Zıplanacak içerik

democrossian

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. Hadislerden bahsetmedim. Hadislerin uydurma olduğundan ben de eminim. Ben Kuran'da geçen Yecüc Mecüc efsanesinden bahsettim.
  2. İnsanların çok büyük çoğunluğundaki akıl, yeterli düzeydedir. Çok azımız üstün zekalıyız ama, yeterli düzeydeki akıl, adı üstünde yeterli. Üstün zeka olmaya gerek yok. Normal bir zeka, sorunları anlar, sorunların kaynağını kavrar ve bir çözüm düşünür. Düşüncesini uygulayamaması ayrı bir sorun. Onun bambaşka nedenleri vardır. Sorun hiç bir zaman yetersiz akıl değildir. Sorun, ön kabuller, peşin yargılar, koşullanma, dogmalara inanma gibi etkenlerin aklı kısıtlaması, yönlendirmesi ve kutuplaştırıp, farklılıklara kapatması. Tabii duygular da etkili. Dogmalar maalesef aşırı derecede etkili oluyor. Üniversite bitirmiş, kariyeri olan, statü kazanmış kişilerin gidip hiç bir bilgiye sahip olmayan bir şeyhin karşısında tapınma davranışları sergilemeleri görülen olaylardan. Dogmanın zihin üzerindeki anormal etkisini gözardı ederek bunu asla açıklayamayız. Dogmanın bu aşırı etkisi çok şaşırtıcıdır. Ben gözümle gördüm: İki üniversite bitirmiş bir arkadaş, bir şeyhe tapınırcasına bağlıydı. Bu şeyhi gördüm, en küçük bir özelliği olan biri değildi. Oturup konuştum, söyledikleri incir çekirdeğini dolduramazdı. Fakat o iki üniversite bitirmiş arkadaş, şeyh ne derse kesin bir iman getiriyordu. Buna bir balık restoranına gitmeyi önerdim. Kaşlarını kaldırıp gözleri büyüdü, resmen yani, böyle bir şey olamazdı. Şeyhi buna anlatmış ki, bir evliya köprüden geçerken bir balık sudan başını çıkarıp "bizim etimizi yiyen üstümüzden geçmesin" demiş. Evliya bir daha hiç balık yememiş. O kadar şaşırdım ki, fakat kendimi çabuk topladım. Kuran'da denizden çıkardıklarımızı yeyin diye bir ifade olduğu aklıma geldi. Senin bu şeyhin Kuran'ı değiştirebiliyor mu dedim. Tek kelime etmedi ama çok bozuldu. Bir daha bana şeyhinden tek kelimeyle bile bahsetmedi. Herhalde aklı başına gelmiş dedim ama ne gezer? Duydum ki yine o şeyhe tapınmaya gitmeyi sürdürüyormuş. Sonra da aramız bozuldu zaten. Duydum ki şeyhinden onu soğutmaya çalışan herkese küsüyormuş. Çok vahim yani... İnanılmaz ama gerçek...
  3. democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Evrim Kuramı
    Bu konuyu da ayrıntılandırmak isterim. Şempanzeler rahat bir gece geçirmek için ağaç dallarını büküp birbirine çatarak kendilerine yatak yaparlar. Bu yataktan çok bir hamağa benzer. Oldukça iyi sayılır, bir şempanzenin hazırladığı böyle bir ağaç yatağında iyi bir uyku çekilebilir. Tabii şempanze bundan hiç hoşlanmaz o ayrı. Şempanzeler yaşam alanlarını koruma konusunda oldukça sinirlidirler. Aynen bizler gibi... Şempanze davranışlarını incelemek, evrimsel kuzenlerimiz olduklarını çok açık gösterir. Bir şempanzenin portakal soyması, şaşılacak kadar bize benzer. Bir ağaç dalını kırıp, kabuğunu ustaca soyarak yaptığı çubuğu elinde taşır ve alet kullanma becerisi vardır. Taşları çekiç olarak kullanma becerisi vardır. Hayatında ilk kez karşılaştığı bir problemi çözebilme becerisi vardır. Çok da iyi öğrenir. Şempanze iyi bir piknik arkadaşı olabilir. Çalı toplar, uygun boyda kırıp ateş yakabilir. Şiş yapıp ikram edebilir. El becerileri hiç fena değildir. Fakat ellerini yürüken de kullandığı için bizim ellerimiz kadar becerikli olması olanaksız tabii. Piyano çalabilir ama Mozart çalamaz. Hoş, bir çoğumuz da Mozart çalamayız. İşaret dilini çok iyi öğrenir ve işaret dili kullanarak bir şempanze ile oldukça gelişkin bir iletişim kurulabilir.
