Evrim

Tuncel Kurtiz, nasıl yaşadıysa öyle anılmalıdır. bar masalarında rakı bardaklarıyla dünyanın altını üstüne çeviren sözde aydınlara inat onlarca yılı yolundan sapmadan, halkının, devrimcilerin dostu olarak yaşamıştır. halkın sanatçıları, halkın dostlarıdır. bin selam olsun! ışıklar içinde uyu! http://www.youtube.com/watch?v=wYv4fDaiOPQ

"Şu dünyayı Tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar.Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: "bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?" Schopenhauer

ülkemizde heykellere ucube dendiği, heykelleri giydiren, uzuvlarını topluma aykırı görüntüler diye sansürleyen bir anlayış olduğu sürece biz bu örnekleri biraz zor görürüz.

yazıda Edip Cansever, Turgut Uyar geçince ağır tahrik var örtmenim bulaşmadan edemedim : ) bu sohbette olsaydım muhtemelen ikisini de alık alık dinler itiraz hakkımı kullanmazdım. ama bir gerçek var ki kimi sevdilerse iyi ki bu kadar amansız sevmişler diğer türlü bu şiirler yazılmaz bizde sebeplenmezdik. ve sen her nereden buluyorsan bu kaynakları harikasın.

teşekkürler

yeter ki zaman olsun. benim için farketmez hem süslerim hem yiyebilirim : )

favorim ultrabook bilgisayarlar. fiyatı diğer bilgisayarlara göre biraz yüksek ama klasör kadar hafifler.

İsim: Metin Kemal Kahraman Dizin: Sanat-Şiir-Edebiyat Videoları Ekleme Tarihi: 25 Eylül 2013 - 00:30 Gönderen: evrim_karakas Kısa Açıklama: ferfecir Geniş Açıklama: Video Linki: Videoyu Görüntüle

İsim: Fakir Baykurt Dizin: Sanat-Şiir-Edebiyat Videoları Ekleme Tarihi: 25 Eylül 2013 - 00:25 Gönderen: evrim_karakas Kısa Açıklama: Yoruldum Geniş Açıklama: Video Linki: Videoyu Görüntüle

Ethem Sarısülüğün davasında ne olduysa, Ali İsmail'in davasında o olacaktır. muhtemelen bundan öncekiler gibi güvenlik nedeniyle başka bir ilde görülebilir diyeceklerdir.

hayvanlar aleminin en konformist hayvanları kediler sanırsam

gözümün önünden hamsiler, istavritler geçiyor. şu balık yapma işinin bir kolayı olmalı. ev kokmamalı, her taraf yağ olmamalı, bütün mutfak çamaşır suyundan geçmemeli... var mıdır bi bilen ?

merhaba : )

sermaye dünde olduğu gibi bugünde kendi bunalımlarını çalışanlar üzerinden aşacaktır. özel istihdam büroları dedikleri bir uygulama ile insan pazarlarını plazalara taşıdılar. ille vasıfsız biri olmanız gerekmiyor.akademisyenleri bile saat başı ücret ve saat başı sigorta ile kiralayabiliyorlar. bu durumda sgk güvencesinin tüm kazanımları buna paralel saldırı sistemiyle yok edilecek. bazı bankaların tasfiye süreci demek binlerce insanın işten çıkarılması, beraberinde yoksulluka tırmanan toplumsal tramvaların büyümesi. en son işten atılan bir bedaş işçisi 50-liralık sara ilacını alamadığı için kriz geçirerek öldü. yüzlercesi işe alınmayı bekliyor. kimin haberi var? bence asıl önemlisi:sendikalar, meslek örgütleri, odalar, anti-kapitalist akademisyenler bu kapsamda örgütlü kurumlar birleşik bir mücadelenin önünü açmadıkları sürece bu saldırıların altında kalan gene dünya halklarının işçileri, emekçileri olacaktır. taşeron işçiler arasında örgütlü bir tane sendika örneğimiz yok mesela.latin amerikada sendikal hareketin en dinamik unsurları taşeron işçileridir. kimse tek başına, önünde, arkasında kahraman aramasın.örgütlü bir toplum olabildiğimiz ölçüde bir yanıtımız olabilir.kişisel tepkilerde boşa kürek çekmekten öteye geçmez.

bende cam bardakta içmesini seviyorum. şuan çayım yok ama resmi bile insanın içini ısıtmaya yetiyor. teşekürler

günaydın u-mutlu bir gün olur umarım : )

bizim pazartesi hallerimiz: -hanfendi iyi günler -iyi günler -yazıcımda sorun var çıktı alamıyorum -uzaktan bağlanalım -olur -bağlantı kuruldu siz çıkabilirsiniz ve birden ekran kararır, ne oluyor diye düşünmekteyken, karşıdaki arkadaşın siz çıkabilirsiniz denmesinden bilgisayarı kapatıp çıktığını anlarsanız

gidip gelip bu resme bakıyorum. öyle güzel

hani İslam dini sevgi hoşgörü diniydi. insanları buyruklarla sürekli korkutarak sevgiden bahsedemezsiniz. sadece toplumun sevgisiz zalim bir yapıya dönüşmesine katkı sunmuş olursunuz. sevgi üzerinden gelişen ilişkilerin, kültürün bir geleceği olabilir. korkutanların kurduğu bütün korku imparatorlukları kağıttan kale gibi hepsi yıkılmış ve yıkılacak. ve gerçeğin yasaları emin olun sizin buyruklarınızdan çok daha acımasızdır. kimbilir birgün bir yerde iman etmeyen birini sizin de sevme ihtimaliniz olabilir...

buna da psiko analiz şeysi yapana, yok artık deriz o zaman : ) zaten yanlış yazmışım, post mortem olacakmış, post modern demişim

harikasınız. hepsi birbirinden güzel. ama ben bi tek bunu yapabilirim sanırsam

sanatı yoksulların uzanamayacağı raflara koyuyorlar. sanki sanat bir avuç zengin ve entellektüelin hobisinden ibaret gibi sunuluyor. toplumcu sanat anlayışını savunan halkın sanatçıları bu anlamıyla çok değerliler. onlar toplumun önünde yürümekten korkmadıkları, halkının acılarına yüz çevirmedikleri için Adana'lı bir ailenin evinin duvarında, diğerleride zenginlerin yatak odalarını süslüyor.

ben sevdim diyebilirim. hatta bu kitaptan sonra İstanbul'un bazı yerlerini gezdiğimde oradaki tarihi bilip o toprağa basmak çok başka duygular veriyor. Taksim'de Rumeli Han, Kasımpaşa'da karadan yürütülen gemiler gibi