morbezelye tarafından postalanan herşey
-
Bu Siteyi İlk Nasıl Keşfettiniz? :)
Ben Halama sordum. Beni o yönlendirdi... Git orada oku seni anca orada olanlar adam eder dedi... Bakıyorum artık burada bir şey olabilecekmiyim. Ama ben adam olmadan önce abi olmak istiyorum.. Bir türlü beni anlamıyorlar... Sen adam olmasın diyorlar, ee tabi haklılar önce abi, abla olalım sonra adamda oluruz ya da başka ne istiyorlarsa artık. Her şey sırasıyla haklı değil miyim?
-
NİHAT DOĞAN HABERLERİ...
En son Survivor yarışmasıyla uzun bir süre gündemi meşgul eden türkücü Nihat Doğan, Başbakan Erdoğan'ın daveti üzerine kendisiyle birlikte birgün Somali'ye gideceklerini açıkladı. İki uçak kalkacağını belirten Doğan, “Sayın Başbakanımız ailesiyle ayrı bir uçakta, ben de iş adamlarının olduğu ikinci uçakla yolculuk yapacağım. Oradaki insanlık dramını yerinde görüp, yapılan kampanyaları daha da büyütüp dünyaya duyurma noktasında yapılan çok anlamlı bir ziyaret olacak." diye konuştu. morbezelye taksim/Istanbul/Turkey'den bildirdi.. Yapılan röportajlarda halkımızın bu konudaki görüşlerini aşağıda yayınlıyoruz.? Peki siz değerli bu forumun sakinleri, sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Tekrar soruyorum sevgili arkadaşlar... "Siz değerli bu forumun sakinleri, sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz?"
-
NİHAT DOĞAN HABERLERİ...
*** Tüm Türkiye'nin yakından takip ettiği, milyonların sevgilisi Nihat Doğan ile ilgili haberleri bundan sonra bu başlık üzerinden takip edeceğiz değerli arkadaşlar... Ondan haber almadan yaşamak biliyorsunuz halkımız üzerinde stres yaratıyor. Sevgili Nihatımıza bir şey mi oldu acaba diye kaygılanıyoruz. Buradan yola çıkarak bu soruna kökünden çözüm bulmak için bu önemli başlık açılmıştır. Ünlü fenomenimiz Nihat Doğan haberlerini lütfen burada paylaşalım... ***
-
4 Saat Boyunca Hoşlandığı Kızın Şiirlerine Maruz Kalan Genç, Fenalaşarak Hastaneye Kaldırıldı...
*** 4 Saat Boyunca Hoşlandığı Kızın Şiirlerine Maruz Kalan Genç, Fenalaşarak Hastaneye Kaldırıldı Bir süredir flört ettiği Selin Durgun (21) ile dün öğlen saatlerinde bir kafede buluşan üniversite öğrencisi Ali Sergin (22), genç kızın kendi yazdığı şiirleri okumak istemesine hayır diyemeyince hastanelik oldu. Selin'in ölümsüz aşk, yalnızlık, kırılan hayaller ve yitip giden hisler üzerine yazdığı şiirlere en başta "Fena değil", "Bence güzel olmuş", "Bunları bir yerde yayınlatsana ya" gibi tepkiler verdiği belirtilen Sergin'in, aradan geçen 4 saatin ardından derin bir sessizliğe büründüğü ve vücudunun kaskatı kesilmesi üzerine ambulans çağrıldığı öğrenildi. Genç kız şaşkın Yaşanan talihsizliğin ardından üniversiteli genç vatandaşların yardımıyla hastaneye götürülürken, Selin Durgun'da ise şaşkınlık ve üzüntü hakimdi. Ali'nin kendi şiirleri yüzünden fenalaştığına inanmadığını söyleyen Selin, "Geldiğinde biraz halsiz görünüyordu, ayrıca kafede yediği bir şey de dokunmuş olabilir. Zaten ben şiir okurken gözleri böyle bir garip, boş boş bakıyordu, ben o an yoğun hisler yaşıyo olmasına bağladım açıkçası" derken, arkadaşının fenalık geçirip yere düştüğünü ancak etraftaki insanların telaşı sayesinde farkettiğini de itiraf etti. Görgü tanıkları anlatıyor Olayın canlı şahitlerinden kafe sahibi Selim Eyidur (34), o sırada mekanda çok fazla kişi olmadığı için her şeyi an be an görmek zorunda kaldığını ve kendisinin de halen büyük bir şok içerisinde olduğunu kaydetti. Selin ve Ali'nin yeni bir ilişkiye girmek üzere olan herkes gibi biraz heyecanlı olduğunu ifade eden işletmeci, "O tedirginlikleri, birbirlerinden utanmaları başta çok hoşuma gitmişti ama her şey Selin'in şiirlerini yazdığı defteri açmasıyla değişti." diyerek şöyle devam etti: "Eyvah demeye kalmadan gitti çocuk" "Şimdi tabii arkadaşımızı, adı Ali'ymiş, suçlamak istemiyorum. O yaşlarda böyle şeyler olabiliyor, biz de genç olduk, zamanında sırf kızın gönlü olsun diye türlü eziyete katlandık... Ama işte o şiir defteri ortaya çıkınca belli yani bişey olacağı. Çocuk da genç çocuk, aklı daha tam yerinde değil, 'Aman Selin ya, ne lüzum var ya şimdi şiire miire' diyemedi. Gitti tezcanlı gibi, "Ben de şiire bayılırım" diye atladı... Hatta başta dili döndüğünce yorum morum da yapmaya çalıştı ama tabi bi noktadan sonra gözler belerdi çocuğun..." Gençlere karışmamak adına olaya müdahale etmekte geciktiğini belirten Eyidur, "En son 'Yitik bir çığlıktı sana olan sözlerim, bir sokak kedisinin sessiz inleyişi... ve sen, sen hiç duymadın beni...' şeklinde bir mısra duydum. Eyvah çocuk gidiyor demeye kalmadan devrildi oğlan" derken, kaskatı kesilen Ali'nin yanına gittiğinde genç kızın durumu hala farketmediğini ve "Huzursuz özlem, dilsiz düşünceler, ağlayan palyaço malyaço" diye hala şiir okumaya devam ettiğini söyledi. Sesini kesmesi için bağırmak zorunda kaldığı Selin Hanım'dan özür dilemeyi de ihmal etmeyen deneyimli kafeci, son olarak Ali'nin en kısa sürede eski haline dönmesini dileyerek geçmiş olsun mesajlarını iletti. "Hayati tehlikesi yok" Ali Sergin'in kaldırıldığı hastanede halen müşahade altında olduğu bildirilirken, durumu hakkında açıklama yapan Dr. Eray Sönmezer hastanın kendisine gelmeye başladığını müjdeledi. Ailelere önemli mesajlar "Genç arkadaşımız aşırı kasılmaya bağlı bir sinir kitlenmesi yaşamış, şu an için hayati tehlikesi yok ama insanlarla normal iletişime geçmesi biraz zaman alacak tabii. Bu süre içerisinde bırak şiiri maniyi, haikuya veya aforizmaya bile maruz kalmaması çok önemli, o yüzden bir süre daha yoğun bakımda kalmasını öngörüyoruz" diyen Dr. Sönmezer, gençlerin amatör şiire karşı bilinçlendirilmesinde ailelere büyük görev düştüğünü belirterek, toplumu bu konuda daha duyarlı olmaya davet etmeyi de ihmal etmedi... morbezelye CafeKarga dan bildirdi...
-
DÜNYADA ADINA MUTFAK KURULAN TEK İÇKİ RAKI´MI ´´YOKSA ADINA ŞENLİKLER KURULAN BİRA´MI,, Hangisini tercih ederdiniz?