  4. democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Evrim Kuramı
    Modern tıp, insanlarda, hatta besi hayvanlarında evrimi durdurmuştur. Çünkü doğal seçilim işlememektedir. Açıklamıştım, Lamarkçı düşüncenin aksine, Darwinci evrim anlayışında zararlı organları almak, o organın yok olmasını değil, tersine devamını sağlar. Çünkü apandisit, bademcik iltihaplarından ölümlere modern tıp izin vermediği için seleksiyon da oluşmaz. Evrimin iki ayağı mutasyon ve seçilimdir. Tek ayakla evrim yürümez. Hoş, zaten modern tıbbın ortaya çıkışı çok yeni. Bu kadar kısa sürede evrim zaten oluşmaz. Belirgin bir değişim için bir milyon yıla varan süre gereklidir. Ama yine de örneğin miyop sayısındaki artış, modern tıp nedeniyledir. Doğal seleksiyon çalışsaydı miyopi çok azalırdı. Modern tıp, miyopiden zarar görmemize izin vermiyor. Doğal seleksiyon çalışmayınca miyopi artıyor. Not: Dalak alındığında ciddi bir eksiklik oluşturmasa da, tümüyle yararsız bir organ değildir. Kandaki ölü hücreler bir süreliğine dalakta depolanır. Dalak olmasa ne olur, bir şey olmaz, bu hücreler kandan böbreklerce süzülüp yine atılır ama depolanmalarının küçük de olsa bir yarar sağladığı düşünülür. Ayrıca fetusta kemik iliği oluşuncaya kadar dalağın varlığı şarttır.
  5. Kuran'daki anlatım şekli böyle... Yapacak bir şey yok.
  6. İki zıt görüş arasındaki çelişkiyi giderememişsiniz. Ne yapalım, bu da sizin tarzınız diyelim. Ben net görüş belirtmekten yanayım ama benim tarzımı herkesin benimsemesini bekleyemem.
  7. O halde Sosyal Galtonizm diyeceksiniz. Darwin'in sosyal bir kuramını yayınladığı bir kitabı var mı? Yok... Demek ki sosyal Darwinizm diye bir şey yok...
  8. democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Evrim Kuramı
    Evangelist çarpıtmalı alıntılara sadece efendileri evangelistlerin kucağında rehin olan "sohbete buyur mübarek"çi şakirtler inanır. Ben inanmadığımı defalarca söyledim. Bu alıntılar tümüyle yararsız...
  9. Bu meal üzerinden eleştirme iddiası öylesine tutarsız ki böyle bir savunu nasıl yapılabilir? Kuranın dili uzayca, allahça gibi insanlar tarafından çözülememiş bir dil değil. İnsanlık kültürünün bir ürünü olan Arapça. Her dil eğer uzayca değilse tercüme edilir. Bir tercümeye güvenmezsen tüm tercümeleri bir araya getirir, karşılaştırırsın. Yetmedi, kelime kelime çözümlersin. Yetmedi, kelimelerin tarihsel anlam değişikliklerine kadar inersin. Bunların hepsi yapılabilir işler. Üşenmeyene, dogmatik safsatalarla zihnini uyuşturup uyumak istemeyenlere çok kolay. Yeter ki uyanmak iste. Hemen uyanırsın. Uyanmak istemeyen sonsuza kadar uyuyabilir...
  10. Darwin'den sonra yaşamış bir kişinin görüşüne dayanarak Darwin'i haksızlamak da süpermiş! Darwin çok dürüst ve ilkeli bir bilim adamıdır. Kanıtı da kendi teorisinin bile ilerde kapatılacak eksikliklerini görmesi ve itiraf etmesidir. Biz o eksiklikleri giderdik ve evrimi insan türünün keşfettiği en muhteşem teori haine getirdik. Bundan daha muhteşemi fizik alanında bekleniyor.
  11. Ben asıl sevilmesi için bir neden bulmayı başarabilenlere hayret ediyorum. Bu nasıl başarılabilir? Bunun "kıl" sevgisinden başka yolunu göremiyorum. Teyze iyi açıklamıştı... Teyzenin görüşü aynen geçerli ve çok açıklayıcıdır. Sağol teyze... Bizi çok ama çok aydınlattın.
