morbezelye tarafından postalanan herşey
-
Türkiye'den ve Dünya'dan Diğer Son Dakika Haberleri:
- Time yılın kişisini açıkladı - Protestocular
İyi açıklama ama biraz eksik olmuş... Julian Assange internet anketinde hem ''en popüler'' hemde ''en az popüler'' olma başarısını kazanmış mıydı? Derginin 2011 yılı için açtığı ankette, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Time dergisinin bu yıl düzenlediği ''Yılın Kişisi'' anketini birinci sırada tamamlamıştı. Erdoğan, ilginç şekilde anketin ''en popüler'' listesinde olduğu gibi, ''en az popülerler'' listesinde de başı çekmişti. Erdoğan hem "en popüler" hem de "en az popüler" listesinde ilk sırayı alması dergisin editörlerince 'her şey güllük gülistanlık değil' şeklinde yorumlanmıştı. Time, Erdoğan'ın anketteki ilginç durumunu şöyle yorumladı: Erdoğan gittiği her yerde bir rock starı gibi karşılandı. Şimdi anlaşılıyor ki başbakan online popülerlik yarışmalarını kazanma konusunda da oldukça iyi... "Erdoğan, dergimizin "2011 Yılın İnsanı" yarışmasında açık ara birinci oldu. Fakat Erdoğan için her şey güllük gülistanlık değil. Çünkü oy verenlerin büyük bir çoğunluğu da onun yılın insanı olmaması için "hayır" oyu kullandı. Peki Erdoğan nasıl 2011'in hem en sevilen hem de en sevilmeyen insanı oldu? Türk internet siteleri ve dünya çapında dolaşan e-postalar anket için ciddi bir oy kampanyası başlattı. Wall Street Journal gazetesinin haberine göre bir e-posta zinciri de Türkleri, Erdoğan'ın TIME'ın Yılın İnsanı seçilmesinin olası sonuçları hakkında bilgilendirerek oy vermemeleri için ikna etmeye çalıştı." morbezelye den not: Bu demektir ki başbakanımız artık yeni bir mağduriyet kazanmıştır. Yazılı ve görsel medyamız günlerce onu zaten birinci ilan etmiştir. Bundan sonrasında Cumhurbaşkanlığı yolunda kullanılacak propagandalar için önemli bir mağduriyet elde edilmiştir. Zaten Taksiciler de ona dua etmek için konvoy halinde bugün Ankara'da Onu karşılamamışlar mıdır?- Türkiye'den ve Dünya'dan Diğer Son Dakika Haberleri:
Tüm yazılı ve görsel medya günlerce Başbakan Erdoğanın birinci olduğunu açıklamasına rağmen... Alçak ve üç kağıtçı TIME dergisi, 'Yılın Kişisi' anketinden birinci çıkan Başbakan Erdoğan yerine Wall Street protestocusunu seçti... TIME dergisinin ülkede satışının yasaklanacağı ve yasağa rağmen yurt dışında dergiyi okuyan T.C vatandaşlarının vatan hainliğinden tutuklanacakları duyumları alındı...- Türkiye'den ve Dünya'dan Diğer Son Dakika Haberleri:
AB Bakanı Bağış'a, Ege Üniversitesi'nde yumurta atan öğrencilerden Esin Çalışkanın, "Kötü espriler yaptığı için proteine ihtiyacı var deyip, 2 yumurtayı onunla paylaştık. Keşke onlar da cop ve bibergazı yerine yumurta atsalar." açıklaması üzerine; Egemen Bağış: "İzmir'deki yumurtalı saldırının sebebi esprilerim değil, hükümet politikalarıdır..." diye açıklama yaptı..... *** Akşam gazetesinin haberine göre, Çalışkan, şunları söyledi: "O gün arkadaşlarımla paralarımızı birleştirip, yumurta yedik. Kalan yumurtaları benim çantama koyduk. Arkadaşım Aybek Demirhan'la Bakan Egemen Bağış'ın açılış yapacağını öğrendik. Eylemi yapmaya o anda karar verdik. Yumurtaları atarken etrafta çok fazla spot ışığı olduğu için hedefi net seçemedim. Kasten yaralama niyetim yoktu. Ancak gözüne ve omzuna isabet etmiş. Arkadaşlarımızın yediği copların, biber gazlarının yanında bir yumurtanın lafı mı olur? Keşke onlar da bize sadece yumurta atsalar. Bakan Bağış o yumurtaları protein ihtiyacımız için kullanmamızı önermiş. Ancak yaptığı kötü esprilerden dolayı protein ihtiyacı olduğunu düşünüp, yumurtalarımızı onunla paylaştık. Kendisi bir daha ki sefere sucuk da rica etmiş. Harçları indirirlerse bir daha ki sefer sucuklu yumurta atarız."- Türkiye'den ve Dünya'dan Diğer Son Dakika Haberleri:
