Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

GeceKuşu

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

GeceKuşu tarafından postalanan herşey

  1. "Dediler ki...Ben dedimki" yaklaşımı sizinde dikkatinizi çekmiş görünüyor... Acaba bu yaklaşım, "önce hükümete egemen olan ve şimdi de Çankaya üzerinden devleti ele geçirmeye hazırlanan cemaat bilincine karşı toplumsal ve devletin kurumlarının göstermiş olduğu tepkiler karşısında" madalyonun arka yüzünü saklayıp gerçekleri işine gelir bir şekilde değiştiren... Özde yerine sözde ifadeler kullanan bir bilen tavrıyla ahkam kesmek olabilir mi?
  2. GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    DEMOKRASİ BİLİNCİ Demokratik bir rejim nasıl kurulur? Kurulduktan sonra nasıl sürdürülebilir? "Eski rejim" kalıntıları nasıl demokratikleştirilebilinir? Totaliter yönetim yanlısı ırkçılara yani faşistlere ve dincilere yani şeriatçılara, ya da kural tanımaz anarşistlere karşı nasıl korunabilir? * * * Tabii bu aşamaların en zoru "kuruluş" aşaması. Demokratik olmayan bir rejimin üzerine demokratik bir rejim kurmak hiç de kolay bir iş değildir. Çünkü demokrasi, toplumsal olarak bir sınıf, bireysel olarak da bir bilinç sorunudur. Toplumsal olarak, demokrasinin kurulabilmesi için sermaye sınıfının ve onun zorunlu sonucu olan işçi sınıfının gelişmiş olması gerekir. Bireysel olarak, toplumu oluşturan ve tabii yönetici kadroyu da belirleyecek olan bireylerin demokratik değerleri içselleştirmiş olmaları zorunludur. Bireylerin, örneğin Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'nda yazılan "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ilkelerini, sözde değil, özde benimsemiş olmaları gerekir. Çağdaş sınıfların ve bireysel bilincin gelişmediği bir toplumda demokrasiyi kurmak olanaksız derecede zordur. Nitekim şimdilik tarihte bunun Türkiye Cumhuriyeti'nden başka örneği de yoktur. * * * Demokrasi için zorunlu olan gerek sınıfsal yapı, gerekse bireysel bilinç tarihsel aşama olarak, "din-tarım" toplumlarının evrimleşmesi ile ortaya çıkmıştır: Aydınlanma, endüstrileşme, kentleşme ve sınıflaşma süreçleri bu evrimleşmenin yani demokratikleşmenin temelini oluşturur. * * * Gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincin oluşmasının önündeki en önemli engel, din-tarım toplumu, yani köylülerin toprak ağalarına ve din adamlarına bağımlılığıdır: Bu bağımlılık, cemaat yapısı ile bütünlemiş ve güçlenmiştir. Bireyin cemaatine bağımlılığı, onun gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincinin gelişmesini, dolayısıyla demokratikleşmesini engeller. * * * Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Devrimlerinin dayandığı Aydınlanma ve endüstrileşme süreçlerini ve bu süreçlerin ürünü olan sınıfsal ve bireysel bilinci, topluma egemen olan cemaat yapısına karşın geliştirmeye dönük bir çaba çerçevesinde kurulmuştur. Türkiye'deki demokrasi savaşımının temelinde de bu gerçek yatar: Toplumbilimsel olarak esas savaşım, din-tarım toplumunun ürünü olan köylülüğün bağımlı olduğu cemaat yapısı ve bu yapının egemen ideolojisi olan cemaat bilinci ile, sınıfsal ve bireysel bilinç arasındadır. * * * 1923-1945 arası sınıfsal ve bireysel bilinci gerçekleştirmeye yönelik politikalar yani toplumsal, ekonomik ve eğitimsel çabalar ön plandadır. 1946'dan günümüze kadar ise cemaat bilincini öne çıkaran politikalar topluma egemen olmuştur. Tabii 1946'dan günümüze kadar sürdürülen bütün bu politikalara karşın, dünya konjonktürü çerçevesinde ve ülkedeki ekonomik gelişmeler sonunda ister istemez (zayıf ve yetersiz de olsa) ortaya çıkan ve 1923-1945 döneminin sonuçları ile bütünleşen Aydınlanma ve endüstrileşme süreçleri, toplumu etkilemiş ve demokrasi anlayışının (eksik ve zayıf da olsa) bugünkü temellerini oluşturmuştur. * * * Bu gün içinde bulunduğumuz krizi, toplumsal ve devletin kurumları arasındaki bu gerginliği Bu çerçevede değerlendirmek gerekir:
  3. Evet ne kadarda haklısınız!..Hemen görevinden almalı... Nasıl bu ülkenin çiftcisine "Al ananı git" diyebiliyorsa... Genel kurmay başkanına telefon açıp "Bildiriden önce keşke haberim olsaydı efendim " diyerek memuru karşısında aciz duruma düşeceğine... Kulağından tutup Kapı dışarı atmalıydı... Ancak ne kadar da ilginç; O başka amaçlarla yazmışta olsa aynı zihniyeti paylaştığınız, son günlerdeki yazılarında "sözde değil özde" söylemine uygun özlü ifadeler kullanarak yazan bir başka arkadaşımız size cevap olacak bir yazıyı kaleme almış...Dikkatle okumanız gerekiyor galiba!..
