democrossian tarafından postalanan herşey
-
kader
Hawking karadeliklerin bilgiyi de yok edeceklerini iddia ederek başka bir meslektaşı ile kapışmıştı. Uzun süren tartışmadan sonra Hawking karadeliklerin bilgiyi saklayabileceklerini kabul etti. Bu deneyimlenmemiş bir fikir olduğundan bilimsel bir anlamı olamıyor. Fakat çok önemli bir varsayım. Bu doğru çıkarsa süper olur. "Her şey" tümüyle ve tamamen değişir. Karadeliklerin yuttukları her şeyin bilgisini depoluyor olmaları ve evrenlerin karadeliklerin çarpışması sonucu oluşuyor olmaları en olağanüstü süper durum olurdu. Bu sadece bir felsefi kuram. Bilim bunu kendine maledebilirse sonuçları inanılmaz süper olur. Ne kadar süper olacağını tarifte aciz kalıyorum. Ama tahmin edilebilir sanıyorum.
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Ben emin olamadım. Gölge var ama ayak mı acaba? Aslında ikisi de ölü gibi görünüyor. Neyse, o resimlerdekilerin hepsi şu anda ölü zaten... Farketmez, boş ver...
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
Turan Dursun'u iyi bilirim. Dini kaynakları bir bütün olarak ele alır. Kuran hadis ayırt etmez. Zaten de öyledir, aynıdırlar. Ama ben ayet örnek vermeyi tercih ederim, bu benim kişisel tercihim değil. Çünkü müslümanlar sıkışınca hadisi kolaylıkla inkar ediveriyorlar. Ayeti inkar ise onlar açısından sıkıntılı. Gerçi sıkışınca "bu ayeti Emeviler Kurana eklemiş" diyeni de duydum. Bu elbette doğru olabilir, eklemişlerdir. Ama bu itiraf hadis inkarından çok daha fazla ellerini zayıflattığı için bu itirafı almak süper oluyor. Hadisi inkar ise sonucu itibariyle zayıf bir durum. Benim açımdan değil, kendi inançları açısından. Ne olduğunu tanımlamadığın bir şeye isim koymak ise ondan bahsetmek sayılmıyor. Örneğin Kuran "ruh" tan bahseder mi? Etmez. İçinde "ruh" kelimesi geçen on ayet yazın, ruhtan bahsetmiş diyemezsiniz. Çünkü "sana ruhtan sorarlar, de ki size ondan çok az şey bildirildi" şeklinde hiç bir şey olan, kaale alınamayacak bir açıklama verir. Bu açıklama bile sayılamaz.
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
@@irinçköl, gerçekten tamamen tutarsızlaştın. Senin mantığına göre yeni icat edilmiş bir silahla cinayet işleyen beraat edecek. İnsanın bir lafı bir kere ettim diye ayak diremesi çok sevimsiz bir davranış. Hata yaptığını kabul etmek erdemdir. Bunu kabul etmiyorsan sana yapacak bir şey yok...
-
Dinsiz sevgiliniz mi var?
Apaçık görüyoruz. İnsanları "Muhammed'in annesinin adı ne" diye sorup bilemeyince infaz eden, çatıdan teker teker atarak öldüren elleri kanlı caniler mezhep bahanesiyle alabildiğine destekleniyor ve vahşi cinayetlerine ortak olunuyor. Yaralandıklarında tedavi edilip yeniden katliam yapmaya gönderiliyorlar. Suriye'de muhalif denilen canilerin yarısı dünyanın her yerinden toplanmış vahşi teröristler. Ellerine silah verilip sınırdan serbestçe geçirilip katliam yapmaya gönderiliyorlar. Ne için? İktidar kaygısıyla. Din korkunç yüzünü apaçık gösterdi. Katliamcı, vahşi, acımasız ve kandan, vahşetten, ölümden çıkar sağlayan korkunç yüzünü... Zaten Kaddafi'nin nasıl vahşice öldürüldüğünü hepimiz gördük. İnsan olan insan, yaralı bir adamı suçu ne olursa olsun tekmeleyerek öldürmez. İnsanlıktan çıkmışlar. Bunlara insan demek için bin değil bütün insanlar şahit olsa yetmez. Din öyküsü tarih boyunca aynı. Görebilene...
