irinçköl tarafından postalanan herşey
-
Yuva Arayan Hayvan Dostlarımız
İletişim: hzlgungordu@@gmail.com Yer:Silivri /İstanbul Çakıl yazlıkçılar tarafından terkedilen 6 aylık bir golden.Bir süre sokakta yaşamış , diğer köpekler tarafından yaralanmış. Ablası ile tanıştığında hemen tedavisi yapılmış ve şuan sağlığı gayet iyi.Oldukça oyuncu , eğitime açık, komutları hemen algılayabiliyor.Köpeklerden korkuyor , ancak kedilerle arası iyi.Daha önce köpek beslemiş, özellikle bu ırk hakkında bilgi sahibi , bu canın sorumluluğunun bilincinde olan İstanbul içi kısırlaştırma şartı ve sözleşme ile sahiplendirilecektir
-
Post Felis Domesticus Mortem
Hoşgeldiniz yokluğunuz belli oluyordu
-
Kürt Nüfusu , Demografik Savaş ve CIA / Ümit Özdağ
Sn evrim_karakas ,bölünmez bütünlüğün anlamı, ülkemizde yaşananlarla biraz değişmiş olmakla birlikte , teknik anlamı şudur: Bir ülkede 2 yada daha fazla yasama ve yargı erkinin olmamasıdır. Üniter devlette bu erkler tektir. Ama İsviçre gibi ülkelerde değildir. O yüzden bölünmez bütünlükten bahsedilemez.
-
Kürt Nüfusu , Demografik Savaş ve CIA / Ümit Özdağ
Sn evrim_karakas öncelikle verdiğiniz İsviçre örneği , doğru bir örnek değil. İsviçre konfederasyondur. 26 kantondan oluşur. Kuruluşundan beri böyle kurulmuştur. Ulus devlet değildir. Üniter devletle konfederasyon aynı şey değildir. Ayrıca söylediğim gibi ; topraklarımızda yaşanan olayı sadece etnik kimliğe ,demokratik haklara bakarak yorumlamaya kalkarsak yanlışa düşeriz. İsviçre'nin hiç bir jeopolitik önemi yoktur. Türkiye, dünyanın enerji kaynaklarının 2/3 nin bulunduğu bir coğrafyadadır. Dünyanın önündeki en önemli sorunda enerjidir. O yüzden,uydu devletler yaratarak bu coğrafyayı kontrol altında tutmak çok önemlidir.Rusyada, ortadoğuda yapılan darbelerin esas amacı da budur. Bu yüzdendir ki ;o ülke içerisinde sorun olan yerler kaşınır. İçerden de uygun işbirlikçiler bulunarak bu durum derinleştirilir ve kaos ortamı yaratılır. Normal koşullarda düşünürsek eğer ; bir devlet neden sonucu silahlı mücadeleye gidecek bir kaos ortamını yaratmaya çalışır. Senelerdir neden o bölgedeki yurttaşlarımızı radikalleştirmek için uğraşır?. Normali sivil vatandaşlarımıza sahip çıkıp sorunlarına çözüm bulmak değil midir ? Ama hayır böyle yapılmadı. O bölgedeki her insan terör örgütüyle aynı kefeye konuldu.Bir devlet bunu niye yapar? Bilirsiniz bir Gaffar Okan la birlikte Diyarbakır'ın profili nasıl değişmişti. Ne oldu? Öldürdüler. Abdullah Öcalan'ın bile yazılarında aynen şöyle der: "Bu bölgede örf,adet, din bakımından birbirlerine bu kadar benzeyen ,başka 2 halk yoktur." O halde sorunun bu kadar derinleştirilmesindeki amaç nedir? Başlıktaki türde yazılar olması doğaldır.Önemli olan bu yazıların halka neden yanlış olduğunu anlatabilmekte.
-
Siz Potomya'yı bilir misiniz..?
