Canraşit tarafından postalanan herşey
-
İslam İsyanı Bize Umut... “İsyan”, hele sınıfsal isyan, İslam ülkelerinin “tabiatında” yoktu!...
Eleştiriyorum efendim. Buna hakkım yok mu ? Bakın yine çelişkili konuşmuşsunuz; hem '' Ben ne bir şeyi çarpıtıyorum, ne değiştiriyorum, ne yanlış yorumluyorum '' diyorsunuz hem de yine felsefi kavramları eğip, büküp kendinize uydurmuşsunuz. Ben daha size ne diyeyim şimdi ? Saygılar sunarım.
-
Ergenekon Ve Balyoz'u Sulandırma Taktikleri
Sayın demirefe, umarım bu cümleler bir ''Stokholm Sendromu ''nun ifadesi değildir. Saygılar sunarım.
-
BU MU ERGENEKON?
İşte bu noktada hukuk usulüne uyulması ekstra önem kazanıyor sayın y.yılmaz. Saygılar sunarım.
-
Aile İmamlığı
Efendim, bireylere düşünme yetisi kazandırma anlamında bu önerinizi desteklerim. Lakin, din ile bilimi karşılaştırmak, karıştırmak, yarıştırmak, bu kavramlar insanın farklı yönelimlerine hitap eden alanlara ait olduğu için kategorik olarak yanlış olur kanaatindeyim. Saygılar sunarım.
-
Aleviler...
Yalnız sayın Suheyla bu bilgiyi nereden aldığınızı bilmiyorum ama benim bildiğim Tanzimat Fermanından sonra yani 1800'lerin ortalarında kadınlarda evlenme yaşı zaten 17'ye çıkarılmıştı. Ondan öncesinde evlenme yaşının kaç olduğunu bilmiyorum ama 9 olduğunu hiç duymadım açıkçası. Ve ayrıca, 1926'da Gregoryen takvim'in kabulünden önce Hicri takvim değil, 1 Mart'ı yılbaşı kabul eden Mali takvim kullanılıyordu. Gregoryen takvimin kabul gerekçesi ise hassasiyeti en yüksek olan takvim oluşudur. Saygılar sunarım.
-
GAZETECİ "BALYOZ" KULLANMAMALI
Efendim, tam tersine bugün Fethullahçı Gladyo CIA-MOSSAD'ın hizmetindedir. Saydığınız isimlere gelince; Çiller, aynı zamanda ABD vatandaşıydı ve CIA ajanı olduğu iddiaları vardı zamanında. Demirel, '' Morrison Süleyman '' olarak bilinirdi. Buna karşılık, Yılmaz, meşhur '' Susurluk Raporu''nu hazırlatan kişi idi. Ecevit ise ilginçtir ki, söylediğiniz Karaoğlan Lakabını ABD politikalarına direndiği dönemde Kıbrıs Harekatı ile kazanmıştır. Ecevit'in, ABD karşısındaki icraatlerini görmezden gelerek, '' Clinton karşısında esas duruşta bulunduğu '' nu iddia etmek, o dönem holding medyasının onu iktidardan indirmek için ABD tarafından çıkarılan 2001 krizinde çok kullandığı bayatlamış bir sloganın ezberden tekrarıdır. Onun için, Ecevit'in icraatleri yerine duruşuna bakıp karar vermek, siyasi konuları değerlendirme konusunda kişinin tartışma kültürünün de bir göstergesi olur. Saygılar sunarım.
-
GAZETECİ "BALYOZ" KULLANMAMALI
Efendim, '' ETÖ '' diye bir örgüt var mı yok mu bilemem ama Fethullahçı Gladyo'nun ve AKP'nin demokrat olmadığını söyleyebilirim. Buna karşılık, Anti ABD'ci olanların demokrat olduğu gibi bir yazım da yoktur, bunu nereden çıkardınız anlamadım doğrusu ? Bu memlekette gerçek demokratların çok az olduğunu, çoğunluğun '' kendine demokrat ''olduğunu hepimiz zaten bilmiyor muyuz beyefendi. Amerika'yı yeniden keşfetmeye de gerek yok yani Selamlar ve saygılar sunarım.
-
BU MU ERGENEKON?
Peki İBO'nun vurulması için ne düşünüyorsunuz Ahmey bey ? Onu da '' ETÖ '' mü yapmıştır ? Saygılar sunarım.
