Zıplanacak içerik

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Daha once bahsedilen ek iddiayi hakimler tum avukatlarin protestolarina ve itirazlarina ragmen, okumaya devam ediyor ve ustelik "kimseden bir itiraz gelmemistir" diye bir ibareye dayanarak.
  2. Bak gordun mu? sikayetini nasil gideriyorsun? Dusledigin dunya nasil kurulacak? Varliginin o yanina "dogal" diye teslim mi oluyor, caresiz kaliyorsun; yoksa sorguluyor ve degistirmeye mi calisiyorsun? Degisebilecegini/degistirebilecegini dusunuyor musun? Kisaca sikayetettigin ve sorunlarini algiladigin dogal ve fenomenal zihniyet ve onun getirdigi yasam iliski v.s. icin; yani insanlastirmayan zihniyet icin, neler yapiyorsun? Tabi kendi adina.
  3. Ekran resmini ekleyemem. Zaten calismiyan da o panel. Su an yazi yazdigim beyaz alanin ustunde kalan mavi alan silik ve islevsiz. Yani renkler, gulucukler, dosyalar, grafik, bold, italik, alti cizgili v.s. kismi silik ve islevsiz. Kullandigim browser, internet explorer 9.
  4. Peki sizce nereye aitim? Zaten insan olmak icin yola cikan her beyin; maalesef bu dunyaya ait degildir. Cunku bu dunya insanoglunun dunyasidir ve henuz insana insan olmak isteyene yer yoktur. Ben burada tursel insanliktan bahsediyorum, yoksa birey olarak pekala bencil,bananeci, bireyci, egoist v.s. olunabilir. Pek degil, en azindan ben bir birey olarak bu dusunce ve davranis ile yasamaya calisiyorum ve her turlu iliskilerimde etrafima bu turlu yasam ve iliskiyi dusunce ve davranis olarak duyuruyorum. Gercek bir karmasadir ve aklin inanc temelindekendine dogruladigidir. Yani yapilandirilmisliktir. Sizin gerceginiz nedir? Evet, insan gercekliginin degilde; insan bilisselliginin disinda. Karsilastiklarinizdan bir ornek verebilir misiniz? Ben pek karsilasamiyorum da! Yukarida saydiklarinizin hepsi; dogal ve fenomenal zihniyetin ya ideolojisinin/inancinin yaraticiulari ya da uygulayicilaridir. Yani hic biri insanoglu turunu kucaklamaz. Sadece belirli bir ...e gore temelinde bulunduklari toplumun ancak bir kesimini ve kendi ideolojik inancsal dogrularini dogrulayanlari kapsar. Ayrica bu ornekler, yukarda lakasbim icin saydiginiz "degilsiniz" ler ile de celisir. Cunku bu isimler saydiklarinizdan biridir ya yaraticisi ya da takipcisidirler.
  5. Ayrica ilginc olan istem disi gorulen ruyalarin hatirlanamamasi. Kabuslar da buna dahil. Aslinda ruyalar, beynin qualm denilen rahatlamasini saglama adinadir. Burada gunluk yasamdan ya da yasanmisliktan gelen bilhassa bilincalti qualmi bozan rahatsizliklar beyin tarafindan ruya olarak rahatlatilir. Iste kabuslar ya da hatirlanmayanlar, bu rahatlamanin bir tezahurudur. Aslinda okabuslara neden olan rahatlamayi da beyinimize yasatan bizleriz. Dedigin gibi okuan bir kitap, izlenen bir film v.s. beynin qualminin bozulmasidir ve bu bilincaltinarahatsizlik olarak kayit olur ve beyinde bundan kurtulmak icin ruya gordurur. Ruyada ve iceriginde onemli olan kisinin hatirlamasi degil; beynin kendini rahatlatmasidir.
  6. Iceri giremezler, cunku o kadar kalabaligi icersi almaz. Zaten bunu bilen mahkeme ekibi, o yuzden durusmayi silivri duvarlarinda yapiyor. Halbuki bir genis alanda, mesela stadyumda yapabilirdi. Ayrica oradaki toplanan kitlenin vucudu sogugu hissedecek durumda degil.
  7. Bugunku ilk olay; yetkisi kanunen elinde olmayan ve sadece elde olan davalari bitirmek ile yukumlu mahkemenin; uc gun once yeni bir iddiayi davaya eklemesi ve bunu avukatlarin bile bilmemesdi. Ikinci olay avukatlarin once konusma hakkinin elinden alinmasi Ucuncu olay dinleyicilerin salondan cikarilmasi Dorduncu olay avukatlarin salondan cikarilmasi, ihtiyac icin cikanlarin tekrar salona alinmamasi ve cikmak istemeyen avukatlara zirhli polis (robocup) mudahelesi. Hakimin tarihe gecen sozu "simdi bir avukata soz verirsem, butun avukatlara soz vermek durumundayim" Birakin hukuku artik salonda, iktidarin kanunlari da gecerli degil. Durusma salonu kimsenin tekelinde degildir, ustelik savununun alanidir. Ordan savunu mekanizmasinin avukatlarin cikartilmasi ise hic birt mantik ile aciklanamaz.
  8. Aslinda su anda Silivri'de olan olasylarin tarihsel ilki; enginizasyon mahkemeleri ve bastil isyanlaridir. Ilki hukuk kanun farkidir, ikincisi millet iradesinin bilissel direnisidir. Demekki fransa ihtilali bilinci halka, enginizasyon bilinci de iktidara tarihsel olarak ancak varabilmis. Hangi cagda miyiz?, bilmem! Sizce?
  9. Bilindigi gibi bugun Ergenekon tertibinin karar gunu. Su anda yuz binler ve giderek artarak Silivri'deki durusma salonunu zorluyor. Bu eylemi sadece Ulusal Kanal, Halk TV ve Kanal B veriyor. Aslinda yazacak cok sey var. Ben sadece konuyu gelismeler isiginda guncellemeye calisacagim. Sizlerde katkilarinizi sunarsaniz, sevinirim.
  10. evrensel-insan şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Bilim Dünyası
    Dogal Dusuncenin Ctetolojik Yapisi Bu yazida sizlere, insanoglunu; dusunce ve davranista, toplumsal yasam ve iliskide; insanlastirmayan, dogal dusuncenin ctetolojik koken, temel ve gelismesinin tarihinden bahsedecegim. Insanoglu, yeryuzune geldigi andan itibaren; kisisel olarak; ortaya attiklarini, toplumsallastirmistir. Bunun en guzel ornegi; erkeksel karakterli soylemin; kendi fiziksel gorunusunu, erkek; karsi veya kendine benzemeyen fiziksel gorunumu disi; bu iki gorunusteki cinsiyet ayrimini da; insanoglu turunde birlestirmistir. Bu hersey icin gecerlidir. algiladigi herseyi; somut veya soyut temelde; dusuncesinde yarattigi soyut kavramla ozdeslestirmistir. Buradaki sorun; ozdeslestirenin, kendisinin ortada bulunmama sorunudur. Oyuzden de; sanki ozdeslestirdiginin; ne oldugu; onun kendi agzindan gibi nakledilir ve algilanir. Mesela; yukaridaki olan bosluga; gokyuzu, hava, uzay, ve en son evren olan kavramlari vermis; sanki sonra bu kavramlari kendi vermemis gibi ve bu kavramlarla ozdeslestirdigi; kendini acikladigini lanse eder gibi algilamistir. Yani,"Yukaridaki gorunene, ben; gokyuzu, uzay, bosluk, hava veya evren diyorum" daki ozne ve yaratici ve de kavram kaybolmus, yerine; gokyuzu, uzay, hava, bosluk, ve evren kalmistir. Eger "kendim dahil; herseyi ben kendi dusuncemde yarattigim kavramimla ozdeslestiriyorum" ifadesi algilansa; bugun bu dogal dusuncenin varligi ortaya cikar. Iste dogal dusuncenin bu ortaya cikmayan varligi; hem herseyi sanki kendi imis gibi kilmis; hemde daha once belirttigim gibi; parca butunu kendi parcasini ve kendi disindaki parcalari ortaya koyma yanlisligina dusmustur. Yine daha once dilin yapisindan kaynaklanan olarak acikladigim; iletisimin sadece ileti olmasi; insanoglunun kendi turu arasinda sorun yaratmistir. Iste insanoglu, kendi arasinda olan bu sorunu cozmek icin; soyutlari yaratmis ve kendini soyutlara mahkum ederek, onlarla yasar ve iliski kurar hale gelmistir. Bu soyutlari yarattigiyla kalmamis; bunlari ayni zamanda; toplumsal birer vazgecilmez haline getirmistir. Bu soyutlar; zamanla; insanoglunun kisiligini olusturan kimlikler halini almis ve insanoglu sadece bu kisiligini olusturan kimlik degerleriyle yasar ve iliski kurar hale gelmistir. Nedir bunlar; once sistemlesmemis olan soyutlar; inanc, tanri, ideoloji, dogru, yanlis, iyi, kotu, guzel, cirkin ve bilimum etiksel degerler. Sistemlesmis soyutlar; Aile, cevre, toplum, ulke, sinif, kole, kul, efendi, burjuva, iscisinifi, krallik, monarsi, oligarsi, demokrasi, milliyet, cumhuriyet, din, ahlak, kultur, gelenek, tore, ustyapi, altyapi, devlet, hukumet, ordu, ve herturlu sosyal-siyasal-toplumsal gorus ve kurumlar, her turlu ideoloji, teori, ve inancsal dogrusalliklar v.s. ki su an aklima gelen bunlar. hem kimlik halini almis hemde sistemlesmis soyutlara daha baska ornekler verilebilir. Bugun, bu soyutlar; hem tarihsel farkliliktan, hem cografi farkliliktan, hem toplumsal farkliliktan, hem de ideolojik inancsal dogrusallik farkliligindan; dallanip budaklanmis; ve evrensel olarak, bir ifade veya anlam ortakligi gostermemektedir. Cunku; bu soyutlari ortaya atanlar ve sistemlestirenler; kendi yasam ve iliski temelinde bunlari uygulamislardir. Dunyanin farkli yasam ve iliski temellerini goz onune alirsak; neden bu evrensel ortakligin saglanamadigi daha net olarak ortaya cikar. Felsefi ve tarihsel gelisim olarak; ilk defa, kisinin toplumsal dogal dusunme seklini elestiren ve nihilizm temelli bireyci akilciligi ortaya atan felsefi gorusten itibaren; dogal dusunce ilk defa; ilk insanoglunun bilincsiz ortaya attigi dusunce yapisinin bilincine varmistir. Ama bu varis; dogal dusuncenin ctetolojik yapisinin farkina varis anlamini tasimamaktadir. Oyuzden; ayni ctetolojik yapi temelindeki gelisme devam etmistir, tek bir farkla; tum bu ayrimci, toplumsal, cikarci, erksel, erkeksel, otoriter ve guce tapan dusunce ve davranisi BIREY TEMELINE KAYDIRARAK. Yani; nihilizm oncesi; insanoglu, her nekadar kisisel olarak dusunce e davranis sunduysada; bunu kendi egoist amaci icin degil; toplum icin ortaya atmistir. Iste, tarihin bu nihilizm gelismesi;kisisel olarak, dusunce ve davranis sunanin;toplumu