Yayamaz Kayımca tarafından postalanan herşey
-
ULUSLARARASI PROJE ALANYA'DA GERÇEKLEŞİYOR ..
Antalya'nın Alanya ilçesine bağlı Mahmutlar beldesine, engellilerin refakatçileriyle kalabileceği Uluslararası Engelliler Rehabilitasyon ve Eğitim Merkezi yapılacak. Alanya Kaymakamlığı ve Alanya Belediyesinin bir yıldır Polonya, İsveç, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti'nden yerel yönetimler, engelliler federasyonları ve federasyonlara bağlı dernekle yaptığı ortak çalışma sonunda ilçeye gelen heyet, incelemelerinin ardından Uluslararası Engelliler Rehabilitasyon ve Eğitim Merkezinin, Alanya'nın Mahmutlar beldesinde kurulmasına karar verdi. Merkezin 30 milyon dolara mal olacak
-
K ile başlasın K ile bitsin
kayık...... (buarada benim rep puanlarım nereye gitti haberi olan varmı )
-
İyi Sahurlaaaar..
aman nefis oluyor ama kokoreçi küçük küçk dogra at saca üzerine sivri biber domates pulbiber kekik başla kavurmaya neler yok ki difrizdede buzdolabın difrizindede pişmiş ve ya çig aklına gelebilecek herşey var örnegin kıymalı börek,ıspanak yemegi analı kızlı,baklava v.sv.s
-
K ile başlasın K ile bitsin
Kasnak
-
İyi Sahurlaaaar..
şeyyy sanada yapabilirim buzlukta haşlanmış var hemen saç tavada yaparım iyisahurlar...
-
Umarım....
Yayamaz Kayımca şurada yorum gönderdi Yayamaz Kayımca'nın blog başlığı içinde Yayamaz Kayımca's BlogEvet sevgili asi biz böyle düşünüyorsak ya çocuklarımız
-
kördüğüm..
Yayamaz Kayımca şurada yorum gönderdi Yayamaz Kayımca'nın blog başlığı içinde Yayamaz Kayımca's Blogayyyy nekadar sağol desem ki dur al bu senin yüregi güzelsevgili birce
-
Zamanı olmıyan mektuplar............
“Nereye” diye soruyor... “Bilmiyorum” diyorum buz gibi umursamaz bir sesle. Gerçekten bilmemek mi benimkisi yoksa tamamen umursamamak üzerine uydurulmuş güzel bir kılıf mı tüm bu söylediklerim... Belki her ikisine de sığınıyorumdur soruları cevaplarla çoğaltmamak adına kim bilir... Ama bildiğim bir şey var ki; ne kadar zorlasam da kendimi gözlerimin önüne o ana dair, sana dair hiçbir şey gelmiyor. Sessiz, kırgın ve uzak zamanlardan geriye yüzü olmayan bir adam kalmış sadece belleğimde. Ve o adam, bulduğu her fırsatta belleğimden gün yüzüne çıkarıp da kendini, oturduğu yerden ağır ağır kalkıyor, açıyor kapıyı ve tek kelime etmeden çekip gidiyor. “Ne zaman” diye soruyor... “Çok oldu” diye geçiştiriyorum, hatırlayamayacak kadar çok hem de...Hani belleğin unutulmuş bölgesine atılan ve bir daha şimdiki zamana geç(e)meyen, yaşanıp yaşanmadığı bile bir süre sonra bilinmeyen, yarı gerçek yarı rüya, belli belirsiz anlar vardır ya işte onun gibi... Oysa az önce kapanmışcasına kapıya bakıyor buluyorum kendimi, kulaklarımda belirsiz bir zamana ait ayak sesleri, kendi kendimi yalancı çıkararak içten içe, her adımda benden biraz daha uzaklaşmasını dinliyorum. İşte böyle anlarda, hani belleğin sana sormadan habersizce tüm ağırlığıyla üzerine abandığı