  4. Bence meraklanmaMalısınız... Eğer gerçekler kesin ve yadsınamayacak durumdaysa görmemezlikten gelinecektir... Buna en yakın bir başka tavır sessiz kalıp gerekirse kafayı kuma gömmektir... Eğer konular gerçek olmasına karşın sulandırmaya uygunsa hemen konu sulanmaya müsait tarafından ele alınacaktır... örnek olarak şunlarda şunu yapıyor ama... gibi... Yada belli bir zaman geçmesi ve konunun gündemden düşmesiyle hiç bir şey olmamış gibi pişkin bir tavırla bu gerçekleri gösteren, ispatlayan ve söyleyen kişilerin nekadar da suçlu... Suçluların ve hırsızların ne kadar Yararlı ve ulvi amaçlarla doğru şeyler yaptıkları savı ortaya atılacak ve savunması yapılacaktır... Görünen köy klavuz istemiyor... Bence hiç merak etmeyin sevgili gelincik... Yöntem her zaman hep bu.! Bu forumda da, gerçek yaşamda da aynı zihniyetin taraflarının tipik takiyeci davranışı bu!... *tna
  5. Sayın Bozan; Güncel konularda LostsouL arkadaşımızın açmış olduğu İcraatın içinden başlığını umarım ki takip ediyorsunuzdur... Ben ve benim gibi tam 2525 kişi dikkatle o başlığı takip ediyorlar... Değerli LostsouL o başlıktaki bu günkü son yazısında çok da bugünlere dair konuyu ele almış... Tamamını olmasa da bir kısmını buraya alıntılayarak,okuduktan sonra vereceğiniz yanıtınızla taraf olduğunuz zihniyetin bakış açısını anlamaya çalışarak madalyonun arka yüzünü kavramaya çalışacağız.! Bir bilen olarak, sizin bu konudaki ahkamınıza da ihtiyacımız var... Bir bilen olarak, sizin bu konudaki ahkamınıza da ihtiyacımız var... Sayın bozan olarak, bu durumu nasıl yorumlamalıyız? *tna
  6. Sayın Bozan; ifade etmeye çalıştıklarınızda katılmakta olduğum noktalar olmakla birlikte..., Sayın bozan olarak, Dediniz..Dedim tarzınızla, ayrıştırmacı ve en doğrusunu ben bilirim uslubunuzla... Taraf olduğunuz zihniyetin bir tahlilini yapan bir arkadaşımızın ifadelerini buraya alıntılamayı, ifadelerinizde atladığınız arka planın biraz daha açığa çıkması için gerekli olduğunu düşünüyorum... Bu iletide Akp den beklentiler ve görülemiyenler dindar bir kimlikle açıkca ifade edilmiş.. Bir bilen olarak, sizin bu konudaki ahkamınıza da ihtiyacımız var... Sayın bozan olarak, bu durumu nasıl yorumlamalıyız? *tna
  7. "BinDirilmiş" Kıtalar, 14 Nisanda Ankara Tandoğanda... Bugünde İstanbulda muhataplarına gereken uyarıyı yaparak Demokratik tavrını ortaya koydu... Bakalım hala iki maymunu oynayarak hala "bindirilmiş kıtalar" benzetmesini yapacaklar mı? *** Sevgili 'bilimselci' nin izniyle,aşağıdaki ona ait ifadeleri genelleme yaparak tekrarlamak istiyorum... Ve bu konuda görüş belirtiğim her iletide vurgulamaya çalıştığım ifadeleri bir kez daha yinelemek istiyorum... *** Çarpık bir demokrasi anlayışına sahip inançları siyasal alanda istismar eden Bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. *** Umulur ki; Taraflar bunu anlar ve bir erken seçim sonrası, Yeni Cumhurbaşkanını Yeni meclis seçer... *tna
  8. 27/04/2007 Deniz Feneri demişler paraları yemişler! Yücel Özdemir Yoksullara yardım adı altında milyonlarca Avro toplayan Deniz Feneri e.V’nin, bu paranın çok önemli bir bölümünü Kanal 7Int’e aktardığı ortaya çıktı. Olayı ilk kez gazetemiz duyurmuştu Avrupa ülkelerinde Türkiye kökenli göçmenlerden, yoksul insanlara yardım adı altında milyonlarca Avro bağış toplayan Deniz Feneri e.V. adlı derneğin, bu paranın çok önemli bir bölümünü Kanal 7Int’e kanunsuz bir şekilde aktardığı yönünde, dört ay önce Evrensel’de çıkan iddialar sonuç getirdi. Frankfurt Savcılığı’nın, bu yılın başından itibaren Deniz Feneri’nin topladığı paraların nereye gittiği yönünde sürdürdüğü soruşturma kapsamında, önceki gün Frankfurt’taki derneğin binası ile Kanal 7’nin Avrupa temsilciliğine baskın düzenlendi. Frankfurt Savcılığı’na bağlı beş savcının hazır bulunduğu baskın sırasında 340 polis görev yaptı. Kanal 7 ve Deniz Feneri’nin bürolarının yanı sıra toplam 14 iş ve eve baskın düzenleyen polis, kara para aklandığını ileri sürdü. 14 milyon toplantı, 8 milyon Kanal 7’ye Baskınla ilgili olarak Frankfurt Savcılığı tarafından yapılan açıklamada, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli Müslümanlardan yardım amacıyla 2002-2006 yılları arasında Deniz Feneri tarafından toplam 14 milyon Avro toplandığı belirtildi. Bu paranın dernek yöneticileri tarafından dört ayrı hesaba yatırıldığı, 14 milyon Avro’nun en az 8 milyon Avro’sunun, başta Kanal 7 olmak üzere çeşitli firmalara aktarıldığı iddia edildi. Savcılık, soruşturmanın üzerinde yoğunlaştığı dört zanlıdan üçünün, hem paranın aktarıldığı şirketlerin hem de derneğin yöneticiliğini yaptığını ifade etti. Gürhan tutuklandı Önceki gün yapılan baskında para akışının kilit adamı olan Mehmet Gürhan ile Deniz Feneri’nin yeni başkanı Mehmet Taşhan tutuklanarak cezaevine konuldu. Her iki kişi hakkındaki tutuklama kararının da operasyondan önce verildiği belirtildi. Operasyon sırasında gözaltına alınan iki kişi daha sonra serbest bırakılmıştı. Mehmet Gürhan, Yimpaş tarafından Kanal 7Int’in Avrupa yayınını sürdürmek için kurulan Media 7’nin de yönetim kurulu başkanlığını yapıyordu. Bu bakımdan Gürhan, Yimpaş ve Deniz Feneri’nin Kanal 7Int’e para aktarılmasında kilit isim olarak biliniyor. Gürhan daha önce gazetemize yaptığı bir açıklamada, Kanal 7Int’in yüzde 99.5’inin Yimpaş’a ait olduğunu kabul etmişti. Yimpaş