sardunyam

Zekeriya Öz herşeyden önce cemaatin adamıdır. Ve bu bütün meseleninde cevabıdır. İlker Başbuğ konusuna gelirsek bu işin içinde çok acayip işler var diye düşünüyorum. Nato'da görev ve eğitim almamış birinin Genel Kurmay Başkanı olabilme olasılığını düşünüyorum.! Ve Nato'nun TSK üzerindeki çökertme ve asimetrik savaşının nerede duracağını merak ediyorum...

İnanç nedir ne değildir asıl bunu sorgulamak lazım? inanç bilgi ile olur mu, yoksa bilgi bilmeyi mi getirir? sanırım inanç tamamen duygu ile alakalı hislerle alakalı ihtiyaçla alakalı ama bilmek çok kompleks birşey... bildiğinde inanmak ihtiyaç olmaktan çıkıyor...

İnsanların renk beğenisi değişmez bana göre, örneğin ben Mavi-Siyah ve beyazı her zaman diğer renklerden fazla severim... O zaman ruhsal halim sabit ve kronik depresif mi oluyor

şimdi döndüm ne zaman gidicem

doğrudur hepimizin hayatından bir öküz/boğa geçmiştir

herşey sorgulanmalı ama yalanla yanlışla karalamayla değil akılla, bilgiyle ve önyargısız... ayrıca dinler ve inançlar tamamen kişiseldir herkesin bir görüşü vardır ama kendincedir... belli bir dine inananların içerisinde büyük çoğunluk dogmatik ve sorgulamasız yaşar... inançlarının temelinde koşulsuz iman vardır, kime ve neye karşı koşulsuz olduğunu bile sorgulamazlar... aslına bakarsanız inanç bir ihtiyaçtır bana göre ihtiyacı olana inanır insan...

İlker BAŞBUĞ Orgeneral P.1962-2 Türk Silahlı Kuvvetlerinin 26'ncı Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1943 yılında Afyonkarahisar'da doğmuş, 1962 yılında Kara Harp Okulundan, 1963 yılında Piyade Okulundan mezun olmuştur. 1971 yılına kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı çeşitli birliklerde Takım ve Bölük Komutanlığı yapan Orgeneral BAŞBUĞ, 1973 yılında Kara Harp Akademisini kurmay subay olarak bitirdikten sonra; Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığında Karargâh Subaylığı, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, Belçika / Brüksel'de NATO Uluslararası Askerî Karargâhında Cari İstihbarat Plan Subaylığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanlığı Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü ve 51'inci Piyade Tümeni 247'nci Piyade Alay Komutanlığı görevlerini yürütmüştür. İngiltere Kara Harp Akademisi ve NATO Savunma Kolejini de bitiren Orgeneral İlker BAŞBUĞ, 1989 yılında Tuğgeneralliğe terfi etmiştir. Tuğgeneral rütbesi ile Belçika / Mons'ta Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhında (SHAPE) Lojistik ve Enf. Daire Başkanlığı ile 1'inci Zırhlı Tugay Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 1993 yılında Tümgeneralliğe terfi etmiştir. Tümgeneral rütbesi ile Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı ve Belçika / Mons'ta Millî Askerî Temsil Heyeti (NMR) Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, 1997 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir. Korgeneral rütbesi ile 2'nci Kolordu Komutanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Başyardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra 2002 yılında Orgeneralliğe terfi etmiştir. Orgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, Genelkurmay II nci Başkanlığı, 1'inci Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 30 Ağustos 2008 tarihinden geçerli olarak Genelkurmay Başkanlığı görevine atanmıştır. Orgeneral BAŞBUĞ; TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, Pakistan İmtiyaz Nişanı, TSK Şeref Madalyası, Gambiya Özel Şeref Madalyası, ABD Liyakat Madalyası ve Arnavutluk Altın Kartal Madalyası sahibidir. Bayan Sevil BAŞBUĞ ile evli olan Orgeneral İlker BAŞBUĞ'un 2 çocuğu vardır. İngilizce bilmektedir. Altını çizdiğim yere dikkat etmenizi rica ederim. Belki bazı şeyler şimdi daha iyi anlaşılır. Örneğin Kozmik Odanın aranmasına neden izin verildiği!!! Gucukcuk, Ben darbe yapacak olsam önce seni alırdım

70'lerin Türkiyesi ile bugünün Türkiyesi arasında korkunç uçurumlar var... Türkiye gün geçtikçe kalite kaybediyor, düşünceüreten ve geliştiren insanlar dışlanıyor, iftira kültürü, din kültürü, yozluk kültürü gittikçe yayılıyor, normaldir Tarikat Hukukunun gelmesi... Ne de olsa artık bu ülkeyi onlar yönetiyor.

