sardunyam tarafından postalanan herşey
-
Şehirde ekolojik yaşam mümkün
ŞEHİRDE EKOLOJİK YAŞAM MÜMKÜN – İmeceevi EKOLOJİK YAŞAM ADINA 1- Çöplerimizi ayırıyoruz. 2-Geri dönüşüm uyguluyoruz. 3-Plastik maddelerden uzak duruyoruz. 4-Organik besleniyoruz. 5-Yiyeceklerimizin mayalarını kendimiz evde üretiyoruz. 6-Poşet yerine file, bez torba,sepet kullanıyoruz. 7-Deterjan kullanmıyoruz. Kendimizin ürettiği kül suyu ile tüm temizliğimizi yapıyoruz. 8-Kişisel temizliğimiz için yerel üretildiğine güvendiğimiz zeytinyağlı sabun kullanıyoruz. 9-Markete gitmiyoruz. Ambalajlı ürünlerden kaçınıyoruz. 10-Sade yaşıyoruz. Fazla olanı tüketim adına satın almıyor, yaşamımıza sokmuyoruz. Takası destekliyoruz. YAŞAMIMIZDAN ÖRNEKLER Organik çöplerimizden balkonumuzda kompost yapıyoruz. Kağıt çöplerin boyasız düz kartonlarını sobada yakmak üzere ayırıyor, diğerlerini sokaktaki çöpün yanına kağıt toplayıcılarının ulaşabileceği şekilde koyuyoruz. Ambalajlı ürünleri tercih etmememize rağmen, o kadar yaygın ki kurtulmak nerdeyse imkansız olduğundan, bunları da geri dönüşüme çevirdiklerimiz hariç, ambalaj toplayıcılarının ulaşabileceği şekilde çöpün yanına koyuyoruz. Her hafta Cumartesi günleri kurulan Organik Pazara uğrayıp, her türlü sebze, meyve, bakliyat, çay, yoğurt, süt, yumurta, ekmek, un v.b ihtiyaçlarımızı temin edip, bir hafta boyunca içeriğini bilmediğimiz ürünlere yaklaşmamaya çalışıyoruz. Evimize aldığımız organik gıdalardan mümkün olduğunca yemek yapıp, iş yerinde dahi dışarıdan yiyecek tüketmemeye çalışıyoruz. Her zaman tercihimizi kendi ürettiğimizden yana kullanıyoruz. Bir takım maya yapma yöntemlerimiz mevcut. Bunları uygulayarak kendi ekmeğimizi üretiyoruz. Organik taze süt bulabilsek yoğurdumuzu hatta peynirimizi de kendimiz üretme yetisine sahibiz. Poşeti reddediyoruz.Ama bunu yapabilmek ve poşete hayır diyebilmek için, yanımızda çantamızın içinde file ve bez torba,arabamızın bagajında sepet taşıyoruz.Çok etkileyici sonuç verdiğini söyleyebilirim. Temizlik için kendi ürettiğimiz kül suyunu kullanıyoruz. Çamaşır makinesinin deterjan gözüne ve bulaşık makinesinin deterjan gözüne sıvı deterjan olarak kül suyunu koyduğumuzda, bulaşık makinesi parlatıcısı da sirke oluverdiğinde deterjandan çok daha iyi sonuç alabiliyoruz. Çünkü çamaşırlar temizliğin yanında yumuşacık çıkıyor. Bulaşıklar da yeterince temiz. El ve banyo temizliğinde şampuan olarak zeytin yağlı sabun kullanıyoruz. Markete gitmiyoruz. Çünkü markette satılan hemen her üründe katkı maddesi mevcut. Ayrıca ambalajsız ürün neredeyse yok. Evimizde kağıt peçete kullanmıyoruz. Onun yerine leke tutmayan bez peçeteler çok daha kullanışlı. Tuvalet kağıdı gibi zorunlu ihtiyaçlarımız için ise mahalle bakkalı yeterli oluyor. Gezinti alanı olarak Alışveriş merkezlerini tercih etmiyoruz.Doğa bizim öncelikli tercihimiz.Böylelikle tüketimi azaltıyoruz.Sade yaşam ,mutlu yaşam. İhtiyaç fazlası metaryellerimizi takas etmeyi tercih ediyoruz. Mutfağımızın balkonunda küçük çaplı ekim-dikim işleri yapıyoruz.Yeşil soğanımız,maydanozumuz,adaçayı ve reyhanımız oradan sağlanıyor. -http://ecotopianetwork.wordpress.com/2009/12/01/sehirde-ekolojik-yasam-mumkun-imeceevi/-
-
hayatı en iyi ne anlatır?
