Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

irinçköl

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.234
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    29

irinçköl tarafından postalanan herşey

  1. Görürsünüz görmezsiniz o ayrı bir konu.Ben sadece bu kadar büyütülecek bir şey olarak görmüyorum.... adam yanlış bir şey söylemiyor. Bazı insanların okuduklarını nasıl anladıkları konusunda ******* ciddi şüphelerim var. Söz meclisten dışarı bu arada sizin için söylemiyorum. İnsan harcamak bu ülke de çok kolay.
  2. Aslında ben tartışmanın heyecanı içersinde çokta kasden yapıldığını düşünmüyorum bu söylemin. Tartışmanın bir yerinde "sizin sorduğunuz sorulara bir sözüm yok ta "dedi. Ama bir de şu yönden bakın bu olaya, dediğim gibi bu hakaretler RTE ye değil TC ye yapılmıştır .Zira RTE ,TC yi temsil eder. Amerikadaki gazeteciler bu fırsatı verirler miydi Esad'a? Yılmaz Özdil de zaten savunmuyor RTE yi ya da Esadın söyledikleri haksızdır demiyor. Ama Esad da bize anlatıldığı gibi demokrat değil. Halkına zulmeden bir lider. Ama bu sadece halkını ilgilendirir değiştirecek olan onlar .Dışardan ithal demokrasi olmaz. Olur diye yutturulan örnekleri görüyoruz. Ayrıca pkk için " onlar desteklediler ama onları özgürlük savaşçısı olarak görüyorlar " gibi de bir savunma getirdi."O zaman biz de RTE nin desteklediği ÖSO militanlarını özgürlük savaşçısı olarak görelim" diyebilirdi.. .Böyle bir itirazı yapamamak niye ? Ayrıca bana göre bu olay, bir gazetecilik başarısı falan da değil. Esad Suriye devlet başkanı ve isteyen herkes randevuyu alır ve görüşür. Bulunduğumuz ve yaşadığımız ortamdan dolayı böyle olduğu ve cesaret işi olduğu düşünülüyorsa eğer, o zaman şunu sormak gerekiyor: PKK nın ve liderlerinin terör örgütü sınıfında görüldüğü , en kanlı çatışmaların yaşandığı ortamda ,gidip onlarla görüşen gazetecilerin yaptığı şey neydi ? Bu mantıkla bakıldığında onların ki daha büyük bir gazetecilik olarak görünmüyor mu? Esed ve esvedin anlamı konusunda ise ; ben de yaklaşık 35.000 kelime ve 15.000 deyimden oluşan bir Osmanlıca -Türkçe sözlük mevcut.Kelimelerin kökleri ve nereden geldikleri ile ilgili bilgiler içeriyor. Bu iki kelime konusunda iddia ettiğiniz şey yok.
  3. Tutunamayanları okumuştum .O halde bu kitabı da listeme alayım.Teşekkürler
  4. Anlaşılan ortama çabuk uyum sağlamış
  5. Sanırım pamuğun resmini göremeyeceğiz
  6. Ben bu programı izlememiştim .Ancak internetten izleme fırsatı buldum. Bence olayın bu kadar büyütülmesini gerektirecek bir durum yok gibi görünüyor.Sonuçta Ece hanımın şahsına bir hakaret söz konusu değil. Eleştiriler tamamen Esad'a yönelik. Bir çoğu da haksız değil. Bu tartışma da bana göre can alıcı iki nokta var. İlki ; bu olayların müsebbi olan ABD 'dir. RTE ve hükümeti de ,arap baharı denilen bir çok olayda sadece ve sadece ABD nin taşeronluğunu yapmış ve halen de yapmaktadır. Esad'ın, ABD tvlerinde verdiği röportajda Obama'ya herhangi bir hakarette bulunmayıp ,TC başbakanına hakaretler yağdırması kabul edilecek bir şey değildir. Zira burada edilen hakaret RTE ye değil direk olarak TC ye yapılmış demektir.