Bu konu ile ilgili bütün hislerimi Yılmaz Özdil muhteşem yazısıyla yine yazmış herkesin okumasını tavsiye ederim... Yazısının başlık adı "Roman-tizm"

TSK'nın içinden bilgi ve belge sızıyor olabilir elbette olasıdır bu bütün dünyada böyledir ancak bilgi ve belge denilen şeyler Vakit ve Taraf Gazeteleri denilen yandaş medyanın ortaya atıp durduklarıysa buna inanmak akıl işi değildir... Islak - kuru veya nemli imzalı belgeler, ısıtılmış ve fırından taze çıkmış belgeler, hatta belgeyle gelen darbeler, yapılmamış bir darbenin belgeleri, günlük yazıları, biz darbe yapacağız haberiniz olsun yazılı belgeler... Daha sayalım mı? TSK çuvallamamıştır ama çuvalladığı sanılsın istenmektedir... Ben TSK'da bir general olsam veya geçtim sıradan bir rütbeli subay olsam darbe yapacak olsam onun belgesini yapmam... Darbeyi yaparım, imza atmam...

İnsanlık tarihi boyunca uyanıklar safları Allah ile aldatmayı başarmışlar. Hala böyle, bundan sonrada böyle devam edecek. İnsanlarda tapınma dürtüsü, avantacılık kültürü, cehalet oldukça, uyanıklar Allah'a tekel koyup yolunda bilet kesmeye devam edecekler...

Benim evliyalar konusunda hassasiyetim var o ayrı konu ama yatıra don bağlamayıda görmemiştim Gayet normal aslında tel bağlayınca, bez bağlayınca, çaput bağlayınca oluyorda don bağlayınca neden olmasın?

Bunun cübbeliside bir Adıyamanlı şeyhide bir mollasıda bir Fethullahıda bir... Akıl var izan var insan Allah'a ya da inandığı Tanrı'ya gitmek için neden bir aracıya ihtiyaç duyar? Bu aracıların kerameti nerden belli olur? Garantili midir?

Denizkızı canım teşekkür ederim...

İnsan en çok kaçtığına mı yakalanır? Hiç yapmam dediğini yapar bulur kendini Hayalleriyse mahşere kalır... Özlemek duygusu yakar içini!

şiir yazmak geçer içimden birden konuşmayı unuturum hiçbirşey konuşmak istemediğimde şiir yazmak geçer içimden

Taraf gibi bir gazetenin Amerika'da Amerikan ordusuna yönelik sürekli ve stratejik bir saldırı yaptığını düşünün sonuç ne olur? Ya da İsrail'de İsrail ordusuna yönelik, veya Avrupa'da herhangi bir Avrupa ülkesinin... Taraf CIA destekli değil tamamen CIA kaynaklı bir gazete... BOP'un bir parçası... Türkiye'de çıkması ve yayım yapması tesadüf değil zaten bunca yalan ve saçma haberi sömürge ülkesi olmayan bağımsız bir ülkede yapamazsınız... Türk ordusunu tasviye etmek, ülkede işlenen tüm faili meçhulleri (hemen hepsi CIA bağlantılıdır) ordunun üstüne yıkmak, bundan sonra yapılması planlanan kaos, ağır tahrik ve saldırıların sorumlusu olarakta yine ordumuzu göstermek için basılıyor bu gazete... Zaman Gazetesi tesislerinde basıldığı doğru ve zaten şaşırmamak lazım bu işe Nur Cemaati yani Fethullah Gülen Taraf'ın da Zaman'ın da imtiyaz sahibi... Ateist ve dinciler bir arada değil işbirlikçiler bir arada... Hedef Türkiye ve Atatürk'ün kurduğu ordu...

Sizin sorguladığınız "Atatürk" olmasın? Atatürkçü devlet mi var ortada? Dün var mıydı ya da? 10 Kasım 1938 Atatürk gittiği an değişti herşey ve ibre Atatürkçülüğe değil faşizme döndü yüzünü... Sorguladığınız da Atatürk'ü ve düşüncesini benimseyenler... 22. yüzyıl garip insanlar hem cinayet işleyip hem hemde katlettiklerinin avukatı olabiliyorlar...

Başbakan Recep Tayyip peygamber olcakmış .. tabi eğer peygamberlik zincirinin sonu gelmeseymiş, geldiği için olamamış .. Ya ne ülkeyiz ama neler konuşuluyor neler unutturuluyor değil mi? SAZAN saf bir balıktır!

