Zıplanacak içerik

Canraşit

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Canraşit tarafından postalanan herşey

  1. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Konu öncelikler konusu…Yavru hayvanlar her zaman her avcı için buna insan da dahil kolay bir av olması ve lezzetli oluşundan tercihde ilk sıradadır. Dolayısıyla, Kurtlarla rekabette insanın üstün gelmesi yavruların hayatta kalmasını o hayvan sayısının artmasını ve dolayısıyla av için etin bollaşacağı ve bu nedenle köpeğe av için ihtiyaç olmayacağı anlamına kesinlikle gelmez ve zaten durum tam tersi olmuştur.
  2. Elbette efendim, rakı kültürü diye bir şey var tabii. Ama kimse Türkiyeli olmadığı için potansiyel " birlikte rakı içilemez " ilan edilemez, bu akla aykırı. Üstelik, Türkiyeli olup da bu kültüre sahip olmayanlar dolu iken. Rakı kültüründe alaturka vardır ve alaturkanın temeli hüzündür. Dünyada her insanın kendi kültüründen bağımsız bir duygusal yapısı vardır. Dolayısıyla bu kültürü bilenler, öğrenme potansiyeli olanlar ve olmayanlar şeklinde 3'e ayrılabilir insanlar. Öğrenme potansiyeli olanlara da çok kolay öğretilir, sorun olmaz. Ayrıca, ben şahsen her bu kültürü bilenle değil, sevdiklerimle, içtenliğine inandıklarımla içmeyi tercih ederim. Tomris Uyarla içmem demiyorum dikkat ( ! ) Ama mesela bir Aydın Boysan ile sırf rakı adabını, sohbetini, kültürünü biliyor diye içmem, sıkılırım. İşte bana güzel gelen size güzel gelmez, işin ince noktası da bu, konunun şahsiliği, izafiliği de bundan geliyor zaten.
  3. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Bugün bile insanların et ihtiyacı en lezzetli olanı içeren yavru hayvanlardan sağlanır. Kasaplarda Koyun, İnek eti değil, Kuzu, Dana eti satılır. Üstelik ilkel insanlar da, tıpkı yırtıcılar gibi avlanması kolay ve eti lezzetli yavruları tercih etmişlerdir. Bu açıdan insanların kurtları kendilerinden uzak tutması, yavru hayvanların hayatta kalma şanslarını arttırmamış, av hayvanlarının sayıca artışına sebep olmamıştır. İlkel zamanlarda av eti zor ulaşılan bir yiyecek kaynağıdır, garantisi yoktur, istikrar, süreklilik arz etmez. O nedenle, avı takip için Kurdu evcilleştirip kullanmak bir devrim sayılır. Burada da atlanmış olan İlkel insanların gece gündüz av yapmadıkları, bir robot olmadıkları gerçeğidir. İlkel insanlar da, aynen bizim gibi bazen uyurlardı da Geceleri en savunmasız oldukları anlarda, obsidyen de olsa balta, taktisyen de olsa zeka, kar etmez. Gece uyurken en etkili silah Ateş ve bekçilik yapan Köpektir.
  4. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Bir kelimenin yaygın yanlış kullanımı doğru zannedilirse böyle bilimsel olmayan çıkarımlar yapılabiliyor. Felsefe, her düşünülen şeye değil, tanım olarak sistematik düşünme disiplinine denir. Yani felsefenin tanımı felsefe sözcüğünün anlam ve içeriğini belirler. Mesela " yemek bulunca ye, dayak bulunca kaç ! " teması felsefi bir yaklaşım değildir. Tamamen dürtü kaynaklı doğal yaklaşımdır. İlkel dinlerin teması doğal yaklaşımdan kaynak alır. Dolayısıyla, insan dürtülerine ters bir yaklaşım getirmez. Düşüncenin ilkel korkulardan kaynaklanması ile bu korkulardan bağımsız olarak doğruyu bulma çabası arasında fark vardır. İşte Felsefe sistematik düşünme ile bu bilgeliğe ulaşmanın yoludur, ilkel dürtüleri, korkuları içermeyen, tamamen düşünsel bir faaliyetle evreni, doğayı, insanı anlama çabasıdır. İnsanlık tarihinde dinler öncedir, dinlerin içinden felsefe, felsefenin içinden de bilim doğmuştur. Bütün kaynaklarda bu dediğim yazar.
