evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Serbest Dusunurluk
Serbest dusunurluk, insanoglunun bilinir tarihinin her doneminde, ortaya cikmistir. Tabi ki, her donemin, serbest dusunurluk degerlendirilmesi; o donemin sinirlarinin disini asabilme ile mumkun olmustur. M.O. serbest dusunur olarak kabul edilen bir dusunurun, bugunun sartlariyla serbest dusundugunu soylemek bile abestir. Peki, bir kisinin serbest dusunur olup olmadigini algilamak, nasil mumkun olacaktir? Bu herseyden once, konunun icerigine ve o konudaki dusunce belirtimine baglidir. Burada, iki farkli noktayi dile getirmek gerekir. Kisi, ya bilmeden serbest dusunur, ya bilerek serbest dusunur,olur ya da serbest dusunmedigi halde, serbest dusundugunu sanar. Serbest, dusuncenin, onundeki en onemli engeller, dogustan beri verilen veriler ve bunlarin; inanc ve hatta iman sabitligidir. Bir kisi; milliyet konusuna; milliyetci bir inancla bakiyorsa; serbest dusunemez. Cunku, onun baktigi milliyetci inanc; serbest dusuncesinin onunde bir engeldir ve o da, bu inanci sorgulamamakla; bu konuda serbest dusunemez olmaktadir. Bu ornegi, din, tanri, ahlak ve bilimum ideolojiler ve teoriler icin verebiliriz. Eger, bir dusunur, herhangibir konuda konuya belirli sabitlerle ve bunlara inanarak yanasiyorsa; serbest dusunemez. Birey olmanin, en on sartlarindan biri; serbest dusuncenin duzeyidir. Eger, birey; bireysel olarak; kendisine verilenlerin inanci temelinde bir dusunce uretiyorsa; henuz o konuda bireysel bagimsizligini saglayamamis ve serbest dusunemiyor demektir. Buradaki, bir tehlike de; bireyin; sorgulayipta kendi adina sabitlestirdigi ve kendi cikarina kullanima sundugu dusunce ve davranislari; belirli bir inanc temelinde, -ki bu guc, erk, otorite v.s. olabilir-uygulamasi; onu bireyselden ziyade; bireyci kilar. Bilim adamlarinin da; serbest dusunur olup olmamalari; ilgilendikleri konulara; belirli bir dogruluguna inanilan temelde yanasip yanasmamalarina baglidir. Serbest dusunce duzeyi; dusunurun; konulara yanasim temelinde de kendini gosterir. Sorun olarak yanasmasi, onun o konuda serbest dusunebileceginin kaniti; dogru veya belirli bir kalipla yanasmasi da; inancin kanitidir. Serbest dusunebilen, bireyler; genelde, akil, zihin, us, an v.s. temelli beyin sagligina sahip kisilerdir. Beynin sagliklilik duzeyi ve derecesi; o beynin; ne kadar, kendine verilenlerden arinmis olmasina ve verilenlerin sorgulanip, kendi oz dusuncesi haline getirilmesine baglidir. Beynin, uretiminin ve uretkenliginin sagligi; serbest dusuncenin; bir konudan veya bilincsiz yansimasindan ziyade; o beynin; bilerek ve bilincinde olarak, bu dusunceyi yansitmasi ve bu dusunce seklini, inanca karsi kullanarak gelistirmesine baglidir. INANCIN OLDUGU YERDE, SERBEST DUSUNCE OLAMAZ. Serbest dusunce sahibi olarak kendisini tanitan bir bireyin; hemen hemen hic bir konuda; bir inanc sabitligine sahip olmadigini gorursunuz. Buradaki inancin anlami; verilenlerin dogrulugunun hicbir sorgulamaya tabi tutulmadan kabuludur. Ki, bu kabul; tum ideolojiler, teoriler, hipotezler v.s. icin gecerlidir. Ne kadar az inanc, o kadar serbest dusunce. Yada; serbest dusunceye beyni yatkinlastirmak icin; durmaksizin ve dogrulamaksizin, sorun temelinde herseyi nedenleme-sorgulama. Gunumuzde, yani 21. yuzyilda; hem birey olma, hemde serbest dusunce bilincine erisme, hem bilim, hem felsefe de artik elzemdir. Tarihsel surecteki; serbest dusunurler sayesinde, artik hic bir inanc kalmamis; butun inanclar masaya yatirilmistir. Eger, beyin fonksiyonunun, dusuncesinin, aklinin, zihninin, usunun, aninin v.s. sagligini istiyorsak; Serbest dusunce ve birey olma bilincine erismeliyiz. Bugun artik, insanoglunun dunden daha cok; bu sagliga ihtiyaci vardir. Bu saglik, bireysel duzeyde saglanamazsa; kisinin yasam ve iliskileri de; saglikli olamaz. Bu konudaki, en yaygin gorunen bozukluk; sizofrenidir. Oyuzden, bize beyin fonksiyonunun sagligini saglamayan, inanclaribiran evvel masaya yatirip; sorgulamak-nedenlemek gerekir. Bu fonksiyonun saglikli hareketinin temel tasidir. Freethought is a philosophical viewpoint that holds that opinions should be formed on the basis of science, logic, and reason, and should not be influenced by authority, tradition, or other dogmas.[1] The cognitive application of freethought is known as 'freethinking,' and practitioners of freethought are known as 'freethinkers. Freethought holds that individuals should not accept ideas proposed as truth without recourse to knowledge and reason. Thus, freethinkers strive to build their opinions on the basis of facts, scientific inquiry, and logical principles, independent of any logical fallacies or intellectually limiting effects of authority, confirmation bias, cognitive bias, conventional wisdom, popular culture, prejudice, sectarianism, tradition, urban legend, and all other dogmas. http://en.wikipedia.org/wiki/Freethought Serbest dusunurlugun, algi, bilgi anlam ve icerik olarak iki farkli yonu vardir. Ingilizcede, birisi beraber yazilir, yani freethinker, digeri ayri yazilir, yani free thinker. Free Thinker: Aciklama olarak ilk mesajda verilen linkin tanimi olandir, yani;"gerceklik ile ilgili inanclarin, ideolojilerin, fikirlerin, dusuncelerin v.s. dayandigi temelinin sadece bilim, mantik ve nedensellik (buradaki nedensellik, reasoning denilen ve sadece insanogluna bagli bir nedensellik) olmasi gerektigi, dusuncelerin, fikirlerin v.s. dinden, otoriteden, hukumetten, dogmalardan gelmemis olmasidir." Freethinker: Bireye ve onun bireyselligine dayanan, bu yazilis seklinin ise "inanci sadece bilim olan ve tanri olmayan kisi" burada bilimsellik ile inancsallik farki, varliksallik, inancsallik, ideolojilik ile bilimsellik, bilgisellik, bilissellik farki vurgulanmaktadir. Ana temeli ise insanoglu oldugu ve insandisi ya da insanlikdisi olmadigidir. Bu da bize mesela bir kisi, Freethinking, yani serbest dusunme olarak free thinker olabilip, freethinker olmayabilecegi, ya da tersi olabilecegini algilatir. Yalniz bir kisinin dusuncesinin serbest olabilmesi icin, her ikisinin de kiside dusunce olarak yerlesmis olmasi gerekir. Cunku biri genel, digeri ozel olarak biribirini tamamlar.
