Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.566
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Bunun yerine şu sorulmalı değil miydi? Müslümanları dünya çapında terörist, insan avcısı, cahil, yobaz, çağ dışı ve tehlikeli gören ve gösteren kimdir? Ya da müslümanlar neden Hristiyan ve Yahudilerin oyuncağı haline gelmiştir? Cemaatler ve tarikatler hala kitleleri nasıl kandırmaktadır? İslam-i terör örgütleri nasıl bu kadar yaygınlaşmaktadır ve bütün bunları yapanlar gerçekten müslüman mıdır? Dünyanın sömürülen, kandırılan ve aç bırakılan yegane topluluğu müslüman toplumlardır onlara öteki dünya masalları anlatan amcalar, hoca efendiler, ulemalar jet ski'lere binip, havuzlu villalarda, Amerika'da lüks çiftliklerde yaşarlarken saf ve gariban müslümanlar bu dünyada çektikleri cefanın öteki dünyada sefaya dönüşeceğini umar ve bu hayallerle hoca efendilerinin eteğine sımsıkı yapışırlar!!! Bu hoca efendiler Allah ile daha samimi ve hamili yakinilerdir, halk tebasını Allah'a sevdirmektir görevleri...!!! Sonra müslümandan ola ola canlı bomba olur hepsi bu kadar!!!
  2. Bilim öğrenmek tabiat kurallarını, fizik kurallarını, dengeyi, dengesizliği ve olasılıkları öğrenmeye yarar... Bunlarda mümkündür, mümkün olmayan şeyler sadece zaman alır, fakat bilmek, öğrenmek ve anlamak Allah'ı inkar etmeyi gerektirmez sadece farklı algılama başlar... Efsanelere ancak bilgiyi önemsemeyenler inanır, afetlerin cezalandırma yöntemi olduğunu ancak cahil insanlar sanır... Düşünen insan bilir ki, doğanın kurallarına ve tarzına rağmen yaşam olmaz, ona uyum sağlamak zorunda olan insandır tıpkı diğer canlılar gibi, nasıl diğer canlılar doğa ile uyumlu yaşıyorlarsa ve duyuları doğayı anlamaya yarıyorsa insanda bunu yeniden başarmak zorundadır... Aksi taktirde yakın gelecekte oluşacak felaketler ve büyük afetler daha büyük sayıda ölümlere neden olacak bu kaçınılmaz bir gerçek, bun bilmek ve söylemek için müneccim olmaya gerek yok, tabiatın toleransı yok, o sadece yapması gerekeni yapar... O yüzden ne Haiti depremi ne 99 Marmara depremi ya da diğerleri dini anlam taşımaz, onlar gösterir ki insan kendi hırsının kurbanıdır... Japonlar inanç olarak kitap ehline benzemezler ama depremle yaşamayı öğrenmişler öyle ise onlar Allah'ın işine karışıyor olmalılar!!!
  3. Keşke bu kıssayı bilmiyor olsaydım o zaman çok etkilenebilirdim Ama üzgünüm, bu hikayeyi okuduğumda sanırım 12 yaşımdaydım Ben neyi biliyorum biliyor musun sayın Sarıgöl, hiç birşey bilmediğimi! Ben soruyorum sadece, sormak öğrenmenin tek yoludur çünkü... Eğer bildiğimi sanıyor olsaydım (bazıları gibi) o zaman bu foruma girip insanlara birşeyler öğretmeye çalışırdım... Oysa ben öğrenmeye çalışıyorum sadece ve öğrendiklerimden asla emin olmadan! Bildiğim şeylerden biride bilgi tıpkı bir gökdelen gibidir çıktığını her yeni katı son kat zannedersiniz fakat daha yolun başındasınızdır... Siz bildiğinizi sandığınız şeylerden ne kadar emin siniz? Ya da emin misiniz?
  4. inanmıyorum şekerim:=))

    Sevindim:))

  5. Sonra dedim ki:Bu böyle olmaz bak...Ne dese beğenirsin ?.......Çatla da patla...söylemeyeceğim işte.. :)

  6. Forumumuzun değerli üyelerinden ve arkadaşım yam_yam'ın 4 Aralık'ta bir bebekleri dünyaya gelmiş... Bu haberi duyunca nasıl sevdiğimi anlatamam, bu haberi almayı bekliyordum doğrusu Benim oğlumla adaş ve aynı günde dünyaya gelmiş olması ise benim için ayrı bir sevinç konusu... Bu güzel haberi siz forumdaşlarımla paylaşmak istedim... Sevgili yam_yam'ı ve değerli eşini canı yürekten kutlarım... Mutlu yuvalarına daha büyük bir mutluluk katılmış olması çok sevindirici, iyiki doğdun güzel bebek... Media ailesine de hoş gelmiş oldun...