4 bin yıllık tohum çimlendi Herhangi bir değişikliğe uğramamış, organik olarak elde edilmiş tohumların ilki olacak Kütahya Seyitömer Höyüğü’nde, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünce yürütülen kazıda bulunan ve 4 bin yıl öncesine ait olduğu belirlenen 3 tohumdan biri, toprağa ekildikten sonra çimlendi. Kazı Grubu Başkanlığını da yürüten DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen, AA muhabirine, il merkezine yaklaşık 27 kilometre uzaklıktaki alanda geçen yıl yapılan kazıda, höyüğün güneydoğusunda bir yapının içerisindeki kapta bitki tohumları bulunduğunu bildirdi. Orta Tunç Çağı dönemine ait olduğunu tespit ettikleri katmandaki tohumların yaklaşık 4 bin yıllık olduğunu belirten Prof. Dr. Bilgen, tohumların yapının içinde ve orijinal yerinde buldukları kaplar arasında birinin içinde olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bilgen, höyükte çok sayıda tohum bulduklarını, ancak birçoğunun yandığını gördüklerini ifade ederek, şöyle konuştu: "Son bulduğumuz üç tohum, kabın bir kısmının dışına taşmıştı. Kap kırıldığı için bu şekilde bulduğumuzu düşünüyoruz. Tohumlardan bazılarını incelemeye almıştık. Yaklaşık iki yıldır bu çalışmayı yürütüyoruz. Geçen yıl yaptığımız çimlendirme denemesinden olumlu sonuç alamadık ve başarılı olamadık. Bu yıl bu tohumlardan birini yeşertmeyi başardık. Bundan yaklaşık 4 bin yıl öncesine ait toprak altından çıkmış bir tohum yeşerdi. Bu tohumdan çimlenen bitki, canlı halde bilim dünyasına sunulmak ve üzerinde çeşitli analizler yapılmak üzere inceleniyor." Tohumların bulunduğu kabın yer aldığı yapının depo olarak kullanıldığını tahmin ettiklerini belirten Prof. Dr. Bilgen, "Sözü edilen kabın yanı sıra mekanda çok sayıda kap ele geçmiştir. Tüm bu özellikleriyle mekanın depolama amaçlı kullanılmış olabileceği düşünülmektedir" diye konuştu. devamı Benin Linkim
-
Şuan neyi reddedemezsiniz?
sağol
-
Ağaçlar içten çürür ve ayakta ölür...