-
Qua Felsefesi
Qua Felsefesinin zihinsel olarak ve matematik/mantiksal bilgi temelinde ilk ortaya atan akim, bilincsiz ve farkindasiz olarak nihilizmdir. Cunku nihilizm oncesi, hersey ne'ye ve seyin neolduguna dayaniyordu.. En buyuk karsitlik ta, en son marx ve Engels'in ortak ortaya attigi emek/sermaye, uretim sahipligi/paylasimi, isci sinifi/burjuvazi karsitliklariydi. Diyalektik monizmin, Hegel monizmi idealizmi, Marx aciklamali materyalizme tasinmisti. Nihilizm oncesi olan Qui (Kim) felsefesidir. Fakat ilginc olan kimin degil, insanoglunun nenin uzerine yogunlasmasi, kendi ortaya attigi ne'yi temel ve taban almasi ne bakis acisindan yola cikmasiydi. E. Kant ilk defa, ne ile kim farkini fenomen ve numen olarak ortaya koymus, fakat ve maalesef kimi yani numeni Yaraticiya, tanriya bahsetmisti. Iste nihilizmin ilk defa neni sifirlamasi ve kimin bir soyutlamasi olarak ortaya koymasi hem qui felsefesinin, aslinda qua oldugunu ortaya koymus hem de bilimsel qui'nin nin onunu acmistir. Gerci nihilizm, insanoglu tarihinde dogal zihniyetin asli qui temelli fakat qua olarak algilanan her turlu bilgi temelini en buyuk karsitliga tasimis ve bu karsitlik diyalektik olarak insanoglu tarihini insanlik ve insan adina kana boyamistir. Cunku, nihilizm kim olarak insanoglu turu butununu degil, insanoglu turu biri olan bireyi one cikarmis ve onu turune rakip kilarak bireyci akilciligin dogal zihniyet olarak cikmazinin son duragina imza atmistir. Iste qua felsefesi nihilizm sonrasi, insanlik tarihinde neden kime donusumun, insandisi ve insanlik disindan insan ve insanliga donusumun zihinsel kapisiniacmistir. Cunku, Qui felsefesinin dogal zihniyetine aykiri ve tezat olarak, aslinda qui felsefesinin olmadigini ve qua felsefesinin ise olmayan qii felsefesinin bir soyutlamasi oldugunu ortaya koymustur. Hem ne olarak quayi yerine oturtmus, hem de qui ve numen olarak E. Kant'in tasnriya bagisladigi kimi, asil sahibi olan insanogluna geri dondurmus ve boylece kim sorusuna insandisi ve insanlikdisi bir guc aramadan ve gerek duymadan, insanoglunun kendisinin kim oldugunu ortaya koymustur. Bu aynizamanda dogal zihniyetin kim ozneli ne nesneli diyalektik yonteminin de sonudur. Sonucta kimin ortaya attigi neyin diyalektigini ortaya koyan dogal zihniyet, kime yanit bulamamistir ve en uc noiktasi kimi ortaya koymak yerine kimi ortaya atan E. Kant'in kimi yaraticiya, tanriya yok temelli ateist bir yaklasimla care bulmustur. Ustelik yok dediginin de ne oldugunu ve neye yok dedigini bilmeden ve bilincine varmadan. Iste qua felsefesine kadar, insanoglunun zihniyeti dogal olarak qui den yola cikmis, ama bunun bilincinde olmadigi icin, bunu yaraticiya vermis ve sadece ne uzerine yogunlasmistir. Qui konusunda kendi turunun ve birinin varligini algilayamamis ve kendi turu ve biri ustu bir gucu tarihler boyu her temelde yaratici ve tanri yapmistir. Iste qua felsefesi bu tersligin duzelticisi, kimin kim oldugunun aciklayicisi ve neyi ortaya koyan kimin bilimsel cevabini epistemolojik olarak vericisidir. Oyuzden qui si insan ve insanlik olmayan dogal zihniyet ile, quisi sadece ve sadece epistemolojik olarak insan olan qua felsefesi farki algilandiginda ve bilince ciktiginda da, dogal zihniyetin sonu olacak ve yerini insansal zihniyet ve asil neyi ortaya koyan kim alacaktir. Iste qua felsefesi, insanoglunun tarihinde kendine donus, kendini bulus, kendine varis, kendini algilayis ve kendinin qua'yi ne olarak ortaya koydugunun ve baska bir ortaya koyan bir qui olmadiginin farkina varis felsefesidir. Bu da ancak, epistemolojik olarak simdiye kadar insanoglunun dogal zihniyeti ile kendine ve algiladigi herseye verdigi zararin rahatsizligin ve sorunun temelini algilamaktir. Cunku neyi tartisan insanoglu, bu neyi tartisanin kiminin kendi oldugu ve bu tartismanin yaraticisinin kendi oldugu bilincine ve baska kim aramaya ihtiyac duymamaya ve kendi ustu bir kim gucu yaratmaya gerek duymamaya algi olarak varabilecektir. O yuzden, qua felsefesi, dogal zihniyetin kiminin kimin kim oldugunu algilamadan ortaya koydugu ve tartistigi neyi yerli yerine oturtmakta ve insan ve insanlik tarihinin insanoglu temelli dogal zihniyetinden arinis ve kurtul;usunun onunu acmaktadir. E.kant ile insanoglunun ufkuna giren, nihilizm ile en buyuk catismalara yol acan bu zihniyetin elde edimi icin insanoglu qua felsefesi ile farkina varacagi yasamini kazanacak ve yasayip, yasatma bilincine erecektir. Qua felsefesi, insanoglu tarihinde insanoglunun dogal zihniyetinden, insan ve insanligin zihniyetine donusumunun baslangic noktasidir. Iste insanoglunun insanligi ve evrenselligi ise, ancak bu bilinc ve farkindaliktan sonra zihinlerde sorgulama olarak yerini alir. Oyuzden qua felsefesi, insanin ve insanligin ve de onun her turlu soyutlamasinin ve de bilginin bilimsellik ile inancsallik farkini ortaya koyumunun felsefesidir.