Çünkü RTE kendini değil TC yi temsil eder. En azından devletler hukuku dilinde durum bu şekildedir. Muhalefetin de, bundan medet umması zavallılıktan başka bir şey değildir. Yılmaz Özdilin de dediği gibi biz Atatürkün kurduğu bir cumhuriyet olarak bu adamların -hacivatların - seviyesine nasıl çekildik ve aynı çizgide olan iki başkandan birine hakaret edilirken diğerine edilmemekte daha doğrusu edilememektedir. Asıl tartışılması gereken budur. İkincisi ; düne kadar pkk yı besleyen Baba Esad ve devamında oğul Esad ,RTE sayesinde demokrat ,laik bir devlet adamı gibi bize tanıtıldı ve CIA ile yapılan toplantı sonucunda da birden bire kanlı bir diktatör oluverdi. Öncelikle şunu söylemem gerekiyor. Esad değişmelidir .Ama bunu yapması gereken kendi halkıdır. Bir devletin başka bir devletin içişlerine karışmaya hakkı yoktur .Oradaki hükümeti yıkmak adına ,kaos yaratmaya ,terör örgütlerini beslemeye hele hiç hakkı yoktur. Yapılan röportaj da genç gazetecinin kariyerinde önemli bir nokta olabilir. Ama Esadı allayıp pullamaya ve kendi halkımıza böyle sunmaya gerek yoktur. İnternetteki ve buradaki başlığa baktığımda Yılmaz Özdil hakkında bir linç kampanyası başlatıldığını görüyorum. Eleştirilerin dozunu kaçırmış durumda herkes. Yılmaz Özdil takip ettiğim ,zaman zaman çok iyi tesbitler yapan bir gazeteci. Ama benim gözümde hiç bir zaman bir Uğur Mumcu, Abdi İpekçi ya da Cüneyt Arcayürek değil. Ama burada anlatmak istediğini bir çok insan anlamamış görünüyor. Yılmaz Özdil gelen eleştirilere bir yazı yazmış ve yazıyı şöyle bitirmiş: "AKP’nin toplumu ne hale getirdiğinin kanıtıdır bu… Bir başka ülke liderinin “umut” olarak görülmesi, dışarıdan medet umulması, sadece hükümetin değil, kendilerinden umut kesilen muhalefet partilerinin de can kulağıyla irdelemesi gereken bir tablodur." Bu arada esed in anlamı kara değil esvedin anlamı karadır. Esed sn interlock'un dediği gibi aslan,şir ve de beşinci burç anlamındadır burc-i esed , oniki burçtan beşincisi
  7. Hangi savcıları göreve çağırıyor? Hizmete bağlı hakimler ,savcılar var diye açık itirafta bulunan Gülen'e ,"gel bakalım buraya hizmete bağlı hakim savcı ne demek" diyen savcı oldu mu ki, başbakanın" emri ben verdim" demesine sesini çıkarabilecek savcı olsun.
  8. Greenpeace'den bugün posta kutuma gelen , postayı paylaşmak istiyorum. Ben mektubu imzalayıp yolladım. Umarım bu konularda duyarlı olan arkadaşlarımda üzerlerine düşeni yaparlar. Merhaba ........, Bu cumartesi için bir hayalim var. Etrafımda yüzlerce beyaz giyinmiş insanla birlikte Taksim’de yürüyorum. Sessizim, sessiziz. Rusya Büyükelçiliği’nin önüne ulaşıyoruz. Arkadaşlarımızı geri istiyoruz. Çünkü Kuzey Kutbu’nda sondaj yapmak isteyen Gazprom’un petrol platformuna karşı barışçıl eylem yapan dostlarımızın yeri, Rusya hapishanesi değil. 28 Greenpeace eylemcisi ve 2 muhabir geçtiğimiz günlerde Rus yetkililer tarafından alıkonuldu. Barışçıl bir protesto için Gazprom’un petrol platformuna tırmanmaya çalışıyorlardı. Amaçları, Rus Buzul Denizi’nde yapılacak bir petrol sondajının yol açabileceği felaketleri önlemekti. Çıkarıldıkları mahkeme, arkadaşlarımızın korsanlık soruşturması dahilinde 2 ay tutuklu kalmalarına karar verdi. Rusya Devlet Başkanı Putin bile hiçbir hukuksal dayanağı olmayan bu korsanlık iddialarının arkasında durmuyor. 