GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
Zerkavi artık kafa kesemeyecek
*** Zerkavi'yi yakın çevresi ele verdi 9 Haziran, 2006 09:38:00 (TSİ) Zerkavi'nin evinden geriye moloz yığınları kaldı Birçok kez Irak ve ABD güçlerinin elinden kaçan, ABD'nin başına 25 milyon dolar ödül koyduğu ve sonunda Irak'ta öldürülen El Kaide'nin Irak lideri Ebu Musab El Zerkavi'ye yakın çevresi sayesinde ulaşıldığı ortaya çıktı. HABER KAYNAĞI...OKUMAK İÇİN TIKLA>>>>http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.a...&haberID=189272 *** 'Zarkavi bombardımanda ölmedi' Irak'ta bulunan ABD ordusu, Irak'ta El Kaide'nin lideri Ebu Musab Ez Zarkavi'nin kendisini hedefleyen hava saldırısının ardından ABD askerleri olay yerine geldiğinde hâlâ hayatta olduğunu açıkladı. Ebu Mussab ez-Zarkavi'nin basına gösterilen fotoğrafı Ez-Zerkavi'nin cesedi parmak iziyle teşhis edildi Ez Zarkavi'nin bundan kısa süre sonra saldırı sonucu aldığı yaralardan ötürü öldüğü belirtildi. ABD ordusu, Ez Zarkavi'nin cesedinde herhangi bir kurşun izine rastlanmadığını da vurguladı. HABER KAYNAĞI...OKUMAK İÇİN TIKLA>>>>http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/20...awi_death.shtml *tna ***
-
‘Töremize aykırı’ deyip kardeşinin yanında vurdular - Kıskançlık dehşeti
*** TÖRENİZ BATSIN - ‘Töremize aykırı’ deyip kardeşinin yanında vurdular Hüseyin TÜCCAR/BURSA, (DHA) Tuğba İsveç’te yaşıyordu, kardeşiyle Bursa'ya tatile geldi. Parkta erkek arkadaşıyla buluştu. Muşlu hemşehrileri "töremize aykırı" diye Tuğba'yı pompalı tüfekle kardeşinin önünde vurdular. Tuğba bitkisel hayatta, yaşam mücadalesi veriyor. HABER KAYNAKLARI: OKUMAK İÇİN>>>>>TIKLA http://www.milliyet.com.tr/2006/06/09/son/sontur21.asp http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4554388.asp?m=1&gid=69 http://www.sabah.com.tr/gnd93.html *** ‘Kadınlar intihara zorlanıyor’ Van Kadın Derneği’nin raporu bölgedeki kadınların intihar nedenini çok iyi açıklıyor: Ailesi tarafından suçlanan kadın öldürülmek yerine intihara zorlanıyor. Çünkü töre cinayetinin cezası müebbet hapis! Fatih Sevinç NTV-MSNBC Güncelleme: 13:03 TSİ 09 Haziran 2006 Cuma VAN - Batman’ın ardından Van’da da son dönemlerde kadın intiharlarının artması üzerine, Van Kadın Derneği, (VAKAD), intiharların arkasındaki nedenleri tespit etmek amacıyla bir araştırma yaptı.776 kadının katıldığı araştırmanın sonucunda, kadınların yüzde 42,7’sinin görücü usulü, yüzde 30,7’sinin severek, yüzde 18,6’sının isteyerek evlendiği ortaya çıktı. Araştırma ile ilgili bir rapor hazırlayan VAKAD üyeleri, intiharların yeni TCK’nın yürürlüğe girmesiyle arttığını savundu. HABER KAYNAKLARI: OKUMAK İÇİN>>>>>TIKLA http://www.ntv.com.tr/news/376234.asp *tna ***
-
EKONOMİDE NELER OLACAK?... (Türk Lirası'nın içeriye giren sermaye ile değerli hale gelmesi ''güllük gülistanlık'' bir ortam yarattı. İç talep ''bekl.)
*** Sadece hükümet değil, muhalefet de ders çıkarmalı İsmet Berkan 09/06/2006 (2329 kişi okudu)Okumak için Tıkla>>>>Haber Linki.. Merkez Bankası Para Piyasaları Kurulu, pek çok gözlemci tarafından 'cesur' olarak tanımlanabilecek bir faiz artırımına gitti. Böylece, epey uzun bir süreden beri sadece faiz düşüren Merkez Bankası ilk kez gecelik faizleri yükselttiği gibi Nisan 2005'ten beri yaptığı bütün faiz indirimlerini de bir kerede geri almış oldu. Piyasalar 1.75'lik bu faiz oranını tanımlamaya çalışıyor. Bana göre, Merkez Bankası, enflasyon bekleyişlerindeki değişmeyi, daha doğrusu piyasada oluşmuş olan daha yüksek seviyeli bir beklentiyi tescil etmiş oldu en azından. Faiz, esasen Merkez Bankası'nın elindeki yegâne silah. Bu silahı doğru zamanda ve doğru biçimde kullanmak önemli. Merkez Bankası faizinin piyasada geçerli diğer faiz oranlarıyla bağının koptuğu bir dönem yaşadık. Ama bugün aynı şeyin olacağını, yani MB faiz artışının diğer faizleri etkilemeyeceğini söylemek doğru olmayabilir. Nitekim, daha MB faiz artırmadan Hazine'nin borçlanma faizleri artmıştı bile. Hazine faizinin artması ister istemez Türkiye'de paranın fiyatını, yani faizlerin genel düzeyini de artıracaktır. Esasen enflasyonda artma tehdidinin bulunduğu bir ülkede faizlerin artması da gayet normal karşılanmalı. *tna ***
-
AKP İçtenmi Yıkılacak Yoksa?