Başbakan ne demişti: "Büyük dedem, Rize Güneysulu Kemal Mutlu, burada, Sarıkamış'ta şehit düşerek Hakkın rahmetiyle kucaklaştı. Büyüklerim anlatırdı, derlerdi ki: Tüfeğine sarılı olarak, donarak şehit olduğunu gördük ve adeta gözlerindeki soğuğun verdiği gözyaşları buz damlacıkları gibi, damlamış halde şehit olmuştu.” Bakalım Milli savunma Bakanlığının belgeleri ne diyor? İşte Milli Savunma Bakanlığı'nın arşivinde yer alan Sarıkamış Şehitleri'nden Rizeli olanlarının ayrıntıları: Baba Adı : MEMİŞ Adı : BAYRAM Lakabı : ÇEKMİŞ OĞULLARI Doğum Yılı : 1875 Sınıfı : Rütbesi : ER Askerlik Şubesi : RİZE İli : RİZE Harp : BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI Cephe : ŞARK(KAFKAS) CEPHESİ Ölüm Yeri : SARIKAMIŞ MUHAREBESİ Ölüm Tarihi : 24/05/1331 *** Baba Adı : ŞABAN Adı : BAYRAM Lakabı : TUT OĞULLARI Rütbesi : ER Askerlik Şubesi : RİZE İli : RİZE Harp : BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI Cephe : ŞARK(KAFKAS) CEPHESİ Ölüm Yeri : SARIKAMIŞ MUHAREBESİ Ölüm Tarihi : 24/05/1331 *** Baba Adı : AHMET Adı : AZİZ Lakabı : ALİ OĞULLARI Doğum Yılı : 1883 Rütbesi : ER Askerlik Şubesi : RİZE İli : RİZE Harp : BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI Cephe : ŞARK(KAFKAS) CEPHESİ Ölüm Yeri : SARIKAMIŞ MUHAREBESİ *** Adı : HÜSEYİN HÜSNÜ EFENDİ Rütbesi : ZABİT NAMZEDİ(YD.SB. ADAYI) İli : RİZE Tabur : 91 Harp : BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI Cephe : ŞARK(KAFKAS) CEPHESİ Ölüm Yeri : SARIKAMIŞ MUHAREBESİ Ölüm Tarihi : 00/11/1330 Allahın işi işte Kemal Mutlu diye biri yok
-
TAARE ZAMEEN PAR = YERDEKİ KÜÇÜK YILDIZLAR (Like Stars on Earth)
Dün akşam izledim bu filmi gerçekten beğendim. Buna benzer bir oay arkadaşımın başına geldi ve halen yaşıyor. Olaylar dünyanın neresinde olursa olsunlar sanırım hep aynı tarzda yaşanıyor aile,çevre ve okul bazında. Arkadaşım ilkokul öğretmeni. Kızında hafızaya kayıt yok. Normal zekasında bir şey olmamasına karşın duygusal yaşı son derece düşük. Size bir şey sorduğunda 2 şer dakika arayla defalarca aynı şeyi tekrar tekrar soruyor. Anne bu durumun farkında ve sürekli görev yaptığı okullarda çocuğu eğitim alıyor. Kimi öğretmen arkadaşları kabul ettiler sınıflarına kimisi ise kabul etmedi. Bir de insanlıktan nasibini almamış, çok bilmiş veli furyası ve evde babanın kelimenin tam anlamıyla *********** tutumu da eklenince bu duruma, çok fazla sorun yaşadı. Kızını kabul eden öğretmenlerden istediği sadece şu oldu: "Benim kızım okulda bir şey almıyor tek istediğim diğer çocuklardan farklı muamele gösterilmemesi" Arkadaşım eve geldiğinde, her gün o günün konularını yeni baştan öğretti kızına, yaz tatiline girdiğinde bitirdiği sınıfı tekrar yaptırdı, bütün yaz tatili boyunca. İlköğretimden sonra emekliliğini istedi.Zira yukarıda bahsettiğim veli türlerinden çok bunalmıştı ve ilk orta lise bölümleri olan özel bir okulla anlaştı. Burada da yine gözetimi altında liseyi bitirdi. Yüksek öğrenim yapması zor. Bu nedenle artık evde oturuyor ve arkadaşım ona yeni beceriler kazandırma peşinde. Arkadaşım gibi bir anneye sahip olmasaydı kayıp olurdu kız. Baba aynı filmdeki baba gibi.Oturduğu kalktığı kabahatti kızın.Bu filmi izlediğim de bütün bunlar geçti gözümün önünde. Duyarsızlık her yerde aynı . Ve gerçekten her çocuk özeldir .Ama bu tür çocuklar daha bir özel ve daha büyük bir özen ve ilgi istiyorlar.
-
Yuva Arayan Hayvan Dostlarımız
İletişim için: 0 505 728 80 99 Saat 10:00- 20:00 arasında arayınız veya jld.zmn.cvk@@hotmail.com Yer: Silifke - Mersin. Yazlık sitede evde ve bahçede bakılan 1 yaş civarı erkek kedi için yuva gerekli. Tam bir sevgi delisi olan Böcü adlı kedi sokaklarda yaşayamıyor. Evden çıkmak istemeyen, geceleri sizinle uyumak isteyen bir can yoldaşı, çok özel bir kedi. Bağışıklık sistemi sokaklarda yaşamaya uygun değil. Sokakta başka kedilerle mücadele edemiyor ve sokak şartları onu hasta ediyor. Onunla ilgilenen aile Ekim başı gidecek. Önümüz kış, onunda kışın sıcak bir yuvası olsun. Lütfen Susanoğlu- Silifke- Mersin civarından ciddi olanlar, kedi bakımından anlayan yetişkinler arasın. İnanın onunla tanıştığınıza, yuvanızı açtığınıza pişman olmazsınız, çok uysal ve tatlı bir oğlan.
-
Yuva Arayan Hayvan Dostlarımız
İletişim: 0530 500 00 45 Beylikdüzü/İstanbul Bıdık kızımızı Sarıyer'de arabaların arasında şaşkın bir şekilde gezinirken bulduk. Geçici yuvaya aldık fakat farkettik ki karnında bir kitle vardı. Kasık fıtığı çıktı ve operasyonunu oldu. Klinikte kafeste sürekli ağlıyor. İnsan aşığı, sevilmek derdinde hep. 7-8 yaş civarında olan Bıdık kızın klniikten acil çıkması gerekiyor. Yalnız kalmayı sevmiyor sürekli yanında biri olsun istiyor. Diğer köpekler ile anlaşabiliyor fakat kediler ile arası iyi değil. Geçici de olsa yuvanızı açmak isterseniz lütfen arayınız. Ulaşım ve maması tarafımızdan karşılanacaktır.
