Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.


DİPNOT

Önerilen İletiler

Dumanı hâlâ tütüyor...

 

UnutmayacağızMadımak Oteli’nde 35 kişinin şeriatçılar tarafından yakılarak öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Katliamda yaşamını yitiren aydın ve sanatçılar bugün çok sayıda kentte ve Madımak’ın önünde düzenlenecek etkinliklerle anılacak. Çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi partinin oluşturduğu anma komitesinin çağrısında, “Madımak Oteli önünde olmak demek kardeşliği, demokrasiyi ve gerçek laikliği talep etmek demektir” denildi.

 

Hedefleri aydınlardıYobazların hedefleri şenliği düzenleyen, toplantıya katılan aydınlardı. Günler öncesinden hazırlıklarını yaptılar. Yalan dolan dolu bildiriler dağıtarak, camilerde kışkırtıcı nutuklar atarak dincileri toplamaya giriştiler. Katliamdan kurtulan Rıza Aydoğmuş, hiçbir zaman kurtulduğuna sevinemediğini söylüyor. Aydoğmuş, “Devletin güvenlik güçlerinin gözü önünde katledildik” diyor. c011200.jpg

Rıza Aydoğmuş, Sıvas’ta 16 yıl önce yaşananları Cumhuriyet’e anlattı

 

‘Yobazlar öldürmeye gelmişti’

- Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında, 2 Temmuz 1993’te Sıvas Madımak Oteli’nde katledilen 33 aydınla aynı otelde bulunan, şenliklerin tertip komitesinde yer alan Rıza Aydoğmuş, olayların üzerinden 16 yıl geçmesine karşın acıların hâlâ taze olduğunu vurguluyor. Bizler şenlik için gitmiştik ama yobazlar öldürmeye gelmişlerdidiyen Aydoğmuş ile o günü konuştuk:

 

- Olaylar öğle namazından sonra başladı değil mi?

- Öğleden sonraki etkinliğe katılacak sanatçılar Kültür Merkezi’ne gideceklerdi. Bu arada Paşa Camisi’nden çıkan bir grup, namaz sonrasında pankart açtı. Madımak Oteli’nin yakınında bulunan Atatürk Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçtiler. Biz de o zaman güvenli olacağı gerekçesiyle Madımak Oteli’ne gittik. Kahvaltı salonunun kolonlarından birinin arkasına gizlendim. Bazı arkadaşlar da merdiven boşluğuna dizilmişledi.

 

- Oteli ateşe vereceklerini düşündünüz mü hiç?

- Hayır, otele girip, bize saldıracaklarını düşündük hep. Bir ara taş atmalar kesildi. Otele bir yüzbaşı ile sivil şahıslar girdi. Kurtulduk diye düşündük. Sivil şahıslardan biri, “Aranızda polis var mı” diye sordu. “Yok” dedik. Bize küfürler ederek çıktılar. Onlar uzaklaştıktan sonra dışarıdaki kalabalık yeniden slogan atmaya başladı. Akşam saatlerinde de oteli ateşe verdiler zaten.

 

- Yangın başladıktan sonra neler oldu?

- Kahvaltı salonundaki yangın söndürme tüplerinden üçünü açarak lobiye bıraktım. Döşemeler tutuşmuştu çünkü. Ancak o tüplerden beyaz bir bulut yayılınca arkadaşlar bana kızdılar. Çünkü çok rahatsız olmuştuk. Bu arada anonslar yapıldı. Otelin ön cephesinde durmayın, kalabalık tahrik oluyordiye. Arka kısımlara doğru geçmeye başladık. Ancak rüzgâr ters yönden estiği için duman arka odalara doğru yayılıyordu. Sonra Nesinin koruması Mehmet Komiser, BBP’nin binasındakilere elindeki telsizi göstererek, “Ben polisim, izin verin geçelim” diyordu. Bunun üzerine binadakiler, BBP Genel Merkezi’ni aramışlar, izin istemişler. Öylelikle izin verdiler geçmemize. Tek sıra olduk. Yan binaya geçmeye çalıştık. Bir ara sloganlar durdu. Alevler üzerime doğru gelince eğildim. Eğildiğimde bu kez alevler üzerimden geçip gitmeye başlamıştı. Tesadüfen kurtulmuştum yani. Bu arada alevlerin arasından dışarıya baktım. Kalabalık otelin etrafından uzaklaşıyordu. Arkadaşlar burayadiye bağırmaya başladım. Resmi görevlinin Aziz Nesin’e ne yaptığını biliyorsunuz zaten. Yani, bizler o gün şenliğe gelmiştik ama onlar öldürmeye...

