Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERİŞİLMEZ İKON'UN SAHİFESİ.....


İNTERLOCK

Önerilen İletiler

..

 

CONFUCIUS / K'UNG-TZU / KONFÜÇYÜS

 

-Tzu-Chang,

 

"Bir insanın davranışı nasıl olmalıdır?"

diye sordu.

 

-Üstad cevap verdi:

 

"Sözlerinde samimi ve doğru, bağlı olarak

davranışlarında saygılı ve dikkatli ise,

bu insanın davranışı kuzeyin ve güneyin

vahşi kabileleri arasında bile takdir edilir.

 

Eğer sözlerinde samimi ve doğru değilse,

bağlı olarak davranışlarında da saygılı ve

dikkatli olamayacak bu insan, komşuları

arasında takdir edilebilir mi?

 

Yayan iken önündeki iki şey'i görürse*,

arabasında iken boyunduruğa bağlı olan

şeyleri görürse, o zaman bu şeyleri kullanabilir."

 

-Tzu-Chang, bu sözleri kemerinin üzerine yazdı.

 

Konfüçyüs

Konuşmalar

M.E.B.

 

 

*Önündeki iki şey'i görmek;

Önünde bir at ile bir araba gören kişi,

üçüncü bir şey'i daha görmelidir; "bir at arabası.."

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

SU İÇİNDE, SU'YU ARAYANLAR..

 

 

Hadid: 57/4

 

Ve hüve ma'aküm eyne mâ küntüm,

vaallâhü bimâ ta'melûne basîr.

 

Ve O, sizinledir nerede olursanız;

Ve Allah, her ne yapıyorsanız görür.

 

"Ve O; sizinle birliktedir.

Ve O sizinle mukîm'dir.

Her şeyi ayakta tutan, devam ettiren ve kayyumiyet

sırrıyla bir an bile hiç bir şeyden alâkasız olmayan'dır."

 

** **

 

"Bir seped nân sende olmuş bâr-ı ser

Sen leb-i nân istemekde derbeder

 

Yokla başın eyleme hîre-serî

Var der-i kalbe dolaşma her deri."

 

 

Saçın ağarmış, ömrün üzerine ağır yük olmuş;

Sen ise halâ yaşamdan zevk almanın peşindesin

 

Şaşkınlık etme! Haline bak da göz ferini söndürme;

Kalb kapısına git, her hoş-lâtif olanın peşine düşme!

 

Tâ dizine kadar Su'ya girmişsin de;

Gaflet içinde başkalarından su istemektesin.

 

Ön de, arka da yardım edecek Su ile dolu;

Lâkin gözler için önde de, arkada da sed var.

 

Süvarinin atı altında iken yine at arar;

"İşte At!" denilse, o yine atını sorar!

 

"Bu senin altındaki at değil mi?" denildikçe;

"Evet at, fakat benimki nerede?" der.

 

Su'ya susamış, su ise önünde;

Bilmez ki o akar su'yun içindedir!

 

Aradığı şey yanındadır, yine onu ister;

farklı yorum, yeni önerme kabul etmez.

 

İnci de denizin dibinde, "Deniz nerede?" der;

Sadef gibi olan hayâl ona bir perdedir.

 

Onu söylemek ona bir hicab ve güneşin ışığını

kesen bir bulut oldu.

 

Onun kem gözü, kendi gözüne bağlıdır;

Seddi kaldırdığını sanması, ona dâimî bir seddir.

 

O bazen hoş ve bazen kızdıran boş tefsirler;

kulağına ve kalbine bağ olmuştur.

 

A dehşete düşmüş korkak!

Artık ruhsal tefriki Hakk'dan ara..

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

ABRAM'S FAMILY / İBRAHİM AİLESİ..

 

Tekvin/Genesis- 11: 31

 

Terah took his son Abram, his grandson Lot son of Haran,

and his daughter-in-law Sarai, the wife of his son Abram,

and together they set out from Ur of the Chaldeans to go

to Canaan.

But when they came to Harran, they settled there.

 

Torah

New International Version

 

** **

 

Terah/Hintli Bilge/Sage/Guru, oğlu Abram'ı ve Haran'ın

oğlu ve torunu Lût'u, ve gelini Saray'ı;

Abram'ın karısını beraber aldı;

Kenan Diyarına/Canaan/Levant'a gitmek

üzere, Kildanilerin Ur şehrinden ve onlarla birlikte;

Ur of the Chaldeans/Indian Chaldeans/Hind Müneccimleri

ile yola çıktı.