-
Qua Felsefesi
Insanoglu fenomeninin numenal yetisi ile, disaridan bakis acisi ve notr algisi; Bilindigi gibi, felsefenin hangi dali olursa olsun, bir ideolojik inancsal tartisma alanidir. Felsefenin tartisma alani olmasinin tek sebebi, konu ne olursa olsun; onu ortaya atanin kendine bilincli, ya da bilincsiz olarak aldigi bir tartisma tabanindan konuya yanasmasidir. Orneklersek, eger konu varlik tartismasi ise, yani ontoloji; tartisma felsefesinin temel ve tabani tartisan kisinin kendi subjektif tabanidir. Yani, ya madde den yola cikar, materyalist, nesnel objektif yanasir. Ya dusunceden yola cikar, idealist, oznel subjektif yanasir. Ya pozitivizmden yola cikar, pozitivist, isimsel ve subjektif yanasir. Ya gercegi, nesnellestirir, ya gercegi oznellestirir. Bu her turlu etik tede boyledir. Ya otoriteden yana, ya egodan yana bakar, ya da nihilisttir. Ya marxist, sosyalist, emperyalist, fasist, anarsist, milliyetci, ulusal, liberal v.s. yanasir. Tanrinin varligi konusunda, ya teist, ya antiteist, ya ateist, ya da agnostik yanasir. Isin ilginci, yazar genelde hangi tabandan ve nasil yanastiginin kendi de bilincinde degildir. Tum bu yanasimlarin, ortak bir noktasi vardir; o da ideolojik ve inancsal, ayrimci yanasimdir. Yani kendi subjektif bakis acisindan yola cikarak, ya indirger, ya da butunler. Iste konu ne olursa olsun, bir oznenin bu yanasimi; ayrimci, ideolojik ve inancsal yanasimdir. Halbuki tum bu yanasimlari ortaya atanin kendisi olan insanoglundan yanasmak ise, butun bunlari icerir ve butun bunlara ayrimci bir ideolojik inancsal acidan bakmaz. Qua felsefesi, bir oznenin,oznesinin ayrimci ideolojik/inancsal bakis acisini konuya katmadan disaridan ve notr algili bakis acisidir. Mesela; Din felsefesinde, bir dini temelden, ya da dinsiz bir temelden degil de, dini felsefenin ne oldugunu tum felsefeleri ile birlikte ve hic birinde yer almadan, gozlem olarak ortaya koyar. Ayni sey teoloji icinde gecerlidir. Teolojik bir tabandan degil; teolojinin ortaya atilmis tabanlarinin gozleminden yola cikarak, teolojiyi gozlem olarak ortaya koyar. Ayni sekilde, ontolojinin de bir tabanindan degil; ontolojik olarak ortaya atilmis her tabanin gozleminden ve ontolojinin ortaya koyumundan yola cikar. Bu etik (milli, dini, ahlaki, siyasal, toplumsal, sosyal v.s.) her turlu yonlendirim ve yaptirimlar icinde boyledir. Yani, kisaca tartisilan her turlu tabanin bir taban olarak tartismasini yapmaz, aksine; tartismada yer alan tum tabanlari gozlem ile ortaya koyar. Qua felsefesinin, en onemli yani; eger basarilabilirse, oznenin her hangi bir sekilde tartistiginin tabaninin ne oldugunu ona algilatmaya calisir. Cunku, tartisan genelde, ya tartistigi tabani ad olarak bilmekte, ya da bilmemektedir. Kisaca ornek verirsek, mesela; kisi tanrinin varligini/yoklugunu tartismakta ama; nasil bir tanriyi tartistiginin bilincinde olmamaktadir. Ya da ateist oldugunu soylemekte, bunun antiteizm ile farkini algilayamamaktadir,ya da ateizmini sirf bir dini inanistan ayrilis uzerine kurmaktadir. Konu aslinda, bir insanoglu oznesinin tum yasam ve iliskilerindeki her dusunce ve davranisini iceren bir konudur ve bilinc, farkindalik gerektirmektedir.
-
SİZ BU KONUDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?..
Gonderilen fotograf cikmamis.
-
Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Aynı Kalır! :)
Burada onemliolan akla gelen alisilagelmis kavram degil; beynin bir kavrama kendi duzeyince verdigi nlam ve icerik degeridir. Iste burada bir aklin deli dedigini baskas akil akilli diyebilir. Zaten ve o yuzden tum numenal yeti degerlerti "iyi/kotu, dogru/yanlis, guzel/cirkin v.s." anlam ve icerik ve ...e goreye gore goreceli ve degiskendir. Tum insanoglunun ortak kabullenecegi hic bir etik deger yoktur. Bu saadece cografi,tarihi v.s. temelinde bir aliskanlik kazanir. Yalniz burada tek bir gozlem veren olgu vardir. O da butun ....e gorelerin ne olursa olsun, temelinin ve kaynaginin alternatifsiz insanoglu oldugudur. Yani olgu insanogluna goredir. Fark ta insanoglunun neyine gore de degisir? iste burada da her turlu yaratilan deger ve farklar devreye girer. Sonucta her turlu deger ve fark numenal yeti yapilandirilmisligidir, fenomende bu farkta deger de yoktur.
-
Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Aynı Kalır! :)
Evet "abareeyyy" Cunku hersey bi kim/ne temelinde ve de bir ....e ye gore degerlendirilir. Iste normaslin, olanin, alisilagelmisin, dogmanin, otoritenin v.s. disina cikan bu aykirilik nortmale gore anormaldir. Yani deli akilliya goredir. Yalniz akillinin akilli oldugu neye/kime goredir?
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Iste insanoglunun ontolojik fenomen yapisinin (maddesel, nesnel, fiziksel, biyolojik neurokimyasal v.s.) disinda kalan ve metafizigin varliksal/ontolojik alanina girmeyen ve her beynin goz ardi ettigi algilayamadigi farkina varamadigi ve bilisselligini kazanamadigi sosyo-psikolojik ve numenokavramsal bilgi yetisi konusudur burada olgu olan. Yani kendilik bilisseleligi, birey bilinc ve farkindaligi numenal yeti (zihniyet, dusunce, akil, hafiza, bilinc v.s.) olgusu farkindaligi da budur. Burada zihniyet akildandegil; dusunceden ve onun serbestligiden, yani akli sinirlayan ve savastiran her turtlu deger, veri ve tabunun kabulu/reddi savasimindan ve bunun bilisselligi ile bunlari veren temelden hareket eder. Ayrica bu degerleri v.s. insanoglu fenomeni ile ozdeslestirmez ve bu ortak deger ile ozdeslestirir. Kisaca hakli/haksiz tartismasi yerine hakki ortaya koyar v.s. Ayrica burada zihniyet aykiri islemektedir. Yani ortada olan olgunun ve gozleminin teorisini ortaya koymak. Halbuki alisilagelmis ve dusunmeyen beyin, once ideolojik inancsal dogruyu bir izm olarak ortaya koyar ve bunu saglamaya calisir. Bu da olan ve gozlem veren olguya ters duser ve insanoglu "yokusa dogru" yuruimeye calisir ve kolayizorlar. Iste bu temeldeki evrensel-insan zihniyeti olan dogal/fenomenal zihniyete taban tabana zittir ve farkindalik,bilinclilik bilissellik ve bunun olgu ve gozleminden yola cikarak, buna uygun teoriyi olusturur. Yoksa ne o icerikte bir baba, ne de o icerikte bir bilinc ve farkindaligin bilisselligi beyinde olusmaz. Bu olusmadikca da insanoglu sadece kolayi zorlar. Bunun aslinda ideolojik inancsal dogru ve gercek ile degil; tamamen olani disaridan gozlemleyen olguyu algilayabilmekte yatar. Istebu temelde egemenlik kayitsiz sartsiz gozlem veren olguda ve bunun her farki iceren bilisselliginin bilimsel ve bilgisel teorisini olusturmakta yatar. Burada da toplumsalliktan once, bireysellik gelir. Iste bu algilanamazsa iki yol kalir, ya bu mucadele ideolojik inancsal dogrular arasi bir kisir dongudur ve dogrularin iktidar savasidir ve bu iktidar sadece kendi ideolojik inancsal dogrusunun demokrasisi, farkli ideolojik inancsal dogrularin da diktatorlugudur. Ya da bu erisilmez, sabit mutlak v.s. kilinarak, insanoglunun kendisini teslim etmesi ve kendi yarattigi degerlere yasami da dahil teslim olmasidir.
-
Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Aynı Kalır! :)
Kim akilli kim deli; bu nereden ve neye gore belli?