-
Aleviler...
Efendim tabii ki bu yazıyı yazarken daha önce okuduğum birçok kaynaktan beslenmişliğim vardır. Şimdi siz yazımdaki hangi bilgiyi doğru bulmadığınızı söylerseniz, size seve seve kaynağını da bulabilirim. Saygılar sunarım.
-
Ergenekon Ve Balyoz'u Sulandırma Taktikleri
Var efendim, ama neme lazım burada gösteremem. Çünkü, bu belgelerin yayınlandığı sitenin yöneticileri şimdi Ergenekon'dan içeride ! Saygılar sunarım.
-
Aile İmamlığı
Efendim, din görevlilerin devletten maaş alma olayı laikliğe aykırı değildir. Saygılar sunarım.
-
Aile İmamlığı
Efendim, laik bir ülkede ancak, özellikle yoksulluk nedeniyle yaşanılan psikolojik sorunlara, insanları kadercilikten kurtarabilecek tarzda bahsettiğiniz deterministik çözümler, terapiler önerebilecek, Aile Hekimliği misali - tabi isteğe bağlı- Aile Psikologluğu kurumu kurulması gündeme gelebilir. Zira, ben, tüm dünyada olduğu gibi çoğunluğun öyle bilinmeyen, tartışmalı, felsefi mevzulara fazla kafa yorduğunu, felsefi bunalımlara falan girdiğini hiç sanmıyorum. Saygılar sunarım.
-
Aleviler...
Efendim, Diyanet'in kurulma işlevi bugünkü durumuna bakılarak çok yanlış yorumlanan bir olgudur. Diyanet'in işlevi kurulduğu yıllarda bugünkü gibi yalnızca Sünni vatandaşların dini taleplerini yerine getiren bir kurum olması değildi. Diyanet kurumunun varlığının öncelikle laiklik ilkesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Bilindiği üzre, Laiklikte din devlete karışamaz ama devlet dini faaliyetleri denetim altına almak zorundadır. Bu noktada şu soru akla gelebilir; neden Cumhuriyet, Sünni anlayışı denetim altına almak istedi de Alevi anlayışa karışmadı ? Bunun sebebi; Sünni İslam yorumunda dinin devlet üzerinde söz sahibi olma iddiası olması, Alevi İslam yorumunda böyle bir iddia olmamasıdır. Dolayısıyla, Aleviler için böyle bir kurumun kurulmasına gerek duyulmamıştır. Cem evlerine gelirsek, böyle bir ibadet yeri Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yoktur. Osmanlı döneminde Alevilerin, köylerde ( genelde zabitler tarafından ulaşılması zor dağ köyleri ) ibadetlerini hep gizli saklı kendi evlerinde toplanarak sürdürdükleri biliniyor. Buna karşılık, dergah ve ocakların bulunduğu Aleviliğin bir tarikatı olan Bektaşi tarikatı ise kentlerde örgütlenmiş durumda idi. Bunun yanısıra, Osmanlı'da, Meşrutiyet hariç bugünkü bildiğimiz modern anlamda siyasi partiler olmadığından, muhalefet tarikatler üzerinden yürütülürdü ve Bektaşi tarikatının bir işlevi de buydu. O nedenle, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması kanunu ile birlikte, tüm tarikatlarin yasaklanmasi ile birlikte Bektaşi dergah ve ocakları da yasaklanmıştır. Ancak, Cumhuriyet'in ve Laikliğin kabul edilmesi ile birlikte, Osmanlı döneminde dağ köylerinde ibadetlerini hep gizli saklı kendi evlerinde toplanarak sürdüren Aleviler üzerindeki devlet baskısı kalkmış, 60'larda köyden kente göçün başlaması ile birlikte büyük kentlere göçen Alevilerin ibadet ihtiyaçları için, Aleviler tarafından Cem Evleri kurulmaya başlanmıştır. Fakat, bu ibadet yerleri, asimilatif bakış açısına sahip sağ partilerin iktidarları tarafından asla ibadet yeri olarak kabul edilmemişlerdir. Elbette, Cumhuriyetin felsefesi gereği Aleviler için Diyanet benzeri bir kurum gereksiz olduğu gibi Diyanet içerisinde Alevilik için bir pay da gereksiz idi. Ancak, bugün geldiğimiz noktada, Diyanetin, kuruluş amacından uzaklaştırıldığı, yalnızca Sünni vatandaşlara din hizmetinin verildiği bir kurum haline getirildiği görüldüğüne göre, Alevi vatandaşlar için de böyle bir pay verilmesi zorunlu hale gelmiştir. Saygılar sunarım.