 

‘Unutmak yenisine yol vermek olur’

UNUTMAYACAĞIZ...

prsultanlar.png

 

Saygılar...

DİPNOT...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diyelim ki Sivas'ta

Işığın ateşle göz göze geldiği anda...

:clover:

 

Diyelim ki Sivas'ta

Işığın ateşle göz göze geldiği anda...

Doğru hatırlanır,

Şimşek gibi çakar beyinlerde.

Doğru ne?

Neden bu haykırışlar?

 

Diyelim ki Sivas'ta

Aydınlığın karanlıkla göz göze geldiği anda...

Kibrit çakılır,

Ateş yakılır doğrular için

Çıtır çıtır yanar insan yağları

Duyar kahroluruz

İçimize beynimize işler

Nefret duyarız hatırldıkça

Karanlığın doğrularına(!).

 

Diyelimki Sivas'ta

İnsanın yobazla göz göze geldiği anda...

Doğruyu hatırlarız...

Neden doğru aranmaz akılla?

Neden susturulurlar kanla?

Neden ölüm diğer insanla?

 

Diyelimki Sivas'ta

Işığın cehennem ateşini söndürdüğü anda

Emin olunki...

Korkmayacağız artık festivallarda.

 

-Bilimselci-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tüylerimi diken diken eden bir olay ve benim için taşıdığı diğer bir önem:

İlkokul sıralarıdayken ben, bu olaylarda, bu otelde yaralanan "Aydoğan Yavaşlı" bizim okulda öğretmendi...

İyi ve çok güler yüzlü, sempatik, üretmeyi ve yazmayı seven bir öğretmendir kendisi...

Şu an hala aynı okulda mı bilmiyorum; aynı okuldadır belki de...

 

Onu gördükçe, oradaki onlarca belki de yüzlerce insanın nasıl olup da hiç tanımadıkları ve bilmedikleri bu insanlara nasıl kıyabildiler diye düşünürdüm.

Daha doğrusu, o insanları neden öldürmek istediklerini anlayamazdım...

Hele ki yakarak...

Aydoğan öğretmenin boynundaki kızarıklıklar sanırım o yangından dolayı vardı ve hep hatırlarım...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bazi arkadaslar genellikle bana devamli Alevi sorunlarini dile getiriyorsun diye atifta bulunuyorlar. Ama bu tür yüz kizartici ve insanlik disi olaylar aydinlanmadigi sürece, ölenlerin adina Madimak müze olmadigi sürece, Alevi vatandaslar almasi gereken haklari verilmedigi sürece rahatsiz olanlara ragmen sonuna kadar bu toplumun acilarini dile getirmeye devam edecegim. Bu insanlarimiz daga cikmamalarina ragmen devlet ve onun hükümeti olarak hala onlari hic saymakta direniyoruz. Türlü oyunlarla onlari aldatmaya calisiyoruz. Ve hatta onlara bir de utanmadan müslümanligi ögretmeye calisiyoruz.

 

Sivas'ta ölen tüm saygin insanlarimizi aciyla aniyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...pir sultan ölür mehdi dirilir?

 

 

Hızır Paşa bizi berdar etmeden,

Açılın kapılar Şaha gidelim,

Siyaset günleri gelip yetmeden,

Açılın Kapılar Şah'a Gidelim.

 

Bunda bilmeyeni bildirirler mi

Eli bağlı namaz kıldırırlar mı

Yoksa Şah diyeni öldürürler mi

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Aslımız Muhammet kıyman cellatlar

Üstümüzde bite davacı otlar

Ölüm Allah emri ya eziyetler

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Her nereye baksam yolum dumandır

Bizi böyle kılan ahd-ı imandır

Zincir boynum sıktı halim yamandır

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Ilgıt ılgıt esen seher yelleri

Yare selam söylen urum erleriı

Bize peyik geldi Şah bülbülleri

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Gönül çıkmak ister Şah'ın köşküne

Can boyanmak ister Ali müşkine

Seni beni yaradanın aşkına

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Yaz selleri gibi akar çağlarım

Hançer aldım, ciğergahım dağlarım

Garip kaldım, şu arada ağlarım

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Kapısı yok bacasından bakarım