  7. Ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra Kore'deki bir savaşa katılmak üzere İngiltere'den ayrılacaktı, hiçbir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona. Ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi, bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu. Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı. Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan'i da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. Kim olabilirdi bu? Hemen kütüphane memuresine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi. Holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı: 'Büyük Kütüphanede bir kitap okudum. Eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim. 10 gün sonra Kore'ye gidiyorum, sizi tanımak ve sizinle mektuplaşmak istiyorum. Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.' Holly'den olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı arkasına yazılmaya başlandı. Her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip gitti. Ewan ve Holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı tatlar almışlardı. Ewan'ın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti, son mektubunda Holly'i görmek istediğini yazdı. 'Ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen' diye ekledi. Holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi. 'Resmin ne önemi var ki? Bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi? Yakama kırmızı bir çiçek takacağım.' dedi. Günler birbirini kovaladı ve Ewan ülkeye döndü. Trenden indiği ilk anda gözleri Holly'i aradı. Bir müddet bakındı, sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi. Uzun boylu, çok güzel, uzun sarı saçlı, masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı. Kadına doğru bir adım attı, ama yakasında hiç bir şey yoktu. Kadın gözlerine baktı ve 'Merhaba denizci, benimle gelmek ister misin?' diye sordu. Tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü. Kısa boylu, şişman sayılacak kiloda, gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. Ewan şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en güzel kadından bir teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu. Kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi. Elinde Holly'le birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı. Elini uzattı, 'Merhaba Holly' dedi gözlerinin içi gülerek. 'Pardon' dedi kadın. 'Ben Holly değilim. Az önce buradan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi. Sizi garın çıkışındaki cafe'de bekliyormuş...' Hayata Değer Bir Yaşam, Sevmeye Değer Bir Aşk, Dostluğa Değer Bir Arkadaşlıktan Asla Vazgeçme..!!
  8. Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız. Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır. Konfüçyüs. Konfüçyüs en sevdiğim filazoflardan biridir ve bu sözünüde çok severim Çok doğru söylüyor, bilmediğini bilmeyenden kaçmak gerekir... Peki siz ne kadar biliyorsunuz sayın sarıgöl?
  9. Değerli Ftoyd, Kadınlar kadınları ve erkekleri doğurup onları yetiştiriyor bu çok doğru, fakat kadınlar binlerce yıldır süregelen "eksik etek" düşüncesinden kurtulamıyor hala... Hatta buna inanan pek çok kadın var hali hazırda, bunun nedeni olarak yine inancı görüyorum, binlerce yıldır kadınlara öğretilen şey erkeğe itaat etmekti, etmezse sırf bu yüzden cehennemde yanacaktı, ben çocukluktan genç kızlığa girdiğim dönemden iyi hatırlıyorum büyükannelerimiz bizlere bunları öğretirdi, örneğin kadın erkeğini yatağında bir kere bile reddederse ve ınu mutlu etmezse sabaha kadar melekler ona lanet ederlermiş, bunu neye dayanarak söylüyorlardı, elbette dini öğretiye, emin ol bu ve benzer düşüncelere sahip binlerce insan var günümüzde, sebep dini baskı, erkek egemen toplum ve kadının eğitimsizliği... Kadınlar ne kadar zeki olurlarsa olsunlar iyi ve sağlıklı bir eğitim almadıklarında bu zekalarını yeteri kadar kullanamıyorlar, söz konusu olan din olduğunda bazen üniversiteyi bitirmekte farketmiyor, korku ve bilinmezlik duygusu kadınları daha dindar yaparken aynı zamanda daha tutucu ve bağnazda yapabiliyor... Günümüzde kadınların büyükşehirlerde ve özellikle ünüversitelerde gittikçe muhafazakarlaştıran ve türbana sokan zihniyet erkek egemen zihniyettir... Kadınlar güce tapınırlar, bu herkesçe malum bu güç para, kuvvet ya da psikolojik güç olabilir... Ama her ne olursa olsun kadın kendisinden güçlü olduğunu düşündüğü varlığa itaat eder, bunun genetik yapılarına işlenmiş milyon yılların getirdiği bir DNA olduğunu düşünüyorum istisna kadınlarda var onların genlerindede mutlaka militan bir başkaldıran var öyle sanıyorum... (benim gibi ) sevgi ve saygılarımla
