin hakkında yaptığın yorumlarda üslubuna önem göster.

 

HERKESİN EN AZ SENİN KADAR AKILLI VE ZEKİ OLABİLECEĞİNİ AKLINDAN ÇIKARMA BENCE…

 

Fikirlerimizi beğeniriz beğenmeyiz ama hepimiz insanız ve saygıyı hak ediyoruz..

 

Eğer bende bazen üslup sınırlarını farkına varmadan aşmıssam katılımcılardan özür dilerim.

 

Saygılarımla

 

Terapi

 

 

 

Son bir söz: Ben bir akademisyenim bu doğru yam yam . Bizler Müslümanız asla yalan konuşmayız. Ve yazdıklarımın hiçbir taneside akademi dünyası tarafından yalanlanamaz. Yazdıklarım akademik doğruluğunu ispatlamış olduğu için ( Değil doktora seviyesinde ) ilköğretim kitaplarında dahi yerini yıllar önce almış bilgiler.... ( Dünya yörüngesi, güneşin dünyaya olan uzaklığı vs........istersen açıp bakabilirsin)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yam yam arkadaşım eger arayıp bulma konusunda problem varsa ?

 

Bilim ve Teknik dergisine maille ulaşıp ,

 

Dünyanın yörüngesi ve sapma aralıkları hakkında bilgi alabilirsin. Ve bu sapmaların hassasiyet derecesini, sapmaların artması konusunda ise dünyada yaşanabilecekleri öğrenebilirsin. Aslolan bilgidir değil mi? :::)))

 

Yörünge ile güneşe olan mesafenin farkı şeyler olduğunu vs...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir ilave daha sevgili yam yam demiş ki;

 

" Temmuz 1983 sayılı Bilim ve Teknik Dergisi'ne ulaşamayacağımı mı sandınız sayın terapi?

 

buraya aktardığınız bilgileri malum sitelerden aldığınızı itiraf edin.

 

Lafı eveleyip gevelemeyin..."

 

yam yam arkadaş ben hiç bir şey sanmadım. İsteyen herkes herşeye ulaşabilir. Sadece oturup düşünerek detaylıca yazdım.

 

Ama siz yazdıklarıma hızlıca bir göz attınız yazdıklarımı okurken ACABA HAKLIMI? diye düşünmediniz ki hemen birşeylerin ucundan yakalayıp cevap vereyim dediniz. çünkü tarzınız bu yam yam arkadaşım. Ben mesajımı yazdıkdan yaklaşık 20 dakka geçtikten sonra sen hemen internetten hızlı taramalarını yapmış bana cevap yetiştirmişsin.

 

Yani senin olaylara bakış açın psikolojin bu. Ben gerçekten sana temel bilgiler içeren (Kainatla Güneşle, evrenle alakalı..) şeyler yazdım. Dünyanın yörüngesini yanlış algıladığını anlatmaya çalıştım. Güneşle dünyanın arasındaki mesafenin yörüngenin izlediği hatta göre degişebileceğini izah etmeye çalıştım. Sen bütün bunları hızlıca geçtin yada okumadın bile hemen NE YAPARIMDA İTİRAZ EDECEK BİRŞEYLER BULABİLİRİM DİYE, harekete geçtin....İşte senin tarzın bu...

 

Belki şöyle yapsaydın ha Terapi gerçekten şu konularda haklısın eyvallah. Fakat diğer meselede aslında başka bir kaynakta da şöyle deniyor belki diğer konuları hallettik ama o konuya yönelmemiz isabetli olur tarzında bir yaklaşım gösterseydin seninle sonuna kadar devama vardım......

 

Ama hiç ümidim yok....Ricam en azından Mukaddesatımıza karşı saygı gösterin lütfen....Sizin için hiç önem arz etmese bile bizim için çok önemli bu konu

 

 

Teşekkürler yam yam ve katılımcılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.