*** Rakı Adabını En İyi Bilen Adam Olarak Tanınan 90 Yaşındaki Aydın Boysan: İSYAN etti..! "Artık lütfen benim peşimi bırakın!" Rakı içme adabının üstadı, sofraların duayeni olarak tanınan mimar, yazar ve gazeteci Aydın Boysan en sonunda fena patladı. Yıllardır sosyeteden, ünlülere ve gazetecilere kadar herkesin kendisiyle rakı üzerine sohbet etmek, rakı içme adabıyla ilgili röportaj yapmak ya da en basitinden rakı içmek istemesi yüzünden siroz olmaktan korktuğunu belirten Boysan, "Evet rakının nasıl içileceğini, yanındaki mezeleri, sofra adabını, sohbetini falan biliyor olabilirim ama en nihayetinde 90 yaşında bir adamım ben. Artık rakı falan içmek istemiyorum" diyerek isyanını dile getirdi. "Ben de can taşıyorum" Rakı içmeyi çok sevdiğini ancak her kapısını çalanın "Şöyle güzel bir sofra kuralım da karşılıklı iki duble atalım" demesi yüzünden sağlığından da olmaktan korktuğunu ifade eden Aydın Boysan, "Sırf rakı içme adabını biliyor, muhabbeti tatlı diye bir insanın bu kadar da üzerine gelinmez ki. 90 yaşında bir adamın önüne dakka başı dubleyi, mezeyi dayamak mantıklı bi şey mi yani? Bu da can yani ya..." sözleriyle muhabirlere dert yandı. Doktorların haftada en fazla bir duble içmesine müsaade ettiklerini dile getiren Boysan, bundan sonra kendisi ile sofraya oturmak için ısrar edenler hakkında da daha farklı yaptırımlarının olacağını beyan etti. Şu yaşından sonra artık herhangi bir tatsızlık yaşanmaması için avukatına tam yetki verdiğini kaydeden deneyimli gazetecinin yakın arkadaşı ve avukatı Cengiz Kağan Şahin ise üstadın eşine, dostuna ve sevenlerine önemli uyarılarda bulundu. "Müvekkilim oldukça yıpratıcı bir 90 yıl geçirdi" 40 yıla yakındır dostu olan Aydın Bey'in iyice yaşlandığını belirten Cengiz Kağan Şahin, "Son dönemde maalesef kendisinde birkaç dubleyi devirdiğinde rakı içme adabı hakkında tabiri caizse biraz atıp tutmak gibi bir huy peydahlandı" dedi ve ekledi: "Bundan birkaç ay evvel, üç duble attıktan sonra 'Waffle olmazsa olmazıdır rakı sofrasının', 'Bu işin üstadları redbulla karıştırırdı rakıyı ama o gelenek de kalmadı artık', 'Jonglörsüz rakı sofrasının bi yanı hep eksiktir" gibi laflar etmeye başladı. Allah aşkına, kimin ne hakkı var bu adamı bu hale getirmeye?" Sert yaptırımlar yolda Aydın Boysan'a karşılıklı rakı içme talebiyle gelen kişileri bundan böyle savcılığa şikayet etme kararı aldıklarını da sözlerine ekleyen Şahin, "Müvekkilim 90'ına gelmiş, yaşını başını almış bir insan. Eskilerin deyimiyle 'gözünün feri toprağının kirinde', amiyane tabirle bir ayağı çukurda. Bu memlekette başka bi tane adam yok mu rakı adabını bilen? Hasbelkader denk gelen koluna yapışıp kendisini zorla sofraya oturtuyor. Aydın Bey'i bugün selam vermekten dahi korkar hale getiren bu insanların, onun canına kast etmelerine daha fazla izin vermeyeceğiz." diyerek, konu hakkındaki hassasiyetlerini ortaya koydu. Son olarak rakı adabını çok merak edenlere bu konuda yazılmış yüzlerce kitap olduğunu hatırlatan Avukat Cengiz Kağan Şahin, "Yalan olmasın ama biz sayfalar boyu rakı adabı anlatan 300 küsür kitap tespit ettik... ki onların 283 tanesini müvekkilim bizzat yazmış zaten, o da ayrı mesele... Hala daha ısrar edenlere o kitapları hediye etmeye de hazırız, ama artık lütfen rahat bırakın Aydın Bey'i." sözleriyle tüm kamuoyuna seslendi. morbezelye Rakı sofrasından bildirdi...
-
ALLAH YOKTUR!
Sayın bilgininefendisi, özgüveninize hayran kaldım. yazdıklarınızı okuduktan sonra size aynen katılmam gerektiğini hissettim.. Belirttiğiniz gibi bilim adamları yeni bir şeyler keşfetmeden önce aslında gereken bilgileri kuranda aramaları gerekir. Bu konuda sizi destekleyen şu yazıyı herkesin okuması gerekli, orada da belirtildiği gibi Müslüman İlim Adamları Sadece Kur'an'dan Alınan Bilgilerle Dizel Jeneratör Ürettiklerini anlatıyor. http://www.turkish-m...er/#entry866177
-
Bedelli Askerlikle İlgili Ne düşünüyorsunuz?
Kılıçdaroğlu: Oğlum bedelli yapmayacak CHP lideri Kılıçdaroğlu, 1982 doğumlu olan oğlunun bedelli askerlikten yararlanıp yararlanmayacağının sorulması üzerine, ''Hayır yararlanmayacak. Onun askere gitmesini istiyorum'' dedi Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin bedelli askerliğin meclis gündeminden geçtiğini, CHP Milletvekili Rıza Türmen'in ise yasayı Anayasa Mahkemesine götürebilecekleri yönünde açıklamaları olduğunu hatırlatması üzerine, ''Daha o konuda bir karar vermiş değiliz. Rıza Bey açıkladı. O konuyu hukukçu arkadaşlarımız inceliyorlar. Anayasaya aykırılık görülürse tabii ki Anayasa Mahkemesine götüreceğiz doğal olarak...'' karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nun 1982 doğumlu olduğu belirtilerek bedelli askerlikten yararlanıp yararlanmayacağının sorulması üzerine, ''Hayır yararlanmayacak. Onun askere gitmesini istiyorum'' dedi. Kılıçdaroğlu, ayrıca bu düşüncesini oğluyla konuştuğunu da ifade etti.
-
'Yorgun Herakles' _ HERAKLES NASIL YORULDU?
*** 'Yorgun Herakles'e bakmaktan yorulmadılar Eylül ayında ABD'den getirilen ve Antalya Müzesi'nde sergilenen 'Yorgun Herakles'i 45 günde 35 bin kişi ziyaret etti Antalya Müze Müdürü Mustafa Demirel, Eylül ayında ABD'den getirilen ve Antalya Müzesi'ndeki alt yarısıyla birleştirilen Yorgun Herakles heykelinin, ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördüğünü söyledi. Heykelin ekim ayı başında ziyarete açıldığını hatırlatan Demirel, ''Özellikle heykelin kaçırılış öyküsünü, getirilmesi için süren mücadeleyi öğrenenler, Herakles'e büyük ilgi gösteriyor. Dış basında heykelin hikayesinin yer alması yabancıların ilgisini de artırdı. Özellikle güz döneminde kültür gezilerine katılan yabancıların müzeyi gezerken sergilenen Herakles'e özel ilgi gösterdiklerini fark ettik'' diye konuştu. Yorgun Herakles'in sergilenmeye başladığı günden itibaren geçen 45 günde 35 bin kişi tarafından ziyaret edildiğini açıklayan Demirel, ''Yıl sonuna bir ay kalmasına karşın, müzemizi ziyaret sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artmış durumda'' dedi. HERAKLES NASIL YORULDU? Hiçbir silahın işlemediği Nemea aslanını boğarak öldüren Herakles'i, asasına dayanmış dinlenirken anlatan ''Yorgun Herakles'' heykeli, MS 2. yüzyılda Anadolu topraklarında yapıldı. Perge Antik Kenti'nden 31 yıl önce çalınan heykelin üst kısmı, onlarca yıllık hasretin ardından eylül ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağıyla ABD'den Türkiye'ye getirildi. Antalya Müzesi'nde alt kısmıyla birleştirilen heykel, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın da katıldığı törenle ziyarete açılmıştı. VAN GOGH'A 1,5 MİLYON ZİYARETÇİ Hollanda’da turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerin başında gelen Van Gogh Müzesini bu yılın 11 aylık döneminde 1,5 milyon kişinin ziyaret ettiği açıklandı. Müze tarafından yapılan açıklamada, 2010 yılına kıyasla bu senenin 11 ayında ziyaretçi sayısında yüzde 10’luk artış olduğu bildirildi. Başkent Amsterdam’ın merkezi Museumplein’de yer alan Van Gogh Müzesi, restorasyon çalışmaları nedeniyle 2012’de 6 ay kapalı kalacak. Ekim 2012’de başlayacak olan restorasyon çalışmalarının Mart 2013’te tamamlanması bekleniyor. Bu süre zarfında müzedeki önemli eserler yine Amsterdam’da bulunan Hermitage Müzesi’nde sergilenecek.
