-
İçerik Sayısı
2.917 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
_asi_ tarafından postalanan herşey
-
COĞRAFİ DURUM Giresun ili toprakları bütünüyle Doğu Karadeniz bölümünde (kıyı ve iç kesimler) yer alır; doğuda Trabzon ve Gümüşhane, güneyde Erzincan ve Sivas, batıda Ordu illeri, kuzeyde Eynesil –Piraziz ilçeleri arasında Karadeniz kıyıları ile kuşatılır; yüzölçümü 6934 km2 dir. Bugün çoğunlukla fındık bahçesi hakline grtirilmiş ormanlık bir kıyıda yer alan Giresun, koyu renkli eski bazalt lavlarından oluşmuş tepelik bir yarımadanın karaya bitiştiği berzah kumluk koya (burası şimdi 2 dalga kıranla korunmuş liman yeridir) iner ve yarımadanın yüksek kesimine doğru yayılır. Eski kale, bu yüksek kesim üzerinde, çevreye hakim bir yerde kurulmuş bulunuyor. Yarımadanın önünde ve biraz doğuda, Doğu Karadeniz’in tek adası (Eski Aretias, şimdiki Giresun Adası) yer alır. Giresun daha çok yakın çevresinin iskelesi ve Karadeniz kıyılarının birinci fındık yükleme limanıdır. Bununla birlikte Giresun gerisinde yükseltisi 2000 m’yi aşan dağların bulunuşu, şehrin hinterlandını darlaştırmış, bu bakımdan Giresun daha çok yakın çevresi için iskele rolü oynamıştır. Bugün için fındık, orman ürünleri v.b. konular dışında, özellikle yolcu ulaşımında deniz yolundan çok kıyı boyunca devam eden karayolları kullanıldığı için limanın işlevselliği bir dereceye kadar gerilemiştir. Yüzey şekilleri bakımından Giresun ili engebeli bir görünüme sahiptir ve yüzey şekillerinin çatısı kuzeyde Karadeniz kıyısıyla, güneyde Kelkit Çayı Vadisi arasını kaplayan Giresun Dağlarını meydana getirir. Kıyı dağlarının Gümüşhane ve Canik dağları arasındaki kısmını meydana getiren Giresun Dağlarının doruk çizgisi, Kelkit Vadisine Karadeniz kıyısından daha çok yakındır ve buraya dik iner; vadilerle yarılmış Karadeniz tarafında ise eğim daha azdır. Kıyı genellikle tepelik bir görünüşe sahiptir. Dağlar doğuda Gümüşhane sınırında en fazla yüksekliğe Gavur Dağlarında (Balaban Dağları) 3300m’de ulaşır. Giresun dağları üzerindeki yüksek noktaları şöyle sıralayabiliriz, Giresun-Gümüşhane sınırında yer alan Gavur dağları (Balaban dağları) Üzerinde denizden 3331 metre yükseklikteki Abdal Musa Tepesi ilimizin en yüksek noktasıdır. Aynı sıra üzerinde Gavur Dağı Tepesi 3248 metre, Küçük Kor Tepesi 3044 metre, Cankurtaran Tepesi 3278 metredir. Ordu, Giresun Sivas sınırlarının birleşme noktasında bulunan Karagöl Dağları üzerinde Karagöl Tepesi 3137 metre, Kırklar Tepesi 3040 metre, Giresun Şebinkarahisar arasında yer alan Erimez Dağının yüksekliği 2701 metre, Kümbet yaylasındaki Gök Tepe 2440 metre, Bektaş yaylasının üzerindeki Yörücek Tepesi 2313 metre ve Giresun şehir merkezine en yakın dağ olan Çal Dağı 2030 metredir. Karagöl dağlarında toplam altı adet buzul yalağı gölü bulunmaktadır. Dağın kuzey batısında Ordu ili sınırına yakın bir yerde bulunan Aygır gölü (Elmalı Göl) dağın en yüksek zirvesinin altında 2650 metre yüksekliktedir. Doğuya doğru gittikçe dağın en büyük gölü olan Karagöl buzul yalağı 2760 metre yüksekliğinde olup gölün Aksu köyüne doğru inen vadide Bağırsak gölü 2710 metre, Karagöl'ün doğusunda Kırklar tepesinin kuzeybatı yamacında Camlı göl (Kurban Gölü) 2750 metre, Kırklar tepesinin doğu yamacında Sagrak Göl 2750 metre ve Sağrak gölün doğusunda Kazan gölü (Avlak gölü) 2670 metre yüksekliğinde bulunmaktadır. Giresun ili topraklarının üçte bire yakını orman örtü ile kaplıdır ve tabii olarak deniz kıyısından başlayarak 1900 m’ye kadar ulaşır, daha yükseklerde ise yüksek dağ bitkileri ortaya çıkar. Kelkit Vadisi tabanı step görünüşlüdür. Giresun ilinin en önemli yolu olan Giresun – Şebinkarahisar yolu Giresun Dağlarını Eğribel’de (2200m) aşar. Giresun Dağlarının güney yamaçları Kelkit Çayının kolu olan Bağırsak Çayı ve kolları ile yarılmıştır. İl topraklarının büyük kısmı ikinci zaman sonu (Kretase) lav ve tüfleri ile kaplıdır; dağların yüksek kesimlerinde granit (granodiorit) kayaçlarına ve Kelkit kesiminde Oliyosen devrine ait Jipsli killere rastlanır. İlin Karadeniz kıyılarında ılık ve yağışlı bir iklim hüküm sürer; uzun süreli gözlemlerin ortalamasına göre Giresun’da en soğuk ayın ortalama sıcaklığı 6˚ 8 C, en sıcak ayınki 22˚ 6C, şimdiye kadar kaydedilmiş en düşük ve en yüksek sıcaklıklar 9˚ 8 C ve 37˚ 3 C dir. Yağışlar pek boldur (yıl ortalaması 1305mm); kurak mevsime rastlanmaz; yağışın mevsimlere dağılış payı yüzde ile şöyledir: Kıyıda görülen bu iklim şartları dağlık kesimlerde ve Kelkit Havzasında değişir. Dağların denize bakan yamaçları daha da yağışlıdır (2200mm). Kışlar daha sert, kar örtüsü daha uzun süre kalıcıdır ve yazlar daha serindir. Kelkit vadisi zemininde ise kışlar sert, yağışlar azdır. Şebinkarahisar’da yıllık yağış tutarı 568 mm’dir. İl toprakları Karadeniz alanında sık vadiler ağıyla yarılmıştır. Bu vadilerde akan başlıca akarsularımız ve uzunlukları: Aksu 60 km., Harşıt Çayı (Doğankent çayı ) 50 km., Özlüce Deresi (Gelevera Deresi) 80 km., Pazarsuyu 80 km., Yağlıdere 70 km., Batlama Deresi 40 km. ve Kelkit Irmağı 65 km.’dir . GİRESUN’ UN DOĞAL YAPISI İLİMİZİN GENEL KONUMU: Giresun,Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan tabiat güzelliği,tarihi,arkeolojik,folklorik değerleri ve fındık Üretimiyle 'öne çıkan bir ilimizdir. Doğudan Trabzon ve Gümüşhane.güneyden Erzincan.güneybatıdan Sivas,batıdan Ordu illeriyle sınırlanmış durumdadır.Kuzeyden ise bütünüyle Karadeniz’le kuşatılmış durumdadır. Giresun ilinin yüzölçümü 6934 kilometre kare nüfusu 2007 genel nüfus sayımında 417.505'dir.Bu nüfusun 113.936 Giresun il merkezindedir Karadeniz kıyılarına paralel olarak uzanan Doğu Karadeniz sıra dağları,ilimizde Giresun dağları adını alır.Kıyı boyunca devam eden dar bir düzlükten sonra içeriye doğru yükseklikler artar,ilin güneyindeki Kelkit vadisine doğru yükseklikler azalır.İl topraklarının yüzde 94.3'ü dağlıktır. Dağların yüksek kesiminde orman sınırı üzerinde çayırlarla kaplı verimli yaylalar vardır.Yaylalar il topraklarının yüzde 1.2'sini ,platolar,yüzde 4.3'ünü,ovalar ancak yüzde 0.2'sini kaplamaktadır.İlimizdeki dağlar 2000 metre yüksekliklere kadar zengin ormanlarla örtülüdür. Dağların kıyılara yakın yamaçları fındık bahçeleriyle kaplıdır.Fındık bahçelerinden sonra gürgen,kızılağaç,kavak,kestane ormanları başlar, daha yükseklerde sarıçam,köknar,ardıç,ladin ormanları bulunur.Şebinkarahisar yöresindeki ormanlarda meşeliklerden sonra sarıcam,köknar ve ardıç ormanları başlar.Dağların 2000 metreyi aşan kesimlerinde bodur ardıçlara ve ladin ağaçlarına rastlanır. Giresun dağları üzerindeki yüksek noktaları şöyle sıralıya biliriz,Giresun-Gümüşhane sınırında yer alan Gavur dağları (Balaban dağları)Üzerinde denizden 3331 metre yükseklikteki Abdal Musa Tepesi ilimizin en yüksek noktasıdır.Aynı sıra üzerinde Gavur Dağı Tepesi 3248 metre,Küçük kor Tepesi 3044 metre,Cankurtaran Tepesi 3278 metredir.Ordu,Giresun Sivas sınırlarının birleşme noktasında bulunan Karagöl Dağları üzerinde Karagöl Tepesi 3137 metre,Kırklar Tepesi 3040 metre,Giresun Şebinkarahisar arasında yer alan Erimez Dağının yüksekliği 2701 metre,Kümbet yaylasındaki Gök Tepe 2440 metre,Bektaş yaylasının üzerindeki Yörücek Tepesi 2313 metre ve Giresun şehir merkezine en yakın dağ olan Çal Dağı 2030 metredir. Karagöl dağlarında toplam altı adet buzul yalağı gölü bulunmaktadır . Dağın kuzey batısında Ordu ili sınırına yakın bir yerde bulunan Aygır gölü ( Elmalı göl ) dağın en yüksek zirvesinin altında 2650 metre yüksekliktedir.Doğuya doğru gittikçe dağın en büyük gölü olan Karagöl buzul yalağı 2760 metre yüksekliğinde olup gölün Aksu köyüne doğru inen vadide Bağırsak gölü 2710 metre,Karagöl'ün doğusunda Kırklar tepesinin kuzeybatı yamacında Camlı göl (Kurban Gölü) 2750 metre,Kırklar tepesinin doğu yamacında Sagrak Göl 2750 metre ve Sağrak gölün doğusunda Kazan gölü (Avlak gölü) 2670 metre yüksekliğinde bulunmaktadır. Yaylalar Giresun dağlarının doğusundaki Gavur dağlarından batıya doğru Karagöl dağlarına kadar bir kuşak halinde uzanır.Geniş çayırlarla kaplı olan bu yaylalarda koyun ve inek gibi küçük bas ve büyük baş hayvancılıkta yapılır.Yaylalardan kampçılık,dağcılık ve trekking gibi turizme ve spor alanın dada yararlanılır. İlimizde başlıca yaylalar : Kümbet , Kulakkaya , Bektaş , Paşakonağı , Tamdere , Sisdağı , Kazıkbeli , Karadoğa ve Çakrak ‘tır . Dağlardan denize doğru debisi yüksek akarsular inmektedir : Aksu 60 km. , Harşıt çayı (Doğankent çayı ) 50 km. , Özlüce deresi ( Gelevera deresi ) 80 km. , Pazarsuyu 80 km. ,Yağlıdere 70 km. , Batlama deresi 40 km. ve Kelkit ırmağı 65 km. ‘ dir .
-
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE GİRESUN Giresun, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadenizin inci kentlerinden birisidir. Şehir, denize doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer almaktadır. Yarımadanın karşısında Karadenizin tek adası olan Giresun Adası (Aretias), kentin bir kolyesi gibi durmaktadır. Şehrin nerede kurulduğu ve kimler tarafından iskan edildiği konusu tartışmalıdır. Bu tereddüt M.Ö. 350 yıllarına ait kaynaklarda da yer almaktadır. Coğrafyacı Strabon, Farnakia dediği şehrin; bugünkü Giresun kentinin olduğu yerde kurulduğu üzerinde durmuştur. Romalı idareci Arrien Farnakia'nın eski adının Kerasus olduğunu belirtmiş ve buranın Sinoplular tarafından kurulduğunu yazmıştır. Şehir hakkında Roma, Bizans ve Rum Pontus İmparatorluğu dönemine ait tatminkar bilgiler yoktur. Eski Anadolu tarihi araştırmalarında, şehir ve kasaba tarihlerinde dil incelemeleri sonucunda, bu bölgede M.Ö. 2000'li yıllardan beri Türk varlığının mevcut olduğu anlaşılmıştır. M.Ö. 7.y.y.da İskitlerin Karadenize göç etmesi ile Oğuz unsurları da bu bölgeye yerleşmişlerdir. Bu bölgede Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Halaç'ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türklerinin yerleşimi mevcuttur. Karadeniz bölgesinde, ilk ve orta çağlarda, İskit, Kimmerler, Hun, Hazar, Bulgar, Uz, Peçenek göçlerinin sonucu Türk iskanının olduğu, Karadeniz ağızlarının fonetik ve morfolojik yapısıyla birlikte yer adlarından da anlaşılır. Giresun'un batı yakasındaki Çıtlakkale mahallesinin adının Deliorman ve Selanik civarından gelerek buraya yerleşmiş olan Türk topluluğu Çıtaklardan geldiği, bölgede konuşulan lehçenin ve kültür unsurlarının Çıtak ve Gagavuz Türklerinin ki ile benzerlik gösterdiği görülür. Hitit İmparatorluk dönemi tabletlerine dayanan tarihi kaynaklarda, Giresun'un Azzi Bölgesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Karadeniz bölgesinde 90'a yakın koloni şehri kuran Miletoslular, Giresun ve Tirebolu şehirlerinin de kurucularıdır. Amaçları bu bölgeyi kendilerine yurt edinmek olmayıp, buraların her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekti. Bu yüzden yerleşim birimlerinin korunabilecek kısımlarını alıp buralara yerleşmişlerdir. Çevresinde önemli gümüş ve demir üretim yerleri olan Giresun'a Romalılar tam bir hakimiyet kurmamışlardır. Onların döneminde bu bölgede para basıldığı rivayet edilmektedir. Roma idaresinin ilk dönemlerinde Romalı yazarlardan Ammianus Marcel'e göre Romalı komutan Lucullus buraya geldiğinde yabani kiraz ağaçlarını görmüş ve bu ağacın fidanlarını Roma'ya götürmüştür. Bu bilgi kirazın dünyaya Giresun'dan yayıldığı inancının kaynağı olmakla birlikte Roma'da daha önce de kirazın varolduğu belirtilmektedir. Giresun Romalıların ardından Bizanslıların denetimine geçmiştir. Bizans egemenliği döneminde Yunan medeniyetinin büyük bir hızla gelişip yayılmasına karşılık, Yunan soyu gittikçe zayıflamıştır. Bu sebeple, Bizans İmparatorları, ülkelerinin içerisinde yaşayan ve başka soydan gelen insanları asimle etmeye çalışmışlar ve bu yolda en çok dil ve dinden yararlanmışlardır. Doğu Karadeniz'in ormanlık alanlardaki kabileleri itaat altına almak için ormanlar kesilerek yollar açılmış, yol boylarına muhafız kulübeleri yapılmış, hatta bir miktar Hıristiyan Bulgar Türk'ü de getirilip bölgeye yerleştirilmiştir. Bizanslılar bu yolda çaba harcarken 705 yılında ilk kez Müslüman Arap orduları bölgeye gelip İslamlığı tanıtmaya başlamıştır. Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244'te Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir. Trabzon'a bağlı bulunan Giresun ve çevresi Moğol nüfuzu altına girmiştir. İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır. Bayram Bey, Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin beyidir. Oğlu Hacı Emir Bey döneminde bu bölgeye "Bayramlu Beyliği" denilmeye başlanmıştır. O da aynı şekilde Trabzon Rum İmparatorluğunu sıkıştırmaya devam etmiş olup, Hacı Emir Beyin Oğlu Emir Süleyman Bey de, 1397'de Giresun'u fethetmiştir. Böylece onun zamanında Giresun ve çevresinin fethi ve Türkleşmesi tam manasıyla sağlanmıştır. Bu beylik iç ve dış çatışmalar sonucu zayıflayıp Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin'in hakimiyetine girmiş ve dolayısıyla Giresun da bu devletin sınırları içinde kalmıştır. Bugüne kadar yanlış bir kanaat olarak Giresun'un Türkleşmesi Fatih Sultan Mehmet'in 1461'de Trabzonu fethiyle beraber gösterilmiştir. Giresun'un Osmanlı Devletine bu tarihte katıldığı doğrudur. Oysa Giresun'un Türkleşmesi 1397'de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Beyin Giresun'u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Bu yanlış kanaat yüzünden Giresun'da onun adını taşıyan hiçbir eser bulunmamaktadır. Dolayısıyla Giresun'un ilk fatihi tanınmamaktadır.
-
İDARİ DURUM VE TARİHÇE Giresun iline bağlı 15 ilçe, 3 bucak, 548 köy, 153 mahalle bulunmaktadır. İl merkezi, ilçe ve beldelerde toplam 33 belediye teşkilatı vardır. Merkez ilçede, Merkez, Çaldağ ve Duroğlu olmak üzere toplam (3) belediye, Bulancak'ta ise, merkezin dışında Kovanlık, Çanakçı'da merkezin dışında Karabörk, Dereli'de Yavuzkemal, Espiye'de Soğukpınar, Eynesil'de Ören, Görele'de Çavuşlu, Aydınlar, Köprübaşı, Keşap'ta Karabulduk, Yağlıdere'de Üçtepe belediyeleri bulunmaktadır. Duroğlu, Yavuzkemal ve Soğukpınar belediyeleri yeni teşkilatlanmaktadırlar. Giresun ili 1920 yılına kadar Trabzon iline bağlı kalmış, bu tarihte müstakil mutasarrıflık, 1923 yılında il olmuştur. 1923 yılında Giresun ili, merkez, Tirebolu ve Görele ilçeleri ile bunlara bağlı Bulancak, Keşap ve Espiye bucaklarından ibarettir. 1933 yılında Şebinkarahisar ilinin kaldırılması sonucunda, Şebinkarahisar merkezi ve Alucra ilçeleri Giresun iline bağlanmıştır. 1934 yılında Bulancak, 1945 yılında Keşap, 1957 yılında Espiye, 1958 yılında Dereli, 1960 yılında Eynesil, 1987 yılında Piraziz ve Yağlıdere, 1990 yılında Çanakçı, Güce, Doğankent ve Çamoluk ilçelerinin kurulması ile ilçe sayısı 15 olmuştur.