KÜRESEL SAPIKLIK Gündemi kimler nasıl belirliyor değil mi, tartışmak istediğimiz konuyu bile kendimiz seçemiyoruz... Heryerde hep aynı konular ve hep aynı cümlelerle tartışılıyor! Tıkandı kaldı insanlık, küresel bir sapıklığın içinde... Bir kafeste tutulan kobay fare gibiyiz, silindirin ortasında koşup duruyoruz!!! Bir yere gidiyoruz sanıyoruz da,dönüp dönüp durduğumuzu farkedemiyoruz. Küreselleşme adı altında her birimizi kobaylaştırıyorlar, tüketmek tüketmek ve tüketmek için... Doğuyor, büyüyor okuyor, çalışıyor,emekli oluyor ve ölüyoruz... yaşamaya sıra gelmeden... Bir kere olsun istediğimiz gibi dilediğimiz kadar özgür olamadan, korkularla yaşıyoruz... Büyükşehirlerde adım başı açılan alışveriş merkezleri tek eğlence mekanlarımız oluyor! Ne tuhaf... Eğlencemize bile biz karar veremiyoruz... Zaten bu şehirde ve bu dünyada doğal olan herşeyin üstüne beton döktüler, en çokta duygu ve düşüncelerimize... Sokakta gördüğümüz insanlar bize yabancı biz onlara yabancı, konuşmadan geçip gidiyoruz birbirimizin hayatından, konuştuklarımıza bile başkaları karar veriyor... Gerçek düşüncelerimiz içimizde kalıyor, kendimize bile itiraf etmiyoruz... Bir inanç benimsiyoruz, o inancı kendi istediğimiz şekilde özgürce ve kendimizce yaşayamıyoruz... Birileri karar veriyor biz uyguluyoruz... Namaz böyle kılınır, oruç böyle tutulur, ölü böyle yıkanır, böyle sevişilir...v.s. Nerede başladı bu, nerede biter bilemiyoruz... Ya da biter mi? Bizim istediğimiz filmler yok, istediğimiz şarkılar yok, sanat yok, sanatçı yok, mizah yok... Sanat: Özgürce ifade edebilmek duygularını... Ne şekilde olursa olsun... İçinde bulunduğumuz toplumun benimsediği kültür en başta sonra dünyayı etkileyen ayakta atıştırma kültürü... Herşeyi ayakta yaşıyoruz koşturarak bir kez olsun güneşin doğuşunu ve batışını göremeden, bir ihtimal belki bir kez görmüş olsak bile bize dayatılan hayat doğayla bütünleşmemize izin vermiyor... Siyasetçiler en büyük yalancılar... onlar karar veriyor neyi tartışıp neyi yaşayacağımıza, nasıl konuşacağımıza, nerede duracağımıza... Bize yasak olanlar onlara serbest... Bağımsızlık içimde sönmeyen ateş, bastırmamı istiyor küresel sermayeciler... Mtv veriyor müziğe ödülleri, dünya güzelini seçiyor bazı adamlar, çok anlamsız ve çok acayip şeyler oluyor, içimdeki ateş beni gittikçe daha çok yakıyor... Tutamıyorum... sardunyam
-
Anne ben adam olmak istemiyorum...
adam olmasınlar insan olsunlar keşke insan olmak ne kadar doğuştan gibi görünse, o kadar felsefik! ve zor kalemine sağlık dostum
-
Şuan neyi reddedemezsiniz?
bende şerefine o zaman
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
canlarım benim
-
Bir Konsere Gidiyorsun Ve Yanına Kimin Oturmasını istersin ...
kimse oturmasın konseri kapattım
-
Şuan neyi reddedemezsiniz?
birayı
-
Yeni AKP afişi
Daha neler öğrettiler... Dilenciliği Hırsızlığı Körlüğü Sağırlığı Korkuyu Birbirini yemeyi Yalancılığı ve sömürüyü de öğrettiler... Dini para kazanma yolu seçmeyide öğrettiler...