  5. Tabii ki, güzellik ve hüzün ön şarttır, gerek şarttır, asgari olması gerekendir ama yetmez. Yetse gider tek başına Boğazda gün batımında rakı-balık yapar bir erkek ya da yalnızca sohbet yetse, gider izbe bir meyhanede rakı sohbetini bilen bir erkek ile içer. Şahsi fikrim bir erkek için önemli olan rakı içmeyi bilen herhangi biri ile içmek değildir. Birinci gerek-şartı sağlayan güzel ve hüzünlü bir kadınsa - ki hüzünlü birinin bana göre-öğrenme potansiyeli var demektir - ikinci yeter-şart tamamlanmış sayılır. Zira, rakı içmeyi bilmeyene itina ile öğretilir, sorun olmaz, yeter ki bu potansiyele sahip olsun.
  6. Evet Lisede Çarlık Rusyası öyle öğretiliyordu ve doğruydu. Ama SSCB öğretilmedi. SSCB'yi sağ görüşlü siyasiler ve en sonunda Evren öğretti ( !), o da " Reagan doktrini " çerçevesinde. Aslında ise, SSCB dış politikasında birbirinden farklı 5 dönem yaşanmıştır. İlk dönem Lenin dönemi, 1.Dünya Savaşından çekilme ve dolayısıyla yayılma stratejisi yok. Hatta Britanya İmp.'nun yayılmasına karşı Türk Milli Mücadelesine karşı destek var. İkinci dönem Stalin dönemi, 2.Dünya Savaşı, Nazi işgaline uğrama, Nazileri durdurma ve savaş sonrasında ABD ile Soğuk Savaş dönemi. Üçüncü dönem, Stalin'in ölümü ardından Kruşçev ile belirgin yumuşama ve yayılma stratejisinin sonu. Dördüncü dönem Küba Krizi ardından Kruşçev'in yerine geçen Brejnev ile Batı ile ekonomik ilişkilerin güçlenmesi. Hatta bu dönemde Türkiye'de SSCB ile işbirliği ve alınan krediler sayesinde İskenderun Demir Çelik, Seydişehir Alüminyum gibi fabrikalar, İzmir Aliağa gibi rafinerilerin Rus Mühendisler tarafından kurulması var. Yani bu dönemde Avrasya ve Asya'da SSCB'nin nüfuzunun arttığı gözlemlenir. İşte bu nedenle zaten Reagan, Brejnev'in barışçı politikaları ile SSCB'nin nüfuzunun artmasına karşı Askeri politikalar gütmüştür ( Reagan Doktrini ). Afganistan'daki meşru yönetime karşı askeri ve taktik destekle Taliban beslenmesi bu 5. dönemdedir. Buna karşılık SSCB de askeri yatırımlarına ağırlık vermiş ama bu yüzden ekonomisi bu rekabete dayanamayarak çöküşe doğru gitmiştir.
  7. 82 Anayasası'ına oy verdiği için...Aziz Nesin bunu kastetmiştir, bu sözleri o bağlamda söylemiştir. Ama 90 değil 60'tır o. " İzmir Torba’da şenlik vardı, İlhan Selçuk ve Aziz Nesin’le birlikte bir panele katılmıştık. Panelin konusu mizahtı. Birisi kalktı ‘Nasrettin Hoca’nın torunları olarak zeki insanlarız değil mi?” diye sordu Aziz Nesin’e. O da ‘Yüzde 60’ı aptaldır’ dedi. Herkes alkışladı. Sonra kuliste kendisine sordum neden böyle bir şey söylediğini. O da ‘Evladım, yüzde 92 diyecektim dilim varmadı’ dedi. O zaman referandum yapılmıştı ve oy verenlerin yüzde 92’si Kenan Evren’e oy vermişti. Bu söz oradan kaldı. " Müjdat Gezen
  8. Ne yani Ergenekon yalansa cemaate mi yalan ?
  9. Kesinlikle katılıyorum Serdar Ateşer'e. Rakı diğer içkilere benzemez. Güzel ve hüzün verici bir manzara şarttır.
  10. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    İnsan Kurdun avda sadece rakibi değil, aynı zamanda kendi av menüsünde bir çeşit idi ve hala da öyle. Ateşin bulunuşuna kadar Kurt sürülerini uzak tutmak zordu, öyle balta ile olacak iş değildi. Köpek de yalnızca av için değil, onların türünden ve onlara karşı kullanılabilecek araçlardan biri olması açısından ilkel insanlar için büyük öneme sahipti. Ayrıca, yavruyu bırakıp, annesini öldüren insan yavruya pek hayat şansı bırakmamış olur. Yavrunun avlanmadığı da nereden çıktı ? Avlanmak zordu ve köpek de bu zorluğu azaltan önemli bir faktördü.