bir arac olarak kullanarak; sirf kendi egosunu ve kendi kisisel degerlerini one cikaran ideolojileri ortaya atarak toplumsallastirmasi anlamina gelir. Buradaki egoist yanasim ayni zamanda zumreseldir. Bu oyle bir cikardir ki; bu cikari one cikaran kisi; cok rahatlikla kendi degerlerinden de feragat edebilir, sirf cikari ugruna. Kisaca; Tanriya inandigi halde; inanmiyor gozukebilir, dini savundugu halde dine karsi gozukuyor olabilir, milliyeti savundugu halde; enternasyonel dusunebilir. Yaptigi seyin, insanlikdisi oldugunu gordugu halde; uygulayabilir. Yani kisaca; sirf cikari icin; kendinden ve degerlerinden vazgecebilir. Bu iki turlu isler. Eger bireyci akilciligin sahibinin elinde guc, iktidar ve otorite varsa; zaten uygular. Eger bunlar yok ise; kisinin kisilik degerleri; cesitli ideolojilerle veya ekonomik rahatlatmayla teslim alinabilir. Bireyci akilciligin iktidarina ornek verecek olursak, tarih bize bunun acik ornegini gostermistir ve gostermektedir. Ki bu kisilere, tarihte diktator de denebilir. Once bu konudaki izmleri siralayalim. Fasizm, terorizm, anarsizm, gerilla hareketi, sosyalizm, komunizm, ve tum demokrasi adi altinda gelip; diktatorluk uygulayan rejimler. Sahislara ornek' Hitler, Mussolini, Osama Bin Laden, Lenin, Stalin, ******, Nasir, Mao, Bush yani kisaca; ya ulkenin kurulusu icin, ya da ulke iktidarini ele gecirmek icin uygulanan sosyal-siyasal-toplumsal ideolojik inancsal dogrusalliklar. Bu isin bir baska yonude; nihilizmin yarattigi toplumsal kisiler ve sanal kisiliklerdir. Seri katiller, kovboylar, superman, spiderman, teksas, tommiks, redkit, daltonlar, mafia, CIA,"derin devlet anlayisi", ajanlar, v.s. Bunun en buyuk zarari; yetisecek olan nesilleri, bir en onde olma, en birinci olma, suna-buna benzeme, yuceltilen bu kisilere benzeme, silaha, siddete, kanunsuzluga ozenti, kendi icin birseyler yapma, baskalarini kendi cikari icin kullanma, kendi gibi olmaya zorlama, saldiri, ihanet, cinayet, v.s. gibi; hem bireyci akilciliga; hem de onun cikari icin; her turlu seyin kullanilabilecegine ve amac icin bunun sart olduguna yonlendirmeleridir. Arkadaslar; bu konu cok derin ve uzerinde cok nedenlenip sorgulanmasi gereken bir konudur. Yalniz su kadarini soyliyeyim. Dogal dusunce, nihilizm ile birlikte; toplumsal dusunceden, bireyci akilciliga donuserek; bu bireyci akilci kisiler eliyle; dunya insanligina; hem cok kayiplar verdirmisler, hem aci ve zulum getirmisler hem de huzuru ve rahati rafa kaldirmislardir ve ayni yolda da devam ediyorlar. Eskiden; en azindan; isin egoist cikar yonu ya gizliydi, ya da bilincsizdi. Ama simdi bu asikarane olmustur. Cunku, artik ne yukumluluk ne de etiksel degerler hesaba alinmaktadir, kaldiki insansal degerler. Varsa, yoksa; bireyci akilciligin getirdigi amac icin; herseyin arac olarak kullanilabilmesi, ki buna insanoglu ve kisinin kisiligini olusturan degerleri de dahil. Dogal dusunce; tarihsel olarak, yol alisini; once bilincsiz, nihilizm sonrasi da; bilincli olarak artik tamamlamistir. Bugun bunun farkina varamiyanlar ve dogal dusunceyi sorgulamayanlar ne yaparsa yapsin, ne dusunurse dusunsun; tum ortaya koyacagi, herhangibir ideolojik inancsal dogrusallik bazinda; ancak bir dini mentalite, tanrisal yanasim ve emperyalist zihniyet olacaktir. Bugun unutmayalim ki; dini zihniyete karsi gozukenler, antiemperyalist gozukenler; dini zihniyetin ve emperyalist zihniyetin; tuzagina dusmektedirler. Cunku her iki konuda da veya diger tum ideolojik konulardaki karsit gibi gozuken ideolojiler, aslinda bu zihniyetlerin; bireyci akilciliginin ve cikarinin; amac icin; kullandigi ideolojilerdir. Oyuzden dunyanin ve insanligin kurtulusu; bu dogal dusuncenin ipligi pazara cikmis ctetolojik yapisini algilamak ve tum resmini icinde yer almadan ortaya koyarak; hem her turlu soyutu, hem de her turlu sistemlesmis, duzenlesmis soyut yasam ve iliskisiyle birlikte curutmek ve bunu bireysel bilinc bazinda kendinde uygulayip; dusunce ve davranis olarak yasam ve iliskiye tasimak, her insanlasmak isteyenin gorevi olmalidir. Yoksa; bu zihniyet ve dogal dusunce; cok yakinda, her konuda iki kisiyi birbirine kirdirarak belkide tum insanligi yok edecektir. Buna bu bireyci akilciligi bilerek ve kendi cikari icin; herseyi arac olarak kullanmaktan cekinmeyen kisilik yapisida dahildir. Bugune kadar gelebilen dogal dusunce vegelismis zihniyeti, artik; KENDI BINDIGI DALI KESMEKTEDIR. Cikis; ya insanligin hazin sonu; ya da; dusunduren dusunceye yonelim olacaktir. Oyle bir an gelecekki; kisiler, kendi kendileriyle mucadeleye ve kendilerine zarar vermeye baslayacaklardir. Tum psikolojik hastaliklar, gitgide ve hizla artmaktadir, sizofreni, stress, bunalim; hemen hemen herkesin kapisini calmaktadir. Nedeni de aciktir. Cunku dogal dusunce; ne insan icin, ne insan adina ne de insanlik icin degildir. Cikar, bencillik, ayrim, iktidar, guc, otorite, zorbalik, katliam, cinayet v.s. kisaca; insanligi ve insani yok etmek icindir. Tabi ki; insanoglunun; insanlik anlayisi adina.
  11. evrensel-insan şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Bilim Dünyası
    Dusuncenin Ctetolojisi Dogal, evrimci, yani kendi kendine gelisen, dusuncenin; dusunme yetisinin; elde edilmis karakteristiklerinin kokeni ve gelismesinin; teshisini koyabilmek ve tesbitini yapabilmek icin; once karakteristiklerin ne oldugunu algilamak gerekir. Herseyden once; karakteristiklerin; bir gorunus yani, 5 duyuya hitabedis sekli ve sekillenisi-formasyon- ve tabiati vardir. Karakteristiklerin gorunusu, tek, ayrimsal ve farksal; formasyonu; uclem ve tabiati dortlemdir. Bu konudaki formasyon Y cizimi ile; tabiatta; X cizimi ile ifade edilir. Y'nin gorunuse yansisi, ayrimsal ve farksal odugundan tektir. Bu tekligin; hangisi ve ne oldugu kavramin; neyi ifade ettigi ve isaret ettigiyle baglidir. Kavram; madde-somut-nesneli; veya dusunce-soyut-ozneli isaret edebilir. Iste bu kavramin; uclu gorunusunu ve dortlu karakterini, ki bu ayni iki karakteristik; dusunce ve kavram; ve madde ve kavram farkli iki karakteristik; ise; dusunce ve maddedir. Inanc ise; hangi karsitligin dogrulandigiyla baglidir. Bu felsefi dogrulama da; ya maddedir, ya da dusunce, ki ikiside kavramdir. Y cizimsel goruntusu ve formasyonunun hem karsitlik, hemde tamamlayici ozelligi bulunur. Karsitlik; anti, tamamlayicilik, counter on ekleriyle ifade edilir. Y cizimsel formasyonu; ya iki ayni karakteristigin tek ve farkli karakteristikle birlikte Y cizimsel butununu saglar; Ya da, iki farkli karakteristigin, pozitif, ve kendi karakteristigiyle Y cizimsel butununu saglar. Yani, Y cizimsel butununun sekillenisi; iki karakteristigin, farkli veya ayni, teke veya pozitife indirgenmesidir. Iste, ctetolojik yapilanmanin en buyuk sorunu onun; fonksiyonal indirgemesinden kaynaklanir. Cunku bu indirgeme; dilin noktasal ve noktalama yapisindan dolayi, yani kulaga hitap eden dil; pozitifi ve teki, birlestirerek noktalar. Noktalananin; pozitif ve tek sekillenisi ise; zaten, tekin; iki ayni karakteristiginin indirgenmesi ve pozitifin, iki ayri karaktegistiginin indirgenmesi sonucudur. Yani; ikilem, karsitlik, tek, pozitif, kendisi, karsiti ve nokta; 7'li olarak noktalanmistir. Iste, bu 7'li noktalanmis noktanin; noktasinin sorunu; ikinin hangi teki ve pozitifin kendisimi karsitimi-negatif- oldugu sorunudur. Iste, bu ctetolojik sorunun kokeni; dilin ikilemi noktalamasinda ve karsitlik iceren fonksiyonun teke indirgemesinde yatar. Cozumlerden biri; gozun dilini yaratmaktir. Yani dil; kulaga ve noktalamaya yonelik degil; goze; gorunuse ve boyuta yonelik. Iste, kulaga hitabeden noktalama dili; formasyonun uclemini goremez. Karakteristiklerin tabiatini da gormesi mumkun degildir. Ustelik; hem gorunus hemde formasyon; kulak dilinde; tek olarak algilanir ve fonksiyonal olarak teke indirgenir. Iste, insanoglunun; kendi kendine gelisen, evrimci ve dogal elde edilmis karakteristikleri; tabiati, gorunumu ve sekillenisi; ve bu karakteristiklerin; kulak dilinin noktalamasal ifadesinin sorun koken ve temeli budur. Ikilem; x ve x Karsitlik; x ve y Karakteristikler; x,x,x,y Karakter, Tabiat, kendi, oz; X-cizimsel Tamamlayici, karsit, gorunus ve formasyon; Y-cizimsel Karakteristiklerin Y formasyonu; x, x, x,/x. x. y./x. y. x. Gorunus; tek, pozitif, nokta (1, +, . ) Noktalama; ikilem ve karsitlik sabitliklerinin, teke ve kendine indirgenmesi. Ctetolojik sorunun tartisma yaratmasinin sebebide; teke ve kendine indirgenen ve noktalananin; diger teke ve karsitina indirgeyenle noktalayanin; ayni ikilem ve karsitlik temelinden yola ciksalar bile; noktalananlarin farkliligidir. Iste, ctetolojik kokenin; bitmeyecek ve galibi belli olmayan tartisma cikmazi. Madde-dusunce Dogru-Yanlis Iyi-kotu Guzel-cirkin oyle-degil evet-hayir oznel-nesnel ozel-genel ozsel-gorunussel dogum-olum (olmek) var-yok duygu-duyu gercegin ne oldugu mustakil varligin ne oldugu evrimsel olusum-yaratilissal olusum ilkin ne oldugu v.s. Bu karsitliklar cogaltilabilir. Tartismada, hangisi tartismasidir.