 

Ancak, ne zaman ki Harran'a /Other Estate; To chosen

heaven land geldiler, o zaman durdular ve o topraklara yerleştiler.

 

** **

 

Canaan: Levant:

-Orta-Doğuda bir antik bölge:

-Suriye, Lübnan, İsrail ve Türkiye'nin bazı kesimleri de

dahil olmak üzere ve Akdeniz'in doğusunu da içine alan

arazi alanı için verilmiş eski bir isim.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

erkambin_nasreddin.gif

 

Adam'ın biri; işine gidiyor.

 

Yolu Hoca Nasreddîn'in evi önünden geçer.

Bakar, Hoca bahçede iki büklüm yere eğilmiş,

hararetle birşeyler arıyor.

 

Bir müddet bakar. Ama hoca öyle kaptırmış ki..

Kendisini görmediğini fark edince, yoluna gider.

 

Bir zaman sonra adam geri dönüyor.

Gene Hocanın Evi önünden geçerken görüyor ki,

Nasreddîn hala aramada.

 

Bu defa merak ediyor, soruyor:

 

"Hocam! Bir şey mi kaybettin?"

 

"Evet," diyor Hoca,

"Yüzüğümü kaybettim."

 

"Aman hocam, küçücük bahçe bu.

Halâ nasıl bulamadın? Anlamadım."

 

"E evlat, tabi bulamam. Yüzüğü bahçede

düşürmedim ki!"

 

"Nerede düşürdün Hocam?"

 

"Evin bodrumunda!"

 

Adam şaşkın soruyor:

"O zaman neden bahçede arıyorsun?"

 

Hoca emin, cevap veriyor:

"Orası karanlık!"

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

YALAN - KİZB

 

 

O köşede; samed'de; Ehad noktasından/parametre'den

çıkma sahte kreasyon ya da oluşturulmş kişisel evrende;

- ki o evren "günahkâr, yaramaz ve huysuz kadın"

olarak isimlendirilmiştir..-

diğer ögelerle ilişkiler kurmak olarak ifade edilir..

 

Entellektüel gelişimi eksik, henüz tamamlanamamış

olan ögelerin analizini yapmak üzere ve bu sebeble

denetime ve deneylere tabi tutulması;

"Günah=Sin=Q" adı verilen ve bir kreate edilmiş hat

üzerinde oluşturulmuş sınır/çizgi/hudud dahilinde

gerçekleşir..

 

Bu sınırlı kreasyon, hiç bir temele dayanmayan,

gerçek dışı, sahte ve yalan hikâyeler, rivayetler

durumlarını içerir..

 

Burada Kreasyon/Creation;

Sin; Dünya'nın Yaradılışı; oluşumu/evren/eser/alem/

hilkat ya da; "Ayetler" ile ifade edilen kavramları kapsar..

 

kişisel yorum..

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

DUYGUSAL DALGALANMALARIN DENETİMİ ÜZERİNE:

 

Me-ti, şöyle dedi:

Bize gençliğimizde aklımıza güvenmemizi öğrettiler;

bu iyi bir şeydi. Ama bize duygularımıza güvenmeyi

de öğrettiler ki, işte bu iyi değildi.

 

Duygularımızın kaynağı, akıl yoluyla vardığımız yargıların

kaynağı kadar kirlidir: çünkü o da insanların saldırılarına

açıktır ve gerek bizim, gerekse başkalarının eliyle sürekli

olarak kirletilir.

 

Acıma duyduğumuzda da, bu duyguyu kurbanını elinden

kaçırdığı için hıçkıran haydutla, haydutun elinden kaçan

ve daha uzun olan yanlış yoldan geçmek zorunda kaldığı

için hıçkıran kurbanıyla paylaşmış oluruz.

 

Bir kurşun kalemin ucunun kırılması çoğu kez bize bir vergi

bildiriminden daha çok öfkelendirir.

 

Korkuya gelince, herkes kendisi dışında bir şeyden korkar;

ve bu duygunun öldürdüğü insanların sayısı, korkusuzluğun

öldürdüğü insanların sayısından daha çoktur.