-
TARİHÇE Giresun, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadeniz'in inci kentlerinden birisidir. Şehir, denize doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer almaktadır. 6934 kilometrekarelik yüzölçümü ile ülkenin binde 8,5'ini kaplar. Şehrin kuruluş tarihi M.Ö'den önce 350 yıllarına dayandıran kaynaklar vardır. Yine bu bölgede Türklerin MÖ. 2000 yıllarından beri yaşadığı bilinmektedir. Doğu Karadeniz ve Giresun'la ilgili Yunan coğrafyacı ve seyyahların verdiği bilgilerle beraber eski Anadolu tarihi araştırmalarında, şehir ve kasaba tarihlerinde, dil incelemeleri sonucunda M.Ö.2000'li yıllardan günümüze bu bölgedeki Türk varlığı inkar edilemez bir gerçektir. Bölgenin ilk ahalisi eski Anadolu kavimleridir. Sonraki çağlarda Orta Asya göçleri sırasında gelen Talip'ler, Tiberen'ler, Mosinekler gibi Türk oymaklarının bu bölgede yerleştikleri söylenir. Sonradan Miletos'lular Çıtlakkale yakınlarında Kerasus şehrini kurdular (MÖ.D.C.Y.Y) Şehir adını çevrede yetişen yaban kirazından (ceresia) alır. MÖ.183 'te Pontos Kralı Pharnakes I şehri zapteder.Savaşlar sırasında harabolan kentin yerine 2 km. doğudaki yanmada üzerinde yenisi kurulur ve Pharnakeia adını alır. Pontos Kralı Mitridates, Romah Lukullus'a yenilince Pharnakeia, Romalıların eline geçer.(M.Ö.172). Daha sonra Roma ile Pontos arasında birkaç defa el değiştiren kentin adı, Roma hakimiyeti sırasında Kerasus olur. İmparatorluğun ikiye bölünmesi üzerine Doğu Roma İmparatorluğuna bağlanır.(M.S.395). Fatih Sultan Mehmet'in 1461 "e Trabzon' u fethi ile Kerasus, Osmanlılar'a geçer ve adı Giresun olur. Osmanlı yönetiminde Tanzimat'a kadar Trabzon'un bir ilçesi olan Giresun, daha sonra Şebinkarahisar'a ve tekrar Trabzon'a bağlanır. Bir süre müstakil (1920)mutasarrıflık olduktan sonra da İl Merkezi ilan edilir(1923). TÜRK FETHİ ÖNCESİ GİRESUN M.Ö.7.Y.Y.'da Kimmerler ve Sakaiar'ın Karadeniz'e göç etmesi ile Oğuz unsurları da bu bölgeye yerleşmiştir.Bu bölgede de bu Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Halaç'ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türk'lerinin yerleşimi mevcuttur. Yunan yazar ve filozof Ksenophon (MÖ.427-335) Anabasis adlı eseriyle Miletoslular devrine biraz olsun ışık tutmaktadır. Akdeniz ve Marmara kıyılarında bir çok koloniler kuran Miletoslular 'in M.Ö.VIII. yüzyılda Sinope (Sinop)a yerleştikten sonra Amisos(Samsun),Kotyora(Ordu),Kerasus(Giresun)ve Trapezus(Trabzon) kentlerini kurdukları veya geliştirdikleri kabul edilmektedir. Kerasus'un ,bugünkü Giresun şehrinin 2km.batısında ,Çıtlakkale mahallesinin yerinde kurulduğu ve adının o zamanlar çevrede çok sayıda bulunan kiraz ağacını ifade eden Keresea 'dan geldiği genellikle benimsenmektedir.Gİresun adının boynuz anlamına gelen 'Keras' kelimesinden geldiğini iddia eden tarih araştırmacılarına da rastlanmaktadır.Bu görüşte olanlar ,Kale'nin doğu ve batı yakasına düşen İki koy'un boynuzu andırması gerekçesine dayandırmaktadırlar. MÖ.183 yılında Sinope'un ,Kral 1. Pharnakes tarafından alınması üzerine başşehir buraya taşındı ve Sinope'a bağlı koloniler ,bu arada Kerasus Pontos Devleti'nin eline geçti.Yapılan savaşlar sırasında Kerasus harap olduğundan bunun 2km. doğusundaki yarımada üstünde bugünkü şehir kuruldu ve adına Pharnakeia (Famakya )denildi. Kimmerlerden sonra bölgede hüküm süren İskitler,Doğu Anadolu'da Med hakimiyetine son verip Küçük Asya'ya yayıldılar.Giresun Adası'nda yaşadığı ileri sürülen Amazonlar 'in menşei İskitler'e dayandırılmış,Trabzon'lu Minas Bıjiskyan ise Amazonların cesur, savaşçı kadınlar olduğundan, eski tarihçiler Terme'de bağımsız devlet kurarak Karadeniz'e hakim olduklarından ,Heredot'ta Amazonların İskit 'li gençlerle kaynaşmasından bahsetmiştir. Giresun Türk'lerden önceki dönemlerde Miletoslu'lar, Pontuslu'lar, Romalılar ardından Bizanslılar'ın denetimine girmiştir. 1204 yılında Haçlılar ;Bizans'ın başkenti İstanbul'u ele geçirince İmparator Kommenos'un çocukları Trabzon'u alıp burada Trabzon Rum İmparatorluğunu kurmuşlardır.Giresun da bu devletin sınırlan içersinde yer almıştır.Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244'de Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Rum Devleti Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir. GİRESUN'DA TÜRK VARLIĞI VE BÖLGENİN TÜRK HAKİMİYETİNE GİRMESİ Trabzon'a bağlı bulunan Giresun ve çevresi de Moğol nüfusu altına girmiştir. İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan bîri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır. Giresun'un Türkleşmesi Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde daha da artarak devam etmiştir. Türkmenler, Sinop ve Samsun bölgesine hakim olduktan sonra 1297'de Ünye yöresini ele geçiren Çepniler, Trabzon'a kadar akınlarda bulunmuşlardır. İbn-Bibi, EI Evamir Ul-Alaiyye adlı eserinde Türkmenlerin Çepni boyundan önemli bir kümenin 1277 yılında Sinop yöresinde yaşadığını yazmaktadır. İbn Bibi'ye göre yine 1277'de Çepni Türkleri Sinop Şehrine denizden hücum eden Trabzon Rum İmparatorunu yenilgiye uğratmış, bu tarihten itibaren Canik (Canit) denilen Samsun'un doğusundan Giresun yöresine kadar uzanan sık ormanlık bölgeye giderek orayı yavaş yavaş fethetmişlerdir. İşte,Giresun'un Türkleşmesini gerçekleştiren Hacı Emir ve Oğullarının Türkmenler'in bu Çepni boyundan geldiği kesinlik kazanmıştır. XIV. yüzyılın başlarında Çepni Türkmenlerinin akınları sırasında kalenin zaptedildiği tahmin edilmektedir. Nitekim tarihçi Panaretos'un kısa yıllığına göre 1301 'de İmparator II. Alezios, Kerasus'a "Koustougans" adlı Türkmen beyini yenilgiye uğratmış, surları yeniden yaptırıp kaleyi tahkim etmiştir. Panaretos'un zikrettiği bu Türkmen beyinin Küçük Ağa veya Küçdoğan olduğu belirtilmektedir. Bu Beyin bölgede etkili olan Bayram Beyle irtibatı hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Bayram Bey Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin Beyidir. XV. - XVII. yüzyıllar arasında ve daha da sonraları Bayram Beyin Oğlu Hacı Emir Beyin döneminde Ordu Bölgesine Bayramlu Beyliği deniliyordu. Bayram Bey aynı zamanda Ordu bölgesi ile Giresun bölgesinin bîr kısmının fatihi ve adı geçen bölgelerde kurulmuş olan Hacı Emirli Beyliğinin kurucusu idi. Tarihçi Panaretos'un Chronique De Trebisonde adlı tarih günlüğünde Hacı Emir'in 1358'de Trabzon'un güneyinde ki Maçka yöresine geldiği daha sonra sonra ülkesine döndüğü ve ayrıca 1361'de Giresun'a bir hücumda bulunduğu da kaydedilmektedir. Hacı Emir 1364'te hastalanınca beyliğin yönetimine oğlu Süleyman geçti. Daha sonra iyileşip yönetimi yeniden ele almak istediyse de, oğlu Süleyman buna karşı çıktı. Baba ile oğul arasındaki bu iktidar mücadelesinden yararlanmak isteyen Canik Beyi Tacüddin Caniti Hacı Emir'in topraklarına saldırınca, Hacı Emir'in oğlu Süleyman Bey dönemin etkin kişilerinden Sivas ve Kayseri Hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed'in yardımına sığındı. İkisi arasında arabuluculuk yapmayı kabul eden Kadı Burhaneddin, Tacüddin'e elçi ve mektuplar göndererek ilişkilerin düzelmesine çalıştı. Tacüddin Caniti Kadı Burhaneddin'in elçisi Şeyh Yar Ali'ye, Süleyman Bey'e dokunmayacağına söz verdiyse de elçi daha Sivas'a dönmeden Süleyman Bey'in ülkesine yeniden saldırdı. Çatışma sırasında Tacüddin Süleyman Bey'e yenilip öldürülünce, Niksar yöresi Kadı Burhaneddin'in egemenliği altına girdi. Süleyman Bey de Kadı Burhaneddin'e bağlanıp, içişlerinde bağımsız olarak yönetimini sürdürdü. Beylik içi birliği sağlayan Süleyman Bey 1397'de Giresun şehrini ele geçirdi ve böylece Giresun ve çevresinin Türkleşmesi süreci noktalanmış oldu. Bilindiği gibi Trabzon Şehri de 1461'de Fatih Sultan Mehmet taralından fethedilmek suretiyle, Kuzey Karadeniz Bölgesinde ikiyüz elli yıldan fazla egemen olan Rum İmparatorluğuna son verilmiştir. Giresun'un Türkleşmesi yanlış bir kanaat olarak Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethiyle beraber gösterilmiştir. Giresun'un Osmanlı Devletine bu devirde katıldığı doğrudur. Oysa Giresun'un Türkleşmesi 1397'de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Bey'in Giresun'u fethetmesiyle gerçekleşmiştir.
-
Giresun Genel Bilgi Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümünde yer alan Giresun İli’nin, doğusunda Trabzon ve Gümüşhane, batısında Ordu, güneyinde Sivas ve Erzincan, güneybatısında yine Sivas, kuzeyinde de Karadeniz bulunmaktadır. İl toprakları kıyıda yer alan dar ova şeridi, bunun arkasında yükselen ve kıyıya paralel uzanan dağlardan oluşur. Giresun Dağları genellikle 2.000-3.000 m. yüksekliğindedir. Bunlardan en yüksek noktası 3.700 m. yüksekliğindeki Karagöl Doruğu olup, Balaban, Gavur Dağı Tepesi, Cankurtaran, Kırkkızlar da diğer yükseltileridir. Eğribel Geçidi, Şehitler Geçidi, Fındıkbel Geçidi bu dağlar arasındaki geçitlerdir. Bu dağların denize bakan yamaçlarının alçak kesimlerinden başlayan ormanlar bulunmaktadır. İl genelinde az yer kaplayan ovaların büyük bölümü kıyı kesiminde toplanmıştır. Bu ovalar, su sorunu olmayan verimli tarım alanlarıdır. Kıyı kesimlerden başka, iç kesimlerde Kelkit Vadisi’nde Avutmuş Deresi’nin Kelkit Çayı ile birleştiği bölümde küçük, bazı düzlüklere rastlanır. Giresun Dağlarının 2000 m. yi aşan bazı kesimlerinde hayvancılık açısından önem taşıyan birçok yayla yer alır. Giresun Dağları üzerindeki bu yaylaların başlıcaları, Kümbet, Kulakkaya, Bektaş, Tamdere, Karagöl, Eğribel, Kazıkbeli yaylalarıdır. Aksu ve Batlama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulan kent merkezinin doğusunda, kıyıdan 2 km. uzaklıkta Doğu Karadeniz’in tek adası olan Giresun Adası (Aretias) bulunmaktadır. Giresun Dağları çok sayıda akarsu ile bölünmüştür. Bunların başında Harşit Çayı (Doğankent) ile Kelkit Irmağı ve kolları gelmektedir. Giresun ve Gümüşhane dağlarının kuzey yamaçlarından çıkan Özlüce Deresi, Yağlıdere, Aksu ve Pazarsuyu Deresi de onları tamamlamaktadır. Bunlardan Harşit Çayı üzerinde Doğankent I ve II hidroelektrik santralleri kurulmuştur. Yüzölçümü 6.934 km2 olup, toplam nüfusu 524.010’dur. İlin ekonomisi fındık üretimi, ticareti, balıkçılık, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlin ekilebilen alanları kısıtlı olduğundan, kıyıda yaşayanlar fındık yetiştiriciliği ve balıkçılıkla, iç kesimlerde yaşayanlar da tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Fındık, mısır, buğday, patates, arpa, elma, armut, kiraz, incir, üzüm, ceviz, sebze ve az miktarda da çay, turunçgiller ve şeker pancarı üretimi yapılmaktadır. İlin iç kesimlerinde yaşayan halk, kıyı kesimlerine inerek fındık toplama işinde çalışırlar. Yaylalarda küçükbaş hayvan yetiştirilir. Alucra ve Şebinkarahisar’da sığır besiciliği yapılır. İlde kağıt fabrikası, süt ürünleri, fındık ve çay işleme tesisleri bulunmaktadır. Ayrıca orman ürünleri, dokuma, tekne yapımı, fındık kırma, gıda, kolonya ve çamaşır suyu gibi küçük sanayi işletmeleri bulunmaktadır. Giresun Tamzara dokumaları ile de ün yapmıştır. Rezervleri çok kısıtlı da olsa çeşitli maden kaynakları bulunmaktadır. Espiye yöresinde bakır, çinko; Görele’de demir; Tirebolu’da bakır, kurşun, bentonit, barit ve mermer; Şebinkarahisar’da bakır, kurşun, uranyum, alünit, flüorid; Dereli’de barit ve mermer, İl Merkezinde bakır, çinko, kaolin yatakları bulunmaktadır. Giresun yöresinin tarihte ismi ilk kez MÖ.XV.yüzyılda Hitit kaynaklarında Azzi Ülkesi olarak geçmiştir. Bölge, Hititlerden sonra Frigyalılara bağlanmış, İskit ve Kimmerler Frig Krallığını yıktıktan sonra bu bölgeye Miletoslular yerleşmiştir. Karadeniz Bölgesi’nde 90’a yakın koloni şehri kuran Miletoslular, Giresun ve Tirebolu şehirlerinin de kurucularıdır. Miletoslular buraya yerleşmekten çok yörenin yer altı ve yer üstü kaynaklarından yararlanmak amacında idiler. Miletoslular Giresun’un bulunduğu yerde Kerasous ismini verdikleri bir kent kurmuşlardır. Türkçe’de hiçbir anlamı olmayan Giresun ismi Kerasous’tan kaynaklanmaktadır. MÖ. VI.yüzyılda yörede başlayan Pers egemenliği Büyük İskender’in MÖ.331’de onları yenmesine kadar sürmüştür. Kerasous Kapadokialıların denetimine geçmiş ve bunu Makedonya yönetimi izlemiştir. Pontus Kralı I.Pharnakes MÖ.183’te Kerasous’u ele geçirmiş ve onun hemen yakınına Pharnakeia isminde bir kent kurmuştur. Pontus döneminde burası önemli bir maden üretim merkezi idi. Romalıların döneminde bu durum devam etmiştir. Giresun’da Romalılar tam bir hakimiyet kurmamış, Roma yönetiminin ilk dönemlerinde Romalı yazarlardan Ammianus Marcel’e göre Romalı komutan Lucullus buraya geldiğinde yabani kiraz ağaçlarını görmüş ve bu ağacın fidanlarını Roma’ya götürmüştür. Bu bilgi kirazın dünyaya Giresun’dan yayıldığı inancının kaynağı olmakla birlikte, Roma’da daha önce de kirazın varolduğu belirtilmektedir. Giresun Romalıların ardından Bizanslıların denetimine geçmiştir. Bizans egemenliği döneminde Helen uygarlığının büyük bir hızla gelişip yayılmasına karşılık, Bizans İmparatorları, ülkelerinin içerisinde yaşayan ve başka soydan gelen insanları asimile etmeye çalışmışlar ve bu yolda en çok dil ve dinden yararlanmışlardır. Bunun için de Doğu Karadeniz’in ormanlık alanlardaki toplulukları itaat altına almak için ormanlar kesilerek yollar açılmış, yol boylarına muhafız kulübeleri yapılmış, bir grup Hıristiyan Bulgar Türk’ü de getirilip bölgeye yerleştirilmiştir. Bizanslılar bu yolda çaba harcarken 705 yılında ilk kez Arap orduları bölgeye gelip İslamlığı tanıtmaya başlamıştır. XIII.yüzyılda yöre Pontus Krallığı’na bağlanmıştır. Haçlılar, Bizans’ın başkenti İstanbul’u ele geçirince (1204) İmparator Komnenos’un çocukları Trabzon’u alıp burada Trabzon Rum İmparatorluğu kurmuşlardır. Giresun da bu devletin sınırları içinde yer almıştır. Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244’te Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Rum Devleti,Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir. Trabzon’a bağlı bulunan Giresun ve çevresi Moğol nüfuzu altına girmiştir. Bu dönemde Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır. Giresun’un Türkleşmesi, Anadolu Selçuklu devletinin çöküşünden sonra Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde daha da artarak devam etmiştir. Türkmenler, Sinop, Samsun bölgesine hakim olduktan sonra, 1297’de Ünye yöresini ele geçiren Çepniler, Trabzon’a kadar akınlarda bulunmuşlardır. Bu tarihlerden itibaren Karadeniz’de ticaret kolonileri kurmaya başlayan Cenevizlilerin de şehirde temsilcileri olduğu sanılmaktadır. Dolayısıyla burada ayrıca Ceneviz nüfusu da etkili olmuştur. XIV. Yüzyılın başlarında Çepni Türkmenlerini akınları sırasında kalenin ele geçirildiği sanılmaktadır. Çepni Türkmenlerinin Beyi, Bayram Bey Ordu ve çevresini kontrolü altına almış, oğlu Hacı Emir Bey döneminde bölgeye “ Bayramlu Beyliği” denilmiştir. Bu beylik, Tramzon Rum İmparatorluğu’nu baskı altına almış, sonunda Hacı Emir Bey’in oğlu Emir Süleyman Bey 1397’de Giresun’u ele geçirmiştir. Onun zamanında Giresun ve çevresinin Türkleşmesi sağlanmıştır. Bu beylik iç ve dış çatışmalar sonucunda zayıflamış ve Sivas’taki Hacı Burhanettin’in hakimiyetine girmiş, Onun devletinin sınırları içerisinde kalmıştır. Bugüne kadar yanlış bir tarihi yanılgı olarak Giresun’un Türkleşmesi Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon’u fethiyle birlikte gösterilmiştir. Oysa, Giresun, Osmanlı Devletine bu tarihte katılmış, ancak Giresun’un Türkleşmesi 1397’de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Bey’in Giresun’u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Timur’un egemenliğine 1402’de giren Giresun’u, Fatih Sultan Mehmet şehri vergiye bağlamış (1453) ancak vergisini vermediği için şehri 1456’da kuşatmıştır. Trabzon Rum İmparatorluğu 1461’de karşı koymadan şehri Osmanlılara teslim etmiştir. Osmanlı yönetimi sırasında bir liman şehri olarak önemli bir gelişme göstermiştir. XVI.-XVIII.yüzyıllar arasında Giresun ve çevresinde eşkıyalık hareketleri ve yağmalamalar görülmüş, II.Mahmut döneminde yöre kesin olarak Osmanlı’nın kontrolü altına girebilmiştir. XIX.yüzyıl sonlarında Trabzon vilayetinin merkez sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. Mondros Mütarekesi sonrasında (30 Ekim 1918) yörede bir Pontus yönetimi kurmak isteyen Pontus çeteleri ile buna karşı çıkan Türkler arasında çatışmalar olmuştur. İzmir’in işgalinden sonra Giresunlular oluşturdukları gönüllü birliklerle Kurtuluş Savaşı’na katılmışlardır. I.Dünya Savaşı’nda Bayburt cephesinde savaşan 37. Fırkanın, başında Topal Osman’ın bulunduğu, Giresunlulardan oluşan gönüllü bir birlik vardı. Bu birlik, Harşıt Irmağı çevresinde Rus saldırılarını geri püskürtmüş, 14 Şubat 1914 günü Kanlıdere mevkiinde Rus ordusu yenilmiş ve Giresun çevresinin işgali önlenmiştir. Bunun ardından Giresunlular birleşerek Batum’a gitmişler, Doğu Karadeniz’in işgalini önlemek yolunda da büyük mücadele vermişlerdir. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgaliyle Giresun’da da sokağa dökülen yerli Rumlar, taşkınlıklarını artırmaya başlayınca, 17 Mayıs 1919’da Giresunlular büyük bir miting düzenlemişlerdir. Bunun üzerine yerli Rumlar daha da ileri giderek, İngiliz Hükümetiyle işbirliği yapıp, Rum Pontus Hayalini bu karışık dönemde gerçekleştirebilmenin yollarını aramışlardır. Siyasi olaylar bu şekilde gelişirken, Dizdarzade Eşrefbey’in başkanlığında, Niyazi Tayyip, Doktor Ali Naci, Ethem Nazif ve İbrahim Hamdi’den oluşan ilk Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti şubesi Giresun’a da açılmıştır. Ardından Giresun’dan 1000 kişilik bir tabur Kars’a Kazım Karabekir’in emrine gönderilmiştir. Atatürk, muhafızlığını yapması için Giresunlu gönüllülerden bir manga asker isteyince, Osman Ağa tarafından bu sayı daha sonra 250’ye kadar yükseltilmiştir. Bu birliğin resmi adı "Giresun Gönüllü Müfrezesi"dir. Atatürk yine Milli Mücadeleye başlanacağı günlerde bir alay kurma emrini vermiş, bunun sonucunda 47. Alay kurulmuştur. Bu alay Koçgiri İsyanının bastırılmasında etkili olmuştur. Daha sonra Binbaşı Hüseyin Avni Bey’in komutasında 42. Alay da teşkil ettirilerek Samsun’daki Pontus Rumlarının üzerine gönderilmiştir. Bu iki Alay, Samsun’da birleşerek Sakarya cephesine sevk edilmiştir. Sakarya Savaşında başta Hüseyin Avni Bey olmak üzere 42. Alayın büyük bir kısmı şehit olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra 1923’te il merkezi olmuştur. Giresun’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Giresun Adası, Giresun kalesi (MÖ.II.yüzyıl), Hacı Hüseyin Camisi (1594), Kale Camisi (1830), Seyyidi Vakkas Türbesi (1461), Topal Osman Anıtı, Hacı Miktat Camisi (1661), Çekek Camisi, Soğuksu Camisi, Şeyh Keramettin Camisi, müze olarak kullanılan eski Rum Kilisesi (XVIII.yüzyıl), Meryem Ana Ziyaretgahı, Pontus Krallığı’ndan ve Roma çağından kalan sur kalıntıları, Kemer Köprü bulunmaktadır. Ayrıca Türk sivil mimari örneklerinden Giresun ve yayla evleri günümüze iyi bir konumda gelmiştir.
-
ARTABEL GÖLLERİ Gümüşhane ili Torul ilçesi Gülaçar Köyü'nden geçen Artebel Deresi kaynağında bulunan ve yörede Yıldız gölleri, Beş göller, Karanlık Göller gibi adlarla alınan krater gölleri Gümüşhane il merkezine yaklaşık 60 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Gülaçar köyüne bağlı Artebel Mahallesi'nden sonra orman yolu ile ilk şelaleye ulaşmak mümkündür bu noktadan itibaren ilk krater gölü olan Karanlık gö1e 90 dakikalık bir yürüyüşle ulaşmak mümkündür. Yörede iki ayrı jeolojik zaman diliminde hüküm süren volkanik aktiviteye bağlı formasyonlarla kaplıdır. İlk aktivite Üst Kratesede meydana gelmiş olup sahada yayılım gösteren Andezit Bazalt ve Piroklastiklerle temsil edilmektedir. Bu volkanikler yer yer Granit, Granodiyorit, Mikro Granit ve Kuvarslı Diyorit gibi mağmatiklerce kesilmiştir. Artabel deresi menbaının hemen kuzeyinde bulunan ve ilk şelalenin kuzey doğusunda yer alan Karanlık Göl bu dönemde gelişen kayaç topluluklarıyla çevrilmiş olup adi geçen Volkanizmaın yüzeye çıkışını sağlayan ilksel volkan bacasının ağız boşluğunda gelişmiştir. Diğer göller ise (Karagö1 Dağı'nın doğu yamacında Beş Göl, Artabelin Başı Tepe'sinin kuzey eteğinde Karanlık Göl, Sofranın Başı Tepe'sinin batısında Beş Göller adı ile anılan Dört Göl; Gavur Dağı doğu zirvesinde Karagöller adı ile üç gö1 yer almaktadır.) Yine aynı formasyon içerisinde ve sahanın en kuzeyinde Abdal Musa Tepesi'nde bir göl Mezar Yayla güneydoğusunda adsız bir göl, Mezar Yayla kuzeydoğusunda iki göl olmak üzere toplam on sekiz adet krater gölü bulunmaktadır. Artebel Gölleri ve çevresi gerek jeolojik ve jeomorfolojik, gerekse flora ve fauna yönünden oldukça kaynak değerlere sahip olmasının yanında peyzaj değerleri bakımından da yüksek bir değere sahiptir. Saha içerisinde yer alan ve yöreye adını veren on sekiz adet buzul/krater gölünün devamlılığının sağlanması eşsiz manzara güzelliklerinden halkın koruma kullanma dengesi içerisinde faydalanabilmesi ve yörenin gelecek kuşaklara bir miras olarak aktarılabilmesi için 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 3. maddesine göre Gümüşhane ili Torul ilçesi sınırları içerisinde kalan Artebel Gölleri ve çevresinin 5859 hektarlık kesimi "Artebel Gölleri Tabiat Parkı' olarak ilan edilmiştir.Ayrıca Zigana Köyü yaylalarında Limni ve Kuzu Gölleri, Yağmurdere sınırları içerisinde (Şakir Göl, Kürtün Sarıbaba'da Karagöl, Dörtkonak Yaylasında Aygır Göl, Dipsiz Göl gibi ilimiz sınırları içerisinde irili ufaklı göller mevcuttur.