  12. evrensel-insan şurada bir başlık gönderdi: Bilim Dünyası
    Ctetoloji kelime anlami olarak; elde edilmis karakterlerin gelisimi ve kokeni demektir. Buradaki ctetolojik yapilanis ta, evrensel kullanim isaretleri olan x ve y nin, dogal zihniyetin koken ve temellerini nasil olusturdugudur. Sekillerdeki ortada olan gri y de evrensel-insan zihniyetinin bu evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyisinin yapiciligini yapisal olarak okumadir. Ctetoloji, tibta kullanilir, zihinsel olarak bir kullanima bildigim kadariyla ilk uygulayan benim. Ctetology Ctetology bilimi; cte-sta kokeninden gelir, sabit anlamini tasir. logy de, bilim demektir. Ctetology, SABITLEMENIN BILIMI anlamina gelir. Acilimi ise; "Elde edilmis karakterlerin; kokeni ve gelisimi" demektir. Elde edilmis karakterin anlami nedir? Bu, seye; insanoglu tarafindan verilen karakter, sifat veya tabiat icerigidir. Bu icerigi insanoglu, seye nasil vermistir? Insanoglu, dusunce uretme ve kavram yaratma yetenegine sahiptir. Bu yetenek, insanoglunun; yasam ve iliskisinde, dogal ve evrimci olarak gelisir. Iste, bu kendi kendine gelisen, evrimci olarak, yani uzerine herhangibir ek dusunce eklemeden veya dusunulenin ne oldugunu nedenlemeden sorgulamadan, otomatik olarak kendi kendine gelisen dusunce ve onun kavram yaratimi. Bilim adamlari ve filozoflar; tarihin derinliklerine inerek; bu kokeni incelemektedirler. Cesitli, bakis acilarina da sahip olduklarindan ve subjektif yanasimla; farkli ideolojik temeller iceriginde tarihe baktiklarindan, ortak bir noktada da birlesememektedirler. O yuzden, bu aciklamaya calistigim bilimin; pek bilim adamlari tarafindan bilinerligi yoktur. Onlar, sadece; tarihi kendi yorumlariyla ortaya koyarak, olani vermekle mesguller. Neden, bu olanin, bu sekilde zuhur ettigini ise; ortaya koyamamaktalar. Bunun en onemli nedeni; dusuncelerine yerlesmis olan; hislerinin zorladigi "gercekleme" mentalitesi, ki bu bir inanctir. Oyuzden de; ortaya ne koyarlarsa koysunlar; bunu, belirli bir sabit e alisilagelmis inanc temelinde koymaktadirlar. Onlarin, yaptigi; bu tarihsel bulgulari yorumlamak. Tabi, her yorumlayan bilim adaminin; inanc sabitligi ve duzeyi de farkli boyutlarda oldugundan; bu yorumlamalardan ortak bir nokta cikamiyor. Ustelik, olani sadece yorumladiklarindan; onun, neden oyle oldugunu da aciklayabilecek, dusunceyi uretemiyorlar. Cunku, inanc; dusuncenin onunu tikayan bir duvar gorevi gorur. Eger, bir bilim adami; insanoglunun tabiatinin bencil olduguna kendini inandirmassa; tabi ki, onun genleri incelerken yapacagi yorum da oyle olacaktir. Once, bu bilim adaminin, bu inancini asmasi ve bu konuda dusuncesini sabitleyen degerleri sorgulamasi gerekir. Yoksa; ne kadar bilimsel bulgu elde ederse etsin, onun bu sabit inanci ve bulgular uzerindeki uretecegi dusunce; bu inanc sinirlarini asamayacaktir. Iste, bilim adamlarini cikmazi; bu inanc sabitliginin temelinde yatmaktadir. Bilim adaminin gorevi sadece tarihi ortaya koymak ve onu kendi inanclari temelinde subjektif olarak yorumlamak olmamalidir. Ortaya konulan tarihin; neden oyle bir sonucla noktalandigini sorgulamak ve nedenlemek; bilim adamlarinin gorevi olmalidir. Bu da bilim adamlarinda, sabitlesen ve sorgulanmayan inanclarin dusunce ile asilmasina yarayacaktir. "BU, BUDUR" temelli bir acilim, hem yeterli degil; hemde, onu aciklayanin kendi subjektif yorumunun bir parcasidir." Neden, bu boyledir?" sorusu ise; genelde sorulmadigindan, cevapsiz kalmaktadir. Bu soruyu sordurmayan ise; dusuncenin onunu tikayan inanclardir. Yalniz, inanc derken; sadece dini veya tanrisal temel anlasilmasin. Uzerinde, dusunce uretmeye gerek duyulmayan hersey, hersabit, her alisilagelmisdogru; bir inanctir.
  13. Cok genel olarak soyle sorayim. Sen insanlik asdina nelerden sikayet ediyorsun ve neden? Baskalari ile iletisim kurarken neyin mucadelesini veriyorsun ve neden? Insanlasamama terimi, insanoglunun her turlu yetisini insanligi ve insan olma adina kullanmamasidir. Yani beyninin yetisi olarak insan gibi yasamamaktadir. Sonucta dogal zihniyet anima/animus temelli hayvansal bir zihniyettir. Yani fiziki guce otoriteye ve zorlamaya, baskiya, mudaheleye v.s. dayanir. Numenal "Insanlasamamak" Konusu Herseyden once "insanlasamamak" tamamen insanoglu turu ve birine ait bir numenal yeti kullanim ve paylasim sorundur. Bu sorunun temeli maddesel/nesnel degil; dusunsel/ozneldir. Yani insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, onun bir soyutlamasi ve bu soyutlamasinin evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyis sorunudur. Bu soyutlama daki insanlasamama sorunu, insanoglunun tum kurgusal (felsefe, bilim ve din) verileri, degerleri ve tabularinin getirdigi; sabitlik, sahiplik, kesinlik icerikli sorgulanmazlari, on kabulluleri icin gecerlidir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, ona dogumdan itibaren giydirilen, dogal zihiyet ve dogal ego elbisesidir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bu elbisenin bilimsellik ve dogallik kisvesi altinda vucudun ayrilmaz bir parcasi yapilmis olmasi ve boyunduruktur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, evrensel aynilikta yapilanan ve isleme konan koken ve temellerinin, insasnoglu turunu ayirici, bolucu, kutuplastirici bir icerige sahip olmasidir. Her ayrimin ve ayrimciliginin cikara, guce ve otoriteye dayanmasidir. Insanoglu turu ve birini insanlastirmayan bu zihniyet, bilincalti bir yonlendirim ve yaptirim urunudur. Bir insanoglu turu ve biri disi, nesnel/oznel guc arama ve bu guce kendini teslim etme, ona karsi kendini caresiz kilma urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bu insandisi ve insanlikdisi etik ve metafizik yonlendirim ve yaptirimlarin; insanoglu turu ve birinin varligini yok sayma, gale almama, onemsememenin verdigi yasami harcatma, cikar ve ayrimcilik degerleri temelinde kullanma ve yasamin disindaki herseyi yasamin onune koyma urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, evrensel ayni kokenin temelleri arasi ideolojik inancsal dogruluklarin "benimki dogru" savasidir, tartismasidir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, yaratilissal, tanrisal, inancsal, dogrusal, ideolojik, mistik, doga ustu ve dunya otesi icerikli, spekulatif ve epistemoloji ustu icerikli, guya bilimsel ve inancsal teoriler, tezler, hipotezlerdir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, dogal zihniyetin dogal egosunun temeli akilciligin, bencilligi, bananeciligi, bireyciligi, sadece kendi/cikari v.s. icin, herseyin mubahligi, akilciligin kendine emir kulu, kole aramasi, akilciligin teslim alma/olma icerigi ve akilcilik ufkunun tursellige ulasamamasi ve bir olarak kalmasi urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bilimsel olamamak, bilimsel metod kullanamamak, bilime inanci, inanca bilimi katarak bilim ve bilimselligi, inancsalligin dogruluguna peskes cekmek ve yamamak urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, nihilizm hicciliginin ve yukumsuzlugunun, emperyalist zihniyetin tanriyi oynamasinin, kutuplar ustu bir akilcilik ile kutuplari biribiriyle savastirabilmesinin ve kutbun birbirine zit her iki ucunu da beslemesi ve desteklemesi, kendisini de bir koruyucu/kollayici hakem pozisyonunda gosterebilmesinin bir urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bilgisizligin, bilincsizligin,farkindasizligi n, verilene ya harfiyen uymanin, ya da karsi olmanin, kendini kendi kendini kandirarak insanlik adina bir goreve yuklenildigine ideolojik olarak inandirilan dogrunun urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamasi, akla gelen her turlu insanlikdisi olgunun, siddetin, iskencenin, cinayetin, katliamin, vahsetin, kinin, nefretin, acligin, yoklugun, savaslarin, ustunlugun, ayrimciliginin ustunlugunu dile getirmenin, her turlu ideolojik iktidar ugruna, yalanin, dolanin, kandirmacanin, vicdansizligin v.s. urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bilimi ve dogalligi cikar icin kullanimin, toplumlari ve birleri dusundurtmemenin, robotlastirmanin, cemaatlestirmenin, onlari insandisi guclere ideolojik, teolojik, dini, teleolojik, mistik, spekulatif, doga ustu ve dunya otesilik kurgulara teslim edisin bir urunudur. Yani, insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, insanoglu turunun bolunmez, mustakil parcasi birinin kendi kendini kendi iradesiyle, sorgulamamasinin, degerlendirmemesinin, insanlasmanin yolunu bulamamasinin, aksine; kolaya kacip, bilincaltinin yonlendirim ve yaptirimlarina teslim olmasinin, kendi birini ve turunu algilayamamasinin, bilinclenememesinin, rahatsizlik duymamasinin, zarar gordugunun bilinc ve farkinda olamamasinin sorunudur. Kisaca, insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, kendi soyutlamasinin her turlu sorununu algilayamamasinin ve turun biri olarak