  11. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    O da ilkel dinlerdi. Daha sonra Din içinden Felsefe doğdu. Zira, felsefe, her düşünülen şeye değil, tanım olarak sistematik düşünme disiplinine denir. Yani felsefenin tanımı felsefe sözcüğünün anlam ve içeriğini belirler. Yoksa, halk arasındaki yanlış kullanım doğru zannedilerek Mustafa Topaloğlu'nun da felsefe yaptığı söylenebilir ama yanlıştır. Onun " Felsefe yapma " şarkısını Platon'a ithaf etmediğine adım gibi eminim.
  12. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Gübre nereden elde edilir ? Tabii ki evcil-otçul hayvanlardan. Başka söze gerek yok, konu kapanmıştır.
  13. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Önce avcılık ve toplayıcılık ve köpeğin av yardımcısı olarak evcilleştirilmesi. Ondan sonra bir kısım insanlar hayvancılık ile konar göçerliğe devam etmesi. Bir kısmının ise tarımı keşfi ile yerleşikliğe geçmesi. Buna mukabil, tarımı keşfetmeden avcı-toplayıcı iken yerleşik olanlar da var. Bu da yabani hayvanların av imkanının çok olduğu bölgeler için geçerli.
  14. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Yabani tohumların saklamak için gömülmesi pek akla yakın değil. Üstelik, saklanabilecek kadar yabani tohum toplanabilmesi ihtimali düşük iken. Muhtemelen farkında olmadan toprağa düşen tohum ile toprakta kendiliğinden yetişen bitkiler bir ampül çakmış olabilir, tarım yerleşikliği adına. Bu da sürekli av peşinde olmayı bırakmaya değecek kadar, karın doyurulmasına yetecek kadar bir üretim yapılabilmesine bağlı. Yoksa, kimse yerleşikliği tercih etmez. Depolanabilecek kadar üretim ise çok sonra...
  15. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    İnsanların av için rekabet içinde oldukları kurtları bertaraf etmelerinin tek yolu, onların içinden, onların türünde, onları tanıyan ve aynı zamanda onları kendi dahil olduğu insan ( kurt ) sürüsünden başka bir sürü oldukları için düşman olarak kabul edecek bir hayvandır O da Köpektir. İnsanların avlayabildikleri her hayvan ister küçük olsun isterse büyük, avdır. Yani buna kemirgenler, kuşlar da dahildir. O nedenle, zaten garantisi olmayan bir et arzı söz konusu iken, kedinin bu anlamda rakip olmaması gibi bir durum asla söz konusu olamaz. Köpeğin insan sürüsünü kendi sürüsü zannetmesi nedeniyle Kurt sürülerini düşman bellemesi gibi rekabeti ortadan kaldıracak yaklaşıma sebep olabilecek bir karakter bulunuşu, Kedide ise rekabeti ortadan kaldıracak bu tür bir yaklaşıma sebep olabilecek bir karakter bulunmayışı, köpeğin daha önce evcilleştirilmesine yol açan aralarındaki en temel farktır. Kedi av için kullanışsız, Köpek kullanışlıdır.
  16. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Kurt yavrusu evcilleştiği ölçüde seçilir ve işe yarar ve zaten o nedenle doğal olarak avcı-toplayıcı " sürüyü " kendiliğinden takip eder, bağlanır. Kedi yavrusu ise hadi sevimli bulundu ve sürekli göç esnasında kafeste taşındı diyelim, ortada biriktirebilecek kadar çok olmayan ancak günlük ihtiyacı karşılayabilecek kadar toplanabilen yabani hububat için bir yabani hububat deposu da bulunmadığından ve dolayısıyla fareler uzakta olacağından ya kendi avının peşine gidecek ya da zaten az olan insanların avladığı av eti ile beslenecek. Üstelik, kedinin yanlarında durması için, evcilleşen bir kedi fare yerine her zaman insanların vereceği zahmetsiz eti tercih ederken ve vermezlerse avının peşine mesela sürünün gittiği yönün aksine giderken...kendi karınlarını zor doyuran insanların kedi ne kadar sevimli olursa olsun avladıkları kısıtlı miktardaki eti kedi ile paylaşmalarının ihtimali nedir ?