-
DTP KAPATILDI
Pkk'yı kim kurdu? Öcalan! Öcala'nı kim savunuyor Dtp! peki, Dtp ezilmiş Kürt halkının haklarını kime teslim ediyor Öcalan'a! Öcalan'ın amacı ne? ??? Ya da bir amacı var mı? en azından Güneydoğu halkını bölgenin ağalarına karşı savunmuşmudur? Hayır! Peki ne yapmışlardır, bölge insanını korkutmuşlar, özgürlüklerini ellerinden almışlar, öğretmenleri, askerleri, doktorları katletmişler... Okulları basmışlar, karakolları yakmışlar, köyleri yıkmışlar... Bunları kim savunuyor Dtp! Dtp'ye kim oy veriyor bölge halkı! Bazı şeyleri görmek çok mu zor? Güneydoğu kaçak elektirik kullanımında birinci, kaçakçılığın her türlüsünde birinci, ağaları çok zengin ama gelirleri nereden belli değil... Bölgede tarım bile yapılamıyor, devlet üç kuruş yardım yapıyor insanlar birbirini yiyor, o bölgeden çıkan sanatçılar, aydınlar, politikacılar, sanayiciler bölgeye karşı kör sağır, ama dillerinde bir Kürt edebiyatıdır gidiyor... Savunacaklarsa bunu savunsunlar bütün Türkiye'nin ezilen ve yoksullaştırılan halkı kardeştir, Kürtte benim, Türkte, Türkmende, Çeçende... Açlık açlıktır, yoksulluk yoksulluktur, dini dili olmaz... Kürtçe karınlarını doyurmayacak, Öcalan gibi birini lider olarak benimseyen halk ezilmeye ve yoksulluğa mahkumdur kendi kaderlerini kendileri belirleyecektir...
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
Dersim olayları hakkında bir sürü yalan dolaşıyor ortalıkta ben size çok somut birşey anlatacağım... Tuncelili bir dostumuzun tespitidir bu kendisinin adını zikredemiyorum çünkü iznini almadım... Onun aktardıklarını ifade edeceğim... Kendisi Tunceli kökenli ve Dersim olaylarının tanıklarından yaşanan olayların Kürt emperyalizmi tarafından başlatıldığını ve Dersim bölgesinin sorununun 400 yıllık bir sorun olduğunu iyi biliyor... Osmanlı zayıf düştüğü dönemden sonra Dersim'de söz sahibi olamamış, o bölgenin aşiret ağaları ve liderleri daima bir kışkırtma ve halkta baskı yaratmışlar,liderlik sultaları 1937 yılında yıkılmış, zaten o zamana kadar bölge halkı bu aşiret ağaları tarafından maddi ve manevi olarak sömürülmüş... Ne zamanki bölgede Türk Ordusu söz sahibi olmaya başlamış o vakit bu ağalar biz özerklik isteriz biz TC'yi tanımayız, vergi vermeyiz Kürdistan'ı kuracağız naraları atmaya başlamışlar yeniden... Ve karakolu basarak askerlerimizi şehit etmişler bunun üzerine Sabiha Gökçen'den havadan destekli olarak bölgede saklandıkları yerleri hedef alan taarruzu başlatması istenmiş... Ve sonrası malum elebaşları yakalanmış ve bugünün Aposu gibi bakılıp semirtilmemiş yapılması gereken yapılmış ve suçlular idam edilmişler... İşte o andan sonra Tunceli bölgesi okuma yazma oranı en yüksek il olmaya başlanmış çünkü bölgede aşiret kültürüne ve ağalığa son verilmiş, feodalite kaybetmiş halk kazanmış, şimdi güneydoğuda başarılamayan ve bölge halkını feodaliteye teslim eden zihniyet aynı yaygarayı orada da koparıyor... Kürt halkı ile ekmeklerini paylaşmayanlar onların sırtından geçiniyorlar... Ne töre cinayetlerinin ne kaçakçılığın ne anarşinin önüne geçilemiyor... güneydoğu hala en geri kalmış bölge, kadınlar törenin en birinci kurbanları kızlar okuyamıyor... Çocuklar muhtaç... Ve bunun en birinci sorumlusu devlettir çünkü bölgedeki hakimiyetini demokrasi ve barış yalanının arkasına saklanan Dtp ve onun ağalarının ellerinden alamamış bölgeye hakim olamamıştır... Oranın halkını kurtarmak için yapılması gereken feodaliteye son vermektir... Tunceli bunun somut örneğidir, devlet bölge ağaları ile işbirliğinden vazgeçmeli ve suçluları cezalandırmalıdır aksi taktirde bu işin sonu yoktur...