insan temelli tursel bir devrimi, soyutlamasi uzerinde gerceklestirememesinin ve bunu yasam ve iliskisine, sistem ve duzenine kurum ve kurumlasmasina tasidigi ve yonlendirim yaptirim olarak uygulamali kildigi gozlem veren ve yansiyan bir urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasinin, sorunu da cozumude soyutlamada yatmakta, evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyisin koken ve temellerini algilamakta ve temellerden degil, kokten baslayan bir devrimde yatmaktadir. Insanoglu turu ve birini insanlastirmayan soyutlamasinin insanlastirilmasi, ancak birinin kendinden baslayan kokten devrimi ile mumkundur. Bence, bu mesaji okuyan her yazar arkadasin; kendinden baslayarak "ben neden insanlasamiyorum?" sorusunu ve "benim insanlasmam nedir ve bunu nasil gerceklestirebilirim?" sorusunu ve de kendinin insanlasmasini onleyen ve ona dogumdan itibaren verilen her soyutlamanin, soyut ve somut temellerini kendi algisi, rahatsizligi, gordugu zarar temelinde ele almasi ve sorgulamasi, bu soyutlama devrimi icin, esastir. Tabi, bu insanlasamamaktan rahatsizlik duyanlar ve zarar gorenler icin gecerlidir. Boyle bir sorunu oldugunu dusunmeyen, insandisi ve insanlikdisi bir degere zihniyetini teslim etmis beyinler icin, ya icinde bulundugu duzeyde, kendini adadigi ideolojik inancsal dogrusunun savasimini vermek, ya bananecilik, ya da yasanan bir mutluluk v.s. bilinc altinin hissettirdikleridir.
  14. Simdi yavas yavas konumuza girebiliriz. Soyle bir soru soralim "Dunya var mi?" Iste evrensel-insan zihniyeti bu sorunun yanitini varligin var/yok akilci siniri ile degil, noktalama, indirgeme, ifade ile degil; tum rewsmini vererek ve aciklayarak verecektir. Mesela soyle basliyalim. Diyelim ki dogumhanede dogmakta olan bir bebek acisindan, "dunya var mi?" iste buradaki cevabimiz sorunun yoneldigi olarak "hayir yok" olacaktir. Peki bu dunyanin varligi ne zaman bebek tarafindan varlanacak? iste burada da dogacak bebegin dunyayi algilamasi, eski nesillerden ogrenmesi ve bunu dile getirebilmesidir. Sorumuzu soyle soralim "Dogacak bebegin babasi icin dunya var mi?" bu soruya hic dusunmeden herkes evet diyecektir. Cunku bebegin babasi bebekten once dunyaya gelmis, dunyayi kendinden eski nesillerden ogrenmis ve algilamistir. Buraya kadar bir algilama sorunu olmadigi dusuncesi ile konu devam etmektedir. Peki "Dinazorlar devrinde dunya var mi?" Iste bu soru daiyice dusunmek gerekir. Cunku dinazorlar devrinde insanoglu ve algisi, bilgisi ogrenimi/ogretimi yoktur. Ama materyalizm olarak burada alisilagelmis cevap "evet" olacaktir. Simdi bu "evet" i inceleyelim. Birincisi evet bir insanoglu uretimidir. Peki insanoglunun olmadigi bir dunya da ayni dogacak bebek misali nasil olurda dunya var olur. Burada bir mantik yurutelim. "Dinazorlar var ise varliklarini bir mekanda surduruyorlar, iste bu mekan dunya" Peki "Dinazorlarin "dunya" diye bir algisi bilgisi var mi?" olamaz, cunku bu KAVRAM algisi ve bilgisi insanogluna ait. Peki dinazorlar acisindan boyle bir algi var mi? Varsa bilre bu algi DUNYA KAVRAMI DEGIL, GOZLEM VE YANSI VEREN FENOMENDIR" yani bilimsel olarak insanoglunun olmadigi bir yer ve ZAMAN da baska bircanlinin algisina yonelik bir gozlem ve yansi veren taban varsa bu fenomendir. Buradan cok onemli bir sonuca ulasiyoruz. Insanoglunun olmadigi zamanda, INSANOGLUNA AIT OLAN DUNYA KAVRAMI YOK AMA; YANSI VE GOZLEMI INSANOGLU DISINDAKI DINAZORLARA VEREN BIR FENOMEN VAR. Buradan su sonuc cikar. Kavram bir insanoglu urunu olarak insanoglu varligi varsa var ve gecerlidir, ama kavramlasmamis bir fenomen insanoglunun olmadigi zaman da gecerlidir. Peki, madem bizler henuz ortada yokken; fenomen olarak dinazor kavraminin varligini nerden biliyoruz? Iste ucuncu kilit noktasi da burasidir. Dinazorlar dinazor kavrami olarak ancak ve ancak insanoglunun varliginda ortaya konabilir. Peki o zaman insanoglunun olmadigi bir ZAMANDA olan nedir? Iste bu bir kavram olarak dinazor olmamis olan fenomendir. Peki biz bu fenomenin varligini bizim olmadigimiz bir ZAMANDA nerden biliyoruz? Biz varken evrimsel bir bulgu elde ediyoruz, buna dinazor kavramini veriyoruz ve yine bilimsel olarak bunun gozlemsel ZAMANINI OLCTUGUMUZDE BU DINAZOR OLARAK KAVRAM VERDIGIMIZ FENOMENIN VARLIGININ BIZIM VARLIGIMIZDAN ONCE OLDUGUNU ZAMANSAL OLARAK ORTAYA KOYUYORUZ. Simdi tekrar basa donelim. Zaman bir insanoglu urunu, kavram bir insanoglu urunu, fenomen bir insanoglu urunu. O zaman buradan soyle bir sonuc cikiyor. HERSEY INSANOGLUNA GORE. Peki simdi ilk sorumuza donelim. "Dunya var mi?" Dogmamis bebege gore yok. Bebegin annesine gore var. Yukaridaki iki aciklama insanoglunun varliginin oldugu bir donem. Dinazora gore dunya yok. Cunku dunya insanoglu kavrami, ama dinazor algisinda bir yansi ve gozlem veren var, bu da insanoglu bilimsel literaturunde fenomen. O zaman dinazora gore, dunya yok ama, insanoglunca dunya diye kavramlanacak bir fenomen var. Peki insanoglunun olmadigi bir ZAMANDA dunya var mi? Kavram olarak, fenomen olarak yok. Ama insanoglunun zamansal algisina gore var. Demekki cevaplar. Insanogluna gore Insanoglunun kavramina gore Insanoglunun fenomen kavramina gore Insanoglunun zamansal belirlemesine gore. Iste, materyalizmin "madde insanoglundan bagimsiz olarak vardir" aciklamasini simdi daha bir net algi ile ortaya koyabiliriz. Dogmakta olan bir bebege gore madde yok. Cunku henuz onu ogrenmemis, algilamamis ve bilgisine ulasmamis. Su anda bu bilgi, algi sahibi bir insanoglu ferdine gore var. Insanoglu turune gore var ve M.O. 4000 yilinda kavram olarak ortaya konmus. Peki M.O. 5000 yilinda, henuz madde kavrami olarak yok, ama gozlem ve yansi veren bir fenomen olarak var. Peki insanoglunun bulunmadigi ZAMANDA? Insanoglunun algi ve bilgisince maddenin yasi 13.7 milyar. Dolayisiyle, madde Kavram olarak M.O. 5000 yilinda yok. Fenomen olarak diyelim insanoglunun yasi evrimsel olarak 7 milyon , o zaman 8 milyon yil once fenomen olarak ta yok. Peki neye gore daha once var. INSANOGLUNUN MADDEYI GOZLEM ILE ORTAYA KOYAN ZAMANINA GORE VAR. Iste butun bu temelde, kavram insanoglu ile ayni zamandadir, daha once yoktur. Fenomen insanoglu ile ayni zamandadir, daha once yoktur. Zaman insanoglu ile ayni donemdedir daha once yoktur. Iste bu yoklar insanogluna goredir. Bir dinazora gore kavram yoktur, ama ona yansiyan ve gozlem veren bir fenomen vardir ve bu fenomenin varligi insanoglundan bagimsizdir. Bir dinazora gore zaman yoktur, ama insanoglu dinazor fenomen varligini kendi varliginda dinazoru zamansal olarak kendinden once var oldugunu ortaya koymaktadir. Insanoglundan once numenal yeti ve degerleri yoktur. Ama insanoglu oncesi bazi hayvanlarin beyin fonksiyonu vardir ve bunu insanoglu kendi varliginda ortaya koymaktadir. Kendi varligindan once oldugu da zamansaldir. Demekki hersey insanogluna gore ortaya konur ve uc cesit konur. ZAMANA, KAVRAMA, FENOMENE GORE. Madde kavram olarak M.O. 5000 yilinda yoktur, fenomen ve zamana gore vardir. Madde fenomen olarak 8 milyar yil once yoktur, cunku algilayacak insanoglu yoktur; ama zamana gore vardir. Maddenin ZAMANSAL (KAVRAMSAL VE FENOMENAL DEGIL) YASI 13.7 MILYAR, FENOMENAL (KAVRAMSAL DEGIL) YASI 7 MILYON, KAVRAM YASI, 6 BIN SENEDIR. Butun bunlar insanogluna ve onun kavramina, fenomenine ve zamanina goredir. Peki bunlardan hangisi maddenin, insanoglu numenal yeti yasidir. Hepsi. Sonuctabilgi ve algi numenal yeti olmadan ne fenomenal, ne zamansal, ne de kavramsal ortaya konamaz. Beyin olmadan da numenal yeti olamaz. Beyin ve numenal yeti olmadan da kavram olamaz. Kavram kendi de dahil, hem beyni hem de numenal yetiyi ortaya koyandir. Iste bu temelde fenomen fiziksel bilgiye, numen sosyal bilgiye, kavram da her ikisine hitap eder. Insanogluna gore, insanoglu eliyle, insanogluna ait ve insanoglu monologuyla; Fenomenin varligi /zamansal/kavramsal/zihinsel; numenin varligi da zamansal/kavramsal/fenomenal dir. Hepsi de insanoglu urunudur ve insanoglu varligi ile endekslidir. Insanoglu oncesi varlik, zamansal/fenomenal/kavramsal/ olarak farklilasabilir. Ayni madde gibi. Cunku bir fenomen felsefi ve bilimsel anlamda algi ve bilgi ile kavramlasir. Boylece varligin metafizik temeldeki ilklik, teklik, kesinlik, mutlaklik, oncelik v.s. tartismasi boylece sona ermistir. Cunku bu tartismanin her birt ideolojik kolu olan materyalizmin maddesi ve nesnelligi, idealizmin dusuncesi ve oznelligi, pozitivizmin ise isimselligi icicedir ve fark ta dilin teke indirgeme sorunundan ve kesinlik noktalama yapilanisindan kaynaklanmaktadir. Buradaki icicelik ile ic iceligi saglayan ve tartisan varlik farklarinin farkini algilamak ve biribirine rakip kilmak yerine bu farklaruin insanoglunun bir butununu olusturdugunu gorebilmektir. Aksi bu tartismanin noncognatif bir icerikteki kisir dongusu ve anlamsizligi gereksizligini algilayamamaktir.
