-
İçerik Sayısı
532 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
53
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Evrim tarafından postalanan herşey
-
Mehmet Ayvalıtaş'ın Annesi Oğlunun Acısına Dayanamadı
Evrim şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
çocuklarının katillerini "yedirtmeyiz" diyen bir adalet sisteminden son nefesine kadar hesap soran annenin kalbi acıya buraya kadar dayanabildi. hoşçakal Fadime Ana...- 3 cevap
-
- 1
-
-
Mehmet Ayvalıtaş'ın Annesi Oğlunun Acısına Dayanamadı
Evrim şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
“Mehmetim Taksim’e gitti ve dönmedi” “Ben Fadime Ayvalıtaş. Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi! Diyebilirim ki ömrüm hep acılarla geçti. 06.11.1989’da Sivas’tan İstanbul’a geldik. İlk bebeğimi 4.5 aylıkken kaybettim. Daha sonra 1996 yılında askerde kardeşimi kaybettim. 2000 yılında da kaynımı kaybettik. Hep acılarla uğraşırken bir yandan da geçim sıkıntısıyla uğraştık. Benim üç çocuğum vardı. Benim için bütün mutluluk, bütün zenginlik çocuklarımdı. İki erkek bir kızım en büyük zenginlikti benim için. Onlarla sevinen, onlarla gülen bir anneyim. Mehmetim en küçüktü. Abisi ve ablası okuyordu. Mehmetimse küçük yaşta çalışan emektarımdı. Mehmetim’in babası kalp hastası olduğu için okuyamadı. Küçük yaşta pazarda çalıştı. Abisiyle ablasının okuması için çok uğraştı. Daha sonra pazarda iş yapamayınca Mehmetim, kendine iş buldu ve işe girdi. Sekizinci ayda askere gidecekti. İki ay olmuştu işe gireli. Sonra Taksim için yürüyüşe gitti ve de dönmedi. Ben yaşadım başka anneler yaşamasın evlat acısını!" -
günaydın arkadaşlar, bugün günlerden Erdal Eren, bir kapanmaz yara #ErdalErenHepOnyediYaşında
-
sosyal medya, sivil toplum örgütleri günlerdir dayanışma çağrıları yapıyor, yardım topluyor. oysa bu yardımı götürme önceliği ve zorunluluğu devlete, içişleri bakanlığına ait değil midir? evsizler, yoksullar ve 2 yıldır derme çatma konteynırlarda yaşam savaşı veriyorlar. 2 yılda neler oldu bu ülkede, Suriye’de bizim vergilerimizle ölüm makinaları finanse edildi, kendi ülkesinin insanları ise adı yaşamaksa, derme çatma barakalarda yaşam savaşı veriyor. depremzedeler ve sosyal konutlara yerleştirilmek dışında bir telepleri yok. bu zaten tek başına yeterli bir gerekçe değil midir? buna hakları yok mudur? bir çözümleri, seçenekleri olabilseydi konteynırlarda yaşarlar mıydı? sorunları çözülmediği gibi suları, elektrikleri kesiliyor. soğuktan, açlıktan, toplama kamplarını arındıran görüntülerle acı ve yoklukla ölüme terkedilmişler. neredeyse depremden ne diye sağ çıktın diyecekler. hiçbir rakam ifade etmiyorlar.
- 4 cevap
-
- 1
-
-
umarım okul yakındır, yollarda eziyet çekmeden gidebilmiştir okuluna
-
günaydın arkadaşlar işte İstanbul, işte kar : ) sevinelim mi ağlayalım mı bilemiyoruz. saat 10:22 ve hala yolda kalan işe gelemeyen arkadaşlarımız var.
-
Şimdilik gidiyorum ama tekrar dönücem bekleyin!
Evrim şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Havadan Sudan Konular
hem televizyona hem foruma bakarım dedim ama göslerim kapanıyor. yarın iş de var. herkese iyi geceler olsun, ben gittim... -
haklısınız. öylesine etkili olmuş ki kendisine demokrat diyen biri bile ölçü olarak Kenan Evren'i referans almış.