ve senin kayıtsız şartsız teslim olduğun zamanlarda, hiçbir şeyin değişmediğinin bir kez daha farkına varıyorum içim ürpererek. Oysa her seferinde öyle çok yalan biriktiriyorum ki üşümemek adına, öyle çok umursamazlıklarım oluyor ki, kendime yetmelerim, yetmediğimde yok saymalarım, avuntularım...Ama olmuyor işte, ne kadar sağlamasını yapsam da kendi içimde, bir yerinden hep fire veriyor hayat, tutunmalarım hep eksik kalıyor, bir ucu hep sana çıkıyor bütün bu kaçmaların. Ve bütün bu gitmeler var ya hani içimin duvarlarına ellerinle kazıdığın, hep yalan aslında, hep zamansız, hep yarım.. Düşünüyorum da şimdi tanıdığım her insanda senin yüzünü arıyorken ve her giden taşıyorken senin ayak seslerini nereye gittiğinin bir önemi kalmıyor aslında, ya da dönüp dönmeyecek olmanın... Her sene bu zamanlarda yazılıp da, hiçbir zaman yollanmayan karalamalar bunlar. Zamandan bahsettiğime bakma sen, bunlar aslında zamanı olmayan mektuplar. Yıllar geçmiş olsa bile üzerinden ya da sadece birkaç saniye ne farkeder ki, sen hala aynı yerde aynı şekilde kaldıktan sonra zaman “şimdi” değil midir...Ve her nerede olursa olsun, ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın bir baba her zaman kızının yüreğindedir. Alıntı.
-
Haz alarak okudugum karma şiirler...........
ÇİROZNAME Beyaz, kocaman bir duvar, çıplak mı çıplak Üzerinde bir merdiven, yüksek mi yüksek Duvar dibinde bir çiroz, kuru mu kuru. Bir herif geldi, elleri kirli mi kirli Tutmuş bir çekiç bir çivi, sivri mi sivri Bir büyük yumak da sicim, zorlu mu zorlu. Çıktı merdivene derken, yüksek mi yüksek Mıhladı sivri çiviyi, tak tak da tak tak Duvarın ta tepesine, çıplak mı çıplak. Attı çekici elinden, düş Allah'ım düş Taktı çiviye sicimi, uzun mu uzun Astı ucuna çirozu, kuru mu kuru. İndi merdivenden tekrar, tıkır da tıkır Sırtında çekiç merdiven, ağır mı ağır Çekti gitti başka yere, uzak mı uzak. O gün bugündür çirozcuk, kuru mu kuru Mezkür sicimin ucunda, uzun mu uzun Nazikçe sallanır durur, durur mu durur. Ben bu hikayeyi düzdüm, basit mi basit Kudursun bazı adamlar, ciddi mi ciddi Ve gülsün diye çocuklar, küçük mü küçük. Charles Cros
-
Haz alarak okudugum karma şiirler...........
TÜRKÜLER Öylesine geniş ki yüreğim bir deniz gibi, Güler yüzün bir güneş ışığınca Tatlı ve derin yalnızlığında, Dalganın dalgaya sessiz karıştığı yerde. Gece mi bastırdı? gün mü yoksa? bilmiyorum. Güler bana o tatlı o sevimli Güneş ışıltılı yüzün, Ben bir çocuk gibi mutluyum. Gece yarısı bir de rüzgar Yavaştan yavaştan pencereme çarpar. Bir sağnak başlamış inceden Damlar odama yavaşça. Mutluluğumun düşüdür benim, Rüzgar gibi yalar geçer yüreğimi. Bir buğudur o bakışında senin. Bir yağmur tadıyla sarar yüreğimi. NIETZSCHE
-
Git............Gitme..............Gidiyorum..........
- K ile başlasın K ile bitsin
Kapak............da neden K- İyi Sahurlaaaar..
Sahurdan degil canım çekti kokoreç ekmek yiyiyorum- En son ne aldin?
