Zıplanacak içerik

Canraşit

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Canraşit tarafından postalanan herşey

  1. Dünya Ötesi ve Yaşam Sonrası Bilimin ilgi alanında olmadığı için Bilimin bu konuda bir görüşü yoktur ve dolayısıyla Sekülarizmin de bu konuda Bilimsel bir iddiası olamıyor. " Sekülerizm hakkındaki genel bir yargı da ateizme denk tutulmasıdır ki bu yanlıştır. Aslında birçok seküler birey, bireysel anlamda kendilerini dindar saymaktadırlar. " ( tr.wikipedia )
  2. Function eğlence " temelinde " falan değildir. Fun ile alakası yoktur. Ama bu yukarıdaki iletinin sallamation ile alakası, vardır. ONLINE ETYMOLOGY DICTIONARY function (n.) 1530s, "proper work or purpose," from Middle French fonction (16c.) and directly from Latin functionem (nominative functio) "performance, execution," noun of action from functus, past participle of fungi "perform, execute, discharge," from PIE root*bheug- (2) "to use, enjoy" (see brook (v.)). Use in mathematics probably begun by Leibnitz (1692). function (v.) 1856, from function (n.). Related: Functioned; functioning.
  3. Ama soru Atom Bombası ( ya da herhangi bir Nükleer Bomba ) içindi Bu durumda bir görüş belirtilmiş olmamış.
  4. Kuran'da inanmayanın durup dururken öldürülmesi emri olmadığını göstermek için.
  5. Demek ki en azından bu savaşların nedeni kesinlikle Kuran değilmiş. Kuran olmasaymış da bunlar kendi aralarında iktidar savaşı yapacaklarmış. Bu savaşların meşrulaştırma zeminini Kuran'a dayandırarak oluşturanlar yalnız El Kaideciler, yani Selefiler, yani Vahabiler...Onları SSCB'ye karşı besleyip büyüten de emperyalizm. Diğer mezhepler ne birbirini kafir ilan ederler, ne de kafir ilan ettiklerinin öldürülmesi gerektiğini. Zaten, 1.dünya savaşı sırasında Osmanlı'ya başkaldıran Vahabiler de, Osmanlı'yı Müslüman saymamıştı ve hala da hem Sünnileri hem de Şiileri Müslüman saymıyorlar. Daha öncesinde isyan eden Vahabi liderlerini İstanbul'da İdam ettiren ve bu mezhebi öldüren de Osmanlı idi. 1. Dünya savaşında Vahabiliği dirilten de İngiliz Ajanı Lawrens.
  6. O halde seçilen kelime yanlış olmuş. Toplumsal değer değil, yalnızca toplumsal ideoloji / din denmesi gerekirdi. Zira, Toplumsal değer ile toplumsal ideoloji / din farklı kavramlardır. Daha doğrusu Toplumsal değerler, Toplumsal İdeolojileri ve dinleri de kapsar ama hepsi değildir. O nedenle, denilmesi gereken; " Toplumsal değerlerin ( ideolojiler ve dinler ) BİR KISMI emperyalist zihniyetin eseri. Toplumsal değerlerin BİR KISMI ( ideolojiler ve dinler ) ayrılık temelli kavga, döğüş ve savaş getirmek içindir. Fobim sadece bir din değil BAZI toplumsal değerler ( ideolojiler ve dinler )." olacaktı.