 

Bize hep duygularımızın özgün nitelikte olduğu söylenir;

oysa duyguların gerek uyandırılması, gerekse değişime

uğraması o denli kolaydır ki! Birbirine çok benzer oluşumlar,

farklı zamanlarda çok farklı duyguların doğumuna yol açar;

aynı zaman parçası içerisinde halkın değişik kesimlerindeki

duygular da çok farklıdır. Bir kesimin sevindiklerine öteki

kesimden olanlar üzülürler, ya da pişmanlık duyarlar. Bunları

ve daha pek çok deneyi herkesin yaşamış olmasına karşın,

gerçek ve sürekli aynı kalıcı duyguların bulunduğuna ilişkin

kör inanç insanlar arasındaki verlığını korur.

 

Akıldan yoksun duygu dalgalanmalarının bulunduğunu

varsaymak, akıl sözcüğünden yanlış bir şey anlamak olurdu.

 

ME-TI' NİN ÖZDEYİŞLER KİTABI- BRECHT

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

"Herkes öğrenicilik hayatının bir devresinde

haset ve imrenmenin bilgisizlik,

taklidin intihar olduğunu,

evrende kendi hissesine düşen pay,

iyi veya kötü,

ne ise onunla kanaat getirmesi gerektiğini,

her taraf yiyecekle dolu olduğu halde, bu

yiyeceklerin kendiliklerinden onun ayağına

gelmediğini ve yeri sürmedikçe, ekmedikçe

yiyecek tedarik edemiyeceğini anlar.

 

Tabiatın yepyeni bir kudretine sahiptir ve bu

kudretin derecesini yalnız o bilir, bunu

kullanarak neler yapabileceğini o anlar veya

bir çok tecrübeden sonra öğrenir."

 

Emerson

Self-Relience

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

729427.jpg

 

 

Aşkınlık;

tahmin yolu kullanılarak çözülemeyen sorunların,

takrib ilkesinden hareketle ve zıtlıkların uyumlanması

ya da tesadüflerin doğru değerlendirilmesi sonucu

çözülebilmesi boyutudur.

 

Ögeler arasındaki görünemez olan sırrî özdeşlik

An' da ve sürpriz biçimde bilinir hale gelir.

(tahayyür/taaccüp)

 

Sonrasında, maskelerinden sıyrılan ögelerin,

maskeli halde iken zıt gibi algılanan güçleri,

çelişiklik ve karşıtlıkları sakinleşir,

sistemin akıl ve mantık ve san'at dışı

muhteşem uyumu duyumsanır..

 

moortip

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Freud-150x150.jpg

 

Bundan sonra, bilinçle bilinçdışı arasındaki psikolojik

farklılıklar üzerine ve bilinçli olan her şey bir yıpranma

sürecine mahkûmken,

bilinçdışı olanların görece değişmeden kaldığı gerçeği

üzerine bazı kısa gözlemler yaptım ve sözlerimi odamda

duran antikaları göstererek örnekledim.

 

Bunlar aslında, dedim, yalnızca bir mezarda bulunabilecek

nesnelerdir ve gömülmüş oldukları için korunabilmişlerdir:

Pompei'nin yıkımı, ancak şimdi, kazıldıktan sonra, başlamıştır.

 

Freud - Lecan

1909; Bir Obsesif Nevroz Vakası Üzerine Notlar.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

LILLIPUT YOLU

 

avclub_review314-article.jpg

 

 

17 nci yüzyılın başında mikroskop icat edildiği zaman,

insanlığa yepyeni bir âlemin kapısı açılmış oldu. Demek ki

bütün görebildiğimiz şeylerin altında, boyları inanılmaz bir

küçüklüğe kadar giden bir canlı varlıklar dünyası vardı.

Bu keşif, ıskalanın öbür ucundaki teleskopun ortaya çıkardığı

gerçeklerle aynı zamana raslayarak insan oğlunu boy pos

hakkında düşünmeye yöneltti.

 

Bu düşünmenin ilk ve en ünlü neticelerinden biri Güllver'in

Gezileri olmuştur. Swift'in dehası (satın aldığı bir mikroskopla

yaptığı gözlemlerden de ilham alarak) büyütme ile ortaya

çıkan görünüş değişikliğini bir hiciv vasıtası olarak kullanmıştır.

Onun eseri, Lilliput kelimesini, Brobdingnag kelimesi gibi,

dilimize mal etmiştir. Swift bu konuda bir de kıta yazmıştır:

 

"Böylece, tabiat bilginleri görürler ki, bir pire

Sırtında daha küçük pireler taşır ve bunlar onu ısırırlar

Ve bunların sırtında da onları ısıran daha küçük pireler var

Ve bu böyle sürer gider."

