Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

carew76

Önerilen İletiler

sayın carew

öncelikle bir müslüman olarak niye gavur ismi kullandığınızı merak ettim doğrusu.

ikincisi şu hatayı yapmışsın sünnet namazının size farz olmadığını söylemişsin birader adı üstünde sünnet zaten kimseye farz degil. hiç sünnet namazı farz olur mu o zaman adı farz namazı olurdu sünnet ile farz ayrı şeylerdir bunlar arasındaki farkı bile bilmeden nasıl yazıyorsun anlamıyorum biz sünnet namazları yalnızca Peygamber efendimizin şefaatine kavusmak için yaparız. ayrıca farz namazların eksik oldugu yerlerde sünnet ve nafile namazlar onların yerine geçebilecektir bu da dinimizin başka bir güzelliği....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...
  • Cevaplar 104
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Ben bir şiiyim.Ama sünni alimlerinin 4 hak mezhep var demedinden çok rahatsızlık duyuyorum.çÜNKÜ BİZDE NAMAZ KILIYOZ oruç tutuyoz zekat veriyoz ama biz mezhep dışı oluyoz.bu bize resmen siz cennete gidemiyeceksiniz demektir.bu konu ile ilgili cevaplarınızı bekliyorum

 

 

cocuklugum gitti be bu konu yuzunden alevi sunu arasinda kala kala simdide dinsiz imansizz biri oldum ciktimmmm dogru orucumu tuuttum zamaninda kurani bile okudumm ama bana sen alevisin senin yerin cehennem yada aleviler onune gelenle yatioyooo(ensest)duyunca fittiriyommm bunlari uyduran insanlarin...........................;valla azimi bozcammmm

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

benim inancıma göre islamın şartlarından birini bile kabul etmeyip inkar edenler kafirdir..

ama ben alevilerin nasıl bir inanca sahip olduklarını tam olarak bilmiyorum..

bu yüzden aleviler cehenneme gidecekler diye bir düşünceye sahip değilim..

ben sünniyim koyu bir sünniyim hemde..

ama alevilerin dışlanmasını istemem çünkü onlarda Allah kulu neyi seçip seçmemeleri onlara kalmış bişey..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
Şia ve Şia kolları ya Hz Ali nin gerçek peygamber olduğu Hz Peygambere bu görevin yanlış verildiğini savunur -ki bu aşırı uçtur ve sayısı oldukça azdır ve dindışı sayılırlar

Senin bu yaptigin cok büyük bir günahtir, neden bilip bilmeden veya iyice arastirmadan böyle birseyi yazdin anlayamadim. Ben bir Sii'yim ve BIZ BÖYLE BIRSEYE INANMIYORUZ.

 

benim inancıma göre islamın şartlarından birini bile kabul etmeyip inkar edenler kafirdir..

ama ben alevilerin nasıl bir inanca sahip olduklarını tam olarak bilmiyorum..

bu yüzden aleviler cehenneme gidecekler diye bir düşünceye sahip değilim..

ben sünniyim koyu bir sünniyim hemde..

ama alevilerin dışlanmasını istemem çünkü onlarda Allah kulu neyi seçip seçmemeleri onlara kalmış bişey..

 

Bize göre Islamin sartlari asagidakiler:

 

Alevi-Caferi inanclari:

 

Usul-Din(Temel Inanclar):

 

TEVHID: Bir tek olan Allah'a inanmak.

 

ADL: Yaratiklarina ihtiyaci olmayan Allah'in adil olduguna inanmak.

 

NÜBÜVVET: Insanlara dogru yolu göstermeleri icin ilki Hz. Adem ve sonuncusu ise Hz. Muhammed olmak üzere 124.000 Peygamber gönderildigine inanmak.

 

IMAMET: Peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed'in, Allah'in emri üzere kendisinden sonra Ehl-i Beyt'inden 12 kisiyi vasi ve imam olarak belirledigine inanmak.

 

MEAD: Öldükten sonra yeniden dirilip dünyada yapilan islerin hepsinin karsiliginin görülecegine, kiyamet gününe, cennet ve cehenneme inanmak.

 

 

Furu-i Din:

 

Namaz, Oruc, Zekat, Hac, Humus, Cihad, Iyiligi Emretmek, Kötülükten Sakindirmak, Allah’ı, Peygamberlerini ve tertemiz İmamları sevmek ve onların düşmanlarından uzak durmak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Lena nin yaklasimi bana göre en objektif bakis.

 

Ibadetlerini cennet icin yapanlara tanrilari yardimci olsun demekten baska care yok.

 

Ama Lena nin sorusu güzeldi.

 

islamiyet öncesi Türkler saman olduklarindan simdi gittikleri yeri ben de merak ediyorum dogrusu...

 

Türklerin "Şamanist" dininden kastınız, eğer "Gök-Tanrı" inancı ise, bu inanç "Şamanist" bir inanç değildir. Tek Tanrılı bir inançtır. Eğer Kur'an-da geçen "Biz her Millete Bir peygamber gönderdik, onlardan kimisi hidayete erdi, kimilerinin üzerine sapkınlık hak oldu" ayetine inanıyorsanız, Türklerin bir peygamberce son peygamberden önce bir peygamber vasıtasıyla Allah yoluna girmiş olmaları gerçeği yadsınamaz. bilindiği gibi, hiç bir put perest din, Gök-Tanrı dini ile örtüşemez ve ufak bir benzerlikleri dahi bulunamaz. bu yüzden tüm putperets kavimler peygamberleri reddetmişlerdir. bunlar Kur'an-da açık açık yazar... ancak Türklerin İslamı, kaç bin yıllık inançlarına, çok kolayca tercih edebilmelerini bir kenara bırakın, Gök-Tanrı dini ile İslam dininin benzerlikleri iki inancında aynı İlahi kökene sahip olduğunun kanıtı olabilir. ayrıca "Gök-Tanrı" "Gök-Türk" isimlerini dil-bilimsel olarak anlamları, bu inancın ve bu dine inanan eski Türklerin, Allah tarafından islam'la şereflendirildiklerini ve son peygamberle müjdelendiklerinin kanıtı olabilir... ancak şunu hemen ifade edeyim, Eski Türklere, Allah tarafından gönderilen Gök-Tanrı dini, İslamın gelmesiyle Hıristiyanlık ve Musevilik gibi Batıl olmuştur...

 

"Gök-Tanrı" adını iki kelimeden meydana gelir "Gök" "Tanrı"

"Gök" kelimesi bugünkü manada "Gök" yüzü manasında olsada, yine bugünkü manada "Göksel"liği ifade etmektedir. "Göksel" teriminin arapça karşılığı ise "Semavi"dir. "Gök" arapçada "Sema" demektir ve hem "Göksel" hem "Semavi" kelimeleri "Allahtan gelen, Allahtan olan, Allah'a ait" manaları içerir. o yüzden "Gök" kelimesi, gökte yaşayan bir Tanrı'yı değil, "Semavi" bir İnancı temsil eder...

"Tanrı" kelimesi ise, "Allah"ın Türklere bildirdiği adıdır. Bilindiği gibi, Allah, ilk peygamberden beri dünyaya müjdelediği dinini, İslam'la tamamlamıştır. ve o yüzden kendi özel adı olan "Allah"ı bu dinle bildirmiştir. bu sebeple Türklere, Türklerin dilindeki bir ismini seçmi ve onlara adını "Tanrı" olarak bildirmiştir. bunun en temel kanıtı, "Gök-Tanrı"nın, İslam'ın Allah'ıyla aynı sıfatlara sahip olmasıdır. ahiret inancı, cennet-cehennem inancı, yaratılış inancı, sırat köprüsü inancı vs vs vs, bu iki dinin (aslında birbirinin ardılı olan aynı dinlerdir) en temel benzerlikleridir. bu nedenle "Gök-Tanrı" adı "Semavi Yaratıcı" manasına gelmektedir. "Gök-Türkler" adı da "Semavi Türkler" yada "Semavi (İman Etmiş, Hidayete Ermiş, Allah'la olan) Türkler" manasına gelir. bunun için, Kur'an-ın ilgili ayetine bakabilirsiniz...