tarafından finanse edilen Kanal 7’nin, AKP ile yakından ilişkili olduğu daha önce pek çok kez yazılmıştı. Yimpaş’ın Avrupa’da iflas ettirilmesiyle birlikte televizyonun asıl olarak Deniz Feneri üzerinden finanse edildiği ileri sürülüyor. Sadece Kanal 7 değil Halktan, “yoksulluğu yenme” adı altında milyonlarca Avro toplayan Deniz Feneri, son birkaç yıldır sadece Kanal 7 değil, diğer gazete ve televizyonlara da bağış miktarını aktırmak için çok sayıda reklam ve ilan verdi. İlanı alan gazete ve televizyonların başında Hürriyet, Milliyet, Zaman, Türkiye, Kanal D, TGRT, Samanyolu gibi yayınlar bulunuyor. Savcılık soruşturmasında bu yayınlara ne kadar reklam gideri verildiği de ortaya çıkacak. Kanal 7’den açıklama Kanal 7 INT Yönetim Kurulu, Almanya’daki binalarının basılmasını ‘basın tarihine kara bir leke’ olarak yorumladı. Alman polisinin, Deniz Feneri e.V’ye düzenlediği baskında, Kanal 7 Avrupa televizyonunun aynı binada bulundukları gerekçesiyle dahil edildiği iddia edilen açıklamada, “60 Alman polisi, bir medya kuruluşuna, terör örgütü hücresine baskın yapar gibi kapıları kırarak girmiştir” ifadesine yer verildi. Açıklamada, “Kanal 7 Avrupa televizyonu Deniz Feneri e.V’den Kanal 7 Avrupa’ya tek bir kuruş dahi aktarmamıştır” denildi. Frankfurt Savcılığı: Belgelerin tümü elimizde Deniz Feneri ve Kanal 7’nin kara para aklama operasyonu soruşturmasını yürüten Frankfurt Yüksek Savcısı Doris Möller-Scheu, Evrensel’e yaptığı açıklamada, baskın sırasında bilgisayarlar, banka dekontları, muhasebe kayıtları ve dosyalara el konulduğunu söyleyerek yapılacak incelemeler sonucunda her şeyin açıklığa kavuşacağını söyledi. Derneğin halktan yardım adına topladığı paraların, Kanal 7’ye reklam ve yayın giderleri olarak aktarıldığını tespit ettiklerini söyleyen Savcı Möller-Scheu, “Bize ulaşan bilgiler, Kanal 7 ile Deniz Feneri arasında bir bağlantının olduğunu ortaya koyuyor. Bundan ötürü olayla ilgili olarak Kanal 7’ye de baskın düzenleme kararı aldık. Kanal 7’nin müdürünün aynı zamanda uzun yıllar dernek başkanlığı yapması kuşkuları artırdı. Ne kadar paranın Kanal 7’ye aktarlığını ise kesin olarak şu anda bilemiyoruz” dedi. Savcı Möller-Scheu, Kanal 7 ile Yimpaş arasında bir bağlantının olduğunu bildiklerini, ancak şu anda Deniz Feneri ile Yimpaş arasındaki bağlantı üzerinde durmadıklarını belirterek “Aynı isimde, aynı televizyon kanalında yayınlanan program üzerinden bir derneğin Türkiye’de de kurulduğunu şimdi sizden öğreniyoruz. Elde ettiğimiz dosyalarda, derneğin Türkiye’deki derneğe ne kadar para aktardığını elbette inceleyeceğiz. Her iki dernek arasında nasıl bir ilişkinin olduğunu da inceleyeceğiz” dedi.
  9. Ülkemizin Demokratik yapısı ve Cumhuriyetimizin temel değerlerin altını fütursuzca oyan siyasi kadrolara ve onların perde arkasındaki örgütlenmelerine... Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti halkın onlara verdiği şansı kulanamayarak... Hırs bürümüş gözlerine taktıkları çevrelerini yemyeşil gösteren gözlükleri çıkarıp... Bu ülkede Cumhuriyetin temel değerlerini koruyacak Vatandaşlarının ve bu Halkın temelleri sağlam olarak oluşturduğu kurumlarının var olduğunu görmeleri gerektiğini hatırlatan... İstedikleri Yerde inmek Üzere bindikleri Demokrasi Treninde, Tren gürültüsünden kulakları sağır oldukları için Halkının duyarlılık söylemlerini duyamayanların yolun sonuna geldiklerini anlamaları için kendilerini hapsettikleri kompartıman penceresini açmaları,söylenenleri duymaları..en önemlisi anlamalarını tavsiye eden... Ülkenin TBMM başkanlığına...Başbakanlığına seçilimiş zatı muhteremlerin "Bundan sonra çankayada dindar Cumhurbaşkanı oturacaktır" söylemlerinin ne anlama geldiğini... Bu güne kadar orada Bu ülkeye hizmet etmiş insanların dindar olmadığını ifade eden bu söylemlerini kulaklarınında duyması gerektiğini hatırlatan... Ülke tarihinin en büyük katılımıyla Ankarada gerçekleştirilmiş Cumhuriyet mitinginde ve Bu pazar günü İstanbulda yapılacak olan mitingte de haykırılacak olan duyarlılık ve uyarıların genel kurmayca da dile getirilmiş açıklamasında kendimce önemli gördüğüm maddelerini aşağıya çıkartmaya çalıştım... *** 1-Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. 2-Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. 3-Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir. 4-Din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesi..! 5-Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü... 6-Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir. 7-Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir. 8-Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. 9- Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. 10-Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. 11-Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, 12-gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. 13-Ulu Önder Atatürkün, Ne mutlu Türküm diyene anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyetinin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. 14-Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir. *** Çarpık bir demokrasi anlayışına sahip inançları siyasal alanda istismar eden Bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. Umulur ki; Taraflar bunu anlar ve bir erken seçim sonrası, Yeni Cumhurbaşkanını Yeni meclis seçer...