Gözlerimden hasret yaşı dökerim

Şah'a giden bir bezirgan tutarım

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

Pir Sultan Abdal'ım güzel Şah canım

Ağlamaktır benim demim devranım

Arşta melek yerde çeşm-i efganım

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 

...imza:

 

...ayhanaytaç ((tasavvufçu + nefsikolog))

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kim ve hangi grup olursa olsun,eger insanlik disi bir eylemle katledilmis,zulüm görmüs ise buna karsi durmak insanlik görevinden cok insanlik onurudur.Ülkemizde sadece Aleviler degil ,diger bazi kesimlerde aynen böyle olaylari yasamaktadir.Alevileri ön plana cikarmak ayri bir durumdur,Madimak ve Kahraman Maras'i lanetlemek ayri bir durumdur,bunlari birbirinden ayirmadan sadece bir kesimin sözcülügüne soyunmak soruna tarafli gözle yaklasmaktir .Eger insansak tüm insanlik suclarina karsi durmaliyiz.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yakın geçmişin en kara, yanık karası, is izi, yüz karası utanç tablosu... Her hatırlanışta tüyleri ürpertecek, yere baktıracak rezalet... Ülkenin sırtındaki her daim taşınmak zorunda kalınacak utanç yükü...

 

Keşke biraz da çanak tutanlar utansa...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yakın geçmişin en kara, yanık karası, is izi, yüz karası utanç tablosu... Her hatırlanışta tüyleri ürpertecek, yere baktıracak rezalet... Ülkenin sırtındaki her daim taşınmak zorunda kalınacak utanç yükü...

 

Keşke biraz da çanak tutanlar utansa...

 

Sana birşey diyeyim mi Demirefe...

Sen ne düşünüyorsun bilemiyorum ama ben açıkçası Türkiye'nin geleceğinden hiç umutlu değilim...

Yani gittikçe geriye gidiyoruz...

Tarih'i düz bir çizgi gibi kabul ettik yıllarca ve toplumların "geri dönüş" yaşayamayacağını,

Hep ilerleyeceğini sandık...

Oysa artık bu tarih anlayışı yıkıldı...

Toplumlar düz bir çizgide ilerlemiyor...

Zaman ilerliyor ama toplumlar geri dönüş ve çöküş yaşıyorlar...

Türkiye Cumhuriyeti'nin de ömrü bu kadarmış!

Gerçi derler ya; "10 Kasım 1938'de yıkıldı Türkiye" diye...

Pek mantıklı bulmasamda, en azından "Nasılsa yıkılmıştı" demek teselli/avunma gibi geliyor...

Ha ama yine de her şeyimizle sahip çıkmayacak mıyız?

Elbette...

 

Doğduğum toprakların almasını isterim beni;

Bize ait olarak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli boşig dostum, mehter yürüyüşünü bilirsindir. Bizim tarihten gelen yürüyüşümüz böyle olmak zorunda herhalde...

 

Aman bir ileri, iki geri olmasın da... Mevcut iki ileri bir geri yürüyüşünü aratmasın!!!

 

Kim bilir, belki ileri hiç adım atamayacağımız günler de gelecek. Şaka bir yana da, umutsuz olmak için nedenler görünüyorsa da, umutlu olmak için nedenler de bulmalıyız. Bir açıdan pek bir yol alamadık, bir açıdan da... Kediyi avına atılmaya hazırlanırken arka ayaklarını nasıl yay gibi kurduğunu hiç gözlemledin mi? Belki de durduğumuz yerde öyle adımlar atıyoruzdur ha?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli boşig dostum, mehter yürüyüşünü bilirsindir. Bizim tarihten gelen yürüyüşümüz böyle olmak zorunda herhalde...

 

Aman bir ileri, iki geri olmasın da... Mevcut iki ileri bir geri yürüyüşünü aratmasın!!!

 

Kim bilir, belki ileri hiç adım atamayacağımız günler de gelecek. Şaka bir yana da, umutsuz olmak için nedenler görünüyorsa da, umutlu olmak için nedenler de bulmalıyız. Bir açıdan pek bir yol alamadık, bir açıdan da... Kediyi avına atılmaya hazırlanırken arka ayaklarını nasıl yay gibi kurduğunu hiç gözlemledin mi? Belki de durduğumuz yerde öyle adımlar atıyoruzdur ha?