- 96 cevap
-
- 2
-
-
Bir ülke cezaevine çevriliyor: siyasi partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, yayın evleri kapatılıyor. yöneticileri, gazeteciler işkenceli sorgularda öldürülüyor, gözaltında kaybediliyor. kahveler, grev çadırları taranıyor ve bunların hiçbirinin suçlusu her nedense bulunamıyor. bulunamıyor çünkü övündüğünüz devlet otoritesinin korunması adına bu barbarlık ve vahşet 12 Eylül gelsin diye yapılmış. 12 eylülü “kurtuluş savaşı" yada “yankee go home" darbesi gibi göstermeye çalışmayın. 12 eylülü kendi halklarına karşı yaptılar. ne ABD, ne Sovyetler ne başka güçlere karşı bir savunma gücü değildi ki bu hak verelim alkışlayalım. kendi toplumlarına karşı giriştikleri bu acımasızlıkla toplumu öylesine pişman etmişler, korkutmuşlar ki üzerinden on yılar geçmesine rağmen karakol korkusu, işkence korkusu herkesin içine nüfuz etmiş. İşte bu yüzden bu ülkede hala devletin düşünmesi gereken her şeyi insanlar düşünüyor. bugün bu toplumun bu kadar tramvatik hale gelmesi de bu korku imparatorluğu sayesindedir. tek eksikleri insandan sabun yapmamışlar. unutmayın ki özgürlükler herkes içindir, birgün size de gerekebilir.
- 96 cevap
-
- 2
-
-
Mustafa Balbay' ın özgürlüğü Ne Anlama Geliyor?
Evrim şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Güncel Konular
Anayasa mahkemesi, cemaatin yargısı olduğu için Mustafa Balbay'ın tahliyesi: adalet mi? pazarlık mı? AKP ve cemaatin kılıçları kuşanması mı? karmaşık görünüyor. -
Şimdilik gidiyorum ama tekrar dönücem bekleyin!
Evrim şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Havadan Sudan Konular
tv.de Mert Fırat var. hoşçakalın dostlarım ben gidiyorum : )) -
“Sonra her şey geçmedi Sonra her şey geçmez kolayca Herkes kalanıyla yaşar Kendinden geriye ne bıraktıysa Ne bıraktılarsa ondan geriye..” ~ Haydar Ergülen
- 117 cevap
-
- 1
-
-
- ŞAİR
- ŞAİRLER ŞEHRİ
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Atatürk yaşamı boyunca İslam dünyası ve Ortadoğu ile ilişki geliştirmemiş. dış siyasetede "ortadoğu bataklıktır, giren çıkamaz" sözünü miras bırakmış. kendisinin inanç dünyasını anlamak için bence bu tutumu bile yeterlidir, zorlamaya gerek yok.
-
Nelson Mandela'yı seversiniz sevmezsiniz bu sizi ilgilendirir ancak ilişkilendirdiğiniz şeyler rahatsız edici. O çok övdüğünüz 12 eylül kenan evren’nin elinde kutsal kitap, ayetlerle gelmiş. ülkeyi tarikatların, cemaatlerin otlağına çevirmişler. bugün o çok eleştirdiğiniz cemaat ve fettullah gülen 12 eylül anayasası’na evet oyu için vaazlar vermiş okullara din dersleri koyduğu için kenan evren cennetliktir demişler. 12 eylül emperyalizmin oyunlarını bozduğu için mi CİA 'bizim çocuklar yaptı' demiş. bütün topluma suçlu sakıncalı damgası vuran, siyasetle ilgisi olmayan insanları bile katleden 12 eylül ve onun paşaları insanlık suçu işlemişdir ve 12 eylülü öven herkes de bu suça ortaktır.
- 96 cevap
-
- 2
-
-
tüm dünyanın ezilen halkları, özgürlükçü ve eşitlikçi insanları bu uğurda yaşamının 27 yılını hapishanelerde geçirmiş özgürlük savaşçısı Nelson Mandela'yı asla unutmayacaktır!