-
DTP KAPATILDI
Türkiye bir hukuk devleti ve öyle kalacak, Dtp kapatılmalıydı nihayet kapatıldı ancak bunu yapanların çok iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum Ab ve Abd destekli Dtp'nin kapatılmasını batı istedi... Çünkü böylelikle Türkiye yeni zanlar altında bırakılacak... Oluşacak olaylardan kapatılma davası ve karar sorumlu tutulacak. fakat bütün bunlardan korkmamak lazım aşiret ve ağalık partisi Dtp'nin aslında hiç Kürtlerin sorunları ileilgilenmek gibi bir niyeti yok zaten, onların amacı Kürtleri kullanarak ağalıklarını ve liderliklerini sürdürmek paralarına para katmak... Bakınız Barzani Iraktaki Kürtlere liderlik ediyor ıraklı kürt halkının durumu ortada Barzani'nin serveti ortada... Zavallı halk hiçbirşeyin farkında değil... Dtp'li provakatörleri liderleri ve hak arayıcıları sanıyorlar...
-
Elini Taşın altına sokmayı bir kez bile düşünmezsin
çok güzel ve çok doğru evrene baktığımızda herkes farklı farklı bir manzara görür ama dışarıdan dünyaya baktığımızda dünya herkese aynı görünür... çok ilginç değil mi?
-
Ağaçlar içten çürür ve ayakta ölür...
dün, bugün. yarın...
-
hayatı en iyi ne anlatır?
sanı... hayatının en zor gününü yaşadığını sanıyorsun ya da en güzel gününü gördün mü sanıyorsun? dur daha... daha dur... her yeni gün hep biri çıkar sana yanıldığını öğretir ellerin ağzında parmaklarsın gözünü gördüklerine inanamadan... işte böyledir hayat, acılara ağrılara ölümlere ve doğumlara gebe her daim bu son diyerek koşarsın yarınlara ihanet nedir? en sevdiğini sandığın varlığın hayat görüşüdür... o öyle istemiştir ama sen öyle ummamışsındır işte böyledir... sen ve diğerleri sanılarındır ihanetin nedeni.. sen ne düşünürsen hayat sana aksini yaşatacaktır hep beklenmedik şakacı biraz belki şok edici yaralayıcı olduğuda söylenebilir ihanet hayatın ta kendisidir...! sen ne sanıyor olursan ol dünya görüşleri başka başkadır... sardunyam
-
YOK/UM aslında ben!
:=) aslında her zaman yorum yaparız bununda toplumsal bir şartlanma olduğunu düşünüyorum... yorumsuz kalabilmek nasıl olurdu acaba değilmi? ısrarla fikrinizi soracaklar siz o gün hiç birşeye tek bir yorum yapmayacaksınız... acayip!
-
YOK/UM aslında ben!
kurban edilmek kurban edenin meselesi aslında... benim sorum bilerek ve isteyerek kaç kurban aldığımıza dair... çünkü her katil kendi işlediği cinayetlerden sorumludur... yorumun için teşekkür ederim tatlım sevgiyle kal...
-
YOK/UM aslında ben!
ne kadar özel ve ne kadar güzel bir yorum yazmışsınız okudukça içim açıldı, okudukça dudaklarımda gülümseme belirdi, bu tıpkı şey gibi... hani ıssız olduğunu sandığınız bir ormanda kimse yok mu sesinize çok uzaklardan ve çok samimi bir ben varım yanıtını duymak gibi bir his... teşekkür ederim... engin duygularınızın yalnızlıkla beslenip çevrenizle paylaşılması dileğiyle...
-
YOK/UM aslında ben!