AKP düşerken CHP yükseliyor Türker Alkan 09/06/2006 Akşam gazetesinin SONAR'a yaptırdığı anketin sonucu bu. 'Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirdiniz?' sorusuna cevap verenlerin (kararsızlar dağıtıldıktan sonra) yüzde 29'u AKP, yüzde 19'u CHP, 12'si DYP, 8'i MHP, 7'si DSP, 5'i DTP diyor ve kalan oylar küçük partiler arasında dağılıyor. Bu oranlar bir eğilimi gösterir mi? Önemli olan sorun budur. Gene SONAR tarafından son altı ayda yapılmış olan anket sonuçlarını karşılaştırınca ortaya net bir tablo çıkıyor. AKP'ye oy verecekler ocakta yüzde 43 ile tepe noktadayken nisanda yüzde 33'e, haziranda ise yüzde 29'a düşüyor. CHP'ye oy vereceklerin oranındaysa düzenli ve önemli bir artış var: Yüzde 13, 15 ve 19. DYP yüzde 10 barajının biraz üzerinde seyrediyor, fakat düzenli bir eğilim göstermiyor. Ortaya çıkan tablo, AKP'nin gerilemesine karşın CHP'nin yükseldiğini gösteriyor. Neden?Nedeni bir başka tabloda saklı. Son ankette 'Türkiye'nin en önemli sorunu nedir' sorusuna verile yanıtta 'İşsizlik' diyenler yüzde 57, 'Pahalılık' diyenler yüzde 15, 'IMF ve dış borçlar' diyenler yüzde 3. Yani halkın toplam olarak dörtte üçü ekonomiden yakınıyor. 'İdeolojik' diyebileceğimiz konulara gelince, halkın yüzde 2.5'i laikliğe yapılan saldırıları, yüzde 1.7'si de türbanı önemli sorun saydığını söylemiş. Ekonomi, ideolojiden çok daha önemli bir belirleyici olarak karşımıza çıkıyor. Bu bulgular her şeyden önce sürüp giden bir eğilimi belirlediği için önemlidir. İktidar partisi altı ayda 13 puan yitirirken, anamuhalefet partisi yedi puan kazanmıştır. Hızlı bir erime ve güçlenme eğilimiyle karşı karşıyayız. Bu eğilimin kısa zamanda değişmesini beklemek doğru olmaz. Büyük bir ihtimalle bir süre davam edecektir. AKP'nin gerilemesi, işsizlik ve hayat pahalılığı gibi ciddi sorunlar dururken iktidarı süresince başörtüsü-dini kadrolaşma çerçevesinde gelişen bir tartışmaya yönelmelerinden etkilenmiştir. Bu tartışmaya son günlerde askerlerin de çekilmesi, rejim endişelerinin doğmasına da neden oldu sanırım. Kimse ordusuyla kavgalı bir yönetim istemez. Bir diğer faktör, AKP iktidarının 'AB rüyasıyla' işe başlaması, topluma bu çerçevede umutlar vermesi, belirli bir ilerlemeyle desteğini artırmasını sağlamasıdır. Son bir yıldır AB'ye giriş eskisi gibi insanları heyecanladıran bir umut kapısı olmaktan çıkmaya başladı. Hatta AKP'nin AB'ye girmeyi ciddi olarak isteyip istemediği bile tartışma konusu oldu. Adını 'AK' Parti yapacak kadar yolsuzluklara karşı olup, 'damardan' gireceğini söyleyen bir partinin yolsuzluklara bulaşıyor olması... Liderinin asabi tavırları... Bütün bunlar birikti ve bu noktaya gelindi. AKP bu eğilimi kısa zamanda değiştirmeyi deneyecektir. Değiştiremezse... İşte o zaman erken seçim gündeme gelir. Dört yılda bir seçim yapmanın bir mantığı olmalı. Türker Alkan © RADİKAL 09/06/2006
-
BASINDAN SEÇMELER - KÖŞE YAZARLARININ GÜNDEMİNDEN
Sikkenin sahtesi makbuldür... Allah memlekete soyguncunun bile hayırlısını versin kardeşim... *** Bakın, Maraş'ta müzeyi soymuşlar. Ama hiç olmazsa, yerine sahtesini koymuşlar. Maksat, gezmeye gelenler mağdur olmasın... *** Uşak'ta da böyle olmuştu, malum. Arakladılar kanatlı denizatını. Yerine koydular sahtesini. Kanatlı mı? Kanatlı... *** E artık çok detaya girmeyeceksin... Yok efendim, "biri 2 bin 300 yıllıkmış da, öbürü 3 günlükmüş" falan... Olur o kadar. *** Zaten, hayatının geri kalanında farklı mı davranıyorsun ki, illa "sikkenin orijinalini isterim" diye tutturuyorsun. *** Çek sahte, senet sahte, para sahte, evrak sahte, diploma sahte, nüfus cüzdanı sahte, pasaport sahte, ehliyet sahte, sağlık karnesi sahte, imza sahte, fatura sahte, fiş sahte, rapor sahte, kredi kartı sahte, oy pusulası sahte, otobüs bileti sahte, piyango bileti sahte, maç bileti sahte, plaka sahte, reçete sahte, tablo sahte, altın sahte, mücevher sahte. Sahte seçmen var, sahte gelin var, sahte emekli var, sahte doktor var, sahte subay var, sahte diş hekimi var, sahte avukat var. Sahte imam var, imam... Rakı sahte, sigara sahte. Baklavaya fıstık yerine ezilmiş bezelye koyuyor adam. Kırmızı biberde kiremit tozu, zeytinde ayakkabı boyası var. Bayat tavuk beyaz görünsün diye klora batırılıyor, kurtlanmış ceviz beyaz görünsün diye çamaşır suyuna... Küflenmiş peyniri jel ile harmanlayıp, taze kaşar diye kakalıyorlar. Lahmacun yağ külünden... Sucuk desen, kıyılmış tavuk ayağından... Kemik öğütülüp, salam yapılıyor. Sosis, horoz ibiğinden. Baharatta, ot sap. Süt, sulu. *** Hayatımız sahte, hayatımız. *** Onun için sorun çıkarma. Gez işte... Kanatlı mı? Kanatlı. KAYNAK: 09.06.2006*Sabah *tna ***
