irinçköl

Sevgili evrim_karakas Vedat Türkali hayranı olduğunu yazmıştı. Bende Vedat Türkali'nin İstanbul şiiri ile açılışa katkıda bulunayım istedim Hoşgeldin ve iyi ki geldin İSTANBUL Salkım salkım tan yelleri estiğinde Mavi patiskaları yırtan gemilerinle Uzaktan seni düşünürüm İstanbul Binbir direkli Halicinde akşam Adalarında bahar Süleymaniyende güneş Hey sen güzelsin kavgamızın şehri Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde Bakışlarımda akşam karanlığın Kulaklarımda sesin İstanbul Ve uzaklardan Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul Plajlarında karaborsacılar Yağlı gövdelerini kuma sermiştir. Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın Meyvesini birlikte devşirirler Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul Et tereyağı şeker Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde Yumurta masalıyla büyütülür çocukların Hürriyet yok Ekmek yok Hak yok Kolların ardından bağlandı Kesildi yolbaşların Haramilerin gayrısına yaşamak yok Almış dizginleri eline Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası Onların kemik yalayan dostları Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel Ve sen Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi Seni öldürürler Seni sürerler Buhranlar senin sırtından geçiştirilir İpek şiltelerin istakozların ve ahmak selameti için Hakkında idam hükümleri verilir Haktan bahseden namuslu insanları Yağmurlu bir mart akşamı topladılar Karanlık mahzenlerinde şehrin Cellatlara gün doğdu Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır Bir kalem yazın vardır Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır Söylenmez Haramiler kesmiş sokak başlarını Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi Haramilerin elinde Ve mahzenlerinde insanlar bekler Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul Bulutların ardında damla damla sesler Gülen çehreleri ve cesaretleriyle Arkadaşlar çıktı karşıma Dindi şakalarımın ağrısı Bir kadın yoldaş tanırdım Bir kardeş karısı Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında Gebeliğin dokuzuncu ayında Aç kurtların varoşlara saldırdığı Tipili bir gece yarısı Sırtında çok uzak bir köyden indirdi Otuzbeş kiloluk sırrımızı Zafer kanlı zafer kıpkırmızı Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul Bekle bizi Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla Mavi denizlerine yaslanmış Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle Ve bir kuruşa Yenihayat satan Tophanenin karanlık sokaklarında Koyunkoyuna yatan Kirli çocuklarınla bekle bizi Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi Bekle dinamiti tarihin Bekle yumruklarımız Haramilerin saltanıtını yıksın Bekle o günler gelsin İstanbul bekle Sen bize layıksın Vedat Türkali

İkinize de çok teşekkür ederim EEE açılış ikramsız olmaz .Buyrun o zaman

Peki öyle olmuş olsun

Sn evrim_karakas , İsviçre örneğini verdiniz. İsviçre bir konfederasyondur.Bölünmez birlik, bütünlük; yargı,yasama erklerinde tekliği ifade eder. İspanya, İtalya gibi ülkeler üniter devlettir. Yasama ,yargı erkleri tektir. Demokratik özerklikler , konfederasyon, federasyon gibi oluşumları birbirine karıştırmayın. Demokratik özerklik denilen şey yerel yönetimlerle alakalıdır. Örneğin İspanya da herkes İspanyol vatandaşıdır ve devletin resmi dili kastilyancadır. Tüm İspanyolların bu dili bilme ödevi ve kullanma hakkı vardır. Özerk bölgelerde ,bu bölgeye ait diller kullanılabilir. Ancak son zamanlarda farklı dillerin özellikle devletle olan ilişkilerinde sorun yaratması nedeniyle tek bir dile dönülmesi tartışılan konular arasındadır