2 haftadan az bir sürede 800 bini aşkın kişi Rus elçiliklerine mektup göndererek eylemcilerimizin serbest bırakılmasını istedi. #FreeTheArctic30 (Kuzey Kutbu 30’lusuna özgürlük) dünya çapında hızla yayıldı. Bir çok devletin yanı sıra diğer STK’lar, ünlüler ve bağımsız hukuk uzmanları da bu küresel çağrıya katıldı.Rusya’daki otoritelerin görmezden gelemeyecekleri kadar büyük bir baskı oluşmaya başladı. Bu yıl Gazprom, Shell’le dev bir anlaşma imzaladı. Birlikte Kuzey Kutbu’nda delice bir plana girişiyorlar. Küresel iklim değişikliğine ve korkunç çevre felaketlerine yol açabilecek bu planların karşısında durmak zorundayız. Daha geçen hafta Kuzey Buz Denizi’nde buzlar en düşük seviyesine ulaştı. Aynı günlerde IPCC (Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli) yapıldı ve İklim Değişikliği Raporu yayımlandı.Greenpeace İklim ve Enerji Kampanyası sorumlusu Pınar Aksoğan da oradaydı ve bir konuşma yaptı. İklim değişikliğinin en büyük nedeninin fosil yakıtlar olduğundan ve eylemcilerimizin bu konuda barışçıl protesto yaptıkları için suçlamalarla karşılaştığından bahsetti. Gördüğün gibi durum çok kritik. Şimdi Kuzey Kutbu için sesimizi yükseltme zamanı. Gezegenimizi yok etmeye çalışanları protesto ettikleri için susturulan arkadaşlarımızın sesi olalım. Geleceğimizle kumar oynayan devlet ve şirketlerin gizli anlaşmalarının karşısında hep birlikte duralım. Sen de Gizem’e ve 29 arkadaşımıza destek olur musun? Desteğin için çok teşekkürler, Yiğit Erçevik Online Kampanyalar Sorumlusu Rus büyükelçiliğine yollanacak mektup için adres: http://www.greenpeace.org/turkey/tr/campaigns/kuzey-kutbunu-kurtar/eylemcilerimizi-serbest-birakin/?utm_source=Mailing&utm_source=SilverpopMailing&utm_medium=Email&utm_medium=email&utm_campaign=peacedove_d&utm_campaign=131003_peacedove_d+B&utm_content=&spMailingID=43089306&spUserID=NDU1MzE2NTIzMAS2&spJobID=206003068&spReportId=MjA2MDAzMDY4S0
      • 1
      • Beğen
  9. İletişim: 0532 203 0138 Yer: Acıbadem / İstanbul Max bir üretim kurbanı. Oldukça yakışıklı Alman kurdu. Ağabeyi onu ufacık bir petshop kafesinde gördüğünde öğrendi hikayesini. Diğer kardeşleri satılmış geriye o kalmıştı. Kafes okadar ufaktı ki Max bebeklik tüylerini bile dökememişti. Ağabeyi mecburen onu kurtarmak adına uzun uğraşları sonundan sonra bir miktar para ödeyerek kurtardı petshop cehenneminden. Kedilerle ve insanlarla anlaşabilen, tuvalet eğitimli tam bir koruma ruhlu yakışıklı Max için şimdi ömürlük bir yuva aranmaktadır
  10. İletişim:0531 984 51 00 Yer:Maslak/İstanbul ''Besleme yaptığım noktada. Biz ona dik kulak diyoruz. O kadar güzel ki. Peşime takıldı 2 gündür kapımda benle geziyor eve geliyor ancak kedilerim çok rahatsız kapıya çıkamıyor. Bugün gezerken motorsiklet üstünden geçti. Ve hiçbir şey olmadı çok büyük bir şans. Burada tehlikede. Çok zayıf. Ona bahçenizi açar mısınız ?'
  11. Acil sütanne 1 hafta için İletişim:0507 442 90 92 Yer:Antalya Bir otoparkta 5 gün boyunca ağlayan ve tüm aramalara rağmen annesi bulunamayan bu bebek şuan bir gönüllü himayesinde.Ancak uzun süre aç kaldığı ve vucudu güçten düştüğü için sadece 1 hafta süre emmesi için acil süt anne aranmaktadır.1 hafta sonunda bebek geri alınacaktır.