 

Gerçi Swift'in Dev insanının (Brobdingnag) dünyanın hiç bir

yerinde var olmadığı çabucak anlaşılarak herkes ferahlamışsa

da, daha çekici olan minicik, hatta mikroskopik insan fikri

yazarları büyülemekte devam etti.

(Bu fikrin daha çekici olduğu meydandadır.

Çünkü biz hepimiz devlerden korkarız, cücelerin ise hakkından

kolayca gelebileceğimizi sanırız.

Halbuki gerçekte durum tam tersinedir.)

 

Fritz-James O'Brien'in The Diamond Lens adlı eseri bir

mikro-dünya'nın klasik hikayesidir.

Bu hikaye 1858'de yayınlandığı zaman yazar daha otuz yaşına

gelmemişti ve ancak dört senelik bir ömrü kalmıştı; parlak

meslek hayatı Amerikan iç savaşında sona erecekti. Bu eser,

Amerikan edebiyatının şüphesiz en kavrayıcı hüsran romanıdır.

Bu gözle görülemeyecek kadar küçük olan ve bir damla suyun

âleminde yaşayan bir kadına aşık olan bir fizikçinin dramıdır.

 

Daha sonraları yazarlar öyle boy pos gibi şeylere büsbütün

aldırmaz oldular, kahramanlarını arzuya göre büyüten veya

küçülten ilâçlar icat ettiler. Hiç bir kodekste bulunmayan bu

şuruplardan birini ilk defa içen herhalde "Harikalar Ülkesi" nin

ölümsüz kahramanı küçük Alice olmuştur.

Başka hiç bir kitapta bunların sebeb olabileceği güçlükler bu

kadar canlı bir şekilde anlatılmamıştır.

 

1920'lerde Rutherford ve başkalarının çalışmalarıyla atomun

nükleer yapısı ortaya çıktıktan sonra bir mikro-dünya fikri yeniden

canlandı. Swift'in kıtasında dile getirilmiş olan düşünce, daha geniş

ölçüde ele alındı. Her atom meskûn gezegenler rolünü oynayacak

elektronlariyle bir minik güneş sistemi olabilecekti. Buna karşılık

bizim güneş sistemimiz de bir üstün evrenin içinde bir atomdan

başka bir şey değildi.

 

arthur c. clarke

1962

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

ABRAM'S FAMILY / İBRAHİM AİLESİ..

 

220px-The_Levant_3.png

 

 

Ve câhidû fillâhi hakka cihâdih,

huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fid dîni min harac,

millete ebîkum İbrâhîm.

 

Allah uğrunda hakkıyla cihad edin.

O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi.

Babanız İbrahim’in dinine uyun.

 

Kur'an

Hacc: 22/78

Diyanet İşleri

 

** **

 

Tekvin/Genesis- 11: 31

 

Terah took his son Abram, his grandson Lot son of Haran,

and his daughter-in-law Sarai, the wife of his son Abram,

and together they set out from Ur of the Chaldeans to go

to Canaan.

But when they came to Harran, they settled there.

 

Torah

New International Version

 

** **

Terah/Hintli Bilge/Sage/Guru,

oğlu Abram'ı ve Haran'ın oğlu ve torunu Lût'u,

ve gelini Saray'ı; Abram'ın karısını beraber aldı;

Kenan Diyarına/Canaan/Levant'a gitmek üzere,

Kildanilerin Ur şehrinden ve onlarla birlikte;

Ur of the Chaldeans/Indian Chaldeans;

Hind Müneccimleri/Kildanîler ile yola çıktı.

 

Ancak, ne zaman ki Harran'a/Other Estate;

To chosen heaven land geldiler,

o zaman durdular ve o topraklara yerleştiler.

 

** **

Canaan: Levant:

-Orta-Doğuda bir antik bölge:

-Suriye, Lübnan, İsrail ve Türkiye'nin bazı kesimleri de

dahil olmak üzere ve Akdeniz'in doğusunu da içine alan

arazi alanı için verilmiş eski bir isim.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

STRESS ya da EL-HAMD'A DİRENİ..