1 saat önce deri bileklik ve bebek anaktarlık- YAYAMAZZZZZZZZ
seni kaçak angel seni ist larda tatil yap bana ugramayın ..neyse birgün elbet yolun düşer senin teşekkür ederim herkezle birlikte olsun saglık huzur mutluluk....- YAYAMAZZZZZZZZ
olsun genede anımsamasanda burada görerek yazmışsın sağolasın gelincik- YAYAMAZZZZZZZZ
bende seniiiii- Hâlâ endişe, hâlâ umut : Yılmaz Güney
Hâlâ endişe, hâlâ umut : Yılmaz Güney Çeyrek yüzyıl önce bugün yaşamını yitiren sanatçı etkinliklerle anılıyor Kültür Servisi - Türk sinemasında çığır açan yönetmen, sinema oyuncusu, senarist ve öykü yazarı Yılmaz Güney ölümünün 25. yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde bugün saat 20.00’de düzenlenecek “Çeyrek Yüzyıl Sonra: Hâlâ ‘Endişe’, Hâlâ ‘Acı’ ve Hâlâ ‘Umut’ ” başlıklı panele konuşmacı olarak Orhan Aydın, Ahmet Soner ve Zahit Atam katılıyor. Bugün saat 21.00’de de, 1994’te Ahmet Soner’in çektiği ve Güney’in yaşamına tanıklıklardan oluşan “Adana-Paris” adlı belgesel gösterilecek. Güney’in önemli filmlerinden “Yol” 12 Eylül’de, “Arkadaş” 14 Eylül’de, “Sürü” 15 Eylül’de, “Umut” 16 Eylül’de saat 21.00’de izlenebilecek. Memleket hasreti Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nden yapılan açıklamada şöyle denildi: “Yılmaz Güneyimizi 9 Eylül 1984 yılında yitirmiştik. O da memleket hasretiyle göçenlerdendi, Nâzım gibi, Sümeyra gibi... Aramızdan ayrılışının 25. yılında yaratılarının hâlâ güncel, hâlâ derinden etkileyici, hâlâ canlı olduğunu görüyoruz. Bu ülke coğrafyasını tüm acılığıyla, tüm yoksulluğuyla, tüm açmazlarıyla ve eşitliğe, özgürlüğe, kardeşliğe hasretle anlatan Güney, sinemamızın, memleketimizin, sanatın yüz aklarından biri olarak insanlığa seslenmeye devam ediyor. Görkemi insancılllığında, zenginliği sadeliğinde, umudu acısında saklı bir estetikle, bu ülkenin genç kuşaklarıyla mutlaka tanıştırılması, buluşturulması gereken büyük insanlığın sinemacısıdır Yılmaz Güney.” Şerif Sezer: ‘Tehlikeli’ydi O sadece daha adil bir dünya istiyordu. Adalet, eşitlik ve özgürlük istiyordu; o yüzden ‘tehlikeli’ydi, susturulmalıydı. Ona dünyayı dar ettiler. Onunla ilgili izlediğim bir belgeselde ‘Ben hapisten kaçtım, Türkiye’den değil, geri döneceğim’ diyordu. Bugün Türk sineması yurtdışında 30 yıldır biliniyor, tanınıyorsa bu Yılmaz Güney sayesindedir. Türk sineması ona çok şey borçlu. Tarık Akan: Her şeyimdi Yılmaz Güney’in yaşamına bakıldığı zaman toplumu için, ülkesi için çok şey yapmak istediği ve yaptığı görülür. Bunu sinema sanatıyla tüm dünyaya iletti. Acı tarafı, genç yaşta kaybetmemizdir. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi, bana göre Türkiye’deki çarpık sistemlerdir. Burada ülkesi için çalışan aydın insanların başına gelen olaylar aynı. Hepsini aynı sistem yüzünden kaybettik; bu çok acı. Yılmaz abi benim hocam, dostum, her şeyimdi.- Çocuklara Adalet İmza Kampanyası........