Çeteler neden orayı mesken tuttu? Aslında söze isim karmaşasını gidererek başlamak gerek. Yaklaşık 2 ay önce başlayan ve dün ölümle sonuçlanan uyuşturucu çetelerinin terör estirdiği mahallenin adı Gülsuyu değil Gülensu. 90’lı yıllara kadar adı Gülsuyu olan mahalle siyasi ve oy kaygısıyla Gülsuyu ve Gülensu olarak ikiye bölündü. Gülsuyu Maltepe ilçesinin E-5 üstünde E-5’E yakın olan yer olarak, Gülensu ise Tepelerde yer alan ve tamamına yakının gecekondu olduğu yer olarak idari teşkilatlanmamızda yer almış oldu. YOZLAŞMA GÜLSUYU’NDAKİ İDOLLERİ DEĞİŞTİRDİ Gülsuyu ya da Gülensu Mahallesi 12 Eylül 1980 öncesinde dönemin devrimci gençlerinin Anadolu’dan gelen ve çoğu Alevi kökenli yoksul yurttaşlarımıza inşaatlarında bizzat yer alarak yapmış oldukları gecekondulardan oluşan bir mahalle.Tipik benzerleri gibi (Gazi, 1 Mayıs, Ankara’da Mamak) yoksul işçilerin, konfeksiyonda çalışan emekçilerin çoğunluğunu oluşturduğu ve kentin “ötekilerine ve işgalcilerine” hor gözle bakılanların mekanı. Devrimci Sol Örgüt ve fraksiyonların işçi sınıfının odağı haline gelen burada örgütlenmeleri de zor olmadı. Son on yıla kadar İstanbul’da Sol örgütlerin yirmi yıl önce insani değerlerle, hayata ve devrime olan inançlarıyla ezilen sınıf bilinciyle devrimci hareket içinde yer alırken, Dünya ve Türkiye düzeninin değişmesiyle yozlaşmanın kurbanı oldular. Paraya ve okumadıkları takdirde(ki Üniversiteye gitme oranı çok azdır mahallede.) ulaşamayacakları statüye kavuşmak için kendilerine bunları vaat eden suç ve uyuşturucu çetelerinin birer “elamanı” oldular. Artık idoller Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya değil, Sedat Peker, son zamanlarda Polat Alemdar gibi hayali ya da gerçek figürler oldu. GÜLSUYU MAHALLESİ KİMİLERİNİN İŞTAHINI KABARTIYOR Biz kamuoyunda bilinen ismiyle devam edelim. Gülsuyu’nun gündeme geldiği konular haricinde aslında ayırt edici ve İstanbul’da tek olma niteliği taşıyan başka bir özelliği var. Gülsuyu İstanbul’un “Balkonu”. Üstte yer alan manzarasının fotosuna baktığımızda birilerinin iştahlarının kabarttığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bir yanında İstanbul’un prens adaları ayaklarının altındayken diğer yanında Bakırköy’e kadar uzanan kısmıyla Kadıköy ve boğaz ayaklarının altında hissine kapınılan bir yer. Şimdilerde “cıty’li lıfe’lı nısh Adalarlı” projelere trilyonlar ödenerek bu manzaranın yanına dahi yaklaşmayan yerlere sahip olan zenginler ve mütahhitlerin hayal ettikleri, beş kuruş para ödemeden bu güzellikleri yaşayan etnik ya da mezhepsel kimlikleri yüzünden horlanmış hayata 10-0 geriden başlamış insanları kıskanmaları ve açgözlülükleridir hayatının baharındaki Ferit Gedik’in erkenden bu dünyada göçmesine neden olan. Her şeye rağmen Gülsuyu’nun devrimci yapısı ve direnişin odağı olması (Hatırlatmak gerekir ki mahallede son seçimlerde % 91 oranında oy alan parti CHP’dir. ) bütün bu rant ve zenginlik hırsında engel olmaktadır. Hali hazırda çoğunluğu hazine arazisi, 1/3’ü ise Amerika’da yaşayan Ermeni asıllı bir Türk vatandaşına ait olan mahallede olası bir yıkımda direnişi kırmak hiç ama hiç kolay değildir. Olaya ilişkin fotoğraflardan da görüleceği üzere bireysel ya da örgütsel mahallede ciddi bir silahlanma mevcut. Ancak bu yapıyı yine mahallenin içinden çıkan ve yukarıda bahsettiğimiz odaklarla kırma olasılığı deneniyor şimdi. MAHALLEYİ CANINDAN BEZDİRİP BOŞALTMAK İSTİYORLAR Mahallelinin ve örgütlerin sıkıntısı büyük. Mahalledeki duvar yazılarına bakıldığında da uyuşturucuya çeteleşmeye hayır, yozlaşmaya hayır gibi sloganlar son 10 yıldır dikkat çekmekte. Ancak etrafını çeviren trilyonluk projeler artık Gülsuyu’nu iyice kotarılmış ve otonom bir bölge haline getirdi. Yapılan, mahalleyi canından bezdirip boşaltılmasını sağlamak. Bir nevi çeteler eliyle devlet terörü yaşanmakta. Polisin toplumsal olayları bastırmaktaki üstün başarısı nedense çetelere gelince ortaya çıkmıyor. Son olaylarda polis tarafından yapılan delil karartma şüphesi de bu olguyu güçlendirmekte. Bugünlerde demokrasi paketini açıklayan hükümetin iktidarı döneminde 90’lı yıllarda ki (çok eleştirdiği ve her seçim dönemi malzemesi olan dönem) Güneydoğudaki zorunlu göç politikasının bir benzeri ne yazık ki bu çetelerce İstanbul’un göbeğinde yaşanmakta. Gülsuyu mahallesinin komşusu Esenkent Mahallesinde doğup büyümüş ve bölgeyi çok iyi bilen biri olarak şunu söyleyebilirim ki Gülsuyu halkı bu oyunlara karşı canı pahasına da olsa direnecektir. Ranta ve talana karşı son kale olarak direnişin simgesi olacaktır. #direngülsuyu İşte Gülsuyu'ndan bir kare:

