evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Selamu Aleykum
evrensel-insan şurada cevap verdi: IHAKANI başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımSitemize ve aramiza hosgeldin.
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
Burada yazildigi sekilde aciklayan benim. Qua felsefesini Paul Kurtz "eupraxsophy" makalesinde kullasnmistir. Bu makale sitede vardir. Ayrica "qua being qua" olarak tarihte cesitli filozoflar konuya deginmistir. Benim getirdigim ana fark ise, Qua qui farkidir. Yani bu algilanamayan farkin acikliga kavusmasidir. Cognitivizm, bilissel bilim olarak kullanilmaktadir. Non cognitivizm ise bu beynin bir konudaki idrak etmesinin, algilamasinin ve kavramasinin noksanligi anlamindadir. Buradaki noksanlik, ya yeteri kadar bilgilenmemekten ya da beyni ufuk olarak tikayan aklin sinirlarini asamamaktan, yani yeteri kadar bilinclenememekten kaynaklanmaktadir. Konu felsefeye indirgemek degil; aksine bilimselligi felsefeye tasimaktir. Zaten bilimsel felsefenin bilissellik gerektirdigi de burdan algilanir. Konu ile ilgili asagidaki basliklari okursaniz, daha bir detayli bilgi edineceginizi umuyorum. http://www.turkish-media.com/forum/topic/293793-cognitivizmnoncognitivizm-kavrami-beyinde-sahiplenmebulundurma/ http://www.turkish-media.com/forum/topic/293547-bilimsel-cognitivizm-ve-teolojikmetafizik-noncognitivizm-farki/ http://www.turkish-media.com/forum/topic/293546-noncognitivizm-farkindasizlikbilissel-olmama-durumu/ Cognition, bir seyi kavramak, idrak etmek ve algilamak oldugundan, burada bunun kavranamamasi, idrakedilememesi ve algilanamamasi bir engeldir. Bu da noncognitivizmdir. Kisinin bir konu ya da kavramdaki noncognitivizmini asmasi bunu asamak istemi ve asamamasinin bir sorun olarak kisice algilanabilmesi ile mumkundur. Burada eger bir tartisma varsa, o da cognitivizmin yani bilisselligin, beynin onu almaya acik olmasi konusudur. Iste bir konu ve kavramda verilenin algilanamamasinin nedeni noncognitivizmdir. Yukaridaki verilen uc baslikta bu konunun yeteri kadar aciklandigini dusunuyorum. Eger hala sizce aciklanmasi gereken varsa, isterseniz yine bu baslikta dile getirebilirsiniz. Sorulariniz ve ilginiz icin, tesekkurler.
-
AKP Karsisinda Birlesememenin Sorunu
Iste TC Tarihinde iktidara karsi muhalefetin "hastaligi" bir kez daha nuksetti. Birileri iktidar adina ulkeyi bulundugu cagdisi durumdan, daha da gerite cekmek icin, agirlikli ve gozle gorulur bir sekilde1980'den beri tum kazanimlarini geri almaya calisirken ve empewryalizmin cikari dogrultusunda ulkeyi ve toplumunu orta cagin karanligina ummet, teokrasi ve otokrasi olarak cekmeye calisirken, O.Dogu batakliginda her turlu intihara suruklerken, toplumun her turlu kesimini ve en sonunda Reyhanli'da halki da karsisina almisken, "suyu isinmaya" "gercek yuzu aciga cikmaya" baslamisken, en buyuk destegi ABD'den istedigini alamamisken ve iktidara her turlu darbeyi vuracak yerel secimler yaklasirken; ister begenilsin, ister begenilmesin bu konuda her turlu muhalifligini meclisin ana muhalefet partisi sokaklara cikarak olani koruma adina halka acilirken; bunun icin yola ciktigini soyleyen diger gruplar BOYLE BIR MUHALEFETE DESTEK VERME YERINE, KOSTEK OLMAYA CALISMASI ve bunu da tam da iktidarin yontemi ile yani YALAN HABER VEREREK YAPMASI manidardir. Nedir, amac? kimin basa gececegi icin verilen "s.d.k yarisi mi?" yoksa ulke ve toplumu AKP gericiliginin elinden kurtarmak mi? Turki ulkesi ve toplumu adina ulke ve toplumu bir yerlere getirmek adina soyunanlar, ne zaman ogrenecek "birlikten kuvvet dogar" oldugunu; ne zaman ogrenecekler ayni safta gorunup te, yaptiklari ile karsi tarafin "ekmegine yag surdugunu?" AKP, yandas basininin genel yayin yonetmenlerine talimat vermis "yayinlarinizda CHP'yi kotuleyin yalan haberler ile aleyhinde yayin yapin" diye. Oyle gorunuyor ki, esbaskan'in bunu kendine karsi olan ama bir turlu bir araya gelemeyen karsi tarafa soylemesine gerek kalmayacak. Cunku onlar zaten neye hizmet ettiklerini dusunuyorlarsa, bunu zaten yapmaya basladilar. Kimse unutmasin bir karsi cikisi, ne konuda olursa olsun; yikan ve yikacak olan kendi bunyesindeki catismasidir. "TC'ni kazandirdiklarini ve ulkeyi bulundugu yerden daha geriye cekmeyi ve de iktidara yartdimci olmayi dolayisiyle emperyalizmin cikarina hizmet etmeyi bilerek ya da bilmeyerek TC'ni ve kazandirdiklarini korumak icin yola cikanlardan baskasi basaramaz" Herkes bu uklke toplumu ve gelecegi adina otursun bir daha dusunsun. Son pismanlik fayda etmez.