  10. "Korku beyni felce uğratır. İlerleme cesaretten doğar. Korku inanır, cesaret şüphe eder. Korku yere düşer ve dua eder. Cesaret ayakta durur ve düşünür. Korku kaçar, cesaret ilerler. Korku barbarlıktır, cesaret uygarlık. Korku tanrılara, şeytanlara, ruhlara inanır. Korku dindir. Cesaret bilim." Robert Ingersoll "Zayıf zihinleri köleleştiren aşağılık önyargıların yol açtığı bütün korkuları üzerinden at. Mantığı bulunduğu yuvasına sıkıca oturtarak düzelt ve her olay ve düşünce için onun mahkemesine başvur. Tanrının varlığını bile cesurca sorgula; çünkü eğer bir tanrı varsa, akla saygıyı gözü kapalı korkudan daha çoktakdir edecektir." Peter Carr "Bir şeye sadece duyduğunuz için inanmayın. Bir şeye sadece konuşulduğu veya bir sürü insan tarafından anlatıldığı için inanmayın. Bir şeye dini kitabınızda yazılı olduğu için inanmayın. Bir şeye öğretmenleriniz veya büyükleriniz söyledi diye inanmayın. Geleneklere veya töreler inanmayın çünkü onlar yüzlerce yıldır uygulanır; fakat gözlemlerden ve analizlerden sonra, bir şeyin akla uygun olduğunu, hem bireye hem topluma faydalı olduğunu bulursanız, o zaman onu kabul edin ve onunla yaşayın." Budha "Ahlaki kesinlik her zaman kültürel geriliğin işaretidir. Kişi ne kadar az uygarsa, tam olarak neyin doğru, neyin yanlış olduğundan o kadar emindir. İnsanlığın tüm ilerlemesi, ahlaki alanda bile, şu an ki ahlaki değerleri körce savunup, başkalarına zorla uygulatmaya çalışanların değil, bu ahlaki değerlerden şüphe edenlerin eseridir. Gerçekten uygar bir insan, sadece bu alanda değil, her alanda her zaman şüpheci ve hoşgörülüdür. Onun kültürü “tam emin değilim” cümlesine dayanır." Henry Mencken "Tarih, tek gerçek ahlaki değerleri bulduğuna kendisini ikna eden ve ona katılmayanları yok etmeye veya değiştirmeye kalkışan kararlı insanların yarattığı sefaletle dolu." Peter Lloyd "Eğer bir tanrı varsa; beni sadece kendisine, peygamberlerine, kitaplarına ve mucizelerine inanmadığım için öldükten sonra sonsuza kadar yakacak ise, bu o tanrının ulu, üstün bir varlık olduğunun kanıtı değil, birnevi ilkokul bebesi kıvamında sınıf başkanı kompleksleri ile bezenmiş sorunlu bir çocuk olduğunun kanıtıdır." "Ahlak, size ne söylenirse söylensin doğru olanı; din, doğru ne olursa olsun, size söyleneni yapmaktır." "İcelim cunku ne nereden geldigimizi biliyoruz ne de nicin geldigimizi; icelim cunku ne gitme sebebini biliyoruz ne de ne zaman gidecegimizi." Ömer hayyam "Evrenin sırlarının kabul edilebilir bir açıklamasının olmaması, bir tane yaratmamızı gerektirmez." J. Benbasset ATEİST BİR YORUM alıntıdır
  11. sardunyam

    Forumun EN'leri ?!

    ooooo en kaybolanı ve süprizide sensin herhalde
  12. Umarım dostum, umarım... Düşüncelerin insanı yüzde yüz doğruya ulaştıracağının garantisi yok fakat insan illaki içinde barındırdığı ve büyüttüğü düşüncelerle olgunlaşıyor, sizinle tartışırken şöyle bir geçmişe yolculuk yaptım nereden nereye gelmiş düşüncelerim heyecanlandım... Herşey tek bir açıdan bakmamaya çalışmakla başlıyor, empatiyle gelişiyor, bu durumda Allah'ın bunca çeşitliliği yaratmasını, insanın düşüncesindeki çeşitliliğide gördükçe daha iyi anlıyorum... Zaten böyle olması gerekiyor bana göre düşüncelerdeki çeşitlilik ve zenginliğin buluştuğu ortak noktada müthiş bir ahenk barınıyor fakat insanlar detaylara takılıp bütünü göremediklerinde bu ahengi gözden kaçırıyorlar... İnsanların karnı doyar ama gözü doymazmış... Gözü denilen şey egodur işte...