-
Yuva Arayan Hayvan Dostlarımız
İletişim: 0536 848 81 04 Yer: İstanbul/Sultanahmet "Nasılsa bakan var diye sürekli kedi bırakılan bir parka yeni atılan 5 bebek kedi.Anneleri yok,büyük kediler ve araçların geçtiği bir yerdeler ve güvende değiller.Acilen geçici kalıcı yuva aranmaktadır
-
Yuva Arayan Hayvan Dostlarımız
İrtibat: 0554 667 71 61 veya d.onder@@msn.com Yer: Istanbul / Avcılar Sn Önder'in ACİL iletisidir: Bu can sokakta karşıma çıktı ve çok kötü bir durumdaydı. Kanlı ishali var ve çok zayıf. Alıp hemen veterinere götürdüm ve evimde kedilerden hiç hoşlanmayan köpeğim olduğundan eve alamadım. Veterinerde en fazla 2-3 gün daha kalacak tedavisi orada devam edecek. Ama öğrenci olduğumdan 3 günden fazlasını karşılama durumum maalesef yok. Acilen ona yuva arıyorum ilaç tedavisi 3 günden sonrada devam edecek bu sürede dışarıda olmaması gerekiyor. Lütfen ona yuvanızı açar mısınız? Geçici veya kalıcı. Lütfen ona hayatta 2nci bir şans vermemize yardımcı olun
-
Yuva Arayan Hayvan Dostlarımız
İrtibat: 0541 458 82 22 Yer: Sarıyer Sn Madan iletisidir: Şu an geçici yuva olduğum 4 bebek var. 2 dişi 2 erkek yaklaşık 2 aylıklar. Uysal ve oyuncular. Normal yemek yiyebiliyorlar. Boyutları yetişkin bir kediden daha küçük. Komşumun elinden kurtardım onları istemiyordu ve ormana atacağını yada kim isterse çoluk çocuk onlara vereceğini söyledi. Korkup elinden aldım. Fakat benim 30 kedim 3 köpeğim var ve bahçemde daha fazla bakabilme imkanım yok. Çok yakında yuva bulamazsam maalesef barınağa bırakmak zorunda kalacağım ki onlar için isteyebileceğim en son şey bu olur. Lütfen onlardan birine yuvanızı açarmısınız?
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Kahve arkadaşının yerini tutmam ama hadi bugün birlikte içelim
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Aslında resim yanlış olmakla beraber bu söylediklerinize katılıyorum. Modernleşme ve teknoloji ne yazık ki insanları mekanikleştiriyor ve topluma pompalanan güzellik anlayışları ile neredeyse tüm kadınlar aynı gibi. Donuk bakışlar, dolgun dudak ve göğüs ve sıfır beden .Aynı tip saç, aynı tip makyaj. Bana göre felaket bir durum.
-
Turgut Özakman Vefat Etti!
Geldi mi üstüste geliyor. Ananem hep şöyle derdi : "İlkbahar ve sonbaharda ölümler çok olur. Azrail bahar temizliği yapıyor" Neredeyse inanacağım buna. Sevenlerine sabır diliyorum. Turgut Özakman Kimdir? (1 Eylül 1930, Ankara-. 28 Eylül 2013), Türk bürokrat, yazar ve avukat. 1 Eylül 1930 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. A.Ü Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü'ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu'na dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve1983-1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu'nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar A.Ü Dil ve Tarih Coğrafya FakültesiTiyatro Bölümü'nde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi. 28 Eylül 1998 de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversite'nce, 2006 yılında Ege Üniversite'nce ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığıA.Ü'nce 'fahri doktor' unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı. Nisan 2002'de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya 'Turgut Özakman Sahnesi' adını verdi. 2006 yılında ODTÜ Özakman'a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı'nı romansı bir dille anlatan Şu ÇılgınTürkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, Uğur Dündar'a göre cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı olduHaftalarca çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı. Turgut Özakman'ın üç çocuğu ve dört torunu vardır. 28 Eylül 2013 tarihinde tedavisi devam etmekte olduğu Özel Güven Hastanesinde vefat etmiştir.