** *- Türkiye'den ve Dünya'dan Diğer Son Dakika Haberleri:
** ****- NİHAT DOĞAN HABERLERİ...
Nihat Doğan'ın "Evleneceğim kadın esmer sarışın fark etmez, güzel baksın yeter" açıklamasının ardından küçükbaş hayvanlardaki gergin bekleyiş sürüyor...- Samimi İtiraflar:
Siyasete atılan Hakan Şükür'den samimi itiraf: *** "Futbolda aradığımı bulamadım"- Bulmaca içinden bulduğun ilk 5 kelime seni temsil ediyor.
Aşk, Kadın, Şarap, Kadeh, Sigara, Duman, ... Yakında kuyruğu titreteceğim gibi görünüyor...- KİMSE ŞEREFSİZLİK YAP-MA-YA-CAK!
*** CERN Deneyiyle İlgili de Söyleyecek İki Çift Lafı Olan Rasim Ozan Kütahyalı, Tam Olarak Kimi Şerefsizlikle Suçlayacağını Bulmaya Çalışıyor Şike yasasından Avrupa Birliği'ne, Kıbrıs sorunundan ABD’deki senato seçimlerine, sualtı hokeyinden ekici tütün piyasasına kadar her konu hakkında fikir üretebilen gazetecilik mesleğinin önde gelen ismi Rasim Ozan Kütahyalı, Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi (CERN) tarafından Cenevre’de yapılan deneyle ilgili olarak henüz net bir açıklama yapamamış olmanın sıkıntısını yaşıyor. Deneyle ilgili olarak "Şimdi ortada bi şerefsizlik olduğu muhakkak ama tam kim yapıyor o şerefsizliği onu daha bulamadım" diyen Kütahyalı, atom altı parçacıklar konusunu biraz olsun çözer çözmez bu haysiyetsizlikleri yapanlardan 70 milyonun önünde hesap soracağını ifade etti. Canlı telefon bağlantısıyla katıldığı bir televizyon programında zaman zaman öfkesine yenik düşen deneyimli gazeteci, şu zamana kadar her konu hakkında en az 5000 vuruşluk yazıları yazabildiğini ve ekranda 2 ila 4 saat arası konuşarak bağıra bağıra hesap sorabildiğini hatırlattı. En son Van depremi ardından “depreme karşı yapısal güçlendirme” ve “şike yasasının TCK’yla çelişen yönleri” hakkında iki haftada altı yazı yazdığını; bu süre zarfında üç ayrı televizyon programında “Fatih Terim’in Milan Baros tecihi” ile “Emre Belözoğlu’nun kadro dışı bırakılması” üzerine yorum yaptığını belirten Kütahyalı, CERN’deki o deneyin sorumlularından da eninde sonunda hesap soracağını, sadece birazcık zamana ihtiyacı olduğunu vurguladı. “Elle tutulur, gözle görülür bir şey değil de ondan” “Allaha şükür şunca zamandır hakkında konuşmayacağım hiçbir konu olmadı. On beş dakikalık bir araştırmayla, iki üç arkadaş sohbetiyle konuya vakıf olabilen bir yapım var" diyen Kütahyalı, şöyle devam etti: "Yanlış anlaşılmasın, CERN hakkında da bilgim var. Önemli bir kurum olsa gerek. Bilimsel şeyler yapılıyor. Orası net. Fizik, kuantum, zamanın göreceliliği meseleleri ama işte çok elle tutulur bir şeyleri yok. Örneğin şike diyorsun, bir telefon kaydı çıkıyor; Avrupa