-
Japonya… Honshu… 11 Mart 2011… 05:46…
Japonya'da depremin bilançosu Japonya'da resmi kayıtlara göre 686 kişi öldü. 10 binlerce insandan da haber alınamıyor Japonya’da, 8.9 şiddetindeki deprem ve tsunami felaketinin ardından sular çekilmeye başladı. Resmi kayıtlara göre 686 kişi öldü. Ancak devlet televizyonu 17 bin nüfuslu Minamisanriku’da 10 bin kişiden haber alınamadığını duyurdu. Bu sayının daha da artmasından korkuluyor. ( ensonhaber sitesi- 13.03.2011 - 09:21 ) Demek ki, bilim ve teknolojinin zirvesinde olan Japonya'da bile her türlü en son teknolojik imkanlara rağmen insanlar ölebiliyormuş ! Ne yazık ! Doğa ile savaşımızdan hala yenilgi ile çıkıyoruz. Ve üstelik, kendi ellerimizle yaptığımız NÜKLEER SANTRALLER gibi ölüm makinelerinin sebep olacağı kayıpların bilançosu henüz hesaplanmadı ! Saygılar sunarım.
-
Kediler hakkında doğru bilinen yanlışlar
Merhabalar efendim. Onun sebebi pisiciğin biraz tedirgin yetişmiş olması olabilir. Onun için, onu rahatlatmak lazım mümkün mertebe, güvenini kazanmak lazım. Kızgın, sinirli olunan zamanlarda bile onu şevkatten, merhametten, sevgiden mahrum bırakmamak lazım. Özellikle, ani ve korkutucu hareketlerden, seslerden de kaçınılmalı, nazik davranmalı. Bir deneyin belki işe yarayabilir. Saygılar sunarım.
-
Siz ne dersiniz merak ettim...Hz.Mevlana sormuş:
'' ne ele ne de kendime kızmam '' demek isterdim ama diyemiyorum çünkü henüz nefsimi öldüremedim ölmeden... doğrusu hem ele hem kendime basardım kalayı yani Saygılar sunarım.
-
Tanrı Egoisttir...
Efendim ben de insanın her canlının olduğu gibi başka insanın da hakkını ister istemez çiğnediğini anlattım galiba iyi okumadınız. insanın başka insanın hakkını çiğnediği bir gerçektir, ben de bunu diyorum. Saygılar sunarım.
-
SİYASAL İSLAM ve DEMOKRASİ (Evrensel bağlamdan Türkiye Özeline)...
Sayın demirefe, çelişkiler hayatım boyunca beni rahatsız etmiştir, huyum kurusun. Siz üzerinize alınmayın lütfen. Çelişki gördüm mü göstermeden yapamıyorum. Anlaşılan bazılarını geçtik. Şimdi, sakin sakin aşağıdaki yazdıklarımı da cevaplarsanız memnun olurum efendim. 1- Türban dini simge olduğu için yasaklanmamıştı, '' siyasi simge '' olduğu için yasaklanmıştı bilginize. Değilse gösteriniz. 2- Osman Pamukoğlu'nun şartlara bağlı böyle bir deklerasyonu da yoktur. Varsa gösteriniz. 3- Osman Pamukoğlu'nun bu konudaki görüşü ile kendi görüşünüzü çelişik bulmuyorsanız neden aynı şeyi savunan CHP'nin görüşünü eleştiriyorsunuz ? 4- Doğru Din Kültürü-Yanlış Din kültürü tanımı tapmak, din kültürü için kendi doğru belirlediği görüş üzerinden siyaset bina etmek, dini siyasete karıştırmak değil midir ? Çünkü, onun doğru dediğine bir başkası yanlış diyebilir, değil mi efendim ? Not : Tansiyona dikkat edin demiştim ama sanırım geç kalmışım. Saygılar sunarım.
-
İslam İsyanı Bize Umut... “İsyan”, hele sınıfsal isyan, İslam ülkelerinin “tabiatında” yoktu!...
