
Taylan Abi
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.727 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Taylan Abi tarafından postalanan herşey
-
Buz mavisi jean - Beyaz t-shirt Bira - Kızarmış patates 80'ler - 90'lar Çarşı - Beşiktaş Maaşallah yazısı - Kamyon camı/paspası Turkish Media - Forum İkoncan'lar - Bodrum sahilleri Cadde - Fenerbahçe Taksim - Islak hamburger Antalya - Yat Limanı Metin Ali Feyyaz - Rıdvan Oğuz Schumacher Van minüts - Davos Ferrari - Testarossa GS - 6-0
-
Bana kimse cevap vermedi. Sana da vermeyecekler. VEREMEYECEKLER. Hiç bekleme...
-
İnleyen nağğğğmeleeeeer Ruhumu saardııııııııııııııııııı Bir rüya ki orda heeeep Şarkılar vaaaardııııı
-
Tahin - Pekmez Zebercet - Taylan Abi Martini - Kokteyl zeytin Bonny - Clyde Edi - Büdü Laurel - Hardy Bacardi - Lemon Tango - Cash Radar - Çorba parası Cin - Tonik Red Kit -Düldül Yıllık Kota - İkramiye maaş Avarel - Joe KDV - ÖTV Otel odası - Yalnızlık Tayyip - Abdullah Rakı - Balık Birisi durdursun beni.
-
Çok seslilik iyidir. Aynı fikri topluluk içerisinde farklı fikirleri savunanlar bu çabanın zahmetini bilirler. Onlar anlatırlar, ama anlayan da olur anlamayan da. Bu durum tabii ki bırakıp gitmeyi, ayrı bir yol çizmeyi zorunlu kılmaz. Ancak bir zaman gelir ki çıkış yolu gitmektedir. Bölmek ise bambaşka birşeydir. Bölerken zarar ziyanla gidilir. Son dönemde sol partiler Sayın ŞENER'in yeni bir parti kurmasını olumlu karşılamışlardır. Sağ partiler de Sayın SARIGÜL'ü aynı hissiyat ile değerlendireceklerdir eminim. Bir kişiyi bölücülükle itham etmek çok ağırdır. Kimseye de jiletle çizilmiş kırmızı çizgiler içerisinde haksızlık edilmemelidir. Sayın Sarıgül'ün siyasi vizyonunu henüz çözebilmiş değilim, kendisine herhangi bir sempati duyamıyorum. Ancak duyduğum antipati Sayın Baykal'a duyduğumdan da az değil. Umarım bu girişimden sonra herkes kendi inandığı yolda ilerler ve nasibini almak için seçimleri bekler. Aynı dileklerim Sayın Şener ve siyasi hasımları için de geçerli. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyette kimse seslerin çokluğu hakkında olumsuz düşünmemelidir. AKEPE mi burası ey arkadaşım? Tek aday çıktı diye kongre iptal edilsin... Akılcı ve ilerici olalım biz. Mühim olan çoğulculuk. Bunu sağlayabilirsek ne mutlu. Not: Başlıktaki SİYASET ÜRETEMEYEN VE SOSYAL DEMOKRAT GEÇİNEN tanımını da objektiflikten uzak ve tahrikkâr buluyorum. Neyse. Benim konum o değil.
-
Günaydııııııııııııııııın. Tanışmıyorsunuz siz galiba? İlk defa mı karşılaştınız?
-
Geçenlerde, Masaçüsesli ve Konektikıt'lı anne-babadan doğma, İsviçre'de oturan ve aynı zamanda da ilkokulu Liverpool'da bitirmiş bilimadamları şöyle bir tespitte bulunmuşlardı: Özellikle erkeklerde ve bununla birlikte tabii ki kadınlarda diz üstünde çalıştırılan ve radyasyon yayan her cihaz, genital organlara yakın olmaları sebebiyle üreme yeteneklerinde zaafiyet yaratabiliyormuş. Ununu eleyip, eleğini duvara asmış anne babalar için de kanser riski, bu yakın temastan dolayı artabiliyormuş. MUŞ'lu geçmiş zaman kipi. Anne ve babamdan 18 yıldır ayrıyım. İşleri-güçleri, işim-gücüm nedeniyle yılda 15 gün ancak görebiliyorum. Seni çok ama çok iyi anlıyorum. Fekaaaaat, kaynanam ve kayınpederimle aynı şehirde yaşıyorum. Bana kaderiiiiiiimiiiiiiiin biiir oyunu muuuu buuuuuuuuu Aldı sevdiğimiiiiiiiiii verdi zulüüüüümuuuuu Beklemek bizim yaşamımız Vapur beklemek Gün beklemek İnsan beklemek Çiçeklerin açmasını Gecenin geçmesini Sayfaların dolmasını beklemek. Beklemek sayrılığa dönüşmesin Yönetmesin bizi beklemek. Kardeşleri var çok güçlü Ümit etmek ve ertelemek. Gelişini beklemek Uyanmanı beklemek Çözülmeni beklemek Başka bir yerde yaşamayı beklemek Anlaşılmayı beklemek On beşinde beklemek Kırkında beklemek Beklemek mi bizim yaşamımız Beklemek bizim yaşamımız. Bülent Ortaçgil Hobaaaa, baba sen naaaptın yaaa. Doğru bakkala, birinden birini alıp gel. Olmaz öyle. Herşey sırayla.