- 96 cevap
-
- 1
-
-
Mandela hayatını kaybetti Güney Afrika'nın efsanevi lideri Nelson Mandela 95 yaşında hayatını kaybetti. Güney Afrika'nın Efsane lideri 95 yaşındaydı. Mandela'nın ölümünü saat 22.45 te Devlet Başkanı Jacob Zuma 'Halkımız babasını kaybetti' sözüyle açıklarken ulusal yas ilan edildiğini belirtti. Son yüzyılda, hemen herkesin nezdinde dünyanın en çok saygısını kazanmış lideriydi. Dünle bugün arasında tarih cambazlığı yapmadı. Yarına sansürlenmiş vasiyet bırakmadı. Anketlerle gömleğinin rengini değiştiren, nerede ne söyleyeceğini ona göre seçen pop politikacı olmadı. İnandırıcıydı. Çelişkilerini gizlemedi. Terörist de oldu, devlet başkanı da. 27 yılını hapiste geçirdi. Nobel Barış Ödülü'nü alanların devlet terörizmine yönelebildiği dünyamızda, o terörizmle başladığı mücadelesini Nobel Barış Ödülü'yle noktaladı. Kimbilir günümüz siyasi liderleri arkasından ne diyecekler? Kimi kendi ideloljisine göre onu yontacak. Kimi, onu överken kendisini tarihin dev aynasında görerek komplekslerini konuşacak. Kahraman fetişistlerimiz göklere çıkartacak. Yaşam öyküsünü okumuş olsalar, “insan”ı görebilir, bir şeyler öğrenebilirler miydi? Emin değilim. Aşağıda Nelson Mandela’nın Kendimle Konuşmalar* kitabından seçtiğim alıntılar. Çelişkileriyle, değişimiyle, çıplaklığıyla bir insan. “Kabilemin reisi olmam bekleniyordu. Görücü usulü evlilik gibi geldi bana. Kaçtım. Kalsam kocaman göbeğim, sürü sürü öküz ve koyunlarım olacaktı. “Irkçılığa karşı mücadelemde, hangi örgütlere girmem, hangi kitapları okumam gerektiğini kimseden öğrenmedim. Disiplinli bir özgürlük mücadelesinde, tesadüfler de önemli, deneme ve sınama da. “İlk yazdıklarıma, konuşmalarıma ibretle bakıyorum. Ukala, yapay, taklit, evrensellikten uzak, deneyim fakiri, hazmedilmemiş bilgilerimle kitleleri etkileme kaygısı. “Siyasette başka liderleri eleştirirken, dürüst, gerçekçi, yapıcı olmalı. “Pasif direnişten yana olduğumuzu söylemek, devlete karşı işimize yaradı. Bunu ilke değil taktik olarak benimsedim…Şartlar neyi gerektiriyorsa o yapılır. Hz. İsa da bezirganlara karşı şiddet kullandı… Günlüğünden: “30 Haziran, 1962, Addis Ababa, Habeşistan Bombalı tahrip eğitimi aldım. “1 Temmuz, 1962 Otelde notlarımı yazdım. “8 Temmuz, 1962 Albay Tadesse ve Yüzbaşı Befekadu ile küçük bir lokantada yemekten sonra sinemaya gittik. Konuşmaları ve yazdıklarından: “Devlet şiddeti karşısında… düşmanımız hareketimizi tek tük ayaklanmalar, dünya ise popüler devrimci mücadele olarak görmeli. “Menachem Begin’in İsyan kitabı bana cesaret verdi… (Siyonistler) Boydan boya İngiliz işgali altında, dağsız, tepesiz dümdüz topraklarda güçlü bir mücadele gerçekleştirdiler. “Militarizmi engelledik. Silahlı gücün merkezi otoriteye tabi olmasını sağladık. Asıl hedefimizin siyasi güç olduğunu gözden çıkarmadık. “Siyah ve beyaz ırkçılığına, birinin diğerine egemenliğine her zaman karşı çıktım. Amacım herkesin özgürce eşit olanaklardan yararlanabileceği bir toplumda yaşaması. “Oğlumu ölmeden son gördüğümde 17 yaşındaydı. Başka şeyleri olduğu halde, ona bol gelen pantolonumu giymişti. Kaçak yaşamamın onda yarattığı duygusal fırtınalar altında ezildim. Hapis yıllarından: “17 Ekim, 