  15. Yukaridaki giristen sonra; once varligin ne oldugu tartismasina dahil olmadan, bilimsel olarak insanogluna her turlu bilgi ve algi tabani olan temelin fenomen olarak bir olgu oldugunu hatirlatalim. Ayni hatirlatmayi; bilissel bilim olarak bir fenomen olan beynin her turlu fonksiyonu olan zihinsel faaliyetin de numenal yeti oldugunu hatirlayalim. Hatirlamamiz gereken bir nokta da insanoglunun kendi dahil herseyi ortaya koyumunu evrensel kavram ile belirttigini ve bildirdigini hatirlayalim. Bu hatirlamalardan sonra, materyalizmin soyle bir iddiasi vardir "insanoglundan once madde vardi, madde tek gercekliktir, bu kesindir ve mutlaktir, yani maddeden baska nesnel olan baska bir gerceklik yoktur." Iste materyalizmin bilimsel yanlislamaya meydan vermeyen ustelik kesinli iceren bu soylemi hem bilimsellige hem de bilimsellik algisina terstir. Cunku bilimsellikte kesinlik ve suphe olmadigi gibi, mutlak degismez ve sabit te yoktur. Bilimsellik olgu ve bilgiye dayanir ve olgunun evrensel onayli gecerliligi de yanlislanana kadardir. Aslinda materyalizmin bu indirgemeci, akilci ve ideolojik iddiasi; hem idealizm de hem de pozitivizmde de vardir. O yuzden kimse metasfizigin varlik tartismasinda yer alan gorus ve ideolojilerilerden bazilarini disarida biraktigimizi dusunmesin. Cunku baslik tum varliksal ideolojik iddialarin sonu olarak verilmistir. O yuzden bu aciklamada, varlik fenomen olarak gececektir.
  16. Bilindigi gibi insanoglu kendini bildi bileli felsefenin varlik ile ilgili dali olan metafizikte, ontolojik ve teolojik olarak varligin ne oldugunu tartismakta ve bu varlik tartismasinda akilci ve inancsal bir sonuca varamamaktadir. Insanoglunun organi olan beyni ile bu organinin numenal yetisi olan dusunce; madde ve dusuncenin ilkligi, onceligi, tekligi, kesinligi, mutlakligi v.s. temelinde akilci ve inancsal ve ideolojik olarak, materyalizm ve nesnellik, idealizm ve oznellik ve daha sonradan yine insanoglunun herhangibir seyi ortaya koyumu olan kavramin da devreye girmesiyle, pozitivite ve isimcilik olarak uc koldan tartismaktadir. Iste bu basligin ve dile gelen evrensel-insan zihniyetinin amaci, bu tartismaya bir son vermek ve bunu epistemolojik ve insanoglu temelinde ortaya koymaktir. Ilk defa insanoglu tarihinde sitemizde dile gelicek olan bu konu ve yazi, daha once insanoglu tarihinin metafizik ve varlik tartismasinda epistemolojik olarak dile getirilememis, biliunc ve farkina varilamamistir. Kisaca bu dile gelen aciklamalardan sonra, insanoglu eger bu konudaki cognitivizmini algi, bilgi, bilinc ve farkindalik olarak saglarsa; bu metafizigin varlik tartismasinin bilincli ve farkindalikli bir temelde anlamsizligini, gecersizligini, bilimsel ve bilissel olmadigini, gozlem vermedigini ayni teolojik noncognitivizm gibi, varliksal noncognitivizm olarak ortaya koyacaktir. Bilindigi gibi evrensel-insan zihniyetinin temeli insanogluna dayanir ve onun her turlu ortaya koyum temelini veren yapilandirilmis dogal zihniyetin yapi ve isleyisini konusuna, kavramina veri ve degerine gore qua felsefesi (olarak) ve sorunsal resmini ortaya koyar. Buradaki algisal ve bilgisel ortaya koyumdaki evrensel-insan zihniyetinin amaci insanoglunu numenal yeti degeri olarak yasam ve iliskide, duzen ve sistemde, kurumlasma da ve her turlu teknik ve bilimde insanlastirmayi amaclamaktadir. Buradaki insanlastirma bireyin kendisinden baslar ve birey kendini numenal yeti kullanimi olarak insanlastirirken, numenal paylasim olarak ta baska bireylerin maddelestirme, metalastirma, kullastirma, kolelestirme, tanrilastirma ve dusuncusuzlestirme temelli ve yaratilissal, inancsal, dogrusal, ideolojik dogal zihniyet cabalarina karsin; bilimsel, bilissel, bilgisel, kavramsal insanlasma ve insanlastirmayi amaclar. Bu yazinin anlam ve iceriginin, evrensel-insan zihniyetindeki adi; BILISSEL ONTOLOJIK NONCOGNITIVIZM" dir.
  17. Ben bu icine yazi yazilan panelin halasilik olmasini ve islem vermemesini henuz cozemedim. Kisaca mesaj yazacagim kutu islev vermiyor. Mesela bold yapmak, altini cizmek, grafik eklemek v.s. gibi islemleri yapamiyorum. Cunku bu islemleri yapabilecegim dugme olanaklari silik ve islevsiz.a
  18. Icindekiler: Bu baslik altinda, hem gelen yanitlarin hangi mesaja yonelik olarak geldigini algilamaK, hem de yanit verecek olan yazar arkadaslara yanit kolayligi saglamak amaci ile belirli bir mesaj sayisina ulastiktan sonra, basliktaki mesajlari baslik ozeti olarak "icindekiler" basligi altinda toplayacagim. Unutulmamasi gerekir ki, dile gelen bir bilgi ve dusunce sadece yaziyi konuyu kavrami v.s. dile getiren yazarin duzeyincedir. Herhangi bir konu, kavram v.s. ancak baska yazarlarin konuya istiraki ile daha bir detay ve algi kolayligi kazanir. Bu da dile gelenlere yapilacak her turlu bilgi ve dusunce katkisi, soru ve algilamaya yonelik katki ile saglanacaktib. Icindekiler: Baslik-Giris 2-Evrensel-insan Zihniyeti 3-Evrensel- Insan Zihniyeti 4-Evrensel-insan Zihniyetinin Asamalari 5-Evrensel-insan Zihniyetinin Dusunce ve Mantik Temeli; 6-Evrensel-Insan Zihniyeti' nin Bakis acisi 7-Evrensel-insan Zihniyetinin Soylevi 8-Evrensel-insan Zihniyeti Bilisselligi 9-X Y Iliskisi 10-Data Nedir? 11-Zi (XYxy) Nedir? 12-Quiddity of Zi (XYxy) 13-Insanoglu Turu ve Birinin Uclu Alternatifsizligi 14-Evrensel-insan Dusuncesinin, Dogal Dusunceyi Ortaya Koyusu 15-Dogal zihniyet cesitleri/Evrensel-Insan Zihniyeti Bagi/Farki 16-Disaridan bakis acisi 17-Notr Algi Uzerine 18-Zi (xxyx) Bilgisi ve Bilisselligi 19-Antropocentrism-Insanmerkezcilik 20-Evrensellesmek Uzerine 21-Icindekiler
  19. Evrensellesmek Uzerine Evrensel insan hipotez ve doktrininin, en onemli kokenlerinden biri de, insanlasmaktan sonra, insanoglunun evrensellesmesidir. Herseyi soyutlamasiyla ortaya koyan insanoglunun, bu da bir soyutlamasidir. Her soyutlasmada oldugu gibi, ne anlama geldigi, ona verilen icerik ve kurulan bag ile paraleldir. Evrensel insan'in evrensellesmeye verdigi icerigi burada aciklayacagim. Kurulacak bag ise, her bir birin; kendi duzey bilgi, bilinc, birikim, gozlem v.s. temelli yasam ve iliskisindeki algisina ve evrensellesmeyi bu yasam ve iliskisinde ne kadar onemsedigine, ilgilendigine, etkilendiginde ve gerekli gordugune baglidir. Kavramimiz evrendir, neden evren; evren, gunumuzde insanoglunun epistemolojik temelde en genis olarak ortaya koydugu, mekan, habitat, yasanacak yer v.s. dir. Eskiden, en genis mekan olarak kullanilan terimler; dunya, doga temelli kavramlar ile ortaya konuyordu. Yine eskiden, bazi okurlar hatirlayacaktir "dunya vatandasi" temelli bir kavram turemisti, bu bugun de gecerlidir. Gerci komunizm, ya da diyalektik materyalist, marxizm "Tum dunya proleterleri birlesin" temelli bir acilim getirmis olsa da, bunun tum insanoglu turunu iceren bir cagri oldugu soylenemez. Ayrimciligi ise, ideolojik inancsal bir dogru olmasi, sistemlesmeye yonelik olmasi ve siyasi bir icerik tasimasidir. O zaman; insanlasmanin, mekansal ayrimciliginin tum turunu icermeyisi ortadadir. Cunku insanlasmak, sadece insanoglunun o veya bu ideolojik inancsal dogrusu temelli ayrimci bir kismina degil; tum insanoglu turunun birligi, butunlugu ve beraberligine yoneliktir. Iste dogal dusunce koken ve temelleriyle dogumundan sonra yetisen ve buyuyen insanoglu, sadece dogdugu cografyanin tarihsel ve etiksel deger ve tabularini alarak ve onlara sahiplenerek ve de onlari sabitleyerek buyur ve bolgesel, ayrimci bir savasim verir. Hem insanoglunun tarihini, hem de farkli cografi yerlesmisligini goz onune getirirsek