  10. GeceKuşu şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Zaten anlaşılabilmiş olsaydı... Bazı kesimler diyerek, sürekli kafalarınızın içinde bilinçsizce yapmaya çalıştığınız ayrımcılık yerine bunun bir rahatsızlık değil, Cumhuriyetin temel değerleri adına...Karşı görüş, karşı duruş, olduğunu kavrardınız... Zaten anlaşılabilmiş olsaydı... Demokrasi treni diyen Cumhurbaşkanı adayınızın algıladığı demokratik hak ve istemlerini benimseyen bakış açılarınızla... Karşı görüşlerini ifade etmek için mitinge katılanları absürt bir yaklaşımla diye yazan zihniyete, yani hemfikirdaşınıza, sunmazdınız! Atına sokuşturulan karpuzlarla koltuklarınızı kabartıp, kah mazlumu,kah kabadayıyı oynayıp... Gerçek komedyayı sizler sergiliyorsunuz! Bu güne kadar yapılan darebelere karşı duran, Cumhuriyetin değerleri uğrana gözünü kırpmadan canını verenlerin Bu gün o mitingde yürüyen insanların ataları,anaları,babaları,amcaları, abileri,ablaları olduğunu ne çabuk unuttunuz... Ha doğru sizler o sıralar kafalarınızı kuma gömmüş bize dokunmayan yılan bin yaşasın diye sohpetler yapıyordunuz.! Şimdi kalkmış kullanılan demokratik bir hakkı darbeyle eşleştirmeye çalışıyorsunuz.! Ya muhterem ... işte böyle... Birde kalkmış "korkmayın din devleti kurulmayacak" diye çocuk avutacak ajitasyonlar yapmayın... Elbette korkan kim!.. Kim kuracakmış?.. Var mı takiye yapmadan bunu yapmaya kalkacak bir babayiğit.! Neymiş Alfabedeki 29 harf türkce konuşmaya yetmiyormuş.! ne olmalıymış güzel türkce konuşmak için 32 harf gerekliymiş... peki...ilave edeceğiniz 3 harf hangisi...cevap yok.! Alsana temel değerleri alttan alta oyma çalışması bir takkiye daha... Desene be babayiğit... Türkce alfebe bizim için uygun değil arapça harflere geri döneceğiz inşallah diye... Bir de bu işleri sakallılara değil... Ceketli kravatlılara söyletiyor komedya seyretmeyi seven diğer bozanlar... Eh be muhterem...İşte böyle... Ortam rahatken,darbe karşıtı kahramanını oynayıp, komedya edebiyetları yapan, Sonra ortam dumanlanınca kaçıpta evine saklanlar çok... Tıpkı Şeriat ************ gibi...***** çok bu işleri... *tna
  11. Kafamın içindekileri özetledin 'Taş_Yürekli'; Açık, seçik ve öz... Yıllardır bu konuda düşünür dururum, bu çümleleri kuramamıştım bir türlü... Teşekkürler... *tna
  12. Sevgili Enes-Aslan34; İfadelerinizdeki bu yeni düşünsel yaklaşım tarzınız, beni oldukca şaşırttı... ilk anda buda mı bir yerlerden alıntı acaba diye düşünmedim desem doğru olmaz... Fakat şöyle bir değerlendirmeyi yapmak bana daha mantıklı geldi... Zaman içerisinde insanlar okuyup yazdıkca başkalarıyla düşünsel paylaşımlar içerisinde oldukca... Düşünce yapılarında ve ifadelerinin bütünlüğünde olumlu değişimler kendiliğinden gelişiyor... Sizde; verdiğiniz bu yanıtınızda,olulumlu yönde değişimlerin olduğunu gözlemledim... Soruya soruyla yanıt üretmek yerine olduğu gibi kendinizi anlatmayı seçmeniz olumlu bir gelişim... Her birimizde temel kavramlar yerinde kalmak koşuluyla... Diğer eksik kalan parçalar kişisel olgunluğumuza,kendimize ve çevremizdekilere dürüst olma kaygılarımıza bağlı olarak... Birer birer yerine oturuyor... Sizi yaşamı farklı algılamamız ve farklı değer yargılarımıza rağmen asla karşıtım olarak değerlendirmiyorum... Ancak; Demokrasi hakkındaki sizde oluşan anlam ve laiklik konusundaki farklı değerlendirmeleriniz... İnançlı olmanıza bakarak taraflı laiklik değerlendirme ve size kavratılan yaklaşımlarınızdaki hataları vurgulamaya çalışıyorum... Bence herbirimiz için içten, samimi olarak, kendimize ve birbirimize dürüst davranarak... Birbirimizden farklı da olsa düşünce yapılarımızı ve kendi gerçeklerimizi tartıştırmamızın yarattığı sonuçlar... Bunu "dayatmaya", "üslüpsuz ifadelere", "haklı çıkmalıyım telaşına dönüştürmeden" yapabildiğimiz