 

Ayrıca, Gök-Tanrı dininin, sanıldığı gibi tam anlamıyla "Şaman" bir din olmadığı çok açıktır. öncelikle din-bilimsel olarak, hem kur2an-ın belirttiği, hemde tarihi bir gerçek olmak üzere, hiç bir şamanist, putperest ve totemcilğe dayalı din, İslam'la veya Tek Tanrılı dinlerle örtüşemez ve taban tabana zıttırlar... ancak Gök-Tanrı dini, diğer inançların aksine, Allah'ın gönderdiği din olan İslam'a birebir benzer ve islam'la örtüşür. eğer bildiğimiz manada bir totem, şaman veya putperest bir inanç olsaydı, kur'an-da da belirtildiği gibi İslam'la tamamen zıt olması gerekirdi ki, Türklerin eski inançlarının, onların İslam olmasının temel nedeni olduğu bilinir... eski Gök-Tanrı dinindeki "Kam" "Şaman" geleneği ise, diğer Şamanist inançlardakilerden farklıdır. Dede Korkut, bir Kam olmakla beraber bir Evliyadır. yani aslında, Evliyalık, Kamlık geleneğinin, İslamdaki bir tezahürüdür. Türkler, İslam'la beraber eski inançları batıl olduğu için Gök-Tanrı inancını bırakmışlar (ki aslında aynı ikiside temele dayalı dinler olduğu için buna bırakmakta denemez, geliştirmişlerdir) ancak İslam dini, inancı yaşayış açısından bir gelenek getirmediği için, Gök-Tanrı inancının geleneği olan Kamlığı/Evliyalığı sürdürmüşlerdir. bakın burada dikkat edilmesi gereken husus, Gök-Tanır Dini ve İslam ne kadar aynı temele dayansada, İslam'ın gelmesiyle Gök-Tanrı dini batıl olmuştur. Yani Türkler, Allah tarafından kendilerine bildirilmiş öz dinlerini bırakıp, yine Allah tarafından bildirilmiş ve kendi dinlerinin en son hali olan islamı seçmişlerdir.

 

Türklerin Semavi Kökeni: Türk yazıtlarında, Türklere Hükümdarlığın "Gök-Tanrı" tarafında verildiği söylenmektedir. ne tesadüftür ki, Kur'an-da Allah, İslamı koruyucu bir millet yarattığında ve bu milletin, İslama zarar verileceği zaman ortaya çıkıp, İslamın bayraktarlığını yapacağı yönünde ayet vardır. bu ayet muhtemelen Türkleri işaret etmektedir. öyle ki, Haçlı seferlerinin İslamiyeti hedef aldığı dönemde Türkler ortaya çıkmış, önce Çin'e karşı Talas Savaşında, Sonra Haçlı Savaşlarında "İslam"ın bayraktarlığını ve koruyuculuğunu yapmışlar, 1000yıl süreyle de bu böyle sürmüştür. bu iki benzerlik, benzerlikten çok İlahi bir Hak'tır. ve apaçıktır. Türklere gelen peygamberlerin Hızır ve Zülkarneyn Peygamberler olduğu söylenmektedir. Ayrıca Türkler, Hz. Nuh'un oğlu Yafes'in oğlu Türk'ten gelmişlerdir. Yafes'in oğlu Türk, Tufandan sonra ateşi bulan kişidir ve Türklerdeki Ateşin bulunuşu ile ilgili bir efsanenin onu kastettiği sanılmaktadır.

 

Kısacası arkadaşlar, Atalarınız büyük ihtimalle cennettedirler, merak etmeyin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin bu yaptigin cok büyük bir günahtir, neden bilip bilmeden veya iyice arastirmadan böyle birseyi yazdin anlayamadim. Ben bir Sii'yim ve BIZ BÖYLE BIRSEYE INANMIYORUZ.

Bize göre Islamin sartlari asagidakiler:

 

Alevi-Caferi inanclari:

 

Usul-Din(Temel Inanclar):

 

TEVHID: Bir tek olan Allah'a inanmak.

 

ADL: Yaratiklarina ihtiyaci olmayan Allah'in adil olduguna inanmak.

 

NÜBÜVVET: Insanlara dogru yolu göstermeleri icin ilki Hz. Adem ve sonuncusu ise Hz. Muhammed olmak üzere 124.000 Peygamber gönderildigine inanmak.

 

IMAMET: Peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed'in, Allah'in emri üzere kendisinden sonra Ehl-i Beyt'inden 12 kisiyi vasi ve imam olarak belirledigine inanmak.

 

MEAD: Öldükten sonra yeniden dirilip dünyada yapilan islerin hepsinin karsiliginin görülecegine, kiyamet gününe, cennet ve cehenneme inanmak.

Furu-i Din:

 

Namaz, Oruc, Zekat, Hac, Humus, Cihad, Iyiligi Emretmek, Kötülükten Sakindirmak, Allah’ı, Peygamberlerini ve tertemiz İmamları sevmek ve onların düşmanlarından uzak durmak.

 

arkadaşım dediklerin her ne kadar doğru olsa da ve ne kadar bir şii olsanda sende bilmeden yazmışsın... çünkü Hz. Cafer es-Sıdk Alevi değildir... sen bu kaideleri Alevi-Caferi kaideleri olarak yazmışsın ancak Alevilik ve Caferillik tamamen apayrıdır... ayrıca, eğer biliyosan, her Şii ve Alevi mezhebi 12 imam'a inanmazlar... kimisi 6,7,8,9,10,11inci imamlarda son bulduğuna da inanır.

 

Ayrıca şu vardır ki, 4Hak Mezhep demek çok yanlıştır. çünkü insanların imanını sadece Allah bilir.

 

ikinci olaraki, mesela 4hak mezhepten olan "Hanifilik"in kurucusu "İmam-ı Azam Hanifi" büyük bir Şia (Ali Taraftarı) idi. ve Hanifi Mezhebini, Emevi hanedanının zoruyla ilan etmişti. hatta öyle ki bu mezhebi ilan edinceye kadar zindanlarda tutulmuş ve ilanı kabul ettiği ve ilan ettiği sırada aklının yerinde olmadığı söylenmiştir. ayrıca İmam Hanifi, 8 sene Cafer es-Sıdk'ın yanında eğitim görmüş ve şöyle demiştir "Eğer Cafer es-Sıdk olmasaydı ve İmam-ı Azam olamazdım". yani eğitimini Caferiliğin kurucusu olduğu söylenen İmam'dan almıiştır. diğer imamlarda Cafer es-Sıdk'tan ders almışlardır. Osmanlılar döneminde ilan edilen 4hak mezhep uydurması olmasına karşın, çoğu zaman "Caferilik" 5inci Hak mezhep olarak anılmımştır. ancak aslen 4Hak Mezhep diye bir ayrım yoktur. Tek bir Din ve Tek bir Mezhep vardır. Herkes Hz. Muhammed'in gösterdiğinden başkasını yapamaz... mezhepler tarihini incelediğinizde, mezheplerin aslında, bize uydurulduğu gibi, dini kolaylaştırmak için değilde, sırf siyaset için ortaya çıktığını görmemeniz için hiç bir neden yok... İslamın, şükür ki kolaylaştırılmaya ihtiyacı yoktur. şükür ki anlaşılır bir dindir. bu hizipleşmenin bahanesidir ve ancak çocuklar yer bu bahaneyi... İmamların hiç birisi, mezhep kurmak amacı ile ortaya çıkarmamışlardır yapıtlarını. mezhep kurma iddiasında olmamışlardır. ancak siyasi tercilerde kullanılmaktan kaçamamışlardır.

 

umarım yardımcı olabilmişimdir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Slm,

bende bir sünniyim, en azindan öyle olan bir anna babadan dogdum, ama bu gün kendimi hic bir mezhebe ait görmiyorum, sadece Müslümanim. Allah-Peygamber-Kuran!!! Bana yetiyor.

 

Iyi bir mümin olmak icin birilerini övmekle ömür gecirmek sart deyil, hatta biat da olur!

Iyi bir mümin olmak icin gönlünde Allah korkusu tasimak, Resullulaha sevgi, yüce kitabimiz Kuranin emirlerine uymak esasdir.

 

Müslümanlarda bügün cesitli cemaatler ve tarikatler var, bir gün bunlarada mezheb statüsü verilir mi?

Bilmem, ama görülen köy kilavuz istemiyor! Hepisinin bir vazgecilemez dini-lideri var tipki mezhepler deki gibi! Zaman gecerde bunlari insanlar evliya mertebesine yükseltir mi?

Zaten firka firka bölünmüsüz, bölmüsler!!! Bir de kardessiniz derler, böyle kardeslik olur mu?

Mezhep olayi bir fikih meselesi derler! Nee? Kuran´in emirleri herkeze esit deyil mi? Ben size kil kadar haksizlik etmem demiyor mu Allah!?

 

Son olarak sunu söyleyeyim, hic kafani takma, biz hepimiz kardesiz, hangi mezhepden olursak olalim, yeterki dinimizi kendimiz Kuran´dan ögrenelim, ille birileri bizi yönlendirmesi gerekmiyor. Hem din konusunda uyulacak biri varsa oda Hz. Muhammed´dir, hepimiz onun yolunda yürürsek hicbir mezhepcilik bizi ayiramaz ve birbirimize düsüremez, o da müminler kardestir demiyor mu! Mezhep Imamlarinin dedigine mi kulak verceyiz yoksa Allah´in habibi Resulullaha mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya bise soracam bu Sii ler degil mi? sadece Hz. Ali yi halife olarak kabul edip digerlerine beddua edenler? yada birnini begenince ben seni bir ay bir gun veya bir hafta nikahima aliyorum deyip ondan sonra biraktigi... yada bu konu hakinda peygamberimizin hadislerini gördünüz mü hiç?