-
ZİGANA DAĞI TURİZM MERKEZİ Gümüşhane -Trabzon yolunun 50. km.'nde bulunan Zigana tünelini geçtikten sonra doğaya 3,5 km stabilize yolla ulaşılan Zigana Turizm Merkezi 2032 m. yüksekliktedir. Hava yolunu tercih edenler Trabzon-Zigana arası 50 km. asfalt yolu, otobüsle gidebilirler. Zigana Turizm Merkezi, elektrik, içme suyu, 800 m. teleski kayak eğitimi tesisi ve telsiz-telefon haberleşme sistemine sahip olup, otel, lokanta, kır kahvesi, et lokantası, bakkal, kasap, manav işletilmektedir. Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender beldelerimizden biridir. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir bölgemizidir. Zigana'da kır kahvesinin bahçesinde oturuken kuz sisi bulutu, güneyde pırıl pırıl güneşi görebilirsiniz.
-
TOMARA ŞELALESİ Şelale Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Şiran İlçesine 25 km mesafede bulunan Seydibaba Köyündedir. Tomara Şelalesi adeta kayaları patlatarak 15-20 m. genişliğinde bir alandan çıkarak yaklaşık 25-25 metre yükseklikten kar veya süt rengini almış bir su varlığı şeklinde 2 km uzaklıktan duyulan su ninnileri sesleri ile yatağına dökülmektedir. Suyun akış vadisi içerisinde oluşturduğu akış kıvrımları , akış rejimi vadinin rafting yapılabilecek konumda olmasını sağlamaktadır. Şelale ve çevresinin zengin flora ile oluşturduğu uyumlu peyzajı görülmeye değer güzelliktedir. Şelale çevresinde yeme içme ve dinlenme gibi öncü tesisleri bulunmaktadır.
-
LİMNİ GÖLÜ Gümüşhane’nin Saronay Yaylası’nda 1700 rakımda bulunan Limni Gölü, zengin folara ve faunasının oluşturduğu doğal güzellikleriyle, adeta büyülü bir görüntü oluşturuyor. Zigana Dağı’nın eteklerinde bulunan Torul İlçesi’nin Zigana Köyü’nde bulunan ve yaz-kış ziyaret edilebilen gölde; kışın buz tutan zeminde yürünürken, yazın da yemyeşil doğası, zengin flora ve faunasının oluşturduğu doğal güzellikleriyle, ziyaretçilere eşsiz bir görünüm sunuyor. Saronay Yaylası’nda 1700 rakımda bulunan Limni Gölü, çevresinde oluşan klima özelliği nedeniyle, insanlara sağlıklı bir ortam sunuyor. Yayla olmasına rağmen ulaşım sorunu yaşanmadan, orman içinden ilerleyerek gidilen göl, doğa tutkunu ve şehrin stresli ortamından uzaklaşanlar için çok önemli bir dinlenme merkezi.
-
Çakırkaya Kaya Kilisesi Gümüşhane Şiran ilçesinde Çakırkaya Köyü’nde bulunan bu kilise büyük bir kaya kitlesinin düzgün bir şekilde oyulmasıyla meydana getirilmiştir. Kilisenin ne zaman yapıldığını belirten bir kitabesi günümüze gelememiştir. Bu bakımdan ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak Trabzon kiliseleri arasındaki yakın benzerlik dikkate alınacak olursa XIV.yüzyılda yapılmış olduğu düşünülmektedir. Kilise doğu-batı yönünde uzanan üç nefli bir bazilika planındadır. İbadet mekanını ortasında dört sütunun oluşturduğu kare bir mekan bulunmakta olup, bunun da üzeri bir kubbe ile örtülmüştür. Kilisenin apsis ve batı duvarlarında irili ufaklı nişler kayaların oyulmasıyla meydana getirilmiştir. Kilisenin önünde papaz odaları ve onlara bitişik bir de küçük şapel bulunmaktadır.
-
Gümüşhane - Artabel Gölleri Tabiat Parkı Yeri: Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Torul İlçesi sınırları içerisindedir. Ulaşım: Sahaya en uygun ulaşım Gümüşhane'ye uzaklığı 50 km. olan Gülaçar köyü üzerinden sağlanmaktadır. Teklif edilen Tabiat Parkı sınırı Gülaçar köyüne 5 km. uzaklıktadır. Özelliği: Yöre iki ayrı jeolojik zaman diliminde hüküm süren volkanik aktiviteye bağlı formasyonlarla kaplıdır. İlk aktivitede Üst kretase'de Artabel Deresi membaanın hemen kuzeyinde bulunan ve ilk şelalenin kuzeydoğusunda yer alan Karanlık Göl, yer almakta diğer göller ise Karagöl Dağı doğu yamacındaki 5 göl, Artabelinbaşı Tepesinin kuzeydoğu eteğindeki Karanlık göl, Sofranınbaşı Tepesinin Batısındaki Beşgöller adıyla anılan 4 göl, Gavurdağı doğu zirvesi yamacında Karagöller adıyla anılan 3 göl vardır. Eosen dönemde ise sahanın kuzeyinde Aptalmusa Tepesinin kuzeybatısında 1 göl, Mezar yaylanın güneydoğusunda adsız 1 göl ve kuzeydoğusunda 2 göl olmak üzere sahada toplam 18 adet krater gölü bulunmaktadır. Sahadaki ana jeomorfolojik birimler;V tipi vadiler, keskin sırtlar ve krater gölleridir. Bölge yazları sıcak ve kuru,kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Bölge ormanlarında genel olarak Sarıçam ve göknardır. Yörede memeli hayvanlar ve kuş türleri bulunmaktadır. Artabel Gölleri ve çevresi gerek jeolojik ve jeomorfolojik,gerekse flora ve fauna yönünden oldukça zengin özelliğine sahip olmasının yanında peyzaj değerleri bakımından da yüksek bir değere sahiptir.5859 hektarlık saha 1998 yılında Tabiat Parkı olarak ayrılmıştır. Saha içerisinde yer alan ve yöreye adını veren 18 adet buzul krater gölünün devamlılığının sağlanması, eşsiz manzara güzelliklerinden halkın koruma-kullanma dengesi içerisinde faydalanabilmesi ve yörenin gelecek kuşaklara bir miras olarak aktarılabilmesi büyük önem arz etmektedir.
-
SANTA HARABELERİ Tarihi "Santa madenci kasabası" ve bu yerleşimden günümüze kalan "Santa Harabeleri",Gümüşhane merkez ilçeye bağlı Dumanlı köyü ve mahallelerinden oluşmaktadır. Osmanlı döneminde madenci köyü yerleşmesi olan Santa (Dumanlı Köyü), Yanbolu vadisi içersinde ve sahilden 47km içeride ortalama 1.600 metre yükseklikte yer almaktadır. Bölge ile ilgili çalışmalarda, ilk yerleşmelerin ortaçağda madenlerin işletilmesine dayalı olarak kurulduğu belirtilen Santa yerleşiminin daha eski yerleşim olması kuvvetle muhtemeldir. 1461 - 1476 yıları arası, Fatih Sultan Mehmet döneminde tüm Trabzon ve Doğu Karadeniz illeri ile birlikte yöre feth edilerek Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. 1500-1800 döneminde önemli bir madenci yeleşimi olan bölge 1923 nüfus mübadelesi ile boşaltılmıştır. Santa çevresinde, büyük çoğunluğu 19. yüzyıla ait, sanatsal değere sahip pekçok anıtsal dini ve sivil mimari örneği yapı, bölgede bolca bulunan taş ve ahşap malzeme kullanılarak inşa edilmiştir Bilincsiz kullanım ve doğa koşulları sonucu, Osmanlı-Rum taş işçiliğinin güzel örneklerini oluşturan evlerden bugüne yaklaşık 300 tanesi, büyük çoğunluğu özgünlüğünü kaybederek ulaşmıştır. Büyük çoğunluğu eğimli araziye uyumlu olarak İki katlı olarak inşa edilen evlerin alt katları işyeri ya da ahır olarak kullanılmakta idi. Merkez mahalle olan Piştoflu'daki binaların tamamı ya da alt katları işyeri; mağaza, demirci, terzi, kunduracı, kuyumcu, yiyecek alım satımyeri, kahvehane vb. ticari ve sosyal amaçlı birimler olarak kullanılmakta idi.
-
KARACA MAĞARASI Karaca Mağarası Gümüşhane’nin 17 km. kuzeybatısında ,Torul İlçesine bağlı Cebeli Köyünün Karaca Mahallesi yakınlarındaki Kırantaş Mevkiinde denizden 1550m.yükseklikte yer almaktadır. Mağaraya Gümüşhane Torul Karayolunun 12.km.sinden sola dönerek Krom deresi , Cehennem Vadisi Kanyonu, İmara Manastırı yolu istikametinde 5 km ilerledikten sonra ulaşılır. 1-Şekli: Mağaranın toplam alanı 1500 m2 uzunluğu ise (giriş kısmı ile en uc nokta arasında)105 m. dir. Yatay yönde gelişme göstermiş ve yaklaşık elipse benzeyen dört ayrı salonun birbirine birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu salonlardan ikisi , çatlak kısımlardan sızan suların oluşturduğu damlataşları ile ikiye bölünmüş ve böylece salon sayısı altıya çıkmıştır. 2-Oluşum: Damlataşı oluşumları bakımından hem çok zengin hem de damlataşı oluşumları çeşitli renk ve şekilleri arz eder. Mağara içerisindeki damlataşı şekillerini şöyle sıralamak mümkündür: Sarkıtlar,dikitler,sütunlar,bayrak şekilleri, org desenli duvarlar,mağara çiçekleri,mağara incileri, traverten havuzları ve traverten basamakları. Mağara damlataşı şekillerinin en güzel ve en görkemli örneklerine sahiptir.
-
AKÇAKALE MAĞARASI Gümüşhane’nin doğusunda ve şehir merkezine yaklaşık 10 km. mesafede bulunan Akçakale Mağarası,merkeze bağlı Akçakale Köyünün Arsa mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Gümüşhane – Bayburt karayolunun 4. km’ sinden Kuzeye dönülerek 6 km’ lik bir yol ile mağaraya ulaşılır. Mağara Mart 1996’da Mustafa Levent tarafından bulunmuştur. Mağarada bu güne kadar yapılan bilimsel araştırmalar ve proje çalışmaları K.T.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prf. Dr. Remzi DİLEK ve ekibince yürütülmektedir. 1-Şekli : Yaklaşık 18.500 m2’lik iç alana sahip olan mağara kalın katmanlı ve bol çatlaklı üst kratese kalkerlerinin yer altı suları tarafından aşındırılması ile meydana gelmiştir. Mağaranın ağzı deniz seviyesinden 1585 m. yüksekte yer almakta ve içeriye doğru derinleşerek uç kısımdan 1490 metreye kadar alçalmaktadır. Mağaranın uzunluğu 290 m.dir. Tavan yüksekliği ise bazı kesimlerde 40 m.yi geçmektedir. Mağara havalandırma zonunda (vados zon) yer almakta ve düzenli bir akarsu bulunmamaktadır. Buna karşılık dört ayrı yerde küçük gölcükler oluşmuş bulunmaktadır. 2-Oluşum: Mağaranın havası serin (17-20 derece ), nem değeri ise nispeten yüksektir (%68.74) . Mağara Gelişim dönemi itibarı ile olgunluk dönemine ulaşmıştır. Mağarada sarkıt,dikit, mağara incisi, mağara çiçeği, flama, duvar travertenler gibi eşsiz güzellikte damlataşları bazı kesimlerde önemli yoğunluklara ulaşmaktadır. Bu nedenle önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Mağaranın turizme kazandırılma çalışmaları hızla sürdürülmektedir.
-
Gümüşhane Sivil Mimari Örnekleri Gümüşhane’de eski ve yeni olmak üzere iki ayrı bölümde sivil mimari yayılmıştır. Kent yerleşimi Harşit Vadisi boyunca uzanan yamaçlara yaslanmış, bahçeler arasına kümeler halinde serpiştirilmiştir. Vadinin genişlediği yerlerde de evler yoğunlaşmıştır. Eski Gümüşhane’nin evleri Harşit Deresi’nin sol amacında yer almıştır.Yeni Gümüşhane ise Harşit suyu boyunca birbirini izleyen mahalleler halindedir. Bu evler büyük bahçeler içerisinde 2-4 katlı konak biçiminde olup, bunların da sayıları yeni yapılanmalar nedeniyle her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Gümüşhane’de iklim koşulları yapılanmalarda büyük etken olmuştur. Kış aylarının soğuk ve yağışlı geçmesinden ötürü genellikle evler kalın duvarlı, üzerlerinde kar tutması amacıyla eğimli çatılar halindedir. Bu yapılaşmaların üzerleri saç, kiremit hartalamalar ile kaplanmıştır. Hartalama 1-2 cm. kalınlığında ince tahtaların oluşturduğu bindirme tekniğinde bir nevi yöresel üst örtülerdir. Bunların dışında çatıların çevresi ahşap saçaklarla kaplanmıştır. Gümüşhane genellikle kayalık bir alanda kurulduğundan ötürü yapılanmada taş ön plana çıkmıştır. Onun yanı sıra kerpic de çokça kullanılmıştır. Evlerin ağaç hatıllarla desteklenen duvarları kerpic ve bu duvarlar suvak denilen toprakla bir nevi badana yapılmıştır. Gümüşhane evlerinin bir özelliği de Karadeniz’e yakın alanlarda Karadeniz yöre mimarisinin etkisi fazlaca görülmekte, yerleşimin güneyinde ise kerpic yapılar daha da yoğunluk kazanmaktadır. Bu bakımdan Gümüşhane sivil mimarisi Karadeniz ile Doğu Anadolu mimarisinin bir bakıma karışımı görünümündedir. Gümüşhane sivil mimarisinde de Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde olduğu gibi yaşam gizliliği ön plana çıkmaktadır. Buradaki evler sokağa kapalıdır. Konak niteliğindeki evler büyük bahçeler içerisindedir. Bu evlerde büyük görünüşlü bir kapıdan küçük bir avluya, oradaki daha küçük bir kapıdan da uzun bir sofaya geçilmektedir. Bu sofanın yanlarında genelde üçer oda ve karşılarında da mutfak yer almaktadır. Sofadaki bir merdivenle de üst katlara çıkılmaktadır. Anadolu’nun diğer evlerinden farklı olarak her katta ayrı birer mutfak bulunmaktadır. Bunların her birisinde ayrı ayrı ocaklar bulunmaktadır. Bu mutfakların arkalarına da kilerler yerleştirilmiştir. Evlerin odaları oldukça büyük ölçülerde ve yüksek tavanlıdırlar. Bu tavanlar yağlı boya ile boyanmış veya ahşap süslemelerle bezenmiştir. Bu tavanların çoğunda göbekler, geometrik süslemelere de geniş yer verilmiştir. Odaların tümünde günlük gereksinimleri karşılayacak elemanlar bulunmaktadır. Bunların başında da kapaklı veya kapaksız dolaplar, çift kapılı yüklükler ve yatak odalarında da gusülhaneler vardır. Bazıları cumbalı olan odaların duvarları boyunca sedirler sıralanmıştır. Bazı evlerin ikinci ve üçüncü katlarında da sofaya açılan hamamlara yer verilmiştir. Gümüşhane evlerinin en büyük özelliği farklı biçimlerdeki kapı tokmaklarıdır. Çoğunlukla evlerin üzeri kırma çatılarla örtülmüştür. Günümüzde Giresun’da konak tipi evlerden ilginç örnekler gelebilmiştir. Bunların başında Ahmet Kaya Evi, Süleymaniye Mahallesi’nde geniş bir bahçe içerisinde olan Rafet Çubukçu Evi, İnönü Mahallesi’nde Abdi Bey Konağı, Atatürk Caddesi ile Hükümet Caddesi’nin kesiştiği yerdeki Aykut San Evi , karnıyarık planlı Hikmet-Mahmut San Kardeşler Evi, Kelkit ilçe merkezinde İzzet Ulvi Güneş Evi, bütünü düzgün yontma taşla yapılmış Tevfik Küçük Ömeroğlu Evi, Gümüşhane evlerinin tüm özelliklerini yansıtan Erdemir Akagün Evi, cumbalarının altı ahşap direklerle desteklenmiş Nurettin Yüce Evi, İrfan Çiftçi Evi, Süleymaniye Mahallesi’nde eğimli bir arazide semer çatı ile örtülü Fahri Gümüşeli Evi, geniş bir arazide eğimli bir arazide bulunan Ali Erkan Evi, Fazlı Yücel Evi, Gümüşhane evlerinin genel özelliklerini yansıtan Erkan Kocatürk Evi, Hacı İmam Konağı, Mehmet Karabeyoğlu Evi, Hasan Fehmi Ataç Evi, kuzey ve doğu yönündeki kitabeleri ile dikkati çeken Zeki Kadir Bey Evi, İbrahim Özden Evi, Ramiz Bey Konağı, karnıyarık planlı İhsan Fazlı İnka Evi, her tarafı ahşap ve kalem işleri ile bezeli Şahbenderoğlu Konağı, Şiran ilçesinde Hacı Fikret Evi, Kelkit ilçesinde günümüze yalnızca birinci kat duvarları ayakta gelebilmiş olan Eski Hükümet Konağı, doğu cephesi bütünüyle Harşit Çayı’na yönelik Adil Balyemez Evi, Mahmut Karakullukçu Evi, Mehmet Aksoy Evi ve Osman Aktürk Evi gelmektedir. Bu sivil mimari örneklerinin yanı sıra İkisu Köyü evlerinin de ayrı bir önemi vardır. Bu yapılar Torul İlçesi İkisu Köyü’nde Karaca Mağarasına giderken yolun sağ alt tarafında bulunmaktadırlar. Bu evler genelde iki ve üç katlıdır. Ancak katların kullanım amaçları ve işlevleri bir birinden farklıdır. Evlerin cepheleri sokağa veya manzaraya yönlendirilmiştir. Yöresel taş, ker**** ve ahşap bu evlerde kullanılan başlıca mimari elemanlardır. Bu evlerin çoğunluğunda iç sofalar vardır. Çatılar genellikle yapılar ile uyumlu, taşkın ve kademeli saçak düzenlemeleri ile dikkat çekicidir. Evlerin dış cephe duvarları saman karışımlı sıva ile kaplanmış ak toprakla da badanalanmışlardır. Dumanlı (Santa) Köyü Piştovli Mahallesi’nde bulunan Papaz Evi ise dikdörtgen planlıdır. Düzgün kesme taştan olan bu yapı, beşik tonozla örtülmüştür. Yağlıdere Köyü, Şamanlı Mahallesi’ndeki Rum Evleri ise XIX. yüzyılda yapılmış taş işçiliğinin en güzel örneklerini sergileyen evlerdir. İki ve üç katlı olan bu evlerin katlar arasındaki geçişlerde kemerler ve taş örmeler dikkat çekicidir. Tavanlardaki ahşap işçilik ise onları tamamlamaktadır. Yağmurdere Köyü’ndeki evler ise kareye yakın dikdörtgen planlı ve iki katlıdırlar. Bunların en belirgin özellikleri de kalın taş duvarları ile dik çatılı örtü sistemleridir. Bunun da en büyük nedeni doğaya uyum sağlanmasıdır. Sarıçiçek Köyü’nde bulunan Ahşap Köy Odaları ismi ile tanınan iki ilginç ev bulunmaktadır. Bu evlerin her ikisi de kesme taştan, kare planlı olarak yaptırılmıştır. Birinci yapının cephesinde ikişer yuvarlak pencere bulunmaktadır. Bunları Arhavili veya Çaykaralı Hacı Ömer Ağa yapmıştır. İkinci evin tek cephesi açıktır. Üç küçük ve dikdörtgen pencere ile içerisi aydınlatılmıştır. Her iki evinde girişinde bir sofa ve bu sofadan tek bir odaya giriş sağlanmıştır. Odaların içi ahşap süslemelerle bezenmiştir.Bu evlerdeki ahşap elemanlar oldukça ilginç olup, bitkisel ve geometrik motifler burada uygulanmıştır. Ayrıca tavanlarda ahşap kabartma göbeklere yer verilmiştir.