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Doğru söylemişsin, katılıyorum. Dediğin gibi olmalı. Ayaktaki siyah elbiseli kızcağız ölü olmalı. Öbür puanlı elbiseli çocuklar konusunda emin olmak zor. Ama destek aparatının ayağı büyük çocuğun arkasında var, diğerinde görünmüyor. Küçük çocuk yaşıyormuş galiba... O değil de yeni verdiğin resim öyle başarılı ki adamın ölü olduğuna inanmak çok zor. Arkada ayağı görünen destek aparatı olmasa kimse ölü olduğuna inanmaz. Bu bir sanat, bu kesin...
-
Ben güldüm, siz de gülün madem :)
Bu kedi de "ekran koruyucu"!!! Üstelik ekranı korumaya çok kararlı görünüyor!
-
Komik bi fıkra :D
Hiç bu kadar iyi fıkraları bir arada görmemiştim. Daha iyisi önceden duymamış olmam. Umarım bilindik değildir ama bir tane de ben yazayım. Yaşlı kadın son nefesini verip öbür dünyaya gitmiş. Yaşarken olduğu gibi bir kadın arkadaş bulup yine bol bol çene çalmak için sabırsızlanıyormuş. Ona hoş geldin diye yaklaşan ilk kadınla hemen sohbete başlamış: "Hayatım fena değildi, kocamla birlikte yaşlandım ve öldüm" demiş. "Sanırım yakında o da gelir. Prostatı var ve bensiz yaşayamaz. Çok kötü biri değildi, beni bir kere aldatmıştı ama sorun etmedim. Ya sen? Ne zamandır burdasın? Kaç yaşında öldün? Evli miydin?" "Ne iyi" demiş öbürü. "Ben ne yazık ki genç öldüm. Evlenmeye fırsatım bile olmadı. Çoktandır buradayım. Üstelik ölümüm hiç hoş olmadı. Donarak öldüm." "Ne kötü... Anlatsana nasıl oldu, Alaska'ya filan mı gittin macera için? Ah bu havai gençler..." "Boş ver... Sen anlat, kocan seni nasıl aldattı?" "Beni üstelik de evimde aldattığından şüpheleniyordum. Bir gün onu yakalamak için eve erken geldim. Beni genç bir kadınla aldattığından emindim, bütün evi didik didik aradım ama o kadını bir türlü bulamadım. Hala beni gerçekten aldattı mı merak ediyorum. Ölüp gelsin, artık heralde burada doğruyu söyler, ben de meraktan kurtulurum." "Umarım prostatı ona çok çektirir. Merakını gidermek için ölmesini beklemene de gerek yok zaten. Ah be kadın! Ararken bir de derin dondurucuya bakmayı akıl etseydin ben de senin gibi yaşlanarak ölebilirdim!"
-
Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
Eee? 5 dakika uzayan muhabbet yüzünden Musa heykeli güme gittiydi hani? Şaka bir yana da ben bu Michelangelo'ya hayret ediyorum. Davut heykeline gelelim, onda da bulunan tek kusur, sırtının yeterince yuvarlak olmayışı. O da yapamadığı için değil, mermer o kadarmış, az daha büyük olması gerekiyormuş, baştan bilememiş. Tabii yontmaya ön cepheden başlamıştır illa ki. Mermer bitmiş, mecburen sırta yuvarlaklığı verememiş. Yoksa duruş, vücut estetiği, bakış, yüz ifadesi filan olağanüstü. Fakat Davut heykelinde savaş tanrısı Mars ve Meryem heykellerinde güzellik tanrıçası Venüs etkisi belirgin. İnsanın yaratılışı resmi ise kusursuz. Bu adamın üzerine heykeltraş tanımıyorum. Adam tek kelimeyle üstün yetenek. Davut heykeline biri çekiçle saldırmış ve yakalanıncaya kadar heykelin ayak parmaklarını kırmış. Kırılan parçalar analiz edilmiş. Yunanistan veya Anadolu mermeri olduğu anlaşılmış. Bence çekicin hedefi başka yerdi ama, görevliler yakalayınca parmak gitti.
-
Dinsiz sevgiliniz mi var?