-
MERHABALAR..
Taylan Abi şurada cevap verdi: mrvenl başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Hoşgeldiiin. Arkadaşlar tören için az sonra hazır olacaklar. Sen de bu arada bir drink al istersen -
huuuuuuuuuuuu ben geldim
Taylan Abi şurada cevap verdi: Elonki başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Hoşgeldin. Ben ZEBERCET'in kurbanıyım. Sen kimin kurbanısın? -
Liselerde kredili sistemin ilk uygulandığı yıl (1991), liseye başlamıştım. Sistemdeki karmaşa ve okul idarelerinde bilgisizlikten dolayı oluşan kargaşada eğitim-öğretim hayatımıza devam etmeye çalışıyorduk. Fen Lisesi okudum ve herkesten daha fazla kredi* alarak mezun olmak zorundaydım. Herkesin hayalinde normal liseyi 2,5 yılda bitirmek vardı. O dönemde normal liseler 132 kredi ile, Anadolu liseleri 156 kredi ile, Fen liseleri 198 kredi ile mezun olabiliyordu. Kazığın ucu bizdeydi. (*Kredi: Ders saati sayısı) Günde 8 saat derse giren, haftada 40 kredilik dersin altında ezilenler olarak okulu 5 dönemde bitirebilmek bizim için sadece bir ütopya idi. Çünkü fen liseleri bu derslerin yanında, üniversite hayatımızda yardımcı olacağı düşüncesiyle, üniversite 1.sınıf derslerinin müfredatlarına uyan yeni yeni seçmeli dersler de öneriyorlardı. Bu dersleri seçmemek de olmazdı. Madem üniversite adayı idik, o günden hazırlıklarımızı da ona göre yapmalıydık. Günler günleri kovaladı, sınav geldi çattı. Sonuçlar hesaplanırken fen liseli olmamızın diyeti kabilinde puanlarımızın hesaplanmasında eblek-güblek çevrimler yapılarak puanlarımız indirildi. Çok okumuştuk, çok çalışmıştık, fırsat eşitliğini aklımızı kullanarak biz bozmuştuk çünkü. Bu diyeti ödedik. Bizden sonrakiler de ödedi bir şekilde. Ama arkamızda İmam Hatip Liselerini ve onların haklarını savunan bugünkü iktidarlar gibi kimseler olmamıştı. Bugün, İmam Hatipler dışında katsayı hesabına kurban giden başka insanların haklarına da sahip çıkan var mı acaba? Yusuf Ziya ÖZCAN buna bir gün bir yerde cevap verebilir mi, meraktayım. Hakkımı da helal etmiyorum. Zamanın yöneticileri ile diğer cihanda karşılaşabilmek ümidi ile. Sayın ÖZCAN'ın bu konuda bir açılımı yok ise o da bu karşılaşmaya dahil olabilir. Bence mahsuru yok.
-
Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verilir. Japonların takımında 8 kişi kürek çekmekte, 1 kişi dümencilik yapmaktadır. Türk Takımında ise 2 kişi kürek çekmekte, 3 kişi şeflik, 3 kişi müdürlük yapmakta ve 1 kişi de dümeni kullanmaktadır. Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçmiştir. Büyük gün gelir. İki takım da kendini hazır hissetmektedir. Ancak Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazanır. Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılır. Türk şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verir. Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulunur ve çözüm önerisi getirilir. Çözüm olarak yönetimdeki düzeni güçlendirmek için 1 genel müdür atanır, ve sandalı dengelemek için kürekçi sayısı da 1 e indirilir. Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alınır. İkinci yarışta Japonların takımında yine 8 kişi kürek çekmekte, 1 kişi dümencilik yapmaktadır. Türk Takımında ise yeni yapılanma şekli şöyledir: 1 Genel müdür 3 Bölgesel müdür 3 Dümen şefi 1 Dümenci 1 Kürekçi İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazanır.. Tepesi atan Türk şirketinin yönetim kurulu hemen harekete geçer. Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovulur, müdürlere ve diğer personele sorunun tespitine olan katkılarından dolayı ikramiye verilir.