Evet biz sadece Hz.Ali(AS)'yi halife olarak kabul ediyoruz.

Sen herhalde gecici nikah'tan bahsediyorsun. Evet hadislerde geciyor. Buyur: Jabir b. 'Abdullah reported: We contracted temporary marriage giving a handful of (tales or flour as a dower during the lifetime of Allah's Messenger (may peace be upon him) and durnig the time of Abu Bakr until 'Umar forbade it in the case of 'Amr b. Huraith.

Sahih Muslim

-http://www.usc.edu/dept/MSA/fundamentals/hadithsunnah/muslim/008.smt.html#008.3249-

 

Ayrica sunnilerdede var buna benzer bir nikah. Adi misyar: A Misyar Marriage is a unique Sunni Muslim innovation. Misyar marriage is defined as an official marital "relationship" between a man and a woman who do not live together, and where the husband is not financially responsible for a Misyar wife. Misyar can be a temporary arrangement, but unlike the Mut'a marriage, which ends on the expiration date of the contract, the Misyar has no certain date for divorce, and it is up to the man to divorce his wife whenever, or if ever, he feels like doing so. The difference between a Misyar marriage and a normal marriage, is that the couple does not live in one household but remain on a visitor's basis.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

:angry:

BAKIN ARKADAŞLAR ÖZELLİKLE HZ. ALİ'Yİ KÖTÜLEMEK İSTEYEN ARKADAŞLAR BU KONU BAŞLIĞI SANIRIM BENİM SİZE VERDİĞİM BİLGİLERLE KAPANACAKTIR ÇÜNKÜ KİMSENİN İNKAR EDEMEYECEĞİ BİLGİLER VERECEĞİM.

 

[/b]

 

Resulullah'in amcasinin oglu, damadi, dördüncü halife. Babasi Ebû Talib, annesi Kureys'ten Fâtima binti Esed, dedesi Abdulmuttalib'tir. Künyesi Ebu'i Hasan ve Ebû Tûrab (topragin babasi), lâkabi Haydar; ünvani Emîru'l-Mü'minin'dir. Ayrica 'Allah'in Arslani' ünvaniyla da anilir.

 

 

Hz. Ali küçük yasindan beri Resulullah'in yaninda büyüdü. On yasinda islâm'i kabul ettigi bilinmektedir. Hz. Hatice'den sonra müslümanligi ilk kabul eden odur. Hz. Peygamber ile Hz. Hatice'yi bir gün ibadet ederken gören Hz. Ali'ye Peygamberimiz sirkin kötülügünü, tevhidin manasini anlattiginda Hz. Ali hemen müslüman olmustu. Mekke döneminde her zaman Resulullah'in yanindaydi. Kâbe'deki putlari kirmasini söyle anlatir: "Bir gün Resul-u Ekrem ile Kâbe'ye gittik. Resul-u Ekrem omuzuma çikmak istedi. Kalkmak istedigim zaman kalkamiyacagimi anladi, omuzumdan indi, beni omuzuna çikardi ve ayaga kalkti. Kendimi istesem ufuklari tutacak saniyordum. Kâbe'nin üzerinde bir put vardi, onu sagdan soldan ittim. Put düstü, parça parça oldu. Resulullah'in omuzlarindan indim. ikimiz geri döndük." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 384)

 

 

Resul-u Ekrem, en yakin akrabasini uyarmak ve hakki teblig etmek hususunda Allah'u Teâlâ'dan emir alinca onlari Safa tepesinde toplayip ilâhî emirleri teblig edince, Kureys müsrikleri onunla alay etmisti. ikinci toplantiyi yapmasini Hz. Ali (r.a.)'ye birakti, Ali de bir ziyafet hazirlayarak Hasimogullarini davet etti. Resulullah yemekten sonra: "Ey Abdülmuttalibogullari, ben özellikle size ve bütün insanlara gönderilmis bulunuyorum.

 

 

Içinizden hanginiz benim kardesim ve dostum olarak bana bey'at edecek" dedi. Yalniz Ali (r.a.) kalkti ve orada Resulullah'a onun istedigi sözlerle bey'at etti. Bunun üzerine Resul-u Ekrem, "Kardesimsin ve vezirimsin " diyerek Hz. Ali'yi taltif etti.

 

Hz. Peygamber hicret etmeden önce elinde bulunan emanetleri, sahiplerine verilmek üzere Ali'ye birakti ve o gece Hz. Ali, Resulullah'in yatagini da yatarak müsrikleri sasirtti. Böylece Hz. Ali, Hz. Peygamber'i öldürmeye gelen müsrikleri oyalayarak onun yerine hayatini tehlikeye atmis, bu suretle Peygamber'e hicreti sirasinda zaman kazandirmistir. Hz. Ali, Peygamberimiz'in kendisine biraktigi emanetleri sahiplerine verdikten sonra Medine'ye hicret etti. Medine'de de Hz. Peygamber'in devamli yaninda bulundu, bütün cihat harekâtlarina katildi, Uhud'da gâzî oldu. Bedir'de sancaktardi. Ayni zamanda kesif kolunun basindaydi; hakim noktalari tesbit ederek Hz. Peygamber'e bildirdi. Bu mevkiler isgal edilerek, Bedir'de önemli bir savas harekâtini basariya ulastirdi. Bedir gazasinin baslamasindan önce, Kureysliler'le teke tek dövüsen üç kisiden biriydi. Bu dögüste, hasmi Velid b. Mugire'yi kilici ile öldürdügü gibi, Hz. Ebû Ubeyde zor durumdayken yardimina kostu ve onun hasmini da öldürdü. Kendisine "Allah'in Arslani" lâkabi ve Bedir ganimetlerinden bir kiliç, bir kalkan ve bir de deve verildi.

 

Hz. Ali, Bedir savasindan sonra Hz. Peygamber'in kizi Hz. Fâtima ile evlendi. Nikâhini Hz. Peygamber kiydi. O zamana kadar Resulullah'la oturan Hz. Ali nikâhtan sonra ayri bir eve tasindi. Hz. Ali'nin, Hz. Fâtima'dan üç oglu, iki kizi dünyaya geldi. Hicret'in üçüncü yilinda Uhud savasinda, müslüman okçularin hatasi yüzünden müsrikler müslümanlarin üzerine saldirmislar ve Hz. Peygamber de yaralanarak bir hendege düsmüs ve düsman onun öldügünü yaymisti. Halbuki o sirada dögüse dögüse gerileyen Hz. Ali, Hz. Peygamber'in içine düstügü hendege ulasarak, onu korumaya almisti. Iki tarafin da kazanamadigi bu savasta Hz. Ali birçok yerinden yaralanarak gazi oldu.

 

Uhud savasindan sonra Hz. Ali "Benu Nadr" Yahudilerinin hainlikleri üzerine bu kabile ile yapilan savasi bizzat idare etti. Bütün çarpismalarda Hz. Ali kahramanca dögüsmüs ve müsriklerin en meshur savasçilarini öldürmüstür. Hudeybiye barisinda sulh sartlarinin yazilmasinda o memur edildi. Hz. Ali, sulhnameyi yazmaya söyle basladi: "Bismillâhirrahmânirrahîm . Muhammed Resulullah...." Ancak müsrikler bu ifadeye itiraz ettiler. Hz. Peygamber, "Resulullah" yerine "Muhammed b. Abdullah" yazmasini Hz. Ali'ye söylemis fakat Hz. Ali "Resulullah" ifadesinin yaziminda israr etmistir.

 

Hz. Ali Mekke'nin fethi sirasinda yine sancaktardi. "Keda" mevkiinden Mekke'ye girdi. Mekke kan dökülmeden fethedildi. Hz. Peygamber ile birlikte Kâbe'deki bütün putlari kirdilar.

 

Mekke'nin fethinden sonra Resulu Ekrem, Hâlid b. Velid'i Benu Huzeyme kabilesine gönderdi. Bu kabile ya cehaleti, ya da bedevî olmalarindan, "müslüman olduk" anlamindaki "eslemna" kelimesi yerine "sabbena" dedigi için Hâlid b. Velid hiddetlendi ve onlarla harp etti. Hz. Peygamber olayi duyunca çok üzüldü. Hz. Ali'yi bu hatayi telâfi ile görevlendirdi. Hz. Ali Benu Huzeyme'ye giderek öldürülenlerin diyetini ödeyip magdur olanlarin zararlarini telâfi etmisti.

 

Huneyn gazasinda müslümanlar bir ara bozulup dagildilar. Sayilari binleri buldugu halde içlerinden ancak birkaç kisi sabredip dayanabildi. Hz. Ali bu savasta yalniz sabirla tahammül etmekle kalmayarak gösterdigi yigitlik ve kumandanlikla islâm ordusunun kendi safinda toparlanmasini sagladi.