ölçüde... Herkesin olumluluk hanesinde bir kazanç, yeni bir düşünsel gelişme, farklı bir bakış açısını yakalamak olarak yerini alıyor... *** Bu iletinin sonunda şunu ifade etmek istiyorum... Bu başlıktaki iletilerinizi baştan tekrar okuyarak değerlendirdim... Çıkardığım sonuç şu; Demokrasiye biçtiğiniz bu değer... Laikliklik konusunda eksik değerlendirmeleriniz... Ve laikliği birilerinin elinde bir sopa olarak değerlendirme hatanız... Düşünsel yapınızdaki olumlu ve olumsuz tüm birleşimden ortaya çıkan son durumda... İfadelerinizde kullandığınız satır araları ve yönelttiğiniz sorularla.. Siz her ne kadar Şeriat düşüncesine uzak durduğunuzu anlatmaya çalışıyorsanızda... Demokrasiyi ele aldığınızda ARAÇ ve AMAÇ ları vurgularken... Eğer takkiye yapmıyorsanız... Demokrasiye övgüler yapıp şeriatı istemediğinizi belirtiyor olmanıza karşın... İnançlı olmanızın etkisinde kalarak... Şeriata ve şeriatı getirmeye çalışan düşünce yapısına hizmet ettiğinizi görmenizi gerekiyor... Bu anlamda yaklaşım ve bakış açınızı tekrar bir değerlendirmeye almanızı rica ediyorum sizden... Sizde sevgiyle kalın... *tna
  13. Aşağıda çok önemli bulduğum tespit yazılarından yapmaya çalıştığım alıntılar... İçinde bulunduğumuz durumu kavramak isteyenler için sivrisinek saz...! YORUMSUZ AÇIKLAMALARDIR... Diline, ifadene, anlatımına sağlık sevgili 'LostsouL' Yukarıdaki alıntı tespit yazıları ... Her koşulda Demokrasiyi araç olarak kullanıp, takiyye yaparak çevresini kandırdığını sananlar için Davul zurna az!... YORUMSUZ AÇIKLAMALARDIR... *tna
  14. Sevgili kardeşim... Sana göre yok... Sana göre lafta yok... Aslında sende bal gibi biliyorsun... Cumhuriyetin Parlemantosunda Kimlerin alttan alta Cumhuriyetin Temel değerlerinin,ilkelerinin alttını oymak için ne amaçla neler söylediklerini... Ve de hatta senin bu forumun sayfalarında nasıl takkiyeler yaptığın her zaman okunuyor ve gözlemleniyor... Sardunyam'ın hem Cumhuriyet İlke ve değerlerine bağlı olması hemde inançlı olması seni oldukca şaşırtıyor öyle değil mi? Çünkü Cumhuriyetin temel değerlerini ve Demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerini kavrayamamış olmak bunu anlamakta zorluk verir insana... Çünkü Şeriatcı kafalarda demokrasi bir amaç değildir. Sadece araç olarak kullanılır, yeri geldiğinde rafa kalkmak üzere... Kavrayamadığın taraflardan biri de, Cumhuriyetin temel değerleri içinde inancıyla birlikte var olabilmek için, Demokrasi ve Laiklik bir amaçtır sardunyam gibi insanlar için. Senin cümle aralarında "kaba laiklik" olarak tanımladığın Laiklikte bu bütünün bir parçasıdır... Artık takkiye yapmayı bırakıp, Enes 34 yada Aslan 34 olarak iki farklı kişilik yerine kendin olmalısın... *tna
  15. Cumhuriyetin ve Atatürk'ün değerlerine yürekten ve beyniyle anlamış,kavramış,inanmış ve gereğini her koşul ve şartta yerine getirmek için elinden gelen çabayı ve örnek davranışı yılmadan yerine getiren sen sevgili Sardunyam... Sana selam olsun... Bizleri günlük yaşamın yılgınlılarından ve dertlerimiz çok boşver kolaycılığından çekip çevirmek için gerekli uyarıları yılmadan yerine getiren yazılarıyla örnek olmaya çalışan sevgili Sardunya... 14 NİSAN'DA Cumhuriyetin Temel değerlerinin yeniden yükseleceğine İnanıyorum... Bu Cumhuriyetin BİR KADIN yurttaşı olarak gerekenleri dile getirmişsin... Sana ilave olarak o yüce insanın Aşağıdaki Nutkunu buraya alıntı yapmak, içinde bulunduğumuz koşul ve şartları yıllar öncesinden nasıl dile getirdiğini anlamak için yeterli olacaktır sanırım...
  16. Ne kadar da haklısın, ekonomiden siyasete, bilime, insan haklarindan sosyal yasama ve her konuda yaşadağımız çağın çok çok ilerisinde olduğu için... Tüm islam ülkeleri, bu konularda önder,örnek ve gelişmiş ülkeler olarak karşımızda duruyor.