ve bu gunun yetistirilen insanoglu birini dikkate alirsak, neredeyse her bir kendi kisilik ve kimlik degerlerini savunacak kadar, turu butunlugunde ve bunyesinde ayrilmistir. Insanoglu sosyal bir varliktir ve tek degil, turun bir tek biridir. Yani mekan olarak nerede yasarsa yasasin, yasam ve iliskilerini kendi turunun diger birleri ile birlikte kurmak ve sistemlestirmek, yani turu ile birlikte yasamak zorundadir. Iste insanoglunun boyle bir yasami, bir olarak gerceklestirebilmesi icin, hem dogal dusuncenin koksel ve temelsel, dogumdan itibaren verdigi, her turlu ayrimci, cikarci ve bolgesel, toplumsal deger veri ve tabularin ne oldugunu, neden verildigini ve bunlarin karsisinda kendinden ne istendigini algilamak ve bilincine varmak durumundadir. Bunlarin yasam ve iliskilerinde, tek alaninin kendi yasaminin onunde bir savasim olarak kullanma oldugunun bilincinde ve farkinda olmak durumundadir. O zaman diyecegi sudur " Ben bir birey olarak A cografyasinda dogdum, bu cografya da bana bir suru etiksel ideolojik inancsal deger veri ve tabular dogru olarak verildi ve benden bunlara kisiligim ve kimligim temelinde sahip cikmam, bunlar icin mucadele etmem ve bunlari yasamimin onune koymam isteniyor. Neye karsi, ya benimle ayni cografyada dogupta, farkli; ya da baska bir cografya da dogupta farkli etiksel ideolojik inancsal deger, veri ve tabulari dogru olarak sahip cikan, benim gibi; onlari yasaminin onune bir kimlik ve kisilik degeri olarak koyan ve onlar ugruna mucadele verip, yasamlarinin onune koyan kisilere karsi. Peki yapilan ne, ideolojik inancsal bir dogru farkinin, "hangisi dogru?, benim ki dogru/seninki yanlis" temelli ve dogrulugu hic bir zaman bilimsel olarak kanitlanamayan bir ne icin mucadele edildigi izah edilemeyen bir mucadele. Bu mucadele, ne bana ne de mucadele eden baskasina, bir insansal deger vermedigi, kazandirmadigi gibi, tum insansal degerleri de alip goturuyor. O zaman ben neden boyle bir mucadeleye gireyim. Peki ne yapayim, birincisi, herkesin, kendi kisilik ve kimligi icin olusturdugu farkli degerleri algilayayim, kendi kisilik ve kimlik degerlerimin farkini algilayayim ve kendi degerlerime sahip cikarken, baskalarinin da degerlerine saygi gostereyim ki, onlarda benim degerime saygi gostersinler. Yani, degerler icin mucadele etmeyeyim. Herkesin farkli degerini, notr ve disaridan bakis acisi ile algilayayim. Ustelik basarabilirsem de, tum bu hem bana verilen ve insanoglu turunu bolen, ayiran, cikarci v.s. degerleri sorgulayarak onlardan kurtulayim/arinayim, hem de kurtulamayanlari notr algilayayim. Yani insanoglunun en genis mekaninda her farkli cografyasinda, her farkli tarihinde verilen tum bu etiksel, ideolojik inancsal ve dogru ile sahiplenilen, sabitlenen ve dogru mucadelesi verilen tum bu degerlerin, insanoglunun hem insansal, hemde tursel butunluk olarak yasamasinin onunde bir engel oldugunu algilayayim. Iste mekanin, neresinde dogulursa dogulsun, verilen bu tabularin kendi aralarinda icerik farki olsa da, insanligin onunde bir engel olma farki yoktur. Demekki, bu etiksel, ideolojik inancsal tabular, mekanin her cografyasinda, her tarihinde veriliyormus. O zaman benim mekan olarak hangi cografyada yasarsa yasasin, bir insanoglu turu ile birlikte, beraber ve butunluk icinde yasayabilmem, bu degerlerin ortadan kalkmasina, ya da en azindan, disaridan bakilarak notr algilanmasina baglidir. Ozaman evrensellesmek; mekanin hangi cografyasi ve tarihi olursa olsun, hangi icerikte bir etiksel ideolojik inancsal dogru savunursa savunsun, bunlarin hepsi, insanoglunu ayiran, cikarci tabulardir ve bunlardan arinmak gerekir oldugunu algilamaktir. Ayni zamanda da sahiplenen ve sabitleyen insanoglunu bu konuda notr algilamak ve hic bir sekilde, hic bir kimseyle, etiksel ideolojik inancsal dogru savasimina girmemek gerekir. Hic bir ideolojik inancsal etiksel dogruyu da sahiplenmemek ve sabitlememek gerekir. Iste insanoglu birinin, insansal icerik olarak, mekansal anlamda kendi turunun baska bir biri ile birlikte ve butunluk icinde yasam ve iliski surebilmesinin icerigi ve kurulan bagi bu evrensellik algisi, bilgisi, bilinci, farkindaligidir."
  20. Antropocentrism-Insanmerkezcilik Antropocentrism, yani insanmerkezciligin; evrensel-insan dusuncesindeki algisini size bildirmek istiyorum. Ne demektir insanmerkezcilik?, insanmerkezcilik, konulara/soyuta ve somuta, bilimsel, felsefi ve her turlu soru-cevap dialogunda, sadece insan yeti ve becerisi, dusuncesi, algisi, kavrami, temelinde bakmak demektir. Dogal dusuncenin, mustakil var olan varliga; insandisi bakis acilarini hatirlarsak; materyalizm, yani madde; idealizm, yani tanri, pozitivizm; ise mustakil var olan varliga "yok" demektedir. Burada gorundugu gibi, materyalizmin merkezi, madde; idealizmin merkezi, tanri, ya da her turlu yaratici, pozitivizmin ise, her ikisini de red etmesidir. Dogal dusuncenin gercek/evrensel varliga bakis acisi ise; ralizmin nesnel merkezciligi, kavramciligin (kavramsallikla karistirilmamalidir), oznel merkezciligi ve isimciligin ise, her ikisini de inkar eden "yok" merkezciligidir. Evrensel-insan dusuncesi, insanmerkezcilik temelinde, varliga ve herseye, ki buna insanin kendisi dahil; epistemolojinin, evrensel, bilgisel, bilissel, bilimsel ve kavramsal temelinde baktigindan, merkez insan butunudur. Zaten, bu insan butunu; hem madde ve nesne, hem dusunce ve ozne, hem somut ve hem soyut, ayrica hem ozel ve hem genel ve hem gorunussel ve hem ozsel, hem dissal ve hem icseldir. Zaten; tum dogal dusuncenin varliga, ister mustakil, ister gercek/evrensel yanassin; yanasan insan oldugundan, onun kendi ozellikleri, biribirine rakip olmaktadir ve bu rekabeti de, kavramin diyalektik ifade karsitligi verir. Soyle ozetlersek; insanin kendi dahil, uzerinde yasam ve iliski surdugu dahil, kendi disinda kalan turler canli veya cansiz dahil; ve de tum soyutlar, bilim, felsefe, dil dahil; hepsi insanmerkezci bir yeti, beceri ve alginin bir urunudur. Sonucta bu kavramlastirma, tek tarafli, pozitif, noktasal ve tektir. Kavramlasanin "beni boyle kavramlastirma, ben bu degilim" deme olanagi yoktur. Olsa bile, bu dialogu algilayacak bir insan yeti, beceri ve algisi yoktur. Oyuzden ne sorar ve neye cevap verirsek verelim, bunun bir bilgi ve turev oldugunu ve insan merkezli oldyugunu unutmayalim. Isin ilginci, bu tek tarafli kavramlastirmanin ifadesel karsitlik tartismasinin diyalektigi de, baska bir canli ve cansizdan ya da butunden degil, ya da insandisi madde ve yaraticidan degil; yine insanin kendisinden gelmektedir. Su insan aslinda garip bir yaratiktir. Once varlar ve sonra o varladigini doner diyalektik olarak, ya kabullenir, ya red eder. Halbuki varladigini, epistemolojik gerceklik temelinde, sorgulasa, sabitlemese, sahiplenmese, ve yeni bir gercekle yanlislayarak ilerlese, ne bu tartismalar ve ne de bu insanlikdisi yerlesmis, alisilagelmis ve kalicilastirilmaya calisan, diyalektik tartisma cikmazinin teke indirgeme ideolojik inanci olur. Iste insanoglu, ne zaman bu "bosa kurek cekmenin" ve kendi turune, kendinin her turlu zarar verdiginin bilincine varir, iste o zaman; bu dogal dusunceyi icinde yer almadan sorgular ve onun evrensel ve sorunsal tum kokenlerinin her turlu temelini yanlislamaya ve curutmeye yonelir. Aksi, insanoglunun dusunce ve davranista ve toplumsal sistemlenis ve duzen kurusunda, "birbirini yemekten ve birbirine oyle veya boyle ustunluk kurma yarisindan" gordugu zararin bilincine varamamasidir. Iste evrensel-insan dusuncesi bu bilinci verir.