letişim: 0543 694 23 35 (arayıpta ulaşamazsanız ezgilejon@@hotmail.com) Yer: İstanbul Bu iki kardeşi Çatalca'dan İstanbul'a getirdik, diğer kardeşlerine ne oldu bilinmez. Beagle kırması 7 aylıklar. Çatalca'da bir siteye terk edildiler. İlgilenildi, bakıldı bir süre. Daha sonra yine terk edildiler. Bir gün sitede imza toplanılacak duyurusu geldi kulağımıza. Ya itlaf ya barınak. Başımızdan aşağı kaynar sular, bu çocukları oradan alıp pansiyona koyduk. Ah bir görseniz ikisi de dünya güzeli! Tek kötü huyları yok.. İnanılmaz zekiler, sevgi dolusu varlıklar. Çocuklarla araları çok iyi. Bu iki kardeşe ayrı ayrı olsa bile yuva arıyoruz.. Çok acı çektiler, terk edildiler.. Hiç bi suçları yoktu.. Belki de şimdi yaşamıyorlardı.. Onların gözlerine iyi bakın.. Bahçenizde bile olsa bir tanesine yer var mı? Eğer yoksa maalesef sokağa gidecekler.. Sokak bilmiyorlar, açlık bilmiyorlar. Durum gerçekten çok acil ve ciddi, duyarlı insanların aramasını bekliyoruz.. Lütfen ama lütfen onları bir daha asla terk etmeyecek vicdanlı insanlar arasın. Çok acil yuva arıyoruz! Sokağa dönmesinler.. İkisi de kardeş. İkisi de mavi tasmalı sarı olanlar.