-
AKP Karsisinda Birlesememenin Sorunu
Aydınlık'ta bir garip haber Bugün, Aydınlık Gazetesi'ni okuyan CHP'liler, hem şaşırdı, hem de üzüldü. ÖZEL BARIŞ YARKADAŞ - İşçi Partisi'ne yakınlığıyla bilinen Aydınlık Gazetesi, bugünkü sayısında yer verdiği bir ''haber''le, CHP'nin dün Tandoğan'da düzenlediği mitingi küçümsemeye çalıştı. ''Haber''de yer alan ifadeler ise baştan aşağı yanlıştı. Gelin önce Aydınlık'ın haberinde hangi yanlış bilgilere yer verildiğine bakalım. Ardından da gerçeği yazalım: Aydınlık Gazetesi, bugün hiç gereği yokken, anlamsız bir polemik başlatmış... Gazete, CHP'nin dün Ankara Tandoğan'da yaptığı 19 Mayıs kutlamasının sönük geçtiğini ve ana muhalefet partisinin beş bin kişiyi bile zor topladığını iddia etmiş. Aynı haberde, CHP'lilere sürekli SMS yollandığı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun da kutlamaya katılacağı belirtilmesine rağmen, kalabalığın bir türlü toplanamadığı iddiasına yer verilmiş. Gazetedeki habere göre, güya CHP'iler Tandoğan'da ''ayrı bir miting'' yapılmasına karşıymış ve alana gelen herkes "Sıhhiye'ye gidelim, oradakilerle buluşalım'' diye baskı yapmış. CHP'li yöneticiler de "Biraz sonra o grupla buluşacağız'' diye kendi partililerini yatıştırmış... CHP'nin eylemine sadece birkaç CHP'li vekil katılmış.. Grup o denli zayıfmış ki; polis barikat bile kurmamış... CHP mitingi zayıf geçtiği için, CHP'liler arasında tartışma çıkmış... CHP'liler, "Bu ekip Ankara'yı yine AKP'ye teslim eder'' demiş... Mitinge katılanların çoğu Ankara dışından getirilmiş... AYDINLIK GERÇEĞİ DEĞİL, TEMENNİSİNİ YAZMIŞ Sabah saatlerinde gazetelere göz atarken, güne Aydınlık'la başladım. Aydınlık'ı elime alırken, "Acaba CHP'nin Tandoğan'daki mitingini nasıl vermişler?'' sorusu vardı kafamda... Zira; dün CHP'nin 25 bin kişiyi ''tek başına'' topladığı miting, Ulusal Kanal'da tek bir saniye dahi gösterilmemişti... 25 bin kişinin Ankara'nın sıcağında Cumhuriyet için bir araya gelmesinde ''haber değeri'' bulmayan Ulusal Kanal yönetiminin bu tavrı beni hiç şaşırtmadı... Aydınlık Gazetesi ise bende şu duyguyu uyandırdı: "Keşke onlar da Ulusal Kanal gibi yapsa ve CHP mitingini hiç vermeselerdi, böylesi daha hayırlı olurdu...'' Zira; buna ''haber'' değil, temenni demek daha doğru olur çünkü... Bir olaya ''haber'' demeniz için, olguların gerçek olması gerekir... Aydınlık'ın haberinde ise ''Tandoğan Meydanı'' dışında tek bir doğru yok! Aydınlık böyle gereksiz atraksiyonlara neden girer anlamış değilim! Gerçek yerine temenni yazmak ve bunu ''haber'' diye okutmak, Aydınlık'a ne katar onu da bilmiyorum... GELELİM GERÇEKLERE... CHP Ankara İl Başkanlığı ve CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı, 1 Mayıs kutlamalarının hemen ardından 19 Mayıs kutlamaları için kolları sıvadı. Türlü maddi imkansızlıklara ve "parti içi engellemeler''e rağmen, 19 Mayıs'ın Tandoğan'da kutlanması için karar alındı. CHP Ankara İl Başkanı Zeki Alçın hem İl Yönetim Kurulu hem de ilçe başkanlarıyla koordineli bir çalışma yaptı. Keza, aynı durum CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız için de geçerliydi. Yıldız, günlerdir bu çalışma için ter döküyordu. Haberde iddia edildiği üzere, bu çalışmalarda bir kez bile ''Kılıçdaroğlu da Tandoğan'a gelecek'' denilmedi. POLİS 21 BİN DEDİ... 19 Mayıs günü, yani dün, bu çalışmalar meyvesini verdi. Uzun zamandır "tek başına" eylem yapmayan CHP, Tandoğan Meydanı'nda polisin verdiği rakama göre, 21 bin kişiyi topladı. CHP'liler ise alanda 25 binin üstünde kişi olduğunu belirtti. (Ki; bu da az bir rakamdır. Yeterli değildir, onbinlerin toplanması gerekir o alanlarda.) Gazeteciler bilirler; polis muhalefetin topladığı insan sayısını her zaman azaltarak söyler! Dün o alanda, Aydınlık'ın iddia ettiği gibi beş bin kişi değil, 25 binin üstünde CHP'li vardı. Türlü maddi imkansızlıklara rağmen, Ata'ya bağlılıklarını göstermek için Ankara'ya gelen 25 bin CHP'liyi yok saymak, Aydınlık'a yakışmadı! Aydınlık, aynı haberde, CHP'lilerin Tandoğan'da ''konuşma yapmadığı''nı söylüyor. Alanda bulunan 25 bin kişi, bunun doğru olmadığını biliyor! Dün alanda, hem Zeki Alçın hem de İrfan İnanç Yıldız, Atatürk'e ve Cumhuriyet'e bağlılıklarını bildiren konuşmalar yaptı. Aydınlıkçılar, www.gercekgundem.com 'da yayınlanan habere baksa bile bunu görürdü.Gerçek Gündem, dün hem CHP'nin, hem de Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği'nin haberlerini yayınladı. CHP haberinde 22, Sıhhiye mitinginde ise 93 fotoğraf kullanıldı. Her iki haber de manşetten ve aynı ölçüde verildi. Gelelim diğer meseleye: Ulusal Kanal, CHP'nin mitingini bir saniye dahi vermezken, CHP'ye yakınlığıyla bilinen HALK TV, İşçi Partililerin öncülük ettiği Sıhhiye mitingini ''canlı'' yayınladı. Hiçbir komplekse kapılmadı. Haber bültenlerinde de İP'in diğer örgütlerle birlikte Sıhhıye'de düzenlediği mitinge geniş yer verdi. Halk TV, canlı yayın konuğu olarak ise CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız'ı aldı. Yıldız, 19 Mayıs'ın önemini ve yaptığı çalışmaları canlı yayında anlattı. Yıldız, Sıhhiye mitingine ilişkin tek bir eleştirel söz dahi sarf etmedi. Aydınlık ise garip bir ruh hali içinde, bugün CHP'nin mitingini ve o mitinge emek veren insanları yok sayma gayreti içine girdi. Aydınlık, bir hafta önce, CHP'li dokuz milletvekilinin Sıhhiye'ye ''kendileriyle birlikte'' geleceğini söylemiş ve onlardan demeç almıştı. Bu sabah Aydınlık'ı okuyanlar, Sıhhiye'ye sadece Mersin Milletvekili İsa Gök'ün gittiğini gördü. Gök, kendi partisi yerine İşçi Partisi'nin öncülük ettiği mitingine giderek, CHP'yle artık hiçbir bağının kalmadığını ortaya koydu. Gök'ün bundan sonra CHP'ye ilişkin söyleyeceği hiçbir sözün hükmü de kalmadı! Aydınlık'a göre, CHP'nin mitingine çok az CHP'li vekil katılmış! Bu iddia, mitinge yönelik küçümseme çabasının bir sonucu... Peki, Aydınlıkçılar, günlerden bu yana birinci sayfadan anons ettikleri ve "mitingi bizimle katılacak'' dedikleri CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ın nerede olduğunu merak etmiş mi? Söyleyelim: Dilek Akagün Yılmaz, dün sabah saatlerinde, kendisine yönelik tepkilerden bunaldığı için, milletvekili olduğu partisiyle katıldı 19 Mayıs kutlamalarına... CHP otobüsünün önüne kadar gelen Yılmaz, partinin anonsçusuna "Ben buradayım, bu mitinge katılıyorum. İsmimi anons edin'' diye seslendi. Demek ki neymiş? Aydınlık'ın haberinde yer alan ifade doğru değilmiş! CHP'liler "Biz de Sıhhiye'ye gidelim'' dememiş... Aksine, partisinin düzenlediği mitgine katılmak yerine, İşçi Partisi'nin etkinliğine katılacağını açıklayan vekillere tepki göstermiş! Bu yüzden, Dilek Akagün Yılmaz, Sıhhiye yerine Tandoğan'a gelmek zorunda kaldı. Çünkü; kendisine yöneltilen eleştirilerden ders çıkardı. İsa Gök'ün yaptığı hatayı yapmadı. 