Muhammed bir metin yazdıracak durumda biri değildir. Ömrü hayatında bir okuma yazmayı sökememiş, eline kalem alıp bir harf yazamamış, eline kağıt alıp bir kelimeyi okumayı sökememiş bir insanın bir kapasitesi olduğundan bahsedilemez. Nice köyde büyümüş, mektep görmemiş insanlar kendiliklerinden gazete başlıklarına bakarak okumayı söküyorlar. Kuranı Muhammed kendi ortaya attı iddiası da yanlıştır. Kuranı ortaya atanlar o günkü iktidarı ele geçirmek isteyen Mekke muhalifleridir. Muhammed'e sadece bunların allahtan geldiğini söyleme görevi vermişlerdir. Bir de bizim sana ısmarlamadığımız bir ayeti kendiliğinden söylersen, seni öldürürüz diye tehdit etmiş, bunu da Kurana yazmışlardır. Yani işler hep aynı yürüyor. O zaman kullanılan Muhammed olmuş, şimdi kullanılan çok daha uzakta ikamet ediyor. Emperyalist efendileri ne buyurursa onu yapıyor. Aynısı... Değişen hiç bir şey yok. Yine muhalifler iktidarları ele geçirmek için dini kullanıyorlar. Din bir sömürü aracıdır. İcat edilme amacı budur.
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
Elbette. Daha ötesi de var. Kimse allaha inanmaz. Çünkü inanamaz. Böyle bir olanağa sahip değil. Böyle bir lüksü yok. Peki bunca dindar neye mi inanıyor? Söyleyeyim: Köşedeki bakkala, caminin imamına, başbakana, annesine, babasına, babannesine... Yani allah var diyenlere inanıyor. Allaha iman olanaksızdır. Allah var diyenlere iman ediyorlar. Yani insanlara inanıyorlar ve tapıyorlar, allaha değil.
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
Ben suç olmayan bir eylem içtihatla suç olarak tanımlanır demedim. Suçun işleniş biçimi, hakkın ihlal biçimi, hakkın elde ediliş biçimi değişebilir. Bilişim ve gelişmiş telefon özelliklerini bu yüzden örnek gösterdim. Telefon mesajı ile ilgili bir yasa yokken telefon mesajı ile tehdit gönderen kişi beraat mi edecek? Suç sabit: Tehdit. Ancak işleniş biçimi yasada yok. Yargıtay içtihat yaparak tehdit suçunun işlendiğine hükmeder. Yasama da yasayı gerektiği biçimde değiştirir, ek madde koyar vs... Kuranda namaz mı var ne var, belli değil. Buna namaz yok rahatlıkla denebilir. Ne olduğunu açıklamadığın şeyin adını vermen ondan bahsettiğin anlamına gelemiyor. Kaldı ki salat derken şekli, fiili bir ibadet ritüeli mi kastediliyor belirsiz. Bunları hep açıkladık. Belirsiz bırakılmış bir şeyin var olduğu iddia edilemiyor. @@abdullahabdal iletisinin altına koyduğum bazı üslup ile ilgili çekinceler dışında imzamı atarım. Üslup konusunda ise değil telkin, tavsiye bile yapmadığımı belirttim. Üslubuna karışamam. Onda özgürdür. Turan Dursun da biz de namaz yok demiyoruz. Kuranda namaz yok diyoruz. Namaz halen kılındığına göre tabii ki var. Ama mezhep imamlarının icat ettiği bir namaz var. Kuran'dan başka kaynak göstermeden açıklayın. Kurana göre kişi abdest alacak, o tamam. Aldı. Sonra ne yapacak, bir açıklasanız? O değil de müslümanların derdi bizi germiyor mu!!! Ben ona yanarım. Kılıp geçiyorlar. Varsa da yoksa da... Ecri allahtan deyip kılıyorlar. Namazın kazası yoktur dersin, kılar geçerler. Allah verir ecrini, boşa mı verecek, yoksa da yine verir deyip kılıyorlar. Yani pek yapacak bir şey yok. Kılıyorlar bu namazı yani, ne dersek diyelim. Kılan kılıyor, kılmayan kılmıyor. Ama biz bu böyle diye bildiğimizi söylemekten geri durmayız. İster kılsınlar, ister kılmasınlar. Biz gerçek neyse onu söyleriz. Namaz yok, o halde kılmak da yasak diyecek halimiz yok... Kişi ister amuda kalkar, şınav çeker, barfiks çeker, adına namaz der. Der yani, özgür... Mesele o değil. Mesele gerçeğin ne olduğu...