İletişim: 0532 625 62 59 Yer:İstanbul Sn üyemizin iletisidir:''Kedimiz henüz 40 günlük ve daha birkaç günlükken sokakta bulup evimize alarak büyüttük.Fakat evde 2 tane daha kedimiz var ve onu evde kabul etmiyorlar.Sürekli onlardan ayrı tutmamız gerekiyor fakat bu çok zor ve henüz küçük olduğu için ilgiye ihtiyacı var.Kuru mama yiyor ve tuvalet eğitimi var.Onun ihtiyacı olan tek şey ömürlük bir yuva.Ayrıca çok oyuncu ve akıllı bir kedi.Onu asla sokaklara bırakmayacak ömürlük ailesini arıyoruz

İletişim: 0507 111 05 31 Yer:Beşiktaş /İstanbul Bu yavrucaklar bir parkta yaşamaya çalışıyorlar.Tam sekiz bebek.Önümüz kış ve onlar soğukla bir başlarına baş edemeyecekler.Şanslarını denemek ve onlara ömürlük yuvaların bulunmasını umut ediyoruz

İletişim: flz.fidan@@gmail.com (Detaylı bir mail atınız ) Yer: Ankara Loka'nın cinsine bakıp aldanmayın; o bir adet sevgi yumağı; kıpır kıpır Boxer kırması bir kız. Yavruyken alınıp, sokağa atılmış. Sokakta bulunup kliniğe yerleştirildiğinde hamileydi ve yavruları karnında ölmüştü. Yavrular alınıp kısırlaştırıldı; aşıları ve diğer tedavileri yapıldı. Geçici yuvasında süresi dolmak üzere. Loka tamamen sahip odaklı bir köpek. Adını söylediğinizde ne yapıyorsa bırakıp yanınıza geliyor ve bir sonraki komutunu bekliyor. Eğitime çok açık. Box eğitimi verildi; evde yalnız kaldığında boxunda ses çıkartmadan bekliyor gelmenizi. Tuvalet sorunu da box eğitimiyle çözüldü. Köpeklerle, insanlarla ve kedilerle hiçbir sorunu yoktur. Tüyleri oldukça kısa ve dökülmesi de minimum düzeyde. Yani anlayacağınız Loka tam bir aile köpeği. Alacak olan ailenin eğitiminin tamamlanması ve gerilememesi için box alması ve biraz sabır göstermesi; deri hassasiyeti olduğu için uygun mamayla beslemesi gerekiyor. Tercihen Ankara içi, en az bir kedi veya köpeği olan bir yuvaya, takip ve sözleşme şartıyla yuvalandırılacaktır. Onun için doğru aile olduğunuzu düşünüyorsanız iletişim numarasından irtibata geçebilirsiniz.