"ÇOCUKLARA ADALET ARIYORUZ" "ÇOCUKLAR ÇOCUKTUR" Türkiye"de yaşayan tüm çocuklara değer vermenin, onları korumanın hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. 18 yaşına dek tüm bireyler, yargı sürecinde dahi olsalar "çocuktur" ve tüm çocukların çocuğa özgü koşullarda yargılanması gereklidir. Suça yöneltilen çocuklar için özgürlüğünden yoksun bırakma son çare olmalı, hiçbir çocuk haklarından mahrum kalmamalı ve her koşulda eğitim hakkını kullanabilmelidir. ... Türkiye"de 2008 yılı içinde Diyarbakır, Adana, Mersin ve diğer çeşitli illerde çıkan gösteriler sonrasında tutuklanmış olup yargılama süreci devam eden çocuklar var. Çocukların tutuklu olarak ve ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaları Türkiye"nin de tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi"ne ve çocuk adalet sistemine aykırı. Ancak bu çocukların bazıları tutuklu olarak Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanıyor. İçinde yer aldıkları eylemler taş atmak ve gösterilere katılmakla sınırlı olan bu çocuklar 20 yılı aşkın cezalar almalarına yol açabilecek çok ciddi bazı suçlarla yargılanıyor. Yargı sürecindeki bu çocukların da diğer çocuklar gibi büyüme ve gelişme sürecinde olduklarının unutulmamasını, tutuksuz olarak çocuklara özgü mahkemelerde yargılanmalarını ve eğitim haklarıyla birlikte tüm haklarının korunmasını istiyorum. Bunun için gerekli tüm yasa değişiklikleri yapılmalıdır. Çünkü nerede olurlarsa olsunlar, tüm çocuklar çocuktur. . A CHILD IS ALWAYS A “CHILD”… " I think that it is our responsibility to protect and respect all the children living in Turkey. Everyone under 18 is a child even, while she or he is subject to the process of jurisdiction. Every child must be trialled according to the special procedures for young people of underage. Denial of freedom should be the last measure for children who are in conflict with the law. None of the children could be deprived of any of his or her rights and should be able to enjoy his or her right to education in any case. . ... In Turkey, there are children who are still being trailed as they have participated in the street protests took place in Diyarbakır, Adana, Mersin and other various cities in 2008. The trial of these children in the High Criminal Courts under imprisonment is against the United Nations Convention on the Rights of the Child and child justice system. But still, some of these children are being trialled in High Criminal Courts under imprisonment. These children are being accused of participating riots and stone throwing which calls for a penalty of 20 years imprisonment and more. Considering that these children are in the age of puberty and there for must have the right to a healthy growth and development period like every other young person of their age, I strongly insist that these children to be released as soon as possible and trialled without imprisonment in Children’s Courts and that all their rights are protected including their right to education. All the essential changes in relevant laws should be altered to achieve this. Because wherever he or she is, every child is a “child”. . ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİ Başlangıç: İnsanlık ailesinin tüm üyelerinin niteliğinde bulunan onurunu ve eşit ve ayrılmaz haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu, İnsanın zorbalık ve baskıya karşı son bir yol olarak ayaklanmaya başvurmak zorunda bırakılmaması için İnsan haklarının hukuk düzeniyle korunması gerektiğini, Uluslar arasında dostça ilişkileri geliştirmeyi özendirmenin temeli olduğunu, Birleşmiş Milletler halklarının Birleşmiş Milletler Antlaşmasında te-mel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların hak eşitliğine olan inancını yeniden belirttiğini ve daha geniş bir özgürlük içinde toplumsal gelişme ve daha iyi bir yaşam düzeyi sağlamaya karar vermiş olduğunu, Üye Devletlerin Birleşmiş Milletlerle işbirliği içinde, insan haklarının ve temel özgürlüklerin evrensel olarak saygı görüp gözetilmesini sağlamayı yükümlendiklerini, Bu hak ve özgürlükler konusunda ortak bir anlayış oluşturmanın bu yükümlülüğün tam olarak gerçekleşmesi için büyük önem taşıdığını gözönüne alarak, Genel Kurul, Toplumun her bireyi ve her organının bu Bildirgeyi sürekli olarak gözönünde bulundurarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye ve ulusal ve uluslararası geliştirici önlemlerle gerek üye Devlet halkları, gerekse bu Devletlerin yargı yetkisi içindeki ülkele-rin halkları arasında bu hak ve özgürlüklerin evrensel ve etkin biçimde tanınıp gözetilmesini sağlayamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için bir ortak başarı ölçüsü olarak bu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder. 1. İlke: Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır. . 2. İlke: Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir . 3. İlke Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır. . 4. İlke: Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmalı, sağlıklı bir biçimde büyümesi için kendisine ve annesine doğum öncesi ve sonrası özel bakım ve korunma sağlanmalıdır. Çocuklara yeterli beslenme, barınma, dinlenme, oyun olanakları ile gerekli tıbbi bakım sağlanmalıdır. . 5. İlke: Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli tedavi, eğitim ve bakım sağlanmalıdır. . 6. İlke: Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır. . 7. İlke: Genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücü, ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek ve topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır. . 8. İlke: Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır. . 9. İlke: Çocuklar her türlü istismar, ihmal, ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir. . 10. İlke: Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir . -http://www.cocuklaraadalet.com/-- Git............Gitme..............Gidiyorum..........