Birliği diyorsun binlerce sonuç çıkıyor Google’da; kimin şerefsizlik yaptığı üç aşağı beş yukarı belli oluyor lakin CERN’de olup bitenden bir halt anlamadık. Yöneticisi kim bunların? Şenes Erzik’le bir bağları var mı? Eyyamcılık yapılıyor mu? Türkiye olarak biz ne kadar ağırlığımızı koyabiliriz bu meseleye. Bunları değerlendirebilmem için somut bir şeyler olması lâzım. Her şey muğlak...” "Herkes eteğindeki taşları döksün!" CERN yöneticilerini daha şeffaf davranmaya davet eden meslek duayeni, "Önce fotonu suçlayayım dedim, 'Foton olmaz, foton yok' dediler. 'Peki o zaman atomaltı parçacıkları sayın bana' dedim. Sayabiliyo musunuz? 5 tane sayın, bakalım? Tık yok tabi.. Onlar da bilimadamıysa bu şerefsizliğin sorumlularını bulacaklar getirecekler bana arkadaş. Biri çıkıyor Tanrı Parçacığı’ndan bahsediyor, öbürü çıkıyor Higgs bozonu diye bir şey tutturuyor, bir başkası Büyük Hadron Çarpıştırıcısı diyor. Kardeşim bunun ortak bir adı yok mu? Niyetiniz kafa karıştırmak mı sizin? Yıllarca merkezkaç kuvveti, yerçekimi kanunu, suyun kaldırma kuvveti ile idare ettik. Hayır ne oldu da bunlar değişti, böyle tuhaf isimlerle anılır oldu bilimsel mevzular? Kimin maşasısınız siz?!” sözleriyle herkesi eteğindeki taşları dökmeye davet etti. "Neyimize yarayacak bu deney?" Deneyin aynı zamanda tipik bir şov olduğunun da altını çizen Kütahyalı, bir şarlatanlıkla karşı karşıya kalınabileceği konusunda önemli uyarılarda bulundu: “Haşa Tanrı parçacığı diyorlar. Onu mesela ilk diyen kim biliyo musunuz siz? Türkiye'de onu ilk diyen kim? Zamanı gelince hepsini açıklayacağım, ortalık sarsılacak. Öyle kafa karışıklığı yaratarak kimse beni susturabileceğini sanmasın. Ayrıca lütfen biri bana söylesin deney mi bu Allah aşkına? Topla bir sürü gözlüklü top sakallı adamı, getir yirmi otuz tane de Japon kat yanına, bir camın ardından bir boruyu saatlerce izlesinler, sonra da neymiş efendim, 'Biz deney yaptık, tarih yazdık.’ Kimse kusura bakmasın arkadaş, yemezler...” “CERN’e iki hafta mühlet” En kısa sürede meselenin aydınlatılması gerektiğini söyleyen Kütahyalı, son olarak “Gerekirse ben bizzat buradan kamerayı göndereyim ve CERN’in o çok değerli yöneticileri, başkanlarıyla muhabir arkadaşım röportaj yapsın. İki hafta süre veriyorum. Çıksınlar adam gibi, mertçe açıklasınlar. Yürekleri yetiyorsa desinler ki 'Bu budur, şu da şudur kardeşim', yok eğer demezlerse bunun mesuliyeti altında ezilirler. KİMSE ŞEREFSİZLİK YAP-MA-YA-CAK!” sözleriyle cesur duruşunu bir kez daha gözler önüne serdi. (Morbezelye; Brüksel'den bildirdi)- Cennete Gitmeyi Garantiledi, Artık Prestij Mücadelesi Veriyor.
