Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AhmetSecerden Yazılar


ahmetsecer

Önerilen İletiler

Bunun cübbeliside bir Adıyamanlı şeyhide bir mollasıda bir Fethullahıda bir...

Akıl var izan var insan Allah'a ya da inandığı Tanrı'ya gitmek için neden bir aracıya ihtiyaç duyar?

Bu aracıların kerameti nerden belli olur? Garantili midir?

 

:grin:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 230
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Kuranda Mehdi diye bir tanimlama yoktur.Peygamberin hadisleri denilen hadisler YAHUDILIKTEN Islama aktarilmis batil düsüncelerdir.Bunu Peygambere mal etmekte Allah ile Aldatilmanin nasil oldugunu gösterir.Mehdi iddiasini ortaya atan HY'dir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuranda Mehdi diye bir tanimlama yoktur.Peygamberin hadisleri denilen hadisler YAHUDILIKTEN Islama aktarilmis batil düsüncelerdir.Bunu Peygambere mal etmekte Allah ile Aldatilmanin nasil oldugunu gösterir.Mehdi iddiasini ortaya atan HY'dir.

 

 

saygilarla

 

Kur'an da Mehdinin olmamasi hiç bir şey ifade etmez. Muslumanligin 5 şartlarıda Kur'anda yoktur. Namaz nasil kilindigi Kur'anda yok. Nerden gelmis bunlar, Kur'andan degilse?

 

Bilindigi gibi, Islamiyet genel olarak dort esastan gelir. 1) Kur'an 2) hadisler 3) Icma 4) Kiyas

 

Yalniz Kur'an dan degil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygamberimiz ve Bediüzzaman Hazreti Mehdi ile iligli yüzlerce detay vermişlerdir. Dolayısıyla inanmak istemeyen kişiler

bu hadisleri red edecekler. Zaten bu kişiler mucize görseler de inanmıyorlar. Kuran'da da hep peygamberlere inanmadıklarını

görüyoruz. Orada peygamberi karşılarında gördükleri halde inanmıyorlar. Allah zaten Hz. Mehdi'ye çok az insanın inanacağını

313 talebesi olacağını söylüyor. Bu yüzden insanların inanmaması bizleri şaşırtmıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an da Mehdinin olmamasi hiç bir şey ifade etmez. Muslumanligin 5 şartlarıda Kur'anda yoktur. Namaz nasil kilindigi Kur'anda yok. Nerden gelmis bunlar, Kur'andan degilse?

 

Bilindigi gibi, Islamiyet genel olarak dort esastan gelir. 1) Kur'an 2) hadisler 3) Icma 4) Kiyas

 

Yalniz Kur'an dan degil.

 

Siz Kuran okudunuz mu gerçekten, islamın şartları nasıl Kuran'da olmaz, nereden çıkardınız, kim söyledi. Rica ediyorum kesin bilgi sahibi olmadan buraya yazıp okuyucularında aklını karıştırmayın. Varsa kanıtınız buyrun paylaşın sizin yoksa ben size ayetlerle 5 şartın Kuran'da nasıl geçtiğini izah edeyim. İlave olarakdan İslam'ı 5 şartla sınırlamak yanlıştır Kuran bütünüyle ele alınmalı ve islamda bu doğrultuda yaşanmalıdır.

 

1-Kelime-i şahadet getirmek yani Allahın varlığına ve Hz.Muhammedin onun elçisi olduğuna inanmak. Peygamberin gönderiliş amacı bu zaten bütün Kuran'da bunu görebilirsiniz.

2-Namaz kılmak, 100'e yakın ayette geçer Kuran'ın en çok bahsettiği ve emrettiği ibadettir.

3-Oruç tutmak, 12 ayette geçer kesin olarak emrolunmuştur ne zaman ve hangi hallerde tutulacağı açıklanmıştır.

4-Zekat vermek, yaklaşık 20 tane ayette geçer Kuran'da kesin olarak emredilmiştir.

5-Hacca gitmek, 5 ayette geçer gücü yetene kesin olarak emrolunmuştur.

 

Ayrıca namazın tam açıklaması olmasada günümüzde yapılanla namaz ibadetiyle tam örtüşen ayetler Kuran'da vardır.

 

Nisâ - 102

Cephede sen de onların arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında arkanıza geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar.

 

Şu’arâ - 217,218,219

Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

 

İsra - 110

De ki: ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.

 

Bakara - 125

Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi tertemiz tutun.”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz Kuran okudunuz mu gerçekten, islamın şartları nasıl Kuran'da olmaz, nereden çıkardınız, kim söyledi. Rica ediyorum kesin bilgi sahibi olmadan buraya yazıp okuyucularında aklını karıştırmayın. Varsa kanıtınız buyrun paylaşın sizin yoksa ben size ayetlerle 5 şartın Kuran'da nasıl geçtiğini izah edeyim. İlave olarakdan İslam'ı 5 şartla sınırlamak yanlıştır Kuran bütünüyle ele alınmalı ve islamda bu doğrultuda yaşanmalıdır.

 

1-Kelime-i şahadet getirmek yani Allahın varlığına ve Hz.Muhammedin onun elçisi olduğuna inanmak. Peygamberin gönderiliş amacı bu zaten bütün Kuran'da bunu görebilirsiniz.

2-Namaz kılmak, 100'e yakın ayette geçer Kuran'ın en çok bahsettiği ve emrettiği ibadettir.

3-Oruç tutmak, 12 ayette geçer kesin olarak emrolunmuştur ne zaman ve hangi hallerde tutulacağı açıklanmıştır.

4-Zekat vermek, yaklaşık 20 tane ayette geçer Kuran'da kesin olarak emredilmiştir.

5-Hacca gitmek, 5 ayette geçer gücü yetene kesin olarak emrolunmuştur.

 

Ayrıca namazın tam açıklaması olmasada günümüzde yapılanla namaz ibadetiyle tam örtüşen ayetler Kuran'da vardır.

 

Nisâ - 102

Cephede sen de onların arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında arkanıza geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar.

 

Şu’arâ - 217,218,219

Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.

 

İsra - 110

De ki: ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.

 

Bakara - 125

Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi tertemiz tutun.”