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Yani ve neden? Butun bunlar insanoglunun numenal yetisinin kendi kendine verdigi numenal degerleri. Ne dogal ne de bilimsel sadece numenal yeti yaratimi degerler. Ayrica ozgurlukten kasit nedir? Buradaki ozgurluk haklarin ozgurlugudur ve her ozgurluk digerinin hakki ile sinirlidir. Onemli olan ise ozgurluk degil; beyinde yer etmis insanoglunu her turlu savastiran bu numenal yeti degerlerinin farkina ve bilincine vararak onlardan arinmak ve de bu arinma esnasinda da arinamayanlari icsellestirebilmektir. Cunku insanoglu henuz beyin numenal yetisi olarak insanlasamamistir, ayrica bireysellesememistir. Cunku kendi varliginin bilisselligine erememistir. Kendini bir degere esir etmistir. Ustelik bu degerleri kendi yarattigi halde yani, degerlerin kontrolunu eline almak yerine, degerlerin kendisini kontrol etmesineizin vermektedir. Ustelik bunu dogallik ve bilimsellik kisvesi altinda yapmaktadir. Kendi yarattigiDegerleri ugruna birbirini oldurmektedir. Ne kendi birinin ne de turunun bilinc ve farkinda degildir. Yani kendini sorgulamak ve sorgulatmak yerine, sadece verilenleri ya uygulamakta ya da karsi cikmaktaktadir. Ustelik degerlerin bile ne oldugunun bilinc ve farkinda olmadan bu kabulu ya da reddi yapmaktadir.
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Iste onemli olan bu farkindaligi dusunce ve davranisa tasiyarak, bu farkindaligin oldugu bir Turkiye toplumu ve cografyasini bu farkindalik ile ozdeslestirmek. Bunun icin basta bugune kadar hic egitimi, yetistirimi, ogretimi v.s. olmamis olan birey bilinci gerekiyor. Sonucta toplumun birleri toplumsal kisilik sahibi ve daha kendi varliklarinin bilinc ve farkinda degil. Cunku kendileri yasamiyorlar, sadece her turlu onlara dogumdan itibaren verilen her turlu degerf veri ve tabu onlari yasatiyor. Aslinda insanoglu bilinc ve farkindaliginin olmamasi dunyanin sorunu. Cunku metafizik ontolojik hic bir ideolojikm inancsal dogru insanoglunu temel almiyor. Ya insanoglunu bir madde/mal ileozdeslestiriyor ya da bir kul yapiyor. Kisacasi kendilik bilisselligi yok. Yani vatandas devleti, ulkesi, dini milliyeti v.s. icin var, halbuki devlet bireyi icin olmasi gerekir.
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Burada konu teoride olan ya da bir ideolojik inancsal temelinde dogrulanmak istenen degildir. Onemli olan olgudur. Olgular da bir ideolojik inancin dogrulamasi temelinde degerlendirilemezler, ancak verdikleri gozleme gore degerlendirilirler. Mesela Turkiye cografyave toplumunu ele aldigimizda, buradaki toplumun farkli halklarinin farklari bir olgudur ve gozlem verir. Iste bunu gormemezlikten gelmek, sadece bu olguyu tek bir ideolojik inancsal dogru temelinde (dini ya da milli v.s.) degerlendirmektir. O yuzden konu teoride degil, pratikteki bir olgudur cunku gozlem verir. Zaten bu olguyu ve gozlemi alamamak otekilestirmek ve bir farkin bun yesinde diger farklari ayirmak ve Anadolunun her turlu tarihi kulturel etik v.s. farkli ve cesitli mozayigine ters dusmek, kolayi zorlastirmak ve "olmayacak duaya amin demek" tir. Yoksa ne bir tum evlatlarini kapsayan baba, ne de bir tum farklari kucaklayan bilinc ve algi tasiyan devlet ortada yoktur ve TC tarihinde de hic bir zaman olamamistir. Cunku bahsedilen devlet, ne cumhurun devletidir, ne de ulkenin; sadece iktidarlarin bir oyuncagi ve yonlendirimi yaptirimi konumundadir. Bu dadevletin tarihi olarak hangi iktidar hangi farki one cikariyorsa, ofarkin onculugunde oldugunu ve diger farklara yonelik bir diktatorluk oldugunu gosterir.
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Babani ya da biliuncin alginin bir ortak payda bir arada tutucusu olarak; once kendisinin bir farki olmamasi gerekiyor. Yani insanoglunu her turlu savastiran bu farklarin fark bilincinden ve farkindaligindan olmasi hem de olan bu farklari farklari ile birlikte algilamasi ve yasdatmasi gerekiyor. Kisaca bu evlatlardan ya da evdekilerden hic biri diger evladin ya da evi paylastiginin farkini algilamadikca devlet olamaz. Cunku sorunu kendi farkindan konuyayanasmak ve diger farklari kendinden ayirmak ve otekilestirmektir. Burada olmasi gereken ise, kendi farki gibi diger farklari icsellestirebilmek ve onlara kendi gibi yasam hakki ve ozgurlugu tanimaktir. Yaani kendihak ve ozgurlugu baska farklara mudahele, baski empoze dayatma v.s. yapmamalidir. Iste bu bir farkin dioktatorlugudur. Cunku demokrasisi sadece kendi farkinadir.
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Son cumlenize dayanarak ve yazdigim bir onceki mesaja yanit almak adina, bu "zorlugu" ve "kolaylamasini" bir sonraki yanitiniza birakmayi daha uygun goruyorum. Ayrica amac, farklarin farkindaligindaki bir antiayrimcilik mi, yoksa bir farkin hakimiyetinde ki bir mikroayrimcilik mi? Sonucta farklari biribirinden ayirmak ve biri biri ile savastiormak, emperyalist zihgniyetin dusunce ve davranisidir. Onemli olan farklari bir arada ve her farki gale alarak bir arada yasatmaktir. O yuzden once fark olgusunu algilamak ve sonrada dusunce ve davranis olarak bu fark olgusunu ya farklar temelinde birlestirmek, ya da bir fark temelinde ayirmaktir. Buradaki farkin ayrimi hem farki yok saymak, hem de gale almamak hem de kendi farkina gore otekilestirmek ve kendio farkindan ve onun temelinde ayirmaktir.
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Soyle bir ornek uzerinden dusunelim. Devleti uc evladi olan bir baba, ya da bir evde oturacak uc kisiyi birarada oturtabilen bir algi, bilinc v.s. olarak dusunelim. Bu uc evlat, ya da bir evde kalan bu uc kisinin, farkli etik degerleri var. Mesela birisi milli etnik kokensel olarak; Turk, Kurd ve Ermeni ve de dini icerik olarak; Sunni, alevi ve hristiyan ya da biri dinsiz ve tanrisiz olsun. Simdi burada, devlet bir algi, bilinc v.s. ya da bir baba olarak bu uc farki nasil bir "ortak" noktada birlestirecek ve her bir farkin farkini algilayarak, taniyarak ve birini digerine tercih etmiyerek ya da kendi bu farklardan biri olmayarak ya da bir farki one cikarmayarak, teklestirmeyerek ve bir farkin temelinde bir anlayisa dusmeyerek antiayrimci fakat farklarin farkinda ve bilincinde olarak bu uc farki bir arada nasil yasatacak?
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Peki sizce bu "ortak degerler" neler olmali ve neden? Yani, TC vatandaslarini bir toplum olarak her turlu etik milli, dini, ahlaki, toresel v.s. farklari ile birlikte antiayrimci bir butunluk bunyesinde ve farklarin da esitligini temsilini ve tanimini iceren "ortak" degerler neler olacak?