Yav, kurduğun bu benzetmeler...

Süper...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli boşig dostum, mehter yürüyüşünü bilirsindir. Bizim tarihten gelen yürüyüşümüz böyle olmak zorunda herhalde...

 

Aman bir ileri, iki geri olmasın da... Mevcut iki ileri bir geri yürüyüşünü aratmasın!!!

 

Kim bilir, belki ileri hiç adım atamayacağımız günler de gelecek. Şaka bir yana da, umutsuz olmak için nedenler görünüyorsa da, umutlu olmak için nedenler de bulmalıyız. Bir açıdan pek bir yol alamadık, bir açıdan da... Kediyi avına atılmaya hazırlanırken arka ayaklarını nasıl yay gibi kurduğunu hiç gözlemledin mi? Belki de durduğumuz yerde öyle adımlar atıyoruzdur ha?

 

:clover: Çok güzel olmuş demirefe bu cümleler.

Benim hala umudum var...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

“Allah’ın emirlerini yerine getirmek için ciddiyetle gayret et; gevşeklik gösterme! Müslümanları öldürenleri ele geçirirsen onları başkalarına ibret olacak şekilde öldürerek öçlerini al! Şayet Allah sana zafer nasip ederse onları (mürtedleri) ateşte yak!”Tarihçi Taberî'ye göre bu emir Buzâha Savaşı sonrası komutan Hâlid’e, Ebubekr tarafından verilmiş...

Taberî, Halid'in bu emri canla başla yerine getirdiğini anlatır...

Tarihe düşülen kayıt doğruysa bu ‘yakarak cana kıyma’nın İslam tarihindeki ilk boy gösterişidir. Sonuncusu ise yakın tarihimizin en utanç verici günü olmayı hak etmiş 2 Temmuz’da, Sivas'ta yaşanmıştır. O gün dinsel inancın, dogmaların ve yıllardır ince ince ekilenlerin hasadı yapılmıştır.33 ‘Can’dır hasat edilen... Sazı, sözü ve coşkusuyla Pir Sultan Şenlikleri’ne koşan şairler, aydınlar, çocuklardır bu canlar…

“Farklı olana, ötekileştirilene tahammülsüz yığınların nasıl acımasız katillere dönüşebileceği”nin resmidir

2 Temmuz…

Tekrar tekrar bakıp hatırlanması ve asla unutulmaması gereken kapkara bir resim…

Madımak Oteli/ Sivas.. 2 Temmuz 1993…

Alevler arasındaki can pazarını seyreden devletin ihmalle açıklanamayacak tedbirsizliği… “

... bir Alevi-Sünni çatışması olmadığını, halkın inancıyla alay edilmesi ve tahrikte bulunulması sonucu bu üzücü olayın meydana geldiği”ni söyleyebilecek kadar büyük vurdumduymazlık, bu resmi daha da karartmakta…

“Kâfirler şunu iyi bilmeli ki: İslam’ın peygamberini ve kitabın izzetini korumak için bu uğurda verilecek canlarımız vardır. Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür...

"diye başlayan bir bildiri ile camiden çıkan sıradan insanlar galeyana getirilir ve kıyıma ortak edilir. Müslümanlığın gereğini yerine getirmeye koşan gözü dönmüş kalabalık Ebubekr'in emrini harfiyen uygulayan binlerce Hâlid olup insanları diri diri yakmaya girişir. Yaşanan can pazarına yetersiz ve etkisiz kolluk güçleri de seyirci edilir. Madımak faciası tüm insanlığa alevlerin arasından şunu hatırlatır:

“Dinsel bağnazlığın egemen olduğu toplumlarda kötülüğün sınırı yoktur. Bu bağnazlığın pençesine aldığı iyi insanlar bile dehşetin yeryüzündeki temsilcisi olabilirler.”Madımak ve 33 ‘can’ unutulmadı; asla unutulmayacak…

Onlar kardeşliğin, sevginin, dostluğun ve insani tüm erdemlerin unutulmaz kahramanları olarak ışıklar içerisinde uyuyacaklar.

Ya yakanlar?

Evet ya yakanlar?....

 

Saygılar...

DİPNOT...

