democrossian tarafından postalanan herşey
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Sovyet entrikalarının arşivlerde bulunamadı diye olmadığını iddia eden kim ise, Sovyetleri savunan da odur. Ehh, bu günlük bu kadar gerçek ortaya çıkarma yeter... Kısa günün kârı... Yeni gerçeklerde buluşmak üzere bu günlük iyi günler...
-
KURAN'IN ARAP OLMAYANLARA BAKIŞ AÇISI
Pekii, bu sözde ırkçı olmayan Kuranda, niye "size olan nimetimi hatırlayın, sizi alemlere üstün kılmıştık" diye İsrailoğullarına hitap edip onları tavlamaya çalışma gayreti var? Bir ırkı alemlere üstün kılıp da ırkçı olmamak nasıl bir iş? Bir de sonra kızıp bunu geri almak, lanetlemek, aşağılık maymunlar diye hakaretler etmek ne iş? Ya muhterem müslümanlar, siz bu dogmaların ele alınır, yüzüne bakılır, insan içine çıkarılır nesini bulabiliyorsunuz, ben hayretteyim.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Harekete hemen geçen Sovyetleri savunma refleksi, beni apaçık doğruladı. Teşekkürler. Yanılmadığımı biliyordum. Bir gerçek daha böylece aydınlandı. Bayılıyorum gerçekleri ortaya çıkarmaya...
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Sovyetlerin işi gücü yalan dolan, fitne fesat olduğu için, resmi söylemlere bakılarak kim Sovyetçi, kim değil bilinemez. Sovyetçiler Makyavelist oldukları için ne maske taktıkları belirsizdir. Adamların Doğu Avrupa'da yaptıkları entrikalar dillere destan olmuş. Bir dogmatiklerin allah var dediğine inanmam, bir de Sovyetlerin yalanlarına... KGB entrikaları Bizansınkileri aratmaz. Türkiye'de komünizmi savunan herkes Sovyet müdahalesinden yana idi. Bağımsız Türkiye diyenler bile! Çünkü takiyede dincilerden aşağı kalmazlar. Maocu olanlar bile hele komünizm gelsin, Sovyetlerle ondan sonra kozumuzu paylaşırız düşüncesinde idiler. 12 Eylül olmasa, aynı Afganistan gibi olacaktık. Önce Sovyet, sonra ABD işgaline uğrayacaktık.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Hayır şimdi evlatlık kurumu gibi son derece ahlaki ve yararlı bir kurumdan, "beğenseniz de beğenmeseniz de" demek zorunda olunan berbat ve aşağılayıcı bir kurum "besleme" rezaletine geçmek için gerekçe ne? Cici dogmalara olan uyuşturucu bağımlılığı! Adamın kadın hevesini onu kullanan ekip bile kınamış, başka kadın artık haram sana demişler, günümüz dogmatikleri islamı yaratan tarihsel dogmatiklerden de önde! Onların bile dayanamayıp rest çektiği konuda kıvrım kıvrım kıvrılıp ne mazeret üretecekelrini şaşırıyorlar! Yok bu adamın bu heves ettiği kadınlarla bir icraatı da yok! Adam dul karısının eski kocasından olma kızlarına kızım diyen bir adam! Bir adam doğru düzgün bir icraat yapsa, bu kadar da daldan dala atlamaz. Tek tek sayılarak bütün kuzenler, kendini adayan kadınlar, çocuk yaşta kızlar, normal bir adam bu kadar çok daldan dala gezer mi? Gezmez.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Ülkemizde şöyle bir durum oluştu: Ülkede hatırı sayılır miktarda Sovyetçi kişiler vardı. Bunlar neredeyse ülkeyi demirperde gerisine katmayı başarmak üzere olduklarını hayal ediyorlardı. Tabii Sovyetlere karşı olan Maocular da vardı, hepsinin hakkını yemeyelim. Ama Sovyetlerle komşu olup da demirperdeye girmemek hayal olduğu için diğerlerini önemsemeye gerek yok. Türkiye'de olan, demirperde gerisine, yani Varşova paktına katılmaya ramak kalmış olmasıydı. Tabii bu olmadı. Önce 12 Eylül, sonra Afganistan bozgunu, sonra Sovyetlerin gümbür gümbür çökmesi... Bütün bu hezimetler, Sovyetçilerde