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Peki sizce bunu nasil bir butunluk altinda toplayacagiz? Ayrica bu devlet, toplumun farkli halklarinin antiayrimciligini yani bir farktan yana olmamayi nasil basaracak? Yani tum toplumunu her turlu farkli halklari ile birlikte nasil kucaklayacak?
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Sizin alginizda, millet derken; bir etnisite mi, yoksa toplumun farkli halklarinin butunlugu mu akla geliyor?
-
Aslinda Kimse Calismiyormus!
Megerse, kimse calismiyormus! Nasil mi, iste ispati! Bir yil 365 gundur. 8 saat uyku, bir yida; toplam-122 gun 8 saat dinlenme, bir yilda; toplam-122 gun Pazar gunleri, bir yilda; toplam-52 gun C.tesi yarim gun, bir yilda; toplam-26 gun Gunde bir saat yemek, bir yilda;toplam-16 gun UC hafta talil, bir yilda; tolam-21 gun. Hepsinin, ara tatiller haric toplami-359 gun Ara tatiller; 19 Mayis, 23 Nisan, 1 Mayis, C. Bayrami, K. Bayrami, R. Bayrami en az, yilda; toplam-10 gun 359+10=369 gun. Birakin calismayi, seneye de 4 gun borclu kaldik!
-
Ortak Yapilacak Bir Is
Bu ortak isi yapacak olan dort kisi vardi, bunlar; HERKES, BIRISI, HERHANGIBIRISI ve HICKIMSE. Onemli bir is yapilmasi gerekiyordu. HERKES'ten bu isin yapilmasi istendi. HERKES, BIRISInin, bu isi yapacagindan emindi. HERHANGIBIRISI bu isi yapabilirdi, fakat; HICKIMSE yapmadi. BIRISI buna cok kizdi, cunku bu is HERKESin isiydi. HERKES, HERHANGIBIRKISInin bu isi yapacagini dusundu, fakat HICKIMSE, HERKESin yapmayacagini fark etmedi. Sonucta, HERKES , BIRISIni, HERHANGIBIRISInin yapabilecegi ama HICKIMSEnin yapmadigi is icin sucladi.
-
Bilgi Dili
Bilgi demek bilmektir, Bilineni bildirmektir. Bilişsellik bilgidir, Bilimsel belirtmektir. İnanç bilgi değildir. Aklın bir eseridir. İnancına sarılan, Bilgiden habersizdir. Epistemolojinin fendi, Metafiziği yendi. Varlık tartışmasına Bilimsellikle son verdi. Herşeyi bildiğini sanan, Bilgiye vurur çapan; Bilgiyi noktalayan, çağdışı olur herzaman. Bilgi mutlak değildir, çünkü yanlışlanabilir. Temeli de gözlemdir, Sadece gözlem verendir. Bilgi ile yetinmeyen, İnanca sapar hemen. Sabitliğe saplanır, çagindan geri kalır. Bilgide zaman çoktur, İnanca karnı toktur. Olgusudur ürünü, Kabul etmeyen yoktur. Algı paralelidir, Kavram belirtenidir, Bilimselliğin yolu; Bilincin feneridir. Fenomendir tabanı, İnsandır, yaratanı. Teleoloji, ideoloji; Değildir savunanı. Akıl bazen alamaz, Bilgisine varamaz, Bilgiye sınır çeker; Olanı sorgulamaz. Bilimin felsefesi, Epistemolojidir sesi. Peki, bilgi ötesi, Aklın bitmez çilesi. Gözlemin nötürlüğü, Sıfatıyla getirdiği, İnancı bitirdiği, Faktördür bilgi. Bireyin eli ile, Bilgi geliyor dile; Bilgisi olmayanlar. çekiyor bitmez çile. Mantıksal/Matematiksel bilgi, Bilginin açık yoludur; Fiziksel/Sosyal bilgi, Tartışmayla doludur. Mantık, bilim, sorgulama, Gozlemin yoludur. Dogma, otorite, noktalama, Aklın sonudur. Bilgi dili olgudur, Gözlemin bulgusudur. Teorisi testidir, Yanlışlanabilir olduğudur. Numenal yetisi ile, Birey yönelir bilgiye. Kavramı ile bildirir, Herkes öğrensin diye. Yapılandırmacıdır bilgi, Yanlışlanabilir olgu. Elde varsa bulgu Değildir o kurgu. Yaşamın incisidir, Hem de birincisidir, Bilgi yoksa ben yokum; İnancın panzehiridir. Bilgi geliyor dile, Bireyinin eli ile. Hepberaber diyelim, İnanca güle güle. Bilgi, kullanılıp; paylaşılandır. Inanç, sahiplenip; tartışılandır. Ideoloji, birbirine kapıştırandır. Gozlem, ortalığı yatıştırandır. Bilgi işte böyledir. Bilmeyene öğretir. Bildiğini söyletir. Bilmeyeni gözetir. Bilimse evrenseldir. Bilimse insansaldır. Bilimse kavramsaldır. Evrensel-insan' saldır.
-
İnsan Hak ve Hukuku
Ben farkin farkindayim, Oyleyse farki neden ayirayim? Ya da farki yok sayayim. Kendi farkini kayiran, Diger farki kendinden ayiran, Diger farka yasam hakki tanimiyan, Olmasin sonra pisman! Cunku,ne bir birey oluyor; ne de bir insan. Farkin farkina varan ayniya kavusur. Ne bir sorun yasar,ne de baskasina bulasir. Boylece insanligin butunune ulasir. Iste buda dunyanin bireyine yakisir. Bireyciliktir,bireyi tutuklu kilan, Ona bireysel ozgurluk ve yasamini unutturan. Bireye insan degilde baska sifatlar takan, Bireyciliktir kendi cikari icin digerlerini yakan. Evrensel bireyler toplumlari birlestirirse, Tum farklari biribiriyle bulusturursa, Insanlik adina bireyleri kavusturursa, Bireyli evrensel toplum olusturursa, Birey ozgurlugune,evren butunlugune ulasir. Bireyci kisilik degilmidir,ortaya doktrinler atan. O doktrin cikarinca bireyleri farkli kilan, Farkli kilinan bireylerden toplumlar kuran. Toplumlari kutuplastirip biribirine kirdiran. Ben senden farkliyim,sen benden farkli! Bu fark yarisinda kimin farki kime gore hakli? Acaba bu haklilik bir yerlerdemi sakli? Yoksa maalesef hala guclu olanmi hakli! Hak,hukuk,adalet;diktatorluk,d emokrasi,hurriyet, Kime niyet! Kime kismet! Kim, kime neye gore hak tanir? Kimin kimin ustunde hak tanimaya hakki vardir? Hakmi hukuka,hukukmu hakka dayanir? Hukuk mu hakka,hak mi hukuka yasam tanir? Hakmi hukuku hukuk mu hakki yaratir? Hukuk yoluyla hak tanimaksa adalet, Hukuku yapanin dogrultusundadir saadet. Kendisine hukukla hak taninan ceker sefalet. Boylece hak ile hukuk arasinda kopar kiyamet. Iste bu kiyametin adi maalesef hurriyet. Hakkini arayan hukuk engeline takilir. Hukuku veren hakka siginir. Hak, hukuk cercevesinde kendini savunur. Hukuk boylece hakli haksizi ayirir. O zaman hak mi hukuku hukuk mu hakki kayirir? Hakki hukukla sinirlayan, Hukukla hakki sinirlanan, Ikiside degilmi ki insan, Ozaman insandir kendini ve herseyi biribirinden ayirip farkli kilan, Bireyci akilciliktir bu ayrimi yapip farki yaratan. Vicdandan ayrilipta bu yola sapan. Bireyci akilla yonlendirilen vicdan Amacinin tersine acimadan dokuyor kan. Vicdani akil zarar verebilir mi? hem kendine hem baskasina, Vicdani akla sahip olan birey,farki yaratirmi bosu bosuna, Saygiyla farktan arinip,vicdanla huzura kavusur. Iste o zaman birey insanla bulusur. Vicdandir insani hayvan ve bireyden ayiran Saygisidir insani hayvan ve bireyden farkli kilan Vicdani saygisidir farkli kildigini da kucaklayan. Eger insansa birey ve toplumlarin evrensel butunlugunu saglayacak olan, Iste bu insan aklinin rehberidir ozaman saygi ve vicdan. Her toplum vatandasi once birey olmali. Bireysel aklini bireyci akilcilik yerine vicdanina tasimali. Saygi temelinde farki algilamali ve kucaklamali. Her vatandas kendi bunyesinde once bireyci olmayan birey sonra insan devrimini tamamlamali.