  12. Sn Keleş iletisidir: handanderya.keles@@hotmail.com Yer: Bursa Bu minik kuzuya Bursa içerisinde yuva arıyoruz,maalesef ailesi bir takım rahatsızlıklardan dolayı ona bakabilecek durumda değil.Hayvan bakmanın sorumluluğunu bilen,onu aileden biri gibi görebilecek ve onun 10-15 yıl yaşadığının farkında olan insanlara sahiplendirilecektir.Aşıları yapıldı,hiçbir sağlık problemi yok,dişi.Tek istediğimiz onu sahiplenecek insanla sürekli iletişimde olmak ve iyi olduğunu takip edebilmektir. NOT:Öğrencilere ve küçük çocuğuna hediye olsun diye almak isteyenlere kesinlikle verilmeyecektir.
  13. Yılda bir gün hatırlananlar vardır kadınlar, yaşlılar, gaziler, ormanlar gibi… Sanki bir tür vicdan azabını dindirmek istercesine birilerinin “bütün bir yıl aramadınız sormasınız, bari bugün bir hal hatır sorun” diye icat ettiği günlerde gelirler akıllara. Biraz itilmiş, biraz unutulmuş ve kesinlikle sosyal sınıflar arasında önemsenme sıralamasında gerilere düşmüşlere “dur dur seni de hatırladık işte, yılda bir gün neyine yetmiyor” denilen anlardır bunlar aslında… Aynı hayvanlar gibi… Bütün bir yıl unutulan, itilen kakılan, hunharca öldürülen, barınaklara, sokaklara terk edilen hayvanlar gibi. Birinin bir zaman eğlencesi olmuş, yaşlanınca bir köşeğe atılmış, belki sahibi gelir de onu geri alır diye orman kıyılarında, sokak kenarlarında bekleyen hayvanlar gibi… Bir takım sapıkların ellerinde oyuncak olmuş, tecavüze uğramış, dövüştürülmüş, döne döne çiftleştirilip aç bırakılmış hayvanlar gibi… Öyle bir günlük paye vermekle sevgi olsaydı, dünya ne kolay olurdu değil mi? Biz, HaySev olarak böyle bir güne sığdıramıyoruz sevgimizi… Ve hatta ayıp karşılıyoruz bu bir günlük baharı. Sanki bütün hayvanlar mutlu mesutmuş gibi kutlayamıyoruz bu günü. Çünkü çok iyi biliyoruz ki, bugün bile bir yerlerde hayvanlar laboratuarlarda kozmetik dünyası para kazanacak diye işkence görüyor, bir yerlerde kürkleri için canlı canlı derileri yüzülüyor, bir yerlerde dayak yiyor, işkence görüyor ve bir yerlerde terk ediliyorlar… Bu gün bile bunlar yaşanıyor siz kutlama mesajları yollarken, bugün bile korunamıyor onlar… 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü bizim için sadece bir kılıf, bir vicdan azabının uzak sesi. 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dünyada ve Türkiye’de hala haklarına kavuşamamış, saygı görmeyen, hunharca katledilen tüm hayvanlara insanların bir günlük serap misali “sizi seviyoruz” diyen yalan sesi… İşte bu yüzden biz kutlayamıyoruz 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nü…
  14. Çizgili pijamalı çocuk filmini atlamışım diğerlerini izlemiştim. Özellikle piyanisti çok beğenmiştim.Ama dün akşam çizgili pijamalı çocuğu da seyrettim. Yaşanan bu vahşetin aslında sosyolojik temellerine bakmak lazım. Mesela ; dün akşam izlediğim filimde, öğretmenle çocukların olduğu sahnede vardı buna ilişkin bir replik. Diyordu ki; yahudi kötüdür,yıkıcıdır, dünyanın hükümdarı olmak ister ve en önemli tesbit, binlerce alman yahudiler tarafından fakirleştirilmiştir.İşte meselenin , can alıcı noktası bence bu. Bu ülkenin sahibi sensin ve sen yahudiler yüzünden işsizsin ve sömürülüyorsun. Milyonlarca insanı bu yolla etkilemek çok kolay ne yazık ki. Aslında bizde ki ;ermeni -rum olaylarına bakıldığında da, özellikle varlık vergisi durumu, 6-7 eylül olayları mağdur olan kesim bunlardır. Zira adamlar zanaatkar ve iyi para kazanıyorlar. Bu ülkenin sahibi olduğunu söyleyen insanlarda bu tür vasıflar yok .Dolayısıyla parayı elinde tutan kesim de rum ve ermeni kesimi. Aslında sömüren kesim de bunlar. İşte aç ve yoksul işi olmayan insanı bu yolla ayaklandırmak ,bu durumları çıkarları doğrultusunda kaşımak çok kolay. Bu tip bir guruhu istediğiniz amaç için tutuşturabilirsiniz.Bir de Hitlerin propaganda bakanı Gobbells'in söylediği bir söz vardır ya; "bana satılmış ve vicdansız bir medya verin size köle bir toplum yaratayım" Böyle olunca zaten gerisi de geliyor.