  7. Sekülerleşme Vikipedi, özgür ansiklopedi Sekülerleşme, belli bir zaman dilimi içerisinde dinin, dinimsi mekanizmaların ve batıl inançların (doğaüstücülük ya da halk inançları), toplumsal düzeydeki prestijlerinin ve topluma etki etme güçlerinin göreceli olarak azalması demektir (Ertit, 2013). Sekülerleşme kelimesi etimolojik olarak Orta Çağ Latincesindeki saeculum'a dayanıyor ve günümüze kadar üç farklı anlamda kullanılıyor. Birinci kullanım, "yüzyıl, çağ, dünya" anlamında, Roman dillerinde de secolo (İtalyanca), siglo (İspanyolca), ve siécle (Fransızca) gibi karşılığı olan bir kullanım. İkinci kullanımı kilise hukuku içerisinde manastır hayatını bırakıp "dünya"ya yönelen din adamları için kullanılan secular kelimesi. Üçüncü kullanım ise yukarıdaki tanımda olduğu gibi dinin toplumsal gücünün azalması, günlük yaşam olaylarına eskisine nazaran daha az müdahale edebilir hale gelmesi (Casanova, 1994). Ancak sekülerleşme dinsizleşmek ya da inançsızlaşmak demek değildir. Sekülerleşen bir toplumda bireyler halen din inancına sahip olabilirler,dini ritüellerini yerine getirebilirler.Sekülerleşme "laiklik" demek de değildir. En geniş anlamı ile laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devletin her inanç grubuna aynı uzaklıkta olması, devletin kontrolünde olan eğitim, sağlık, güvenlik, hukuk, ekonomi gibi alanlarda herhangi dini bir grubun söz sahibi olmaması, devletin dış ve iç politika için alınan kararlarda belli bir inanç grubunun çıkarlarını gözetmemesi, hiç kimsenin bağlı olduğu dini inançtan dolayı devlet kadrolarından uzaklaştırılmaması ya da bürokraside yükseltilmemesi, yani kısacası devletin dinsizleşmesi demektir. Sekülerleşme ise toplumsal bir sürecin adıdır. Günümüzde mezhepler arası evliliklerin sayısındaki artış, ilk cinsellik deneyimleme yaşının düşmesi, evlilik yaşının yükselmesi, eş, iş, arkadaş seçimlerinde dini kriterlerin daha az etkili olması sekülerleşme ile tanımlanmaktadır.
  8. Sekülerleşme Vikipedi, özgür ansiklopedi Sekülerleşme, belli bir zaman dilimi içerisinde dinin, dinimsi mekanizmaların ve batıl inançların (doğaüstücülük ya da halk inançları), toplumsal düzeydeki prestijlerinin ve topluma etki etme güçlerinin göreceli olarak azalması demektir (Ertit, 2013). Sekülerleşme kelimesi etimolojik olarak Orta Çağ Latincesindeki saeculum'a dayanıyor ve günümüze kadar üç farklı anlamda kullanılıyor. Birinci kullanım, "yüzyıl, çağ, dünya" anlamında, Roman dillerinde de secolo (İtalyanca), siglo (İspanyolca), ve siécle (Fransızca) gibi karşılığı olan bir kullanım. İkinci kullanımı kilise hukuku içerisinde manastır hayatını bırakıp "dünya"ya yönelen din adamları için kullanılan secular kelimesi. Üçüncü kullanım ise yukarıdaki tanımda olduğu gibi dinin toplumsal gücünün azalması, günlük yaşam olaylarına eskisine nazaran daha az müdahale edebilir hale gelmesi (Casanova, 1994). Ancak sekülerleşme dinsizleşmek ya da inançsızlaşmak demek değildir. Sekülerleşen bir toplumda bireyler halen din inancına sahip olabilirler,dini ritüellerini yerine getirebilirler.Sekülerleşme "laiklik" demek de değildir. En geniş anlamı ile laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devletin her inanç grubuna aynı uzaklıkta olması, devletin kontrolünde olan eğitim, sağlık, güvenlik, hukuk, ekonomi gibi alanlarda herhangi dini bir grubun söz sahibi olmaması, devletin dış ve iç politika için alınan kararlarda belli bir inanç grubunun çıkarlarını gözetmemesi, hiç kimsenin bağlı olduğu dini inançtan dolayı devlet kadrolarından uzaklaştırılmaması ya da bürokraside yükseltilmemesi, yani kısacası devletin dinsizleşmesi demektir. Sekülerleşme ise toplumsal bir sürecin adıdır. Günümüzde mezhepler arası evliliklerin sayısındaki artış, ilk cinsellik deneyimleme yaşının düşmesi, evlilik yaşının yükselmesi, eş, iş, arkadaş seçimlerinde dini kriterlerin daha az etkili olması sekülerleşme ile tanımlanmaktadır.