32.Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Yaklaşıyor Kuruluşumuz TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından Türkiye Yayıncılar Birliğiişbirliği ile 2-10 Kasım 2013 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi- Büyükçekmece’de düzenlenecek olan 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı; 650 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımı, 300 etkinlik ve yüzlerce imza ile kapılarını kitapseverlere açmaya hazırlanıyor. Onur Yazarı Prof. Dr. Taner Timur ve Tema “Geçmişteki Gelecek” Kitap Fuarları Danışma Kurulu tarafından alınan kararla tarihçi akademisyen Prof. Dr. Sayın Taner Timur 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı “Onur Yazarı” olarak belirlenirken fuarın ana teması ise “Tarih: Geçmişteki Gelecek” olarak kararlaştırılmıştır. Fuar süresince Prof. Dr. Taner Timur’un katılımıyla paneller ve söyleşir düzenlenecektir. TÜYAP tarafından Timur’un yaşamı ve çalışmalarından oluşan bir kitap hazırlanmaktadır. Konuk Ülke: Çin Halk Cumhuriyeti 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Onur Konuğu olarak belirlenen Çin Halk Cumhuriyeti, 2-5 Kasım 2013 tarihleri arasında Uluslararası Salonda yer alacak. Çin’den 100’ün üzerinde yayınevi katılırken fuar süresince yazarların katılımıyla etkinlikler düzenlenecek. Çin edebiyatının önemli isimleri fuarın konuğu olacak. Çin Halk Cumhuriyeti yayın sektörünün önde gelen temsilcileriyle Türkiye’den yayıncılarla bir araya gelerek sektörel buluşmalar gerçekleştirecektir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin programında söyleşiler, paneller, kaligrafi atölye çalışmaları, profesyonel buluşmalar ve sergiler de yer alacak. Bu yıl, Uluslararası Salon kapsamında 40 ülkeden 200 yayınevi, telif ajansları ve yayıncı birlikleri 2-5 Kasım 2013 tarihleri arasında 12 nolu holde yer alacaktır. Fuarın Yeni Salonları: Dijital Yayıncılık ve Eğitim Salonları Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı bu yıl da yayıncılık sektörünün gelişen yüzü dijital yayıncılık, e-kitap ve yeni uygulamaları “Dijital Yayınlar” salonu ile okuyucu ve katılımcılarla buluşturmaya hazırlanıyor. Salon içinde yer alacak FORUM alanında ise sektördeki gelişmeler ve yenilikler katılımcılarla buluşacak. Kitap Fuarı’nın bir diğer yeniliği ise özellikle öğrencilere yönelik tüm kaynak kitapların bir arada yer aldığı Eğitim ve Kaynak Kitaplarla Sınavlara Hazırlık Salonu. Fuar Saatleri Değişti 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, hafta içi 10.00-19.00 saatleri arasında, hafta sonu ise geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 10.00-20.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. İstanbul Kitap Fuarı, kapanış günü olan 10 Kasım 2013 Pazar akşamı ise 19.00’da sona erecektir. 32. İstanbul Kitap Fuarı, 23. İstanbul Sanat Fuarı-ARTİST 2013 il e eş zamanlı gerçekleştirilecektir. Saygılarımızla, TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ************************************ Açıldığından beri hiç kaçırmadığım ve her sene heyecanla beklediğim fuarın açılmasına az kaldı. Benim listem şimdiden oldukça kabarık. Bu da demek oluyor ki kasım ayı ekstrelerimde baya bir kabarık olacak Hayatta acımadan ve düşünmeden para harcadığım tek şey kitap . Bu nedenle kitaplarım benim için kıymetli. Hani bir aralar kampanyalar vardı millet kitap okusun diye; "bir banka bırakın okuduğunuz kitabı ". Mümkün değil , benim için böyle bir ihtimal bile yok Cesedimi çiğnemeleri lazım Bir ay çabucak geçecektir ve bende bir aksilik olmazsa bu sene ve sanırım ölene kadar bu fuarı takip etmeye devam edeceğim

Neden olmasın demoQrasi paketinden inancı engellemeye 1 ila 3 yıl hapis öngörülüyor. Bu demek oluyor ki gezebilecek

"insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar. .... hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden herşeyi bırakıp kaçarlar. ... muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ancak birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gidecekti. bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. o zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbiriyle kucaklaşmak için, herşeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu" SABAHATTİN ALİ/ Kürk Mantolu Madonna

Dicle Haber Ajansı'nın haberine göre Van ’da yaşanan depremlerin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen konteyner kentlere yerleştirilen depremzedelere verilen sözlerin yerine getirilmediği ifade edildi. Anadolu Konteyner Kent’te yaşayan depremzedeler 18 gün önce başlattıkları açlık grevi eylemini ölüm orucuna çevirdiler. Depremzedelerden İsa Gören, açlık grevine başladıkları tarihten bu yana devletin hiçbir yetkili kurumunun gelip hallerini sormadığını söyledi. Ölüm orucuna girdiklerini belirten Gören, “Burada bulunan 20 kişi ile alınan ortak karar sonucunda ölüm orucuna başladık. Ölsek dahi buradan kalkmayacağız. Verdiğimiz kararın arkasındayız. Edremit’te oturan vali her gün buradan geçmesine rağmen bizi görmemezlikten geliyor” diye konuştu. Devletten tek isteklerinin sadece konut olduğunu dile getiren Gören, “1 milyon Suriyeliye elektrik, su ve ayda 600 Dolar verebiliyorsunuz da burada yaşayan 120 aileye bakamıyor musunuz? Bu bize karşı bir kin ya da nefret mi? Devlet ne yapmaya çalışıyor?” dedi. 20 arkadaşı ile birlikte toplu olarak ölüm orucuna girdiklerini açıklayan Gülten Turgut ise dönüşü olmayan bir karar verdiklerini ve soruna çözüm bulunana kadar vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. Yavuz, 3 haftalık bebeğin hastalandığını ve yoğun bakımda olduğunu kaydetti. Abdurrahman Altıntaş ise kalbinin pille çalışmasına rağmen burada yaşanan mağduriyete dikkat çekmek için gönüllü olarak ölüm orucuna girdiğini söyledi. ************************ Oluşturulan deprem fonları ne oldu? Tvlerde düzenlenen yardım kampanyalarıyla 2 tane Van inşa edilirdi .Onlar ne oldu ? Benim vatandaşım 1 milyon Suriyeliden daha mı değersiz ? Muhalif ,vahşi teröristleri destekleyeceksiniz diye harcanan paralarla bu ülkedeki açlar ,işsizler için neler yapılmazdı ?

