democrossian tarafından postalanan herşey
-
Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Evangelistler bir an boş durmuyor anlaşılan! "Bak bak George, şu bilimciyi çarpıtmamışız. Bak bakalım ne demiş, neresini çarpıtıp müslümanlara ne şekilde servis edebiliriz! İlla iyice çarpıttıktan sonra, evrim yalanmış diye bir şeyler eklemeyi unutma, o şart biliyorsun!" "Tabii Michael, merak etme, ayar geçerim." Hep çarpıtma, hep uydurma... Baksan adamcağızlar gerçekte ne söylüyorlardır kimbilir... Benim tavsiyem, bu evangelistlerin tanrı var dediğine inanmayın. Hiç bir söyledikleri doğru değil.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Muhammed ömrü boyunca allahtan geldi diye ne sözler söyledi, toplamını kendisi de bilmiyordu. Çünkü bilse, mutlaka bir heyet toplar, ölmeden söylediği sözleri birleştirip bir kitap yapardı. Mısır'dan hediye geeln cariyeyi geri gönderip "bunun yerine bana papirüs gönderin de Kuranımı yazdırayım" derdi. Kapasitesi düşük, muhtemelen otistik belirtiler gösteren, belki epilepsi nöbetleri de geçiren bir adamdı. Gençliğini yaşlı bir dulun hizmetinde geçirmiş, onun önceki kocasından olan kızlarına kızım demiş ve topluma karışamamış, mağaralarda hayaller görmüştür. Onda bir kapasite olsa bir okuma yazma öğrenirdi. Bir tek eline kalem aldı bir harf yazdı diye rivayet yok. Bu olamaz. Bu kapasite son derece düşük bir kapasitedir. İktidarı ele geçirmek isteyen muhalif ekip, onu amaçları için kullanabileceklerini ve peygamber diye lanse edebileceklerini görmüşlerdi. Çünkü küçüklüğünü, burnundan sümükler aktığını, yerlere akıttığını, altsız gezdiğini kimseler görmemişti. Bu haller kutsallık iddiasına gölge düşürmeyecekti. Çocukluğu uzakta geçmişti. Üstelik otistik belirtiler ve sara nöbeti benzeri halleri vardı. Bunları da allahtan diye gösterebilirlerdi. Bu adamlar onu "bizim sana ısmarladıklarımızdan başka kendiliğinden ayet diye bir şey söylersen senin boğazını keseriz" diye tehdit de etmişler, çok kere aşağılar biçimde azarlamışlardır. Bunlar hep Kuran'da yazılıdır. Muhammed'in Arapların dinlerine, ilahlarına küfürler hakaretler edip de başına bir şey gelmemesi olanaksızdı. Hemen öldürürlerdi ama onu bu muhalif ekip korumuştur. Ancak kullanıp işi bittikten, iktidar olduktan sonra kendileri zehirletip öldürmüşlerdir. Rivayetlere bakıldığında zehirlendiği anlaşılıyor. Bunu da ancak Ayşe yapabilir. Yavaş yavaş ilaç veriyorum diye zehirlemiş. Muhammed işe ayıkmış ama artık zehirlendiğini, öldürüleceğini anladığında kendini kurtarması için çok geç olmuş.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Bir ara ABD dışişleri bakanı Powell "bilemediklerimizi bilmediğimizi bildiğimiz için bildiklerimizi bildiğimizi bilmediğimizi söyleyemeyiz" gibi bir laf etmişti de gülmekten ölmüştük. Ama maalesef ardından Iraklılar bombalarla ölmeye başladı, biz gülmekten öldüğümüz için daha şanslıydık.