çok derin travmaya yol açtı. Derin bunalımlara düştüler. Bu bunalımdan çıkmak için neler yaptılar? En akıllı olanları orda burda devrimci aramanın abes olduğunu, en büyük devrimciye zaten sahip olduğumuzu hatırlayıp Atatürk'de ulusalcı güçlerle birleştiler. Onları kutluyor ve hoş geldiniz yuvanıza diyorum. Efendisiz yapamayanlar "Sovyetler öldü, yaşasın yeni efendimiz ABD" dediler ve dünyanın en acayip çelişkisi içine düştüler. Dünkü düşman, yeni efendi! Bunun kişilik yitimi açısından korkunçluğunu tasavvurdan acizim. Kafası dogmaya bağımlı, uyuşturucusuz yapamayan dogmatik kafalı olanlar ise yeni dogma olarak dini seçti. Felsefi dogmadan dini dogmaya geçtiler. Çünkü bağımlılık böyle bir şeydir. Beyin normal çalışmaz, hayal dünyasında çalışır. Hayal dünyasında kalabilmek için illa bir uyuşturucuya ihtiyacı vardır. Efendisiz yapamayan ve dogmasız yapamayan iki kesim, her türlü dengesiz yaklaşımı sergiliyorlar. Bu kişilerde kişilik yitimi olmuştur. Sovyetlerin yıkılması ile yaşadıkları travmadan kurtulabilmiş değillerdir. Bu iki kesim, dayanışma içine de girmişlerdir. Siyasi ortam bu dayanışmaya uygun. Emperyalistler laikliği yok etmek ve dogmaları başta tutmak için ulusalcı Atatürkçülerle savaşıyor. Bu savaşta dincilerden zaten destek alacaklar da, yeni dogmalarına sarılan ve yeni efendinin hizmetine giren eski Sovyetçilerden de yardım alıyorlar. Emperyalistler, dinciler, eski Sovyetçiler, hepsi el ele Atatürk ilke ve devrimlerine, Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğüne savaş açtılar.
-
Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
@@Suheyla, sizin evlatlık kurumunun bir adamın bir hevesi uğruna yok edilmesi konusunda söyledikleriniz o kadar doğru ve kesin ki, bunda daha tartışacak bir durum göremiyorum. Evlatlık kurumunun böyle yok edilmesi bir utanç ve yüz karası... Bayrak konusuna gelirsek, bu kişinin kendi hayal dünyasında yarattığı tezleri ben savunmuşum gibi gösterip kendi hayali tezleri ile savaşmasından bıktığım için bu kişiyi artık hiç önemsemiyorum. Ne demek sakıncası var? İşgalci bayrağını indirmeyelim mi? İndirip hakaret edelim de demedim. Tersine korsan bayrağı bile olsa hakarete gerek yok dedim. Bu kişi hayal dünyasında kendisi ile savaşıyor. Muhatap alınması olanaksız...
-
Hz. Mehdi (as)'ın Çıkacağı Ortamın Özellikleri
Aslında tam islam yok olurken Türklerin kurtarmasının bedelini ödetecekler gibi görünüyor. "Komşularla sıfır sorun" diye başlayan propagandanın, "sorun olmayan hiç bir komşuyu bırak, dünya devleti, ABD hariç" şekline gelmesi ve ABD den bile daha hevesli savaş tamtamlarının çalınması bunun en açık göstergesi. Türkiye'yi hızla uçuruma çekiyorlar. Misakı Milliyi yine biz, Atatürkçüler savunacağız. Ve şuna inanın, benim burada ne kadar islam karşıtı olduğum, ateist olduğum açıkça bilinir, ama o gün islamı savunan da yine ben olacağım. Kimse kimsenin dinine karışamaz. Müslümanlar bana karıştı, ateist olduğum için türlü dışlamalar yaptılar. Olsun. Onlar benim öğretmenim değiller. İnanç özgürlüğüne tüm müslüman baskılarına karşın inanıyorum, yine inanıyor ve savunuyor olacağım. ABD den bile Suriye'ye müdahale konusunda temkinli açıklamalar gelirken, ampüllerin "NATO'yu beklemeye bile gerek yok, saldıralım" diye yakılıp söndürülmesi ibret ve utanç verici. Eyyy müslümanlar... Sanırsam din ile siyaseti ayıramadığınız, dininizin siyasete alet edilmesine izin verdiğiniz için başınıza gelecekler var. Yaklaşıyor...