-
Kürt Nüfusu , Demografik Savaş ve CIA / Ümit Özdağ
Sn evrim_karakas, öncelikle ismailix'e verdiğim cevabı genişleterek size sormalıyım. Buraya taşıdığım her yazı, bu yazılara katıldığım anlamına gelmiyor ." Böyle bir yazı okudum acaba forumdaki arkadaşların bu konudaki düşünceleri nedir , buna katılıyorlar mı neden, katılmıyorlarsa neden ?" düşüncesiyle taşıyorum bazı yazıları. Bazı yazıları da elbette görüşüme yakın bulduğum için. Bu yazıya, katılıyorsam; katılıyor olmamdan dolayı , katılmıyorsam ; o zaman neden taşıdığımla ilgili yorum yapmayacaksanız eğer,başka bir deyişle kişiselleştirilmeyecekse durum, cevap verilmesi gereken sadece şu olmalı: bu fikre katılıp katılmadığınızı nedenleriyle açıklamak . Gelelim söz konusu yazının içeriğine; bu yazıda anlatılan CIA nin de bu konudaki incelemeleri ve istatikleri de baz alınarak, nüfus özellikle arttırılarak Türk nüfusu ile Kürt nüfusunun arasındaki oranın azaltılması ve böylelikle amaçlarına daha kolay ulaşabilmenin mümkün olacağı tezine dayalı. Bu bir bakış açısıdır. Aslında görülen odur ki; burada kürt sorunun temelleri ile ilgili birşey yoktur. Belki de sadece emperyalistlerin bu etnik kaşımaları hangi yollarla yaptığının gösterilmesi gibi algıladım ben olayı. Doğudaki bir çok insanın -şahit olduğum- söylemlerine bakıldığında da aslında "çoğalın" uygulamasının bir hayli muteber olduğu görülmekte. Dağa insan yetiştiriyoruz gibi. Oysa eğitimli bir azınlık , eğitimsiz ve bilinçsiz bir çoğunluktan her zaman daha güçlüdür. Ama olay bu kadar basit değildir bana göre.Kürt sorunu ,salt eğitimsizlik, salt etnik kimlik , salt ekonomik, salt dini baskılar, terör sorunu yada salt aşiret sisteminin getirdiği yetersizlik olarak algılanamaz. Bana göre o bölgede bunlar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bununda tarihsel temelleri vardır. Örneğin Avrupa da Versailles barış antlaşması neyse ortadoğudaki Sykes-Picot Antlaşması odur. Bugün bütün tarihçiler, Hitleri ve II.dünya savaşını doğuran antlaşmanın Versailles barış(!) antlaşması olduğunda hem fikirdir. Ve ortadoğuda süren neredeyse yüzyıllık kaynamanın , kaos ve savaşlarının nedeninin Sykes-Picot Antlaşması olduğu gibi. İşte bana göre, kürt sorunu bunun için üretilmiştir ve sürmesi de bunun için istenmektedir.O bölgede başka bir halk olsaydı aynı senaryolar ve uygulamalar onlar için de yapılacaktı.Ortadoğunun , emperyallerin istediği doğrultuda şekillenmesiyle de .Belki de miadı dolacaktır. Bunu uygulamak için de işbirlikçi hükümetler bulmak yeterlidir. Ne yapacak bu hükümetler Kürt yoktur ,Türk vardır diyecek, uygulanan sıkıyönetim uygulamaları ile halk bezdirilecek , bunun yanında aşiret sistemini kaldırmak için bir şey yapmayacak, toprakların büyük aşiretlerin elinde toplanmasına göz yumarak halkı ekonomik anlamda da sömürülmesine göz yumacak ve buna bir de dini baskılar eklenecek. Sonuç : geldiğimiz nokta Emperyaller boş mu duracak, çoğalın çok olursanız önünüzde kimse duramaz, elinize silah alın , hatta alın size silah, para ve her türlü istihbarat desteği ya da diyecek ki bakın Türkler ne kadar rahat yaşıyor siz kürtsünüz diye bunlar yapılıyor. TVlerde sürekli vur patlasın çal oynasın tipler. Sanıyorlar ki batıdaki tüm insanlar böyle yaşıyorlar. Oysa doğusu batısı yok Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkesi ,parası olan insan her yerde iyi yaşıyor. Demokratik haklar mı ? Bu haklar, ekonomik gelişmişlikle doğru orantılıdır. Karnı aç olan adamı istediğiniz amaç için yoğurabilirsiniz, serde cehalet te varsa bu çok kolaydır. Aşı işi olmayan adam anadilde eğitim alsa ne yazar almasa ne yazar. En temel sorun olan ekonomiyi düzeltmezseniz eğer, tüm sorunların demokratik hakların verilmesiyle çözüleceğini beklemek hayalperestliktir. "Demokratik haklar olsun sonra ona da sıra gelecektir" gibi bir söylem ise fazlasıyla romantiktir. Diyebilirsiniz ki dilini konuşmasın mı? Elbetteki konuşsun . Ama bu ülkede yaşayan tüm etnik diller ,konuşulsun ,yaşatılsın .Bu kültürel bir zenginliktir. Ama bir dilin resmi dil olması ayrıdır. Bu dili öğrenmek , diliyle alakalı sanatsal , kültürel faaliyetler vermek ayrıdır. Orta öğretim de gerekirse , bu ülkede yaşayan ya da yaşatılmaya çalışan tüm etnik dillerde seçmeli ders koysunlar. İsteyen hangi etnik kökende olursa olsun bu dilleri seçip öğrensin. Bu dillerle ilgili enstitüler , üniversitelerde dil ve edebiyat bölümleri açılsın.Buna hiç bir itirazım olamaz. Resmi dil olayı farklıdır. Eğer üniter bir devletten yanaysanız , ben öyleyim, bunun üniter bir devletin sonu demek olduğunu da bilirsiniz. Ayrıca diğer etnik kökenlerin başı da kel değil. Ben sizden daha fazla eşitim diyemezsiniz.