19 Mayıs için Sıhhiye çağrısı yapan diğer sekiz CHP'li ise gün boyu ortada görünmedi. CHP'liler, vekillerine "CHP'liysen, CHP rozeti takıyorsan, CHP'li gibi yaşayacaksın'' uyarısını yapınca, mesaj yerine ulaştı. Aydınlık'ın üç paragraflık haberindeki çelişkiler saymakla bitmez! Mitinge katılan CHP'lilerin, "CHP yanlış yaptı, bölücülük yaptı, Sıhhiye'ye gitmek gerekirdi'' dediğini söylüyorlar. İyi de böyle düşünen biri CHP'nin mitingine niye gelsin! Gider Sıhhiye'deki mitinge katılırdı. Aydınlık, CHP'nin mitingini "Beş bin kişi katıldı'' diye küçümsemeye çalışıyor ama, Sıhhiye'deki mitinge ilişkin ''net bir rakam veremiyor.'' Aydınlık okuyanlar, günlerdir "Yüzbinler gelecek'' diye anons edilen Sıhhiye mitingine katılanların sayısını bir türlü öğrenemiyor. Gazete, katılımcıların sayısını yuvarlak ifadelerle geçiştiriyor. Mitinge katılanlar ise, "Sıhhiye'de yaklaşık 10 bin kişi vardı'' diyor. Aydınlık'ın, sendikalar, ADD, ÇYDD ve birçok kurumu da kapsayan Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği'nin Sıhhiye Mitingi'ne katılanların sayısına ilişkin net bir rakam verememesi, kafaları karıştırıyor. Herkes, ''Orada kaç kişi vardı, Aydınlık neden yazmadı?'' diye soruyor. Görüyorsunuz, polemik "anlamsızlaştırılmak'' istendiğinde, ucu başka bir yere gidiyor ve kimseye yarar sağlamıyor. Bir öneri: Aydınlık ve Ulusal Kanal, CHP ile uğraşmak yerine, enerjisini AKP'ye karşı harcamayı düşünse, daha yararlı olacaktır. Bakın, CHP'ye yakınlığıyla bilinen Halk Haber TV, Sıhhiye mitinginin tanıtım reklamlarını günlerce yayınladı. Hiçbir komplekse kapılmadı. Sıhhiye mitingi üzerine tek bir eleştiri yapmadı. ''Neden oradasınız, gelin CHP ile katılın'' denmedi. Büyük ve kitlesel partilerin ruh hali budur... Kendine güvenir, Cumhuriyet'i savunanları ''rakip'' olarak görmez... Çünkü; CHP'nin derdi Cumhuriyetçiler ile değil, AKP'nin faşizan düzeniyledir... Aydınlık ve Ulusal Kanal da aynı çizgiye gelmelidir. Hergün CHP'yi yerli yersiz eleştirmek, AKP'yi güçlendirir. Cumhuriyetçileri değil... Ulusal Kanal ve Aydınlık, çoktan beridir, tüm enerjisini CHP'ye harcıyor. CHP Gençlik Kolları'nın yeniden ayağa kalkması ve alanlara inmesi ise bu çizgide rahatsızlık yaratıyor. Tandoğan Mitingi'nin küçümsenmeye çalışılmasının sebebi budur. CHP gençliği artık sahadadır ve muhalefetin nasıl yapılacağını göstermeye başlamıştır. Ben Aydınlık'ın haberindeki paniğin ve Ulusal Kanal'ın Tandoğan'ı yok saymasının sebebini buna bağlıyorum... Bundan CHP milletvekili olduğunu unutan, oylarımız sayesinde TBMM'de oturan o birkaç milletvekili de ders alacaktır sanırım... Almadıkları taktirde, örgüt zaten gerekeni yapacaktır... O dokuz vekil, ya partilerine sadık olacak, ya da taşıdıkları rozetin hakkını veremediklerini söyleyip bu çatının altından gidecektir. Bun ben değil, CHP gençliği söylüyor! Dün, Tandoğan'a yürümek isteyen ve polis tarafından engellenen gençlerin gözü, vekillerini arıyordu. Polis, CHP'li gençleri dün keyfi bir biçimde en az yedi kilometre yürüttü. Aydınlık'ta boy boy fotoğraflarıyla ''Cumhuriyet'e sahip çıkıyoruz'' diye laf kalabalığı yapan vekillerin hiç biri yoktu o sırada... Gençler polisle baş başa bırakılmıştı. CHP gençliği dün, o vekilleri hafızalarına nakşetti. Seçim sürecinde kendileriyle hesaplaşmak için de gün saymaya başladı. NOT: Bu yazının yayınlanmasının ardından Ulusal Kanal Ankara Haber Müdürü Mustafa Kaya aradı. Kaya, "CHP'nin mitingini, ana haber bültenimizde dördüncü haber olarak verdik'' dedi.
-
19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI
Aslinda yukaridaki karikatur, bu 19 Mayis'ta pek gerceklesmedi. Cunku iktidar bile gostermelik bile olsa kutlamalar duzenledi. Toplumun her turlu farkli halklari da basta Ankara olmak uzere, ustelik kutlama yasagina ragmen; Turkiye'nin her bir kosesinde biber gazsiz, gaz bombasiz, jposuz kitlesel/yogun/kalabalik ve coskulu bayrakli, marsli, flamali bir 19 Mayis govde gosterisi yapti. Ilginc olan Ankarada'ki uc farkli kutlama idi. Biri resmi olan Digeri CHP ve Tandogan Ucuncusu de, Sihhiye-IP TGB ve Ataturkculer/ulusalcilar. Ilginc olan diger iki nokta da; Esbaskan'in ABD'de olmasi ve yandas basinin da Ataturkculuk oynayip ve sanki sozlesmiscesine, Yayinlarinda Ataturk'un "gelecek nesillere yaptigi vurguyu" iceren sozlerine yer vermeleriydi. Hani "dindar/kindar yetistirmek" var ya, iste o bakimdan!
-
Teizm ve Deizm Farki/Iliskisi
20. y.y. ile gelen kavramin onemi ve abductive ve de analojik temeldeki her turlu anlam ve mana cikariminin ...e gore temel ve hedefine gore; Din felsefesi ve teolojideki her turlu inanc en basta dini uygulama ve teolojik inanc olarak iki ana farka ayrilmaktadir. Teizm din felsefesi dalindaki pozitifizmi icerirken, yani hem kisinin bir dini olmasini ve dini yonlendirim ve yaptirimlari uygulamasini icerirken; deizm, tamamen dini uygulama ve dini yonlendirim ve yaptirimlardan bagimsiz ve inancsiz bir anlam ve icerik tasimaktadir. Iste teizm ile deizmi biribirinden farkli kilan bu DINSIZLIK, DINI UYGULAMASI OLMAMA farkidir. Teizmin deizm ile ortak noktasi ise, teolojik inanctadir. Her ikisinin de bir teolojik pozitif inanci vardir. Yani, IKISIDE DUNYEVI degildir. Buradaki ana fark, dini temeldeki; teolojik inancin, kisiye dunyevi yukledigi her turlu yonlendirim ve yaptirimin, yerine gore dunya otesinin ve doga ustunun, teolojik inancin kisi uzerindeki her turlu etkisinin onun yasam ve iliskisine mudahelesinin, ya da teolojik inancin herseyi ollayan ve kontrol altinda tutan bir insanoglu beyin yetisine ait ozelliklere sahip olup olmamasina inancin farki vardir. Deistler genelde ya dinsiz bir teolojik yukumluluk, ya da dinsiz bir teolojik yukumsuzluk tasirlar. Mesela varolusculuk, mistisizm, tasavvuf ve her turlu inanilan teolojik guce ulasim ile; bu ulasimi gereksiz goren, sadece bir teolojik belirli/belirsiz guc inanci farki; deizm de teolojik inancin oznesini ve ogesini kisiye karsi ustun yonlendirici ve yaptirimli kiladabilir, kilmayadabilir. Iste bu temelde deizmi dinden bagimsiz bir teolojik inanca tasidigimizda, diger teolojik inancsal bakis acilari; teizme gore degil de; deizme gore bir deger kazanmasi gundeme gelir. Iste deizme teolojik duzeyde ve inanc temelinde; olumlu bakis teolojik inanc gucunun belirliligidir. Ornek verirsek; panteizm ve hyloteizm. Bu bakis acisinin belirsizligi