Yani, sayın demirefe, ateistim demek neden bu kadar zor geliyor size, utanıyor musunuz yoksa ? Bir determinist olarak neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyarak bi zahmet açıklayabilir misiniz bize lütfen. Teşekkkürler. Saygılar sunarım.
-
İslam İsyanı Bize Umut... “İsyan”, hele sınıfsal isyan, İslam ülkelerinin “tabiatında” yoktu!...
Sayın demirefe, aslında buradan söylediklerimi anlıyor da anlamazdan geliyor gibi görünüyorsunuz. Aynı zaman diliminde, önce, iktidarın tutumundan yani dini siyasete karıştırıyor olmasından dolayı dine cephe almadığınızı, dine yalnızca hobi olarak eleştirel tutum takındığınızı söylüyorsunuz, daha sonra dini siyasete karıştıranlar yüzünden din eleştirilerinizi siyasete taşıdığınızı söylüyorsunuz. Olmuyor yani, tutarsız. Ben de onu diyorum ya efendim ne gençliği ne seceresi. Siz burada Osman Pamukoğu'nun fikirlerini savunarak ister istemez kendi kendinize bir misyon yüklemiş durumdasınız ve bize tavsiyeniz sizin için de geçerli olmalı. Ve siyaset konularında onun beğendiğiniz, çağdaş bulduğunuz ilkeleri ile de harekete etmek sorumluluğunda olmalısınız. Zira burası bir dost meclisi değil, kamuya açık bir tartışma platformu. Bakın bu cümlelerinize tamamen katılıyorum.Şimdi, aynı cümlelerinizde, Din yerine Siyaset koyup, Felsefe yerine Din koyarak tekrar okuyalım cümlelerinizi. ( yerine koyma metodu ): '' Din ( Siyaset ) konusunda felsefenin ( Dinin ) bağlantısı vardır, ama dini ( Siyaseti ) bırakıp felsefe ( Din ) tartışmaya geçemeyiz dedim. Bu demek değil ki dinin ( Siyasetin ) felsefe ( Din ) ile bağlantısını hiç gündeme getirmeyeceğiz! '' Efendim, onu da tekrar anlatalım, tekrar gösterelim o zaman. Ambargo koymuyoruz, '' dini karıştırma '' da demiyoruz.Yukarıdaki katıldığım cümleniz gibi ''dini ( Siyaseti ) bırakıp felsefe ( Din ) tartışmaya geçemeyiz '' diyoruz. Efendim, dogmatikse dogmatik, sonuçta adam bunu doğru bulduğu için dini kullanıyor. Din dogmatik olmasa, siyasette kullanılabilir olur diye bir kural mı var ki, dinin dogmatik olduğu anlatılarak kullanılması önlensin, aralarındaki ilişki kırılsın ? Üstelik, Dogma ile İmanın farklı olduğunu size anlatmıştım. İmanlı olup dogmatik olmadan bir dinin algılanabileceğini de göstermiştim. Yani, dogmatik olarak algılanmasa bile herhangi bir dinin siyasette kullanılmasının yanlış olduğu da ortada. Sayın demirefe, dogmaya karşı buyrun beraber savaşalım. Ama dogmaya karşı savaşmak demek, inanca karşı savaşmak demek değildir efendim. Daha önce de yazmıştım. Siyaset yazarken, inanç eleştirisi yapmamak takiyye değildir. Takiyye, inanılmayan bir olguya çeşitli çıkarlar gereği inanırmış gibi yapmaktır. İnanç konusunda nötr tavır göstermek, açıklamamak, siyasete karıştırmamak takiyye değildir. Karşı taraf sömürü için bir inancı kullanıyor diye, sizin de paylaşmasanız bile bir inancı sömürü için kullanmanız takiyyedir. Saygılar sunarım.