-
Kisa ve Oz Super Lig Fiksturu
Süper Lig'in 55. yılı olan 2012-2013 sezonunun fikstür çekimi yapıldı. Kullanabilmek uzere tum sezonun bir haftalik cizelgesi asagidadir. Kendi Sahasi-Deplasman Mersin (Bay)-Ordu-1 3-Eskisehir-Akhisar-16 5-G.Birligi-Antalya-14 7-Kayseri-Bursa-12 9-Istanbul-BJK-10 11-G.Saray-Kasimpasa-8 13-Karabuk-Trabzon-6 15-Elazig-F.Bahce-4 17-G.Antep-Sivas-2 Cizelgemiz, soL ust ucdan asagi sol alt uctan ayni hizada saga donus, sag alt uctan yukari ve sag ust uctan ayni hizada sola donus olarak kullanilir. Sag ust uctan sola ayni hizada donerken sagdan yukari dogru cikan son takim olan ordu ile oynadiktan sonra bay takimi atlayarak sol ust uctan inisteki ve bay takimin altinda yer almis olan ikinci takim Eskisehir ile oynar. Her takim kendi adina geldiginde, bay olan Mersin Idman Yurdu ile oynuyor demektir. Cizelgenin kullanimi yeteri kadar acik degilse, cizelge kullanimi ile ilgili yanitlart ile daha algilanir, kilinabilinir.
-
Gercek Uzerine
Hepimizin dilinden dusmeyen, gercek kavrami, bilincli ve farkinda olarak kullanilan bir kavram degildir. Herseyden once bu kavramin, neler icerdigi ve farkli algilari ortaya koymak gerekir. Neyin gercek oldugu (truth) ile, gercekte var olan (reality) farkli seylerdir. Neyin gercek oldugu (truth) neyin gercek olmadigina (falsity) baglidir. Buradaki gercek olmayan (false) ile, gercekte var olmayan (unreal) ayni seyler degildir. Ayni, gercek olan (true) ile gercekte var olan (real) in ayni seyler olmadigi gibi. Gerceklik (reality), sadece gercekte var olan konusudur. Yani gercek olan (true) ve gercek olmayan ( false), gercegin ne oldugu (truth) konusunu icermez. Gerceklik (reality) konusu, metafizigin ontolojisinin (varlik) konusu iken, neyin gercek oldugu (truth) epistemolojinin (bilgi) konusudur. Bu temelde, olgu (fact) ile, kurgu (fiction) da bilimselligin konusudur. Bu temelde de gerceklik, varliksal (ontological) ve bilgisel/bilimsel/epistemolojik (epistemological) gerceklik olarak farklilasir. Bilindigi gibi, varliksal gercekligin, ontolojik ideolojileri olarak uc tane ideolojisi vardir. Bunlar gercekte var olan gercekligin nesnel oldugunu ve gercek olan varligin madde oldugunu soyleyen-materyalizm Gercekte var olan gercekligin oznel oldugunu ve gercek olan varligin dusunce oldugunu soyleyen-idealizm Gercekte var olan gercekligin isim oldugunu ve gercek olan varligin olmadigini soyleyen-pozitivizm Realizm ise gercekcilik demektir. Yani, realist olan bir kisi, konuya gercekte var olan uzerinden bakan kisidir. Realizmin ve realistin, yani gercekcinin neyin gercek oldugu (truth) konusundaki yanasimi, ontolojik ve/veya epistemolojik olabilir. Ontolojik ise, materyalist, idealist veya pozitivist olabilir. Ben, gercege ontolojik ve metafizik olarak bakmadigim icin, bu konuyu burada noktaliyorum. Benim, gerceklige ve gercekcilige bakis acim, epistemolojiktir ve bilindigi gibi, constructivist, yani yapilandirmaci epistemolojidir. Herseyden once epistemoloji gercegin ne oldugu(truth), dogrulamasi (justification) ve inanc (belief) uzerinedir. Iste bu temelde, bilimsellik ve inancsallik farklilasir. Bilimsellik olgu (fact) uzerine kurulurken, inancsallik kurgu (fiction) uzerine kurulur. Herseyden once, bir yapilandirmaci; gercekligin ontolojik degil, yapilandirilmislik (constructed) uzerine kuruldugunu dile getirir. Bu farklilik, constructivizmi, ontolojiden (varlik) epistemolojiye (bilgi) tasir. Yapilandirmacilik temelinde, bilimsel ve bilissel bilginin tabiatini dile getirir. Buna gore, bilimsel bilginin, bilim kisilerince yapilandirildigi ve dunyadan kesfedilmedigi gorusune sahiptir. Duyusal deneyimi aciklamak icin,bilimin kavramlarinin onerilmis birer zihinsel yapilandirilmislik oldugunu soyler. Bilebilecegimiz tek gercekligin, insanoglu dusuncesinin sundugu/temsil ettigi gerceklik oldugunu soyler. Gercekligin insan dusuncesinden bagimsiz oldugunu, fakat anlaminin, iceriginin ve bilgisinin herzaman bir insanoglu yapilandirmisligi oldugunu soyler. Irkin, cinsiyetin ve cinselligin ayni masanin, sandalyenin ve atomun da oldugu gibi, fiziksel ve biyolojik gercekligin sunumunun/temsil edilmesinin bir insanoglu yapilandirmasi oldugunu soyler. Mesela, sosyal bir yapilandirmacilik olan, iyi ve kotu terimlerinin neyi icerip, neyi icermedigi, toplum olarak ne ifade ettigi, ne anlam ve icerikte oldugu disarida dunyada yoktur, fakat, sadece sosyal yapilandirilmisligin kulturu icinde verdigi anlamin icinde ve yoluyla belirlenir. Temeli bu yapilandirilmis sosyal bilgi ve onun ogrenimine dayanir. Bu temelde, neyin gercek oldugu (truth) yapilandirilmis gercekliktir. Ontolojik (varliksal) gerceklik, hem bilimin konusu degildir, hem de bilimsel degildir. Cunku bilim ve bilimsellik metod olarak, gozlemi, gozlemin teorisini, bu teorinin test edilip, olgulasmasini ve gozlem ile yanlislanabilirliginin baki kaldigi metodunu kullanir. Ontolojik ve teolojik gerceklik, felsefenin metafiziginin insanoglunca yuzyillardir neyin gercek olduguna dair tartistigi materyalist ve idealist ideolojileridir. Bu temelde ontolojik(varliksal) ve teolojik(tanrisal) gercegin ne oldugu (truth) tartismasi, surer gider. Bu da hic bir zaman sonuclanamayan ontolojik gerceklik tartismasidir. Kisaca, insanogluna kendi dahil yansi ve gozlem veren onun iradesinden bagimsiz bir gerceklik vardir, yalniz bu gercekligin anlami, ifadesi, kavramsal bilgisi ve her turlu ortaya koyumu v.s. insanoglu yapilandirmaciligidir.