-
Kürt Nüfusu , Demografik Savaş ve CIA / Ümit Özdağ
Bu yazının kime ait olduğu ,konunun başlığında var. Bu yazıya katılırım ya da katılmam. Neye göre cevap vermeyi düşünüyorsunuz yazıya ?
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Emin misiniz bunun Aysel Gürel olduğuna .Yaşlandıkça bir insanın ağzı burnu da değişmez ya .Mesela kızlarıyla çekildiği siyah beyaz bir fotoğraf var.Bu sunduğunuz resimle oldukça alakasız gibi geldi bana.
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Venezuella'lı tasarımcı Enriqu Luis Sardi’nin bir kahve zinciri için yaptığı enfes tasarım. Kahveyi içip kurabiye kupayı komple mideye indiriyorsunuz. Afiyet olsun
-
Tuncel Kurtiz artık yok!
Hayatını kaybeden sanatçı Tuncel Kurtiz, Şubat ayında Milliyet Gazetesi'ne verdiği röportajında sağlık nedenlerinden dolayı tiyatro yapamadığını anlatmış "77 yaşındayım, 87,97 olmak istiyorum" demişti... “Bana burada bir rol verdikleri zaman ‘Bilmem ne alışveriş merkezinin alt katına in, bodrumda oyna’ diyecekler. Nerede benim Elhamra Tiyatro’m? Nerede benim Saray Tiyatro’m? Nerede Emek Tiyatrosu? Nerede Dram Tiyatrosu? Çok zor durumdayız. Bütün dünyada tiyatro devlet yardımıyla yaşar. Ve devlet sana ‘bunu oyna, bunu oynama’ demez. Özgürsündür, o yardımı alırsın. Çünkü tiyatro öyle büyük paralar kazanmak için yapılmaz." Sanatla bu kadar uğraşan bir iktidar ve teker teker giden gerçek sanatçılar. Sanırım artık çocuklarımız ve torunlarımız bu ülkede sanat adına hiç bir şey göremeyecek. Asıl bunun için çok üzgünüm. İnsanlar doğar ve zamanı gelince ölür. Ama yeni gelen nesil onların yaptıklarının üstüne katmak zorundadır ve çok daha ileriye götürmek , sanatı, bilimi, edebiyatı vs her şeyi. Ne yazık ki güzel olan herşey yok edilmek için uğraşılıyor. Sanat özgür düşünce olmadan yapılamaz ve düşünceyi bir çerçeveye sıkıştıramazsınız..Neyse yazılacak çok şey var da ben tıkandım .....
-
Geçit yok -Tuncel Kurtiz
Tut Yüreğimden Ustam - Tuncel Kurtiz (şiir: Serkan Uçar) Ustam! Aklım firarda. Gözbebeklerimde müebbet hüzün, Dilimde Ay kesiği bir yara, Düşüm kırık dökük, Umudumun boynu bükük, Bir öksüzün omuzlarında sükut. Yüreğim sana emanet sıkı tut. Tut ki; kancık pusulara düşmesin. Bir hain kurşunu gelip deşmesin. Ustam! Ne zaman o senin bildiğin zaman, Ne sevda gördüğün masallardaki. Eskiden, Halı tezgahında dokunurdu aşklar, Nakış nakış, körpe kız ellerinde. Mendillere yazılırdı isimler, Yüreklere kazılırdı gizlice. Sevdalılar asil ve de yürekli Sevdalar, kavgalar iki kişilik. Oysa şimdi; Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde. Meşru sevdalardan, Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara, Günahkar gecelerden. Beni herkes sevdaya asi sanır, Oysa aşk, beni nerde görse tanır, Hasret tanır, Zulüm tanır, Ölüm tanır, Yüzüm yüzümden utanır. Yorgunum ustam; Ne katıksız somun isterim senden, Ne bir tas su, Ne taş yastıkta bir gece uykusu. Var gücünle asıl sükunetime, Çığlığım kopsun, Uzat ellerini güneşe dokun, Uyandır uykusundan, Tut yüreğimden ustam tut, Tut beni, sür güne...
-
Dinsiz sevgiliniz mi var?