-
28 Şubat POSTMODERN DARBESİ VE İRTİCA
Efendim bu jargon yanlıştır, kavram karıştırmasıdır. Refah partililer için Siyasal İslamcılar demek varken dindar nitelemesini kullanmak, kavramlarla oynayıp vatandaşa yanlış mesaj vermektir ve art niyet içerir. ...... Burada da bir mantık hatası yapmışsınız beyefendi. Şöyle ki; Erbakan, Susurluk için '' faso fiso '' deyip geçiştirdiyse - ki doğru, bunu dedi biliyoruz - darbenin gerekçesi, derin devletin “kirli ilişkilerinin” deşifre olması olamaz. Oysa, biliyoruz ki; Erbakan, Susurluk için '' faso fiso '' deyip geçiştirmiş gibi görünse de, Susurluk Araştırma Komisyonun'da RP'li Mehmet Elkatmış, tıpkı CHP'li Fikri Sağlar gibi derin devletin aydınlatılması için önemli ip uçları yakalayan çalışmalar yapmaktaydılar. Bir de yine biliyoruz ki, derin devlet dediğimiz oluşumun asıl sahibi olarak 28 Şubat darbesini tıpkı diğer darbeler gibi yaptıran ABD'dir. ABD'nin soğuk savaş yıllarında NATO ülkelerinde kurdurduğu, lojistik ve mali destek sağladığı GLADYO benzeri Derin Devletler, bu ülkelerde iktidarlara ABD karşıtı hükümetlerin gelmesine mani olmak için, yerine göre çeşitli manipülasyonlar, başka çare kalmayınca darbeler yaptırmışlardır. ( Bkz. : Menderes DP'si-27 Mayıs, Ecevit CHP'si-12 Eylül ) Erbakan'ın da siyasi duruşu batı karşıtı, ABD, AB, İsrail karşıtı olduğundan doğal olarak iktidarda kaldığı süre boyunca dış politika çizgisinde İslam ülkeleri ile ekonomik ve siyasi işbirliği yolları araması, özellikle İsrail ve ABD'nin Ortadoğu'daki baş düşmanı İran ile yakınlaşması, iç politikada ise iktidarını sağlamlaştırma hamlesi olarak ücretli çalışan kesimin maddi olanaklarını arttırması, milli ekonomiyi geliştirme adına üretici yerli sermayeyi geliştirme çabaları göstermesi, ipinin çekilmesi için yeterli saiklerdi. ABD, soğuk savaşın ardından değişen dış politikası gereği, Sovyetlerin çöküşünden önce Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde Türkiye'de el altından ( Suudi Arabistan kanalı ile ) desteklediği Siyasal İslamcıların bir kanadını yani Milli Görüşçüleri 28 Şubat'ta tasfiye etmiş, öteden beri beslediği Gülen Cemaatine ise '' yürü ya kulum '' demiştir. Darbe sürecinde ABD kontrollü holding medyası yoluyla Milli Görüş'çülerin üzerine gidilerek hata yapmaları sağlanmış, üstüne yapay soslar eklenerek, darbe meşrulaştırılmıştır. Darbenin halkın gözünde meşru görüldüğü de, Refah Partisi'nin yerine kurulan Fazilet Partisi'nin 99 genel seçiminde aldığı oy oranına bakılarak anlaşılabilir. Evet, o dönemin konjonktürü, yani; TSK'nın Laiklik hassasiyeti ile ABD'nin bölge üzerindeki çıkarlarına dayanan siyasetinin örtüşmesi bu darbeyi mümkün kılmıştır. Bugün ise, tam tersine, konjonktürün uygun olmaması, yani; TSK'nın Laiklik hassasiyeti ile ABD'nin bölge üzerindeki çıkarlarına dayanan siyasetinin taban tabana zıt olması, TSK tarafından bir darbe yapılamadığını / yapılamacağını / yaptırılmayacağını gösterdiği gibi yine tam tersine şu anki tablo, ABD ve AKP tarafından, '' Ergenekon Davası '' ile, TSK ve diğer sivil ulusal güçlere bir '' SİVİL DARBE '' yapıldığını gösteriyor. Bu darbenin meşrulaştırılma zemini de yine yandaş ve holding medyası kullanılarak üzerlerine gidilen ulusalcı güçlerin hatalarıyla ve çeşitli hukuk dışılıklarla oluşturulmaktadır. Darbeler Türkiye'de demokrasinin, ekonominin ilerlemesine en büyük engel teşkil etmiş olaylardır ve asla meşru görülmemelilerdir. Netekim, sivil veya askeri ayırd etmeden darbelerin hepsine karşı olmak gerçek demokratlığın gereğidir. Saygılar sunarım.
-
GAZETECİ "BALYOZ" KULLANMAMALI
Sayın Ahmet Ay beyefendi sizi tebrik ederim gerçekten. Ergenekon davasının nasıl '' bir Sivil Darbe aracı '' olduğu bu kadar net ifade edilemezdi. Teşekkür eder, saygılar sunarım.
