-
İçerik Sayısı
421 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
6
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
morbezelye tarafından postalanan herşey
-
Siz "İleri Demokrasimiz" hakkında ne düşünüyorsunuz?.. Sayın Başbakanımıza bu konuda ne söylemek istersiniz?...
-
ÖSYM şifreyi itiraf etti..!
morbezelye şurada cevap verdi: y.yılmaz başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
-
Türk basınının 'su testisi' hakkında bilmeniz gereken 15 şey!
morbezelye şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
-
Siz Diyanet Başkanlığının bu uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz?..
-
Siz bu çizerin anlatmak istediğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
-
Niccolo Machiavelli'nin bu sözleri hakkında siz ne düşünüyorsunuz?..
-
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
morbezelye şurada cevap verdi: morbezelye başlık Havadan Sudan Konular
Siz bu karikatür hakkında ne düşünüyorsunuz?.. -
*** Siz bu resim ile ilgili ne düşünüyorsunuz?..
-
O anlarda yüreğimiz acıtan yaşamın acı gerçeklerinin yanında yüreğimizi ısıtan bir resim olsun istedim...
-
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
morbezelye şurada cevap verdi: morbezelye başlık Havadan Sudan Konular
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? -
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
morbezelye şurada cevap verdi: morbezelye başlık Havadan Sudan Konular
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? -
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
morbezelye şurada cevap verdi: morbezelye başlık Havadan Sudan Konular
Sen boş ver düşünme zaten. Ne gerek var düşünmeye birileri bizim içinde düşünürken... Bezelye durumu şöyle, hani bazen boşboş konuşuruz, biride kalkar bir laf eder mosmor oluruz ya... Bezelyenin moruda böyle bir şey işte... -
-
Ateşli Bir Fıstık Cüzdan Çalarsa Polis ne YAPAR?
morbezelye şurada bir video gönderdi: Komik Videolar
-
"Fakat insanlar İrşad düşüncesi ile sizi kendi Allah’ına inanmaya zorlayabilirler. Hatta bunu iyi niyetlerinden(!) yaparlar ya da öyle sanırlar." Gerekenin anlaşılmış olması gerekirdi yukarıdaki iki satır okunduğunda aslında... Hala mı anlaşılamadı?. O taktirde, gerekeni kavramamak da ısrarlı olanlara artık söylenebilecek sözlerin bittiği yerdir! *** İsteklerinizi boyunlarına asıyorsunuz insanların. Olmadıkları kişileri arıyorsunuz içlerinde.. Sizin gibi olmalarını, Ritüllerinizin orta oyuncuları olmalarını arzuluyorsunuz. Ön yargılarla ördüğünüz size ait inançlarınızın sık duvarları içine hapsetmek istiyorsunuz onları da... Sonrada laf ola beri gele "sen gelmekte de, gelmemekte de özgürsün..." kolaycılığı.. Söylenebilecek son bir söz kalmıştır artık belki anlaşılır umuduyla son bir gayret ifade edilmesi gereken... Yargılıyorsunuz size benzemedikleri için insanları, inançlar adına işlenen onca suçun üstüne... Ayıp…
-