 

Kişi, kendisine özel eliptik yörünge/münhani tarik/

beyzî yol'u üzerinde yaptığı yolculuk süresince ve

bu yol'un mahiyeti gereği şahsi/mahrem/gizli olan

kâinatsal bir dizi olaylar ile karşılaşacaktır.

 

Bir başka boyut/mevcudad'ın müdahalesi olan farklı

tesirlerin etkileri, karmaşık problemler/sorunlar

olarak karşısına çıkacak, kişiyi, deneme, yanılma,

ödeme/kefaret ve aşama kayd'etme manzumesi/solar

system baskısı/zorlaması altında tutacaktır.

 

Bu noktadan bakıldığında, kişinin sürekli baskılar

altında eleştiriler yapacağı, bu arada şahsî ve örfî

âdet, eski tecrübî bilgilerine göre bir ölçü/kriter

kullanacağı,o oranda kararlar ile yetersiz sonuçlara

varacağı ön görülür.

 

Sorunlar karşısında çözüme yönelik niyet, tahmin ve

bağlı eylemsel etkinlik, iyonosfer sahası tarafından

yansıtılamayan kategorisi kapsamında kalacak, kritik

nokta aşılamamış olacak ve sarf edilen enerji ise

tamamlanamayacaktır.

 

Duruma bir de tersten bakalım; sorun yaratan olaylar

ortaya çıktığında durumun kaçınılmaz olduğu belli bir

bilgi ve bağlı farkındalıkla kişi tarafından kabul ve

adapte edilir, sindirilir, sonucunda eski bilgiler ile

ölçülerin yakılarak yeni bilgi ve ölçülere ulaşılacağı

idrak edilirse, acı veren sorunlar, değerli kazanımlar

haline dönüşecektir.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Duruma bir de tersten bakalım; sorun yaratan olaylar

ortaya çıktığında durumun kaçınılmaz olduğu belli bir

bilgi ve bağlı farkındalıkla kişi tarafından kabul ve

adapte edilir, sindirilir, sonucunda eski bilgiler ile

ölçülerin yakılarak yeni bilgi ve ölçülere ulaşılacağı

idrak edilirse, acı veren sorunlar, değerli kazanımlar

haline dönüşecektir.

 

şarkıyı biliyorum, sözleri de biliyorum ama hep detone oluyorum...forgiveme.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sakin sakin bi kenarda uyumalıymışım ben bugün..

 

konuşmamalı, yazmamalıymışım

 

öle diyor kızım..unsure.png

 

ben size mecburum efendim..forgiveme.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

forgiveme.gif

 

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum.

 

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

Bu şehir o eski İstanbul mudur

Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

Sokak lambaları birden yanıyor

Kaldırımlarda yağmur kokusu

Ben sana mecburum sen yoksun.

 

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından

Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

 

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor

Eski zamanlardan bir cuma çalıyor

Durup köşe başında deliksiz dinlesem

Sana kullanılmamış bir gök getirsem

Haftalar ellerimde ufalanıyor

Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

Ben sana mecburum sen yoksun.

 

Belki haziranda mavi benekli çocuksun

Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun

Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor

Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin

Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Bu kurtlar sofrasında belki zor

Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Sus deyip adınla başlıyorum

İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

Hayır başka türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin.

wub.png

 

böyle buyurmuş büyük usta..

bi bildiği vardı elbet..

 

sleep.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

GÖREN VE İŞİTEN..

 

 

"O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı.

Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir!"

 

"absır bihî ve esmi',

 

kehf: 18/36

 

**

 

Seyyal Esir/Liquid Ether/Gayb Alemi;

sırrî/mystical örgü: harelenme örüntüsü/

kuyu/te'sir şebekesidir.

 

Örgü'nün farklı düzeyleri/tertibleri/kot'u,

birbirleri ile te'sir/intıba/efect ya da

impress-ion'laşım yolu ile te'mass/relation/

connection içindedirler. (Mesh)

 

Ve her safhasında verimli gerçekleşimler/

izlenimler yaratır.

 

"Her Safha" ile ifade edilen, örgü'nün

görülebilen ve görülemeyen/işitilebilen ve

işitilemeyen boyutlarının işaretlenmesidir.

 

Ve ayrıca, görü ile işiti de göreceli/izafî

algılamalardır.

 

Safha; Bilgi sistemi'nin Tüm'üne görece yakîn

ögelerin aldığı vaziyet/türev ile (ihtiyar),

kendiliğinden belirlenir (İrade).