-
Hayvanlar deprem olacağını nasıl anlıyor?
*** Hayvanlar deprem olacağını nasıl anlıyor? Kimi hayvanların depremlerden önceki olağandışı davranış biçimi neye dayanıyor? Bilim adamları, bunun hayvanların sulardaki kimyasal değişimi sezme kabiliyetinden kaynaklanıyor olabileceğini düşünüyor Araştırmacılar, 2009 yılında İtalya'nın L'Aquila kentini vuran depremden birkaç gün önce yakınlardaki bir gölde yaşayan kurbağa sürüsünün topluca göç etmesi ardından konuyu mercek altına aldı. Hayvan davranışlarını daha yakından takip ederek depremleri önceden tahmin etmenin mümkün olup olmadığını sorguluyorlar. Journal of Environmental Research and Public Health (Çevre Araştırması ve Kamu Sağlığı Dergisi) adlı bilimsel yayında ayrıntıları yer alan araştırmada, basınç altındaki kayaların saldığı parçacıkların yüzeydeki su birikintilerinde yol açtığı kimyasal reaksiyon zinciri anlatılıyor. Su kenarında ya da içinde yaşayan hayvanların, sudaki kimyasal değişikliklere son derece hassas olduğu bilinen bir gerçek. Bu tip hayvanlar, kaya kütleleri en nihayet yerinden oynayarak depreme yol açmadan önce, sarsıntının gelişini sudaki değişimden hissediyor olabilir. L'Aquila depremindeki kurbağa sürüsünün yanısıra, büyük bir yer sarsıntısından önce tanık olunan tuhaf hayvan davranışlarına başka örnekler de var. YILANLAR UYANIYOR Sürüngenlerin, suda ve karada yaşayan yüzergezerlerin veya balıkların büyük bir deprem öncesinde garip davranışlar sergilediği bilgisi birçok ülkede yaygın biçimde dile getiriliyor. Örneğin, 1975 yılında Çin'in Haicheng kentinde meydana gelen depremden yaklaşık bir ay önce, yılanların topluca yuvalarından çıkmaya başladığı görülmüştü. Bu yıkıcı depremin Haicheng'i kış aylarında vurduğu düşünülecek olursa, yılanların kış uykusunu yarıda kesip kendilerini dondurucu soğuğun ortasına atması neredeyse intiharla eş anlama geliyor. Kış uykusundan uyanan sürügenler, topluca göçen yüzergezerler ya da yüzeye çıkan derin su balıkları gibi daha çok sayıda benzer anekdot var. Ancak büyük çaplı depremler çok nadir gerçekleşen bir durum olduğu için, önceden doğada yaşanan olayları bilimsel bir gözle incelemek neredeyse imkansız gibi. İtalya'nın L'Aquila kentindeki kurbağalar, işte bu noktada istisnai bir konumda. İngiltere'nin Open University (Açık Öğretim Fakültesi) biyoloji bölümünde okuyan Rachel Grant, L'Aquila'daki kurbağaları yazdığı doktora tezi için şans eseri inceleme altına almıştı. Grant, ''Depremden önce üç gün içerisinde göldeki 96 kurbağadan geriye bir tanesinin bile kalmadığını gördüm, gerçekten çok şaşırtıcıydı.'' diyor. Bunun üzerine Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, Rachel Grant ile temasa geçerek araştırmaya dahil oluyor. NASA İNCELEMEYE BAŞLADI Aşırı basınç altındaki kaya kütlelerinin kimyasal değişimini inceleyen NASA, L'Aquila'daki kurbağaların topluca göç edişinin bununla bir bağlantısı olup olmadığını gölün su numunelerini tahlil ederek araştırdı. Labrotuvar testleri, kaya katmanlarının yüzeydeki su birikintilerinin kimyasını değiştirebildiğini ve bu durumun suda yaşayan canlılarda olağandışı davranışlar tetikleyebileceğini gösterdi. NASA'da çalışan jeofizikçi Friedmann Freund, tektonik tabakaların yol açtığı türden muazzam bir basınç altında kalan kayaların, deprem öncesinde çevrelerine elektrik yüklü parçacıklar saldığını kanıtladıklarını söylüyor. Yüzeye kadar çıkan bu parçacıklar hava veya su ile karşılaşınca reaksiyona girerek yeni moleküllerin oluşumuna neden oluyor. Örneğin suya karışınca ortaya hidrojen peroksit çıkabiliyor. Kimyasal değişimin göl suyundaki organik çökeltiyi etkileyerek suda yaşayan hayvanlara karşı zehirli maddelerin oluşumunu tetiklediği düşünülüyor. Fakat araştırmacılar, çok karmaşık bir mekanizmanın işlediği kanısında ve henüz kesin bir teoriye varmadan önce daha çok sayıda bilimsel teste ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyorlar.
-
Kızlarını evlendirmek istemeyen aileye kezzaplı saldırı
- İnternet bağımlıları Bakırköy'e..!
*** İnternet bağımlıları Bakırköy'e ..! Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde açılan klinikte, sosyal medyadan online alışverişe internetin getirdiği pek çok nimete aşırı bağımlılık geliştirenler tedavi ediliyor. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları E.A. Hastanesi (BRSHH) bünyesinde açılan İnternet Bağımlılığı Polikliniği’nde, internet bağımlısı kullanıcılar tedavi görüyor. Son yıllarda herkesin hayatını kolaylaştıran bilgisayar ve internet, kimi zaman hiç beklenmedik tehlikeli sonuçlara neden oluyor. Bilgiye ulaşmanın en kolay yolu olarak nitelendirilen internetin aşırı kullanımı kullanıcıların aile ilişkilerinde ve sosyal ilişkilerde bozulma, öğrencilerde derslere katılımının azalması, okuldan uzaklaşma, işyerlerinde iş veriminin düşmesi, işten ayrılma, yeme – içme gibi günlük yaşam aktivitelerin ihmal edilmesi, obezite, yorgunluk, yaygın beden ağrıları gibi yıkıcı sonuçlara yol açıyor. Sorunlu internet kullanımı psikiyatrinin en yeni ilgi alanlarından biri haline gelirken, ülkemizde genç nüfusun yüksekliği ve internet kafelerin kontrolsüzce yaygınlaşmış olması, henüz yeni tanımlanmakta olan hastalık için oldukça uygun bir zemin oluşturuyor. Hastalığın tedavisi için ülkemizde yaygınlaşan kliniklere bir yenisi daha eklendi. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları E.A. Hastanesi (BRSHH) bünyesinde açılan İnternet Bağımlığı Polikliniği hizmet vermeye başladı. İnternet Bağımlılığı Polikliniği, uyguladığı tedavi yöntemleriyle internet kullanımını tekrar kişinin kontrolü altına alabilmesini hedefliyor ve bağımlılıkla ilgili bilgilendirme yapıyor. Poliklinikte, chat ve sosyal medya bağımlılarından, online alışveriş meraklılarına, cinsel içerikli site tutkunlarından, saatlerce bilgisayar oyunu oynayanlara, kadar yetişkin, kadın/erkek, ergen, çocuk birçok kişi tedavi görüyor.- Libyalı niye Topkapı'yı bastı?