 

reflections3byashielynn.jpg

 

Turan Dursun Web stesi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatını kaybedenler

 

Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı

Muhibe Akarsu - 35 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi

Gülender Akça - 25 yaşında

Metin Altıok - 52 yaşında, şair, yazar

Ahmet Alan - 22 yaşında

Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci

Sehergül Ateş - 30 yaşında

Behçet Aysan - 44 yaşında, şair

Erdal Ayrancı - 35 yaşında

Asım Bezirci - 66 yaşında araştırmacı, yazar

Belkıs Çakır - 18 yaşında

Serpil Canik - 19 yaşında

Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör

Nesimi Çimen - 67 yaşında, şair, sanatçı, üç telli curanın son ustası

Carina Cuanna - 23 yaşında, Hollandalı gazeteci

Serkan Doğan - 19 yaşında

Hasret Gültekin - 23 yaşında şair, sanatçı, şelpe tekniğinin önderi

Murat Güneş,Murat Gündüz - 22 yaşında

Gülsüm Karababa -22 yaşında

Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair

Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist

Koray Kaya - 12 yaşında

Menekşe Kaya - 17 yaşında

Handan Metin - 20 yaşında

Sait Metin - 23 yaşında

Huriye Özkan - 22 yaşında

Yeşim Özkan - 20 yaşında

Ahmet Öztürk - 21 yaşında

Ahmet Özyurt - 21 yaşında

Nurcan Şahin - 18 yaşında

Özlem Şahin - 17 yaşında

Asuman Sivri - 16 yaşında

Yasemin Sivri - 19 yaşında

Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı

İnci Türk - 22 yaşında

Kenan Yılmaz - 21 yaşında

 

Unutmayalım, unutturmayalım

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sana birşey diyeyim mi Demirefe...

Sen ne düşünüyorsun bilemiyorum ama ben açıkçası Türkiye'nin geleceğinden hiç umutlu değilim...

Yani gittikçe geriye gidiyoruz...

Tarih'i düz bir çizgi gibi kabul ettik yıllarca ve toplumların "geri dönüş" yaşayamayacağını,

Hep ilerleyeceğini sandık...

Oysa artık bu tarih anlayışı yıkıldı...

Toplumlar düz bir çizgide ilerlemiyor...

Zaman ilerliyor ama toplumlar geri dönüş ve çöküş yaşıyorlar...

Türkiye Cumhuriyeti'nin de ömrü bu kadarmış!

Gerçi derler ya; "10 Kasım 1938'de yıkıldı Türkiye" diye...

Pek mantıklı bulmasamda, en azından "Nasılsa yıkılmıştı" demek teselli/avunma gibi geliyor...

Ha ama yine de her şeyimizle sahip çıkmayacak mıyız?

Elbette...

 

Doğduğum toprakların almasını isterim beni;

Bize ait olarak...

 

‘Yobazlar öldürmeye gelmişti’

 

 

Almanya da bizleri yakmislardi.

 

 

‘Yobazlar öldürmeye gelmişti’ inaniyorum bunlar Allahin verdigi güzel nimetleri yakmaya devam edecekler.

 

Sen ne düşünüyorsun bilemiyorum ama ben açıkçası Türkiye'nin geleceğinden hiç umutlu değilim...

Yani gittikçe geriye gidiyoruz...

Tarih'i düz bir çizgi gibi kabul ettik yıllarca ve toplumların "geri dönüş" yaşayamayacağını,

Hep ilerleyeceğini sandık...

Oysa artık bu tarih anlayışı yıkıldı...

Toplumlar düz bir çizgide ilerlemiyor...

 

Türkiye'nin geleceğinden hiç umutlu değilim...Dünyanin gelisimi herhalde yobazlik üzerine kuruluyor..

 

Sunu cok keskin fark edebiliyoruz kurumlar savas halinde bu savas insana acilmis bir savas yani sen bir müsteri kazanacaksin ve o müsterini yobazliginla ezeceksin..

 

Ne kadar yobazsan meslek kariyerin o kadar artacak..

 

Avrupada izlenimlerim bunlar ve bu konuda hizla yol aliyorlar sosyal olmayacaksin yobaz olacaksin..