  9. Tevbe ( 9 ) suresinin ilgili ayetlerinin tamamını ele alalım ve bir hukuki metin gibi inceleyelim : '' 1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere: 2- Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın. Şunu da bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir. 3- Ayrıca büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafından insanlara bir ilandır ki, Allah da Resulü de müşriklerle yapılan antlaşmalara artık bağlı değildir. Eğer hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'ı yıldıracak değilsiniz. Kâfirleri acı bir azap ile müjdele. 4- Ancak kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardımda bulunmamış olanlar bunun dışındadır. Siz de onlarla olan antlaşmanızın hükümlerine antlaşma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever. 5- Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 6- Eğer müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde olduğu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler. 7- O müşriklerin Allah katında ve Resulü katında herhangi bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız var ki, bunlar size karşı doğru durdukça siz de onlara doğru olun. Allah sakınanları elbette sever. " ------------------------------------------------------------------------------------------------------- Şimdi aslında burada 3 tip Müşrik ten söz ediliyor. 1 - O dönem Müslümanlarının kendileriyle antlaşma yaptığı ama antlaşmaya uymayan Müşrikler. Onun için bu antlaşma artık tanınmamaktadır. Bunlara verilen süre 4 aydır. ( 9 / 2 ) 2 - O dönem Müslümanlarının kendileriyle antlaşma yaptığı ve antlaşmaya uyan Müşrikler. Bunlara da verilen süre antlaşmanın bitimidir. ( 9 / 4 ) 3- O dönem Müslümanlarının Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıkları Müşrikler. Bunlara ise doğru durdukları müddetçe ilişilmeyecektir. ( 9 / 7 ) Sonuç: Mescid-i Haram yakınında antlaşma yapılan Müşrikler, diğer Müşriklere yapılan tehditten muaf tutulmuşlar. Sonuç : O halde, Emperyalizmin El-Kaide'yi bahane edip, Ortadoğu coğrafyasında işgaller, ambargolar vs. için kendisine meşruiyet dayanağı yaptığı Tevbe suresinin ilgili emirleri; 1- Tüm zamanlar için değil. Çünkü; Antlaşma o dönemin Müslümanları ile o dönemde hedef aldığı Müşrikler arasında. 2- Tüm Müşrikler için değil. Çünkü, yalnızca o dönemin Antlaşma yapılan Müşrikleri hedef alınmış. ( 9 /1, 9 / 4, 9 / 7 )
  10. İslamofobia El Kaide ve onun İslam anlayışı olan Selefilik ( Vahabilik ) üzerinden tüm Müslümanlara karşı körükleniyor. İnsandan, insanlıktan yana olan Vahabilik'i İslama mal ederek haksızca, Müslümanlara yönelik bu emperyalist saldırının karşısında olmalı, ezilenlerin yanında olmalı. Bu emperyalismin bildik taktikidir. Daha öncesinde Stalin öne çıkarılarak haksız bir şekilde Sosyalizm ve Komünizm kötüleniliyor, "öcü " gösteriliyordu. Soğuk Savaşın bitiminden sonra ise, yeni "Öcü " El Kaide, Selefilik, Vahabilik, İkiz Kuleler üzerinden İslam oldu. Ayrıca, toplumsal değerlere topyekün karşı olmak, Nihilist bir yaklaşım insanlaşma adına doğru değildir. Mesela, otobüste yaşlı, hasta, hamilelere yer vermenin neresi kötü, neden karşı olmak gerek ?
  11. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
  12. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    @@gloria da çözüm yollarından birini söylemiş ama ilaveten böyle bir yazı buldum, işe yarayabilir : Bahçenizi Kedi ve Köpekten Nasıl Korursunuz? Hayvan sevgisi bir yana; bahçenizde oynayan kedi köpekler olsa bile çiçeklerinizi eşelemelerini ya da diplerine tuvaletlerini yaparak kurutmalarını istemezsiniz diye tahmin ediyoruz. Köpekler 1-2 kere kovaladığınız zaman öğrenir ve gelmez ama kediler öğrenebilen hayvanlardan değildir pek. Bahçenizin başında bütün gün nöbet de tutamazsınız. İşte size bu konuda faydası olabilecek bazı öneriler: Kedilerin çiçeklerinizi eşelememesi için öncelikle balıklı gübreler kullanmayı bırakmanız gerek. Eğer kullanacaksanız da evcil hayvan mağazalarında satılan elma spreylerini üzerlerine sıkmanızı öneririz. Bilinen bir yöntem olan çiçek kenarlarına acı biber tozu dökme işlemini sakın yapmayın. Biberdeki kimyasal çiçeklerinizi de bozabilir. Kediler daha önce yaptıkları yere yaparlar tuvaletlerini yine. Bu bölgelere kahve, portakal ya da limon kabuğu, sirke, sarımsak ya da mağazalarda satılan kedi uzaklaştırıcı spreylerden sıkarak daha önceki kokuyu bastırabilir ve olayın tekrarlanmamasını sağlayabilirsiniz. Kediler narenciye kokusundan mefret eder. Narin çiçeklerinizin kenarlarına file gibi tel ağlar yerleştirebilirsiniz. Böyle ne kedi ne de köpek toprağı kazamaz. Bahçenizin çitlerinin üzerine tel örgü geçebilirsiniz. Bu sayede düz duvara bile tırmanan kedilerden biraz korunmuş olursunuz. Köpekler zaten öyle bir yüksekliği atlamaz. Sardunya, kadife çiçeği (marigolds), petunya, lavanta çiçeği ve yaprak güzeli (coleus canine) kokularından dolayı kedilerin uzak durduğu çiçeklerdir. Bahçenize bu çiçekleri ekerseniz kedi eşelemesi derdinden otomatikman kurtulmuş olursunuz. Ya da mağazalarda satılan kedi/kopek kovucu teknolojik aletlerden de alabilirsiniz ki biz çok tavsiye etmiyoruz. Çünkü bu aletler hayvanlarının canını acıtabiliyor.