Evet, Musluman olmanin 5 sartlarini, Kur'anda fala bakarmis gibi kafadan cikarabilirsiniz. Kur'anda buna "benzer" gibi olanlari okuyup bu iddia'yi yapinca, o zaman, niye 5 sartla Muslumanligi ifade ediyorsunuz? Niye bu sartlari daha yuksekte , ornek 40-45 sartla gormuyorsunuz? Niye sartlarin biriside Hiristiyanla dost olmayin degil? Niye sartlarin birisi de 4 hanimla evlenin degil.... gibi? Bunlarida Kur'anda okuyabilirsiniz.

 

Dedigim gibi - Kur'anda 5 sart budur diye bir sey yoktur.

Dedigim gibi - Namaz "nasil" kilindigi Kur'anda yoktur. Nitekim Namaz, puta tapan hintlilerden ogrenilmis, "Namazkar" denilen bir ibadettir.

 

Hac'ca gitmek Kur'anda bahsedilir. Evet ama, oruc tutmak gibi, hacca gitmek te, islam oncesi olan, puta tapanlar tarafindan izlenen bir adettir. Ustelik, Kur'an Hacca giderken ya "Deve" ile veya "ayakta" gidin der. Turkiye'den Hacca gidenler "Allahin Emrine" uygun olarak gitmiyorlar.

 

Yukarida belirtiginiz Isra 110 ayetinde, Kur'an "ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın" sandiginizi degilde baska bir seyi ifade eder.

 

Muhammed zamanında Yemen’de onemli bir kabile reisi olan "Rahman" olarak bilinen biriyle tanismisti. Mekkeliler Muhammedin Rahman isimli, hintlilerden gelen("Brahman") bir tanrıya inandıgını sandilar. Islam oncesi, eskiden beri tanıdıkları Al lah ismini kabul eden Müslümanlar bir müddet sonra Muhammed din Rahman dan bahsetmesi üzerine isyan etmişlerdi. Muhammed kendisini kurtarmak icin bu ayetle bu hatasini ortbas etmistir.

 

Kur'anda Muslumanlik 5 sarttir ve bu sartlar budur diye bir sey yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sapla saman biribirine karistiriliyor.Dini konularda saglam bilgilere sahip olmadan Kuranla ilgili yorumlar yapmak eger bilgisizlik degilse önyargidir.Islami degil Islami uygulayanlari elestirebilirsiniz,bunu hepimiz az veya cok yapiyoruz.Ama Kuranda mevcut olan temel kaideleride inkar etme hakkimiz yoktur.

 

Tabii ki Islami 5 sartla yorumlayamayiz,Kuranin icinde müslümanlara emredilmis ne varsa hepsi Islamin müslüman olmanin sartlaridir.Kuran Oructan bahsederken hirsizliktanda bahseder.Dolayisiyla nasil ki ORUC MÜSLÜMANLARA BIR SARTsa hirsizlik yapmamakta bir sarttir.

 

Kelime oyunlariyla degil bilginiz dahilinde Islamda size uyamayan size ters gelen maddeler var ise onlarin elestirisini yaparsaniz daha mantikli bir yaklasim olur.

 

Islami kendi düsüncenize göre degil,Islamin dogdugu sartlara ve kendinden sonraki zamana uyumlu olup olmamasi acisindan elestirebilirsiniz,yalniz Islami elestirirken bilgi seviyeniz önemlidir yoksa ben burasini sevmedim,burasi bana uygun degil diye yorumlarsaniz bu bilmeden yorumlamak anlamini tasir ki bilmeden yorumlamak ve Islam üzerine yillarca bilim yapmis onca insanada hakaret etmis olursunuz.Unutmayin ki düsünen sadece siz degilsiniz.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygamberimiz ve Bediüzzaman Hazreti Mehdi ile iligli yüzlerce detay vermişlerdir. Dolayısıyla inanmak istemeyen kişiler

bu hadisleri red edecekler. Zaten bu kişiler mucize görseler de inanmıyorlar. Kuran'da da hep peygamberlere inanmadıklarını

görüyoruz. Orada peygamberi karşılarında gördükleri halde inanmıyorlar. Allah zaten Hz. Mehdi'ye çok az insanın inanacağını

313 talebesi olacağını söylüyor. Bu yüzden insanların inanmaması bizleri şaşırtmıyor.

 

Su mehdi'den hangi ayette bahsedildigini bir zahmet yazarmisiniz.Cok merak ettim cünkü Kuranda öyle bir mehdiden bahsedilmiyor.Mehdi hadisleri ise Yahudiden Islamin icersine cemaatler tarafindan katilmis ve Allaha sirk kosan batil inanclardir.Böyle asli astari olmayan carpitmalarin amaci ne ola ki?

 

 

SAYGILARLA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elbette İslamın şartlarının 5 olduğu Kuranda yazılı da değil, bu koşulların listesi de yok. Fakat çeşitli ayetlerde namaz, oruç, zekat, hac var ve tekrarlanmakta. Allahın varlığına ve Hz. Muhammet'in onun elçisi olduğuna inanılması da çok sık tekrarlanmakta.

 

Bunlar sonradan çeşitli imamlarca listenip düzenlenmiş, İslamın koşullarında en önemlileri olarak belirlenmiştir. Düzenlenme sırasında bizim dilimizde olan Allahın varlığı ve Hz. Muhammetin elçiliği konusunun başına aynı anlamda arapçası kelimei şahadet lafı da eklenince liste eğitsel içerik kazanmış. Beyinlere yerleştirilip, birkaç nesil sonra kesin bilgi olarak pekiştirilince, kuranı hiç okumadığı halde, ta günümüz insanı dahi Kuranda herşeyin bulunduğu ön kabulü ile mantık yürüterek bunların kuranda İslamın koşulu olarak yazılı olduğunu sanmakta. Bunun aksini inançlıya kanıtlamak olanaksızdır.

Yukarıları okumadım, (okumayacağım da), ben henüz iki günlük üyeyim, bu konuyu son iletiler içinde görünce son birkaç yazıya bakabildim sadece.