Yoksulluk ve yoksunluk aynı şeyler değil. Yoksulluk giderilebilir birşey ama yoksunluk ebedi olabilir...! Aynaya baktığımda yüzümde korkunç bir olgunluk, sonsuz bir durgunluk, anlamlı bir bakış görüyorum artık. Ne kadar çok biriktirmişim meğer... Çok eskiden yılda bir kaç kez boşaltırdım tavanaralarımda kalanları, biriken tozlanan örümcek ağı bağlayan duygularımı... Şimdi hissizim... Morfin yutmuş gibi... Halsizim... Geçenlerde hiç tanımadığım ve beni ilk kez gören biri "gözlerinizde korkunç acılar var gibi, bakışlarınız insanda tuhaf bir korku duygusu yaşatıyor" dedi... Gidip aynaya baktım... Oysa saklıyorum içimdekileri sanmıştım... Sizin mesleğiniz nedir diye sordum, psikoloji okudum ve danışmanım dedi... Artık yüzümde ve gözlerimde durağan bir acı kalmış, görüyorum onu kendime her baktığımda... Dünya böyle bir yer, hepimiz aynı yollardan geçiyoruz fakat o yol herbirimizde farklı izler bırakıyor... Hepimiz aynı filmi izliyoruz fakat film hepimizde başka hisler uyandırıyor... Hepimiz insanız ama parmak izlerimizin olduğu gibi, duygularımız, hislerimiz, düşüncelerimiz bambaşka... Bütün kahverengi gözlüleri nasıl katagorize edebilirsiniz hepimizin gözleri başka bakar evrene...! Nasıl diyebilirsiniz gözleriniz başka renk ayrışın ve yeryüzünün bütün kahvegözleri birleşin? Olabilir mi? Hep tek ve yageneyiz ancak bir o kadarda bir arada... Nazım'ın da dediği gibi bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşce... İnsanların gözlerine bakın, orada saklı bulacaksınız duygularını... Korku salıyorlar üstümüze... Korku sindirir insanları, korku yıldırır... Duygularınızı derin donduruculara kaldırmayın içinizde saklamayın hissettiklerinizi... Kaçırmayın birbirinizden gözlerinizi... Geçmişimizdir öğretmenimiz, yaşlanıyoruz yaşıyoruz, biz zamana ve mekana mahkum edilmişiz... En çok bedenimizin esiriyiz, en çok bedenimize tapınıyoruz... Vazgeçemiyoruz onun komik ve tuhaf egolarından, her geçen gün biraz daha esiri oluyor aklımız... Oysa salt akıl öyle mi? İnsana acı verende bedeni değil mi? Küçük kazalardan tutun, aşk acısına kadar en çok neremiz acır? Kimi acıya, kimi zevke tutunuyor böyle... Ama illaki bedenine... Ehlileştiremediği yegane hayvan insanın ta kendisi... İşte önümüzde bir bayram bayramın adıda kurban... Neye, kime ve nasılını düşününce bile insanım diyenin midesi bulanıyor... Aslında her insan kurbanıyla sadistçe duygular yaşıyor... Belkide hiç farketmeden... Kaç kişiyi kurban ettiniz kendinize geçmişinize dönüp bir sorun bakalım? Bedeninize daha nice yeni hazlar, yeni acılar ve yeni tatlar katacaksınız kimbilir, daha kaç kez ağlayıp kaç kahkaha atacağız kimbilir? Hatta daha neler öğreneceğiz yaşadığımız sürede, sonra gözlerimize kaç yeni yaşanmışlık çiziği atacak hayat kimbilir? Gidip aynaya bakmayacağım şimdi, gözlerimin yorgunluğu uykumu getiriyor vakitsiz uyumak istemiyorum malum zaman esasen uyanma zamanı, açıp gözlerimi kocaman kocaman etrafıma bakıyorum... Sessiz, sakin ve yorumsuzum... Sardunyam
-
Tetikçi
bazen zamansız ve mekansız bir yerde durur insan işte orada kapıya ya da odaya ihtiyacın yoktur bazen durum böyledir... İranlı şair demiş: Aşk kanatlarını yakar... Mevlana demiş: Aşka uçmazsa kanat neye yarar?
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
üstüne yazacak bir cümle kuramadım harikasın
-
Gn.Kur.Başkanı Görevden Alınsın!....(!)