Medyanın hayatımıza müdahalesi ... Televizyonun bize unutturduğu değerler... Selim TAŞAR yazdı Medya mı?... Evet medya… Medya bizim hayatımızda ne zamandan beri bu kadar yer etmeye başladı? Ne zaman unuttuk yüz yüze görüşmeyi; akrabalarımızı arkadaşlarımızı hatırlamayı? Ne zaman bıraktık kitap okumayı veya gezmeyi? Medya artık bizi tamamen kuşatmış durumda. Zamanımızın neredeyse bütün boşluklarını televizyon ile dolduruyoruz. Aslına bakarsanız buradaki olumsuz durumun oluşmasında bizden ziyade televizyon kanalları daha ön planda. O kadar çok kanal seçeneği var ki, insanlar zahmet edip de artık dışarı çıkma gayretinde bulunmuyorlar. Evimde oturayım ekran karşısına geçip baygın baygın programları izleyeyim havasında. Nasıl olsa sınırsız sayıda kanal mevcut. Peki düşünün bakalım. En son ne zaman bir arkadaşınızla görüştünüz? Ne zaman akrabalarınızın halini hatırını sordunuz? Ne zaman insanları dinlemeye başladınız? Oturup uzun uzun sohbet ettiğiniz günleri hatırlayabiliyor musunuz? Çok uzun zaman önceydi, öyle değil mi? Artık kitaplar üzerine sohbet edecek insan bulamıyoruz. Ama tutup da bir televizyon programından bahsedeceğimiz zaman bilmeyen yoktur. Aradaki farkı bu şekilde çok rahat gözlemleyebiliyoruz işte. Peki ne yapabiliriz bu durum karşısında? Hep beraber “televizyonları kapatma kampanyası” başlatsak kimler dahil olur sizce? Ben söyleyeyim; hiç kimse! Zaten böyle bir şey yapmış olsak bile nasıl bir denetleme mekanizması kurabiliriz ki? Aslında bunlar bizim elimizde olan şeyler. Özellikle sosyal medyada daha ön plana çıkarmak, insanları daha bilinçli hale getirmeye yarayabilir. Hiçbir zaman bir kitap gündemimiz olmuyor. Ama ne zaman bir dizide gelişme olsa eş dost oturup tartışıyoruz yok Fatmagül ne yapmış da Kuzey kime aşık olmuş gibilerinden…
-
Değişim aralığı aranıza uymayan insan, sizin için her zaman başkadır ve lanet olsun ki "Başka" en hakkedilmemiş yaftadır...
-
Herkesin bir Allah’ı vardır, hepsi de birbirinden farklıdır. Fakat insanlar İrşad düşüncesi ile sizi kendi Allah’ına inanmaya zorlayabilirler. Hatta bunu iyi niyetlerinden(!) yaparlar ya da öyle sanırlar. Allah-u Teâlâ tektir, lakin insanlar çeşit çeşittir. Peki, hangimizin Allah’ı gerçektir? Hangimizinki doğrudur? Sadece biri! Her şey birdir! Çoğaltmaya kalkmayın, tüm cemaatlerin camisi bile birdir! Bırakın, bulaşmayın! İki kişiysek, siz bir tarafta ben ise öteki cenahtaysam; ikimizden birisi Müslüman değildir. Ve siz kafanızdan hadis-i şerif üretiyorsanız, Sadece bir alimin kitaplarını okuyorsanız. Gerisine ön yargılı bir tavır içindeyseniz; kusuruma bakın ben sizin mahalleden değilim. Sizler baştan aşağıya farz da olsanız, içeriden dışarıya sünnet de akıtsanız.. Ve ben günahlar içerisinde dans etsem de, yesem de, içsem de; ben sizlerden değilim. *** Herkesin bir Allah’ı vardır, hangi inanç ritüellerini benimsemiş olursanız olun… Peki, siz kimlerdensiniz? Cübbeniz mi var? Yoksa Gözaltı torbalarınız mı? Ya da saçlarınızın arka kısmı kuş yuvası gibi mi? Belki de kelimeleri tersten okuyup anlam yüklemeye çalışanlardansınız. Ben bazılarınızı görmüştüm dinde tarife yaratan, o zaman hepimiz şehit mi olduk? Dönencenin böylesi… Hangimizin yeri sağlam ki? Kimlerin ellerinde garanti belgesi ve ya cennet köşklerinin tapusu var? Farkında mısınız? Sırat köprüsünde yürümekteyiz ve yaptığımız tek şey inandığımız değerlerimiz adına, dinsel inançlarımızı öne çıkarıp birbirimize çelme takmaktan öte değil. Birileri kuyu kazmakta gömmek için birilerini ve kendileri habersiz karanlık sonlarından, derin uykudan… *** Bilir misiniz? Tanıdığım çoğu ateist kendini Müslüman sanan Müslüman’dan daha insani davranışlar sergilemekte... En azından ötekileştirme yerine kabul etme eğiliminde. Bakın Allah-u Teâlâ ne diyor; “Siz ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman son derece sorumlu davranın ve size barış