  13. Benzer duyguları ben de senin için hissediyorum... Benim için cazip olan benimle aynı düşüncelere sahip olması değildir kişinin aksine farklı düşünmesini isterim ve onun farklılığını, bakış açısını, dünya görüşünü öğrenmek daha cazip geliyor... İşte bu yüzden kendimi ateist ya da deist arkadaşlarımda daha rahat hissediyorum, çünkü onlar özgürler, düşünsel tabuları yok, yıllarca bastırılmış nefisleri ve korkuları olmadığı içinde bedensel açlıkları yok, yani tokalaşırken tahrik olurum, namahremdir nefsim uyanır düşünceleri olmadığı içinde kendimi "tahrik etme potansiyeli yüksek bir suçlu" gibi hissetmediğim için rahat olurum... O yüzden neye inanıyor olursa olsun önce tok gözlü bir insan olsun yeter... Ama mutlaka beyninin içi dolu olsun...
  14. Bilmeden hüküm vermek ne kadar yanlış... Ben ne tabiata ne bilime ne de evrene tapınmıyorum, anlayamadığınız durum bu sayın hanif, Allah'ın yerine herhangi birşey koymaya çalışmak mı, bu mümkün değil kendimi inançsız olarak tanımlamıyorum, sadece ve sadece sizin inandığınız ya da yorumladığınız gibi değilim, olaylara toplumsal öğretilerden uzak bakmaya çalışıyorum, bağımsız bir düşünce ile tamamen kişisel fikirlerim bunlar... Gayb (bilinmeyen) meselesi (Türkçesini kullanırsak daha iyi olur anlaşılması bakımından) dünün bilinmeyeni bugünün bilineni bugünün bilinmeyeni yarının bilineni olabilir, ki öyle olagelmiştir... Evrenin bittiği yerde ne başlar sorusu benim en çok merak ettiğim sorudur çünkü evrende bir şeyin bitiş noktası başka birşeyin başlangıç noktasıdır, bugün için bunun yanıtını bilmiyoruz belki binyıl sonrasında insanlık bunuda çözümleyecek işte o zaman bilinmez olmaktan çıkacak, eğer öyle ya da böyle birgün bilinmesi mümkün olan şeyi Allah'ın biliyor olması mıdır onu üstün kılan yoksa başka birşey midir? Bilinmeyeni ancak Allah bilir denildiğinde bunun insanlık için asla bilinemez olması gerekmez mi? Asıl bilinmezinde bu olması gerekmez mi? Yarın öğrenmemin mümkün olduğu şey bilmezken sırken bildiğimde kavram olmaz mı? Sizin verdiğiniz örnekler çok basit bana göre siz, size göre ben şuan için bilinmezlik içeriyor olsakta bizi bilen başkaları var etrafımızda, yani aslında ortada bir bilinmezlik ve sır yok sadece size göre bana göre durumu var... İşte Allah'a inanmak durumuda böyle size göre bana göre ona göre... Peki bu durumda hangimize "göre" kesin doğru olur?