Gidin bir Afrikalı mümine, 5 vakit namaz kılan Kuranı kendi dili okumuş Malezyalı mümine sorun bakalım İslamın şartları nelerdir diye. Mısırlı biliyor ben sordum. Ancak bu böyledir diyebilmek için yüzlerce kişiye sormak gerek.

 

Bir de Rahman kelimesi geçiyordu. İslam tarihine bakacak olursanız, okullarda okutulan din kitaplarına baksanız da yeter; Bedir Uhud ve Hendek savaşları sonrası Mekke'ye dönüşten sonra yalancı peygamberlerle savaşlar var. Ve bunların bir kısmının katli için hadisler de bulunuyor. Baharat yolu, o zamanın yarımadasında bedevi yaşamında önemli değişimlere neden oldu. Nakliyecilik, ve Hint ve Avrupa ürünlerinin ufak tefek ticareti de başladı. Geleneksel tüketim maddelerine yenileri eklendi, değişti. Yaşamın değişmesi üst yapıyı da doğal olarak etkileyecekti. Tek tanrılı dinlere geçenler olduğu gibi kendini mehdi, peygamber ilan edenler çoğaldı. Hz. Muhammet Mekkelilere kendini kabul ettirdikten sonra yalancı peygamber adı verilen diğerlerini yok etti. O Mekke ve kuzeyi ele geçirmişti. Zaten kervanları Yahudilerin ticaret üssü Mediye kadar taşıma yapıyordu. Diğer peygamberlerden en güçlü olanının adı Maslama o da yarımadanın güneyinin hakimi.Hint gemileri ile ilişkide o ve onun allahının adı rahman. Tek ilah yani Al İlah değil. Maslamanın işi görüldükten sonra Al İlah'a bu isim de eklenerek Arapçaya bu Hint kökenli kelime yerleşti.

Salah yani bizim namaz dediğimiz gelenek zaten Kureyş dininde putların bulunduğu mekana yönelerek uygulanan bir ibadetti. Aynı oruç ve hac gibi. İslam Kureyşin bu ibadet yöntemlerini ortadan kaldıramadı. Gelenekleri birden yok etmek çok zordur. Sadece başlangıçta salahın yönü Kudüs'e çevrilmişti. Güçlenilip Yahudiler kovulduktan sonra bu yine aynı mekana çevrildi. Bu arada Yahudilerin tatil günü Cumartesi ve Cumartesi namazı da cuma gününe alındı.

Evet namazın nasıl kılınması gerektiği, günde kaç kere, ne zaman, kaçar rekat bunlar kuranda yok. Bugünkü duruma getirilmesi I. Velid (Emeviler) dönemidir. Kabe'nin Hz İbrahim tarafından inşa edilmesi ise Abbasiler döneminde ortaya atılmış varsayım.

Ve bu konu da 5 vakit vs. inançlı kişilerle tartışılacak konu değildir. Onlardan bu yazdıklarım için şimdiden özür dilerim.

Çünkü onlar bu şekilde öğrenmiş ve kabul etmişlerdir. Ne demiş Einshtein "bir insanın ön yargılarını değiştirmek, atomu parçalamaktan zordur"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet, Musluman olmanin 5 sartlarini, Kur'anda fala bakarmis gibi kafadan cikarabilirsiniz. Kur'anda buna "benzer" gibi olanlari okuyup bu iddia'yi yapinca, o zaman, niye 5 sartla Muslumanligi ifade ediyorsunuz? Niye bu sartlari daha yuksekte , ornek 40-45 sartla gormuyorsunuz? Niye sartlarin biriside Hiristiyanla dost olmayin degil? Niye sartlarin birisi de 4 hanimla evlenin degil.... gibi? Bunlarida Kur'anda okuyabilirsiniz.

 

Dedigim gibi - Kur'anda 5 sart budur diye bir sey yoktur.

Dedigim gibi - Namaz "nasil" kilindigi Kur'anda yoktur. Nitekim Namaz, puta tapan hintlilerden ogrenilmis, "Namazkar" denilen bir ibadettir.

 

Hac'ca gitmek Kur'anda bahsedilir. Evet ama, oruc tutmak gibi, hacca gitmek te, islam oncesi olan, puta tapanlar tarafindan izlenen bir adettir. Ustelik, Kur'an Hacca giderken ya "Deve" ile veya "ayakta" gidin der. Turkiye'den Hacca gidenler "Allahin Emrine" uygun olarak gitmiyorlar.

 

Yukarida belirtiginiz Isra 110 ayetinde, Kur'an "ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın" sandiginizi degilde baska bir seyi ifade eder.

 

Muhammed zamanında Yemen’de onemli bir kabile reisi olan "Rahman" olarak bilinen biriyle tanismisti. Mekkeliler Muhammedin Rahman isimli, hintlilerden gelen("Brahman") bir tanrıya inandıgını sandilar. Islam oncesi, eskiden beri tanıdıkları Al lah ismini kabul eden Müslümanlar bir müddet sonra Muhammed din Rahman dan bahsetmesi üzerine isyan etmişlerdi. Muhammed kendisini kurtarmak icin bu ayetle bu hatasini ortbas etmistir.

 

Kur'anda Muslumanlik 5 sarttir ve bu sartlar budur diye bir sey yoktur.

 

Siz namazı, zekatı, orucu ve haccı islamla gelen ibadetler olarak bildiğinizden bu konuda da yanılıyorsunuz dediğim gibi keşke okumuş olsaydınız. Bilmeden ahkam kesmeyle din tartışılmıyor maalesef.

Namazın Hz.İbrahim'e, Hz.İsmail'e, Hz.Lokman'a, Hz.Musa'ya, Hz.İsa'ya, Hz.Zekeriya'ya ve onların toplumlarına da emrolunduğu Kuran'da geçer ne kadar eski bir ibadet olduğunu buradan anlayabilirsiniz.

Oruç'da Bakara 183'de (Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.) anlatıldığı gibi bizden önceki dinlerde de emrolunmuştu. Zaten diğer dinlerde uygulandığını günümüzde de görebiliyoruz.

Gene zekatında Hz.İbrahim, Hz.Musa, Hz.İsa gibi eski peygamberlere ve toplumlarına emrolunduğunu görebilirsiniz.