Çatışma izleri, hatıra fotoğrafı oldu Topkapı Sarayı'nda dün yaşanan çatışmanın izleri turistlerin ilgi odağı oldu Topkapı Sarayı’nda dün yaşanan çatışmanın izleri turistlerin ilgi odağı oldu. Libyalı saldırgan Samir Salem Ali El Nadhwri’nin 2 saat boyunca özel harekat polislerine direndiği sarayın giriş bölümündeki Bab-ı Hümayün kapısındaki ve mermer sütunlardaki mermi izlerini inceleyen turistler, burada hatıra fotoğrafı çektiriyor. Topkapı Sarayı duvarları, dün yaşanan korku dolu saatlerin izlerini net bir şekilde yansıtıyor Libyalı saldırganın etrafa rastgele ateş açtığı olayda, Topkapı Sarayı’nın ilk kapısı olan Bab-ı Hümayün girişindeki dökme kapı ve mermer sütunlar kurşun ve saçma izlerinden büyük hasar gördü. İKİ GİRİŞİ DE KAPATMIŞ Libyalı saldırganın öldürülerek durdurulabildiği çatışmanın ardından yaşananlar da netlik kazanmaya başladı. Beyazıt Mercan Yokuşu’ndaki av malzemeleri satan bir dükkandan pompalı tüfek alan saldırganın bir süre Sultanahmet’teki bir kafede oturduğu tespit edildi. Cankurtaran tarafından sarayın ilk girişi olan Bab-ı Hümayün kapısına yürüyerek gelen saldırganın, kapıda nöbet tutan askerleri yaraladıktan sonra her iki taraftaki dökme demirden yapılmış kapıları kapatarak, girişi engellediği ortaya çıktı. Kapı kanatlarını kapatarak kendisine bir savunma bölgesi hazırlayan saldırganın kendisiyle iletişim kurmaya çalışan Arapça bilen polislere de silahla karşılık verdiği öğrenildi. TURİSTLER ÇATIŞMA İZLERİNE BAKIYOR Çatışmanın ardından Topkapı Sarayı’nda hayat bu sabahtan itibaren normale döndü. Rehberler eşliğinde Topkapı Sarayı’nı gezen turistler büyük bir ilgiyle dökme kapıya ve mermer sütunlara isabet eden kurşun ve saçma izlerine bakıyor. Libyalı saldırganın güvenlik güçlerine açtığı ateş sonucu saçma isabet eden ağaçları ve asker nöbet kulübesini de inceleyen turistler, hatıra fotoğrafı çekmeyi de ihmal etmiyor. Öte yandan, dünkü saldırının ardından Topkapı Sarayı girişine konulmak üzere bir metal dedektör, saray kapısına getirildi.- 'Sıra dışı peyzaj mekanları'
*** Rize'li mucit İtalya'da tez konusu oldu Rize'de çelik halatlar kullanarak kaya yamacına astığı evi ve rüzgarda dönen çardağı ile 80 yaşındaki Bilal Atasoy, İtalya'da yüksek lisans yapan Özden Kaya'nın hazırladığı 'Sıra dışı peyzaj mekanları' tezine konu oldu Rizeli mucit İtalyada tez konusu oldu İstanbul Üniversitesi (İÜ) Peyzaj Mimarlığı Fakültesi mezunu Özden Kaya, İtalya Politechico Di Milano Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi sırasında hocalarına, Karadeniz’deki mucitlerin sıra dışı yapıtlarından bahsedip fotoğraflarını gösterdi. Hocaları da Kaya’dan, ’Sıra dışı peyzaj mekanları’ konulu tez hazırlaması istendi. Türkiye’ye döndükten sonra Rize Mimarlar Odası Başkanı Mustafa Mahmutoğlu ile birlikte daha önce adını gazete ve televizyonlardan duyduğu Bilal Atasoy’u, Rize’nin Güneysu İlçesi Gürgen Köyü’ndeki evinde ziyaret eden ve kayalara çelik halatlarla asılan 15 metre uzunluğundaki ev ile rüzgarda dönen çardağını inceleyen ve fotoğraflarını çeken Özden Kaya, teknik bilgiler aldı. Atasoy ile döner çardağında oturup sohbet eden Kaya, mühendislerden destek alıp almadığı yolundaki sorusuna, "Mimar da mühendis de benim. Aklıma gelir, hemen yaparım. İnşaat sırasında baktım ki olmuyor, projeyi değiştiririm" cevabını alınca kahkahalara boğuldu. HİÇBİR YERDEN ONAY ALMADAN YAPI YAPIYORLAR Sohbet sırasında İtalya’ya selam gönderen Bilal Atasoy, "Neden ilgi duydular bilmiyorum ama ben boş durmam. Herkesin yaptığı işi de yapmam. Yaptığınız şeyin eşi benzeri olmaması lazım. Bunları yaparken mimar ve mühendise danışmam. Akşam yatarken kafamda projeyi kurarım, sabah kalkar yaparım" derken, Özden Kaya ise "Karadeniz’deki mucitlerin projelerini İtalya’da hocalarıma gösterdim. Çok ilgilendiler ve tezimi bu konuda hazırlamamı istediler. Ben de buraya geldim. Karşılaştığım yapılar hayli ilgimi çekti. Gerçekten Karadenizli mucitler çok cesur. Plan ve proje konusunda hiçbir yerden onay almadan yapı yapıyorlar. Bilal beyin kayalara bağlı evi gerçekten çok ilginç" diye konuştu. YENİ PROJELERİ BEKLİYORUZ Atasoy’un yaptığı sıra dışı yapıları incelerken sık sık gülen Rize Mimarlar Odası Başkanı Mustafa Mahmutoğlu da bu ilginç yapıların ilin renkleri olduğunu belirterek, "Diyecek başka bir şey yok. İtalya’dan bunlar dikkat çekmişse bizim ilgisiz kalmamız düşünülemez. Bilal bey çocukluğundan beri sıra dışı işlere ilgisi var. Yeni projeleri olduğunu söyledi. Bizde merakla bekliyoruz" dedi.- Libyalı niye Topkapı'yı bastı?
*** Libyalı niye Topkapı'yı bastı? Elindeki silahlarla Topkapı Sarayı'nda dehşet saçan Libyalı'nın, eğlenmek için gittiği barda düşürüldüğü 'fahiş hesap tuzağı'na tepki olarak o saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürüldü Topkapı Sarayı'nda düzenlediği saldırı ile dehşet saçan Libya uyruklu Samir Salem Ali Elmadhayri'nin, kendisine bir barda kurulan 'fahiş hesap tuzağına' kızdığı için, bir arkadaşından aldığı borç parayla silah alarak böyle bir eylemi gerçekleştirdiği ileri sürüldü. Olayı soruşturan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri şimdi bu iddiayı da araştırıyor. Bir güvenlik görevlisi ve iki askeri yaraladıktan sonra vurularak öldürülen 36 yaşındaki Libyalı saldırganın, turistlere ve eğlence kulüplerinde kurulan "fahiş hesap tuzağı" kurbanı olduğu ileri sürüldü. 27 Kasım 2011 tarihinde İstanbul'a gelen Elmadhayri'nin Taksim'de yürüdüğü sırada, "İyi bir bar biliyorum, eğlenmek ister misiniz?" diye soran kişi ile birlikte bir bara gittiği, burada eğlenen Elmadhayri'ye yüksek miktarda hesap çıkartıldığı, ardından zorla üzerindeki paranın alındığı ileri sürüldü. Buna öfkelenen Elmadhayri'nin kendi vatandaşı olan bir arkadaşından aldığı borç parayla üzerindeki silahları alarak böyle bir eyleme kalkıştığı iddia edildi.