teklif edene bu dünya hayatının geçici zevkine göz dikerek “Sen mü’min değilsin.” Demeyin. Çünkü asıl ganimet Allah katındadır. Siz de daha önce aynı durumundaydınız fakat Allah’ın lütfuna nail oldunuz. Artık çok dikkatli davranın: Zira Allah tüm yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa 94). Peki, Yaratıcı bile böyle derken; Müslüman olduğu şaibeli kullara karşı alınan tavrı bir kenara bırakın. Kâfir olduğunu düşündüğünüz insanlarla ki, diyaloğunuzu bu şekilde belirlerken., Siz kim oluyorsunuz da kimi fişliyorsunuz? Damgalıyorsunuz? Mantığınıza da, insanlığınıza da turrrp sıkmaya çalışmak mıdır yapmaya çalıştığınız! *** Geçen gün duydum, kırmışsınız insanı “Dünyalık” demişsiniz. Kulağınıza doldurduğunuz asılsız bilgilerle kulun hakkına tecavüz etmişsiniz en iğrencinden. Yazıktır… Allah-u Teâlâ bile ölmeden sorgulamaz, sanık koltuğuna oturtmaz kullarını. Bizler daha tanığız, fazlası değil. Hileli aynalardan kaçının, o ego bu kadar da şişmez! Ne demiş Yunus Emre? “Bir kalp kırdın ise bu kıldığın namaz değil.” Siz Yunus Emre misiniz? Sanmıyorum! Kendiniz öyle görüyorsanız, üzülürüm halinize. SadeceYunus da değil, evliyaların piri Abdulkadir Geylani(K.S) de şöyle der; “Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsini düzelt. Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış” Peki siz Gavs mısınız? Hayır, değilsiniz! E o zaman? Aslında benim anlatmaya çalıştığım şeyi Allah-u Teâlâ tek ayetle anlatmış. Buyurun O’nu dinleyelim… “Ey iman edenler, iman ediniz!” (Nisa 136). Eğer hala başkalarını eleştirmek için kendinizi haklı buluyorsanız yuh diyorum. Ve nasıl ki Levh-i Mahfûz’ da görüştüysek bir de mehtapta buluşuruz diyorum... Geçerken uğradım. Git dediler de kaldım, sus dediler de yazdım. Çok şey bilmediğim için hala yaşıyorum, ah lanet olası federaller. Halbuki; hepimiz Sokratız.
-
-
- futbol
- üniversite
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
"MİT'e zırh" yasasına jet onay! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den MİT yasasına jet onay: Anayasa gereğince yasayı 15 gün inceleme süresi bulunan Gül, değişikliği Köşk'e sevk edildiği gün onayladı. Değişiklikle birlikte MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifade vermeye gitmesi için Başbakan Erdoğan'ın izni gerekiyor. MİT teklifi 12 saatlik maraton sonunda kabul edildi Cumhurbaşkanı Gül, MİT yasasından yapılan değişikliği Köşk'e sevk edildiği gün onayladı. Meclis Genel Kurulu'nda AKP Isparta Milletvekili Recep Özel tarafından verilen teklifin görüşmeleri 16 Şubat Perşembe günü saat 17.30 civarında başladı. PKK-MİT görüşmeleri üzerine yapılan tartışmaların damga vurduğu görüşmeler sabah saat 06.00 civarında son buldu. Buna göre Cumhurbaşkanı Gül, yasaya yaklaşık 13 saat sonra onay vermiş oldu. Yasaya göre MİT mensupları veya başbakan tarafından belirli bir görevi yerine getirmek üzere kamu görevlileri arasından görevlendirilenler hakkında, görevin niteliğinden doğan veya görev sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı soruşturma yapılması başbakanın iznine bağlı olacak. Bu kişiler hakkında özel yetkili mahkemelerin görev alanlarına giren suçları işledikleri iddiasıyla soruşturma yapılmasında da başbakanın izni aranacak. Yasanın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden soruşturma ve kovuşturmalarda da başbakanın iznine bağlı olma hükmü uygulanacak.