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Dogmatik ezberlerin bozulması şarttır. İmtihan, kader, nizam, yaratım... Bunlar en eski pelesenk olmuş dogmatik ezberler. En büyük kurtuluş, din dogmasından özgür olmaktır. Bu, insanlığın en büyük devrimi olacaktır.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Daha önce açıklamıştım. İndeterminist, yani tesadüfçü düşünce, iki sonuç verir. 1. Dogmatizm. Yani "tanrı olmasa tesadüf her şeyi birbirine katar, karmakarışık ederdi. Tesadüfü tanrı dizginleyip düzeni sağlıyor. Kuralları da tanrı koyar." 2. Nihilizm. "Hiç bir şeyi bilemeyiz. Her şey tesadüftür. Ne istersek onu yaparız. Kural yoktur." İndeterminizm dogmayı da sonuç verse, anarşiyi de sonuç verse farketmez, zararlıdır. İlacı tesadüfün asla olmadığını söyleyen determinizmdir. Kuralları biz koyarız, çünkü biz biliyoruz. Başkaca bizden üst bir bilici, dolayısıyla kural koyucu yoktur.
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Kuranda şu yazar: "saidler gökler ve yerler durdukça içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler ancak rabbinin kesintisiz vermeyi dilemesi başka" (11/108) Öbür dünyada tanrı ile cennete gireceğiz diye bekleşen müslümanlar arasında diyalog: "Kusura kalmayın müslümanlar, kıyamette yerler gökler filan kalmadı. Ben size Hud sûresinin 108. ayetinde gökler yerler durdukça ebedi cennette kalırsınız demiştim. Bakın durmuyorlar. O yüzden cennet işini unutun. Şimdi dağılabilirsiniz." "Ama bi dakka yarabbi ya! Ayetin devamında "rabbinin kesintisiz vermeyi dilemesi başka" diyordun? Ben hafızım da... Ayet hâla ezberimde. Ne çekmiştim hepsini ezberleyecem diye. Cennete girerim diye ezberlediydim." "Hafız efendi, kendi ağzınla söylüyorsun. "Benim dilemem başka" demişim değil mi? İşte sorun da bu, sizi ebedi cennete sokmamayı diliyorum. Tanrı değil miyim, istediğimi dilerim. Üstelik yerler gökler de kıyamette kalmadı. Ben sandıydım İsa'nın oniki havarisi kadar, hadi bilemedin kırk elli kişi olursunuz. Siz çıktınız kaç milyona! Bunca kişiye şarap, huri yetiştiremem. Şimdi dağılın bakiyim. Dağılmazsanız zebaniler kaynar su ve zakkum gazıyla müdahale edecektir. Tutuklanıp cehenneme atılırsınız, ona göre..." "Gezi parkında milleti gazlarlarken oooh iyi olmuş dediydik görüyor musun? Aynısının beteri başımıza geldi." "Zebaniler, müdahaleye başlayın. Şu mırıldananlardan başlayın tutuklamaya!"
-
KURAN'IN ARAP OLMAYANLARA BAKIŞ AÇISI
Hem de son derece açık ve net. Zihni dogma ile kaplanmamış, sizin gibi hür fikirli olana... Sizi kutluyorum.
-
tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Daha önce açıklamıştım. İndeterminist, yani tesadüfçü düşünce, iki sonuç verir. 1. Dogmatizm. Yani "tanrı olmasa tesadüf her şeyi birbirine katar, karmakarışık ederdi. Tesadüfü tanrı dizginleyip düzeni sağlıyor. Kuralları da tanrı koyar." 2. Nihilizm. "Hiç bir şeyi bilemeyiz. Her şey tesadüftür. Ne istersek onu yaparız. Kural yoktur." İndeterminizm dogmayı da sonuç verse, anarşiyi de sonuç verse farketmez, zararlıdır. İlacı tesadüfün asla olmadığını söyleyen determinizmdir. Kuralları biz koyarız, çünkü biz biliyoruz. Başkaca bizden üst bir bilici, dolayısıyla kural koyucu yoktur.