-
Zerkavi artık kafa kesemeyecek
Zerkavi artık kafa kesemeyecek Irak'ta düzenlediği yüzlerce intihar saldırısı, bombalama ve kafa kesme eylemleri nedeniyle binlerce kişinin ölümünden sorumlu olan İslamcı terörist Zerkavi, Bakuba'da kaldığı evde bir Amerikan F-16'sının hedefi oldu DIŞ HABERLER SERVİSİ © 2006 Milliyet 09.06.2006 HABER LİNKLERİ http://www.milliyet.com.tr/2006/06/09/dunya/adun.html http://www.sabah.com.tr/dun104.html http://www.hurriyet.com.tr/dunya/4551558.asp?m=1&gid=69 http://www.ntv.com.tr/news/376102.asp http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.a...&haberID=189013 El Kaide doğruladı Bir internet sitesinde Irak'taki El Kaide örgütü adına yayımlanan bir açıklamada, Zerkavi'nin öldüğü doğrulandı. Zerkavi'nin yardımcısı Ebu Abdurrahman El Iraki imzasıyla yayımlanan açıklamada, "Mücahidimiz Şeyh Ebu Musab El Zerkavi Irak'ta şehit oldu" denildi. Açıklamada, "Zerkavi'nin ölümünün ardından Irak'taki El Kaide'nin, Amerikan işgaline ve Bağdat hükümetine karşı savaşını sürdüreceği" ifadesi yer aldı. Zerkavi'nin öldürülmesi, uluslararası petrol piyasalarında varil başına 1 dolarlık düşüşe yol açtı. ZERKAVİ KİMDİR? Bin Ladin'in prensi Irak'taki bombalı saldırılar, suikastlar ve yabancı rehinelerin öldürülmesinden sorumlu tutulan radikal İslamcı terörist lider Ebu Musab El Zerkavi, ilk olarak Irak'ta Tevhid ve Cihad örgütünün lideri olarak ortaya çıktı. Gerçek adı Ahmed Fazıl Haleyle olan, Ürdün'ün Zerka kentinde doğan 39 yaşındaki Zerkavi, örgütünü 2004'ün sonlarında Usame Bin Ladin'in El Kaide örgütüyle birleştirdi. Bin Ladin, Ocak 2004'te Zerkavi'yi yardımcılığına getirdi. Irak'ın en kötü namlı "direnişçisi" Zerkavi'yle ilgili bilgiler, aslında son derece sınırlı. Bazı uzmanlar, Zerkavi'nin, Irak'ta koalisyon güçlerine karşı yöneltilen terör saldırılarını kendisi için bir sıçrama tahtası olarak kullandığı görüşünü savunurken, bazıları Zerkavi'nin etkisinin abartıldığını öne sürüyordu. Yabancı rehinelerin öldürülmesinin kaydedildiği video görüntüleriyle 2004 yılında nam salan Tevhid ve Cihad'ın, El Kaide ile birleşmesinden sonra, özellikle Şiilerin egemenliğindeki hükümet ve güvenlik güçlerine yönelik kanlı saldırılardan, Zerkavi'nin artık yeni adı Irak El Kaide'si olan örgütü sorumlu tutuldu. EYLEMLERİ İstanbul'u da kana bulamıştı Ebu Musab Zerkavi'nin örgütü, Irak'ta aralarında Türklerin de bulunduğu binlerce kişinin ölümünden sorumluydu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, hafta başında yaptığı açıklamada, Irak'ta üç yıl içinde 100 Türk'ün kaçırıldıktan sonra veya araçlarına düzenlenen saldırılarda öldürüldüğünü, 24'ünün ise akıbetinin bilinmediğini söylemişti. Zerkavi grubunun eylemlerinden bazıları şöyle: 2003, 19 Ağustos: Bağdat'taki BM karargâhına düzenlenen ve BM'nin Irak Özel Temsilcisi Sergio Vieira de Mello ile İspanyol bir yüzbaşı dahil olmak üzere 22 kişinin öldüğü bombalı saldırı. 29 Ağustos: Necef'teki İmam Ali Türbesi'ne düzenlenen ve Birleşik Irak İttifakı'nın lideri Muhammed Bagır El Hekim'in de aralarında bulunduğu 83 kişinin öldüğü saldırı. 12 Kasım: Nasıriye'de İtalyan üssüne düzenlenen, 19 İtalyan ile 9 Iraklının öldüğü saldırı. 15-20 Kasım: İstanbul Şişli'deki Beth İsrael ve Beyoğlu'ndaki Neve Şalom sinagoglarına ve İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu ile Levent'teki HSBC Bank Genel Müdürlüğü binasına yönelik, 4 canlı bomba dahil 62 kişinin öldüğü saldırılar. 2004, 2 Mart: Bağdat ve Kerbela'da Aşure gününde düzenlenen, en az 170 kişinin öldüğü intihar saldırıları. 2-13 Eylül: Zerkavi'nin grubu, 4 Türk rehinenin öldürmesini üstlendi. 2005, 28 Şubat: Saddam'ın devrilmesinden sonraki en kanlı saldırıda Hille'de 118 kişi öldü. 29 Eylül: Balad'da girişilen üçlü saldırıda 99 kişi öldü.
-
Yeni bir güneş sistemi mi doğuyor?