-
Memur yoksullaşıyor. Türkiye Kamu-Sen’in hazırladığı rapor, yaklaşık 10 yıldır iktidarda olan AKP’nin personel politikasındaki çarpıklıkları bir bir gözler önüne serdi. Taşeron işçisi olarak kamu hizmetlerinde çalıştırılanların sayısı 10 bini geçmezdi. Şimdi 400 bini geçti. Sözleşmeli sayısı 40 bindi, 250 bine fırladı. 2002’de 72 bin olan ataması yapılmayan öğretmen sayısı 350 bine yükseldi.Maaşlar sürekli eridi. * Kamuda personele ayrılan kaynağın yetersizliği; ücretlilerin milli gelirden aldığı payın da yıldan yıla azalmasına neden oldu. 1999’da yüzde 8.83 olan personel harcamalarının milli gelirdeki payı 2006’da yüzde 7.43’e, 2011’de yüzde 6’ya kadar geriledi. * Çıplak ücretler üzerinden hesaplamada en düşük ücretli memur ile en yüksek ücretli memur arasında 6.5 kat fark var. Ödenen tazminatlarla bu fark 20 katına kadar çıkıyor. Oysa bu oran Finlandiya’da 2.5, Fransa’da 2.3, Hollanda’da 2.2 ve İsveç’te 1.9 katı kadar. * Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 2002’de 72 bindi, bugün 350 bin. AB ülkeleriyle kıyaslanırsa Türkiye’de 300 bin dolayında öğretmen açığı var. * Türkiye’de genç işsizlik oranı her geçen yıl artıyor. Bir milyona yakın üniversite, 750 bin meslek yüksek okulu ve yaklaşık 3 milyon lise mezunu işsiz. * Kamuda sözleşmeli personel çalıştırılması istisnai bir durum olarak planlanmış. Son 10 yılda sözleşmelilerin sayısı 40 binden 250 bine çıktı. * Kamudaki, istihdam edilen taşeron firma çalışanı sayısı 2000’li yılların başında 10 bindi, bugün 400 bini aştı. * TBMM’de görev yapan 4-C’li personel bir yılda 11 ay 29 gün çalışırken, TÜİK’te 11 ay 21 gün, özelleştirme kapsamında diğer kurumlarda yılda 11 ay çalışıyor ve 1 ay maaş alamıyor. *4 Kamuda 100’den fazla farklı ödeme şekli var. Aynı işi görmekte olanlar arasında büyük ücret farklılıkları var. * 2012’de tespit edilen fazla çalışma ücreti saatte brüt 1.35 TL, ele geçen neti yaklaşık 1.10 TL. ILO’nun 29 ve 105 sayılı sözleşmelerine uyulmuyor. 18 Şubat 2012
-
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
morbezelye şurada cevap verdi: morbezelye başlık Havadan Sudan Konular
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? -
Latin Amerika Ülkeleri Adına Açıklama Yapan Ekvador Devlet Başkanı Rafael Corrado: "Okyanus Ötesi Diyerek Bizi mi Kastediyorsunuz?" Son zamanlarda sık sık Türkiye gündemine gelen "Bu bir okyanus ötesi operasyondur", "Görüntüler okyanus ötesinden sızdırıldı" gibi iddialar, sonunda Latin Amerika ülkelerinin sabrını taşırdı. Konuyu ele almak üzere Ekvador'un ev sahipliği yaptığı bir zirvede biraraya gelen Latin liderler arasında zaman zaman sert tartışmalar yaşanırken, toplantıdan çıkan ortak karar "Tükiye'nin kimseyi daha fazla zan altında bırakmadan, kimi kastettiğini bir an önce açıkca söylemesi