-
-
Düzeltme ihtiyacı hissediyorum. Topkapı Sarayı kutsal bir mekan değildir. Kutsal emanetler, bu yapı yapıldıktan 39 sene sonra yani 1517'de, Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sonrasında saraya getirilmiştir. 1623 ve 1640 arasında hükümdarlık yapan IV.Murat da bu sarayda şarap içmiştir. Alperen Ocakları üyelerinin özür ziyaretinde aynı odada bulunan sayın İlber ORTAYLI bu detaydan kendilerine belki de bahsetmiştir. IV.Murat'a gelene kadar kimbilir kimler neler içti o da ayrı mesele. Aklıma gelmişken bir de fıkra anlatayım; Temel, birgün çarşıda dolaşırken alışveriş yapan Hristiyan turistleri görür. Hemen birinin üzerine çullanır, yaka paça adamcağızı yere yatırır. Adam ne olduğunu anlamaya çalışır "Neden bana böyle davranıyorsun" diye sorar. Temel de: "Haçan siz İsa peygamberi çarmıha germişsiniz, eziyetler içinde öldürmüşsünüz" der. Adam da: "Yahu bu 2000 sene önceymiş" der. Temel cevap verir : "Olsuuuuuun, ben az önce öğrendim" Alperenler, komiktirler.
- 169 cevap
-
- Sivas katliamı
- Madımak olayları
-
(ve 4 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Hedef İdil Biret değilmiş, sarayda şarap içilmesiymiş. Şimdi de buna döndü olay. Milli değerlere hassasiyet gösteren gençler de buna dikkat çekmek istemiş. Ohh, ufal da cebime gir. Bu ne bilgisizce, cahilane yapılmış bir harekettir. Hassas gençlere sorsak şimdi, IV. Murat hakkında ne düşünürsünüz diye... Of aman aman, atar tutar yağlar ballar kaymaklar içinde hatırasını anar ve anlatırlar eminim. Hele ki içkiyi yasaklamasından filan da dem vururlar hiç şüphesiz. Ama aynı insan yani IV.Murat, Topkapı Sarayı'nda içerdi. Yani o kutsal emanetlerin 500 yıldır olduğu mekanda. Ne içerdi peki? Şaraaaap Aaa niye şaşırdınız ki? Bilgisizlik çok başka birşeydir. Çok. İnsan kendini derya zanneder. Olmadık yerde, olmadık şeye hassasiyet gösterir.
- 169 cevap
-
- Sivas katliamı
- Madımak olayları
-
(ve 4 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Tek satır yazı yazmıyor.