-
Egemenlik "Kayitsiz/Sartsiz" Kimin/Neyin dir?
Soruyu en genis olan evren ya da dunya doga v.s. ile degil, en kucuk parca olan ve henuz bilimsel olarak ortaya konan genetik ya da atomik parcaciuklar olarak degil ve hatta tum insanoglu turu olarak da degil; sadece bir ulke ve onun toplumu ve farkli halklari nin hak ve ozgurlugu yasami iliskisi duzeni ve sistemi kurum ve kurumsallasmnasi v.s. olarak ele alirsak; secenekleri soyle siralayabiliriz. Egemenlik "kayitsiz/sartsiz"; Yaratanin/yaraticinindir. (O ulke toplumunun dini iman ve inanisi temelinde insanoglu yonlendirimi ve yaptirimi ile) Otokrasinin/otokratinindir. (iktidarin, devletin, halkin v.s. basi bir parti baskani, basbakan v.s,) Bir ideolojinindir. (her turlu duzen sistem yasam ve iliski oneren metafizik/etik temeldeki bir -izm ve onun -isti) Bir etik/metafizik inancindir. (dini, mezhebi, milli kokensel etnik v.s. onculugunde) Bir sinif ya da zumrenindir. (Burjuvazi, isci sinifi, asiret v.s.) Ulke toplumunun farkli halklarinin hak ve ozgurlukleri temelinde temsili, tanimi, yasam ve iliskisinindir. Benim aklima gelenler bunlar. Isteyen baska bir secenek varsa ekleyebilir ve neden yukaridaki seceneklerden birini ya da kendi ekledigi secenegi neden tercih ettigini de; ulke toplumu ve farkli halklarinin hak ve ozgurluklerini adalet, esitlik, antiayrimcilik v.s. adina ve kimi/neyi seciyorsa, onun tum toplumu kapsar olma adina aciklayabilir. Sonucta burada toplumun bir kisim ya da kesiminin diger kisim ya da kesim uzerindeki egemenliginin olmamasi egemenligin tum toplumun yararina olmasi soz konusudur. Ayrica bu egemenligi elinde bulundururan, kim/ne ise, onun; insanligin gelisimi adina bilimsel, bilissel ve bilgisel temele oturmasi cagdas olmasi ve insanoglunun onunu hic bir sekilde konuda tikamamasi onemlidir.
-
Evrensel-Insan Zihniyeti
Evrensel-insan zihniyeti, asagidaki belirtilenleri ortaya koyar Birincisi, insanogluna yansiyan ve insanoglunca kavramlastirilarak yansitilan her turlu, alginin ifadesi ve yansitilmasinin mimari epistemolojik olarak insanogludur ve henuz baska bir insanoglu disi tur ve guc alternatif olarak yoktur Ikincisi, butun bu kavramla ozdeslesen, yansitilan; degerler, veriler, tabular, ideolojiler, inanclar, dil, felsefe ve bilim insanoglu yaptirilmisligidir. Ucuncusu, bu yaptirilmisligin yapi ve isleyisinin (x ve y) adi dogal zihniyettir ve bu zihniyet insandisi ve insanlikdisidir. Evrensel-insan zihniyeti, bu insandisi ve insanlikdisi olan dogal zihniyetin, insanoglunu zihniyet ve davranis, sistem ve duzen kurma, yasam ve iliski olarak insanlastirmayan ve evrensellestirmeyen; her turlu deger, veri ve tabunun; ideoloji, inanc ve bilimin ideolojik, inancsal ve bilimsel her turlu dil, felsefe ve bilimdeki yapi ve isleyisinin yapilandirilmisliginin sorununu ve resmini, disaridan bakis acisi, notr algi ve qua felsefesi ile ortaya koyar. Evrensel-insan zihniyeti, ortaya koydugu sorunun nelerden kaynaklandigini, her konuda farkli olarak izah eder ve aciklar. Evrensel-insan zihniyeti, bu sorunun ve tum resmin algilanabilmesi ve bilinc ve farkindaliga cikabilmesi icin, birey bilincini esas kilar. Bu birey bilinci, dogan her bir insanoglu birinin dogumdan itibaren kendisine verilen ve kendinin ogrendigi tum degerleri, verileri ve tabulari; bu deger, veri ve tabulari kalici kilan aklin inandigi ideolojik dogrulardan kurtulmasi ve arinmasi, beynin dusuncenin ufkuna sinirsiz ve ozgur acilmasi icin, nasil sorgulanacagini, yanlislanacagini ve nedensellenecegini gosterir. Bu birey bilincinin, bencillik, egoizm, bananecilik, ben, bireycilik ve bireysellikten farkli olarak; turu ile butunlesmesini ve bu butunlugun sinirini evrensel duzeye eristirmesini ve birey bilincinin tursel bilinc duzeyine nasil cikarilacagini gosterir. Ozetle, evrensel-insan zihniyeti; yapilandirilmis dogal zihniyetin yapi ve isleyis temelindeki her turlu sorunsal insandisi ve insanlikdisi gozlemini her konuda ve degerde ortaya koyar, algilatir, sorgulatir ve bu dogal zihniyetten ve onun her turlu klinin sinirlarindan nasil kurtulacaginin yon ve yontemini gosterir. Bu konuda unutulmamasi gereken tek nokta, dogal zihniyetin kisiyi her turlu ve her konuda yonlendiriminin ve hareketinin kisinin insan ve insanligi adina bir rahatsizlik, bir zarar vermesi ve bir insandisi ve insanlikdisi sorun olmasinin algisi ile mumkundur Ortada bu algi yoksa, sorun da, rahatsizlik ta, zarar da yoktur. Bu da kisinin icende bulundugu akil sinirinin verdigi, degerler, veriler ve tabular, ideolojiler ve inanclar olarak dogruluk, sahiplik, sabitlik, savunu ve koruma temelindedir. Kisi bu durumda ise, o zaman evrensel-insan zihniyetinin dile getirdiklerini algilama durumu yoktur. Bu ayni zamanda, kisinin neye nekar onem verdigi, ilgi duydugu ve etkilendigi ile paraleldir. Kisi bu durumda ise, evrensel-insan zihniyetinin dile getiredikleri, kisiye; anlamsiz, gereksiz, luzumsuz, anlasilmayan, bir icerikte gelebilir. Kisi eger bu dile gelenlere bir ego olarak ta rahatsiz olursa ve yanit verme geregi duyarsa, yaniti; kisisel, duygusal, yazarin kisiligine ve kimligine yonelik bir satasma, atisma olabilir. Bunun bir nedeni de, dile gelen yazinin; kisinin, aklin inandigi ideolojik dogrusu olarak savundugu, sahiplendigi, sabitledigi ve korumak istedigi bir; deger, veri ve tabu olmasi bir ideoloji, inanc icermesidir. Kisi, dile gelenlerin, onun akilci degerlerine bir saldiri, karsi cikis v.s. olarak algiladigindan, savunu ve koruma mekanizmasini saldiriya donusturebilir. Butun bunlar, dile