 

Bir umut direnecegiz yanasiya kadar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet değerli Efendi Türkler kardeşim, bütün düşünürler dünyada bir yanda dinci, bir yanda ırkçı fanatizmin arttığını belirliyor ve söylüyorlar. Bu iki yanlı gelişme, vahim bir tablo çiziyor. Gelecek çok toz pembe olacak diyemeyiz. Bu iki gelişme bir aşamada birbirine karşı bir savaşa girişebilir. (Zaten girişti, uyuyor musun deme. Çatışmanın çapının çok büyümesinden bahsediyorum.) El mi yaman bakalım bey mi yaman, hangimiz daha baskınız gibi bir çatışma olabilir. Bu çatışmada tarafını belirleme zorunda bırakılan, fakat bu iki fanatizme de karşı olan çok kişi bulunabilecektir ne yazık ki.

 

Falcılığı bir kenara bırakırsak, önemli değil. İş olacağa varır. Böyle şeylerden korkmaya, endişelenmeye, ümitsiz olmaya gerek yok. Küçük çaptan başlayıp ele alarak konuyu açıklamaya çalışayım: Acısız sancısız doğum olmaz. İnsanlık hep acılardan geçerek bir yerlere gelmek zorunda kalmış. Ama bu yazgıyı değiştirecek tek aracımız var elimizde: O da bilimdir. Nasıl bilim acısız sancısız doğumu bir ölçüde veya yerine göre büyük ölçüde gerçekleştirebildiyse, emin ol çok daha fazlasını başaracaktır.

 

Hep söylerim: Ölüm diye bir şey yoktur ki korkulsun. Yaşarken zaten yaşıyorsun. Öldüğünde "anaa, tüh!" diyemezsin. O halde ölüm diye bir şey yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli boşig dostum, mehter yürüyüşünü bilirsindir. Bizim tarihten gelen yürüyüşümüz böyle olmak zorunda herhalde...

 

Aman bir ileri, iki geri olmasın da... Mevcut iki ileri bir geri yürüyüşünü aratmasın!!!

 

Kim bilir, belki ileri hiç adım atamayacağımız günler de gelecek. Şaka bir yana da, umutsuz olmak için nedenler görünüyorsa da, umutlu olmak için nedenler de bulmalıyız. Bir açıdan pek bir yol alamadık, bir açıdan da... Kediyi avına atılmaya hazırlanırken arka ayaklarını nasıl yay gibi kurduğunu hiç gözlemledin mi? Belki de durduğumuz yerde öyle adımlar atıyoruzdur ha?

 

Sayın demirefe benzetmeleriniz güzel olmakla birlikte mehter yürüyüşünü yanlış bliyorsunuz. Mehter yürüyüşü iki ileri bir geri değildir. Mehter yürüyüşünde iki ileri gidilir sağa dönüp selam verilir, tekrar iki ileri gidilir sola dönüp selam verilir.

Oysa bunların yaptığı ne biliyor musunuz iki geri gidip sağa dönüp nanik yapmak, tekrar iki geri gidip sola dönüp nanik yapmak. Yandaş medya ve demokrasi budalası olmuş yandaşlarının destekleri ile.Birde demokrasinin gerçek anlamını bilseler hiç fena olmayacak ama .Ne yazık ki bilmiyorlar.

 

İki gündür gazetelerde oyun yazarı Serdar Doğan'ın madımakta yakılan 19 yaşındaki kardeşi ile ilgili dehşet anılarını okuyorum. Buraya aktarmak istedim.

 

Paragraf başları şöyle:

-Madımak otelinde başımıza bir şey geleceğini düşünmüyorduk.Saat 14 gibi taş yağmurubaşladı, ardı arkası kesilmedi

 

-Sonra sanatçı , yaşlı ,kadın veçocuklarıyukarı gönderip , girişe masalarla barikat kurduk.

 

-Kardeşim Serkanı da yukarı gönderdim.Vedalaştık, sarıldık.

 

-Dışarıdaki kalabalık 10 bin kişi oldu. "Cumhuriyet burada kuruldu ,burada yıkılacak" , " Şeytan Aziz" diye bağırıyorlardı.

 

-Aziz hocanın koruması komiser Mehmet bizimleydi..Yangından önce içeri bir subay girdi ve Mehmet'e " Çıkalım ortalık fena karıştı " dedi. Komiser Mehmet reddetti

 

-Bizim Ertan, "Peki nasıl çıkacağız" diye sordu.Subay döndü ve nasıl girdiyseniz öyle çıkın .......çocukları " dedi.

 

-Sonra bir kaç saldırgan binaya girip yangın çıkardı. Her yer alev ve duman. Serkan adımı sesleniyordu, ama ona ulaşamadım. Biraz sonra seslenemez oldu.