ise agnostisizmin bakis acisidir. Buradaki belirsiz bakis acisinin teolojik bir oznel/nesnel guc olabilirligine yakinlik; deist agnostizmi, boyle bir olabilirligin yoklugu ise deist olmayan agnostisizmin bakis acisidir. Gunumuzde bilnen teolojik durustaki olumsuzlugun kesinligi ise, ya deizmin karsiti ya da tamamen deizm disi bir durusu sergilemektir. Ateizm semsiyesi altindaki bu bakis acisinin, ana farki deizme karsitlik ya da deizm disilik farkidir. Yani ya antideizm ya da nondeizm farkidir. antideizm temelde deistik bir mucadele icermekte birlesirken; nondeizm de, kendi bunyesinde teolojik bir oznel/nesnel guc ve oge disiligin hangi temelde ortaya konmasi olarak cesitlilik kazanir. Buradaki diger bir fark ta; teolojik olarak deist, antideist ve nondeist durustaki; kisisellik ile toplumsallik farkidir. Toplumsallik farki her turlu karsi mucadele ve mudaheleyi icerirken; kisisel durus, sadece kendi durusunu dile getirmek ile sinirlidir. Kisaca hak ve ozgurlukler olarak konuya bakmakta ve burada ya kisisel pasif, ya da kisisel aktif bir durus sergilemektedir. Buradaki din felsefesi temelli her turlu duzen sistem temelli dini uygulama zorlamasina baskisina ve mudahelesine yonelik dinsiz ve dindisi temelli hak ve ozgurluklerin saglanmasi mucadelesinde; deizmin her cesidi, antideizm ve non deizm ile ortak mucadele verir. Sonucta deist bilinc duzeyindeki bir beyin, aslinda teolojik inanc durusunun TOPLUMSAL DEGIL DE, KISISEL BIR DURUS OLDUGUNUN FARKINDA VE BILINCINDE OLMASI GEREKIR. Bu da kisaca sadece kisiyi ilgilendiren bir teolojik durustur. Sorun teolojinin duzen/sistem temelli toplumsal yonlendirim ve yaptirimindaki din uygulama temelli zorlamasi, baskisi ve mudahelesindedir. Iste tum deizm cesitlerinin kendi hak ve ozgurlukleri adina bu toplumsal baskiya karsi vermeleri gereken mucadele soz konusudur. Bu mucadele de teizmin degerlerine karsi degil; teizmin toplumsal baskisina karsidir. Cunku bu baski insan haklarinin evrensel hukukunda hak ve ozgurluk ihlalidir. Her teokratik ve otokratik duzen sistem insan haklarini ihlal etmektedir. Iste teizmin dini temeldeki tabani bir inanc degil; bir uygulama ve yonlendirim/yaptirimdir. Kisaca bir kisi ya bu uygulamadaki yonlendirim/yaptirimlara yasam ve iliskisinde yon verir ya da vermez. Dolayisi ile ozel bir dini ve teolojik oznesi olan bir teist te MONOTEISTTIR ve onun icin diger din uygulamalari ve dine ozel teolojik oznelere yanasim DEISTIK YANI OLUMSUZDUR. Demekki HER BIR DINI OLAN MONOTEIST GENELDE DIGER DINLERE KARSI VE ONLARIN TEOLOJIK OZNELERINE KARSI DA DEISTIK BIR BAKIS ACISI GOSTERIR. Iste bu bir teistin kendi uygulama ve teolojikinanc IC CELISKISIDIR. Cunku o da din ve o dine bagli teolojik ozne temelinde diger dinler ve onlarin teolojik oznelerine olumsuz bakar. Yani BIR TEIST OZELDE TEIST, GENELDE DE DEISTTIR. Iste "nonreligious/no religion" bu temelde deizmin ve her turlu teolojik durustaki olumlu/olumsuz bakis acisinin "benim bir dinim yok. Ben dini uygulamalardaki yonlendirim/yaptirimlardan kendimi muaf tutuyorum ve buna yasam ve iliskimde gerek/luzum duymuyorum ve onem vermiyorum" demektir. Zaten boyle bir algi biligi bilinc ve farkindaligin bilisselligi; dini uygulamalarin yonlendirim/yaptirimlarini da tartismaz. SADECE BUNLARI UYGULAMAYAN BIR KISI OLARAK, HAK VE OZGURLUGUNU TALEP EDER. Zaten bu onun insan hakkidir. Bu temelde ozel bir din felsefesi olan islam uygulamalarini ele alirsak, bir herhangibir dini olmayanin ve dine yasam ve iliskisinde yer vermeyenin; bu ozel dinin getirdiklerini tartismasi da mantiksal degildir. Cunku bilir ki dini uygulama da ayni dinsiz olma gibi kisinin hak ve ozgurlugudur. Yine ayni temelde bu ozel din felsefesi olan islamin teolojik oznel gucu olan Allah'in da tartismasi bu temeldse mantiksal degildir. Cunku deist durusun her turluolumlu ve olumsuz durusu ozel bir din felsefesinin teolojik oznesini degil; her turlu din ya da dinsiz felsefenin teolojik oznelerini genelde tartisir. Cunku bu konudaki bilinc ve algi ozel bir teolojik ozne de degil, her turlu teolojik ozne inanci temelindedir. Buradaki bilimsellik te iki yonludur. Teizm temelli dini uygulamalarin ve yonlendirim/yaptirimlarin toplum uzerindeki ve kisi uzerindeki sosyo-psikolojik etkisi ve bunun sorunu; deizm temelli bir teolojik olumlu/olumsuz bakis acilarinin bilimsel olmadigi ve bilissel olarak ta kisi ve toplum uzeriundeki sosyo-psikolojik etkisinin sorunlari. Buradaki sorunlar da din felsefelerinin ve teolojik olumlu/olumsuz duruslarin zihinsel ve davranissal insanligin yasam ve iliski duzen ve sistemindeki sosyo-psikolojik etkisi ve kisinin ve de toplumun her turlu nitelik gelisiminde nasil ve neden birer engel oldugunun ortaya konulmasidir. Iste bu da toplumsal egitim ogretim yetistirim ile ve birey yetistiriminin bilimsel bilissel ve bilgiselligi ile serbest dusunen beyinler yetistirerek saglanir.
-
Reyhanli'da Patlama
AKP'ye Reyhanlı protestosu Reyhanlı'da hayatını kaybedenler için kefenlerle protesto düzenlediler. Emre BAYLAN / ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'da Halkevi üyesi 60 kişilik grup, Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde yaşanan patlamada hayatını kaybedenler için temsili kefen giyerek, saldırıyı ve hükümeti protesto etti. Öğle saatlerinde Kazım Özalp Caddesi'nde toplanan grup, üzerlerinde kefenler, ellerinde saldırıyı ve hükümeti protesto eden dövizlerle yürüyüşe geçti. Sessiz yürüyüşte, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu istifaya davet eden, yaşanan patlamanın sorumlusu olarak Ak Parti iktidarını gösteren ve üzerinde Reyhanlı'daki patlamanın hemen sonrasında çekilen fotoğrafların yer aldığı dövizler taşındı. Yürüyüşün ardından kentin işlek Kalekapısı'na gelen grup adına yapılan açıklamada Reyhanlı'nın Ak Parti iktidarı tarafından Suriyeli muhaliflerin ve El Kaide gibi terör örgütlerinin üssü konumuna getirildiğini söyledi. İktidarın Suriye'de iç savaşı derinleştirmesine yönelik bir politikayı yürüttüğünün iddia edildiği ve Reyhanlı'daki çifte patlamanın bu politikanın sonucu olduğunun savunulduğu açıklamanın ardından patlama hayatın kaybedenleri anmak adına temsili kefen giyen eylemciler sırt üstü meydana yattı. Reyhanlı'daki patlamanın birinci haftasında gerçekleştirilen eyleme çevreden geçenler de alkışlarla destek verdi. Antalya'daki eylem ıslıklar, çalınan düdükler ve alkışlarla sona ererken Halkevi üyeleri eylemin ardından Kazım Özalp Caddesi'nde üzerinde siyah kurdelelerin olduğu yaka kartlarını Antalyalılara dağıttı.