-
Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Eğer bu Lewis gerçekten böyle konuşmuş, evangelistler sözlerini çarpıtmamışlarsa... Gelsin ona ben bir kaç saat bedava determinizm kursu vereyim. Hemen tesadüf diye bir şeyin olmadığını anlar ve mutlu mesut hayatına döner. Tesadüf diye bir şey yoktur. Bizim bilgisizliğimizden dolayı rastlantı diye adlandırdığımız olguların bile nedenleri vardır ve nedensellik asla şaşmaz. Tüm varlığı, tüm zamanları kapsayan ve birbirine bağlayan bir örüntüdür. Tesadüfe asla yer vermez. Ama sanırım evangelistlerin çarpıtması büyük olasılık. Yani artık çığrından çıktılar. Çarpıtmanın, yalanın, aldatmacanın bir sınırını bırakmadılar. Buradaki uzantıları da bir belgesel anlatacaklar, artık komediye taş çıkarttıklarını gülmekten gözümüzden yaş gelerek görüyoruz: "Aslan allahü zülcelal hazretlerinin celle celaluhu, takdir buyurmuş olduğu rızkına doğru yaklaşıyor inşaallah. Biiznillahi teala rızkına müyesser olacak inşaallah! Allahuekber! Maşaallah, barekallah... Elhamdülillah!" (Bıraksan da onu aslan dese birader!) Yani bu iş akıl sınırlarından çıktı... Bu resmen bir cinnet hali...
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Evrimin yüzyıllar içinde olacağını sanmak bilgisizliğin en koyu hali olsa gerek. İnsanın diğer kuyruksuz maymunlardan ayrılma süreci sekiz milyon yıl önce başlamış ve bir milyon yıl önce insan, belirgin bir ayrı tür kuyruksuz maymun haline gelmiştir. Bu son bir milyon yılda da giderek daha fazla insan olmuştur. Atalarımıza belirgin ve net şekilde insan diyebilmemiz için 300-500 milyon yıl öncesine gitmek gerekiyor.
-
BİTKİLERDE SİYANÜRÜN EVRİMİ
Evrimin sonuçları ancak milyon yıllar içinde belirir. Bunları bir insanın ömrü boyunca gözleyebilmesinden bahsetmek komik olur. Doğal evrime göre çok daha hızlı çalışan yapay seçilimin sonuçları bile yüzlerce neslin geçmesi süresinde ancak kendini gösterir. Bunun da insan ömrü içinde gözlenmesi olanaksızdır. Örneğin bugünkü Atlas okyanusu, geçmişte Pangea kıtasının içinde bir nehir yatağı vadi idi. Vadinin iki yakası zamanla açıldı, şimdide koca bir okyanus oldu. Atlas okyanusu kıyılarında yaşayan Berberilerin: "Biz dedelerimizden hiç buranın vadi olduğunu, karşı yakasının görülebildiğini duymadık. Demek buranın zamanında vadi olduğu yalandır" demeleri ne kadar komik olursa, "ömrüm boyunca, dedelerimin ömrü boyunca evrimi gözleyemedim" demek de aynı şekilde çok komik olur. Atlas okyanusunun genişlemesi halen sürmektedir. Milyarlarca yıl sonra, Atlas okyanusu ile Pasifik okyanusu aynı büyüklüğe gelecektir. Hiç kimsenin "dedelerimiz Pasifiğin dünyanın yarısı kadar koca bir okyanus olduğunu söylerlerdi" deme şansı elbette olmayacaktır. Aynı şekilde, kimsenin "dedelerimiz bir türün dallanarak iki türe ayrıldığını görmüşler" deme şansı olabileceğini düşünmek son derece ama son derece komiktir.
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
İslamı iyi bildiğimi iddia etmem, islami kavramları benimsediğim anlamına gelmez. Dua etmek de fal bakmak kadar anlamsız ve yararsızdır. Birini ötekine tercih etme gibi bir durum söz konusu olamaz. Eğer zar, kağıt, çöp çekme gibi araçlar fal amaçlı değil de kur'a çekme amaçlı kullanılırsa ise bunun insanlara bir zararı olmadığı gibi yararı olur. Bu gibi araçların sonuçları, düzgün dağılım gösterir. Bundan yararlanılabilir. Örneğin hilesiz tam homojen bir zar, 600 kere atıldığında yaklaşık her rakam yüzer kez gelir. Diyelim bir yerin altı çalışanı, öğlen yemeklerini o gün kimin çekeceğini belirlemek istiyorlar. Sıraya koymaları monotonluğa yol açar. Ama zar atarak belirlemeleri, eğlenceli ve renkli olur. Bazen iki gün üst üste aynı kişi çekebilir. Bu, esprilere, eğlenceli konuşmalara bahane olur. Ama adaletsizlik olmaz. Yıl boyu dağılım mutlaka dengeli olacaktır. Sonuçta üç aşağı beş yukarı belki bazıları bir kaç öğlen yemeği kârda olabilir. Eğlence ve espri için bu kadarına rahatlıkla katlanılabilir.