-
kader
Ooo, öyle derin konulara girilmiş ki bunların hepsini konuşursak kitap olur. Şimdilik hangisini ele almakla yetineyim bilemedim. Sadece evren konusunda bir iki şey söyleyeyim: Evren dediğimiz zaman big bang ile başlayan ve genişlemekte olan, termodinamik denge ile ölümü kaçınılmaz olan sınırlı bir varlıktan bahsediyoruz. Diğer evrenler başka boyutlarda paralel evrenler olabileceği gibi, gözlem sınırımızın dışında aynı boyutta olduğumuz evrenler olabilir. Kaldı ki uzaklıklar korkunç derecede arttığında aynı boyutta olma da anlamsızlaşıyor. Tıpkı zaman gibi. Dünyada bir volkan faaliyete geçtiği anda Andromeda galaksisinin bir yıldızının yörüngesinde bir gezegende de fırtına koptu demenin anlamsızlığını görelilik teorisinden biliyoruz. Ki Andromeda komşu galaksi. Galaksi kümemiz otuz kadar galaksi içeren mütevazi bir küme. Binlerce galaksi içeren dev kümeler var. Galaksi kümeleri süper kümeleri oluşturuyor ve evren akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Evren, sınırlarını gözlemleyemeyeceğimiz kadar büyük. Kuasarların evrenin sınırlarında olduğu söylenir ama bu göreceli bir bilgi. Örneğin güneş sisteminin sınırını pluton yörüngesi sanıyorduk ama çok daha büyük bir hâlenin güneş sistemini çevrelediği ortaya çıktı. Üstelik karanlık madde de var. Evrenin boyutları sandığımızdan çok daha büyük olabilir. Buna rağmen evren sonsuz uzayda elbette bir nokta. Ya da gazoz içinde oluşup genişleyip kaybolan gaz kabarcıkları gibi evrenler var. Karadeliklerin zamanı durdurma özelliği çok iyi. İçlerine gönderilen bilgi sonsuzca depolanabilir. Bu da kaybolmayacak ve tekrarlanacak döngüler yaratabilir.
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
Kuranda namazla ilgili olduğu iddia edilen veriler, namazla ilgili bir düzenleme için çok yetersiz. Salat ne belli değil. Bir ibadet ritüeli mi, destek olma mı, anma, saygı mı, dua mı... Tümüyle belirsiz. Salat namazsa allah ve melekler nasıl nebiye salat ediyor? (Kuran 33/56) Allah imam olup meleklerle namaz mı kılıyorlar Muhammed'e? Yok eğer salat yardımsa, destekse, "salatı ikame et, güneşin batmasından gecenin çökmesine kadar" (Kuran 17/78) ifadesini nasıl yorumlayacağız? Başka zamanlarda yardım destek yok mu? Salat dua ise, dua da her zaman edilir. Bir salat ne demek dili dönüp açıklayamamış bir allah var karşımızda. Yok imam azam, yok imam bilmem kim allahın yerine açıklama yapıyor, onun dilinin dönüp söyleyemediğini doğrultuyorlar. Böyle bir garabet. Zaten Kuranda yazanı kim kaale almış da? Muhammed almış mı? Kuranda yüz sopa atın yazıyor, Muhammed taşlatmış. O bile kaale almamış Kuranı. Kaale alsa ölmeden yazdırır, derlettirirdi. Kuranı yaratan Mekke eski muhalefeti, yeni iktidarının derdi Kuran namaz filan değil. Bunlar hep yarımadayı ele geçirmek için kullandıkları araçlar. Muhammed de öyle. Ona savaş için gerekli ayetleri üret, allahtan geldi de, biz de sana hiç sahip olamadığın genç kadınlar verelim diye anlaşma yapmışlar. Olay bu...
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
Maalesef ben de sizin modern hukuku bilmediğinizi düşünüyorum. Zihninizi dogmadan, şeriat yasalarından tam olarak kurtaramamışsınız. Normaldir, bir anda olmuyor. Ben de bir anda ateist olmadım. Veya oldum fakat bunu bir anda açıkça ifade edemedim. Gücenmeye gerek yok. Kırıcı olmaya da hiç gerek yok. Ben Kafka'nın ilkesine inanırım: "Okuduklarınız beyninize şimşek gibi inmiyorsa neye yarar? Okuduğunuz sizi sarsıp uyandırmıyorsa bir işe yaramaz." Bence devrim dünyada en önemli konudur. Devrim yapamayan insanlık hiç bir iş yapamaz.