 

Kişi, birey olma yolunda Allah Tealâ' tarafından

ve sürekli gözlenmekte dinlenmekte ve daima

değerlendirilmektedir.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Erken kalkıp bütün derslerimi çalıştım bu sabah..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dersini almış da bu kız ediyo ezber

sürmelidir gözleri sürmeyi neyler

aman aman ben yarelendim vaay..flowers.gif

 

 

:Dflowers.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

BOLERO

 

Ya, sizin yaşam olarak adlandırdığınız süreç,

bir yanılsama, bir rüya, bir ipnotik durum ise?

 

Ve siz bu yargıyı yadlayarak;

 

Gördüklerinizi dürüst yorumlayamadığınızdan

ötürü, sürekli problemler ile karşılaşıyor ve

çözemiyor iseniz..

 

Sürekli ve türlü biçimlerde ızdırap çekiyorsanız..

 

Çözüm için başvurduğunuz kaynakların çözüm

önerileri, sizi bu döngüden çıkaramıyorsa..

 

Şu ana kadar söylediklerim, sizi "evet işte öyle!"

kabulüne götürüyorsa..

 

Önerim:

 

Size, bugüne kadar hep aykırı gelmiş "önermeyi"

kabul edin..

 

Kim bilebilir?

 

**

 

İpnotik: Hypnotize

-Uyutmak/Büyülemek/Cezb etmek.

 

Yanılsama: Illusion

-Aldatıcı Görünüş.

-Hayal.

-Göz Aldanması.

 

Rüya: Dream

-Düş.

-Hayal/Hayal Kurmak.

-İdeal/Emel/Hedef/Gaye/Amaç

-Kuruntu

-Nefis.

-Uyku halinde alınan vizyonlar:

Hayal gibi görmek/Görme.

-Başıboş-Avare imgelem.

-Heves, Merak, Kanı, Kapris.

 

-Simularcum: Simulation: Simulate.

Sahte Gösteriler/Gösterme.

Taklid.

Benzer Şartların oluşturulması.

Yalandan Yapmak.

Gibi Göstermek.

Benzerini Yapmak.

 

-Image:

Görüntü/Şekil/Kopya.

Benzer/Benzetme.

Simge.

Heykel.

Resim.

Put.

 

Holographic: Holo-Graphic.

-Sinir iletilerinin beynin bütünü tarafından

algılandığı kuramı.

-Deşifre edilmesi gereken işaretler/Simgeler.

 

-Hollow:

İçi boş, oyuk.

Çukur, derin, çökük.

Yankı yapan, boşluktan gelen (ses);

Yalan, sahte, aldatıcı, riyakâr

-Completely:

Bütünü ile sahte.

-Concealing:

Gizlenmiş/Gizli Tutulmuş/Örtülü/Saklı.

 

-Graphic, ical:

-Resimler, yazılar.

-Tam tasvir olunmuş ve canlı.

-Canlı Şekiller/Resimler.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MÂŞUK-I TUSÎ İLE KÖPEK VE ATLI..

 

Mâşuk-ı Tusi,

bir zaman kendisinden geçmiş bir halde

aceleyle bir yola gitmekteydi.

 

Yolda önüne bir köpek çıktı.

Kendisinde olmadığından Maşûk-ı Tusi,

ona bir taş attı.

 

Uzaktan yeşiller giyinmiş bir atlı göründü.

Atlı çıkageldi,

yüzü tamamıyle nur gibiydi.

 

Mâşuk-ı Tusi'ye şiddetle bir kamçı vurdu da

dedi ki:

 

"Ey bihaber! Kendine gel, kendine.

 

Kime taş atıyorsun, bilmiyor musun?

Asıl bakımından onunla

aynı renkten değil misin sen?

 

Onunla bir kalıptan değil misin?

Neden onu kendinden aşağı tutuyorsun?

 

Mademki köpek,

kudret kalıbına göre senden ayrı değil,

kendini köpekten üstün sayman,

yerinde bir iş olmaz.."

 

Dostum,

köpekler perde arkasında gizlidir.

İçin temizse bu deriden ileriye bak, ileriyi gör!

 

Köpek, suret bakımından güzel değildir ama

sıfat bakımından canı yücedir.

 

Köpekte birçok sırlar vardır.

Fakat görünüşte o, yola bir engel gibi görünür.