1979 Çıplak, 79 kiloyum. “18 Ocak, 1984 Domates tohumu ektim. “6 Ocak, 1986 Kilom 79. Boyum 1.80 “Beyazlara aşağılık duygusunu, hakkımızı arama mücadelesiyle yenebildik. Baskıdan korkmak yerine, direnerek baskıya karşı geldik. “İnsan hapishanedeyken karısının dışarıda konumunu aklından geçirmemeli. Kendisine gelince, cinsel hayatı olmamasını kontrol edebilir. “Gardiyanları küçük düşürmemeye gayret ettim. Düşürdüğümde özür diledim. Ama onlara karşı kendimin ve diğer mahkumların haklarını sonuna kadar savundum. “Tek başıma hücre hapsine karşı çıkmadım, çünkü tecridim, 'Biz teröristlerle konuşmayız' diyen hükümetle gizli görüşmelerime vesile olacaktı. Hareketle de paylaşmadım. Reddederlerdi. Görüşmelere tek başıma başlayacak, oldu bittiye getirecektim. “En çetin sorun ulusal birliğin sağlanamaması. … Hikayeler nasıl da dünyayı dolaşıyor. İlk annemden duymuştum. Baktım, şimdi Mandela da aynı hikayeyi anlatmış. Araştırdım. Kaynak Aesop'muş. Mandela’nın şiddete ilişkin son vardığı nokta: Rüzgar ve güneş, “Hangimiz daha güçlü?” diye bahse tutuşur. İddia, yolda yürüyen adamın paltosunu kimin çıkartabileceği. Rüzgar estikçe eser, estikçe adam paltosuna sımsıkı sarılır. Sıra güneşindir. Bulutların arasından hafifçe yüzünü gösterir. Adam gevşer. Güneş ışıldar. Adam düğmelerini çözer. Güneş tepeye gelir. Adam kendisini kurtarır paltosundan. Kaynak: http://www.radikal.com.tr/dunya/mandela_hayatini_kaybetti-1164781
- 96 cevap
-
- 2
-
-
uyyy çok datlılar. ben bunları yerim yerim
-
deniz fenerlerinin olduğu yerleri çok seviyorum. Rumeli feneri ve çevresinin kentleşmeden uzak sosyal yapısı, balıkçıları, limanı çok güzel.
- 23 cevap
-
- İstanbulda Yapılacaklar
- İstanbulda Mutlaka Yapılacak
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Derinlemesine hasta bir topluma uyum sağlamak bir sağlık ölçütü değildir. Krishnamurti
-
Video: Polis Önce Ethem Sarısülük'e Ateş Açıyor Sonrada Havaya
Evrim şurada cevap verdi: by_x_man başlık Güncel Konular
Gezi Direnişi’nin ölümsüz yoldaşı Ethem'e Taksim Gezi Parkı protestoları sırasında Ankara, Kızılay'da bulunan Güvenpark'taki eylemler sırasında polis kurşunuyla vurularak öldürülen Ethem Sarısülük'ün yaşamını ve mücadelesini anlatan 'Halkın Yoldaşı Ethem Sarısülük'ün kitabı raflardaki yerini aldı. Ethem'in kardeşi İkrar Sarısülük'ün kaleme aldığı kitapta Ethem'e ait birçok yaşanmışlık yer alıyor. Tahsin Yılmaz tarafından derlenen ve Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan kitap ayrıca "Haziran isyanının ölümsüzleri" Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım ve Ahmet Atakan'a adandı. Kaynak: http://birgun.net/haber/gezi-direnisinin-olumsuz-yoldasi-etheme-7076.html- 1 cevap
-
- polis
- Ethem Sarısülük
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Türkiye Ali İsmail için ayakta (dakika dakika)
Evrim şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Gezi Parkı Direnişi