  12. democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Evrim Kuramı
    Bahsedilen araştırma sonuçları spekülatiftir. Böyle araştırma sonuçları sıklıkla yayınlanır. Bir araştırma sonucu, bilimin vardığı son görüş değildir. Bağışıklık sisteminin ön karakolu denen organlar enfekte olup vücuda zehir saçıyor. Ölüme yol açıyorlar. Bu nasıl bir ön karakol?
  13. democrossian şurada cevap verdi: Evrim başlık Güncel Konular
    Bu kadar açık ve net bir konuyu tartışmak gereksiz. İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük lider olan Atatürk'ümüz gerekeni söylemiş: "Savunma amaçlı olmayan tüm savaşlar cinayettir." Bu kadar yani, mevzu biter. Saldırı amaçlı savaşlar cinayettir, savunma meşrudur. Kazanılan savunma savaşı ise bir ulusun en büyük onurudur. Kutlamalar yapılarak o anı taze tutulur ki yeniden saldırıya uğrarsak ne yapacağımızı bilelim. Bu budur ve bunda tartışmaya açık bir konu göremiyorum. Burada Suriye'ye karşı emperyalist ve dogmatik saldırıları tüm gücümüzle kınamamız gerekirken, bu tartışmaların açılıp konunun ekseninden kaymasından üzüntü duydum. Suriye'ye karşı kirli bir savaş zaten açılmış durumda. Dünyada ne kadar katil psikopat varsa bu ülkeye serbestçe girişlerine ve istedikleri katliamı yapmalarına izin veriliyor. Bu bir insanlık suçu iken, emperyalist ABD nin daha kimyasal silahı muhaliflerin kullandıklarının kanıtlanmasını beklemeden savaştan söz etmesi, muhaliflere o silahları zaten kendisinin kullandırttığının kanıtıdır. Bari bir yalan da olsa kanıt üretilmesini beklese, yine bir derece tartışmalı olurdu. Şu anki durum tartışmasız bir insanlık suçudur. Bu suçu ABD ve ortakları işlemektedir.
  14. democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Evrim Kuramı
    Bahsedilen yararları damak kaslarının sağladığını söylemiştim. Bu kaslar damak arkasında, yutağa yakın yer alırlar. Küçük dilin işlevi sadece hırıltı sesi üretmektir. Hırlamak gerekli ise, küçük dilin gerekli olduğunu savunulabilir. Apandisit de yokluğu hiç bir komplikasyona yol açmayan gereksiz bir organdır. Safra kesesi sindirime zayıf bir katkı yapar. Olmadığı zaman önemli bir eksiklik oluşmaz. İnsan safra kesesinin olup olmadığının farkına bile varamaz. Bademcikler çok tartışılıyor, gereksizliği kabul edilmek istenmiyor. Ama vatanda hattı müdafaa olmadığı, sathı müdafaa olduğu gibi, vücutta da tüm vücut bir savunma alanıdır. Ön savunma karakolu diye bir görüş geçersiz. Bademcik bir enfeksiyon yuvası haline gelip vücudu zehirliyor. Bademcik de gereksizdir.
  15. Darwin'den alıntılanan sözlere ise daha önce yanıt vermiştim ama kısaca tekrar edeyim. Henüz genetik biliminin bile gelişmediği bir dönemde Darwin'in kendi kuramından şüphe duyması bir eksiklik değil, onun ne kadar dürüst ve saplantısız, objektif bir insan olduğunun kanıtıdır. O sözleri Darwin'i daha da yüceltmektedir. Kendi kuramı için bile şüphe edebilmesi, onu tam bir bilim adamı yapıyor. Bu şüpheler ondan sonra modern bilim tarafından giderilmiştir. Ortaya koyduğu kuram geliştirilmiş ve aksi düşünülemeyecek bir kuram haline getirilmiştir. Bugün evrimde hiç bir kuşku yoktur.
  16. @@musttafa, doğrusu sizin ne savunduğunuz anlaşılamıyor. Bir yorumunuzu okuduğumda dinin allah tarafından gönderildiği sonucu çıkan cümleler söylüyorsunuz, bir yorumunuzu okuduğumda dini insanların icat ettiği, ama yararlı bir kurum olduğu sonucu çıkan cümleler yazıyorsunuz. Bu iki görüşten hangisini savunduğunuz belli olmuyor. Benim kanaatim o ki, aslında ilk görüşü savunuyorsunuz ama karşı çıkmayalım diye ikinci görüşü de katıp seyreltiyorsunuz. Bence bu işe yaramaz. Çünkü iki görüş arasında radikal bir ayrım var. Bunları uzlaştırıp karıştıramazsınız. Bir tercih gerekiyor.