Hacc ise Kabenin yapıldığı zamandan beri vardır, yani Hz.İbrahim zamanından beri Hacc ibadeti vardır, sizin dediğiniz gibi puta tapanlar tarafından değil bizzat Allah'ın peygamberi tarafından uygulanmaya başlanmış bir ibadettir. Hz.İbrahim'den sonra tabiki mekkede putperestler yaşamış ve Kabe'yi kendi inançlarına göre kutsallaştırmış ve bu Hz.Muhammed zamanına kadar böyle devam etmiştir.

İslamın şartlarıyla ilgili yazımıda okumamışsınız maalesef, oysaki bende islamın şartının 5'le sınırlanmaması gerektiğini Kuran'ın bütünüyle ele alınması gerektiğini yazmıştım, fakat okumayı sevmiyorsunuz sanırım yada dikkatli değilsiniz.

 

Ayrıca bu iddalarınızın kaynaklarınıda verirseniz nereden hangi bilgiden geldiğinide öğrenmiş oluruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygamberimiz ve Bediüzzaman Hazreti Mehdi ile iligli yüzlerce detay vermişlerdir. Dolayısıyla inanmak istemeyen kişiler

bu hadisleri red edecekler. Zaten bu kişiler mucize görseler de inanmıyorlar. Kuran'da da hep peygamberlere inanmadıklarını

görüyoruz. Orada peygamberi karşılarında gördükleri halde inanmıyorlar. Allah zaten Hz. Mehdi'ye çok az insanın inanacağını

313 talebesi olacağını söylüyor. Bu yüzden insanların inanmaması bizleri şaşırtmıyor.

 

Birakin kelime oyunlarini bana ayet ismi verin.Peygamberi degil Kurani delil gösterin.Peygamber Kuranda olanlar disinda hicbirsey söylememistir.Lütfen ayet gönderin.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an da Mehdinin olmamasi hiç bir şey ifade etmez. Muslumanligin 5 şartlarıda Kur'anda yoktur. Namaz nasil kilindigi Kur'anda yok. Nerden gelmis bunlar, Kur'andan degilse?

 

Bilindigi gibi, Islamiyet genel olarak dort esastan gelir. 1) Kur'an 2) hadisler 3) Icma 4) Kiyas

 

Yalniz Kur'an dan degil.

 

Kur'an, hadis, icma, kıyas islamiyet esası değildirler, islam hukuku esaslardırlar. Mehdi kavramı ise hukuksal bir kavram da değildir; dolayısıyla sıraladığınız kaynaklar 'teslim olma' anlamına gelen islamiyetle ilgili olmadığından 'mehdi' inancına teslim olmak islama teslim olmak demek değildir.

İslamın kaynağı yalnızca Allah'tır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an, hadis, icma, kıyas islamiyet esası değildirler, islam hukuku esaslardırlar. Mehdi kavramı ise hukuksal bir kavram da değildir; dolayısıyla sıraladığınız kaynaklar 'teslim olma' anlamına gelen islamiyetle ilgili olmadığından 'mehdi' inancına teslim olmak islama teslim olmak demek değildir.

İslamın kaynağı yalnızca Allah'tır.

Enteresan! Islamiyet ve Islam hukuku arasinda bir fark varmis gibi dusunuyorsunuz.

 

Sünni mezhepler (fıkıh okulları) dört tanedir: Hanefi, Şâfiî, Maliki ve Hanbeli. Bu okullarin hic biri teoloji okullari degildir. Hepsi hukuk okullaridir. Islam dini Muslumanlarin butun hayatlarini kontrol eden politik sistemdir. Nitekim, Islami takvim bile, Muhammedin Islam Devletinin kurdugu yilda baslar. Yani onun dogum gunu, ölum gunu veya ayetleri almaya basladigi gunden degil. Siyasi devletin kuruldugu yildan baslar.

 

Musluman olmak istediginiz gibi degilde, ummete "bagli" olmaktir. Ve kaidelerini teolojik bir kitabta degilde, fıkıhda bulabilirsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu pratik olarak mümkün değil. Söylememiş olması düşünülemez. Ancak diğer söylediklerinin geçersiz ve hükümsüz olduğunu iddia edebilirsiniz.

 

Sevgili Demirefe,peygamber kendisine verilen görev geregi insanlara Kuran disinda kendinden bir emir ögreti getirmemistir.Benin Kuran disinda dememdeki maksatda budur.Yoksa muhakkak ki birseyler söylemistir.Ama onun söylediklerinin Kuran'in özüne aykiri olanlari varsa gecerli degildir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'in özüne aykiri olanlari varsa gecerli degildir.

Yansıtıldığı şekilde, peygamberin sadece postacı olduğu biçiminde bir anlayış Kuran'da yoktur. Kuran kısa bir sürede yazılmadığı, uzun bir sürede gelişen olaylara göre parçalı yazıldığı için, ilk yazılan kısımları ile son yazılan kısımları büyük farklılıklar gösterir. Önceleri bu sadece postacı olarak gösterme durumunu andırır pasajlar bulabilirsiniz. Fakat sonraki dönemlerde peygamber kendi fikrinden asla konuşmayan, Allah ile birlikte itaat edilmesi gereken, her yönüyle en güzel örnek olan, sözleri emir olan bir kişiliğe büründürülür.

 

Peygamber sözlerinin temel alınmaması şeklinde bir anlayışı Kuran'ın bütününde görmenin bir yolu yoktur. Ancak cımbızlama yöntemiyle böyle bir kanı uyandırılabilir. Çünkü Kuran tümüyle tekrarlanan öykülerle, öbür dünya tasvirleri, korkutma ve teşviklerle doludur. Kuran ile doğru dürüst bir konunun halledilip hükme bağlanabilmesi imkansızdır.

 

Bu böyledir diye, Kuran şeriat hukuku öngörmüyor, hiç etliye sütlüye, dünya işine karışmaz diyebilsek, sorun olmazdı. Hiç böyle bir durum da yok. Her türlü kişisel ve toplumsal konuya karışmaktadır. Ancak getirdiği bir sistematik kesinlikle yoktur. Söylediği her şey yoruma ve ayrıntılandırılmaya, muhtaç derecede belirsiz ve karmakarışıktır. Hatta tamamen tersine yorulmaya muhtaç pasajlar vardır.