Karanlıkta Görmek Karanlık mağarandan bir ses şimdi kulaklarımda. Sarsıldım, irkildim, korktum!... Ama kaçmadım. Karanlığının en derininden bir sır verdin bana. Ve elimden bir şey gelebildi ancak. Yalnızca seni daha çok ...... .. Karanlıkta gezmeyi seversin sen. Öğle ışığıyla aydınlanmış şu manzaranın sığlığı batar sana. Parlak renkler başını döndürür, mideni bulandırır. Gölgeler uzadıkça rahatlarsın biraz.. Derinlik... Sonra yalnız siluetler... Ve görünmez olunca herşey... Gözlerinde gezen sonsuz karıncanın arasında kalır ya artıklar... Biliyorum sen asıl o zaman görürsün. İLOYD- Karanlıkta görmek.....
Karanlıkta Görmek Karanlık mağarandan bir ses şimdi kulaklarımda. Sarsıldım, irkildim, korktum!... Ama kaçmadım. Karanlığının en derininden bir sır verdin bana. Ve elimden bir şey gelebildi ancak. Yalnızca seni daha çok ...... .. Karanlıkta gezmeyi seversin sen. Öğle ışığıyla aydınlanmış şu manzaranın sığlığı batar sana. Parlak renkler başını döndürür, mideni bulandırır. Gölgeler uzadıkça rahatlarsın biraz.. Derinlik... Sonra yalnız siluetler... Ve görünmez olunca herşey... Gözlerinde gezen sonsuz karıncanın arasında kalır ya artıklar... Biliyorum sen asıl o zaman görürsün. İLOYD- YAYAMAZZZZZZZZ
Aman sakın ben olmasamda güsel yürekler herzamn olucaktır ve herkeze ışık olucaklardır onlara hepimizin ihityacı var bunu sakın unutma!!! evet o an görüşemedik ama sonra yad ettik:)olsun yaşam böyle arkadaş diyorsun dost diyorsun yüregini açıyorsun ama ben üzülmüyorum kaybeden ben degil karşımdakiler oluyor(tevazuda bulunamıyacagım dogrusu)... teşekkür ederim yüregi güzel ama kafası karışık asim benim seeni seviyoruz ve komacan öpüyoruz.........- YAYAMAZZZZZZZZ
Amanda sevgili deniz kızı negüzel dilekler ile burada sağolasın ................- YAYAMAZZZZZZZZ
senin dostunlugun harika birşey sağolasın........iyiki dogmuşum ve başınıza bela olmuşum ohhhhhhhhhhhhhh canıma deysin...teşekkür ederim sevgili rua komacan öptüm....- YAYAMAZZZZZZZZ
canımmm yüregi güzeliklerle sevgiyle dolu hatun sevgim,dostlugum hep seninle olsun sende kalsın...... - K ile başlasın K ile bitsin
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.