Ne kadar aydın (!) var bu ülkede değil mi? Rahmetli Attila İlhan'ın dediği gibi Türkiye'nin % 10'luk bir kontenjanı var o kontenjanın tamamı bugün aydın denilen kişiler arasından çıkıyor... Bu aydın denilen kişiler liberal, demokrat ve sözde barıştan yanalar... En çok karşı çıktıkları şeyse TSK... Bakın bu adamların hemen hiç biri terörü lanetlemez hatta destek verirler... Yani masum insanların ve askerin canına malına kast etmeleri onlar için demokrasidir... Yani terörle mücadele etmek antidemokratik olurken terör yapmak demokratik haktır...! Şimdilerde konuşuluyor gazeteler yazıyor Avrupada ordu profesyonelleşti, bizde de profesyonelleşsin... (Tabi Avrupa'da pkk gerçeğinin olmadığını akıldan çıkarmamak gerek) aynı zamanda Avrupa bu yüzyıldaki işgallerini askerle değil ekonomik olarak yapmaktadır... Üstelik Avrupa'da pkk terörünün Türkiye'de yaptıklarının % 1'i olsa Avrupalıların ve Türkiye'nin liberal aydınlarının tutumu ve tepkisi çok başka olurdu... ********** Bana göre Türkiye'nin TSK'ya ve özellikle Atatürk'ün devrimlerine sahip çıkan hukuka ve tam bağımsızlığa inanmış ve bağlı bit TSK'ya her zamankinden daha fazla ihtiyacı var çünkü yıllardır süre gelen sivil ve sinsi darbe yerini aleni ve yeşil devrime terk etmiştir... TC artık işgal edilmiş bir ülkedir bütün orduları dağıtılmış bütün kurumları ele geçirilmiştir... Türkiye'de yapabildiğiniz tek özgür hareket elinize aldığınız televizyon kumandasıyla istediğiniz kanalı seçme özgürlüğünüzdür... Tabi izlediğiniz kanallarda ayrıca ele geçirilmiştir... Hiç bir medya kuruluşu bağımsız ve özgür haber yapamamakta yapanlar Akepe tarafından sindirilmekte, gerçek haberler sümen altı edilmekte ve gündem Akp'nin istediği gibi devam etmektedir... Yazılı basının yandaş medyası her gün TSK ile ilgili yeni belge (!) ortaya çıkarmaktadır... Bir itirafçı daha bulunmuştur ve o hergün yeni mektuplar yazmaktadır... İşte bu sonuç gösteriyor ki Türkiye her açıdan fiilen ve resmen işgal altındadır...
-
ABD'den neden nefret ediyoruz ?
Amerikadan olmasada Amerikan yönetiminden ve politikasından nefret ediyorum tıpkı aynı politikayı güden AB ve İsrail yönetimlerindende olduğu gibi... Faşistçe ve diktatörce yöneten idarelerden dünya halklarına bir yarar olmayacaktır devletlerin başlarına getirilenler tüketim toplumu varetmekle mükellef kuklalardır ancak... Hepsi onlara emir veren ağaların, gizli güçlerin güdümündedir... Amerika en başta olmak üzere pek çok zengin ülke yoksul ve gelişmemiş ülkeleri ölümüne sömürmektedir... İşte bundan dolayı Amerikadan nefret edilmektedir... Artık azda olsa insanlar gerçekleri görmekteler internet bu gerçeklerin ortaya çıkmasında çok yararlı henüz medyayı olduğu kadar sanal ortamı kontrol edemiyorlar halklar buralardan özgürce düşüncelerini ve bildiklerini paylaşmaktalar ve gerçekler böylelikle yavaşta olsa su yüzüne çıkmakta... Gelecek yıllarda sanal ortamlara daha fazla sansür geleceğini düşünüyorum... Bu yüzyıl insanlığın kitlesel uyanış yüzyılıdır zor günler insanlığın tamamını bekliyor...
-
Tabip Kurmay Albay Dursun Çiçek serbes .......