 

Bu forumda bunun çok örneklerini verdik. Bir örnek olarak: Kurana kalsa kısas ancak erkeğe erkek, dişiye dişi uygulanır. Yani erkek kadını öldürse, kısas olarak öldürülemez. Kadının erkeği öldürmesi nasılsa pek olmaz diye es geçilmiş olsa gerek. Ötesinde, kısas ancak hüre hür, köleye köle uygulanır. Ayet açık ve net böyle söyler.

 

Yani etliye sütlüye hiç karışmasa, tamam diyeceğiz, şeriat diye bir şey yok, Kuran nasihatten ibarettir. Ama öyle değil. Karışıyor, hem de her konuya karışıyor, fakat gel gelelim doğru dürüst dişe dokunur, mantıklı hiçbir şey söylemiyor. Dolayısıyla hadis, kıyas, icma gibi bir çok yola başvurmak zorunlu oluyor. En son bunlar da yetmemiş, Mecelle çıkarılmış, o da tarihte yerini alıp laik hukuka geçilmiştir. Bu zorunluluktan yapılmıştır, inat olsun, illa tersini yapalım diye değil. Ortada bir sistematik yok, mecburen bir sistematik geliştirilmiştir.

 

İslam ve Kuran'ın ne olduğunu kimse çözememiştir. Ne tarafa çeksen akıl ve mantık ölçüleri içinde bir yere oturtulamaz.

 

Tek çare, folklorik düzeyde ele alınması ve tarihsel bir kültür ögesi olarak kabul edilmesi. Anlam düzeyinde en küçük bir yarar sağlanamaz. Kutsal düzeyde, tabu düzeyinde ele aldığınız anda dogma sorunundan kurtuluşunuz yoktur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enteresan! Islamiyet ve Islam hukuku arasinda bir fark varmis gibi dusunuyorsunuz.

 

Sünni mezhepler (fıkıh okulları) dört tanedir: Hanefi, Şâfiî, Maliki ve Hanbeli. Bu okullarin hic biri teoloji okullari degildir. Hepsi hukuk okullaridir. Islam dini Muslumanlarin butun hayatlarini kontrol eden politik sistemdir. Nitekim, Islami takvim bile, Muhammedin Islam Devletinin kurdugu yilda baslar. Yani onun dogum gunu, ölum gunu veya ayetleri almaya basladigi gunden degil. Siyasi devletin kuruldugu yildan baslar.

 

Musluman olmak istediginiz gibi degilde, ummete "bagli" olmaktir. Ve kaidelerini teolojik bir kitabta degilde, fıkıhda bulabilirsiniz.

 

sn. Suheyla

 

İslamiyetle İslam hukuku arasında şu fark vardır: biri islamdır, diğeri islam hukukudur.

islam 'teslim olmaktır' kelime anlamı olarak ve müslümanlar yalnızca Allah'a ve onun şeriatına teslim olurlar. Diğer sıralama Allah'ın kelamının yeterli olmadığı düşünülen yerlerde gündeme gelir ki ben buna ihtiyaç duymam çünkü akıl sahibiyim. Bir müslüman olarak islam alimi denilenlerin ne kıyasına ne de icmasına ihtiyacım yoktur. Demek istediğim de mehdi kur'an'da geçmiyorsa ben buna inanmak durumunda değilim. İslam'da yalnızca hukuk okuluda yoktur ayrıca, mesala benim fıkhi mezhebim yok. siyasi itikadi mezhepler de vardır ki onlar sözünü ettiğiniz meseleler dışında yalnızca teoloji alanında yoğunlaşırlar. mu'tezile´, eş'ariye, keramiler vs. Sanki İslam bu dört ekolden ibaretmiş gibi...ilkokulda din dersinde gördüğünüz bilgilere göre konuşluyorsunuz sanki, yapmayın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sn. Suheyla

 

İslamiyetle İslam hukuku arasında şu fark vardır: biri islamdır, diğeri islam hukukudur.

islam 'teslim olmaktır' kelime anlamı olarak ve müslümanlar yalnızca Allah'a ve onun şeriatına teslim olurlar. Diğer sıralama Allah'ın kelamının yeterli olmadığı düşünülen yerlerde gündeme gelir ki ben buna ihtiyaç duymam çünkü akıl sahibiyim. Bir müslüman olarak islam alimi denilenlerin ne kıyasına ne de icmasına ihtiyacım yoktur. Demek istediğim de mehdi kur'an'da geçmiyorsa ben buna inanmak durumunda değilim. İslam'da yalnızca hukuk okuluda yoktur ayrıca, mesala benim fıkhi mezhebim yok. siyasi itikadi mezhepler de vardır ki onlar sözünü ettiğiniz meseleler dışında yalnızca teoloji alanında yoğunlaşırlar. mu'tezile´, eş'ariye, keramiler vs. Sanki İslam bu dört ekolden ibaretmiş gibi...ilkokulda din dersinde gördüğünüz bilgilere göre konuşluyorsunuz sanki, yapmayın.

 

Sayin i'tezele,

 

Sizin "kisisel" olarak neye inandiginizi tartismak benim haddime dusmez. Batida bir cok Muslumanlarla tanistim onlarda "Islam" dinini kendi kendine ozel bir sekilde yorumlarlar. Ornekler bazilari "Kelimeyi Sahadet" getirirken, Muhammedin adini kullanmmazlar. Yalniz Allahin. Bunlarda "Muslumanim" der. Amerikada bir cok "Zenci" Muslumanlar - Nation of Islam i takip ederler. Nitekim, meshur boksor Muhammed Ali, 1964 yilinda Musluman oldugu zaman bu yeni Islam dinini kabul etmisti. Nation of Islam dinindeki inanclari, Allahin kendisi Michigan Eyaletinin Detroit sehrine gelip ve yeni bir peygamber ilan ettigine inanirlar. Bunlarda Muslumanlardir. Ben bunlardanda bahsetmiyorum.