  13. Öyledir de, çıkarı illa da maddi çıkar olarak anlamak doğru olmaz.
  14. Rock'n Roll çılgınlığı bile Nükleer Bomba atmak gibi bir çılgınlığa asla erişemeyeceğinden, Rock'n Rolll kazanır.
  15. Efendim, öldükten sonra zaten ne bir yer görülebilir ne de rakı içilebilir. Ne gerek var söylemeye, laf mı şimdi bu ? Dimi ? Tabii ki ölmeden önce kiminle içilecekse içilecek rakı da. Önemli olan ne zaman içileceği ? Ocakta mı, Şubatta mı, Martta mı ?
  16. Canraşit şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Hayvanlar Alemi
    Kedi Hayvanının yavru iken bir şekilde tam güvenini kazanmak gerekir. Zira, hastalandığında ilaç içirmek, iğne yapılması, müdahalede bulunulması çok zor ve onun için korkutucu ve yıpratıcı oluyor.
  17. Bu anlatım, Protestanlığın Sekülarizmi kabullenişi ile ilgili bilindik bir anlatımdır. Ateistlere değil, Protestan Hristiyanlara hitap eder. Burada Tanrının hakkı denen şey, devlet veya toplumsal düzenle ilgili değil, kişisel ibadetlerle ilgilidir. Sezarın hakkı da malum; " devletin hakkıdır ", devletin Hristiyan hukuku yerine, aklı esas alan hukuku olması gerektiğinin ifadesidir. Madem, din standartı olamaz, Protestanlar da Katolik gibi inanmak zorunda değildir. Kendilerine göre Dindar ama Laik olma ( laik devleti kabul etme ) hakları da vardır.
  18. Emperyalizm'in körüklediği İslamofobia yine başlamış. Ayet tartışmadan rahat edemeyenler var. İnanmamak öldürme nedeni değil, saldırı savaşı öldürme nedeni. " NİSA 88. Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür). Allah’ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah’ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın! NİSA 89. Sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin. NİSA 90. Ancak kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna. Allah dileseydi onları başınıza belâ ederdi de sizinle savaşırlardı. Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir. NİSA 91. Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik. " Burada, " Yüz çevirmek " ve " Fitne " savaşmak anlamına geliyor. Yoksa, neden " kendi toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna " desin ? Demek ki, başka bir toplumda İslamdan dönen ve kendi toplumlarını da döndürmek için savaşanlar var ve bunlar için size sığınırlarsa ve sizle savaşmazlarsa dokunmayın denmiş. Bunu anlamak çok kolay. Ayrıca, Dost olup olmama konusunda ikiye ayrılmışlar. Kuran da bu ikilemi kaldırıp " Dost Olmayın " diyor. Dost olmamak Düşman olmayı gerektirmez. Böyle düşünmek dogmatik düşünmektir. Bu ikisi arasında dereceler vardır. İlişki sürdürülür ama Dost olunmaz, keza Düşman da olunmaz.