 

Resulu Ekrem hicretin 9. yilinda Tebük seferine çikarken Hz. Ali'yi ehl-i beytin muhafazasi için Medine'de birakti, ancak bu sefere katilamadigi için müteessir oldu. Bunun üzerine Resulullah: "Musa'ya göre Harun ne ise, sen bana karsi o olmak istemez misin?" dedi. Ali, bu iltifattan çok memnun oldu.

 

Berae suresinin ayetleri nazil olunca, Resulullah Hz. Ali'yi Mekke'ye gönderdi. Bu suretle hiçbir müsrikin artik Kâbe-i serîfi bundan sonra haccedemeyecegini bildirdi.

 

bundan sonra haccedemeyecegini bildirdi. Yemen bölgesinin islâm'a girmesi zordu. Görev yine Ali b. Ebi Talib'e verildi. Hz. Ali "Bu çok güç bir is" dedi. Resulullah da "Ya Rabb, Ali'nin dili tercümani, kalbi hidayet nurunun memba olsun" diye dua edince, Ali, siyah bir bayrak alarak Yemen'e gitti, kisa süren irsadlari sayesinde Yemen'in bütün Hemedan kabilesi müslüman oldu.

 

[/b]

 

Hz. Peygamber'in vefati sirasinda, hücresinde bulunanlarin basinda geliyordu. Hz. Ebu Bekir halife seçildigi sirada Hz. Ali Resulullah'in hücresinde tekfin ile mesgul idi.

 

Hz. Ömer devrinde devletin bütün hukuk isleriyle ilgilenip adeta islâm devletinin bas kadisi olarak görev yapti. Hz. Ömer'in sehâdeti üzerine yine devlet baskanini seçmekle görevlendirilen alti kisilik sûra heyetinde yer alip, bu alti kisiden en sona kalan iki adaydan biri oldu.

 

Hz. Osman'in hilâfeti döneminde idarî tutumdan pek memnun olmamakla birlikte islâm devletinin muhtelif vilâyetlerinden gelen sikayetleri hep Hz. Osman'a bildirmis ve ona hâl çareleri teklif etmisti. Hz. Osman'i muhasara edenleri uzlastirmak için elinden gelen gayreti sarfetti.

 

Hz. Osman'in sehâdetinden sonra islâm'in ileri gelen sahsiyetleri ona bey'at ettiler. Ancak onun bu dönemi Allah'in bir takdiri olarak son derece karisik bir dönem oldu. Hilâfete geçtiginde hâlledilmesi gereken bir çok problemle karsi karsiya kaldi. Bu karisikliklar Cemel ve Siffin gibi iç çatismalari dogurdu. islâm devleti bünyesindeki bu ihtilâflari giderme konusunda büyük fedakârlik ve gayretler gösterdi.

 

Nihayet, Kûfe'de 40/661 yilinda bir Hârici olan Abdurrahman b. Mülcem tarafindan sabah namazina giderken yaralandi. Bu yaranin etkisiyle sehid oldu.

 

Hz. Ali devamli olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yaninda bulundugu için Tefsir, Hadîs ve Fikihta sahabenin ileri gelenlerindendir. Hatta Resulullah'in tabiri ile "ilim beldesinin kapisi" olarak ümmetin en bilgini idi. Hz. Peygamber yolunda insanlari hakka iletmek için büyük gayretler sarfetmis ve hilâfet dönemi iç karisikliklarla dolu olmasina ragmen islâm'in ögretilmesi ve ögrenilmesi hususunda büyük katkilari olmustu.

 

Medine'de duruma hakim olup yönetimi tam olarak eline aldiktan sonra ögretim için merkezde bir okul kurdu. Arapça gramerin ögretilmesini Ebu Esved ed-Düeli'ye, Kur'an okutma ve ögretme isini Abdurrahman esSülemi'ye, Tabiî ilimler konusunda ögretmenlik görevini Kümeyl b. Ziyâd'a verdi. Arap edebiyati konusunda çalisma yapmak üzere de Ubade b. esSamit, ve Ömer b. Seleme'yi görevlendirdi. Devlet yönetimi ve hizmetlerini; maliye, ordu, tesrî ve kaza gibi bölümlere ayirarak yürütüyordu. Malî isleri, dagitma ve toplama diye iki kisma ayirmazdi.

 

Ümmetin malini ümmete dagitirken de son derece titiz davranirdi. Kendisine bir pay ayirma noktasinda gayet dikkatli olup, kimsenin hakkina tecavüz etmemekte de büyük bir örnek idi. Kendisini Kûfe'de görenler, kisin sogugunda ince bir elbisenin altinda tir tir titreyerek camiye gittigini aktarirlar. Devlet yönetici ve memurlarinin nasil davranmalari gerektigi konusunda su yönetmeligi hazirlamisti.

 

1. Halka karsi daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayin ve onlari azarlamayin .

 

2. Müslüman olsun olmasin herkese ayni davranin. Müslümanlar kardesleriniz, müslüman olmayanlar ise sizin gibi bir insandir.

 

3. Affetmekten utanmayin. Cezalandirmada acele etmeyin. Emriniz altinda bulunanlarin hatalari karsisinda hemen öfkelenip kendinizi kaybetmeyin .

 

4. Taraf tutmayin, bazi insanlari kayirmayin. Bu tür davranislar sizi zulme ve despotluga çeker.

 

5. Memurlarinizi seçerken zalim yöneticilere hizmet etmemis ve devletin suçlarindan ve zulümlerinden sorumlu olmamis bulunmalarina dikkat edin.

 

6. Dogru, dürüst ve nazik kisileri seçin ve çikar ummadan ve korkmadan aci gerçekleri söyleyebilenleri tercih edin.

 

7. Atamalarda arastirma yapmayi ihmal etmeyin.

 

8. Haksiz kazanç ve ahlâksizliklara düsmemeleri için memurlariniza yeterince maas ödeyin.

 

9. Memurlarinizin hareketlerini kontrol edin ve bunun için güvendiginiz samimi kisileri kullanin.

 

10. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap verin.

 

11. Halkin güvenini kazanin ve onlarin iyiligini istediginize kendilerini inandirin .

 

12. Hiç bir zaman vaadinizden ve sözünüzden dönmeyin.

 

13. Esnaf ve tüccara dikkat edin; onlara gereken önemi gösterin, fakat ihtikâr, karaborsa ve mal yigmalarina izin vermeyin.

 

14. El islerine yardim edin; çünkü bu yoksullugu azaltir, hayat standardini artirir.

 

15. Tarimla ugrasanlar devletin servet kaynagidir ve bir servet gibi korunmalidir.

 

16. Kutsal görevinizin yoksul, sakat ve yetimlere bakmak oldugunu hiç aklinizdan çikarmayin. Memurlariniz onlari incitmesin, onlara kötü davranmasin. Onlara yardim edin, koruyun ve yardiminiza ihtiyaç duyduklari her zaman huzurunuza çikmalarina engel olmayin .

 

17. Kan dökmekten kaçinin, islâm'in hükümlerine göre öldürülmesi gerekmeyen kimseleri öldürmeyin.

 

Hz. Ali bütün bu emirleri kendi nefsinde eksiksiz uygulayan bir halifeydi. Bes yillik halifeligi çok önemli olaylarla, savas ve sikintilarla geçmisti. Fitnelere karsi sonuna kadar dogru yoldan sabirla mücadele etmek istedi sonunda sehid oldu.

 

Hz. Ali Islâm'in bütün güzelliklerine vakifti. Çünkü o, Resulullah'in daima yaninda bulunmustu. Vahiy kâtibiydi, hâfiz, müfessir ve muhaddisti. Hz. Peygamber'den bes yüzden fazla hadis rivayet etti. Ahkâmin nazariyatindan çok amelî keyfiyetine bakardi: "Halka anladiklari hadisleri söyleyiniz. Allah ile Peygamber'in tekzip edilmesini ister misiniz?" (Buhârî, ilim) demistir.

 

Hz. Ali'nin, Hz. Fâtima'dan Hasan, Hüseyin, Muhsin adli ogullari ve Zeynep, Ümmü Gülsüm adli kizlari oldu.