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
4. ve 6. resimler beni zorladı. Bunlarda hangisi ölü hangisi canlı anlayamadım. Bunlar ustalıklı hazırlanmış. Bence 4. resimde oturan kadın ölü. 6. resimde ise küçük olan çocuk ölü. Özellikle 4. resim kusursuz... Yoksa ayaktaki kadın ölü olmasın gibi bir hisse kapılıyorum. Oturan kadının eline resim verilmesi, canlı imajı vermek için, dolayısıyla ölü o diyorum ama, ayaktaki kızcağızın kolları sanki yapay şekillendirilmiş gibi. Yoksa ölü olan oncağız mı... Özellikle bu kusursuz resim beni çok zorladı.
-
kader
Güzel. İşte buna felsefi dilde paradoks diyoruz. Tanrı olamaz, çünkü var olması paradokstur. Var olduğunu kabul ettiğiniz anda bunun gibi bir çok paradoks içinde boğulursunuz. Paradokslarda iki olasılığın ikisi de çıkmaz sokaktır. Bir yere varamazsınız. Tek çare vardır, öyle bir durum olmadığını anlayıp paradokstan çıkmak. Başka çözüm yoktur.
-
RABİA'lı Tepki
Türkiye'yi eli kanlı psikopat katil teröristlerin elini kolunu sallayarak dolaştığı ve sınırlarından istedikleri gibi girip çıktıkları, katliamlar yapıp gelip dinlendikleri ve tekrar katliama gittikleri bir yer yapan kişileri başlarında tutan halk, bunun bedelini terörle yüz yüze kalarak ödeyecek. Bu doğa kanunudur, kaçınılmazdır. Türkiye maalesef eli kanlı islamcı katillerin kana bulamasına yakın bir konuma getirilmiştir. Bundan kaçınabilme lüksünü çoktan kaybetmiştir. Bu psikopat katilleri hadi tamam sizi kullandım artık gidin diye gönderemezsiniz.
-
Dinsiz sevgiliniz mi var?
Maalesef din kardeşi kardeşe düşman etme potansiyelini içinde taşıyan son derece tehlikeli bir unsur. Dini ciddiye alan bir kişinin akıl sağlığının düzgün kalabileceğine inanmıyorum. Din inanılsa da ciddiye alınamayacak folklorik bir unsurdur. Nağmeli ilahi, mevlit, kaside, çağrı ve kutsal metinler okumalardan öte gitmesi son derece sağlıksızdır. Bunları çok ciddiye alanlar ve öteye götürenler ruhsal problemlerle yüz yüze kalırlar. İnsanlık için de tehlikeli olurlar. Ben çiçek gibi kız kardeşinin kapalı giyinmiyor diye ateşlere atılıp yakılacağına inanan bir insanın ruhsal ve akılsal bakımdan normal olabileceğine asla inanmıyorum. Hele o kızcağız kapanmadı diye ateşlerde işkencelere tutulurken hurilerle zevk yaşayacağına inanan bir insanın normal olmasının hiç bir olasılığını göremiyorum.