-
CAMİLER Süleymaniye (Ulu Cami) Camisi (Merkez) Eski Gümüşhane’de, Süleymaniye mahallesi’nde bulunan bu camiyi Kanuni Sultan Süleyman yaptırmıştır. Caminin yapım kitabesi günümüze gelemediğinden yapıldığı tarih bilinmemektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapıldığına göre XVI. Yüzyıla aittir. Ancak, yapılan onarımlarla özgünlüğünü bütünüyle yitirmiştir. Cami dikdörtgen planlı olup, üzeri çatı ile örtülüdür. İlk yapılışında ahşap direğin taşıdığı üst örtü toprak damlı idi. İbadet mekanı mihrap önüne dikey üç sahından meydana gelmiştir. Bugün ibadet mekanının ortasındaki dört sütunla içerisi dokuz bölüme ayrılmıştır. Kesme ve moloz taştan yapılan camiyi aydınlatan pencereler son onarımlarla tamamen değiştirilmiştir. Bugün taş söveli, yuvarlak iki sıra pencere ile caminin içerisi aydınlatılmıştır. Caminin mihrabında dikkati çeken herhangi bir özellik bulunmamaktadır. Yanındaki minaresi oldukça kısa ve güdük bir minare şeklindedir. Taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Camiye bitişik olan medresesi günümüze gelememiştir. Yağmurdere Köyü Camisi (Merkez) Gümüşhane Merkez ilçeye bağlı Yağmurdere Köyü’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre 1929 yılında Es-Seyyid Tosunzade Halid bey tarafından yaptırılmıştır. Cami kare planlıdır. Caminin beden duvarları moloz taştan yapılmış, üzeri sıvanmıştır. İbadet mekanının üzeri mihrap yönüne doğru kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Ahşap tavanlı caminin mihrap ve minberinde bezeme bulunmamaktadır. Son cemaat yeri bulunmayan caminin içerisine kuzey cephesindeki bir kapıdan girilmektedir. İçerisi sağ ve solda birer, doğu cephesinde altta üç, üstte de iki küçük pencere ile aydınlatılmıştır.Caminin yanındaki taş kaide üzerindeki tek şerefeli kaidesi yuvarlak gövdelidir. Yağmurdere Köyü Camisi’nin mimari ve sanat tarihi yönünden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. Mescitli Köyü Camisi (Merkez) Gümüşhane Mescitli Köyü’nde bulunan cami 1908 yılında yapılmıştır. Kitabesi bulunmadığından banisi bilinmemektedir. Büyük olasılıkla da köy halkı tarafından yaptırılmıştır. Caminin yapımında Torul ilçesi Zermut Köyü taş ustaları çalışmıştır. Kare planlı, düzgün yontma taştan yapılmış olan caminin üzeri duvarlara oturan kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. İbadet mekanı duvarlardaki ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Minaresi 1965 yılında yapılmış olup, taş kaide üzerine tek şerefeli ve yuvarlak gövdelidir. Mescitli Köyü Camisi’nin mimari ve sanat tarihi yönünden bir özelliği bulunmamaktadır. Kabaköy Kilise Cami (Merkez) Gümüşhane Kabaköy Camisi kiliseden çevrilmiş bir yapıdır. Mimari özelliğini yitirdiğinden bu kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. XIX.yüzyılda yanına sivri kemerli bir çeşme eklenmiştir. Cami dikdörtgen planlı olup, beşik tonozla örtülmüştür. İç mekan iki sıra sütunla üç sahna ayrılmıştır. Kiliseden çevrilmesinden ötürü de mihrabı üç bölümlü absid şeklindedir. Ancak burası kapatılarak caminin deposu olarak kullanılmaktadır. Caminin içerisi apsid yönünde üç pencere ve girişin iki yanındaki pencerelerle aydınlatılmıştır. Yan duvarlar sağır duvarlar olup, pencere bulunmamaktadır. Bugün özgünlüğünü kaybetmiş olan caminin yapımında düzgün kesme taşlar kullanılmıştır. Yanındaki minaresi taş kaide üzerine tek şerefeli ve yuvarlak gövdelidir. Şamanlı Mahallesi Kilise Camisi (Merkez) Gümüşhane merkez ilçeye bağlı Yağlıdere Köyü, Krom Vadisi’nde, Şamanlı Mahallesi’nde bulunan bu cami, kiliseden çevrilmiştir. Camiye çevrilirken de yapılan değişikliklerle kilisenin özgünlüğü kaybolmuştur. Kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Bununla beraber basit bir köy kilisesi özelliği taşımaktadır. Cami 14.20x10.55 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı ve üç neflidir. Kilise olarak kullanıldığı dönemde de bazilika planlı ve üstünün çatı ile örtülü olduğu görülmektedir. Caminin doğu cephesindeki apsid ve yan hücreleri yıkılmıştır. Güney yönüne mihrap yapılmıştır. Bugün üst mekanı iki sütun desteklemekte olup, düz tavanlı ve ahşap çatılıdır. Kilisenin giriş kapısı ile batı cephesi orijinalliğini korumaktadır. Yapıda giriş kapısı yanındaki bitkisel bezemeler dışında herhangi bir süsleme elemanı bulunmamaktadır. Aksöğüt Camisi (Kelkit) Gümüşhane Kelkit ilçesi, Aksöğüt Köyü’nde bulunan bu caminin kitabesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Yapı üslubundan yakın tarihlerde, XX.yüzyılın sonu ile XXI.yüzyılın başında yapıldığı sanılmaktadır. Cami kare planlı ve üzeri çatı ile örtülüdür. Cami düzgün yontma taştan yapılmıştır. Önünde üç paye ve duvar uzantılarının sivri kemerlerle birbirlerine bağlanması ile son cemaat yeri oluşturulmuş ve üzeri ibadet mekanının uzantısı olan çatı ile örtülmüştür. Ayrıca payelerin arası camekanla kapatılmıştır. İbadet mekanında dikkati çeken herhangi bir bezeme bulunmamaktadır. Yapı mimari ve sanat tarihi yönünden bir özellik taşımamaktadır. Sadak Köyü Camisi (Kelkit) Gümüşhane Kelkit ilçesi Sadak Köyü’nde bulunan bu camiyi, Eyüboğlu Firuz 1830 yılında yaptırmıştır. Caminin kitabesinde Kuran’ın Fetih Suresinin 1-3. ayetleri ile camiyi Eyuboğlu Firuz’un yaptırdığı yazılıdır. Kare planlı olan caminin üzeri ahşap ve çinko çatı ile örtülüdür. Caminin kuzey cephesinde girişi bulunmaktadır. İbadet mekanında bulunan mihrabın iki yanında birer, doğu cephesinde de üç penceresi vardır. Ayrıca girişin iki yanında ikişer, ikinci sırada da beş penceresi bulunmaktadır. Caminin yanında taş kaideli yuvarlak yivli gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Çambaşı Köyü Camisi (Kelkit) Gümüşhane Kelkit ilçesinde bulunan caminin iki satırlı sülüs yazılı kitabesinden öğrenildiğine göre; Sultan II.Abdülhamid döneminde, 1900 yılında yaptırılmıştır. Bunu belirten bir de padişahın tuğrası güney duvarına yerleştirilmiştir. Cami kare planlı olup, üzeri çinko çatı ile örtülüdür. Kesme taştan yapılan cami iki sıra halinde, alt sırada dikdörtgen, üst sırada da yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır. Caminin yanında bulunan taş kaideli minaresi yuvarlak, yivli gövdeli ve tek şerefelidir. Caminin mimari ve sanat tarihi yönünden hiçbir özelliği bulunmamaktadır. Özbeyli Köyü Camisi (Köse) Gümüşhane Köse ilçesi Özbeyli Köyü’nde bulunan caminin kitabesi bulunmamaktadır. Mimari yönden herhangi bir özellik taşımayan yeni yapılmış bir köy camisidir. Cami kare planlı, ahşap çatılı kaba yontma taştan yapılmıştır. İçten kubbe şeklinde ahşap tavanlıdır. Minaresi olmayan cami her cephede ikişer tane olmak üzere altı pencere ile aydınlatılmıştır. Evren Köyü Camisi (Şiran) Gümüşhane, Şiran ilçesi Evren Köyü’nde bulunan bu cami XIX.yüzyılda yapılmıştır. Kitabesi olmadığından caminin banisi bilinmemektedir. Cami dikdörtgene yakın kare planlı olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Duvarları kesme taştan yapılmıştır. Cami içten ahşap kubbelidir. Mihrabında herhangi bir bezeme olmayıp bir özellik taşımamaktadır. Her duvarında ikişer pencere ile cami içerisi aydınlatılmıştır. Kavaklıdere Köyü Camisi (Şiran) Gümüşhane Şiran ilçesi, Kavaklıdere Köyü’nde bulunan bu cami kiliseden dönüştürülmüştür. Kitabesi bulunmadığından kilisenin yapımı ve camiye çevrilmesi konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Yapı dikdörtgen, bazilika planlı olup, düzgün yontma taştan yapılmış ve üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Yuvarlak apsidi ve mihrabında bir özellik bulunmamaktadır. Camiye çevrildikten sonra kuzey cephesine giriş kapısı açılmış, kilisenin kullandığı batı kapısı ise kapatılmıştır.
-
KALELER CANCA KALESİ Bu kaleye Vank köyünden ve Kale deresi denilen vadiden gidilir.Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu kaleden bahis etmektedir. Trabzon, Türkler tarafından 1461 yılında fethedildiğinde Kral kızının bu kaleye sığınarak hazineyi saklayıp,öldüğünde nakledilen rivayetler arasındadır.Kale, doğu-batı istikametinde arka,arkaya üç bölümden teşekkül etmiştir.Çevresi 1.50 m. kalınlığındaki burçlarla takviye edilmiştir.Kalenin girişi batıdan açılmış olup,batıdaki 1.duvarı geçtikten sonra küçük bir alana ulaşılır.Burada 4.10x4.10 m. Boyutlarında bir sarnıcı bulunmaktadır.Büyük ölçüde sağlam olan sarnıcın üst örtüsü kısmen yıkılmış,içten ve dıştan sıvanmıştır.Buradan 2.bir kapıyla Kalenin doğu bölümüne ulaşılır.Bu alanda Kuzey köşesindeki kayaların üzerine oturtulmuş küçük bir şapel vardır.Sağlam kalan duvarlar üzerinde fresko tekniğinde yapılmış, Hıristiyan Azizleri olduğu tahmin edilen resimler vardır. YAĞLIDERE KÖYÜ KALESİ Yapı, Merkez Yağlıdere köyü sınırları içerisindedir. Hakim bir tepe üzerinde korunma ve gözetleme amacıyla inşa edilmiştir. Kale surları yoğun olarak ayaktadır. KALE KALESİ Şehir Merkezinin 20 km.doğusunda Gümüşhane-Bayburt anayolunun sağında yer almaktadır.Kalenin iki yolu vardır. Batı yönündeki yol daha kolaydır.Fakat giriş doğudandır.Kale çok sarp bir kayalık üzerine 1560 metre yükseklikte Ana kaya üzerine inşa edilmiştir.78x27 metre boyundadır.Moloztaş örgülü duvarların büyük bir kısmı hala sağlam durumdadır.Kale duvarlarının yükseklikleri 5-15 metre arasındadır.Kalenin kuzey ve güney kesimlerinde su sarnıcı ve depolar yer almaktadır.Batısında ise 15 metre uzunluğunda doğal bir kaya altı sığınağı bulunmaktadır.Girişi ise duvarla örtülüdür.Kalenin içinde bulunan iki yapı dikkati çeker.Toprak seviyesinden biraz yüksekte kalan yuvarlak kemerler, dikdörtgen şeklindeki mekanlara aittir.Arka arkaya bulunan bu iki yapının aydınlığını sağlayacak hiçbir pencere mevcut olmadığından bunların zindan olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.Kalede vadiye inen gizli su yolları mevcuttur. AKÇAKALE Kale şehir merkezinin Kuzeydoğusunda,Bağlarbaşı semtindedir. Gümüşhane-Bayburt karayolunun 5.kilometresinden 12 km.kuzeye gidilerek Kaleye ulaşılmaktadır.1530 metre yükseklikte olan Kale Ana kaya üzerine nispeten yuvarlak planlı olarak moloztaşlarla yapılmıştır.Kale olmaktan çok gözetleme kulesi niteliğindedir.Kule içerisinde bir su sarnıcı yer almaktadır.Doğu-Batı uzunluğu 12 metredir. KROM (VADİSİ) KALESİ İl’in Kuzeyinde Yağlıdere Köyü Yayla yolunda çevreye hakim ve stratejik bir noktaya kurulmuştur.Kayalık bir alan üzerine inşa edilen 38x30 m boyutlarındaki kalenin güneybatı tarafında 10 metrelik,kuzeybatı tarafında 8 metrelik duvar kalıntıları mevcuttur.Diğer kısımları tamamen yalçın kayalıktır.Anakaya üzerine moloztaş malzemeden inşa edilmiştir.Mevcut şekli ile daha çok bir gözetleme kulesi görünümünde olup,Ortaçağ mimarisi özelliklerini yansıtmaktadır. HAS KALESİ Kale Torul İlçesine 30 km mesafede Atalar Köyünün Has Mahallesindedir.Tarihi İpek yolunun üzerindeki onlarca gözetleme ve koruma amaçlı yapılan Kalelerden biri olan Has Kalesi 3.5 metre boyunda ve 3 metre çapında bir duvar kalıntısı olarak ayakta kalmıştır.Kalenin diğer tarafları tamamen yıkık vaziyettedir. KOV KALESİ Merkez İlçe sınırları içindedir.Gümüşhane-Erzincan Devlet Karayolu üzerinde 21.kilometredeki ismi kov olan (Esenyurt) köyü sınırları içindedir.Kaleye 6 km’lik stabilize yolla ulaşılır.Kale 130 metre yükseklikteki bir ana kaya üzerine kuruludur.En yüksek noktası ise 1760 metredir.Kalenin kuzey cephesinin doğu-batı uzantısı yaklaşık 70 metredir.Kale dikdörtgen planlı ve burçlarla destekli bir yapıdadır. Moloztaş ve harçla inşa edilen yapı içerisinde düzgün olmayan kare planlı bir iç kale görünümünde bir yapı yer almaktadır.Kale’nin dış duvarları1.5 metre kalınlığında iç mekan bölümleri 0.90 cm.kalınlığındadır.Duvarların iç kısımlarına ahşap kirişler yerleştirilmiştir. Tüm Kale birimleri ana kaya ile bütünleştirilmiştir.Girişin solunda bulunan burç içerisinde 5 mazgal açıklık bulunmaktadır.bunların en geniş açıklığı 1 metredir. KALECİK KALESİ Kale, Torul İlçesi kalecik Köyü sınırları içerisinde, ışık köyü ulaşım yolunun üzerinde Vadiye hakim bir tepeciğin üzerinde inşa edilmiştir. Korunma ve gözetleme amacıyla yapılmıştır. Kale surları iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. Surlar tamamen ayaktadır. KOPUZ KALESİ Kopuz Köyünden Dağ dibi Köyüne giderken tarihi kopuz köprüsünün kuzeyinde bulunmaktadır . Kalenin çevre surları yer yer ayaktadır. SATALA KALESİ Satala Kalesi Kelkit İlçemiz sınırları içerisinde olup,Satala şehrinin harabeleri amphitheteatr şeklinde yükselen bir dağın eteklerinde kendisini belli eder.Burada bulunan harabelerin Vl.yüzyılı geçtiği zannedilmektedir.Kalenin 530 yılında Perslerin sınırı şiddetle geçmeleri ve surların büyük tehlike arzetmesi sebebiyle Bizans imparatoru Justinianios tarafından onarıldığı bilinmektedir.Kaleden günümüze bazı kalıntılar kalmıştır.Köylülerin yaptığı kazı sonucu kalenin kuzeydoğu köşesinde önemli bir burç ortaya çıkarılmıştır. TORUL KALESİ Kale Torul İlçe Merkezindedir.Her yıl bölgeye gelenlerin dikkati çekip,ziyaretinde bulunduğu kalenin yapımında kireç harcı kullanılmıştır.Bir rivayete göre kaleden harşit çayına inen gizli bir yol vardır.Ve kalenin su ihtiyacı bu gizli yoldan temin edilmektedir. DAĞDİBİ KALESİ Kale Dağdibi Köyünden yayla yoluna harektle Abdal Musa Tepesi yönündedir. Abdal Musa Tepesine en yakın yerleşim alanındadır. Sarp Kayaların üzerine yapılmıştır. EDİRE KÖYÜ KALESİ Yapı, Merkez Dörtkonak (Edire) Köyü sınırları içerisinde,Köye ulaşım yolunun üzerinde 200 metre mesafede yer almaktadır. Hakim kaya kütlesi üzerine Savunma ve gözetleme amacıyla yapılmıştır.Kale sur duvarlarının bir kısmı hale ayakta kalmıştır. Kaleye ulaşım patika yolla sağlanmaktadır. SÜME KALESİ Kale,Kürtün İlçesi, Özkürtün Beldesi Kale Mahallesindedir.Osmanlı döneminde 1400’lü yıllardaTrabzonda bulunan Rum Pontus devletine karşı savunma amaçlı yapıldığı tahmin edilmektidir.Kale Erikbeli Vadisi üzerinde ve dönemin tek(yaya) ulaşım yolu olan Erikbeli yolunun hemen üzerinde inşa edilmiştir.Özkürtün İlçe Merkezine 6 km mesafede olan Kaleye dört mevsim ulaşım imkanı bulunmaktadır. YALINKAVAK KÖYÜ KALESİ Yapı, Torul İlçesi Soroyna (Yalınkavak) köyü sınırları içerisindedir. Aşağı ve yukarı mahallenin orta noktasında dere kenarında yöreye hakim kaya kütlesi üzerine inşa edilmiştir.Korunma ve gözetleme amacıyla yapılmıştır. Kalenin çevre surları tabiat şartlarına bağlı olarak tahrip olmasına rağmen yer, yer ayakta kalmıştır.