 

 

Burada işin özü ve niyeti en iyi anlatan hangi cümle biliyor musunuz? İşte şu:

 

"Cumhuriyet burada kuruldu ,burada yıkılacak"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın demirefe benzetmeleriniz güzel olmakla birlikte mehter yürüyüşünü yanlış

.

.

.

"Cumhuriyet burada kuruldu ,burada yıkılacak"

 

Gelinciğim, :clover:

Tüylerim diken diken oldu birden.

Bu nasıl bir düşünce nasıl bir vicdan yada var mı onları vicdanı olabilir miydi ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sivas ve Başbağlar'ı birlikte hatırlamak!

 

Dün, Sivas Katliamı'nın on altıncı yol dönümüydü. Bu ülkede yüzlerce yıldır birlikte yaşayan insanlar arasındaki farklılıkları ayrışmaya ve çatışmaya dönüştürme planlarının en acı sonuçlarından biri yaşandı 2 Temmuz 1993'te. Aziz Nesin'in konuşmasına ve Sivas'ta yapılan bir etkinliğe tepkiyle başlayan olaylar sonucunda 33'ü Madımak Oteli'nde toplam 37 kişi hayatını kaybetti. Olaydan sadece üç gün sonra, 5 Temmuz 1993 akşamı Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'nin Başbağlar köyünü basan “kimliği meçhul” silahlı kişiler 33 kişiyi kurşuna dizdi. Bazılarına gören bu katliam, Madımak Oteli'nde ölen 33 kişinin intikamıydı.

 

Türkiye'nin en karanlık ve ürkütücü olaylarından biri olan Sivas Katliamı'nın 16. yıl dönümünde çok önemli, sevindirici bir gelişme oldu. Pir Sultan Abdal Derneği; “Geçmişte yaşanan katliamları unutturmamak ve farklılıkların zenginlik olduğu bilincini beyinlere kazımak” amacıyla Sivas Katliamı'nda öleni anarken Başbağlar Katliamı'nda ölenleri de anma kararı aldı. Dernek Başkanı Av. Fevzi Gümüş'ün; şu sözlerini ne kadar da önemli:

 

“Kimileri dediler ki, Başbağlar katliamı Sivas'a misilleme olarak yapıldı; kimileri de Aleviler'in intikamı alındı... Biz diyoruz ki, iki yerde devletin karanlık güçleri işbaşındaydı. Madımak katliamını arkasında hangi karanlık güç varsa, Başbağlar katliamının arkasında da aynı karanlık güç vardı. Madımak katliamının arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılması durumunda, Başbağlar'ın arkasındaki karanlık güçlerde ortaya çıkarılacaktır. Biz, Madımak'ı lanetlediğimiz gibi, Başbağlar'ı da lanetliyoruz ve bu yıl Sivas'ta Başbağlar katliamını da lanetleyeceğiz.”

 

Bu sözlerin söylenmesi için on altı yıl beklemek zorunda kaldık maalesef. Bugün toplumun farklı siyasal/sosyal çevrelerinin aynı olgun tavrı göstermesi gerekiyor. Türkiye'nin siyasi tarihindeki benzer olaylara bakarken, ölenler ve öldürmüş görünenlerle ya da bize sunulan mağdur/fail örnekleriyle yetinmemek gerekiyor. Toplumsal bir zaafın nasıl istismar edilebildiğini, nasıl kirli tezgahlar için kullanılabildiğini geç de olsa sorgulayabilmemiz gerekir. Dışarıda insanlar protesto yaparken içeride insan öldürenleri bilmemiz gerekir. Suçlanıp mahkum olanlarla gerçek faillerin farklı olabildiğini bilmemiz gerekir. “PKK yaptı” sözünün her zaman gerçek olmayabileceğini düşünmemiz gerekir. 16 yıl sonra olaylara bakış açısına ilişkin birkaç örnek aktarayım:

 

Özgür Demokratik Alevi Hareketi'nden Ergin Doğu: “Sivas katliamının sorumlusu olarak kullanılan insanları görmek doğru değildir. Maraş Katliamı örneğini de biliyoruz. Orada da insanları kullandılar. Ama kullanılanlar, kışkırtanlar rejimin hakim zihniyetini uygulayan güçlerdi. Fakat İslami kesimin, Sünni insanlarımızın da özellikle Alevilere karşı sahip oldukları önyargıları artık aşmaları gerekir…”