  17. Başbakan, ekonomik forum toplantısı için Cidde'ye giderken, beraberindeki heyette götüreceği kişileri seçmek için partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nda kimlerin henüz umre yapamadığını soruyor.(!) Ve böylece bu değerlendirneye bakarak 4 Genel Başkan Yardımcısı'nı yanına alıyor. * * * Partisinin milletvekilleri de Meclis Grubu toplantısında, kendisine doğum günü armağanı olarak "sadakat" sözü veriyor. * * * Bütün bu olayların nedeni neyle ve nasıl açıklanabilir? Bütün bu olup bitenlerin nedeni Başbakan'ın ve iktidarın çarpık demokrasi anlayışıdır. Başbakan "Madem seçildim, her şeyi yapabilirim" anlayışıyla, Cumhurbaşkanlığı'na da tek başına yürümekte kararlı olduğunu belirtiyor ve "Herkesin ayağını denk atması gerektiği" mesajını veriyor topluma. Ve Milletvekilleri de onları seçenlerin değil bu görüşün "sadık" destekleyicileri olduklarını belirtiyorlar. * * * Çarpık bir demokrasi anlayışına sahip inançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. * * * *tna
  18. ... Duyarlı yurttaş tavrın.. Entellektüel, insani değerleri öne çıkaran birikiminle yazdıklarının gerçekliği objektifliği yadsınamaz "Cyrano de Bergerac"... İyi ki varsın değerli kardeşim... *tna
  19. Sevgili dip not; Açtığın bütün başlıkları takip ediyorum... Kişilerin tartışabilecekleri başlıklar açmakta oldukça yeteneklisin... İrdelenmeye açık, her görüşten kişinin yorum yapabileceği güncel konuları... Kendine has üslup ve sunumunla foruma taşıyorsun... *** Ve forumdaki bir çok kişide bunu elinden geldiğince iyi değerlendirip Ruhasal dengelerini huzura kavuşturacak rahatlamalar üretiyorlar... Kişiselleştiriyorlar... Polemikler yaratıyorlar... Çatıştırıyorlar... Sonrada sesizliğe bürünüp...Çatışamalarda kışkırttıkları kişileri uzaktan izleyip başarılarının tadına varıyorlar... *** Bu başlık altında da aynı yaklaşımların üretildiğini gözlemliyorum... Sevgili marcus ve diğer arkadaşlar arasında yaratılan bir çatışma var... Marcusun kendi penceresinden kendi haklılığını anlatmaya çalıştığı ifadelerindeki sertliği farkeden Başta bozan olmak üzere bazı arkadaşlar... Karşı oldukları görüşlere kendi haklılıklarını ispatlayacak kişisel görüşlerini üretmek yerine Önce sunumda ki bir kaç cümleyi cımbızlayarak kişselleştirdiler... Ardından yapılan bu saptırmalarla polemik ürettiler... Bu polemik yaklaşımlarla yarattıkları uzlaşmazlık ve gerginlik ortamında Çatışma üretmek adına yazısına sahip çıktılar... Marcus ve karşı görüşler arasında çatışmanın alt yapısını oluşturdular... Ve şimdi ortada yoklar... Çatıştırdıkları kişiliklerin yıpranmasını bekliyorlar... Düşünceye karşı kendi haklılıklarını üretecek fikir üretmek yerine bu tür ****** ***** tezgahlarla yapıyorlar yapacaklarını... *tna
  20. Tamam sedat... Ben eleştirimi yaptım... Bu ifadelerinle anlatmaya çalıştığın yaklaşımın makul ve kabul edilebilir bir durum... O zaman seninde hassasiyetinine saygı duyarak tepki duyduğun o satırı geri alıyorum... Ama sende anlatmaya çalıştığım yaklaşıma yönelik görüşlerimi belirttiğim zaman ... Bunu kişisel olarak algılama ileriye sürdüğüm düşüncelerime yanıt ver... Ve benim görüşlerimin değil kendi düşüncelerinin neden haklı olduğunu anlatmaya ve ikne etmeye çelış... Benden de sana saygılar.. *tna
  21. Sevgili sedat bütün samimiyetimle ifade ederek söylemek istediğim ve senden de beni bu konuda artık gerçekten anlamanı rice etiğim bir şey var... 1- Benim seninle kişisel olarak hiç bir sorunum yok ve olamazda... 2- Yine kişisellik bağlamıyla birlikte ele almamız gereken... kişisel olarak yerine getirmeye çalıştığın inançlarınla ilgilide hiç bir sorunum yok ve olamazda... 3- Forumda yada dışarıdan beni tanıyanlar bilir inançlarınızı kullanarak yaptığınız temenni ve iyi dileklerinizde beni rahatsız etmez... ve bu temenniler karşımdakini mutlu ediyor ve kendisini daha iyi ifade edebiliyorsa, dayatmadan uzak samimi yaklaşımlar her zaman kabulumdür... Bunun dışında kişisellikten uzak ifadelerle yaptığım eleştiri yaklaşım ve görüşlerimin bu çerçevede ele alınarak anlatmak istediklerimin değerlendirilmeyerek kişisel yaklaşımlarmış gibi değerlendirilmesi verilen yanıtların amacını aşıyor... *** Bu yazıda da ne senin nede aslanın kişiliğinizi değil başlığın bütününde varılan sonuçlara ilişkin görüşlerimi belirttim... Bu nedenle "Siz benim her adımıma ","bende sizin her adımınıza" şeklinde bir yaklaşım üretmek bana göre yanlış... Çünkü bu bakış açısıyla yazmadım... *** 4- Mesleğin yada yaptığın iş seni değerlendirmemde birincil intibam olamaz... "Bir kafeci bunları ne bilir demeyin.." ifadesi bu anlamda haksız yargılama olur... Ayrıca sürekli elinin altında internet olan bir mesleğinin olması benim için her zaman gıbtayla baktığım ve bir şans olarak gördüğüm bir durum... *** "Size msn adresimi vereyim canlı canlı görüşelim olur mu..?" benim açımdan bu teklifin sevinçle kabul edebileceğim bir durum... Çünkü seninle fırsat buldukça görüşmek her zaman tercih edeceğim sosyal ilişkilerimden biri olacaktır diye düşünüyorum... benim msn adresim bloğumda ve profilimde görünüyor kendini hazır