Yeni bir güneş sistemi mi doğuyor? Amerikalı gökbilimciler, Güneş Sistemi’nin başlangıcına benzeyen, genç bir yıldız etrafında disk biçiminde büyük miktarda karbon gazı yığının varlığını tespit ettiler. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) açıklamasına göre, Fuse adı verilen ultraviyole spektroskopik keşif teleskobu yardımıyla bu önemli keşfi yapan bilim adamları, Beta Pictoris adı verilen yıldız ve belki de içinde çoktan oluşan gezegenleriyle ortaya çıkmakta olan güneş sisteminin, 20 milyon yıldan genç olduğunu belirttiler. Haberi okumak için tıkla>>>>> http://www.turkishnewsagency.com/article/science/space/65/
-
AKP İçtenmi Yıkılacak Yoksa?
Demirel, Başbakan Erdoğan ve AKP iktidarını eleştirdi... Oktay ENSARİ- Demet ÖZTÜRK- Recep İSTEK/KAYSERİ, (DHA) DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile AKP iktidarını eleştirdi. Demirel, Türk siyasi hayatında 40 yılda neler yaptığı yönündeki eleştirilere Başbakan Erdoğan'ı hedef alarak, “Böyle soranlara ben de soruyorum. Böyle diyenler boşboğazlık yapıyor. İnkarcılık yapıyor. Siz de çıkın şunları yaptık deyin'' dedi. Erken seçimi savunan Demirel, bir soru üzerine “Cumhurbaşkanı olsaydım Hamas'ı ziyerete gitmezdim. Hamas terör örgütüdür'' diye konuştu. Demirel, Kayseri’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı kıskanıp kıskanmadığına ilişkin bir soruya, “Ben, maraton koştum. Başbakan ise, daha 100 metre koştu. Böyle bir rahatsızlığım yok'' dedi. Kendisinin Türk siyasi hayatının 40 yılında ne yaptığını soranlar için Demirel, “Böyle soranlara ben de soruyorum. Böyle diyenler boşboğazlık yapıyor. İnkarcılık yapıyor'' dedi. Demirel, hükümetin herkesle kavgalı olduğunu söyledi. BİZİM YAPTIĞIMIZ TESİSLERİ SATIYORLAR Kanal D'de yayınlanan ve çekimleri Erciyes Üniversitesi Sabancı Kültür Sitesi'nde gerçekleşen ‘Genç Bakış’ programında Abbas Güçlü'nün konuğu, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel oldu. Abbas Güçlü ve öğrencilerin sorularını yanıtlayan Demirel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ima ederek “Meyvalı ağacı taşlarlar. Biri bana laf atmış. Ben güncel siyaset yapmıyorum. Bana laf atanları güç duruma düşürürüm. Hükümet herkesle kavga ediyor. Sadece benimle değil ki. Türkiye’yi yeterince aydınlatırsak, kavga etmeyiz. Ben aydınlatma görevi yapıyorum. Çıksın yaptıklarını anlatsınlar. Madem bir şeyler yapıyorlar da neden 2.5 milyon insan işsiz geziyor. Köylü inim inim inliyor. Esnaf kepenk indiriyor. Bizi eleştirenler bugün suyu, elektriği nasıl kullanıyor. Yüzünü nasıl yıkıyor. Özelleştirme yapanlar bizim yaptığımız tesisleri satıyor'' diye konuştu. Demirel, 11 Haziran’da Kayseri’ye gelecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderme yaparak, “Ben, yanıt istiyorum Kayserilileri kandırmasınlar. Söylesinler fabrika yaptık diyorlar, fabrika yok muydu. Başkalarının yaptıklarına el koymayın, yaptıklarınızı anlatın'' dedi. Süleyman Demirel, türban ve hortumcularla ilgili ve kendisinin aile fotoğrafı diye gazetelerde çıkan fotoğraflarla ilgili olarak, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti, bir islam devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti dinle, devleti ayırmıştır. Din esasına dayalı devlet kurulması mümkün değildir. Müslümanlığın en iyi uygulandığı ülke Türkiye’dir. Türkiye’de beş vakit namazı kılana kimse bir şey demiyor. Müslümanlığın en iyi uygulandığı yer buradır. Allah ile kul arasında kimse yoktur. Başını bağlayanlara kimse bir şey diyor mu ? Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararı değişmedikleri, Üniversite senatolarının kararı değişmedikçe, türbanla kimse okula gelmez. Hortumculuğu kim yaparsa yakasına yapışılsın. Hortumculuğu kim yapmıssa, cezasını çeksin. Kişisel suçun cezasını kişiler çeker.'' “Türkiye Cumhuriyeti laik ve çağdas bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti bir devrim sonucu meydana gelmistir. Demokrasi laiklik, islam ve çağdaşlık bağdaşır, Bu gibi tartışmaların büyük bölümü buradan çıkıyor'' diyen Demirel, imam hatiplerle ilgili olarak “Bu okulların açılması yasak değil, Milli eğitimin bünyesindeki okullardı. Bu okullar siyasete bulaştırıldı. Sıkıntı okullarda değil, okullara siyaseti bulaştıranlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi kendisini koruyacak güce sahiptir'' dedi. ÇARE SEÇİMDE Süleyman Demirel, erken seçimle ilgili olarak, “Ayakkabı ayağı sıkıyor. Çare seçimde. Kendi halkınıza müracat edin. Halk bunalmıstır. Bunalmadan kurtulmanın yolu halka gitmektir. Hakkın sahibi halktır. Vekaletin sahibi halka gitmelidir'' diye konuştu. Demirel, bir öğrencinin AKP hükümetinin ortamı “Laik olanlar ile olmayanlar'' şeklinde ayırdığı yoludaki sorusunu “Bir hükümet herkesle sürtüşmeye girmişse ne bekliyorsunuz. Darbe olmadan, sorunlarımızı çözümleyeceğiz. Herşeyin kuralı vardır. Üniversitesi ile siyasi iktidar çatışmaya girmişse iyi değildir. Bugünkü üniversitelere, siyasi iktidardan katkı yok. Hükümetler çağdas, demokratik, laik esaslara uymak zorundadır. Ne zaman kayma oluyor, o zaman gerginlik oluyor. Gerginlikler darbeyle çözümlenmez. Halka gidilir'' diye yanıtladı.