-
kader
Başlangıç anı diye bir şey yoktur. Böyle bir an tayin edemeyiz. Zamanın başladığı an ve bittiği an diye bir şeyler olamaz. Uzayın bittiği sınır diye de bir şey olamaz. Bunların olması akla aykırıdır. Böyle şeyler olamayacağı için yoktur. Zaman ve mekan sonsuzdur. Çünkü başlangıç ve bitiş tayin etmenin akli bir yolu yoktur. Oluşum sonsuz bir döngüdür. Başlangıcı olmadığı gibi buna bağlı olarak sonu da olmayacaktır. Bigbangın iki karadeliğin çarpışması ile oluştuğu yönünde teori geliştiriliyor. Bu kuvvetle muhtemel. Karadelikler tabii ki ölmüş evrenlerden arta kalan karadelikler. Tek bir evren olamaz. Evrenler doğar, büyür, ölür ve evrimleşirler. Tıpkı canlılar gibi. Evrim ve mevcut bilimsel yasalarda hiçbir tutarsızlık yoktur. Hiçbir beklenmeyen aykırı durum ortaya çıkmamıştır. Veri toplamada yetersizlik elbette var. Özellikle kuantumda gözlem araçları çok daha gelişmeli. CERN bile bu konuda çok yetersiz. Kanıtlar bilimsel alanda somut, felsefe alanında aklidir. Daha fazla kanıt elbette iyidir ama elimizdekiler hiç fena değil. Varoluş olasılıkları düşük elbette. Ama evren o kadar büyük ki, işlerin yolunda gidebileceği bir gezegenin yeteri kadar olasılığı var. Bu kadar büyük bir evrende bir gezegende işlerin yolunda gitmesi olasılık dışı sayılmaz. Aynı durum evren için de geçerli. Hayata uygun olmayan katrilyonlarca gezegen içinde işlerin yolunda gittiği bir gezegen olabilmesi gibi, işlerin yolunda gitmediği sayısız evren oluşup yok olmuş ama birinde işler yolunda gitmiş olabilir. Biz tam da orada olduğumuz için işler nasıl bu kadar yolunda gitti diye sorabiliyoruz. Seçilmiş yaratılmış filan değiliz. Altı milyar insandan birine çıkacak olan piyangonun çıktığı kişi tanrının kendisini seçtiğini düşünecektir ama gerçek öyle değil. Demokrasi, elbette… Kimse inanç konusunda hiçbir şeye zorlanamaz. Bu kesin insanlık kuralıdır. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
-
Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
Neee? Çok kıskandım! Lanet İtalyanlar! Kahrolası herifler...
-
kader
Bir çocuk apandisit olur da karnı ağrıyor diye karnına sıcak tuğla konulursa ölür. Yok eğer karnına buz konup hastaneye yetiştirilirse ölmez. Çocuğun ölüp ölmeyeceğini belirleyen hiç bir kader yoktur. Nedensellik ise belirleyicidir ama dinamik biçimde. Önceden çocuğun ölüm zamanı bir yere not edilmiş filan değildir. Hastaneye giderken araba kaza yaparsa çocuk ameliyata geç kalıp yine ölebilir. Kazanın da nedenleri vardır. Rastgele oluşmaz. Nedenler kaza oluşmasına yol açar. Bu hiç bir zaman kader demek değildir. Bu determinizmdir. Yani rastlantının (bile) nedenlerinin olduğudur. İslam dini determinzimi "esbabperestlik" yani sebeplere tapma olarak görüp reddetmiştir. Gazali Farabi'yi bu yüzden kafir ilan etmiştir. Farabi klasik deterministti ama çağına göre çok çok ileri bir deha idi. Gazali tabii ki islamın temel öğretisine sadık kalmıştır. Kuranda her şeyi allahtan bilmek gerektiği yazar. Ayağın taşa takılsa inna lillah diyeceksin, öyle yazar. Dolayısıyla Gazali islamı değiştirmiş değildir, aslını korumuştur. Antideterminist din anlayışı yıkılmazsa bir adım yol alınamaz. Nedenselliği kabul etmedikçe evren hakkında hiç bir şey bilmenin hiç bir yolu yoktur. Determinizm yoksa bilim yok! Akıl yok, akıl tutulması ve dogma var. Bu budur.