-
Reyhanli'da Patlama
Türkiye Reyhanlı için ayakta Vatandaş onlarca ilde AKP karşıtı eylemler yapıyor. Yurt Gazetesi - Reyhanlı sokaklarında polis halka saldırırken Ankara'da benzer görüntüler vardı. Antalyalılar kefen giydi, Kocaelililer, düdükleriykle sokakta. Türkiye, Reyhanlı için ayakta... Reyhanlı'da patlamanın yaşandığı yerde bu defa gaz bombaları patladı, polis, “hükümet istifa” diyenlere saldırdı. O saatlerde Türkiye, Reyhanlı için ayağa kalktı. ANKARA'DA ÇATIŞMA Ankara’da Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen 300 Halkevi üyesinin önü polis tarafından kesildi. Halkevciler, polisin “nereden yürüyeceksiniz” şeklindeki pazarlık davetine karşı “Reyhanlı’da 51 insanın canına kastedilirken biz burada pazarlık yapmayacağız Başbakanlığa yürüyeceğiz” diyerek yürüyüşe devam etti. Bunun üzerine polis hiçbir uyarı yapmadan gaz bombaları ve coplarla Halkevleri üyelerine müdahale etti. Halkevleri üyeleri polisin saldırısına karşılık verince bir çatışma yaşandı. Saldırı sonrası yeniden bir araya gelen Halkevleri üyeleri Başbakanlığa doğru yürüyüşünü sürdürdü. Polis ikinci defa gaz bombalarıyla durdurmaya çalıştı. Yüksel Caddesi önündeki İnsan Hakları Anıtı önünde Halkevleri üyeleri yeniden bir araya geldi. Polis, Halkevleri üyelerine üçüncü defa müdahale etti. Halkevleri üyeleri polisin saldırısına karşılık verdi ve çatışma çıktı. Çatışma sırasında polis tarafından gözaltına alınanların olduğu öğrenildi. Polisin saldırısı sonucu kafasına ve bacağına gaz bombası isabet edenlerin olduğu öğrenildi. Halkevleri üyelerine saldırı sürerken Konur Sokak’ta yoldan geçenler Halkevleri üyelerine yönelik polis saldırısına müdahale etti. Polis geri çekildi. Sendika.org'a konuşan avukatların verdiği bilgiye göre gözaltına alınanların sayısının en az 5 olduğu öğrenildi. Çok sayıda yaralının olduğu, gözaltına alınanların da polis tarafından darp edilerek ekip araçlarına alındığı öğrenildi. BİR EYLEMCİ HASTANEYE KALDIRILDI Gözaltına alınanların isimleri şu şekilde: Eylem Karadağ, Uğur Uzunpınar, Umur Kılıç, Banu Gülhan, Gül Onat. Yaralılardan Halkevleri üyesi Elif Yılmaz Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. Polis saldırısı sonucu yoldan geçenlerden ve kafelerde oturanlardan da yaralananlar oldu. Yaralılar taksilerle hastanelere götürüldü. Halkevleri dördüncü bir araya gelişinde bir basın açıklaması yaptı. Reyhanlı Katlimaı’nın sorumlusunun AKP olduğunu belirten Halkevleri üyeleri “Katiller hesap verene kadar mücadelmizi sürdüreceğiz” dedi. Eylemin bitişinden 20 dakika geçtikten sonra polis, Atatürk Bulvarı’nda Halkevci avına başladı. Polis, kafasında Halkevleri şapkası olan bir kişiyi gözaltına almaya çalıştı. Deniz Can Aydın adında bir üniversite öğrencisi, bugünkü Reyhanlı için ses verme eylemine katıldığı gerekçesiyle Atatürk Bulvarı’nda annesiyle yolda yürürken gözaltına alındı. KEFEN GİYDİLER Antalya'da ise Halkevi üyeleri, hayatını kaybedenler için temsili kefen giyerek, saldırıyı ve hükümeti protesto etti. Öğle saatlerinde Kazım Özalp Caddesi'nde toplanan grup, üzerlerinde kefenler, ellerinde saldırıyı ve hükümeti protesto eden dövizlerle yürüyüşe geçti. Sessiz yürüyüşte, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu istifaya davet eden, yaşanan patlamanın sorumlusu olarak AKP iktidarını gösteren ve üzerinde Reyhanlı'daki patlamanın hemen sonrasında çekilen fotoğrafların yer aldığı dövizler taşındı. Yürüyüşün ardından kentin işlek Kalekapısı'na gelen grup adına yapılan açıklamada Reyhanlı'nın AKP iktidarı tarafından Suriyeli muhaliflerin ve El Kaide gibi terör örgütlerinin üssü konumuna getirildiğini söyledi. İktidarın Suriye'de iç savaşı derinleştirmesine yönelik bir politikayı yürüttüğünün belirtildiği ve Reyhanlı'daki çifte patlamanın bu politikanın sonucu olduğunun savunulduğu açıklamanın ardından patlama hayatın kaybedenleri anmak adına temsili kefen giyen eylemciler sırt üstü meydana yattı. Reyhanlı'daki patlamanın birinci haftasında gerçekleştirilen eyleme çevreden geçenler de alkışlarla destek verdi. Antalya'daki eylem ıslıklar, çalınan düdükler ve alkışlarla sona ererken Halkevi üyeleri eylemin ardından Kazım Özalp Caddesi'nde üzerinde siyah kurdelelerin olduğu yaka kartlarını Antalyalılara dağıttı. İZMİT'TE DÜDÜKLÜ PROTESTO İzmit'te Halkevleri'nin 'Reyhanlı için yastayız, savaşa karşı ses veriyoruz' adı altında düzenlediği etkinlikte, gençler yere yatıp düdüklü protestoda bulundu. Kocaeli Belediye İş Hanı önündeki eylemde 50 kadar Halkevleri üyesi genç, yere yatarak düdüklü protesto eyleminde bulundu. Burada yapılan açıklamada AKP iktidarı eleştirilerek şöyle devam edildi: "Reyhanlı İlçesinde patlatılan, onlarca insanımızı katleden, onlarcasını yaralayan bombalar AKP politikalarının sonucudur. AKP Suriye'de savaş kışkırtıcısı, emperyalizmin işbirlikçisi politikalardan vazgeçmelidir. Bu savaş politikasını haklı çıkarmak için Alevi-Sünni, Türk-Kürt gerilimini besleyen gerici şoven siyasetini terketmelidir. Sınır kentleri silahlı çetelerin ve uluslararası cihatçıların üssü olmaktan çıkarılmalıdır. Bu dış siyasetin baş sorumluları başta Ahmet Davutoğlu olmak üzere derhal istifa etmelidir."
-
Reyhanli'da Patlama
Hatay'da binlerce kişi yürüdü Vatandaş eylemde AKP'ye olan öfkesini haykırdı. DHA - Reyhanlı'daki bombalı saldırıları protesto eden İşçi Partisi, Tüm Gençlik Birliği, Halkevleri mensupları, olayın meydana geldiği 13.55'te Ulus Meydanı'nda toplanarak, hükümet aleyhinde slogan attı. Yaklaşık 3 bin kişinin, ellerindeki Türk bayraklarıyla Sanayi Caddesi'nden yürüyerek geldikleri Ulus Meydanı'nda, 'Reyhanlı'nın hesabı sorulacak', 'Tayyip istifa', Alevi-Sünni elele faşizme karşı', 'Yaşasın hakların kardeşliği' sloganları attı. Göstericiler, çaldıkları düdüklerle de olaylara tepki gösterdi. CHP Hatay Milletvekilleri Hasan Akgöl ile Refik Eryılmaz da meydana gelerek, mitinge destek verdi. Emniyet güçlerinin geniş güvenlik önlemleri aldığı yürüyüşe müdahale olmadı, gösteri olaysız sona erdi. Öte yandan, değişik gruplar da ayrı ayrı geldikleri Ulus Meydanı'nda protesto gösterilerini sürdürüyor.