-
AKP İçtenmi Yıkılacak Yoksa?
Radikal kardeşim sorması ayıp sen hangi basın kuruluşunda çalıştım demiştin.? Yoksa basında çalıştım dediğin bisikletle gazete filan mı dağıtıyordun.? O bisikletten düşüp kafanı bir yerlere çarpmadın umarım.? Farkında değilmisin konu başlığı AKP...CHP den bahseden yok.! Yani her cümlen sırıtıyor...Farkındamısın ... Yada sen iyimisin... Bir rahatsızlığın yok değil mi?
-
Basın ve Çarpıtmaları
Bilmem ki ne desem zaman geçti unutuldu... Şimdi eski hesapların görülme zamanıdır... o zaman fazla ses çıkarma şimdi yeridir ... Bazı şeylere insanın zaman geçip kendininde inanması gerekir.. tesadüf bütün bunlar ya.! Belkide basından kalma alıkanlıklardır bilinmez.?
-
Basın ve Çarpıtmaları
İşte kafa bu kategorize... "Cumhuriyet gazetesinden yazılar eklesem benden iyisi yoktu." bu yazdığınla yaptığın yargılama değilde nedir.?
-
Basın ve Çarpıtmaları
İşte bukadar...Sevgili Alio-1 gibi açık konuşsan bir zararı var mı radikal... Gizli yapınca oluyor bunlar... Bu soruyu soracaktım Ali ağzımdan aldı... Radikal berceste...sizce şeriatcı olmak kötü bir şey mi? "şeriatci oldum helal olsun diyecegim yok..." yaklaşımı ne anlatmak istiyor....? "laik bir ülkedeyiz vatandaş niye İslam esaslarına uymasın?" fikrine katılmıyormusunuz? Katılıyorsanız neden?... Katılmıyorsanız neden? İşte bütün iş açıkca bu soruların cevabını verebilmekte... Şeriatcıyım deseniz sizi asacaklar mı bu forumda... Bunu gizli kapaklı üstü örtülü yapınca işlerin rengi değişiyor... Ben seriata ve onun rejimi değiştirme çabalarına karşıyım? Açıkca söylüyor ve ona karşı tavır alıyorum... sende tavrını açık ortaya koy şikayet edip durma...
-
din totaliter bir baskı aracıdır.
Ele aldığınız şeyler konumuzun dışında o nedenle konumuzun dışına taşacağı için eleştiri hakkımı burada kullanmak istemiyorum... Yüzeysel olarak ifade etmek gerekirse katıldığım ve katılmadığım noktalar var... Ancak konumuz Din ve demokrasi...Sorularda şunlar, bu soruların yanıtlarını arıyoruz... 1- İslamiyet ile demokrasi birbirleriyle bağdaşır mı? 2- İslamiyet’te demokrasiye ne kadar yer var? -(İslamiyet ile insanın ahlaki birbirleriyle bağdaşır mı?) - (İslamiyet’te insani değerlere ne kadar yer var?) Sorularının yanıtlarını aramıyoruz...Ayrıca yam yamın tektip inasan kavramını ele alışıyla..." sizin tek tip insan oluşturmaz," yanıtınız onun anlatmak istediği yönetilmekle ilgili tespitinin dışında bir yorum..bunuda yine bizi konunun dışına çıkaracağı için ele almak istemiyorum... ilk iletinizin de altına yazdığım gibi; Her ne kadar başlık Din kavramını ele alıyorsada, konunun burada ele alınış biçimi kişilerin inanç değerlerini incelemek değil, kişilerin dini değerlerle yönetilmek istendiklerinde ortaya çıkacak sonuçlar iredelenmeye çalışılıyor... Bu nedenle yazılanları ve ifade edilmeye çalışanları bu çerçevede ele alarak, seninde bu konudaki katkılarını okumak ve değerlendirmek isterim... Bunun devamında verdiğin yanıta itiraz olacak bir karşı görüşüm olmadığı için okudum ve tespitlerini ilerde yararlanmak üzerine dağarcığıma attım... Dikkat edersek yam yam sana yazdığım o yazıyı okumuş olacak ki, Çerçevenin dışına taşmadan kendi görüşlerini ifade etmeye çalışmış...Katılmak yada katılmamak elbette kişiye göre değişir buna kimsenin itirazı olamaz...Ama itirazlarda yine konunun içinde kalarak yapılabilmeli... Dikkat edersen konu dışına taşan yazılara cevap vermiyorum...O nedenle birbirimize katkılarımız olacaksa eğer ve bu samimi görüşlerle bir aradaysak, paylaşımları kendi mecrası içerisinda geliştirmek hepimizin yararlanacağı ve karşılıklı olarak birbirimizi geliştirecek bilgi ve deneyimlerimizi arttıracak sonuçlara ulaşabilmelidir... ve ben sizin görüşlerinize önem veren bir kişi olarak bana katkıda bulunacak görüş ve düşüncelerinizi konu içerisinde kalarak yapmanızı rica ediyorum... Lütfen ve lütfen "Elbette inanmayanlar kendi düşüncelerini aktarırken, kendilerince kanıtlar koyarlar ortaya, özelliklede dinleri araştırmışlar iseler zor bir karşıt görüş olurlar. " cümlesinde ele aldığınız zorluklar içine atmıyalım birbirimizi...Zaten bunu yaparak kör parmağım gözüne ayrımları körükleyen bir dolu kafa var..Bu cözüm değil... Sağduyu dediğimiz şey bu olmasa gerek...Ve hiçbirimizin yararına değil... En içten sevgilerimle Sevgili Sardunya...