 

Hz. Ali âbid, kahraman, cesur, iyilikte yarisan, takva sahibi ve son derece cömertti. Medine'de müslümanlarin durumu düzeldikten sonra, Hz. Ali de bir hizmetçi almaya karar verip, Resulullah'a gitti. Resulullah kiziyla damadinin arasina girerek: "Ben size hizmetçiden daha hayirlisini haber vereyim. Yatarken otuzüç kere Allahü ekber, otuzüç kere Elhamdülillah, otuzüç kere de Subhanallah deyin" buyurdu. Yine bir gün yiyecek çok az yemekleri olan Hz. Ali ile ailesi sofraya oturduklari sirada kapilarina bir dilenci geldi, onlar da yemegi dilenciye verdiler. Ertesi gün gelen bir yetime, üçüncü gün gelen bir esire yemeklerini verdiler. Bu olay üç gün sürdükten sonra su ayet-i kerime indi: "süphesiz en iyiler mizaci kâfur olan bir tastan içerler. Allah'in kullarinin tasira tasira içecegi bir kaynak. Adagi yerine getirirler ve serri yaygin olan bir günden korkarlar. içleri çektigi hâlde yiyecegi, miskine, yetime ve esire yedirirler. 'Biz sizi ancak Allah'in rizasi için doyuruyoruz, sizden bir karsilik ve tesekkür beklemiyoruz. Dogrusu biz oldukça asik suratli zorlu bir günden dolayi Rabbimizdan korkuyoruz' derler. Allah da bu günün serrinden onlari korur. Onlara parlaklik ve sevinç verir." (Insan, 5/11)

 

Hz. Ali'nin "Zülfikâr" adi verilen meshur bir kilici vardi. Kilicin agzi iki çatalli idi ve Hz. Ali'ye Resulullah tarafindan hediye edilmisti. Hz. Ali'nin cömertligi, insanîligi, Resulullah'a olan yakinligiyla edindigi büyük manevî miras onu yüzyillardir halk inançlarinda destani bir kisilige büründürmüstür. Bir gün onun dört dirhemi vardi. Birini açiktan, birini gizliden birini gündüz, birini de gece infak etti ve hakkinda su ayet-i kerime indi: "Mallarini gece ve gündüz, gizli ve açik olarak infak edenler. Onlar için Rabbleri katinda karsiliklari vardir ve üzülecek de degillerdir." (el-Bakara, 2/274).

 

Hz. Ali'nin peygamberimizden rivayet ettigi bazi hadis-i serifler: "Günah isleyen biri pisman olur, abdest alir namaz kilar ve günahi için istigfar ederse Allah'u Tealâ Nisâ suresinde 'Biri günah isler veya kendine zulmeder sonra pisman olup Allah'u Teâlâ'ya istigfar ederse Allah'u Teâlâ'yi çok merhametli ve af ve magfiret edici bulur' buyurmaktadir."

 

"Üzerinde farz namaz borcu olan kimse, kazasini kilmadan nafile kilarsa bos yere zahmet çekmis olur. Bu kimse, kazasini ödemedikçe Allah'u Teâlâ onun nafile namazlarini kabul etmez. "

 

"Malinizin zekâtini veriniz. Biliniz ki, zekâtini vermeyenlerin bunu vazife kabul etmeyenlerin namazi, orucu, hacci ve cihadi ve imani yoktur. "

 

 

Peygamberimiz (s.a.s.) Hz. Ali'ye buyurdu: " Ya Ali, altiyüzbin koyun mu istersin, yahut altiyüzbin altin mi veya altiyüzbin nasihat mi istersin ? " Hz. Ali dedi: "Altiyüzbin nasihat isterim." Peygamberimiz buyurdu: "su alti nasihate uyarsan altiyüzbin nasihata uymus olursun: 1. Herkes nafilelerle mesgul olurken sen farzlari ifa et. Yani farzlardaki rükünleri, vacipleri sünnetleri, müstehaplari ifa et. 2. Herkes dünya ile mesgul olurken sen Allah'u Teâlâ'yi hatirla. islâm'a uygun yasa; islâm'a uygun kazan; islâm'a uygun harca. 3. Herkes birbirinin ayibini arastirirken sen kendi ayiplarini ara. Kendi ayiplarinla mesgul ol. 4. Herkes dünyayi imar ederken sen dinini imar et, zinetlendir. 5. Herkes halka yaklasmak için vasita ararken, halkin rizasini gözetirken sen Hakk'in rizasini gözet; hakka yaklastirici sebep ve vasitalari ara. 6. Herkes çok amel islerken sen amelinin çok olmasina degil, ihlasli olmasina dikkat et."

 

Hz. Ali buyurdu:

 

"Kisi dili altinda saklidir. Konusturunuz, kiymetinden neler kaybettigini anlarsiniz."

 

"Insanin yaslanip Rabbini bildikten sonra ölmesi, küçükken ölüp hesapsiz Cennet'e girmesinden daha hayirlidir. "

 

"Kul ümidini yalniz Rabbi'ne baglamali ve yalniz günahlari kendini korkutmalidir. "

 

"Cahil, bilmedigini sormaktan utanmasin. Âlim, içinden çikamayacagi bir meselede en iyisini Allah'u Teâlâ bilir' demekten sakinmasin."

 

"Sizin için korktugum seylerin en basinda, nefsinin istegine uymak ve uzun emelli olmak gelir. Birincisi hak yoldan alikoyar; ikincisi ise ahireti unutturur. "

 

"Amellerin en zoru üçtür. Bunlar; nefsin hakkini verebilmek, her halde Allah'u Teâlâ'yi hatirlayabilmek, kardesine bol bol ikramda bulunabilmektir. "

 

"Takva, hataya devami birakmak; aldanmamaktir . "

 

"Kalpler, kaplara benzer. Hayirli olani, hayirla dolu olanidir."

 

"Bana bir harf ögretenin kölesi olurum. "

 

Hz. Ali bu ümmetin en ileri gelenlerinden biri olarak isllâm'in bize kadar gelmesinde büyük rolü olan sahabelerdendir .

 

 

 

**************************************

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hz Ali'ye ve onun yolunun takipçilerine can kurban.

Bu topraklarda yaşayan sünnisiyle alevisiyle onbinlerce insanın adı ya Ali dir ya hasan ya huseyin...Ama bir tane muaviye yada yezid isminde bir kişi bulamazsınız. Aslında bu halkın sessiz bir protestosudur. Kısaca şunu bilin ki hiç kimse hz. ali ye dil uzatmaz, uzatamaz. Dört halifeye dil uzatırsa müslüman olarak kalamaz.

Halifelik meselesine gelince ehli sünnete göre göre dört halife ustunluk sırasına göre gecmiştir hilafet makamına.Hz. Ebu bekir, Hz Ömer ve Hz. Osman için Hz. Ali için söylenmiş nice hadisi şerif vardır.

O bir devirdi geldi gecti onların hepsini hayırla yad etmekten başka hiç bir şey yapmaya hakkımız yok.

Kuran ve sünnetin direktiflerine göre hayatını duzenleyen ve ona inanan herkes te müslümandır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cocuklugum gitti be bu konu yuzunden alevi sunu arasinda kala kala simdide dinsiz imansizz biri oldum ciktimmmm dogru orucumu tuuttum zamaninda kurani bile okudumm ama bana sen alevisin senin yerin cehennem yada aleviler onune gelenle yatioyooo(ensest)duyunca fittiriyommm bunlari uyduran insanlarin...........................;valla azimi bozcammmm

 

Arkadaşım, ben Sünniyim ancak erhangibir mezheb hakkında bir ayrım yapmıyorum... Ancak şunu söylemek istiyorum, Ben Alevileri gerçekten çok severim ve kendiler hakkındaki "Ensest İlişki" iddiaları beni gerçekten çok üzer. Çünkü bu çok ağır bir itham... Ancak bunun gibi iddiaların ne zaman ve nasıl ortaya atıldığı ile ilgili olarak " http://www.turkish-media.com/forum/index.p...=118&t=3574 " buraya bi yazı yazdım, okursan ve bir bilgi sahibi isen eğer yazarsan sevinirim...

 

Saygılarımla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar hepimiz hz adem den gelmedikmi ...

 

 

yoksa insan oğlunun bilmedigi başka insanlarmı vardı..... :stuart:

 

 

mantıklı olun. kuran ı kerimi kutsal kitabımızda her şey yazıyor bu konuyu açan arkadaş açsın okusun kuran ı kerimi ... :stuart:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yeni üye oldum ilk mesajım buraya nasipmiş. Okuuduğum kadarıyla çok karmaşık şeyler atılmış orataya. Ben sunni yim 4 hak mezhep olduğunu kabul ediyorum. Bunun dışında ibadetlerimi çocukluğumdan beri öğrendimğim gibi günde 5 vakit namaz , oruç , zekat kuranda geçtiği gibi yapıyorum. Burda kimse kimsenin inancı nı sorgulayamaz arkadaşın biri niye namaz kılarken ellerinizi kapıyorsunuz vs. demiş bu benim inancımdır benim babamın babasının kılış şeklidir. ve çevremde tanıdığım gördüğüm herkes bu şekilde kılar . sen bunu sorguluyamazsın. Herkez inandığı şekilde kılar. Ben hocalarımdan bu şekilde gördüm

 

Alevilik mevzusuna gelince ben de herzaman söylerim gerçek alevilik te hiç bir problem yoktur yani dine aykırı hiç birşey yoktur. Bu benim düşüncem. Çevremden gördüğüm ve araştırdığım kadarıyla saptırılmıştır. Ve çoğu kişi bunun yoluna gitmiştir. Hayırlısı benim onlarla hiç sorunum olmaz hiç bir işimde olmaz ben sadece kendi inancıma bakarım. Kimsede bana karışamaz.