  17. DNA evrim geçirmez!!! DNA dört çeşit bazın dizilimi ile proteinleri kodlar. Bunu dört harfli bir alfabe ya da 4 tabanlı sayı sistemi olarak anlayabiliriz. Replikasyon, yani DNA'nın kopyalanması sırasında baz dizilimlerinde değişmeler olur. Buna mutasyon denir. Eğer bu mutasyon, üreme hücrelerinde yer alacak olan DNA da olmuşsa, yeni nesilde bu farklı DNA kodu, yapısal farklılıklara yol açar. Bu tek başına evrim demek değildir. Bu farklılaşmaları doğal seleksiyon işlediğinde evrim oluşur. Örneğin ağaçsız bir çevrede yaşayan canlı ağaçlı bir çevrede yaşamak durumunda kaldı diyelim. Kısa parmaklıydı varsayalım. Yeni çevrede parmak uzunluğunu belirleyen gende mutasyonlar oldu. Bu mutasyon parmakları ya kısaltacak, ya uzatacak yönde olacak değil mi? Evet. Bir değişikliğe yol açacak. İşte kısa parmağa sahip olan bireylere göre, uzun parmağa sahip olan bireyler, ağaçlara tırmanma bakımından üstünlük elde edecekler. Kısa sürede bütün bireyler uzun parmaklı olacak. Diğerlerinin nesli devam etmeyecek. Belli bir doğal mutasyon frekansı vardır. Vücutta sürekli üreme hücreleri üretiliyor ve her hücre için DNA replikasyonu gerekiyor. Bu replikasyonların birinde olmazsa birinde aynen kopyalama gerçekleşmeyecektir. Zaman içinde hep parmakları uzatan mutasyonlar seçilecektir. Sonuçta yeterli zaman geçince, ağaçlık bölgede yaşayan tür, mükemmel tırmanıcılara dönüşecektir. Ağaçsız bölgede kalan türde böyle bir değişim seçilmeyecektir. Böylece tek tür, ağaca tırmanabilen ve tırmanamayan iki ayrı türe ayrılacaktır. Çiftleşip üreyemeyecek kadar farklılaştıklarında, kesin biçimde iki ayrı türe ayrılmışlardır. Kökenleri yakın olan türler aralarında üreyebilirler ama, genetik uyumsuzluk kısır bireyler doğmasına neden olur. Örneğin aslan ile kaplan zor da olsa çiftleştirilip üretilebilir. Biri savanada, biri ormanda evrimleşmiş ortak ataya sahip iki türdürler. Görece yakın zamanda tek tür idiler. Bu yakın dediğimiz zaman, milyon yıldan aşağı pek olamaz. Jeolojik ölçekte bu, kısa bir zamandır. Ama bizim ömür süremize göre çok çok uzun zamandır. Bir milyon yıl zamanın nasıl geçebileceğini hayal bile edemeyiz. Çok farklı, hiç aralarında üreyemeyen türler için ise on milyon yıl kadar bir zaman gerekir.
  18. democrossian şurada cevap verdi: democrossian başlık Evrim Kuramı
    Horlamanın uyku apnesi, kalp krizi ve ölümle sonuçlanan ağır biçimlerinden söz etmiyorum. Herkes az da olsa horlar. Az olduğunda gözardı edilebilir. Ama horlamanın yararlısı yoktur, az zararlısı çok zararlısı vardır. Sonuçta nefes yolunda bir cisim var, nefesi engelliyor.
  19. Hayır, sizin nasıl tanımladığınıza bağlı. Biz tanrıyı tanımlamayız. Çünkü yok. Sizin tanrı tanımınıza bakıyoruz, olmaz böyle şey diyoruz. Sizinkini beğenmeyip kendimiz tanımlayıp, kabul edebileceğimiz bir tanrı siparişi vermiyoruz. Tanrıyı tanımlama konusunda top tamamen sizde... Unutmayın ki teizm olmasa ateizm de olmaz. Ama siz bunu diyemiyorsunuz. Ateizm olmasa teizm de olmaz diyemiyorsunuz. Aramızda böyle çok önemli bir fark var.