 

İLÂHİNAME

Ferideddin-i Attar

MEB-1985

 

**

 

Maşuk-ı Tusî= Tabiatperest (farsça)

Her şeyin kendi kendine olduğunu veya

tabiatın meydana getirdiğini kabul eden.

Allah'tan (C.C.) gaflet edip, kâinatın

tesadüfen olduğunu zu'meden.

 

Nur:

Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Işık.

Her çeşit zulmet/karanlık/sıkıntının zıddı.

Kur'ân-ı Kerim.

Peygamber.

İman/İslâmiyet.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TENEBRE / DEPRESSION

 

tenebrebig_1251738287.jpg

 

yapım: 1982 italya

tür: gerilim/kriminal

yön: dario argento

sen: dario argento

yap: claudio argento

gör: luciano tovoli

 

oyn:

giuliano gemma

john saxon

lara wendel

mirella d'angelo

veronica lario

 

** **

 

"Dürtüleri karşı konulmaz olmuştu

çektiği çileyi dindirmenin tek yolunun

gazap dolu olduğunu anladı..

..böylece ilk cinayet eylemini gerçekleştirdi

 

yasak olanın en ağırını çiğnediğinde

hissettiği ne bir suçluluk ne bir endişe

ne de korku olmuştu..

..bir tek özgürlük!

 

karşısına çıkan

her haysiyet kırıcı hadise sadece bu

vakur imha yöntemi ile bertaraf edilebilirdi.."

 

"CİNAYET!."

 

**

 

-ben de sizin gibi olayı toparlamaya

bir netice çıkarmaya çalışıyorum ama

önsezilerim bana sanki bir şeyler

kaçırdınız diye uyarıyor madalyonun

öteki yüzü misali..

 

..ölmüş olan birileri belki de yaşıyordur

yada yaşıyor olan birileri çoktan ölmüştür!

 

-açıklayın lütfen.

 

arthur conan doyle'un kitabında bir cümle

vardır;

"imkânsız olanı ihtimâl olarak ortadan

kaldırdığınızda geriye kalan ne kadar

olanaksız görünse de gerçeğin ta kendisidir"

 

-"baskerville'lerin lâneti" değil mi?

 

-bu vakadaki imkânsız olan ihtimâllerin

cinayet zinciri ile bağlantısı olmadığı

anlamına gelmez

 

-baskerville'lerin lâneti'nde ölü tazının

bir hayalet gibi gezmesi imkânsızdı..

olasılık dahilinde olmayan ise yani kitaptaki

gibi..zaten hemen hemen çok tuhaf

ve akıl almaz ama gerçeğin ta kendisi!

 

işte bulmamız gereken de bu

gerçek her zaman imkan dahilindedir..

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ENFAL VE MÜ'MİN VE MUAFİYYET..

 

kuran_1252814201.jpg

 

 

KUR'AN

ENFAL: 8/1

 

Yes'elûneke ‘anil'enfâl,

kulil'enfâlü lillâhi verresûl,

fettekullahe ve aslihû zâte beyniküm

ve etî’ullâhe ve resûlehu in küntüm mü'minîn

 

Sana ENFÂL' den ve taksiminden soruyorlar,

de ki enfal'in taksimi Allaha ve Resulüne aid,

onun için siz gerçekten mü'minlerseniz

Allahdan korkun da biribirinizle aranızı düzeltin,

Allaha ve Resulüne ıtaat edin

 

ELMALILI H. YAZIR TEFSİRİ:

 

"Resûlüm sana ENFAL'den suâl ediyorlar.

Ahkâmını/hikmetini ve insanlar üzerindeki

hükm ve hakimiyetinin aslını soruyorlar.

 

De ki ENFAL, Allah ve Resûlünündür.

Ya'ni ENFAL hakkında hüküm vermek

Allah'a mahsustur.

Burada kimsenin reyi yoktur.

Allah nasıl emr ederse, Resulullah onu

öyle tebliğ ve icra eder.

 

Binaenaleyh sadece Allah'a ittika/yaslanı/

takva ile sâlih amel ediniz.

 

Allah'ın gadabına sebeb olacak hallerden

sakınıb korununuz ve aranızdaki BEYT/AÇIKLIK/

MESAFE' yi ISLAH ediniz.

 

Bunları yapabilmek için de Allah'a ve resûlüne

itaat ediniz. Eğer mü'min iseniz böyle yaparsınız.

(kişisel rey/görüş/fikir/hükm'ünüz ile bunu

oluşturma gücünüz/hakkınız yoktur!)