 

Bir sürü kanıt gösterilmeden kaynak gösterilmeden bişeyler yazılmış çizilmiş. Lütfen forumda bunu yasaklıyalım din konusu çok hassas bir konu bir şey yazmadan önce kaynak belirtirseniz daha inandırıcı olur. Sadece boş keseden yazmak la olsaydı burayı gereksiz hikayelerle doldururdum.

 

Herkese hayırlı sabahlar. saygılarımla..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

Arkadaşım mezhep ve hadis diye bir kavram yoktur. Baştan hadis ne demek ona bakalım. Bunu sadece allah'ın ayetleriyle anlatırım kendimden bir söz söyleyemem.

 

3/Maide Suresi 41. Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “inandık” diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. “Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin.” derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; ahirette de büyük bir azap var onlara.

 

7/Araf Suresi 71.Hud dedi: “Rabbinizden bir azap ve gazap indi ya! Haklarında Allah’ın hiçbir kanıt indirmediği, sadece atalarınızın ve sizin uydurduğunuz bir takım isimler hakkında mı benimle çekişiyorsunuz? Bekleyin bakalım, sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim.”

 

12/Yusuf Suresi 40. “O’nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız Allah’ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar.”

 

69/Hakka Suresi 44. Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 Andolsun ondan sağ elini koparırdık. 46. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. 47. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. 48. Gerçek şu ki o, sakınanlar için tam bir uyarıcı ve düşündürücüdür.

 

41/Fussilet Suresi 33. Allah’a çağırıp / yakarıp hayra ve barışa yönelik iş yapan ve “ben müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır.

 

50 Kaf Suresi 45. Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde benim tehdidimden korkanlara sadece Kur’an’la öğüt ver.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar hepimiz hz adem den gelmedikmi ...

yoksa insan oğlunun bilmedigi başka insanlarmı vardı..... :stuart:

 

 

mantıklı olun. kuran ı kerimi kutsal kitabımızda her şey yazıyor bu konuyu açan arkadaş açsın okusun kuran ı kerimi ... :stuart:

 

 

neden öğrenciler direk ilkokuldan başlıyorlar..Alsınlar öss kitabcığını girsinler üniv. kazansınlar ne boşa vakit kaybediyorlar..

 

senin mantığınla ancak böyle eder..

 

Mezhepleri araştırmadan karar vermeyin

 

Şia Mezhebi değil mi Hz.Ebubekir(r.a.) Efendimiz ileHz.Ömer(r.a.) Efendimizi sevmeyen

 

Ama Rasulüllah Efendimiz(s.a.v.) "ashabıma gökteki yıldızlar gibidir hangisine tutunursanız doğru yola erişirsiniz" buyuruyor

 

ameli eksiklikler olabilir ama itikat eksikliği kesinlikle olmaz

 

işte bu 4 mezhep itikat olarak birdir amelde farklılıkları vardır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

....Arkadaşım mezhep ve hadis diye bir kavram yoktur. Baştan hadis ne demek ona bakalım. Bunu sadece allah'ın ayetleriyle anlatırım kendimden bir söz söyleyemem...... demişsin

 

Hadis nedir kısaca Peygamber Efendimizin(s.a.v.) yaşantısı

 

madem ayetle hareket ediyorsun

 

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 132 . Ayetinde

Allah’a ve Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin.

 

Nisâ(*) Sûresinin 69 . Ayetinde

Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.

 

Nisâ(*) Sûresinin 80 . Ayetinde

Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.

 

Mâide(*) Sûresinin 92 . Ayetinde

Öyleyse Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir. Nûr(*) Sûresinin 54 . Ayetinde

“Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin” de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir.

sanırım fazla söze gerek yok!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

öncelikle herkese mrb ben sırf bu konu için buraya uye oldum okudum çogu yazıları hep bir biribi yiyen msjlarla dolu öncelikle arkadaşımızın sorusuna cvp vermek istiyorum şii olduğunu soyluyor ve bu konuda aydınlanmak istiyor başta mezhebın hakkında bilgi bilmiyorsan sen laf olsun diye bir mezhep seçmişsin şunu bilinki 4 mezhepten başka mezhep yoktur sonradan çıkan tüm mezhepler muhalefet olmak için sapkınların çıkardığı bir mezheptır 4 mezhep arasında bi anlaşmazlık olmazken nasıl oluyorda dier mezhepler farklı şekıl ve davranışla ibadet edildiğini idda ediyor

şiilerin kıldığı namazın kabul olup olmadığı ben size söyleyemem ama bildiğim bir tek şey vardır ki oda vakittir vakit girmeden namaz kılınmaz şiilerde öğle ve ikindi namazını birden kılma gibi bir garip davranışları vardır buda demek oluyoki öğle namazında ikindi namazı kılınıyo yani vakit girmeden namaza durmak oysaki şiilerde iyi bilirki vakit farzdır farzın ne olduğunu bilmeyen şiiler için farz allahın kesin olarak emrettiği şeydir örnek vermek gerekirse vakit farzdır deniliyosa onu yapmayan allaha isyan etmiş olur bunu birkere düzeltin 4 mezhep gibi sizde vakitlere uyun ve birde alevi mezhebi var konuyla alakası yok ama onlarda ne hikmetse cem evlerinde müzik çalıyorlar üstelik bayanlarla bu nasıl bi ibadet şekliki bunu bi düşünsünler neyse konudan çıkmayalım değerli kardeşim sana şunuda bildirmek isterim günümüzde abd şiileri kullanıyor nasılkı bir zamanlar sünni olan saddamı kullanıp ırakın başına getirip ve saddam baş kaldırdığında asmışsa bu günde şiileri ırak ın başına getirmiştir ve müslüman müslümanı öldürmektedir bir gün gelecek ki bundan şüpem yok abd şiileri o binada asacaktır.... 4mezhep hariç sapkın mezheplerin bir tek amacı vardir oda din düşmanlarının planlarına ayak uydurmaktır bunu bil şii kardeşim benim hepinize saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin bu yaptigin cok büyük bir günahtir, neden bilip bilmeden veya iyice arastirmadan böyle birseyi yazdin anlayamadim. Ben bir Sii'yim ve BIZ BÖYLE BIRSEYE INANMIYORUZ.

Bize göre Islamin sartlari asagidakiler:

 

Alevi-Caferi inanclari:

 

Usul-Din(Temel Inanclar):

 

TEVHID: Bir tek olan Allah'a inanmak.

 

ADL: Yaratiklarina ihtiyaci olmayan Allah'in adil olduguna inanmak.

 

NÜBÜVVET: Insanlara dogru yolu göstermeleri icin ilki Hz. Adem ve sonuncusu ise Hz. Muhammed olmak üzere 124.000 Peygamber gönderildigine inanmak.

 

IMAMET: Peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed'in, Allah'in emri üzere kendisinden sonra Ehl-i Beyt'inden 12 kisiyi vasi ve imam olarak belirledigine inanmak.

 

MEAD: Öldükten sonra yeniden dirilip dünyada yapilan islerin hepsinin karsiliginin görülecegine, kiyamet gününe, cennet ve cehenneme inanmak.

Furu-i Din:

 

Namaz, Oruc, Zekat, Hac, Humus, Cihad, Iyiligi Emretmek, Kötülükten Sakindirmak, Allah’ı, Peygamberlerini ve tertemiz İmamları sevmek ve onların düşmanlarından uzak durmak.