-
Avrupa Sarki Yarismasi
Bilindigi gibi bu seneden baslayarak, Turkiye artik Eurovizyon'a katilmayacak. Turkiye'nin bir Ortadogu ulkesi olma yolundaki girisimlerinden biri de bu. Belki yakinda futbol dahil, tum spor dallarinda da Avrupa'dan katilim sona erecek. Neyse, Ulkemizin katilmadigi yarisma'da su an 24. parca caliyor ve iki parca daha kaldi. Sonra da oylama. Ben, BBC1'den izliyorum. Izlemek isteyenler icin; -www.eurovision.tv' den izlenebilir. En azindan puanlamayi takip etmek adina. 1975 (sene)Semiha Yankı"Seninle Bir Dakika" 19 (final) 3 (puan) 1978 (sene)Nilüfer & Grup Nazar "Sevince" 18 2 1980Ajda Pekkan "Petrol" 15 23 1981Modern Folk Üçlüsü & Ayşegül Aldinç "Dönme Dolap" 18 9 1982Neco "Hani?" 15 20 1983Çetin Alp & Kısa Dalga "Opera" 19 0 1984Beş Yıl Önce, On Yıl Sonra "Halay" 12 37 1985MFÖ "Diday diday day" 14 36 1986Klips ve Onlar "Halley" 9 53 1987Seyyal Taner & Grup Lokomotif "Şarkım Sevgi Üstüne" 22 0 1988MFÖ "Sufi" 15 37 1989Pan "Bana Bana" 21 5 1990Kayahan "Gözlerinin Hapsindeyim" 17 21 1991İzel, Reyhan Karaca & Can Uğurluer "İki Dakika" 12 44 1992Aylin Vatankoş"Yaz Bitti" 19 17 1993Burak Aydos "Esmer Yarim" 21 10 1995Arzu Ece "Sev" 16 21 1996Şebnem Paker "Beşinci Mevsim" 12 57 1997Şebnem Paker & Grup Etnik "Dinle" 3 121 1998Tüzmen "Unutamazsın" 14 25 1999Tuba Önal & Grup Mistik "Dön Artık" 16 21 2000Pınar Ayhan & Grup SOS "Yorgunum Anla" 10 59 2001Sedat Yüce "Sevgiliye Son" 11 41 2002Buket Bengisu & Grup Safir "Leylaklar Soldu Kalbinde" 16 29 2003Sertab Erener "Everyway That I Can" 1 167 2004Athena "For Real" 4 195 X X 2005Gülseren "Rimi Rimi Ley" 13 92 X X 2006Sibel Tüzün "Süper Star" 11 91 8 91 2007Kenan Doğulu "Shake It Up Şekerim" 4 163 3 197 2008Mor ve Ötesi "Deli" 7 138 7 85 2009Hadise "Düm Tek Tek" 4 177 2 172 2010maNga "We Could Be The Same" 2 170 1 118 2011Yüksek Sadakat "Live It Up" X X 13 47 2012Can Bonomo "Love Me Back" 7 112 5 80 Yarı-final kısmındaki XX, yarı-final uygulamasına geçilen 2004 yılından 2007'ye dek, bir önceki yıl ilk onda yer alan ülkelerin doğrudan finalde (referans ülkeleri Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İspanya, İtalya ile birlikte) yarıştığı; 2008 yılından sonra ise yalnızca yarışmaya ev sahipliği yapan ülkenin beş referans ülkesi ile birlikte doğrudan finalde yarıştığı anlamına gelir. Final kısmındaki XX, ülkenin yarı-finali geçemeyip, finalde yarışma hakkını kaybettiği anlamına gelir.
-
Doğa Yok Edilemez Bir Şey midir?
Doga ile insanoglu arasinda ters bir oranti vardir. Insanoglu kendi egosal/duygusal ve akilci dusunce ve davranisi ile, dogayi kendi cikari adina kullanmaya calisirken; doganin dogalligini bozmakta ve bu bozulma sonucu, doganin dogal hareketi yerine yeni sartlarin getirdigi hareketi olusmaktadir. Buna en guncel ornek; kureselk isinmadir. Ozon tabakasindaki deligin git gide buyumesi, teknik olarak silah iceren basta nukleer yapim,larin etkileri v.s. doganin dogal dengelemesini etkilemektedir. Ayrica insanoglu doga ile olan iliskisindeki dogal felaketlere onlem alamamasini one cikaracagi yerde; ekonomik ve bilimum cikarini one cikarmaktadir. Insanoglu doganin bunyesindeki bir parcadir ve onun bu kendi cikari adina doganin dogalligina mudahelesi, aslinda kendi turune de mudaheledir. Insanoglunun egosal/duygusal/duyusal/akilci zihniyetinin guce otoriteye iktidara ve her turlu kendi bunyesindeki savasima yonelen zihniyeti, sadece dogayi degil; kendini de tehdit etmektedir.
-
Reyhanli'da Patlama
Reyhanli'daki son patlama; 10 kisi daha yasamini kaybetti.
-
Esbaskan'a ABD'den Ayar ve Direktif
"Obama'yi ozledim" diyen esbaskan, ule ve toplumunun acisini dindirme, moral verme, destek verme v.s. yerine; Reyhanli'ya gidecegine; Ailesi ile "cumburcemaat" ABD'ye gitmeyi tercih etti. Kendince orada sosyal bir sicaklik yaratmak adina ailesini de goturmustu. Bu konuda Obama ailesi ise bu ziyareti resmiyette tutmayi yegledi. Ayrica yandas basina yansiyan "ilkler" in de her bir diplomasinin ve eski Turkiye yetkililerine sunulan "misafirperverligin" aynisiu oldugu ortaya cikti. Esbaskan'in en buyuk umudu, "Misak-i Milli acilim" adina Suriye'ye fiziki saldiriya destek aramakti. Evdeki pazar pek carsiya uymadi. Obama'dan o konda Cenevre ve Rusya/Cin ayari yedi ve "kendi kendine gelin/guvey olmamasi" soylendi. Gelen en onemli direktif te, Anayasa'nin bir an evvel hazirlanmasi konusu idi. Bu arada iktidar'in hukumet kanadindaki B.Arinc'in F.Gulen ziyareti de basina yansidi. "Orta Dogu Turkiyesi" basliginda aciklandigi gibi, ulke genelinde oyle veya boyle bombalanmalar devam ediyor. Reyhanli'da da ikinci bombalama oldu. Bu arada olu sayisinin 100'u gectigi halde, hala tum medya'nin verilen resmi 51' olu de demir atmasi da, manidar. Reyhanli bombalasmasini protesto ile ilgili olarak polisin her turlu insanlik gucu kullanmasina en aci ornek; bunu Reyhanli'daki bombalamada bunu protesto eden Reyhanli halki uzerinde kullanmasiydi. Evet, esbaskan bugun aldigi ilk direktifi uyguladi ve Suriye konusunda rotayi Cenevre'ye cevirdi. Bakalim "Esed" hevesi devam edecek mi? Bir onemli nokta da, yarin 19 Mayis kutlamalarinda, esbaskan'in ulke de olmayacak olmasi. Bakalim bundan sonra Suriye'den gelen teroristlere yonelik iktidarin politikasi ne olacak? Dolayisi ile onlarin olmayacak olan fiziki Suriye saldirisina karsi tepkileri ne olacak? Evet, iktidarin elindeki ulkemiz ve toplmumuz yeni geleceklere gebe. Burada bilinen tek gelecek, bunun ABD/Israil eliyle ve RUSYA/CIN agirligi ile cizilecegi. Ulke guncelligi adina, bu arada anamuhalefet olan CHP'nin de meydanlara cikmaya karar aldigini ve hemen hemen tekrar Ataturk'e sarildigini da bildirelim. Anlasilan o ki sadece iktidar degil; CHP'de IP'nden "korkmus" bari guclerini birlestirseler de, iktidari karsisina tek muhalif guc olarak cikabilseler.