  17. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Tam tersine ve bilakis, sonraki dönemlerdeki yalnızca evcil hayvancılığa bağlı konar-göçerlik, ilkel insanların göçebeliğinde yoktu. " Avcı ve toplayıcı[1], kültüre alınmış bitkilerin tarımını yapan ya da evcilleştirilmiş hayvanları yetiştiren yerleşik toplumların aksine, tarım ve hayvancılıkla uğraşmayan, yabani bitkileri toplayıp yabani hayvanları avlayan toplumlardır. " " Göçebelikte insanların ve hayvanların iklime, coğrafi şartlara bağlı olarak ovaya inmesi ve dağaçıkması içgüdüsüne uyması, daha doğrusu hayvanın doğal yaşantısına uyması vardır. Bu mevsimsel yer değiştirme ya da coğrafi şartlara uyum arayışı büyük oranda geçim kaynağı olan hayvancılığa bağımlığıdır. Tarıma dayalı yaşama geçilmeden önce hayvancılıkla uğraşılmakta ve bunun doğal sonucu olarak hayvanların bakım ve besleme şartları göçerliğin doğal yaşamauyumununu gerektirmektedir. " ( tr.wikipedia ) Yani, İlkel Avcı -Toplayıcı insanların yabani hayvanları takip etmeye dayalı göçü esnasında, bir kedi ömrü kesinlikle çok uzun sayılırdı.
  18. Peki biatla ilgisi yoksa, " Türkiye'de terör ortamını yaratan ve bunu işgale bahane yapmaya çalışan Sovyetlerdi. Bunu önleyen ise Evren. " önermesini doğru kabul etmemiz için var olan argümanlar nelerdir ?
  19. İlla birinin gelmesi konusunda her kesimde bir ittifak var anladığım kadarıyla. Anlamadığım ise, gelenin neden çocuklar açısından eğlenceli olan değil, didaktik olan olması gerektiğindeki ısrar. Bulun çocuklara hitap edebilecek Noel Baba neşeliliğinde ikame bir Baba, o gelsin. Dede Korkut ne alaka ?
  20. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Şimdi, yukarıdaki varsayıma göre, insanların avcı-toplayıcı iken kedi evcilleştirebilmesi mümkün değildir. Zira, avcı-toplayıcılar göçebedir ve göçebe oldukları için de gıda depolama olanakları zaten yoktur. Bir kaç annesiz kalmış Kurt yavrusu bulunması ve bir kaç nesil sonra doğal bir yapay seçim ( vahşi olanlar insandan uzaklaşır zaten kalanlar seçilir ) ile evcil özelliklerinin başat haline getirilmesi sonucu, böylece halen avcılık-toplayıcılıkla iştigal eden insanlara avda yardımcı olması kolaydır. Bir de Yetişkin Köpek eğitim süreci ile Yavru Köpek eğitim sürecini birbirine karıştırmamak gerekir. Yavru köpek kolay eğitilir. Ayrıca, Köpeğin görevi bizim istediğimizdir. Kedinin doğal " görev"i her zaman bizim istediğimiz olamayabilir. Mesela, Buzul Çağının sona ermesi ile büyük otçulların kuzeye göçü sonucunda Avcı-Toplayıcı insanlara av için küçük hayvanların kalması, Kedinin doğal " görevi "nin insanlara rakip olması anlamına gelmiş olması gerekir. Ki zaten Avcı-toplayıcılar, yerleşik düzene geçmedikçe yanlarında Kedi dolaştırmaları mümkün değildir. Hele bir de yanlarında Evcilleştirdikleri Kurt ( Köpek ) varken....