 

 

 

ya ben gene dayanamadım bunada cvp vereceğim birincisi 124.000 peygambere iman ettiğini söylüyosun da kur'anı kerimde 124.000 peygamber geçmiyor aç oku ikincisi nedense hz.muhammed (sav) e hiç selavat getirmesiniz hep ali deyip cem evlerinde türkü deyip durursunuz elbetteki hz ali'e de sayğımız sönsüzdür ama öncelikle biz alemlerin efendisi olan hz. muhammed'e selavat getiririz üçüncüsü ise ben alevi mahallesinde yetiştim hiç bir elevi oruç tuttuguğunu zekat verdiğini hac a gittiğini iyilik emretiklerini görmedim 9 yıl aralarında kadım ali den başka cem evleride bir tek vaaz verilmemiştir alevi meshebini nie seçmedim başlıca sebebi öyle bir mezhep yok ikici sebebi ben oruç tuttuğum için dayımdan çok dayak yemişimdir bu yüzden alevilerdende nefret ederim (dayımdan da tabiki) ki günahım kadar sevmem şükür olsun hanefi mezhebindeyim hanefi demişken bir şey anlatmak istiyorum imamı şafı 12 ay ana karnında kalmıştır bunu şafi kardeşlerimizin bir çoğu bilmekdedir imami şafi ana karnında ikem imami azam dünyada idi (imami azam hanefi mezhebin kurucusu) ve imami azam dünyadan göç ettikten 2 gün sonra imamiz şafi dünyaya gelmiştir imami şafi bunu şöyle açıklamaıştır benden üstün (ilim sahibi) biri dünyada iken ben dünya ya gelmedim çünkü imami azam'a gösterdiği saygıdan dolayı ve şunu eklemiştir kim benim mezhebimden hanefi mezhebine geçerse o ilim sahibi olur bilgi sahibi olur ve üstün olur hanefiden şafiya geçilmemektedir biz böyle imamların yolunda gidiyoruz yok veli imş bayrammış bektaşmış sapkınların yolunda diiliz

şimdi bazıları der hanefiler şafilerden üstünmüdür diye hemen cvp vereyim bizim dinimizde kim bilgi sahıbi ise o üstündür

 

Buna nostradamus dahil değildir

 

NOT: bilmeyenler içi imami azam hanefi mezhebini kuran imamdır hanefi kızının ismidir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
ya ben gene dayanamadım bunada cvp vereceğim birincisi 124.000 peygambere iman ettiğini söylüyosun da kur'anı kerimde 124.000 peygamber geçmiyor aç oku ikincisi nedense hz.muhammed (sav) e hiç selavat getirmesiniz hep ali deyip cem evlerinde türkü deyip durursunuz elbetteki hz ali'e de sayğımız sönsüzdür ama öncelikle biz alemlerin efendisi olan hz. muhammed'e selavat getiririz üçüncüsü ise ben alevi mahallesinde yetiştim hiç bir elevi oruç tuttuguğunu zekat verdiğini hac a gittiğini iyilik emretiklerini görmedim 9 yıl aralarında kadım ali den başka cem evleride bir tek vaaz verilmemiştir alevi meshebini nie seçmedim başlıca sebebi öyle bir mezhep yok ikici sebebi ben oruç tuttuğum için dayımdan çok dayak yemişimdir bu yüzden alevilerdende nefret ederim (dayımdan da tabiki) ki günahım kadar sevmem şükür olsun hanefi mezhebindeyim hanefi demişken bir şey anlatmak istiyorum imamı şafı 12 ay ana karnında kalmıştır bunu şafi kardeşlerimizin bir çoğu bilmekdedir imami şafi ana karnında ikem imami azam dünyada idi (imami azam hanefi mezhebin kurucusu) ve imami azam dünyadan göç ettikten 2 gün sonra imamiz şafi dünyaya gelmiştir imami şafi bunu şöyle açıklamaıştır benden üstün (ilim sahibi) biri dünyada iken ben dünya ya gelmedim çünkü imami azam'a gösterdiği saygıdan dolayı ve şunu eklemiştir kim benim mezhebimden hanefi mezhebine geçerse o ilim sahibi olur bilgi sahibi olur ve üstün olur hanefiden şafiya geçilmemektedir biz böyle imamların yolunda gidiyoruz yok veli imş bayrammış bektaşmış sapkınların yolunda diiliz

şimdi bazıları der hanefiler şafilerden üstünmüdür diye hemen cvp vereyim bizim dinimizde kim bilgi sahıbi ise o üstündür

 

Buna nostradamus dahil değildir

 

NOT: bilmeyenler içi imami azam hanefi mezhebini kuran imamdır hanefi kızının ismidir

S.A

Arkadasim aleviler 2 cesitttir. Senin bahsetigin aleviler bektasilerdir. Onlarla bizim hic ilgimiz yoktur. Bizler caferi alevileriyiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

selamın aleykum arkadaşlar

ben caferiyim hamdolsun. herkes bağlı bulunduğu meshebini savunuyor vs vs. bütün meshepler sizin hak meshep değil diye ifade ettiklerinizde müslümanlığı Allah' a imanı savunuyor. Hepsinde amaç aynı hepsi müslümanların müslüman olanların Allah' a ve onun peygamberine inanların meshebi.

ben en başta meshebim konusunda çok tereddütte kaldım yani çok ikileme düştüm ama sonra çok şükür bunu atlattım

şimdi hanefi meshebinin kurucusu İmam Cafer sadık ın öğrencisidir ondan ilim almıştır. İmam Cafer sadık kimdir Ehlibeyt ailesine mensuptur. Ehlibeyt ailesi nedir Peygamber (AS) efendimizin ailesini ifade eder. İmam Caferi Sadık Peygamber soyundam gelmekteyse eğer Hz Ali de 10 yaşından beri Peygamberimizn yanında kalıp 2.müslümansa eğer caferiliğe neden inanılmaz anlamıyorum

 

ben babamın evinde öğrendiğim şeylere mi inanırım dışardakine tabiki evde anamdan babamdan gördüğüme inanırım Hz Ali kimden ilim öğrendi Hz peygamberden (AS) Hz Ali çocuklarına Peygamberden gördüklerini öğretti. Onlarda çocuklarına babalarından gördüklerini o zaman ben kime inanırım Tabiki Peygamber soyundan gelenlere.

 

arkadaşlar caferiliğin en sevdiğim tarafı Muharremlik ayına gereken önemi vermesi şu fani dünyada her güne özen gösteriliyor sevgililer günü falan günü filan günü ama ne yazık ki Muharremliğie gereken önemi göremiyorum. o gün bütün zemzemlerin aktığı dünyanın kana boyandığı Peygamber torunlarının Şehid olduğu Gündür.

ama sünnilerin bazıları hariç bu günü önemsemezler neden??

HZ Hüseyni şehid edene HZ diyen bile var

 

bence sizler ( kendim için de diyorum) KURAN nın gösterdiği yoldan gidin. dinin siyasete karşımasını engelleyin mümin gibi yaşayalım

 

neyyse bu konuda çokk söyleyeceğim şey var ama işi var ancak bu kadar

 

selametle kalın ALLAH a emanet olun

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakin,tüm dünyada mevcut olan Islam ülkelerine,birbirleriyle dost kardes olani varmi,ben yok diyorum.Neden yok?Buna verilecek tek cevap sudur;Peygamberin vefatindan sonra müslümanlarin arasina fesat tohumlari ekilmistir.Ve peygamberimizin vefatini takiben müslümanlar birbirleri ile savaslar yapmaya birbirlerinin kanini dökmeye baslamislardir.Bahsettiginiz mezheplerden hicbirisi biz kan dökmedik diyerek kendini bundan soyutlayamaz.Hristiyanlar bu mezhep kavgalarini inanclarinin selameti icin tarihe gömdüler,bakin Avrupa ve Amerikaya bunlar hristiyanlardan olusmaktadir ve dünyaya egemendirler zengindirler ve kalkinmislardir.Bakin Avrupa birligi bir hristiyan birligidir.Mademki Allah'in birligine ve peygamberine inaniliyor neden kavgalar savaslar veriliyor.Neden hala sunniler böyle siiler söyle aleviler budur veya daha bir sürü yakisiksiz yakistirmalar.Allah'i inkar eden zaten Islam birligine dahil degildir,ister alevi olsun ister sunni olsun farketmiyor.Eger Allah'a inaniliyor ve peygamberinde peygamberligine inaniliyorsa problem nerededir?Silkinin uyanin ve dininize sahip cikin hemde birleserek.!

 

Saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mezhep kavgalarını yapmak için Kuran ı okumamış olmak gerekir. Bunu yapanlar Kitap'ın ilk ayeti olan OKU yerine O'nu dinlemeyi veya başkalarından duymayı yeğlemişlerdir, yada kopyala yapıştırlarla okumuş numarası yapıyorlardır.

 

İslam sizin düşüncelerinizdeki gibi hak mezheplere ait filan değildir O sadece müslümanlara aittir ve ben sunniyim, aleviyim, şiiyim,hanefiyim yada başka birşeyim diyebilenlerin bizlerin arasında yeri yoktur.

 

Sizin bu yazdıklarınız her kilisede farklı bir rahip olması ve farklı şeyleri savunması gibi her camide farklı bir imamın olup farklı bir düşünceyi yaymasını sağllar. Ama bu nasıl olur? İslam yada Kuran nasıl onlarca farklı düşünceye bölünebilir? Bu ALLAH' a karşı çıkmaktır!!! O'nun emri İslam'ın birliğidir , mezhep ve bölünmeler İslam'ı yarım yaamalak öğrenen insanların yapabileceği şeylerdir, ki bu insanları izleyenler de neleri yanlış yaptıklarını ahrette anlayacaklar ancak çok çok geç olacaktır.

 

Sizleri ALLAH YOLUNA davet etmekten başka yapabileceğim birşey yok. Allah yardımcınız olsun!!!