-
alim hoca - ateist genç diyaloğu
Sevgili sardunya yazını okudum...bir daha okudum..sonra bir daha... İçeriğini tekrar tekrar ele aldım...Hatta noktasını, virgülünü... Şimdi bu iletiyi bu başlıktan alıpta bağımsız olarak ele alırsak ifade etmek istediği anlam geniş ve çok tutarlı bir söz olarak değerlendirmek gerekir ve öyledir de... Bence bu başlık altında ve kişilerin altında Sırf eleştirmek için eleştiri gibi duruyor mu acaba.? Galiba maksadını açan kelimelerde var...Örneğin;samimiyet... Ben mi farklı değerlendiriyorum.? Bilemiyorum... Lütfen bu bakış açısıyla bir daha değerlendirir misiniz.?
-
TÜRBANA BİR PARÇA BEZ GÖZÜYLE BAKANLARA SESLENİYORUM
Başlığın Açılış yazısı: “yahu kardeşim madem o bir parça kumaşı ne diye edep yerlerine örtme ihtiyacı duyuyorsun madem oranı buranıda o bi parça kumaşla örtme o kadar küçümsüyorsan?” Başlığın gelişimine sağlıyan ilk yazılar: “Bizde kalkıp sizin bu yanlışınızı ortaya çıkartıp, hayır efendim saç,baş edep yeri değildir dediğimiz için mi edepsiz olduk ?” Arkadaş bunu dedi diye Üretilen düz mantıklarla yapılmak istenenleri hatırlatan bir yazı ve hemen ardından gelen cevap… Bu son iletiyle birlikte konu daha mantıklı bir noktaya doğru döner… Soru yerindedir.. Neden elbise giyiyoruz..? madem sizin mantığınızla gidelim? Ve artık konu daha tutarlı noktalara doğru ilerler…Gelen yanıtlar konuyu geliştirir… Bu arada son iletide “dünya bir tepsi gibi dümdüz” inancını bilimsel olarak nitelenmesi hataydı… Çünkü bu kilisenin yüzyıllarca topluma dayattığı ve bu uğurda birçok insanı acımasızca katlettiği bir teist inanç ve kavramdı…bilimin öne sürdüğü yaklaşım değildi düzeltmek gerekir… İlk tartışmaların odağında bulunan giyinme ihtiyacı anlaşılmama yönünde gelişince taraflar şu tespitleri yaparlar… Birde Baş örtüsünün Kuran daki yeri üzerine gerçekten düzeyli ve üsluplu olarak görüşler ifade edilerek konu açıklanmaya çalışılmaktadır… kuranda 2/196 ayetinde " kurban yerine varıncaya kadar BAŞlarınızı traş etmeyin" cümlesindeki baş kelimesi de aynı kelimedir. buradan günümüzde senin dediğin gibi kullanılan kelimenin kurandaki anlamını çıkarabiliyoruz. bu gün kuranın açıklaması diye sunulan tefsir ve hadisler tarihsel bilgiye göre elçinin vefatından yaklaşık 150-200 sene sonra ortaya konulmuştur. mezhep yorumları, mezhep tartışmaları, iktidar hırsları, kibir vb insani zaafları dikkate alarak bu süreyi bir düşünürsen geleneksel bozulma ve kurandan uzaklaşmayı tasvir edebilirsin. ama en dogrusu kuranın ayrılık ve ihtilafa düşmek ile ilğili ayetlerini tarayıp günümüze bakmak olacaktır. 6/159 ayeti düşünce oluşturmak açısından umarım bir kapı açabilir Bu arada diğer iletiler nerede diye sorabilirsiniz.. Onlarıda konuya katkılarından daha çok demagojik yaklaşımlar olarak ele almak istiyorum… *** siz bence kimseye zararı olmayan başörtüsünü kadınlarımız başından çıkarmaya çalışacağınıza toplumun ahlakını bozanların açık yerlerini örtün *** Medeniyete soyunmakla ölçülüyorsa dünyanın en medeni insaları Afrika yerlileri olurdu unutmayalım. *** bir söz de ben yazayım medeniyet: açmaksa bedeni, desenize hayvanlar bizden daha medeni... *** yani gelişmemiş toplumlar açık az gelişmişler kapanıyor çok gelişmişler tekrar açılmaya başlıyor ne güzel bir tersine süreç o halde insanda evriminin sonunda tekrar maymuna dönüşür heralde *** Ayrıca ;Aralarda bir yerde konunun yine edep ve hayaya yönlendirilmesi ile gerekli olan uyarı ve tesbit hemen geldi…ilginç ve gerçekti… Onuda en sona sakladım...