"Adı varsa vücududa vardır" sanırım forum şakası
-
Kürt Nüfusu , Demografik Savaş ve CIA / Ümit Özdağ
PKK ile müzakere-mütareke ve kirli barış süreci çerçevesinde Kürtler’in anayasal statüsü, eyalet modeli konuları AKP Hükümeti ve müzakere ortağı PKK tarafından gündeme getirilirken kaçınılmaz olarak tartışma konusu olan hususlardan birisi de Kürtler’in Türkiye’de nüfus içindeki oranıdır. Esasen bu konunun stratejik ve sonuç alıcı boyutunu, A.Öcalan’ın İmralı Tutanakları’ndan çıkarılan konuşmalarında “2030’da Kürt nüfusu Türk nüfusunu geçecek. O zaman herşey kendiliğinden hallolacak” dediği, Tutanakların açıklanmayan bu bölümünü ele geçiren Prof.Dr.Özcan Yeniçeri tarafından açıklanmıştır. Abdullah Öcalan ve PKK tarafından sürdürülen “demografik savaş” diyebileceğimiz bu strateji yeni değildir. Nitekim Abdullah Öcalan 1989’da şöyle demektedir: “Kürt nüfusu ikiye katlanırken Türkler yerinde sayıyor ve önümüzdeki 2000’li yıllara doğru Kürt nüfusunun Türk nüfusunu aşması işten bile değil. Bu çok önemli. Nasıl bir dönem Türkler doğudan Rum asıllı Anadolu’ya doğru akıp halkı Rum olan devlet içinde yer aldılarsa, hem de saldırı ruhuyla bu topraklarda kendilerine yer açtılarsa, biraz daha değişik olsa da benzer bir tarzda Kürtler’in akışı var. Gene doğudan batıya. Şimdiden İstanbulları biliyorsunuz. İzmirler, Adanalar milyonlarca Kürt’e sahip. Hem de en aktif en dinamik kesimler…Türkler ise biraz rehavette! Şehir yaşamı, tüketim toplumu, gevşekliğe, tembelliğe ve savaş kabiliyetinin zayıflamasına yol açmakta.” [1] Nüfus artışının doğal sürecin dışına taşarak etnik bir silah olarak kullanılması hususu örgüt etkisine girmiş vatandaşlar arasında konuşulmanın ötesinde basına dahi açıklanan bir olgu hâline gelmiştir. The Economist dergisine açıklama yapan Diyarbakır ili Sarıdal köyü muhtarı iki eşli 13 çocuklu Abdülkadir Sümer “görevim, Kürt nüfusunu artırmaktır” demiştir. [2] Öcalan’ın “ya silaha ya da karına sarıl” şeklinde ifade ettiği Türkiye’yi işgal edilecek bir coğrafya olarak gören ve demografik savaş açan bu açıklamasını sadece PKK ile sınırlı görmek de yanlıştır. Molla Barzani’den başlayarak Irak’taki Kürtçü hareketin de ikinci hedefi Türkiye olmuştur. Molla Barzani’nin 26 Eylül 1966’da Yeni İstanbul gazetesinde manşetten verilen söyleşisinde şöyle denmektedir: “Barzani: ‘İkinci hedefimiz Türkiye’dir’dedi” 2011’de Türkiye’yi ziyaret eden K.Iraklı resmi bir grup Ankara’da bir düşünce kuruluşunda yaptığı toplantıda “Eskiden Mersin üzerinde denize açılan bir Kürdistan istiyorduk artık vazgeçtik. Çünkü siz Türkler Anadolu’yu 1000 senede Türkleştirdiniz, Biz 100 senede Kürtleştirebiliriz” açıklaması demografik savaş anlayışının Barzani çizgisinde de hakim olduğunu göstermektedir. Bir süreden buyana PKK’da “İstanbul’u, İzmir’i size bırakmayız. Diyarbakır’ı biz yöneteceğiz, geri kalan bölümü ise birlikte yöneteceğiz” demektedir. Öte yandan uzun bir süreden buyana Türkiye’de Kürt nufusunun Türk nüfusundan daha fazla arttığına dair yaygın bir söylem vardır. Kürtçü çevreler ve bazı batılı destekçileri Kürt nüfusunu akıl dışı ölçüler içinde tırmandırırken, bazı çevreler ise Kürt nüfusunu olduğundan az göstermektedirler. Türkiye’de Kürt nüfus oranı ile ilgili son tartışma Tarhan Erdem ile Hasan Celal Güzel arasındaki tartışma olmuştur. Tarhan Erdem, Türkiye’de Kürt nüfusunun genel nüfusun yüzde 17.7’sini oluşturduğunu ve 13 milyon 400 bin Kürtün yaşadığını ileri sürmüştür. [3] Tarhan Erdem’e göre 18 yaş üzerindeki Kürt nüfusu ise yüzde 10.3’dür ve 7 milyon 770 bindir. Hasan Celal Güzel ise bu makaleye verdiği cevapta, Kürt nüfusunun 1965’te dil üzerinden genel nüfusun yüzde 7. 