  15. Kaale aldığınız için minnettarım sayın Sarıgöl, şimdi mantık yürütelim bütün dünyasal öğretilerden uzak kalarak biran düşünelim, bize bir kaç kitap, bir kaö peygamber, bir kaç bişey göndererek kendisine inanmamızı ve ondan korkmamızı isteyen Allah eğer ona inanmamız konusunda çok kararlıysa ve aksi taktirde bizi cezalandıracaksa kişi başına bir delil göndermesi gerekmezmiydi? son peygamber geleli 1400 küsur sene geçmiş, getirdiği kitap ona keza, biz mesela bizler bu çağda onun geldiğine şahit değiliz sadece geçmiş belgelere dayalı olarak var olduğunu ve hatta kesinlikle doğru olduğunu kabul ediyoruz, peki bunu neye göre düşünüyoruz? Bize anlatılanlar eksik ya da tamamen yanlışsa ne olacak? Evrende çeşitli ve belki milyarlarca ispat vardır desem bunu neye göredemiş olurum, sadece kendi bakış açıma göre değil mi? Bana göre delil olan bir başkasına göre basit bir oluşum olabilir, insan ve canlılık elbette oldukça kompleks varlıklar günümüz teknolojisiyle müthiş makinalar sayılabiliriz yani organik birer makinayız biz... Fakat bütün bunlar yaratılışı yüzde yüz kanıtlıyor mu? Ben inanmayı tercih eder ve gördüklerimi mucize olarak değerlendirip evet Allah vardır diyebilirim (ki öyle diyorum Allah'ın varlığından şüphem yok fakat pek çok şeyden şüphe içerisindeyim) ancak çoğu insana görede üstünde düşünülesi şeyler olmayabilir bunlar ya körü körüne kabul eder ya da reddeder, benim merak ettiğim yaratılış amacımız Allah'a imansa eğer o zaman bütün bunlar yeterli deliller olmuyor bence, peki ama neden böyle? Allah varlığını bize daha somut durumlarla ispatlayamaz mıydı, o zaman onu anlamaya çalışmamız daha kolay olmazmıydı, işte bu durumda Allah canlılar içinde bizim gibi pek çok özellikten mahrum ve biçare olan insanlara çok fazla sorumluluk yüklemiş olmuyor mu? Belki bir süre içerisinde çok daha somut durumlar ortaya çıkabilir bunlara hazırlıklıyım ben bugüne kadar öğretilmiş bütün ezberlerden uzak kalıp her yeni gün oluşumu yeniden gözlemlemeyi tercih ediyorum, bu işlerde yani geçmişten günümüze gelen dini öğretilerde büyük boşluklar ve yanlışlar olduğu ortada işin içinde başka işler var gibime geliyor, şeytan ayrıntıda gizli... Ayrıntılar nerede?
  16. EVİNİZDEKİ FAZLA MOBİLYALARI, KULLANMADIĞINIZ KIYAFETLERİ, KİTAPLARI VE DAHA PEK ÇOK EŞYAYI VEREBİLECEĞİNİZ ADRESLERİ BİLİYOR MUSUNUZ ? UNUTMAYIN Kİ, İHTİYACINIZ OLMADIĞINI DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ BİR ÇOK ŞEYE BİRİLERİNİN İHTİYACI OLABİLİR. 1. TOÇEV 0212 280 25 11 0212 280 25 11 2. ACİL İHTİYAÇ PROJESİ VAKFI 0212 491 06 61 - 534 33 82 3. ÇOCUK ESİRGEME KURUMU 0312 310 24 60 0312 310 24 60 4. KEDV (KADIN EMEĞİNİ DEĞERLENDİRME VAKFI ) Beyoğlu'ndaki Vakıf binasının hemen alt katında Nahil ismindeki dükkanda ikinci el eşyalar satılıyor. 0212 292 26 72 0212 292 26 72 5. www.velimolurmusun.org sitesinden bir çocuğun velisi olabilir ve Express Kargo da sponsor olduğu için ücretsiz gönderim yapabilirsiniz. 6. Taksim Gençlik ve Çocuk Evi. 13 - 18 yaşlarındaki kız çocuklarının sığınma evi. Herşeye ihtiyaçları oluyor. 0212 251 28 18 0212 251 28 18 7. Beyoğlu Sosyal Yardım Mağazası. 0212 251 83 44 0212 251 83 44 No.lu telefonu arayıp adresinizi söylediğinizde bir gün sonra gelip, evinizden neyi vermek istiyorsanız alıp fakirlere dağıtıyorlar. 8. Umut Çocukları Derneği. Ev eşyalarını kabul ediyor. 0212 297 61 05 – 297 61 06 9. Toplum Gönüllüleri Vakfı'nın mağazasına satılmak üzere hediye edebilirsiniz. www.tog.org.tr 10. TOFD (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği ) 0212 661 08 61 0212 661 08 61 11. Bir öğetmenin çağrısına da kulak verebilirsiniz: '' Trabzon’a bağlı Düzköy Çayırbağı İ.Ö.O. öğretmeniyim. 600 civarında öğrencimiz zor şartlarda eğitim görüyor. Yardımcı olabilirseniz seviniriz. [email protected] e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için Javascript etkinleştirilmelidir. '' 12. Mahalle muhtarları da bu tür yardımları alıp dağıtabiliyor. 13. -http://groups.yahoo.com/group/freecycleistanbul/- gibi sizin de şehrinizde bir freecycle grubu olabilir. www.yahoogroups.com adresinden freecycle kelimesi ile tarama yapabilirsiniz. 14. ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) Kullanmadığınız eşyaları ihtiyacı olan üniversite öğrencilerine iletiyor. (İzmir’de Ege Üniversitesi işbirliğiyle 0232 464 33 59 0232 464 33 59) BELKİ KULLANMADIĞINIZ EŞYALARINIZ, BİRİLERİNİN DAHA ÇOK İŞİNE YARAYACAKTIR