Kuşlar Ali İsmail Korkmaz'ın Elinden Su İçecek Gezi direnişi sırasında polis ve esnaf tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın heykeli açıldı. Kuşlar su içsin diye avuçları açık yapılan heykelin avuçlarına ilk suyu anne Korkmaz döktü. Eskişehir’de Gezi direnişi sırasında polisler ve esnaf tarafından 2 Haziran akşamı dövülen, komada 38 gün kaldıktan sonra 10 Temmuz’da hayatını kaybeden 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın heykeli açıldı. Hürriyet’in haberine göre, Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun (FKF) katkılarıyla Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencisi Murat Yeşilgöz ile heykeltıraş Metin Kılıç tarafından Ali İsmail Korkmaz’ın bire bir ölçülerde heykeli yapıldı. Kuşlar su içsin diye avuçlarını açmış halde yapılan Korkmaz’ın heykeli saat 14.00’de Eskibağlar Mahallesi İsmet İnönü Caddesi’ndeki Espark Alışveriş Merkezi’nin yanına konuldu. Heykelin açılış törenine Ali İsmail Korkmaz’ın Hatay’dan gelen babası Şahap Korkmaz, annesi Emel Korkmaz ile avukat ağabeyi Gürkan Korkmaz da katıldı. Anne Emel Korkmaz, törende oğlu için yapılan heykelin avuçlarına kuşların içmesi için su döktü. (EKN) Kaynak: http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/151723-kuslar-ali-ismail-korkmaz-in-elinden-su-icecek- 18 cevap
-
- 1
-
-
İlkokulda nişan 11’inde evlilik Niğde Devlet Hastanesi yetkililerinin gebe takip uygulamasına başvuruların azlığı üzerine başlattığı çalışma sonucunda, kız çocuklarının 11-14 yaş arası evlendirildiği ortaya çıktı. Gebe takip uygulamasına başvuruların az olmasının nedeninin ise, çocuk yaşta hamile kalan kızların ailelerinin yasal işlem başlatılacağını bilmeleri ve bundan korkmaları olduğu belirtildi. BURCU KARAKAŞ / Niğde Niğde’ye 60 kilometre uzaklıkta bulunan Dündarlı kasabasında, ilkokul çağında nişanlandırılan kız çocukları, 11-14 yaş arasında evlendiriliyor. Niğde’de çocuk yaşta evliliklerin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu belirten Sosyolog Bülent Kara, pilot bölge seçilen Bor ilçesinde çocuk yaşta evliliklerle mücadele için başlatılan projenin, İl Sağlık Müdürlüğü’nün desteğini çekmesiyle askıya alındığını söyledi. Uzmanlar, çocuk gelin vakalarının son yıllarda Niğde merkeze doğru yayıldığı, devlet yetkililerin bu duruma göz yumduğu konusunda uyardı. Milliyet’in Dündarlı’da konuştuğu kadınlar da şikayetçi; “Bassınlar cezayı bakalım bir daha oluyor mu?” Niğde Devlet Hastanesi yetkilileri, Niğde’nin Dündarlı kasabasında gebe takip uygulamasına başvuruların az olmasını fark ederek harekete geçince, korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı. Yapılan araştırmalarda, kız çocuklarının ilkokulda nişanlandırılarak, 11-14 yaş arasında evlendirildiği saptandı. ‘Burada düğün eksik olmaz’ Niğde merkeze bağlı Dündarlı kasabasına, önce davul zurna, ardından üç el silah sesi eşliğinde giriyoruz. Belediye binası bahçesinde oturan birkaç erkeğe, “Düğün mü var” diye sorunca, gülerek yanıt veriyorlar: “Düğün var tabii. Burada düğün eksik olmaz! Akşam atılan silahları görsen, Teksas gibi!” Muhtar Numan Sert’le, köy meydanındaki kahvehanesinde konuşuyoruz. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirildiklerini inkar etmiyor: “Çocuk evliliği daha önceleri yoktu. Ortaokulu bitirip liseye devam etmeyen kızlar evlendiriliyor. Diyelim kız 16 yaşında. Nişanlanır, 2 sene sonra da evlenir. Önce imam nikahı kıyılır, sonra resmi nikah beklenir. Kızlar liseye son 5-6 senedir devam ediyor.” Numan bey, kendi kızını 17 yaşında evlendirmiş. 