-
Artık Herşey Kitabına Göre Yapılacak!
Eeee, Emine Hanim'in isi kolay degil. Hem bu diktatorlugun kendi uzerinde uygulanmasina izin vermeyecek, hem de her turlu diktatorluk sosyo-psikolojisini en azindan "cileden cikma" adina onleyecek. Yalniz boyle bir kitabi algilayabilmek ve sindirebilmek icin, belirli bir beyin duzeyi algisi, bilgisi ve bilinci gerekir. Gerci her konuda her bir kisiye her bir duzeyde "akil veren" beyinler mevcut. Iste bu kisiler de kisisel akil adamlar.
-
GÜNAYDIN
Saglikli Hafta sonlari, dilegiyle.
-
Deistlik Ara Geçiş Dönemi
Aslinda deizm hem teolojik hemde din felsefesi olarak degerlendirilmelidir. Din felsefesi olarak teizmdeki gibi inanilan yaratici yer yuzune indirilmemis, insanoglu yetileri yuklenmemis ve kisinin yasam ve iliskisinde de bir yonlendirim ve yaptirim icermemektedir. Kisaca "orda bir yaratici var uzakta, gitmesek te gormesek te; o yaratici bizim yaraticimizdir" algisidir. Yani deizm, tamamen teolojik bir inancsal olarak pozitif bir inanctir. Din temeli olmadigindan da, dunyevi yasam ve iliski olarak, yonlendirim ve yaptirimi yoktur. Bu temelde deizm, bir yerde aklin kendi kendini sorulara yanit bulma adina tatminidir. Eger yaratici kendini inanc olarak bir fenomen ile ozdeslestirirse; o zaman teolojik icerik degistirir. Mesela evren=yaratici-panteizm Madde=yaratici-hyloteizm Bu temelde deizm, ya kendine bir din temeli bulur ve teizm olur; ya da yaraticisini bir fenomen ile ozdesler ve yukaridaki teolojik durus olur. Yalniz her halukarda da deizm, tanrilidir ve inanc olarak pozitiftir. Eger bir siralama gerekirse; Teizm-deizm-agnostisizm-ateizm (anti ya da non teizm) ve serbest dusunurluk. Burada serbest dusunurluk, tanri/yaratici v.s. de inancsal bir olumlu/olumsuz durus sergilemek degil; aksine yaraticiyi tum resmi ile ortaya koymaktir. Cunku tanri/yaratici v.s. kavram olarak vardir ve her var olanin da inancsal/ideolojik bilgisi vardir.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Hangi yaratici ve tesaduften ne algiliyorsun? Bilimsel olarak tesaduf yoktur, sadece gozlem verenin aciklanmasi vardir.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Neden dindar olmasi gereksin ki? Guzellikte, cirkinlikte goreceli ve degiskendir. Meshur bir atasozu vardir. "Kargaya yavrusu anka gorunur" Ayrica guzellik/cirkinlik ya da estetik sadece zihnin bir degerlendirmesidir. her bir fenomen ne goruntu veriyorsa, odur. Bunu estetige tasimak, beynin sartlanmisligi ve alisilagelmis verilerden yola cikmasidir.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Yukaridaki bakis acisi akilli tasarimciliktir. Yani insanoglu yetisini dile getirmektir.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Siz derken ve kendini size katmazken, kimden bahsediyorsun, siz kim/biz kim? Neymis sence "butunluk duygusu?"
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Evren mekan olarak bunyesinde her turlu parcayi barindiran bir butundur. Her parca kendi bunyesinde bir butundur ve hem parcalar hem de butunlar arasinda da bir iliski/celiski vardir.
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Yasamak dogumunu devam ettirmektir. Onemli olan yasamdan duyulan duygudur. Eger sence bunlar sa yasamak, sorun nedir?
-
Ortadogu Turkiye'si
Bu son Reyhanli'daki vahim katliam, T.C. tarihince ve Turkiye cografyasinda bir tarihi donum noktasidir. Bugun Reyhanli'da olan olaylar, konan yasaklar, AKP'nin oraya gidememesi, yapilan aciklamalar, multecilerin "guvenlik" nedeniyle, multeci kaplarini terk edip, Suriye'ye donmeleri, Reyhanli olayi olmadan once oradaki multecilerin bolgeyi bosaltmis olmalari, Reyhanli'da acilmis bomba yapim merkezleri, Reyhanli halkinin susturulmaya calisilmasi, "caresiz/sahipsiz" bir sosyo-psikoloji uygulanmasi, Bomba olayindan sonra multecilerin de bolgeyi terk etmesi, bombalamadan hemen kisa sure sonra yapilan hedef gostermeler ve cark etmeler v.s. bugun artik gormek isteyene AKP'nin "Avrupali" maskesini dusurmus ve gercek yuzu olan Ortadogulu goruntusunu ortaya cikarmistir. Evet, AKP'nin AB masalinin bir oy somurusu oldugu ortaya cikmistir. AKP Turkiye'yi cografi ve devlet olarak bir Ortadogu ulkesi yapmak durumundadir. Aslinda bu girisim tarih olarak uc koldan 1980 sonrasi baslamistir. Kurdculuk-Ocalan Kurdculugun resmiyeti-Ozal Arap sunniligi-F. Gulen Burada emperyalist gucler ile yapilan andlasma da sudur; O.Dogu'yu kendi ekonomik politik ve diplomatik cikari temelinde sekillendirmek isteyen ABD artik oralara kendi askerlerini gonderemeyecek durumdadir. Irak ve Afganistan'da bu tecrubeyi yasamis ve artik bu tecrubeyi yasayacak durumu kalmamistir. Israil, bolgede her turlu fiziki ve zihinsel hakimiyeti saglama adina kendine bagli bir bolge yaratmak durumundadir ve bunun da en politik somuru uygunu bolgede bir kac ulke de yasayan kurdculuk gerilla ve terorizminin bu turanci kurdculuge sicak bakmasidir. Hatay bolgemiz ilginctir. Hem ulke topraklarina oy ile katilmis hem de tum O.Dogu'nun sembolu olarak O.Dogu'nun Avrupali tek bolgesidir. Her turlu etnik ve mezhepsel fark toplum olarak bir arada ve kardesce yasamaktadir. Hatay'in "gozden cikarilmasi" nin bir ana nedeni de, adi gecen ve bir kac ulkeyi bunyesine alacak olan Israil yonetimli kurdistan'nin Akdeniz'e acilan tek kapisidir. Her turlu petrol aktariminin da ana merkezlerinden biridir. Evet, takke dustu kel gorundu, kral artik ciplak. Tabi bu arada eski "Misak-i Miili"de hortlatilmis ve bu temelde Kurulacak Kurdistan ile Islam Cumhuriyeti topraksal bir butunluk kazanacaktir. Burada bir benzerligi de dile getirecegim. 