-
GÜMÜŞHANE KİLİSELERİ AYVALOS KİLİSESİ Yapı, Mescitli Köyünden Arnavutlu Yaylasına giderken yolun hemen sağındadır.Küçük dikdörtgen planlıdır. Üzere beşik tonozlo örtülü olup, üzerinde iki adet çam ağacı büyümektedir.Tek neftli,tek apsisli, güneyinde üç adet mazgal pencere vardır.İç duvarlarda yoğun fresk izleri görümlüktedir. Kapısı düz olup,üzerinde beşik tonozlu alınlığı vardır. METROPOLİTİK KİLİSESİ Yapı, Merkez Süleymaniye Mahallesinde yer almaktadır. Dikdörtgen bir alan üzerine iki katlı olarak inşa edilmiştir. Kapı, pencere ve köşe taşları düzgün kesme taşla, beden duvarları ise moloz taşla örülmüştür. Üst örtüsü tamamen yıkılmıştır. HEGİOS GEORGİOS METROPOLİTİK KİLİSE Yapı Süleymaniye Mahallesindedir.İlk ismi Hağia Tiriada’dır. Oldukça eski bir kilisedir.1613-1726 yıllarında iki onarım geçirmiştir.Oldukça büyük ölçülere sahip olan yapının çevre duvarları ve apsisleri sağlam kalmış,üst örtüsü tamamen çökmüştür.Yakın zamanları işaretleyen, kaba üsluplu bazı freskolar (yaş harç tabakası üzerine renkli boyalarla yapılan duvar resimleri) bilhassa batı duvarlarında görülmektedir. BAŞ MAHALLE KİLİSESİ Yapı, İlçenin 30 km.güneybatısında Gümüştuğ köyündedir.11.16x7.96 ebatlarındaki kilisenin apsis cephesi yıkılmış,üç nefli bazilikal planlıdır.Üst örtü sistemi beşik tonuzlu olup,içerisinde fresko tekniğinde resimler bulunmaktadır.Dört sütunlu,dört payelidir.Kilisenin hemen önünde eğimli bir arazi üzerine kurulmuş iki katlı bir ev yer almaktadır.Üst kat tek odalı ve çift yönlü çatı ile örtülü olup,7.75x5.11 metre boyutlarındadır. MANDIRI KİLİSESİ Kilise, Merkez Mescitli Köyünde,köye 3 km mesafede tarlaların arasında derin bir yarın kenarında yer almaktadır.Dikdörtgen planlı tek apsisli ve tek nefli bazilikadır.Dıştan üçgen rıma bir çatı,içten oldukça büyük bir beşik tonazla örtülüdür.Tamamen kırma taş malzemeyle inşa edilmiştir.Güney cephede masif olup,Kuzey cephesinde 3 adet apsis ve girişin yer aldığı batı cephesinde üst seviyede 1 adet pencere yer almaktadır.Giriş kapısı basit silmelerle çevrelenmiştir.Girişin iki yanında ikişer adet kemer bir gibi görünmekte buda yapının ilk şeklinde burada bir ön mekan olduğunu düşündürmektedir.Yapı 19.yy Rum hiristiyanları dönemine aittir. DİLEK YOLU KİLİSESİ Şiran İlçesi Dilekyolu Köyündedir.Yapı,12.30 metre ve 8.60m boyutlarında sert kesme taşlardan yontularak yapılmış 1956 yılında okul amaçlı kullanıma açılarak ana yapının iç kısmı ek duvarlarla örtüldüğünden mimari özelliği kaybolmuş,sadece papaz yeri diye adlandırılan kısım özelliğini korumaktadır.Ayrıca kiliseye ait olduğu sanılan 2 m boyundaki sütun ve sütun başlıkları bulunmaktadır. Kilisenin kitabesi bulunmamaktadır. Köy halkı tarafından Cami olarak kullanılmaktadır. ÇAKALLI KİLİSESİ Yapı Dumanlı Köyünün Merkezinde yer almaktadır.09.85x13.30 m boyutlarında dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli ve bazilikal planlı olarak inşa edilmiştir. Biri batıdan diğeri güneyden olmak üzere yuvarlak kemerli iki girişi bulunmaktadır. Güney girişi üzerine yonca biçiminde hac motifi işlenmiştir. Işıklandırma dengeli bir biçimde yan duvarlara ve apsislere yerleştirilmiş pencerelerle sağlanmıştır.Kilisenin yapım tarihi 1878’dir. Frekso izlerine sık sık rastlanan kilisede kapı, pencere, taşıyıcılar, kemerler ve köşe taşları düzgün kaliteli kesme taş malzemeden, diğer beden duvarları ise 0.85 m kalınlığında kaliteli moloz taştan yapılmıştır. TERZİLİ KİLİSESİ Yapı Dumanlı köyü Terzili mahallesindedir. 09.10 x 11.66 m boyutlarında, dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasında inşa edilmiş, orta nef yan neflerden daha geniş ve yüksek tutulmuştur. Biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere 1.00 m genişliğinde, karşılıklı olarak yerleştirilmiş yuvarlık kemerli iki girişi bulunmaktadır. Batı duvarı arazi konumuna göre yüksekçe bir tepeye dayandırıldığı için batıdan giriş açılmamıştır. Apsis ve pastaporion hücreleri dışa taşkın yapılmıştır. Apsis 4.13 m genişliğinde ve 3.50 m derinliğindedir. Kilisenin üst örtüsü tamamen yıkılmış taşıyıcılardan sadece bir sütun kalmış malzeme yöredeki kiliselerde kullanılan malzemeden oluşmuştur.Kilisenin kuzeydoğusunda bir martiryum bulunmaktadır. ÇAKIRKAYA KİLİSESİ Şiran İlçesi Çakırkaya Köyü Kozağaç Mevkiinde bulunan Çakırkaya Kilisesi Kaya Kütlesinin gayet itinalı bir işcilikle oyulması suretiyle meydana getirilmiştir.Doğu-Batı istikametinde sıra destek sütunuyla üç nefe ayrılmıştır.Payeler arasında kalan dört sütunun meydana getirdiği kare bölümü örten kubbeli tonoz pandantifli olarak kullanılmıştır.Ana ve yan apsislerde nişleri bulunan kilisenin batı duvarındaki iki sıra niş dizisi ise ahşap bir galerinin daha önceleri var olduğunun izlenimini vermektedir.Normal mimari unsurlarla yapılan Çakırkaya kilisesinin batısında dikdörtgen planlı apsisinde üç büyük niş bulunan bir şapel mevcuttur.Kayalıklar üzerinde ana kayaya oyulmuş üç nefli ve yanında küçük bir şapeli bulunan kaya kilisesidir. GÜNBATUR KÖYÜ KİLİSESİ Şiran İlçemiz Günbatur Köyünde olan yapı,6 metre yüksekliğinde 11 metre boyunda 9.5 m.eninde inşa edilmiş olup,güney kısmına bakan kilise kapısı daha sonra kapatılarak taşla örülmüştür.Kiliseye ait papaz yeri kaldırılmıştır.Köy halkı tarafından daha sonra Cami olarak kullanılmaktadır. AŞAĞI MEZERA ŞAPELİ Tek nefli Şapelin batı cephesi moloztaş, diğer cepheleri kesme taş ile yapılmıştır. Üst örtüsü tahrip olmuş ,yapı; 3.70x3.00 metre ebatlarındadır. CİNGANLI KİLİSESİ Merkez Dumanlı Köyü Köyünde bulunan Kilise Santa yerleşiminin en alt kesimindedir. Bazilikal dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasında inşa edilmiştir. Orta nef yan neflerden daha geniş ve yüksektir. Tek girişi batıdan sağlanmış olup, girişin üzeri yuvarlak kemerlidir. Neflerini dikine geçen beşik tonozun kuzey bölümü sağlamdır. Kilisenin taşıyıcıları ve tavanı çökmüştür. Kapı, pencere, taşıyıcılar ve kemerler düzgün yontma taştan diğer kısımlar ise moloz taştan yapılmıştır. KROM KİLİSESİ Yapı,Yağlıdere Köyü sınırları içerisindedir.Yan duvarları ve örtüsü yıkık vaziyette olan Kilisenin ön duvarı ve girişi sağlam vaziyettedir. Dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasında inşa edilmiştir. ÇEVREPINAR KÖYÜ KİLİSESİ Şiran İçlisi Çevrepınar Köyündedir. Şiran-Gümüşhane yolunun batısında 12.5 eninde 10 metre boyunda 4 ana sütun üzerine oturtulmuş, ana kubbede buna bağlı küçük sütunlar ile 6 adet kubbesi bulunmaktadır.Sütün başlıkları geometrik desenlerle şekillendirilmiş sütunlar kurşun eritilerek üst,üste konulmuştur.Yapının ses yankısının sağlanması için ana kubbede karşılıklı küpler konularak ses dizaynı sağlanmaya çalışılmıştır.Kilise giriş kapısı işlemeli olup, Papaz yeri diye anılan kısım harap olmakla birlikte özelliğini korumaktadır. HEGİOS İOANNES MANASTIR KİLİSESİ Yapı,Çatal Kayanın hemen altında yer almaktadır.1819-1832 yıllarında onarılarak freskolarla süslenmiştir. Yapı tek nefli bir plana sahiptir.Üstünü örten beşik tonosların izi mevcuttur. Güney duvarında,pencere aralarında ve yarım payeler üzerinde tespit edilen sahneler,konuları bakımından ilgi çekicidir. Filizler (Şerit) halindeki sahnelerden, en alt sıra oldukça bozulmuştur.Sadece başlardaki haleler kalmıştır.İkinci filizde kilisenin ileri gelenleri tasfir edilmiştir.Figürlerden birisi Aziz Hermogenes’tir.Elinde yuvarlak ve kubbeli bir yapının maketini tutmaktadır.3. firizde Genesis(İsanın doğumu) kompozisyonu,2. yarım paye üzerinde Aziz Simeon Stylites’in tasfiri,2.sathi kemerde Hz.İsa’nın din adamlarıyla münakaşası ve Sameryalı kadınla kuyu başındaki sohbeti görülür. YİTİRMEZ KİLİSESİ Yapı, Merkez Yitirmez Köyündedir. Üç apsisli olup,biri yıkılmıştır. Beşik tonozla örtülü olup,orijinal sütun gergileri bulunan, hepsi taştan yapılı altı sütunu , 11 mazgal penceresi olan ve yer,yer fresk izlerine rastlanmaktadır. PANAGHİA (MERYEMANA) KİLİSESİ Büyükçit Köyü Vadisinde Çit deresinin sol tarafındaki yamaç üzerindedir.Manastıra ana yoldan ayrılan bir köprüden geçilerek patika bir yolla ulaşılmaktadır. Manastır Yüksek duvarlarla çevrili avlunun içindedir.Manastırı ilk kez 890-900 tarihleri arasında üç keşişin kurduğu bilinmektedir..Daha sonra Trabzon Komnenosları döneminde ve 19.yy da onarılmıştır.12.50x8.60 metre boyutlarındaki yapı ortada merkezi Kubbe, şapeli köşelerde birer küçük kubbeli tonozla örtülüdür.Plan üç nefli bir bazilikanın karışımı gibidir.Daire biçimi üç apsisi vardır.Duvarlar yalancı kemerlerle üç bölüme ayrılmıştır.Kemer ortalarına büyük birer pencere açılmıştır. Manastırın Kuzeydoğu köşesindeki şapel dikdörtgen planlıdır.Apsisin nişinde Bizans döneminden freskler vardır. HAGİOS THEODOROS KİLİSESİ Eski Gümüşhane’de bulunan en eski kilisedir.1480 ‘de madenciler tarafından yaptırılmıştır.1702 yılında kısmen onarım görmüştür.Üç nefli bir bazilika şeklindedir. Apsislerin (Mihrap) kısmı kısmen kaya içindedir.Beşik tonozları çökmüştür. KÜPÇÜLER (AĞRIT) MAH.KİLİSESİ Yapı, Torul İlçesi Cebeli Köyü Küpçüler (Ağrıt) mahallesindedir.iki apsisi mevcut olup,birisi yıkılmış durumdadır. Yapı Yığma moloz taşla örülmüş,kalın harç kullanılmıştır. Tavan örtüsü diğer kiliselerden farklı olup, altı genli ikinci bir geçişle tamamlanmıştır. MERYEM ANA KİLİSESİ Yapı, Kürtün İlçesi Yaylalı Köyü Meryemana Mahallesindedir. Tek apsisli, tek nefli ,düzgün yontma taşlarla örülmüş yapı, üçgensi dik çatıyla örtülmüştür. Kilisenin hemen doğusunda yapı bitişiğinde orijinal kemerle geçişi yapılan bir mahsen bulunmaktadır.Güney tarafında 5 metre mesafede ise tabiat şartlarına bağlı olarak tahrip olmuş kilise çeşmesi bulunmaktadır.Benzer kiliselerden farklı olarak girişi güneydendir. İŞHANLI KİLİSESİ Yapı,Dumanı Köyü İşhanlı Mahallesindedir. 10.15X12.54 m boyutlarında, dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasında inşa edilmiştir. Biri batıda diğeri güneyda olmak üzere yuvarlak kemerli iki girişi bulunmaktadır. Güneyde bulunan kapı 1.23 m açıklığa sahip olup, aynı zamanda ana girişi olarak kullanılmış ve dıştan kemer alınlığa bir hac motifi işlenmiştir. Doğu cephesinde yer alan apsis 4.72 m genişliğinde ve 3.74 m derinliğinde olup, üç mazgal penceresiyle birde nişi bulunmaktadır. Apsisin her iki yanında bulunan 2.10 m genişliğinde ve 2.00 m derinliğinde pastaphorion hücrelerinde ise birer pencere açılmıştır. Üst örtüsü ve taşıyıcıları tamamen yıkılmıştır. Önemli yerlerde düzgün yontma taş diğer kısımlarda ise 0.85 m kalınlığında moloz taş kullanılmış. BİNATLI KİLİSESİ Yapı, Dumanlı Köyü Binatlı Mahallesindedir. 08.70X12.00 m boyutlarında dikdörtgen bir plan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasında inşa edilmiştir. Biri batı,diğeri güney cephesinde olmak üzere iki girişi bulunmaktadır. Güney girişi üzerinde kabartma olarak bir hac motifi işlenmiştir. Bu cephede üst seviyede açılmış üç pencere bulunmaktadır. Doğu cephesinde apsis ve pastaporion hücreleri dışa taşkın olarak yapılmış, kilise fresko süslemeleri yoğunlukla kullanılmıştır. Yörede ayakta kalan tek kilisedir. Kapı,pencere,taşıyıcılar,kemerler ve köşeler düzgün kaliteli kesme taş malzemeden yapılmıştır.beden duvarları ise moloz taştan yaklaşık 0.80 ile 0.90 m. Kalınlığında örülmüştür.Kilise beşik tonozla kaplıdır. VANK KİLİSESİ İl Merkezinden Gözeler köyüne giderken Vank Köyündedir.Yapı dikdörtgen planlı ve ortasında merkezi kubbesi bulunmaktadır.Ancak Bizans döneminde yapıldığı sanılmaktadır.Yapının duvarları ve çatısı sağlam durumdadır.Ancak iç duvar düzeyleri yıpranmıştır.
-
KONAKLAR BAHATTİN KÖKSAL EVİ Yapı, Merkez karaer mahallesi Gazi Sokakta yer almaktadır. Kare plan üzerine yapılan ev 2+saçak altı olarak yapılmıştır. Yapının 1. katı taş duvarla ikinci katı ve saçak altında ise ahşap çatkılar arasında ker**** malzeme kullanılmıştır. Dik çatı ile örtülmüştür. ŞAMANLI MAH.RUM EVİ Evler, Yağlıdere Köyü Krom Vadisinde, Şamanlı Mahallesinde yer almaktadır. Kare plan üzerine yapılmış evlerin 19.yy.’da yapıldığı yöre halkı tarafından ifade edilmektedir. Yapılarda taş işciliğinin tüm güzel örneklerini görmek mümkündür. İki ve üç katlı olarak yapılan evlerin tüm kat geçişleri iç kemer ve taş örmeleriyle yapılmış olup, tavanlarda ve pencerelerde ahşap işciliği görülmemektedir. MUAMMER KUTLUTAN EVİ Yapı, iki katlı olarak inşa edilmiştir.Yaya giriş ortadaki çift kanatlı ahşap giriş kapı ile sağlanmaktadır.Zemin kat girişinin üzeri çemberlidir.Ahşap dikmelerle taşınan cumba altı kemerlidir.Cumbada ön yüzde iki,yanlarda üçer pencere açıklığı bulunur.Yapı kırma çatılı olup, üzeri sac tabakalarla örtülüdür. OSMAN AKTÜRK EVİ Yapı, zemin+2katlı,bahçe içerisinde yer alır.Bir kısmı taştan yığma tekniğinde, bir kısmı ise ahşap çatkı arası dolgu tekniğinde inşa edilmiştir.Yapının ana giriş cephesi kuzey yönden bahçeye bakmaktadır.Bu cephe bodrumun üzeri zemin+2 kat olup,zemin katın ortasından 8 taş basamaklı İran kemerli kapıya ulaşılmaktadır.1.kat girişi üzeri balkonlu kapının her iki yanında ikişer pencere vardır.2.kat birinci katla aynı düzendedir.1.katta iki mazgal,dört normal pencereli ve küçük balkonludur.2.kat 2 mazgal 6 normal boyutlu pencereli olup,önü balkondur.Doğu(Sokağa bakan) cephesi her katta 4’er İran kemerli pencereli kat araları profilli taş silmelidir.Doğu ve güney cephesinin arası iki yanı planlı çokgen biçiminde planlanmıştır. MEHMET AKSOY EVİ Bahçe içerisinde zemin+1+çatı katlı yapı ahşap çatkı arası dolgu tekniğinde inşa edilmiş olup,üzeri sıvalıdır.Karnıyarık planlı yapı beşik çatılı ve Marsilya kiremitle örtülüdür.Yapıya giriş güney cephedeki çift kanatlı ahşap kapıyla sağlanmaktadır.1.kat giriş üzeri çıkmalıdır.Çıkma iki ahşap dikme ile taşınmaktadır.Bu katta çıkma ön yüzünde 2, yan yüzünde birer yanlarda ise ikişer olmak üzere 8 pencere bulunmaktadır.Çıkma uzantısı çatı katına da uzanmaktadır.Ve cephe düzeni 1.katla aynıdır.Batı cephesinde 1.katında 2 pencere açıklığı bulunmakta olup,doğu cephesi sokağa bakmaktadır.Zemin katında 3 adet kare formlu birinci katında ise dikdörtgen formlu 3 pencere açıklığı yer almaktadır. HÜSEYİN ESKİCİOĞLU EVİ Yapı, iki katlı olarak inşa edilmiş, zemin ve 1. katlarına ulaşımı sağlayan iki ayrı giriş kapısı vardır.Pencereler ½ oranında dikdörtgen formlu ve demir parmaklıdır.Kırma çatılı yapının üzeri sac örtülüdür. ŞEHRİ GERGİN VE VARİSLERİ EVİ Yapı, İl Merkezinde Ana cadde üzerinde belediye binasının karşısında yer almaktadır.Kare plana yakın zemin+2 kat üzerine inşa edilmiştir.Zemin kat düzgün yontma taşlarla, diğer kat duvarlarında ise ahşap çatkılar arasında ker**** malzeme kullanılmıştır. Ana cadde üzerinde dükkan giriş katının üzeri cumbalıdır. Kırma çatılı yapının Cumba kısmından başlayarak çatı kademeli olarak yapılmıştır. MAHMUT KARAKULLUKÇU (MEDİHA) EVİ Yapı,zemin+l katlı ve yöresel dilde (saçakaltı) denilen çatı katıda mevcut olup,bahçe içerisinde bulunmaktadır.Yapının esas girişi güney cephesidir.Zemin kata giriş çift kanatlı ahşap kapı aracılığıyla sağlanmıştır.Yapıdaki pencereler ½ oranında ve dikdörtgen formludur.Kuzey cephedeki ahşap çift kanatlı kapı ile doğrudan 1. kata girilmektedir.1.katta 6 pencere,çatı katında ise 4 pencere açıklığı yer almaktadır.Karnıyarık planlı yapı beşik çatılı ve teneke örtülüdür. PAPAZ KONUTU Yapı, Dumanlı (Santa) Köyü Piştovli mahallesindedir. Dikdörtgen planda yapılmıştır. Düzgün kesme taşla tamamlanan yapı, beşik tonoz örtülüdür. ŞAHBENDEROĞLU KONAĞI Bahçe içerisinde zemin+1 katlı yapı,ahşap çatkı arası ker**** dolgu tekniğinde inşa edilmiş olup, üzeri sıvalıdır.Yapıya giriş ise doğu ve güney cephelerde bulunan iki ayrı kapı ile sağlanmaktadır.Esas giriş doğu cephesinde olup,zemin katında ortada çift kanatlı kapı,kapının solunda iki pencere açıklığı bulunmaktadır.Yapının her yerinde ahşap ve kalem işi tarzında çeşitli süsleme unsurları görülmektedir. Kitabe ve Anlamı: -Ya hafız:(Ey bütün kaza ve belalardan koruyan Allah) -Ya Fettah:(Ey kullarının kapalı işlerini açan Allah) -En-nezafetu mine’l iman:(temizlik imandandır) -İnna fetehna leke fethan mubina:(Biz sana apaçık bir fetih verdik) -Men mate gariben fe-kad mate şehiden.Sadaka Resulullah:(Gurbette garip olarak ölen şehit olmuştur.Allah Resülü doğruyu söylemiştir. -Meslina,Mernuş,Şazenuş:(Bu üç kelime Ashab-ı kehf’den üç kişinin adıdır.) İHSAN FAZLI ENKA EVİ Yapı, Bahçe içerisindedir.Zemin kat+1 kat ve Çatı katında(saçakaltı)bulunan yapı ahşap çatkı arası dolgu tekniğinde inşa edilmiştir.Zemin katta ortada bahçeye açılan bir kapı kapının yanlarında ise formu sonradan değiştirilmiş birer pencere açıklığı bulunmaktadır.1. kat giriş üzeri çıkmalıdır.Çıkma yan yüzlerinde birer,ön yüzünde üçer pencere açıklığı yer almaktadır.Çıkma üzeri çatı katında belli bir dönem balkon olarak kullanılmıştır.Ortada bir kapı yanlarında birer pencere bulunmaktadır. Sokağa bakan penceresi iki katlıdır.Bu cepheden birinci kata doğrudan giriş vardır.Burada da ortada bir kapı,yanlarda ikişer pencere açıklığı, giriş üzerinde de çatı katına ait balkon yer almaktadır.Çatı katıda birinci katla aynı düzendedir.Karnıyarık planlı yapı kırma çatılı ve eternit örtülüdür. RAMİZBEY KONAĞI Yapı zemin kat ve birinci kattan oluşur.Evin zemin katına doğu cephedeki çift kanatlı kapı ile girilir.Zemin kat taşlığın etrafındaki odalardan ve mutfaktan oluşur.1. kat her iki yandan çıkmalıdır.Çıkma ön yüzlerinde dikdörtgen formlu üçer pencere, ortada ise kemerli iki pencere açıklığı yer alır.Kırma çatılı yapının üzeri günümüzde sac tabakalarla kaplanmıştır. HACI İMAM KONAĞI(ÖZDENOĞLU KONAĞI) Yapı, bodrum kat+zemin kat+çatı katı olmak üzere üç katlı olarak inşa edilmiştir.Ahşap çatkı arası dolgu tekniğinde inşa edilmiş olup,üzeri sıvalıdır.Zemin katın arka kısımları taş duvar, ön kısımları ise ker**** yığma duvar,1.kat dış duvarları ker****ten yapılmış,iç duvarları ise çamur harçlı bağdadi tarzda yapılmıştır.Kapı pencereleri, doğrama,döşeme ve tavanlar ahşap, çatı dik beşik çatı olup, örtü sac kaplamadır. ERKAN KOCATÜRK EVİ Yapı, Merkez Bağlarbaşı mahallesinde geniş bir bahçe içerisinde,Muammer KUTLUTAN’ evinin hemen arkasında yer almaktadır.Dikdörtgen plan üzerine Zemin+2 kat olarak inşa edilmiştir.Zemin kat düzgün kesme taştan, 1. ve 2. kat duvarları ise ahşap çatkılar arasında ker**** malzeme kullanılmıştır.Yapı Gümüşhane evlerinde görülen genel özellikleri yansıtmaktadır. FAZLI YÜCEL EVİ Yapı, zemin kat üzeri iki katlı olarak inşa edilmiştir.Yapının üç ayrı kapısı ile her kata ayrı,ayrı giriş sağlanmıştır.Zemin katın giriş güney cephedendir.1. katın girişi ise doğu cephesinden verilmiştir.Kırma çatılı yapının üzeri sac ile örtülüdür. ALİ ERKAN EVİ Geniş bir bahçe içinde eğimli bir arazi üzerine yapılan ev topografyaya uydurularak inşa edilmiştir.Zemin kat 1. kat ve çatı katından oluşan bir kat düzenine sahiptir.Zemin kat duvarlarına taş malzeme kullanılırken üst kat duvarları bağdadi tarzda inşa edilmiştir.Zemin kata Kuzey-Doğu cephedeki çift kanatlı kapı aracılığı ile girilmektedir.Çift kanatlı giriş kapısı üzerinde kapı ile aynı genişlikte demir parmaklıklı 2(iki)bölümlü bir pencereye yer verilmiştir.Kapının sağ kanadı üzerinde bulunan kapı tokmağı orijinaldir. Zemin katta taşlığın etrafında kış odalarına yer verilmiştir.Zemin katta bulunan ahşap bir merdiven aracılığı ile yapının 1.katındaki sofaya ulaşılır.1. kat; iç sofa etrafındaki odalar mutfak ve wc, banyo bölümlerinden oluşmaktadır.Çatı katına 1. katta bulunan ahşap bir merdivenle ulaşılır.Beşik yapılı çatının saçak sistemi dışarıya taşkın olarak kademeli şekilde düzenlenmiştir. FAHRİ GÜMÜŞELİ EVİ Süleymaniye Mahallesinde eğimli bir arazi üzerine doğu-batı istikametinde, dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. Zemin kat ve 1. kattan oluşan bir kat düzenlemesine sahiptir.Yapının zemin katı ahşap, hatıl arası moloz, l. Katı ise ahşap çatkılı ker**** dolgu tekniğinde yapılmıştır.Her iki katta sıvalıdır.Yapıya Batı cephedeki çift kanatlı bir kapı ile giriş sağlanmıştır.Kapının üzerinde taşlığı aydınlatmak için yatay dikdörtgen formlu bir pencereye yer verilmiştir.Yan taraflarda ise birbirinden farklı form gösteren ikişer pencere bulunmaktadır.Zemin katta bulunan ahşap bir merdiven vasıtasıyla yapının birinci katına ulaşılır.1. kat Sofa ve etrafındaki odalardan oluşmaktadır.Kuzeyde wc ve banyoya yer verilmiştir.Semer çatı ile örtülen yapının çatısı saçak sistemi ile uyumludur,bağlantıları iyi sağlanmıştınr. EROL KARABİBER-İBRAHİM ÖMÜRDAĞ EVİ Yapı, iki katlı olarak inşa edilmiştir.Zemin kat,1. kat ve çatı katından oluşur.Yapıya giriş zemin katta ve ortada bulunan çift kanatlı ahşap kapılar aracılığı ile sağlanmaktadır.Köşk oda olarak algılanabilen ve yöresel dilde “saçakaltı” denilen yer servis mekanı olarak düzenlenmiştir.Yapının güneybatı cephesi bitişik nizamlıdır.kırma çatı ile evin üzeri sac tabakalarla örtülmüştür. AYKUT SAN EVİ Hükümet Caddesiyle Atatürk Caddesinin kesiştiği alanda yer alan yapı,zemin+2 katlıdır.Ahşap çatkı arası dolgu tekniğiyle inşa edilen yapının üzeri sıvalıdır.Alt katlar dükkan üst katlar işyeri olarak kullanılmaktadır.Ana cephesinin 1.katında 4 adet çıkma yer almaktadır. RAFET ÇUBUKÇU EVİ Süleymaniye Mahallesinde geniş bir bahçe içerisinde, doğu-batı yönünde inşa edilen yapı 2(iki) katlı olarak inşa edilmiştir.Dikdörtgene yakın bir plan şemasına sahip evin zemin kat duvarlarında taş malzeme 1. kat duvarlarında ise ahşap çatkılar arasında ker**** malzeme kullanılmıştır. Doğu cephede zemin kata girişi sağlayan kapıya, kesme taşlardan yapılmış çift yönlü yedi basamaklı merdiven aracılığı ile ulaşılır.Zemin katta iç Sofa etrafında Kış odalarına ve kilere yer verilmiştir.Kırma çatılı yapının 60cm genişliğindeki saçak sistemi Cumba kısmında kademeli olarak ve daha taşkın bir şekilde yapılmıştır.