-
SİYASAL İSLAM ve DEMOKRASİ (Evrensel bağlamdan Türkiye Özeline)...
Ama sayın raif bey, ben sizden belge istedim. Çünkü, '' türkiyenin şeriatlaşmasını hedefleyen abd değildir derin dünya devletidir '' demiştiniz. Ben o verdiğiniz sitede böyle bir bilgiyi kanıtlayan belge göremedim efendim. Rica etsem siz bulup buraya yapıştırabilir misiniz acaba ? Saygılar sunarım.
-
SİYASAL İSLAM ve DEMOKRASİ (Evrensel bağlamdan Türkiye Özeline)...
Evet, görünen o ki; sayın y.yılmaz'ın dediği gibi, düşüncenizi ifade etmeniz gereği de şartlara göre değişmemiş : Önce, iktidarın tutumu yani dini siyasete karıştırıyor olmasından dolayı dine cephe almadığınızı, dine yalnızca hobi olarak eleştirel tutum takındığınızı söylüyorsunuz, daha sonra dini siyasete karıştıranlar yüzünden din eleştirilerinizi siyasete taşıdığınızı söylüyorsunuz. Ben ise aman turşuya dikkat derim efendim, hani tansiyon fırlamasın o bakımdan... Saygılar sunarım.
-
SİYASAL İSLAM ve DEMOKRASİ (Evrensel bağlamdan Türkiye Özeline)...
Efendim, şimdiye kadar anlamanız gerekirdi ki bu platformda kimse size, dini siyasete alet edenleri eleştirmeyin, din ile siyasetin ayrı olması gerektiğini anlatmayın demiyor. Hatta gelin onları beraber parçalayalım diyor. Hatta ve hatta kimse dini eleştirmeyin de demiyor. Peki ne diyor ? Dini siyasete alet edenleri eleştirirken, onlara din ile siyasetin ayrı olması gerektiğini anlatırken, dini eleştirmek, oturup ayet tartışmak saçmadır diyor. Olaya dinin içinden bakıp bunun olamazlığını ispatlamaya çalışmanın başka bir deyişle sanki başka bir din demokrasiye uygun olabilirmiş veya siyasette kullanılabilirmiş gibi belli bir dinin siyasette kullanılamayacağını anlatmanın anlamsızlığını vurguluyor. Yani, din ile demokrasinin farklı kulvarlar olduğunu anlatmak yerine din ile demokrasinin uyumlu olamayacağından dem vurulup, meselenin ayet tartışmasına getirilmesi yaklaşımı gösterenlerce çağdaş tanım ve kavramların yanlış anlaşıldığının artık görülmesinin gerektiğini anlatmaya çalışıyor. Sizin anlayacağınız şekilde anlatmaya çalışırsak, şu soruyu kendinize bir sorun lütfen : Kafanıza odunla vurmaya geleni mi suçlamak normaldir, yoksa odunu mu ? ...... Bakalım eleştirebilecek misiniz ? Bakın Osman Pamukoğlu'nun internet sitesinde ilkelerimiz başlığı altında ne yazıyor : ...... Efendim, BOP'dan anlamadığınız belli oluyor zaten. Yakında Ilımlı İslam rejimine geçtiğimizde, kimse sizin fikir ve inanç hürriyetinize baskı yapmaz, sizi koyun gibi yaşamaya zorlanmaz, '' düşünme sorgulama, uyu uyu yat uyu '' demez rahat edersiniz eminim. Israrla anlatmaya çalışıyoruz : Kimse sizin takiyye yapmanızı beklemiyor. Kimse sizden inanır gibi görünmenizi beklemiyor. Sizden beklenen yalnızca, -inanan veya inanmayan farketmez- aydın bir insan gibi dini sosyolojik bir olgu olarak kabul edip, siyasi konularda objektif bilimsel analizler yapma düzeyini tutturma olgunluğunu göstermeniz. ...... Başka bir başlıkta Sosyal Demokratlara suç bulmamışsınız ama : Bu da benim o başlıktaki Sivas katliamı yorumum : ...... Sayın demirefe yazdıklarınızdan öyle anlaşılıyor ki bizim sizi uyutmamıza hiç gerek yokmuş efendim. Saygılar sunarım.