  17. Ergenekon adında uydurulan ve muhalifleri susturmak için kurulan sözde örgütün üyesi olduğu iddia edilen Kuddusi Okkır daha suçunu bile öğrenemeden öldü, sözde aydınların sesi çıkmadı, Kürtçülerin sesi çıkmadı, kimsenin sesi çıkmadı Güler Zere'de kim? Eğer Kürt olursa cezaevindeki kişi ne suç işlerse işlesin hatta isterse terör suçlusu olsun farketmez mutlaka sahip çıkanları olur ama eğer Atatürkçü biriyseniz sadece ölürsünüz ve adınızı kimse anmaz hele Avrupa'nın hiç sesi çıkmaz!
  18. Örnek olma çabasında değilim hiç olmadım aksine bu düşünce beni rahatsız eder, kendimi kısıtlanmış hissederim... Mutluluk dilekleriniz için teşekkür ederim ben de size mutluluklar dilerim... Benim nefsim kör, sağır ve dilsizdir arada sırada kendini belli eder ama genelde dünyanın şehvetinden hırsından saltanatından uzak dururum örnek olma çabasıyla değil tamamen insani düşüncelerle... Bana göre ne seks, ne para, ne de şöhret peşinde koşulaşı şeyler değil seks denilen şeyi hayvanlar insanlardan daha fazla yapıyor ve onları daha kaliteli yapmıyor, para ve şöhret peşinde koşanlarınsa bu dünyada pek çok güzelliği gözden kaçırarak kendilerine büyük haksızlık ediyorlar olarak görüyorum... Yani özetle, ne bir erkek bedeni görünce sapıtan bir aklım var ne de bir kadın bedeni görünce sapıtan erkeği anlayacak düşüncem... Bütün bunlar insanı insanlıktan uzaklaştıran şeyler işte o yüzden nefsine yenik düştüğünü iddia edip topu taca atanlara inanmıyorum onlar meyilli oldukları yolda yürüyorlar sadece... ayrıca seks, para ve şöhrete karşı değilim Fakat insanı insan yapan başka özellikler var keşke bedenlerinin kölesi olmasalar bu kadar... üstelik ben peygamber falan değilim Sevgili Ftoyd, Kadınların bedenleri narin olabilir ama akılları son derece sağlam işte asıl bu sebeple erkek egemen toplumlar özellikle dinide arkalarına alarak kadını sindirmeye çabalarlar... Kadının aklı ile mücadele edecek aklı olmayanlar bedeni ile mücadele etmeyi tercih ederler... Keşke kadınları bu kadar hafife almasaydın...
  19. Birde ne dediğinizi anlayabilseydik Kaale alınmasını onaylamadığınız düşüncelerimi kaale almayıp cevaplamasaydınız keşke (: hoş burda bir cevap yok ama hadi neyse... Şimdi ben Arap değilim, Arabçada bilmiyorum üstelik ve yazdığınız şeyde ne anlatılıyor onuda anlamadım, çokta umursadığım söylenemez... Fakat düşünce meselesine gelince, ben siz benim düşüncelerimi kaale alasınız diye düşünmüyorum mesela, ya da bir başkası alsın diyede değil ben tamamen kendim için düşünüyorum tıpkı sizin gibi... Herkes inanmak istediğine inanır, inanmakta düşünmek kadar doğaldır, inanmanın kişiye özel nedenleri vardır, bilinmezi çözmediğini inanarak bastırmaya çalışır inananların çoğu, mucizeye inanırlar, efsaneye inanırlar, türlü acayipliklere inanabilirler, bir evliyanın türbesine gidip dua ettiğinde cennete gideceğine inanabilir, şeyh hazretlerinden icazet alıp cennete gideceğine inanabilir, hatta bunlara başkalarınıda inandırmakla mükellef olduğunua da inanabilir... Bazı şeylerin ispatı sağlaması mümkün değildir ben size sormak isterim Allah insanı sadece ona inansın ve ibadet etsin diye yarattıysa neden kendisiyle ilgili bu kadar az delil var insanların elinde buna göre Allah ya insanların aklına güveniyor olmalı ya da ne çıkarsa bahtımıza diyor olmalı... (kaale almayacaksanız cevap yazmayabilirsiniz inancınıza göre günaha girdiğinizi düşünebilirsiniz saygı duyarım)
  20. sardunyam

    yılbaşısını yerim..!