 

Muğla Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Necdet Subaşı: “Maalesef bu olay ve bu olayın tekrarıyla oluşan siyasal dil, yangının ömrünü uzatmaktadır. Sonuçları itibariyle bir trajediye yol açan olayda hem Sünni hem Alevi vatandaşlarımız kusurludur. Madımak olayıyla ilgili incelediğim belgelerin tümü başta hükümet olmak üzere her düzeydeki sorumlunun ağır ihmallerine vurgu yapıyordu… Ben olayın bir provokasyon olduğundan şüphe duymuyorum. Ancak kabullendiğim husus Alevi ve Sünniler tamiri bir hayli zaman alacak bu kumpasın kullanışlı birer parçası oldular… Gerek Madımak, gerekse Başbağlar olayı, usta işi kışkırtma olarak birbirimize ulaşma zeminlerimizi yok etmiş, karşılıklı konuşma ortamlarını imha etmiştir.”

 

Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fikret Ünsal: “Olayları planlayıp sahneye koyanlar başka, cezasını çekenler başka. Sivas Madımak olaylarında bir üs olarak kullanılmıştır. Şer güçler emeline ulaşmış, Sivaslılar ise lekelenmiştir. Sivas ve Sivaslı artık bu kirli oyunun aydınlatılmasını istiyor…”

 

Olaydan üç gün sonra, Başbağlar Köyü'ne gelen silahlı yüz kişi, önce köyün giriş ve çıkışlarını tuttu. Telefon hatlarını kesti. Hiçbir şeyden habersiz, günlük işlerini bitiren, tarlasından evlerine dönen köylüler silah sesleriyle dışarı fırladı. Savunmasız köylüleri meydanda toplayan saldırganlar çocuk, kadın, yaşlı demeden 33 kişiyi kurşuna dizdi. Evler ateşe verildi. Saldıranlar, katliamın “Sivas olaylarına misilleme” olduğuna dair bildiri bıraktıktan sonra çekildi. Binalar yapıldı, köy yeniden imar edildi. Ama 33 kişinin katilleri bulunamadı, bulunmadı. Olaydan sonra yakalananlar birilerinin talimatıyla serbest bırakıldı. Başbağlar'da ölenlerin tek suçu vardı; Sünni olmak...

 

Madem faili meçhuller dosyalar yeniden açılıyor, karmaşık ilişkiler aydınlatılıyor, yıllarca izi kalacak bu iki olayın öncelikle aydınlatılması gerekiyor. “PKK'lılar saldırdı” diyerek dosyaları kapatmak bir çok şeyin karanlıklar içinde kaybolup gitmesinden başka hiç bir işe yaramayacak. Sivas ve Başbağlar katliamları için yeni bir sorgulama süreci başlatılmalı.

 

Pir Sultan Abdal Derneği'nin bu yaklaşımını, olgun tavrını alkışlıyor, herkese örnek olmasını diliyoruz.

 

İbrahim Karagül - YeniŞafak

[email protected]

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sivas ve Başbağlarda ölen tüm insanları rahmetle anıyorum..

Yaşanan trajedilerden istifade edip hala bu olaylar üzerinden siyaset yapmaya çalışanları gördükçe..

Söyleyecek söz bulamıyorum...

Ve insanların hala gösterilmek istenileni gördüklerini hayretler içerisinde kalarak seyrediyorum..

 

Yazıklar olsun kendi kokuşmuş düşüncelerini ölüler üzerinden insanlara empoze etmeye çalışanlara..

 

Sivas'ı ateşe verip üç gün sonra "Sivasın intikamı"adı altında Başbağları yakanlar amaçlarınıza ulaştınızmı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sivas'ı ateşe verip üç gün sonra "Sivasın intikamı"adı altında Başbağları yakanlar amaçlarınıza ulaştınızmı?

 

Her ikiside bana göre ayni oyun ve plan cercevesinde yapilan olaylar. Her ikisininde gercek perde arkasinda olanlari bize bir gösterseler, yüregimize su serpilecek ama, nafileee. Malesef bu plan benim sahsi görüsüme göre derin devletin ülkede kaos ortami icin planladigi katliamlardan. Bu planlara alet olanlar ise aramizdakiler oldugu icin ne kadar bilincsiz bir toplum oldugumuz buradanda cok acik ve net sekilde gözüküyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.