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
Nasıl olmaz? Yasada olmayan bir durum oluştuğunda yargıç yasada yazmıyor diye beraat mi verecek? Tabii ki üst mahkemeye soracak. Üst mahkeme de içtihat kararı verip konuyu sonuçlandıracak. Meclis de yeni durumla ilgili bir yasa yapmak için harekete geçecek. Bunu yapmazlarsa yasama da yargı da görevlerini yerine getirmemiş olurlar. Örneğin bilişim suçları bu kapsamda olmuştur. Modern hukukta örf adet diye bir şey ise yoktur. Yasa vardır. Hukuk devletlerinde örf adet diye bir şey olmaz. Bunlar geri şeriat kurallarında ve kabile devletlerinde vardır ancak. Kuran’ın günümüz kafasıyla değerlendirilmesi diye bir şey ise yok. Konu din olduğunda günümüz geçmiş gelecek diye bir şey yok. Yani dinin iddiası böyle, bu konuda bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Din bu iddiasını geri alıyorsa başka. Tanrı öldü, ya da dünyayı terk etti, artık ilgilenmiyor diyorlarsa o ayrı. O zaman biz de ona göre konuşuruz. Ama böyle bir şey söylemediler henüz. İsterseniz alo diyanete sorun. “Tanrı ölmüş olabilir mi acaba?” diye bir sorun, bakalım ne diyecekler. Yok eğer konu tarih ise, yine aynı. Arabistan yarımadasını ele geçirmek için Mekke iktidarını devirmek ve iktidarı ele geçirmek isteyen bir grup, bu amaçla bir din yaratırlar. Bu dine lazım olan kitabı yaratmak için de Muhammed’i kullanırlar. Bu sefer de olay bu yani… Yok şimdi ,gerçekler söylenince fincancı katırları mı ürküyor, oylar mı kaçıyor, ne oluyor? Gerçekten daha değerli hiçbir şey yoktur. Değil iktidar, dünya saltanatı bir gerçekten daha değerli değildir. Bir gerçek için yeri gelir hayat feda edilir! Böyle aman fincancı katırları ürkmesin diye çıtırtı bile çıkarmayalım denmeye devam edilirse, düzen daha çok fincan kervanları düzer. Devrimler önce inanç, fikir planında olur. Dogmalar yıkılmadan devrim olmaz.
-
Dinsiz sevgiliniz mi var?
Muhammed ileri yaşına kadar bir dulla yaşamış, onun önceki kocasından olan kızlarına kızım demiştir. Kendi çocuğu yoktur. Gençliğini dağlarda, mağaralarda harcamış bir kişidir. Kutsal kişi olduğunu iddia etmek daha kolay olduğundan onu seçmişlerdir. Anlaşma yapıldıktan sonra da evlatlığının karısına varıncaya kadar istediği bütün kadınları almıştır. En son bu olmuş ve ekip artık resti çekip bundan sonra başka kadınların kendisine haram olduğunu bildirmişler ve bunu Kurana koymuşlardır. Ayşe ile ilgili aşk dedikodularını tehditle bastırmıştır. Eşlerini boşamakla ve başka kimseye gitmelerini yasaklayarak yalnızlıkla tehdit etmiştir. Sürekli işini tehditlerle yürütmüştür. En son görevi bitince, yani Mekke, yani iktidar ele geçirilince son kullanma tarihi dolmuş ve Ayşe tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Ayşe çocuk yaşta verilip hayatı zindan olan bu adamdan intikamını böyle almıştır.
-
RİVAYETLER İNANCIMIZI YÖNLENDİRİNCE
Yaa işte, ne kadar çelişkilerle dolu bir dininiz var değil mi? Bu dinde kaldığınız sürece bu çelişkiler sizi yeyip bitirecek. Bu kadarla kalsa... Bir peygamberden terbiye almış sahabiler nasıl olur da o ölür ölmez birbiri ile kanlı bıçaklı olur, birbirinin katili maktülü olmayan sahabi kalmaz değil mi? İslamı ciddiye alıp da bu çelişkilerin beynini kemirmediği kişi yoktur. İslamı ciddiye almak son derece büyük içinden çıkılmaz çelişkilere neden olur. Ben bu dini ciddiye alırkenki günlerime acıyorum. Gerçekten bu dini bana din diye yutturanları hiç bir zaman bağışlamayacağım. Her zaman iki elim yakalarında olacak. Bana bu dini yutturdular ve yıllarımı çaldılar. Bu dinden çıktığımdan beri huzuru, kafa dinginliğini buldum ve hayatımı yaşamaya başladım. Herkese de artık müslüman olmadığımı, ateizmi seçtiğimi duyurdum. Başta bunu yapmak bana çok zor görünüyordu. Fakat yaptıktan sonra ne kadar da kolaymış dedim. Bir iki üzülen, bir iki öfkelenen ve sonra tısss... Herkes ateist olduğumu kabullendi. Kafam öyle rahat, öyle huzurluyum ki... Tek sıkıntım dini dayatan, din ayrımı yapan, laikliği savsaklayan siyasi iktidar. O da yakında ortadan kaybolur gider umarım... O zaman hayat daha yaşanabilir olacak.