- Çocuklarınızı 'Obeziteden oyunla koruyun'
Obeziteden oyunla koruyun Gelişen teknolojiyle zamanının çoğunu televizyon ve bilgisayar başında geçiren çocuklar, obeziteden oyunla kurtulabiliyor Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emre Atabek, obezitenin giderek artan büyük bir sorun haline geldiğini söyledi. Obezitenin yol açtığı sağlık problemlerinin gerek birey gerekse ülke için önemli bir ekonomik yük teşkil ettiğini belirten Atabek, bu yüzden obezitenin erken yaşlarda fark edilerek önlenmesi ve gereken tedbirlerin alınmasının önemine dikkati çekti. Gelişen teknolojiyle birlikte insanların hareketsiz bir yaşam sürdürmeye başladığını vurgulayan Atabek, şunları söyledi: ''Bu nedenle obezite olan çocukların sayısı giderek artıyor. Çocuklar, günlerinin büyük çoğunluğunu televizyon ya da bilgisayar başında geçiriyor. Bu da küçük yaşlarda obezite olma riskini kat kat artırıyor. Hareketsiz dakikalarda alınan abur cuburlarda bu durumu daha da tetikliyor. Beden çalışması gerektiren çocuk oyunlarıyla hareketsiz yaşamasının önüne geçilen çocuğun, ilerde damar sertliği nefes zorluğu, astıma yatkınlığı, şeker hastalığı gibi rahatsızlıklara yakalanmasının da önüne geçilmiş olunur. Oyunların tadına varan çocuk kendisini hareketsiz yaşama sürükleyen bilgisayar ve televizyonla daha az vakit geçirmiş olur. Oyun oynayan çocuk sürekli hareket halinde olduğundan obeziteye yakalanma riski de azalıyor. Bu durumda ailelere çok iş düşüyor. Çocuğunu dışarıya çıkartmayan ve evde olmasını isteyen aileleye obeziteyle ilgili eğitim çalışmaları verilmeli. Çocuklara yönelik spor tesisleri çoğalmalı. Obezitenin temellerinin çocuk yaşlarda atıldığı unutulmamalı.'' Atabek, şeker metabolizmalarında da bozukluklar yaşanabilen, ergenlik öncesinde şeker hastalığına yol açan rahatsızlığın önlenmesi için gerekli tedbirlerin yurt çapına yayılarak bir an önce alınması gerektiğini sözlerine ekledi.- Ek besinlere geçiş_Bir yaşından küçük çocuklara 'Bal yerine pekmez yedirin'
*** 'Bal yerine pekmez yedirin' Bir yaşından küçük çocuklara demir açısından zengin olan pekmezin bol bol yedirilmesi öneriliyor Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Kılınç, bebeklerin 6 aylığa kadar anne sütünden bütün besinlerini aldığını, 6 aydan sonra anne sütünün yeterli gelmemesi nedeniyle ek besinlere başlandığını belirtti. Ek besinlerin seçiminin önemli olduğunu, bu dönemde bebeğin alerji riski olmayan, basit ve tek çeşitten oluşan gıdalarla beslenmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Kılınç, şöyle konuştu: ''Ek besinlere geçişte gıdaların bebeğin fiziksel yapısına uygun olması gerekiyor. Sütten hemen sonra bebeğe ağır gelmeyecek meyve suları, püreleri, meyveler, besleyici sebze püreleri uygun olur. 8. aydan sonra sebze çorbaları ve yavaş yavaş bebeğe et verilebilir. Ancak 1 yaşından önce çocuklara verilmemesi gereken gıdalar da var. Bunların başında bal geliyor. Çocuğun bünyesi ve bağışıklık sistemi henüz tam gelişmediği için alerji olma olasılığı yüksektir. Balda bulunan polenler çocuğun alerji olmasına ve zehirlenmesine neden olabilir. Bir yaşından önce çocukların bağışıklık sistemi yeterince gelişmediği ve onlarda alerjiye neden olabileceği için bal önermiyoruz, Bize herhangi bir nedenle başvuran aileleri bal konusunda uyarıyoruz. Çocuklara bir yaşından önce bal yerine kansızlığa karşı önemli, demir bakımından zengin olan pekmez yedirilebilir. Alyuvarların yapımı için demir büyük önem taşıyor. Demir yetersizliği ise kansızlığa neden oluyor. Pekmez hem kan yapıcı özelliği hem demirden zengin olması ve enerji kaynağı olması açısından önemli. Pekmez çocuğun öğününe yoğurdun içinde ya da sade olarak katılabilir. Pekmez bebeğin bünyesini rahatsız etmez, alerji yapma olasılığı da çok azdır.'' BAL TEBLİĞİ Sağlık Bakanlığının ve doktorların alerjiye neden olabilecek maddeleri içermesi nedeniyle bir yaşından küçük bebeklere bal yedirilmemesi uyarısının Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca etiketlere taşınacağı bildirildi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca hazırlanarak görüşe açılan bal tebliği taslağına göre, bal etiketlerinde ''1 yaşından küçük çocuklara bal yedirilmemelidir'' ifadesi yer alacak. AB'ye uyum çerçevesinde hazırlanan taslağa göre, bala gıda katkı maddeleri dahil olmak üzere dışarıdan hiçbir madde katılamayacak. Bal, doğal bileşiminde bulunmayan organik veya inorganik maddelerden arındırılmış olacak. Bala katkı maddesi ve aroma verici katılmayacak.- Bu ürün piyasadan toplatılıyor
Bu ürün piyasadan toplatılıyor Sağlık Bakanlığı, "Orjin" markalı "Rahatlatıcı masaj ve bacak bakımı" isimli ürünlerin piyasadan toplatılması işlemlerine başladı Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakanlık tarafından yapılan Piyasa Gözetimi ve Denetimi faaliyetlerinde "Orjin" markalı "Rahatlatıcı masaj ve bacak bakımı" adlı ürünlerin; eklem ve kas figürü ile çeşitli endikasyonlarla (ağrı, romatizma, kılcal damarlardaki kan dolaşımının rahatlaması, baş ağrısı ve auralı migrenler, boyun tutulmaları, kireçlenme ve menisküs, kas ağrıları v.b. gibi tedavi etme iddiasıyla) piyasaya sürüldüğü belirtildi. "Rahatlatıcı Masaj ve Bacak Bakım Kremi" adlı ürünün "kozmetik" olduğu beyan edilerek Bakanlığa bildirimi yapıldığı kaydedilen açıklamada, kozmetik ürünlerin yukarıda sayılan etkileri gösteremeyeceklerine dikkat çekildi. Bu etkilerin ruhsatlı ilaçlardan beklenebilecek etkiler olduğu ve adı geçen ürünün Bakanlık tarafından ruhsatlandırılmış olan bir "ilaç" olmadığı kaydedilen açıklamada, "Orjin" markalı ’Rahatlatıcı masaj ve bacak bakımı’ isimli ürünlerin piyasadan toplanması işlemleri Bakanlığımızca başlatılmıştır. Muhtelif televizyon, radyo kanalları ve internet sitelerinde reklamı yapılmak suretiyle tedavi ettiği veya tedaviye yardımcı olduğu iddia edilerek piyasaya arz edilen ürünlere itibar edilmemesi ve rahatsızlıkları olan kişilerin öncelikle bir hekime başvurmaları halk sağlığının yararına olacaktır" denildi.- Stresli kadın kız doğuruyor
Stresli kadın kız doğuruyor Amerikalı ve İngiliz bilim adamları, stres altındaki kadınlarda yaşanan hormonal değişikliklerin bebeklerinin cinsiyetini etkilediğini iddia etti Oxford Üniversitesi’nde yapılan araştırmalarda hamile kalmadan haftalar ya da bazı durumlarda aylar önce iş, ev ve aşk hayatında sorunlar yaşayan kadınların çocuklarının cinsiyetinin çoğunlukla kız olduğu kaydedildi. Stresin sebep olduğu kortizol oranının yüksek olduğu kadınlarda erkek çocuk doğurma oranının düşük olduğu belirtilirken incelemeye göre stres oranı yüksek 130 kadın 58 erkek ve 72 kız doğurdu. Araştırmanın yapıldığı İngiltere’de bu oran 105 erkeğe 100 kız çocuğu. Araştırmayı ABD’li meslektaşlarıyla yürüten Dr. Ceclila Pyper “Kortizolün cinsiyete nasıl etki ettiğini anlamak henüz mümkün değil” dedi. SİGARA İÇENLERDE ERKEN MENOPOZ Vatan'ın haberine göre; bilim adamları, sigara içen kadınların ortalamadan bir yıl erken menopoza girdiğini ortaya çıkardı. ABD, Polonya, Türkiye ve İran’dan 6 bin kadının katıldığı araştırmada, sigara içmeyenlerin 46 ile 51 yaşları arasında menopoza girdiği bildirildi. Öte yandan sigara tiryakisi olan kadınların menopoz dönemine 43 ile 50 yaşları arasında girdiği belirtildi. Erken menopoza giren kadınlarda daha çok kalp rahatsızlığı yaşandığını belirten Volodymyr Dvornyk “Erken menopoza giren kadınların Alzheimer, obezite ve kalp damar rahatsızlıklarına yakalanma oranı daha fazla. Yani sigara içen kadınların ortalama ömürleri kısalıyor” dedi.- Adı 'geçici', hasarı 'kalıcı'