11 Eylul ile cokertilen ikiz kuleler ile Reyhanli Katliami arasindaki bazi benzerlikler sasirticidir. Orada bush hemen cikip El-Kaide'yi hedef gostermistir. Reyhanli'da da Suriye rejimi hemen hedef gosterilmistir. Coken binalarda ogun Israilliler islerine gitmemistir. Reyhanli'da da multeciler orada degildir. Kuleler icerden dosenen bombalarla cokertilmistir. Reyhanli multecilerin bomba insa merkezi haline getirilmistir. Ikiz kuleler sonrasi halk Afganistan'a saldiriya ikna edilmistir. Reyhanli katliami ile toplum Suriye'ye saldirilmaya ikna edilmektedir. Ikiz kuleler yeni emperyalizmin O.Dogu'ya fiziki saldirisinin baslangici olmustur ve hala devam etmektedir. Reyhanli ile hedeflenen Turkiye'nin O.Dogu'ya fiziksel saldirisinin baslangic olmasidir. Butun bunlarin yaninda, AKP'nin 1923 Turkiyesi ile gelen her turlu yeniligine saldirisi ve toplumun hafizasindan silme girisimi de O.Dogu Turkiyesi'nin Sunni Cumhuriyeti'nin hazirlik asamalaridir. Burada Turkiye bir cesit emperyalist emeller ile O.Dogu islam cografyasinin basi, halifesi, onderi v.s. yapilmak istenmektedir. Iste bunun icin de ulke ve toplumunun her turlu kullaniminin ve harcaniminin karari alinmistir. Amac Turkiye cografyasinda T.C.'ne mumkun oldugu kadar bati'da ve az bir toprak birakmaktir. Bu da yapilacak olan ic savasla belirlenecektir. Evet bundan sonra hala AKP'yi oylari ile destekleyenler iyi dusunsunler ve destekleme temellerini; O.Dogu Turkiyesi Sunni Teokratik Otokrasi O.Dogu tipi bir yasam ve iliski duzen ve sistem. Yani hergun bombalamalarla birlikte yasam. Tamamen Araplasmis bir inanc anlayisi ve uygulamasi Evet, nasil ikiz kuleler Yeni emperyalizmin kapisini acti ise; Reyhanli Katliami'da O.Dogu Turkiyesinin baslangicidir. Esbaskan ABD'ye talimat almaya giderken "Ben gelene kadar buyuk degisim yasanacak" demistir. Evet, Esbaskan ordan yeni direktiflerle donecektir. Bunlarin ne oldugunu da hep birlikte gelen gunlerde yasayacagiz. Evet "takke dusmus, kel gorunmustur" Kral artik "ciplak" tir. AKP'nin amaci artik bellidir. O.Dogu Turkiyesi. Isteyenler bu yazilanlara "komplo teorisi" yaftasi yapistirabilirler, yalniz Aydin, ilerici,, devrimci, bilge v.s. olabilmek te iste boyle "persembenin gelisini Carsamba'dan gorebilmek" ile ilgilidir. Cunku Persembe geldiginde is isten gecmis olacaktir. O yuzden ne yapilacaksa, AKP'ye karsit nasil bir muhalefette her bir fark birlesecekse biran evvel birlesmeli ve AKP'ye ilk darbe 2014 secimlerinde ve sonra da ana secimlerde verilmelidir. Bu arada kisa not, bunu tam olarak benimsemeyen iktidarin diger kasnadi A.Gul ve cemaatciler de kendi partilerini kurma girisimlerine baslamislardir. Tabi burada emperyalizmin ve basta Israil ideoloji cikarin, hala Esbaskan'da mi oldugu, yoksa F.Gulen onderli cemaate mi kaydirilacagi da gorulecektir.
-
Reyhanli'da Patlama
NTV'den Reyhanlı savunması 'NTV'den Utandıran hareket' haberlerine yanıt geldi. Gazeteciler.com -NTV Haber kanalı Reyhanlı'da meydana gelen saldırı ile ilgili haberleri yayınlamadığı iddialarına cevap verdi. Reyhanlı katliamı üzerine haber kanallarının şaşkın haline gelen eleştirilere ilk yanıt NTV'den geldi. Kanal yönetimi suçlamaları red etti. NTV'DEN REYHANLI'YA KARARTMA İDDİALARINA YANIT Kanal tarafından yapılan basın açıklamasında eleştirilere hak verilmezken Reyhanlı'daki patlama sonrasında NTV'nin olan bireni ekrana taşıdığı iddia edildi. İşte NTV'de gelen Reyhanlı açıklaması: NTV'nin Reyhanlı saldırısı ile ilgili haberleri görmediği ve yayınlamadığı bilgisi gerçek dışıdır. NTV olayın olduğu andan itibaren canlı yayın ekipleri muhabir bağlantıları ve uzman konuklarla gelişmeleri kapsamlı bir şekilde ekrana yansıtmıştır, yansıtmaya da devam etmektedir. Ancak soruşturmanın gizliliği ile ilgili gece yarısı gelen mahkeme kararı doğrultusunda yayın yasağı kapsamına giren görüntü ve bilgiler haber metinlerinde yer almamıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" denildi. NTV, Türkiye basın tarihi açısında kara bir leke olarak anılacak bir habercilik olayına imza attı. NTV, AKP'nin Reyhanlı ile ilgili haberlere yayın yasağı getirmesinin ardından resmi internet sayfası Ntvmsnbc'den Reyhanlı ile ilgili birkaç “sorunsuz” haber dışındaki bütün haberleri kaldırdı. Geçtiğimiz Cumartesi günü Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen kanlı saldırılar sonrasında Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP'ye dönük tepkilerin artmasıyla birlikte, hükümet çareyi Reyhanlı ile ilgili yayın yasağı getirmekte buldu. Kararın hukuksuzluğu ortadayken, haber kanalı olma iddiasındaki Ntvmsnbc ise Reyhanlı saldırıları ile ilgili “sorunsuz” birkaç haberin dışındaki bütün haberlerini sitesinden kaldırdı. Türkiye'nin ilk haber kanalı olan NTV'nin, Reyhanlı ile ilgili bugüne ait tek haberinde ise, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in Reyhanlı konusunda kendilerini meşrulaştırma çabalarına yer verildi.
-
Kanalı Artı 1 “merhaba” dedi
Uğur Dündar'ın yeni kanalı Artı 1, test yayını başladı. Test yayını 1 hafta sürecek. Kanal, Digitürk 51. kanaldan izlenebilecek. Artı 1, yayın hayatına usta haberci Turgut Erat’ın, sabah 06.30’da ekrana çıkacağı program ile başlıyor. Barbaros Şansal kanal’ın yayın hayatına geçtiğini Twitter’dan şu sözlerle duyurdu: "en geç 10 :30 yayındayım başarılar" “Kaçırana bugün 17:00 de digitürk 51 de kanal +1 ile ” Kanal yönetiminin, 1 haftalık test yayınından sonra kanalın D-Smart ve Uydu üzerinden de izlenebilmesi için çalışma yaptığı öğrenildi. UĞUR DÜNDAR HABER BÜLTENİNİ SUNACAK Usta gazeteci Uğur Dündar, 1 haftalık test yayınında ekranda olmayacak. Test yayınının ardından ise hafta içi her akşam kanalın Ana Haber bültenini sunacak. KADRODA KİMLER VAR “Ceo: Tuncay Mollavesioğlu Haber Dairesi Başkanı: Uğur Dündar Haber Danışmanı: Prof.Dr. Haluk Şahin Haber Genel Yayın Yönetmeni: Mustafa Sağlamer Haber Müdürleri: Tamer Durak ve Sedat Bakıcı Programlar Müdürü: Uğur Tutçuoğlu Program Koordinatörü: Murat Gürman Sabah Haberleri: Turgut Erat Sabah Haberleri Editörü: Şenol Konukçu Hafta sonu Haberleri: Özlem Gürses Canlı Yayın Muhabirleri: Salvo Kohen, Onur Aksoy, Başak Tuncer Muhabirler: Yavuz Karakoç ve Gökmen Ulu Program yapacak isimler: Banu Güven, Ece Temelkuran, Ayşe Önal, Bilge Egemen, Barbaros Şansal Haber Kamera Şefi: Mustafa Şap”