 

Islam dini 1400 senedir bu sekilde tanitilmamistir. Islam ulkelerine bu sekilde yayilmamistir. Islamiyet esaslarini(1) Kur'an 2) hadisler 3) Icma 4) Kiyas) tanimamakla siz kisisel inanclarinizi takip ediyorsunuz, islamiyeti degil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Islam dini 1400 senedir bu sekilde tanitilmamistir. Islam ulkelerine bu sekilde yayilmamistir. Islamiyet esaslarini(1) Kur'an 2) hadisler 3) Icma 4) Kiyas) tanimamakla siz kisisel inanclarinizi takip ediyorsunuz, islamiyeti degil.

 

Bayan, İslam esası değil, islam hukukunun kaynak kabul ettiği birimler... 1400 yıldır İslam, ameli-fıkhi mezhepler üzerinde yükselmiyor;

siyasi- itikadi mezhepler de var. Bunlar kıyasla, icmayla uğraşmazlar. İslam hukuku İslamın yalnızca bir alanıdır o kadar. Kelam diye bir şey duydunuz mu bilmem, o da yalnızca bir alanıdır. Ben kalkıp İslam, kelamın alanlarından olan rüyetullah, sıfatlar vs. meselelerinden ibarettir desem nasıl doğru olmaz ise kıyas,icma islam esasıdır desem o kadar doğru olur.

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygamber postaci degil tebligcidir.Bunlari biribirine karistirmadan konuya yaklasmak en dogru olanidir,yoksa hepimiz bir eglence konusu bulur kendi kendimizi güldürmeye calisiriz.Isimize gelmeyen konularda alayci tavirlara bürünmek kücümsemek yanlistir bu benim görüsüm ve böyle olmasi gerektiginede inaniyorum.Birseyi kabul etmemek inanmamak baska birseydir,ama birseyi tam olarak aktarmak ayri birseydir.Peygamber postaci degil tebligcidir.Inanca göre "ALLAHIN EMIRLERINI INSANLARA BILDIRMEKLE GÖREVLIDIR BUNUN DISINDA BASKA BIR YETKISI YOKTUR VAR DIYENDE ALLAHA SIRK KOSMUS OLUR"

 

Kuran'dan onay alan söz ve fiil,hadistir,sünnettir.Kur'an filtresinden onay alamayan söz ve fiilerse peygambere iftiradir.

 

Bu ölcü bizzat peygamber tarafindan konmustur.Peygamber söyle diyor:"Bana isnat edilen sözler cogalacaktir.Size benden rivayet edilip de Kur'ana uygun olanlar bendendir.Bana isnat edilip Kur'ana uygun olmayanlar bana ait degildir."Bu cok acik ve net bir aciklamadir ve bizzat peygamberin kendi agzindan cikmistir.Yine ayni peygamber:"Ben sizin aranizda sadece ve sadece Allah'in kitabiyla hükmederim" diyor insanlara.Dolayisiyla peygamber ilk zamanlarda böyleydi sonradan böyle yaptilar tezi tutarli bir tez degildir.Rivayeti ne olursa olsun,Kur'ana muhalif olan sey Resul'den cikmis olamaz.

 

Yanlis tefsirlerle,Peygamber sözü diye uydurulan sahte sözlerle iSLAMI ´degerlendirmek ezbere olur ve ancak Islami kötülemeye yarar.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnkar eden tüm kavimler sapkın hayatlarına dalmış oyalanırken kendilerine gönderilmiş peygamberleri yalanlamadılar mı? Ad Kavmi Hud peygamberi, Semud Kavmi Salih peygamberi, Lut Kavmi Hz. Lut’u, Nuh kavmi Hz. Nuh’u, Firavun ve kavmi Hz. Musa’yı, Meyden halkı Hz. Şuayb’ı yalanlamadılar mı? Hz. Muhammed’e, Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya tüm kavimden kaç kişi inanıp güvendi sanıyorsunuz? Bu kavimler kendi azgın hayatlarına o kadar dalmışlardı ki peygamberlere inanmak için sürekli mucizeler göstermesini istediler ve birçok mucize gördükleri halde yüz çevirdiler. Şimdi o kadar mucizeyi gözleriyle görenler peygamberlere inanmazken, günümüzde yaşayanlar mucize göstermeyecek olan Hz. Mehdi’ye inanırlar mı sanıyorsunuz?

 

Hz. Musa ve Hz. İsa kavimlerini hak yola davet etmek için birçok mucize gösterdiler. Hz. İsa ölüleri diriltiyor, cüzzamlıları ve körleri iyileştiriyordu. Hz. Musa tüm kavmin önünde büyücülere karşı birçok mucize gösteriyordu. Peygamberler hem mucize gösterip hem de gece gündüz tebliğ yaptılar. Fakat içinde bulundukları azgın kavimler inkarda direndiler. Peygamberleri sürmeye, öldürmeye kalkıştılar, hapishaneye koydular, deli olduğunu iddia ettiler. Hz. Musa’ya küçük bir grup olan gençlerden başka kimse inanmadı. Hz. İsa’ya ise kavmin içinde yalnızca 12 havarisi inanıp güvendi.

 

Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah'tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki: "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (İbrahim Suresi, 9)

 

Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkar ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad'a (Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi). (Hud Suresi, 60)

 

İbrahim de; hani kavmine demişti ki: "Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır." (Ankebut Suresi, 16)

 

Bunun üzerine kavminin (İbrahim'e) cevabı yalnızca: "Onu öldürün ya da yakın" demek oldu. Böylece Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için ayetler vardır. (Ankebut Suresi, 24)

 

Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı. (Kaf Suresi, 12)

 

Eyke halkı ve Tubba' kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece Benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu. (Kaf Suresi, 14)

 

Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi Hz. Mehdi peygamber soyundan olacaktır, fakat kendisi peygamber değildir. Dolayısıyla mucize göstermeyecektir. Yine inkâr eden ve Allah’ı unutarak dünya hayatına dalan insanlara uyarıcı olarak gönderilecek insanları gece gündüz İslam’a davet edecektir. Hz. Mehdi’de tıpkı peygamberler gibi yalanlanacak, hapsedilecek, iftira edilecek ve kendisine deli denecektir. Ona da tıpkı diğer peygamberlere olduğu gibi çok az insan inanacak, yanlıca 313 talebesi olacaktır. Bütün bunlar Allah’ın kanunudur. Bu yüzden iman edenler Kuran’ı çok iyi bildiklerinden inkar edenlerin mucize görmek istemelerine, her ne olursa olsun iman etmemelerine, “o da bizim gibi bir insan” demelerine şaşırmazlar. Allah’ın kaderde yarattığı tüm ayrıntıları hikmetle yarattığını bilirler. İnkar edenlerin yıllarca direneceklerini, Hz. Mehdi’yi engellemeye çalışacaklarını, şehit etmeye çalışacaklarını bilirler. Fakat sonunda mutlaka Allah’ın hükmünün galip geleceğini de bilirler. Allah bütün bu zorlu günlerin ardından inkar edenlerin kalplerini İslam’a döndürecek ve hepsinin kalbini Hz. Mehdi’nin sevgisiyle dolduracaktır. Fakat bütün bu gelişmeler belli bir zamana yayıldığı için beklemek ve güzellikle sabretmek lazımdır. İman edenlerin sabrettiği, Hz. Mehdi’yi şevkle desteklediği, İslam’ı yaymak uğruna büyük mücadele verdikleri her gün onların cennetteki mertebesini arttırır. İnkar edenler dalmış oyalanırken müminin şanı ve şerefi Allah katında en üst mertebeye ulaşır…

 

Hasan b. Salih-i Bezzaz’dan: Hasan b. Ali Askeri aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “DOĞRUSU BENİM OĞLUM, BENDEN SONRAKİ KAİM (HZ. MEHDİ (A.S.)(DIR)) DİR. UZUN ÖMÜRLÜLÜKTE VE GAYBETTE PEYGAMBERLERİN SÜNNETİ ONDA (HZ. MEHDİ (A.S.)’DA) VUKU BULACAKTIR. BU SÜRE ÇOK UZADI DİYE BAZI KALPLER TAŞ GİBİ SERTLEŞECEKTİR. ALLAH’IN KALBİNE İMAN YAZDIĞI VE RAHMETİYLE DESTEKLEDİĞİ KİMSELER DIŞINDA ONA (HZ. MEHDİ (A.S.)’A) İNANAN KALMAYACAKTIR.” (Kemal-ud Din, s. 526 ve Bihar-ul Envar, c. 51, s. 224)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnkar eden tüm kavimler sapkın hayatlarına dalmış oyalanırken kendilerine gönderilmiş peygamberleri yalanlamadılar mı? Ad Kavmi Hud peygamberi, Semud Kavmi Salih peygamberi, Lut Kavmi Hz. Lut’u, Nuh kavmi Hz. Nuh’u, Firavun ve kavmi Hz. Musa’yı, Meyden halkı Hz. Şuayb’ı yalanlamadılar mı? Hz. Muhammed’e, Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya tüm kavimden kaç kişi inanıp güvendi sanıyorsunuz? Bu kavimler kendi azgın hayatlarına o kadar dalmışlardı ki peygamberlere inanmak için sürekli mucizeler göstermesini istediler ve birçok mucize gördükleri halde yüz çevirdiler. Şimdi o kadar mucizeyi gözleriyle görenler peygamberlere inanmazken, günümüzde yaşayanlar mucize göstermeyecek olan Hz. Mehdi’ye inanırlar mı sanıyorsunuz?

 

*

 

**

 

Hasan b. Salih-i Bezzaz’dan: Hasan b. Ali Askeri aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “DOĞRUSU BENİM OĞLUM, BENDEN SONRAKİ KAİM (HZ. MEHDİ (A.S.)(DIR)) DİR. UZUN ÖMÜRLÜLÜKTE VE GAYBETTE PEYGAMBERLERİN SÜNNETİ ONDA (HZ. MEHDİ (A.S.)’DA) VUKU BULACAKTIR. BU SÜRE ÇOK UZADI DİYE BAZI KALPLER TAŞ GİBİ SERTLEŞECEKTİR. ALLAH’IN KALBİNE İMAN YAZDIĞI VE RAHMETİYLE DESTEKLEDİĞİ KİMSELER DIŞINDA ONA (HZ. MEHDİ (A.S.)’A) İNANAN KALMAYACAKTIR.” (Kemal-ud Din, s. 526 ve Bihar-ul Envar, c. 51, s. 224)

 

 

 

 

Ben hala Mehdi'den bahseden ayeti bekliyorum yoksa yenidenmi yaziyorsunuz ki gönderemiyorsunuz.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Postacı" tabirinin alay ve eğlence olarak algılanmasına çok şaşırıyorum. Bu bir deyimdir, postacılık düşük bir meslek midir ki böyle bir algı olsun?

 

Postacı zarfın içeriğine göre hareket etmez, görevi onu yerine ulaştırmaktır. Kastedilen budur.

 

Biz bu algılarla, "tabuma sakın ha elletmem, cısss, kaşını bile kaldırma, gülme öyle, ciddi ol, ceketini ilikle, indir o ayağını, salavat getir!" anlayışlarıyla hiç bir mesafe alamayız. Postacı veya tebliğci inançları, adı üzerinde inançtır, hiç bir bağlayıcılığı olamaz. Şirk gibi kavramlar da inançtır. Kimseye suçlama olarak yöneltilemez. Suçlama değil bile deseniz, sıfat olarak bile yakıştıramazsınız. Bu inanca bağlı, göreceli bir yakıştırmadır. Kimse "ben şuyum, evet, deklere ediyorum" demedikçe soyut bir yakıştırma ile yaftalanamaz.

 

Bu temel esaslarda, insanlık ortak değerlerinde anlaşmadan insanlığın bir parçası, dünya toplumunun bir üyesi olmanın bir yolu yoktur. Müslümanlıksa senin müslümanlığın, kimseyi bağlamaz.