gelen evrensel-insan zihniyetinin dile getirdigi konu icerik ne olursa olsun, gozlemlenen ve yasanmis olgu ve gerceklerdir. Iste tam da bu nedenden, evrensel-insan zihniyeti dile getirdigi dusuncelerdeki yazi dili ve uslubunda, kisiye yonelik ve onun kendisine kisilik, kimlik degeri yaptigi verileri; hedef almaz, hedef aldigi, ayrimci ve cikarci inanclar, ideolojiler ve onlarin insandisi ve insanlikdisi yonudur. Yani dindari/dinciyi, dinsizi, dini olmayani degil; her turlu dini hedef alir, inaniri, inancsizi degil; inanci hedef alir, tanriya var yok diyeni degil; tanriyi, zihniyetini, tanrilastirmayi hedef alir. Herhangibir konudaki metafizik (ontolojik/teolojik) etik (milli, politik v.s.) isti degil,izmi hedef alir. Hedefi kisiler ve kisilerin sahiplendikleri ve onlarin hak ve ozgurlugu olan yasam ve iliski degerleri degil; kisileri yonlendiren,izmler, inanclar, ideolojilerdir. Kisilere ve kisilerin kendilerine kimlik ve kisilik degerleri yaptiklari her turlu yasam ve iliski degerlerine, her zaman saygili iken; tum insandisi ve insanlikdisi, ideolojileri, inanclari hedef alir. Kisileri, kendilerini ortaya koyduklari gibi algilar ve tanimaya calisir. Kisiler hakkinda, bir etiket ve yorum icerikli damga vurmaz. Kisileri oldugu gibi kabul edebilmenin yaninda, onlarin her turlu ve her konuda degisime ugrayabileceklerini gozlemi ile baki kilar. Tum yazisma amaci, her konuda kisilerle bilgi, birikim, bilinc v.s. alis verisidir. Kendisine ve kisiligine yonenilmedikce, kisilere ve kisilik kimlik degerlerine yonelmez. Sadece gozlemi ile, dusunce dile getirir ve dogal zihniyetin sorununu ortaya koyar. Mudahele, zorlama, degistirme v.s. gibi bir algisi yoktur. Cunku herkesin kendi akli ile kendi degerlerini ve yonunu kendinin belirliyebileceginin bilinc ve farkindadir. Evrensel insan zihniyeti, insanoglu turunun biri olaninin birey bilinci ve bu bilincin evrensel (mekan) ve insansal (tur) butunlugu ile birlestirimidir. Halihazirdaki dogal zihniyet ve onun akilci, dogrucu, sabit, sahipli, kesinlikciv.s. ve insandisi ve de insanlikdisi her konudaki ve her turlu veri, taban, deger ve tabularinin evrensel ayniliktaki yapisini ve isleyisini disaridan bakis acisi ve notr algi ile tum resminin sorunsal icerigini veren; bilimsel ve bilimsel metoda dayanan bir gozlemdir. Amaci, dogal zihniyet ve dogal egosunun bilinc ve farkindalik ile elimine edilmesi ve sifirlanan bu bilginin, insansal zihniyet olarak yeniden yesermesidir. Evrensel-insan zihniyeti, epistemolojinin yapilandirmacilik bilgisini ve bu bilginin, olusturulmuslugunun cozuculugunu ortaya koyar. Evrensel- insan zihniyetinde, insandisi bir yaraticiya, subje ile bezenmis bir objeye, teolojik/teleolojik olarak ihtiyac yoktur. Yani teoloji/teleoloji disidir. Ontolojik kesinlesmis bir tabani oneren bir ideoloji yoktur. Kisaca, fenomenin arkasinda yer alan, insanoglu soyutlamasinin, numenin teorisini verir. Ayrim algisi yoktur, fakat her turlu farkin fark algisi vardir. Bu temelde de hak ve ozgurluklerin karsilikli yukumlulugunu dile getirir. Fark konusunu ve algi ile taninmasini, saygi; kisinin kendisine ve baskasina zarar vermemesini vicdan olarak algilar. Yaptirimi, yonlendirimi sadece kisinin kendi insiyatifindedir. Gozlemini ortaya koyar, o kadar. Her turlu dogal zihniyet verisinden arindigindan, bu verilerden arinamayanlari ve onlarin kendileri icin kimlik ve kisilik degeri haline getirdikleri bu verileri, kisi adina saygi ile karsilarken; bu verilerin, insanoglunun zihniyette insanlasamamasinin onunde nasil bir engel oldugunu dusunce olarak dile getirir. Birey bilinci ilk asamasidir. Bunu bireyci akilcilik, ben, bencillik, bireycilik, bananecilik v.s. ile karistirmamak gerekir. Her konudaki aklin inancsal dogrularini, kabul/red ikilemi ve karsitligi ile degilde; bunlarin insansal zihniyet adina sorununu gozlem olarak ortaya koyar. Evrensel-insan zihniyeti, insanoglu turu birinin, numenal yetisinin insanlasmasina ve evrensellesmesine yonelik, bir metodolojidir. Kisaca insanoglu turunun bolunmez butun parcasi olan birine kendi kendini her turlu numenal yetisini sorgulayarak insanlastirma ve evrensellestirmedeki gosterdigi yol, yon ve yontemdir. Burada gosterilen yol ve yontem; evrensel-insan zihniyetini kaleme alan yazarin dile getirdiklerinin "harfiyen" uygulanmasi degil; sadece bir kisiye boyle bir kapi oldugunun gosrterilmesi ve kisinin kendi her turlu numenal duzeyiyle, bu kapidan haberdar edilmesi ve eger bu kapidan girilecekse de, bunu kisinin kendi algi ve bilgisi temelinde yapmasidir. Bu baslikta, evrensel-insan zihniyetini dusunce ve davranis olarak dile getiren, dogal zihniyetin; dusunce ve davranis olarak sinirlari disina cikan, insanogluna birey ve onun insanligi temelli dusunce ve davranis tarzini tanistiran, dogal dusuncenin her turlu ve her konudaki evrensel ayniliktaki yapilandirilmisliginin, insanoglu dogal zihniyeti ile nasil olusturuldugunu izah eden ve insanoglunun, zihniyet temelli insana ve insanliga bir birey olarak acilan, zihinsel ve numenal devriminin ne oldugunu, nasil olusturuldugunu dile getirecegim. Evrensel-insan zihniyeti, epistemolojinin yapilandirmaciligini, quafelsefesi, serbest dusunce devrimci sorgulama bunyesinde ve bilimsel ve bilissel temelde, insanoglunun sorunlarini dile getirir. Konu ile ilgilenen arkadaslar, dile gelen dusunceler ile ilgili, algilanmayan kisim ile ilgili olarak, bir aciklama istiyebilirler, her turlu soru sorabilirler, katki yapabilirler ve konunun daha detayli sorgulanmasina yardimci olabilirler.