    güzeldi
  21. sardunyam

    Mumya

    Uzun bir süredir, kendimi tarihi eser gibi hissediyorum... "sen gittğinden beri yani" Hani şu vakıflar müdürlüğüne bağlı olup, yıkılması ya da onarılması mümkün olmayan ve kendiliğinden tarihe karışana kadar göya saklanan antika yapılar gibiyim... Aynalara küsmüş... Duygusal komaya girmiş... Aşkla mumyalanmış iç organları bağışlanmış... Şiirler çok acıtıyor atmaya çabalayan kalbimi, elim ne vakit yazmaya gitse bundandır uzak duruşum şairliğimden... Anlamsızım artık bütün bildiklerinden sınıfta kalmış bir öğrenci gibi, karnesinde zayıf notlarla dolu annesinden yiyeceği fırçayı düşünen... Senden önce senden sonra diye ikiye ayırdılar hayatımı, kredilerim tükendi veresiyede vermiyorlar mutluluğu üstelik... Şimdi ben ne geçmişe dair anılarımı ne de geleceğe dair umutlarımı konuşuyorum... Sadece ve öylece susarak tutunuyorum. Anladım ki, içimde yaşattıklarımı benden daha iyi anlayacak biri yok, bu tıpkı gördüğün rüyanın tesirinde yalnızca senin kalman gibi, başkalarıyla rüyalarını paylaşamadığın gibi aşkını, duygularını, umutlarınıda paylaşamıyorsun... Her aşk gibi klasik, her sevda gibi sıradan sanıyor şahit olduklarını zannedenler... Oysa bir ben birde sen bilirdin yaşa/ma/dıklarımızı... Bitkisel hayata girmiş bedenim, hiç bir günahı sevmedi seni sevdiği kadar... Ne de kimseyi affedebildi seni affettiği kadar...! Yıllardır içimdeki mahsende demlenen şarap misali aşkım, gün geçtikçe etkinleşip, beni sarhoş ediyor, Hayyam misali herşeye kafa tutuşum bundan... Rab, Rahman tanımayışımın sebebisin sen! Bütün günahları ve bütün cinayetleri işlemeye niyetli aklım kaybedecek birşeyi olmayan şövalyelere inat, ne şeytana sattım ruhumu ne de meleklerle arkadaşlığım var! İnsan kalabilmeye çalışıp, gelmiş geçmiş herşeye ha s...... çekiyorum burdan... Unuttum, unutuldum, avundum, avundun, sustum sustun ve küstüm küstün ki varsa eğer mahşere kadar! Bir kibritlik canım kaldı onuda sen yak ve al... Köhnemiş bir yapıyım şimdi kalantor, asi ve asil... İçimde ne anılarım var! Kimseye vermem onları miras değil, yandığımda benimle yanacaklar, herkes bir şey sanıcak ama kimse bilmeyecek... "Asaletimle tarihi eserler müzesindeyim hala" Sanma ki başka bir kiracı buldum! Uzaktan bakınca imrenilen içine girmeye korkulan bir halde İstanbul'dayım hala! sardunyam
  22. sevgili politika ben de senin yeni yılını içtenlikle kutlarım bu yıl her dileğinin kabul olduğu yıl olsun :)

  23. topic başında açılan gönülden sevenler islami evlilik sitesi dikkat çekici, inanç insanlar için ne kadar önemli evliliklerinde bile bunu arıyorlar, oysa insanlar başba başka türlü düşünüp başka türlü yaşayabilmeli ve böyle yaşarken bir diğerinin inancına saygı duyabilmeli, bütün bunlardan ne kadar uzaktayız... Namaz-salat: nedir namaz, Kuran diliyle salât... Neden Kuran tarafından şekillendirilmemiştir ve yaşadığına kimsenin şuan için tanıklık etmediği hayatında hiç görmediği, uygulama ve söylemlerini başkalarından duyduğu peygamberin onamazı böyle kılardı, böyle eğilir böyle kalkardı, yorumlarıyla üstelik Kuran'da bahsedilmediği gibi günde beş defa çeşitli figürlerle şekillendirilmiştir? Sümerlerden bu yana namaz benzeri uygulamalar daima mevcut bulunmuş, tapınılan tanrıya karşı bir itaat şekli olarak kabul görmüştür... Namaz-salat belkide başka birşeydir!!!