-
13 Bin Yıllık Natufian Medeniyeti
Ha, heykeller bir orkestrayı betimler, birinin elinde saksafon, birinin elinde keman, birinin elinde obua olur da vay canına dersin... Ben o heykelleri gördüm. Bildiğin heykel yani, 12000 yıl önce yapılamayacak bir özellikleri yok. Böyle daha çok, kabartma ile heykel arası bir şeye benziyorlar. Yontma işçiliği son derece kaba. Değerli kalıntılar olmaya paha biçilemezler, elbette. Ama evrimle bir alakaları yok...
-
BİTKİLERDE SİYANÜRÜN EVRİMİ
Demek neşeli olunca genç kalınıyormuş. Dam üstünde saksağan, yüküm şimşir kaşıktır.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Kafasının tepesinde nur topaçlı smili ile mi ciddi dinliyorsun? Sevsinler ciddiyetini! Tanrının olabilirliği olabilemezliğiyle birlikte, olabilemediğinden dolayı olabilemezdir. Nasıl ispatladım ama!
-
Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Bilimin tanrı ile hiç bir işi, alışveriş, derdi, kaygısı, varsayımı, tasası, kederi, alıp veremediği yoktur. Dogmatikler tanrıyı önemli bir şey sandıkları için kimse bu kavrama ilgisiz kalamaz sanıyorlar. Tanrı fikrini gece uyurken horlaması kadar bile kaale almayan kişilerin nasıl olabildiğine akılları ermediğinden, bilimcilere tanrı ile ilgili sözler söyletmeye bayılıyorlar! Böyle sözleri ya kendileri uyduruyor, kendilerini tatmin ediyorlar, ya da bir bilimci fonlardan araştırmalarına kaynak aktarılması için gönüllerine göre konuşuveriyor!
-
Hz. Mehdi (as)'ın Çıkacağı Ortamın Özellikleri
Zinetin ne olduğu konusunda yorum çeşitliliği olması doğal. Zinetin ne olduğu, asıl konumuzu etkilemiyor. Takılar elbette kastedilmiş olabilir, itirazım yok.
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Fal oku yasağı filan beni hiç ilgilendirmez. Kuranın ortaya koyduğu hiç bir kavramla ilgilenmiyorum. Doğruyu yanlışı 1400 sene önce yaşamış araplardan öğrenecek de değilim. Bilimden başka yol gösterici yoktur. Kuran domuz eti yemeyin demiş. Oldu gözlerim doldu. Şarap içmeyin demiş. Çerezle beyazı mükemmel gider. Kırmızısını o kadar sevmem. Kuranda ne demiş bana ne? Kuran istediği kadar yanlış desin kimin umrunda. Fakirlere kısa çöpü çeken yemek verecek demek güzel bir adetmiş. Kaldırmakla hata etmişler. Zaten insanlığın tarihinde en büyük hatalardan birisi İbrani kökenli üç dinin yaratılması. İnsanlık bu hatasını zor temizleyecek gibi görünüyor.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
İnsanlara bakmıyoruz. Hatta Muhammed'in yaptıklarıyla da islamı değerlendirmiyoruz. Yani Muhammed bile bize islam dinini yanlış tanıtamaz. Biz Kuranda ne yazıyor, ona bakıyoruz. Çünkü Kuranı, bu dini yaratan adamlar yazmışlardır. Muhammed kendisi bile yazmamıştır. Onu kullanmışlar, karşılığında da hayatında en aç olduğu, gençliğini bir yaşlı dula harcamasından dolayı açlığından kıvrandığı bir konuda mükafatlar vermişlerdir. En son bu evlatlığının karısını istemesi ile bu ekibin bile artık sabrı taşmış, bundan sonra hoşuna giden kadınları istemesinin haram kılındığını bildiren ayet yazarak resti çekmişlerdir. Ben bu Kuran ayetlerini kopyalayıp yapıştırmaktan bile hoşlanmıyorum, ısrar ederseniz yapıştırırım veya Suheyla sanırsam memnuniyetle bunu yapar. Ekip, amaçları için kullandıkları sürece Muhammed'in isteklerine olumsuz yanıt vermemişler, yerine getirmişlerdir. Ta ki Mekke ele geçirilip muhalif değil iktidar olmuşlardır, Muhammed'i Medine'ye gönderip zehirleterek öldürtmüşlerdir. Kullanılan her nesnenin çöpü boylamak kaderidir.