*** Geçici dövmelere DİKKAT Uzmanlardan, özellikle gençler ve çocuklar tarafından yaptırılan hint kınası ve geçici dövmelerin vücutta kılıcı hasarlar bırakabileceği uyarısı geldi Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Öztürk Başsoy, geçici dövmelerde ve hint kınalarında yüksek oranda bulunan ''parafenilen diamin'' isimli maddenin uygulandığı bölgede kızarıklık, yanma, kaşıntı, içi sıvı dolu kesecikler ve sulanma gibi belirtiler ortaya çıkabileceğini, bu nedenle bu tür maddelerle işlem yaptırmaktan kesinlikle kaçınılması gerektiğini bildirdi. Dr. Banu Öztürk Başsoy, ciltte alerjik reaksiyona neden olan etkenler ve bunlara karşı alınacak önlemlerle ilgili bilgiler verdi. Genetik yatkınlığı olan bireylerde, doğada yaygın bulunan maddelerin ''yabancı-alerjik'' olarak algılandığını anlatan Başsoy, hafıza hücreleri tarafından ''alerjik'' diye kaydedilen maddelerle her karşılaşma sonrası vücudun bunlara tepkiler verdiğini söyledi. Teknolojik ilerleme ve sanayileşme arttıkça alerjik hastalıkların sıklığında da artma gözlendiğini ifade eden Başsoy, alerjinin bu nedenle ''yüzyılın hastalıklarından biri'' olduğunu bildirdi. Alerjinin çok farklı şekillerde ortaya çıkabildiğine dikkati çeken Başsoy, cilde temas ettirilen zararlı maddelerin buna yol açan nedenler arasında bulunduğunu vurguladı. Yazının devamını aşağıdaki başlıkta bulabilirsiniz. Adı 'geçici', hasarı 'kalıcı' ~ Geçici dövmelere DİKKAT- Adı 'geçici', hasarı 'kalıcı' ~ Geçici dövmelere DİKKAT
*** Adı 'geçici', hasarı 'kalıcı' Uzmanlardan, özellikle gençler ve çocuklar tarafından yaptırılan hint kınası ve geçici dövmelerin vücutta kılıcı hasarlar bırakabileceği uyarısı geldi Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Öztürk Başsoy, geçici dövmelerde ve hint kınalarında yüksek oranda bulunan ''parafenilen diamin'' isimli maddenin uygulandığı bölgede kızarıklık, yanma, kaşıntı, içi sıvı dolu kesecikler ve sulanma gibi belirtiler ortaya çıkabileceğini, bu nedenle bu tür maddelerle işlem yaptırmaktan kesinlikle kaçınılması gerektiğini bildirdi. Dr. Banu Öztürk Başsoy, ciltte alerjik reaksiyona neden olan etkenler ve bunlara karşı alınacak önlemlerle ilgili bilgiler verdi. Genetik yatkınlığı olan bireylerde, doğada yaygın bulunan maddelerin ''yabancı-alerjik'' olarak algılandığını anlatan Başsoy, hafıza hücreleri tarafından ''alerjik'' diye kaydedilen maddelerle her karşılaşma sonrası vücudun bunlara tepkiler verdiğini söyledi. Teknolojik ilerleme ve sanayileşme arttıkça alerjik hastalıkların sıklığında da artma gözlendiğini ifade eden Başsoy, alerjinin bu nedenle ''yüzyılın hastalıklarından biri'' olduğunu bildirdi. Alerjinin çok farklı şekillerde ortaya çıkabildiğine dikkati çeken Başsoy, cilde temas ettirilen zararlı maddelerin buna yol açan nedenler arasında bulunduğunu vurguladı. DÖVMELERE DİKKAT Geçici dövme ve hint kınalarında bulunan ''parafenilen diamin''in (PPDA) cilde zarar veren maddelerin başında gelir. Siyah renk veren bu maddenin tüm saç ve fotoğraf boyalarında da bulunur. Bu maddeye maruz kalan meslek grubuna mensup kişilerde sık sık iritasyon görülür, ayrıca toplumda da yüzde 1-2 oranında bu maddeye bağlı alerjik reaksiyonlar ortaya çıkmaktadır. ''Estetik amaçlı yaptırılan dövmeler ve hint kınaları vücutta ömür boyu kalabilecek izler bırakabilir. Gençler ve çocuklar tarafından sık yaptırılan geçici dövmelerde ve hint kınalarında yüksek oranda parafenilen diamin bulunuyor. Geçici dövmelere ve hint kınalarına siyah renk elde etmek gelişigüzel bu maddenin eklendiği biliniyor, ancak bunun hangi oranda olduğu bilinmiyor. Parafenilen içeren karışımla geçici dövme yapılan yerde kızarıklık, yanma, kaşıntı, içi sıvı dolu kesecikler ve sulanma gibi irritasyon belirtileri ortaya çıkabilir. Ancak daha da önemlisi, bu maddenin yüksek oranda bulunduğu bu karışımların cilde toksik etkisi de oluyor. Sadece alerjik değil, aynı zamanda irritan ve toksik olabilen bu maddeyle dövme yaptırılmaması gerekir'' KURDEŞEN Halk arasında ''kurdeşen'' olarak bilinen ürtikerin de çok çeşitli sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Hastalığın kaşıntı, kabarma, kızarma ve en fazla 48 saat içinde kendiliğinden kaybolur. Bu durum çok çeşitli mekanizmalarla ortaya çıkabilmekte ve çok sık görülür, hemen hemen herkesin ömründe bir veya birkaç defa farklı sebeplere bağlı olarak ürtiker atağı geçirebilmektedir. Alerjik bünyeli kişilerde ''alerjik ürtiker'' görüldüğünü ifade eden Başsoy, ''Sıklıkla gıdalar ve ilaçlar, ayrıca toz, ağaç ot ve çiçek polenleri, ev tozu akarları alerjik ürtikerin sebeplerindendir. Bazen ciltle temas eden bir kimyasal madde de örneğin, dövme, boya, parfüm, lateks, kontakt ürtikere sebep olabilir'' diye konuştu. Alerjik egzemaların da alerjik madde ile temas sonucu oluşan bir başka cilt hastalığıdır ''Çocuk ve gençlerde geçici dövmede kullanılan boya maddesine bağlı olabileceği gibi, her yaş grubunda metallere, parfüm, lateks, deri, pudra, parafin, vaselin, formaldehit, yaygın olarak gündelik yaşamda kullandığımız kozmetiklerin içinde bulunan çok çeşitli maddelere bağlı olarak görülebilir. Alerjik bünyeli kişilerde bu tip egzamalar daha sık ortaya çıkar'' ALERJİDEN KORUNMAK Alerjiden korunmanın, alerjenin saptanmasıyla mümkün olabilmektedir. Bunun saptanması amacıyla çok çeşitli alerji testleri farklı şekillerde yapılmaktadır. Deri ***** testinin, deri içine alerjen maddelerin verilmesiyle o bölgede oluşan yanıtın değerlendirilmesi esasına dayalıdır ve genellikle polen, akar, gıdalar ve diğer solunumsal alerjenlere bağlı olan alerjiyi saptamanın mümkün olur. Deri yama testleri ise ciltle temas eden kimyasal maddelere karşı olan alerjinin saptanmasında kullanılır. Son zamanlarda kanda spesifik IgE düzeyleri bakılarak yapılan, genellikle gıda ve solunumsal alerjenlerin saptanabilmektedir. Kan testlerinin, York testinin de günlük yaşamda tüketilen, süt, maya, yumurta, et, buğday çavdar gibi besinlere karşı duyarlılık olup olmadığını göstermektedir. ''Alerjiden korunmak ancak alerjenin saptanmasıyla mümkün olmaktadır. Bu sebeple ileri alerji testlerinin yapılması ve bu