  24. Güzel dost, Farklı şeylerden söz etmiyoruz, sadece kelimeleri kullanış biçimimiz farklı... Tanrıya neden inanılır? Ya da neden inanılmaz? sence buna cevap verilebilir mi? yani en azından doğru bir cevap verilebilir mi? Söz konusu inanç olduğunda insanların çoğunluğu orada bir mantık aramaz, çünkü inanç daha çok ölüm ötesine duyulan korku ile alakalı bir duygudur... İnsanlar ben öyle inanıyorum der ve çıkar işin içinden, inandığında doğru olduğunu varsayarak...! İşte o yüzden topic başlığını saçma buldum tanrıya inanmanın nedeni değişkendir! inanmak değişkendir ikna olabildiğin ölçüdür inançta mantıklı sayılan! sayın hanif 42 Bakın ifadenizin tamamında benim söylediklerimi haklı çıkarıyorsunuz, gayb-ı ancak Allah bilir dediğinizde, (yani açıkçası gayb-ın ne olduğuda tartışılır) otomatikman insanların bugün için bilinmez kabul ettiğini gayb saymış olursunuz ve inancınıza herhangi bir mantıklı açıklama ya da gerçeklere dayanan bilgi ile somut yanıtlar veremezsiniz... Ben böyle inanıyorum, çünkü Kuran böyle söylüyor, çünkü Kuran Allah'tan gelmiştir ben bilemem ancak Allah bilir dediğinizde zaten tartışma bitmiş olur... Bilmeden inananla neyi nasıl tartışabiliriz? İnanç güdüseldir, duyguya dayalıdır bilmek bambaşka birşey... İnsanlık için geçmişin bilinmeyenleri bugünün bilimi haline gelmiştir, bugünün bilinmeyenleri yarının bilinenleri olacaktır, ve insanlar yarında inanmak için kendilerince nedenler bulacaktır... Evrenin bir döngüsü var ve bunu bilimsel dayanaklarla açıklayabiliyoruz atomları, elektronları, canlılığı, cansızlığı bugün açıklıyoruz yani buna göre herşey bir nedene dayalı, mucizeye değil...
  25. Bu ülkede yaşayanların "% 99'u Müslüman"dır söylemi gerçekte neyi ifade ediyor.? Çoğunluk olma çabasını, bu çoğunluğun baskı yapma hakkının olduğu inancını, sayıca çok olunduğunda azınlık olanların çoğunluğa uyması için mahalle baskısı yapmaya hakkı olduğunu ifade ediyor bana göre! Çünkü gelişmini ilerletmiş ve yükseltmiş bireylere göre haklılık veya haksızlık çoğunluğun kararı ile olmaz, bireyin haklarınında korunup gözetilmesi ile olur, toplumların neye nasıl inandıkları, nasıl algıladıkları ve nasıl yaşadıkları doğruda kriter alınamaz, alınan yerler çoktur evet belkide hemen hemen bütün dünyada böyle ancak doğru olan bu değil, eğer insanlar korkuyla, baskıyla, şiddetle ve çoğunluk diktasıyla inanıyor görünüyorsa, çoğunluğa uymak zorunda kalıyorsa, % 99'a karşı % 1 gibi bir psikolojik baskı ile yaşamak zorunda bırakılıp kendi bireysel gelişiminin önünde toplum baskısını görüyorsa ve özgürce yaşayamıyorsa o % 99'un inancından da, çoğunluğundan da dünyaya, evrene ve canlılığa bir fayda gelmez... Gelmemiştir... Eğer insanlar hala tıpkı küçük çocukların yaptığı gibi "benim babam senin babanı döver" mantığından ileri gidemiyorsa orası hala ilkel bir yer demektir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.