Güler Zere kanser olur birileri eylem yapar Cumhurbaşkanı affeder serbest bırakılır... O DHKP-C'lidir bir terör örgütüne üyedir ve kanlı eylemlere katılmıştır... Fakat Kuddusi Okkır çoktan ölmüştür... Kuddusi Okkır'ı şuan hatırlayanda yoktur... Çünkü o Ergenekoncudur... Ancak kanlı bir eyleme katılmamıştır ve Ergenekon adında bir terör örgütü yoktur... Abdullah Öcalan'ın serbest kalması dahi konuşulabilen tartışılabilen bir şey olmuştur ve Apo denilen terörist 30000 canın katilidir üstelik bebek katilidir ama ödediğimiz vergilerle paşalar gibi konforlu bir ortamda ceza (!!!) çekmektedir... Sağlığını TC devleti özenle korumaktadır... Sıkıysa korumasındır AB/D ensesinde boza pişirir... Şener Eruygur emekli asker üst düzey komutan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanıdır ve ceza evinde merdivenlerden düşmek suretiyle yaralanmıştır beyninin bir kısmı hasar aldığı için halen hafızasını kullanamamakta ve kendi evladını dahi tanıyamamaktadır... Ergenekon üyesi olmakla ve Akp'ye darbe planlamakla suçlanmıştır dolayısıyla suçu ağırdır ve ölüme terk edilmiştir... Kimse hatırlamamaktadır... Necmettin Erbakan Refah Partisi döneminden kayıp trilyon ve zimmete para geçirme suçlarından yargılanmış fakat yaşı itibarıyla cezasını lüks yazlığında havuzlu ve deniz manzaralı şartlar altında ev hapsi adı altında çekmek suretiyle ödüllendirilmiş ve buda yetmemiş Cumhurbaşkanı tarafından affedilmiştir... Albay Dursun Çiçek Atatürkçü komutan, bir kağıt parçasına sahte bir imza atmak suretiyle Akp hükümetine darbe planlamakla itham edilmektedir...İmzanın kurusu tutmayınca 5 ay gibi bir sürede ıslağı da hazırlanmıştır... Taraf Gazetesinin hedefindedir... 2 kez tutuklanmış ve 2 kez serbest bırakılmış üzerinden hukukla ve şahsıyla dalga geçilmiştir. Kimse birşey anlamamıştır... İlhan Selçuk Cumhuriyet Gazetesi başyazarı, imtiyaz sahibi... Türkiye'nin gelmiş geçmiş en güçlü kalemi Ziverbey köşünden geçmiş işkencelerin en zorlarını yaşamış sosyal demokrat Atatürkçü özgürlükçü edebiyat ustası... Ergenekon suçlusu olarak 82 yaşında yatağından alınarak apar topar bir azılı suçlu gibi sorgulanmıştır, ömrünün son günlerinde ona iftiraların en büyüğü atılmıştır tıpkı Türkan Saylan gibi... Çok az kişi umursamıştır... Silivri'de mahkum olan diğerleri işlemedikleri bir suçtan kurmadıkları bir örgütten yapmadıkları darbeden 2 yılı aşkın bir süredir yargılan/m/ıyorlar... Pkk terör örgütüyse davulla zurnayla karşılanıyor... 5000 TL nakdi yardım alacak, 1 yıl barındırılacak, ihtiyaç olunursa Avrupa ülkelerine gönderilecekler... PKK terör örgütü TC devletine düşman ve TSK ile çarpışıyor... Ergenekon diye uydurulan grubun mahkumları ise AKP'ye karşı sessiz kalmayanlar TC devletine bağlılar... TC ve AKP arasında geçen bir mücadeledir bu... TC'yi yıkmayı planlayan AKP devleti ele geçirmiştir... Albay Dursun Çiçek, AKP için askeriye içerisinde görevli bulunan tehlikeli bir kişidir... İşte bu yüzden Taraf Gazetesi ile işbirliğiyle kuru/ıslak belgeler imal edilmektedir... Fakat yinede enteresan olan belge hazırlamış olmak suçtur terör yapmak suç değildir TC'nin son hali budur...