hissettiğin anda beni msn'ine eklersen seninle görüşüyor olmaktan mutluluk duyarım... *** Maddenin bölünmesi ve madde yok başlıklarında ortaya koyulan görüşlerinize karşı düşüncelerimde bir değişiklik olmadığını... çünkü aynı bakış açısıyla "inançlarınıza, olamayan dayanakları zorlamayla yaratmaya çalışan fantaziler üretme" çabası içerisinde olduğunuzu düşünüyorum... BU benim değerlendirmem... Bunun böyle olmadığını siz ürettiğiniz düşüncelerle kendinizi ifade ederek göstereceksiniz... Yani özetle kişiselleştirilecek bir durum yok... Bu gün katılmadığımız düşüncelerimize yarın aynı doğrulardan bahsettiğimizde birbirimizi anlayabilir... Evet aynı şeyleri düşünüyoruz noktasında olabiliriz... Bu benim açımdan kesinlikle böyle... Artık sizinde bunu böyle değerlendirmemizi rica ediyorum... *tna
  22. Fizik araştırma alanları Hızlandırıcılar fiziği, Akustik, Astrofizik, Atom , molekül ve optik fiziği, Bilgisayar fiziği, Katı hal fiziği (ya da Yoğun madde fiziği), Kozmoloji, Sirogenik, Sıvı hal fiziği, Sıvıların dinamiği, İstatistik fizik,Polimer fiziği, Optik, Malzeme fiziği, Nükleer fizik, Plazma fiziği, Parçacık fiziği (ya da Yüksek enerji fiziği), Araç dinamiği İlgili alanlar Astronomi Biyofizik Elektronik Mühendislik Jeofizik Malzeme bilimi Matematiksel fizik Tıbbi fizik Fiziksel kimya Hesap fiziği Ana kuramlar Fizik kuramları Klasik mekanik, Termodinamik, İstatiksel mekanik, Elektromanyetik, Özel görecelik, Genel görecelik, Kuantum mekaniği, Kuantum alanı kuramı, Standart model Sıvıların dinamiği,... şeklide sıralanabilir. Önerilen kuramlar Herşeyin kuramı, Büyük birleştirici kuram, M-kuramı, Sarmal kuramı, Döngüsel kuantum yer çekimi, Proses fiziği Birleşik alan kuramı. ... bazı önerilen kuramlar arasındadır. Fizik kavramları Madde Antimadde Temel parçacık Bozon Fermiyon Simetri Hareket Korunum yasası (fizik) Kütle Enerji Momentum Açısal momentum Spin Zaman Uzay Boyut Uzayzaman Uzunluk Hız Kuvvet Tork Dalga Dalga fonksiyonu Kuantum içiçeliği Harmonik salınıcı Manyetizma Elektrik Elektromanyetik ışın Sıcaklık Entropi Fiziksel bilgi Vakum enerjisi Sıfır noktası enerjisi Faz geçileri Kritik fenomenler Kendi kendini örgütleme Ani simetri bozulması Süper iletkenlik Süper akışkanlık Kuantum fazı geçişleri Temel kuvvetler/alanlar Kütleçekim kuvveti Elektromanyetizma Zayıf nükleer kuvvet Güçlü nükleer kuvvet Fizik yöntemleri Bilimsel yöntem Fiziksel nicelik Ölçüm Ölçüm aletleri Birim çözümleme İstatistik Ölçeklendirme *** Maddeyi ...Atomu...ve nereye kadar parçalanabilirliğini Bilimsel yöntemlerin içinde kalarak araştırmak ve bir şeyler söyleyebilmek için.... Fizik biliminin yukarıda sıralanmış bilimsel yapısına uygun yaklaşıma ... Gerekli bilgiye dayalı donanıma sahip olarak tezler üretmek gerekir... Bunun dışında bu başlıkta yapılamaya çalışılan ve varılan nokta bu bakış açısı ve yaklaşımdan uzak... Tv lerde Spor programları yorumlarında izlediğimiz polemik varsayımlardan öteye gitmez... Burası bilim başlığı beyler... Maddeyi, Atomu ve Taşı yeniden keşfetmeye gerek yok... Yüzyıllardır fizik bilimi kendi alanında gerekli verileri araştırarak sonuçlarını ortaya koymuş... En azından bir orta okul Fizik kitabını açıp okuyarak gerekli düşünsel alt yapı üretilebilir... Gerisi burada olduğu gibi... Bu mantıkla açmış olduğunuz diğer başlıklarda da olduğu gibi bilimin sonuçlarını öğrenmek amacında olmayan, Bilimsel yaklaşımlardan uzak gereksiz vakit kaybı ve Dinsel inanşlarınıza olamayan dayanakları zorlamayla yaratmaya çalışan fantaziler üretmektir... *tna
  23. DİNCİLİK VE MİLLİYETÇİLİK KOMPLO TEORİSİNİ DESTEKLİYOR Geçen hafta bu sütunda Türkiye'nin dörde bölünmesini öngören bir komplo teorisinden söz etmiş ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı'nın ulus-devlet konusundaki uyarılarının bu teoriden etkilenip etkilenmediğini sorgulamıştım. Doğrusu bu teorinin somut sonuçların bir hafta içinde ortaya çıkacağını düşünmemiştim. * * * Pek çok kişi, bu teorinin uluslararası temelinin çok geçerli olduğunu, Sovyetlerin çökmesinden sonra Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerinde olup bitenlerin bunu açıkça gösterdiğini söyledi. Peki ama, uluslararası temeller geçerli de olsa bu komplo teorisi Türkiye'ye nasıl uygulanabilirdi ki? Türkiye'nin etrafı "ateş çemberi" ile çevrili de olsa, ABD komşu Irak'a yerleşmiş de bulunsa, Doğu'da ve Güneydoğu'da etnik bir ayrılıkçı ayaklanmanın kıvılcımları Amerikan işgali altındaki Kuzey Irak'tan desteklenerek devam etse de, dünya devletleri birbiri ardından Ermeni Soykırımı'nı kabul eden yasa tasarılarını kabul etseler de, Lozan'dan beri (Kıbrıs'taki hukuksal dayanakları geçerli olan ve oradaki Türklerin canlarını kurtaran yerel harekat hariç) barış içinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti nasıl bölünecekti? * * * Siyasal bölünmenin temelleri kültürel (farklılıklarda değil) ayrılıkçılıkta yatar: Dili, dini, mezhebi, ırkı, milliyeti, farklılıkları vurgulayarak ayrılıkçılık amacıyla gündeme getirdiniz mi, Küresel Yeni Dünya Düzeni'nde bunun gideceği yer siyasal özerklik, yani ulus devletin