-
13 Bin Yıllık Natufian Medeniyeti
- tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
İnsanı eleştirince "insan yanlış ama din, Kuran doğru." Dini Kuranı eleştirince "din Kuran sorumlu değil, insan sorumlu." Deveye "sen nesin" diye sormuşlar. "Gördüğünüz gibi kuşum!" diye kanatlarını açmış. "Peki uç öyleyse!" demişler. "Ama biraz da deveyim" demiş. "Peki yük taşı o zaman" demişler. "Ama biraz da kuşum!" demiş. "Biraz uç, biraz yük taşı o zaman" demişler, "aaa! Uzaktan ses mi geliyor?" diye başını yere dayayıp dinlemiş.- RABİA'lı Tepki
Mesele de zaten dogma yüzünden laiklik hareketinin bir lidere bağlı kalması. O da lider gidince yarım kalıyor. Halk devrimiyle gelse, laiklik köklü olurdu. Halkın o bilince yükselmesini engelleyen ise dogma... Lider ne kadar karizmatik olsa bile yaygın ve köklü dogma ile bir yere kadar başa çıkabiliyor.- GERCEKTE TANRI YOKTUR
Yok bu bana uymaz... Bu düşünceye karşıyım. "Ne" götürebileceğimiz bellidir. Öyle her götürebildiğini götürmeye kalkanı "ultra post modernler" yukardaki gibi yapar. Meydan boş mu olacaktı da ne istiyorsan götür? Yok öyle başıbozukluk... Kural, ahlak, adalet, hukuk, yasa var... Olmalı. Ben anarşist düşüncede değilim.- RABİA'lı Tepki
Boşverin dört parmağı kaç parmağı... Bunların ne önemi var. Laik olamayanın suratında beş parmak her fırsatta patlar. Darbe olarak patlar, iç savaş olarak patlar, işgal olarak patlar, bölünme olarak patlar. Laik olamayınca tam olarak insan olamazsın ki, insanlık liginde oynayamazsın! Şamar oğlanı olursun dünyanın: Çünkü o kadar birbirine düşman olur, o kadar birbirini yersin ki, "gelin bakın ne kadar acizim, beni sömürün" diye açık davetiye çıkarırsın. Önce laik olunacak. Dogmatik uyuşturuculardan hemen ve derhal kurtulunacak, bu uyuşturucular çöpe atılacak. Sonra kaç parmakmış neymiş gereği düşünülecek...- Hz. Mehdi (as)'ın Çıkacağı Ortamın Özellikleri
Müslümanların bu halde neden oldukları bu hadislerden anlaşılıyor. Müslümanlar o kadar bezgin, yılgın ve umutsuz hale düşmüş ki, bir günün beyliğine bile razı olacak kadar düşkün bir hale gelmişler. Dünyaya yayılmaya çalışan islam emperyalizmi demek böyle hadisler üretilerek kırılabilmiş. Aferin islamın yayılışını durdurmayı iyi becermişler, bu hadisleri uydurup müslümanları kandırarak. Yoksa islam emperyalizmi dünyayı yutacakmış nerdeyse. Bu kıyamet hadisleri müslümanları öyle miskinleştirmiş ki, Moğollar ellerini kollarını sallayarak tüm islam dünyasını tarumar etmişler. Celaleddin Rumi gibi ajanlar da çanak tutmuş bu işe. Bu hadisleri üreterek islam karşıtları islamı neredeyse bitirmek, yok etmek üzereymiş. Türkler olmasa islam yok olurdu. Türkler yeni bir soluk getirip islamın yok oluşunu önledi. Şimdi islamı yeniden Araplaştırıyorlar ki aynısını yine yapsınlar. Yok yapsınlar iyi de, bizi de bulaştırmasalar bu işe! Bizim bu islamdan kurtulup araplar islamlarıyla ne halleri varsa görmeleri lazım. Bizi de Araplara katıp bizi de aradan çıkarmalarına sinir oluyorum. Aslında bu müslümanları ha yarın kopacak kıyamet, ha öbür gün diye uyutmak en iyisi, şeytan azapta gerek de... Doğrucu huyumuzun canı çıksın! İlla dokuz köyden kovulup onuncu köyde yine doğruyu söyleyecek, islamı dönemin Arapları yağma amaçlı yarattı diyeceğiz. Can çıkar huy çıkmaz. Huyumuz doğrucu olmak. Onuncu değil yüzonuncu köyde yine gerçeği, sadece gerçeği söyleyeceğiz...- tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Hiç kimse söylemedi. Çünkü söylenemez. Çünkü yanlış yoldalar. Böyle diyerek sanki doğru bir islam varmış da, günümüz müslümanları ondan uzak düşmüşler gibi bir intiba uyandırarak kurtulamazsınız. İslam dönemin Arapları tarafından yaratılırken zaten yarımadayı yağmalamak amaçlı yaratılmıştır. Amaçları yarımadanın kaynaklarına el koymak, Araplaştırmak, karşı çıkanları soykırıma uğratmaktı. Yani emperyalist bir yayılma ve sömürü ağı kurmak için islamı yarattılar.- 13 Bin Yıllık Natufian Medeniyeti
Tarihsel dönemine göre tarih kuramlarımızı aşan oranda gelişmiş bir uygarlık yoktur. Böyle bir belirti de yoktur. Mısır piramitlerinde olağanüstü bir özellik yoktur. Ne varmış yani, hiç bir özellik yok. Bildiğimiz piramit işte. Dönemin insanlarının bunu yapamayacak olması ve nasıl yapmışlar diye hayret etmek için en küçük neden yoktur. Yanlış anlaşılmasın, elbette çok büyük emek harcanmıştır, Bu emeği harcamayı göze almaları olağanüstü aslında. Bu kadar çabaya değeceğini niye düşündüklerine hayret gerçekten edilir, o ayrı. Piramitleri boş verin, insanlar beşbin yıl önce taş anıt Stonehenge'i inşa ettiler. Bu anıtın inşası için 25 ton ağırlığında taşların dik yerleştirilmesi ve üzerlerine 6 ton ağırlığındaki taşların yerden 3 metre yukarı kaldırılarak konması gerekiyordu. Bu, taş devrinde başarıldı. Üstelik taşlar uzak yerlerde yontulup taşındı. Piramitlerden bin yıl önce. Anıtın giriş kapı ekseni, 21 haziran gün doğumu doğrultusu ile tam çakışır. Hayat on bin yıl önce başladı diye öğrettiyse, o ilkokul öğretmeninin işten atılması lazım. İlkokuldan başlayıp tekrar okuyup öyle öğretmen olması lazım... İşte böyle sözde öğretmenler yüzünden böyle eğitim bir işe yaramıyor.- GERCEKTE TANRI YOKTUR
En iyisi post modern tepki imiş. En çok onu tuttum. Hatta ötesinde ultra post modern bir tepkiyi daha çok tutardım. ULTRA POST MODERN: Senin gibileri var ya ben... Pat... Küt... Şaaakkk... KAYNAKÇI: Aaah, ahh... Tamam abi, affet abi. Geçiyorum sırama... Hatta sıraya bile girmiyor, gidiyorum. Yeter ki kızma!- BİTKİLERDE SİYANÜRÜN EVRİMİ
Burada değinmeden geçemeyeceğim çok belirgin bir durum var. Burada siyanürün bitkilerdeki evrimi ele alındı. Kimse demedi ki "siyanür hiç faydalı işlerde kullanılamayacak, hiç olmaması gereken bir maddedir"! Böyle bir şeyi ima eden dahi olmadı. Peki niye birisi çıkıp iddia edilmeyen bir argümanı kendi hayalinde yaratıp sonra da buna cevap yazar? Dennise bile şu anda burada çok daha tutarlı bir tutum gösteriyor. Başlığı anlamış, argümanı anlamış, itiraz ediyor. Bitkilerdeki siyanürü evrimsel açıdan yorumlamama karşı çıkıyor. Çıksın, çıkacak tabii. Kendisi evrime karşı, inanmıyor. O halde tabii ki karşı çıkacak ve tartışacağız. Bu doğal bir şey. Ama iddia edilmeyen argüman hayalen yaratılıp kendin pişir kendin ye yapıldığında olmuyor. Sahi bizim fikir dünyamız niye böyle? Bu ülkede sağlıklı düşünce yapısının olmayışı genetik mi, kültürel mi, nedir bu sığlığın nedeni? Bu çok kafamı kurcalıyor. Bu ülke, bu halk için değmez diye çok kez düşünüyorum, ama sırf Atatürk gibi yüksek bir dehayı içinden çıkardığı için o yüksek insanın mirasına sırt çeviremiyorum. Bu halk eninde sonunda, ben göremesem de mutlaka Atatürk'e layık bir halk olacak diye umut ediyorum. Atatürk'ün mirasını korumak için ölmeye bile hazırım. Hatta bu uğurda ölmeyi, boşu boşuna yaşlanıp yatakta ölmemeyi planlıyorum. Bu, hayattaki en yüksek ereğim...- tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Şimdi bakın müslümanlar, sizin sorununuz kendi gönlünüzün çektiği din anlayışının, Kuran'da yazan ile uyumsuz olması. İslam dinini yaratan o dönem Arapları, yazdıkları ayetleri sizin gönlünüzün çektiği din anlayışından çok farklı şekillendirmişler. Siz diyorsunuz ki allah öyle sinirlenince yıldırımlar yağdıran Zeus gibi değildir, ama adamlar yazmışlar ki Kuran'a; allah sinirlenince kasabaları alt üst eder, rüzgarlar gönderir, depremler gönderir, bilmem ne gönderir. Daha buna benzer ve benzemez nice sizin gönlünüzün çektiği din ile İslam dini arasında dağlar kadar farklar var. Sizin sorununuz maalesef bu... Hiç benzemeyen, alakası olmayan iki şeyi aynı görmeye çalışmaktan artık beyniniz bile isyan ediyor. Ama siz beyninizin isyanını bile bastırıyorsunuz. Fakat bu çok çelişkili, tutarsız, buz tutmuş parlak bir zeminde kösele ayakkabılarla yürümeye çalışan biri gibi olmanıza neden oluyor. Ne yapsak anlatamıyoruz size, bu durumunuz sizin için ve hepimiz, toplumumuz için çok zararlı. Bakın şimdi bu dogmatik kafa bizi emperyalistlerin kuyruğunda komşumuz ile savaşa sokuyor. Gençlerimiz, komşumuzun gençleri bu savaşta ölecek. Ne için? Emperyalistler istiyor diye.- BİTKİLERDE SİYANÜRÜN EVRİMİ
Müslümanların bir takıntısı da dinozorların yaşamadığı takıntısıdır. Böyle bir düşünce yakın zamana kadar müslümanlarda yoktu. Son zamanlarda birden ortaya çıktı ve müslümanları sardı. Bunun nedeni çok ilginç ve müslümanlara akıldanelik yapanların evangelistler olduğunun kanıtıdır. Ne zaman malum şahıs Papa'nın elini öpme merasimini ifa edip amerikanın penisilvanilyasına yerleşti, evangelistlerin hizmetine girdi, olay kıvamını buldu. Evangelistlerin sahte propagandaları ve art niyetli fikirleri müslümanlara akmaya başladı. Evangelistler dünyanın yaşını asla 4,5 milyar yıl kabul etmezler. Yedi bin yıl mı ne, öyle komik bir rakam kabul ediyorlar. Bu tabii ki dinozorların yaşamamış olmasını gerektiriyor. İşte işin aslı bu ve müslümanların birden dinozor inkarcısı kesilmelerinin nedeni bu. Halbuki (üstelik nasıl almışsa hayret, prof etiketli) bir müslüman dogmatik, "adem aleyhissselam dinozorlarla savaşmak için beş metre (mi ne öyle bir şey diyordu) boyunda idi" demişti!!! Sonra bu ifadeyi geri aldı. Biz de dedik, ha, ne de olsa aklı başına gelmiş, dinozorların insan ortaya çıkmadan çok önce soyunun tükendiğini öğrenmiş demiştik. Ne gezer birader! Adamın evangelistler kulağını çekmişler! "Ne dinozoru, dinozor yok" demişler! Emir büyük yerdenmiş, sıkıysa karşı gelsin! Evangelistler bunların allahlarıdır. Allahı hiç kaale almazlar, evangelistlere gık diyemezler. Sanırsın bunlar Muhammedi gözlemlemiş, eşşedü çekerekten yalan yere şahitlik yaparlar. Yalancı şahitlikle başlayan bir süreçten ne beklenebileceğini sorarım. Hiç bir şey... Kölelik, zillet, sömürü... - tanrı bu durumda ne yapar (varsa tabi)
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.