07’sini oluşturduğunu ve Kürt nüfusundan yüzde 50 daha fazla arttığı göz önünde tutulsa dahi ancak 2013’de yüzde 8 ile 11 arasında olabileceğini, bununda 6 ile 9 milyon arasında bir nüfusu oluşturacağına dikkat çekmektedir. [4] Türkiye’deki Kürt nufusu sadece Kürtçü çevreler ve Türkiye’de izlenmemektedir. Bütün dünyada araştırmacıların ülke araştırmalarında ilk başvurdukları kaynaklardan birisi olan CIA World Factbook’ta da Türkiye’de Kürtler’in nüfus içindeki oranı yıllar içinde değişen bir grafik ile izlenmiştir. Bu çalışmanın konusu, Türkiye’deki Kürt nüfus oranına değişik açılardan gerçekleşen bakışların analizini yapıp, bu gelişmelerin çevre coğrafyalardaki yeni jeopolitik durumlar ve Türkiye’de gerçekleşen PKK açılımı ile birlikte ele alındığında hangi sonucu doğuracağını tahlil etmektir. CIA Kaynaklarında Kürt Nüfusun Evrimi CIA her yıl World Factbook isimli bir kitap yayımlayarak bütün ülkeler hakkında temel gösterge bilgileri vermektedir. Bu bilgiler arasında ülkelerdeki etnisite oranları da vardır. Her yıl güncellenen bu yayın, son yıllarda dijital ortamda birkaç ayda bir yenilenir hâle gelmiştir. Yıl bittiğinde ise o yılın son verileri ile o yılki kitap kalıcı olarak arşivlenmektedir. 1982-1989 kitapları geographic org sitesinden, 1990-2010 kitapları bir açık arşiv olan gutenberg.org sitesinden erişilebilir. Ayrıca CIA’nın kendi sitesinden de 2000 yılından bu yana olan kitapları indirmek mümkündür. Sadece 1983 ve 1988 kitaplarına erişilememiştir. 1982-2008 arasında Türkiye’de Kürt nüfusunun artışı rakamsal olarak Amerikan istihbarat örgütü CIA tarafından şu şekilde kaydedilmiştir. 2009 sonrasında ise nüfus miktarları CIA’nın verdiği oranlar üzerinden alt ve üst sınırlar çerçevesinde aşağıdaki gibi değerlendirilmiştir. WORLD FACTBOOK’un Oranlarında Kırılma Noktaları Şimdi bu rakamlardan hareket ederek, oranlar üzerinden CIA verilerindeki kırılma noktalarını inceleyebiliriz. Yıllar Türkyüzde Kürtyüzde Diğerleriyüzde 1982-1990 85 12 3 1991-1992 80 17 3 1993-2008 80 20 - 2009-2013 70-75 18 7-12 Aşağıdaki tabloda ise CIA rakamlarından hareket edilerek yıllara yayarak kırılma noktalarını ve toplam nüfus ile artış oranları incelenmiştir. Yıllar Türk yüzde Kürt yüzde Diğeryüzde Toplam Nüfus Artışoranı 1982 85 12 3 48.105.000 2.2 1984 85 12 3 50.207.000 2.1 1985 85 12 3 51.259.000 2.1 1986 85 12 3 51.819.000 2.3 1987 85 12 3 52.987.778 2.23 1989 85 12 3 55.355.831 2.1 1990 85 12 3 56.704.327 2.2 1991 80 17 3 58.580.993 2.2 1992 80 17 3 59.640.143 2.1 1993 80 20 0 60.897.841 2.07 1994 80 20 0 62.153.898 2.02 1995 80 20 0 63.405.526 1.97 1996 80 20 0 62.484.478 1.67 1997 80 20 0 63.528.225 1.64 1998 80 20 0 64.566.511 1.6 1999 80 20 0 65.599.206 1.57 2000 80 20 0 65.666.677 1.27 2001 80 20 0 66.493.970 1.24 2003 80 20 0 68.109.469 1.16 2004 80 20 0 68.893.918 1.13 2005 80 20 0 69.660.559 1.09 2006 80 20 0 70.413.958 1.06 2007 80 20 0 70.413.958* 1.06 2008 80 20 0 71.892.808 1.013 2009 70-75 18 7-12 76.805.524 1.312 2010 70-75 18 7-12 77.804.122 1.272 2011 70-75 18 7-12 78.785.548 1.235 2012 70-75 18 7-12 79.749.461 1.197 2013 70-75 18 7-12 80.694.485 1,16 Bu kırılma noktalarına göre: 1)1991’de Türk nüfusundan Kürt nüfusuna kaydığı görülen5 puanın nüfus karşılığı 2.929.050 kişidir. 2)1993’te diğer başlıklı nüfustan Kürt nüfusuna aktarılan veya hediye edilen3 puanın nüfus karşılığı 1.826.935 kişidir. 3)Buna göre 1990-1993 arasındaki üç yılda oran oynamalarıyla Kürt nüfusa aktarılan nüfus 4.755.985 kişidir. 4)2009’da Türk nüfusundan yüzde 5-10 puan ve Kürt nüfusundan yüzde 2 puan diğer başlıklı nüfusa aktarılmıştır. Böylece bir yıl içinde diğer başlıklı nüfus 5.376.387 - 9.216.663 rakamları arasında kişi sayısı hâline gelmiştir. Bu arada yine bu yıl toplam nüfustaki beş milyona yakın artış dikkat çekicidir. 5)Bugün 1990 oranları kullanıldığında Türkler 68.590.312, Kürtler 9.683.338 ve diğer nüfus da 2.420.835 kişi çıkmaktadır. Oranlardaki Kırılmalar Nasıl Yorumlanabilir? 1991’e kadar Türkiye Soğuk Savaş’ın ileri cephesidir. Türkiye’nin başını manipülasyonlarla ağrıtmamak gerekmektedir. Üstelik PKK marksist-leninist bir örgüttür. Bu sebeple etnik nüfus daha makul ve daha gerçekçi oranlarda gösterilmektedir. 