-
Yaz Ekranı - Hafif Şeyler
Taylan Abi şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
Çok çalışman lazım çekirge çoook. (Parantez içinde hep tribünlere şut çekiyosun, tabii ki gol olmaz. Başşşşkası ollmaaaa kendin ol, böyyyle çok dahaaa güzelsinnnnnnnnn) -
İşte Başbakan’ın istediği medya.. Başbakan’ın son yıllarda sarf ettiği en önemli sözlerden biriydi.. Hayata nasıl baktığının işareti.. Tek adam düşü, Putin gibi olma hevesi vardı ya.. O hevesinin geçmediğinin, geçmeyeceğinin göstergesiydi..Yerel seçimden sonraki durgunluk geçici soluklanmaymış! Şunu biliyoruz.. Hükümet ederken, bürokrasiye hükmederken, partisini yönetirken Putin.. Ama işin içine sırtında yumurta küfesi olmayanlar girince Putin’lik meselesi zayıflıyor.. Bu yüzden de sinirleniyor.. Kendisini Putin gibi kabul etmemelerine şaşırıyor.. Sarkozy, Merkel, Brown gibi olmak istemiyor.. Engel gibi gördüğü medyaya acayip kızıyor.. Önceki gün yine kızdı.. AKP Ankara il kongresinin ertelenmesi meselesi var ya! Hani çok sayıda aday çıktığı için ertelenen kongre.. (Bu nasıl kongreyse, tek aday olsun isteniyor.. Birlik ve beraberliğimiz bozulmasın görüntüsünün ardında bir nevi atama yapılıyor.) Başbakan bu gelişmeyi topluma duyuranlara fena halde bozuldu.. Esti gürledi.. Sana ne Ankara kongresinden diye bağırdı.. İşte bu ‘sana ne’ çıkışı çok önemli.. Sana mı soracağımdan başladı.. Sana ne partimden boyutuna atladı.. Sana ne hükümetimden.. Sana ne icraatımdan.. Sana ne ekonomiden.. Sana ne diplomasiden.. Sana ne piyasalardan, üretimden, maliyeden, dostlarımdan, arkadaşlarımdan diyerek uzayıp gidecek.. Sandıktan ben çıktım, bana itaat etmeye mecbursuna kadar gelecek.. Başbakan’ı kızdırmamak için medya, STK’lar, sendikalar ‘bana ne’ demeye başladığı zaman.. Bana ne refleksi Başbakan’ın sana ne uyarısından önce geldiği gün.. Hoşgeldin Putin olur! Totaliter yönetim.. İstenen bu.. Erdoğan, Merkel, Sarkozy, Brown gibi olmak istemez demem bu yüzden.. Ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar.. Almanya’da Merkel.. Fransa’da Sarkozy.. İngiltere’de Brown.. Duyuruyla ertelendiği ilan edilen parti kongresini yazan medyaya sana ne diye bağırabilir mi? Putin bağırır ama.. Başbakan herkesin kendi medyası gibi olmasını istiyor.. Başbakan’ın seveceği haberleri alt alta sırala, gerisini ‘bana ne’ diye çöpe at.. At ki ertesi gün sana ne diye fırça yemeyesin! İşte Başbakan’ın görmek istediği medya bu.. Trabzon’da açıkladı.. M.Tezkan
-
BBP'den Kültür Bakanı'na sert yanıt BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Topkapı Sarayı önünde eylem yapan Alperen Ocakları’na mensup kişilere "Zavallılar, ilkel yaratıklar" diyen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a sert yanıt verdi. Topçu, yaptığı yazılı açıklamada, "Ertuğrul Günay, siyasi üretimsizlikler ve yapaylıklar bahçesinde sıradan bir şekilde kök salmakla meşgul bir siyasetçi izlenimi vermeyi bırakmalı, haddini ve yetkilerini bilmeyen bir politikacı intibaını bir an önce terk etmelidir" dedi. Günay’ın "Bir nevi siyasi görmemişlik çektiğini" iddia eden Topçu, şunları kaydetti: "Ertuğrul Günay, rahmetli liderimiz Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nun defni sürecinde gösterdiği inat ve mesnetsiz tavrını da göz önünde bulundurusak, yazıklar olsunu hak etmiş birisidir. Buradan kendisine sesleniyorum. Sayın Bakan, bu ülkenin yetiştirdiği değerlere ayar vermeye çalışmayı bırakın. Her iktidarın bir ömrünün olduğunu, o koltukta bugüne kadar bir sürü politikacının oturduğunu ve oturacağını unutmayın. Kendi yetki ve selahiyet alanınızdaki beceriksizliği ve başarısızlığı, sağda solda verdiğiniz ve makamınıza yakışmayan beyanatlarla kapatmaya çalışıyor ve eski tabanınıza şirin gözükmeye çalışıyorsanız nafile. Lütfen artık ulu orta konuşmayın. Lüzumu yok. Biz artık sizden hizmet istemiyoruz. Zaten çalışıyor gibi gözüken ama hiçbir taşın altına elini koymayan sizin gibi yöneticilerin Kültür Bakanı olduğu bu ülkede, kültüre ait her şey yer ile yeksan olmuştur." (*) Bu yazı hem BBP ile eylemcilerin birbirinden bağımsız olduğunu savunan takiyecilerin dikkatine yazılmıştır; Hem de bu bağlantıyı doğrulayan, arkasında olan yobazların dikkatine yazılmıştır. Geri kalanların ilgisine, bilgisine saygıyla sunulmuştur.