-
alim hoca - ateist genç diyaloğu
Sevgili terapi bu konuya hangi bakış açısıyla baktığınıza bağlı olarak değişir... Eğer dini öğretilerle bakarsan varacağımız yer ayrı... Tıbbi, bilimsel, sosyal yaşamın gerçekleriyle bakarsan varılacak yer ayrı... Ayrıca insanın cinsiyeti... Doğduğu aile,yaşadığı yer, Ailenin,çevrenin ve kendisinin kültürel ve ekonomik yapısı, yaşamını sürdürdüğü çağ ve dönem. Neden, nasıl, ne olacak sorularının yanıtlarını belirleyecek etkilere sahiptir... Bence bunu salt teist bakış açısıyla çözümlemeye ve bu bakış açısıyla tartışmak istiyorsan... O zaman bu soruyu böyle düşünenlere yöneltmen abesle iştigaldir... Konunun irdelenmesi için gerekli başka faktörleri göz ardı edecek yaklaşıma boşa zaman harcama olarak bakan kişileride yargılamaya kalkmak, işte cevap yok düşüncesi kendini kandırmaktan öteye gitmez. Bu konuda donanımlı ve kendini yetiştirmiş insanların varlığı bu inkarla yok olmaz... Gereksiz tartışmaların içine girmemek düşüncesi ayrı bir şeydir çünkü... Bu bir lise öğrencisinin sek sek oynamak isteyenleri kibarca reddetmesine benzer... Burada sen illaki bu budur diye bir dayatmada bulunmak amacını güdüyorsan o zaman rüzgara karşı muhabbeti kimseyi rahatsız etmemeli... Ama bunun dışında herkes kendi görüşlerini ifade eder ve bu görüşlere dayatmalarda bulunmadan, seninde bahsettiğin duyarlı bir üslupla ifade özgürlüğü içinde ve karizma yapmaktan uzak benim dediğim duğrudur mantığıyla yaklaşmadan bir şeyler paylaşılabilirse, herkes için daha yararlı iletişim olabilir... Ama amaçlar baştan belli ve bu salt yaratılış efsanesine götürülmeye çalışılan bir yarışma olacaksa bundan sende dahil hiç kimse yarar sağlayamaz... Bu durumda kendi görüşlerini taşıyan kişilerle monolog muhabbetlere devam edilmesinde kendi açınızdan daha çok yarar vardır... Bu mantıkla olayı ele alacaksak...ilk olarak sen görüşlerini açılamakla başlayabilirsin... Bir başkasıda uygun görür ve tartışmaya değer bulursa yazan çıkacaktır...merak etme... Buyrun..Hadi bakalım...Yaklaşımları başka şeylere hizmet eder...Tepki görür...Kendine muhatap bulamazsın Unutmayalım ki herkes aynı görüşte olmak zorunda değildir... ve görüşlerini illaki dayatmak hakkınada sahip değildir... Amaç anlaşılır ve hak verilir olmaksa bunun daha tutarlı yolları var... Herkese ulaşabilmek, onlara bir şeyler ifade edebilmek, yandaş alkışlarından daha olumlu bir sonuçtur... Ayrıca birirlerine sen kimsin,yararın nedir ithamları... Yaşama ve insanlara doğru pencereden bakamıyor olmanın bir kanıtıdır... Ne yapacağımızı şaşırdık.?.. İfadeleri yerine kafadan insanları zıtlıkların içine sokmadan tartışmanın içine yararlı olacak bir biçimde dahil edebilme yeteneğini kazanmak gerekir... Yoksa herkesin dilinde rahatlıkla söyleyebileceği argumanlar dağarcığın da mevcuttur... Amaç rüzgara karşı bir şeyler yarıştırmak yada düşüncelerimizi zorla pazarlıyarak satmak değil... Bir arkadaşımızın dediği gibi kendimize dönük eleştirel yaklaşımları sadece lafta değil özel yaşamımızda kendimiz içinde yapabilmeliyiz... Bunun böyle olduğu gerçeğine gözlerini yumanlara birileri bu görünenleri hatırlatınca da buna şaşırmayıp... Anlamsız haddini aşacak ithamlarda bulunmamak gerekir... Saygılar Sayın Terapi
-
alim hoca - ateist genç diyaloğu
Bence kendinizin bile şaşırmayacağı bir şeyler yapmaya çalışın... Örneğin; Kafadan itham etmek amaçlı "Nerede doyurucu ve yararlı paylaşımlarda bulundun..?" Cümleleri kuramak yerine "neden birilerini eleştirilirken, kendimi es geçerim.." ifadenizi kendinize yönlendirerek, haddinizi aşan sözler kullanmak yerine "Bu dediğimi kendim yapıyormuyum.." diyerek, "5495" iletide ne yaptığınızı sorgulayın...
-
Türkiye İslamcı düzene mi gidiyor?
bence sen daha anlamaya ve anlaşılır olmaya yönelik tavırlar sergilemelisin... Bunu yapamazken "anlamayın bakalım" çümleleri havada kalıyor... Üstelik..sana şeklinde bir ifadede bulunulmasına karşılık hala aynı yerede sek sek oynuyorsun... O noktadan sonra vurgulanan şey artık telaffuz ettiğin gibi"Sadece o yanlıştan ben bihaber bir sekilde yayınladım dedim.." konusu... Bu konuda daha öncede bu yaklaşımlarla saptırmalar yapıldığı için var olan güvensizliğin vurgulanması... Bütün bunlar gerçekken kalkıpta bu yaklaşımları eleştirenleri, demokratik ve objektif olmamakla , sağduyusuz ve çözümden yana olmamakla suçlamak mı.? sagduyulu , objektif ve çözümden yana bir tavır... suç üstü yakalanmış olmanın telaşıyla yazıp çizdikleriniz demogoji değil...Yapılanların gerçek yüzünü ifade edenler demogoji yapıyor öylemi.? Bir arkadaşın yaptığı tesbit çok doğru savunma adına yazdığınız her cümlede "Hedef saptırma sözü üzerinize çok uygun oturuyor "...
-
KAT REİSİ olmayınca öldüresiye dövüldü!
Nerden çıkardın ki "suçluluk hissediyorsun" lafını ... İnsanların üzerinde bu tür maniplasyonlarla topiğin açıldığından bu yana yapmaya çalıştığınız baskı ve çarpıtmaların görünmediğini mi sanıyorsunuz...Hala pişkin tavırlarınızla birde suçlu ilan etmek yüzünüzü biraz olsun kızartmıyor mu.? Sen ve diğerlerinin bu yapmaya çalıştıklarının üzerine herkese bunu görüp tepki yazıları yazdı...Şevvalde bunlardan biri...şimdi kalkıpta birde yaptığınız provokasyonu onun üzerine yıkmaya çalışmanız....Komik kaçıyor...Olayları Şevval diyerek şahıslara indiergedikten sonra...Bir de sıkılmadan ardındaki çümlede..."Yine olayları şahıslara indirgeyip senli benli yazılarla dar bir boğazda tıkayıp kaldık " demen iki cümle arasında kendinle çeliştiğinin açık bir örneği... Sağduyulu olduğun için mi bütün bunlar...Aynaya bakıp tebesümlerini kendine yönlendirmelisin... Aslında her şey apaçık ortada...Ithakanın dediği gibi... "bazi seyler netlesmeden konu ne olursa olsun tartisma boyutu hep ayni olacaktir.Degisim diyorum yani,zaman alir biraz." Degisim sizlerde allerjik reaksiyonlara neden olduğu için yapılabir şey olduğunu da sanmıyorum...