1991 Kırılması yaşanırken, SSCB çökmüş, Basra Körfezi Savaşı, Kürtleri ve PKK’yı ABD açısından Orta Doğu’daki kartlardan biri haline getirmiştir. Ve Türklerden 5 puan Kürtlere aktarılmıştır. 1993 Kırılması’ndan ABD’nin, Kürt kartını daha esaslı kullanmaya karar verdiği anlaşılmaktadır. PKK, Kuzey Irak’ta doğan boşluğu etkili bir şekilde değerlendirmekte ve Türkiye’de terörü tırmandırmaktadır. “Diğerleri” olarak belirtilen yüzde 3, “Biz en iyisi bütün gücümüzle Kürt kartına yüklenelim” mantığı ile Kürt oranına devredilmiştir. 2009 Kırılması ile 1993-2208 arasında “0” olan diğerleri yüzde 7-12 arasına tırmanırken, yüzde 20 olan Kürt nüfusu yüzde 18’e inerken, yüzde 80 olan Türk nüfusu ile yüzde 70-75 aralığına gerilemiştir. ABD, “Kürt kartını yeterli ölçülerde oynandığını ”Sessiz sedasız yürütülen hristiyan azınlıklara vakıf mallarının iadesi politikasının sujesini oluşturan azınlıklara “diğerleri” başlığı altında bir oran oluşturma stratejisinin yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır. Bu aşamada “Türklerden de şimdi bir anda 10 puan almak olmaz, alıştıra alıştıra alalım” yaklaşımı sergilenmiştir. Bu sebeple bugüne kadar 70-75 bandında bir oran kullanılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu bandı kaldırıp Türkler için yüzde 70, diğer için de yüzde 12 oranı verilmesi büyük bir ihtimaldir. Sonuç Özetle, Türkiye’nin demografik yapısının etnik niteliği önümüzdeki yıllarda birçok spekülasyona ve uluslar arası müdahalelere neden olacaktır. Oysa etnik kimlik ve milli kimlik muhakkak birbirleri ile çatışan kimlikler değildir. Değişik etnik kökenlerden gelmekle birlikte kendilerini Türk milli kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görenlerin oranı hiçte küçümsenecek gibi değildir. Oysa etnik ırkçı zihniyet, “Ne mutlu Türküm diyene” şeklindeki demokratik ve milli kimlik anlayışını, “Bu Türk olmayanlara dayatmadır” diyerek reddederken, “Benim etnik kökenim Zaza, Kürt, Kuzey Kafkasyalı, Boşnak olabilir ancak ben Türküm” diyenlerin yaklaşımını ise “Hayır siz milli kimliğinizi seçemezsiniz, etnik kimliğiniz daha önemlidir” diyerek, Hitlerçi-ırkçı yapısını ortaya koymaktadır. [1]İki Bine Doğru, 22.10.1989 [2]The Economist, 14-21 Mart 2006 [3] Radikal, 18 Nisan 2013, Tarhan Erdem, “ Türkiye’de Kürt nüfusu” [4] Sabah, 23 Nisan 2013, Hasan Celal Güzel, “Türkiye’de Kürt Nüfusu-2” * Buradaki nüfus ve nüfus artış hızında yeni bir veri yerine 2006 verisi aynen kullanılmış ve güncelleme yapılmamış.
-
Tuncel Kurtiz artık yok!
Tut Yüreğimden Ustam-Tuncel Kurtiz Şiir: Serkan Uçar
-
Tuncel Kurtiz artık yok!
Üzüldüm.Türkiye gerçek sanatçılarından birini daha kaybetti
-
Komik bi fıkra :D
DOKTORA TEZİ Bir Tavşan önüne bir daktilo almış, tak tuk tak tuk birşeyler yazıyor. Oradan geçen bir Tilki: - Hey Tavşan, ne yazıyorsun? - Doktora tezimi yazıyorum. - Ha öyle mi, çok güzel, ne hakkında? - Tavşanların Tilkileri nasıl yedikleri hakkında. - Yok canım, olur mu öyle şey, hiç Tavşanlar Tilki yerler mi? - Olur canım, gel istersen, sana ispat edeyim. Beraberce Tavşanın yuvasına girerler. Biraz sonra Tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun başına geçer, tak tuk birşeyler yazmaya devam eder. Daha sonra oradan geçen bir Kurt, Tavşanı görür. - Hey Tavşan, ne yazıyorsun? - Doktora tezimi. - Ne hakkında? - Tavşanların Kurtları yemesi hakkında. - Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde, buna kim inanır? - Gel istersen göstereyim... Yine beraberce yuvaya girerler. Tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar. Tavşanın yuvasını merak mı ettiniz ? Manzara şudur: Bir köşede Tilkinin kemikleri... Bir köşede Kurdun kemikleri... Diğer köşede ise TAVŞANIN DOKTORA DANIŞMANI ASLAN, kürdanla dişlerini temizliyor! ANA FİKİR VE SONUÇ: Doktora tezi yapmak için, tezin ne olduğunun önemi yoktur. Konunun da önemi yoktur. Önemli olan, tez danışmanıdır...