testlerin uzman doktorlar tarafından değerlendirilmesi gereklidir''- Kadınların orgazm efsaneleri
YANLIŞ 4: MENOPOZ SONRASI ORGAZM OLMAK GÜÇLEŞİR Menopoz sonrasında orgazm olmak güçleşmez. Tam tersine birçok kadın ilerleyen yaşlarda daha yoğun ve uzun orgazmlar yaşadığını belirtiyor. Bunun nedeni ilerleyen yaşla beraber kadınların vücutlarını daha iyi tanıması, kendilerine neyin zevk verdiğini daha iyi bilmesi ve partnerlerine istek ve arzularını daha rahatlıkla ifade edebilmesidir. Birçok kadın cinselliğe ilk adım attıkları gençlik döneminde bu rahatlığa sahip değildir. Özellikle partner tarafından yanlış değerlendirme korkusu, yanlış cinsel bilgiler ve cinsellikle ilgili olumsuz şartlanmalar genç kadınların vücutlarını araştırmalarını zorlaştırır. Ancak menopoz sonrasında bu tip endişelerde bir rahatlama yaşanır. Ancak her kadın menopoz sonrasında düzenli ve kolay orgazma ulaşacak diye bir kaide de yoktur. Her yaş döneminde olduğu gibi, menopoz sonrasında da ısrarcı şekilde devam eden orgazm probleminde, sorunun fizyolojik ve psikolojik alt yapısı incelenmelidir. Ayrıca partnerle olan ilişkinin kalitesi, ilişki çatışmaları, gündelik hayata dair stresler, geçmiş cinsel deneyimler ve geçmiş ilişki öyküsü de araştırılmalıdır. YANLIŞ 5: ORGAZM ANCAK GECE YAŞANIR 2007 yılında Amerikan Uyku Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, kadınların büyük bölümü, yatağa gitmeye bir saat kala büyük bir koşuşturmaca içinde oluyor. Temizlik, bulaşık, yemek pişirmek, televizyon izlemek, internette dolaşmak, aile aktiviteleri ile meşgul olmak gibi birçok işi, uyku öncesindeki bir saate sığdırıyor. Dolayısıyla kadınların çoğu yatağa yattıklarında hemen uykuya dalmayı arzuluyor. Tabii ki, günlük koşuşturmaca ve yorgunluklarla baş etmeye çalışırken, uyku önemli bir enerji deposu haline gelir. Kaliteli bir gece uykusu, yorgunluk ve bitkinlik hislerini azaltır, hayat kalitenizi ve cinsel fonksiyonlarınızı olumlu etkiler. Ancak eğer amacınız partnerinizle cinsel açıdan yakınlaşmaksa, yatağa yorgun ve bitkin gitmemenizde fayda var. Akşam saatlerinde yatmadan önceki saati kendinize ayırın ve dinlenin. Gerekirse, ılık bir duş alın. Partnerinizle odanıza erken çekilip biraz sohbet edin ve ön sevişmeye vakit yaratın. Hem zihinsel hem de fiziksel olarak dinlenmiş durumda olmanız, cinsel isteğinizi arttıracak ve sizi cinsel yakınlaşmalara açık hale getirecektir. KADIN CİNSELLİĞİ TEDAVİSİNDE EKİP ÇALIŞMASI ŞART Cinsel Tıp Uzmanı Dr Ece Hattat kadın cinselliğinde doğru tanı koymak için multidisipliner bir takım anlayışı içinde cinsel tıp, androloji, üroloji, jinekoloji ve psikoloji bölümlerinin bir arada çalışmasının gerektiğinin altını çiziyor. Kadın cinsel sorunlarında yapısal, damarsal, sinirsel, hormonal, metabolik, psikolojik sebepler ve hayat tarzı faktörleri bir arada inceleniyor. Orgazm sorunlarında da sorunun hormonsal, nörofizyolojik veya ilaçlara yada psikolojik problemlere bağımlı olarak mı oluştuğu ortaya çıkarılıyor. Beslenme düzeni, egzersiz seviyesi, sigara-alkol gibi alışkanlıklar, stres düzeylerini inceleniyor. Bazı psikolojik testler ve görüşmeler ile olayın psikolojik boyutuna bakılıyor. Tanı kesinleştirildikten sonra risk faktörleri azaltılıyor, altta yatan sağlık problemleri tedavi ediliyor. Amaç her zaman cinselliğin kalitesini, tatmin seviyelerini arttırmak dolayısıyla hayat ve ilişki kalitesini düzeltmektir. Kadının kendisine neyin zevk verdiğini öğrenmesi, kendi cinselliği ile barışık halde olması ve partneri ile iletişimde olması da tedavi açısından gereklidir.- Kadınların orgazm efsaneleri
Türk toplumundaki kadınların orgazm efsaneleri ! Yapılan son internet araştırmasında kadınların cinsel konularla ilgili bilgisizliği ve şehir efsaneleri ortaya çıkıyor Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin 2400 kadında yaptığı son internet araştırmasında kadınların cinsel konularla ilgili bilgisizliği ve şehir efsaneleri ortaya çıkıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Hattat Klinik Cinsel Sağlık ve Kadın Cinselliği Araştırmaları Direktörü Dr Ece Hattat’ın yürüttüğü 2011 Mart-Ağustos ayları arasında yapılan araştırma kapsamında internet üzerinden 23 adet kadın cinselliği ile ilgili soruları yanıtlayan katılımcıların cevapları orgazm üzerine en önemli 5 şehir efsanesini ortaya koyuyor. YANLIŞ 1: CİNSEL TATMİN İLE İLİŞKİNİZİN HİÇ İLGİSİ YOKTUR Çok şiddetli bir kavga ettikten sonra tutkulu bir şekilde sevişmeyi seven bir çiftseniz ve bundan memnunsanız bir problem yok. Ancak çoğu zaman ilişki sorunları cinsel yaşamı yakından etkiler. Birbirlerine yakın, bağlı ve mutlu çiftlerin, anlayış ve sevgi üzerine kurulu beraberliklerin kaliteli bir cinsellik için daha fazla şansı vardır. Eğer cinsel yaşamınızdan mutlu değilseniz, bunun ilişkinizdeki diğer sorunlardan kaynaklanabileceğini unutmayın. Bu durumda önce ilişkinizi düzeltmeli, sonra cinsel yaşamla ilgili adımlar atmalısınız. YANLIŞ 2: ORGAZM HER ZAMAN MÜKEMMEL BİR HİSTİR Orgazm genellikle yoğun zevk veren bir his olsa da, bazen kadınlar orgazmla birlikte cinsel ağrı hissini de yaşar. Bu durum özellikle menopoz sonrasında meydana gelen hormonsal değişimlerden kaynaklanır. Özellikle hormonsal eksiklik yaşayan kadınlarda orgazma eşlik eden ****** ve rahim kasılmaları, ağrı yaratabilir. Bu durumda, mümkünse, hormonsal eksikliğin durumunu tespit etmek ve gerektiğinde hormon yerine koyma tedavilerinden yararlanmak yardımcıdır. YANLIŞ 3: HEDEF AYNI ANDA ORGAZM OLMAKTIR Günümüzde pek çok insan, cinsellikle ilgili bilgilere internet ve televizyon aracılığıyla ulaşıyor. Siz de filmlerde, her iki partnerin de orgazmı aynı anda yaşadığını izlemiş olabilirsiniz. Ancak bu durum zannettiğiniz kadar sık yaşanmaz. Hem anatomik ve fizyolojik farklılıklar, hem de her bireyin uyarılma eşiğinin farklı olması bu duruma yol açar. Birçok çiftin cinsel yaşamında, partnerler tek, tek ayrı zamanlarda orgazma ulaşır. Ayrı zamanlarda orgazma ulaşmanın hiçbir eksik ya da yanlış tarafı yoktur. Hatta bazı çiftler tek tek orgazma ulaşmayı daha kolay bulurlar. Bazı partnerler de eşlerinin orgazma ulaşmasını izlemekten keyif alırlar. Bu nedenle kendinize yorucu hedefler belirlemeyin. Unutmayın, cinsellik bir yarış, orgazm da varılması gereken bitiş çizgisi değildir.- CİNSELLİKTE ZORLAMA VE BASKI OLMAZ