15 yaş ve altındaki kız çocukların evlendirildiklerini kesinlikle kabul etmiyor, ancak ‘nadiren’ olduğunu söylüyor: “13 yaşında evlendirmek olur mu hiç! 16-17 olabilir, 15 yaş altı zaten suç!” “Kız sattım” Köydeki delikanlılar ise Numan bey ile aynı fikirde değil. Kahvede masalarına konuk olduğumuz gençler, 20-25 yaş arasında. Biri yeni askerden dönmüş, 17 yaşında nişanlısı varmış. Diğerleri askere gidecekmiş. Kendilerinden pek bahsetmiyorlar ama belediye başkanının 22 yaşındaki oğlunu, 14 yaşındaki kızla nişanladığını, 8. sınıfta okuyan neredeyse bütün kızların nişanlı olduklarını anlatıyorlar. “Burada kızlar 10, erkekler 20 yaş ve üstü evlendirilir” diyorlar. Masada amcaları sayılacak biri, çocuk yaşta evlendirilmeyen kız çocuklarının sayısının bir elin parmağını geçmeyecek kadar az olduğunu vurgulamak için; “Bir tane 17 yaşında vardı, ben sattım” diye araya giriyor. “Kız evlendirmek” yerine kullanılan “satmak”. “Satmak” Dündarlı’da sıklıkla telaffuz edilen bir kelime. 78 yaşındaki Mehmet amca da, “Okul bitince kızlar satılıyor” diyerek, köyün ‘usulünün’ böyle olduğunu söylüyor. “İki senesi kaldı” Rukiye hanım (51), 15’inde evlenmiş. Bir kızını 13 yaşında evlendirmiş çünkü; “Bu köyün kanunu böyle”. Bir kızı daha varmış, o bu sene liseye başlayacakmış. “Vermem onu erken” diyor. Kızının okumasını, kendi ve ablasıyla aynı kaderi paylaşmamasını istiyor. Sohbetimize iki kız çocuğu kulak kesiliyor. Bir adam, “Bak mesela, bu 11 yaşında. İki senesi kaldı” deyince, gülüşmeler oluyor. Kadınlar, çevre köylerde de durumun aynı olduğunu söylüyor. Fadime teyze, konuştuğumuz diğer kadınlar gibi, çocukların evlendirilmesini doğru bulmuyor: “Suç değil mi, bassınlar cezayı da bakalım bir daha oluyor mu!” 4 gün 4 gece düğün Düğün yerine gidiyoruz. Kapıda lokum, bisküvi ve şeker ikramı var. Dündarlı’da düğünler, 4 gün 4 gece sürüyor. Kerpiç bir evin bahçesindeki düğün yerinde, yerdeki sedirlerde oturuluyor. Bahçenin bir ucunda klavye çalıp şarkı söyleyen genç bir adam var. Gelinin lise 2’de okuduğunu, damadın ise askerden yeni geldiğini öğreniyoruz. Ancak damat, gelini evine bırakmaya gittiği için ikisi de düğün yerinde yok. Bir süre gelmelerini bekliyoruz ama düğün sahiplerinden bir beyefendi, gazeteci olduğumuzu öğrenince, bizi kibarca dışarı buyur ediyor. Liseden 3 mezun Niğde’de bir sağlık kuruluşunda çalışan, ismini vermek istemeyen sosyal hizmet uzmanı, Dündarlı’nın gebe takibi yapılmayan yerler arasında olması nedeniyle dikkatlerini çektiğini söyledi. Uzman, bir araştırmaya göre, kasabada ortaöğretimden sonra liseye devam ederek mezun olan kız öğrenci sayısının 3 olduğunu belirtti: “15’inde hâlâ evlenmemiş kızlara ‘evde kalmış’ gözüyle bakılıyor. Kız çocuklar hamile kalınca, yasal işlem başlatılacağı için hastaneye gidemiyor. Kasabada aile içi şiddet vakaları yüksek. Riskli gebeliklerde takip olmadığı için engelli doğan çocuk sayısı da çok fazla.” Sözlü için arka sıra izni! Niğde Devlet Hastanesi’nde geçen yıllarda görev yapan bir psikolog ise çocukların ilkokul çağında nişanlandırıldığını saptadıklarını belirterek, bir