  15. Benim de okuyamadığım kitaplar var. Ama ben arada da alıyorum bir sürü kitap .Çocukların kendileri için aldığı kitaplarda var. Bu yüzden neredeyse 2 ye 3 e katlanıyor kitap sayısı. Bir de açıkçası eskisi kadar da okuyamıyorum. Eskiden ayda 5-6 kitap bitirirken şimdi çok ender ayda 2 kitap bitirebildiğim. Tabi internet faktörü de var. İnternette de kitap olmasa bile -çünkü internette kitap okumayı sevmiyorum .Ben kitabı elime alacağım ,kokusunu duyacağım- ilgimi çeken bir çok konuda yazı, makale, araştırma okuma imkanım oluyor.
  16. Çok teşekkür ederim sn interlock merhaba Teşekkür ederim evrimcim.
  17. İletişim:0534 052 92 30 Yer:Beylikdüzü/İstanbul Sn üyemizin iletisidir:''Dışarıda bakıp büyüttüğüm kedinin henüz ilk yavruları 17 temmuzda doğdular ve birbirinden şeker 2 tane yavrusu oldu. şimdi 2 aylık olmak üzereler ve onları dışarı salmak istemiyorum. Evde 14 yaşında bir kedim var ve inanın çok zor şartlar altında bakıyorum. Doğduklarından beri kapalı bir balkonda baktım onlara ve tek oyuncakları faraş resimlerde de görebilirsiniz. Sizden ricam onlara sıcacık yuvalarını açacak ve sevgilerini verecek olan hayvanseverler bulmak.'
  18. Yer: Uşak Adı Dost , 1,5 yaşında yakışıklı bir Tiger Boxer , Karnesi va aşıları tam.Oldukça sevecen ve atik bir oğlan.Bekçilikte epey maharetlidir.Onu zincire bağlamayacak ve ailesinin bir ferdi yapacak Uşak ili içerisinde ömürlük bir yuva aranmaktadır. #haysev
  19. İletişim:cemrecooskun@@gmail.com Yer:Ankara Paşa 7 aylık yakışıklı bir İran kedisi.Kısırlaştırılmış olan Paşa oldukça uysal ve sakin karakterli bir can.Ailedeki alerji sebebi ile kendisine ömürlük yuva aranmaktadır.Sadece Ankara içi bir canın sorumluluğunun bilincinde , yerleşik düzenini oturtmuş kişilere yuvalandırılacaktır.Bekar evinde yaşayan öğrencilere sahiplendirilmeyecektir.Paşa'yı sahiplenmek isteyen ailelerin ihtiyaç sahibi bir barınağa 15 kg lık kedi yada köpek maması bağışlaması gerekmektedir.Paşa'nın takibi yapılacak ve onun mağdur olmaması için destek verilecektir
  20. İletişim:0554 295 47 90 Yer:Alsancak / İzmir Tafy tam 14 yaşında. Belkide hayatının son demlerini yaşıyor.Ona bugüne kadar bakan aile onun yaşlanmasını ve evdeki hasta babayı gerekçe göstererek barınağa bırakma kararı almış(!) Bu can barınakta asla yaşayamaz, bunalıma girer üzüntüden intihar eder.Cuma gününe kadar geçici yada kalıcı bir yuva bulunamaz ise maalesef apar topar barınağa gönderilecek.Haydi İzmir ! Tafy'e sahip çıkın .