İletişim: anlkarakas@@gmail.com Yer:İstanbul / Avrupa Yakası Üyemizin sahiplendiği hamile kızının birbirinden sevimli tam 8 bebeği oldu.Dört erkek dört dişi.Şuan 1 aylığı geçtiler ve anne sütten kesiyor..Apartman dairesinde yaşadıkları için hepsine bakılması imkansız.Bu sebeple ömürlük yuvalar aranmaktadır.Yuva bulunamaz ise bu haftasonu barınağa teslim edileceklerdir.Büyük ırk olacağı için bahçede uygun olacaktır.

İrtibat: aycanozaltun@@gmail.com Yer: Mersin ve Ankara Sn Özaltun iletisidir: Anamur'da tatildeyken sokakta gözleri iltihaplanmış yavru bir kedi buldum. Gözlerinde iltihaplanma olan ve iç parazit geçiren yakışıklı şimdi sağlığına kavuştu ve hala yuva arıyor. Benim iki adet yetişkin kedim olduğu için malesef yuvalandırmak zorundayım ama diğer kedilerle de iletişimi çok güzel. Çok oyuncu, Tuvalet eğitimi var ve kuru mama yiyor. Oyun zamanları dışnda çok uslu bir bebek oluyor. Kendisine ömürlük bir aile arıyoruz. Ona yuvanızda yer açabilir misiniz?

İletişim: eselimarslan@@hotmail.com Yer: Ankara "Archibal 17 aylık tuvalet eğitimli sevimli bir American Cocker.Haşlanmış tavuk ve ıslatılmış kuru mama ile besleniyor.Daha önce köpek bakmış tecrübeli bir aileye sahiplendirilecektir.Tek şart çok sevilmesi ve ev içinde iyi şartlarda bakılması.Köpeği yaşayacağı yer görülüp o şekilde teslim edilecek ve takibi yapılacaktır.Eşyaları beraberinde verilecektir.

Ana dilde eğitim hakkı Sadece zengin kürtlere, paranız varsa özel okulda ana dilde eğitim alsın çocuklarınız sevgili kürt vatandaşlarımız. Övündüğü Özal gibi zenginleri seviyor ,övündüğü Menderes gibi ABD nin kucağından kalkmıyor. Bilirsiniz marshall yardımları ile o kucağa ilk oturmamızı sağlayan Menderestir. Efendim bu paketin adı neydi demokrasi paketi. Yani mantıken bu ülkede demokrasi adına olmayan şeylerin bu pakette yer alması gerekiyor. O halde nefret suçlarının cezalarının artırılmasının bu pakette işi ne. Böyle bir düzenleme yok mu kanunlarımızda da sanki yeni bir hakmış gibi koyuyorsunuz bu pakete. O kadar cezalarını arttırmak istiyorsanız yaparsınız TCK da değişikliği olur biter. Yoksa dağ fare doğurdu da derdiniz fareyi büyük göstermek mi? Türban mı güzel ,kimsenin giyimi kuşamı beni ilgilendirmiyor .Herkes istediğini giysin. Ama bu ülke de türban olayı o kadar radikalleştirildi ki; yarın öbür gün ben inancım gereği erkek öğrenciye ders vermem ya da kız öğrenciye ders vermem diye dayatılırsa ne olacak? Çünkü bu olay artık intikam vesilesi olarak kullanılmaya başladı.zorunlu din dersleri , muhammedin hayatı vs demokratikliğin göstergesi midir ? Açıkçası ıkına ıkına çıkan bu