öğretmen arkadaşının kendisi ile paylaştığı hikayeyi şöyle anlattı: “Bir öğretmen arkadaşım bir gün bir kız öğrencisine tahtaya kalkmasını söylemiş. Kız ayağa kalkıp yerine oturmuş. Tekrar seslenince yine kalkmış, ardından yine oturmuş. Öğretmen arkadaşım bakmış, kız arkasına bakıp yerine oturuyor. ‘Kalkmama izin vermiyor’ deyip arkadaki bir erkek öğrenciyi gösterince, arkadaşım ‘Oğlum sana ne oluyor’ demiş. Çocuk, ‘Ben onun nişanlısıyım’ diye yanıt vermiş.” Aileleri nerede? İsmini vermek istemeyen psikolog, devlet kurumlarının çocuk gelin vakalarına göz yumduğunu savunarak, şöyle devam etti: “Dündarlı’ya aile içi şiddet için gittiğim sınıfa şöyle bir bakıp, ‘Bunların aileleri yok mu’ dedim. Sınıfta hep 14-15 yaşlarında kızlar ve kucaklarında çocuklar vardı. Dinlemeye onlar gelmiş. Askerden dönen erkekleri, kız çocuklarıyla evlendiriyorlar. Erkek, iş için şehir dışına çıkarsa, kızı beklemeden başkasıyla evlendiriyorlar. İkinci evlilik, 30 yaş ve üstü erkeklerle oluyor. Bu duruma göz yumuluyor. Diyanet de göz yumuyor. Herkes yasak olduğunu biliyor. Adli süreç başlasa, hemen herkesin cezaevine gireceği biliniyor.” Merkeze yayıldı Psikolog, çocuk yaşta evliliklerin Niğde merkeze doğru yayıldığı konusunda uyararak, şunları söyledi: “Ensest de evlilik sebeplerinden biri. İntihar girişiminde bulunan bir kadın, babası tarafından tecavüze uğrayınca evlendirildiğini anlatmıştı. Tecavüzcüsüyle evlendirilen kızlar var. Devlet kademelerinde yüksek mevkilerde bulunan bazı kişilerden, ‘Değiştirip ne yapacaksınız, nasıl önleyeceksiniz’ diyenler olmuştu. Çocuklar ‘Okumak istiyoruz, evlenmek istemiyoruz artık’ diyor ama herkes üç maymunu oynuyor.” Proje askıya alınmış Niğde Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Kara, Niğde’de çocuk gelin vakalarının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu söyledi. Kara, çocuk gelinlerle mücadele için pilot bölge seçilen Bor ilçesinde başlatılan projenin, Niğde İl Sağlık Müdür Ali Rıza Erdoğan’ın desteğini çekmesiyle askıya alındığını belirterek, şunları söyledi: “Niğde Üniversitesi olarak, Niğde Valiliği ve Bor Kaymakamlığı ile 5 yıllık ‘Ah Bir Çocuk Olsam’ adında ortak bir proje yürütüyorduk. Amaç, erken yaşta evliliklerin nedenlerini tespit etmek ve süreç içinde azalmasını sağlamaktı. Proje 1 yıl sürdü, ancak Bor Kaymakamı görevden alınınca, İl Sağlık Müdürü de projeden çekildi. 2012 Nisan’ında başlatmıştık projeyi, 5 ay önce askıya alındı. İl Sağlık Müdürlüğü, projenin yürütücülerinden olduğu ve desteğini çektiği için devam edemedik. Niğde’de erken yaşta evlilikler, Türkiye ortalamasının üzerinde. Kızlar, 11-14 yaş arasında evlendiriliyor.” Kaynak: Milliyet
- 6 cevap
-
- 1
-
-
@@irinçköl tarif ve davet için teşekkür ederim. ben de beklerim
-
Biraz Önce Keşfettim Burayı..
Evrim şurada cevap verdi: DostunDostu başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
merhaba, hoşgeldiniz. : ) -
Birisi Çay Yapsada Şöyle Sıcak Sıcak İçsek
Evrim şurada cevap verdi: Admin başlık Havadan Sudan Konular
bu aralar bergamot aromalı çaya sardım. allam ne güzel bir şey, içiyos içiyos çaya doymuyoruz o kadan beğendik bugünün çayları da benden gelsin, herkeslere... : )