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Kızlar kısa zamanda çok değişir. Daha önce dikkatinizi çekmeyen bir kızın birden ne kadar güzelleşmiş olduğunu farkedebiliyorsunuz. Çok banal bir deyim vardır hani, aynen aktarmayı insanlık erdemine yakıştırmam. Bu banal yoz insanlara göre gönül ota da konarmış, başka yerlere de. Nereye konacağı belli olmazmış. Nasıl gönülleri varmışsa artık bunların. Sinek gönüllü adamların ne zaman kimi canları çekecek belli olmaz. Bu rahatsız edici gerçeğin konu ile doğrudan irtibatını kurmayı dahi insanlık erdemine aykırı bulurum. Siz anlayacağınızı anlayın. Uzatıp kırıcı olmak istemiyorum.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Bütün bayraklar birer kumaş parçasıdır. Türk bayrağı da elbette öyledir. Ama bir kumaş parçasına sembolize ettiği bir takım değer atamaları yapılınca bayrak olur. Bir yabancı ülke bayrağının bu değer atamalarına karşı isek, o bayrağın değerinin sıfır, çekildiği ülkemiz göklerinden (tabii eğer o kara gün geldiyse, umarım asla olmaz) derhal indirilmesi gereken, bir daha o göndere çekilmesine asla izin vermeyeceğimiz bir kumaş parçası elbette olabilir. Bunda hiç bir sakınca yok. Ayrıca korsan bayrağına da aşağılanıp hakaret edilemez. Bu anlamsız ve saçma bir davranış olur. Çünkü bez parçaları kimseye bir kötülük yapamazlar. O bayrak iner, bir daha da yağma, talan ve soygunu sembolize ederek dalgalanmasına izin verilmez. Ben bir tez ortaya attıysam önünü arkasını düşünmemiş olmam çok zayıf olasılık. Bu konuda titizim. Kurtlarla dans ederken dikkatli olmayı tavsiye ederim... İnsan besleme sözcüğünü kullanırken biraz ar etmeli, biraz yüzü kızarmalı. Evlatlık kurumunun içini boşaltıp böyle yüz karası bir kavramı yerine koymaya hiç mi utanmıyorsunuz? Dogmaya esaretiniz bu raddeye mi ulaştı? Yok bir de tecavüz etseydiniz beslemeye. Rezalete bakar mısınız, eve besleme alıyorsun, az daha büyüse de... diye beklemeye geçiyorsun. Buna kepazelik denmiyorsa başka isim bulmakta zorlanıyorum. Bir Muhammed evlatlığının karısına göz koyma ahlaksızlığını işledi, bu uğurda evlatlık kurumunu mahvetti, insanlığa büyük zararlar verdi dememek için tüm insanlık değerlerinizden de vaz geçmeye hazır mısınız?
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Deney şöyle de yapılabilir: Dualar zarlara olumlu etki gösterirse bütün kentteki fakirler toplanıp, ziyafet verilecek. Bu, kişisel çıkar durumunu ortadan kaldırır. Ama bu deneyde de dua, zar gelmelerini etkilemez maalesef...
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Çok güzel kardeşim. İnançlarımız farklı olabilir, ama siyaseten kardeşimsin ve omuz omuzayız. Seni bu güzel düşüncelerinden dolayı kutluyorum. Keşke her vatandaşımız böyle düşünse. İnançlarımızın farklı olması hiç ama hiç önemli değildir.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
İyi işte, evlatlığı yok ettin, besleme yaptın. Cinsel olarak da nikahlanabilir yaptın. İyi mi oldu? Bayrak için, yani bir nesne için öyle ifadeler kullanmak saçmalıktır, insana aklından zoru var derler. Bir kumaş parçası sana ne yapabilir ki öyle ifadeler kullanacaksın? Bir korsan bayrağı ise, kurukafa işaretli kara bir ölüm ve yağma, talan bayrağı ise, temsil ettiği kavramlardan dolayı kullanabilirsin. Kavramlar için o ifadeler rahatlıkla kullanılır. Örnek verdiğim gibi ırkçılık için.