'Ne bicim Genelkurmay Baskani'ymissin!' Zirt pirt ortaya darbe planlari cikiyor. Herkesin hedefi Genelkurmay oluyor. Hepimiz el birligiyle mevcut Genelkurmay Baskani Ilker Basbug’dan hesap soruyoruz. Ne var ki ortaya cikan planlarin hepsi 2003-2004 yillarina ait. Yani mevcut Genelkurmay Baskani’nin daha yeni Orgenerallige terfi ettigi gunlere. Balyoz’da da, Sarikiz’da da, Ayisigi’nda da, Eldiven’de de hep ayni kisi Genelkurmay Baskani. Orgeneral Sayin Hilmi Ozkok. Bir tek ferdi vahit de cikip Ozkok’ten hesap sormuyor. ‘Yahu kardesim, sen ne bicim Genelkurmay Baskani’ymissin. Altindaki herkes darbe planlamis. 1. Ordu’da katliam planlari yapilmis. Bu planlarin hepsi sana da ulasmis. Niye o gunlerde geregini yapmadin’ diye soran yok. Varsa yoksa ‘Hilmi Pasa cok demokrat adamdi’ laflari. Baslarim demokratligina. Bu gun kizdigimiz ofkelendigimiz, ‘Yuh bu kadari da olur mu’ dedigimiz, TSK’yi sucladigimiz ne kadar plan varsa ve eger siz yayinlayip durdugunuz tum bu planlara inaniyorsaniz, bunlarin hepsi Basbug zamaninda degil, Ozkok zamaninda yapilmis. Gercekten merak ediyorum, niye hic kimse Ozkok’un adini anmiyor? ‘Pasa Pasa, sen ne o zaman ne halt ediyordun butun bunlar olup bitiyordu’ demiyor? Yedi sene oncesinin hesabini bugunun komutanina sormayi biliyorsunuz da, 7 sene oncesinin hesabini o gunun komutanina sormayi neden dusunmuyorsunuz? Kim bu Hilmi Ozkok? Neredendir torpili de kimse ona bir sey soramaz. Ve savcilar dahi ayagina gider. Doneminde darbe planlari yapilan bir demokrattir anladik da, aslen necidir? -Fatih Altayli / HaberTurk Altaylı ara sırada olsa doğru bişeyler söylüyor

Korkunç boyutlarda yozlaşma yaşanıyor, Türkiye seksen sonrası yozlaşmaya, yobazlaşmaya başlamıştı zaten ve Akp hükümeti ile bu tavan yaptı... Halk evlendirme programlarına rağbet ediyor, kitap okuyan insan sayısı artacağına azalıyor ama enteresan olan kitap yazan sayısı çoğalıyor... İnsanlarla televizyonda yayımlanan program, dizi, şarkıcı veya güncel magazin haberleri dışında entellektüel hiç bir tartışma yapılamıyor... Halkın çoğunluğu geçim sıkıntısı ile o kadar meşgul ki, sosyalleşemiyor, kendisini geliştirecek hiç bir etkinliğe katılamıyorlar halkın yegane eğiticisi, öğreticisi, habercisi, hipnozcusu televizyonlar... Bir kısmı dini öğretilerin etkisinde kalıp dinen yozlaşıyor, bir kısım bar ortamında yozlaşıyor, geçim sıkıntısında olan halk bedavacılığı benimseyerek yozlaşıyor... Bir ülkede, kitap satış oranları, bilim dergilerinin satış oranları, karikatür dergilerinin satış oranları, tiyatro salonlarının doluluk oranları, sosyal aktivitelerde bulunma oranları ölçüsünce medenileşmektedir... Yerel belediyelerin Kültür Merkezi adı altında açtıkları yerlerde yapılan tek sosyalleşme nikah salonlarında oluyor, bir de Ramazan ayında iftar çadırlarında... İşte Türkiye çıtayı bu kadar düşürüyor! Eeee, bana yöneticini söyle sana nasıl bir halk olduğunu söyleyeyim...

Türkiye çarpıklıklar, abukluklar ülkesidir... Bu ülkede normal şeyler olmaz... Örneğin, kimse sanatı, bilimi, doğru düzgün sporu, önemsemez... Kimse neden dünyanın en pahalı benzinini kullandığını sorgulamaz... Neden dünyanın en yüksek vergisini ödediğini sorgulamaz... Elektirik, su, iletişim, gıda, giyim vs. bütün bunlara yüksek oranda ödeme yapar artı kdv sini öderiz ama pırlantadan vergi alınmaz normal karşılanır... Sormak akıllara gelmez... Bilim adamları yuhalanır, hapse atılır, ölüme terkedilir, ne üdüğü belirsiz adamlar alkışlanır... Doğruları söyleyenlere kulaklar tıkalıdır, ne kadar yalancı ve düzenbaz varsa onlar can kulağı ile dinlenir... Katiller popülerleştirilir, bütün medya katili pompalar, kahramanlaştırılır... Kimse ne oluyor demez, kimse ya Abdi İpekçi'nin suçu neydi, neden öldü, diye sormaz! Bu ülkede bunlar normaldir, çünkü bu ülke normal değildir...

ölümsüzlüğü keşfettim ama sana söylemeyeceğim kapat gözlerini, gözbebeğim unut öfkemi, tut öfkeni söndür ışıkları, gel karşıma susalım gerekirse ölümsüzlüğe kadar gözlerimizden bakalım evrene Allah'ın yaratmasına iman edelim birlikte sen ben de, ben sen de! dur öylece... unut bütün bildiklerini unutayım ben de yeniden öğrenci olalım aşk okulunda geçmişe inat hiç bir beklentimiz olmasın ak düşen saçlarımda dokunduğun parmaklarının izi var hala sen kokuyorlar! aşık derviş aşkı söylermiş sardunyam

O da müslüman olmaya geliyordur belki

heee hepsi müslüman oldular Cat Stevens'ten sonra duramadılar kayıtsız kalamadılar... aslında Elizabeth'de menzil tarikatine girmiş buda yeni moda falanca müslüman olmuş eee bize ne?