- 169 cevap
-
- Sivas katliamı
- Madımak olayları
-
(ve 4 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yaz Ekranı - Hafif Şeyler
Taylan Abi şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
O olsa olsa Manda'dır. Manga ise delikanlı bi rock grubudur. İngiliz Mangası'nı da denize dökeli 80-90 sene oluyor ne yazık ki. Arabayı sağa çekmemekte diren bakalım, nereye kadar direneceksin.. ( Nasıl? diye soruyo bi de ) -
Yaz Ekranı - Hafif Şeyler
Taylan Abi şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
Bence arabayı sağa çek. Bir de bana "İngiltere'deyim belki, ne malum" nağmeleri yapma -
Askeri yargının yetki alanının sınırlandırılması tartışması, kuşkusuz Türkiye’de demokrasinin ileri götürülmesi bakımından büyük önem taşıyor. Bu tartışmanın gündemi kapladığı bir dönemde aslında demokrasimiz açısından daha az önemli olmayan bir başka konu nedense kanaat önderlerinin ve kamuoyunun dikkatlerinden kaçtı. Bu problemli konu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen pazar günü partisinin Trabzon il kongresinde yaptığı konuşmadaki Türkiye’de basın özgürlüğünün yaşam alanını sınırlama eğilimi taşıdığını gösteren sözleridir. Başbakan, partisinin il kongrelerinde birden fazla aday çıkmasının yol açtığı çekişmeleri konu alan haberlerin basında yer almasıyla ilgili olarak şu sözleri sarf etmiştir: “O çok satan gazeteler manşetten giriyorlar, ‘İstanbul’da sıkıntı var, Ankara’da sıkıntı var’ diye... Ankara sıkıntısı, ‘kongreyi ertelediler’... Onun için ne kadar seviniyorlar. Sana ne Ankara kongresinden, ne olacak... Biz kendi dermanımızı buluyoruz...” HABERLERDE HATA YOK Başbakan’ın bu sözleri, partisinin il kongrelerinde yaşanmakta olan rekabeti ve bunun yarattığı sorunları konu alan haberlerden ciddi bir rahatsızlık duyduğunu gösteriyor. Hemen belirtelim, gazetelerde çıkan bu konudaki haberlerde herhangi bir hata yoktur. Örneğin, bundan iki hafta kadar önce yapılan İstanbul il kongresinde iki aday çıkınca, genel merkez bütün ağırlığını Aziz Babuşçu’dan yana koymuş, diğer aday Metin Külünk ise ciddi bir engellemeyle karşılaşmıştır. Külünk taraftarlarının kongre salonundan içeri girişinde sıkıntılar yaşanmış, hatta ufak çapta bazı olaylar da çıkmıştır. Özetle, İstanbul il kongresi dikensiz bir gül bahçesine sahne olmamıştır. Keza, Ankara’da da çok sayıda adayın başkanlık için kolları sıvamasının yol açabileceği çekişme nedeniyle il kongresinin ertelendiği de doğrudur. Ayrıca, başka il kongrelerinde genel merkezin belirlediği isimlerin dışında başka adayların da çıktığına ilişkin haberlere de sıkça rastlanıyor. DEMOKRASİ VE YANILSAMA Bütün bunlar, aslında bir düzlemde yarışa, adayların rekabetine dayanan bir sistem olan demokrasi için doğal, sağlıklı gelişmelerdir. AKP, Türkiye’nin en büyük, en iddialı kitle partisidir. Demokrasilerde, kitle partilerinde insanların yönetime talip olmalarından, rekabete girmelerinden daha doğal ne olabilir? Ancak AKP liderinin, il başkanlıkları için kendi tercihleri dışında adaylar çıkmasından, parti içi demokrasiden çok hazzetmediği, disiplinli bir yönetim anlayışını tercih ettiği anlaşılıyor. Madem genel merkezdeki tek seçicinin işaret ettiği adaylar yönetime gelecek, o zaman parti kongrelerine neden ihtiyaç duyuluyor ki? Parti içi bir şölen düzenlensin, delegeler, partililer hoşça vakit geçirsinler diye mi? AKP, bu yönüyle CHP ve MHP gibi, genel merkezlerin il yönetimlerinde mutlak hakim bir rol oynamak istediği diğer büyük partilerimizden pek farklı olmadığını göstermiş oluyor. Bu, merkezden yapılan atamaların kongrede