-
Hz. Mehdi (as)'ın Çıkacağı Ortamın Özellikleri
Yo, kadınlar eski tabirle "cins-i latif" dir ve güzelliklerini hadi zinet olarak yorumlamak mantıklı olabilir diyelim. Sorun şu ki örtü, bu her neyse, tarif edilmiyor, başı tümüyle örteceğine dair bir belirleme yok. Yakalara indirilmesi isteniyor. Bundan, boyun ve göğüs kısımlarını açıkta bırakmamak anlamı çıkarmanın mantığını anlarım. Ki zaten bu kastediliyor. Ama bu örtünün başı tümüyle kapatan bir örtü olduğu belirlemesi bulunmuyor. Anısına saygı duyduğum ve katlinin içimi ürperten korkunç bir kayıp, yobazlığın vahşi yüzünün sırıtması korkunç bir cinayet olan, zarif ve güzel hanımefendi Benazir Butto'nun başörtüsünü bilirsinizdir. Başını tümüyle örtmez ve yakalarına inerdi. Kim bu örtünün Kurana aykırı olduğunu iddia edebilir? Hiç kimse... Konu çok açık ve net. Bir bunu kabul edemeyen müslümanların din baronlarının ellerinde oyuncak olmaları, fikir, özgürlük yoksunu olmaları kadar acı ve korkunç bir şey bilmiyorum...
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Evlatlığın türü filan olmaz. İslama göre evlatlık alsan da ona nikah kıyabilirsin. Bu da evlatlık kurumunu dinamitleyip yok eden skandal bir ahlaksızlıktır. O zaman niye evlatlık diyorsun? Evlat adını ağzına bari alma, öyle değil mi? Bu bir skandal ve çok ahlaksız bir skandal.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Kavramlara değer vermemek, saygı duymamak, yermek, kötülemek, berbat olduğunu, yok olması gerektiğini söylemek aşağılama değildir. Bunları insanlara söylerseniz aşağılama olur. Irkçılık kavram olarak berbat, değer verilmeyecek, saygı asla duyulamayacak, kötülenecek, berbat ve yok olması gereken bir kavramdır. Bunda şüphe de yoktur. Ama dogmatik zihin devreye girince hemen dini bundan muaf tutar. halbuki din, ırkçılıktan da berbat bir bölücü ve düşmanlaştırıcıdır. Öyle ki, ebediyen bağdaştırmıyor, bir kesime sonsuz zevk sefa vadediyor, diğer kesime insanlık dışı vahşi psikopat işkenceleri sonsuz olacak diye korkutmayla dayatıyor. İnanç özgürlüğünü ahlaksızca yok ediyor. Halihazır, önümüzde olan din kavramına evet değer vermiyorum, saygı duymuyorum, yeriyorum, kötülüyorum, berbat olduğunu söylüyorum ve yok olması gerekir diyorum. Çünkü insanları ebediyen düşmanlaştırıyor. Başka bir din anlayışı ortaya konursa bakar, değerlendirir, kararımızı veririz. Bu asla dindarları aşağılamak değildir, olamaz. İnançlarına yönelik eleştiridir. Niye onlar gibi değil, farklı inandığımızın açıklamasıdır. Bunları söylemeden kendi inancımızın ne olduğunu nasıl açıklayabiliriz?