'Cinsellik güç savaşı değildir' Uzmanlara göre, kadın ve erkeğin doğasından kaynaklanan psiko-sosyal rollerin unutulması, cinselliğin bir güç savaşı gibi algılanmasına, bu da bir süre sonra çiftler arasında tamiri imkânsız sorunlara yol açıyor Oysa, "Cinsellik kadınların ve erkeklerin yarışmalarına veya güç gösterilerine lüzum bırakmayan çok özel bir yaşantıdır” Kadın ve erkeğin doğasından gelen farklılıkları görmezden gelmenin cinsel hayata zarar verdiğini, bu durumun da cinsel isteksizliğe yol açar. “Kadınların ve erkeklerin cinsel rolleri arasındaki çizgi tamamıyla ortadan kalkmamalıdır. Çünkü cinsellikte ilk başta kadınlar daha yumuşak ve sıcaktır. Erkekler ise atılgan, seksi başlatma konusunda daha aktif, katı ve soğuktur. Erkekler olgunlaştıkça duyguların ne kadar önemli olduğunu ve kadın ruhunun inceliklerini öğrenirler. Bunun sonucunda da karşılıklı tatminin ilişkilerde yer etmesi gerektiğini keşfederler. Kadınlar ise olgunlaştıkça sorunların çözümünü hedeflerler. Yani ancak hem bilişsel hem de duygusal bağlamda yeterli olgunluğa ulaşabilen bireyler, birbirlerine üstünlük kurma değil, birbirlerini tamamlama, bir bütün olma ve duygusal paylaşımlara açık olma amacında olabilirler. CİNSELLİKTE ZORLAMA VE BASKI OLMAZ İnsanlar kendileri hakkında olumlu düşüncelere sahip olurlarsa, partnerlerine daha sevecen ve saygılı davranabilirler. Cinsellikte önemli olan; karşılıklı güven, dürüstlük, açıklık duygularının tam olması ile iki tarafın da birbirlerinin maneviyatına ve mahremiyetine saygılı olmasıdır. İşte bu sebepten dolayıdır ki, cinsellik asla zorlayıcı ve baskıcı bir hal almamalıdır. Sağlıklı bir cinsellik, ruhsal ve bedensel rahatlama sağlayarak, insanların dünyayla aralarındaki manevi bağı pekiştirir.”- Orgazm olmak kimin için daha kolay
*** Orgazm olmak kimin için daha kolay “Doğru bilgiyi, sevgiyle, hoşgörüyle, içsel barışla, saygıyla, tutkuyla, keyifle, keşifle, farkındalıkla, neşeyle, anda olmakla harmanladığımızda ortaya çıkan duygunun adı orgazmdır” Kadın orgazmı; bazı kadınlar için hayal, bazı kadınlar için zar zor olan, bazı kadınlar için Kaf Dağı’nın ardında, bazıları için mecburen taklidi yapılan, bazıları için ise adı bile bilinmeyen, cinsel keyif yaşanan en üst düzey duygu, cinsel rahatlamanın adı… Kadınlar için Orgazm Olmak Daha Kolay Kadın için orgazm olmak kolaydır çünkü kadın bedeni fizyolojik olarak buna uygun tasarlanmış ve de erkeğe göre kat be kat daha fazla keyif alabilir. Zor olan ne derseniz? Kadının kendini, bedenini keşfetmesi, sorular sorması, cinselliği yaşama hakkına sahip çıkması ve bunu talep etmesi, uyumlu bir ilişki… İşte zor olan bunlar. Orgazm sorunlarının kökeninde çoğunlukla abartılı beklentiler, yanlış bilgiler, cinsel eşle ilgili iletişim sorunu ya da erken boşalma sorunu yatabilir. Bazen erkekler eşlerinin orgazm olmasını, onun da bu duyguyu yaşaması adına ya da eşini orgazma ulaştırarak erkekliğini kanıtlayabilmek adına çok isterler. Ve bu durumu çoğunlukla “Eşimin orgazm sorunu var, o orgazm olamıyor” şeklinde bize aktarırlar. Kadın ve Erkek Orgazmı Arasındaki Farklar Çoğunlukla kadının orgazm olabilmesi için ön sevişme süresinin yeterince uzun ve doyurucu olması gerekir. Eğer bu yapılamıyorsa cinsel birleşmede ereksiyon kontrolünün erkekte olması ve önce kadının sonra erkeğin orgazm olması, kadının vajinal orgazmı için önemlidir. İki tarafın da fizyolojik ve psikolojik olarak birbirlerini iyi tanımaları karşılaştıkları sorunları aşmalarına yardım edecektir. Kadınlar dokunmaktan hoşlanırlar ve dokunulmaya erkeklere göre daha önem verirler. Aslında dokunulmaktan erkekler de hoşlanır ama bu pek alıştıkları bir şey değildir. Ön sevişme süresinin uzunluğu ise ne yazık ki pek çok erkeği sıkabilir ya da pek çok erkeğe gereksiz görünebilir. Çoğunlukla erkekler sonuç, kadınlar süreç odaklıdır. Cinselliği Birlikte Keşfetmek Gerekir Eşlerin birbirlerine doyasıya dokunmaları ve birbirleriyle cinsel birleşme haricinde de zaman geçirmeleri, eşler arasındaki pek çok sorunu giderecektir. Hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyleri konuşmaları ve cinselliği birlikte keşfetmeleri… Cinsel Keyif, Beş Duyunun Katkısıyla Yaşanır Kadın ve erkeğin orgazm sürecinde beş duyunun katkısı yadsınamaz; görme, işitme, koku, dokunmak ve tat almak. Cinsel keyif, beş duyunun katkısıyla yaşanır. Eğer eşlerden biri sevişme sırasında sesten hoşlanmıyor diğeri ise ses çıkartmadan cinsel uyarıları devam ettiremiyorsa, ya da kötü koku (diş, ter gibi…) eşlerden birini çok rahatsız ediyorsa diğeri umursamıyorsa, buna benzer pek çok örnek orgazm sorunu tetikleyecektir. Orgazm Taklidi Bu sorunda erkeği mutlu ekmek için izlediği filmlerden öğrendiği kadarıyla orgazm taklidi yapan kadınların durumu var. Aslına bakarsanız taklit yapmak iyi bir şey, neden mi? Bilinçaltı, çıkarılan seslerin, yapılan hareketlerin gerçek olup olmadığını bilmez. Taklidi, şakayı, gerçek algılar. Ve bir şeyin taklidini yaparken bile öğrenebilir insan. Bu nedenle de her taklit bir gün gerçek olabilir. Yani umut var. Tabii ki eşlerine taklit yaptıklarını söylemezlerse!- Sekste penis boyu önemli mi?
Sekste ******* boyu önemli mi? Boyu” mu, “işlevi” mi sorusuna uzmanlar ne yanıt veriyor? ******* ölçüsünden dolayı orgazm olmakta güçlük çektiğini düşünenler ne yapmalı? Bir mağazadan kemer satın almak istediğinizde size beden ölçünüzü sormazlar. Çünkü bütün kemerler kısalabilir ya da uzatılabilir özellikte olduğundan tüm müşterilere uyar. Üreticilerin sloganı “Bir beden ölçüsü herkesin üstüne uyar”. Biz bu yaratıcı Özdeyişi cinselliğe uyarlayabilir miyiz dersiniz? “Bir ölçü herkesin içine uyar” desek? Çok da yanılmış olmayız herhalde. Baksanıza, uzmanlar da “Belli bir ölçüsü olmalı” mitini yalanlıyorlar. Orgazma ulaşmakta güçlük çekiyorsanız, eşinizin ******* boyunu suçlamayın!” diyorlar açıkça. Nedenine gelince… Önemli olan boyu değil işlevi Vajinanın alt 1/3’lük kısmı zengin bir sinir ağına sahipken, üst 2/3’lük kısmında sinir lifleri nispeten daha azdır. Bu nedenle alt 1/3’lük kısım dokunma, ağrı gibi duyaranlara karşı çok daha hassastır. Bu, ******* uzunluğunun, kadının tatmin olmasıyla hiçbir ilişkisi olamayacağının göstergelerindendir. *******, zengin sinir lifleri içeriği nedeniyle en çok vajinanın alt 1/3’lük kısmını uyarır. İyi seksin anahtarı Orgazm olmakta güçlük çekiyorsanız, bu “boyutsal” değil, “işlevsel” bir sorundan ileri geliyordur muhtemelen. “******* boyu” mitlerini ve bunun önemine dair inanışları bir kenara bırakırsak, “iyi seksin anahtarı kimyadır; uzunluk ya da genişlik değil” diyebiliriz. - İnternet bağımlıları Bakırköy'e..!
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.