 

Saygılar.......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bütün Ehl-i sünnet gibi bende halifelik seçiminde kişisel tercihler değil Din-i Mubin-i İslamın geleceğinin tercih edildiğini düşünüyorum.

 

Alevi arkadaşlar da kendi savlarına Sünni kaynaklardan destek buluyor ve bize bakın "sizin alimleriniz böyle yazmiş" diyorlar. Aslın bir çoğunun o kaynakları okuduğunu düşünmüyorum hepsi biryerlerden kopyala-yapıştır izlenimi veriyor çünkü kelime kelime aynı yazılar ve bu kadar sünni kaynağı okumak için ilahiyatçı olmak lazım gelir diye düşünüyorum. Ayrıca verilen kaynakları veya alimleri google dan arattırdığımda Ehl-i Sünnet tezine destek veren yazılara ve makalelere denk geliyorum ki, bu yazılarda da kaynak olarak hatta dipnot olarak aynı eserler gösteriliyor.

 

İkinci bir meselere ilk 3 halifeyi ve bir çok sahabiyi iman etmemekle suçlamaları, buna benim aklım mantığım, vicdanım bir türlü haklılık payı veremiyor.

 

Sebeplerine gelince;

 

1. Eğer bu sahabiler iman etmemiş ise, Peygamber Efendimiz (a.s.v) bunu nasıl anlamaz? Ve niye bu üç sahabiyi devamlı yakınında tutar? Niye Hicrete Hz. Ebu Bekir(r.a) ile gider, Muhacirlerin başına niye Hz. Ömer'i (r.a))verdi, Niye Hudeybiyê'de Hz. Ömer'(r.a) anlaşma maddelerine "Sen Resulallah değilmisin? diye hiddetlenince onu kovmazda veya terslemezde açıklama yapar? Niye iki kızını Hz. Osman (r.a.) ile evlendirir? Ve madem iman etmemişler ise neden bütün varını yoklarını bırakıp hicret ettiler, rahatlarını terk ettiler, hayatlarını tehlikeye attlıar?

 

2. Madem Gadri Humda 70000 sahabinin önünde Hz. Ali'yi (r.a.) halife yaptı, neden bu 70000 (daha fazla olduğunu rivayet edenlerde var) sahabiden Hz. Ebu Bekir'in (r.a.) halifeliğine itiraz eden sadece bir kaçtane ki onlarda sonradan onlarda biat etmiştir. Eğer halifenin Hz. Ali olacağını, Peygamber Efendimiz (a.s.v) söylemiş ise ve buna Sahabiler uymamış ise hepsi dinden çıkmış olmaz mı? Defalarca hayatlarını feda eden sahabiler niye Peygamber Efendimiz (a.s.v)'in sözünü dinlemesinler ki?

 

3. Şimdi iddialarına göre Halifenin kim olacağını Hz.Rasul (s.a.v) önceden bildirmiştir hatta bununla ilgili vahiy bile gelmiştir. Yani İmamı tayin etmiş ki, Hz.Ali(r.a.) olduğu iddia ediliyor. Hz.Rasul (s.a.v) peygamberliğini kabul etmeyenlere ki bunlar İslam'ıda kabul etmemiştir hiç taviz vermemiştir. Aynı şekilde O'nun(s.a.v) tayin ettiği halife Hz.Ali(r.a.) olsa idi hilafetini kabul etmeyenlere hatta iddalara göre çalanlara asla taviz vermemesi gerekirdi. Bunu islam dini bölünmesin diye yapmış olduğu iddası ise daha da ilginçtir ki, eğer Hz. Peygamberin (s.a.v) halife tayinine, vahye yani Kuran'a uyulmamış ise ve Hz.Peygambere (s.a.v) muhalefet edilmiş ise bunu yapanlar islamdan çıkmıştır ve halifenin bunlara karşı mücadele etmesi gerekirdi. Daha kötüsü iddaları kabul edersek Hz. Ali'nin (r.a.), Hz.Peygambere (s.a.v) muhalefet eden emirleri inkar edenlere dolayısıyla islamdan çıkanlara biat ettiği ve onlarla mücadele etmediği sonucuna varmaz mıyız? Halife olarak Peygamber(r.a) tarafından belirtilen birinin bunu yapması mümkün müdür?

 

4. Hz. Ali(r.a.) ile Hz. Ömer(r.a) arasında devamlı bir çatışma hatta ev basmalara, zorla kız almalara kadar varan olaylardan bahsediliyor.

Hz. Ömer(r.a.) Hz.Ali'nin(r.a.) evini basmış ve Hz.Fatıma(r.a.)'nın kapı arkasında ezilmesine neden olduğu ve çocuğunu düşürdüğü idda ediliyor. Bu idda hangi akıl mantıkla yapılır anlamak mümkün değil. Hz. Ali(r.a.) vahiy ile bildirilmiş halife olacak tüm İslamı koruyacak ve temsil edecek kişi olacak ama evini eşini, ki Hz.Peygamberin (s.a.v) kızıdır, koruyamıyor. Bedirde, Uhudda Hendekte Hayberde destanlar yazan Esedullah(r.a.) bunlara karşı koyamıyor. Hem Hz. Ali'yi (r.a.) cesaretiyle, İslam-hak-hukuk konularında olan üsütünlüğü ile anlatılacak, sonra bu olayda böyle bir haksızlığı zulmü insan onurunu aşağılayan davranışları kabul eden bir insan durumuna düşürecelücek, yaman bir çelişki söz konsudur. Bence bu ev basma çocuk düşürme rivayetleri gerçek değildir. Aynı şekile Hz. Ömer'in(r.a.) Hz.Alinin (r.a.) kızını zorla ve terbiyesizce aldığı iddası Hz. Ali'nin(r.a) vasıflarına ne kadar uygun.

 

Selamlar saygılar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hz. Ömer(r.a.) Hz.Ali'nin(r.a.) evini basmış ve Hz.Fatıma(r.a.)'nın kapı arkasında ezilmesine neden olduğu ve çocuğunu düşürdüğü idda ediliyor. Bu idda hangi akıl mantıkla yapılır anlamak mümkün değil. Hz. Ali(r.a.) vahiy ile bildirilmiş halife olacak tüm İslamı koruyacak ve temsil edecek kişi olacak ama evini eşini, ki Hz.Peygamberin (s.a.v) kızıdır, koruyamıyor. Bedirde, Uhudda Hendekte Hayberde destanlar yazan Esedullah(r.a.) bunlara karşı koyamıyor. Hem Hz. Ali'yi (r.a.) cesaretiyle, İslam-hak-hukuk konularında olan üsütünlüğü ile anlatılacak, sonra bu olayda böyle bir haksızlığı zulmü insan onurunu aşağılayan davranışları kabul eden bir insan durumuna düşürecelücek, yaman bir çelişki söz konsudur. Bence bu ev basma çocuk düşürme rivayetleri gerçek değildir. Aynı şekile Hz. Ömer'in(r.a.) Hz.Alinin (r.a.) kızını zorla ve terbiyesizce aldığı iddası Hz. Ali'nin(r.a) vasıflarına ne kadar uygun.

 

Şimdi bu söylediğiniz laf mıdır?

Hz. Hasan ile Hüseyin Hz. Muhammed'in en sevdiği torunlarıdır.

Hz. Muhammed onlar için dualar falan etmiştir ve hatta anlatılır ki onlara dokundurtmazmış bile kimseye, kıyamazmış. Misallari onlarca anlatılır...

Lakin Hz. Muhammed onların katledilmelerine engel olabilmiş midir?

Hemde kendi Vahiy Katibi Muaviye'nin "Oğlu" Yezid tarafından...

Sizde kalkmış Hz. Ali için ne diyorsunuz...

Hz. Muhammed, peygamber olduğu halde Uhud'da dişinin kırılmasını engelleyebilmiş midir peki?

Yani bir iddiayı, olabilecek en mesnedsiz ve temelsiz bir sav ile çürütmeye çalışıyorsunuz ve çok çok havada kalıyor.

Nedense Sünni Tarihçiler "Gadir-i Humm"u görmezden gelir.

"Ben kimin mevlası isem, Ali'de onun mevlasıdır."

 

Ben Mezheplere inanmam lakin

"Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya, Kayser'in hakkı Kayser'e"

 

Diğerleri İktidar mücadelesine girişmişken Beni Sakife gölgeliğinde,

Hz. Ali, Hz. Muhammed'in cesedinin başından ayrılmıyordu, son görevini yapmak için.

Sünnilerin iddiaları da şudur ki:

"Devlet başsız kalmaz derhal bir baş tayin edilmeli idi."

Hikaye...

 

Hz. Ali hepsini içine atmış ve sinesine gömmüştür.

Oğulları ve eşi öldürülmüştür...

Hz. Osman'ın yaptıkları ortadadır.

Hz. Muhammed'in torunlarının katledilişinin nedeni ona kadar dayanır.

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.