-
Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
İlk proteinin oluşumu gerçekten çetin konudur. Çünkü proteini yapan organik makine olan ribozom da proteinden yapılı. Canlı türlerinin birbirinden türeyiş mekanizmalarının açıklamaları var. Ama ilk proteinin oluşması konusunu açıklamak çetrefil. Bu sorun, tavuk-yumurta sorunundan çok çok daha zor bir konu. Ama açıklama yok değil. Bir kere protein yapıtaşları olan aminoasitler doğal etkenlerle sentezleniyor. Ama tuğlaların meydana gelişini açıklamak, binanın yapımını açıklamaya yetmiyor. Canlı öncesi, canlı olmayan ama canlı gibi davranabilen virüs benzeri ilksel mikroskopik yapılar gerekli. Bunlar da kil kristalleri olarak düşünülüyor. Kil kristalleri bir yapıyı bellekleyebilir ve üretebilir. İlk üreme ve bir yapıyı kalıtlama mekanizmasının kil kristalleri ile gerçekleştiği düşünülüyor. Bu anlatım, virüsler ilk canlılardır demek olmuyor. Çünkü virüste DNA yoksa da RNA var. Bu da DNA gibi genetik bellek. Protein değilse de protein sentezi yapacak mekanizma (ribozom) olmadan çalışacağı zemin yoktur. Virüsten de basit kil kristallerinin canlılık öncesi canlılığın temeli olması gerek. Bunu kabul etmek zor gelebiliyor. Ama bu iş böyle olmuş olmalı. Canlı olmayan bir şeyin kendi yapısını belleklemesi ve kendi kopyalarını üretmesi biraz muhayyileyi zorlayan bir düşünce. Zor tasavvur edildiğini kabul ediyorum. Fakat bu kil kristali yapılarının, ilk protein öncüllerinin inşası için bir iskele veya kalıp görevi yaptığını düşünmek kaçınılmaz. Protein tabii ki aminoasit çorbasında rasgele asla sentezlenemez. Bu olasılık dışı. Ama böyle kil kristali yapıların iskele veya kalıp görevi görmesiyle olabilir. Bu, en gelişmiş süper bilgisayarların bitmiş bir satranç maçını geriye doğru analiz edebilmelerini, ama ilk açılış hamlesini tahmin etmelerinin olanaksız olmasına benziyor. Bu kadar geriye gitmek şu anki bilim düzeyimizle zor...
-
Hz. Mehdi (as)'ın Çıkacağı Ortamın Özellikleri
Bunu söylemeniz çok ilginç. Ben bunu hiç bir müslümana bu güne kadar kabul ettiremedim. İlla Kuranda yazıyor diyorlar. Gösterin diyorum, biz Kuranı yorumlayacak kapasitede değiliz diyorlar. Nasıl olur, siz "Kuranı Mübin" demiyor musunuz, apaçık okunan (kitap) demek değil mi bu diyorum, evet diyorlar. E apaçık bir şeyi nasıl anlayamıyorsunuz diyorum. Kanaat önderlerimiz böyle diyor, Kuranı kendiniz anlamaya kalkarsanız dinden çıkarsınız diyorlar şeklinde yanıtlıyorlar. Bu noktada kızıyorum. Bunun apaçık tuzak, din baronluğu olduğunu nasıl göremiyorsunuz diyorum. Bu din baronlarının inancınıza karışmasına, kendi inancınıza göre allahınızla aranıza girmesine nasıl izin veriyorsunuz diyorum. Maalesef tartışma uzayıp gidiyor ve son tepkileri "dini tartışmak günahtır, allah batıla dalanları görürseniz uzaklaşın buyuruyor diyorlar. Kalkıp gitmemeleri için mecburen mevzuyu bırakıyorum. Bırakmazsam gerçekten gidiyorlar. Nereye gittin diyorum, abdest aldım diyor. Sanırsam batıl konuşmaya daldığı için tövbe de etmiş oluyor. Gel de mevzuya devam et! Din baronları maalesef her yönden bağlamışlar, örümcek ağı gibi. Ne söyleyeceklerini de çok iyi ezberletmişler. Standart yanıtları var ve hiç şaşmıyor. Ezberleri çok iyi...
-
Hz. Mehdi (as)'ın Çıkacağı Ortamın Özellikleri
Tabii ki zorlayamam, bunu nasıl yaparım? Asla yapmaya da kalkışmam. Bunu bir an yapmaya kalksam kendimden utanırdım. Zorlama kesinlikle yok. Benimki sadece görüşümü söylemek. Ha, görüşlerimi değiştirmemekte ve yumuşatmamakta kararlı olabilirim. Ötesinde bir eylem, söz konusu bile değil... Zaten böyle bir şeye yeltensem, bana olan saygısı o an sıfırlanır ve gözünde bir hiçe dönerim. Bunu çok iyi biliyorum ve çok da haklı olur.