  21. Zi (xxyx) Bilgisi ve Bilisselligi Evrensel insan zihniyetinin, yapilandirmaci epistemoloji, serbest dusunurluk ve qua felsefesi temelinde, dogal zihniyetin yapilandirilmis bilgi yapi ve isleyisini aciklayacagim. Zi Knowledge (Zi bilissel bilgisi) olarak evrensel-insan zihniyetinin adlandirdigi bu yapilandirilmisin bilgi temelli x ve y evrensel kullanim sembolleri ile yapilandirilmis 7'li yapisi asagidadir. Cizimsel/sekilsel olarak algilanmasi mumkun olan bu aciklamanin, dilin noktasal izahi ile yapilacak olmasi, bir yerde dile gelenlerin zihinde sekillendirilmesini ve cizime/gorsellige tasinmasini gerektirmektedir. Bilgi yapilandirilmisliginin 7'lisi; Algi, kavram, gozlem, duyu, duyum, ozne ve nesnedir. Buradaki siniflanis; Alginin ikilemi; fenomenal duyu/varlik ve numenal duyum/inanc Kavramin karsitligi; ifadesel ozne ve nesnedir. Buradaki x ikilem ve karsitlik olarak, Duyu/varlik, duyum/inanc ve ozne/oz, nesne/gorunustur. Bilgiyi veren y, Algi kavram gozlem isleyisteki y ler; Alginin duyu ve duyumsalligi; kavramin oznel ve nesnelligi olarak ortaya konabilir. Burada ozneyi-soyut, oz, ozel, icsel ve dusunsel olarak; Nesneyi de-somut, gorunus, genel, dissal ve maddesel olarak Bu konuda degilinecek bir nokta da bilgi temelli yapilandirilmisligin gercek ve gerceklik ile olgu farkidir. Gercek-ideolojik, akilsal, dogrusal iken; Olgu-Teorik, bilissel ve yanlislanabilir olandir. Iste bu da bize; gercegi, kesin, sabit, degismez, mutlak v.s. kilarken; olguyu, degisken yenilenir, yanlislanabilir, gecerli kilmaktadir.
  22. Notr Algi Uzerine Dogal dusuncenin evrensel yapilanisi ve isleyisi, notrlugu algilayamaz. Dogal dusunce de notrluk, ya nihilizmin "hic" ligi, ya pozitivizmin, "yok" lugu, ya "belirsiz" ya da "0" olarak algilanir. Bunlarin hic biri notrunun algisini vermez. Cunku hepsi bir pozitif anlam, icerik, ifade ve ortaya konus tasir. Notrluk; negativitenin toplaminin, algi vedisaridan bakis acisi ile, yani anlam, icerik, ifade v.s. nin icinde yer almadan ve pozitiviteye donusturulmeden kavramlaozdeslesen, soyut veya somutun oldugu gibi ortaya konmasidir. Noturluk; pozitivite eklentilerinin soyut yada somutla ozdeslesen kavram uzerinden, hic bir anlam, ifade, icerik icermeyene kadar suregelen cikarsamasi ve tum negativitenin, pozitive donusmeden ortaya konmasidir. Notrluge ulasabilmek icin, somutu veren; soyutu ve onun soyutlamasini ve soyutu veren, somutun soyutlardan hem soyut hemde soyutlama olarak cikarilmasidir. somut ve soyutun birbirini elimine edecek sekilde ortaya konmasidir. Iste tabulu rasa ve onun elde edilmesi, bu notrlestirme islemidir. Bir cesit, ayniligi ayiran farklarin cikarimi ve ayniligin tum ayrimlarinin ve farklarinin ortak bileskesi oldugunun ortaya konmasidir. Buda ancak notrlestirmeyi gerceklestirecek olanin, uzerinde notrleme gerceklesecek olana disaridan bakabilmesi ve uzerinde notrlesme gerceklesecek olanin anlam ifade, icerik olarak pozitivizminin dogrulugunun veya dogrulanan pozitivizmin, yanlisla karsi dogrulanmasinin icinde yer almamak demektir. Notrlestirme ve notrleme; dogal dusuncenin temellerini veren evrensel aynilik kokenine ulasmak icin ve sorunun ayniliginin bilincine ve farkina varabilmek icin gerekli olan cikarsama islemidir. Bunun uygulanmasinin sebebide tamamen dogal dusunce isleyisini isleyiste degilde; yapilanistan curutme ve elimine etme, yani yapilanisinin ortaya koydugu isleyisten arinma ve kurtulmadir. Tum bunlar, anlam, icerik, ifade verilerek bag kurulan soyutlarin, soyut bir deger, ya da genel bazinda ortaya konmasinin verdigi sorunun algilanmasi ve bu sorunun verdigi "rahatsizligin" ortadan kaldirilmasi bilinc ve farkindaligi oldugunda mumkundur.
  23. Disaridan bakis acisi Birseyi butun ebatlari ve icerigiyle gormek icin ve onu layikiyle ifade edebilmek ve resmini cizebilmek icin disaridan bakmak gerekir. seyin icinden bakarak,seyi ortaya koymak mumkun degildir.Cunku eger seyin icinden bakiyorsaniz,zaten seyi oldugu gibi gormeniz mumkun olmadigi gibi,bakarken de bulundugunuz yeri goremezsiniz.Cunku bakis aciniz iceride bir noktadandir ve bulundugunuz o noktayi gormeniz ve anlatabilmeniz mumkun degildir. Ingilizce'de kendinden bakis acisi-yani iceriden bakis acisi: worm's eye view. kendi disindan bakis acisi-yani disaridan bakis acisi: bird's eye view. olarak izah edilir.Bu farki Turkce'de ortaya koymak oldukca zordur.Bir kisi birsey soyluyorsa o, o nun fikridir,algisi turkce'de cok yaygindir. Halbuki herhangi birseyi oldugu gibi anlatmakla,kendi gorusunu katarak anlatmak farkli seylerdir.Aslinda haberlerde buna cok rastlanir.bir kazada uc kisi oldu demek,kazada olen sayisini ortaya koymak demektir,ama uc kisi sundan oldu demek,kisisel gorus belirtmek ve haberin objektifligini bozmak demektir. Bunu ayirmak cok zor,hatta imkansizdir.Sonucta objektif veya subjektif kendi kendini ortaya koyamayacagina gore;mutlaka bunlari ortaya koymak icin bir ozneye-subjeye gerek vardir. Iste bu oznenin-subjenin ortaya koydugu objektif yada subjektif konu,bir ozne-subje tarafindan ortaya kondugu icin,o ortaya konanda koyanin oznelligi-subjektivitesi olmamasi mumkun degildir.Cunku ayni seyi ortaya baska bir ozne kendi oznelligiyle koyabilir.Bu da ayni objektif yada subjektif ortaya konan olgunun farkliligini getirir. Yani dile gelen yazinin, ya yazarin kendi gorusu, ya da yazara gore ortaya konanin ne oldugudur. Eger ikincisiyse,o benim kisisel gorusum degil-yani benim savundugum ya da karsi ciktigim degil- benim algiladigimdir.Iste bu algi kisisel yorum icermez,sadece bird's eye view olur. Aslinda bu anlatmaya calistigim seyi Turk'ce de anlatmak ve anlamak cok zordur.Cunku dil ve toplum yapisi ve yetistirilis olarak boyle bir gelenegimiz yoktur.