  19. Ayrıca, incefikir.com sitesinde şöyle bir şey de buldum " azrail'le rakı içilebilir mi Azrail: Bak, geçen sefer de böyle yaptın, zom oldum, alamadım canını, büyük fırça yedim yukarıdan, bu sefer hiç şansın yok, haberin olsun. Müstakbel Ölecek Kişi: Abi senin istediğin can olsun, otur şuraya bir. Nasıl olsa alacaksın, kaçmıyoruz ya? A: Kaçmıyorsun ama olan bizim prime oldu, bu ayki performans primimizi alamadık. MÖK: Babacım, sana prim vermeyen, senin bu emeklerini görmeyen kişi, ayıp etmiyor mu? Al bir yudum şundan. A: Ediyor valla. Ver lan. Geçen günkü şeyden de var mı, neydi adı hani? MÖK: Haydari mi? A: Hah. MÖK: Olmaz mı babacan? Al, götür yarasın. A: Çok yanlış hareketler yapılıyor bana müdür, çok! MÖK: Bilirim babacım. Burada da var onlar. Götür, götür. A: Yarasın. MÖK: Sana canımız feda abicim! A: Eyvallah koç.... Paramparça Aşklar ve Azrail, Part III Azrail: Sen ne pis adammışsın ya, ikidir zom ettin, alamadık canını, yukarıdan yediğim fırçanın haddi hesabı yok, prim gitti, maaşın yarısı kesildi, başıma gelmeyen kalmadı. Müstakbel Ölecek Kişi: Babacım, üzme kendini, kendisi kaybeder. A: Öyle mi? MÖK: Öyle tabii. Gel ben sana bir büyük açayım. A: Bak hep böyle başlıyor. Yemezler bu sefer! Ama lanet olsun, muhabbetin de çok güzel senin ya. MÖK: Sağol abi. Ve bu yaş üzüm rakısı. Hem ayrıca Haydari de var! A: Haydari mi? MÖK: Ve de acılı ezme. Yanında da kızarmış ekmek! A: Yapma be. MÖK: Yaptım bile. Buradan da bir Aksaray yaparız abimle. A: Aksaray ne olm? MÖK: Abi sus sen, ne alemler yaşatacağım sana? A: Alem? MÖK: Şşşş. Sen bi götür bakiyim şunu. A: Alem kim ya? MÖK: Abi Rus'u var, Romen'i var. Sen bana bırak hele. -Bitmez- (yatirsevkaldirdov, 04.11.2009 00:48:57 ~ 00:54)
  20. Bir de şu var : Ölmeden ne kadar önce ? Mesela, hemen önce ise, ya Doktorla veya Hemşire ile, ya Katille ya da Mirasçılarla içme durumu doğabilir. Hatta çağırmışlarsa İmam ya da Rahibin filan da eşlik etme durumu da doğabilir de İmamın katılmayacağı büyük ihtimal. Rahip belki...
  21. Wikide gerçektir, değişmezdir demiyor. Elbette yarın bir gün iç açıları toplamı 181 derece olan bir üçgene rastlanırsa bu olgu geçerliliğini kaybeder. Ama şu an geçerlidir ve olgu için örnek verilmesi uygundur. Bir Olgunun gözlem ile yanlışlanması Olgu tanımını değiştirmez.
  22. Ben Matematik dili ile yazdım. Matematik bilen anlar. Örneğin, Lineer Denklem ne demektir ? Non-Lineer denklem ne demektir bunlar bilinmez ise yazdıklarım anlaşılamayabilir.
  23. Mavi kısım aktif değilken yapılabilinir, aktif ise yapılamaz.
  24. Bakın size türkiye'deki bir Protestan Klisesinin web sitesinde İncildeki Hukuk başlığı altındaki yazının yer aldığı linkini vereyim : http://www.bodrumlutufkilisesi.org/it/blog/incil-hukuk.html Biraz alıntılayayım, gerisini orradan okursunuz : Hayvan hakları: Mısırdan Çıkış 22:19 "Hayvanlarla cinsel ilişki kuran herkes öldürülecektir." Yasa’nın Tekrarı 27:21"“ ‘Herhangi bir hayvanla cinsel ilişki kurana lanet olsun!’ “Bütün halk, ‘Amin!’ diyecek." Levililer 20:15 "Bir hayvanla cinsel ilişki kuran adam kesinlikle öldürülecek, hayvansa kesilecektir." Levililer 20:16 "Bir kadın cinsel ilişki kurmak amacıyla bir hayvana yaklaşırsa, kadını da hayvanı da kesinlikle öldüreceksiniz. Ölümü hak etmişlerdir." Bunlara rağmen ne yapmışlar, Protestanlar ? " Sezarın hakkı sezara, İsanın ( Tanrının ) hakkı İsaya ( Tanrının ) verin " ayetini ( Luka 22. Bab ) esas alıp Seküler Devletin yolunu açmışlar. Demek ki çalışınca oluyormuş.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.