sonudur. Bunu ister çoğunluk adına "birlik beraberlik" için yapınız, isterse azınlık adına "haklar" için yapınız, dinci ve milliyetçi ideolojiler son tahlilde ayrılıkçı işlev görür. * * * Türkiye'de dini, mezhebi, ırkı, milliyeti politikada kullanmanın sonu kaçınılmaz olarak kamplaşmalar, ayrılıkçı eğilimlerin güçlenmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmesi olacaktır. * * * Hrant Dink'in katili, tetiği çeken kim olursa olsun, dinci, mezhepçi, ırkçı, milliyetçi, yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kimlik bağlamında birbirine düşüren politikalardır. Nitekim yakalanan zanlının kimliği ve ilişkileri (şimdilik de olsa) dinci-milliyetçi çizgiyi işaret etmektedir. * * * Dışardan da önemli bir siyasal, kültürel ve parasal destek alan ayrılıkçı akımlar ve suçlamalar ülkemizde gün geçtikçe güçlenmektedir: Alevi-Sünni ayrılığı sürekli gündemde tutulmakta, Alevi kardeşlerimiz Sünni baskısı altına alınmaya çalışılmaktadır. Türk-Kürt farklılığı ayrılıkçı etnik terör bağlamında vurgulanmaktadır. Toplum din ekseninde örgütlendikçe, Müslüman olmayan vatandaşlarımız üzerindeki baskı artmaktadır. Anti-semitik bağlamda Yahudi düşmanlığı körüklenmekte, örneğin artık hiçbir toplumsal gerçekliği ve geçerliliği kalmamış olan Sabetayistlik (Selaniklilik veya dönmelik) üzerinde, içi yalanlarla dolu ciltlerce kitap yayınlanmaktadır. Bütün bunların üzerinde, AKP iktidarı sırasında artık rejimi iyice tehdit eder hale gelen dinci siyasal örgütlenme ve eğitim, kendi içinde ve kendi başına bölücü bir işlev sahibi olmuş görünmektedir. * * * İşte Hrant Dink'in öldürülmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin karşı karşıya olduğu bütün bu bölünme eksenlerini içte ve dışta güçlendiren, derinleştiren bir etkiye sahiptir. Cinayet zanlısının aşırı dinci-milliyetçi kimliği komplo teorisinin hangi kaynaklardan beslendiğinin bir işaretidir. Bu cinayetle Türkiye Cumhuriyeti bölünmeye bir adım daha yaklaşmıştır. kaynak: Emre Kongar ( Aydınlanma yazıları_ Cumhuriyet )
  24. YANIT- [ 3 ] Sayın BOZAN; Toplumlar birdenbire değişmiyor, temizlenmiyor, kirlenmiyor. Her şey yavaş yavaş, tedricen oluyor. Her toplum geçmişin kalıntıları, geleceğin filizleri ile birlikte yaşıyor. Tam da bu nedenle! Bizlere göstermeye çalıştığınız aydın kimliğinizle, Yazılarınıza ve size önem atfedenlere yol gösterici olmanızın gereğini Demokratik milliyetçiliğe yönelik tutarlı yazılarınızla yapmanızın zamanı geldi de geçiyor bile.. Biliyorum ki, aslında sizde bu sorumluluğunuzun farkındasınız... Çizmeye çalıştığınız, aydın, yönlendirici ve bir bilen tarzınızla, Bu son cinayeti anlatırken, demokrasi adına, Çok değer verdiğinizi ve sevdiğinizi söylediğiniz ülkemizin geleceği ve değerleri adına ULUSALCILARI ele alarak yapmaya çalıştığınız saptamaların yanına "DEMOKRATİK MİLLİYETÇİLİK ile FAŞİST MİLLİYETÇİLİK" Arasındaki kesin çizgilerle varolan ayrımları ele alarak gerçekleri vurguladığınızda ... Aydın kişiliğinle göstereceğiniz sorumlu tavır ve yaklaşımlarınız... Bilinçsizce Ümmetçi Dinciliğe ve Faşist Milliyetçiliğe destek verenleri uyandırır mı dersiniz?. *tna
  25. YANIT- [ 2 ] Sayın Bozan; "Ben insanları bilinçli yapıp ettikleri iyi yahut da kötü işlere göre değerlendiririm" diyen iddialı bir söylemin sahibi olarak Ele aldığınız Ulusalcılıkla birlikte , "DEMOKRATİK MİLLİYETÇİLİK ile FAŞİST MİLLİYETÇİLİK" Arasındaki kesin çizgilerle varolan ayrımları ve... Kendini ulusalcı olarak tanımlayan kişiler arasında da bu ayrımın var olduğunu Bu nedenle her iki anlayışa sahip ulusalcıların hepsini bir çizgide göstermenin gerçekleri saptırmak olduğunu da çok iyi bildiğinizden eminim... Günümüzde geleceğin filizleriyle tohumlanmış"Demokratik milliyetçilik", eşitlikçidir, adaletçidir, laiktir, Kendine gösterilmesini istediği saygıyı öteki kimliklere de gösterir, savaşa ve sömürüye karşıdır. OYSA, Kendi geçmişinin kanlı mirasıyla lekelenmiş "Faşist milliyetçilik", kendini öteki kimliklerden üstün görür, ayrılıkçıdır, ümmetçidir, saldırgandır, sömürüden yanadır. Dünyanın her yerinde Faşist milliyetçiler birbirini besler. Irkçı, Faşist Milliyetçi ideolojiler, milletlerin birbirleriyle ebediyen çatışmasını isterler. Çünkü varolabilmek için düşmana ihtiyaçları vardır. Irkçı, Faşist Milliyetçilerin ideolojileri birbirlerinden beslenirler. Birbirlerinin sözlerini alıp, Türkler ya da Ermeniler yada kürtler böyle diyor diye Kendi kitlelerinin ötekine olan düşmanlığını artırırlar... * * * Ümmetçi Osmanlı toplumundan Ulus devlete dayalı Türkiye Cumhuriyeti'ni yaratan Mustafa Kemal Atatürk'ün Çizdiği Milliyetçilik, Demokratik Milliyetçiliktir. Yolu, geleceğe dönüktür. Oysa, Günümüzde Yaşanan Tehlike, Ümmetçi dincilikle, faşist milliyetçiliğin ittifak halinde Türkiye'yi bu yoldan saptırmasındadır. Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar,Trabzonda papazın öldürülmesi, Danıştay'a karşı girişilen silahlı saldırı ve Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin'in öldürülmesi ile Hrant Dink cinayeti bu bağlamda görülmelidir. * * *

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.