Cennete Gitmeyi Garantileyen 74 Yaşındaki Vahap Dede Artık Prestij Mücadelesi Veriyor. Yeni başlattıkları uygulamayla, her hafta huzurevlerindeki kimsesiz yaşlılara moral gezileri düzenleyen İzmirli yerel basın mensuplarının bu hafta ziyaret ettikleri isim, Özel İzmir Narlıca Huzurevi sakinlerinden Vahap Tekinsoy (74) oldu. Sohbet esnasında, yaptığı hesaplamalara göre artık cenneti garantilediğini ifade eden Vahap Dede, bundan sonra artık sadece prestij sevapları için yaşayacağını açıkladı. Şu saatten sonra çok büyük bir hata yapmadığı takdirde huzur içinde cennete intikal edeceğini ifade eden yaşlı kurt, "Her şeye rağmen aynı ciddiyetle yaşamaya devam edicem, rehavete kapılmak yok..." sözleriyle de hayat disiplininden kopmayacağının sinyallerini verdi. Sevenlerine müjdeyi verdi Tam 16 senedir kaldığı Narlıca Huzurevi'nde sempatik hareketleriyle arkadaşlarının gözdesi olan Vahap Tekinsoy, dün İzmirli yerel basın mensuplarının ziyaretiyle oldukça keyifli dakikalar geçirdi. Konuşmalarında cennete gitmeye kesin gözüyle baktığını vurgulayan ve ailesi ile sevenlerine artık bu müjdeyi verme zamanının geldiğini söyleyen Tekinsoy, "Her ne kadar burada bulunduğum süre içerisinde işlerinin yoğunluğundan dolayı yanıma gelememiş de olsalar, bu haberi alınca müthiş sevineceklerini düşünmek yanlış olmaz" derken, muhabirlere bir süre (yaklaşık iki saat boyunca) yakınlarının fotoğraflarını gösterdi. "Günaha girmeye tahammülüm yok" İlerleyen yaşı sebebiyle ailesindeki kişileri hatırlamakta zorlanan ve haklarında çelişkili ifadelerde bulunan Vahap Tekinsoy, daha sonra tekrar cennete gitme yolunda yakaladığı büyük avantaja değindi. Bugüne kadar kararlı bir biçimde öbür dünya için çalıştığının ve cennete gitmesinin bunun doğal sonucu olduğunun altını çizen Vahap Tekinsoy, muhabirlerin gülüşmeleri arasında açıklamalarını sürdürdü. Ölü toprağı atılıyor Toplumda son yıllarda yaratılan "Biz yapamayız, biz beceremeyiz" anlayışının artık tarihin tozlu sayfalarında kaldığını ifade eden başarılı yaşlı, "Efendim böyle bir şey yok, sistemli ve planlı bir çalışmayla Türk insanın da neler başarabileceğini herkes görecek." derken, halen ilk günkü heyecanını kaybetmediğini, günde 5 vakit büyük bir ciddiyetle namaz kılmak dahil tüm ibadetlerini eksiksiz sürdürdüğünü vurguladı. "Bu işlerde biliyosunuz son seneler en kritik zamanlardır, bu senelerde yapılan basit dikkatsizliklerle, şahsi hatalarla cehenneme giden çok arkadaşımızı gördük." diyen Tekinsoy, cennete böylesine yaklaşmışken herhangi bir günaha girmeye tahammülü olmadığını ifade ederken, "Hayat disiplininden kopmadan, sanki hiçbir şeyi garantilememiş gibi devam edicem. Artı şu saatten sonra alacağım sevaplar, ilerde aile puanını çok etkiliyor. Sadece kişisel olarak düşünmemek lazım..." sözleriyle de, kendi açtığı bu yolu takip edecek olanlara önemli tavsiyelerde bulunmayı ihmal etmedi. "Zirvede bırakmak istiyorum" Yaşı ve tecrübesi gereği artık sevap almak kadar sevap aldırmaya da ağırlık vereceğini sözlerine ekleyen emektar yaşlı, vakti geldiğinde bayrağı gençlere bırakmak istediğini kaydetti. En büyük hayalinin zirvedeyken ebediyete intikal etmek olduğunu, ancak bunu kendisinin yapması halinde