-
ÇEŞMELER ALINYAYLA (MACARA) ÇEŞMESİ Yapı,Torul İlçesine 23 km.mesafede Alınyayla (Macara) köyündedir.Sivri kemerli,tek lüleli,tek yalaklı kemer üç yivli geçişle süslenmiştir. GÖĞÜS MAHALLESİ ÇEŞMESİ Yapı Torul İlçesine 32 km.mesafede Güzeloluk Köyünün Göğüs Mahallesindedir.Sivri kemerli,tek lüleli ve tek yalaklı olup,kitabesi bulunmamaktadır. SOĞUKSU MAH.ÇEŞMESİ Yapı Torul İlçesi Merkez Soğuksu Mahallesindedir. Kitabesinde 1260 yılında Gorgodosoğlu Osman Ağa tarafından yapıldığı yazılmaktadır.Sivri kemerli,üç lüleli orijinal bir yapıdır. YAYIKÇILAR ÇEŞMESİ Yapı, Torul İlçesine 23 km mesafedeki Gümüştuğ Köyü Yayıkçılar mahallesindedir. Çeşme iki kemerli olup,iç sivri kemerli,dış ise yontma taşla yapılı yuvarlak kemerlidir.Sonradan ilaveli kurunu vardır.İki lülelidir. MERYEMANA MAH.KİLİSE ÇEŞMESİ Yapı,Kürtün İlçesi Yaylalı Köyü Meryamana Mahalle Kilisesi avlusundadır.Kilisenin güneyinde yeralan çeşmenin kemeri düzgün yontma taşla yapılmış olup, kitabesi,lülesi ve yalağı tahrip olmuştur. AŞAĞI MAH.ÇEŞMESİ Yapı, Kürtün İlçesi Yaylalı Köyü Aşağı mahallesindedir.Yuvarlak tek kemeri düzgün yontma taşla yapılmıştır.Tek lüleli ve tek yalaklıdır. Lüle etrafı iç kemerle tamamlanmıştır.Günümüze kadar sağlam vaziyette gelmiştir. MANATLI MAH.ÇEŞMESİ Yapı, Torul İlçesi Uğurtaş Köyü Manatlı Mahallesindedir. Su haznesi ve yalağı tahrip olan yuvarlak kemerli çeşmenin alınlık üzerinde kitabe yeri mevcuttur. ALPULLU MAH.ÇEŞMESİ Yapı, Uğurtaş Köyü Alpulu Mahallesindedir.Düzgün yontma taşla yapılan yuvarlak kemerin çevresi moloz taşlarla tamamlanmış, kitabesi bulunmamakta, su haznesi akmamaktadır. ALPULLU MAH.ÇEŞMESİ-2 Yapı, Uğurtaş Köyü Alpulu mahallesindedir.Yuvarlak Kemerli olup, tek yalağı ve tek lülesi vardır. Kitaesi bulunmamaktadır. İMERA (OLUCAK) MANASTIR ÇEŞMESİ Yapı, Merkez Olucak (İmera) Köyü Manastır Kilisesinin yanındadır.Çeşme kaynağından çıkan su fazla miktarda olup, içme suyu olarak kullanılması yanında Köyün sulama suyu ihtiyacınıda karşılamaktadır. Yapı iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Düzgün yontma taşlarla karşılıklı yapılmış iç bölüme geçişi sağlayan çift duvarlar mevcuttur.İkinci bölümde ise su kaynağını içine alan ve geniş sahanlığı olan mekanı vardır. OSMAN AĞA ÇEŞMESİ Torul Soğuksu Mahallesinde yer alan bu çeşme,üzerindeki kitabesinden anlaşılacağı üzerine 1264/1848 yılında Korkudaş-zade Osman Ağa tarafından yaptırılmıştır.Köfeki taşından inşa edilen çeşme,iki sütun üzerine yükselen sivri kemer ve beşik çatıdan oluşmaktadır.Çeşmenin sütunlarının alt kısımlarında birer dinlenme taşı vardır.Üç adet demir oluktan suyu bolca akan çeşmenin aynalığında sağlı,sollu iki niş ve ortasında ise kitabesi yer almaktadır. IŞIK KÖYÜ ÇEŞMESİ Torul’un Işık Köyünde yer alan bu çeşme hafif kemerli olup,yontma taştan yapılmıştır.Çeşmenin üzerinde 48x38 cm boyutlarında köfeki taşı üzerine sülüsle yazılı kitabesi vardır.Kitabedeki tarihe göre Çeşmenin 1171/1757 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. SADAK KÖYÜ ÇEŞMESİ Yapı, Kelkit İlçesi Sadak Köyü Tarihi Camisi yanındadır. 1830’lu yıllarda yapılmıştır. Düzgün yontma taşla yapılan eserin iki lülesi ve bir yalağı vardır. GÖKÇELER KÖYÜ ÇEŞMESİ Yapı, Şiran İlçesi Gökçeler köyündedir. Çeşme yan yana üç bölümden oluşmaktadır.Yapı daha önce Köyün başka bir bölümünden taşınmıştır. Yoğun Orijinal freskler taşımaktadır. Tarihi çeşmeler içerisinde mimari tarzıyla farklılık arz etmektedir. ORTA MAH.ÇEŞMESİ İlçeye 12 km.mesafede Büyükçit Köyü Orta mahallede olan çeşme 2.40 metre yüksekliğinde 1.08 metre kalınlığında iki lüleli orijinal kitabesi tahrip olmuş çift sivri kemerli bir çeşmedir. GÜMÜŞTUĞ KÖYÜ BAŞ (YUKARI) MAH. Yapı,Torul İlçesine 23 km.mesafede Gümüştuğ köyü Baş (Yukarı) mahalle yerleşimindedir.Tek lüleli olup, iç kemeri sivri,dış kemeri yuvarlaktır.Kitabesi mevcut değildir. YUSUF AĞA ÇEŞMESİ Yapı,İlçe Merkezine 36 km.mesafede olan Söğüteli Köyünün Kazıkbeli Yaylasındadır.Yaklaşık 600 yüzyıllık olduğu söylenen çeşmenin taşları orjinaldir.1.5 metre uzunluğunda ve 1 metre yüksekliğinde olan çeşme,düzgün kesme taşlar ile yapılmış,bir yalağı mevcuttur.Yapının üzerinde küçük bir kemer vardır.Çeşmeye bitişik olarak daha sonra bir yalaklı küçük bir çeşme daha ilave yapılmıştır. MİR AHMET RAŞİT ÇEŞMESİ Yapı, Gümüşhane’nin merkez Güzeller Mahallesindedir.Kitabesinden anlaşılacağı üzere M.1202 yılında Mir Ahmet Raşit tarafından yaptırılmıştır.Köfeki taşından yüksek ve geniş bir kemerle inşa edilen çeşmenin üzerinde 45x37.5 cm boyutlarındaki köfeki taşı üzerine süslü yazılı kitabesi vardır.Ayrıca çeşmenin sağ ve sol üst köşelerinde yazılar vardır.Çeşmenin suyu akmaktadır.Hazne duvarlarının taşları yer,yer sökülmüştür. Kitabenin anlamı: 1-Sevgili,saygı değer ve göz nuru olan (Mir Ahmed Raşid)bu Rüstem mahallesini ihya eyledi. 2-Hayırlar sahibi o kişi, yola çıkıp bu çeşmeyi yeniden yaparak konutlara su akıttı;aferin ona! 3-Kurnadan doğru bir tarih düştü;(bu) kaynak suyu Mir Ahmed Raşid’indir. KABAKÖY ÇEŞMESİ Çeşme Merkez Kabaköydedir.Kuzeybatı köşesinde sokağa çıkıntılı olarak düzgün kesme taşlardan yapılmıştır.Sokağa bakan kuzey ve doğu cepheleri kuzeydoğu köşesinde yer alan ayak üzerine oturan yuvarlak iki kemer göz açıklığına sahiptir.Çeşmeye iki sıralı taş basamaklarla bu kemer gözlerden giriş sağlanmaktadır.Kapalı olan batı ve güney cephelerinde musluklar ile oturacaklar yer almıştır.Şadırvanı andıran çeşmeyi 19.yy’la tarihlendirmek mümkündür. DALTABAN ÇEŞMESİ Sadullah efendi Camiinin Güneybatısında yer alan Daltaban çeşmesi 1. dünya savaşı sırasında “ Cihat-ı ekber” hatırasına yapılmıştır.Sekizgen mermer zemin üzerine dört cepheli ve üç bölüm halinde yükselen bir tarzda köfeki taşıyla yapılmıştır.Çeşmenin musluklarının yer aldığı 1. katı kenarları 1 metre uzunluğunda dört kare cepheden oluşmaktadır.Her cephede yaprak motifleri arasında birer musluk vardır.İkinci katı 70 cm. boyutlarında dört kare cepheden oluşmaktadır.Doğu-Kuzey ve Güney cephelerinde madolyon şeklinde birer mermer kitabe yer almaktadır.Batı cephesindeki yeri boştur.3 bölümü yedi cepheli bir sütundan oluşmakta, iki bölümün ortasında yükselmektedir.Doğu cephesindeki kitabede Osmanlı padişahı Mehmet Reşad’ın adı yazmaktadır.
-
GÜMÜŞHANE ‘DE ; YAPMADAN DÖNME Karaca Mağarasının 15 milyon yıllık oluşumu ile gizemli bir dünyada yolculuk ederek, doğal klima havasında ciğerlerinizi rahatlatmadan, Zigana dağı kayak evinde konaklayarak kar ve çim kayağı, foto-video safari, ornitoloji, trekking, yamaç paraşütü, atlı doğa yürüyüşü gibi etkinlikleri yapmadan, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında yayla şenliklerinin ve kuşburnu Kültür ve turizm festivalinin heyecanını yaşamadan, Taş köprü,Zigana,Kazıkbeli, ve diğer yaylalarda kekik kokulu doğal güzelliklerin silüetini hissetmeden, Santa Harabelerinde tarihe yolculuk yapmadan, Sarıçiçek Köy odalarındaki sanat ve kültürün harman olduğu gizemli ortamı yaşamadan, Artabel Gölleri Doğal Park Alanlarında bulunan 32 adet krater göllerde, buzul karların mavi ile buluştuğu otantik ortamlarda kamp yapmadan, Şiran ilçemizde bulunan Tomara Şelalesinde su renginin süt beyazına nasıl dönüştüğünü, su sesinden otantik şarkı dinlemenin zevkini tatmadan, Kelkit satala( Sadak) antik kentini gezerek antik havuzda yüzüp güzellik tanrıçası Afrodit’ in havuz öykülerini , Londra British Museum’ daki Bronz Büstün öyküsünü dinlemeden, Zigana Limni Gölünde piknik ortamını yaşayarak doğal ve kültürel güzelliklerin örtüştüğü Tarihi Zigana İpek Yolunda yolculuk yapmadan, İmera manastırında göz yaşı odalarının mitolojik öyküsünü dinleyerek tarihte dinsel yaşantılarda yolculuğun tadına varmadan, Merkeze iki km. mesafede bulunan Antik Kent Süleymaniye Mahallesinde üç dine mensup insanların yaşantısını ve acı tatlı günlerini yüzyıllarca birlikte nasıl geçirdiğinin güzel örneklerini ve öykülerini dinlemeden, Kürtün İlçesi örümcek ormanlarında doğal güzelliklerin mavi ile örtüştüğü gizemli dünyada yolculuk yapmadan….. GÜMÜŞHANE’DE ; GÖRMEDEN DÖNME Şehir merkezinde Orman İşletme Mezra Park yerinde şehre nazır piknik yaparak , harşit vadisinin iki yakasına inci misali dizilmiş şehir merkezini, Şiran Tomara şelalesinde suyun süt beyazına dönüştüğünü, Merkez Halgent şelalesinde suyun gizemli akışını, İnancın kayaya kazıldığı kaya kiliseyi (Çakırkaya Köyü), Kelkit Satala (Sadak Köyü) Antik Kentini, Süleymaniye (Merk.) Antik Kentini, İmera Manastırı ve Antik kenti ile Büyükçit Köyü Meryemana Kilisesini, Kamberli,Tohumoğlu, Torul ; Taşköprü, Büyükçit Köyü Meryemana ve Halilli Mah.köprüsü gibi tarihi köprülerin üzerinden tarihin akışını, Tekke Çağırgan baba, Pirahmet, Firdevs Hanım, Gelin Ebe türbelerinde manevi mutluluğu, Süleymaniye, Güzel Oluk Büyük Çit, Sadak gibi camilerde Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin güzel örneklerini, Daltaban, Mir Ahmet, Osman Ağa, gibi tarihi çeşmelerde Osmanlı Türk dünyasının su kültürünü, Kov , Canca, Torul, Akçakale, Keçi kale gibi kale örneklerini, Çakır Gölü, Torul Zigana Limni Gölünü, Musalla da Artebel Göllerini ve Doğal Park alanını, Abdal Musa Kara Gölleri, Torul Zigana Eski Çin- İran – Trabzon Tarihi İpek yolunun tarihi olgusunun doğal güzelliklerle kucaklaşmasını, Tersondağı, Karanlık dere, örümcek, Zigana ormanlarını ve fauna varlığını, Floradaki çok zengin çeşitliliği ve tespiti yapılamamış bitki çeşitlerini bu çeşitler arasındaki renk cümbüşünü, Merkez Karamustafa Köyü Hatun oluk Mevkiini, Torul Güvenli Köyü Tomara Mevkiini , Örümcek Ormanları içerisindeki anıt ağaçları. Sarıçiçek Köy evlerindeki ve eski Gümüşhane Evlerinde tarih ile kültürün kaynaşarak sunduğu güzel örnekleri, İlin sevecen ve misafirperver insan dokusu içerisinde sunduğu yayla şenliklerini, Festivalleri, Yer altı sarayı Karaca Mağarasını ve Astımlı hastaları tedavi eden havasını, Dinler mozağiinin,(müslümün,hiristiyan,Musevi) koyun,koyuna yaşadığı Eski Gümüşhane)Süleymaniye mahallesindeki tarihin şahitliğini yapan, Camileri,Kiliseleri,hanları,hamamları,mağazaları görmeden,dinlemeden, Torul İlçesi Çit deresi güzergahındaki, Büyükçit, Gümüştuğ, Haviyana, Avliyana, Zermut Köylerindeki Tarihi Çeşmeleri, Kiliseleri, Camileri, Köprüleri, Su değirmenlerini, Kaleleri görmeden. GÜMÜŞHANE’DE YEMEDEN DÖNME ; Gümüşhane-Trabzon, Gümüşhane-Bayburt, Gümüşhane Erzincan, Gümüşhane Giresun Ana Tur güzergahı üzerindeki yeme içme tesislerinde alabalık, yöresel yemek çeşitleri, mangal ızgaraları, diğer yemek çeşitleri ile damak zevkinizi yaşamadan, Zigana dağı kayak evinde yöresel yemeklerin ve kekik kokulu mangal ızgaraların tadına varmadan, Taş köprü Yaylası, Zigana Yaylası ve diğer yaylalarda kekik kokulu mangal ızgara türlerini, yöresel yemek çeşitlerini ve alabalığı yemeden, Zigana Limni Gölünde piknik ortamını yaşayarak doğal ve kültürel güzelliklerin örtüştüğü Tarihi Zigana İpek Yolunda seyir zevkine varırken mangal ızgaranı yemeden, Yörenin damak tadı Siron’unu, gendime çorbasını, sacda lemis’ini ve kaymak kuymağını yemeden, Güzellik iksiri ve kuvvet kaynağı kuşburnu çayını ve marmelatını tatmadan, Yörede doğal viyagra olarak adlandırılan pestil –kömeden tatmadan, Sofraların güç kaynağı cevizi ve doğal kan deposu dut pekmezini tatmadan, Şiran Süt fabrikasında üretilen Gümüşhane kaşarını yemeden, Mescitli Köyü Aile piknik İşletme tesislerinin doğal ve sıcak aile ortamında Alabalık, Izgara ve Kaymak Kuymağını yemeden. GÜMÜŞHANE’DE ; ALMADAN DÖNME Alışveriş için şehir merkezinde hediyelik gıda ürünlerinden, yörede doğal viyagra olarak adlandırılan pestil- kömeden almadan, Sofraların güç kaynağı cevizi ve doğal kan deposu dut pekmezini almadan, Güzellik iksiri ve kuvvet kaynağı kuşburnu çayını ve marmelatını almadan, Torul ve Kürtün İlçelerimizde havuzlu bahçe ve daha bir çok desenle üretilen el emeği göz nuru hereke tipi ipek ve yün halılardan almadan, Kelkit İlçemizden desenli Zilli Kilimlerden, Şiran İlçemizde ala kilimlerden almadan, Kürtün ve Torul İlçelerimizde üreticiden, tüketiciye sunulan ağaç oymacılık ürünlerinden almadan, Merkez Dölek Köyünde yemeklerin damak tadında pişirildiği gudulardan almadan…. Gümüşhane-Trabzon, Gümüşhane-Bayburt, Gümüşhane Erzincan, Gümüşhane Giresun Ana Tur güzergahı üzerindeki yeme içme tesislerinde alabalık, yöresel yemek çeşitleri, mangal ızgaraları, diğer yemek çeşitleri ile damak zevkinizi yaşamadan,
-
TURİZM-GENEL BİLGİLER Kuruluşu M.Ö.3000 yıllarına dayanan Gümüşhane hiç kuşkusuz tarihi süreç içerisinde günümüze dek önemini kaybetmemiş bir yerleşim yeridir. Coğrafi konumu itibariyle de Karadeniz’i doğuya bağlayan geçiş noktası üzerinde konumlanmış, her uygarlıktan bir parçayı bünyesinde barındıran eşsiz doğal ve tarihi değerleri olan bir İlimizdir. Gümüşhane, İl Merkezi ortasından geçen Harşit Çayının iki yakasına yaslanmış durumdadır. Gümüşhane tarihi mimarisinin en ilgi çekici unsuru olan konaklar, ziyaretçilerini tarihin derinliklerine sürükler. İl’de tescilli bulunan 44 adet konak mevcuttur. Gümüşhane tarihi kalıntılar bakımından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. İl genelinde 2863 sayılı yasa kapsamında tescilli bulunan 24 adet camii, 5 adet türbe ve kümbet, 14 adet kale, 6 adet Minare, Höyük ve Peri Bacası, 6 adet Han ve Hamam, 6 adet mezarlık, 32 adet çeşme, 39 adet Köprü, 99 adet Kilise ve Şapel, 5 adet Okul ve Medrese, 7 adet Mağara, 2 adet Göl ve Şelale, 20 adet Sit alanı tarihi ve doğal değerlerimizdendir. İl genelinde toplam 405 tarihi eser bulunmakta olup; bunların 277 adedi koruma altına alınan tarihi eserler kapsamındandır. KARACA MAĞARASI Mağaralar bilindiği gibi insanlara ilk doğal barınaklık yapmış önemli mekanlardır. Bu nedenle uzun yıllar araştırmacıların dikkatini çekerek ayrıntılı araştırmaların yapılmasına neden olmuşlardır. Bunun yanında mağaralar içerisinde sakladığı gizli gizemin ve güzelliklerin keşif ve seyri insanlara ayrı bir huzur ve mutluluk vermektedir. Ayrıca mağaralar heyecan verici sporların yapılmasına, bağımsız bir bilim dalı olan (speleoloji) Mağara Bilimcilik dalının gelişmesine de olanak sağlamışlardır. İlimiz Torul İlçesine bağlı Cebeli Köyü sınırları içerisinde barındırdığı Karaca Mağarası şehir merkezine 17 km. mesafede, denizden 1550 m. yükseklikte olan ve Gümüşhane turizminin lokomotifi durumunda bir mekandır. Mağara Gümüşhane-Trabzon karayolunun yani ana güzergahının 12.km.'nde kuzeye ayrılan 4 km.'lik yolu takiben ulaşılır. Ana tur güzergahından sonraki 4 km.'lik yol çift şerit ve asfaltlanmış, tur otobüslerinin rahatça gittiği bir yoldur. Mağaranın bulunduğu yerde kır kahvesi, dinlenme tesisleri gibi ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri öncül tesisler mevcuttur. Mağara damlataşı şekillerinin en güzel ve en görkemli, görenleri büyüleyici örneklere sahiptir. Mağara görenlerin tekrar görmek istedikleri, UNESCO'nun Dünya Miras Listesine girecek güzellikte ve değerde bir mekandır. Bu nedenle Gümüşhane turizminin adeta dinamosu durumundadır. Sağlık turizmi yönünden özellikle solunum rahatsızlıklarına (astım gibi) iyi gelmektedir. Karaca Mağarası 1996 yılında turizme açılmış ve bu güne kadar mağara 600.000'in üzerinde yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmiştir. Karaca Mağarası'nı görmek gerçekten insanlarımızın gezi envanterlerinde apayrı, gizem dolu, seyrine doyum olmayacak bir sayfa açmaktadır. TOMARA ŞELALESİ Şelale Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Şiran İlçesine 25 km mesafede bulunan Seydibaba Köyündedir. Tomara Şelalesi adeta kayaları patlatarak 15-20 m. genişliğinde bir alandan çıkarak yaklaşık 25-25 metre yükseklikten kar veya süt rengini almış bir su varlığı şeklinde 2 km uzaklıktan duyulan su ninnileri sesleri ile yatağına dökülmektedir. Suyun akış vadisi içerisinde oluşturduğu akış kıvrımları , akış rejimi vadinin rafting yapılabilecek konumda olmasını sağlamaktadır. Şelale ve çevresinin zengin flora ile oluşturduğu uyumlu peyzajı görülmeye değer güzelliktedir. Şelale çevresinde yeme içme ve dinlenme gibi öncü tesisleri bulunmaktadır. ARTABEL GÖLLERİ Gümüşhane ili Torul ilçesi Gülaçar Köyü'nden geçen Artebel Deresi kaynağında bulunan ve yörede Yıldız gölleri, Beş göller, Karanlık Göller gibi adlarla alınan krater gölleri Gümüşhane il merkezine yaklaşık 60 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Gülaçar köyüne bağlı Artebel Mahallesi'nden sonra orman yolu ile ilk şelaleye ulaşmak mümkündür bu noktadan itibaren ilk krater gölü olan Karanlık gö1e 90 dakikalık bir yürüyüşle ulaşmak mümkündür. Yörede iki ayrı jeolojik zaman diliminde hüküm süren volkanik aktiviteye bağlı formasyonlarla kaplıdır. İlk aktivite Üst Kratesede meydana gelmiş olup sahada yayılım gösteren Andezit Bazalt ve Piroklastiklerle temsil edilmektedir. Bu volkanikler yer yer Granit, Granodiyorit, Mikro Granit ve Kuvarslı Diyorit gibi mağmatiklerce kesilmiştir. Artabel deresi menbaının hemen kuzeyinde bulunan ve ilk şelalenin kuzey doğusunda yer alan Karanlık Göl bu dönemde gelişen kayaç topluluklarıyla çevrilmiş olup adi geçen Volkanizmaın yüzeye çıkışını sağlayan ilksel volkan bacasının ağız boşluğunda gelişmiştir. Diğer göller ise (Karagö1 Dağı'nın doğu yamacında Beş Göl, Artabelin Başı Tepe'sinin kuzey eteğinde Karanlık Göl, Sofranın Başı Tepe'sinin batısında Beş Göller adı ile anılan Dört Göl; Gavur Dağı doğu zirvesinde Karagöller adı ile üç gö1 yer almaktadır.) Yine aynı formasyon içerisinde ve sahanın en kuzeyinde Abdal Musa Tepesi'nde bir göl Mezar Yayla güneydoğusunda adsız bir göl, Mezar Yayla kuzeydoğusunda iki göl olmak üzere toplam on sekiz adet krater gölü bulunmaktadır. Artebel Gölleri ve çevresi gerek jeolojik ve jeomorfolojik, gerekse flora ve fauna yönünden oldukça kaynak değerlere sahip olmasının yanında peyzaj değerleri bakımından da yüksek bir değere sahiptir. Saha içerisinde yer alan ve yöreye adını veren on sekiz adet buzul/krater gölünün devamlılığının sağlanması eşsiz manzara güzelliklerinden halkın koruma kullanma dengesi içerisinde faydalanabilmesi ve yörenin gelecek kuşaklara bir miras olarak aktarılabilmesi için 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 3. maddesine göre Gümüşhane ili Torul ilçesi sınırları içerisinde kalan Artebel Gölleri ve çevresinin 5859 hektarlık kesimi "Artebel Gölleri Tabiat Parkı' olarak ilan edilmiştir.Ayrıca Zigana Köyü yaylalarında Limni ve Kuzu Gölleri, Yağmurdere sınırları içerisinde (Şakir Göl, Kürtün Sarıbaba'da Karagöl, Dörtkonak Yaylasında Aygır Göl, Dipsiz Göl gibi ilimiz sınırları içerisinde irili ufaklı göller mevcuttur. LİMNİ GÖLÜ Torul ilçesi Zigana Köyü Saronay Yaylasındadır. Göl ve çevresi sahip oldugu doğal güzellikleri, zengin flora ve faunası ile adeta insanları büyülerken klima özelliği havası ile insanlara sağlıklı bir ortam sunar. Göl çevresinde öncül tesisler mevcuttur. ZİGANA DAĞI TURİZM MERKEZİ Gümüşhane -Trabzon yolunun 50. km.'nde bulunan Zigana tünelini geçtikten sonra doğaya 3,5 km stabilize yolla ulaşılan Zigana Turizm Merkezi 2032 m. yüksekliktedir. Hava yolunu tercih edenler Trabzon-Zigana arası 50 km. asfalt yolu, otobüsle gidebilirler. Zigana Turizm Merkezi, elektrik, içme suyu, 800 m. teleski kayak eğitimi tesisi ve telsiz-telefon haberleşme sistemine sahip olup, otel, lokanta, kır kahvesi, et lokantası, bakkal, kasap, manav işletilmektedir. Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender beldelerimizden biridir. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir bölgemizidir. Zigana'da kır kahvesinin bahçesinde oturuken kuz sisi bulutu, güneyde pırıl pırıl güneşi görebilirsiniz. ÖRÜMCEK ORMANLARI Gümüşhane ili Kürtün İlçesi sınırları içerisinde yer alan örümcek Ormanlarında Avrupanın en yüksek göknarları (61,5 m.) ve Türkiyenin en uzun ladinleri (57,6 m. ) yer almaktadır. Örümcek Ormanları İl merkezine 60 km. mesafede olup, karayolu ile ağaçların bulunduğu bölgeye gidilebilir. SARIÇİÇEK KÖY ODALARI Sarıçiçek Köyü Gümüşhane İl sınırları içerisindedir. Sarıçıçek Köyüne ulaşmak için Gümüşhane-Erzurum Karayolunun 20. km.'ndeki Tohumoğlu mevkiinden Yağmurdere yoluyla gidilir. İl Merkezine 50 km. uzaklıktadır. Sarıçiçek Köyü 60 haneli tabii güzelliği, yer aldığı dağın yamacında zümrüt yeşili vadiye inen taraçalar üzerine kurulmuş evleriyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Evler 1873 yılında yapılmış olup, iki adettir. Bölgede ortaya çıkan mesken tiplerinin oluşumunda Türk geleneği ile yerleşik geleneğin ve mahalli hususiyetlerin büyük rolü olduğu tahmin edilmektedir. Odaların içerisi sanat açısından ilgi çekici şekilde tezyin edilmiştir. KALELER Gümüşhane yöresinde savunma ve gözetleme amaçlı 35 kale vardır. sayının bu denli çok oluşu İran-Mezopotamya ticaret yolu üzerinde bulunmasıyla açıklanabilir. Canca, Akçakale (Merkez), Edire(Dörtkonak) kalesi, Kov kalesi, Keçikalesi, Kodil kalesi, Torul kalesi, Sadak kalesi, Gümüştuğ kalesi gibi... CAMİLER Eski Gümüşhane'de bilinen altı camiden ancak bir tanesi sağlam olarak durmakta, diğerleri ise yıkık veya harabe durumunda bulunmaktadır. Sağlam olarak duran ve ibadete açık olan camii Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle yaptırılan Süleymaniye Camii'dir. Evliya Çelebi (1647) ise Seyahatname'sinde on bir mihraptan bahsetmektedir. Eski Gümüşhane'de bulunan diğer camilerin isimleri şöyledir: Saray Cami (Hükümet önünde bulunan bu cami devlet memurlarına aitti.), Küçük Cami, Rüştiye Mektebi önündeki cami, Hamza Paşa Camii ve Yabancıların ibadetlerine mahsus Cami. Diğer Camiler; Tekke Köyü Camii,Akgedik Köyü Camii, Yağmurdere Köyü Camii, Torul Güzeloluk Camii, Kelkit Çambaşı Köyü Camii, Sadak Köyü Camii, Sarıca Köyü Camii, Süleymaniye Köyü Camii. ÇEŞMELER Daldaban Mahallesi'nde, Sadullah Efendi Camii'nin güney-batısında yer alan Daltaban Çeşmesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında, "Cihad-ı Ekber" hatırasına yapılmıştır. Yapılış tarihi, güney cephesi kitabesinde 1331-1333 olarak belirtilmiştir. Rumi olarak kabul etmek durumunda olduğumuz bu tarih 1915-1917 miladi yıllarının karşılığıdır. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda, Ingiltere, Fransa ve Rusya'nın oluşturduğu İtilaf Devletleri karşısında Almanya, Avusturya ve Italya'nın oluşturduğu ittifak Devletleri safında savaşa katılmıştır. 14 Kasım 1914 tarihinde Cihad-ı Ekber fetvası yayımlanarak bütün Müslümanlar cihada davet edilmiştir. Böylece devlet dokuz cephede dört yıl sürecek kanlı bir savaşa katılmış, 18 milyon tahmin edilen Osmanlı Devleti nüfusundan savaş sırasında 3 milyon insan ölmüş, yaralanmış veya kaybolmuştur.İşte bu çeşme Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na katılması anısına yaptırılmıştır. Daldaban Çeşmesi, sekizgen mermer zemin üzerine dört cepheli ve üç bölüm halinde yükselen bir tarzda köfeki taşıyla yapılmıştır. Çeşmenin musluklarının yer aldığı birinci katı, kenarları 1 m uzunluğunda dört kare cepheden oluşmaktadır. Her cephede, yaprak motifleri arasında birer musluk vardır. Muslukların suyu akmaktadır.Çeşmenin ikinci katı kenarları 70 cm boyutlarında dört kare cepheden oluşmaktadır. SANTA HARABELERİ Santa Harabeleri 17. yy'dan beri dini, ticari ve kültürel önem taşıyan bir yerleşim yeridir. Santa Harabeleri bugünkü Dumanlı köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. 7 adet mahallesi vardır. İl Merkezine uzaklığı 80 km.'dir. Ulaşım Yağmurdere Bucağı üzerindedir. Her mahalle tümüyle taştan inşa edilmiş tek katlı konutlar, taş cepheli 1 veya 2 kilise, her sokak başında 1 çeşme vardır. Tarihi eserler yönünden zengin olan Santa doğal konumları itibariyle de yayla özelliği taşımaktadır. İMERA MANASTIRI Olucak (İmera) Manastırı; il merkezine 38 km. uzaklıkta Olucak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Antik kentte kubbeli ve kubbesi tonozlarla örtülü manastır bulunmaktadır. Kitabesinden 1350'de yapıldığı anlaşılmaktadır. Çok sayıda tarihi ve kültürel değeri bulunan antik şehir arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. SADAK HARABELERİ Satala olarak bilinen Antik Kent Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Kelkit İlçesinin 17 km. Güneydoğusundadır. Bu günün Sadak Köyü Antik Devirde Satala adını taşıyordu. Eski Roma İmparatorluğunun doğudaki en önemli askeri ordugahı Anadolu ve Kapadokya 'dan Karadeniz'e geçen askeri yolların birleştiği bir kenttir. Kent çevresinde tiyatro, opera ve yapı kalıntıları , motifli tuğlalar , prezeler , sütun başlıkları, hayvan heykelcikleri , mühürler, sikkeler, yüzükler, pişmiş topraktan yazıtlar,Roma ve Erken Bizans dönemine aittir. Antik kenten Su Kemerleri, ünlü Yunan heykeltıraşı Fidyes tarafından yapılan ve şu anda Londra Brithis Museum da bulunan güzellik tanrıçası Afrodit' in heykeli, antik havuz, mezar sikkeleri,günümüze ulaşan tarihi kalıntılardır. ÇAĞIRGAN BABA TÜRBESİ Gümüşhane'ye bağlı Tekke Köyü'nde, ana yol kenarında yer alan Çağırgan Baba Türbesi, iç kapısı üzerindeki kitabeye göre Recep - 990 Temmuz - 1582'de yapılmıştır. III. Murat'ın (1574-1595) İran seferi sırasında gördüğü bir rüya üzerine yapıldığı ve Gümüşhane, Samsun ve Tokat'ta vakıfları bulunduğu bilinmektedir. Türbenin asıl mekanı kare bir plan üzerine taştan yapılmış, sonradan batısına dikdörtgen planlu bir bö1üm daha eklenmiştir. Her iki bö1ümün de içinde birer sanduka yer almaktadır. Türbenin asıl mekanının üzerindeki kubbe, dıştan sekizgen bir piramit külahla örtülüdür. Türbeye kuzey cephesinden girilmektedir. Çağırgan Baba'nın yattığı odanın giriş kapısı üzerinde 41x30 cm boyutlarında mermer üzerine iki satır sülüsle yapılmış kitabesi yer almaktadır.Türbe son yıllarda onarım görmüştür. PİRAHMET TÜRBESİ Gümüşhane-Erzurum yolu üzerinde Pir Ahmet Köyü'nde yer alan bu türbe, Karamanoğlu Pir Ahmed Bey'e aittir. Kare bir plan üzerine taştan yapılmış olup, Üzerine yine taştan piramidal bir çatıyla kapatılmıştır. Mezar, türbenin altında olup buraya beş basamaklı taş merdivenle inilmektedir. Türbeye kuzey cephesindeki yuvarlak kemerli alçak bir kapıdan girilmektedir. Güney cephesinde şok küçük bir penceresi vardır. Kubbesi iç taraftan kademeli tromplara oturtulmuştur. Türbenin içinde batı duvarında çok grift bir sülüsle yazılı ancak, üzeri onarım sırasında çimento ve kumla yer yer kapatılmış, bazı kelimeleri seçilebilen bir kitabesi vardır. Türbe 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında (1520-1566) yapılmıştır. GELİN EBE TÜRBESİ Şiran'a bağlı Seydi Baba Köyü'nde yer alan bu türbe, dikdörtgen plan üzerine kesme taştan yapılmış olup üzeri kırma çatı ile örtülüdür. Türbe 120 cm yüksekliğinde, 230 cm eninde ve 365 cm boyunda bir kaide üzerine, 330 cm boyunda 190 cm eninde ve 105 cm yüksekliğinde duvarlarla yükselmektedir. Çatısı onarım görmüştür. Batı cephesi taşları yer yer sökülmüştür. Türbenin kuzey cephesi duvarında iki ayrı kitabe vardır. Bunlardan sağdakinde türbenin 1227/1812 yılında imar edildiği ifade edilmektedir. Türbede yatan kişi hakkında elde belgeye dayanan bilgi bulunmamaktadır. Köylüler türbeyi "Gelin Ebe Türbesi" diye adlandırmaktadır. FİRDEVS HATUN TÜRBESİ Şiran'a giderken Çilhoroz Dağı üzerinde, yoldan 20 m solda yer alan Firdevs Hatun Türbesi, kesme taştan sekizgen bir plan üzerine yapılmıştır. Türbenin kuzey cephesinde giriş kapısı, diğer cephelerde birer penceresi vardır. Kubbesi ve saçakları onarım görmüştür. Kuzey cephesinde giriş kapısı üzerinde kitabeleri yer alan türbe, 1556-1557 tarihinde yapılmıştır. Halen Yunus Emre ilköğretim Okulu bahçesinde bulunan köfeki taşına yazılı kitabenin de buradan söküldüğü anlaşılmaktadır.
-
GÜMÜŞHANE OYUNLARI HALK OYUNLARI Folklor: Halk hayatının veya kültürünün ilmidir.Medeni bir millet içinde okumuş insanların kültürüne zıt olarak yaşayan büyük kalabalıkla onun gelenek yoluyla, tecrübeleriyle elde ettiği maddi ve manevi bilgilerin tümüdür. Folklor alanına girecek olayların temel özelliği gelenek yoluyla zaman ve mekan içinde nesilden nesile geçmiş olmasıdır.Bu geçiş sırasında “Ya ustadan çırağa, ya babadan oğla, ya da kulaktan kulağa” şeklinde bir yol izler. Folklorun canlı kaynağı halk hayatıdır.Doğumdan ölünceye kadar geçen devrede bütün törenler, gelenek ve görenekler, halk sanatları, hurafeler…vb.sözlü ve elle tutulur kaynaklardır. Folklorumuzun öğelerini oluşturan halk oyunlarımızda ve düğün törenleri sırasında, icra edilen seyirlik oyunlarımızda ortak bir yaşantının paylaşıldığını, bir olayın, yaşanan bir coğrafyanın tasvirini, insanımızın hoşgörüsünü, misafirperverliğini ve kahramanlığını görmek mümkündür. Gümüşhane folklor önünden zengin bir ildir.Bu zenginliğin temelinde özellikle coğrafi konumun etkisi büyüktür.Çeşitli alanlarda görülmekte olan geçiş özelliğini bu alanda da görmek mümkündür.Ancak bütün bu kültürel değerler yeni bir sentezin sonucu olarak Gümüşhane’ye has kimliğe bürünmüştür.Her bölgenin kendine özgü karakteristikleri bulunduğu gibi bölgelerin kendi içerisindeki yerleşim birimlerinde de ayrı oyun zenginliklerine rastlanmaktadır.Gümüşhane yöresi bu konuda tipik bir örnektir.Yalnız bu manada yeterli derleme ve tanıtım çalışmalarının yapılmaması ve ilimizin kapalı bir ekonomiye sahip olması dolayısıyla kültür ürünlerimiz saklı kalmıştır. Yöresel Halk Oyunlarımız: Dizden kırma (dik horon-urumdiki-vasilindiki), sarıkız, Tulum, Sarhoşbarı, Temürağa, Hoşbilezik, Nari, Daldalar, Turnalar, Şiro, Karabet, Tillara, Sallanma, Mektepli, Tamşara, tepeler, Mero, Dittara, Sordadiki, Sıksara, Dello, Koçari, Karşılama, delipaşa, Bıçakoyunu, Dilvane, Köşkaltı, Peştamalin Bağları, Büyük cevizin dibi, Kekliği vurdum, Eğlenceden gelenler, Havahatun, Delilo, Hoynari, Aşşahtan gelirim, Akça ferikler, Kürdün kızı, Deli kız sinin geliyor, Ah teze yar, Şayrenize, Aşırtma, Lazutlar, Heymustafa, Tiktak. SEYİRLİK OYUNLAR Köy Seyirlik Oyunlar : Seyirlik oyunlar nişan ve düğün törenlerinin bir parçasını oluştururlar.Bu oyunlar eğlenceye, güldürmeye, mizaha ve bahşiş almaya yöneliktir.Hatta bazen can yakıcı boyutlara vardığı olur.Ancak sonuçta kırgınlığa ve küskünlüğe yer yoktur.Kız tarafınca düğün alayına yapılan oyunlardaki temel espri gelin gidecek olan kızın kolay elde edebilecek bir meta olmadığının ve oğlan evi içerisindeki itibarının arttırılmasıdır.Yöremizdeki oyunların bazıları şunlardır. Tilki oyunu, Phlivan çıkış oyunu, Hakim oyunu, Doktor oyunu, Berber oyunu, Kalaycı oyunu, Tren oyunu, Gelin oyunu, İçki İçme oyunu, Yoğurt yeme oyunu, Natır oyunu, Elma ısırma oyunu, Eşeğe trs binme oyunu. Kalaycı Oyunu : Oyunlardan üçü kız tarafından, ikisi oğlan tarafından olmak üzere toplam beş kişiyle oynanır.Oğlan tarafından bir oyuncu kollarından sopa geçirilerek kolları açık olmak suretiyle yere oturtulup karşısına yine oğlan tarafından seçilen birisi yere sırtüstü yatırılır, bacakları dığerinin bacaklarına bağlanır.Bu tablo kalaycı körüğü ve ocağıdır.Kız tarafından birisi körüğü çekmekte (Gınalı), bir kişi haberci, diğeri de kalaycı ustasıdır.Tezgahın yanında kül ve külden yapılmış çamur ile birlikte diğer malzemeler bulunur.Usta körüğü çekmesi için emir verince, çırak kollarından sopa geçirilmiş oyuncunun arkasına geçer, kollarından tutarak sağa sola döndürür.Kendiside yerde yatan ocak rolündeki oyuncunun ağzına gelecek şekilde kül serpmek suretiyle kapları kalaylarken dışarıdan gelen haberci “Usta baban öldü” diye seslenir.Usta devam eder.”Öldüyse ölsün, Ticaret önemli”diyerek işine devam eder.Haberci bir süre sonra “Usta anan öldü” deyince yine aynı cevabı alır.Haberci üçüncü kez gelerek “Usta karın öldü” deyince usta; “Eyvah oğlum sıva körüğünağzını” der.Çırak külden çamurla yerde yatan oyuncunun ağzını sıvar.Böylece oyun sona erer. OYUN-SPOR Çocuk Oyunları: Köy seyirlik oyunlarının en geniş bölümünü çocuk oyunları oluşturur. Geleneksel toplum yapımızda çocuk oyunları birer yaygın eğitim aracı idiler.Bu oyunlarda eğlence ana amacının yanı sıra bilgi, beceri, dayanıklılık ve çeviklik kazanma, birlikte yaşama ve ortak çalışma anlayışını geliştirme gibi eğitim amaçları da yer almaktaydı.Köken itibariyle ata sporlarımıza, avcılığa ve savaş talimlerine dayanan bu oyunların bükük bir kısmı unutulmaya yüz tutmuştur.Bazı köylerimizde hala yaşatılmaya çalışılan bu oyunlar, derlenerek örgün eğitim kurumlarımızda kullanılan eğitim amaçlı oyunlara ilave edilebilirler. Gümüşhane yöresinde köy seyirlik oyunlarının bir parçası olarak bilinen çocuk oyunlarının en yaygınları şunlardır: Kayış vurma oyunu, Yüzük kimde oyunu, Aşık oyunları, Ceviz oyunu,Aralı emen, Cızıl emen, Cıdı bıdı oyunu, Ezez tekmece oyunu, Ateş alma oyunu Mazmaz oyunu, Çıtpıt oyunu, Yanbastı oyunu,Deynek oyunu, Beytaş oyunu, Sek sek oyunu, Kör ebe oyunu, mendil kapmaca oyunu, Galak oyunu, Masti oyunu, Birdirbir oyunu, Uzun eşek oyunu, Kazan patlatma oyunu, kadı oyunu, Tavşan kaç tazı tut oyunu… Aralı Emen : En az beş kişilik iki takımla oynanır.Takımların oluşumu ve emenin kim tarafından korunacağı tekerlemelerle belirlenir.Emen meydan ortasına konulmuş bir taştır.Birinci takının görevi rakip takım oyuncularının emene dokunmasını engellemektir.İkinci takımın görevi ise emene dokunarak ele geçirmeye çalışmaktır.Birinci takım emen taşının etrafını çevreleyerek rakip takımın taşa dokunmasını engellemeye çalışır.Bu sırada ikinci takım oyuncuları meydana yayılarak emeni koruyan oyuncuları rahatsız etmeye başlarlar.Bu mücadele esnasında ikinci takım oyuncularından emene dokunmaya çalışanlardan yakalananlar oyun dışı kalırlar.Eğer ikinci takım oyuncuları birinci takım oyuncularından birisiyle emen arasından yakalanmadan geçerse birinci takımın bu oyuncusu da oyun dışı kalır.Bu yarışma emen ele geçirilinceye ya da ikinci takım oyuncularının tamamı oyun dışı kalıncaya kadar devam eder. Rivayete göre bir kış günü Gökçepınar köyünde kovalamaca akşam karanlığında Ulukale köyüne kadar devam eder.Durumu görenler olayın esasına sorarlar.Aralı emen oyununun kovalamacası olduğunu öğrenince “Akşam oldu.gelin sizi misafir edelim.Sabah olunca aranızdaki mesafe korunmak kaydıyla kovalamacaya devam edersiniz” derler.Vaktin akşam olması ve yorgunlukları nedeniyle bu teklif oyuncuların işine gelir.Oyuna sabah devam etmek şartıyla teklifi kabul ederler.Sabah olunca kovalanan oyuncu erkenden kalkıp emeni kapmak için köyün yolunu tutar.Yaptığı oyun bozanlıktan dolayı adamın adı “cıhız” kalır.