gerektiği" yönünde oldu. Dün Ekvador'un çağrısıyla acil olarak bir araya gelen, aralarında Arjantin ve Brezilya'nın da bulunduğu 15 Latin Amerika ülkesinin katıldığı toplantıda açılış konuşmasını yapan Ekvador Devlet Başkanı Rafael Corrada, sözlerine önünde konuşma yaptığı dünya haritasını göstererek başladı. "Türkiye burada, burada Atlas okyanusu, işte burası da Amerika kıtası. Gördüğünüz üzere bütün Amerika kıtası zan altında kalıyor" diyen Corrada, Türkler'i acilen bir açıklama yapıp, tam olarak nereyi kastettiklerini açıklamaya davet etti. "Öncelikle, hangi okyanus?" Rafael Corrado'dan sonra söz alan Brezilya'nın Devlet başkanı Dilma Roussef, ilk zamanlar "okyanus ötesi" deyimine pek takılmadıklarını ancak sonra bir değil, iki değil Türkiye'deki her tartışmanın aynı kapıya çıkması üzerine sabırlarının taştığını belirterek şöyle devam etti: "İstihbarat örgütleri raporları getirip koyuyor önümüze, hep bir "okyanus ötesi" lafı almış başını gidiyor. 'Benim haberim olmadan siz mi bir şey yaptınız Türkiye'ye? Açık konuşun çocuklar' diyorum. 'Başkanım bizim ne işimiz olur Türkiye'yle' diyorlar. Onlar da haklı ama işte bilemiyorsun ki. Bir defa öncelikle okyanus hangisi, bunu bir netleştirmek lazım. Hayır, emin olamıyoruz bir türlü, bize mi deniyor, ne oluyor, ne bitiyor? Derdin ne ise açık açık söyle kardeşim. Brezilya'yı neden şüphe altında bırakıyorsun?" Salonda gergin dakikalar Brezilya Devlet Başkanı'nın ardından sonra söz alan Şili Devlet Başkanı Manuel Rodena'nın Haiti'yi itham eder şekildeki sözleri ise toplantı salonunda gergin dakikaların yaşanmasına neden oldu. Rodena'nın, Haiti Devlet Başkanı'nı işaret ederek, "İşte burdayken yüzüne de söylüyorum. Ben sizden şüpheleniyorum açıkcası, okyanus ötesi bence Haiti" demesi üzerine sert tartışmalar yaşanırken, karşılıklı suçlamalara Arjantin, Bolivya ve Peru gibi ülkelerin de katılması toplantıya bir süre ara verilmesine sebep oldu. Aranın ardından, toplantıda ilk kez söz alan Jamaika Devlet Başkanı Jeevan Robinson'ın "Arkadaşlar, bir saattir ne konuşuluyor inanın bir şey anlayabilmiş değilim ama heralde bizle alakası yoktur" şeklindeki sözleri diğer katılımcılar tarafından tatmin edici bulunurken, zaten toplantıya da yanlışlıkla davet edildiği ortaya çıktı. "Bizi hafife almasınlar" Toplantının sonunda, ev sahibi ülke Ekvador'un Devlet Başkanı Rafael Corrado kapanış konuşmasını yapmak için tekrar mikrofon başına geçti. İlk olarak, altında 15 Latin ülkesinin imzasının olduğu bir kınama mektubunu yanında bir dünya haritasıyla birlikte Türkiye'ye yollayacaklarını dile getiren Corrado, "Sırf Latin ülkesiyiz, nasıl olsa bunlardan zarar gelmez diye mi düşünülüyor bilmiyorum ama ne olacağı hiç belli olmaz. Bizi de öyle hafife almasınlar" diyerek oturuma son verdi.