sert yaptırımlarla karşı karşıya kalacağını söyleyen Tekinsoy, "Bu konuda siz basın mensuplarının veya eli ayağı tutan, şırınga kullanmasını bilen, azcık vicdanı kalmış herhangi birinin yardımlarını dualarımla kabul ederim. Lütfen bitirin şu işi, bi Allah'ın kulu yok mu ya..." sözleri esnasında bakıcıların müdahalesiyle karşılaştı. Tekinsoy'un bakıcılara mukavemet göstermesiyle dinlenme salonunda çıkan arbede, huzurevi yetkililerinin gelmesinin ardından büyümeden önlenirken, Müdür Yardımcısı Doç.Dr.Şevket Eybatur'un muhabirlerin sorularını yanıtladığı sırada bir hayli öfkeli olduğu gözlerden kaçmadı. "Ya bunları bize sormadan etmeden röportaja almayın, konuşacak halde olanı var olmayanı var. Hayır işliycem diye kafanıza göre iş yapıyorsunuz... Yürü amca sen de." ifadelerini kullanan Eybatur, basın mensuplarından da huzurevini terk etmelerini rica etti. Medyaya huzurevi yasağı kapıda Son olarak, Vahap Tekinsoy'un sakinleştirici iğne kullanılarak odasında uyutulduğu öğrenilirken, huzurevi yönetiminin bundan sonrası için içeri basın mensubu alınmaması yönünde mahkeme kararı çıkarttıracağı da gelen bilgiler arasında.- Tüm Entelektüel Birikimini Bir Gecede Kaybetti
*** Farkında Olmadan Evinde Flash Tv'yi Açık Unutan Konservatuvar Öğrencisi, Tüm Entelektüel Birikimini Bir Gecede Kaybetti Ankara Yıldız Mahallesi'nde, Konservatuvar Öğrencisi Mithat Sorgun'u hastaneye taşıyan ambulansın siren sesleri yankılandı dün gece... Geç saatlerde evlerine dönen anne ve babasının kendinden geçmiş şekilde göbek atarken bulduğu Mithat vakit kaybedilmeden hastaneye kaldırılırken, ilk müdahalelerin ardından yapılan açıklamada yoğun miktarda Flash TV'ye maruz kaldığı öğrenildi. Sırf evde ses olsun diye televizyon izleyen gencin Flash TV'yi açık unutmasıyla tüm bilgi birikimini kaybettiğini belirten doktorlar, hastanın akıbetinin henüz netliğe kavuşmadığını kaydettiler. "Bir gariplik olduğunu kapıda anladık" Ailesi, henüz 21 yaşında olan ve müzik bölümünde eğitimini Sürdüren Mithat'ın başına gelenlerin şokunu atlatmaya çalışıyor. Doktorların açıklamalarının ardından yaşananları aktarmak için mikrofonların karşısına geçen baba Necmi Sorgun, sözlerine eve girer girmez bir gariplik olduğunu anladıklarını belirterek başladı. "Sesleri mesleri duyunca direkt salona yöneldik, bizim oğlanın hayatta dinlemeyeceği türden acayip şarkılar çünkü... " derken yaşadığı korku gözlerinden belli olan acılı baba, içeri girdiğinde karşılaştığı manzarayı ise şu sözlerle tasvir etti: Evi pavyona çevirmiş "Biz hanımla evden çıkalı çok değil en fazla bi 7-8 saat bişey olmuştu heralde. O kadar kısa süre içinde nasıl yapmış etmiş anlamadım ama geldiğimizde evin altı üstüne getirilmişti. Salonun orta yerinden simli perdeler mi sallanmıyor, oturma takımları ışıl ışıl aynalı bir şeylerle mi örtülmemiş, ne arasan var... Koridorun tavanı dahi komple turuncu peluşla kaplanmış. Evi afedersiniz pavyona çevirmiş anlayacağınız..." "Başımızdan aşağı kaynar sular döküldü" "Ama en kötüsü herhalde biricik yavrumuzu salonun orta yerinde, nerden bulmuşsa artık tanımadığımız etmediğimiz bi cüce arkadaşıyla anormal bir hızla göbek atarken görmek oldu. Öyle de bi konsantre olmuş ki