  21. Lebensborn Projesi’nde tam bir Alman disiplininde yetiştirilerek asimile edilen çocuklar başarılı oldukları taktirde NAZİ subayları tarafından evlatlık ediniliyordu. Başarısızlık ise ötenazi ile ölüm demekti. Ancak cellatları olacak hemşireler, bu çocukları yaşatmak için gizlice ışın tedavisi yönetimini uyguladılar.
  22. Almanya’da iktidara geldikten sonra saf bir Alman ırkı yaratmak için kolları sıvayan NAZİ hükümetinin, “Ari Irk” projesinde ışın tedavisinin kullanıldığı belirlendi. Yahudilerin imhasının baş planlayıcısı olan Dr. Heinrich Himmler’in İkinci Dünya Savaşı sırasında başlattığı “Lebensborn Projesi” kapsamında, işgal edilen Polonya’dan on binlerce sarı saçlı mavi gözlü çocuk ari ırk projesi için ailelerinden kopartılarak Almanya’ya getirildi. Hemşirelere emanet edilen bu çocuklar daha sonra SS subaylarına evlat olarak veriliyordu. Ancak “ari ırk” diye getirilen bazı çocukların yaşları ilerledikçe saçları kahverengiye dönüyordu. Projeye göre bu çocukların imha edilmesi gerekiyordu. Ancak hemşireler, projenin dışına çıkmadan bu çocukları öldürmemenin bir yolunu buldu. Saçları kahverengiye dönen çocuklar, gözleri bağlı veya gözlük takılarak saatlerce UV ışınlarına maruz bırakıldı. Bu yöntemle kahverengiye dönen saçları yine sarı bir hal aldı. O döneme ait yeni ortaya çıkan bu fotoğraflarda çocuklara uygulanan güneş ışını terapisi net bir şekilde gözüküyor.
  23. Lisolotte Meirer Polonya'da nazi cinayet merkezinde görevliydi, Ve Gettolarda iş yapamaz durumda gelenlerin yokedilip çürümemesi için toplu mezarlara taşınmalarını sağlıyordu. Soykırımlarda görev alan nazi kadınlarından bazıları... Alman hemşirelerin, NAZİ’lerin Polonya’dan “Ari ırk” diye topladığı çocukların saçları büyüdükçe koyulaşması üzerine öldürülmemeleri için UV ışınlarına maruz bıraktıkları ortaya çıktı.
  24. Profesör Wendy Lower tarafından yazıran Hitler's Furies (Hitlerin öfkesi) isimli yeni ortaya çıkan kitapta II. Dünya Savaşı sırasında 3 toplama kampında yaklaşık 30.000 kadın çalışanın sorumlusu olan Irma Grese, Lisel Willhaus, Johanna Altvater, Lisolotte Meirer isimli Nazi gibi kadınların korkunç yöntemlerine yer veriliyor. Irma Grese annesi intihar edince okuduğu okulunu bırakmış ve hemşire olmak istemiş ancak olamamıştır. Daha sonra toplama kamplarında görevlendirirmiştir. Kamplarda işkence, zevk için öldürme, aç köpekleri insanlara saldırtma gibi suçlamalarla yargılanmakla beraber binlerce insanın gaz odalarına gitmesinden sorumlu tutulmuştur. Nazilerin yenilgisinden sonra mahkemede idam cezası alıp 22 yaşında idam edilmiştir. Johanner Altvater ise yeni doğan ve doğacak bebekleri kürtaj ve ötenazi yöntemi ile yok edip düşman ırkın soyunun kurumasını sağlamak ile görevliydi. Yardıcılarıyla birlikte Yarım milyon çocuğu bu yöntem ile yokettiği söylenir. Nasıl ve ne şekilde öldüğü bilinmiyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.