-
EL SANATLARI Zilli Kilim: Kelkit İlçemizde üretilmekte olan zilli kilimlerin tarihi Orta Asya ya dayanmaktadır.Kilimler günümüzde tek parça halinde çok büyük ebatta üretilmelerine rağmen seccade tipleri de çok nadir örneklerdendir. Zilli Kilim dokumacılığı heybe, yastık, yolluk, duvar süsleri, nazarlık, isimlik, seccade olarak üretilmektedir. Eskiden çuval olarak dokunan zilli kilim motifleri günümüzde bile sanat değeri taşımaktadır. Dokumada genellikle koyu renkler tercih edilmektedir. Zemin renkleri kırmızı, bordo, siyah, lacivert, yeşil, sarı kullanılmakta, bütün renklerde kök boya ve indiga kullanılmaktadır. Naturel ve pastel renkler isteğe göre kullanılmakta, kimyasal boya kullanılmamaktadır. Dokumada kullanılan ipler yapağı olup, değerli oluşundan sesli anlamında "zilli" ismi verilmiştir. Yöresel bir isimdir. Zilli kilim dokumasında kullanılan ipler el eğirmesidir. Dokumalar tek taraflı, tek yüz kullanılır. Kilim motifleri kabartmalıdır. Boya olarak kullanılan bitki ve kökler doğal bitkilerden elde edilmektedir. İlçede dokunan zilli kilimlere özgü yöresel motifler; aynalı perler, permalar, yaslamalar, eğri zincir, tırmık dişleri, boncuklu gözler, küçük perler, küçük erdumeler, kıvrımlar, tavşan tabanı, koç boynuzu, kurbağacık zincir. Zilli kilimin hammadde kaynaklarından üretimine kadar gerekli bütün unsurların Kelkit ilçemiz yöresinde mevcut olması teknolojik gelişmeye kolayca adapte edilebilmesi, üretilen kilimlerin ve bağlı ürünlerinin pazarlanmasında sorun olmaması, Kelkit ve yöresine önemli miktarda ekonomik katkı sağlamaktadır. Ala Kilim : Şiran ilçemizin bütün köylerinde el tezgahlarında dokuan ala kilim yöremiz el sanatları içinde önemli bir yere sahiptir. Ala kilimi iğmeleri keçi kılından, örgüsü yünden, tabii kök ile boyanmış yün ipliklerden olup, çeşitli model ve motiflerden, ağaç tezgahlardan genel olarak 1.5x3 ve 3x4 ebatlarında dokunmaktadır. İpek Halı : İpek Halı, Kürtün İlçemizde üretilmektedir.İpek halı dokumacılığı ,1980 yılından sonra İzmit ve çevresinde oturan yöremiz insanları tarafından İlçemizde oturan Vatandaşlarımıza öğretilmesi yoluyla başlamış olup, ilerleyen zamanlarda İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün açtığı kurslarda daha yaygın hale gelmiştir. Yörede İpek halı dokumacılığı hemen,hemen her evde yapılabilmektedir.İpek halı dokumacılığı için halı tezgahı, makas,kirkit gibi araçlar gereklidir. .60x120 cm’lik bir halı için 4 kg. ipek ipi kullanılmaktadır.Bir halı iki kişi tarafından iki ayda dokunabilmektedir. Gudu: Gümüşhane'de hem bir yemek çeşidi hemde bu yemeğin pişirildiği kaba adını veren güveç halk arasında gudu ya da gudi olarak bilinir. Özellikle Ramazan aylarında gittiğiniz her yerde bir güveç muhabbeti vardır. Fakir zengin her aile Ramazan boyunca mutlaka bir iftarda güveç yapmaya çalışır. Misafirler güveçle ağırlanır. Gümüşhane'nin önemli bir kültür ögesi olarak gördüğümüz güveci bu sayfamızda ayrıntılı bir şekilde tanıtmaya çalışacağız. Özellikle yemek kabı veya araç olarak kullanılan güveci tanıyalım: Genel olarak güveç adı altında su testisi, küp, kırıs, gudu, kıylı ve çanak çeşitleri vardır. Merkeze bağlı dölek köyünde yapılmaktadır. Anadolu'da genellikle bayanların dokuma işlerinde daha becerikli olduğu, bunun dışındaki ağaç, taş ve toprak işlemeciliğinde ise erkeklerin ustalığının ön plana çıktığını görmekteyiz. İlginçtir ki Dölek Köyünde bu işi ustaca yapan bayanlardır. Bu sanat anadan kıza devam ediyor. Hatta eski yıllarda dölekten dışarıya başka köylere kız verilmediği söyleniyor. Böylece bu sanat kuşaktan kuşağa günümüze kadar devam ettirilmiş. Bugün güveç ustası 30-40 bayan ustalılarını devam ettiriyorlar. Güveç kısaca topraktan yapılan pişmiş kapları ifade ediyor, ancak bir sanat ve har sanatta olduğu gibi güvecinde incelikleri var. Öncelikle her topraktan güveç olmuyor. Dölek Köyünün dışında kıraç tarlaların toprağı güveç yapmaya en uygun yapıya sahiptir. 1-2 km. köyün dışından alınan topraklar taşları ayıklanıp, daha sonra su katılarak çiğneniyor. Kıvamına gelen çamurdan tamamen ilkel yöntemlerle güveç yapımına geçilir. Çamur gurufa denilen tahtanın üzerinde elde işlenerek şekil verilir. Düzgün şekil vermek için tarak kullanılır. Granzı denilen parça ile ağzına şekil verilen güveç, gogoç denilen parlak taş ile ıslatılıp düzlenir. Fırınlamaya hazır hale gelir. Fırınlama tezek ve odun ateşiyle ısıtılan tandırda yapıldıktan donra pişen güveçlerin yemek yapılacak hale gelmesi için zillenmesi gerekir. Zilleme sütle ya da ayranla güvecin pişirilmesi olayıdır ki, bu yapılmazsa güveç dayanıklı olmaz. Bu şekilde hazırlanan güveçler satışa hazırdır. Gümüşhane, özellikle Dölek Köyü için önemli bir ekonomik kaynak olması gereken güveç imalatı şu an pazarlama açısından yeterli değildir. Kooperatif ve şirketleşme yolu ile daha verimli bir şekilde köyün ve köylünün kalkınmasını sağlayacağını düşünüyoruz. Gümüşhane’de hem bir yemek çeşidi hem de bu yemeğin pişirildiği kaba adını veren güveç halk arasında gudu yada gudi olarak bilinir. Özellikle ramazan aylarında her yerde bir güveç muhabbeti vardır. Fakir, zengin her aile ramazan boyunca mutlaka bir iftarı güveçle yapmaya çalışır. Misafirler güveçle ağırlanır. Gudu ilimiz merkez dölek köyünde üretilmektedir. Ustaları bayanlardır. Bu sanat anadan kıza devam eder. Güveç kısaca topraktan yapılan pişmiş kaplar ifade eder. Kürtün İlçesi Geleneksel El Sanatları: İlçenin büyük bir alanının Ormanlarla kaplı olması nedeniyle yöre insanının el sanatlarına yatkınlığı ağaç işlemeciliğini gündeme getirmiştir.İlçede Ağaç işlemeciliğinin yanında demir İşleri, Örgü işleri ve sarı işlerde yapılmaktadır. Üretilen bu eşyalar turistik bölgelerde, yayla şenliklerinde ve yöre pazarlarında doğrudan tüketiciye sunulmaktadır.
-
GELENEKSEL MİMARİ Gümüşhane Halk Mimarisi Özellikleri ve Örnekleri : Gümüşhane evlerinin oluşumunu çeşitli faktörlerin (Tarihi, çoğrafi, dini ve kültüre) etkilendiği daha önce belirtmiştir.Evlerin yapısal özelliklerinin şekillenmesinde şüphesiz çeşitli dönemlerde yaşanan farklı etkileşimlerinde büyük etkisi olmuştur.Doğal olarak karşıladığımız bölgeler arasındaki bu etkileşim Türk Konut Mimarisi içerisinde önemli bir yeri bulunan Gümüşhane evlerine kendilerine has; Türk evi içerisinde de yeri olan özellikler kazandırmıştır.Şimdi bu genel özelliklere maddeler halinde değinelim: Gümüşhane evleri genellikle geniş bir bahçe içerisine yapılmıştır.Evlerin bahçeleri bakımlı ve gösterişlidir. Evler genellikle iki ve iç katlı olarak inşa edilmişlerdir.Katların kullanım amaçları ve işlevleri birbirinden farklıdır. Evlerin cepheleri sokağa veya manzara yönlendirilmiştir. Yapıda kullanılan ana malzeme; mahalli taş, kerpic ve ahşaptır. Zemin kat duvarları genellikle 60-100 cm. arasında taşlarla inşa edilmiştir.Duvarlarda hatılda kullanılmıştır. Gümüşhane evlerinin hemen hemen hepsi iç sofalıdır. Evlerde genellikle kırma çatı, üç omuz çatı ve semer çatı sistemleri uygulanmıştır. Çatların genellikle yapı ile uyumlu, taşkın ve kademeli saçak düzenlemeleri vardır.(Ahşap kaplamalı). Evlerin zemin katlarına genellikle ön cephedeki çift kanatlı ahşap kapı ile giriş verilmiştir.Zemin katların orta bölümlerinin (taşlık) zeminleri taş döşelidir. Zemin kattan 1. kata çıkışı sağlayan merdivenler genellikle ahşap malzemelerden yapılmıştır. Evlerin cepheleri (1.kat) genellikle 15-20 cm. dışarıya taşkın olarak düzenlenmiştir. Odalarda sedir, yüklük, çiçeklik, ocak gibi geleneksel uygulamalara rastlanır. Evin içerisinde oda kapılarında ve tavanlarda genellikle ahşap süslemeye yer verilmiştir. Gümüşhane evlerinde bitkisel ve geometriksel karakterli süslemeler görülürken, figüratif tarzda süsleme görülmez. Evlerin dış cephe duvarları genellikle saman karışımlı çamur sıva ile kaplanmış, ak toprakla da badanalanmıştır. Yapıların ön cephelerinde görülen çıkmalar genellikle üstte üçgen alınlıklıdırlar. Evlerin genellikle çatı katı odaları vardır.Bu odalar diğer katlardaki pencerelerden farklı, küçük pencere düzenlemeleri ile dışa açılırlar. Gümüşhane evlerinde görülen ahşap süslemeler genellikle geometriksel ve bitkisel karakterlidir.Madeni süslemelere ise dış cephede rastlanır (Kapı tokmağı, anahtar deliği çerçevesi vb.) Gümüşhane evlerinde genel anlamda değerlendirdiğimiz de yukarıda belirttiğimiz özelliklerle karşılaşıyoruz.Bu genel özelliklerin yanı sıra Gümüşhane evlerinin üzerinde durulması gereken önemli bir yanı da, ahşap yapıları ile bu evlerin üzerlerinde barındırdıkları üstünlüklerdir. Ahşap evler,betonarme binaya göre 5 kat daha hafiftir. 1 cm. ahşabın, 16 cm. betonun ısı izolosyon değerine eşittir. Ahşap yapılarda yaşayanların fizyolojik ve psikolojik açıdan kendileri çok daha sağlıklı hissettiklerini, betonarme binalarda ikamete mecbur kaldıklarında rahatsızlandıkları kesindir.Romatizma, astım, böbrek hastalıkları ve dolaşım bozuklukları üzerinde, bizle birlikte nefes alan ahşabın olumlu etkileri olduğunu, buna karşılık betonun sürekli radon gazı yayarak bedenimiz üzerinde toksit etkisi yaptığı bilinmektedir.Radon, radyo aktif bir gazdır.Bu yüzden akciğer kanserinden ölenlerin % 14 ü bina içi radona maruz kalanlarda görülmektedir. Depremde beton evlerin ağırılığı nedeni ile ölü sayısının çok fazla olduğu görülürken, ahşap evlerde ölüm riskinin sıfıra yakın olduğu araştırmalar dünyada depreme karşı en dayanıklı yapının çapraz çatkılı konstrüksiyon ahşap evler olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ahşap evlerin maliyeti betonarme kargas binalara nazaran daha düşük, bakım ve onarım masrafı daha azdır. Ahşabın kendi ağırlığı az olduğundan temele intikal eden yükde azdır.Temel daha ekonomik bir şekilde atılırken, zayıf zeminlerde de daha emniyetlidir. Gümüşhane Evlerinde Çevresel Öğeler (Plan Düzeni) : Anadolu Türk konut mimarisinde evler çoğunlukla iki katlıdır.Katların önemi, alt ve üste göre değişmektedir.Alt katlar ikinci dereceden işlerin görüldüğü bölümleri içerir.Bu mekanlar ev planlarının belirlenmesinde birinci derecede rol oynamazlar.Evlerin asıl oturulan yerleri üst katlarıdır.Misafirlerin kabul edildiği abaşoda da burada yer alır. Gümüşhane’de de evler çoğunlukla iki katlı olarak inşa edilmişlerdir.Üç katlı olanlarda vardır.Tek katlı eve ise pek rastlanmaz.Zemin katlar tasarrufu bir düşünceyle günlük ve kışlık ihtiyaca göre düzenlenmiştir.Birinci katlar esas ikamet bölümü olduğu için daha fazla önem kazanmış evin asıl planı da burada teşekkül etmiştir.Zemin katlat servis mekanları olarak kullanılırken saçak altı dediğimiz bölümlerde çatı katı olarak kullanılmaktadır. Türk evinde planı oluşturan elemanlar ihtiyaçlara göre ortaya çıkmıştır.Planın şekillenmesinde iklim ve tabii şartların etkisinden başka İslam esaslarının ve geleneklerinin de rolü büyüktür.Bu da, Anadolu da iklimi ve bölgesi ne olursa olsun klasikleşen Türk evlerini önemeli ölçüde birbirine yaklaştıran ortak bir plan motifini meydana getirmiştir.Konumuz kapsamındaki evlerin diğer kentlerdeki Türk konutlarıyla plan benzerliğinin en belirgin kaynağı da budur. Sofa : Anadolu Türk konut mimarisinde olduğu gibi, Gümüşhane evlerinde plan şeklinin başlıca belirleyicisi ve merkezi sofadır. Onun için, evleri plan bakımından sofaların konumuna göre Dış sofalı plan tipi ve iç sofalı plan tipi olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz.Gümüşhane de incelediğimiz yapılar arasında ise dış sofalı plan tipine rastlanmamıştır.Evlerin yaygın plan maşası iç sofalı (karnıyarık) dır.Sofaya açılan oda sayıları değişiklik göstermekte olup, genellikle karşılıklı olarak üçer oda yer almaktadır.İkişer ve birer odanın da yer aldığı örnekler vardır.İç sofalı tipi XIX.yüzyılın sonlarından itibaren yaygınlık kazanmıştır.Bu planın asıl kullanım amacı ise iklimi sert olan Gümüşhane için iç sofalı plan tipinin daha sağlıklı olmasıdır. Malzeme : Anadolu konutlarında inşa malzemesi, bölgelere göre farklılık gösterir.Gümüşhane evlerinin temel yapı malzemesi de taş, kerpic ve ahşaptır (Kiremit). Saman katkılı çamur harcı, demir, saç da yardımcı malzemeler olarak kullanılmaktadır.Zemin katlarda taş malzeme ağırlıklı olarak kullanılırken, diğer katlarda ise ahşap ve ker**** malzeme daha fazla kullanılır.Duvarların üzerleri ise genellikle sıvanmıştır.Ayrıca taş, evlerin zemin katlarında döşeme malzemesi ve pencere sövesi olarak da kullanılmaktadır.Ahşap yapı malzemesinin ise üst katlarda, tavan ve döşemelerde, merdivenlerde, kapılarda, pencerelerde, saçaklarda ve yapıların köşe dikmeleri ile kat aralarında ağırlıklı olarak kullanıldığı görülür. Gümüşhane evlerinin yapımında metal yapı malzemesine oldukça az rastlanmaktadır. (Pencere parmaklıkları, merdiven korkulukları, kapı tokmakları, kilit deliği çerçevelikleri, vb. Odalar : Odalar ev içinde, birçok fonksiyona sahip, insanın temel ihtiyaçlarını karşılayan yaşama birimleridir.Oturma, yemek yeme, çalışma, yatma gibi eylemlerin gerçekleştiği bir ortamdır.Evin genel planlanmasında odaların yeri ve yönü esastır. Türk evi odasında bulunması gereken elemanlar Gümüşhane evlerinde de görülmektedir.Geleneksel Türk evinin vazgeçilmez öğelerinden ocak, sedir, gusülhane, yüklük, çiçeklik gibi uygulamalar Gümüşhane evlerinde de bulunmaktadır.Konumuz içerisinde incelediğimiz evlerin odalarında yeterli derecede pencereye yer verilmiştir.Özellikle üst katlarda odaların bol pencereli olması yapı içerisinde ferah bir ortam sağlanmıştır.Ayrıca Gümüşhane evlerinde ahşabın çok kullanılması ile odalarda zarif ve sıcak bir görünüm oluşturulmuştur. Pencereler : Evin ışıklandırılması, havalandırılması, çevreye bağlantı kurması açısından önemli kısımlardır. Pencereler daha çok iklimle bağlantılı olarak şekillenmiş ve yerleştirilmiştir. Gümüşhane evlerinin de çatı ve duvarlarında oluşan, değişim işlevlere sahip çeşitli formlarda (Dikdörtgen, kemer formlu) pencereler bulunur.Dikdörtgen forma sahip pencereler yaklaşık ½ kenar alanlarına sahiptir.Pencere/cephe, pencere/döşeme oranı bir ölçü birliği göstermez.Zemin kat pencerelerinin ise ayrı bir özelliği vardır.Pencereler dışarıdan içeriye doğru gittikçe genişleyerek trapez mazgal şeklini alırlar.Bu uygulama Gümüşhane de karasal iklim nedeni ile kış aylarında ısı yalıtımı sağlamak, yaz aylarında da iç mekanı serin tutmak ve güneş ısınlarından daha fazla faydalanmak için yapılmaktadır.Türk evi içerisindeki erken dönem yapılarında görülen ahşap pencere parmaklıklarına ise Gümüşhane evlerinde rastlanmaz.İncelenilen bütün evlerin pencere parmaklıkları demirdir. Çatılar : Yağmur, kar, dolu vb. iklim şartlarından yapıları korumak amacıyla çeşitli malzemelerle oluşturulan örtü birimine çatı denilmektedir.Gümüşhane evleri de iklim etkisi nedeniyle dik ve eğimli olarak düzenlenmiş çatı sistemleriyle dikkat çekerler. Gümüşhane’deki yapıların zeri genellikle kırma çatılı, semer çatılı ve üç omuz çatılı olarak düzenlenmişlerdir.Çatılardaki yapı ve eğitim farklılıkları değişik saçak tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. İlk dönemlerde kiremitlerle örtülü olan çatılar, günümüzde ise genellikle saç ile kaplanmıştır. Cepheleri yağmur ve güneşten koruyan saçaklar, Gümüşhane’de Türk evinin yalın saçak biçimlerinden biraz daha farklı olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitim farklılıkları, saçak biçimleri ve saçak ölçülerinde de ayrımlar söz konusudur.Yatay kaplamlı saçak, çok kaplamalı saçak ve harpuşta saçak Gümüşahe’deki yapılarda görülen saçak çeşitleridir.Gümüşhane evlerinde görülen saçakların bizce en belirgin yanı taşkın ve kademeli bir şekilde düzenlenmiş olmalarıdır.Ayrıca evlerde görülen bu saçakların yapıyla uyumlu bir şekilde birleşmeleri önemlidir. Gümüşhane evlerinde görülen saçakların cephe monotonluğunu gideren, cephenin üst bölümünü taçlandıran bir yapıya sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.Gümüşhane evleri içerisindeki en önemli örnek ise Zeki KADİRBEYOĞLU evinde görülen saçak düzenlemesidir. Bahçe Düzenlemesi : Bahçe Osmanlı Türk evinin ayrılmaz bir parçasıdır.Osmanlı da çiçek sevgisinin bir zevk ve özellikle sanat eserine dönüştüğü görülür. Bunun yanında bahçe ve avlular, Müslüman- Türk ailesinin ihtiyaçlarını gidermesi bakımından büyük önem taşırlar.Zıra buralar, işi evinde olan aile bireylerinin dışarı açıldığı, işlerini rahatça yaptığı ve vakit bulduğunda da dinlendiği yerler durumundadır.Bir başka deyişle, bunlar içe dönük yaşayan Türk ailesine özgürlük katar.Anadolu’nun her köşesinde avlulu ve evlere rastlanılması Anadolu insanı ile böyle bir planlama biçimi arasında sıkı bir bağ kurulduğunu gösterir. Gümüşhane’de de hemen hemen her evin bir bahçesi vardır.Evlerin bahçeleri birbirinden farklılık gösterirken, hepsinin ortak yanı bu bahçelerin bakımlı ve güzel olmalarıdır.Tarihte “Meşhur Gümüşhane Bahçeleri” olarak geçen bu düzenlemeler, evler ile son derece uyumlu bir yapıya sahiptir.Bahçelerde çeşitli meyveler bulunmaktadır.Ayrıca Geleneksel Türk evinin yardımcı hizmet mekanları olan,ahır, samanlık, çamaşırhane, hamam ve hela gibi birimlerde Gümüşhane evleri bahçe düzenlemesinde karşımıza çıkmaktadır.