 

Zira mü'minler, ancak onlardır ki;

Allah anıldığı zaman ya'ni mücerred/soyut

"Allah" ismi celâli söylendiği, sıfatından hiç

bahs olmaksızın ve ef'alinden hiç bir şey

gösterilmeksizin yalnız "Allah" denildiği

zaman kalbleri oynar-kalblerini ümid,

rahmet ve şevk-ı muhabbetle müterafık/

birlikte olan celâl-ü azamet mahafeti/

korkusu istilâ eder/sarar..

 

..Ve üzerlerine onun âyetleri TILÂVET

edildiği vakıt iymanlarını artırır-esbab ve

delâili ilm-ü amel arttıkça iyman-ı tahkikî

inkişaf eyler, yakîn ve itmi'nanları ziyadeleşir.

Ve ancak rablarına karşı tevekkül ve i'timad

eylerler-başkasına değil, ancak Allah'a tevfizi/

işlerini Allah'a havâle etmeyi umur/bir emir

kabul ederler.

 

İşte bunlar-bu sıfat ile muttasıf olanlar yok mu?

Hakkan mü'minler ancak bunlardır.

Hakikatte mü'min diye ancak bunlara denir.

 

Zira hem kalbleri, hem kalıbları ile mü'mindirler.

Bunlar için rabları indinde yüksek yüksek dereceler

ve büyük bir mağfiret ve kerîm bir rızk,

aded ve müddeti tükenmez,

zarar ve fenası ve derd-ü belâsı bulunmaz,

hayr-ı mahz olan bir ni'meti maksume vardır ki

iyman ve amelin asıl ecri bunlardır."

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

Bir emir, hamama gitme ihtiyacını duydu.

Seher vakti, kölesine:

"Sungur, uyan başını kaldır,

hamam tasını, peştamalı, havluyu, kili,

Altın'dan al da hamama gidelim, haydi."

diye seslendi.

 

Sungur, Altın'dan hamam tasıyla iyi bir peştamal

ve havlu aldı. Beraberce yola düştüler.

 

Yolda bir mescit vardı. Ezanda okunmaktaydı.

Sungur ezan sesini duydu.

Namaza pek düşkündü.

Dedi ki:

"Ey kuluna iltifatlarda, ihsanlarda bulunan beyim,

sen şu dükkanda birazcık otur da ben namazı

kılıvereyim."

 

Bey, dükkânda oturdu.

İmamla cemaat namazı kılıp camiden çıktılar.

 

Sungur, kuşluk vaktine kadar içerde kaldı.

Bey, bir müddet bekledi:

"Sungur, neye dışarı çıkmıyorsun?"

diye seslendi.

 

Sungur, içerden:

"Efendim, koyuvermiyorlar.

Birazcık daha sabret, şimdi geliyorum.

Beni beklemekte olduğunu biliyorum, unutmadım."

dedi.

 

Bey, tam yedi kere seslendi, bekledi, bekledi,

seslendi.

Nihayet Sungur'un bu cilvesinden usandı,

âciz kaldı, sabrı tükendi.

 

Sungur, beyin her seslenişinde:

"Efendim, dışarı çıkacağım ama daha

koyuvermiyorlar." diyordu.

 

Bey:

"Yahu, mescitte kimse kalmadı, koyvermeyen kim,

seni orada kim tutuyor?" diye bağırdı.

 

Sungur dedi ki:

"Seni dışardan içeriye sokmayan yok mu?

İşte beni de içerden dışarıya çıkarmayan o.

Sana içeri girmeye izin vermeyen,

benim de dışarı çıkmama mâni olmakta.

Senin bu tarafa adım atmana müsaade etmeyen,

benim de dışarıya adım atmama mâni oluyor!"

 

 

Balıkları karaya çıkarmayan deniz, karadakileri de

denize sokmamakta.

Balığın aslı sudan, öbür hayvanların aslı topraktan.

Bu işte hile ve düzene başvurmanın, tedbirlere

girişmenin faydası yok ki!

Kilit pek kuvvetli, açıcıda Allah.

Teslimiyete yapışa gör, rıza göster!

Tedbirini unuttun mu pirinden o taze bahtı bulur,

devlete erişirsin.

Kendini unuttun mu seni anarlar.

Kul oldun mu azat ederler!

 

Mesnevî

4. Cild

Mevlânâ

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.