  24. Dogal zihniyet cesitleri/Evrensel-Insan Zihniyeti Bagi/Farki Insanoglunun, tum tarihsel yasam ve iliski suresi boyunca, kok ve temelsel olarak yonlendirip, yapilandirdigi yapi ve isleyisinin cesitleri vardir. Ilki bilincaltidir. Ikincisi aklin inandigi dogrudur. Ucuncusu Pozitivizm, yani pozitif dusuncedir. Dorduncusu modernizmdir (yapisallik, yapilandirmacilik degil) Besincisi, post modernizmdir (yapisallik ustu, post yapisallik) Evrensel-insan zihniyeti ise, bunlarin disindadir. Simdi sira ile, bu dogal zihniyet cesitlerini aciklayalim. Bunu yaparken de, Tanrilastirma ve tanri ornegini kullanalim. Insanoglu tanrilastirma temelli tanri fikrini ortaya attiktan sonra (bunun nasili mesajimizin konusu degil), bu fikri ortaya atan yerde bulunan toplumun dogan her ferdi, bu dusunce ona vererek yetistirilir. Iste kisinin, bu temelde yetismesi ve bunu sanki programlanmis gibi aynen yasam ve iliskisinde uygulamasi, bilincaltidir. Ikinci asama, kisinin bundan rahatsizlik duymasi asamasidir. Burada da, kisi bu rahatsizligini, ya kendini ikna ederek kendine uygular, ya da ikna edemez ve karsi cikarak kendine uygular. Iste kisinin bilincalti ile bilincsiz bu cabasi, aklin inandigi dogrusudur. Ucuncusu, yani pozitivizm; aklin inandigi dogrusunun, ister bilincalti verilen olsun, ister, kisinin buna karsi cikarak dogrulamasi olsun, ortada bir savunu ve "baskasini kendi gibi dusunmeye ikna etme" mucadelesi vardir. Buraya kadar olan durumda, ortada olan ve verilen tek bir tanri soz konusudur. Yani, toplum bu tanriya alternatif bir tanitimla karsilasmamistir. Teknik ve bilimin gelismesi, dunya uzerinde yasayan insanoglunun bulunduklari cografya disinda, birbirleri ile iletisimi getirmistir. Burada ortaya yeni bir tur pozitivizm cikar. Bu pozitivizmde olan bir tanrinin, varligi yoklugu degil; konu alternatif bir tanrinin devreye girmesidir. Bu acidan, iki turlu gelisme olur. Bir olan tanrilar arasi, bilincalti ve aklin dogrusunun mucadelesine, hem alternatif tanrinin, bilincalti ve aklin dogrusu mucadelesi kendi tanrisi bunyesinde eklenmis, hem de bir tanridan diger tanriya transfer ve iki tanri arasi savunu/karsi cikis mucadelesi baslamis, en onemlisi; tanrilari ortak degerlendirenlerin de bir tanri savunu birligi ile, tanrilari ortak degerlendirenlerin bir tanri karsi cikisi birligi ortaya cikmistir. Bunu eger tanrilarin dunya cografyasi ve tarihsel gelisim ve cografya cesitliligi ve gelisen teknik ve bilimsel iletisim olarak algilarsak; hem her tanrinin, kendi bunyesindeki kutuplasmasi, hem de tanrilar arasi savunu ve karsi cikis birlikteligi cesitlenmektedir. Iste bu bilincalti pozitivizmidir. Asil konu, bilincli ve farkinda olarak aklin yaraticiligi pozitivizmidir. Bu dunya butunlugu acisindan, bir cografya ve toplumda, meydana gelir. Zaten tanri farklari dfa da bu pozitivizm ile iyice algilanacaktir. Soyle dusunelim. Bir kisi ciksin ve akil yurutsun "benim bir tanrim var, ben bu tanriyi savunmak, ya da bu tanriya karsi cikmak yerine, OLAN TANRIYA ALTERNATIF OLARAK NEDEN KENDI TANRIMI YARATMIYAYIM" iste bu dusunce, hem olanin disina cikan, hem de yeni bir tanri yaratan modern dusuncedir. Zaten tanri cesitleri de, boyle ortaya cikmistir. Iste post modern dusunce de bunun tam zittidir, yani olani oldugu gibi red etme veya olani, olmayacak sekilde, iliskilendirme (dinler arasi dialog gibi), yine bu dusuncenin devami olan, olan sekilde, yaratilacak ileride olacak olanlariu da onceden algilayip, karsi cikma, yani "ben olan hic bir tanriyi savunmuyorum, ama bu gunumuzle sinirli degil, yarin bir tanri daha yaratilsa, onu da savunmam; karsi cikarim" temelli, olanin disina olabilecekler olarak cikan ve olan temelli olabilecekleri de red eden bir anlayistir. Iste butun bu zihniyet, dogal zihniyet bunyesindedir ve verilen tanri ornegi, her konuya,dile, felsefeye, teknige, bilime tasinabilir. Nitekim tarihin gelismisligine bakilirsa, tasindigi da gorulmustur. Peki, insanoglunun bu zihniyette geldigi nokta nedir?, ortada bir olan ve olanin temelinde olacak olan ve ortada bir olana olacagin temelinde karsi cikan. Bu iki dusunce de, dogal zihniyeti kendi bunyesi disina cikartmayan, kendi sinirlarina mahkum eden bir zihniyettir. Iste evrensel-insan zihniyetinin, burada ilk farki ortaya cikar. Bu olan ve olan paralelinde olabilecek olan ve bu olana olabilecek olarak karsi cikan, zihniyet bunu NEYE/KIME GORE SAPTAMAKTADIR?, iste bu sorunun cevabi iki acilim saglar, birincisi; neyin ne oldugunu, NASIL OLDURULMUS seviyesine cikarir. Ikincisi, butun ...e gorelerin, aslinda bir insanoglu yapilandirilmisligi oldugunu, bunu temellerine ve kokenine yapiyi ve isleyisi bulup ortaya cikarmak icin yonelimi saglar. En onemliside, butun bu olanlarin ve olabilecek olanlarin ve karsi cikislarin, bunun asil kaynagini, faktorunu veren insanogluna odaklasmasini, tartismanin geldigi kaynagi ve butun farkliliklarin bu kaynaktan kaynaklandigini algilatir. Iste bu da algilanirsa, geriye bir tek sey kalir. "iyi guzel de, butun bu tartismalarin her turlu koken ve temelleri insanoglu faktorune dayaniyorsa, bunlarin insanlik ve evrensellik ile bagi ne?" Iste bu soru, sizi; dogal zihniyetin, koken ve temellerinin, aslinda insanlik ve evrensellik uzerine degil de; insandisi ve insanlikdisi uzerine kuruldugunu algilatir. Iste evrensel-insan zihniyeti, bu algi temelinde; hem tum ve her konuda olan, olabilecek olan ve buna karsi cikan her turlu tartismanin, bir insanlik sorunu oldugunu algilar hem de, butun bu sorunu ortaya atan insanoglu faktorunun kendi varligi olarak bu tartismanin icinde olmadigini ve bu tartisma ugruna yasamini feda ettigini ortaya koyar. Bu da sadece kaynagin ne oldugunu algilatmak ile kalmaz, ayni zamanda kaynagin varliginin bilinc ve farkindaligini verir ve kaynagin ortaya attiklarini tartismak yerine, kaynagin kerndisinin tartisilmasi gerektigini ortaya koyar. Bu da en basinda, tartisan kaynagin, tartisma yerine, kendisinin ne oldugunu algilamak adina, ve uygulamalarinin kendi ozune uygun olup olmadigini algilama adina, KENDINI SORGULAMASIDIR. Iste evrensel-insan zihniyeti, bunu yaparken olan bunyesinde bir taraf tutmaz, notr algilar ve olana disaridan bakar. Ama, yeni bir olan yaratmak pozitivizmi yerine, olandan ve olabilecek olan ve olmayandan tamamen arinmayi ve kurtulmayi ve bunun yerine olabilecek ve oldurulacak olanin, sadece insanlik icermesini, insan faktoru olmasini ve insanoglunun kerndi disinda bir olani, kendinin ustune cikarmamasini veya ona teslim olmamasini ortaya koyar. Bunu yaparken, hem modern, hem post modern pozitivizmin disinna ciktigi gibi, aklin inandigi dogrularin da disinda kalir. Kisaca, insanoglunun dogal zihniyet olarak getirdigi her turlu deger, veri, cesit, tabu, dogru, kesinlik, mutlak, pozitif v.s. sinirlarinin onunu sinirsizlastirir ve ozgur birakir, tek bir bilinc ve farkindalikla; INSAN VE INSANLIK ZIHNIYETI FARKI ile.
  25. Evrensel-insan Dusuncesinin, Dogal Dusunceyi Ortaya Koyusu Insanoglunun tek dusunce sekli olan dogal dusuncenin yapilanisini, sekillenisini islevini ve islerligini tum ogeleriyle birlikte aciklayalim. Dogal dusuncenin ogeleri; evrensel pragmatiks sembolleri olan X ve Y dir. Dogal dusunce X /islevini/yukumlulugunu/gorevini,, Y /sifatiyla/olarak yerine getirir. Y sadece X /egore/acisindan/bakimindan, //belirtilmis/dillendirilmis/ifade edilmis/tir. Dogal dusunce ile ifade edilmis A (ki burada A soyut/somut/oznel/nesnel herhangibirseydir)'ya gelince;X acisindan, Y sifatiyla isler durumda kilinmistir. Buradaki A nin X acisi, Anin ikilemi, yani A vardir ve A dir, ile A nin karsitligidir, yani olumlu A ve olumsuz A A nin X acisi, Y sifatiyla; A nin ikileminin (A vardir ve A dir), karsiti olarak tek A'ya; ve yine Y sifatiyla, A nin karsitliginin (olumlu A ve olumsuz A) kendisi olarak pozitif A ya indirgenmistir. Pozitif A ve tek A da, yine Y sifatiyla nokta A ya indirgenmistir. Iste, X acisindan ve Y sifatiyla A oldurumu; once ikilemin ve karsitligin tek ve pozitife; sonra da tek ve pozitifin noktaya indirgenmesiyle ifade edilmistir. Dolayisiyle, A yi dogal dusuncenin sekilleyisi/yapilandirisi ve islerlige koyusu, bu 7'li kokendedir. Sorun ise; bu 7'li koken ile olusturulan A nin temelinin ifade edilmesinde ve kisir dongu temelli tartismasinda yatar. Sorunun en belirgin yani; 7'li kokeni oldugu gibi temel almak yerine, temeli sadece dir/dir/dur olarak noktalamaktir. Yani, tum tartisma ve sorun; Koklerden hangisinin temel alinacagi sorunudur. Bu sorunun kokeni de; dil yapisinin noktalamasina ve goz yerine kulaga hitabindan kaynaklanir. Halbuki gozun sekilsel/cizimsel/boyutsal gorme yani ele alindiginda; noktalamanin yerini, yanlama; noktanin yerini de cizgi alir. Iste evrensel-insan dusuncesi, dogal dusuncenin tum kokenini, ancak; cizgileme, yanlama, yoluyla; noktalanan 7'liyi aciga cikararak ortaya koyar. Dogal dusunce; bu 7'li kokeni; tek bir temele indirgeme tartismasini kisir dongu olarak surdururken; evrensel-insan dusuncesi, temelleri veren 7'li kokeni cizgileme/sekilleme/yanlama yoluyla ortaya koyar. Simdi, dogal dusuncenin; kokeni gozardi edipte, kokendeki hangisini temel alma cikmazini/tartismasini ortaya koyalim. A hangisidir? Kendisi mi/karsitimi? A hangisidir? Tek mi/pozitif mi? A neyi icerir? karsitligimi/ikilemi mi? A nin kendisi nedir? monizm mi/dualizm mi? A hangi monizm dir? soyut mu/somut mu?/oznel mi/nesnel mi? Sorun sadece hangisi ni temel secmekte degil; A var ve A dir da da yasanir. A var midir/yok mudur? A ..mi dir/degil midir? A olumlu mudur/olumsuz mudur? kisaca A hangisi ile ozdeslesir? Bu 7'li koklerden birini temel yapma alisilagelmisliginin sorunu, uzar gider. Halbuki; temel, 7'li koktur. Iste dogal dusunceyi isler duruma getiren bu 7'li kok ortadadir ve bu koklerden hangisi temel sorusu ise; mantiksal degildir. Dogal dusuncenin gercegi; 7 kokle temellenmis olmasidir. Hangisi dogru/iyi/uygun/ v.s. sorusu ve verilen cevabin dogruluguna inanmak ve bu inanci da bir ideolojiye/teoriye oturtmak ise; sorunun gercek kokenidir. Zaten ayrimcilikta; bu 7'li kokun farklarini tek bir farki one cikarmak ve diger farklari yok saymak veya gale almamaktan kaynaklanir. Cunku, bu 7'li koken; noktalama dili yuzunden; bir temelin altinda kaybolmustur da; sorun bu bir temelin hangi temel oldugu sorusuna verilecek cevabin tartismaya/guce/otoriteye/bencillige/inancsalliga/dogrusalliga/ ve cevapsiz kaldiginda da, yaratilissalliga acilmasidir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.