oyuna, geldiğimizi bile farketmedi evladım. Yüzünde boş bi ifade, ben bi yanda şoka girmişim, anası bi yanda 'Oğlum, yavrum, Mithat'ım...' diye ağlıyor... Yani insanın o an aklından tek geçen, nasıl bi günah işledik neyin cezası bu, kurban olduğum Allahım sen büyüksün..." Necdet Bey'in sözlerine yaşlı gözleriyle müdahale eden anne Gülten Hanım ise, işin en acısının yıllarca büyük emeklerle okuttukları, henüz 5 yaşında piyano kursuna gönderdikleri Mitoş'un ağzından sadece "Abe ye kafayı, abe ye beynini, abe ye kendini... Kuduuur kudurr...." gibi şarkıların dökülmesi olduğunu dile getirdi. "Bir şey içmekle olacak iş değil" Bir müddet oğlanı sarhoş zannettikleri için evdeki cüceye ve Mithat'a çaresizce eşlik ettiklerini de itiraf eden Gülten Hanım, "Sonradan anladık ki bu bir şey içmekle falan olacak iş değil, başka bi haller olmuş çocuğa... Babası tutup kollarından bi iki sarsınca olduğu yere yığıldı kaldı zaten dağ gibi oğlan. Cüce de fırsattan istifade salondan fırladı gitti, yakalayıp soramadık da nesin necisin, napıyosun burada diye..." Hayati tehlikeyi atlatamadı Halen tedavisine Ankara Güven Hastanesi Nöroloji servisinde devam edilen talihsiz gencin doktorları ise, Sorgun'un esas kritik aşamayı atlatmakla beraber hayati tehlikesinin devam ettiğini belirttiler. Tedaviyi yürüten ekibin başında bulunan Prof. Dr. Nusret Baldıç, "Hastamızı halihazırda sürekli Bach ve Beethoven fonlu ödyal uyarım altında tutuyor ve günde üç doz Faulkner, Joyce ve Rus klasiklerinden oluşan bir kür uyguluyoruz. Şu ana kadar hiç değilse stabil hale getirmeyi amaçlıyorduk ama hayati tehlikeyi henüz atlatabilmiş değil." ifadelerini kullandı. "Bünye kültürü reddediyor" Sorgun'un tedavisinin ne kadar süreceği veya tam anlamıyla eski haline dönüp dönemeyeceği hakkında bir şey söylemek için henüz çok erken olduğunun altını çizen Baldıç, "Şimdilik stabil halde de olsa, vücut uyguladığımız tedaviyi tam olarak kabul etmiş değil. Artık çocuk TV'de ne gördüyse, bünye tabiri caizse her zerresiyle kültüre karşı direniyor." dedi. Şu an uygulanan tedaviden sonuç alınamazsa son çare olarak Schopenhauer ve Slavoj Zizek eserlerinden oluşan daha ağır bir kürün uygulanmasının söz konusu olabileceğine dikkati çeken Baldıç, "Bunlar tabii biraz daha ekstrem, agresif tedaviler. Çünkü nörosinapslardaki kültür miktarını artırıyorsunuz ama bazı durumlarda hastanın mizacı baştan aşağı değişiyor, tamamen çekilmez bir tipe dönüşebiliyor. Biz aileye de riski anlattık, tıp literatüründen örnekleri falan açık açık izah ettik. İş oraya gelirse artık son karar onlarındır." ifadelerini kullanırken, aileye yakın kaynaklardan alınan bilgiler ise, ailenin alternatif tedavi opsiyonunu denemektense ötanaziye daha sıcak baktığı yönünde.- Forum ve site olarak aldığımız İlginç Mesajları Sizinle paylaşacağız...
Sayın site yöneticisi; Çözümsüz bir durumdayım lütfen bana yardımcı olur musunuz?- Çamaşır Makinası
Bu makina ile her şey yapılır yahu... At içine sebzeleri, az yağ, az tuz. Haşlasın vitaminleri ölmeden ye onları... Gir içine yıkan 10 yaş gençleştirsin seni... Zaman erteleme, tazeleme, allerjik yıkama, kırışık azaltma tüm özellikler mevcut...- Mahallenizdeki hayvanların kahramanı olun!