 

Diğer konuya geldiğimizde: Hadis olarak nakledilen bir söz Kurana aykırıysa hiç sorun yok zaten. Üzerinde durulacak bir konu yok. Kuran ile aynı paraleldeyse de sorun yok, zaten orada bir örneği varken ve bu geçerli bir nüsha olarak kabul edilmekteyken bir kopyası ile daha ne işim olabilir ki? Sonuç olarak hadislerle benim de bir işim olmaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Postacı" tabirinin alay ve eğlence olarak algılanmasına çok şaşırıyorum. Bu bir deyimdir, postacılık düşük bir meslek midir ki böyle bir algı olsun?

 

Postacı zarfın içeriğine göre hareket etmez, görevi onu yerine ulaştırmaktır. Kastedilen budur.

 

Biz bu algılarla, "tabuma sakın ha elletmem, cısss, kaşını bile kaldırma, gülme öyle, ciddi ol, ceketini ilikle, indir o ayağını, salavat getir!" anlayışlarıyla hiç bir mesafe alamayız. Postacı veya tebliğci inançları, adı üzerinde inançtır, hiç bir bağlayıcılığı olamaz. Şirk gibi kavramlar da inançtır. Kimseye suçlama olarak yöneltilemez. Suçlama değil bile deseniz, sıfat olarak bile yakıştıramazsınız. Bu inanca bağlı, göreceli bir yakıştırmadır. Kimse "ben şuyum, evet, deklere ediyorum" demedikçe soyut bir yakıştırma ile yaftalanamaz.

 

Bu temel esaslarda, insanlık ortak değerlerinde anlaşmadan insanlığın bir parçası, dünya toplumunun bir üyesi olmanın bir yolu yoktur. Müslümanlıksa senin müslümanlığın, kimseyi bağlamaz.

 

Diğer konuya geldiğimizde: Hadis olarak nakledilen bir söz Kurana aykırıysa hiç sorun yok zaten. Üzerinde durulacak bir konu yok. Kuran ile aynı paraleldeyse de sorun yok, zaten orada bir örneği varken ve bu geçerli bir nüsha olarak kabul edilmekteyken bir kopyası ile daha ne işim olabilir ki? Sonuç olarak hadislerle benim de bir işim olmaz...

 

Sayin Demirefe,bazi kavramlari karistiriyorsunuz ya bilerek yapiyorsunuz veya bilmeden.Sirk kosmak Allaha inananlar icin öyle keyfi bir olay degildir.Isa'yada baskasini benzetmiyorlar.Sirk kosmak Islam inancinda bir özgürlük degil en büyük günahlardandir.Bunu, "inanc konusu, kimseye suclama olarak yöneltilemez" demeniz gercekten cok ilginc.Tüm dinlerde bu kavram vardir ve inananlar icin cok önemlidir sirk konusu.Sirkin ne ve nasil oldugu belirtilmistir,bunun özel olarak deklere edilmesi diye bir sart yoktur.Eger belirtilen nitelikler gerceklesmisse sirk gerceklesmis olur.Bunlarin bilinmesinin tartisma alaninda yarari vardir.Müslümanligin sadece müslümanlari bagladigi bir gercektir zaten müslüman olmayan veya inanmayanlari baglayici bir sartida yoktur.Ama müslüman olanlari baglar müslümanlik.

 

Kimse kimseye tabuma sakin dokunma dedigi zaten yok,ama sonucta siz sadece kendi görüsleriniz oraninda özgürsünüz baskalarinin görüslerine saygi duymakta sonucta tabulara dokunmak degildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın şimdi sayın politika, çok farklı dilden konuşuyoruz. O yüzden anlaşmamız olası değil.

 

Sizin şirke, veya başka dogmatik kabul soyut kavramına atfettiğiniz önem, tamamen elinizdeki bazı verileri kutsal, gökten inmiş, postaya verilmiş ve aynen elimize ulaşmış olarak kabul etmenize dayanıyor. Bu ise dogmatik bir kabuldür. Hiç bir bağlayıcılığı olamaz.

 

Hiç bir dogmatik ön kabulü benimsemediğimde istediğiniz kadar anlam ve önemini anlatın, boşuna emek çekmiş olursunuz.

 

Beni İslam dininden aforoz mu edeceksiniz? Böyle bir yetkiye kim sahiptir? Şimdi ben faraza diyorum ki Muhammed Kuran'ı kendisi yazdı. Öyle tasavvur etti, evvelki efsanelerden öyle duydu, yazdı. Bu inancımla birlikte ben Muhammed'in getirdiği dini benimsiyorum, müslümanım diyorum. Düşünen, çağında bir açılım yapmış, bir yeni anlayışa öncülük etmiş bir kişilik olarak ele alıyorum. Kutsal, yerle gök arasında postacı bir kişi olduğuna inanmıyorum. Bu inancı da kendi müslümanlık anlayışıma aykırı bulmuyorum. Muhammed'in yazdığı şeyleri de sembolik ele alıyorum, bağlayıcı kabul etmiyorum.

 

Bana "sen müslümanlıktan çıktın" deme yetkisine sahip kim vardır? Çıkarıp ne yapacaksınız? Vatandaşlıktan mı atacak, sürgüne mi göndereceksiniz, ne yapacaksınız? Ben müslümanım kardeşim, müslümanlık anlayışım kendi yorumuma dayalı, kime ne, size ne?

 

Sizin Kuranın posta ile gökten geldiği inancınıza da bir şey demiyorum, siz ona inanın, ben buna... Ne olacak şimdi, aynı topraklarda yaşayamayacak, birbirimize müşrik, kafir diye damgalar mı yapıştıracağız?

 

Bakın bu yol, çıkmaz sokak... Buradan karanlıklardan başka hiç bir yere varamaz, insanlık düşmanı, uygarlık düşmanı yaftalayıcı ve karalayıcı, insanları düşünce ve inançlarına göre gruplara ayırıcı, düşmanlık tohumları ekiciden başka kimse olamazsınız.

 

Sizin şirk ya da başka dogmatik soyut tanımlara inançlarınız beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor, ben kendi inancıma sahibim ve sizden inanç öğrenmeye ne meraklıyım, ne zorundayım. Bana en küçük bir inancınızı ne empoze edebilir, ne anlam ve öneminden bahis açabilirsiniz. Yok yani, sıfır... Bu önem sadece sizin kafanızın içinde... Bence sıfırdan öte bir anlam ve önemi yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.