seçilmiş gibi takdim edilip alkışlandığı bir sistemdir ve demokrasi açısından bir “yanılsama” haline işaret eder. ÇAKMA DEMOKRASİ VE OTOKRASİ... Buradaki sorunlu alan, Başbakan’ın bu gelişmelerin gazeteler tarafından haberleştirilmesine tepki duyması, bunu yapan gazetecilere, gazetelere yüksek ses perdesinden çatmasıdır. Demokrasi basın özgürlüğü olmadan düşünülemez. Basın özgürlüğünün esası, gazetecilerin partilerin siyasi faaliyetlerini korkmadan, çekinmeden haber yapabilmeleridir. Partilerin kongrelerinde yaşanan çekişmeler, rekabetin yarattığı durumlar gazeteler tarafından özgürce haber yapılabilmelidir. Bu, demokrasinin rengidir, çeşnisidir. Hiçbir gerçek demokraside bir başbakanın gazetecilere “sana ne kongreden” deme hakkı yoktur. Bu, aynı zamanda halkın gerçekleri öğrenme ve haber alma hakkına da müdahaledir. Başbakanların basına “sana ne kongreden” deme hakkını kendilerinde gördükleri rejimlerin adı demokrasi değil, olsa olsa “çakma demokrasi”dir. Bu tür rejimler günümüzde “otokrasi” olarak adlandırılıyor. Ne yazık ki, Erdoğan’ın bu sözlerine dil sürçmesi deyip geçemiyoruz. Geçmişte bu bakışın pek çok örneğini seslendirmiştir. Dolayısıyla, “sana ne kongremden” sözü, aslında kontrol altında bir basına duyulan özlemin ifadesidir. Bu bağlamda geçen aralık ayında hastanelerdeki sorunları yazan gazetecilere söylediği şu sözleri hatırlatmakla yetinelim: “Medyanın bir görevi de denetimdir. Bu görevi sebebiyle ilgili bakanlığı ararsın, hakikaten ilgilenilmiyorsa, gel başbakanı ara. Başbakan da duyarsızsa, o zaman yaz...” KİM GERÇEKTE NE KADAR DEMOKRAT? Salt bu açıklamanın da gösterdiği gibi, Başbakan Erdoğan basının neyi yazıp neyi yazmayacağına karar verme yetkisini kendisinde görebiliyor, hatta bir ön kontrol sistemi öneriyor. Öyle gördüğü içindir ki, il kongreleriyle ilgili haberlerin yapılmasına da karşı çıkabiliyor. Bir başka anlatımla, içselleştirilmiş bir bakış söz konusu. Tabii bu bakışı, Erdoğan’ın demokratlığının ve AB’ye tam üyelik söyleminin sahicilik derecesi hakkında da fikir veriyor. AB’nin ilerleme raporu nedeniyle Türkiye’de basın özgürlüğünü büyüteç altına yatırdığı bir dönemde doğrusu Başbakan’ın sözleri liberal olmayan (illiberal) bir zihniyeti temsil ediyor. Demokratikleşme iddiasıyla askeri yargının yetki alanını sınırlandırmak üzere yola çıkanların demokrasi konusunda gerçekten samimi olduklarına inanabilmemiz için öncelikle basın özgürlüğüne saygı duyduklarını görmemiz gerekiyor. Sedat ERGİN Milliyet
-
Haftanın Erkeki - Sezon Finali - Kendimi Boğasım Var...
Taylan Abi şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
Deli Kadir nerede? Onu unutmuşsun. -
Vakit bu iktidardan güç aldıkça, kışkırtmalarına devam edecektir. İktidar da bundan hiç rahatsız olmayacaktır. Karşılıklı paslaşarak devam edeceklerdir. Allah sonumuzu hayır etsin. Bunu başlangıç olarak görüyorum.
-
Ben cezalandırırım! -GENEL KURMAY BAŞKANI
Taylan Abi şurada cevap verdi: kaplan-200 başlık Güncel Konular
Bizim bir arkadaşa sordum ile başlayan sözde referandum sonuçlarının niceliği/niteliği hakkında yorum yapmak bile gereksiz. Araştırmaların içerisinde "Kim sormuş, kaç kişiye sormuş, ne sormuş, ne cevap almış, katılımcı sayısı, katılımcıların kategorilerine dağılımı" vs vs bin türlü detay vardır. Sizin sorduğunuz askerler sizin olsun sayın kaplan200. Bize nitelikli, bilimsel, akılcı ve mantıklı yorumlar lazım. Bize laf lazım değil. -
Herkes yaşına göre seçsin üflesin arkadaşlar. Sizi tanımasam bile, yolumuzun kesişebileceği ihtimalini bilmek de güzel. Doğum gününüz kutlu olsun.