Kızlar, iyilik meleğisiniz her biriniz... Arada bizim mahalleden de geçseniz diyorum....- Yunanistan bir ‘Kemal’ arıyor
AK Parti'nin ilahiyatçı milletvekili İhsan Şener, TBMM'deki konuşmasında "Biliyor musunuz, Yunanlıların Türklerle savaşı yok. Bütün şehitlikler temsili" sözlerine Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil'den şok yanıt geldi... İstiklal savaşı filan yok, hepsi dümen! başlıklı yazısında Özdil çarpıcı cümleler ile Büyük taaruz sürecini Türk, Yunan, İngiliz askerlerin gözünden anlattı.- Kürtaj Günah mıdır? Gerekli midir? vs. vs...
Tabi tabi, kolaydı o... Kendisi Hemoroid olsunda görelim bakalım, öyle "doğuru ver." demek kolay mı?...- Kürtaj Günah mıdır? Gerekli midir? vs. vs...
Çok üzücü çok!.. Akılsızlık, cahillik, pervasızlık falan olamaz. "Sanırım kondomsuzluk".. Onun erkeği tembelmiş tembel, üşengeç yani... Tabi ona ne, kadının işi ne?... Şimdi kadıncağız dişçiye gider gibi jinekologlarda sürünsün dursun... Buradan anlaşılan şu ki, arkadaşınızın okumuş ve akıllı olması yeterli değilmiş, "Dur bakalım ne oluyoruz" demesini öğrenmesi gerekiyormuş. Erkeğin de ön görülü olması gerekiyormuş. Üç otuz kuruşa kondom almak varken... Şimdi işleri yoksa önceki iki çocuğun nafakasını doktorlara versinler.- ALLAH YOKTUR!
Ben gözümü açtım ve düşündüm... aerodinamik kuvvetler ve onun gibi şeylerin ALLAH'IN izniyle olmadan kuşlar bile uçmadığına göre, Uçurttuğumuz uçurtmanın, uçak ve tayyarelerin, jet uçaklarının, helikopterlerin uçabilmesi için Allah'ın izni gerekir. Allah'ın izni olmazsa içlerine benzin koysak da uçamazlar. Eğer benzin koymayı unutursak zaten uçamazlar, bu durum Allah'ın izninin olmadığının delilidir. O uçağın, helikopterin, jetin uçmasına izin vermemiştir. Onun için bizim benzin koymayı unutmamızı sağlamıştır. Uçurtmalarda da durum aynıdır. Allah izin verirse rüzgar çıkarır uçurtmayı uçurabiliriz. İzin vermezse rüzgar olmaz bizde uçuramayız. Küçükken ben uçurtmam uçmayınca üzülür ve bu uçurtma bozuk diye ağlardım. Ama artık öğrendim Ağlamama gerek yokmuş. Hatta bazen rüzgar olsa bile uçamadığı oluyordu, demek ki uçurtmanın bozuk ve dengesiz yapılmış olmasıyla hiç ilgisi yokmuş. Allah izin vermediği için uçmuyormuş. Yüce Allah, ben yaramazlık falan yaptığım, annemi babamı üzdüğüm, yalan söylediğim, yemeklerimi zar zor yediğim için bana kızmış ve uçurtmanın uçmasına izin vermemiş. Bütün bunlar, Kuşların, uçakların, uçurtmanın uçması veya uçmaması gibi şeyler direk Allah'ın ispatıdır. Fazla söze de gerek yoktur.- FOTO HABERLER.
İngiltere Kraliçesi, Cumhurbaşkanımızdan sonra Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ı ağırladı...- FOTO HABERLER.
Genç akrobat, yine yerçekimine meydan okudu... Ne yazık ki, yine Yerçekimi kazandı...- FOTO HABERLER.
2011-2012 sivil polis üniformaları, düzenlenen bir defileyle basına tanıtıldı...- FOTO HABERLER.
VJ Bülent'in boşanması genç kızların pek de umrunda olmadı...- FOTO HABERLER.
Afrika kırsalında güvenlik güçlerinin "teslim ol" çağrısına kükreyerek cevap veren iki aslan ölü ele geçirildi...- FOTO HABERLER.
Yıldız Savaşları serisinin unutulmaz karakteri R2-D2, serinin bitmesinin ardından zor günler geçiriyor... - Time yılın kişisini açıkladı - Protestocular
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.