  20. Tabii ki din kavramının ortaya çıkışını tek nedene bağlayıp yalın ve basit açıklamak istemem. Çok daha neden sayılabilir. Bunlar içinde korku da var, ümit de... Benzerleriyle dayanışma ve saldırılara karşı güçlü olma da var. İlla mutlak olarak saldırmak için yaratıldı dersek haksızlık olur. Gerçek şu ki din siyasete, baskı, faşizm ve emperyalizme alet edildikçe hep olumsuz tarafından ele alırız. Din sömürüsü biterse olumlu yönlerini de görürüz. Bu, önümüze din adına ne geldiğine bağlı... Önümüze konan yemek önemli. Yemeği reddetme hakkı her zaman saklıdır.
  21. Bu doğru. Giden bir tekini ben de bilmiyorum, bilene de raslamadım. Filan padişah gitti diye bir bilgi yok. Dolayısıyla konu açık ve net... Dini kullanan kullanana... Ben size çok net bir örnek vereyim. Kanuni Süleyman öldükten sonra sarayın finansmanını bir yahudi tüccar ve banker sağlamaya başladı. Bu tüccarın ticaretini Kıbrıs engelliyordu. Kazancını bölüşmemek ve tüm Akdeniz ticaretini ele geçirmek için saraya baskı yapıp Kıbrıs seferi istedi. Borç alınca köle olursunuz. Sefer hazırlıkları başladı. Büyük bir Osmanlı filosu Kıbrıs'a saldırdı. Fakat Kıbrıs halkı büyük bir direniş gösterdi. Osmanlı kadırgaları yakıldı, çeriler karaya bile çıkamadılar. Bunun üzerine Lübnan ormanları kesilerek yeni kadırgalar yapıldı. Anadolu'dan kutsal cihad diye asker toplandı. Gelen bütün saldırı dalgalarını Kıbrıs halkı göğüslüyordu. Uzakta demirleyen kadırgalara bile intihar saldırısı düzenliyor, kendileriyle birlikte kadırgaları yakıyorlardı. Rum ateşi diye bir o zamanın silahı vardır. Bunu kullanıyorlardı. Yeni kadırgalar için Toroslardan da ormanlar kesildi. Ölen çerilerin yerine yenileri toplandı, kadırgalara doldurulup gönderildi. Dalga dalga gelen bu saldırılara sonunda Kıbrıs dayanamadı ve düştü. Binlerce genç allah yolunda savaş diye gidip öldüler, binlerce ağaç katledildi, paraları ise Akdeniz ticaretini ele geçiren tüccar cebe indirdi ve saraya daha bol kredi açtı, sarayda zevk safa daha bir şaşaalı hale geldi...
  22. Çölde rüzgardan ve güneşten korunmak için çadır kuran bedeviler, allahın da yeryüzünü dev bir çadır gibi kurduğunu hayal etmişler. Çadır uçmasın diye kazık çaktıkları gibi, dağları da kazık zannetmişler. Gökte cam bir kapak varmış ve ay ile güneş bu kapağın üzerinde yuvarlanıyorlarmış. Melekler her sabah yerin altında yakıt ikmali yapıp sabah güneşi yakıp tekrar yuvarlamaya başlıyorlarmış. Bu cam gök kubbenin direksiz havada durmasından, allahın gücünün ne büyük olduğunu düşünüyorlarmış. Her olguyu tanrı ile açıklayıp geçmek, insan türünün fikir felci olmuştur. Bu illete tutulan toplumlar geri kalmıştır.
  23. Ohh! Nihayet "ateş" ve "körükleme" olayları yerli yerine oturdu! Neredeyse kimya olimpiyadı düzenleyecektik! Neyse, konuya dönmek güzel, devam edelim: Ye'cüc ve Me'cücün Türklerle Moğollar olduğu zannı, islamı felç etmiştir. Kıyamet alameti çıktı diye bütün müslümanlara kal gelmiş, donmuşlar, felce uğramışlardır. Dogmanın olaylara adapte olma zorluğu... Uyuşturucu etkisi... Emredilenden başka hiç bir şeyi akledemeyen zombiler yaratma özelliği... Eğer Türkler islamı stratejik olarak kullanılabilir bularak bu dine geçmenin kendilerine büyük yararlar sağlayacağını düşünmeselerdi, islam bitmiş olurdu. Araplar yeterince kullanmış, biraz da biz kullanalım bu dini dediler. Kullandılar, ama bu işler sırayla. Şimdi emperyalist güçlerde islamı kullanma sırası...
  24. Yani, illa ki... Başka türlüsü, söylediğin gibi teoloji olur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.