-
Türkiye İslamcı düzene mi gidiyor?
Oturup düşündüm ve senin ne kadar haklı olduğunu anladım Sevgili Berceste... Afedersin böyle yapmamalıydım... Birileri kalkıp yazılarda kalemde oynatsa... Başkalarıda bunları burayada taşısa...bunları görmemezlikten gelmeliydim... anladım ki böyle yapınca "demokratik ve objektif imajım çabuk yıkılı veriyor.".. Üzgünüm geç anladım....Bir daha böyle şeyler yapmamalıyım... Onların bu yaklaşımlarının "objektif ve çözümden yana " , benim bunları görüp ifade etmemin bir itham olduğunu düşünmem gerekiyordu... Bundan sonra susmalıyım, görmemeliyim, duymamalıyım... Böyle olunca akıllı ,uslu çocuk olunacağını, demokratik ve objektif imajı kazanacağımı anladım... Oturup düşündüm böyle yapmadığım için sagduyulu , objektif ve çözümden yana olmadığım kavradım... Binlerce kere affına sığınıyorum ...birde şu linki okumanı istyorum... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...ndpost&p=233549
-
Türkiye İslamcı düzene mi gidiyor?
*** Evet yine tekrarlıyorum... Çözümden yana taraf olan, objektif, sağduyulu, duygudaş arkadaşlar aranıyor.(!) Ve örnekler verirmisin lütfen buna nasıl katkıda bulunduğuna ... Ordaki duygudaşın kelime anlamı...EMPATİ... Sen ve diğer arkadaşların bunu kendiniz için isteyipte karşınızdakiler için ne kadar hissetiniz? AMA hatalarınız ortaya çıktığında yada eleştirildiğinizde hemen duygu sömürüsü yapıp bir silah gibi kullanıyorsunuz.! "Demokratik ve objektif imaj çabuk yıkıldı malesef" demeniz yine sizin çelişkilerinizden biri... Yürünen yol yine aynı ama sizin ayağınız taşa takılıp düştüğünüzde hemen onu kötülüyorsunuz.! Bu sizin için geçerli...Her zaman ki düşünce yapınız!... İşinize gelmedi mi... Cevap hazır "sadece istediğinizi anlıyorsunuz..." İnsanlar her zaman sizin iyi yönlerinizi değil hatalarınızı da söyleyebilirler... Bunun karşılığı, medeni ve doğru yaklaşımı, evet haklısınız deyip bir daha yapmamak için çaba harcamaktır... Sizin ve arkadaşlarınızın yaptığı gibi altta kalmamak, yandaşıma arka çıkmalıyım kaygısıyla demogojik yaklaşımlar değil... Evet yine tekrarlıyorum... Çözümden yana taraf olan, objektif, sağduyulu, duygudaş arkadaşlar aranıyor.(!) Buna ne kadar katkıda bulundunuz...Oturup düşünün bence... *tna ***
-
BİR FETVA VERDİ 5 UMUT SÖNDÜ
Nedense İnsan yaşamı, İnsanın yararı, Onun hastalıklardan kurtulması için yapılması gerekenler söz konusu olduğunda... Yani onların dayatmaları dışında her ne varsa ... Sayın 'evrensel_mesaj' dan başka inançlı olduğunu söyleyen hiç bir arkadaş ilgi duymamış... Baş örtüsüne özgürlük diyen sağduyulu arkadaşlardan Empatide yok nedense... Yada empati ne demekse artık... Birileri hep onların yerine kendilerini, koyacak... Empati yapacaklar.! Onlarsa başkalarının yerine kendilerini koymayacaklar...Sempati bile Yok.! Galiba bu bireysel empati...Belkide onlara duyulaması gereken sempati... Evrensel görüşlerini yazdığın ve duyarlılığın için teşekkürler...
-
alim hoca - ateist genç diyaloğu
Bence bunun adı söylendiği gibi fikirleri öne sürüp, birilerine katkıda bulunmak... Yada yararlı paylaşımlarda bulunmak değil... Bence rüzgara karışı idrar yarışı... Saygılar Sayın Terapi...
-
• İĞRENİYORUM!
B E N D E .!.. Evet bende derim ki.... İşte adres tam B U R A S I ...>>>>>>>>>>>>>>>TIKLAYIN... TIK.. LAA..YIIIN...İŞTE TAM BURASI
-
Kimler ataizme meyillidir?
Geçmişte yazılmiş örnek bir ileti... Kendisine yapılmasını istemediği çok haklı ve önemli istekleri sıralıyor... Ve diyo ki: "Kendimi üslubum konusunda check edeceğim." Aşağıdaki bu ilk iletiyi okumakta yarar var... Devamındaki üç iletide bu istekler öne sürüldükten sonraki yeni iletiler... Neler değişmiş görelim... Ve bunlarda bu gün yazılmış iletiler... Yine forumdan biri delirtilmiş...Yam yam feryat figan bağırıyor..."Artık yeter... Saçmalıklara tahammül de bir yere kadar." Aynı hamam aynı tas devam ediyoruz... Üstelik" inançlarımıza karşı hakaret edici cümleler " sözlerde yok, çok basit bir tartışma... Ama can çıksa huyun çıkması mümkü değil...yine karizma..YİNE KARİZMA..l Ama lütfen Terapi..Hani konuşmuştuk anlaşmıştık... "Kendimi üslubum konusunda check edeceğim." demiştiniz... Bunlar lafta kalmasın lütfen.! Saygılar Sayın Terapi...