Paketten alevilerle ilgili çıkan hak konusunda söylecek söz bulamıyorum gözlerim yaşardı. Nevşehir üniversitesinin adını değiştirmişler HACI BEKTAŞİ VELİ. Böylelikle alevi yurttaşlarımızın tüm sorunları da çözülmüş oldu.

Akşam kahvesi buyrun:)

Arkadaşım bu kadar alınmanıza gerek yok.. Bir bölgeden iyisi de çıkar ,kötüsü de .Ama tarihi gerçekleri ve tarihte yaşanan şeylerin nedenlerini bilmeden ,belli bir kesimin ağzında çarpıtılmış ve ağızlara sakız edilmiş söylemlere dayanmak her şeyden önce ayıptır. Memleketlim ayağına da böyle insanları yüceltmeye çalışmak daha bir ayıptır.

Ne oldu demokratikleştik mi?

Sarıkamış harekatında Osmanlı ordusunun en seçme birlikleri helak edildi. Birlikler Harekâttan önce Harekâttan sonra Kayıplar Dokuzuncu Kolordu 36.784 — 36.784 Onuncu Kolordu 48.943 2.200 46.743 Onbirinci Kolordu 26.019 5.200 21.819 İkinci Süvari Tümeni 5.428 1500 3.928 _______________________________________ 118. 174 8. 900 109. 274 Büyük dedem, Rize Güneysulu Kemal Mutlu, burada, Sarıkamış'ta şehit düşerek Hakkın rahmetiyle kucaklaştı. Büyüklerim anlatırdı, derlerdi ki: Tüfeğine sarılı olarak, donarak şehit olduğunu gördük ve adeta gözlerindeki soğuğun verdiği gözyaşları buz damlacıkları gibi, damlamış halde şehit olmuştu.” Tüfeğine sarılı olarak bulunduysa ya er olarak katılmıştır. Ya da sallıyordur. Kaldı ki orada ölen askerlerin listesi de bellidir. Sivil halk olarak mücadelenin içinde olmak ayrıdır. Şehitliklerini sorgulamak gibi bir derdim yok .Hoş şehitlik gibi bir dini mertebeye de inanmam.. . Ama millete kendini hoş göstermek için bu kadar sallamaya da gerek yok. Bu ülkenin milli kurtuluş mücadelesinde dedesi savaşmış ve bunu söylemek ya da itiraf etmek başbakana ağır geliyorsa bilemem.O zaman Sarıkamışta öldü diyerek itibarını yükseltme ve tabanının gözünü boyama yolunu seçmiş olabilir.Sizlere göre ; böyle bir mücadele de yapılmadı. Çanakkale zaferini kazanmamıza yardım eden ermişler de herhalde Sarıkamışa soğuk olduğu için gelemediler.

Açılım açılım dendi ,açılımın içeriğini doğru dürüst bilen var mı? Nedir diye soranlar barışı istemeyen ,vatan hainleri diye adlandırıldı. Bir yanda bize verdiğiniz sözleri yerine getirin ,,ortalığı kan gölüne çeviririz ,çekiilmeyi durdururuz - sanki gerçekten çekilmişler gibi- diyen terör örgütü mensubları diğer yanda doğru dürüst muhalefet etmeyi beceremeyen partiler.Daha doğrusu neyi savundukları belli olmayan. Ne çıkacak sanki bu demokrasi paketinden, ucu açık bir sürü şey belki de .Yapacağızdır edeceğizdir , civciv çıkacak kuş çıkacak. Bakalım açıklansın da daha sonra gerekirse yorumlarımızı yaparız.