  21. " Laik Düşüncenin Felsefî Temelleri Laikliğin felsefi temelleri; Rönesans, Hümanizm ve Reform hareketleri ile bu akım düşünürlerinin eserlerinde kaynaklarını bulur. 16.yy’da İtalya’ da doğan Rönesans; sanat ve edebiyatta Katolik Vatikan Papalığından ve onun dinsel temalarından uzaklaşarak antik Roma ve Yunan sanat ve felsefecilerinden beslendi. Yayıldığı ülkelere göre içerdiği sanat ve edebiyat tarzının farklı alanlarda oluşmasına yol açtı. Sanatta olduğu gibi edebiyat ve felsefe alanlarında da antik dönem eserlerine dönüşü simgelemesi Yeniden Doğuş olarak nitelenmesini sağladı. Rönesans, skolastik öğretileri yıkıma uğrattığı gibi canlandırdığı hümanist ve akılcı akımları, Avrupa ülkelerinin 18.yy Aydınlanma Çağı düşünürlerine miras bırakarak ve kökleri M.Ö. 6.yy' a kadar dayandırılan Hümanizm' in tekrar canlanmasını hazırlayarak insan aklına duyulan ilgi ve saygının başlatıcısı oldu. Eski çağlardan beri din, insanların, günlük yaşamında, toplumsal düzende ve devlet yönetiminde etkili oldu. Özellikle Hıristiyanlık Avrupa'da ortaçağ sonlarına kadar her alanda söz sahibiydi. Papalarkrallara hükmedebiliyor, papaz, rahip ya da keşiş gibi din adamları Hıristiyan dininin kurallarına göre insanların yaşamını yönlendiriyorlardı. Zamanla değişen ve gelişen ticaret ilişkileri, kentlerin zenginleşmeye başlaması, Hıristiyan olmakla birlikte ayrı mezheplerden olanların çoğalması gibi etkenler Hıristiyan dininin dönemin yeni koşullarına göre gözden geçirilmesini gerektirdi. 16. yüzyılda dinde Reformhareketi oldu. Edebiyat, sanat ve bilimde Rönesans diye adlandırılan canlanma ve atılım dönemi de 15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşti. Böylece Hıristiyan dünyasında din, yaşamın birçok alanında etkisini yitirmeye başladı. Özellikle eğitim ve öğretim alanında yenileşmeler oldu. Din kurallarına uygun eğitim yapan kurumların yani sıra özgür düşünceye ve inanç özgürlügüne dayanan eğitim kurumları devlet tarafından açılmaya başlandı. 1789 Fransız Devrimi'nden sonra laiklik yavaş yavaş devletin bütün kurumlarında ve toplumda kendini kabul ettirdi. " ( tr.wikipedia )
  22. Yanılmışım, varmış : Ve Democrossian Bey’in bu argümanı, Democrossian Bey’in Evrene kayıtsız, şartsız biatı gibi, Democrossian Bey’e biat etmemize bağlı olarak kanıtlanmış sayılıyor. Yani; Petitio principii / begging the question: Döngüsel nedensellik; kendi kendini kanıtlayan önerme. Örnek:, Bu argüman Democrossian Bey’in argümanıdır. Democrossian Bey’in argümanı yanlış olamaz; doğru olmalıdır. Bu argümana göre de onun argümanı doğrudur. Öyleyse o argümanı da kesinlikle doğrudur. "
  23. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Asıl dolaylı kabullenme ve ortadaki kuyudan dolanma bu cümlede. Yabani hububat türlerinin biriktirilemeyeceği anlaşılınca, tarımın artı değer oluşturabilecek kadar teknik gelişmelere sahip olduğu devirde, yani hayvan ( tabii köpek de ) evcilleştirmeden sonraki devirde, tarıma bağlı yerleşik düzende kedi evcilleştirilivermiş, neyse. Kedi gibisi yoktur, o ayrı. Mesela, ben şimdiki aklım ile o devirde yaşayan ilkel insan olsam, kediyi köpek ile beraber evcilleştirirdim tabii. Avdan yeterince et ile dönüp, şöyle güzel bir Karaca Kuzusu çevirmesi yaptıktan sonra uzun kış gecelerinde mağarada oynardık hep beraber. Ama bir dakka vazgeçtim, yiyemem ben karacayı da, çevirmesini de... O da bir can taşıyor !
  24. Mesela, yukarıdaki cümleleri şöyle de yazabiliriz : Tanrı yoktur diye bir şey olmadığı için tanrı yoktur bilgisi diye bir bilgiden söz edilemez. Tanrı vardır. Tanrı yoktur inancı vardır. Tanrı yok diye bir bilgi yok, tanrı yoktur'a inanıldığı bilgisi vardır. İşte bunu yazan bir teist de yukarıdaki iletideki mantıkla aynı mantığı işleterek kendine göre haklı olur. Kendi öznel gerçekliğinde yaşar. Çünkü, Tanrı'nın var veya yok olduğu bilgilerinin ikisi birden bilimsel değil, ikisi birden felsefidir. İnsana doğuştan itibaren verilen veya kendi elde ettiği her kavram bilgidir. Bu kavramın nesnel veya öznel olması, bilgi olma niteliğini değiştirmez. Zaten, kendi Ateizminin bilincine varamayan, bu dediğimi anlayamaz. Kendi öznel gerçekliğinde yaşar gider. İşte, " Yurdum Naif Ateist" i de böyledir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.